Pink Floyd Dinlemek...

Başlatan hennessy, 31 Mart, 2011, 19:40:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hennessy

C.tesi günü sevgili abim Serhat abinin evinde idik. Konuk severliğini anlatmamaya gerek yok. Sisitemide artık nirvanaya ulaşmış. Hele yerini değiştirip daha güzel bir sahne sunması benden artı aldı. Ayrıca hop ayakları ile titreşimi ve gürültüyü kesmeside beni mutlu etti. O gün rakı sofrasında sevgili kardeşim Alper abi bir Floyd yazsana dedi bu satırları ona hediye ediyorum hatam varsa kusuruma bakmayın. Ama Floyd dinlemek başka bişi sizin içinde öyle ise bekliyorum katkılarınızı.Saygılarımla.......

Bir akşam daha 10 yaşındayım dayımın odasına giriyorum gizlice hatta plakları ile frizbi oynayıp kulaklarım büyüyor . Senelerce o odaya girip çıktım bugün müzik zevkim var ise o oda sayesindedir. 15 yaşında iken the wall berlin konserini tv den rahmetli babam ile izledim ve hemen betamax albümü çıktı dayıma faiş fiyata kiraladım . 18 yaşlarına geldiğimde gene o odanın bir köşesinde müzik dinliyordum kulağıma bir parça ilişti plakta Comfortably Numb çalıyordu dayıma sordum çok güzel bir parça değilmi evet benim hayatımın grubu dedi ve Floyd'u senelerce damarlarımda hissettim. İlk albümüm olan Dark side of the moon u aldığım zaman 18 yaşında idim. Evrenin en enteresan albümü ile karşı karşıya idim Alan Person gibi bir adam daha çömez safhalarında mixerin başına oturmuş ve bilbordlardan kovulacak bir albümün ilk ayarlarını yapıyor. David Gilmour stüdyonun bir köşesine oturmus black fender ile atraklar yapıyor. Roger ise sözlerin üzerinden son kez geçiyor. Rock tarihine altın harflerle yazılacak olan dark side in ilk adımları böyle atılıyor. 1964 yılında kurulan ve ismini Pink Anderson ve Floyd Council'in isminden alan efsane grup ilk kadrosunu Syd Barrett (gitar), Roger Waters (bas gitar), Nick Mason (bateri) ve Rick Wright (klavye) tarafından kurulmuştur. İlk albümleri The Piper at the Gates of Dawn ile kendilerine ingilterede hatırı sayılır bir hayran kitlesi yarattılar.Hatta amerikada Jim Hendrix ile turneye çıkma şanslarını yakalayarak kendilerini ilk defa bu arenada gösterme şansına eriştiler.

Ama bazıları için efsane bazıları için marka olan Syd Barrett'in hap merakları ve kendisinin deyimi ile zamana ayak uyduramaması sonucu sahnede grup çalarken kendi aleminde takılması sonucunda grup gitarist arayışına girer ve benim için bir efsane olan o zamanlar fransada manita peşinde koşan mankenlik yapoan David Gilmour ile anlaşırlar. A Saucerful of Secrets albümünü çıkarırlar va beşli olarak yollarına devam ederler ama Syd iyice gruptan kopma moduna girmiştir. Ve Floyd un ilk meyveleri atılıyor efsanenin ilk sesi geliyor 1969'da ilk iki LP'lik albümleri Ummagummayı çıkarmışlardı İlk LP'si 4 tane canlı performanstan ikinci LP ise grubun solo çalışmalarından oluşmuştu. İkinci CD'de bulunan solo şarkılardaki psychedelic özellikler hem dinleyiciler hem de eleştirmenler tarafından çok başarılı bulunmuştu. 1970'de Atom Heart Mother yayınlandı.Daha kapaktan dedimki bu albümde var bir cinlik bu gurpta var bir iş. Tam tamına 23 dakika süren Atom Heart Mother"ı bir orkestrayla kaydederek oluşturmuştu grup. 1971 de Relis ve 1972 d Obscured By Cloudse yayınlandı bu albümden Free Four parçası amerikada bir hit haline geliyordu.

