Altın Madalyon

Popüler Kültür => Sinema => Üyelerin İzledikleri, Önerdikleri ve Gömdükleri Fimler => Konuyu başlatan: hanac - 21 Ağustos, 2010, 12:36:20

Başlık: Sinema Yazıları
Gönderen: hanac - 21 Ağustos, 2010, 12:36:20
Arkadaslar merhaba,

Forumumuzun üyelerinden Sn. Özgün Uysal'in Irfan Atasoy ile yaptigi röportaj asagida verilmistir;

YESILÇAM'IN EFSANE JÖNÜ

Röportaj : Özgün UYSAL
   
Ilk kez 1970 yilinda izlemistim Uçan Adam Shazam'i. Aktör Irfan ATASOY'un canlandirdigi, Killing (NOT-1) karakterinin bas düsmani, kötülerin korkulu rüyasi, iyilerin dostu, kostümlü, pelerinli ve maskeli bir kahramandi Uçan Adam. Irfan ATASOY, profesörün oglu Orhan iken, o sihirli kelimeyi, yani SHAZAM'i söylediginde ortaligi bir duman kapliyor, bir anda Uçan Adam oluveriyordu. Daha sonra çizgi romanlardan hatirlayacaginiz Kizilmaske (Phantom) rolünde izledim Irfan ATASOY'u. Beyaz perdenin siyah beyaz oldugu, renkli filmlerin tek tük oynadigi bir dönemdi o yillar. Yilmaz GÜNEY, Yilmaz KÖKSAL, Ayhan ISIK gibi birden bire Irfan ATASOY da Türk Sinemasi'nin sayili oyunculari arasina girivermis, çevirdigi fantastik filmler ile sinema izleyicilerinin gönüllerinde ayri bir yer edinmisti kendisine. Üstelik sadece oyunculukla kalmamis, senaristlik, yönetmenlik, yapimcilik, sinema isletmeciligi gibi bir çok marifeti de on parmagina sigdirmayi basarmis nadir insanlardan birisiydi.

Karikatür, çizgi roman ve fantastik sinema diye adlandirdigimiz çizgi romanlarin sinema uyarlamalari tutkunu ve arastirmacisi olarak, artik Fantastik Türk Sinemasi için bir kült haline gelmis olan Irfan ATASOY'la röportaj yapmak için kollari sivadim ve internette yaptigim arastirmalar sonucunda önce kendisiyle ayni adi tasiyan ve kiz kardesleriyle birlikte IRFAN FILM Sirketi'ni yöneten oglu Irfan ATASOY'a, oradan da kendisine ulasarak, röportaj yapmak üzere bulusmak için sözlestim.

Asagida okuyacaginiz röportaj, 5 Nisan 2005 tarihinde, Irfan ATASOY'un sahibi oldugu Beyoglu/ISTANBUL'da bulunan IRFAN FILM SIRKETI'nde gerçeklestirilmistir.

Yesilçam'la senarist olarak tanistim

ÖZGÜN UYSAL : Sayin ATASOY, bize biraz kendinizden ve sinemaya nasil basladiginizdan bahseder misiniz?

IRFAN ATASOY : Ben, 1937 yilinda Adana'da dogdum. Askere gitmeden önce Adana'da bir film sirketinde kartoncu olarak çalisiyordum. Öyle aklimda ileride izleyicilerin hayran olacagi bir aktör falan olmak yoktu.Yilmaz da (Yilmaz GÜNEY'i kastediyor) bir baska film sirketinde depocu olarak çalisiyordu. Kendisiyle olan dostlugumuzun baslamasi da o dönemlere rastlar. Askere gittigimde, birligime bir film makinesi almislar; kimse de kullanmasini bilmiyor. Anlayan var mi diye sorduklarinda ben film makinesinden anladigimi söyledim. Artik birligimdeki makinenin ve sinemanin sorumlusu olmustum. Bir gün film makinesi ariza yapinca, "senin tanidigin vardir, makineyi Istanbul'a götür de bir baktir" dediler. Görevli olarak Istanbul'a gittigimde, daha önceden Adana'da çalisirken tanidigim Istanbullu sinemacilarin yanina gittim. Film makinesi onarilirken ben de o tanidiklarimin yaninda vakit geçiriyordum.

ÖZGÜN UYSAL : Yanlis hatirlamiyorsam, ilk senaryonuzu da bu dönemde yazmissiniz.

IRFAN ATASOY : Evet, dogrudur. Tanidiklarin sirketinde vakit geçirirken içeriye bir yönetmen ile senarist girmisti. Yönetmen, senaryoyu istedigi gibi yazmadigi için senaristle tartisiyordu. Bir süre atistilar, sonra senarist oradan ayrildi. Yönetmene, "agabey, istersen ben sana senaryo yazabilirim" dedim. O da hayretle "Sen senaryo mu yaziyorsun?" dedi. Adana'da bir film sirketinde çalistigimi, simdiye kadar hiç senaryo yazmadigimi ama bana bir daktilo ile yeteri kadar kagit getirirse yazabilecegimi söyledim. Yönetmen, üsenmedi gitti bir daktilo ile bir sürü kagit getirdi. Ondan sonra da senaryoyu ne sekilde istedigini tarif etti. Daktilonun basina oturdum, sabaha kadar yazdim. Ertesi gün sirkete ugrayip senaryonun nasil gittigini sordu. Bitirdigimi söyleyince hayretini gizleyemedi. Yazdigim senaryoyu alip evine götürdü; esiyle birlikte okuyup incelemisler. Çok duygusal bir senaryoydu. Bir süre sonra geldi ve emegime karsilik bana yüklü bir para verdi. Bir süre sonra senaryo yazdigimi duyan diger yönetmenler de bana gelmeye basladilar. Böylece senaristlikle gerçek anlamda Yesilçam'a girmis oldum.

Yilmaz Güney'le birlikte oynadigim "Ince Cumali" benim ilk filmimdir.

ÖZGÜN UYSAL : Ben sizi Killing serisi filmlerle tanidim, daha sonra da Kizilmaske isimli filminizi izlemistim. Sizi Türk Sinemasi'nda belli bir yere getiren gerçekten de bu Killing serisi filmler midir? Oyunculuga da bu Killing serisi filmlerle mi basladiniz?

IRFAN ATASOY : Askerden döndükten sonra Istanbul'a geldim ve yazdigim senaryolardan kazandigim parayla Beyoglu'nda Atlas Sinemalarinin isletmeciligine ortak oldum. O dönemde Yilmaz GÜNEY de Adana'dan kopmus, Istanbul'a gelmisti. Artik taninan bir aktördü. Bu arada ben de IRFAN FILM sirketini kurmustum. 1967 yiliydi. Bir gün Yilmaz GÜNEY bana "Irfan, seninle birlikte memleketimiz olan Adana'da bir film çevirelim" diye teklifte bulununca uygun bir senaryo bulup oyunculari da toparladiktan sonra hep birlikte Adana'ya giderek çekimlere basladik. Ben de ilk oyunculuk deneyimimi yasayacaktim. Yilmaz GÜNEY'in yaninda yardimci oyuncuydum ve Cafer isminde bir karakteri canlandiriyordum. Filmin ismini de, Adana'nin o dönemlerde çok namli olan bir kabadayisinin ismi olan INCE CUMALI yaptik. Yilmaz, Ince Cumali'yi canlandirmisti. Film çok is yapti. 1968 yilinda Antalya Film Festivali'nde dört tane Altin Portakal ödülü aldi.

ÖZGÜN UYSAL : Killing serisi filmler de 1967 yapimi oldugu için ben hep sizi bu filmlerle sinemaya geçis yaptiniz diye düsünüyordum.

IRFAN ATASOY : Yok, yok. Ince Cumali'yle beyazperdeye adim attim. Ayni yil iki tane de Killing filmi çevirdik; bu filmlerde canlandirdigim Uçan Adam karakteriyle sinemada yildizim birdenbire parlayiverdi. Bunu inkar edemem.

Yesilçam'da Kilink (Killing) furyasini baslatan Yilmaz Atadeniz'dir

ÖZGÜN UYSAL : (Ilerleyen zaman içinde Sayin Irfan ATASOY'la birbirimize isiniyoruz, aramizdaki resmiyet kalkiyor, ben ona "Irfan Agabey" diye, o da bana "Özgün" diye hitap etmeye basliyor) Peki Irfan Agabey, bu Killing projesi nereden çikti, bu bilgiyi de benimle paylasir misiniz?

IRFAN ATASOY : Tabii paylasirim. Ince Cumali filminin yapimciligini da üstlenmistim. En Iyi Film Altin Portakali'ni aldiktan sonra yönetmenler de ismen beni tanimaya baslamislardi. Yönetmen Yilmaz ATADENIZ, gençliginde çok çizgi roman okumus, fantastik filmler izlemis. Farkli konulara deginmek için kendisine ilham aradigi bir sirada iskelet kostümlü bir Italyan fotoromani olan Killing gözüne takilmis. Bir de gençliginde izledigi Sazem Dev Adam (NOT-2) diye bir film varmis. Ben bu iki kahramani birlestirir bir film yaparim, iyi de is yapar diye düsünmüs. Ben, Ince Cumali ile isindigim oyunculuga devam etmek istiyordum, ATADENIZ de yönetmenligin yani sira yapimci da olmak istiyordu. Kendisine gerekli mali destegi verdikten sonra filmin basrolünü bana verdi. Yildirim GENCER, film süresince yüzü hiç gözükmeyen iskelet kostümlü Killing karakterini, ben de basrol oyuncusu olarak Uçan Adam Shazam'i canlandirdim. Yilmaz ATADENIZ, Italyanlara telif ücreti ödememek için Killing'in adini Kilink olarak degistirmisti. Fantastik filmler o dönemlerde çok tutuyordu, beni bir anda Türk sinemasinda yildizlastirdi. Daha sonra diger oyuncular da fantastik filmlere yönelince, bu sefer avantür filmlere yöneldim.

