The Dark Knight'da Harvey Dent rolünde izledigimiz Aaron Eckhart ile Tim Burton filmlerinin gediklisi
Helena Bonham Carter'in ikili dialog seklinde geçen romantizim ve drama türlerine dahil filmleri
Conversations With Other Women,kadin-erkek iliskileri üzerine hos bir deneme olmus.
Filmin türkçe dublaj versiyonuna verilen isimde hinzirca:Baska Hatunlarla Muhabbetler..
81 dk.lik süresiyle sikilmadan izleyeceginiz,izlerken sizi sinema filminden çok ,tiyatro izliyormussunuz
havasina sokacak bir drama..
(http://www.impawards.com/2006/posters/conversations_with_other_women.jpg)
A Takimi Amerika box office listelerinde 4. haftasinda 70 milyon
dollarin üzerine çikarak iyi birhasilat yapti.Ülkemizde gösterime girmesini bekliyoruz..
Biz dizideki klasik kadroyu bir fotoyla analim en iyisi.. :)
(http://www.blackbaud.com/images/blogs/the_a_team.jpg)
(http://image3.examiner.com/images/blog/wysiwyg/image/ralph-macchio.jpg) (http://strugglingwriter.files.wordpress.com/2007/04/miyagi-773738.jpg)
Yukaridaki fotograflar çocukluk dönemlerimizde "karate aslinda birbir savunma sanati ve felsefesidir" inancini kazanmamizi saglayan
Daniel san(Ralph Macchio) ve 2005 yilinda rahmetli olan Miyagi san(Pat Morita)a ait.Ralph Macchio'u taniyamadiysaniz
alttaki fotoyu daha iyi hatirlarsiniz sanirim.
(http://poppotpourri.files.wordpress.com/2009/12/karate_kid.jpg)
3 sevimli filmle kalplerimizi kazanan Miyagi usta ve çekirgesi Daniel zamanin küllerinde yitip gittiler
ama "Karate Kid" filmi 2010 yapimi yeniden çevrimiyle pek yakinda bizde de gösterime giriyor.
Jackie Chan Mr. Han rolüyle ustayi,Jaden Smith ise çekirgeyi oynuyorlar.
Amerika box officende 4 haftada 150 milyon dollar gib bu tarz filmler için rekor hasilat
sayilabilecek bir getiriye sahip olan film,ülkemizde henüz gösterime girmedi..
(http://img.banjig.net/d/bb/user_uploads/383427/the-karate-kid-movie-2010_3505c583.jpg)
2008 yilli yapimi film,Ingiliz yönetmen Roger Donaldson imzali.Donaldson'un
Tom Cruise'li Koktail filminden hatirlarsiniz.
Banka isi klasik 50'li yillar Hollyvood suç filmlerine benzer bir tarzda çekilmis,eglenceli bir karafilm
aslinda.70'li yillarin Ingiltere'sinde bir bankadaki kiralik kasalari
soymak için yönlendirilen amatör soyguncularin,aslinda kasalarda gizlenen ve önemli Ingiliz simalara
ait fotograf ve belgeleri almak amaciyla soyguna yönlendirilmeleri ve Ingiliz Kraliyet ailesinden bazi
fertlerin seks skandallarina iliskin bu fotograflar ile mafya-kötü polis isbirligine iliskin bu belgelerin
soygun sonrasinda kahramanlarimizin baslarina açtigi dert, filmin asil konusu..Filmin gerçek bir olaydan esinlenerek yazildigi belirtilmis..
Son yillarin aksiyon filmlerinin vazgeçilmez basrol oyuncusu haline gelen Jason Statham filmde
vasat bir performans sergiliyor.Zaten film de sirtini oyuncularin performansina degil,olay örgüsünün iyi
islemesine dayandirmis.Keyifli bir 107 dakika geçirmek ve 70'li
yillarin havasini tekrardan solumak isteyenlere..
(http://www.hepnet.net/resim/images/1761bank_job.jpg)
Ridley Scott'ta yönetmenligi geri plana almanin,yapimciliga agirlik vermenin mi desem bir agirligi var ve yönetmen olarak ortaya çikardigi
(Kara Sahin Düstü'den sonrasi için konusuyorum)isler vasatin üzerine çikamiyor malesef.Filmin neresi Robin Hood'u veya onun gerçekte
savundugu degerleri anlatiyor sormak lazim.Devam filmi çekip asil öyküyü orada anlatacagim diyorsa sözüm yok ama bu haliyle film yönetmenin "King of Heaven" filminin devami gibi duruyor..Brian Helgeland'dan da daha iyi bir senaryo beklerdim açikcasi.Malesef Ingiliz oyuncularin basarili oyunculuklarindan baska birsey yok filmde.Scott kardesler sinemasinin en temel direklerinden sayilan "görsellik "konusunda bile film vasatin altinda kaliyor.Bu film bir seyler anlatmaya çalisiyor ve anlatmaya çalistigi sey William Blake'nin su dizeleinde gizli gibi:
"Acilarimizin üzerine cennet kuranlar:
Tanri,kral,papaz.."
diyerek devam eden dizelerini açar isek:Haçli seferlerinde kirilan,hevesleri kursaklarinda kalan,din propagandasiyla yollara
düsmüs aç avrupalilar,vergi ve despotça davranislarla tebasini ezen krallar,ruhani iktidari kullanarak dünyaligini yapan,cemaati aç,
kendisi tok kilise vs.
