Büyülü Rüzgar Dönüş - Mini Seri

Başlatan hanac, 06 Haziran, 2019, 10:20:42

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

seastar1000

Babil den ısmarladım 42,25 tl ilgilenenler olursa

dean



Çok severek yayınladığımız, okuyanların da unutamadıkları bir kahramanımız daha geri döndü! Magico Vento yani Büyülü Rüzgar'ın Giancarlo Manfredi'nin yazdığı, Darko Perovic in resimlediği dört sayılık mini dizisi geçen yıl İtalya da yayınlan-mıştı. Biz de bu mini seriyi dört sayı bir arada tam maceralık bir albüm olarak çıkarmaya karar verdik.

  Sayfa Sayısı: 384
  Etiket Fiyatı: 65 TL

seastar1000

Çok güzel bir mini seri olmuş başı sonu net benim gibi Büyülü Rüzgar külliyatının tamamını okumamış birisi için bile konuya hemen dahil olacak kadar özenli işlenmiş
Tüm fumetticilere tavsiye ederim

Nightrain

Ben de daha önce hiç Büyülü Rüzgar okumamama rağmen çıkar çıkmaz aldım ve inanılmaz hoşuma gitti. Hemen bitmesin diye günde 1 sayı okudum. Özellikle çizimler nefis. Bonelli ilerde mini Büyülü Rüzgar serisi yayınlamaya devam eder umarım.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

hanac

Mini Seriyi aldım ama önce bütün seriyi tekrar okumayı düşünüyorum.   :)

Zeljko

2000'lerin başı ne kadar güzelmiş bunu hissetirdi bu kitap bana.O heyecanim kalmadi,yaşlandim fakat arada bazi şeyleri azda olsa tekrar hissedebilmek güzeldi.Elbette efsanevi ilk 38 sayidaki gibi bir hikaye beklemeyin ama begeneceginize eminim.
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

KenParker

Alıntı yapılan: Zeljko - 15 Aralık, 2020, 19:55:36
2000'lerin başı ne kadar güzelmiş bunu hissetirdi bu kitap bana.O heyecanim kalmadi,yaşlandim fakat arada bazi şeyleri azda olsa tekrar hissedebilmek güzeldi.Elbette efsanevi ilk 38 sayidaki gibi bir hikaye beklemeyin ama begeneceginize eminim.
Hakkaten Büyülü Rüzgar'ın ilk 30, 40 sayısı bana da doyumsuz geldi. Sonradan aynı şeyleri tekrar etmeye yahut doyurucu hikayeden uzaklaşmaya başlıyor.

Zeljko

Alıntı yapılan: KenParker - 15 Aralık, 2020, 22:54:46
Hakkaten Büyülü Rüzgar'ın ilk 30, 40 sayısı bana da doyumsuz geldi. Sonradan aynı şeyleri tekrar etmeye yahut doyurucu hikayeden uzaklaşmaya başlıyor.

Daha da artırayim,no 30 Shado ile başlayıp no 38 Kara Perde ile biten sayı aralıkları Bonelli tarihindeki en iyi işlerdendir nezdimde.Milazzo,Parlov,Ortiz,Frisenda ve harika senaryolar...Böyle yazınca iştaha geldim,tekrar okuyasım geldi.
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

ferzan

    Ben Büyülü Rüzgar 'ı komple bir bütün olarak çok seviyorum. Seriyi okuyan diğer dostların ağırlıklı olarak serinin ilk 3-4 senesini çok beğenmelerine hak veriyorum, gerçekten unutulmaz maceralar ama o maceraları unutulmaz kılan da bir bakıma serinin giriş ve gelişmeye giriş kısımlarında lezzeti katlanan gidişat. Aslında bu kısımlar, serinin geri kalanı için ciddi bir taban oluşturuyor. Bundan sonrasında da çok güzel maceralar okuyoruz. Nispeten daha tarihi arka planı olan, sıkmayacak ölçüde belgesel dipnotlarla zenginleştirilmiş daha realist ve dramatik bir kurguya eşlik ediyoruz. Aralarda gene gidişatı rahatlatıcı tekil öykülerle nefes alıp enteresan hikayeler de okuyoruz ama işlerin çok daha ciddi ve çetrefilli bir hal almış olması sanırım bazı dostların başlangıçtaki heyecanını ve alışkanlıklarını biraz kırmış olabilir. Seriyi tekrar okumaya başlayacak olursanız 100. sayıya kadar ilmek ilmek işlenen ve tarihi arka planıyla da desteklenen muazzam Black Hills sagasına ayrıca yoğunlaşmanızı öneririm. Ken Parker 'ın belli başlı hikayelerini saymazsak herhangi bir fumetti westernin kolay yaklaşamayacağı ölçüde (Zagor ve Tex dahil) farklı ve detaylı bir süreçti Black Hills sagasını okumak. İtalya 'da o maceralardan 5 tanesi birleştirilip ayrı bir albüm olarak da basıldı hatta. Forumda da başlığı var hatta; (http://altinmadalyon.com/altin/buyulu-ruzgar/buyulu-ruzgar-black-hills-savasi/)