ÖZGÜN UYSAL : Killing Istanbul'da, kökeni yüzyilin baslarindaki Fransiz edebiyatinin mihenk taslarindan Fantoma serisine dayanan kostümlü ve maskeli anti kahraman türü ile farkli bir gelenegi temsil eden ilginç bir çalismaydi. Gerek Killing Istanbul'da, gerekse Killing Uçan Adam'a Karsi adli film muazzam bir gise basarisi elde edip Yesilçam'da yogun bir Killing furyasi yasanmasina neden olmuslar.Ancak, unutulmus filmlerin iz sürücülerinin bütün çabalarina karsin Killing filmlerinin önemli bir bölümü ne yazik ki bugün hala kayip film statüsünde. Sinemaseverler, günümüzde Fanatik Video serisinden Killing Istanbul'dayi bulup izleyebilirler ancak Killing Uçan Adam'a karsi adli filmi herhangi bir sekilde izleme olanagindan hala yoksunlar. Bu filmden baki kalan yalnizca bir poster ve birkaç fotograf. Bir de benim hafizamda kalan, filmin sonunda Uçan Adam Shazem'in (yani sizin), Killing'i (Yildirim GENCER'i) Galata Kulesi'nden asagiya atarak öldürmesidir. Daha sonra çekilen ve sizin rol almadiginiz "Klink Soy ve Öldür" isimli filmde ise, yönetmen ATADENIZ filmi Galata Kulesi'nin dibinden baslatir, Killing hayranlarina Killing'in Galata Kulesi'nden düstügünde aslinda ölmedigini gösterir, ona Suzan AVCI ile yeni maceralar yasatir.

Peki, kayip olan bu Killing Uçan Adam'a Karsi adli filmin bir kopyasi yönetmen Yilmaz ATADENIZ'de yok mudur? (NOT-3)

IRFAN ATASOY : Maalesef, onda da yok. Ancak internette filmin DVD formatinda A.B.D.'de ve Avrupa'da oldugunu gördüm. Bir sekilde temin edip Türkiye'ye de getirecegiz. Bu konuda fantastik Türk filmi sevenlerden çok büyük talep var. (Sohbetimize Irfan ATASOY'un kendisiyle ayni ismi tasiyan ve 1998-1999 yillarinda Gölcük Orduevleri Müdürlügü'nde askerlik hizmetini yapan oglu Irfan ATASOY da katiliyor).

Yesilçam'da Kizilmaske rolünü 1967'de ilk ben canlandirdim

ÖZGÜN UYSAL : Irfan Agabey, sizin bir de Kizilmaske maceraniz var, onu da anlatir misiniz?

IRFAN ATASOY : Tabii ki, niye olmasin. 60'li yillarda fantastik filmler çok tutulunca, yönetmen Çetin INANÇ çizgi roman kahramani Kizilmaske'nin filmini çekmek istedi. Ben de uzun boylu ve akrobatik oldugum için basrol oyuncusu olarak beni tercih etmis. Ee, bir de Uçan Adam olarak ünlendim ya, Kizilmaske olarak beni tercih etmesinde onun da etkisi var yani. Benden sonra Ismet ERTEN ve Levent ÇAKIR da birer tane KIZILMASKE filmi çevirmislerdir.

ÖZGÜN UYSAL : Kizilmaske filmi ile ilgili olarak ilginç bir aniniz var mi?

IRFAN ATASOY : Olmaz mi? Onu da anlatayim. Kizilmaske filminin çekimi esnasinda benim, yani Kizilmaske'nin hareket halindeki bir trenin vagonlari üzerine atlamasi gerekiyor. Tren hareket etti, ben de atlamak için pozisyon aldim. Etrafta da bir sürü seyirci var. Tren tam altima geldi ama ben "atlayisimi ayarlayamayip vagonlarin arasina düsersem" diye endiselendim ve atlamaktan son anda vazgeçtim. Buna ragmen seyirciler beni müthis alkisladilar. Kameraman "Irfan agabey, niye atlamadin, bosu bosuna filmi yaktik" diye seslendi. Endisemi anlayan yönetmen Çetin INANÇ "Sen koskoca Irfan ATASOY'sun, korkmana gerek yok, atla" dedi. Vagonlari tekrar geri çekip sahneyi bastan aldilar. Vagonlar tam altima geldiginde gözümü karartip bir atladim, vagonlardan birisinin üzerine indim. Ancak bu sefer de agirligimdan vagonun tavani çöktü ve yari belime kadar vagonun içine gömüldüm. (Birlikte gülüsüyoruz, çaylarimizi yudumluyoruz)

Fantastik Türk filmlerinin aranilan oyuncusu olmustum

ÖZGÜN UYSAL : Fantastik filmleriniz Casuskiran ve Tolga ile devam etti, ondan sonra da avantür filmlere yöneldiniz. 1978 yilinda da birdenbire oyunculugu birakiverdiniz. Bunun bir nedeni var miydi? Bu arada kaç filme imza attiniz? Bu bilgileri de ögrenebilir miyim?

IRFAN ATASOY : Ülkemizde çok is yapan çizgi roman uyarlamasi Amerikan fantastik filmlerinin yerli versiyonlarini çeviriyorduk. Tom TYLER'in oynadigi Kaptan Marvel'i (Sazem Dev Adam) Uçan Adam olarak, Spy Smasher'i (Casuskiran) de Casus Kiran/7 Canli Adam adiyla canlandirdim. Yesilçam'da Karaoglan, Tarkan gibi tarihi fantastik filmlerin furyasi baslayinca kendi sirketim adina bir TARKAN filmi çekmeye karar verdim. Kartal TIBET de, o dönemlerde KARAOGLAN ve TARKAN filmlerinin aranilan oyuncusu olmustu. Kartal'i bu filmde oynamasi için aradim ama artik aktörlügü biraktigini ve bir yönetmenin yaninda asistanliga basladigini söyleyince filmin adini TOLGA olarak degistirip bu karakteri de beyazperdede ben canlandirdim. Yani Tarkan filmine niyet ettik ama ortaya Tolga çikti. Avantür film furyasi bittikten sonra da tamamen sosyal içerikli filmlere yöneldim. Yilmaz GÜNEY ile bir çok ortak çalismamiz oldu.

1978 yilinda oyunculugu birakmamin nedenine gelince, 41 yasima gelmistim ve yüzüm eskimeden oyunculugu birakmak istedim. Sinemaseverlerin beni filmlerdeki yüzümle hatirlamalarini istiyordum. En son "Rezil" isminde bir film çektim ve beyazperdeye veda ettim. Bugüne kadar 45 filmde oyuncu olarak, 3 filmde yönetmen ve oyuncu olarak, 28 filmde yapimci ve oyuncu olarak, 16 filmde de senarist ve oyuncu olarak yer aldim. 1978 yilinda sinemaya ara vererek tamamen yurtdisindan film ithalatina yöneldim. Sinemadan kopmadim; isletmeci olarak hep Yesilçam'dayim.

ÖZGÜN UYSAL : Irfan Agabey, beyazperdeye veda etmissiniz ama gene de sinemadan kopamamissiniz. Irfan Film Sirketi olarak yurtdisindan film ithal ediyorsunuz ama bir yandan da sinema isletmeciligi yapiyorsunuz.

IRFAN ATASOY : Evet, bu konuda haklisin. Sinema camiasinin içinde olmak beni mutlu ediyor. 60'li yillarda isletmeciligine ortak oldugum Atlas Sinemalarini aldim, su anda hem sahibi hem de isletmecisiyim. Ayrica, Bakirköy'de Chaplin Sinemalarinin ve Kadiköy'deki Broadway Sinemalarinin da isletmeciligini yapiyorum.

ÖZGÜN UYSAL : 2005 yilinda, Adana 12 nci Altin Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali'nde "YASAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ" aldiniz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

IRFAN ATASOY : Türk seyircisi kendisine sinemada belirli mesajlar veren sanatçilari unutmuyor, böyle ödüllerle onurlandiriyor. Festival kapsaminda bir arabanin içinde kortej geçisi yaparken Adanalilar "Irfan ATASOY!" diye hararetle beni alkislarlarken, kizlarimin "babacigim, senin kizin oldugumuz için gurur duyuyoruz" demeleri benim için en büyük ödül olmustur.

ÖZGÜN UYSAL : Irfan Agabey, ben size saglik ve mutluluk dolu günler diliyorum; Türk sinemaseverler sizi asla unutmayacaklardir. Ben buna bütün kalbimle inaniyorum, siz de inanin.