Ben Robin Hood filminde sunu görmek isterdim tam olarak:"Zenginden almak,fakire vermek."Modern devletlerin varlik sebebi sayilan burjuvazinin mülkiyetini korumak ve arttirmak düsüncesine en büyük saldiridir Robin Hood 'un "Zenginden almak,fakire vermek" ideasi.Emeginden baska degeri olmayan çogunlugu,üretim araçlarinin sahibi olan mutlu,zengin azinliga tabi köleler haline getirerek kalabaliklari yasa,polis ve asker gibi araçlariyla kontrol altina alan modern bujuvazi devletleri filmde de en çok duydugumuz tümce olan "kuzularin,kurtlara dönüstügü ana dek pes etme" fikrinin "kuzularin" zihnine sokulmasina sebep olabilecek Robin Hood gibi karakterleri de karikatürize edecek her türlü firsati kaçirmadiginin bir göstergesidir bu film.Bu film ki devami yok ise sadece karikatürize bir "Robin" tiplemesinin aklimda kalacagi bir film olacaktir malesef.
(http://4.bp.blogspot.com/_oRESXnyBjt0/S_VkMRVfn8I/AAAAAAAAAdU/0g6fg72wmSI/s1600/Robin-Hood-Quad-Poster1.jpg)
Filmin yapimcisi Will Smith olunca,basrol de oynamakta oglu Jaden'e nasip olmus.Fena da oynamamis ufaklik.
Dansi,kunfusundan daha iyi kesinlikle.Eee, genetiginde var nede olsa..
Orjinal filmle konusu tipatip ayni desek yeridir bu film için..Jackie Chan'in dramatik sahneleri hiç inandirici olamamis malesef.
O'nun sulu-ziplak kung-fu filmlerine alistigimizdan olsa gerek,aglamasini bile gülümseyerek izliyor insan.
Mekan olarak Çin'i seçmisler ve dogal olarak Altinsehir ve Çin Seddi'de filmde çesitli planlarla yer bulmus.Çin'li
çocuk oyuncular da fena oynamamislar.Aslinda bu filmde sadece çocuklar iyi oynamis,yetiskinler çuvallamislar resmen.
Ayni filmi tekrardan çekmenin geregini ise anlamak mümkün degil.Film farkli birseyler vermedigi gibi,bir türlü inandirici olamadigi
dramatik yapisi nedeniyle orjinal filmin hayli gerisinde kalmis.Seyretmeseniz hiçbirsey kaybetmeyeceginiz bir film olmus bilesiniz..
(http://www.reviewstl.com/wp-content/uploads/2009/07/jaden-smith-will-smith-kung-fu-kid-karate.jpg)
Yunan yönetmen Costas Ferris'in Türk ordusunun Izmir'i Yunan'lilardan almasiyla Yunanistan'a göç eden ve
sefalet mahallelerine yerlesen Yunan ahalisinin müzik ve dramindan olusan hayatlarina iliskin öyküsünü anlattigi
Rembetiko(Filmde bastan sona dinledigimiz müzigin ismi ayni zamanda),bol dramli,müzikli,içerisinde bizden de ögeleri
barindiran(Yunanli sanatçilar Türk musikisinden eserler de okuyorlar)bir film.Tarziyla Emir Kusturica'nin "Çingeneler Zamani"ni
hatirlatan film,Çingeneler Zamani gibi bir basyapit olamayacak orjinallikte malesef.Yine de müzigi ve renkli karakterleriyle
oldukça doyurucu bir film olmus..
(http://www.sinematurk.com/images/film/19931_1.jpg)
Bir kaç farkli enstrümani saymazsak bizim fasil heyetinden pekte farklari yok açikcasi..
(http://www.devtiyatro.gov.tr/iraf/festivals/adana_fest_gallery/slides/rembetiko1.JPG)
Tam da Besir'le Vals'i okumusken üzerine bu film denk geldi ve 1982 Israil-Lübnan savasi ile ilgili
bir film izlemis oldum.Film yahudi seriatiyla yönetilen ve dünyanin en militarist devleti olan
Israil yapimi ve konusu itibariyle 1982 Lübnan isgali ve bu isgal sirasinda sivillere uygulanan Israil vahsetiyle
ilgili bir belgesel adeta.Isgalin ilk günlerinde Lübnan içlerinde ilerleyen bir tank personelinin
dar alanda,savas ölüm-öldürme,savasin insan psikolojisi ve zihninde yaptigi tahribat ve
çözülmenin etkileri üzerine oldukça güçlü bir drama.Filmin hümanist yaklasimi ve müslüman
sivillere uygulanan vahseti ortaya koymadaki tarafsiz tutumu gerçekten alkisa deger.Fim boyunca disarida
yasanan her seye tankin periskobundan ortak oluyoruz.