Karanlıklar ve yükselişler ve egolar kısaca dark side of the moon . Ondan önce 1972 senesinde tarihe Tanrıya verilen konser olarak geçen konserden bahsetmek istiyorum. Ama dvd yi seyreden yada vcd sini seyreden biri olarak kameran ile Nick Mason arasında bir ilişki olup olmadığnı senelerce düşünmüşümdür. Kamereman başından sonuna kadar bizim Nick i gösteriyordu . Muhteşem bir konserdi içinde Echoes gibi efsane bir parçayı barındıran konserde David ve kurt köpeğinin solosuda ayrıca ele alınması lazım olan bir yapıttır. Floyd iyice psychedelic rock adımlarını atmıştı.

Veeeeeee Dark side of the moon albümünü yayınladılar 40 milyon sattılar ingilterede her iki evden birinde bugün olan ve bilbordlardan kovulan albüm ünvanına erişmiş bu efsane albüm hem başarıyı getirdi hemde çatlakların ilk sinyalini verdi. Waters iyice egosunun zirvesine çıktı ve gruptaki egemenliği zirveye çıktı. Money parçası zieveye oturmuş ve bugüne kadar denenmemiş ne var ise denenmişti bir oda saat yazar kasa v.s.Floyd yükselişe geçmişti hele Money parçasında saksfon ile elektro gitarın kapışması için tek birşey söyleniyordu bunu çalan insan olamaz. Hatta benim için o parçadaki bass notaları bir efsanedir.The Great Gig In The Sky ölüm temasını en iyi anlatan parça klavyenin başına geçen Richard ve Clare torry ile bir odaya kapanırlar. Kadın doğaçlama ile çığlıklar atar(1 günde biter kayıt ve 20 sterlin para alır. Bu sese yirmi sterlin kurban olsun) ve bizim Richard üzerine bir parça yazar aslında bu parçanın bu albüme konana kadar ismi mortality dir. Dark side albümün 3.parçası önce saatler girer ve o muhteşem parça başlar Time. Arkasından Nick bagetleri ile davula vurur ve bass ile roger girer muhteşem bir giriş senfonisdir. Any Colour You Like benim için bu albümün gizli kahramanıdır. David Gilmour bu parçada Fender Black Strat ile neler yapabileceğinin sinyalini vermiş ve benim seneler sonra facebookta yayınladığım soloda dediğim gibi fender'ı ağlatan adamın ilk adımlarını atmıştır.Başlı başına bir baş yapıttır bu albüm rock tarihine altın harflerle geçen bir efsanedir. Bence bir dönemin (Beatles döneminin) kapanmasına sebep olmuş bir efsanenin doğmasına neden olmuştur.

Floyd tavan yapınca birazda havalarını atınca yeni albüm için stüdyoya girerler ama girmek için girerler. Hani bir kayıt yapalımda adımız şanımız yürüsün arkadaşlar. Ama öyle bir albüm yaparlarki dünya ahiret hepimizi mest ederler. Floyd konserlerinin simgesi olarak bilinen ve ilk parça olarak giren Shine On You Crazy Diamond (Part One) ile başlar bu abüm. Daha ilk parçadan damardan vurur insanları. Floyd'un kranlık yönü ortaya çıkar Dave nin Fender Red Strat'ı kullandığı bu parçada tüm hünerlerini ortaya koyar En büyük hayallerimden biridir bu albümü birgün plaktan dinlemek.
shine on you crazy diamond i-v
remember when you were young, you shone like the sun.
shine on you crazy diamond.
now there's a look in your eyes, like black holes in the sky.
shine on you crazy diamond.
you were caught on the crossfire of childhood and stardom, blown on the steel breeze.
come on you target for faraway laughter, come on you stranger, you legend, you martyr,
and shine!

