Altın Madalyon

Popüler Kültür => Sinema => Üyelerin İzledikleri, Önerdikleri ve Gömdükleri Fimler => Konuyu başlatan: dean - 19 Ağustos, 2013, 15:53:49

Başlık: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ağustos, 2013, 15:53:49
 Merhaba arkadaşlar. İlk önce neden böyle bir başlık açtığımdan bahsedim. Sinema paylaşımlarım hep güncel yada ileriye yönelikti. Eskiye yönelikte izlediğim filmleri paylaşmak istedim. Oldukça yüksek sayıda film izlemekteyim ve bunların hepsine tek tek başlık açsam anlamsız bir kalabalık yaratacaktım. Bende böyle bir başlık açıp izlediğim filmleri sıcağı sıcağına burada paylaşmak istiyorum. Bu başlıkta sedece ilk kez izlediğim değil. İkinci, üçüncü, onuncu, hatta yüzüncu kez izlediğim filmleride 9-10 cümle ile yorumlayacağım. (Evet yüz kereden fazla islediğim filmler var) Birazdan ilk film ile başlıyacağım. Sizlerde filmlerle ilgili yorumlarını esirgemezseniz sevinirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ağustos, 2013, 16:02:47
Godzilla

(http://dailygrindhouse.com/wp-content/uploads/2013/06/godzilla.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120685/?ref_=fn_al_tt_2 (http://www.imdb.com/title/tt0120685/?ref_=fn_al_tt_2)

  İlk film Godzilla. Maalesef bu bölüme beğenmediğim bir film ile başlamak zorunda kaldım zira en son izlediğim film bu. Bence filmin en büyük sıkıntısı kendisini hiçbir şekilde ciddiye almaması. Ortada aşırı ciddi bir olay var ama biz film boyu Matthew Broderick'in vıç vıç anlamsız orta son seviyesi aşk macerasını izliyoruz. Godzilla boy gösterdiği zaman ise inandırı olmaktan çok uzak. Hele belli bir süre sonra işin çakma The Lost World: Jurassic Park'a bağlaması bardağı taşıran son damla. Artık Godzilla ile ilgili umudumuz önümüzde ki sene vizyona girecek yeni filme kaldı. Özel bir Godzilla hayranlığınız yoksa uzak durun.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 19 Ağustos, 2013, 22:11:04
Güzel bir Godzilla filmine kimse hayır demez sanırım. Son yıllarda bol bol çekilen bu kadar dinazor filminin üzerine çok daha kaliteli bir film çekmeden Godzilla efsanesini tekrar canlandırmak bir hayli zor gibi görünüyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ağustos, 2013, 23:08:30
Manhunter

(http://www.sinemafilm.org/wp-content/uploads/Manhunter-1986.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0091474/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0091474/?ref_=sr_1)

  Bugün izlediğim ilk film Manhunter. Çok sevdiğim Hannibal karakteri ile sinemadaki ilk tanışmamız burada gerçekleşiyor. Hannibal demişken Anthony Hopkins ile Brian Cox karşılaştırması aslında pek adil değil. Anthony Hopkins, Silence of the Lambs ile oyunculuk dersi vermişti lakin Manhunter (Red Dragon) Hannibal karakterini oldukça az içeriyor. Brian Cox şöyle bir göründü desek yeridir. Filme gelirsek psikolojik yoğunluğa sahip güzel bir film. Ben beğendim. Bu filmi izlemeyi hep ileriye atıyordum. Sebebi de elimin aldında hep Hannibal ile ilgili izlemediğim bir metaryel kalsın diyeydi. Gözüm Hannibal dizisinin ikinci sezonun da artık.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ağustos, 2013, 23:19:48
50 First Dates

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/6/61/502035~50-First-Dates-Posters.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0343660/ (http://www.imdb.com/title/tt0343660/)

  Bir gün öncesini hatırlamayan bir kıza(drew barrymore) aşık olan ve hergün kızın kalbini tekrar kazanmak zorunda olan bir adamın(Adam Sandler) hikayesini anlatıyor film. Filmi sıcak ve samimi buldum. Romantik komedi türündeki filmde komedi kısmı ağırlık kazanmış. Yer yer oldukça güldüren, eğlenceli bir film. Büyük beklentiniz olmazsa oldukça keyif alınabilecek bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 21 Ağustos, 2013, 11:57:58
Alıntı yapılan: dean - 20 Ağustos, 2013, 23:08:30
Manhunter

(http://www.sinemafilm.org/wp-content/uploads/Manhunter-1986.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0091474/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0091474/?ref_=sr_1)

  Bugün izlediğim ilk film Manhunter. Çok sevdiğim Hannibal karakteri ile sinemadaki ilk tanışmamız burada gerçekleşiyor. Hannibal demişken Anthony Hopkins ile Brian Cox karşılaştırması aslında pek adil değil. Anthony Hopkins, Silence of the Lambs ile oyunculuk dersi vermişti lakin Manhunter (Red Dragon) Hannibal karakterini oldukça az içeriyor. Brian Cox şöyle bir göründü desek yeridir. Filme gelirsek psikolojik yoğunluğa sahip güzel bir film. Ben beğendim. Bu filmi izlemeyi hep ileriye atıyordum. Sebebi de elimin aldında hep Hannibal ile ilgili izlemediğim bir metaryel kalsın diyeydi. Gözüm Hannibal dizisinin ikinci sezonun da artık.


  Kitabın orjinalinde de Hannibal çok ortada değildir zaten. Bu filmde Will Graham rolünü ilk CSI serisinin başrol oyuncusu William Petersen canlandırmıştır. Yıllar sonra Anthony Hopkins Hannibal'ı efsane yapınca Edward Norton, Ralph Finnies ve tabii ki Anthony Hopkins ile Red Dragon adı ile bir yeniden çekim yapıldı. Ancak iki filmde finalde kitaba uymaz.
   Kuzuların sessizliğinde Clarice'e Dr Chilton'ın izah ettiği gibi Lecter Red Dragon'a Graham'ın ev adresini verir. Buradaki dövüşte Graham Dragon'u öldürür ama yüzünden ciddi şekilde yaralanır. Yine de iki filmde güzeldir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 21 Ağustos, 2013, 16:25:01
Alıntı yapılan: dean - 20 Ağustos, 2013, 23:19:48
50 First Dates

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/6/61/502035~50-First-Dates-Posters.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0343660/ (http://www.imdb.com/title/tt0343660/)

  Bir gün öncesini hatırlamayan bir kıza(drew barrymore) aşık olan ve hergün kızın kalbini tekrar kazanmak zorunda olan bir adamın(Adam Sandler) hikayesini anlatıyor film. Filmi sıcak ve samimi buldum. Romantik komedi türündeki filmde komedi kısmı ağırlık kazanmış. Yer yer oldukça güldüren, eğlenceli bir film. Büyük beklentiniz olmazsa oldukça keyif alınabilecek bir film.

Bende hep merak ederdim filmin adı neden "50 First Dates" diye :D
Konu ilginç dediğin gibi büyük beklentiler olmadan izlenebilecek bir filmmiş :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Ağustos, 2013, 01:30:25
Psycho

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/8/8a/Psycho.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0054215/ (http://www.imdb.com/title/tt0054215/)

  Bates Motel'ı izlemeyi düşündüğüm için tekrar izleyerek hafızamı tazelediğim bu efsane film ile ilgili aslında söylenecek pek bir şey yok. (aslında makaleler dolusu yazılacak şey var ama neyse) Alfred Hitchcock gerçekten müthiş bir deha. Oyunculuklar ona keza. Tek kelime ile efsane zaten.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Ağustos, 2013, 01:12:18
30 Minutes or Less

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/140/MPW-70358)

http://www.imdb.com/title/tt1622547/ (http://www.imdb.com/title/tt1622547/)

  Amerikan komedi filmlerini çok severim. Genelde ülkemizde soğuk bulunsada Amerikan tarzı espri mantığınıda çok severim ama 30 Minutes or Less'ı kesinlikle hiç beğenmedim. Film neresinden tutsanız orasından dökülüyor. Bir kere şöyle bir durum var, film komik değil. Bu konuda bu işler görecelidir felanda demiyeceğim kesin ve net komik değil. Zorlama ötesi diyaloglarla dolu. Aziz Ansari'ye ayrı bir parantez açmak lazım bir insan ancak bu kadar kötü bir oyunculuk örneği verir. Yönetmen Ruben Fleischer'a da ayrı şaşırıyorum sen Zombieland'i çekmiş adamsın yazık sana. Kesinlikle uzak durun.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ağustos, 2013, 01:17:42
Oblivion

(http://www.studiosystemnews.com/wp-content/uploads/2013/05/oblivion-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1483013/ (http://www.imdb.com/title/tt1483013/)

  Uzun zamandır beklediğim bir filmdi Oblivion. Sinemada kaçırmıştım, yeni izleyebildim. Çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Senaryo bana biraz yavan geldi. 2-3 karakterin arasında gelişen dinamikte sarmıyınca fazla sevemedim filmi. Ama bu film kötü demek değil tabi, çok sevenide oldu. Yine de ne olursa olsun Joseph Kosinski'den TRON: Legacy sonrası beklentilerim yüksekti. Neyse sonuç olarak pek umduğumu bulamadım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ağustos, 2013, 01:25:54
Sinister

(http://www.aceshowbiz.com/images/still/sinister-poster02.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1922777/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1922777/?ref_=sr_1)

Bugün izlediğim ilk film Sinister. Açıkçası ben filmi başarılı buldum daha açılışından başlayıp sonuna kadar ilgiyi ayakta tutmayı başarıyor. Ethan Hawke nerde ise filmde tek başına oynuyor. Bunu da başarı ile yapıyor. Filmin gerek korku, gerek gerilim zamanlaması da iyiydi. Ben beğendim. Devam filmi konuşuluyor. Çekilsin izlerim her türlü.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ağustos, 2013, 01:35:39
Apollo 13

(http://www.jh-reisen.de/Fotos/Movie-Locations/Poster%20Kino/poster%20apollo13.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0112384/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0112384/?ref_=sr_1)

  Film, Ay'a gitme görevi alan lakin yolda karşılaştıkları sorunlar zinciri yüzünden Dünya'ya geri dönmek zorunda kalan Apollo 13 mürettebatı ve onları kurtarmak için uğraşan NASA grubunun gerçek hikayesinden uyarlanmış. Sağlam oyunculukları ve şık yönetmenliği ile ilgiyi bir saniye düşürmüyor. Bir kabinde geçmesine ve 140 dakikalık süresine rağmen gerçekten hızı hiç düşmüyor filmin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 27 Ağustos, 2013, 10:18:05
Sinister bu sene izledigim bi ton korku filmi arasinda konusunu orjinal tutmayi basarabilmis ve insani acayip geren bir filmdi.

Apollo 13 ise en begendigim filmler listesindedir. Gercek bir hikayeden yola cikan ve insanoglunun kafasina koyunca nasil imkansiz isleri basardigini anlatan böylesine kaliteli bir filmi sevmemek imkansiz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Ağustos, 2013, 01:00:51
Armageddon

(http://www.movie-list.com/img/posters/big/zoom/armageddon.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120591/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0120591/?ref_=sr_1)

  Bugün 4. defa izledim. Televizyonda izlemiştim eskiden. Neyse oturuyordum evde öyle arkadaşlar felanda gitti İstanbula, dedim şöyle gaz bir film izliyeyim, açtım Armageddon'u. Aynı bu filmde de Titanic'te olduğu gizi zamanında sevilip şimdi çamur atmak moda haline geldi. Tamam kabul 7. Sanatın en mükemmel örneklerinden değil ama Allah aşkına bu filmi izlerken heycanlanmayan var mı ? 151 dakikalık süresinin bir dakikası bile sıkmadan ilerleyen türünde iyi bir film Armageddon. Sırf çamur atmak için izleyeni iyi besleyecek metaryel çok var o ayrı, ama kötü bir film değil Armageddon.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Ağustos, 2013, 13:34:08
Tangled

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/a/a8/Tangled_poster.jpg/220px-Tangled_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0398286/ (http://www.imdb.com/title/tt0398286/)

  Bu filmi ilk abim izlemişti ondan sonra "Gürkan izle, Gürkan izle" gibi baskılardan sonra bu sabah izleme fırsatı buldum. İzledikten sonrada hemen onu aradım zaten. Neyse filme dönersek, eğlenceli güzel bir film Tangled. Rapunzel hikayesini güzel bir yorumu olduğunu düşünüyorum. Animasyon seven herkese tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ağustos, 2013, 18:13:37
Hanna

(http://www.indirmedennfilmizle.net/wp-content/uploads/2011/06/hr_Hanna_2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0993842/ (http://www.imdb.com/title/tt0993842/)

  Bu film ile ilgili çok fazla bir yazı yazmayacağım. Ama genel olarak çok beğendiğimi söyleyemem. Sebepleri; Yönetmen Joe Wright'ın en zayıf işi olması. Senaryosunun zayıf olması. Cate Blanchett ve Eric Bana'nın geçerken uğramış oyunculukları, mekan ve işçiliğin ruhsuz olması vs.
  Kesinlikle izlenmeyecek seviyede değil ama bence zayıf bir film, en azından vaadettiğini yerine getiremeyen bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 31 Ağustos, 2013, 19:12:54
Alıntı yapılan: dean - 30 Ağustos, 2013, 13:34:08
Tangled

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/a/a8/Tangled_poster.jpg/220px-Tangled_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0398286/ (http://www.imdb.com/title/tt0398286/)

  Bu filmi ilk abim izlemişti ondan sonra "Gürkan izle, Gürkan izle" gibi baskılardan sonra bu sabah izleme fırsatı buldum. İzledikten sonrada hemen onu aradım zaten. Neyse filme dönersek, eğlenceli güzel bir film Tangled. Rapunzel hikayesini güzel bir yorumu olduğunu düşünüyorum. Animasyon seven herkese tavsiye ederim.

Bu filmi 2 yıl kadar önce kızım ile birlikte izlemiştim, ailece izlenebilir keyifli bir animasyon.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Eylül, 2013, 23:27:25
The Fountain

(http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQ_DYFiVvuCsX_yU1Mf3lBe0w4SglyQaU4zqR_Q4ApLmTaIYYkv)

http://www.imdb.com/title/tt0414993/ (http://www.imdb.com/title/tt0414993/)

  Açıkçası beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bünün sebebide üst düzey bir sembolizm kullanıp bu sembolizm altında ezilmesi olduğunu düşünüyorum. Senaryosu gerektiği kadar derinlikli değil. 3 farklı zaman diliminde geçiyor. Özellikle 16. yüzyılda geçen kısımda karakter motivasyonu neredeyse 0 ve bu bağlamda inandırıcılığı zayıf. Gelecekte geçen kısım ise görsel efektleri dışında zevksiz. Filmle ilgili beğendiğim tek kısım Hugh Jackman'ın oyunculuğu.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 03 Eylül, 2013, 23:58:48
Ben bu filmi begendigimi hatirliyorum, konusuna dair nedeyse hic birsey kalmadi aklimda, ama iyi bir izlenim birakmis.

Bu arada filmin yönetmeni Darren Aronofsky böylesine karisik bir filmi Hollywood kabul etmez diyek Kent Williams'a senaryoyu verip cizgi roman olarak yayinlatmis filmden önce. Kitap görsel olarak cok basariliydi.

(http://comicartcommunity.com/gallery/data/media/329/TheFountainHC.jpg)

(http://www.comicswow.com/wp-content/gallery/the-fountain-ep1/the-fountain-ep1-13.jpg)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Eylül, 2013, 15:31:41
Lincoln

(http://theseoldcolors.com/wp-content/cache/2013/01/Lincoln-2012-Movie-Title-Banner-600x300.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0443272/ (http://www.imdb.com/title/tt0443272/)

  Bir arkaşım senenin Oscarlı filmlerini izlemeye başladı. Onunla birlikte bende tekrar izliyorum ilk Lincoln'u izledik. Film kağıt üzerinde ne kadar sıkıcı duruyorsa izlerken o derece sürükleyici. Yönetmen Steven Spielberg çok oturaklı, sağlam temelleri olaran bir atmosfer kurmuş. Kendi tarzından uzaklaşmış biraz. Yıldız olarak kendini ön plana koymayıp bütün sahneyi Daniel Day-Lewis'e bırakmış. Daniel Day-Lewis muhteşem bir oyuncu, bu filmde de harika bir oyunculuk sergiliyor. Kadronun diğer üyeleride harika. Toparlarsak Lincoln çok beğendiğim bir filmdir ama şöyle bir özelliği var benim gözümde. Americadan hoşlanmayan yada American iç savaşı, zenci köleliği vs. gibi konulara uzak insanları pek sarmaz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Eylül, 2013, 15:02:20
Argo

(http://argothemovie.warnerbros.com/assets/img/_downloads/iphone/01_argo_iphone.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1024648/ (http://www.imdb.com/title/tt1024648/)

  Senenin sevdiğim filmlerinden Argo, 3. kez izledim. "En iyi Film Oscarlı" filmler koleksiyonumada Blu-ray'ı de koymuştum. Ben Affleck oyunculuğunun çok ilerisinde bir yönetmen çıktı. Daha önceki işlerine de baktığımızda da bunu rahatlıkla görebiliriz. Sırf sonunda ki bilet kontrolü sahnesi bile filmin notuna +2 +3 koyar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Eylül, 2013, 15:24:50
Pain & Gain

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTU0NDE5NTU0OV5BMl5BanBnXkFtZTcwMzI1OTMzOQ@@._V1._SX640_SY944_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1980209/ (http://www.imdb.com/title/tt1980209/)

  İmdb notunun aksiye çok iyi bir film Pain & Gain. Her iyi film sanatsal olmak zorundadır diye bir kural yok. Pain & Gain rahatlıkla başka bir yönetmedin elinde dramın dibine vurabilecek bir konuyu muthiş bir şekilde kara mizah ile anlatıyor. Oyunculuklar güzel. Michael Bay ise Transformers seri ile monotonlaşan kariyerine güzel bir film armağan etmiş. Ben çok beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 05 Eylül, 2013, 15:44:36
Arkadaşım Dean.

Sen günde kaç film izliyorsun ?  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Eylül, 2013, 16:06:45
Alıntı yapılan: hanac - 05 Eylül, 2013, 15:44:36
Arkadaşım Dean.

Sen günde kaç film izliyorsun ?  :)

Son bir yıldır hergün 2 film kesin izledim. Yalnız bir ara kış ayları gibi. Gün hesabı değil Ay hesabıyla 100 filmin üzerinde izliyordum. Rekor 24 saat içinde 7 film  ;D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 05 Eylül, 2013, 18:24:30
Alıntı yapılan: dean - 05 Eylül, 2013, 16:06:45
Son bir yıldır hergün 2 film kesin izledim. Yalnız bir ara kış ayları gibi. Gün hesabı değil Ay hesabıyla 100 filmin üzerinde izliyordum. Rekor 24 saat içinde 7 film  ;D

Bu kadar film izlemekten çizgiroman okumaya vakit bulabiliyormusun?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2013, 00:40:36
Alıntı yapılan: darkwood - 05 Eylül, 2013, 18:24:30
Bu kadar film izlemekten çizgiroman okumaya vakit bulabiliyormusun?

  Buluyorum, ama bu sene benim için çok boş geçti, ondan vakit bulabildim. Ekim itibari ile yoğun bir Dershane maratonu bekliyor beni, o yüzden düşer benim bu izleme, okuma oranım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2013, 01:10:45
District 9

(http://www.egonomik.com/wp-content/uploads/2009/09/district-9-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1136608/ (http://www.imdb.com/title/tt1136608/)

2010 yılının En İyi Film Oscar adaylarından District 9'u izledim ilk defa. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle iki nokta benim için artı puan oldu. Birincisi mekan değişikliği ile filmin Güney Afrika geçmesi. İkincisi Dünyaya gelen uzaylı fikrinin farklı işlenmesi, bir mülteci atmosferi kurulması. Neill Blomkamp uzun metraj'a sağlam bir başlangıç yapıyor bu filmle ve Elysium ile ilgili beklentilerimi 2 katına çıkarıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 06 Eylül, 2013, 01:23:17
Elysium görsel olarak cok daha basarili District 9'a göre ama konu ve verdigi mesaj biraz daha zayif. Mutlaka izlemeni tavsiye ederim ama beklentilerin kontrol altinda olsun :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2013, 01:47:39
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 06 Eylül, 2013, 01:23:17
Elysium görsel olarak cok daha basarili District 9'a göre ama konu ve verdigi mesaj biraz daha zayif. Mutlaka izlemeni tavsiye ederim ama beklentilerin kontrol altinda olsun :)

  Hmm, mesaj alınmıştır  :D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 06 Eylül, 2013, 01:58:40
Aslinda Elysium'un da cikis noktasi, anlatilan konu cok kaliteli ama yeterince detaylandirmiyorlar hikayeyi. Ama olsun, onun yerine gayet guzel aksiyon sahneleri var, o da yeter :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2013, 15:30:13
Capote

(http://filmykino.pl/upload/390cfe1fcb22b19817ff20e1f15e9dda.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0379725/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0379725/?ref_=sr_1)

  Philip Seymour Hoffman oyunculuğu dışında beğenmediğim filmdir. Ama bu kötü film demek değildir elbette. Gerek seneryosu gerek atmosferi oldukça güçlü. Yönetmen Bennett Miller suya sabuna dökünmayan bir tarz tutturmuş ama bu filme yaramış. Filmde inanılmaz derecede düşük bir tempo var ama ben hikayeyi sürükleyici bulmadım. Sürükleyici bulan keyif alarak izleyebilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Eylül, 2013, 00:54:53
Epic

(http://www.filmizleonline.tv/wp-content/uploads/epic-2013-movie-poster-312x500.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0848537/ (http://www.imdb.com/title/tt0848537/)

  Yine ailecek izlenecek çok keyifli bir film var karşımızda. Görsellik müthiş, aksiyon harika, tek eksik yanı klişe senaryosu denebilir o kadar. Yıldızlardan oluşan seslendirme kadrosuda iyi iş çıkarmış. Devama müsait bir finali de var. Bakalım devamı gelecek mi ?