Tam dört saat süren röportajin ardindan ATASOY'un kizlari Zeynep ve Elif, oglu Irfan ile vedalasiyorum. IRFAN FILM'in bürosundan çikip Irfan ATASOY ile birlikte ATLAS Sinemalarina dogru sohbet ede ede ilerliyoruz. Istiklal Caddesi'nin paralelinde, Gazeteci Erol Dernek Sokagi'ndayiz. Tesadüf bu ya, yolda Irfan ATASOY'un bir çok fantastik filme birlikte imza attiklari yönetmen Yilmaz ATADENIZ ile karsilasiyoruz, bir süre ATADENIZ ile ATASOY sohbet ediyorlar, ben sessizce onlari dinliyorum. Sanki bir seyler söylesem büyü bozulacak, Yesilçam'in bu iki dev adami bir rüya gibi ortadan kaybolacaklar gibi geliyor bana. Bir süre sonra iyi günler dileyerek ATADENIZ'in yanindan ayriliyoruz.

Izmit'e dönüs

ATLAS Sinemalarini da gezdikten sonra Irfan ATASOY ile birlikte Istiklal Caddesinin kalabaliginda Taksim'e dogru konusa konusa yürüyoruz. Nezaket göstererek Taksim'e kadar beni ugurlamaya geliyor.

Taksim'de sarilip vedalasiyoruz, gözlerimiz doluyor.

-"Istanbul'a geldigin zaman mutlaka tekrar bana ugra, gelmezsen darilirim" diyor.

Türk Sinemasi'nin kalbinden, hüzünlü bir sekilde ayriliyorum ve birkaç saat sonra Izmit'e dogru hareket ediyorum.

IRFAN ATASOY'UN OYUNCU OLARAK FILMLERI (45 FILM) :

Ince Cumali (1967), Killing Istanbul'da (1967), Sark Yildizi (1967), Killing Uçan Adam'a Karsi (1967), Casus Kiran (1968), Kizil Maske (1968), Bin Defa Ölürüm (1969), Çifte Tabancali Kabadayi (1969), Maskeli Seytan (1970), Casus Kiran / Yedi Canli Adam (1970), Belanin Krali (1971), Her Kursuna Bir Ölü (1971), Jilet Kazim (1971), Azrail (1971), Azrail Pesimizde (1971), Bes Hergele (1971, Cehenneme Hosgeldin (1971), Kara Cellat (1971), Kanli Öç (1972), Ölmek Var Dönmek Yok (1972), Savulun Geliyorum (1972), Üçkagitçilar (1972), Kara Bela (1972), Sehmuz (1972), Daragaci (1972), Aci Kader (1972), Adanali Kardesler (1972), Casus Avcilari (1972), Daglar Krali (1972), Iblis (1972), Ölür Müsün Öldürür Müsün (1972), Ölüm Pesimizde (1972),Son Durak Ölüm (1972), Susuz Yaz (1973), Kara Osman (1973), Zalim (1973), Topal (1973), Anasinin Gözü (1974), Quei Paracul... Pi Di Jolando E Margherito (1975), Gördügün Yerde Vur (1975), Tolga (1975) , Hamal (1976), Erkegim (1977), Rezil 1978.

YÖNETMEN OLARAK FILMLERI (3 FILM) :

Üçkagitçilar (1972), Sütü Bozuk (1976), Erkegim (1977)

YAPIMCI OLARAK FILMLERI (28 FILM) :

Ince Cumali (1967), Balatli Arif (1969), Çirkin Kral Affetmez (1967), Kan Su Gibi Akacak (1969), Çifte Tabancali Kabadayi (1969), Bin Defa Ölürüm (1969), Kendi Düsen Aglamaz (1969), Casus Kiran / Yedi Canli Adam (1970), Canli Hedef (1970), Çifte Yürekli (1970), Kanimin Son Damlasina Kadar (1970), Piyade Osman (1970), Yedi Belalilar (1970), Yarin Son Gündür (1971), Belanin Krali (1971), Bes Hergele (1971),Kara Cellat (1971), Kursun Memed (1971),Iblis (1972), Susuz Yaz (1973), Topal (1973), Anasinin Gözü (1974), Yankesici (1974), Tolga (1975), Hamal (1976), Sütü Bozuk (1976), Erkegim (1977), Rezil (1978),

SENARYOLARINI YAZDIGI FILMLER (16 FILM) :

Kan Su Gibi Akacak (1969), Kendi Düsen Aglamaz (1969), Kara Bela (1972), Casus Avcilari (1972), Daragaci (1972), Ölüm Pesimizde (1972), Son Durak Ölüm (1972), Üçkagitçilar (1972), Topal (1973), Zalim (1973), Anasinin Gözü (1974), Dört Hergele (1974), Yankesici (1974), Hamal (1976), Mikrop (1976), Rezil (1978)
NOTLAR :

NOT-1 : 1964 yilinda Italya'da çizgi roman kahramani olarak KRIMINAL adi ile yaratilan iskelet kostümlü süper caninin ismi, fotoromana dönüstürüldükten sonra KILLING olarak degistirilmistir. KRIMINAL ve KRIMINAL II adi ile iki kez Italyan-Ispanyol ortak yapimi olarak beyazperdede canlandirilan KILLING, Fransa'da SATANIK, Amerika'da ise SADISTIK adiyla taninmaktadir.

NOT-2 : "Marvel Comics" firmasi tarafindan yaratilan ve daha sonra "DC Comics" firmasina geçen çizgi roman karakteri Kaptan Marvel, ilk kez 1941 yilinda Tom TYLER tarafindan beyazperdede canlandirildi. Kaptan Marvel, "SHAZAM" kelimesini söyleyerek kendisine verilen insanüstü güçlere kavusuyordu. 1950 yilinda Yüksel Film (Adana) tarafindan ithal edilen "Kaptan Marvel'in Maceralari" isimli film ülkemizde "Sazem Dev Adam" adi ile gösterime girmisti. SHAZAM kelimesi SOLOMON (Kral Süleyman), HERCULES (Herkül), ATLAS, ZEUS, ACHILLES (Komutan Asil) ve MERCURY kelimelerinin bas harflerinden olusuyordu. KAPTAN MARVEL Kral Süleyman'dan "BILGELIK", Herkül'den "GÜÇ", Atlas'dan "DAYANMA GÜCÜ", Zeus'dan "YETENEK", Asil'den "CESARET" ve "MERTLIK", Merkür'den ise "HIZ" özelliklerini almisti. Bu karakter Türkiye'de 1967 yilinda aktör Irfan ATASOY tarafindan beyazperdeye tasindi. Her ne kadar Yönetmen Yilmaz ATADENIZ biraz Kaptan Marvel, biraz Batman, biraz da Superman kostümlerinin karisimindan olusan bir kiyafet tercih etse de THE POWER OF SHAZAM'in (Sazem'in Gücünün) ortaya çikardigi özel kostümlü UÇAN ADAM SHAZAM karakteri, hem degerli aktör Irfan ATASOY'u Türk sinemasina kazandirdi, hem de Türk sinema tarihinde hiçbir zaman unutulmayacak bir konuma oturttu.

NOT-3 : Ne mutlu ki bana, "Kilink Uçan Adam'a karsi" adli kayip filmin izini sonunda "YOU TUBE" adli sitede bulabildim. Kisa bir fragman olsa bile, fantastik Türk filmleri tutkunlarini mutlu etmeye yetiyor. Filmin orijinali Yunanli ONAR Film Sirketi'ndeymis. Sirket 2006'nin sonunda bu filmi Türkiye'de de DVD formatinda piyasaya sürdü. Uzun çabalar sonucu bu filmin bir kopyasini temin etme imkani da buldum. Ancak filmin sonlarina dogru bazi bölümler deforme oldugu için, eksik olan bu bölüm ATADENIZ'in elinde mevcut olan fotograflardan slayt gösterisi olarak filme eklenmis ve slayt seslendirmesi ise bizzat Yilmaz ATADENIZ'in kendisi tarafindan yapilmistir.
Başlık: Ynt: Fantastik Türk Sinemasi’nin usta aktörü Irfan Atasoy ile röportaj
Gönderen: hanac - 21 Ağustos, 2010, 12:45:22
(http://i1008.hizliresim.com/2010/8/21/1833.jpg) (http://i1008.hizliresim.com/2010/8/21/1996.jpg)

(http://i1008.hizliresim.com/2010/8/21/1985.jpg)
Başlık: Ynt: Fantastik Türk Sinemasi’nin usta aktörü Irfan Atasoy ile röportaj
Gönderen: guantanamo - 21 Ağustos, 2010, 18:41:18
hahac gerçekjten güzel bir röportaj olmus irfan abinin birkaç fantastik flimini seyretmistim
irfan abi yesilçamin sondönemlerinde sosyal içerikli flimler yapmistir  hamal iblis susuz yaz gibi
irfan abi röportajinda levent çakirdan bahsediyor
hahac abi leven çakir edirneli ve suan burda yasiyor bildiyim kadariyla ikiyüzelli flim çevirmis
bunlarin birçogu fantastik flimler ve dünyada ilk zagor flimini çeviren kisi internede giren göre bilir
fakat burda durumu pek içacici deyil insan gördüyü zaman bir zagor hayrani olarak üzülmemek elde deyil
ikiyüz kusur flime imza atmis birisi nasil olurda budurumlara düser malesef buda türkiyenin sanatçiya ne kadar önem verdiyinin göstergesi
Başlık: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: Hayal Kahvem - 07 Mart, 2012, 11:04:51
(http://3.bp.blogspot.com/-74lprQWkZbE/T1Og3qV_ChI/AAAAAAAAN28/z11wWFbvStA/s320/POSTER_-_ALIEN_3.jpg)(http://2.bp.blogspot.com/-PvGTc_x2s0k/T1Og0kH9n7I/AAAAAAAAN20/iKFcCW-eyJE/s400/aliens01ul4.jpg)
ELLEN RIPLEY




