Hep fantastik dizilerden mi bahsedeceğiz, içimden geldi bu sefer yeni başlayan, hem de Türk yapımı olan bir komedi dizisinden bahsedeceğim: "Yalan Dünya"
(http://i.imgur.com/YTyqp.png)
Zamanında Avrupa Yakasının da sıkı bir takipçisi olarak dizinin ilk iki bölümünü seyrettim ve hoşuma gitti. Nihayet Behzat Ç'nin yanında komedi olarak da bir Türk yapımı seçeneğim oldu.
Karakterlerin çoğunu beğendim ama sahneleri az olmasına karşın en çok Çağatay-Tufan ikilisine güldüm.
(http://i.imgur.com/pwxrI.png)
Gülse Birsel senaryoda yine başarılı. İlerleyen bölümlerde oyuncular karakterleri oturttukça daha da iyi olacağını tahmin ediyorum.
Nil Karaibrahimgil müzikleri de diziye yakışmış.
Setlerin genişliği ve figürasyonun bol kullanımı da diziye diğerlerinden farklı bir hava katıyor.
(http://i.imgur.com/Kcjw9.png)
Dizinin ana sokaklarından birisine "Gazanfer Özcan" sokağı adı verilmesi de önemli bir vefa örneğiydi. Hiçbir belediyenin yapmadığı ama çoktan yapılmış olması gereken bir davranış, dizi yoluyla da olsa gerçekleştirilmiş oldu. Bazen "Yalan Dünyalar" sahicilerinden çok daha vefalı ve değerli olabiliyormuş demek ki...
(http://i.imgur.com/woG4Q.jpg)
İlk bölümün sonlarına doğru oyuncu oldukları için kendilerini beğenmeyen muhafazakar ailenin binbir türlü dolap çeviren düzenbaz damadına Bora'nın söylediği şu laf tam yerini buluyordu: "Bakma, biz iyi insanlarız aslında, birbirimize benziyoruz. Ablamlar kameraya oynuyor, sen kamerasız oynuyorsun..."
Kuruntu ailesi, Bizimkiler, ya da Avrupa Yakası dizileri hoşunuza gittiyse bunu da muhtemelen seversiniz. Cuma günleri saat 20.00'da Kanal D'de yayınlanıyor.
(http://i.imgur.com/Zm8n6.png)
(http://i.imgur.com/wj4rI.png)
(http://i.imgur.com/anbNo.png)
Birkaç bölüm sonunda Cuma akşamlarının merakla beklenen dizisi oldu bile.
Biz de ailecek sıkı takipçiyiz. Bu cuma ne yazıkki tekrar bölüm gösterdiler. Yalnız bu dizi reklam da rekor kırıyor. A101, Saray Halı vb onlarca reklam.
Son bölümde güzel bir ayrıntı vardı fark ettinizmi Denizin(Gülse Birsel) kardeşi Gerekli Şeylerin yayınladığı Joker çizgi romanını okuyordu.
Alıntı yapılan: kandorlu - 01 Mayıs, 2012, 23:23:50
Son bölümde güzel bir ayrıntı vardı fark ettinizmi Denizin(Gülse Birsel) kardeşi Gerekli Şeylerin yayınladığı Joker çizgi romanını okuyordu.
evet farkettim onu. daha bi çok sevdim onu görünce ;D
sinemada ve televizyonda bir türlü istediği patlamayı yapamamış üç kafadarın bol geyikli, enterasan müzikli ve kesinlikle farklı hikayesi... en iyi çalgı çengi isimli harika angara komedisinden hatırlayabileceğiniz ahmet kural ve murat cemcir'in yanlarında sadi celil cengiz'i aldıkları ve kendilerini oynadıkları bu komediye perşembe geceleri bir şans verin...özellikle behzat ç.'yi ve leyla ile mecnun'u sevenlerin beğeneceği yüzde yüz...