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Eylül, 2013, 01:06:04
The Ghost Writer

(http://www.cinemablend.com/images/reviews/4377/_12640321427249.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1139328/ (http://www.imdb.com/title/tt1139328/)

  Filmi beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Genel olarak Capote'yi de beğenmeme sebebimle ayni yani sürükleyicilik sorunu. Bu tip filmlerde tempo tabi düşük olacak ama sürükleyicilik ayrı mesele. Mesela Zodiac. Zodiac'ta düşük tempoluylu ama sürükleyicilik çok yüksekti. Açıkçası Roman Polanski gibi bir yönetmenden çok çok daha iyisini beklerdim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Eylül, 2013, 15:32:03
Lawless

(http://collider.com/wp-content/uploads/lawless-banner-poster.jpg)

www.imdb.com/title/tt1212450/ (http://www.imdb.com/title/tt1212450/)

Capote ve The Ghost Writer'ın düşük temposu sonrası Lawless ilaç gibi geldi bünyeye. Sağlam bir atmosfer eşliğinde Bondurant kardeşlerin 1930'larda ki hikayesini anlatıyor film. Yönetimi, sinematografisi,müzikleri sınıfı geçiyor. Eleştirilebilecek nokta klişe senaryosu olabilir. Oyuculukarda fena değil Shia Labeouf bile gözüme iyi geldi. Guy Pearce fena ama, onu geçmiyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Eylül, 2013, 00:44:34
Escape from New York

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/4/4b/EscapefromNYposter.jpg/220px-EscapefromNYposter.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0082340/ (http://www.imdb.com/title/tt0082340/)

  Bugün yine kendimi kaybetmiş gibi film izledim. İlk film Escape from New York. Bu film kült'tür, John Carpenter'dır, Kurt Russell'dır ama kabul etmek lazımdır ki pek iyi bir film de değildir. Kurt Russell resmen geçerken oynamış gibi. Senaryo müthiş derecede sığ. Yönetmenlik kurul kararıyla anca geçer. Lakin şunu kabul etmek lazım ki New York'u hapishaneye çevirme harika fikirdir ama iyi işlenememiştir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Eylül, 2013, 00:55:34
Trance

(http://featurefilmfrenzy.com/wp-content/uploads/2013/03/trance-2013-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1924429/ (http://www.imdb.com/title/tt1924429/)

  Danny Boyle çok beğendiğim bir yönetmendir ve bu filmiylede şaşırtmadı. Trance gerçekten çok güzel bir film. Senaryosu kalite kokuyor. Yönetimi parmak ısırtıyor. Oyunculuklarda buna keza. Müthiş bir detaycılık ile ilmek ilmek işlenmiş bir film Trance.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Eylül, 2013, 01:02:13
Eragon

(http://www.jetfilmseyret.com/wp-content/uploads/2013/03/eragon.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0449010/ (http://www.imdb.com/title/tt0449010/)

  20th Century Fox'ın kendi Harry Potter'ını yaratma çabalarının bir ürünü olarak christopher paolini'nin serisininden uyarlanan Eragon'u da izledim bugün. Kitaplarını okumadım. Filme gelirse günümüzde rezalet kabul edilsede durumun o kadarda vahim olduğunu düşünmüyorum. Tamam iyi film de diyemeyiz ama vasat diyebiliriz en azından yada ben beklentilerimi düşürdüm çok bilmiyorum ama piyasada bundan daha ünlü ve çok daha kalitesiz o kadar film var ki.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Eylül, 2013, 01:09:33
Super 8

(http://www.traileraddict.com/content/paramount-pictures/super-8-3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1650062/ (http://www.imdb.com/title/tt1650062/)

  Günümüz E.T.'si desek heralde yalan olmaz. Gözünü Steven Spielberg'in koltuğuna diken J.J. Abrams resmen günümüz çocuklarına, gençlerine ve genç kalanlarına E.T. çekmiş. Bunuda hakkıyla başardığını düşünüyorum. Super 8 iyi bir film. Tempolu, meraklı, heyecanlı. Filmin ortasında tempo düşsede kendini çabucak affettirip yoluna devam ediyor. Belki biraz finali tartışılabilir onuda söyliyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Eylül, 2013, 14:51:48
The Other Boleyn Girl

(http://www.crankycritic.com/archive08/posters/other_boleyn_girl_v2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0467200/ (http://www.imdb.com/title/tt0467200/)

  Dün izlediklerimi yazamamıştım şimdi yazim. İlk film The Other Boleyn Girl. Oyuncu kadrosu güzel ve ilgi çekici. Yönetimide idare ederde. En büyük sıkıntısı filmin senaryosunun ve hikayesinin oldukça yüzeysel olması. Peki bu dert mi ? Aslında çok değil olaya tamamen 3 karakterin arasındaki cinsel gerginlik olarak bakarsak etrafındaki olayların yüzeysel olması doğal. Herneyse ben çok olmasada beğendim sayılır yani şimdi açsan karşımda yine izlerim filmi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Eylül, 2013, 14:59:11
Battlestar Galactica: Blood & Chrome

(http://www.tvshowsondvd.com/graphics/news3/BattlestarGalactica_BloodAndChrome_BD+DVD.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1704292/ (http://www.imdb.com/title/tt1704292/)

  Battlestar Galactica'yı çok severim. Hemde öyle böyle değil. Dünya üzerindeki en sevdiğim 2 diziden biridir. Bu dizi için oldukça heyecanlıydım. Sonra iş uzadu uzadı webisode'a döndü oradanda tv filmine ve dizi kaynadı gitti. Neyse elimizde artık bir tv filmi var. Bildiğimiz Battlestar Galactica evrenine dönmek güzel. Orada burada şurası kötü burası kötü deniyor lakin felsefesi azaltılmış o kadar. Onun dışında bildiğimiz, sevdiğimiz Battlestar Galactica. Keşke devam etseydi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Eylül, 2013, 15:04:25
End of Watch

(http://www.heyuguys.co.uk/images/2012/10/End-of-Watch-UK-Quad-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1855199/ (http://www.imdb.com/title/tt1855199/)

  Çekim tekniği yüzünden uzak durduğum bir filmdi. Dün olmadı iki, üç güne yayarım diye izledim. Ne yayması ! Kalkamadım başından çok beğendim. Uzun uzadıya yazmıycam kesin izleyin diyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Eylül, 2013, 15:26:04
Cellular

(http://www.imfdb.org/images/0/04/Cellular.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0337921/ (http://www.imdb.com/title/tt0337921/)

  Bana full aksiyon lazım gerisi önemli değil diyorsanız doğru adrestesiniz. Captain Americamız, Chris Evans'ın başrol oynadığı Jason Statham'ın ise kötü adam olduğu film bana göre güzel bir aksiyon filmi. Dediğim gibi çok yaratıcı yada çok iyi bir film olmasada pekala sizi saracak sonuna kadar sıkmadan izletecek bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Eylül, 2013, 01:15:39
Daybreakers

(http://becauseimightforget.files.wordpress.com/2011/02/daybreakers-movie-2010.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0433362/ (http://www.imdb.com/title/tt0433362/)

  Şimdi filmle ilgili önemli bir nokta var o da aslında filmin potansiyal bakımından muhteşem olması ama bu potansiyalini uyguluyamaması. Ama öyle bir şey ki bu bile filmi kötü yapmıyor çünkü zemin çok sağlam. Bu malzeme çok daha iyi bir şekilde uygulansa çok daha iyi olabilirdi. Film kötü mü ? Kesinlikle hayır. İzle, unut mu ? maalesef.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Eylül, 2013, 01:10:51
Lions for Lambs

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/0/0d/Lambs_first_poster.jpg/220px-Lambs_first_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0891527/ (http://www.imdb.com/title/tt0891527/)

  İlk yarısı biraz sıkıntılı geçsede ikinci yarısıyla beğenimi kazanmıştır. Oyunculuklar güzel zaten aksi düşünülemez bu isimlerle. Dediğim gibi ilk yarı filmin kurgusuna ve tarzına alışmanız gerekiyor ikinci yarı ise daha merak uyandırıcı. Ben ortalamanın birazcık üzerinde buldum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Eylül, 2013, 01:20:18
Life of Pi

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/5/57/Life_of_Pi_2012_Poster.jpg/220px-Life_of_Pi_2012_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0454876/ (http://www.imdb.com/title/tt0454876/)

  Life of Pi aşırı derecede beğendiğim bir filmdir. Bugün 4. kez izledim, daha da çok izlerim. Gerek yönetmenlik, gerek oyunculuk, gerek görsel efektler, gerek sinematografi, gerek kurgu kusursuza yakın. Senaryosu ona keza. Diyecek çok söz yok aslında bu film için. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: s.b - 12 Eylül, 2013, 10:05:01
Ben daha izleyemedim siz 4 kere izlemişsiniz. Olacak şey değil.
Bir gün 24 saat değil mi arkadaşlar. Bu 24 saate nasıl bu kadar film sığdırabiliyorsunuz?
Yoksa sabaha kadar uyumuyor musunuz?

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Eylül, 2013, 14:31:08
Alıntı yapılan: s.b - 12 Eylül, 2013, 10:05:01
Ben daha izleyemedim siz 4 kere izlemişsiniz. Olacak şey değil.
Bir gün 24 saat değil mi arkadaşlar. Bu 24 saate nasıl bu kadar film sığdırabiliyorsunuz?
Yoksa sabaha kadar uyumuyor musunuz?



  Okullar daha açılmadı, üstüne bir de Marmara Adasında tatilde olunca yapıcak iş 0 oluyor. Full film, dizi ve çizgi roman.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Eylül, 2013, 00:18:52
Django Unchained

(http://www.dreammoviecast.com/wp-content/uploads/2013/01/django-unchained-poster-mike-butkus-03.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1853728/ (http://www.imdb.com/title/tt1853728/)

  Quentin Tarantino en sevdiğim yönetmenlerin başında gelir. Django Unchained ilede geleneğini bozmuyor ve harika bir filme imza atıyor. Oyunculuklar aslında tek tek ilgilenilmeli ama kısaca söylersek hepsi müthiş. Dediğim gibi yazacak bir şey yok aslında çok, kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Eylül, 2013, 01:12:48
The Great Gatsby

(http://www.joblo.com/newsimages1/The-Great-Gatsby_quad-posterA.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1343092/ (http://www.imdb.com/title/tt1343092/)

  İlk önce filmi beğendiğimi söyleyeyim. Görsel olarak (ki görsellik filmin en muhteşem yani) kusursuz. Oyunculuklar yüksek seviye. Baz Luhrmann yönetimi oldukça iyi. Film fragmanında gördüğümüzden çok daha fazlasını vaat ediyor ve bunu da başarıyor. Belki senaryosu birazcık daha iyi olsaydı Oscar için bile çok büyük bir aday olurdu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Eylül, 2013, 00:49:43
Mama

(http://www.bilgiufku.com/wp-content/uploads/mama.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2023587/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt2023587/?ref_=sr_1)

  Senenin eli yüzü düzgün korku filmlerinden; Mama. Film, Guillermo del Toro yapımcılığında ve Andrés Muschietti yönetmenliğinde geliyor. Jessica Chastain ve Game of Thrones dizisinden tanıdığımız Nikolaj Coster-Waldau başrolde. Korkutan, geren ve heyecanı asla düşmeyen güzel bir film Mama. Sağlam korku filmi olsun ama kanda gövdeyi götürmesin diyorsanız tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Eylül, 2013, 01:01:06
Batman: Mask of the Phantasm

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/e/ea/Batman_mask_of_the_phantasm_poster.jpg/220px-Batman_mask_of_the_phantasm_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0106364/?ref_=fn_al_tt_6 (http://www.imdb.com/title/tt0106364/?ref_=fn_al_tt_6)

Dc Comics animasyon filmlerini izlemeye başladım. Arada izlediklerim vardı ama hepsini tekrar izliycem ve Batman: Mask of the Phantasm ile başladım. Batman: Mask of the Phantasm çok iyi bir film. Üstelik sadece animasyon olarak değil film olarakta çok iyi. Batman tarihinin en önemli yapımlarından biri. Kesinlikle izlenmeli.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Eylül, 2013, 14:28:42
Batman & Mr. Freeze: SubZero

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/7/72/Movie_dvd_cover_batman_%26_mr._freeze_subzero.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0143127/ (http://www.imdb.com/title/tt0143127/)

  Batman: Mask of the Phantasm kadar olmasada yine güzel bir Batman animasyon filmi. Batman çok ön planda değil aslında. Mr. Freeze her zaman en sevdiğim Batman düşmanlarından biri olmuştur. O açıdanda benim için güzeldi. Birde bu filmin benim için bir özelliği var. Bu benim aldığım ilk VCD filmdi zamanında. O kadar çok izlemiştim ki, tam hatırlamıyorum ama heralde bir 40-45 kere izlemişimdir şimdiye kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 16 Eylül, 2013, 15:16:23
Pek korku filmlerini sevmesemde içinde Guillermo del Toro olduğu için Mama'yı izlemiştim bence de gerçekten güzel bir film tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 16 Eylül, 2013, 16:00:22
Mama'yı ben de beğendim. Özellikle ilk yarısı çok iyi. Artıları çok. Eksileri ise Mama'nın 2. yarı gözüme çok sokulması ile heavy metalci ablanın aşırı anne şefkati. Jamie Reyiz'in rolü Oblivion'dan daha fazla. Sinister mı Mama'mı derseniz Mama'yı daha iyi bir korku filmi bence.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Eylül, 2013, 01:30:08
The Age of Innocence

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/b/bd/The_Age_Of_Innocence.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0106226/ (http://www.imdb.com/title/tt0106226/)

  Martin Scorsese 1993 yapımı filmi New York'un zengin kesimdeki bir aşk hikayesini anlatıyor. Görüntü Yönetimi ve atmosfer oldukça güzel. Daniel Day-Lewis, Michelle Pfeiffer ve Winona Ryder üçlüsü çok iyi. Hikaye güzel, senaryo etkileyici. Ben beğendim, dönem filmlerini sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Eylül, 2013, 01:05:27
Batman Beyond: Return of the Joker

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/a/af/BBROTJ.jpg/220px-BBROTJ.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0233298/ (http://www.imdb.com/title/tt0233298/)

  Yine küçükken onlarca kez seyrettiğim bir animasyon Batman Beyond: Return of the Joker. Güzel bir film, ne kadar izlesemde sıkılmam. Sağlam komplo kurulmuş filmde. Ben bi'de bu Batman Beyond olayını seviyorum. Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Eylül, 2013, 15:30:21
Blow

(http://www.impawards.com/2001/posters/blow.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0221027/ (http://www.imdb.com/title/tt0221027/)

  Gerçek bir hikayeden uyarlanan güçlü bir film Blow. Johnny Deep, alıştığımız makyajlı filmlerinden önce, 2001 yapımı filmde oldukça iyi bir oyunculuk sergiliyor. Film sürükleyici ve kendini asla sıkmadan izletmeyi başarıyor. Ben oldukça beğendim. Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Eylül, 2013, 23:20:48
Batman: Mystery of the Batwoman

(http://media.dcentertainment.com/sites/default/files/movie-covers/2012/02/2003-batman-mystery-of-batwoman.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0346578/ (http://www.imdb.com/title/tt0346578/)

  İlk defa izledim. önceki Batman animasyonlarından bir tık aşağıda buldum ama eğlenceli senaryosu ve hikayesi, birazda bulmacaları ile hoşuma gitti. Dc animasyonlarını sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Eylül, 2013, 23:32:50
The Mechanic

(http://www.720pfilmizle.org/wp-content/uploads/2011/04/c15d6.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0472399/ (http://www.imdb.com/title/tt0472399/)

Mechanic süper bir film olmasada kendini izlettiren hiçte kötü sayılmayacak bir film. Hatta Jason Statham filmleri diye bir kategori olsa ilk 3'te bile olabilir. Aksiyon severlere tavsiye edilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Eylül, 2013, 14:59:15
Bullet to the Head

(http://www.beyondhollywood.com/uploads/2011/11/Bullet-to-the-Head-2013-Movie-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1308729/ (http://www.imdb.com/title/tt1308729/)

  Bullet to the Head, anlatmak istediği şey o kadar az olan bir film ki, filme kötü diyemiyorum. Çünkü sadece derdi, adındanda anlaşılacağı üzere kafalara kurşun sıkarak aksiyon yaratmak. Bunuda göreceli olarakta olsa başarıyor. Tavsiye olayı nötr. Zaten yakında 12'den sonra aksiyon filmleri kuşağında bol bol görülebilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 19 Eylül, 2013, 16:04:42
Bu filmin çizgiromanla alakası var mı? Bir de Jason Momoa'da adam gibi bir filmde oynayamadan dizilerde, B sınıfı filmlerde bir Michael Dudikoff, bir Lorenzo Lamas kıvamında devam edecek galiba  :D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Eylül, 2013, 16:18:29
Alıntı yapılan: kalidor - 19 Eylül, 2013, 16:04:42
Bu filmin çizgiromanla alakası var mı? Bir de Jason Momoa'da adam gibi bir filmde oynayamadan dizilerde, B sınıfı filmlerde bir Michael Dudikoff, bir Lorenzo Lamas kıvamında devam edecek galiba  :D

  Çizgi romanını okumadığım için nasıl bir uyarlama bilmiyorum. Jason ise Conan ile çıkış sağlayabilseydi bi'şeyler olurdu da. Muhtemelen dediğin gibi olacak.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Eylül, 2013, 15:29:47
The Hours

(http://www.itusozluk.com/image/the-hours_1194.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0274558/ (http://www.imdb.com/title/tt0274558/)

  Nicole Kidman'ın en iyi kadın oyuncu oscarı kazandığı çok güzel ama bazılarının overrated hale getirdiği bir film The Hours. Oyunculuklar filmin en mükemmel yanı, konu ilgi çekici, sürükleyici bir film. Yalnız mükemmel bir film için olması gereken son dokunuşa sahip olduğunu düşünmüyorum. Yinede her yerinde kalite kokuyor. Dram filmlerini sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Eylül, 2013, 15:37:57
Snitch

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNTM4MTYzNjA3Nl5BMl5BanBnXkFtZTcwMzcyNDA5OA@@._V1._SX640_SY950_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0882977/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0882977/?ref_=sr_1)

Genelde yüksek bütçeli aksiyon filmlerinde gördüğümüz Dwayne Johnson'ı bu sefer düşük bütçeli bir aksiyon filminde görüyoruz. Oğlunu hapisten kurtarmaya çalışan bir babayı oynuyor. Film düşük kalibreli ama güzel bir film. Aksiyon olsun ama birazcıkta hikaye anlatsın diyenlere tavsiye edilir.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Eylül, 2013, 00:10:36
The Iceman

(http://www.evrenselfilm.net/wp-content/uploads/2013/08/the-iceman-hd-izle-400x565.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1491044/ (http://www.imdb.com/title/tt1491044/)

  Michael Shannon'ın muhteşem oyunculuğu ile taçlanan güzel bir film The Iceman. Hayatı boyunca 100 kişiden fazla insanı öldürmüş bir kiralık katilin gerçek hayat hikayesinden uyarlanıyor. Kadro güzel. Hikaye güzel. Bu tip filmleri sevene tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Eylül, 2013, 14:45:53
The Last Exorcism

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNDc4Mjk2MjA0NF5BMl5BanBnXkFtZTcwMzMyNjQ3Mw@@._V1._SX640_SY948_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1320244/ (http://www.imdb.com/title/tt1320244/)

  The Last Exorcism ders niteliğinde bir film ama nasıl kötü film çekilir dersi. Ben hiç beğenmedim kesinlikle tavsiye etmiyorum. Korku desen değil, dram desen değil, animasyon hiç değil, komedi ile alakası yok. 1.30 saat evinizin duvarlarını izleyin daha iyi, kesinlikle tavsiye etmiyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Eylül, 2013, 11:02:24
The Batman vs. Dracula

(http://farm1.staticflickr.com/245/450136687_4353f094f0_z.jpg?zz=1)

http://www.imdb.com/title/tt0472219/ (http://www.imdb.com/title/tt0472219/)

  Benim beğendiğim ve eskidende bol bol seyrettiğim bir Batman animasyonu lakin şöyle bir durum var ki insanlara itici gelen bir yanı da var. Çizimleri olsun tarzı olsun çok farklı. Bence güzel ama herkes aynı tepkiyi vermeyebilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 23 Eylül, 2013, 13:43:18
Beğendiğim bir animasyon, konusu da ilgi çekici ama Joker'i insandan farklı bir tür yaratık gibi yapmaları itici olmuş. Bunun dışında Penguen felan iyi yani.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Eylül, 2013, 15:16:40
Blitz

(http://www.vizyonfilmizle.net/image/blitz.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1297919/?ref_=fn_al_tt_1 (http://www.imdb.com/title/tt1297919/?ref_=fn_al_tt_1)

  Sinema filminden çok tv filmi havasında giden, aslında çok güzel olmasada sürükleyiciliğiyle götüren bir film. Sürükleyicilikten kasıtta senaryodan değil, atmosferden kaynaklanıyor. Vasattan birazcık hallice diyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Eylül, 2013, 15:19:59
Superman: Brainiac Attacks

(http://img89.imageshack.us/img89/8628/supermanbrainiacattacksr.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0800226/ (http://www.imdb.com/title/tt0800226/)

  İkinci kez izledim. Güzel bir animasyon Brainiac Attacks. 6 Superman filminde göremediğimiz Brainiac görünüyor diye bile izlense izlenir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Eylül, 2013, 22:59:49
The Last Exorcism Part II

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTk5MjkxMjUxMF5BMl5BanBnXkFtZTcwODk5ODUwOQ@@._V1._SX640_SY944_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2034139/ (http://www.imdb.com/title/tt2034139/)

The Last Exorcism Part II ilki neydi ki ikincisi ne olsun kategorisinden bir film resmen. İlk 2 sezondan rastgele bir bölüm Supernatural seyretseniz bundan 10 katı korkup, 10 katı gerilebilirsiniz. Kesinlikle uzak durulması gereken bir seri The Last Exorcism.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Eylül, 2013, 23:29:13
The Host

(http://filmgamesetc.com/wp-content/uploads/THE-HOST-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1517260/?ref_=sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1517260/?ref_=sr_1)

  Ciddi ciddi olmamış bir film The Host. Neresinden tutsanız orasından dökülüyor. Bazı yerlerde konu iyi, işleniş kötü olarak yorumlanmış. Yok arkadaşım konuda iyi değil. Ben en fazla Andrew Niccol'a şaşırıyorum. Sen bu kadar kötü yönetmen değilsin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 27 Eylül, 2013, 14:27:41
Alıntı yapılan: dean - 04 Eylül, 2013, 15:31:41
Lincoln

(http://theseoldcolors.com/wp-content/cache/2013/01/Lincoln-2012-Movie-Title-Banner-600x300.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0443272/ (http://www.imdb.com/title/tt0443272/)

  Bir arkaşım senenin Oscarlı filmlerini izlemeye başladı. Onunla birlikte bende tekrar izliyorum ilk Lincoln'u izledik. Film kağıt üzerinde ne kadar sıkıcı duruyorsa izlerken o derece sürükleyici. Yönetmen Steven Spielberg çok oturaklı, sağlam temelleri olaran bir atmosfer kurmuş. Kendi tarzından uzaklaşmış biraz. Yıldız olarak kendini ön plana koymayıp bütün sahneyi Daniel Day-Lewis'e bırakmış. Daniel Day-Lewis muhteşem bir oyuncu, bu filmde de harika bir oyunculuk sergiliyor. Kadronun diğer üyeleride harika. Toparlarsak Lincoln çok beğendiğim bir filmdir ama şöyle bir özelliği var benim gözümde. Americadan hoşlanmayan yada American iç savaşı, zenci köleliği vs. gibi konulara uzak insanları pek sarmaz.

Dün gece izledim, geçekten iyi film imiş.

Ben konunun Lincoln'un hayatı ve suikasti üzerine yoğunlaşacağını zannediyordum.

Ama durum öyle değilmiş, Köleliğin kaldırılması ile ilgili yasanın görüşülmesinin bir kaç hafta öncesi başlıyor film ve oylamaya kadar gidiyor. Suikast film de yer almıyor, sadece filmin sonunda 1-2 dk. ile geçiştiriliyor.

Oyunculuklar tek tek çok iyi, Daniel Day Lewis haricinde Tommy Lee Jones da inanılmaz başarılı.

Hikaye 1865 yılında geçiyor ve o zamanki demokrasi mücadelesini izlemek çok ilginç.

Lincoln savaş yetkilerine sahip bir başkan olduğu ve yetkileri neredeyse sınırsız olduğu halde, köleliği kaldıracak olan yasayı parlemontadan geçirmeye niyetleniyor.