(http://3.bp.blogspot.com/-reYI2zRrEWY/T1O1uBs6K1I/AAAAAAAAN4M/YmNk4YcRr5o/s320/kill-bill_20570.jpg)(http://4.bp.blogspot.com/-lbDGIF1BYCk/T1O4RCkr03I/AAAAAAAAN4c/HB2pKjJsP3Y/s400/18963819gj6.png)
BEATRIX KIDDO - GELİN




(http://4.bp.blogspot.com/-7PkREQmzPhI/T1OiXR3fZII/AAAAAAAAN3E/nR7O_fbhVd8/s320/MV5BOTI5ODc3NzExNV5BMl5BanBnXkFtZTcwNzYxNzQzMw@@._V1._SY317_CR0,0,214,317_.jpg)(http://4.bp.blogspot.com/-bRY63yb9L88/T1O67AB_2wI/AAAAAAAAN48/zXyRHOhogR0/s400/actor-actress-death-evey-hammond-guy-fawkes-Favim_com-121235.jpg)
EVEY HAMMOND




(http://2.bp.blogspot.com/-Ok4HtLFmB_g/T1OpqWp9XbI/AAAAAAAAN3s/rj9ut9xVyvA/s320/fight-club-dvd.jpg)(http://3.bp.blogspot.com/-D--1hLEkGr8/T1Opy3WGrhI/AAAAAAAAN30/-8Z1B9gP1xw/s320/imagesCAZ15QK6.jpg)
MARLA SINGER




(http://1.bp.blogspot.com/-NtPAmyLe_gg/T1OnzBqLngI/AAAAAAAAN3U/HHhaTrmLx9c/s320/Film-matrix-Neo-and-Trinity-download-besplatne-pozadine-slike-desktop-filmovi-akcijski-3-d.jpg)(http://3.bp.blogspot.com/-0dFaSZY2dNo/T1O5Av7lZWI/AAAAAAAAN4k/ug7_kzwU7_U/s400/Trinity-Matrix-Wallpaper-the-matrix-5555683-1024-768.jpg)
TRINITY




(http://2.bp.blogspot.com/-pu0Sun8apLU/T1O5t9Go1sI/AAAAAAAAN4s/lo4zCHr_dr0/s320/imagesCAUV52T1.jpg)(http://2.bp.blogspot.com/-lNKwVfksF5U/T1O52or7GSI/AAAAAAAAN40/8FBsgUFbHk8/s400/Sympathy_For_Lady_Vengeance-01.jpg)
GUEM JA




(http://2.bp.blogspot.com/-qrwaEN6w7R4/T1O-LIA6_WI/AAAAAAAAN5E/Rzo4IbLPCaw/s320/135.jpg)(http://3.bp.blogspot.com/-QWwcRlFc9O4/T1O-LkrDOpI/AAAAAAAAN5M/29BZY-b8byk/s320/ejderha-dovmeli-kiz-resimleri-1.jpg)
LISBETH




(http://2.bp.blogspot.com/-yQeZTjcAFdQ/T1PhCCgQ7LI/AAAAAAAAN5k/_IxvqMs68JY/s320/Brave-Movie-by-Disney-Pixar.jpg)(http://1.bp.blogspot.com/-J6HTInOnaVY/T1Pg2kzJCdI/AAAAAAAAN5c/Tvt5PEH4APU/s320/poster-xlarge.jpg)
PRENSES MERİDA
bu filmi merakla bekliyorum.  :D


Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: V - 07 Mart, 2012, 12:16:18
Audrey Tautou-Amelie

(http://3.bp.blogspot.com/-806NSQpqne4/TrJX4vVJRnI/AAAAAAAAAJw/Vj1zyRlC8oo/s1600/amelie.jpg)

Eszter Balint
-Stranger Than Paradise

(http://4.bp.blogspot.com/_A6ixdMqRmIc/TDO5GFhmjFI/AAAAAAAAAiU/kXv_zjT6S9Q/s1600/strangerthan.jpg)

Kathy Bates
-Misery
(http://3.bp.blogspot.com/-yFbvmHFcUtU/TrtmXN2C0XI/AAAAAAAAAiY/HNuTdzi3EwQ/s1600/600full-misery-screenshot.jpg)


Juliette Lewis-Natural Born Killers
(http://24.media.tumblr.com/tumblr_l4xde1Nube1qzoaqio1_500.jpg)


Jennifer Connolly
-Tüm Rolleriyle
(http://www.fantastikresimler.net/wp-content/uploads/2011/06/Jennifer_Connelly2-240x300.jpg)
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: alan ford - 07 Mart, 2012, 12:43:27
  Prenses Merida'yı şimdi duydum , ben de merakla beklemeye başladım. Kathy Bates'in de gönlümde yeri ayrıdır. Asıl sevdiklerim ise Miyazaki'nin karakterleri.

   Prenses Nauska
(http://2.bp.blogspot.com/_qOJoLlfAKr0/TPE8-4iXw5I/AAAAAAAACG8/xF9snHA-71E/s1600/1.jpg5)

  Mononoke:

(http://www.wallpaperpimper.com/wallpaper/Anime_&_Manga/Princess_Mononoke/Princess-Mononoke-6-1024x768.jpg)

  Satsuke ve Mei

(http://www.sinepil.org/imaj/queennothing/x345.jpg)

 
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: kedidiro - 07 Mart, 2012, 13:11:07
  miyazaki ve onun kocaman gözlere ve yüreklere sahip küçük kızları sinemanın en özel kadın kahramanlarındandır bence de...özellikle komşum totoro filmi herkese tavsiye edilir.
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: darkwood - 07 Mart, 2012, 13:58:15
Angelie Jolie; cazibesi ve tüm rolleriyle..

(http://www.fusedfilm.com/wp-content/uploads/2010/02/angelina_jolie_01_header12.jpg)

(http://www.resimsakla.com/data/media/594/Wanted_Angelina_Jolie.jpg)

(http://de.flash-screen.com/free-wallpaper/uploads/200706/thus/1181992939.jpg)

(http://www.hinrj.com/image/index/728/angelina-jolie-wanted.jpg)

(http://i79.photobucket.com/albums/j128/_ucha/cinema/beowulf/beowulfwp3th.jpg)



Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: Louis Gara - 07 Mart, 2012, 14:34:05
(http://www.thefigurecollector.com/Matrix-GentleGiant-Niobe-Bust.jpg)
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 07 Mart, 2012, 14:50:13
[IMG]http://img708.imageshack.us/img708/4995/sincityver2.jpg[/img]

[IMG]http://img40.imageshack.us/img40/7462/sincitydevonaoki.jpg[/img]

[IMG]http://img208.imageshack.us/img208/3554/934sincitysincity145092.jpg[/img]

[IMG]http://img525.imageshack.us/img525/6127/prisonbreakp.jpg[/img]

[IMG]http://img39.imageshack.us/img39/5483/residentevilextinction2g.jpg[/img]

[IMG]http://img27.imageshack.us/img27/7451/underworldevolutionkara.jpg[/img]
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 07 Mart, 2012, 14:56:59
Teğmen Ripley ve Lisbeth Salander'in (doğru mu yazdım acaba?) bayıldığım karakterlerden olduğunu da ayrıca belirmek isterim.
Başlık: Ynt: Sinemada Bayıldığım Kadın Kahramanlar
Gönderen: Louis Gara - 07 Mart, 2012, 16:16:17
(http://www.thefigurecollector.com/TR-01.jpg)
Başlık: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: rumar80 - 03 Ağustos, 2012, 18:04:32
  Newsrama sitesi seçmiş. Bir de biz bakalım...

http://www.newsarama.com/comics/best-comic-book-movie-performances-1.html
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: hanac - 03 Ağustos, 2012, 19:14:34
Listeye bakmama gerekmeden 1 numarayı biliyorum galiba, Heath Ledger ve Joker.
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: rumar80 - 03 Ağustos, 2012, 19:39:34
Alıntı yapılan: hanac - 03 Ağustos, 2012, 19:14:34
Listeye bakmama gerekmeden 1 numrayı biliyorum galiba, Heath Ledger ve Joker.