Finalde tank içerisinde elleri bagli Lübnan'li esirin isemesine yardim eden Israil askerinin ve esirinin dramatik plani
özünde din,dil,irk ayrimi olmadan hepimizin yüzüne" önce insan" oldugumuz gerçegini hatirlatan
çok özel bir plan..
Kesinlikle izlemeniz gereken bir savas drami.
(http://1.bp.blogspot.com/_TLYCdoBUalI/TFwvUm2wYSI/AAAAAAAAZm0/2VfY4CdM-jQ/s1600/Lebanon+2.jpg)
Seyredilebilirligi oldukça yüksek,aksiyonu bol,keyifli bir uyarlama olmus.
Karakterlerin hiçbiri siritmamis.Bu kadro yeniden dizisine baslasa kaçirmaz izlerim kesinlikle..
Yaklasik 25 yil önce çevrilmis klasik A-Takimi'nin yanina bile yaklasamayacak derecede vasat bir film olmus...Losers'dan farkli bir yanini gösterebilecek biri var mi?...Oyuncular!...
Klasik A-Takiminda ölümüne kursun harcarlardi...Arabalar havada taklalar atar ama kan'nin bir nebzesi görünmezdi...Belki o günün kosullari ve izleyici kitlesi geregi idi ama bazi seyleri özgün haliyle birakilmasi daha iyi diye düsünüyorum birde final sahnesindeki konteyner efektleri 2012 filminden bile kötü olmus...Konu'da çok vasat olunca ortaya acaip birsey çikmis...
Hannibal, Murdock ve B.A rollerinin hakkini verememisler.Face idare eder vaziyetteydi...Orjinal dizide Vietnamdan 10 yil sonrasi konu aliniyordu ve Hannibal daha olgun bir haldeydi belki de gerçekçilik olarak genç hallerinin alinmasindan ötürü ortaya bu tip bir sey çikti. Fazla'da elestirmemek lazim...Izlememek olmaz ama be yine de 25 yil önceki diziyi tercih ederim...Çokmu gaddarca oldu bilmiyorum ama 4,5 / 10
Alıntı yapılan: BAHADIR - 16 Ekim, 2010, 09:20:47
..Izlememek olmaz ama be yine de 25 yil önceki diziyi tercih ederim...Çokmu gaddarca oldu bilmiyorum ama 4,5 / 10
Valla,oldukça gaddarca olmus :) Sonuçta uzun yillar hayran kitlelerinin gönlünü fethetmis bir diziyi,yillar sonra film haliyle fanatiklerine sevdirmek imkansiz gibi bir sey.Ben baslibasina bir film olarak,düsünüp,izledim,herhangi bir karsilastirma yapmadim ve keyif alarak izledim.
Bütçesinin hakkini veren,olmasi gerektigi gibi vasat bir konuya sahip,eglencelik bir seyirlik aksiyon filmi sadece.Yapimcilarin amaci da belli degil miydi zaten?80'li yillarin kült dizi ve filmlerini yeniden çevrimlerle sömürmek,moda bu simdi.Predators örneginde de gördük bunu.Orjinal diziyle karsilastirmaya kalkarsak,altindan kalkamayiz tabiki.Orjinal dizinin sempatisinin oldukça gerisinde oldugu konusunda sana hak veriyorum Ömer.Film izlerken biraz da alacagimiz hazza yönelmek,vicdan muhasebelerinden arinmak,koltuga oturan ve eglenmek isteyen izleyicinin hakki degil mi?Canimizi sikmayalim,bosver..
V For Vendetta sonrasi yönetmenlik kariyerini güçlendirecek bir projeye imza atamayan James Mc Teigue
benim gibi Poe severleri heyecanlandiran bir proje ile gündemde.Basrolde John Cusack'in oldugu "The Raven"
1849 yilinda geçiyor.Öyküde yazarimiz Edgar A.Poe'nin nisanlisi kaçirilmistir.Kaçirma olayinin arkasinda bir seri katil
olduguna inanan Poe,bir özel dedektifle birlikte nisanlisinin pesine düser..
(http://www.sinepil.org/imaj/queennothing/cusack517.jpg)
(http://i1038.photobucket.com/albums/a466/KullanNet/kasapesf.jpg?t=1289399803)
Uzun zamandır izleme listemde olan "Kasap" lakaplı ,Avustralya'nın en çok okunan yazarı Mark Brandon Read'in sıradışı gerçek
hayatına dair öyküyü anlatan filmi "Chopper"'i dün izleme fırsatı buldum..Filmin konusu şöyle:
Gaspçı yeraltı tetikçisi ve usta bir hikaye anlatıcısı olan Mark "Kasap" Read Avustralya'nın en azılı suçlusudur.
Melbourne'de uyuşturucu satıcılarını haraca kesen "Kasap" 16 yaşından itibaren hapse girip çıkmaya başlar. Kendisine otorite kuran babasından kurtulmak ve en iyi arkadaşı Jimmy Loughnan'a olan borcunu ödemek için kurusıkı doldurulmuş bir tabancayla bir hakimi kaçırmaya teşebbüs eder. Sözde amacı arkadaşının Melbourne'deki Pentridge Hapishanesi'deki adı çıkmış yüksek güvenlikli H kovuşundan kurtulmasını sağlamaktır.