En yakın çevresinden bile inanılmaz eleştiriler geliyor, bu eleştirileri sakince dinlemesi muhteşem.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Eylül, 2013, 17:19:00
Savages

(http://hbowatch.com/wp-content/uploads/2013/07/220px-Savages_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1615065/ (http://www.imdb.com/title/tt1615065/)

  Film genel olarak beğenilmemişti ama ben o kadar kötü bir film olduğunu düşünmüyorum. Çok kaliteli bir B film izlemişim havası uyandırdı biraz. Türün severleri için ise iyi bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Eylül, 2013, 17:24:27
The Five-Year Engagement

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTk3MDE1NTA3M15BMl5BanBnXkFtZTcwNDcwNTMxNw@@._V1._SX640_SY948_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1195478/ (http://www.imdb.com/title/tt1195478/)

  Türevlerin içinde çok iyi olmasada keyifle kendini izletiyor. Filmin süresi biraz uzun geldi, sıkıntı olarak sayılabilir bu. Onun dışında fena sayılmaz aslında.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Eylül, 2013, 23:47:10
Malcolm X

(http://3.bp.blogspot.com/-2M6Wn-WOVqY/T5wNTqdTR6I/AAAAAAAAC3o/PTZ5slEy_gM/s1600/malcolm+x.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0104797/ (http://www.imdb.com/title/tt0104797/)

  Imdb puanının çok çok ötesini hak eden bir film Malcolm X. Denzel Washington'ın harika oyunculuğu göz dolduruyor. Dönem atmosferi çok iyi yansıtılmış. Korkutucu süresi ise kendisini hiç hissettirmiyor. Çok sürükleyici ve merak uyandırıcı bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ekim, 2013, 18:37:35
In the Name of the Father

(http://www.turkish-media.com/forum/uploads/monthly_11_2011/post-2-0-18685500-1321417410.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0107207/ (http://www.imdb.com/title/tt0107207/)

  Tarihin en iyi aktörü olarak gördüğüm Daniel Day-Lewis' 1993 yapımı In the Name of the Father'ı ilk defa izledim geçen akşam. Oyunculuklar, yönetmenlik, senaryo çok iyi. Çok çok beğendim. Kesinlikle tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 03 Ekim, 2013, 19:52:39
Alıntı yapılan: dean - 03 Ekim, 2013, 18:37:35
In the Name of the Father

(http://www.turkish-media.com/forum/uploads/monthly_11_2011/post-2-0-18685500-1321417410.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0107207/ (http://www.imdb.com/title/tt0107207/)

  Tarihin en iyi aktörü olarak gördüğüm Daniel Day-Lewis' 1993 yapımı In the Name of the Father'ı ilk defa izledim geçen akşam. Oyunculuklar, yönetmenlik, senaryo çok iyi. Çok çok beğendim. Kesinlikle tavsiye ederim.

kadri kıymeti yeterince bilinmemiş büyük filmler listesi yapılsa ilk sıralarda yer alacak bir filmdir kendisi. izlemeyen kalmasın bence
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ekim, 2013, 23:22:37
Jaws

(http://imgc.allpostersimages.com/images/P-473-488-90/26/2649/3WUMD00Z/posters/jaws.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0073195/ (http://www.imdb.com/title/tt0073195/)

  Çok sevdiğim filmlerden biri değildir Jaws. Eskidende sevmezdim şimdi izleyincede sevmedim. 1975 yılına göre iyi görselliğe sahip olması dışında benim için hiçbir özellik taşımıyor ama neticede Jaws öyle yada böyle kült olmuş, kendisinde sonra gelen sayısız eseri etkilemiştir. Sırf bu yüzden bile en azından sevilmese bile saygı duyulmasını hakediyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ekim, 2013, 23:31:29
Legend of the Guardians: The Owls of Ga'Hoole

(http://www.itusozluk.com/image/legend-of-the-guardians-the-owls-of-ga-hoole_156797.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1219342/ (http://www.imdb.com/title/tt1219342/)

  Legend of the Guardians: The Owls of Ga'Hoole eğlenceli, güzel bir animasyon. Zack Snyder çok iyi bir iş çıkartmış. Küçük seyirciler filme, büyük seyircilerde görsel ziyafete kendini kaptırırsa çok keyifli vakit geçirir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ekim, 2013, 23:39:33
This Is the End

(http://www.impawards.com/2013/posters/this_is_the_end_ver2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1245492/ (http://www.imdb.com/title/tt1245492/)

  American komedi filmlerini sevenlerin acilen seyretmesi gereken bir film. Kıyamet kopsa American komedi film yıldızları ne yapar ? sorusunu müthiş yanıtlamış film. Bu filmde oynayan herkes kendini oynuyor ve bu en önemli özelliği. Lakin şöyle bir durum var; 1. American komedi filmlerinden pek hoşlanmayanlar kesinlikle uzak dursun. 2. Filmde oynayan her oyuncunun geçmiş filmleri ile ilgili aşırı derecede referans var. Onlarıda bence seyretmek gerekiyor. Yada şöyle diyeyim. Günümüz American komedi kültürüne sahip olmak gerekiyor. Ben bayıldım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ekim, 2013, 23:46:46
Identity Thief

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTY3NzM5MTk2Nl5BMl5BanBnXkFtZTcwMDQ4MjQ3OA@@._V1._SX640_SY1013_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2024432/ (http://www.imdb.com/title/tt2024432/)

  Çok çok iyi bir film sayılmaz Identity Thief açıkçası ama eğlenceli. Çok güleriz ya! falan diye izlenirse hayal kırıklığı yaratabilir. Ben izlerken hiç sıkılmadım, filmin yarısında bir kere durdurdum o kadar hatta. Klasik izle-geç diyebileceğimiz bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 04 Ekim, 2013, 12:11:07
This Is the End için aynen katılıyorum oyuncuların diğer filmlerini izlemediysek -ki zaten hep aynı filmlerde oynadılar öyle çok filmde değil- espirileri kaçırabiliriz bu da filmi sıkıcı yapabilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Ekim, 2013, 23:35:16
Grown Ups

(http://e.movie.as/p/12981.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1375670/?ref_=sr_2 (http://www.imdb.com/title/tt1375670/?ref_=sr_2)

  Biraz önce izledim. Vasat bir film aslında Grown Ups. Ancak türü çok sevenlere yada sağlam kadro izliyim ne olursa olsun diyenlere tavsiye ederim. Geri kalanı uzak dursa iyi olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 05 Ekim, 2013, 12:53:32
Yakın zamanda Grown Ups 2 çıkmıştı. İlk filmi sevmiştim kafa yormadan oturup izlenecek tarzdandı, devamınada bakmak lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ekim, 2013, 14:48:35
Pride & Prejudice

(http://2.bp.blogspot.com/-2AQjh147Frk/T40pTXHPI4I/AAAAAAAAATQ/UTqDYN8xFX0/s1600/MPW-15344.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0414387/?ref_=nm_knf_i1 (http://www.imdb.com/title/tt0414387/?ref_=nm_knf_i1)

Pride & Prejudice güzel bir film. Oyunculuklar sağlam. Zaten bu film Keira Knighley'e en iyi kadın oyuncu dalında Oscar adaylığı getirmişti. Joe Wright ilk uzun metrajında akılda kalır bir film çıkarmış. Türü sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ekim, 2013, 18:46:40
R.I.P.D.

(http://comicbuzz.com/wp-content/uploads//2013/05/RIPD_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0790736/ (http://www.imdb.com/title/tt0790736/)

  Bu filmin güzel olmasını çok istiyordum açıkçası. Gerek çizgi roman uyarlaması olması, gerek kadro kalitesi, gerekse de hoşuma giden konusu ama olmamış arkadaşlar. Ana sınıfı kalitesi espriler, yer yer kendini ele veren görsel efektler, çok yetersiz senaryo. Filmin tek götürür tarafı Jeff Bridges. 10 Km öteden kalite fark ediliyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ekim, 2013, 19:01:46
After Earth

(http://1.bp.blogspot.com/-0BUVwuilQNc/UUP4AKLKB3I/AAAAAAAAL5M/Hwvo_Zgx_eo/s1600/After+Earth+Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1815862/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1815862/?ref_=nv_sr_1)

  İnanılmaz gerçekten, M. Night Shyamalan sen ki The Sixth Sense, Unbreakable, hatta Signs çekmiş adamsın yakışıyor mu sana bunlar ? The Last Airbender ile Avatar'ı da kariyerinide batırdın. Şimdi cilası After Earth. Canavar gibi film çıkacak hikaye var ama gerisi boş. Will Smith ve Jaden Smith olayına gelirsekte, komik artık valla. Herşey den önce bu ikili yanyanayken bana inandırıcı gelmiyor. Yine de uzaya çıkan atarlı ergen nasıl olur görmek isterseniz bir bakabilirsiniz  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Ekim, 2013, 16:42:23
Pacific Rim

(http://collider.com/wp-content/uploads/pacific-rim-poster-image.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1663662/ (http://www.imdb.com/title/tt1663662/)

  Pek umduğumu bulamadım Pacific Rim'den. Guillermo del Toro olsun, Legendary Pictures olsun benim beklentilerimi oldukça yukarı çekmişti aslında, ama basit senaryosu ve aşırı sığ karakterleri içimi baydı resmen. Hele Idris Elba'nın canlandırdığı Stacker Pentecost karakteri evlerden ırak. Görsellik muhteşem tabi. Zaten filmin amacıda, olayına bu; görsellik, o kadar. O da olsun zaten. Benim gözler Crimson Peak'e döndü, bildiğimiz Del Toro'yu orada görürüz umarım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 30 Ekim, 2013, 20:41:45
Ben de bugün izleme fırsatı buldum.Kesinlikle Del Toro tarzı bir film değil ama vadettiği şeyi(soluksuz aksiyonu) kesinkikle veriyor.Zaten başka bir sebeple de izlemedim..
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Kasım, 2013, 12:35:04
Benim dünyam

(http://www.istanbulolay.com/wp-content/uploads/benim-dunyam-25-ekim-de-vizyona-giriyor.jpg)

  Perşembe günü sinemada arkadaşlarla izledik. Ben genelde tercihimi Türk filmlerimden yana kullanmam bilirsiniz. Zaten bu sayfadaki ilk Türk filmi oldu Benim Dünyam. Benim gözüm aslında Carrie ve Ender's Game'deydi ama ekipte bayan bir arkadaşımız olunca film seçme görevi tabi onun oldu. Filme dönecek olursak filmle ilgili yok çalıntıydı, uyarlamaydı, falandı, felondu gibi bir çok laf edildi. Zaten filmin başındada belirtildiği gibi bu film uyarlama ama uyarlama derken kes kopyala yapıştır modu bir uyarlama. Türk standartlarında düşünürsek fena sayılmaz ve her türlü iş yapar bu film. Yalnız şöyle bir durum çok yabancı film(özellikle american tabi) izleyenler genellikle Türk filmlerine ait 3 özellikten nefret ederler; Prodüksüyon kalitesizliği, zayıf oyuncu performansı ve duygu sömürüsü. Saydıklarımdan ilk ikisine bu filmde rastlayamazsınız ama duygu sömürüsü inanılmaz boyutlarda. 140 dakikalık filmin 139 dakikası acıklı bir keman bize eşlik ediyor. En az 2-3 sahne sinemada ağlamayan son 3-4 kişiyide ağlatmak için çekilmiş izlenimi veriyor. Zaten sinemadan çıkarken içeri bakan sinemadan çıkmış bir kalabalıktan ziyade cenazeden çıkmış bir kalabalık gördü de çaktırmadı muhtemelen :D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 18 Kasım, 2013, 22:31:26
Alıntı yapılan: dean - 12 Eylül, 2013, 01:20:18
Life of Pi

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/5/57/Life_of_Pi_2012_Poster.jpg/220px-Life_of_Pi_2012_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0454876/ (http://www.imdb.com/title/tt0454876/)

  Life of Pi aşırı derecede beğendiğim bir filmdir. Bugün 4. kez izledim, daha da çok izlerim. Gerek yönetmenlik, gerek oyunculuk, gerek görsel efektler, gerek sinematografi, gerek kurgu kusursuza yakın. Senaryosu ona keza. Diyecek çok söz yok aslında bu film için. Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

Valla ben 1 kere izledim, bir daha da gelmem pardon izlemem  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Kasım, 2013, 22:40:08
Alıntı yapılan: hanac - 18 Kasım, 2013, 22:31:26
Valla ben 1 kere izledim, bir daha da gelmem pardon izlemem  :)

  Ailem'de dahil kime tavsiye etsem Life of Pi'ı benim beklediğim kadar beğenmedi. Beni bir tek Ang Lee'ye Oscar veren Akademi anladı  :-X
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Kasım, 2013, 22:48:13
Yogi Bear

(http://img135.imageshack.us/img135/810/yogibearx.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1302067/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1302067/?ref_=nv_sr_1)

  Biraz önce bitirdim. Söylenecek çok şey yok aslında film için. Sadece çocuklar için çekilmiş desek yalan olmaz. Süresinin her saniyesi klişe. Filmi izlerken her saniyesini tahmin etmek mümkün. Aslında Live-Action çizgi film desekte olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 19 Kasım, 2013, 10:46:06
bu cumartesi açlık oyunları-2 vizyonda merakla bekliyoruz oğlum(17) ve kızımla(9) birlikte sinema keyfi yapacağız gerçi kitaplarını bir solukta okudum ama olsun
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 19 Kasım, 2013, 10:54:25
  Aman 13+ olmasın. Biz Thor'un kapısından dönmüş bir aileyiz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 19 Kasım, 2013, 11:26:46
Alıntı YapAman 13+ olmasın. Biz Thor'un kapısından dönmüş bir aileyiz   

Bunu hiç düşünmedim, kızım bizi paralar >:( >:( 

O zaman bizde gidemeyiz, yatar bu iş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 19 Kasım, 2013, 16:16:23
Alıntı yapılan: doktor1881 - 19 Kasım, 2013, 11:26:46
                                                                                   
Bunu hiç düşünmedim, kızım bizi paralar >:( >:( 

O zaman bizde gidemeyiz, yatar bu iş.

Yaş sınırlaması yok gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 19 Kasım, 2013, 16:51:07
Çok sağol Mic-har internette araştırmıştım bulamamıştım artık cumartesi planını yapabilirim
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Kasım, 2013, 12:59:37
Sister Act

(http://static.tvtropes.org/pmwiki/pub/images/SisterAct_9024.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0105417/ (http://www.imdb.com/title/tt0105417/)

  Eğlenceli bir film Sister Act. Zaten vaat ettiğide bu eğlence. Bu filmi değerlendirirken müzikleri ile değerlendirmek lazım asıl. Müziklerde zaten çok iyi. Senaryosuda minumum düzeyde yeterlilik gösterince vaat ettiğini yerine getirmiş oluyor ve ailece izlenebilecek hoş bir film çıkıyor ortaya.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Aralık, 2013, 12:56:52
The Hunger Games

(http://images.sugarscape.com/userfiles/image/jan2012/kluce/HungerGamesPosterKatniss.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1392170/ (http://www.imdb.com/title/tt1392170/)

  İkinci filmi bugün izleyeceğim o yüzden sabah ilk filmi abimle izliyip hafızamızı tazeledik. Hunger Games günümüz gençlik uyarlamaları furyasının en parlak işlerinden biri. Bunun en büyük sebebide mıç mıç aşıklar yerine doğru düzgün bir hikayesinin olması. Yetenekli kişiler tarafından güzel uyarlanmış bir film Hunger Games.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Aralık, 2013, 00:19:25
The Hunger Games: Catching Fire

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcSvaFCnuOUEQaWrjPt7D5S9u93ge5jGevp4qzSog_HC780BPntfNg)

http://www.imdb.com/title/tt1951264/

4 günlük arada hangi filmleri izlediğimi yazayım sırayla. Pazar günü Taxim Demirörende izledim. Sinema güzel olmuş. Salonlar çok küçük. Perdeler kavisli. Deri, geniş, uzun ve aşırı rahat koltukları var. Neyse filme dönersek, en büyük ve en önemli değişim yönetmen koltuğunda. Yeni yönetmen Francis Lawrence, bu ve bundan sonraki 2 filmi de yönetecek. Bence güzel bir iş koymuş ortaya. Ben ilk filmden daha çok beğendim. Oyunculuklarda bir tık yükselmiş. Uzun süresini ben hiç hissetmedim ama bazılarına birazcık uzun gelebilir.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Aralık, 2013, 00:23:44
Sister Act 2: Back in the Habit

(http://www.turkcealtyazi.org/images/poster/0108147.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0108147/

  İlk filme oranla beğenmedim ikinci filmi. Filmin motivasyonunu çok zayıf buldum yani ilk filmde tutan formulun aynısını, üstelik bu sefer ilk filmde olan birazcık gerilim faktörünüde yok ederek tekrar kullanmışlar ama pek fayda etmemiş. Maalesef gereksiz bir devam filmi olmuş.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Aralık, 2013, 00:29:37
Insidious

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcT64oBewPxPYggD0_wJ8eCvImjskwWGeuJSWcSLHMJ_o6BQoxdIyg)

http://www.imdb.com/title/tt1591095/

Arkadaşların ikinci filme gidelim demesi sonrası, hep ertelediğim Insidious'u seyretme fırsatı buldum. Net bir şekilde söyliyeyim filmi beğendim. James Wan nasıl korku filmi çekileceğini biliyor. Günümüz korku filmlerinden farklı olarak tek bir sahne kan bile göstermeye gerek duymuyor. Zaten hikayesi yeteri kadar gerilim duygusunu aşılıyor. Gerektiği kadar oyunculukta filme yetiyor. Bu dönemde güzel korku filmi bulmak zor. Korku filmi sevenlere şiddetle tavsiye ederim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Aralık, 2013, 00:44:08
Insidious: Chapter 2

(http://cdn.mos.totalfilm.com/images/e/exclusive-insidious-2-poster-141433-a-1375111282-470-75.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2226417/

  Bugün arkadaşlarla izledik sinemada. Benim için bu filmin şöylede bir özelliği oldu. Bu benim sinemada izlediğim ilk korku filmi oldu. Korku filmlerini sinemada izlemeyi tercih etmiyordum aslında ama kızlı erkekli grupta da "olmaz ben korku filmine gitmem" diyip karızmayı yerle yeksan etmemek için "hadi bakalım ne olacaksa olsun" dedim girdim salona. Yalnız şunu fark ettim. Sinemada korku filmi izlemek evde izlemeye oranla hiç korkutucu değil. 80 kişi izleyince insan ürkmüyor bile. Neyse filme dönersem ilk film ile müthiş bağlantılı ve iç içe bir senaryoya sahip. İlk filmdeki bazı eksik noktaları da kapatarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarıyor. İlk filmle kıyaslarsam ilk film bir tık daha iyiydi ama bu da kesinlikle kötü değil. Filme gidicek olanlara tavsiyem ise ilk filmi bu filmi görmeden bir daha izlemeleri olur.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 06 Aralık, 2013, 09:00:15
Insidious 1 ve 2 yi seyretme listeme aldım.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Aralık, 2013, 11:41:23
Spawn

(http://www.stargatecinema.com/images/T/SPAWN.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120177/ (http://www.imdb.com/title/tt0120177/)

  Hem sinema hem de çizgi roman sever olarak nedense izlemeyi tam 14 yıl kadar ertelemiştim Spawn'ı. Şimdi diyorum ki bir 100 yıl kadar daha erteleseymişim ve seyretmemiş olsaymışım keşke. Hiç ama hiç beğenmedim. Prodüksüyon kalitesi düşük anladıkta arkadaş hikayesi, senaryosu ve oyunculukları da mı bu kadar kötü olur ? Açıkçası neresinden tutsan orasından döküldü film. Artık umudumuz yeni bir Spawn filmine.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Aralık, 2013, 14:42:42
The World's End

(http://1.bp.blogspot.com/-3ekMSob5ymk/UclveMkXP2I/AAAAAAAAA7E/jzaFmxugIvE/s320/The-Worlds-End-new-poster-preview.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1213663/

  Malum havalar kötü, bende artık gençliğin verdiği gazla, göğsü barı açtım heralde ki  biraz soğuk almışım. Hafta sonunu evde geçiriyorum. Bu da benim için film maratonu demek oluyor. Dün sabah ilk önce World's End'i izledim. Yönetmen Edgar Wright benim favori yönetmenlerimden. Kendisi 2015 yılında vizyona girecek Ant-Man'in de yönetmeni. Wright yine beklentileri boşa çıkarmamış ve güzel bir işe imza atmış. Eğlenceli, komik, aksiyonuda yerinde sağlam bir film World's End.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Aralık, 2013, 14:53:15
Kick-Ass 2

(http://analogaddiction.files.wordpress.com/2013/06/kick_ass_2_poster.jpg?w=640)

http://www.imdb.com/title/tt1650554/

  İlki kadar iyi olmasada fena sayılmayacak bir film Kick-Ass 2. İlkindeki yaratıcık ve senaryo bu sefer yok maalesef ama yinede hikayeyi bir noktaya taşımayı başarmış. Jim Carrey'nin varlığı filme renk katmış lakin Spoiler :  erkenden ölmesi ve doğal olarak filmden çıkması bence hoş olmamış. Bi'de Christopher Mintz-Plasse oynadığı Chris D'Amico karakterine biraz daha önem verilseydi çok daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Yönetmen Jeff Wadlow, Kick-Ass 2 için yeterli bir yönetmenlik çıkarmış ama X-Force için şüphelerim var.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Aralık, 2013, 14:59:48
The Hangover Part III

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcScKrZi-3pckVdZqA9V4I-cAMn8xJovCmfTyJHKkIng96n2YD6FTg)

http://www.imdb.com/title/tt1951261/ (http://www.imdb.com/title/tt1951261/)

  Kurt Sürüsü, üçüncü ve son kez dönüyor ve başladıkları yere Las Vegas'a. Bu sefer düğün yok, sarhoş olmak yok ama yine Zach Galifianakis'in canlandırıdğı Alan var. Arkadaş o Alan nasıl bir karakterdir ya ! İlk filmden sonra filmlerin performans'ı her ne kadar düşsede ben Hangover'ı her türlü seviyorum. Hele ki jenerik sonrası neydi öyle. İnsana keşke 4 çekilse dedirtiyor.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Aralık, 2013, 15:09:27
White House Down

(http://cdn04.cdn.justjared.com/wp-content/uploads/2013/03/tatum-trailer/channing-tatum-white-house-down-poster-trailer-05.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2334879/ (http://www.imdb.com/title/tt2334879/)

  Dün izlediğim son film olan White House Down, eksik yönlerine bakılırsa insanı üzecek ama tek derdi olan aksiyon ve macera kısmına bakılırsa insanı çoşturacak bir film olmuş. Yönetmen Roland Emmerich 3-4 sene evvel artık felaket filmi çekmeyeceğim demiş olmasına rağmen, felaket filmi olmadan felaket filmine en yakın olabilecek filmi çekmiş. White House Down bu senenin iki Beyaz Saray saldırısı temalı filminden ikincisi aynı zamanda. Ben bunu daha çok beğensemde kapışmayı Olympus Has Fallen kazanmış gibi görünüyor ve devam filmine onay alıyor.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 09 Aralık, 2013, 13:13:20
Ben de White House Down'u daha çok beğenmiştim. Başkan olarak Jamie Foxx daha iyiydi.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 09 Aralık, 2013, 15:28:39
  Başkan olarak Jaimee Foxx, kahraman olarak Gerald Butler
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Aralık, 2013, 16:55:45
The Machinist

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTkxMjc0Nzk3Ml5BMl5BanBnXkFtZTcwNDM5MTcyMQ@@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0361862/ (http://www.imdb.com/title/tt0361862/)

Dün izlediğim ilk film The Machinist. Filmi daha önce yanlış hatırlamıyorsam 2 kere izlemiştim ama hafızamı tazeliyeyim diye bir kez daha izledim. Kaç kere izlenirse izlensin kendini tekrar takrer izleten ve sıkmayan bir film The Machinist. İncelikle örülmüş güzel senaryosu asla kişiyi kendinden koparmıyor. Christian Bale'in oyunculuğu çok iyi, zaten fiziksel değişimi efsanevi. Türün yıldız filmlerinden.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Aralık, 2013, 17:02:06
Elysium

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNDc2NjU0MTcwNV5BMl5BanBnXkFtZTcwMjg4MDg2OQ@@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1535108/ (http://www.imdb.com/title/tt1535108/)

Neill Blomkamp, District 9'dan sonra beklentilerimi çok yükseltmişti Elysium için ve sonuç benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Film kötü mü ? Kesinlikle hayır ama dediğim gibi beklentiler... Konusuda güzel filmin lakin senaryo çok iyi sayılmaz. District 9'da düşük bütçe ile çok daha kaliteli bir iş çıkarmışrı Blomkamp. Elysium için parası, ünlü oyuncuları ve stüdyo desteği vardı. Ama ?
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 09 Aralık, 2013, 17:28:57
Elysium hakkinda daha önce bi laflamistik ama tekrar bi fikrimi belirteyim, ilk izledigimde ayni senin dediklerini dusunmustum. Gecenlerde uzun bi aradan sonra tekrar izledim, notumu biraz daha yukselttim. Gayet iyi bi film. Vermek istedigi mesaj da cok kaliteli, ne idugu belirsiz Hollywood filmlerinin yaninda Elysium gecen senenin en önemli filmlerinden.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Aralık, 2013, 17:50:15
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 09 Aralık, 2013, 17:28:57
Elysium hakkinda daha önce bi laflamistik ama tekrar bi fikrimi belirteyim, ilk izledigimde ayni senin dediklerini dusunmustum. Gecenlerde uzun bi aradan sonra tekrar izledim, notumu biraz daha yukselttim. Gayet iyi bi film. Vermek istedigi mesaj da cok kaliteli, ne idugu belirsiz Hollywood filmlerinin yaninda Elysium gecen senenin en önemli filmlerinden.