Bu akşamki bölüm gerçekten süperdi. Gülmekten karnıma ağrılar girdi. Dizi hiçbirşey ve herşey hakkında, absürd ve bir o kadar da komik. TRT1 de pazartesi akşamları yayınlanıyor, bir şans verin derim :D :D
Oyuncular
Ahmet Mümtaz Taylan, Ali Atay, Köksal Engür, Serkan Keskin, Mehmet Usta, Osman Sonant, İştar Gökseven, Ayşe Selen, Ege Tanman, Cengiz Bozkurt, İpek Türktan, Güliz Gençoğlu, Nalan Kuruçim, Berk Sarıbay
Yönetmen: Onur Ünlü
Senaryo: Burak Aksak
[IMG]http://imageshack.us/a/img198/5571/54728876.jpg[/img]
[IMG]http://imageshack.us/a/img822/1246/leylailemecnunkarma.jpg[/img]
Yanlışsam düzeltin ama bana Kurtlar Vadisindeki Poyraz karakteri Nick Fury' i anımsattı. Özellikle 1602 ' deki halini. Bir esinlenme olmuş gibi. Bakalım siz benzetecek misiniz?
[IMG]http://img10.imageshack.us/img10/3579/i5083.jpg[/img] (http://imageshack.us/photo/my-images/10/i5083.jpg/)
[IMG]http://img836.imageshack.us/img836/912/1602color.jpg[/img] (http://imageshack.us/photo/my-images/836/1602color.jpg/)
[IMG]http://img818.imageshack.us/img818/9315/nickfuryoriginal.jpg[/img] (http://imageshack.us/photo/my-images/818/nickfuryoriginal.jpg/)
[IMG]http://img819.imageshack.us/img819/2631/46712927.jpg[/img] (http://imageshack.us/photo/my-images/819/46712927.jpg/)
Çok alakası yok ama dizinin yönetmeni Onur Ünlü Altın Portakal aldı İtirazım Var filmiyle . Dizinin İsmail abisi Serkan Keskin ise yine aynı filmle en iyi erkek oyuncu seçildi. Çok başarılı bir film . Onur Ünlü'nün başyapıtı ise Sen Aydınlatırsın Geceyi . Olur da bulursanız mutlaka izleyin , çizgiroman tadında bir film.
Leyla ile Mecnuna gelirsek , birçok kişinin farkında olmadığı ve bu sebeple çok şey kaçırdığı bir efsane.
Benim izlemeye başladığım ilk Türk dizisi olan Filinta aynı zamanda izlediğim en iyi dizi. Filinta, tür olarak bir dönem polisiyesi. Bu döneminde kendi tarihimizde olması ayrı bir güzel.
Buraya gelip bu diziyi yazmamım asıl nedeni Filinta'nın aynı zamanda çizgi romansal bir dizi olması.
Dizide o dönemlerde olan petrol haritaları, ilk bankanın kurulması, İstanbulun sırları, savaş çıkarma planları, banker çekişmeleri gibi derin olayların anlatıldığı dizide her bölümde Galata'yı karıştıran acayip karakterlerde çıkıyor. Örneğin bir bölüm kovboy, bir bölümde maske takıp damdan dama atlayan bir hırsız, snipercı, bombacı, kimseye gözükmeden tek tek herkesi avlayan süikastçı vs... Böyle güçlü düşmanların yanı sıra zeka oyunlarında olduğu bir polisi Filinta.
Ülkemizden çıkan böyle müthiş bir eseri izleyin, izlettirin.
Aşağıdan bölüm fragmanlarını izleyerek dizinin ne kadar kaliteli olduğnu görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=nTg69Sl9iCY&list=PLwu09ODaKT2-Co2Ue5uyuWYkv2lRmKfC3&index=8
Diziden bir kaç resim.
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpa1/v/t1.0-9/10646776_325520747650753_6596869471108000056_n.jpg?oh=560333177752a948efa26e88fcad7586&oe=5592B4BA&__gda__=1435772674_b7cfcf8d440b104e5b16f8b39fd08de1)
(https://scontent-cdg.xx.fbcdn.net/hphotos-xaf1/v/t1.0-9/10806464_323009837901844_6691196260752335923_n.jpg?oh=11dfc65f3f9c12909bf9ee6eb70cff2b&oe=554A07E8)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpa1/v/t1.0-9/10942746_326574070878754_895636680728249170_n.jpg?oh=fa42c83d05a3288f0854061545dbe775&oe=5548CFA4&__gda__=1435239065_992eafdb75ee44d378a062c9fff50d67)
(https://scontent-cdg.xx.fbcdn.net/hphotos-xfp1/v/t1.0-9/10968568_330691547133673_4791296032283068375_n.jpg?oh=0efbffdd4744b0cb7f17ffa567e35fbf&oe=554A42FF)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpf1/v/t1.0-9/10987689_332132940322867_1905569042034983874_n.jpg?oh=bdce362a7adccfeac8c72f348b88fe8b&oe=557EB3F3&__gda__=1435820441_8bd321e763bce61b276993af7b44be6a)
Bir çok arkadaşım bu diziyi övdü biri de haysat (Ne demekse)
Seyredeceğim bu gazla.