    Büyülü Rüzgar 'da sanıyorum 60 'lı sayılardan itibaren bir kabına sığamama durumu baş göstermişti. Manfredi, tek sayılık bölümleri de olması gerekenden daha detaylı ve etraflı yazmaya başladığından, 96 sayfa yetmiyordu büyük ihtimalle. Bölüm sonları hep çok hızlı bağlanıyordu. 100. sayıdan sonra seri 132 sayfa olunca Manfredi de yazarken bir parça daha rahatladı sanıyorum. Bu süreçte üretilen hikayeler de ayrıca hoşuma gitmiştir. Bir de sona yaklaşıldığını hissettiren radikal değişiklikler olmuştu Büyülü Rüzgar 'ın dünyasında. Anlıyordunuz ki bazı şeylerin artık geri dönüşü yok ve asla eskisi gibi olmayacak.

    Büyülü Rüzgar 'ın 131 sayılık ana serisini bir ömre benzetirsek, çoğunluk sanıyorum ki bu ömrün çocukluk ve gençlik dönemini seviyor haklı olarak ama olgunluk ve yaşlılık dönemi de bir o kadar yere sağlam basan ve bilgelikle dolu bir dönem. Büyülü Rüzgar biz okurların gönlünde doğdu, büyüdü, büyürken ele avuca sığmadı, çok sevdik, sonra yaşı kemale erdi, sonra daha da yaş aldı ve son sayısı itibariyle de ömrünü tamamladı ama ben bu ömrün her evresini ayrı ayrı sevdim. Zaten Manfredi 'nin yazıp da beğenmediğim bir tane bile öyküsü olmadı bugüne kadar. Gerek bu seride, gerek başka serilerde. O yüzden bu 4 sayılık mini seriyi de birkaç hafta önce edinmiş olmama rağmen okumaya kıyamıyorum, hep daha münasip bir vakitte okumak üzere erteliyorum. 2020 bitmeden ağız tadıyla okuyabilirim umarım. Ve yine umarım zamanında Büyülü Rüzgar incelemeleri yaptığım başlıkta belirttiğim gibi bu değerli dostla bir kez daha baştan sona tekrar yolculuk edip anıları tazeleme fırsatı bulurum.

    Meraklısı için ilk 60 sayıyı tek tek, kalan 71 sayıyı da birkaç parça halinde genel olarak yorumladığım başlığın linkini paylaşayım. Vaktiyle Ralph nikli üyemizin başlattığı ve benim devam ettirdiğim bu başlık, ana seriyi okumaya üşenenler ya da okuyup hatırlamak isteyenler için de bir nevi özet görevi görebilir; http://altinmadalyon.com/altin/buyulu-ruzgar/buyulu-ruzgar-incelemeleri/
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Zeljko

Ferzan çok güzel yazmışsın,sen böyle yazınca insan emin olduğu şeylerde bile tereddüte düşüyor  :D Black Hills saganin hangi sayilari kapsadığını nette bulamadım.Sanirim 85. sayiyla başlayan hikaye sonrasini içeriyor,sende kesin sayilar varmi?Çok pis itkilendim o sayilari bulup okuyacağım
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

ferzan

    Büyülü Rüzgar İncelemeleri başlığında 101. sayıda bu saganın sonlandığını yazmışım, o sayıya kadar da 15-20 sayılık bir gidişattan bahsetmişim ama açıkçası tam olarak hangi sayıda başladığına emin değilim. 80. sayıdan itibaren bir bakmak lazım ya da Bonelli 'nin ayrı albüm olarak çıkardığı 5 farklı sayının birleşiminden oluşan Black Hills Savaşı adlı tek ciltlik tekrar baskıda yer alan sayılara da bakabiliriz Bonelli 'nin sitesinden. Gene de o cilt sadece savaş kısmına odaklanmış olabilir, iyisi mi 80. sayıdan sonraki sayılara bir göz atmak. Hatta 80 de kesmez ya, temelleri çok daha öncelerden ufak ufak atıldığı için aslında seriyi komple baştan sona tekrar okumak daha iyi olabilir.  ::)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Okumalara kıyamadığım ve muhtemelen bundan sonra bir yenisine daha denk gelemeyeceğim bu son Büyülü Rüzgar macerasını bitirdim.