Aslında hep District 9 yüzünden oluyor. Neill Blomkamp ilk Elysium ile çıkış yapsa tamam. Ya da Elysium'u başkası biri çekse yine tamam ama Blomkamp, District 9'dan sonra yine benzer ama bu sefer 1 tık düşük film çekince ufak bir hayal kırıklığı oluyor. bi'de şu var Elysium'u District 9'dan ayrı düşünmek en iyisi lakin filmin reklam sürecinde hep "Districk 9'ın yönetmeninden, Districk 9'ı yapan adamdan" felan gibi sözler dönünce kıyaslamamak imkansız oluyor  :)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Aralık, 2013, 17:23:07
Now You See Me

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTY0NDY3MDMxN15BMl5BanBnXkFtZTcwOTM5NzMzOQ@@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1670345/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1670345/?ref_=nv_sr_1)

  Now You See Me garip bir film aslında. Bazı filmler vardır ya çok seversin ya da nefret edersin. Bu da biraz öyle ama özellikle sonunda ki Twist yüzünden. Sonunda ki olayı beğenen filmi beğenir, beğenmeyen filmden nefret eder. Devamınında çekileceği duyuruldu o yüzden önümüzde ki günlerde de seriye dönüşecek olan bu filmle ilgili çok şey duyacağız. Filmi kendi içinde değerlendirirsek'te keyifli ve sürükleyici bir film Now You See Me. İzlemesi her zaman keyifli olan oyuncuların varlıkları filmin en büyük artısı. Özellikle Jesse Eisenberg ve Woody Harrelson'ın müthiş uyumlu kimyaları var. Bunu da zaten daha önce Zombieland'te de görmüştük. Sözün özü, ailecekte pekala izlenebilen güzel bir film Now You See Me.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Aralık, 2013, 17:29:12
Welcome to the Punch

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BODkwNjY1MjUzOF5BMl5BanBnXkFtZTcwOTU0NDAyOQ@@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1684233/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1684233/?ref_=nv_sr_1)

  James McAvoy ve Mark Strong'un başrollerinde oynadığı film tam anlamıyla bir intikam hikayesi. Filmin ortalarında yaptığı ufak bir hareket ile de bu intikam hikayesini türevlerinden farklı bir noktaya getiriyor ve benim beğenimi kazanıyor. Tabi bu demek değil kusursuz bir film Welcome to the Punch. Eksik noktalarını göz ardı ettiğimizde izlemesi güzel bir konuma geliyor sadece. Yalnız en büyük artısı McAvoy ve Mark Strong'un nispeten ufak yapılı bu filme büyük gelen oyunculukları.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Aralık, 2013, 12:30:27
Only God Forgives

(http://nextprojection.com/wp-content/uploads/2013/04/only-god-forgives-french-poster-1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1602613/ (http://www.imdb.com/title/tt1602613/)

  Ya çok sev ya da nefret et filmlerinden bir tane daha. Yönetmen Nicolas Winding Refn ve Ryan Gosling, Drive'dan sonra bir kez daha bir araya geliyor ve müthiş stilize bir film ortaya koyuyorlar. Stilize dedik ama bu herkese aynı şekilde işlemez. Anlatım tarzı olarak sıra dışı bir film Only God Forgives. Bu özelliğinin genelin ilgisini çektiğini söylemek güç. Şiddet sahneleri filmin önemli bir noktasında duruyor ama ne kadar şiddet veya işkence sahnesi olursa olsun bu filme yakışıyor. Oyunculuklarda güzel. Ben filmi çok beğendim ama tavsiye etmem.

Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Aralık, 2013, 12:39:06
Stand Up Guys

(http://media2.firstshowing.net/firstshowing/img5/StandUpGuysColorPosterCoolbig01.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1389096/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1389096/?ref_=nv_sr_1)

  Dün izleme gafletinde bulundum. Filmle ilgili hiç bir şey yazmıycam. Yoksa hakarete doğru gidecek iş. Tek kelime ile rezalet.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Aralık, 2013, 15:33:51
2 Guns

(http://comingsoon.net/nextraimages/2gunstrailer.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1272878/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1272878/?ref_=nv_sr_1)

  Beklentiler yüksek tutulmazsa seyir keyfi yüksek bir film ama şöyle bi'şey var ki, film bütün gücünü Denzel Washington ve Mark Wahlberg'in arasındaki kimyadan alıyor. Bu ikiliyi bu kadar ünlü olmayan başka iki oyuncu oynasa film hiç etkili olmazdı. Filmin gişesi yapımcıları memnun etti ama, 2. film büyük ihtimalle gelecek.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 13 Aralık, 2013, 23:09:47
Boom!  3 Guns'ı tamamladıktan sonra devam filmide gelir. 3. silah bir kadın.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Aralık, 2013, 23:38:55
Alıntı yapılan: Mic-Har - 13 Aralık, 2013, 23:09:47
Boom!  3 Guns'ı tamamladıktan sonra devam filmide gelir. 3. silah bir kadın.

  3 Guns'ı biliyordum ama 3. silahın bayan olduğunu bilmiyordum. Bayan olması çok iyi olmuş, farklı bir hava katar.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Aralık, 2013, 13:14:01
Percy Jackson: Sea of Monsters

(http://victorsvillage.files.wordpress.com/2013/08/percy-jackson-sea-of-monsters-poster-e1376106425310.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1854564/ (http://www.imdb.com/title/tt1854564/)

  Harry Potter'ın üstün başarısından sonra bütün Hollywood stüdyoları gençlik edebiyatına resmen dalmıştı. 20 Century Fox ise Percy Jackson & the Olympians serisini sinemaya aktarmaya başladı. İlk film 2010'da vizyona girmişti. Üç sene sonra ise sıra ikinci filme geldi. İlk filmde beklediklerinin daha altında gişe gelince belli ki vites düşürdü seri. Daha az ünlü oyuncu ve yönetmenle, biraz daha az bütçe ile kotarmışlar ikinci filmi ama kötü diyebileceğimiz bir durum yaratmamış bu. Percy Jackson'dan tabi büyük şeyler beklememek lazım. Ailecek izlenecek macera filmleri bunlar ve bu bağlamda bakarsak fena sayılmaz.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Aralık, 2013, 20:38:17
The Hobbit: The Desolation of Smaug

(http://cdn.hitfix.com/photos/4347504/The-latest-poster-for-The-Hobbit-The-Desolation-of-Smaug_event_main.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1170358/ (http://www.imdb.com/title/tt1170358/)

  Biraz önce geldim sinemadan. Peter Jackson yine büyüleyici bir iş çıkarmış. Yalnız, filmin genelinde bir hikayeyi uzatalım uğraşı hissediliyor ama bu filmin seviyesini indiremiyor. The Hobbit: The Desolation of Smaug kusursuza yakın bir film zaten bundan bir tık yukarsı Lord of the Rings oluyor. Kesinlikle sinemada izlenmesi gerekiyor.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Aralık, 2013, 13:33:49
S.W.A.T.

(https://encrypted-tbn3.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTzs-vKFke7g_w8gtuH22aLg_HK7oiT-gB_gO8LuiXIWQy-xDmE)

http://www.imdb.com/title/tt0257076/ (http://www.imdb.com/title/tt0257076/)

  Evde oturuyorsunuzdur. Akşam olmuştur artık. Yorucu günün sonunda dersiniz ki "bir film izliyeyim sonra yatarım ama film beni yormasın, o aksın ben de öyle fazla düşünmeden bakarım". S.W.A.T. işte tam bu film. Seyircinin kafasını hiç meşgul etmeyen. Çok basit bir fikirden çıkmış, tamamen aksiyon odaklı bir film. Bu kötü film demek değil ama zaten tek amacı bu. Yalnız filmin sonunda ciddi ciddi Arka Sokaklar geldi aklıma :D Aynı o mantıkla bitti.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Aralık, 2013, 14:05:18
The Conjuring

(http://www.thehollywoodnews.com/wp-content/uploads/conjuring2-1024x680.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1457767/ (http://www.imdb.com/title/tt1457767/)

  James Wan günümüz korku sinemasına resmen yeni bir boyut kazandırdı. Saw olsun Insidious'lar olsun hemen türevlerinden ayrılmayı başarıyor. The Conjuring ise muhtemelen James Wan'ın zirve noktası. Film kendi hikayesini anlatmakla kalmıyor aynı zamanda işi evrenselleştiriyor. The Conjuring'in devamı veya Spin-off'ları olası. Son yıllarda izlediğim en iyi korku filmlerinden biri. Özgün bir hikayesi yok belki ama bu konunun son yıllardaki en iyi örneği olduğu kesin.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Aralık, 2013, 01:13:56
Grown Ups 2

(https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRyzKH6IX_uZ7mEEihOrTmsBkXJ7O67YsVyRkuNew5hHThMLwGa)

http://www.imdb.com/title/tt2191701/ (http://www.imdb.com/title/tt2191701/)

  İlk filmi daha sağlam bir komedi filmi izleyeceğim diye bir beklenti içine girip izlemiş, tam aradığımı bulamamış ve vasat bir film diye nitelendirmiştim. Bu sefer ikincisinin başına 0 beklenti ile oturdum ve beğendim. Sinema filmlerinde beklenti durumu çok önemli neticede. Aslına bakılırsa ilk filmden seviye olarak daha düşük bir senaryo ve daha basit bir hikaye ile yola çıkılmış, ama zaten bu kadar absür olan bir filmde sağlam bir hikaye anlatacağım derdine de gerek yok. Bu sefer formulün daha çok işlediğini düşünüyorum.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Aralık, 2013, 01:23:19
Spring Breakers

(http://designyoutrust.com/wp-content/uploads/2013/01/Spring-Breakers-Poster-034.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2101441/ (http://www.imdb.com/title/tt2101441/)

  Spring Breakers acayip bir film. Filme dışardan bakınca saçma sapan bir gençlik filmi gibi durabiliyor ama içerde anlatmak istediği çok farklı. Yalnız bu kabuğu delmek ve filmi özüne inmek zor. Filmde cinsellik faktörü haddinde fazla ve rahatsız edecek seviyede kullanılmış. Bu bir çok seyirciyi zaten itti filmden. Bu filmi sevmiyorum diyene neden sevmedin diyemem açıkçası çünkü anlatım sıradışı. Herkes sevmez. Herkes sevmezi geçtim filmi izleyenlerin çoğu sevmedi zaten.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 17 Aralık, 2013, 13:12:52
Ben de sevmeyenler arasındayım James Franco için bi bakayım demiştim sonunu getiremedim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Aralık, 2013, 14:15:34
The Internship

(http://www.fragman.web.tr/wp-content/uploads/The-Internship-620x250.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2234155/ (http://www.imdb.com/title/tt2234155/)

Filmin başına düşük beklentilerle oturdum ama çok büyük keyif aldım. Çok eğlenceli hoş bir film The Internship. Belki uzun yıllar aklınızdan çıkmayacak bir film değil ama iyi bir seyirlik. Komedi filmlerinden hoşlananlara tavsiye ederim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Aralık, 2013, 23:53:20
The Heat

(http://images.mymovies.net/images/film/cin/350x522/fid12681.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2404463/ (http://www.imdb.com/title/tt2404463/)

  Gücünü Sandra Bullock ve Melissa McCarthy'nin uyumundan alan film oldukça keyifli bir seyirlik. İzlerken yüzden tebessümün eksik olmadığı ama çokta abartılmayacak bir film The Heat. 45 Milyonluk bütçesine 230 Milyon getirince devamıda kaçınılmaz oldu ve stüdyo 2. film için yeşil ışık yaktı.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Aralık, 2013, 16:19:05
The Queen

(http://taohuawu.net/wp-content/uploads/2007/02/thequeen1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0436697/ (http://www.imdb.com/title/tt0436697/)

  Kağıt üzerinde hayli sıkıcı görünen film, Stephen Frears'ın ellerinde resmen şahlanmış. Sürükleyici hikaye anlatımına doğru seçilmiş oyuncular eşlik edince çok şık bir film ortaya çıkmış. Helen Mirren zaten malum Oscar'ı da almıştı bu rol ile. Diğer dikkat çeken isim ise Tony Blair rolüyle Michael Sheen. Kendini, hiç sıkmadan izleten güzel bir film The Quenn.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Aralık, 2013, 16:51:41
A Nightmare on Elm Street

(http://www.examiner.com/images/blog/EXID24023/images/nightmare_on_elm_street.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0087800/ (http://www.imdb.com/title/tt0087800/)

  Efsane, A Nightmare on Elm Street serisine başladım. Böyle seri korku filmlerini ben maraton şeklinde izlerim. The Texas Chain Saw Massacre'ın 7 filmini izlerkende böyle yapmış 3 günde izlemiştim hepsini. Neyse Elm Sokağına dönersek popüler kültürün günümüze kadar gelmiş önemli bir korku figürlerinden biri Freddy Krueger ve bu filmde neden böyle olduğu pekala anlaşılıyor. Ne kadar güçlü olursa olsun her insanın en zayıf hali olan uykuda, üstelik rüyanızda sizi, işkence ederek öldürmek isteyen bir manyak fikri ürkütücü gerçekten. Yönetmen Wes Craven zaten bu işin duayeni. Filmin diğer simge ismi de, Freddy'yi oynayan Robert Englund tabi. Bi'de unutulmaz tekerlemesi var :D

1-2 freddy came for you
3-4 close the door
5-6 grab a crucifix
7-8 stay up late
9-10 this is the end
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Aralık, 2013, 20:44:19
A Nightmare on Elm Street Part 2: Freddy's Revenge

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRNqQIrzrQ0CgT-zRJafs0t97cSBNU6fa_AiKKa51Oawe06iki-eg)

http://www.imdb.com/title/tt0089686/ (http://www.imdb.com/title/tt0089686/)

  Hızlı bir şekilde devam ediyorum A Nightmare on Elm Street serisine. İkinci film kalite olarak ilk filmin çok uzağında olsada Freddy Krueger'ın geçmişi ile ilgili verdiği ilk bilgiler için önemli sayılabilir. Bir diğer önemli nokta ise bu filmde Freddy'nin ciddi ciddi rüya aleminin dışarı çıkmasıdır. Dediğim gibi tek bir film olarak pek iyi olmasada resmin geneli için önemli bir parça A Nightmare on Elm Street Part 2: Freddy's Revenge.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 21 Aralık, 2013, 15:02:16
Freddy serisini ben de izlemek istiyorum, cocukken yemezdi korku filmi izlemek, hala tek basima izleyemem ama bu klasiklere bi ara kesin bakicam.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Aralık, 2013, 18:08:22
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 21 Aralık, 2013, 15:02:16
Freddy serisini ben de izlemek istiyorum, cocukken yemezdi korku filmi izlemek, hala tek basima izleyemem ama bu klasiklere bi ara kesin bakicam.

  Benim küçükken en korktuğum sinema karakteri Freddy'idi. Bunun sebebide bir gariptir aslında. Eskiden Ayrılsak da Beraberiz dizisi vardı. Orada yanlış hatırlamıyorsam Feridun Bitir karakteri Freddy kılığına giriyordu. Dizinin bir kısmında çat! diye bir çıktı o makyajla, arkadaş orjinalinden daha bile korkunç gelmişti o zaman :D Ondan sonra ben ciddi ciddi Freddy'den korkar olmuştum. Neyse ki sonra geçti Freddy korkum. Ama yinede en korkunç karakterler sıralaması yapsam ilk sıraya Freddy'i yazarım.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Aralık, 2013, 18:46:45
A Nightmare on Elm Street 3: Dream Warriors

(http://forevercinematic.files.wordpress.com/2013/07/nightmare-on-elm-street-32.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0093629/ (http://www.imdb.com/title/tt0093629/)

  Bu sefer hikayemiz tımarhanede geçiyor. Yeni mekan filmede hareket katmış. İlk filmin başkarakteri Nancy Thompson'ında dönüşü dikkat çekici. Vasat ikinci filmden sonra sağlam bir üçüncü film oldu A Nightmare on Elm Street 3: Dream Warriors ama neticede ilk film gibi değil. Bi'de önemli bir kısım izlediğim A Nightmare on Elm Street filmleri içindeki en iyi görsel efektlere burada rastladım. Son olarak rahibeye dikkat !
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Aralık, 2013, 18:58:02
A Nightmare on Elm Street 4: The Dream Master

(http://1.bp.blogspot.com/-C8zfSd0TG-c/UHVg-v4GDdI/AAAAAAAAFek/cVEvJr-Qgw4/s1600/ANOES+4+poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0095742/?ref_=nv_sr_5 (http://www.imdb.com/title/tt0095742/?ref_=nv_sr_5)

  Serinin dördüncü filmi hemen üçüncü filmin devamı sayılabilir aslında. Serinin gidişatı içinde A Nightmare on Elm Street 4: The Dream Master çok önemli bir film. Spoiler Elm Sokağında ki gençlere dadanma işinden bu film çıkılıyor. Böylece seri devamı içi yeni hareket yerleri keşfetmiş oluyor. birinci ve üçüncü kadar güzel değil ama iki'den de kötü olmayan genel konsept içinde yine güzel bir film. Spoiler Sonunda ki Freddy'nin bedenindeki ruhlar yüzünden ölmesi sahnesi unutulmazdır. Onuda söylemeden geçemedim ;D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Aralık, 2013, 12:52:27
Magic Mike

(http://www.denmanbrush.com/ownyourstyle/wp-content/uploads/2012/07/magic-mike-2012-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1915581/ (http://www.imdb.com/title/tt1915581/)

  Magic Mike erkek striptizciler hakkında bir film. Bu özelliği özellikle ülkemizdeki erkekler tarafından filmin pek beğenilmemesine yol açmıştı vizyona girdiği zaman. Tam tersi olsa ama herkesin ağzında bu film olurdu. Ülkemiz gençlerinin arasında neden Spartacus dizisinin bu kadar meşhur olduğunu anlamak için zaten çok düşünmeye gerek bile yok. Filme dönersek sağlam bir yönetmenlikle ama biraz zayıf bir senaryo ile çekilmiş. Şu da bir gerçek ki bu senaryo Steven Soderbergh dışında birinin elinde olsa sonuç kötü olabilirmiş. Başrol Channing Tatum'a gelirsek adam zaten kendini oynadı bu filmde. Filmin en güzel sürprizide Matthew McConaughey'in müthiş performansı, yıldız gibi parlamış filmde.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 22 Aralık, 2013, 21:08:16
  Erkek striptizci deyince çok sevdiğim bir filmi paylaşmadan duramadım. şahene oyuncu Robert Caryl'ın başrolde oynadığı Full Monty. İngiltere'nin sanayii patlamış şehirlerinden birinde , eşinden boşanmış ve işsiz kalmış Gaz ,bir gün eski eşini erkek striptizcilerin şovunda görür ve striptizcilerin kazandığı parayı hayal ederek arkadaşlarını bu işi yapmaya ikna eder. Yalnız bir sorun vardır. Ekibin vücutları pek çekici olmadığı gibi ( sıkalar, şişkolar , yaşlılar ne ararsanız var) dans etmekle de pek bi alakaları yoktur. Farkı anadan doğma soyunarak yaratmaya karar verirler. Bir yandan  "küçük insanların" dertleri , bir yandan şahane bir mizah. Herkese tavsiye ederim.                               

                                                                                           (http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTg2NDM5NTQzM15BMl5BanBnXkFtZTcwMzg0OTMyMQ@@._V1_SY317_CR5,0,214,317_.jpg)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Aralık, 2013, 22:48:06
Alıntı yapılan: alan ford - 22 Aralık, 2013, 21:08:16
  Erkek striptizci deyince çok sevdiğim bir filmi paylaşmadan duramadım. şahene oyuncu Robert Caryl'ın başrolde oynadığı Full Monty. İngiltere'nin sanayii patlamış şehirlerinden birinde , eşinden boşanmış ve işsiz kalmış Gaz ,bir gün eski eşini erkek striptizcilerin şovunda görür ve striptizcilerin kazandığı parayı hayal ederek arkadaşlarını bu işi yapmaya ikna eder. Yalnız bir sorun vardır. Ekibin vücutları pek çekici olmadığı gibi ( sıkalar, şişkolar , yaşlılar ne ararsanız var) dans etmekle de pek bi alakaları yoktur. Farkı anadan doğma soyunarak yaratmaya karar verirler. Bir yandan  "küçük insanların" dertleri , bir yandan şahane bir mizah. Herkese tavsiye ederim.                               