Bir dizi kurdu olarak listeme aldım 2 tane yerli dizi seyrediyorum bu da 3. olacak ama internetten takip edebilirim
Alıntı yapılan: Draka - 03 Mart, 2015, 17:03:53
Benim izlemeye başladığım ilk Türk dizisi olan Filinta aynı zamanda izlediğim en iyi dizi. Filinta, tür olarak bir dönem polisiyesi. Bu döneminde kendi tarihimizde olması ayrı bir güzel.
Buraya gelip bu diziyi yazmamım asıl nedeni Filinta'nın aynı zamanda çizgi romansal bir dizi olması.
Dizide o dönemlerde olan petrol haritaları, ilk bankanın kurulması, İstanbulun sırları, savaş çıkarma planları, banker çekişmeleri gibi derin olayların anlatıldığı dizide her bölümde Galata'yı karıştıran acayip karakterlerde çıkıyor. Örneğin bir bölüm kovboy, bir bölümde maske takıp damdan dama atlayan bir hırsız, snipercı, bombacı, kimseye gözükmeden tek tek herkesi avlayan süikastçı vs... Böyle güçlü düşmanların yanı sıra zeka oyunlarında olduğu bir polisi Filinta.
Ülkemizden çıkan böyle müthiş bir eseri izleyin, izlettirin.
Aşağıdan bölüm fragmanlarını izleyerek dizinin ne kadar kaliteli olduğnu görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=nTg69Sl9iCY&list=PLwu09ODaKT2-Co2Ue5uyuWYkv2lRmKfC3&index=8
Yukarıda yazılan tüm övgüleri hak eden bir dizi.
Osmanlının üzerine oynanan oyunları ustalıkla anlatıyor.
Karekterler çok iyi hazırlanmış. Her bölümde ana hikayenin içine farklı cinayetler eklenerek heyecan hep üst seviyede tutulmuş.
Behzat Ç. ( Bir Ankara Polisiyesi ) nden sonra keyif alarak seyrediğim bir dizi.
(https://farm6.staticflickr.com/5729/22795885982_7e8418d907_o.jpg)
Metin, Ali, Feyyza. Yok yanlış yazmadık. Koyu Beşiktaşlı emekli mühendis Tahsin Bey efsane üçlüyü yaşatmak için ilk iki çocuğuna Metin ve Ali ismini verir. 3. çocukları kız olunca onun adı da Feyyza oluverir.
Babalarının zoruyla, kollarında bir altın bilezikleri olsun diye, yazları su tesisatçısında çıraklık yapan Metin ile Ali, okuyamayınca gerçekten tesisatçı olup çıkarlar. Ancak onların hamurunda başka bir şeyler vardır.
Feyyza'nın eline bakan, eve para getirmeyen ikili dünyaya barış ve mutluluk getireceklerine inanmaktadırlar. Kimsenin ciddiye almadıkları icatlarının gerçekten çalışıyor olması, hayatlarındaki tüm dengeyi değiştirir..
Az önce 14. bölümü bitirdim, şimdiye kadar hep güldüren dizi bu bölümde oldukça duygulandırdı, hüzünlendirdi. Klasik yerli dizilerimizden çok daha kaliteli bir dizi, en azından şimdiye kadar izlediğim kısmı.
Yillardir Turk dizisi izlemiyorum, Kardes Payi'ni ise cok duyup en sonunda izleme karari almistim ve kesinlikle pisman olmadim. Asiri komik, absurd espri tarzini cok begendim bir dizi. Yazarlarin 80'li yillarda buyudukleri cok bariz, senaryoda yeri gelince Ninja Kaplumbagalar'a bile referans veriyorlar.