Tabii ki.
Ayrıca benim favorilerimden Gary Oldman (Comissioner Gordon) ve tabii ki Robert Downey Jr da var
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: kalidor - 03 Ağustos, 2012, 23:12:38
yalniZ filmlerin tamami son 10 yila ait. Yine joker rolünde Jack Nicholson, penguen rolünde Danny De Vito da unutulmaz. Thulsa Doom 'daki performansiyla James Earl Jones'da efsanedir.
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 03 Ağustos, 2012, 23:39:27
The Dark Knight : Heath Ledger (Joker)
Sin City : Rosario Dawson (Gail), Jessica Alba (Nancy Callahan), Mickey Rourke (Marv), Devon Aoki (Miho). Gerçi bu film herşeyiyle dört dörtlüktü bana göre.
Scott Pilgrim vs. the World :  Michael Cera (Scott Pilgrim), Mary Elizabeth Winstead (Ramona Flowers)
Kick-Ass : Chloë Grace Moretz (Hit-Girl)
Wanted : Angelina Jolie (Fox) bir insan rolüne bu kadar mı yakışır arkadaş :-*
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: kadri kerem - 04 Mayıs, 2014, 00:57:02
Christian Bale - Batman dememiş kimse. Ben diyeyim o halde.  :)
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: Harun Ça - 04 Mayıs, 2014, 01:17:55
Ron Perlman - Hellboy
Wesley Snipes - Blade
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: Mrtekin - 23 Temmuz, 2014, 09:42:48
Dredd- Karl Urban.
Başlık: Ynt: En iyi 10 çizgi roman kökenli filmlerde oyunculuk performansı
Gönderen: Mrtekin - 23 Temmuz, 2014, 09:44:33
Ray Stevenson- punisher war zone.
Başlık: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Louis Gara - 26 Kasım, 2014, 18:13:57
(http://www.thefigurecollector.com/rocky1_wp_1280x1024_4.jpg)

..:: ROCKY ::..


İlki 1976'da çekilen Rocky'nin senaryosu da, 1975 senesinde "Muhammad Ali-Chuck Wepner" arasında Clevland Ohio'da geçen maçın etkisinden kurtulamayan Sylvester Stallone tarafından kaleme alınmıştır. O zamana kadar küçük bütçeli filmlerde oynayan oynayan Sylvester Stallone, Rocky senaryosuyla birçok yapım evi ve prodüktöre başvurmuştur, içlerinden bazıları senaryoya ilgi duysada Stallone'un başrolde kendisinin oynaması şartına sıcak bakmamıştır.  Sly, United Artists ile ilk görüştüğünde Rocky rolü için, Robert Redford, Ryan O'Neal, Burt Reynolds veya James Caan istenmiş ama Stallone kabul etmeyince gene anlaşmaya varılamamıştır. En sonunda bir yapımcı Stallone'u oynadığı "The Lord's of Flatbush" adlı filmdeki rol arkadaşı Perry King zannedip Rocky rolünü kendisine vermiştir, böylece kendisini büyük başarı ve şöhrete taşıyacak olan yolun kapısı küçük bir yanlışlıkla da  olsa açılmıştır.

1977'de aday olduğu 10 daldan en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi kurgu dallarında 3 Oscar alan filmde, Philadelphia'lı Rocky Balboa'nın iş dışı zamanlarında yerel bir kulüpte boks yaparken keşfedilerek kısa zaman içinde dünya şampiyonluğuna kadar giden yolda başından geçenler anlatılır. Film aksiyonun yanında drama olarak da Rocky'nin Adrian'la olan aşkını ve antrenörü Mickey ile olan baba/oğul yakınlığındaki ilişkisini de çok başarılı bir şekilde seyirciye sunar. Filmin sonunda Balboa'nın ağır siklet dünya boks şampiyonu Apollo Creed'a karşı ancak 1 round dayanabilmesi beklenmesine rağmen, 15 round boyunca eşit derecede mücadele etmesi ve sonunda çalan gong ile arka plandaki Bill Conti'nin "Gonna Fly Now" müziği eşliğinde Apollo'nun Rocky'e sarılıp  "Ain't gonna be no rematch" sözleri ile filmi izleyen herkesin gözünün yaşarmasına sebep olmuştur.

28 günde 1 milyon dolar bütçe ile çekilen ve box office'de toplam 225 milyon dolar gişe yapan film, Oscar töreninde Scorsese ve De Niro'lu "Taxi Driver" ı geçerek en iyi fim ödülünü almıştır.
Filmin başarısından sonra sırasıyla;

1979 Rocky II ;

(http://www.thefigurecollector.com/rocky2_wp_1280x1024_2.jpg)

Apollo ve Rocky tekrar karşılaşırlar. Son roundda yavaş çekimde beraber yere düşme sahneleri ve Rocky'nin ayağa kalkması ile maçın kazananı olması en etkileyici sahnelerden biridir.

1982 Rocky III ;

(http://www.thefigurecollector.com/rocky3_wp_1280x1024_2.jpg)

Mickey ölür, Apollo Rocky'i çalıştırır. Bu kez rakip A Takımı'ndan tanıdığımız "Mr.T" nin  canlandırdığı Clubber Lang'dir.

Bu filme 80'li yılların da bir simgesi haline gelmiş olan Survivor grubunun "Eye of The Tiger" şarkısı damgasını vurur. Bu parça eşliğinde Apollo ile Venice Beach'de, deniz kenarında yaptıkları koşu antrenmanları, ikonik film sahneleri arasındadır.

1985 Rocky IV ;

(http://www.thefigurecollector.com/rocky4_wp_1280x1024_3.jpg)

Sovyet boksör Ivan Drago'yu iki metre boyunda, 118 kilogram ağırlığındaki Dolph Lundgren'in canlanlandırdığı bu filmde, Apollo Creed bir gösteri maçında ringde Drago tarafından öldürülür ve Rocky Balboa, Sovyetler Birliği'ne rövanş maçına gider. Rocky'i bu zorlu maça Sibirya'da hazırlayacak kişi ise bu kez  Apolo'nun antrönörü Duke'dir.

Filmde gerçek hayatta Sylvester Stallone ile evli olan "Brigitte Nielsen" İvan Drago'nun karısı ve menajeri rolünde oynar. Müzikleri ile ön plana çıkan filmde Rocky'nin Lamborghini Jarba arabası ile "No Easy Easy Way Out" parçası eşliğinde eski hatıralara dalması, Survivor'ın "Burning Heart" parçası ile karlarla kaplı Rusya'da yaptığı antrenmanlar ve James Brown'ın seslendirdiği "Living in America" ile Apollo'nun dansı hafızalara kazınmıştır.

1990 Rocky V;

(http://www.thefigurecollector.com/rocky5_wp_1280x1024_1.jpg)

Ivan Drago ile geçirdiği ağır maçın ardından evine geri dönen Rocky Balboa, maçtan beyninde aldığı ağır darbeler sonucu ağır bir hasarla çıkmıştır ve karısı Adrian'ın isteği ilede ringlere dönme konusunda isteksizdir. Rusya dönüşü emekliliğini açıklacayacak olan Rocky, George Washington Duke'ün onu Union Cane ile ünvan maçına çağırması ile karasız kalır ve üstüne üstelik birde kayınbiraderi Paule'nin yaptığı bir hata ile tüm servetini kaybedince eskiden yaşadığı Philadelphia'ya geri döner. Elinde sadece eski antrönörü Mick'den kalma bir spor salonu vardır.

Rocky, başka boksörleri çalıştırmaya başlar. Bu arada karşısına kendisine hayran olan amatör boksör Tommy Gunn çıkar. Tommy çok hırslıdır ve Rocky'den kendisini çalıştırmasını ister. Rocky Tommy'i kırmaz ve onu çalıştırmaya başlar fakat bu arada oğluyla yeterince ilgilenemez ve ailesini bile ikinci plana atar, tüm gayretiyle Tommy'nin başarısı için çalışır. Ama Tommy kazandığı birçok maçdan sonra Rocky'e büyük nankörlük yapacaktır.

Gerçek hayatta da profesyonel ağır siklet boksör olan 21 yaşındaki Tommy Morrison'un canlandırdığı Tommy Gunn karakteri ile Rocky by kez antrenörlüğe soyunur.

Rap müzik grubu Snap'in olağanüstü müzikleri ile her bir sahnesi videoklip tadındaki bu film gişede beklenen hasılatı yapmasa da bana göre Snap'in "Keep it Up" ve "Go For It" parçaları ile en iyi Rocky sahnelerine sahiptir.

Bu filmin gerçek hayattaki trajik yanları ise; Tommy Morisson'un 1996'da boks maçları esnasında kandan HIV virüsü kapıp Aids olması ve hayata veda etmesi ile aynı zamanda gerçek hayatta da Stallone'un oğlu olan ve Rocky V de de oğlunu canlandıran Sage Stallone'un 2012 yılında 36 yaşında kalp krizinden ölmesidir.

2006 Rocky VI;

(http://www.thefigurecollector.com/rockybalboa_02_1024.jpg)

Rocky Balboa ringlere veda edeli seneler olmuştur. Artık eski günlerin hayali ile yaşamaktadır. Eski günlerden hayali ise vefat etmiş olan eşi Adrian Balboa'dır. Düzenli olarak mezarına gitmekte ve onun yanında oturmaktadır. Hatta oturmak için mezarlıkta bir ağaca sıkıştırdığı bir sandalyesi bile vardır. Artık hayat ona anlamsız ve gereksiz gözükmektedir. Eski dostu Paulie (Burt Young) "bırak bu işleri Rocky, bu günü yaşa" dese de Rocky bildiğini okur. Zaten Paulie'de öyle söylemesine karşın alkol müptelası olmuş ve o da belli etmese de o günlerde kalmış bir adamdır. Eski boksör yeni lokanta sahibi Rocky'nin oğlu ile de sıkıntılı bir yaşamı vardır. Onun gölgesinde ve isminin altında ezilen genç Rocky (Milo Ventimiglia) sürekli Rocky'den uzak durmaya çalışmaktadır.