Yukardaki sözlere hangi Allah'ın kulu saygı gösteremez ki. Bence Syd bu albümde marka tema olarak kullanılmıştır. Giriş parçasındaki o tema o anlatılamayan sound ile bizleri bir uçurumun kenarından almıştı. Welcome To The Machine albümün ikinci parçası ve gene can alıcı parçası soundu ile sözleri ile verdiği mesaj ile beni derinlere götüren şarkı.

welcome my son, welcome to the machine
where have you been? it's alright we know where you've been
you've been in the pipeline, filling in time,
provided with toys and 'scouting for boys'.
you bought a guitar to punish your ma
and you didn't like school, and you know you're nobody's fool
so welcome to the machine

Sözlerin gittiği yer belli idi mesaj açık verilmişti The Wall da yer yerinden oynayacaktı bu büyüklere verilen ilk savaş sözleri idi.

Belkide ilk ve tek floyd üyesinin söylemediği parça idi Have A Cigar. Roy harper'ın söylediği ve nedenini anlamadığım gibi Pulse gibi bir konserde nede başka konserlerde boy göstermeyen bass gitar solosu ile gitar solosu ile beni benden alan acayip parça. Syd'e olan borç ödenmeli idi. Sonuçta bu grubu kuran adam o idi. Wish You Were Here yazıldı ve bazıları için aşkı bazıları için vedayı bazıları için syd gibi bir adamın özlemini anlatıyordu bu parça düşünsenize şu sözleri ;

so, so you think you can tell
heaven from hell,
blue skies from pain.
can you tell a green field
from a cold steel rail?
a smile from a veil?
do you think you can tell?

and did they get you to trade
your heroes for ghosts?
hot ashes for trees?
hot air for a cool breeze?
cold comfort for change?
and did you exchange
a walk on part in the war
for a lead role in a cage?

how i wish, how i wish you were here.
we're just two lost souls
swimming in a fish bowl,
year after year,
running over the same old ground.
what have we found?
the same old fears.
wish you were here.

Herkez bir ağızdan bu parçayı haykırıyordu sözde albüm yapmak için stüdyoya kapanan grup gene bir şahasere imza atmışlardı. Shine On You Crazy Diamond (Part Two) ders niyetine okullarda gitar öğrenmek isteyen müzik yaomak isteyen genç bünyelere dinletilmesi gereken parça. Waters'ın bass solosu, David'in gitar ile yaptığı mükemmel atraklar ile canlı konserlerinde zevk ile dinlenesi parçası. Belki Wish You Were Here dark side değildi ama sadece kapağı bile bir efsane idi (albüm kapağı ödül almıştır). Bu albüm benim için bir saplandıtır.

Bu albümden sonra Pink Floyd çalışmalarına iki yıl ara verdi. 1977' de yine bir Harvest yapımı olan Animals'ı piyasaya çıkardılar. George Orwell'in ünlü eseri Hayvan Çiftliği'ne nazireten, çeşitli kişilik yapılarının birer hayvan olarak sembolize edildiği albüm oldukça ilgi çekti. Bir Gilmour / Waters şarkısı dışında her şarkı Roger Waters'a aitti. Aynı yıl haziran ayında bir ABD turu yaptılar. Turnede albüm kapağında da kullandıkları büyük domuz da konserlere çıkıyordu.

1979 yılında seyirci ile arasında bir duvar örmeye yeminli Roger yazdığı sözleri David'e gösterir sonuç bellidir gelmiş geçmiş enbüyük rock operası gelmiş geçmiş sansasyonel yaratacak albümün ilk adımları atıldı. David müzikleri yazmaya Roger'da sözleri derlemeye başladı. 1979 da bir efsane Roger efsanesi zirveye çıktı. The Wall albümdne Pink adındaki bir karakterin doğumundan itibaren olan süreç incelenmiş, savaş, babaya duyulan hasret, eğitim sistemi, aldatma gibi konular işlenmiştir. Aynı ismi taşıyan bir filmi de vardır.