Ve evet, her bölumde cok gulduren bu dizinin 14. bölumunde 1 saat boyunca hungur hungur aglamistim.
Izlemeyen varsa mutlaka bi göz atsin.
Muhteşem başlayarak, vasat bir 2. sezon nedeniyle erkenden final yapan dizi...
İşler Güçler'de de aynısı oldu, bunda da aynısı oldu, iyi başlayıp sonunu bir türlü getiremiyorlar, sanırım sıkılıyorlar mı zorunluluk mu oluyor bilmiyorum. Her ikisi de çok iyi ilerlerken garip yerlere yönelmişti, yeni bir diziyle gelirler tekrar umarım :)
İlk sezonu bitirdim. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Son bölümlerde Sadi Celil'in de konuk olduğu paralel evrenler temalı bölümü beğendim en çok. Sezon finalinde ise konuk oyuncu kadrosu oldukça genişti (Rasim Öztekin, Oktay Kaynarca, Hayko Cepkin ve Manga grubu).
2. sezondan 5 bölüm izledim şimdiye kadar, ilk sezonu aratıyor maalesef. Yine güldürüyor ama o ilk sezondaki kendine has havası kayboldu bu sezonda.
Diziyi bitirdim. O kadar harika bir ilk sezon sonrası, 2. sezon ziyadesiyle kötü kaldı bence. Yine de şuan tvde yayınlanan yerli dizilerimizin büyük çoğunluğundan iyidir.
İlk sezonu bitirdim ve beklediğimden çok daha keyifli idi. Bölümler ilerledikçe herşey daha iyi oldu zaten. Ben 2. sezonda açılmasını bekliyordum ama ilk sezondan istediğim seviyeye gelince sonrası için de beklentimi yükselttiler. 17. bölümde İsmail Abi ağlatacaktı neredeyse.
2.sezonu izliyorum. İsmail adamım.
2. sezonu izliyorum -gerçi birkaç gündür ara verdim- sezonun 4. bölümü (totalde 24. bölüm) muhteşemdi. Yazının bundan sonraki kısmı bölüm hakkında spoiler içerir!
Mecnun'un beynine yolculuk yaptıklarında, İskender'in yansımasının sultan olması, Yavuz'un takım elbiseli beyefendi, Zeynep'in melek, Erdal Bakkal'ın tuzluk olması. Mecnun'un kalbi durmak üzereyken, beyinde yıkım başlamışken İsmail'e "sen git abi" demesi ama İsmail'in "ya senle beraber gideriz ya ben de kalırım burda senle" demesi, ve sonunda ikna olup Mecnun'un beynine yolculuğa çıkan Leyla'nın yansımasının Mecnun olması. Bunlar çok çok güzel detaylardı. İzlerken dedim bu dizi gerçekten bu ülkeye fazla, mevcut tv yayınları göz önüne alındığında. Keşke böyle kaliteli işler daha çok çıksa sinemamızdan ve tvlerimizden. Hala izlememiş olanlara vakit kaybetmeden izlemeye başlamalarını tavsiye ederim.
3. sezonun ve dizinin sonuna geliyorum yavaş yavaş. Kah güldürüp kah hüzünlendirmeye devam ediyorlar. Kaldı 14 bölüm. İlk kez 90. bölümde çalan "Yokluğunda" parçasını da buraya bırakayım: https://www.youtube.com/watch?v=49Kh1mS4Fhs
Geçen hafta diziyi bitirdim. Keşke başka kanalda devam etme veya bir filmle falan final yapma şansları olsaydı. 3. sezonun ortalarından itibaren zaman zaman sıkıldığımı itiraf etmeliyim, ama bölümler 1 saat civarında gitse ve sezonlar 40 küsür bölüme çıkmasa bu dizi kesinlikle daha iş yapardı. Buruk bir veda oldu kısacası. Bu hafta Ben de Özledim'i izlemeye başladım, lakin aynı tadı vermiyor haliyle.