                                                                                           (http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTg2NDM5NTQzM15BMl5BanBnXkFtZTcwMzg0OTMyMQ@@._V1_SY317_CR5,0,214,317_.jpg)

  İlgimi çekti, izliyeceğim, sağol.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 22 Aralık, 2013, 23:42:09
Korku filmlerini pek sevmem ama bu güzel tanıtımlardan sonra bir tanesini seyredeceğim.  8)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Aralık, 2013, 00:05:43
A Nightmare on Elm Street 5: The Dream Child

(http://cenobiteme.files.wordpress.com/2011/01/nightmare_on_elm_street_five1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0097981/ (http://www.imdb.com/title/tt0097981/)

  Freddy'nin geçmişi hakkında hiç kuşkusuz en önemli film beşinci film olan A Nightmare on Elm Street 5: The Dream Child'dır. Artık alıştığımız üzere başında filmin ilk kabusu ve Freddy'nin dönüşü işlenir. Bu filmin güzelliklerinden biride nasıl 100 delinin oğlu olduğunu görürüz. İlk film veya üçüncü film ile kıyaslandığında çok iyi olmasada özellikle bebek Freddy ile baya bi' germeyi bilen eli yüzü düzgün bir Elm Sokağı filmi. (Elm Sokağına eli yüzü düzgün demekte ayrı bir olay heralde :D )
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Aralık, 2013, 00:18:05
Freddy's Dead: The Final Nightmare

(http://images.moviepostershop.com/freddys-dead-final-nightmare-movie-poster-1991-1020193051.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0101917/?ref_=tt_rec_tt (http://www.imdb.com/title/tt0101917/?ref_=tt_rec_tt)

  Maalesef ki serinin en kötü, ne en kötü ? Affedersiniz ama b*ktan filmi, altıncı film olan Freddy's Dead: The Final Nightmare. Yahu sen git sinema tarihinin en önemli korku figürlerinden biri olan Freddy Krueger'dan komedi filmi yap. Evet yanlış duymadınız komedi filmi ! Sinema filmlerinin parodilerini çok görürüz, Scary Movie, Epic Movie vs. gibi ama gelipte aynı firma, aynı başrol oyuncusuyla resmen kendi topuğuna sıkmış. İzlerken şok oldum. Artık son film olan New Nightmare'in benim için ayrı bir beklenti kaynağı oldu çünkü serinin karizmasını toparlaması lazım. Üstelik 7. filmi Wes Craven çekmiş.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Aralık, 2013, 22:55:53
New Nightmare

(http://cf.badassdigest.com/_uploads/images/new_nightmare_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0111686/ (http://www.imdb.com/title/tt0111686/)

  Son filme geldik arkadaşlar. Son film demişken aslında sonra çekilen Freddy vs. Jason ve 2010 yapımı remake'te var. Onları saymazsak son film bu. Ama aslında bunu da son film olarak değilde ayrı bir film olarak değerlendirmek lazım. Bu filmde gerçek ve kurgu bir araya geliyor. Freddy Kruger film ekibine saldırıyor. Filmi beğenip beğenmemek, konuyu beğenmekle bağlantılı. Mesela ben bu konuyu hiç beğenmedim ve filmi de beğenmedim. Neyse, benim için A Nightmare on Elm Street ilk 5 filmdir. 6 ve 7 benim için önemsiz filmlerdir. ( Freddy ve Jason'da önemsiz olacaktır muhtemelen izleyince.)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Aralık, 2013, 23:15:13
Friday the 13th

(http://www.filmposters.com/images/posters/16620.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0080761/ (http://www.imdb.com/title/tt0080761/)

  Bir başka korku filmi klasiği olan seri Friday the 13th'ye başladım. Zaten bu da tamalanınca Freddy vs. Jason'ı izleyeceğim. Daha sonra da remake'lerini izliyeceğim. Friday the 13th'ye geçersek beni çok sarmadı açıkçası. Bunun en büyük sebebide Jason'ı görememek oldu. Çünkü Jason'ın ilk filmde çıkmadığını bilmiyordum. Gözüm hep Jason aradı bu yüzden. Beni en etkileyen sahne finaldeki şok oldu. Tabi bir korku filmi klasiği olduğu için bu seri devam edip hepsini tamamlayacağım.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Aralık, 2013, 13:21:01
Friday the 13th Part 2

(http://www.best-horror-movies.com/images/friday-th-13th-part-2-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0082418/ (http://www.imdb.com/title/tt0082418/)

  İlk filme oranla bir tık daha iyi bulsamda (ilk filmde Jason'ı görememiş olmanın derin üzüntüsü bu sefer yok :) ) yinede pek parlak bir film olduğu söylenemez. Filmin ilkine oranla biraz daha gerdiği söylenebilir. Konu yine aynı. Çılgın, sevişgen gençler göl kenarına gelir ve sırasıyla ölür. En azından Jason'ı gördük onla avunucaz artık ;)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Aralık, 2013, 13:26:52
Friday the 13th Part III

(http://www.moviegoods.com/Assets/product_images/1020/419384.1020.A.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0083972/ (http://www.imdb.com/title/tt0083972/)

  Önceki filmlerin konusuyla birebir aynı yine Friday the 13th Part III. Araya bir tane şakacı salak koymuşlar filme hareket katsın diye. Onun dışında hiç yeniliğe sahip olmayan filmin tek önemli özelliği Jason'ın ünlü hokey maskesine kavuşması o kadar. Zaten o salak sayesinde alıyor maskeyide. Genel olarak bakarsak Friday the 13th serisini sevmedim ama izlemeye devam edeceğim. En azından izlemiş olurum, konusu geçtiğinde bütün filmleri izledim diyebilirim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Aralık, 2013, 21:33:55
Friday the 13th: The Final Chapter

(http://1.bp.blogspot.com/_Dt42-a8cLoE/TPzrYezAvWI/AAAAAAAAC1Q/MdtEjN8mCVI/s1600/Friday+13th+Final+Chapter+cover.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0087298/ (http://www.imdb.com/title/tt0087298/)

  Hikaye zerre değişmeden devam ediyor arkadaşlar. En önemli unsur bu filmde, Tommy isimli çocuğun varlığı. Kendisi serinin geleceği için önemli. Onun dışında önceki filmlerle birebir aynı mantıkla önüne geleni katletme şeklinde devam ediyor. Filmin adı her ne kadar The Final Chapter olsada ardında 8 filmin daha çekilmesi ibretlik bir ayrıntı olsa gerek  :)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Aralık, 2013, 21:42:35
Friday the 13th: A New Beginning

(http://www.scaredstiffreviews.com/wp-content/uploads/2013/05/a-new-beginning.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0089173/ (http://www.imdb.com/title/tt0089173/)

  Hikaye bu sefer Tommy'nin büyüklüğe odaklanıyor ve nispetende olsa yeni bir fikir ortaya atıyor derken yine aynı yollara girerek, hevesimizi kursağımızda bırakıyor. Serinin devamı bu filmin açtığı yolda gidicek belli ki. Acayip mantık hatalarıda devreye girerek garip yollara giriyor hikaye. Bakalım devamında neler olacak.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 24 Aralık, 2013, 22:08:17
Çok sevmediğim bir seri olsa da tüm filmleri izlemiştim.İlk film en iyisidir bence.Jason'un annesi , annelerin annesidir gönlümde.. ::)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Aralık, 2013, 00:14:09
Alıntı yapılan: V - 24 Aralık, 2013, 22:08:17
Çok sevmediğim bir seri olsa da tüm filmleri izlemiştim.İlk film en iyisidir bence.Jason'un annesi , annelerin annesidir gönlümde.. ::)

  Aynen katılıyorum izlenecekse ilk film izlense yeterli. Gerisi hikaye anlatmadan milletin vahşice öldürülmesi o kadar. Bi'de Chi, chi, chi; ha, ha, ha mı ? ki-ki-ki...ma-ma-ma mı ? Ne öyle bir efekt var Jason çıkınca. Kafamda sabahtan beri dönüyor kurtulamadım gitti ya :D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 25 Aralık, 2013, 00:22:54
Kardeşim bu abuk filmleri üstüste seyredip vaktini öldürme.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Aralık, 2013, 01:00:56
Alıntı yapılan: kalidor - 25 Aralık, 2013, 00:22:54
Kardeşim bu abuk filmleri üstüste seyredip vaktini öldürme.

  Valla orası öyle ama o kadar çok film izledim ve izliyorum ki (dizi de var tabi) artık seçim yapamaz oldum. Önüme ne gelirse sorgusuz izliyorum. Bi'de seri filmleri başladım mı tamamlama takıntımda var. (İzlediğim filmi yarım da bırakmam asla.) Sadece B film izlemem. O da sevdiğim yönetmen ya da oyuncu bağlantısı varsa değişir.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 25 Aralık, 2013, 10:01:17
Alıntı yapılan: dean - 25 Aralık, 2013, 00:14:09
  Aynen katılıyorum izlenecekse ilk film izlense yeterli. Gerisi hikaye anlatmadan milletin vahşice öldürülmesi o kadar. Bi'de Chi, chi, chi; ha, ha, ha mı ? ki-ki-ki...ma-ma-ma mı ? Ne öyle bir efekt var Jason çıkınca. Kafamda sabahtan beri dönüyor kurtulamadım gitti ya :D
Benim de uzun süre dilimden düşmemiştir bu efekt.. :D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 25 Aralık, 2013, 10:12:43
Alıntı yapılan: dean - 25 Aralık, 2013, 01:00:56
Bi'de seri filmleri başladım mı tamamlama takıntımda var. (İzlediğim filmi yarım da bırakmam asla.)

Aynı takıntılar bende de var.

Bi ara vakit bulursam Fast & Furious serisinin 6 filmini birden izlyeceğim.

Gençken (dean'in yaşlarında  :) ) arka arkaya 20 tane falan James Bond izlemiştim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 25 Aralık, 2013, 10:45:12
  Ben 11 sezonluk NCIS'i hala izliyorum. 8. sezonun ortasındayım. Bunun yüzünden diğer diziler birikiyor.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 25 Aralık, 2013, 11:00:45
Toplamda 25 Bond filmi var.Sen Dean'in yaşındayken 20 film izlemiş olamazsın.Olsa olsa 15 film falan izlemişsindir :D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 25 Aralık, 2013, 11:20:20
Alıntı yapılan: tommikser - 25 Aralık, 2013, 11:00:45
Toplamda 25 Bond filmi var.Sen Dean'in yaşındayken 20 film izlemiş olamazsın.Olsa olsa 15 film falan izlemişsindir :D

Forumda: "Hanac hep zamanın ilerisinde yaşar!" derler.  ;)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 25 Aralık, 2013, 12:11:17
Alıntı yapılan: tommikser - 25 Aralık, 2013, 11:00:45
Toplamda 25 Bond filmi var.Sen Dean'in yaşındayken 20 film izlemiş olamazsın.Olsa olsa 15 film falan izlemişsindir :D
Güneş'in beyanatı evet çok sert ama üşenmedim ve araştırdım... İşte gerçekler:

Yüce adminimiz forumda her ne kadar yaşını gizlemiş olsa da sosyal medyada bunu sakınmamış ve kendisinin daha 10 gün önce forumda da kutladığımız gibi 42 yaşını bitirmiş olduğunu öğrendik. Dean yani Gürkan arkadaşımız ise 21 yaşında. Yani adminimiz Gürkan'ın yaşının tam tamına 2 katı... Waoowww.... Şimdi 21 sene öncesine yani 1992 yılına dönersek:

1962'de Sean Connery'li ilk film olan Doktor No ile 1989 tarihli Timothy Dalton'ın ikinci ve son kez Bond olduğu film ile toplam 18 Bond filmi var.

19. numero ise Pierce Brosnan'ı Bond'u ilk oynadığı film ve 1995 tarihli.

Yani sayın adminimiz Dean'in yaşlarında 20 olmasa da 18 tane Bond filmi seyretmiş oluyor.


--Barbar Conan'ın Altın Madalyon'u Formu üşenmedi, araştırdı ve kamuya açıkladı--




Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 25 Aralık, 2013, 12:29:56
Alıntı yapılan: kalidor - 25 Aralık, 2013, 12:11:17
Yani sayın adminimiz Dean'in yaşlarında 20 olmasa da 18 tane Bond filmi seyretmiş oluyor.[/size]

Çok da kötü sallamamışım.

Ama sanırım 2000'li yılların başında yaptım bu izleme olayını.

O zaman 20 film olayı doğru oluyor ama dean'in yaşında durumu yanlış oluyor.  :)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Aralık, 2013, 14:57:20
Off ! ben yokken burada müthiş muhabbet dönmüş. Harikasınız :)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: DAMPYR - 25 Aralık, 2013, 16:29:01
Korku filimlerini sevmeme rağmen konu hiç değişmeden giden seri flimleri bende sevmiyorum.Bu yeniside aynı konu üzerinde dönüyorsa izlenmez derim... :( :-\ :'(
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Aralık, 2013, 16:44:29
The Master

(http://cf.badassdigest.com/_uploads/images/26676/the_master_turkish_poster_color_high__span.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1560747/ (http://www.imdb.com/title/tt1560747/)

  Paul Thomas Anderson filmlerini takip ettiğim, sevdiğim bir yönetmendir. Yeni filmi The Master'ı da çok merak ediyordum. Biraz geçte olsa izledim. Yine beni yanıltmadı kaliteli, güzel, stilize bir iş ortaya koymuş. The Master, güzel yazılmış ve güzel çekilmiş bir film ama en büyük gücünü oyunculuklarından alıyor desek heralde yalan olmaz. Philip Seymour Hoffman ve Amy Adams yine üst kalite oynuyorlar lakin Joaquin Phoenix döktürmüş resmen.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 25 Aralık, 2013, 19:15:26
Alıntı yapılan: tommikser - 25 Aralık, 2013, 11:00:45
Toplamda 25 Bond filmi var.Sen Dean'in yaşındayken 20 film izlemiş olamazsın.Olsa olsa 15 film falan izlemişsindir :D

Filmleri hakkına vikipendi de şöyle bir cümle mevcut. "2012 itibari ile 23 film çekilmiş, 2 adet bağımsız olarak çekilmiş ve 1 film de Amerikan televizyonlarında yayımlanmıştır." 

Tay yayınlarının daha öne SAS serisi ile birlikte çıkardığı Bond serisi 14 kitaplık romanları vardı. Keyifle okurduk.

(http://mcdn01.gittigidiyor.net/1552/JAMES-BOND-ROYALE-KUMARHANESI-IAN-FLEMING-TAY__15529507_0.jpg)

Konu ile ilgili forum paylaşım linkimiz ve güzelim Aslan Şükür kapakları aşağıda,
http://altinmadalyon.com/altin/index.php?topic=4315.0 (http://altinmadalyon.com/altin/index.php?topic=4315.0)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 25 Aralık, 2013, 19:21:52
Fakat o el ne kadar eğreti durmuş değil mi?
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Aralık, 2013, 15:32:06
Alexander

(http://images.moviepostershop.com/alexander-movie-poster-2004-1020239998.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0346491/ (http://www.imdb.com/title/tt0346491/)

  Sinema versiyonunu daha önce izlemiştim. Şimdi de 35-40 dakika daha uzun olan Director's Cut versiyonunu izledim. Rahatlıkla sinema kurgusundan daha iy olduğu söylenebilir. Ben filmi çok kötü bulmayanlardanım. Bundan çok daha kötü filmleri daha iyimişçesine çok izledik. Ama bu demek değil daha iyisi yapılamazdı. Tabi ki yapılırdı, hatta yapılmalıydı. Fakat ne olursa olsun filmin söylendiği kadar berbat olduğunu hiçbir zaman düşünmedim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Aralık, 2013, 18:16:36
Red 2

(http://cdn3.whatculture.com/wp-content/uploads/2013/07/red_2_uk-quad-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1821694/ (http://www.imdb.com/title/tt1821694/)

  Herşeyden önce keyifli bir film Red 2. Usta oyuncuları performanslarıyla daha da keyifli bir hal alıyor. İdare eden bir hikaye filmin sorunsuz ilerlemesi için yeterli olmuş. Kafa dağıtmak için birebir bu film ama daha fazlası beklenilmemeli. Son olarak ilkini daha çok beğenmiştim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 26 Aralık, 2013, 19:05:31
Alıntı yapılan: dean - 26 Aralık, 2013, 18:16:36
Red 2Kafa dağıtmak için birebir bu film ama daha fazlası beklenilmemeli. Son olarak ilkini daha çok beğenmiştim.

İlkinde bir konu vardı...Burda şebeklik yapacaz derken batırmışlar filmi...Ama dediğiniz gibi.."Eh izlenebilir"...5,5/10 (Çok oldu galiba)
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 26 Aralık, 2013, 19:33:02
Ben de izledim ama o kadar dandik demek ki hatırlamadım bile konuyu.Yakında izlediğim Kurosawa filmlerini yazacağım asıl film onlar :D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Aralık, 2013, 17:31:22
Jason Lives: Friday the 13th Part VI

(http://iv1.lisimg.com/image/608287/600full-friday-the-13th-part-vi%3A-jason-lives-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0091080/ (http://www.imdb.com/title/tt0091080/)

  Önkeci 4 filme göre daha iyi buldum ama başlangıcı ibretlik gerçekten. Bu derece saçmalık olabilir mi ? 4. filmde Jason'ı öldüren Tommy, Jason ile ilgili rüyalar görmeye başlar. Jason'ın öldüğüne emin olmak için mezarına gider. İyice emin olmak isteyen Jason toprağı kazar. Tabutu görmesi de kesmez onu da açar. Cesedi görmesi yeter mi ? Asla. Gider oradan metal bir zamazingo alır Jason'a sokar orada bırakır. Üstüne yıldırım çarpar ve Jason hayata döner. Arkadaş bu filmler gidiyor zaten 10'a 20'ye bari öldürmeyin milleti bir sonraki filmlerede böyle abuk sabuk geri dönüşler görmeyelim. Yalnız bu senaryoyu yazana saygılarımı, sevgilerimi, selamlarımı yolluyorum.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Aralık, 2013, 18:44:19
Friday the 13th Part VII: The New Blood

(http://2.bp.blogspot.com/-0BqZl5C4JqE/T4f2qVbrfTI/AAAAAAAAHM4/nzgxi3B9g84/s1600/friday-the-13th-part-7---the-new-blood-movie-poster-1988-1020194364.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0095179/ (http://www.imdb.com/title/tt0095179/)

  7. filme geldiğimizde en büyük yenilik olarak telekinetik yeteneklere sahip bir kız görüyoruz. Başkarakterimizde bu kız zaten. İlk önce telekinetikliğiyle Jason'ı kurtarıp sonra öldürmesi/yenmesi/bertaraf etmesi ile devam ediyor. Onun dışında yine aynı vur, kır, öldür, parçala.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Aralık, 2013, 21:28:23
Friday the 13th Part VIII: Jason Takes Manhattan

(http://images4.wikia.nocookie.net/__cb20091110150550/headhuntershorrorhouse/images/8/8f/Friday_the_13th_-_Jason_Takes_Manhattan.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0097388/ (http://www.imdb.com/title/tt0097388/)

  Serinin kendi mantığına bile aykırı bir film Friday the 13th Part VIII: Jason Takes Manhattan. Jason göl'de ki gemiye atlıyor ve New York'a gidiyor ? Evet gölden New York'a gidiyor ;D Ondan sonra kıyım devam ediyor ama bu sefer filme mizahta eklenmiş. Korku filmine pek benzemiyor zaten. Klasik olarak bir sonraki filme hortlamak üzere Jason'a filmin sonunda veda ediyoruz.

Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: DAMPYR - 27 Aralık, 2013, 22:03:21
Seri filmlerde hep ilk yada ikinci film güzel oluyor ondan sonra konu kalmayınca film kendini tekrarlamaya yada mizahsal bir sona doğru gidiyor.bu yüzden seri filmleri hep ya 3'üncüsünde yada 4'üncüsünde izlemeyi bırakmışımdır.. :-\ :'( >:(.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 27 Aralık, 2013, 22:09:51
Yılbaşı üstü şöyle yeni bir Bond filmi fena olmazdı hani.  :D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Aralık, 2013, 10:05:04
Jason Goes to Hell: The Final Friday

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/118/MPW-59123)

http://www.imdb.com/title/tt0107254/ (http://www.imdb.com/title/tt0107254/)

  Sekizinci filmde çizgisinden kayan seri bu filmle iyice yoldan çıkıyor. Jason askeri bir birlik tarafından parçalara ayrılıyor. Ama kalbi atmaya devam ediyor. Otopsiyi yapan doktor delirip kalbi yiyince Jason yeni bir beden almış oluyor. Jason birçok bedene geçiyor film boyu. Nihai amacı ise kendi asıl bedenine kavuşmak. Bunun içinse başka bir Voorhees'e ihtiyacı var.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Aralık, 2013, 10:10:56
Jason X

(http://1.bp.blogspot.com/_XWUDhcU683Y/S4SsMurgY9I/AAAAAAAAFkI/RilL9fIqZlw/s1600/jason-x-poster)

http://www.imdb.com/title/tt0211443/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0211443/?ref_=nv_sr_1)

  Sekizinci için çizgiden kaydı dedim. Dokuz için yoldan çıktı dedim. Bunun içinde duvara tosladı diyorum. Uber Jason nedir Allah aşkına. Asıl seriden 450 yıl sonra, uzayda geçen Jason nedir ya! Neyse böylece seri bitmiş oldu. Şimdi Freddy vs. Jason ile Remake kalmış oldu. Genel olarak bakarsam seyrettiğim iyi oldu aslında seriyi.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Aralık, 2013, 10:13:15
Alıntı yapılan: darkwood - 27 Aralık, 2013, 22:09:51
Yılbaşı üstü şöyle yeni bir Bond filmi fena olmazdı hani.  :D

  Yeni Bond'u Ekim 2015'e kadar göremeyeceğiz maalesef :'(
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Aralık, 2013, 21:48:39
The Bone Collector

(http://imageshack.us/a/img824/9066/thebonecollector.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0145681/ (http://www.imdb.com/title/tt0145681/)

  Çok çok iyi diyemeyeceğimiz ama belli bazı standartlarında üstünde olan bir gerilim, The Bone Collector. Film Denzel Washington ve Angelina Jolie ikilisini bir araya getiriyor. Tek tek iki oyuncuyuda pek beğenmeyen ben için ikisini bir arada seyretmek ne kadar itici olsa da sağ sağlim filmi bitirdim  :) Aynısı bir kerede The Life of David Gale'de olmuştu ama The Life of David Gale çok iyi filmdi. Sonuç olarak The Bone Collector izlenebilir güzel bir gerilim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Aralık, 2013, 22:07:30
I Love You, Man

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/d/dd/I_love_you,_Man.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1155056/?ref_=fn_al_tt_1 (http://www.imdb.com/title/tt1155056/?ref_=fn_al_tt_1)

  Paul Rudd'un Ant-Man olmasından sonra izlemediğim bazu ünlü Paul Rudd filmlerini izlemeye başladım. American komedi filmlerini sevenlerin rahatlıkla beğeneceği, günümüz komedi filmleri mantığını güzel bir şekilde uygalayan, eli yüzü düzgün bir komedi filmi I love You, Man. Özellikle Paul Rudd ve Jason Segel ikilisinin kimyası tutmuş güzel. Filmin konusuda hoş. Ben beğendim. Tavsiye ederim.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 29 Aralık, 2013, 22:40:48
Alıntı yapılan: dean - 29 Aralık, 2013, 21:48:39
The Bone Collector

(http://imageshack.us/a/img824/9066/thebonecollector.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0145681/ (http://www.imdb.com/title/tt0145681/)

  Çok çok iyi diyemeyeceğimiz ama belli bazı standartlarında üstünde olan bir gerilim, The Bone Collector. Film Denzel Washington ve Angelina Jolie ikilisini bir araya getiriyor. Tek tek iki oyuncuyuda pek beğenmeyen ben için ikisini bir arada seyretmek ne kadar itici olsa da sağ sağlim filmi bitirdim  :) Aynısı bir kerede The Life of David Gale'de olmuştu ama The Life of David Gale çok iyi filmdi. Sonuç olarak The Bone Collector izlenebilir güzel bir gerilim.

Zamanında sinemada izlediğim ve beğendiğim bir polisiye-gerilim filmidir..
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Ocak, 2014, 02:01:39
Eat Pray Love

(http://www-deadline-com.vimg.net/wp-content/uploads/2010/08/eat_pray_love_poster_m.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0879870/ (http://www.imdb.com/title/tt0879870/)

  Fena sayılmayacak biir romantik film Eat Pray Love. Filmin özellikle Roma'da geçen kısımlarını beğendim. Hindistan'da geçen kısımlarda biraz sıkıldım. İzlediğim versiyonun genişletilmiş olmasının ve bu yüzden iki buçuk saat sürmesinin de etkisi var. İki buçuk saat romantik bir film için fazla uzun bir süre açıkçası. James Franco ve Javier Bardem az göründüler ama öz göründüler. Katılımları çok iyi olmuş. Genel toplamda beğendiğimi söyleyebilirim. Tam eşle ya da sevgiliyle izlenecek bir film.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Ocak, 2014, 13:19:14
Freddy vs. Jason

(http://www.best-horror-movies.com/image-files/freddy-vs-jason-horror-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0329101/ (http://www.imdb.com/title/tt0329101/)

  Son iki filmlerinde komedi filmine dönen iki serinin Crossover yaptığı Freddy vs. Jason'ı beğendim açıkçası. Zaten biri 7 diğeri 10 film çıkarmış iki karakterden çok çok iyi bir film beklemek pek doğru değil. (üstelik bu derece kötü gitmiş seriler) Orijin hikayelerine yapılan ufak müdahalelerde işlevsel. Sonuç olarak eğlenceye bakmak lazım. Ben eğlendim, filmden keyif aldım.
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Ocak, 2014, 13:37:18
A Nightmare on Elm Street (2010)

(http://2.bp.blogspot.com/_Fu8Af7ufmbU/S9k30TQ5d9I/AAAAAAAAAoo/9lmy_oCnJZI/s1600/A+Nightmare+on+Elm+Street.gif)

http://www.imdb.com/title/tt1179056/ (http://www.imdb.com/title/tt1179056/)

  Korlu filmlerininin remake'leri günümüz sinemasında pek sevilmeyen ve genelde kötü eleştirilerle karşılaşan yapımlardır. Seyircide "of olmamış, nerede orjinali nerede bu" gibi tepkiler verir. (ama tabi ki filmlere gidilir. Blu-ray'ler arşivlenir) Bu konuda ben tamamen farklı düşünüyorum. Genel olarak baktığımda remake'leri daha çok seviyorum. Bunun en büyük nedeni ise hikaye olarak orjinallerinden daha fazla şey anlatabiliyor oluşu. Karakterlerin kökenine inişi. Devam filmlerinin birbirinin karbon kopyası olmaması vb. sayılabilir. Bu bağlamda A Nightmare on Elm Street'i baya beğendim. Son filmlerinde içine Jim Carrey kaçmış bir Freddy yerine yine eskisi gibi korkunç bir Freddy izliyoruz herşeyden önce. Jackie Earle Haley role çok yakışmış, beğendim. Zaten genel olarak filmi beğendim. Eksikleride yok değil tabiki.