Bu olaydan dolayı ağır bir cezaya çarptırılır ve kendini aynı şekilde Melbourne'deki Pentridge Hapishanesi'nin yüksek güvenlikli H koğuşunda bulur. Burada kendini ispat etmek amacıyla bu koğuştan kurtulmak için bir savaş başlatır. Yalan söyleyerek bahaneler bularak ve olayları çarpıtarak tutarsız davranışlarını haklı çıkartmaya çalışır.
Filmi izledikten sonra Eric Bana'yı hiç tanıyamamışım dedim kendi kendime.İnanılmaz bir oyunculuk,mükemmel
bir "one man show" var karşımızda.Bana'nın film için geçirdiği fiziksel dönüşümden(aşırı kilolar,dövmeler,kesik
kulaklar,yapma dişler vs.),saçına,kıyafetlerine kadar rolüne bu kadar adapte olan çok az oyuncu vardır benim
hatırladığım.Film içerisinde öyle bir plan varki,sinema oyunculuğu okuyan herkese ders olarak gösterilmeli.Bana
hapishanede hiç ummadığı bir anda koğuş arkadaşı tarfından bıçaklanır ve aralarında müthiş
bir dialog başlar.Bana konuşur,karşılk vermez,arkadaşı bıçağı vurur.Bana konuşur,arkadaşı devam eder.
Bu filmi bunca zamandır nasıl izlemedim diye hayıflandım kendi kendime.Bir de Bana'ya sitemim varki dile getireyim".
Hulk bile beni Copper" karakteri kadar şaşırtmadı,korkutmadı
desem yeridir.Oyunculuk olarak geriye gitmektesin "Bana" bilesin.. :)
(http://www.fullizle.org/wp-content/uploads/The-Fighter.jpg)
Döneminin en iyi boksörlerinden biri olan Dicky Eklund, darmadağın olan ailesini, üvey kardeşi Mickey Ward'ın kendisi gibi boksa heves etmesi sayesinde toparlayacak, hayatını ve kardeşiyle olan ilişkisini gerçek bir düzene sokacaktır.Kardeş ilişkileri, suç, uyuşturucu gibi konuların yoğunluğunda bir boksörün sıfırdan zirveye tırmanışının öyküsü...
1958, Amerika doğumlu yönetmen David O. Russell'ın yönetmenliğini üstlendiği 2010 çıkışlı
sinema filmi "The Fighter"ın senaryosu Keith Dorrington, Scott Silver, Eric Johnson ve Paul Tamasy
tarafından yazıldı. Amerikan aktör Mark Wahlberg, İngiliz aktör Christian Bale, İtalyan aktris Amy Adams
ve Amerikan aktris Melissa Leo'nun başrollerini paylaştıkları filmde Jack McGee, Melissa McMeekin,
Erica McDermott, Bianca Hunter ve Jill Quigg gibi isimler de rol alıyor.
Oscar ödüllerine birden fazla katagoride aday olan film bende hayal kırıklığı yarattı açıkçası.
Boks dramasının iyisi hemen herkes için iyidir.Millions Dollar Baby,Rocky 1 ve özellikle de
Scorsese-De Niro ikilisinin hit klasiği Raging Bull'un hayli gerisinde kalmış bu film.Bütün bu
filmleri biribiriyle kıyaslamak doğru mu diye sorarsanız;arka planında boks olan
bir spor draması varsa karşımızda kesinlikle "evet" derim.Konu olarak bu film
Raging Bull'a hayli yakın olmakla birlikte,özellikle Mark Wahlberg vasat oyunculuğu
filmi hayli sıkıcı bir atmosfere sokuyor.Filmi sırtlıyıp finale taşıyan kişi ise Christian Bale
kesinlikle.Sadece onun oynadığı planlar için filme kefil olabilirim.Yönetmen David O. Russell'ın
filme katkısı "sıfır" düzeyinde.Vasat bir Tv dizisi planları ve kurgusundan öteye geçememiş yönetmen
bu filmiyle.Kimbilir Mark Wahlberg'in vasat oyunculuğunu da yönetmenin kötü oyuncu yönetimine mi bağlasak
acaba diye düşünüyorum.
(http://img689.imageshack.us/img689/8905/20110405092915.jpg)
İllegal yollarla huzuru sağlamayı kendine misyon edinmiş evsiz- barksız bir adam, yeni bir şehre uğrar ve kendini suçların egemen olduğu, kural sayıldığı, işlenen suçların elebaşının da saltanat sürdüğü kentsel bir kaousun içinde bulur. Şehrin manzarasına şöyle bir baktığımızda, silahlı soyguncular, ahlaksız polisler, istismara uğramış hayat kadınları ve hatta sübyancı bir Noel Baba ile dolu olduğunu görürüz. Hobo ise şehre adaleti getirmenin en iyi yolunu biliyordur : Tabi ki 20 kalibrelik bir av tüfeği ile... .Sokak adaleti galip belirleyecektir.
