SORUN SÖYLEYELİM

Başlatan köstebek, 24 Nisan, 2014, 22:24:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

köstebek

Site sorumlumuz yirmili yaşlarını sürdüğü için çok tembel ve aklı çok garip çalışıyor... Ona fuarla ilgilen demiştik... O da bunu yanlış anlamış ve gidip on gün boyunca fuarda kitapların başında durmuş. Fuarın tam ortasında olduğu için de fuarla ilgili bir tanıtım filan yapmak doğal olarak aklına bile gelmemiş. Aklının başında olacağını düşündüğümüz akşamları da bulduğu en pahalı (!) otelde kalıp çılgın Basmane gecelerinin keyfini çıkarmış.
Demek istediğim on günlük İzmir macerasında bir kere bile Kordon'da bira içmeyip tüm akşamlarını karanlık Basmane sokaklarında harcayan bir "webmaster/satış elemanı"na sahip olan yayınevi yönetimiyle buraya kadar...

Not: Üstelik suçu İzmir ÇR'cılarına atıp kitapların dörtte üçünü çaldırdığını iddia ediyor. Patronun uzaktan da olsa akrabası olması onu epey inandırıcı biri kılıyor elbette.

Not 2: Hiç kitap satamasa da (hepsini çalmışlar çünkü) seneye tekrar katılmamız konusunda aşırı ısrarlı davranması, elbette ki çizgiromana nasıl da gönülden bağlı olduğunu gösteriyor...

alpi

 işin ilginç tarafı sizin gibi fuara ilk defa katılan Büyülü Dükkan'cılardan  da hiç yorum alamadık.. ;D

Ralph

Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 28 Nisan, 2015, 15:36:13
Site sorumlumuz yirmili yaşlarını sürdüğü için çok tembel ve aklı çok garip çalışıyor... Ona fuarla ilgilen demiştik... O da bunu yanlış anlamış ve gidip on gün boyunca fuarda kitapların başında durmuş. Fuarın tam ortasında olduğu için de fuarla ilgili bir tanıtım filan yapmak doğal olarak aklına bile gelmemiş. Aklının başında olacağını düşündüğümüz akşamları da bulduğu en pahalı (!) otelde kalıp çılgın Basmane gecelerinin keyfini çıkarmış.
Demek istediğim on günlük İzmir macerasında bir kere bile Kordon'da bira içmeyip tüm akşamlarını karanlık Basmane sokaklarında harcayan bir "webmaster/satış elemanı"na sahip olan yayınevi yönetimiyle buraya kadar...

Not: Üstelik suçu İzmir ÇR'cılarına atıp kitapların dörtte üçünü çaldırdığını iddia ediyor. Patronun uzaktan da olsa akrabası olması onu epey inandırıcı biri kılıyor elbette.

Not 2: Hiç kitap satamasa da (hepsini çalmışlar çünkü) seneye tekrar katılmamız konusunda aşırı ısrarlı davranması, elbette ki çizgiromana nasıl da gönülden bağlı olduğunu gösteriyor...

Yalan yok bu trajik duruma güldüm. Güldüm abi ne yapayım komik biraz :)

Köstebek Bey benim biraz saçma bir sorum olacak zamanınızı ayırırsanız mutlu olurum.

Bir fumetti basılırken -anlaşma sürecinde- ne gibi yollardan geçiyor?

Yani atıyorum Bonelli'ye gidip ne diyor Çizgi Düşler? Bonelli'nin Teks'i 350.000 satıyor ayda, Türkiye'de bildiğim kadarıyla 3000 bu farkı nasıl anlatıyorsunuz mesela? Ya bize telif haklarını ucuzdan verin, Türkiye'de taş çatlasa bir çizgi roman 5000 satıyor mu diyorsunuz?

Cehaletimi bağışlayın ama gerçekten merak ediyorum bu süreci ben.

DAMPYR

Sayın Çizgiliköstebek sorduğunuz soruyu buradan yanıtlayayım, siz fumettiden başka yerlere el atınca benim ilgi alanımın dışına taştınız.

O yüzden bende forumda pek yazacak bir konu bulamadım. Ne oldu ya Julia ağır aksak gider olmuş keza diğerleri de aynı durumda bari Dampry'i aksatmadan götürün.