Böyle karmaşık bir psikoljik yapı içindeki Rocky Marie (Geraldine Hughes) ile tanışır ve hayata yeniden dönme ihtiyacı hisseder. Bölge kuruluna yeniden boks lisansı için başvurur. Bu arada televizyonlar da o an ki ağır siklet şampiyonu (Mason The Line Dixon) (Antonio Tarver) Rocky ile dövüşse ne olurdu tarzı bilgisayar oyunu destekli görüntüleri yayınlanmaktadır. Bu esnada lokantasına gelen yeni şampiyonun menajerleri de Rocky'e bir gösteri maçı teklif ederler. Oğlu da kendisine desterk verir ve Rocky artık mutludur, oğlu ile barış sağlanmış, müstakbel bir sevgili bulunmuş ve eski özlemi boksa dönmüştür. Sıra maçtadır.

Las Vegas'da maç başlar. Rocky tabi ki 20 yaş civarı genç rakibine göre favori değildir. Ama heyecanlı ve Rocky açısından geçmişi hatırlamalarla dolu bir maç beklendiği gibi Rocky'nin yıkılıp kalması ile sonuçlanmaz. Nihayetinde olay juri puanlarına kalır ve Rocky halkın sevgilisi olmasına karşın juri gerçekleri değerlendirmeyi tercih eder.

Stallone 60 yaşındayken serinin 30. Yılında 6.sı çekilen Rocky en uzun ömürlü kült filmlerden olmuştur.
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: ferzan - 26 Kasım, 2014, 18:55:09
    Ellerinize sağlık, ekstra detaylarla birlikte hoş bir inceleme olmuş...

    Çocukluğumdan beri Rocky ve Rambo filmlerine bayılırım ama biraz daha olgunlaşıp da beğenimi tutarlı bir şekilde masaya yatırdığımda, her iki serinin de ilk filmlerinin sağlamlığından ötürü devam filmleriyle popüler olduğunu düşünmüşümdür...Dolayısıyla benim için Rocky de, Rambo da yalnızca ilk filmlerinden ibaret muhteşem yapıtlar...Her ikisinin ilk filmlerinde boğazım tıkanır, gözlerim dolar ve spor yaptığım dönemde ya da sabah koşuya çıktığım zamanlarda hep ilk filmdeki sahne gözümde canlanır...Saat 5'te Rocky uyanır, sırf ses olsun diye yerel Philedelphia radyosunu açar, o esnada kocaman bir bardağa 5 yumurta kırıp çiğ olarak akıta akıta içer, burnunu çeke çeke toparlanıp sabahın alacakaranlığında hasta hasta koşuya başlar...Sokaklarda kimseler yoktur, merkezde henüz gazeteler dağıtılmaktadır ve Rocky koşusunu noktaladığı ve 5. filmde müze oluğunu farkedeceği mekanın merdivenlerinde kesilerek antrenmanını bitirmek zorunda kalır...O esnada gün yeni yeni ışımaktadır, insanlar o sabahın hayat koşuşturmasına başlarken Rocky hastadır,  mazlumdur ve fondaki tevazu dolu muhteşem hafif müzik ile bu sahneyi her izlediğimde gözlerim dolar...Rocky 1 için tüm kalbimle kullanmam gereken bir tabir varsa, o tabir kesinlikle '' tevazu '' dur...Aynı şeyleri '' İlk Kan '' filminin giriş sahnesinde; Vietnam'dan henüz dönen, kimsenin istemediği yalnız biri olarak terhisini almış John'un hayatta kaldığını sandığı tek arkadaşı koca zenci Delmore'u ziyarete gidişi ve o ziyaretten hazin dönüşü sonrası Kanada kırsalında ( ya da her neresiyse ) otoyol kenarında yürüdüğü sahne için de hissetmişimdir hep...

    Rocky'den sonra detaylı bir Rambo yazısı da isteriz... ;)
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Mrtekin - 26 Kasım, 2014, 18:57:16
Tanıtım için çok teşekkür ederim.

Rocky 1 (ve Bill Conti imzalı soundtracki) her daim mükemmeldir. Slyvester, büyük adamdır, gönlümde kredisi çok büyüktür...

Gerisi ekmek yeme çabaları....

Ama Rocky 4 de güzeldi, özellikle soundtracki acayip gaza getirir...
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Mrtekin - 26 Kasım, 2014, 19:01:08
Adriannn.... :)
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Louis Gara - 26 Kasım, 2014, 19:14:57
@ferzan ; siz de çok çok iyi tasvir etmişsiniz hem first blood u hem de rocky yi ..
@Metekin76 ; evet aynen  :D
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: gamlıbaykuş - 26 Kasım, 2014, 20:45:06
Bu başlık için çok teşekür ederim. Zamanında defalarca izlediğim bir seridir. Keşke vaktim olsa baştan sona tüm seriyi yeniden izlesem. Bu seriyi yeniden hatırlattığınız için teşekür ederim :)
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: yunusmeyra - 26 Kasım, 2014, 21:17:32
çizgi roman sanatıyla ister okuyucu ister yayıncı,koleksiyoner veya yazar -çizer olarak ilgilensin,hepimizin yolu sinemadan da geçiyor..izlediğimiz geçmiş filmler hakkında yazmak ve okumak isteyenlere güzel bir örnek.. başlık ve yazılar için elinize sağlık..
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Tuco Ramirez - 26 Kasım, 2014, 21:18:41
Türkçe dublajında Sezai Aydın'ın seslendirmesi bana göre harika. Özellikle Patlamış gözlerle herkes onu çılgınca alkışlarken sevincini sadece eşiyle payalaşmak için Adriannn... diye eşini defalarca çağırdığı sahne (Sanırım 2. filmin sonundaydı yanlışım varsa düzeltin) gözyaşlarımı tutamadığım efsane sahnelerdir.

Orjinal seslendirmede Rocky'nin sesinin bu kadar etkileyici olup olmadığını bilmiyorum çünkü orijinalinden hiç seyretmedim. Ama yıllar öce Stallone'nin sinemada bir filmine gittiğimde ("Dağcı" filmi) Stallone'nin gerçek sesi Sezai Aydın seslendirmesinden sonra bende hayal kırıklığı yaratmıştı...
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: V - 26 Kasım, 2014, 21:20:24
Harika tanıtım olmuş.Elinize sağlık.

Rocky 1 benim en iyiler listemde her daim tepelerdedir..
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Louis Gara - 26 Kasım, 2014, 21:51:24
Çok teşekkürler hepinize
Başlık: Sinema Yazılarım - 2 ..::PULP FICTION::..
Gönderen: Louis Gara - 27 Kasım, 2014, 18:32:05
"Rezervuar Köpekleri"yle (Reservoir Dogs, 1992) başladığı sinema serüvenine, senaryolarını kaleme aldığı "Çılgın Romantik" (True Romance, 1993) ve "Katil Doğanlar"la (Natural Born Killers, 1994) devam eden yazar-yönetmen Quentin Tarantino, 1994 yapımı 2. filmi "Ucuz Roman"la sinemanın genç dahisi olduğunu kanıtlıyor...

(http://www.trapclassics.com/wp-content/uploads/2014/09/Pulp-Fiction.jpg)

Bu sene 20. yılını kutlayan film, Peckinpah'ın elinden 'şiddetin ozanı' ünvanını hakkıyla alan Tarantino'nun üzerinde oya gibi çalıştığı, senaryosundan kurgusuna tüm detayların ince ince hesaplandığı bir başyapıt... "Pulp Fiction" adını, '30'lu, '40'lı yıllarda ucuz kağıda basılan, ucuza satılan, resimli polisiye romanlardan alıyor. Tür olarak ise, film noir'dan çizgi romana dek uzanan ilginç bir çizgiye sahip. "Pulp Fiction", seyirciden ilgi ve dikkat bekleyen, ismi gibi 'ucuz' olmayan bir yapıt.

En başta öykü, alışılageldik Amerikan filmlerinin tarzında değil. "Rezervuar Köpekleri"nde sinyallerini aldığımız, farklı bir anlatım biçimi Tarantino'nunki... Üç ayrı başlık altında üç hikaye anlatıyor yönetmen... Ama her hikayenin kahramanları birbirleriyle ilintili, tıpkı olaylar gibi. Ve finalde tüm olup bitenler dönüp dolaşıp, başlangıç noktasına bağlanıyor; bir kafeteryaya... "Pulp Fiction", bir kafede oturan, soygun yapmanın günümüzde ne denli kolay olduğunu birbirlerine anlatan bir çifti ( Tim Roth, Amanda Plummer )göstererek açılışı yapsa da bu çift, jenerikle birlikte, filmin sonuna dek bir daha gözükmemek üzere hikayeden çekiliyorlar.

Ve muhteşem oyunuyla Oscar'a aday olan John Travolta'nın canlandırdığı Vincent Vega'nın etrafında olup bitene dalıyoruz... Birinci öykü, emrinde çalışanların Tanrı gibi korktuğu yarma, zenci baba Marcellus ( Ving Rhames ) tarafından, karısı Mia'yla ( Uma Thurman ) "ilgilenmesi" için görevlendirilen Vincent üzerine kurulu.