Yönetmen Jason Eisener 70'lere saygı duruşu babında tam bir B filmi ile,
Hobo With A Shotgun'la karşımıza çıkıyor.Üstelik Turks Fruit ve Blade Runner'la gönlümüzde taht kurmuş kült oyuncu,yaşlı kurt Rutger Hauer'la.
Vigalente öyküsünü,zamandan ve mekandan ayrı bir kasabada,tüm western klişeleri kullanarak , göz alıcı pastel tonlarla,eğlenceli müziklerle soslayıp servis yapmış Eisener.
Hauer'in hastanenin yeni doğan bölümünde yaşam felsefesi ile ilgili olarak yeni doğan bebeklere karşı yaptığı konuşma hayli duygulandırıcıydı.. :)
B filmi meraklıları,westwern tutkunları ve benim gibi Hauer sever izleyiciler kaçırmasınlar..
Filmi çok iyi özetleyen,70'lerin ruhuna uygun ,harika afiş çalışması..
(http://www.onlinemovieshut.com/wp-content/uploads/2011/01/hobo-with-a-shotgun-movie-poster.jpg)
Geçen günlerde fragmanını izledim ve çok beğendim.
Buyurun sizde izleyin ve beğenin.
http://trailers.apple.com/trailers/magnolia/hobowithashotgun/
Film aksiyon dozunu iyi ayarlamış, karakterleri güzel uymuş (özellikle Murdock) eğlenceli bir seyirlik. İnsan istemeden de olsa dizi ile karşılaştırsa da çok sırıtmıyor.
Seyrederken keyif alırsınız.
Ah çocukluk yıllarımın bir numaralı dizisi; borudan silah yapan a takımı, kara şimşekle beraber tek aşkımdı, aşk gemisi ve kermiti saymaz isek :)
Filmini de keyifle izledim güzeldi.
(http://wallpapers.oneindia.in/d/130195-1/the-darjeeling-limited.jpg)
Biribirlerinden hayli farklı karakterlere sahip Whitman kardeşlerin,babalarının ölümünden sonra
Hindistan'da rahibe olan annelerini ve babalarının enkarnesi olduklarına inandıkları kaplanı
görmek amacıyla Hindistan'a yaptıkları uhrevi yolculuğun öyküsü.
Wes Anderson'un yönetmenliğini yaptığı filmde Whitman kardeşleri oynayan Owen Wilson,
Adrien Brody ve Jason Schwartzman oldukça iyi iş çıkartmışlar.Bill Murray ve
Natalie Portman ise sürpriz oyuncular olarak şöyle bir görünüyorlar.
Film kendini iyi hisset filmi olarak,keyifle izleyebileceğiniz,harika müzikleri ile
kulaklarınıızın da bu keyiften payını alacağı eğlenceli bir seyirlik.Özellikle Peter Sarstedt'in
Where do you go to my lovely 'ı filme "cukk" oturmuş.. :)
http://www.youtube.com/watch?v=L8XQZYIiNgo (http://www.youtube.com/watch?v=L8XQZYIiNgo)
Wes Anderson filmlerini çok severim, favorim "The Royal Tenenbaums" olsa da bu film de oldukça eğlenceliydi.
Royal Tenenbaums'u izlemediyseniz onu da kesinlikle izleyin :).
(http://www.hollywoodgo.com/wp-content/uploads/2009/10/bronson.jpg)
İngiltere'nin 80'li yıllarda, şiddet dolu davranışlarından ötürü en popüler mahkûmlarından biri olan Michael Peterson'ın gerçek yaşam öyküsünden uyarlanan film, 19 yaşındaki genç Michael'ın çok çabuk öfkelenen karakter çizgileriyle başlıyor.
Dünya üzerinde isminin kalıcı olmasını isteyen Michael'ın aklına bir gün postane soymak fikri gelir ve eline aldığı silahıyla hiç düşünmeden bunu gerçekleştirir. İlk olarak 7 yıl olarak kararlaştırılan hücre hapsi, hapishane içerisindeki uygunsuz hareketleri sonucunda 34 sene olur.
Tüm bu seneler boyunca Peterson'ın aklı, yarattığı 'Charles Bronson' karakterinin kontrolündedir. Bronson'ın aklındaysa popüler kültürün dokunaklı sonu vardır. 21. yüzyılın 'Otomatik Portakal'ı olarak nitelendirilen film, yüksek şiddet içeren sahneleriyle de adını duyurmuştu.
Bronson, "Otomatik Portakal"ın yanına bile yaklaşamaz ama Tom Hardy'nin abartılı ama bir o kadar da başarılı
tek kişilik şovuyla derslik bir oyunculuk gösterisine dönüşmüş film.Sırf Hardy'nin şovu için bile izlemeye değer..
Alıntı yapılan: JuDaS2099 - 08 Ağustos, 2011, 00:59:12
Bronson, "Otomatik Portakal"ın yanına bile yaklaşamaz ama Tom Hardy'nin abartılı ama bir o kadar da başarılı
tek kişilik şovuyla derslik bir oyunculuk gösterisine dönüşmüş film.Sırf Hardy'nin şovu için bile izlemeye değer..