    Cildin ilk fasikülünden itibaren dört koldan sardı, zaten aksini asla beklemezdim. Ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım. Her sayfanın tadını çıkardım. Manfredi 'nin Büyülü Rüzgar 'da, diğer eserlerine göre nispeten daha kaliteli ve fazla bir şekilde vurguladığı iğnelemeler, zekice diyaloglar falan paha biçilmezdi. Yazarı da özlemiş, besbelli. Zaten gerek bu seriyle, gerek de kaleminin kuvvetiyle benim nezdimde senaristten ve çizgi romancıdan çok öte bir yerde.

    Hiç bitmesin istedim, mümkün mertebe yavaş okumaya çalıştım ama pek tabi ki dayanamadım, su gibi içtim cildi. Yalnız şunu anladım ki bu seri devam etse olurmuş. Uzadıkça tadı falan kaçmazmış. En azından benim tadım kaçmazmış. Tabi serinin yazar koltuğunda sadece Manfredi 'nin oturması şartıyla. Nitekim onun da adeti olmamıştır kendi özgün serilerinde başka yazar desteği almak.

    Biraz da macera hakkında yazayım spoiler vermeden.

    131 sayılık ana serinin aslında 130. sayısında ana hikayemiz bitmişti. 131. özel sayıda da serideki bazı noktaları doldurma niyetiyle yazılmış üç hikaye okumuştuk. Okuyanlar hatırlayacaktır, bunlardan sonuncusu 20. yüzyılın ikinci ondalık başlarında Michigan Gölü kenarındaki bir eve yaklaşan motosiklet sesiyle son hikaye açılış yapılıyordu. İşte o hikayenin değil, 130. sayıda ana kurgunun tamamlandığı hikayenin kaldığı yerden muhtemelen birkaç sene sonra başlıyor bu cilt. Hangi karakteri kimlerle bırakmıştık ve hangi karakter kendi yoluna gitmişti bilen bilir. Bazı hikayeler nispeten buruk bir mutlu sonla bitiyormuş gibi görünse de aslında o hikaye evreninde olan gerçekliğin devamı pek de o kadar masalsı olmayabiliyormuş. Her yetişkinin öyle ya da böyle tecrübe ettiği bu çok iyi bilinen ama pek hatırlanmak istemeyen gerçekle hikayenin kapıları aralanıyor. Devamı da yağ gibi kayıyor.

    16. yüzyıl İngiltere 'sinde cadı diye yakılan Shipton Ana kehanetleri ile Apache yerlilerinin kurtarıcısı olarak ortaya çıkmış ve Hristiyan misyonerlerin elinde yetişmiş gencin alakası nedir? 1881 yılı, felaket tellallarınca neden dünyanın sonu gibi gösterilmektedir? Geceler boyunca gökyüzünde görünen kuyruklu yıldız, beyaz ve yerli halk için neyi temsil etmektedir? Edgar Allan Poe 'ya benzerliği sebebiyle Poe lakabıyla anılan gazeteci Willy Richards, ABD topraklarında bir hain olarak aranan eski dostu Ned Ellis 'i özlediği için mi Meksika sınırını geçmeyi göze almıştır? İkinci hayatında Siouxlar 'ın arasında yeniden doğduktan sonra onlardan biri olan ve psişik güçleri açığa çıkan eski asker Ned Ellis, namı diğer Büyülü Rüzgar bir süre önce rüya ve vizyon görme güçlerini kaybetmiş olmasına rağmen ikinci hayatında ona babalık eden yaşlı Sioux şamanı Topal At 'ın ruhuyla bir kez daha iletişime geçmesinin sebebi nedir?