Not : Remake konusunda yeni A Nightmare on Elm Street, Friday the 13th, The Texas Chainsaw Massacre gibi filmleri Dünyanın sevmiyor oluşu ve sadece benim orjinallerinden daha çok seviyor oluşum, bende bir problem olma ihtimalinide doğurmuyor değil hani  ;D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Ocak, 2014, 22:58:18
Friday the 13th (2009)

(http://cyberfilms-official.weebly.com/uploads/8/9/5/3/8953141/3210488_orig.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0758746/ (http://www.imdb.com/title/tt0758746/)

  Her remake'i sevdiğim üzere pekala Fridat the 13th'yi de sevdim. Son 13. Cuma filmlerini düşünürsek zaten bu başyapıt sayılır. (Jason uzayda ne ya!) Yapı itibari ile orjinal ilk 3 filmden de öğeler var. (annesi, maskeyi bulması vb.) Ben 15 dakika daha uzun olan Extended Killer Cut'ı izledim. Teatrical versiyondan daha iyi olduğu söylenir zaten. 2015'te gelecek olan yeni Friday the 13th'in bunun devamı olacağıda söyleniyor. Sonuç olarak hem ben hem forum olarak Freddy ve Jasonlardan en azından 2015'e kadar kurtulduk. Hayırlı olsun, uğurlu olsun  ;D
Başlık: Re: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ocak, 2014, 18:24:35
The Ides of March

(http://www.bloggs74.com/wp-content/uploads/21-ides-of-march-quad-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1124035/ (http://www.imdb.com/title/tt1124035/)

  The Ides of March, sağlam oyunculuklarla desteklenmiş eli yüzü düzgün bir politik dram. Günümüz politik gelişmelerede gönderme yapan, satır aralarını takip ettikçe gelişen hikayesi güzel. Kağıt üzerinde sıkıcı olabilecek film tam aksine sürükleyici bir şekilde çekilmiş. Beğendim. Türü sevenlere tavsiye edebilirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Ocak, 2014, 15:33:35
Oldeuboi

(http://dailygrindhouse.com/wp-content/uploads/2013/07/OldBoy-Poster1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0364569/ (http://www.imdb.com/title/tt0364569/)

  Aslında 3-4 cümleden daha fazlasını hakeden, kültleşmiş önemli bir film Oldboy. İzlemeyi hep ertelemiştim nedense. Şimdi remake'i vizyona girdi. Sinemada izlemeyi düşünmüyorum, büyük ihtimal Blu-ray'i ne birakacağım ama biri dese "hadi Gürkan gidelim" giderim. Onun için Ojinalini izliyeyimde hazır olayim dedim.

  Uç noktalarda gezen bu intikam hikayesi gerçekten sınır zorlayıcı. İntikam alınır da böyle mi alınır dedirtiyor ? Çok beğendim. Keşke daha önce izleseymişim dedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Ocak, 2014, 15:43:06
Riddick

(http://www.thereelbits.com/wp-content/uploads/2013/09/riddick-posterAU.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1411250/ (http://www.imdb.com/title/tt1411250/)

  Olmamış. 10 yıl geçti aradan. The Chronicles of Riddick'ten bu yana tam 10 yıl. Arkadaş bu 3 haftada yazılmış hissi uyandıran senaryo nedir ya.  İlk filmin kötü bir kopyası sadece. 2 filmle zaten kıyaslanamazda. 1. filminde kat kat altında kalıyor ve vasat altı bir film çıkıyor ortaya. Benim için büyük hayal kırıklığı oldu açıkçası. 4 ve 5'inde geleceği söyleniyor. Gelsin ama 3 gibi olacaksa hiç gelmesin daha iyi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Ocak, 2014, 15:52:51
Hellraiser

(http://fontmeme.com/images/Hellraiser-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0093177/ (http://www.imdb.com/title/tt0093177/)

  A nightmare of Elm Street ve Friday the 13th'den sonra korku serilerinden Hellraiser serisine geçtim. Bu seri ile ilgili en önemli nokta şiddet dozu olsa gerek. Şiddet üst düzeylerde. Gerilim oranını da diğerlerinden daha yüksek buldum. Bu hoşuma gitti. Hikayede ilgi çekici. Bu kadar Teen Slasher tarzı filmden sonra iyi geldi. Film güzel ama izlemek için mide gerektiriyor onu da söyliyeyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Ocak, 2014, 16:01:47
Hellbound: Hellraiser II

(http://images.moviepostershop.com/hellbound-hellraiser-2-movie-poster-1988-1020194516.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0095294/ (http://www.imdb.com/title/tt0095294/)

  İlkinin üzerine bi'şeyler koymayı başaran bir devam filmi Hellbound: Hellraiser II. O dönemin filmlerinde Sequel'lar genelde sıkıntılı olurdu ama bu fena sayılmaz. İlkinin hemen bittiği yerden başlıyor. Cenobite ile ilgili bilgilerde öğrendiğimiz bu film hem hikayeyi ileriye götürüyor, hem de kendi ayakları üzerinde durmayı başarıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 05 Ocak, 2014, 16:12:38
Alıntı yapılan: dean - 05 Ocak, 2014, 15:52:51
Hellraiser

(http://fontmeme.com/images/Hellraiser-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0093177/ (http://www.imdb.com/title/tt0093177/)

  A nightmare of Elm Street ve Friday the 13th'den sonra korku serilerinden Hellraiser serisine geçtim. Bu seri ile ilgili en önemli nokta şiddet dozu olsa gerek. Şiddet üst düzeylerde. Gerilim oranını da diğerlerinden daha yüksek buldum. Bu hoşuma gitti. Hikayede ilgi çekici. Bu kadar Teen Slasher tarzı filmden sonra iyi geldi. Film güzel ama izlemek için mide gerektiriyor onu da söyliyeyim.
İlk film çok iyidir.Serinin en kötüsü 3. filmdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 05 Ocak, 2014, 16:15:03
Alıntı yapılan: dean - 05 Ocak, 2014, 15:43:06
Riddick

(http://www.thereelbits.com/wp-content/uploads/2013/09/riddick-posterAU.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1411250/ (http://www.imdb.com/title/tt1411250/)

  Olmamış. 10 yıl geçti aradan. The Chronicles of Riddick'ten bu yana tam 10 yıl. Arkadaş bu 3 haftada yazılmış hissi uyandıran senaryo nedir ya.  İlk filmin kötü bir kopyası sadece. 2 filmle zaten kıyaslanamazda. 1. filminde kat kat altında kalıyor ve vasat altı bir film çıkıyor ortaya. Benim için büyük hayal kırıklığı oldu açıkçası. 4 ve 5'inde geleceği söyleniyor. Gelsin ama 3 gibi olacaksa hiç gelmesin daha iyi.
İlk film devamindan da iyidir nazarımda. Bu film ise tam bir fiyasko..
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 05 Ocak, 2014, 16:33:55
  Riddick konusunda iyiden kötüye sıralamam 1-3-2  ;) Bu filmleri  şahane bir Uzay Conan'ı olarak seyrediyorum ben.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 05 Ocak, 2014, 16:50:21
Hellraiser'i başarılı kılan Clive Barker unsuru. Yakın da bi remake de gelir herhalde. Riddick'in 1. filmi Pitch Blach müthiş bir gerilimdi. 1. ve 2. filmdeki uzay müslümanları da  :D ilginçti tabi. 3. filmin 1. filmindne pek bir farkını göremedim ben de. Uzay Conan'ı doğru bir ifade olmuş ama gerçek uzay Conan'ı için bkz:

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,5599.msg75272.html#msg75272 (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,5599.msg75272.html#msg75272)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Ocak, 2014, 19:11:27
The Smurfs 2

(http://definitelyentertaining.com/wp-content/uploads/2013/07/2013-Smurf-2-poster-e1374592779359.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2017020/ (http://www.imdb.com/title/tt2017020/)

  Çocukluğumun önemli figürlerindendi Şirinler. Saat kurup erken kalkarak izlediğim çizgi filmlerdendi. Günümüze Live-Action olarak gelmesi hem bizim gibi nostalji yapmak isteyenler için hem de yeni çocuk seyircileri çekmesi açısından güzel bi'şey. İlk film ile kıyaslanırsa belki hikayesi bir tık altta kalsada, eğlence faktörü yine yerinde. Özellikle Hank Azaria, Gargamel rolünde müthiş. Benim yıldızım ise Azman ;D Ailece izlenecek filmler listesinin üst sıralarına koyarım ben bu filmi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Ocak, 2014, 19:19:45
Carrie

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTc1MDIyOTkxN15BMl5BanBnXkFtZTgwMTU1NzEzMDE@._V1_SX640_SY720_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1939659/ (http://www.imdb.com/title/tt1939659/)

  Yine bir remake ve ben yine beğendim. Açıkçası beğenmeyecek fazla bir yan bulamadım. Herşey olması gerektiği gibi. Zaten kitabınıda okumuştum ve herşey yerli yerinde duruyor. Chloë Grace Moretz ve Julianne Moore'un oyunculukları da tatmin edici. Ben beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Ocak, 2014, 14:01:44
jOBS

(http://timesofindia.indiatimes.com/photo/20974369.cms)

http://www.imdb.com/title/tt2357129/ (http://www.imdb.com/title/tt2357129/)

  İlk önce şunu söylemeliyim ki Steve Jobs ile ilgili filmi izlemeden bilgilerim oldukça sınırlıydı. Evlatlık olduğunu ve Suriye kökenli olduğunu bilmemem, kendisine has yürüyüşü ile alakam bile olmaması vb. O yüzden sadece bi' sinema filmi olarak ele aldım. Bu bağlamda vasat seviyede buldum. Ama genel yorumlar filmde Steve Jobs ve Apple için önemli olan birçok noktanın atlandığı yönünde. Bu konuları bilemeyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 08 Ocak, 2014, 19:36:05
Alıntı yapılan: dean - 07 Ocak, 2014, 19:11:27
The Smurfs 2

(http://definitelyentertaining.com/wp-content/uploads/2013/07/2013-Smurf-2-poster-e1374592779359.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2017020/ (http://www.imdb.com/title/tt2017020/)

  Çocukluğumun önemli figürlerindendi Şirinler. Saat kurup erken kalkarak izlediğim çizgi filmlerdendi. Günümüze Live-Action olarak gelmesi hem bizim gibi nostalji yapmak isteyenler için hem de yeni çocuk seyircileri çekmesi açısından güzel bi'şey. İlk film ile kıyaslanırsa belki hikayesi bir tık altta kalsada, eğlence faktörü yine yerinde. Özellikle Hank Azaria, Gargamel rolünde müthiş. Benim yıldızım ise Azman ;D Ailece izlenecek filmler listesinin üst sıralarına koyarım ben bu filmi.

İlk filmi ailece keyifle izlemiş ve tam not vermiştik, bu filmi de seyretmeden olmaz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 12:38:11
Alıntı yapılan: darkwood - 08 Ocak, 2014, 19:36:05
İlk filmi ailece keyifle izlemiş ve tam not vermiştik, bu filmi de seyretmeden olmaz.

Üçüncü filmde yolda. 14 Ağustos 2015'te vizyonda.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 12:44:08
Dark City

(https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQxiswRWaF8CWPAa1rGzfSt1YQaa-FYEJVRfbt401vvzXFxEFkm)

http://www.imdb.com/title/tt0118929/ (http://www.imdb.com/title/tt0118929/)

  10-15 filmlik korku serilerini izlerken baya baya kaliteyi düşürdüğümü fark ettim. İyiki arada Oldboy'u felan izlemişimde, toparlamışım. Baktım bir türlü izlemeye fırsat bulamadığı önemli filmler listeme ve ilk olarak Dark City'i izledim. Bu tip distopik gelecek filmlerini severim zaten. Dark City'i de beğendim. Zamanında Matrix'in bu filmden çok beslendiği yazılıp çizilmişti ki muhtemelen doğrudur. Benzerlikleri yazmaya kalksak ayrı bir makale olur. Şöylede bir durum varki bu film bana Matrix'ten çok The Truman Show'u andırdı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 13:00:02
Once Upon a Time in America

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNDMwMDcyODkzOV5BMl5BanBnXkFtZTcwNTQ1Njg3OA@@._V1._SX353_SY500_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0087843/?ref_=nv_sr_2 (http://www.imdb.com/title/tt0087843/?ref_=nv_sr_2)

Birçoklarına göre başyapıt sayılan Once Upon a Time in America'yı korkunç süresi yüzünden çok kez ertelemiştim. Dün günün yarısını heba etmek pahasına başına geçtim. Bi'de hazır bir yola girdik tam olsun deyip Director's Cut Extended Edition'ı izledim. Film zaten 229 dakika bu versiyonla olmuş 259 dakika. Film süresi yüzünden sizi öldürmezse gerçekten harika. Ben dört-beş kere kalp sektesi tehlikesi atlatsamda hem bitirmeyi hem de filmi beğenmeyi başardım. Filmin ilk önce 139 dakikalık versiyonunun vizyona girdiğinin ve hiç beğenilmediğinin, esas 229 dakikalık video baskısıyla bu kadar ünlü olduğunun bilgisini de sonda bir verim ve kaçim  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 09 Ocak, 2014, 14:01:35
  James Woods'u ilk defa seyredip hastası olduğum filmdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 15:38:14
American History X

(http://st-listas.20minutos.es/images/2012-06/332888/3606334_640px.jpg?1359205658)

http://www.imdb.com/title/tt0120586/ (http://www.imdb.com/title/tt0120586/)
 
  Dün gece saat biri geçiyor. Gürkan dedim nasıl olsa yarın okula gitmiyeceksin biraz film izle ikiye kadar, uyursun. Sonra yarın  sabah devam edersin. Yok arkadaş bu filmi izlerken ara vermek ne mümkün. Soluksuz izledim. Çok beğendim. Edward Nortan aşmış resmen performansıyla. Zaten bu tarz filmleri severim. Son zamanlarda izlediğim zayıf filmlerden sonra ilaç gibi geldi American History X.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 09 Ocak, 2014, 15:50:39
(http://www.adanx.com/imm/posters/k/kagemusha/kagemusha6.jpg)

Bu filmi izle film nedir gör derim sana ;)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 16:02:29
Alıntı yapılan: tommikser - 09 Ocak, 2014, 15:50:39

Bu filmi izle film nedir gör derim sana ;)

Yazdım listeye. Teşekkür ettim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 09 Ocak, 2014, 17:53:40
Kagemusha'dan sonra Ran'da izlenir.

http://www.imdb.com/title/tt0089881/?ref_=nm_flmg_wr_13 (http://www.imdb.com/title/tt0089881/?ref_=nm_flmg_wr_13)

(http://alpturgut.files.wordpress.com/2012/02/ran.jpg)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 18:09:07
Shichinin no Samurai ile Akira Kurosawa filmlerine başlamam lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 09 Ocak, 2014, 18:10:15
Alıntı yapılan: dean - 09 Ocak, 2014, 18:09:07
Shichinin no Samurai ile Akira Kurosawa filmlerine başlamam lazım.

Evet kesinlikle başlamalısın.

Sayın Tommikser son 2 haftadır sadece Kurosawa izliyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 09 Ocak, 2014, 18:19:16
Sadece izlemekle yetinmediğimi belirteyim.Üç tane Kurosawa kitabı aldım onları okumaya başladım.Kurosawa'nın 33 filminden 25 kadarını izledim.Hasan abimle hergün Kurosawa konuşuyoruz.Çok verimli geçiyor günlerim gerçekten.Çok sağol Hasan abim.Bu arada avatarımda Toshiro Mifune.Sahne Seven Samurai'den.İzle zamanla ikisininde hastası olacağına eminim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 09 Ocak, 2014, 19:48:19
Toshiro Mifune aynı zamanda Shogun ve Tora Tora Tora'da da inanılmaz başarılıdır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 09 Ocak, 2014, 20:06:36
Alıntı yapılan: tommikser - 09 Ocak, 2014, 18:19:16
Sadece izlemekle yetinmediğimi belirteyim.Üç tane Kurosawa kitabı aldım onları okumaya başladım.Kurosawa'nın 33 filminden 25 kadarını izledim.Hasan abimle hergün Kurosawa konuşuyoruz.Çok verimli geçiyor günlerim gerçekten.Çok sağol Hasan abim.Bu arada avatarımda Toshiro Mifune.Sahne Seven Samurai'den.İzle zamanla ikisininde hastası olacağına eminim.
Güneş tam bir Kurosawa hayranı olup çıkmışsın,  bu arada çizgi roman okumaya da fırsat bulabiliyormusun?

Boş vakit bulabilirsem, seyredecek film listesi her geçen gün uzuyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 09 Ocak, 2014, 20:27:19
Tora Tora Tora Kurosawa'nın direkt kendi filmi değil.Amerika macerasında katıldığı ve başarısız olduğu bir film.Kurosawa filmi olmadığından tam olarak daha izlemedim.Sırada o var.Gerçekten Kurosawa çok ama çok iyi bir yönetmen.Haftaya görev yerim daha rahat bir yer olacağından Kurosawa ile ilgi izlediklerim ve okuduklarımla ilgili sağlam bir başlık açmayı istiyorum.

Çr işine gelince aslında çok feci okuduğumu söyleyebilirim.Son dönem çıkan hemen hemen tüm çr'ları okudum.Sadece Esenşılları okuyamadım.Okurken sıkıldım.Yalnız tekrar okuyacağım.Esenşıllara bakışımı değiştirdim.Okurken çr tarihi okuyormuş kıvamında okumayı düşünüyorum.

Film olayına gelirsek sırada 1945 yılından ölümüne kadar alfred hitchcock filmlerini izleyeceğim.Sonrasında da sanırım Charlie chaplin filmleri ile devam edeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 22:57:52
  Tamam tamam kesin karar verdim. Akira Kurosawa filmlerine başlıyorum. Bu kadar itkiden sonra ... ;D Hemen olmasada filmleri temin edeyim. Bi'de Kurosawanın kendisi ve filmleri ile ilgili ön araştırma yapayım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 23:06:20
Training Day

(http://3.bp.blogspot.com/_ATx8ixMA2Qw/TKwZ1gnGqdI/AAAAAAAAAcM/_NX4K1C0-uQ/s1600/02-%2Btraining-day-movie-poster-500w.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0139654/ (http://www.imdb.com/title/tt0139654/)

  Denzel Washington'ı pek sevmeyen ben'i bile helal sana Denzen dedirtmiş, Imdb puanının çok daha fazlasını hakeden kusursuza yakın film. (sanki ekşi yazısı gibi oldu ama ;D ) Ben filmi beğendim. Polisiye filmleri sevenlere zaten kesin tavsiye edilirde sevmeyenlerde izlesin derim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: darkwood - 09 Ocak, 2014, 23:18:14
Denzel Washington filmlerine her ne kadar mesafeli dursamda bu güzel tanıtımdan sonra bu filmi seyretmemek olmaz.  8)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2014, 23:28:39
Alıntı yapılan: darkwood - 09 Ocak, 2014, 23:18:14
Denzel Washington filmlerine her ne kadar mesafeli dursamda bu güzel tanıtımdan sonra bu filmi seyretmemek olmaz.  8)

  Denzel Washington'tan pek hoşlanmadığım için hep ertelerim onun filmlerini ama bu filmi ertelediğim için üzüldüm valla. Çok sağlam film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Ocak, 2014, 00:57:02
Alıntı yapılan: tommikser - 09 Ocak, 2014, 20:27:19
Tora Tora Tora Kurosawa'nın direkt kendi filmi değil.Amerika macerasında katıldığı ve başarısız olduğu bir film.Kurosawa filmi olmadığından tam olarak daha izlemedim.Sırada o var.Gerçekten Kurosawa çok ama çok iyi bir yönetmen.Haftaya görev yerim daha rahat bir yer olacağından Kurosawa ile ilgi izlediklerim ve okuduklarımla ilgili sağlam bir başlık açmayı istiyorum.


  Yarın Sugata Sanshirô ile bende başlıyorum Kurosawa filmlerine. Yalnız izledikten sonra burda yazmayacağım. Belli ki senin aklında güzel bir plan var Kurosawa filmleri ile ilgili. Rahat rahat onu uygula. Merak ile bekliyorum yazıları  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Ocak, 2014, 23:54:28
The Thing

(http://classic-horror.com/files/images/thing_1982_poster.preview.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0084787/ (http://www.imdb.com/title/tt0084787/)

  Kültleşmiş korku filmlerinden The Thing'i izledim. Film oldukça güzel lakin ciddi mide gerektiriyor izlemek için. Yani iğrenç yaratık yapmada level atlamış adamlar. O ne biçim bir "ŞEY" dir demek istiyorum. 2011 yapımı olan The Thing'i de çok merak ettim en kısa zamanda onu da izleyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Ocak, 2014, 18:29:39
Gandhi

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/31/A70-15802)

http://www.imdb.com/title/tt0083987/ (http://www.imdb.com/title/tt0083987/)

  Hindistan Ulus'unun Babası Mohandas Karamçand Gandi'nin hayatını anlatan filmde Gandhi'yi Ben Kingsley canlandırıyor ve bu rolüyle Oscar'ı kucaklıyor. Film yer yer belgesel tadı versede, süresine oranla hiç sıkmıyor ve kendini güzel bir şekilde izletiyor. Yönetmen Richard Attenborough çok sağlam bir atmosfer kurmuş ve ilmik ilmik işlemiş. Bir de ek olarak tarihin en büyük aktörü olarak gördüğüm Daniel Day-Lewis'in çok kısa sürede olsa görünmesi ve onun, bu ilk filmi olmasıda benim için ayrı bir önemi olan nokta.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: DAMPYR - 11 Ocak, 2014, 20:03:18
Alıntı yapılan: dean - 10 Ocak, 2014, 23:54:28
The Thing
Kültleşmiş korku filmlerinden The Thing'i izledim. Film oldukça güzel lakin ciddi mide gerektiriyor izlemek için. Yani iğrenç yaratık yapmada level atlamış adamlar. O ne biçim bir "ŞEY" dir demek istiyorum. 2011 yapımı olan The Thing'i de çok merak ettim en kısa zamanda onu da izleyeceğim.
O Flimde güzel ben izledim tavsiye ederim Dean... 8) :D :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Ocak, 2014, 14:55:05
Apocalypse Now

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTcyMzQ5NDM4OV5BMl5BanBnXkFtZTcwODUwNDg3OA%40%40._V1_SX640_SY720_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0078788/ (http://www.imdb.com/title/tt0078788/)

İzlemişken tam olsun dedim ve Redux versiyonunu izledim ama sonra keşke Redux versiyonunu izlemeseydim dedim. 50 dakika kadar uzun bu versiyon beni sıktı açıkçası. Zaten iki buçuk saat olan film üç saat onbeş dakika ya yükselmiş. Bana Apocalypse Now biraz overrated geldi. Özellikle 10 saniyede bir jeneriklik laf söyleme çabasını gereksiz buldum açıkçası.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Ocak, 2014, 22:18:37
Traffic

(http://www.indirmedennfilmizle.net/wp-content/uploads/2011/05/600full-traffic-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0181865/ (http://www.imdb.com/title/tt0181865/)

  Yönetmen Steven Soderbergh'e oscar kazandıran 2000 yapımı film, bu sene Guardians of the Galaxy'de izleyeceğimiz Benicio Del Toro'ya da en iyi yardımcı erkek oyunucu dalında oscar getirmişti. Traffic güçlü bir film olsada o sene yarıştığı Gladiator'e yönetmenlik dalında kaybetmesi beni şaşırtmıştı açıkçası. Son olarak filmi beğensemde biraz overrated bulduğumu belirteyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 13 Ocak, 2014, 22:39:21
Sevgili Gürkan izlediğin son 5 film gerçekten çok sağlam.