Tom Hardy yeniden çekilecek olan Mad Max filminde başrolü kaptı.
Daha önce Mel Gibson'un oynadığı Max Rockatansky rolü ile 2014 de karşımızda olacak.
2014 çok geç.. O zamana kim öle kim kala. Zamanında Mad Max 4 "The Fury Road" çekilecekti. Sonra Afrika'da çekileceği yerde iç savaş çıkınca çekimler başlamadan bitmişti. Bi ara da Charlize Theron'un adı geçiyordu castte. Mel Gibson'ın da bu saatten sonra Mad Max değil ancak Fat Max olurum gibi bir beyanatı vardı ;D
Zaten filmin çekimlerine halen başlanmamış.
2012 başında başlanacakmış.
http://www.imdb.com/title/tt1392190/
Amerikan orta sınıf aile öyküsü olarak karşımıza çıkan bir film. Ağabey zamanında başarılı bir boksör iken uyuşturucuya bulaşmış. Kardeşi de boksörlük yapmakta ancak abisi ve annesinin hegemonyasından da kurtulamamakta. Ağabeyin hapise girmesi ve kardeşin aşık olması ile olay farklı yönlere gider.
Gerçek bir öyküden alınmış hikaye (filmin sonunda gerçek ağabey-kardeş gösteriliyor) biraz ilk Rocky'nin tadını veriyor. Mark Wahlberg ve Christian Bale iyi oynuyorlar. Bale bu filmle oscar da aldı.
Bence güzel bir iki saat geçirmek için ideal
eğer bir filmde oyunculuğa değer veren izleyicilerden iseniz bu filmde christian bale'i mutlaka izlemelisiniz... hasbelkader oyunculuğa da bulaşmış bir sinemasever olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki; son yıllarda bu filmde christian bale'in canlandırdığından daha iyi bir oyunculuk performansı izlemedim
Seyrederken sıkılmadığım iyi bir filmdi. Yönetmen konusunda Engin'in görüşüne katılıyorum. Akılda kalır fazla sahnesi yoktu oysa olma potansiyeli yüksek bir filmdi.
Bale arkadaşların dediği gibi sağlam oyunculuk çıkarıyor. Epey kilo vermiş gördüm.
Diğer filmlerini de düşündüğümüzde Wahlberg'in oyunculuğu hep biraz donuktur. Ama bence göze batmaz ve uygun bir karakter varsa seyrettirir. Mesela Shooter, Happening, Perfect Storm gibi filmlerde beni rahatsız etmedi. Adam ekrana yakışıyor.
Konusu Rocky I'i doğal olarak anımsatan bir film ama o kadar iyi bir film kesinlikle değil. Rocky 1 benim için bir efsanedir, yanına hiç bir filmi yakıştıramam.
Fragman yayınlandı, iyi filme benziyor.
http://www.imdb.com/title/tt1486192/
(http://divxplanet.com/bigcover/1486192.jpg)
Bir kere tip olarak kafamızda ki Poe karakterini tam yansıtamamış...Biraz sığ ilerliyor ama filmin izlenebilirliliği var...Ben bile sıkılmadan sonunu getirebildiysem herkes getirebilir :)
From Hell (2001) ile zaten kıyaslanamaz ama asla bir Vidocq (2001)' da değil...Çok yüzeysel ve derinliği olmayan bir öykü gibi geldi bana...Yine de izleyin...
Bronson izlemesi zor, yavas akan, teatral, sanatsal bir film ama Tom Hardy'nin performansi icin izlemeye deger. Hatta The Dark Knight Rises öncesi izlemek sart gibime geliyor.
Kariyerinde bir düşüş dönemi yaşıyor James McTeigue.. :( V for Vendetta'dan sonra dişe dokunur bir iş çıkartamadı malesef.
Filmdeki "Poe" karakterini ben de dahil hiçbir Poe fanının beğendiğini zannetmiyorum.Tam bir hayal
kırıklığı oldu bu film benim için.Üstadın kemikleri sızlamıştır mezarında..
(http://therogersrevue.files.wordpress.com/2011/10/edgar_allan_poe_portrait_b.jpg)
Yeni izledim bu filmi. Benim gibi Poe hayranı olan birinin filmi sevmesi çok zor. Bir kere John Cusack'ın ruh verdiği Poe ile kafamdaki Poe'nun yakından uzaktan ilgisi yok. Tamamen bambaşka biri.
Aslında harika bir konusu var filmin. Poe, öykülerinden esinlenen bir katili yakalamak için polisle işbirliği yapıyor. Bu güzelim konu boşa harcanmış. Çok daha karışık, sürükleyici ve akılda soru işaretleri bırakıp kendisini bir iki kez daha izlettirecek bir kurgu beklerdim. Beklerdim ama beklemekle kaldım yalnızca.