Gelmiş geçmiş en büyük gitar solosu olarak seçilen ilk beşin içinde bulunan Comfortably Numb parçasının ilk adımları bu albümde atıldı. Gerçi Dave karanlık bir solo atmak istiyordu. Roger egoları yüzünden bunu kabul etmiyordu ve 1994 de Dave öyle bir cevap verdiki Pulse konserinde bu solo için Roger bile o solo karşısında eğilip saygı gösterdi. Kavgalar gürültüler arasında Another Brick In The Wall (Part 2) gibi heryerde çalınan bir parça çıktı. Tabi bu parça sözleri yüzünden aforos edilmeleri an meselesi oldu.1983'te, The Wall'dan artan parçalar ile yapılan The Final Cut, aynı zamanda grubun bir kriz içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. Roger Waters'ın, Rick Wright'ın albümde çalmasına izin vermemesi ve Nick Mason'ın albümdeki bazı parçalarda çalmasını istemeyişi sonucu kavgalar yaşanmış, David Gilmour da sadece tek parça seslendirmiştir. Gilmour, Waters'a albüm için besteler yapabilmesi için albümü geç yayınlamasını teklif etmiş ancak Waters bunu kabul etmemiştir.

Albüm savaş karşıtı bir albümdü ve bir çok yönden The Wall albümünü hatırlatıyordu. Albüm eleştirmenler tarafından beğenilse de diğer Pink Floyd albümleri kadar iyi bir satış başarısı kazanamadı. Albümün turnesi de yapılmadı ve grup elemanları solo çalışmalar için Pink Floyd'dan bir süre uzak kaldılar. Bir süre sonra Roger Waters ile David Gilmour arasındaki anlaşmazlık sonucu Roger Waters grubu dağıttığını açıkladı. Ancak David Gilmour Pink Floyd adını devam ettirmek istedi ve davayı kazandı.

1987 yılında Roger Waters olmadan yaptıkları ilk albüm olan A Momentary Lapse of Reason piyasaya çıktı. Ancak Roger Waters'ın grubu dava edeceği yönündeki tehditleri sonucu, albümde Pink Floyd adı altında sadece David Gilmour ve Nick Mason çalmış, Rick Wright ise albümde çalan diğer sanatçılar arasında gösterilmiştir.

Grup 1992'deki La Carrera Panamericana filmi için Dark Side of the Moondan bu yana ilk kez beraber beste yaptılar. 1994'te David Gilmour, Wright ve Mason The Division Bell albümünü yayınladılar.isminin hikayesi şöyledir. Albüm kayıtları yapılıp bitmiştir fakat grup hala bir isim üzerinde anlaşamamıştır,Son çare grubun en iyi dostu Douglas Adams'a başvurulur. Douglas Adams ise size müthiş bir isim bulurum ama bu size pahalıya patlar der, 5000 pound ister. Division bell ismini uygun gördüğünü söyler. Adams 5000 pound'u kraliyet çevre korumaya bağışlatır.Bu albüm çıkışından iki hafta sonra ABD' de 1. sıraya yükseldi. Şarkı sözlerinin çoğunu Gilmour kzı arkadaşı Polly Samson ile yazmıştı. Bu albüm Roger'sızda çok şeyin yapılabileceğini kanıtladı. İçinden mükemmel iki single çıkardı. Biri Take It Back diğeride High Hopes.

Veeee 1994 senesinde bugün elimde bulunan Pulse konserini yaptılar. Aleme varsa bu evrende daha iyisi erkekse karşımıza çıksın dediler. Bu evrende yapılabilecek en mükemmel konser turnesine ve 2 cd den oluşan albümünü çıkardılar. Işık gösterileri ile bezedikleri konser hala dillerde dolaşıyor. Sahne arkasına kurulan mixerden tutunda ekipmana kadar bir efsaneye imza attılar.

Grup 1996'da Rock 'N Roll Hall of Fame'e girmeye hak kazandı Törende Roger Waters bulunmadı. 2000'de Is There Anybody Out There? The Wall Live konser albümü ve 2001'de best of Echoes yayınlandı. 2003'te Dark Side of the Moon yeniden yayınlandı. 2004'te ise Nick Mason Inside Out isimli Pink Floyd kitabını yazdı.

2 Temmuz 2005 tarihinde Londra Hyde Park'ta düzenlenen Live 8 yardım konserlerinde bir araya geldi ve Breathe, Money, Wish You Were Here ve Comfortably Numb parçalarını canlı olarak çaldı. Konser bitiminde yoğun istek üzerine NTV tekrar yayınlamak zorunda kaldı o bölmü.

Grup 2005'te İngiltere Hall of Fame'e girmeye hak kazandı. Gilmour ve Mason orada bulundu. Wright ameliyat olduğu için katılamazken, Roger Waters Roma'da olduğu için videosuyla törene katıldı.