Bu şekilde devam et, gereksiz filmlerle vaktini harcama.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Ocak, 2014, 22:56:59
Alıntı yapılan: hanac - 13 Ocak, 2014, 22:39:21
Sevgili Gürkan izlediğin son 5 film gerçekten çok sağlam.

Bu şekilde devam et, gereksiz filmlerle vaktini harcama.

  Ben filmleri böyle kategori halinde izliyorum genelde. Bir ara aksiyon sarıyor hep aksiyon izliyorum. Bazen dizi izlemeye başlıyorum o zaman hiç film izlemiyorum. En son korku serileri vardı mesela. Şu anda da daha çok izlenmesi gereken ödüllü filmlere yöneldim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Ocak, 2014, 13:03:45
Catch Me If You Can

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/c/c6/Catch_Me_If_You_Can_Soundtrack.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0264464/ (http://www.imdb.com/title/tt0264464/)

  Dolandırıcı Frank Abagnale Jr.'in hayatından uyarlanan bu film tam bir yıldızlar geçidi. Leonardo DiCaprio ve Tom Hanks'i karşılıklı izlemek büyük keyif. Film adındanda anlaşılacağı gibi bir kedi fare oyunu. Ama DiCaprio ve Hanks arasındaki kovalamaca hiç sıkmıyor, ilgiyi hiç kaybettirmeden kendini izletiyor. Steven Spielberg hem çok ciddi hem de eğlenceli bir atmosfer yaratmayı başarmış. Ben filmi beğendim izlemeyenlere rahatlıkla tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Ocak, 2014, 08:38:38
Cidade de Deus

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRXp2Yp5zug5hmUuKeqIhRJv5VR-y1feO4ucfEp1c0cVwTHn5wQ)

http://www.imdb.com/title/tt0317248/ (http://www.imdb.com/title/tt0317248/)

  Rio de Janeiro'nun fakir, umutsuz sokaklarını kusursuz bir gerçeklikle, tam 130 dakika bir saniye bile sıkmadan anlatmayı başaran, kaçırılmayacak bir film Tanrı Kent. Yönetmen Fernando Meirelles'in uğrunda ölmeyi göze aldım dediği ve tamamen o sokaklarıda bilen amatör oyuncular tarafından oynanan bir film. Filmin içinde de geçtiği gibi "Rio kartpostallarda görüldüğü gibi değil". Ben oldukça beğendim. Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Ocak, 2014, 17:33:09
The Shining

(http://www.openculture.com/wp-content/uploads/2012/11/kubrick-shining.jpeg)

http://www.imdb.com/title/tt0081505/ (http://www.imdb.com/title/tt0081505/)

  Heralde bir hikayenin başına gelebilecek en güzel şeylerden biri romanının Stephen King tarafından yazılması, filminin de Stanley Kubrick(her ne kadar sinemasından pek hoşlanmasamda) tarafından çekilmesidir. Kitap olarak çok sevdiğim bir kitaptır The Shining. Stephen King'in en iyi işlerinden biridir.(En iyisi tarafımca Hayvan Mezarlığıdır) Filmi daha önce izlemiştim ama Stanley Kubrick filmlerini izlerken bir kez daha izliyeyim dedim. Filmini kitabı kadar çok sevmiyorum ama yapılabilecek en iyisi olduğunada şüphe yok. İzlemeyen kaldıysa kesinlikle kaçırmasın.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 16 Ocak, 2014, 23:03:51
Medyum benim de en sevdigim Stephen King romanlarindan biriydi ama bu film beni asiri hayalkirikligina ugratmisti izledigimde.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2014, 00:07:46
Hereafter

(http://www.stcharleslibrary.org/wordpress/community_reads/wp-content/uploads/2013/04/hereafter.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1212419/ (http://www.imdb.com/title/tt1212419/)

  Aşırı derecede parlak bir yapım olmasada hikaye sizi çekerse pekala kendini izleten bir film. Bu hikayeler benim hoşuma gidiyor. Genel olarak bu yüzden filme fena değil diyebilirim. Ama hadi izleyin kaçırmayın diyemem. Yalnız filmin başındaki tsunami sahnesi gerçekten görmeye değer.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 17 Ocak, 2014, 14:19:30
Tsunami sahnesi muhtesem olmakla beraber filmin geri kalaninda anlatilan nedir, noluyodu zerre bisey kalmamis aklimda. Izledigimde de fazla begenmedigimi hatirliyorum. Ama tsunami sahnesi gider. :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2014, 18:53:53
Dr. Strangelove

(http://biffbampop.files.wordpress.com/2011/08/drstrangelove-bluray-cover.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0057012/ (http://www.imdb.com/title/tt0057012/)

  Yine genele biraz aykırı hareket ediyorum ve çok beğenmediğimi söylemek istiyorum. Zaten zamanından beri bu filmde beni iten bir çok şey vardı. İzleyincede tam oldu. Genel olarak kara mizah filmlerini sevsemde Dr. Strangelove bana çok itici bir film geldi. Bunda Peter Sellers ve Stanley Kubrick'ten de ayrı ayrı çok hoşlanmamamında etkisi olabilir. Film dönemi itibari ile cesur ve yenilikçi olabilir tabi ama ben gereksiz derecede laubali bir film olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 17 Ocak, 2014, 19:38:04
  En sevdiğim filmlerden biridir oysa benim. Kubrick külliyatı içinde en sevdiğimdir hatta
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 17 Ocak, 2014, 21:06:52
Alıntı yapılan: alan ford - 17 Ocak, 2014, 19:38:04
  En sevdiğim filmlerden biridir oysa benim. Kubrick külliyatı içinde en sevdiğimdir hatta

Al benden de o kadar.Full Metal Jacket ve  A Clockwork Orange ile birlikte üstadın en iyi işi nazarımda.

Peter Sellers'ın oyunculuğu ise mükemmel ve ötesi..
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2014, 21:08:33
Alıntı yapılan: alan ford - 17 Ocak, 2014, 19:38:04
  En sevdiğim filmlerden biridir oysa benim. Kubrick külliyatı içinde en sevdiğimdir hatta

  İyi bir film olduğunu kabul ediyorum ama benim kişisel beğenime hiç uymadı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2014, 21:10:30
Alıntı yapılan: V - 17 Ocak, 2014, 21:06:52
Al benden de o kadar.Full Metal Jacket ve  A Clockwork Orange ile birlikte üstadın en iyi işi nazarımda.

Peter Sellers'ın oyunculuğu ise mükemmel ve ötesi..

  Full Metal Jacket'ı da sevmiyorum. Stanley Kubrick'in genel itibari ile yaptığı sinemayı sevmiyorum zaten.
Döneminin en iyi yönemenlerinden olduğunu kabul ediyorum ama kesinlikle benim tarzım değil.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 17 Ocak, 2014, 21:49:22
   dean'in izledikleri bölümü Stanley Kubrick tartışması platformuna dönsün istemem kesinlikle... ancak full metal jacket'i ilk izlediğim anı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. tokat yemiş gibi olmuş, oturduğum sinema koltuğundan bir süre kımıldayamamıştım. bence ne platoon, ne saving private ryan ne de apocalypse now... full metal jacket bu güne dek izlediğim en iyi savaş karşıtı filmdir... sadece bu filmi çekmiş olsaydı bile stanley kubrick büyük yönetmenliği sonuna kadar haketmiş olurdu... kaldı ki paths of glory, a clockwork orange veya eyes wide shut'ta sinemada cevaplardan çok sorular arayan seyirci için ideal filmlerdir. 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2014, 21:56:02
Alıntı yapılan: kedidiro - 17 Ocak, 2014, 21:49:22
   dean'in izledikleri bölümü Stanley Kubrick tartışması platformuna dönsün istemem kesinlikle... ancak full metal jacket'i ilk izlediğim anı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. tokat yemiş gibi olmuş, oturduğum sinema koltuğundan bir süre kımıldayamamıştım. bence ne platoon, ne saving private ryan ne de apocalypse now... full metal jacket bu güne dek izlediğim en iyi savaş karşıtı filmdir... sadece bu filmi çekmiş olsaydı bile stanley kubrick büyük yönetmenliği sonuna kadar haketmiş olurdu... kaldı ki paths of glory, a clockwork orange veya eyes wide shut'ta sinemada cevaplardan çok sorular arayan seyirci için ideal filmlerdir. 

  Zaten ben Stanley Kubrick'in çok büyük bir yönetmen olduğunu kabul ediyorum. Sadece sevmiyorum. Yönetmen olarak kalitesi tartışılmaz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Ocak, 2014, 11:27:51
Gravity

(http://sparklyprettybriiiight.com/wp-content/uploads/2013/09/Gravity-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1454468/ (http://www.imdb.com/title/tt1454468/)
 
  Oscar adayları açıklandıktan sonra bende Oscar'a kadar aday olan bütün filmleri izleyeceğim. Bu kapsamda ilk izlediğim film Gravity oldu. Filmi beğendim. Alfonso Cuarón çok iyi bir atmosfer kurmuş. Uzay'ın boşluğunu iliklerinize kadar hissettirmiş. Senaryosu ve oyunculuları çok iyi. Zaten Sandra Bullock'da Oscar'a aday oldu. Film 10 dalda Oscar adayı ve teknik dalları rahatlıkla toplayacak gibi duruyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 18 Ocak, 2014, 11:45:57
Alıntı yapılan: kedidiro - 17 Ocak, 2014, 21:49:22
   dean'in izledikleri bölümü Stanley Kubrick tartışması platformuna dönsün istemem kesinlikle... ancak full metal jacket'i ilk izlediğim anı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. tokat yemiş gibi olmuş, oturduğum sinema koltuğundan bir süre kımıldayamamıştım. bence ne platoon, ne saving private ryan ne de apocalypse now... full metal jacket bu güne dek izlediğim en iyi savaş karşıtı filmdir... sadece bu filmi çekmiş olsaydı bile stanley kubrick büyük yönetmenliği sonuna kadar haketmiş olurdu... kaldı ki paths of glory, a clockwork orange veya eyes wide shut'ta sinemada cevaplardan çok sorular arayan seyirci için ideal filmlerdir.
Savaş karşıtı film deyince , sinemadan çıkınca uzun süre kendime gelemediğim Tin Red Line'ı da alalım listeye. Saving Private Ryan ile hemen hemen aynı zamanlarda gösterime giren , biraz kadri kıymeti bilinmeyen bir film oldu . Muhteşemdir.
  Bu arada dean çok maydonoz oluyoruz listene ama idare edersin umarım.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Ocak, 2014, 12:00:10
Alıntı yapılan: alan ford - 18 Ocak, 2014, 11:45:57
  Bu arada dean çok maydonoz oluyoruz listene ama idare edersin umarım.

  Hayır, hayır. O ne demek. Benim istediğim zaten bu sayfada sinema muhabbeti dönmesidir her zaman. Böylesi çok daha güzel.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ocak, 2014, 13:27:40
Her

(http://sciencefiction.com/wp-content/uploads/2013/12/Her-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1798709/ (http://www.imdb.com/title/tt1798709/)

  Yılın Oscar adayı filmlerini izlemeye Her ile devam ediyorum. Tek cümle ile söylenmesi gerekse "yalnız bir adam ile bir işletim sisteminin aşkı" diye anlatabiliriz filmin konusunu. İlk etapta kulağa absürd gelsede harika bir senaryo ile çıkıyor film karşımıza. Teknolojinin insanı soyutlaştırması, yalnızlığın insan üzerindeki etkisi, geçmişe duyulan özlem gibi birçok yerden dem vuruyor film ve bunu hakkıyla yapmayı başarıyor. Joaquin Phoenix oyunuculuğu ise kusursuz. Akademinin gözardı etmesi gerçekten inanılır gibi değil.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 19 Ocak, 2014, 14:37:20
Her'un fragmanini daha dun gördum ve izleyecegim mutlaka. Konusu cok orjinal.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ocak, 2014, 15:43:52
Fargo

(http://www.univie.ac.at/Anglistik/easyrider/data/pages/Fargo/fargo.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0116282/ (http://www.imdb.com/title/tt0116282/)

  Güzel film ama biraz overrated buldum. Coen'lerin diğer işleri ile kıyaslandığında mesela bi' No Country for Old Men değil, The Big Lebowski hiç değil, hatta True Grit bile değil. Son olarak Frances McDormand aldığı Oscar'ı Steve Buscemi'ye vermek istiyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 19 Ocak, 2014, 20:55:36
Alıntı yapılan: dean - 19 Ocak, 2014, 15:43:52
Fargo
Güzel film ama biraz overrated buldum. Coen'lerin diğer işleri ile kıyaslandığında mesela bi' No Country for Old Men değil, The Big Lebowski hiç değil, hatta True Grit bile değil. Son olarak Frances McDormand aldığı Oscar'ı Steve Buscemi'ye vermek istiyorum.

McDormand'ın hakkını yememek lazım.Bütün filmi ifadesiz,mimiksiz oynamak gerçekten büyük başarı.Filmde ona asılan Japon arkadaşı ile olan sahnesi unutulmaz benim için.:D

Coen'lerin bence en iyi işleri Big Lebowski.John Goodman'ın enfes oyunculuğunu asla unutamam.Hele
"Donny"nin küllerini esen rüzgara karşı savurup,vaaz verdiği sahnede karnıma kramplar girene kadar güldüğümü hatırlarım..
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ocak, 2014, 21:07:52
Alıntı yapılan: V - 19 Ocak, 2014, 20:55:36
McDormand'ın hakkını yememek lazım.Bütün filmi ifadesiz,mimiksiz oynamak gerçekten büyük başarı.Filmde ona asılan Japon arkadaşı ile olan sahnesi unutulmaz benim için.:D


  Performansı tabi ki iyi ama Oscarlık olduğunu düşünmüyorum açıkçası  ::)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 19 Ocak, 2014, 21:32:07
Alıntı yapılan: dean - 19 Ocak, 2014, 21:07:52
  Performansı tabi ki iyi ama Oscarlık olduğunu düşünmüyorum açıkçası  ::)
Coen'lerin en iyi işi konusunda şerh koyup hakkımı Barton Fink'ten yana kullanıyorum. Big Lebowski'de şahanedir ama Fargo'ya da haksızlık etmeyin yahu. Dört dörtlük  bir suç komedisidir. İhtiyarlara Yer Yok'u seyretmedim ama ilk üç Coen filmim şu şekilde

           1- Barton Fink
           2- Big Lebowski
           3- Fargo
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ocak, 2014, 21:36:45
Coen'ler de açık ara The Big Lebowski derim ben.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ocak, 2014, 00:13:46
A Clockwork Orange/Full Metal Jacket

(http://a1.att.hudong.com/72/18/19300001241054130694189711024.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0066921/ (http://www.imdb.com/title/tt0066921/)

(http://www.imfdb.org/images/thumb/5/56/Full_Metal_Jacket-_1987.jpg/300px-Full_Metal_Jacket-_1987.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0093058/ (http://www.imdb.com/title/tt0093058/)

  Biraz engebeli olan Stanley Kubrick yolum yönetmenin en belki de en ünlü iki filmi ile devam etti. A Clockwork Orange'ı üçüncü, Full Metal Jacket'ı da ikinci izleyişim oldu bu. Filmler ile ilgili yorum yapmıyim ben ;D Sadece yine fikrim değişmedi diyeyim. Şimdi sırada daha önce izlemediğim 2001 A Space Odyssey ve Paths Of Glory var. Beğenirsem ayrı ayrı, beğenmezsem yine böyle ikili yazarım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ocak, 2014, 15:22:13
Wall Street

(http://www.filmcini.com/filmler/wp-content/uploads/2013/04/a5uil417qoanion3nvff.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0094291/ (http://www.imdb.com/title/tt0094291/)

  Michael Dougles'ın en iyi aktör dalında Oscar'ı kucakladığı Wall Street, Oliver Stone'un Oliver Stone olduğu dönemlerinde gelen en önemli filmlerinden biri( Ya hu bu Oliver Stone'a ne oldu ? 2000'lerle birlikte eski halinden eser yok.) Wall Street sağlam oyunculuklarla beslenen güçlü bir film. Aynı zamanda Charlie Sheen'in bir zamanlar aktör olduğunu kanıtlaması açısından da önemli tabi :) Michael Dougles'ın canlandırdığı kültleşmiş Gordon Gekko karakteri ise ayrı bir olay.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ocak, 2014, 19:11:12
Wall Street: Money Never Sleeps

(http://www-deadline-com.vimg.net/wp-content/uploads/2010/09/wall_street_money_never_sleeps_ver2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1027718/ (http://www.imdb.com/title/tt1027718/)

  İlk filmin gazıyla hemen geçtim ikinci filmin başına ama tabi beklediğimi bulamadım.( Zaten bulamamaya da hazırlıklıydım.) İlk film ile aralarında bağ yok desek neredeyse doğru sayılabilir. Yepyeni bir konu ve karakterlerle hikaye devam ediyor. Charlie Sheen şöyle bir görünüp kayboluyor ama orada da Bud Fox'dan çok Charlie Harper gibi takılıyor. Tek başına bakılırsa eh işte diyeceğimiz film, devam filmi olarak maalesef biraz hayal kırıklığı yaratıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Ocak, 2014, 01:11:57
Street Kings

(http://www.keanureeves.us/wp-content/uploads/2012/10/streetkings1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0421073/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0421073/?ref_=nv_sr_1)

  Fazla kafa yormadan, genel olarak tanıyıp, sevdiğimiz oyuncular tarafından oynanan, bilindik hikayeyi yenilenmiş haliyle sunan bir film Street Kings. Kötü bir film değil ama daha önce seyretmiştim sanki imajıda uyandırmıyor değil. Yinede kasmadan rahat izlenebilecek bir film. Beklentiyi düşük tut, alabildiğin keyife bak bölümüne ekliyoruz Street Kings'i.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Ocak, 2014, 15:53:52
Platoon

(http://www.crankycritic.com/archive/posters/platoon.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0091763/ (http://www.imdb.com/title/tt0091763/)

  Son zamanlarda izlediğim Vietnam ile ilgili filmlerde favorim Platoon oldu. Zaten Oliver Stone'u seven biri olarak anlatım tarzıda daha sıcak geldi bana filmin. İyi oyunculuklarda bezenmiş, güçlü bir film Platoon. Zaten Oliver Stone'un en parlak dönemiydi akside düşünülemezdi. Son olarak filmin en iyi yönetmen ve en iyi film Oscar'ını da aldığını söylemeden geçmeyelim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Ocak, 2014, 16:08:06
The Thin Red Line

(http://www.crankycritic.com/archive98/posters/thinredline.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120863/ (http://www.imdb.com/title/tt0120863/)

   Terrence Malick takip ettiğim yönetmenlerdendir. Kendine has üslubü belli bir kesimi sıksada ben her zaman Malick'in sinemasını sevmişimdir. Onun yorumu ve yıldızlar geçidi şeklindeki kadrosu ile The Thin Red Line her ne kadar güzel bir film olsada 170 dakikalık süresini biraz zorlama bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Uzun süresi filmi kötü yapmamış ama daha iyi olmasını engellemiş diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ocak, 2014, 10:45:47
Crash

(http://img61.imageshack.us/img61/9827/protectedimagephp1al.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0375679/ (http://www.imdb.com/title/tt0375679/)

  2005 Oscarlarında en iyi film ödülünü kapan Crash, hayatları birbiriyle kesişen(çarpışan) on civarı insanın etkileyici hikayesini anlatıyor. Bu anlatırken de American toplumunu enine boyuna sogulamaktan geri kalıyor. Zaten başarılı senaryosu ve kurgusu da Oscar'ı götürmüştü. Kesinlikle tavsiye edeceğim, sağlam oyunculuklarla dolu, güzel bir film Crash.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Ocak, 2014, 12:55:50
Big

(http://3.bp.blogspot.com/_hRVDekcBoeE/TU1TmQdOPsI/AAAAAAAAAM0/pgwhjxA8gRo/s1600/big-1988-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0094737/ (http://www.imdb.com/title/tt0094737/)

  Big, son derece eğlenceli bir film. 12 yaşındayken birden bire yetişkin olan bir çocuğun hikayesini oldukça keyifli bir dille anlatmış. Tom Hanks başlı başına harika. İlk kez bu film ile Oscar adayı olmuştu ve gelecekte ne kadar önemi bir aktöre dönüşeceğinin sinyalini vermişti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Ocak, 2014, 13:02:21
Rush

(http://www.redcarpetcrash.com/wp-content/uploads/2013/07/Rush.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1979320/ (http://www.imdb.com/title/tt1979320/)

  Rush, kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri. İki insan arasındaki rekabeti, hırsı, ihtiyacı ve arkadaşlığı harika bir şekilde anlatmış. Yönetmen Ron Howard tecrübeli ve kaliteli bir sinemacı, bunu filmin her saniyesinde hissetmek mümkün. Oyunculuklar oldukça iyi. Özellikle Daniel Brühl mükemmel. Akademinin bu filmi görmezden gelmesi ise çok şaşırtıcı. Hele teknik dallarda es geçmesi komik.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2014, 00:58:25
The Wolf of Wall Street

(http://www.aceshowbiz.com/images/still/wolf-of-wall-street-poster03.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0993846/ (http://www.imdb.com/title/tt0993846/)

  İçerdiği hattinden fazla cinsellik, yer yer uyuşturucuyu yücelten tavrı ve para kazanma yolunda herşey mübahtır düsturu ülkesinde bile tepki ile karşılanmıştı The Wolf of Wall Street filminin. Ama hiçbir şey karşımızda ki filmin mükemmel çekildiğini ve mükemmel oynandığını değiştirmiyor. Film Martin Scorsese gibi ustanın elinde adeta elmas gibi ışıldamış. 180 dakikalık süresinin bir saniyesi bile sıkmayan film, sürükleyici senaryosu ile de hayli dikkat çekici. Leonardo DiCaprio oyunculuk konusunda bu filmde kendini aşmış. Zaten aktörlüğü kaliteli olan oyuncu hayatının performansını göstermiş. Çok kısa süre çıkan Matthew McConaughey ise beni benden aldı. Leo ile yemek masasında, ona motivasyon hareketi öğretmesi inanılmaz.

(http://l2.yimg.com/bt/api/res/1.2/SgMctwDHliIHDR96VN_NVA--/YXBwaWQ9eW5ld3M7cT04NTt3PTYzMA--/http://media.zenfs.com/en-US/blogs/movietalk/wolf-grab-jpg_170830.jpg)

  Filmi çok ama çok beğendim. Blu-ray'ini çıktığı ilk gün alıp arşivime ekleyeceğim. Yalnız şöyle bir durum var ki herkes beğenmez. Özellikle filmlerde ki cinsellikten rahatsız olanlar kesinlikle başlamasın bile filme. Anlattığı hikayeyi çok uç noktalarda yansıtmış Scorsese.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 26 Ocak, 2014, 03:15:26
Matthew McConaughey'i bir de True Detective'de izle. Adam su an en sevdigim aktörlerden birine dönustu direk.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2014, 09:12:22
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 26 Ocak, 2014, 03:15:26
Matthew McConaughey'i bir de True Detective'de izle. Adam su an en sevdigim aktörlerden birine dönustu direk.