Yine de sonuna kadar izledim. İlle de izlemek isteyen, merak eden izlesin tabii ama bu filmin yerine elli tane film tavsiye edebilirim hiç düşünmeden. From Hell'i izlemediyseniz onu izleyin derim mesela. Hatta izlediyseniz de bir kere daha izleyin Kuzgun'u seyredeceğinize.
Çok büyük bir önyargı ile filmi izlemeye başlamıştım.
Nedense aklımda "Van Helsing" tarzı bir film beklentisi vardı.
Film iyi başlamadı ama ilerledikçe çok iyi olmaya başladı.
Tamam bir başyapıt değil ama bayağı iyi bir film olmuş.
Ridley Scott'un bu filmi çektiğine inanamıyorum.
Herhalde asistanı falan çekmiştir.
Game of Thrones'un herhangi bir bölümü bile bu filmden 3-5 gömlek iyidir.
Russell Crowe'da tam bir odun arkadaşım. :)
Notum 2.37 /10
Grudge Match
(https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTBi9H29TtQcFQ4RcXyJvPQXYfRoGFsTq05-Ed3h4K9cLPP4W4O)
Sylvester Stallone ve Robert De Niro'yu ringde karşı karşıya getirmek kimin fikriydi bilmiyorum ama
izleyeceğiniz şey bir boks filmi değil,vasat bir drama sadece."Jack LaMotta" ve "Rocky Balboa" karşı karşıya
olsaydı çokşey farkeder miydi bilmiyorum ama bu seksenlerin mirasını, hatırasını sömürme kültürü
baymaya başladı hepten. Kim Basinger'in içler acısı halini söylemiyorum bile.Geldik notumuza:
5.5/10..
Kızgın Boğa'yla İtalyan Aygırı'nın karşılaşması güzel olabilirdi.
Alıntı yapılan: V - 05 Mart, 2014, 21:31:18
Grudge Match
5.5/10..
Bak şimdi hayalkırıklığına uğradım, çok büyük beklentim vardı.
imdb notu daha yüksek ama ben dayanamam bunu seyrederim.
http://www.imdb.com/title/tt1661382/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1661382/?ref_=nv_sr_1)
Big Bad Wolves
(http://img835.imageshack.us/img835/2938/yfo9.jpg)
İsrail yapımı bir suç filmi.Bir dizi çocuk cinayeti, üç adamın yollarının kesişmesine sebep olur. Cinayetlerin baş şüphelisi olan bir din öğretmeni, önce tutuklanır, ancak bir polis hatası yüzünden serbest bırakılır. Kanun dışı metotlarla yoluna devam etme kararı alan bir polis,çocuğu öldürülen bir baba ve masum olduğunu iddaa eden öğretmen yüzleşecekleri mekana çekilirler..
Farklı bir ülkeden(ki o ülke sinemasına hayli yabancı olduğım İsrail) polisiye gibi hayli iddialı,zor bir türe ilişkin filim izledim
ve memnun da kaldım diyebilirim.Polisiye olarak çok enteresan değil ama karakterler, oyunculuklar, diyaloglar hayli iyiydi.
Polisiyede farklı bir tat arayanlara tavsiye edilir.Puanım mı?
7.0/10..
"Inside Llewyn Davis"-Sen Şarkılarını Söyle-
(http://4.bp.blogspot.com/-9FSLsK4MfNg/Utbyd8SvTbI/AAAAAAAAD14/nG13BK7tY7w/s1600/2011866-474511524.jpg)
Yer 1960'lı yılların Amerikası, New York. Manhattan'ın hareketli müzik piyasasında tutunmaya çalışan genç Llewyn Davis, hayatını müzikle kazanmak ve sanatını icra edebilmek için her yolu denemektedir. Halkın önünde saygın bir yere sahip olmak isteyen Davis, bir yandan da şehrin acımasız koşulları altında yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Fakat başını sokabileceği bir evi olmadan eski kız arkadaşı Jean Berkey'in kanepesiyle, kız kardeşinin kendisinden yakınmaları arasında gidip gelir. Dönemin önemli menajerlerinden Bud Grossman'a müziği, plağının bir kopyasını dinletmek tek hedefidir...
Coen Kardeşler'in müzikle dramı harmanladıkları film ünlü folk müzik sanatçısı Dave Van Ronk'un hayatından ilhamla yola çıkıyor. 2013 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışan filmin başrolünde Oscar Isaac yer alırken, kendisine Justin Timberlake, John Goodman ve Carey Mulligan eşlik ediyor.
Coen kardeşlerin elinden çıkma bir drama yok demem ama kara film ve komedide daha başarılı oldukları aşikar.Bir dönem filmi olarak hayli başarılıydı.
Folk müziği benim için birşey ifade etmese de film boyu dinlemek rahatsızlık vermedi.Sadece John Goodman için bile izlemeye değer.Bu arada Coen'lerin efsane filmi Fargo'nun dizi olarak bu yıl döneceğini öğrenmiş oldum..Filme(Coen'lere) bu film için notum:
7.5/10..
Alıntı yapılan: hanac - 06 Mart, 2014, 09:54:07
Bak şimdi hayalkırıklığına uğradım, çok büyük beklentim vardı.
imdb notu daha yüksek ama ben dayanamam bunu seyrederim.
http://www.imdb.com/title/tt1661382/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1661382/?ref_=nv_sr_1)
Grudge Match'i izledim.