(http://www.movieswalls.com/wallpapers/pulp_fiction_new_images_for_pics.jpg)

Tarantino'ya özgü bir geçişle başlayan ikinci hikayede ise Bruce Willis, boksör eskisi Butch'ı canlandırıyor. Marcellus, Butch üzerine bir bahis oynamış, Butch maçı kaybetmesi gerektiği halde vaadini yerine getirmemiştir. Ve Marcellus'un karısına göz kulak olan Vincent'ın bir diğer görevi de Butch'ı yakalamaktır. Bu bölümde özellikle,Bruce Willis'in babası Capt. Koons olarak ona nasihat veren Christopher Walken'ın kameraya karşı yaptığı "speech" ikonik sahneler arasındadır.

Üçüncü ve son hikayede ise, Tarantino'nun canlandırdığı Jimmy'yle tanışıyoruz. Anlatılansa, Vincent Vega ile partneri Jules Winnfield ( Samuel L. Jackson ) , yanlışlıkla öldürdükleri çalışma arkadaşlarının ardındaki kanları, lekeleri yok etme çabaları... Jules'ın bir ahbabı olan Jimmy, onlara bu konuda yardımcı olur. Burada devreye "cleaner" olarak The Wolf karakteri ile Harvey Keitel girer. İki kafadar yeniden sokağa çıkıp, kafeye oturduklarında, film başladığı noktaya dönmüştür artık ve soygun yapmanın ne denli kolay olduğunu konuşan çift, bu düşüncelerini hayata geçirmişlerdir...

(http://www.joshuabudich.com/wp-content/uploads/2011/05/JoshuaBudich_PulpFiction.jpg)

Olaylar ve insan ilişkilerinin iç içe geçtiği "Ucuz Roman", başta En İyi Film, Yönetmen, Özgün Senaryo, Erkek Oyuncu, Yardımcı Erkek Oyuncu, Yardımcı Kadın Oyuncu, Kurgu dallarında Oscar'a aday gösterilmiş ve yalnızca Özgün Senaryo dalında bu ödülü almıştı... Aynı zamanda Cannes Film festivalinde en iyi film olarak Altın Palmiye "Palm D'Or", Altın Küre ve Bafta'da ise en iyi senaryo ve yard. erkek oyuncu ( Samuel L. Jackson ) ödüllerini de almıştır.

Grease'den sonra yaklaşık 20 sene boyunca düşüşe geçen John Travolta'nın küllerinden doğmasını sağlayıp en çok kazanan aktörler listesine girmesini sağlayan Tarantino, aynı zamanda Rezervuar Köpekleri'nden sonra yakşalık 8 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen Pulp Fictiom ile rüştünü ispatlayı, yaşayan en yetenekli yönetmenler arasına girmeyi başarmıştır.

Film aynı zamanda rüya gibi bir soundtrack çıkartmış, çoğu eski parçalar olmasına rağmen yeniden gündeme oturmuş ve Tarantino sineması gibi, Tarantino müzikleri şeklinde bir kavram da oluşmuştur.
Başlık: Ynt: Sinema Yazılarım - 2 ..::PULP FICTION::..
Gönderen: V - 27 Kasım, 2014, 20:07:49
Gerçek bir başyapıt.Henüz izlemeyen varsa kayıptadır.Travolta'nın döndüğü, Samuel.L. Jackson ve Uma Thurman'nın sınıf atladıkları filmdir..

Tanıtım için teşekkürler üstat..
Başlık: Ynt: Sinema Yazılarım - 2 ..::PULP FICTION::..
Gönderen: Mrtekin - 27 Kasım, 2014, 23:38:58
Uma Thurman Kill Bill ile sınıf atlar, bence :)

Tanıtım çok güzel, teşekkürler.
Başlık: Ynt: Sinema Yazılarım - 2 ..::PULP FICTION::..
Gönderen: yunusmeyra - 27 Kasım, 2014, 23:50:48
üstad iyi gidiyor..tam bizim kuşağın sinematek'i ;)
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: hanac - 02 Aralık, 2014, 19:37:32
Tekrar tekrar izlenen çok güzel filmler.

Bir çok sahnede Muhammet Ali'den esinlenmeler vardır.

Oscar töreninde Sly ve Ali'nin boks şovları da unutulmazdır.

https://www.youtube.com/watch?v=vjK3gZxjscM
Başlık: Ynt: Sinema Yazılarım - 2 ..::PULP FICTION::..
Gönderen: hanac - 02 Aralık, 2014, 19:41:50
Yine çok güzel bir tanıtım olmuş.

Gaza geldim bir daha izleyeyim.

Sırada hangi filmin tanıtımı var ?  :)
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: kadri kerem - 03 Aralık, 2014, 00:40:53
Şu sahneye bayılıyorum:  ;)

Rocky 4 No Easy Way Out Scene (Türkçe altyazılı)

https://www.youtube.com/watch?v=S5t7riHKhy8
Başlık: Ynt: Sinema yazılarım - 1 : ..::ROCKY::..
Gönderen: Mrtekin - 15 Aralık, 2014, 10:04:07
Rocky'nin müzikalı da yapılmış.

Buyrun soundtracki:

http://www.idefix.com/muzik/rocky-broadway-various-artists/tanim.asp?sid=UWGXKSSXKB1BG4PX8R27

Çok güzel. Pazartesi sabahları uyanmak için bire bir...
Başlık: Sinema Tarihinin En Müthiş Bar Sahnesi - Hell's Club -
Gönderen: kalidor - 09 Eylül, 2015, 09:15:45
Bir çok ünlü karakterlerin bir araya getirildiği, hayali bir yer, muhteşem bir kurgu. Muhakkak izleyin  :)

https://www.youtube.com/watch?v=YQlgZvhi10w

Başlık: Ynt: Sinema Tarihinin En Müthiş Bar Sahnesi - Hell's Club -
Gönderen: V - 09 Eylül, 2015, 10:38:00
Güzel kurgu. Stay' Alive harika seçim.80'leri deli dolu ve çılgınca yaşayanlar için..
Başlık: Ynt: Sinema Tarihinin En Müthiş Bar Sahnesi - Hell's Club -
Gönderen: kalidor - 09 Eylül, 2015, 16:07:05
80'leri deli dolu, çılgınca ve bir Yaşar Alptekin fütursuzluğuyla yaşayanlar için...
Başlık: Ynt: Sinema Tarihinin En Müthiş Bar Sahnesi - Hell's Club -
Gönderen: kedidiro - 09 Eylül, 2015, 22:06:37
   29 farklı filmden nefis bir kurgu... Bu fimlerin hiçbirini izlememiş birine ??? tek bir filmden bir bölüm diye izletseniz montaj olduğunu anlayamaz...
Başlık: Ynt: Sinema Tarihinin En Müthiş Bar Sahnesi - Hell's Club -
Gönderen: Mrtekin - 10 Eylül, 2015, 03:56:00
John Travolta ne dansederdi yaw, özlemişim.

Seçilen filmler çok sağlam, aynen :)
Başlık: Hayal Perdesi
Gönderen: Levent Suberk - 22 Mayıs, 2017, 22:03:11
Hayal Perdesi'nin son sayısında birbirinden ilginç yazılar var. Örneğin Şaban karakteri 50'li yıllarda, Kemal Sunal'dan önce başlamış ve Şaban karakterini Münir Özkul da canlandırmış. Bilmediğim bir şeydi.

Dergi internette'de satılıyor.

http://www.hayalperdesi.net/haber/kitapdergi/3382-18-hayal-perdesinin-58-sayisi-raflarda.aspx
Başlık: ROMA
Gönderen: ZGeralt - 17 Aralık, 2018, 10:55:04
Roma , Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron'un 2018 yapımı filmi. Film bir Netflix prodüksiyonu olmakla birlikte sinema salonlarında da gösterime sokuldu. Ben filmi Netflix'te izledim.

(https://farm5.staticflickr.com/4848/44533368250_af96b88532_z.jpg)

Öncelikle bakış açımı anlatabilmek için biraz kendimden bahsetmem gerekli. Kesinlikle bir "sinefil" değilim. Uzun yıllardır bir günlük gibi İMDB kullanıyorum, hem filmlere verdiğim notlar ile hangi filmleri izlediğimin çetelesini tutmuş oluyorum hem de bir filmi uzun bir aradan sonra tekrar izlediğimde bende bıraktığı izlenimi karşılaştırma imkanım oluyor. İMDB listeme baktığımda 1000'in üzerinde filmi puanladığımı görüyorum, muhakkak arada kaçanlar vardır, yani ortalama üstü bir izleyiciyim ve kesinlikle herhangi bir  "uzmanlık" iddiam yok .

Sinemanın bir sanat dalı olduğu aşikar olmakla birlikte bu çapta büyümesinin ve dev bir sektör haline gelmesinin kaynağının  bir "eğlence"  halini almış olmasına bağlıyorum. Dolayısıyla bir filmi "ticari" olduğu için  eleştirmek bana son derece saçma geliyor, harcanan binlerce hatta milyonlarca doların karşılığını alamadıktan sonra kim film çekmeye devam edebilir ki ?  Bunu belirli standartlara oturtan ve ne kadar eleştirsek  hatta zaman zaman bu kadar da olmaz desek de "Hollywood" 'un sinemanın bugünkü büyüklüğünde aslan payına sahip olduğunu yadsımak bana mantıklı gelmiyor. O yüzden her filmi türüne ve bize vadettiklerine göre ele alıp, değerlendirmeyi ona göre yapmanın doğru olduğunu düşünüyorum.

