Mrtekin'in İzledikleri

Başlatan Mrtekin, 14 Aralık, 2014, 00:16:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mrtekin

Mortal Engines;



https://m.imdb.com/title/tt1571234/

Öncelikle belirtmem gerekirse; filmin yapımcı ve senarist koltuğunda gönlümüzün efendisi Peter Jackson'un oturması; haliyle beklentimizi çok artırsa da, bence, film, bu büyük beklentiyi maalesef çok da karşılayamıyor.

Gelecekte kıyamet senaryosu gerçekleşmiş; insan ırkı  nükleer silahlarla birbirlerini yok ederek tükenme eşiğine gelmiş; kalanlar çareyi şehirleri mobilize etmede bulmuş; yaşamak için birbirlerini avlar hale gelmiş. Doğal olarak, büyük balık küçük balığı yutar (filmde kentsel darwinizm olarak geçiyor.) misali, yürüyen şehirler arasında kıyasıya bir mücadele ve buna uygun olarak kurulan sosyo-ekonomik arka plan (Anti mobilize gezer değil yerleşik olmak isteyen aktvistler de terör örgütü olarak damgalanmış, o derece.:-)) içerisinde; tek hakim olmak için yeni bir silah icat eden "kötüye" (aynı zamanda Londra yürüyen şehrinin dahi yöneticilerinden) karşı, kötüye karşı kişisel husumetleri de olan "iyi"lerin kavgasını izliyoruz.

Şimdi proje zor, Philip Reeve'in kitabını filme uyarlamak kolay iş değil, elden gelen en iyisi yapılmış bence. Lotr ve Hobbit'den aşina olduğumuz geniş plan çekimler gerçekten çok güzel. Hele makina gürültüsü, arada cyborg Shrike'ın insancıl hikayesi, ve gökyüzünde kurulu korsan ini "Airhaven" kısmından da çok hoşlandım. Cast ve oyunculuklar da gerçekten çok iyi. Ama ve fakat o çok beklediğimiz PJ'nin sihirli dokunuşu film boyunca bir türlü gelmiyor, filmin sonundaki çarpışmalar harbi harbi Star Warsa da benzeyince, biraz hayal kırıklığı ile koltuğunuzu terkediyorsunuz.

Ezcümle; "steam-punk" janrını severleri memnun edecek, eli yüzü düzgün bir film bu. Ama çok büyük beklentiler ile de seyredilecek bir "game-changer" da değil. Arkaplan müziklerini de hiç mi hiç beğenmedim.:-) Gişede de umduğunu bulamadı henüz. Hal böyleyken, ben zor bir projenin içinden öyle ya da böyle alın akı bir işle çıkmaları sebebi ile, 10 üzerinden bir 7 veriyorum.
They drew first blood...

Mrtekin

Bird Box



https://m.imdb.com/title/tt2737304/

Filmi; biraz "The Happening", biraz "The Mist" biraz da "A Quiet Place"'in karışımı diyerek özetlesem de, ilk defa "içerik toptancısı " Netflix'den çıkan eli yüzü düzgün bir film seyretmek nasip oldu. Kendim de şaşkınlık içerisindeyim, nasıl oldu bu iş diyerek? Olunca, oluyormuş:-)

Bir başka deyişle, işbu film bir kitaba dayalı olarak uyarlandığı için, kitabını okumadığımdan, ne derece başarılı bir şekilde uyarlandığını ve de kullanılan "metafor"ların uygunluğunu söylemem zor ama filmin benim gibi ortalama bir seyircinin gözünde kullanılan "sanat" ve "sinema dili" kapsamında gayet başarılı olduğunu söylemek de mümkün. Senaryo, çekimler, efekt ve ses miksajı ve oyunculuklar (ki John Malkowich bile var:-)) ortalamanın üstünde, ezcümle "hissiyatı" aktarmada başarılı.

Konu kısaca şöyle; yine, yeni, yeniden, bir dünyanın sonu senaryosunda, bu sefer bazı mistik "yaratıkları" "bakan/gören" insanoğlu, direkt, intihar ederek yaşamına son veriyor. İnsanlar, bu sefer, bakmama, yani görme duyusunu egale edip "körlük" durumuna göre kendini dış dünyaya uyarlayarak, ve de, diğer duyularını geliştirerek hayatta kalma yolunu bulmak zorunda. Aman ne de orijinal demeyin, öyle işte. Film özelinde, bir kadının (Sandra Bullock ablamız tarafından canlandırılıyor.) çocukları ile bu hal ve şartlar dairesindeki hayat mücadelesini, yer yer "flashbacklar" ile izliyoruz.