Eğlenceli bir film idi, 6.12 /10
Alıntı yapılan: V - 28 Ocak, 2011, 00:00:16
(http://www.fullizle.org/wp-content/uploads/The-Fighter.jpg)
Konu olarak bu film Raging Bull'a hayli yakın olmakla birlikte,özellikle Mark Wahlberg vasat oyunculuğu filmi hayli sıkıcı bir atmosfere sokuyor. Filmi sırtlıyıp finale taşıyan kişi ise Christian Bale kesinlikle.Sadece onun oynadığı planlar için filme kefil olabilirim.
Yönetmen David O. Russell'ın filme katkısı "sıfır" düzeyinde.Vasat bir Tv dizisi planları ve kurgusundan öteye geçememiş yönetmen
bu filmiyle.Kimbilir Mark Wahlberg'in vasat oyunculuğunu da yönetmenin kötü oyuncu yönetimine mi bağlasak acaba diye düşünüyorum.
V arkadaşıma kelime kelimesine katılıyorum.
Christian Bale döktürürken (netekim Oscar'ı da almış), Mark Wahlberg odun seviyesinde bile olamamış.
Gerçek bir hikayeden alınma deniyor ama senaryo epey bir değişikliğe uğramış.
Kavgalar çok heyecanlı değil, boks filmi olduğu için cepten yiyor.
Malum boks filmleri bitmez, yakında (2015 de) Robert De Niro'da boks antrenörü rolüyle sinemaya geliyor.
Hands of Stonehttp://www.imdb.com/title/tt1781827/?ref_=nm_flmg_act_2
(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjE5OTMzOTAwM15BMl5BanBnXkFtZTgwMTUzMzYxMTE@._V1_SY317_CR86,0,214,317_AL_.jpg)
POMPEII..
(http://s.cdn.acunn.com/upload/detay_resimleri/20655696_25293565653035d6e2fbc2.jpg)
Resident Evil ve Death Race gibi filmlerin yönetmeni Paul W.S. Anderson'ın yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Kit Harington, Kiefer Sutherland ve Emily Browning paylaşıyor.
Anderson sadece özel efektler üzerinde yoğunlaşmış belli ki.Öykü tamamıyla klişeler dizisi.Dövüş koreografileri filmden beklenenin altında.Bir de oyuncılıklar vasat olunca..Özellikle Kiefer abimizi 24 dizisi haricinde şöyle esaslı bir filmde izleyemeyecek miyiz acaba?
6.0/10
The Man From U.N.C.L.E..
(http://40.media.tumblr.com/b3bd60607136f3852dbbfe6ba7b8b633/tumblr_nt6cb2xCcb1sjvdrjo1_1280.png)
Soğuk savaş dönemi casusluk hikayeleri hepinizin malumudur ki yüzlerce romanın ve filmin konusu olmuştur.
Bunlardan en önemlisi James Bond serisidir ve Bond efsanesi soğuk savaş dönemi bittikten sonra da kendisine
yeni mecralar bularak yoluna devam etmiştir.
The Man From U.N.C.L.E. , soğuk savaş döneminin en önemli tarafları Rus ve Amerikan ajanlarının ortak çıkarlar doğrusunda casusluk yapması yani
birlikte çalışmaları fikriyle ortaya atılmış ve Guy Ritchie gbi bir ustanın eline teslim edilmiş.
Ritchie bizi hiç şaşırtmadan ,kendi tarzına uygun James Bond ile Austin Powers arası bir filme imza atmış.İyi de yapmış.Baştan sona keyifle izleniyor film.
Seri haline gelmesini bekliyoruz..
8.0/10
Bu film 60'li yollarda yayınlanan aynı adlı diziden uyarlama. Dizide baş rolleri Robert Vaughn ve David Mac Callum oynuyordu.
Dizi tutunca Girl form U.N.C.L.E. adlı spin off dizisi de yayınlandı.
Diziden haberim yoktu.
Diziyi izledin mi Umar? Komedi öğeleri var
mıydı? Yoksa Ritchie 'nin tarzıyla mı alakalı bu durum.
The Man From U.N.C.L.E.. son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri devamı gelecek bence.....
Alıntı yapılan: hennessy - 15 Kasım, 2015, 21:00:14
The Man From U.N.C.L.E.. son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri devamı gelecek bence.....
Devam bölümünde İstanbul olur mu acaba? ::)
Alıntı yapılan: V - 15 Kasım, 2015, 21:03:42
Devam bölümünde İstanbul olur mu acaba? ::)
Kesinlikle :)
Diziyi de filmi de izlemedim maalesef.
Bu aralar bir şey izleme durumum yok. Ama film en kısa zamanda izleyeceklerimin arasında.
Devamı gelmesi çok zor. Bütçesi 75 milyon. Kazandığı Dünya çapında 105 milyon.
Engin abi 4 yıl olmuş bu başlığa yazılmayalı. Yuh ama diyorum.