(https://farm5.staticflickr.com/4328/35875303951_bcfe41e09d_b.jpg)
Ben de Özledim, efLAtunfilm tarafından yapılıp Star TV'de yayınlanan absürt komedi türündeki Türk televizyon dizisi. Başrollerini Ali Atay, Serkan Keskin ve Osman Sonant'ın paylaştığı, oyuncuların, yayından kaldırılan ve 3 sezon boyunca TRT'de yayınlanan fenomen dizi Leyla ile Mecnun'dan sonra yaşadıklarını anlatır.
Leyla ile Mecnun dizisi ani bir kararla yayından kalkınca, dizinin yapımcılarından Funda ve yönetmen Onur durumu oyunculara açıklar. Bütün dizi ekibi işsiz kalmıştır. İşi ve birbirleriyle çalışmayı seven ekip durumu kabullenmekte güçlük yaşar. Ali, canlandırdığı Mecnun karakterinin etkisinden bir türlü kurtulamamaktadır. Serkan'ın bir yanı hâlâ "İsmail Abi"dir. Evli ve bir çocuk babası Osman ise dizideki karakteri Yavuz gibi bütün vaktini arkadaşlarıyla geçirmektedir. Cengiz herkesin gözünde hâlâ Erdal Bakkal'dır. Ahmet, tıpkı İskender gibi bütün ekibin babası konumundadır. Kimse rolünden tam olarak çıkamamıştır ve her biri gündelik hayata adapte olmakta zorluk çekmektedir. Oyuncular Leyla ile Mecnun'un senaristi Burak'a giderek yeni bir dizi yazmasını isterler. Üç yıldır aynı diziyi yazmakta olan Burak'ın yeni bir proje üzerinde düşünecek vakti olmamıştır. Herkes kara kara ne yapacağını düşünmeye başlar.
Diziyi bugün bitirdim, Leyla ile Mecnun'un yerini kesinlikle tutmaz bence. Onun kadar olmasa da güldürdü yine. Dizide en çok Nadir Sarıbacak'ın performansını beğendim, rolünü çok iyi oynamış. Zaten diziyi de o dahil olmadan önce ve sonra olarak 2 bölüme ayırabiliriz, onun karakteri ve han diziye dahil olduktan sonra bayağı değişiyor dizi.
(https://farm1.staticflickr.com/848/41821111190_0b8758dbaa_c.jpg)
Beş parmağın beşi bir olur mu? Olmaz. Bu beş kardeşin de biri, bir diğerine en ufak bir şekilde benzemiyor. Sait, Nazım, Turgut, Orhan ve Aziz. Bu şahsına münhasır beş kişiyi ayrılmaz biçimde bağlayan tek bir şey var: "Sarsılmaz bir aile" olmaları. Beş kardeşten müteşekkil bu aile, eski bir mahallede,dededen kalma ahşap birkonakta bir arada yaşıyorlar. Kardeşlerin en büyüğü, Sait, depremde anne ve babalarını kaybettiklerinden beri ailenin babası gibi. Tüm kardeşleri, her türlü zorluğa rağmen bir arada tutmayı başarmış. Mahalledeki balıkçısından kazandıklarıyla onları yedirmiş, içirmiş, okutmuş yıllardır. Her başları sıkıştığında yanlarında bitmiş, her tökezlediklerinde elini uzatmış, her adımlarında korumuş kollamış sahip çıkmış. Duygusal gazeteci Nazım, mahallenin imamı Turgut, şarkıcılık hayalleri kuran bodyguard Orhan, at yarışı tutkunu havai Aziz. Şimdi artık koca koca adamlar olsalar da, kaç yaşına gelirlerse gelsinler, hepsi Sait'in çocuğu gibi ve hiçbiri, Sait'ten veya birbirlerinden ayrı bir yaşam sürmeyi hayal bile etmiyor. Ta ki, Sait bir gün kendi adına bir kararla çıkagelene kadar. Bu koca adamlar büyürken kendi de yaşlanmakta olan Sait, artık bir yuva kurmayı düşünmeye başlar ve kardeşlere evleneceğini açıklar.