Grup kurucularından Syd Barrett, 7 Temmuz 2006'da hayatını kaybetmiştir. 2007'de ise onu anma konserinde Roger Waters sahne almıştır, konserin sonunda ise sürpriz olarak Gilmour, Mason, Wright Arnold Layne'i çalmışlardır. Gecenin son şarkısında tüm konuklar beraber "Bike"ı söylemişlerdir ancak Roger Waters, diğer Floyd üyeleriyle sahneye çıkmamıştır. Son olarakta Rick Wright 15 Eylül 2008 yılında hayatını kaybetmiştir. Grup şu an David Gilmour ve Nick Mason ile yoluna devam etmektedir.

Bir efsane oldular. Sözleri ile soundları ile yaptıkları sahne göstterileri ile bir döneme damga vurdular ve vurmaya devam ediyorlar. Çoğu grubu derinden etkilediler.David Gilmour gibi bir efsaneyi yarattılar Roger Waters gibi hala yazılamayacak sözleri yazan adamı. Richard Wright gibi bir kalavyeciyi ve Nick Mason gibi sessiz bir davulcuyu yarattılar. Sözlerime son verirken David Gilmour'n bir sözü ile bitiriyorum. "Bugün dark side of the moon'u hiç deinlememiş biri gibi kulaklıkla dinlemek için neler vermezdim"..................................
Is There Anybody Out There?

Öncelikle okuyupta iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Benim bir huyum var bişin fanı olacaksam deinliğine kadar inmem lazım bu Star Wars içinde Floyd içinde geçerlidir. Dave'nin gitar koleksiyonu dünya tarafından eşssiz olarak bilinir hatta elinde Fender'ın onun için yaptığı Strat 001 efsanedir. Roger Waters ın 1970 yıllarda kullandığı Fender Bass gitarı hala aranan gitarlar listesinde ilk ondadır. Comfortably Numb ı arka arkadaya 30 kere dinlemişliğim vardır bir şarkı bu kadarmı insanıo yerin dibine sokup sonunda göğe çıkarabilir. Hala bu soloyu dinleyipte bu alemde (Dinlemediğim versiyonu yoktur gibi) Pulse konserinde olup orda göğe ermek isterdim. Sir Paul Mc Cartney gibi bir adamın sahne aldığı bir konserde Floyd sahneye çıktığı an tam kadro dünya televizyonları reyting rekoru kırıyordu Live 8 de çünkü bir efsane seneler sonra olsada yan yana gelmişti ki ikna edene kadar bob bayağı ter dökmüştü.

Dave'nin mütevaziliği ise Mc Cartney'in arkasında çalarken bile sahnede belli olmaması veya Fender geçen sene yalvar yakar gitarının replikasını yapmak isteyince neye gerek varki demesidir. Ama iş Floyd olunca sahnenin kare ası idi. Jim Hendrix bile onun için bu alemde onun gibi hisleri ile çalan bir adam yoktur demiştir. B.B.King'den Eric Clapton'a Hendrix'ten Mark Knopfher'e kadar tüm babalar onun Floyd etiketi olduğundan değil yakaladığı sound sayesinde çalışmayı istemişlerdir. Slat tekniğini kullanmayı çok seven ve gitar pedalları konusunda yarmış bir adam olması ise anlatılmaz yaşanır. 8 çocuk babası olmasına rağmen bir toplantıda spikerin bu kadar çocuğu ne gerek vardı deyince özür dilerim diyecek kadar da mütevazidir Roger Waters gidince bu iş biter diyenlere tokat gibi iki albüm bırakmıştır. Hele Pulse konseri ile aleme bu işi rahmetli Freddie Mercury'den sonra yapabilecek tek adam olduğunu lanse etmiştir. Live In Gdansk konserş turnesinde ise yıllanmış şarap misali alme gitar şifası olmuştur. Echoes gibi bir şaheseri rahmetli Richard Wright ile bu konserde çalarken insanın orda ayık olarak durması sağlığa sakıncalıdır. Fender Strat black sanki şaha kalmış ve sonra duygu yüklü bir sound ile beni benden almıştır yok böyle bi solo yok böyle bir müzik.