Filmde, diğer "dünyanın sonu"
klişelerinin hepsini bulabilirsiniz, yani, illa bir aile, bebek/ çoluk çocuk, illa bir açlık ve akabinde süpermarket talanı, illa bir araba ve sürüş muhabbeti, illa bir telsiz ve radyo muhabbeti, illa bir eve sığınma, illa bir vaadedilen güvenli yere namüsait şartlarda yolculuk, ve de, diğer tekinsiz evler, korkutucu doğa, uyumsuz ve güvenilmez insanlar, belirsizliğin, stresin ve korkunun yarattığı tartışmalar, kamplaşmalar, kazık atmalar, zıt kutuplar arası aşk, "kötü"
çeteler, fedakarane ve de bir o kadar da anlamsız ölümler, vs, vs. Bunlar da bu filmde gayet bolca mevcut, hepsi bir sıra ile kendilerini takdim ediyorlar ve fakat dediğim gibi film "hissiyatı" anlatmada başarılı. Çok öyle aman aman ters köşeler de beklemeyin...

Ezcümle, bu tür filmleri ve de klişeleri seviyorsanız karşımızda öyle ya da böyle eli
yüzü düzgün bir çalışma var, bir göz atın, sizi de memnun edebilir, bence. Ben bu tür janra bayıldığım için, ve de "his yankısı" nedeni ile, puanım, 10 üzerinden 7.
They drew first blood...

gamlıbaykuş

Okumayanlar için filmin kitabı olan Josh Malerman'  ın yazdığı Kafes kitabını da tavsiye ederim. Çok sürükleyici ve gerilim dozu yüksek bir kitap.
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

Mrtekin

First Man:

https://m.imdb.com/title/tt1213641/



Şahsen Ron Howard'ın "Apollo 13" filmini çok severim. Ben de ayrı bir yeri vardır. Aynı klasmanda, bu sefer, "La La Land"'in yönetmeni Damien Chazelle'den böyle bir film gelmesi ilginç ve bir o kadar da  güzel bir sürpriz oldu. Damien Bey, esasen çok yönlü bir yönetmen olduğunu altını çizerek kanıtlamış.

Filmin konusu; uzay efsanesi Neil Armstrong'u (gözümde yine bir başka efsane Ryan Gosling tarafından canlandırılmış.) merkeze alarak Ay'a yapılan ilk insanlı uçuşun arka planını anlatmak. İşbu derdini anlatmayı da çok iyi başarıyor, bu uğurda ne kayıplar verildiğini de yüreklice söylüyor. Keza; filmde kullanılan efektler; "Ay'a ayak basma." hissiyatını da gayet iyi vermiş. Füze fırlatma sahnelerinde kokpit içinde yaşananlar (ki çok dar bir alanda kamera maharetle kullanılmış.) sinema dili ile çok güzel anlatılmış. Keza yörüngeye girme-çıkma; iniş ve uzay yolculuğu sahneleri de gerçekten çok başarılı.

Cast'ın ve oyunculukların çok iyi olduğunu peşinen belirteyim ama Neil Armstrong'un eşi Janet'i oynayan "Claire Foy" resmen döktürmüş.

Justin Hurwitz imzalı "soundtrack" de gerçekten çok güzel. Uzun zamandır bu kadar güzel melodiler duymamıştım. Filmin içerisinde duyguları yansıtmada çok güzel kullanılmış. Sizi alıp götürüyor.

Örnekler;

https://m.youtube.com/watch?v=EU9q4TVvFvQ

https://m.youtube.com/watch?v=ohEOPFY-ngw

https://m.youtube.com/watch?v=_6nelE4nieo

https://m.youtube.com/watch?v=IwoskEEnEfU

Malumunuz, "birbirlerini tebrik eden Nasa adamları" klişesi de bu tür filmlerin olmazsa olmazıdır, burada da mevcut:-)

Ezcümle, bu tür filmlere meraklı iseniz, kaçırmayın.
They drew first blood...

Mrtekin

Bohemian Rapsody

https://m.imdb.com/title/tt1727824/



Çok güzel bir film olmuş. Özellikle filmin sonundaki "Live Aid"'i tüylerim ürpererek seyrettim. "Bohemian Rapsody", "We Will Rock U.", "Another one Bites the Dust" gibi müzik tarihine geçmiş çok önemli Queen şarkılarının beste hikayelerini seyretmek beni cidden çok eğlendirdi.