    Geronimo liderliğinde imkansız direnişe hazırlanan bir avuç Apache savaşçısı, bünyesindeki yerlileri çiftçiliğe mahkum edip sırtından geçinen iki yüzlü bir rezervasyon, Fort Apache kalesinde General Crook 'un ayağına dolanan ahmak bir rütbeli, Geronimo ile düşman olmasına rağmen Apache 'lerin çıkarı için General Crook 'un emrinde ikili oynayan yerli izci Chato, Apache gençlerini örnek birer Hristiyan olarak yetiştirirken aslında kendine ordu kurmakta olan dini bütün ruh hastası bir eski silahşor, onun hastalıklı öğretilerinden nasibini alan ve İsa ile Ulu Ruh 'un ortak mesihi olduğuna inandırılmış genç Apache, Tombstone 'un gelecekteki şerifi Virgil ile Wyat Earp kardeşler ve Meksika 'daki çiftliğin sahibesi için silah kemerini duvara asıp inzivaya çekilen ama uzun bir aradan sonra kemerini yeniden kuşanıp kadınıyla vedalaşmadan çiftliği arkasında bırakan ve bu kez gerçek kaderine atını dörtnala süren her zamankinden biraz daha farklı (ama tanıdığımız) bir Büyülü Rüzgar...

    Her zamanki gibi yan karakterlere öyle nokta atışı detaylar yüklenmiş ki, hikayeye katkısı olsun olmasın o karakterler üzerine düşünmeden edemiyorsunuz. Arizona sınırındaki kantinasında konaklayan ödül avcılarına kızını peşkeş çeken şerefsiz babanın ve muhtemelen reşit bile olmamış zavallı kızının o sahneden önceki ve sonraki hayatlarını düşünüyorsunuz. Poe 'nun görüştüğü gazetecinin laf arasında eşiyle tanışmalarına dair belli belirsiz imasını sezerken kadının Ned 'e bakışının farklılığı ile ettiği lafların hesaplılığı esnasında gazeteci ile aralarındaki evliliğin mantığına ve yine bu evliliğin dünü ve bugününe kafa yoruyorsunuz. Ustaca laf kıvırmalar ve imalar sonucu kadının ayan beyan verilmeyen hikayesini adeta aradan seçip kendi kendinize birleştirebiliyorsunuz. Yanında Geronimo olduğu için toplantı esnasında Büyülü Rüzgar 'a selam vermeyen ama toplantı bittikten sonra bir kenara çekilip Ned 'e selam vermek için oradan geçmesini bekleyen Chato 'nun bu hatır amaçlı kaygısını tanıdık buluyorsunuz. Daha nice örnek verebilirim. Her bir karakter, rolü ne kadar olursa olsun küçük detaylarla öyle sahici veriliyor ki, haklarında bir an olsun düşünmemek imkansızlaşıyor.

    Bazen çok alakasız bir yerde gülümsetti, bazen yine eskiden olduğu gibi bir anda soğuk duş aldırdı. Manfredi, ani darbe beklediğiniz halde bile sizin bu hazırlıklı duruşunuzu miskin bir rutine çevirebiliyor ve gardınızı indirmediğiniz halde çok acayip bir açık yakalayıp yumruğu yapıştırıyor. Siz de düşünüyorsunuz ben açık da vermedim, gardımı da düşürmedim ama bu yumruk nasıl geldi diye...

    Son fasikülde bir an için korktum. Geçmişte yer darlığı dolayısıyla tecrübe ettiğimiz ve bu kez de yinelenecekmiş gibi duran bir hızlı bağlanmış finalle karşılaşmaktan çekindim ama öyle olmadı. Gene gürültüsüz bir finaldi ama beni memnun ve tatmin edebildi.

    Daha üzerine çok şey yazılır ama şimdilik burada bırakayım. Eski dostum, can gardaşım Büyülü Rüzgar 'ı çok özlemiş olduğumu bir kez daha tekrarlayayım. Bu hikayeyi de tıpkı ana seri gibi bitirmek istemezdim ama yapacak bir şey yok, güzel olan her şeyin kaderi böyle. Ama kalbim şükranla dolu. Bu eser için taşıdığım yegane duygu hayranlıktan da öte minnettir benim için. Büyülü Rüzgar külliyatının tamamı için konuşuyorum, sadece bu albüm nezdinde değil.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

KenParker

Yeni okudum. Eski bir dostla yıllar sonra tekrar karşılaşmak gibiydi.