Roger Waters söz yazarlığı konusunda yarmış aşmış bitmiş tüketmiş adam. The Wall da yazdığı sözler yenecek yutulacak sözler değilken hayatımda en nefret ettiğim adam. Türkiye ye geldi benim gibi adam gitmedi konserine çünkü seyirciye saygısı olmayan ........ ben ne edeyim . Bass gitarist olarak mükemmel değil ama yazdığı notolar ile Money gibi Echoes gibi On Of The Days gibi baba parçalarda soloları ile meşhurdur. The Wall konserinde seyirciye tüküren grup içinde egoları yüzünde herkez ile şatışan bir adam. Ama böyle olmak lazımki böyle sözler yazasın sezarı öldür hakkını yeme :=)

Nick Mason David gilmour a sormuşlar Nick Mason'un grupta olması şanşı yüzündenmi diye. Adam direk yüzde 90 şans 100 de 10 yetenek demiştir . Final Cut albümünde Roger çoğu parçada sen git eve süt iç gel demiş başka davulcular ile takılmışıtr. Ama bir On OF The Days ve Tİme davul show u vardırki sanırım Dave'nin dediği yüzde 10'luk zamanına gelmiştir .Araba delisidir yarışlara katılır koleksiyon yapar.

Richard Wright. Klavyenin maestroları arasında anılır. Kendi şirketi bile vardır. Bende de o kadar para olsa .Yat ile gezmeyi çok sever ve Dave nin kankisidir. Roger tarafından sevilmez ve Final Cut öncesi gruptan kovulur. Ama sonra Dave onu tekrar geri getirir ve Bell albümünde oda vazifesini yapar.Dave ile ölümüne kador konserlerde klasını konuşturu.

Benim için müzik popüler tarihi ikiye ayrılır Beatles severler ve Pin Floyd severler diye. İyiki Floyd severlerden biriyim ben .

Bulabilirseniz Live In Gdansk konserinin Echoes videosunu izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız. 60 yaşında bir adamın elinde Fender Strat ne hale geliyor. Onun için efsaneler. 80 yaşında B.B.King hala blues diyor. Eric Clapton hala blues diyor Mark baba sahneye çıktığı an ses çıkmıyor. Wembleyi bir adam tek başına ayağa kaldırıyor Freddie Mercury. Onun için Dio nun gırtlağı gibi bir gurtlak daha gelmiyor. İstanbul da Mark havaya Fender strat'ını kaldırıp bize selam verirken gitarına gereken yeri gösteriyor. Efsane olmak zor iştir kalmak ise daha zordur. Floyd ile ilgili iki hayalim vardı birgün dark side plaktan dinlemek onu sağolsun Halit abinin evinde yaşadım biride canlı izlemek bu hiçbir zaman olmayacak...........

Bir adam dan daha bahsetmek istiyorum. Bugün Floyd kadar önemli olan ikinci şey albüm kapaklarıdır. Floyd'un albüm kapakları gerçekten albümler kadar önemli bir şahaserdir. Bunu yapan adamın ismide Storm Thorgerson yanlış hatırlamıyorsam relics, the wall, piper at the gates of dawn ve the final cut disindaki butun pink floyd albumlerinin kapak tasarimlari kendisine aittir. Grafik çalışmalarında bilgisayarın imkanlarını kullanmayı sevmediğini açıklayan sanatçı. Pink floyd'un division bell albümünün kapağında iki adet devasa heykel vardır. A momentary lapse of reason albümünün kapağında ise bir sahile taşınmış yüzlerce hotel yatağı görülür ki, bu kapağın londra'da bir daire fiyatına çıktığı belirtilmiştir.