Cast çok başarılı; Rami Malek'in zaman zaman zorlandığını hissetsem de, diğer Queen üyelerini oynayan, özellikle Gwlym Lee (Brian May) ve Joseph Mazzello (John Deacon) çok başarılı. Yönetmen Bryan Singer çok temiz bir iş çıkararak, her müzikseverin gururla koleksiyonunda bulunduracağı bir filme imza atmış.

Son söz; Freddie, sen bir efsanesin.

They drew first blood...

Mrtekin

Revenger

https://m.imdb.com/title/tt9426186/?ref_=m_nmfmd_act_1



Yine bir Netflix prodüksiyonu olan işbu film "Kore'nin uzun zamandır dövüş sanatları alanında çıkardığı en iyi filmi" olduğu iddia edilerek pazarlanıyordu. Kore son zamanlarda dizileri ve filmleri ile iyiden isim yaptı malumunuz. Başrolü oynayan Bruce Khan Bey'de, açıkçası bu işlerin çekirdeğinden yetişmiş kompedan birisi olduğundan bayağı umutlanıyorsunuz ve fakat;

Konu ve oyunculuklar maalesef nanay... O yüzden anlatmaya bile hiç lüzum görmüyorum. Oraları geçelim.

Hal böyleyken, dövüş sahnelerinin gerçekten iyi olduğunu (özellikle Bruce Khan'ın kılıç kullanma hüneri) ve Raid'den bu yana gördüğüm en iyi koreografileri içerdiğini de rahatlıkla söyleyebilirim.

Sadece meraklısına o da konudan ve oyunculuklardan hiçbirşey beklememesi kaydıyla önerebilirim.
They drew first blood...

Mrtekin

Overlord

https://m.imdb.com/title/tt4530422/

Malumunuz, "Overlord", 2. Dünya Savaşında önemli bir eşik olan, Normandiya Çıkarması'nın kod ismi. Film, tam bu noktadan başlıyor. Görev, hava ve diğer destek kuvvetlerine sıkıntı yaratabilecek Fransa'daki küçük bir köyde bulunan bir kulenin havaya uçurulması. Köye sızan paraşütçü komandolar, SS işgali altındaki talihsiz köy ahalisinin kulede türlü işkencelerle birtakım "paranormal" Nazi deneyleri için kullanıldığını da anladıktan sonra; canlarını dişlerine takıp ölümleri pahasına görevi bitirmeye çalışıyorlar.

Filmi seyretmeden önce bu konularda seriye bağlamış olan "Outpost" (ki birincisi fena değildir.) benzeri bir film olarak düşünsem de, "Overlord" iyiden iyiye beni ters köşe yaptı ve aslında baya iyi bir savaş filmi seyrettim diyebilirim. Kullanılan efektler ve oyunculuklar da ortalamanın yukarısında.

Ezcümle, film, "Outpost" film ve "Wolfenstein (Old Blood)" oyun serilerinin bir birleşimi dersem çok da abartmış olmam. Oyununu sevenlere ve de savaş filmlerine meraklı olanlara tavsiye ederim.


They drew first blood...

Mrtekin

Organize İşler 2-Sazan Sarmalı



Malumunuz, ilk film; Türk komedi sinema tarihine adını yazdırmış kült bir filmdir. Bazı sahneleri ve replikleri de (Müslüm denilen hıyar, Dayak atma felsefesi, video büyük imkan, Süpermen, vd) efsane olmuştur. Keza, büyük bölümü Brooklyn Funk Essentials şarkılarından oluşan soundtrack'i de bir o kadar lezizdir, kafa açar:-)

Hal böyleyken, 13 sene sonra çekilen serinin işbu ikinci filmi, ilk filmin çok yanına yaklaşamasa da, vaat ettiği eğlenceyi ve dinlenceyi fazlası ile sağlıyor. İlk filmden alıştığımız, İstanbul'un yukarıdan çekimleri yine çok başarılı. Keza, yan karakterlerden Kıvanç'ın oynadığı bahis mafyası Saruhan ve hırdavatçı baba Güven Kıraç'ın oyunculuk performansları da gerçekten birinci sınıf.

Hal böyleyken, Yılmaz Erdoğan'ın senaryo kurgusu özelinde, özellikle "renkli çetesi" içinden çok malzeme çıkartmayıp da bu sefer ağırlıkla çete dışı yan karakterlere ağırlık vermesi,  "komplike" dolandırıcılıkların işlenmemesi, ve de klişe bir romantizm üzerinden de gidilmesi, bana bu sefer "ticari" yaklaşımı tercih ettiği duygusunu fazlası ile hissettirdi.