Ne olacak bu kahramanların hali.... ??? ??? ???

hanac

Sayın Kızılmaske foruma tekrar hoşgeldiniz.

köstebek

Alıntı yapılan: Ralph - 28 Nisan, 2015, 17:59:36
Yalan yok bu trajik duruma güldüm. Güldüm abi ne yapayım komik biraz :)

Köstebek Bey benim biraz saçma bir sorum olacak zamanınızı ayırırsanız mutlu olurum.

Bir fumetti basılırken -anlaşma sürecinde- ne gibi yollardan geçiyor?

Yani atıyorum Bonelli'ye gidip ne diyor Çizgi Düşler? Bonelli'nin Teks'i 350.000 satıyor ayda, Türkiye'de bildiğim kadarıyla 3000 bu farkı nasıl anlatıyorsunuz mesela? Ya bize telif haklarını ucuzdan verin, Türkiye'de taş çatlasa bir çizgi roman 5000 satıyor mu diyorsunuz?

Cehaletimi bağışlayın ama gerçekten merak ediyorum bu süreci ben.

Anlatayım Ralph Bey,

Bonelli'ye gidiyorsunuz, doğrudan kapıyı da çalabilirsiniz, sanaldan da yoklayabilirsiniz; bence başlangıçta sanaldan ulaşın, biraz daha etkisiz, ama ucuz olur. Adamlar diyor ki, "hoş geldiniz, ama bizim ajansımız var, buyrun şu adamlar, önce onlarla bir konuşun...
Böylece ajansa yöneliyorsunuz... kahve ve giriş sohbetinin ardından diyorsunuz ki.. Ben şu serinizi basıcam, şu kadar basıcam (çok yüksek rakamlara çıkmayın, zorlanırsınız, 500 ila 1500, 2000 arasında bir rakam telaffuz edin, 1000 iyidir mesela), şu paraya satıcam.  Adam gülümsüyor ve siz şimdi gidin biz sizi arayacağız diyor. Ardından hemen bizi arayıp "Babacım, sizin oralardan birileri geldi, şu seriyi basmak istiyor" diye ilk sinyali veriyor. biz de akşam sohbetinde "kimmiş bunlar, o seri satmaz ki" şeklinde toplantılar yapıp, ardından "Hacı, biz şu anda onu basmayı düşünmüyoruz" e-postasını çekiyoruz.
Bunun üzerine adamlar size dönüp bir telif oranı söylüyorlar. Kitabın fiyatı x Basım Adeti x % 8 ...
Sen hesap kitap yapıyorsun, tamam olur diyorsun. Diyelim bu rakamın toplamı 1.000 Avro olsun. Adam diyor ki "minimum ödeme olarak 750 Avro at bakalım, üstünü zaman içinde sattıkça hallederiz." Yani 1000 tane bastın, ama 100 tane sattın, beni bağlamaz, bu 750'yi alırım. Yok hepsini sattın kalan 250'yi de alırım.

İyi, tamam diyorsun, taksitleri ne yapalım konusuna geliniyor. Adam diyor ki bir dakika, dijital malzeme parasını da ekleyelim. O da nedir diyorsun. "Beyefendi, size güzel dijital pdf'leri göndereceğim, kapağı, iç sayfaları. Nedir yani, elinize bir kitap alıp ondan tarayarak mı yapacaksınız. 21. yüzyıla geldik. Beleş mi göndereceğiz yani?"
Ona da tamam diyorsun rakamlar toplanıyor, genelde üçe bölünüyor. Bu arada ıslak imzalı sözleşmeler gidiyor geliyor. Önce sen imzalayıp gönderiyorsun, sonra karşı taraf imzalayıp gönderiyor. İmzalı sözleşme eline geçtiğinde ilk taksidi (yani toplam bedelin 1/3'ünü) adamların bankasına yolluyorsun. Parayı alıp eksik mi değil mi diye saydıktan sonra net üzerinden sana dijital malzemeyi gönderiyorlar. Böylece işe başlıyorsun...

Yaşananlar  üç aşağı beş yukarı böyle. Bir kısmı mizah bir kısmı gerçek. Artık hangisinin şaka hangisinin gerçek olduğuna sen karar verirsin...