internet sitesi : www.stormthorgerson.com/

Çalışmaları :
http://www.numberninethegallery.com/...ckandroll1.jpg Floyd'un konser kapağı dahi işi.
http://www.stormthorgerson.com/image...vBellStone.jpg
http://www.neptunepinkfloyd.co.uk/ga...2Back.jpg.html Bir şahaserdir ve bir zamanlar odamda asılı idi.
http://www.numberninethegallery.com/...orgerson_6.jpg
http://www.musicartacademy.com/artis...orgerson_3.jpg bir baş yapıt............
http://www.studio18.co.uk/shop/image...torm_pulse.jpg
http://www.londongrip.com/LondonGrip...ov.%20S.T..jpg bir baş yapıt daha............
http://james.istop.com/floyd/bodypaint.jpg En sevdiğim çalışması..............
http://www.bbc.co.uk/britain/images/...urmanovsky.jpg

stereo dergisi için yazdığım yazı..
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

nacho_grande

Keyifle okudum, çok teşekkürler. Bu arada "Comfortably Numb" gitar solo partisyonu, gelmiş geçmiş en iyi solo seçildi diye biliyorum..

hennessy

Alıntı yapılan: nacho_grande - 31 Mart, 2011, 19:58:15
Keyifle okudum, çok teşekkürler. Bu arada "Comfortably Numb" gitar solo partisyonu, gelmiş geçmiş en iyi solo seçildi diye biliyorum..

seçilmez ise oylamadaki herkezi kurşuna dizmek lazım diye düşünüyorum :)

http://www.youtube.com/watch?v=p_uCO9wOVGE
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

mcyz

Abi burada bir floydian görmek çok sevindirdi açıkçası beni, yazını da keyifle okudum,

Ben de Pink Floyd'u hastalık düzeyinde seviyorum, her konserleri, her kayıtlarını dinlemeye çalışıyorum. Senin gibi Roger Waters'ın kişiliğini çok sevmesem de en sevdiğim şarkılar da onun yazdıkları genelde, ama David Gilmour bambaşka, ondaki sıcaklık, konserlerinde etrafındaki insanlara gülümsemesi filan, bir insan bu kadar mütevazi olabilir cidden.

Benim en sevdiğim albüm "Wish you were here" bir çok kişi gibi ama ondan sonra animals albümünü çok severim. Roger'ın yapmaya çalıştığı konsept albüm olayı tam olarak budur bence ama nedense fazla sevilmez. Gilmour'un pigs (three different ones) şarkısında domuz sesi çıkarması da ayrı güzel ama Roger yüzünden canlı kaydını dinleme şansım olmadı bu şarkının.

Albüm kapakları da ayrı efsanedir,
Wish you were here ın kapağını çekerken yanan adam yalıtımlı elbise ve peruk giymesine rağmen rüzgara ters olduğu için ciddi yanma tehlikesi geçirmiş.
A momentary lapse of reason da ise harbiden sahile 700 tane yatak taşıyıp çekmişler fotoğrafı, photoshop filan değil yani :)

Pink Floyd ayrı bir sevda cidden, çizgi roman gibi; kendi paramı kazanmaya başlayınca yapacağım ilk iş hifi bir ses sistemi kurup, pink floydun plaklarını toplamak olacak :)
Bahsettiğim albüm kapakları;


hennessy

Pink Floyd ayrı bir sevda cidden, çizgi roman gibi; kendi paramı kazanmaya başlayınca yapacağım ilk iş hifi bir ses sistemi kurup, pink floydun plaklarını toplamak olacak

Bende hifi sistem kurdum sırf bu sevda için tabi plak hariç ama 40.000 euroluk bir sistemde dark side of the moon plak keyfini tattım sonrada eve gelip kendi sistemime kös kös baktım :)
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

 mcyz ayrıca koyduğun a momentary albümü digital değildir yalnız hatırlamıyorsam 700 ad.yatak sahile getirilip çekilmiş ve ingilterede bir ev parasına mal olmuştu
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

nacho_grande

Hi-Fi olmasa da lambalı Matchless kafa amfim var. Takarız benim Les Paul' leri çalarız istersen :D

hennessy

Alıntı yapılan: nacho_grande - 31 Mart, 2011, 22:41:55
Hi-Fi olmasa da lambalı Matchless kafa amfim var. Takarız benim Les Paul' leri çalarız istersen :D

bak buna hayır demem tadı başka olur :) ama ben birde yanında fender strat olsun isterim :)
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

nacho_grande

Alıntı yapılan: hennessy - 01 Nisan, 2011, 08:13:28
Alıntı yapılan: nacho_grande - 31 Mart, 2011, 22:41:55
Hi-Fi olmasa da lambalı Matchless kafa amfim var. Takarız benim Les Paul' leri çalarız istersen :D

bak buna hayır demem tadı başka olur :) ama ben birde yanında fender strat olsun isterim :)