Son söz; özellikle filmin ikinci yarısı finale kadar olan kısım da (ki finalde tahmin edilebilir.) yer yer sıksa ve de ilk filmin entellektüel düzeyine pek ulaşamasa da, genel olarak izlemesi epey eğlenceli bir film. Kadro da gerçekten iyi.

Meraklılarına tavsiye olunur.
They drew first blood...

Mrtekin

Alıntı yapılan: Mrtekin - 13 Haziran, 2016, 22:12:22
Creed

http://m.imdb.com/title/tt3076658/

Rocky serisinde; efsane Apollo Ağa'nın yeri bellidir, malum. Seriyi bu sefer; Rocky'nin mentorluğunda, Apollo oğlu Adonis üzerinden devam ettirme yönünde bir senaryo yaratmışlar ve hikaye çok iyi çalışmış.

Film; Rocky evreninde; esasen çok yeni olan birşey de anlatmıyor; klişe aslında herşey, seçimlerinin bedelini kan,can ve ter ile ödemekle ilgili durumlar; ama; bu sefer aynen Rocky (1) gibi biraz daha duygusal bir arkaplandan hikayeyi geliştirdikleri için mesajını vermede bana göre çok başarılı olmuş. Eksikleri yok mu; var tabii ki; mesela; son final döğüşme sahnesi çok iyi kotarılamamış; ama bu seyir zevkinizi çok da bozmuyor.

Her halükarda; idman ve döğüş ambiyansını yansıtmada film korkunç derecede başarılı olmuş. Sly ve Michael B. Jordan çok iyi oynuyor; kimyaları tutmuş.  Sly'ın da uzun zamandan beri ilk defa bu kadar oyunculuğunu konuşturduğunu gördüm ki; Rocky (1) gibi seyrederken cidden zevk aldım. Keza; Yönetmenin (ki oldukça genç bir arkadaş) hakkını vermek lazım, zor bir işin altından başarı ile kalkmış.

Finali ise cidden çok güzeldi. O merdivenlerin tek tek çıkılmasında; tüm Rocky sahneleri gözümün önünden şerit gibi geçti. Buradaki Rocky'e saygı duruşunu çok güzel yansıtmışlar.

Netice itibarı ile; eli yüzü düzgün bir çalışma ile; bir şampiyonun doğuşuna tanıklık ettik. Bakalım; boynuz kulağı geçecek mi; ileride göreceğiz. Umut var gibi...

Meraklılarına tavsiye tabii ki...

Creed 2

https://m.imdb.com/title/tt6343314/

Şimdi; 2018 senesinde gelen serinin ikinci filminde Adonis'in "biraz da haybeden" şampiyon oluşunu görüyoruz. Akabinde; bu sefer de, Rocky 4'teki efsane abimiz Ivan Drago'nun (ki Adonis'in babası namlı Apollo Creed'in meşru katili) çocukluğundan itibaren sert bir şekilde yetiştirdiği çam yarması boksör oğlu; Adonis'e "show biz" içerisinde meydan okuyor. İş o noktadan sonra hem Rocky hem de Adonis için fazlası ile kişiselleşiyor; eski hesapların bir daha açılmamak üzere kapatılması için; taraflar arasında bir kez daha kıran kırana bir psikolojik ve fiziksel bir savaş başlıyor.

Şimdi film kötü diyemem ama iyi de diyemem. Ortalama gibi, bu sefer Rocky şablonlarına fazlası ile yaslanmış gibi geldi, yukarıdaki husus haricinde çok bir orijinal fikir ve uygulama yok. Gerçi aman aman birşey de beklemiyoruz bu tür filmlerde. Klişe de az çok belli aslında. Romans, idman, döğüş@kötek@yenilgi, yeniden hazırlanma, küllerinden yeniden doğma, hayata dair laflar, geçmişin eşelenmesi, pişmanlıklar, karar süreçleri,atar&gider&laf sokma&tribal enfeksiyon vs derken öyle veya böyle filmin sonundaki "rövanş" maçına (big fight) geliyorsunuz...

Şahsen filmin rövanşında da öykündüğü "Rocky 4" deki tansiyonu da çok bulamadım. Herşey çok bilindik geldi. Hal böyleyken, temiz de çekilmiş bir film, kendini de bir şekilde seyrettiriyor.  Rövanş maçı da ilk filme göre (Creed) daha iyi kurgulanmış. Ezcümle; Rocky olsun da çamurdan olsun diyenler, bu filmden de; ilki kadar olmasa da, keyif alacaklardır, diye tahmin ediyorum.