Sait'in "yuvadan uçup gitmesi" kardeşleri altüst edecekse de, Sait, kararından emin. Mahallede annesi ve abisiyle yaşayan, Sait'e derin duygularla bağlı, temiz, sakin, dürüst bir kadın olan Canan'la evlenecek. Kardeşler, bu beklenmedik kararı kabullenmeye çalışırken -hatta çoğu düpedüz reddederken- Sait'in hayatı, durulacağı yerde gittikçe karışacak. Çünkü şimdi, yıllar evvel mahalleden ayrılan, Sait'in büyük aşkı Fahriye geri dönüyor.Şimdi bir yanında, geçmişten gelen büyük bir aşk yarası Fahriye; bir yanında, bugün ona huzurlu ve mutlu bir yuva vaadeden Canan. Sait, ne kadar kaçmaya çalışsa, sürekli bir girdaba kapılarak, bir aşk üçgeninin ortasında kalacak. Sait iki kadın arasında savrulurken, kardeşler de kendi küçük hayatları içinde hiç beklemedikleri yollara girecekler.
Nazım, basit bir Adliye haberi gibi gözüken bir boşanma davasının peşinde, başını türlü belaya sokacak. Tarık, iman dolu dünyasında kendi halinde yaşayıp giderken, hayatında ilk defa aşkla tanışacak. Orhan, şarkıcılık hayalleri kurarak bodyguardlık yaparken, tavernanın kapısından sahnesine doğru yol almaya çalışacak. Aziz, at yarışlarından ibaret dünyasından çıkıp, yavaş yavaş karanlık dünyaya teslim olacak.
Beş kardeşin bir küçük mahallede geçen hayat gailesi; içinde aile değerlerinin, kardeşliğin, aşkın, arkadaşlığın ve hayatın acı-tatlı sürprizlerinin barındığı, herkesin içinden bir hikaye.
Çok güzel diziydi ama erken bitirdiler.
Geçen günlerde araya sıkıştırıp tüm bölümlerini (4 sezon) izledim. 2000'li yılların başında genç bir avukat olduğum zamanlarda, Adana'ya gittiğim dönemlerde, anlatılan polisiye ve yeraltı vakalarının çok daha beter bir şekilde yaşandığına gayet yakınen tanık olduğum için, anlatılan hikayenin alt metninin ve gerçekle ilişkisinin gayet sağlam olduğunu söyleyebilirim.
Belirttiğim üzere, diziyi
; "müzikleri de dahil olmak üzere", gayet başarılı buluyorum. Amatör bir çalışmadan profesyonel çekim ile yürütülen bir diziye dönüşmek kolay değil. Hatta asıl Blu-Tv'ye geçtikten sonra hikaye ve kurgu kısmında biraz düşüş yaşansa da; finalleri ile herzaman durumu kurtarmayı bildi. Özellikle, hapishane raconu ve hesaplaşmaları, içerik ve kurgu açısından, Türkiye'de bir ilk.
4. sezonda; önemli dizi karakterlerinin ayrılması ile; geleceğini, farklı karakterler üzerine kurarak, diziye devam edileceği öngörülmekte. Öyle veya böyle, yeraltı dünyası, dinamik bir alan ve işin sonu ya hapis ya da mezar. Temiz bir çıkış yok denecek kadar az. Farklı karakterlerin
yükselmesi ve esas karakterlerde ölümlerin olması zaten kaçınılmaz. Bu bağlamda; senaristler, yeni karakterlerin üzerinde iyi çalışırlarsa, zeki ve plancı polislerin baskısı daha iyi hissettirilir, bu kapsamdaki zeka oyunları daha iyi anlatılır ve yerel ve uluslar arası suç trafiğine yan bağlantılar da kurulursa; dizi "fenomenliği"ni uzun bir süre boyunca devam ettirir.
Merak ettim acaba forumumuzda başlığı var mı diye arattım, varmış. ;D Az önce finalini yaptığım dizi. İlk sezonları seri izleyip 4. Sezonda hafiften beni bıktıran dizi 5. ve 6.sezonla beni yine içine aldı. Ama 6. ve final sezonu bence çok oldu bittiye geldi yine de güzeldi. YouTube'da başlayan bir işin adım adım büyümesi, sansürsüz bir şekilde sokak yaşantısı vs. bence iyi bir diziydi. Şimdi Behzat Ç yeni sezonu bekliyoruz.
Dizi "Su testisi su yolunda kırılır." tadında final yaptı. Ben de biraz finalin aceleye getirildiğini düşünsem de netice itibarı ile iyi bir iş çıkartıldığını söylemeliyim.