Eli kulağında :) Tele de var istersen, ama daha elime ulaşmadı :)

hennessy

Alıntı yapılan: nacho_grande - 01 Nisan, 2011, 08:15:31
Alıntı yapılan: hennessy - 01 Nisan, 2011, 08:13:28
Alıntı yapılan: nacho_grande - 31 Mart, 2011, 22:41:55
Hi-Fi olmasa da lambalı Matchless kafa amfim var. Takarız benim Les Paul' leri çalarız istersen :D

bak buna hayır demem tadı başka olur :) ama ben birde yanında fender strat olsun isterim :)

Eli kulağında :) Tele de var istersen, ama daha elime ulaşmadı :)

ben bir ara eric strat tıngırdattım ama hala ruyamda aşağıdaki strat var david gilmour daki fender telestara hastayım

http://www.fender.com/en-TR/products/search.php/?partno=0109200800
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

mcyz

Ben de şu an cort x6 gitarıma kös kös bakıyorum :D

nacho_grande

SRV' nin asıl Lenny' si süperdir. ;)

Cort çok çok iyi gitar yapar. Ben M600 ve MMP-3 kullandım. İkisi de inanılmaz güzel gitarlardı.

taarruz

Roger Waters'ın İstanbul'a geleceği dönemde Sabah gazetesinden Mehmet Tez di sanırım şöyle bir başlık atmıştı (uzun uzadıya anlatmaya gerek yok sanırım Floydu )

"Pink Floyd Tarihin En Büyük Müzik Girişimidir"

(Bir de Knopfler abimiz var tabi seveni varsa buyursun :) )

Çizgili Günler
Fatih

Lami Tiryaki

1980'lerde öğrencilik yıllarımda canım sıkıldığı zaman blok flütümü çalar rahatlamaya çalışırdım. Flütümle çalmayı en sevdiğim parçalardan biri Shine On You Crazy Diamond'un giriş bölümleriydi. ezgilerin gizemli havası benim gibi new age fanı birisi için müthişti. The Wall'u zamanın asi ODTÜ'lü havasıyla bambaşka duygularla onlarca kez dinlemişliğim vardır. Turizmde çalışırken ingilizlerle çok haşır neşir olurdum. Sözü evirip çevirip Pink Floyd'a getirir hemşerilerinin yorumlarını almak isterdim. Genellikle herkesin verdiği cevap aynı olurdu: "Antoher Brick In The Wall is very important album". Tüm albümleri güzel filan diye yorum yapılırken The Wall albümü için "çok önemli" terimini özenle seçiyorlardı. Alan Parker'ın aynı adlı filmini izledikten sonra görsel olarak ta albümün neden "önemli" olduğu daha iyi oturmuştu kafamda. Albümün fikrini, o sıralar okumayı pek sevdiğim Wilhelm Reich'in "Dinle Küçük Adam" kitabıyla da bir şekilde özdeşleştiriyordum. Ne yazıkki, walkmen dinlediğimden, plakları sebil gibi satılırken ben tutup kasetlerini toplamıştım. Bir gün Akay Caddesi'nde gezinirken kaldırım tezgahlarından birinde A Momentary Lapse Of Reason albümünün plağını görüp almıştım. İş olsun diye aldığım o plak bu gün koleksiyonumdaki tek Pink Floyd plağıdır. Kalan plakları araki bulasın, bulsanda para yetiştiresin.

Nerelere gittim bak şimdi. Bu akşam pikabın başına geçip Life Signs'dan başlayayım dinlemeye. 

Selamlar
Lami

nacho_grande

İngilizler müziği iyi biliyorlar. Hemen hemen tüm müzik akımları İngiltere çıkışlıdır. Amerika hep onların gölgesinde kalmış. Tabii çok daha tutucu bir müzik yaklaşımları var, biraz da ondan.