Ralph

Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 28 Nisan, 2015, 23:24:02
Anlatayım Ralph Bey,

Bonelli'ye gidiyorsunuz, doğrudan kapıyı da çalabilirsiniz, sanaldan da yoklayabilirsiniz; bence başlangıçta sanaldan ulaşın, biraz daha etkisiz, ama ucuz olur. Adamlar diyor ki, "hoş geldiniz, ama bizim ajansımız var, buyrun şu adamlar, önce onlarla bir konuşun...
Böylece ajansa yöneliyorsunuz... kahve ve giriş sohbetinin ardından diyorsunuz ki.. Ben şu serinizi basıcam, şu kadar basıcam (çok yüksek rakamlara çıkmayın, zorlanırsınız, 500 ila 1500, 2000 arasında bir rakam telaffuz edin, 1000 iyidir mesela), şu paraya satıcam.  Adam gülümsüyor ve siz şimdi gidin biz sizi arayacağız diyor. Ardından hemen bizi arayıp "Babacım, sizin oralardan birileri geldi, şu seriyi basmak istiyor" diye ilk sinyali veriyor. biz de akşam sohbetinde "kimmiş bunlar, o seri satmaz ki" şeklinde toplantılar yapıp, ardından "Hacı, biz şu anda onu basmayı düşünmüyoruz" e-postasını çekiyoruz.
Bunun üzerine adamlar size dönüp bir telif oranı söylüyorlar. Kitabın fiyatı x Basım Adeti x % 8 ...
Sen hesap kitap yapıyorsun, tamam olur diyorsun. Diyelim bu rakamın toplamı 1.000 Avro olsun. Adam diyor ki "minimum ödeme olarak 750 Avro at bakalım, üstünü zaman içinde sattıkça hallederiz." Yani 1000 tane bastın, ama 100 tane sattın, beni bağlamaz, bu 750'yi alırım. Yok hepsini sattın kalan 250'yi de alırım.

İyi, tamam diyorsun, taksitleri ne yapalım konusuna geliniyor. Adam diyor ki bir dakika, dijital malzeme parasını da ekleyelim. O da nedir diyorsun. "Beyefendi, size güzel dijital pdf'leri göndereceğim, kapağı, iç sayfaları. Nedir yani, elinize bir kitap alıp ondan tarayarak mı yapacaksınız. 21. yüzyıla geldik. Beleş mi göndereceğiz yani?"
Ona da tamam diyorsun rakamlar toplanıyor, genelde üçe bölünüyor. Bu arada ıslak imzalı sözleşmeler gidiyor geliyor. Önce sen imzalayıp gönderiyorsun, sonra karşı taraf imzalayıp gönderiyor. İmzalı sözleşme eline geçtiğinde ilk taksidi (yani toplam bedelin 1/3'ünü) adamların bankasına yolluyorsun. Parayı alıp eksik mi değil mi diye saydıktan sonra net üzerinden sana dijital malzemeyi gönderiyorlar. Böylece işe başlıyorsun...

Yaşananlar  üç aşağı beş yukarı böyle. Bir kısmı mizah bir kısmı gerçek. Artık hangisinin şaka hangisinin gerçek olduğuna sen karar verirsin...

Teşekkür ederim aydınlatıcı oldu baya. Zevkli bir sürece benziyor, benim anladığım bu :)

Mrtekin

Oh, ne güzel hayat, herifçioğulları sistemi kurmuşlar, tüm risk yayımcıda, adamlar mangır derdinde.

Abi, formül kapsamında, adamlara kitabın kapak fiyatınını siz mi söylüyorsunuz, yani bu kitabın kapak fiyatını şöyle düşünüyoruz teklifi sizden mi, geliyor. Yani, kitabın kapak fiyatını baya aşağı çekseniz _atıyorum, 30 tl ise, bunu 10 tl olarak sunsanız, ciddi fark yaratır telif ödemesinde _tabi adamlar mal değildir, ama, öyle farzediyoruz şimdilik, sonra da, birşey olursa, döviz yükseldi amk, fiyatı yeniden ayarladım dersiniz, Türkiye de, beklenilmeyen hal mi yok.

Right of first refusal, yani, bir hususta öncelik hakkı, ilginçmiş cidden.