Uzatmayayım, film internette takip edebildiğim kadarıyla, büyük övgüler ve altın aslan dahil hatırı sayılır ödüller aldı. Ben de büyük bir merakla oturdum ekranın karşısına.

Hikaye 1970'lerin başında Mexico City'de varlıklı ailelerin oturduğu Roma semtinde , bir doktor ve ailesinin hizmetçilerinden biri olan Cleo'yu konu alıyor. Cleo , yanında çalıştığı ailenin çocuklarına bağlı, Meksika yerlisi genç bir kız.
Film Cleo'nun özel hayatında ve evin içindeki gelişmelerle ilerlerken bir yandan da dönemin Meksika'sının toplumsal hayatını da arka planda - fazla derinlere inmeden - işliyor.

Tam anlamıyla bir karşıtlıklar filmi olan Roma'da temel karşıtlık kadın-erkek olarak ele alınmış ancak ırksal karşıtlık (hizmetçilerin hepsi yerli) , sınıfsal karşıtlık( ev sahibi-hizmetçi),  siyasi karşıtlık (göstericiler –onlara saldıranlar)  da filmin değindiği noktaları oluşturuyor.  Roma'nın görece varlıklı bir semt olduğu bu coğrafyada fakir semtlerin asfalt yola bile sahip olmayan sefalet yuvaları olması gizlenmemiş. Ama filmin temel vurgusu da bu değil, kadın-erkek çatışması dışındaki tüm diğer konular Cleo ve ev ahalisinin yaşadıklarının arka planını oluşturuyor.

Siyah-beyaz olan film adeta bir görsel şölen sunuyor, tek plan çekimler ve yönetmenin teknik açıdan son derece özenli çalışması gerçekten Rönesans tablosunu andıran sahneler izlememizi sağlıyor.  Oyunculuklar, ses ve diğer bütün detayların oldukça tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Ancak, işte burada benim için koca bir ancak var. Yönetmen muazzam sahneler yakalamış, kesinlikle doğru hatta film muazzam tabloların belirli aralıklarla önümüze sunulması halini almış. Gerçekten insana dokunmayı başaran, etkileyici sahneler mevcut. Ancak bu sahnelerin oluşmasına giden süreç oldukça sorunlu. Ağır filmleri izlemekten çekinmememe rağmen bazı yerlerde "ileri sarmamak" için kendimi zor tuttum. Cleo'nun merdivenlerden yukarı çıkması 30 saniye sürüyor ve sahne bitiyor başka bir güne geçiyoruz. Neden 5 saniye de bitmiyor ?
Yönetmen estetik açıdan yakaladığı bu noktayı , yani becerisini her fırsatta tekrar tekrar bize göstermek istediği için mi acaba diye düşünmeden edemedim. 135 dakika olan filmden 20-25 dakikayı çıkarsak, filmde herhangi bir kayıp, bir  anlaşılmazlık veya bir eksiklik olmayacağını düşünüyorum.  Bu da filmin kurgusunu sorunlu yapıyor benim gözümde ve hatta yer yer  "oldukça sıkıcı" hale geliyor.

Filmin anlattığı hikaye de film bittikten sonra üzerine fazlaca düşündürtecek bir hikaye değil, çatışmalara parmak basmış ancak bastığı gibi orada bırakmış, filmin zaten öyle büyük bir söylemi ve  iddiası yok, çok kişisel öğeler barındıran bir film izlenimi bıraktı bende, bütün o toplumsal arka plana rağmen...

Sonuç olarak iyi bir film var karşımızda ama bu denli "ses getiren" bir yapım olmadığını düşünüyorum, bir film ne kadar ağır olursa olsun bende "sıkılmışlık" hissi uyandırmamalı diye düşünüyorum ve tabi ki bu benim bakış açımı yansıtıyor sadece. Benzer duyguları "Birdman" ve "Kelekbekler" filminde de yaşadım, onlar da kötü değiller ancak fazla abartıldıklarını düşünüyorum.

Filmin güncel İMDB puanı 8.5 /10 , benim puanım ise 8/10.

İyi seyirler 
Başlık: Ynt: ROMA
Gönderen: sefik - 18 Aralık, 2018, 05:58:39
Her ne kadar bazı eleştirmenlere göre son 10 yılın en iyi filmi olsa da ben o kadar ileri gitmeden 2018'in en iyi filmi olduğunu düşünüyorum. Film aslında gerçekten kişisel bir film, yönetmenin kendi hikayesi de diyebiliriz. Filmin içindeki bütün hikayeler Cuaron'un kendi yaşadıkları olmasa da çocukluğunda evinde, çevresinde ve ülkesinde yaşananları  anlatmış. Tabii ülkede yaşananları sadece background yaparak. Yine de filmin en vurucu iki olayından birinin ülkede yaşananlarla direk bağlantılı olması gücünü arttırıyor. Cleo 'nun merdivenlerden yavaş çıkması bile sanırım kendisinin o dönemki hizmetçileri Lipo'yu ki filmin sonunda filmi ona adadığını görüyoruz, kendi gördüğü açıdan görmemizi istemesi. Tıpkı hizmetçiler konuşurken ne konuştun, ne söyledin demesi gibi. Altyazısız izliyoruz ki çocuğun bakış açısından görelim.  Siyah beyaz olmasının etkiyi çok arttırdığını düşündüğüm gibi, sinema tarihinin en iyi sahnelerinden ikisine de ev sahipliği yaptığını düşünüyorum filmin. Spoiler olmaması açısından yazmam doğru olmayacaktır tabii .
İzlemesi herkes için kolay olmayacak bir film ama Cleo gibi büyük ihtimal sinema tarihinde yerini şimdiden almış bir karakteri görmek için bile izlenmeli.
Başlık: Ynt: ROMA
Gönderen: ZGeralt - 10 Ocak, 2019, 11:52:15
Filmi izlememin üzerinden bir ay geçti yaklaşık ve alakasız yerlerde karşıma çıkan görüntüler sonrasında filmden bir çok sahnenin zihnimde canlandığını farkettim. Zaman zaman üzerine düşündüğüm de oldu. En nihayetinde bir görsel sanat olan sinemanın bunu yapması bence başarıdır. Pek huyum olmamasına rağmen , mevcut eleştirilerim geçerli olmak üzere, filme verdiğim puanı 8 olarak revize ediyorum.

Filmde yer alan 2-3 sahne bir kaç dakika önce izlemişim gibi berrak bir şekilde zihnimde hala. Hakkını yemişim gibi hissettirdi :)
Başlık: Ennio Morricone
Gönderen: Mrtekin - 06 Temmuz, 2020, 21:25:56
Bu büyük besteci, 91 yaşında, hayatını kaybetti. Yaşarken besteleri ile "ölümsüz" olmayı başarmış nadir sanatçılardandı. Toprağı bol olsun.

Kendisi en son "Hateful Eight"'e yaptığı müziklerle, Oscar ödülü almıştı. Sinema ve müzik, dahi bir yeteneğini kaybetti.
Başlık: Ynt: Ennio Morricone
Gönderen: hanac - 07 Temmuz, 2020, 08:02:42
Toprağı bol olsun.
Başlık: Ynt: Sinema Yazıları
Gönderen: kedidiro - 28 Ağustos, 2020, 20:03:09
Origenes secretos;
Bu iletiyi belki çizgi roman temalı filmler başlığınız varsa oraya yazmam gerekirdi. Bulamadım. Ayrıca yeni bir başlık ta açmak istemedim... Netflix ispanyol yapımı bu sevimli filmle biz çizgi roman severlere güzel bir armağan veriyor... Temel konu çok klişe görünse de devamı her sinemasever çizgi roman okuruna keyifli dakikalar vadediyor... Şehre yeni atanan idealist dedektifimiz kendini bir seri cinayet soruşturmasının ortasında bulur. Kurbanlarını popüler çizgi roman kahramanlarının orjin hikayelerine bağlayacak şekilde öldüren kahraman cesetlerin yanına ilgili sayıların da numarasını bırakmaktadır. Çizgi roman sevmeyen, kahramanlara inanmayan dedektifimiz mecburen bir çizgi roman düşkünü ile işbirliği yapmak zorunda kalır... Bu uyumsuz ikili cosplay meraklısı güzel cinayet büro amirini de yanlarına alarak katilin peşine düşer..
  Çizgi roman, fantastik filmler, anime ve manga dünyasına atiflarla dolu bu filmdeki bazı tipler size çok tanıdık gelebilir...
  Bence ayağı yere basan bir temele sahip, hikayesi zaman zaman mantık boşlukları içerse de sağlam, oyunculukları ise idare eder seviyede güzel bir filmle karşı karşıyayız... Ilerde çizgi roman sinema ilişkisine dair konuşulduğunda hatırlanacak bir film olduğunu düşünüyorum. Altın madalyoncular ise genelde sevecektir zannımca...