Aynı ekip yakında "Sokağın Çocukları" adlı yeni bir dizi ile ekranlara döneceklerini de müjdeledi. Hayırlısı diyelim.
https://www.google.com.tr/amp/s/haberport.com/amp/medya/sifir-birin-yapimcisindan-sokagin-cocuklari-dizisi-sokagin-cocuklari-ne-zaman-baslayacak-blutv-sokagin-cocuklari-dizisi-yayin-tarihi-h9013.html
Aslında bir Netflix dizileri başlığı açılsa daha mı iyi olur diye düşünürken, bu kadar da ayrıştırma yapmamayı daha uygun buldum ve Netflix'in son dizisi Atiye'yi burada anlatmaya çalışacağım.
Atiye genç bir ressam. Arada resim dersleri veriyor. Uzun zamandır süren ve ülkenin "sayılı" kişilerinden birinin oğlu ile bir ilişki yaşamakta. Çocukluğundan beri nedenini bilmese de bir şekli devamlı çizmekte (Netflix reklam kampanyası olarak İstanbul'da bu çizimi bir çok yerde kullandı) Sık sık kabuslar görmekte ve çizimlerinden oluşan sergisinin açılacağı gün yaşlı bir kadını görmeye başlıyor.
Bu sırada Şanlı Urfa Göbekli tepe kazılarında Atiye'nin çizdiği şekil ortaya çıkarılıyor. Atiye apar topar Göbekli Tepe'ye geliyor. Kazının başında bulunan arkeolog Erhan başta ona inanmıyor. Erhan'dan önce babası bu kazının başında imiş ama bir trafik kazasında Erhan'ın annesi ve kız kardeşi ile hayatlarını kaybetmiş. Ancak yaşanan olaylar Erhan'ın Atiye'ye inanmasına yol açarken, Atiye de bu gizemlerin içinde kendi yolculuğuna başlıyor.
Şu ana kadar beş bölümünü izledim ama Hakan faciasından sonra iyi bir dizi olmuş. Bir çok Türk dizisinden daha iyi. Senaryo güzel, oyunculuklarda bazen sırıtma var ama idare ediyor. Beren Saat yaşlanmış ama hala güzel. Kısaca bir dizi sever olarak beğenerek izliyorum. Hakan'dan sonra Netflix'teki Türk dizilerine ön yargı ile yaklaşanlara da bir şans verin diyorum.
Açıkçası Türk dizilerine karşı mesafeliyim. Son dönem İnternet dizilerinden Şahsiyet ve sonunda bence çuvallasalar da atmosferi sebebiyle bile izlenebilecek Bozkır dizilerinden sonra Atiye'ye de bir şans verdim. Anadolu mitolojisinden işte yok Kibele, yok tanrıçalar, yüzü dövmeli kadınlar, ışığın kızı vb pek hazzetmesem de İçerdiği gizemi, farklı bir villain karakter barındırmasını ve Mehmet Günsur'un oyunculuklarını beğendim. Yine de bazı karakterler sırıtıyor, bizden olmadıkları çok göze batıyor. Genel olarak tavsiye edilir.
Türk dizilerine genel olarak çok önyargılıyım. Yersiz bir önyargı olduğunu düşünmüyorum gerçi :)
Atiye'ye de bu önyargı ile başladım. İlk bölümün sonunda da açıkçası yine haklı çıktığımı düşündüm. Diyaloglar yapay, bazı oyuncular çok kötü vs.
İkinci bölümden sonra dizi toparladı, diyaloglar daha doğal hissettirmeye başladı. 5. bölüme kadar sıkılmadan izledim.
Ortalama bir Türk dizisinden iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Dünya standartlarında düşünürsek bile vasatı tutturuyor gibi geldi.
Bu arada bazı oyuncular çok kötü, ülkede binlerce oyuncu varken nasıl bu kadar kötülerini bulabiliyorlar bravo :) Sanırım bizim sektörde audition yok Amerika'daki gibi. Tanıdıkla veya öneri ile iş yapılıyor herhalde.
Genel kanının ve iddianın aksine ben yerli oyuncuların "iyi" olmadığını düşünüyorum. Elbette çok iyileri var, ustalar var ama oran olarak çok düşük.
Neyse bitince güncellerim :)