Ben gidip adamlara şu Hikayeleri bir yoklayım bakalım, belki size bir korku salarım, bir cilt daha gelir yaz gelmeden.  :)

They drew first blood...

xmenac

Şu dijital malzeme ücreti çok can sıkıcı bir durum. Gerçi pazarlığa da açık olduğu söylenir hep ama fiyatta ne kadar inerlerse insinler her halükarda önemli bir maliyet kalemi.

Aslında onların açısından düşündüğümüzde de, sadece %8'lik telif oranıyla pek bir şey kazanmış olmuyorlar. 30 TL etiketli 1000 baskılı bir yayın düşündüğümüzde 2400 TL ediyor. Bunu Euro ile oranladığımızda ve telif sahibi yayınevinin kendi ülkesindeki satış miktarını düşündüğümüzde, yurtdışına telif vermekle hiç uğraşmayıp kendi sektörüne yönelse bile olurmuş gibi bir sonuca varıyorum ben. Muhtemelen bu işle uğraşmalarına değecek olan tutarı dijital malzeme ücretinden alıyorlar. :)

Mrtekin

Dijital malzeme ücreti yaklaşık 350 Euro diye biliyorum. Ama pazarlık yapılıyor mudur, muhakkak yapılıyordur. Ben olsam yaparım. Ne lan bu, telif hadi neyse, her kitaba sana dijital hava parası mı ödüycez, yani, muhakkak düşmesi lazım.

Telifin 3/4'ünü peşinen alıyorlar. Burada pazarlık yok. Geriye kalan, 1/4 ünün taksite bağlanması sözkonusu.

Ve eminim, sizi ajansa yönlendirdikleri için, ajans ücreti, vergisi, anlaşma postası vs si derken, kitabın elinize geçmesi için, daha satışı yapamadan (daha baskıyı bile yapamadan) ciddi bir maliyeti (yaklaşık 300 euro) daha cebinizden çıkarmak zorundasınız.

Yani, bence, telif verenin ticari riski minimumda (tüm işte salt telifin 1/4 ü riskli, belki de alamaz ama hepsi bu.) çünkü telifi satış başarısına ( başarı kriterine) bağlamamış, işlem bedeli ( transaction fee) olarak baştan alacak şekilde yapılandırmış. O yüzden niye yurtdışına telif vermesin ki?

Insider Abinin anlatmasına göre tespit edebildiğim (kitap eline geçmeden önce, telif alma sırasında) yapabileceğin ticari atraksiyonlar şunlar olabilir:

A-) telifi düşürmek için kitabın fiyatı ile ve basım sayısı ile oynamak.
B-) Dijital malzeme ücretinde sıkı pazarlık,
C-) ajans ve anlaşma imzası hususlarındaki sıkı takip (burada ne kısılabilirse artık bilmiyorum.)



They drew first blood...

Mrtekin

Sevgili Insider Abimiz,

Almighty Admin, Adam Wild'i aldığınızı ima etti.

Hatta, başka da transferler yaptığınıza dair duyumlar alıyoruz.

Konuşmanız için, Teks'i devreye sokmayalım. :)

Yani birazcık haberler...

They drew first blood...

Nemo

Bana belki kizacaksiniz ama Nathan ve Brendon daha oturmamisken Adam Wild gibi serilere bulasmak birazcik tehlikeli degil mi? ( duyumlarin dogrulugunu bilmemekle birlikte)
Özel Alfa Ajanı

Mrtekin

Bence değil, şu açıdan, bunlar zaten baştan limitli seri.

Bi de, Manfredi eserleri ile Türkiye de tanınan bir adam.

Ama almışlar mı hakkaten? :)





They drew first blood...

rumar80

Alıntı yapılan: Nemo - 29 Nisan, 2015, 10:10:53
Bana belki kizacaksiniz ama Nathan ve Brendon daha oturmamisken Adam Wild gibi serilere bulasmak birazcik tehlikeli degil mi? ( duyumlarin dogrulugunu bilmemekle birlikte)


   Ben yazmadan sevgili Hüseyin yazıvermiş bile.
   Çok doğru bir cevap. Aynen katılıyorum. Sonra o da satmadı. Ara verelim vs. Bir daha deja vu yaşamayalım.

köstebek

Kütüphanemizde örnek olsun diye birkaç sayı okuruz, fena mı olur? :)

Hem Adam Ayhan Işık'a benziyordu...