Boynuz kulağı geçemedi bence ama umutsuz olmayalım.

3. filmde görüşmek üzere...
They drew first blood...

hanac

Alıntı yapılan: Mrtekin - 24 Aralık, 2018, 20:06:14
Bird Box

Mrtekin güzel özetlemiş.

Çok akıcı bir filmdi, 2 saat su gibi aktı.

Gamlıbaykuş yazınca Kafes kitabının uyralaması olduğunu öğrendim.

Kitap vardı bende ama okumamıştım.  :)

Mrtekin

Alıntı yapılan: Mrtekin - 14 Aralık, 2014, 00:16:22
John Wick-2014



Payday 2 kahramaninin sinema versiyonu gercekten ihtisamli oldu.

Dusman yine konjonkturel olarak Rus mafyasi.

Konu bilindik ama tabanca ile yakin dovus kurgulari ve central
axis le adam temizleme goruntuleri muhtesemdi.

Keanu Reeves rolu cok iyi canlandirmis, ozlemisiz kendisini bu tur filmlerde.

Tavsiye ederim, turunun iyi orneklerinden biri, pisman olmazsiniz...


Alıntı yapılan: Mrtekin - 15 Ağustos, 2016, 20:58:23
John Wick, ticari olarak başarılı olunca, bir trilogy'e sahip olması planlandı.

Serinin 2. Filmi; 2017'de.

http://m.imdb.com/title/tt4425200/?ref_=m_nmfmd_act_2

John Wick 3 Parabellum:

https://m.imdb.com/title/tt6146586/

John Wick'in bende özel bir yeri var. Bu köşede ilk, John Wick'i
tanıtarak başlamıştım. John Wick 3'ü de aynı şekilde çok başarılı buldum. Dikkatli izleyen filmseverlerin hoşuna gidecek, başarılı göndermeler de yapılmış.

Bir John Wick hayranı olarak; kadroda; bir zamanlar aksiyon filmlerinin aranan ismi "Marc Dacascos" ve "The Raid' serisinden "Yayan Ruhian" ile "Cecep Arif Rahman"'ı görme, güzel duygular yaşattı. Özellikle Shinobi 1-2 dövüş sekansları muhteşemdi. Halle Berry'nin performansı da başarılı idi.

Film tam olarak 2. filmin bittiği
yerden başlıyor, kurallara aykırı davrandığı için "excommunicado" ilan edilip başına ödül konulan John Wick, hayatını kurtarmanın bir yolunu bulmak zorunda. Bu sefer düşmanı direkt, suikastçi evrenini yöneten en büyük organ, "High Table".

3. filmin başarısı üzerine Lionsgate hemen devam kararı aldı. Serinin 4.filmi, Mayıs 2021'de gösterime girecek.
They drew first blood...

Mrtekin

Sinemaseverler dün gelen acı bir haber ile sarsıldılar. Efsanevi yönetmen Kim Ki- Duk, maalesef 59 yaşında, koronvirüs illeti yüzünden hayatını kaybetti.

Gerçekten üzgünüm, çok erken denilebilecek bir yaşta vefat etti, sinema sanatı adına cidden çok büyük bir kayıp.

Toprağı bol olsun...
They drew first blood...

Saint2

Alıntı yapılan: Mrtekin - 12 Aralık, 2020, 15:59:04
Sinemaseverler dün gelen acı bir haber ile sarsıldılar. Efsanevi yönetmen Kim Ki- Duk, maalesef 59 yaşında, koronvirüs illeti yüzünden hayatını kaybetti.

Gerçekten üzgünüm, çok erken denilebilecek bir yaşta vefat etti, sinema sanatı adına cidden çok büyük bir kayıp.

Toprağı bol olsun...

Çok üzüldüm. Filmlerini çok severdim.  :'( :'( :'( :'(

hercai

Yönetmen Kim Ki Duk gerçekten imzasını atarak gidenlerden yaşama...üç filmi var elimizde...O'nun anısına tekrar izleyeceğim. Bunlardan öncelikle çok beğendiğim ve çok da beğenilmiş olan
" SPRING, SUMMER, FALL, WİNTER...
and SPRING" filmi ilk sırada...yapım 2003
imdb 8.1
   Uğurlar olsun...

Mrtekin

Koronaya, bir önemli bir sanatçıyı daha kurban verdik maalesef. Vangelis, vefat etti. Toprağı bol olsun.

https://www.ekathimerini.com/culture/1184779/oscar-winning-composer-vangelis-passes-away/

They drew first blood...