  Henüz diziyi izlemedim, sezon tamamlanınca izleyeceğim ama Dallas Buyers Club'ı izledim. Orada da müthiş. Son 2 yılda Magic Mike, Dallas Buyers Club, The Wolf of Wall Street ve True Detective'da çok iyi performanslar sergiledi. Sırada Christopher Nolan'ın Intersteller'ında başrol var. Adam durgun giden kariyerinde patlama yarattı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2014, 20:01:09
Dallas Buyers Club

(http://www.rocklandstrand.com/sites/default/files/imagecache/event_image_mediafront/event-images/Dallas-Buyers-Club%20poster-2013-movie-poster-HD.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0790636/ (http://www.imdb.com/title/tt0790636/)

  Bu sene en iyi film dahil altı dalda Oscar adayı olan Dallas Buyers Club, Ron Woodroof isimli bir AIDS hastasının diğer hastalara yardım etme serüvenini etkileyici bir dille anlatıyor. Özellikle Matthew McConaughey ve Jared Leto'nun oyunculukları kesinlikle görülmesi. Zaten ikiside Oscar adayı olmayı başardı bu filmle. Ben filmi beğendim, tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2014, 13:02:44
Moon

(http://christianaellis.com/wp-content/uploads/2009/07/moon-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1182345/ (http://www.imdb.com/title/tt1182345/)

  Ben çok bayılmasamda hiç fena olmayan bir bilim kurgu filmi Moon. Ayda tek başına 3 yıl geçirmesi gereken Astronot Sam Bell'in hikayesi ilgi çekici. Sam Rockwell çok iyi bir oyunculuk sergilemiş ve filmi tek başına ! götürmeyi başarmış. Değişik bir bilim kurgu seyretmek isteyenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2014, 13:12:47
Closer

(http://www.indirmedennfilmizle.net/wp-content/uploads/2014/01/daha-yaklas-closer-film-izle-afis-resim-picture-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0376541/ (http://www.imdb.com/title/tt0376541/)

  Yıldız dolu kadrosu ile dikkat çeken film, bütün gücünü oyunculuklarından ve çok iyi yazılmış diyaloglarından alıyor. Aslen tiyatro oyunu olan Closer tiyatro yapısına uygun çekilmiş. Sahne var, oyuncular performanslarını sergiliyor, hemen ardından zaman atlaması. Başka sahne, karşılıklı oyunculuklar yeniden atla... Özellikle oyunculukların çok iyi olduğu film Natalie Portman ve Clive Owen'a Oscar adaylığı da getirmişti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 27 Ocak, 2014, 16:47:34
Sevgili Dean ben senin gibi resimli afiş çıkarmada başarılı değilim Bitten diye bir dizi başladı 3. bölüm yayınlandı Kurt adam dizisi bir göz atarmısın
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2014, 17:14:45
Alıntı yapılan: doktor1881 - 27 Ocak, 2014, 16:47:34
Sevgili Dean ben senin gibi resimli afiş çıkarmada başarılı değilim Bitten diye bir dizi başladı 3. bölüm yayınlandı Kurt adam dizisi bir göz atarmısın

Bu bölümde sadece filmlere yer verdiğim için "dean ile güncel sinema haberleri" bölümüne afişini ve fragmanını attım. Hemen aşağıya da linkini koydum.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,6901.150.html (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,6901.150.html)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 27 Ocak, 2014, 18:11:15


Bu bölümde sadece filmlere yer verdiğim için "dean ile güncel sinema haberleri" bölümüne afişini ve fragmanını attım. Hemen aşağıya da linkini koydum.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,6901.150.html (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,6901.150.html)                                                                                                                              ilgine ve hızına şapka çıkarılır Dean saygılar
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2014, 19:14:55
Step Brothers

(http://www.traileraddict.com/content/columbia-pictures/step_brothers.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0838283/ (http://www.imdb.com/title/tt0838283/)

  Genel olarak American komedi anlayışına bayılan biri olarak, Step Brothers da keyif alarak izlediğim bir film oldu. John C. Reilly ve Will Ferrell arasında kimya tutmuş. Hikayede ilgi çekici ve eğlenceli. Türü sevenlere tavsiye edebilirim ama sevmeyenler Step Brothers'dan uzak dursa daha iyi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Ocak, 2014, 14:18:20
12 Years a Slave

(http://carltonjordan.com/wp-content/uploads/2013/12/12yas-poster-art.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2024544/ (http://www.imdb.com/title/tt2024544/)

  Bu sene 9 dalda Oscar adayı olan film özgür bir adamken köle olmuş Solomon Northup'un gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Kölelik hakkında çok film izledik. 12 Years a Slave belki en iyisi değil ama çok iyilerinden biri. Chiwetel Ejiofor oldukça iyi bir oyunculuk sergilemiş ama oyunculuk dendiği zaman bu filmde en büyük övgüyü Michael Fassbender hakediyor. Harika bir oyunculuk sergilemiş. En iyi film ödülünede en yakın filmin 12 years a Slave olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Ocak, 2014, 00:40:07
Changeling

(http://1.bp.blogspot.com/_GIchwvJ-aNk/Sle-G9nkYHI/AAAAAAAAJDM/K0hnE52h93A/s800/changeling%2Bmovie%2Bposter.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0824747/ (http://www.imdb.com/title/tt0824747/)

  Angelina Jolie'ye Oscar adaylığı getiren Changeling, Christine Collins'in gerçek hayat hikayesinden uyarlanmış. Çocuğu kaybolan bir annenin dramı ile paralel giden seri katil teması çok iyi bir şekilde kurgulanmış. İzlemesi yer yer güçleşebilen hikaye oldukça etkileyici. Çocuğu olan seyirciyi daha da fazla etkileyebilecek bir film Changeling. Filmin yazarı çizgi roman piyasasından da çok rahat tanıyabilceğimiz J. Michael Straczynski. Tabi ki filmin yönetmenide çok önemli biri; Bir sinema efsanesi Clint Eastwood. Son olarak film boyu gözüme takılıp duran ve nefret ettiğim Angelina Jolie'nin elbiselerini yazmadan geçemeyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Ocak, 2014, 20:06:37
Captain Phillips

(http://flix66.com/wp-content/uploads/2013/07/Captain-Phillips-poster-2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1535109/ (http://www.imdb.com/title/tt1535109/)

  Somali'li korsanlar tarafından kaçırılan Captain Richard Phillips'ın gerçek hayat hikayesinden uyarlanan film bu sene en iyi film dahil 6 dalda Oscar adayı. Filmin yönetmenlik koltuğunda 2. ve 3. Bourne filmlerinin yönetmeliğini de yapan Paul Greengrass var. Greengrass olaylar yanı başımızda yaşanıyormuşçasına gerçekçi ve oldukça sürükleyici bir film çıkarmış ortaya. Başroldeki Tom Hanks ise bizi alıştırdığı gibi kusursuz bir oyunculuk sergilemiş. Ben filmi çok beğendim. Zaten bir günde iki kere izledim. (sabah kendim, akşamada ailenin geri kalanıyla) kesinlikle tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ocak, 2014, 02:40:25
American Hustle

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNjkxMTc0MDc4N15BMl5BanBnXkFtZTgwODUyNTI1MDE@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1800241/ (http://www.imdb.com/title/tt1800241/)

  Senenin en merakla beklediğim filmlerinin başında geliyordu American Hustle. Altın küredeki başarısı sonrada 10 dalda Oscar adaylığı bu merakı katbe kat arttırmıştı. Sonuç benim için maalesef ki hayal kırıklığı oldu. Yönetmen David O. Russell'ın senaryoyu filmin çekimleri devam ederken tamamlama gibi bir özelliği var. Bu özellik The Fighter ve Silver Linings Playbook'ta olumlu sonuç verdi lakin American Hustle bu filmlerden çok daha büyük çaplı bir proje. Üstelik Russell daha Silver Linings Playbook'u bitirmeden bu projenin temellerini atmaya başlamıştı. Bütün bunlar birleşince parçada değil ama bütünlükte bir aceleye getirilmişlik havası filmde hakim. Bu demek değil ama film kötü film yani bu haliyle bile oldukça iyi bir film. Mesela çıktığında Blu-ray'i gidilip alınacak ama üzerinde biraz daha çalışılacak zaman bulunsaymış çok daha derli toplu bir film olabilirmiş. Açıkçası her biri tek tek sevdiğim oyuncular olan Cast'ının mükemmel ötesi performanslarını izlemek dışında pek aradığımı bulamadığımı söylemek zorundayım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Şubat, 2014, 01:55:15
JFK

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/42/MPW-21348)

http://www.imdb.com/title/tt0102138/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0102138/?ref_=nv_sr_1)

  189 dakikalık çılgınca süresine karşılık JFK sürükleyici bir film aslında. Ama ne olursa olsun bu süreyi fazla buldum. Onun dışında filmi beğendim. Aslında filmden çok belgesel olarak baktım ben filme. Zaten baş karakterimiz Jim Garrison'ın ailesi ile alakalı sahneler olmasa belgesel olarak anabilirdik filmi. Oliver Stone güzel, sade bir yönetmenlikle aktarmış filmi, üzerinde çok sıkı çalışıldığı belli. Son olarak filmi başarılı bulduğumu belirteyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Şubat, 2014, 20:49:58
Jerry Maguire

(http://3.bp.blogspot.com/-F-5Ptkd6ulY/Tq6kec8RGoI/AAAAAAAAA50/915EvHZfQgM/s1600/Jerry%2BMaguire.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0116695/ (http://www.imdb.com/title/tt0116695/)

  Almost Famous ile en iyi senaryo Oscar ödülü kazanmış Cameron Crowe'ın hem yazıp hem yönettiği Jerry Maguire bir spor menajerinin inişli çıkışlı hayatını olduka sürükleyici bir şekilde anlatan, oldukça çekici bir film. Başrolündeki Tom Cruise'a bir Oscar adaylığı bir diğer oyuncusu Cuba Gooding Jr.'a(her ne kadar şuan da kariyeri saçma sapan ilerlesede) ise Oscar'ı kazandırmıştı. İzlerken keyif veren bu filmi seyretmeyenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 02 Şubat, 2014, 01:10:34
  Rene Zellweger'i sunan, "help me help you" ve "Show me The momeye" söLeri ile aklımıDa kalan hoş bir filmdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2014, 20:42:41
The Reader

(http://images.killermovies.com/r/thereader/gallery/poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0976051/ (http://www.imdb.com/title/tt0976051/)

  Özellikle oyuncu performanslarıyla öne çıkan film, başrol oyuncusu Kate Winslet'a Oscar kazandırmıştı. Fashforward'lar ile anlatılan hikaye ilgi çekici ve sürükleyici. 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2014, 20:49:43
Babel

(http://www.impawards.com/2006/posters/babel.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0449467/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0449467/?ref_=nv_sr_1)

  Yönetmen Alejandro González Iñárritu'dan yine farklı insanların kesişen yolları ile alakalı güzel bir film Babel. (Bu ara Iñárritu'nun filmlerini izliyorum hatta bu filmden sonra 21 Grams'ı da izledim ama daha buraya yazmadım.) Film vizyona girdiği sene en iyi film dahil 7 dalda Oscar'a aday gösterilmişti. Oyunculuklarında ön plana çıktığı film bu tarz filmleri sevenler için kaçırılmayacak nitelikte. Son olarak ne olursa olsun bence bi'i 21 Grams değil, onuda belirtim istedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Şubat, 2014, 01:01:02
Horrible Bosses

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNzYxNDI5Njc5NF5BMl5BanBnXkFtZTcwMDUxODE1NQ%40%40._V1_SY317_CR0,0,214,317_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1499658/ (http://www.imdb.com/title/tt1499658/)

  Filmin başına otururken ciddi ciddi beklentilerim vardı. Ama maalesef ciddi bir hayal kırıklığı ile karşılaştım. Kağıt üzerinde bakıldığında bir komedi filmi için gereken herşey fazlasıyla var ama elementlerin doğru şekilde birleştirildiğini düşünmüyorum. Yine de asla izlenmez diye bir durum yok ama son dönemlerin en bomba komedilerini ben her zaman Judd Apatow tayfasından gördüm o da ayrı mesele.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Şubat, 2014, 01:50:58
Invictus

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjAyMzExMDM1N15BMl5BanBnXkFtZTcwNTcyMTQ5Mg%40%40._V1_SY317_CR0,0,214,317_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1057500/ (http://www.imdb.com/title/tt1057500/)

  Ben bakış açısına göre beğeninin değişeceği bir film olarak görüyorum Invictus'u. Yönetmen Clint Eastwood, başrolde Morgan Freeman ne Rugby'si bana daha fazla Mandela ver, onun hayatına yoğunlaş denirse fazla beğenilmeyebilir. Ama tarihi soslu spor filmi mantığıyla seyredilirse sonuca daha iyi varılır diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Şubat, 2014, 02:17:06
Killer Elite

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/f/fd/Killer_Elite_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1448755/ (http://www.imdb.com/title/tt1448755/)

  Tamam Jason Statham'ı biliyoruz, kafa göz aksiyon. Ama kadroda Robert De Niro ve Clive Owen olunca bi'de gerçek hikayeden uyarlanınca açıkçası klasik Jason Statham aksiyonunda daha fazlasını bekledim, sonuç biraz hayal kırıklığı oldu. Direkt aksiyon filmi olarak güzel ama senaryo felan çok beklememek lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2014, 01:55:14
21 Grams

(http://pic.bitvn.org/di/HNY4/21-grams-movie-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0315733/ (http://www.imdb.com/title/tt0315733/)

  Normal, her zaman ki gibi filmi izlemeye başladım. İlk 15 dakikadan sonra aslında işlerin hiçte normal gitmediğini anladım. Çünkü uyuşmuş ve gözümü televizyondan alamıyordum. Bir film insanı kendine bu kadar mı esir eder ? Evet eder. Alejandro González Iñárritu müthiş bir filme imza atmış. Sean Penn, Naomi Watts ve Benicio Del Toro üçlüsü kusursuz oyunculuk çıkarmış. Filmi aşırı derecede beğendim. İzlemeyen herkese ısrarla tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2014, 02:01:42
Blue Jasmine

(http://davethenovelist.files.wordpress.com/2014/01/poster-blue-jasmine.jpg%3Fw%3D480)

http://www.imdb.com/title/tt2334873/ (http://www.imdb.com/title/tt2334873/)

  Woody Allen inanılmaz derecede üretken olan bir yönetmen. Her sene illaki bir film çekiyor. 2013 yılındaki filmi ise Blue Jasmine oldu. Blue Jasmine güzel olmasına güzel bir film ama ortada Cate Blanchett gerçeği var. Cate Blanchett muhteşem bir oyunculuk koymuş ortaya. Açıkçası bir noktadan sonra filmin ne anlattığı önemsiz kalıyor, neredeyse filmi bırakıp Cate Blanchett'i izliyorsunuz. Gerçekten tebrik etmek lazım. Zaten bu sene Oscar'ın da alanındaki en büyük favorisi Blanchett.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 06 Şubat, 2014, 09:25:23
Woody Allen'ın üvey kızının geçen hafta New York Times gazetesine yazdığı mektuptan sonra Akademi Woody Allen'a veya filmlerine ödül vermez diye düşünüyorum.

http://www.dipnot.tv/woody-allenin-evlatlik-kizinin-new-york-times-gazetesine-yazdigi-acik-mektubun-tam-metni-turkce/62318/ (http://www.dipnot.tv/woody-allenin-evlatlik-kizinin-new-york-times-gazetesine-yazdigi-acik-mektubun-tam-metni-turkce/62318/)

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2014, 16:36:12
Alıntı yapılan: kalidor - 06 Şubat, 2014, 09:25:23
Woody Allen'ın üvey kızının geçen hafta New York Times gazetesine yazdığı mektuptan sonra Akademi Woody Allen'a veya filmlerine ödül vermez diye düşünüyorum.

  En iyi yönetmen yada film olsa tamamda, sırf bu yüzden Cate Blanchett'e Oscar vermezlerse Blanchett'e çok büyük haksızlık yapmış olurlar.


Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 06 Şubat, 2014, 17:04:16
Alıntı yapılan: kalidor - 06 Şubat, 2014, 09:25:23
Woody Allen'ın üvey kızının geçen hafta New York Times gazetesine yazdığı mektuptan sonra Akademi Woody Allen'a veya filmlerine ödül vermez diye düşünüyorum.

http://www.dipnot.tv/woody-allenin-evlatlik-kizinin-new-york-times-gazetesine-yazdigi-acik-mektubun-tam-metni-turkce/62318/ (http://www.dipnot.tv/woody-allenin-evlatlik-kizinin-new-york-times-gazetesine-yazdigi-acik-mektubun-tam-metni-turkce/62318/)

Bu haber doğruysa direk hapse girmeli. İğrenç bir şey.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Şubat, 2014, 01:10:38
Carlito's Way

(http://www.impawards.com/1993/posters/carlitos_way.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0106519/ (http://www.imdb.com/title/tt0106519/)

  Brian De Palma'nın yönettiği, Al Pacino ve Sean Penn'ın çok güçlü performanlar gösterdiği oldukça sağlam bir film Carlito's Way. Hapisten çıktıktan sonra eski işlerine bulaşmak istemeyen efsane mafya Carlito'nun tekrar bu işlere çekilmesini, estetiği yüksek bir dille anlatmayı başarmış Brian De Palma. Al Pacino zaten bu rollerin adamıyken Sean Penn belkide filmin en unutulmayacak karakterini yaratıyor. Filmi beğendim, tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Şubat, 2014, 02:38:22
Magnolia

(http://pgcooper1939.files.wordpress.com/2012/06/magnolia-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0175880/ (http://www.imdb.com/title/tt0175880/)

  Yine farklı insanların birbirleri ile yollarının kesişmeli temalı bir film daha Magnolia. Paul Thomas Anderson zaten sevdiğim bir yönetmendir ve bu filmde de yeteneğini göstermiş. Her biri ayrı yıldız olan oyuncu kadrosu üst düzet performanslar ortaya koymuş. Özellikle Tom Cruise harika gerçekten. Özel olarak ta geçenlerde Hulk incelemesinde aile ile özdeşim felan demiştim. Aile ile alakalı şeyler benim için kilit noktalardan biri. Esere daha farklı bakmamı sağlıyor. Buradada bu Aile ile alakalı gelişmeler (spoiler veremeye çalışıyorum tabi) beni fena yakaladı ve filme sevgimi katladı. Sözün özü filmi oldukça beğendim. Türü sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Şubat, 2014, 18:28:59
Independence Day

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/b/bb/Independence_day_movieposter.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0116629/ (http://www.imdb.com/title/tt0116629/)

  Bir ara bu filmi televizyonlarda o kadar çok veriyorlardı ki muhtemelen herkes izlemiştir. Bende tv'de izlemiştim eskiden 3-4 kere ama bu ara devam filminin haberleri iyice artınce tekrar bir izliyeyim hafızamı tazeliyeyim dedim. Şurası klişedir, burası şöyledir felan demeyeceğim. Neredeyse 20 yıllık filmin neresinde ne olduğunu herkes biliyor zaten. Amacıda belli olan bir film. Bu amacınıda gerçekleştiriyor, yani bence sorun yok. Severim Independence Day'i  ;)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Şubat, 2014, 19:04:10
Superman/Doomsday

(http://withfriendship.com/images/i/43551/Superman--Doomsday-wallpaper.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0934706/ (http://www.imdb.com/title/tt0934706/)

  Daha önce izlemediğim bir animasyondu Superman/Doomsday. Orjinal Doomsday hikayesinden farklı bir yorum getirmişler. Bu yorumu beğenirseniz filmide beğenirsiniz. Ben beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Şubat, 2014, 14:36:43
Amores perros

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjIyNTA5MzQ5N15BMl5BanBnXkFtZTcwNjIyNTgxMQ%40%40._V1_SY317_CR5,0,214,317_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0245712/ (http://www.imdb.com/title/tt0245712/)

  Kesinlikle çok güçlü bir film. 3 ayrı hikayeden (filmden?) oluşuyor. Tabi bu 3 hjikaye birbiriyle kesişiyor ama bi' 21 Grams yada Babel tarzı değil. Genelde insanlar uzun bulmuş filmi. Aslında uzunluktan ziyade 3 hikayenin birbirleriyle ilişiğinin azlığı belki sıkıntı sayılabilir. 3 farklı film resmen Amores Perros.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Şubat, 2014, 00:23:48
Wo hu cang long

(http://www.sinemafilm.org/wp-content/uploads/Kaplan-ve-Ejderha-Wo-hu-cang-long-2000-poster-afi%C5%9F.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0190332/?ref_=nm_flmg_dr_7 (http://www.imdb.com/title/tt0190332/?ref_=nm_flmg_dr_7)

  2 Oscarlı ünlü yönetmen Ang Lee'nin kendini Dünyaya tanıttığı filmdi Wo hu cang long (Crouching Tiger Hidden Dragon) Özellikle uzak doğu kültürüne aşına olanların oldukça beğeneceğini düşünüyorum. Belki olmayanlar bu adamlar niye uçuyor diye düşünebilir ;D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Şubat, 2014, 20:21:36
Borat

(http://www.impawards.com/2006/posters/borat_ver2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0443453/ (http://www.imdb.com/title/tt0443453/)

  Yer yer eğlendirsede çok beklentilerimi karşılamadı açıkçası. Heleki Pamela Anderson muhabbetini hiç sevmedim. O olay olmasa filme notum daha yüksek olurdu. Film ne kadar absürt kaçsada alttan yaptığı eleştiriler yerindeydi lakin Pamela Anderson olayları başlı başına absürt geldi. Kesinkez izleyin diye tavsiye edemem.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Şubat, 2014, 20:30:56
Just Go with It

(http://movie-hound.com/wp-content/uploads/2011/09/Just-Go-with-It-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1564367/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1564367/?ref_=nv_sr_1)

  Beklentilerimin altında kalan bir film daha. (bu baya kaldı) "Deseniz ki bunlardan beklersen böyle olur." Sizde haklısınız :) Genel olarak American komedi filmlerinde uç nokta şeyler görsekte bana Just Go With It hiç inandırıcı gelmedi. Bu yüzden filme giremedim ve eğlenemedim. Adam Sandler'ın filmlerinden zaten çok hoşlanmam. Bu da onların arasında girdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2014, 19:22:13
Raging Bull

(http://www.impawards.com/1980/posters/raging_bull.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0081398/ (http://www.imdb.com/title/tt0081398/)

  Boksör Jake La Motta'nın otobiyografisinden uyarlanan film vizyona girdiği yıl sekiz dalda Oscar adayı olup iki dalda'da bu ödüle sahip olmuştu. Martin Scorsese ve Robert De Niro ortaklığı bu filmdede devam ediyor ve ortaya alışık olduğumuz gibi harika bir iş çıkıyor. Scorsese'nin tekliği, Robert De Niro, Cathy Moriarty ve Joe Pesci'nin üstün oyunculukları ve senaryosuyla Raging Bull kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Şubat, 2014, 11:21:13
Escape Plan

(http://wpc.556e.edgecastcdn.net/80556E/img.site/PHm2kPnJmdp8po_1_m.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1211956/ (http://www.imdb.com/title/tt1211956/)

  Eski yıllarda aksiyon yıldızları birbirlerinin filmlerinde oynamaz solo takılırlardı ama artık günümüzde Fast & Furious, Expendebles gibi filmlerle artık ekip ruhu ön plana çıktı. Expendebles ile her ne kadar birlikte görünmüş olsalarda iki aksiyon efsanesi Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger ilk kez bu denli bir ortaklık kuruyor. Tabiki film bir sanat eseri değil ama kesinlikle eğlendirmeyi biliyor. İkilinin uyumu filmin en büyük artısı. Aksiyon filmi sevenler izlerken kesinlikle keyif alır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Şubat, 2014, 14:46:26
The Number 23

(http://reviewfix.com/wp-content/uploads/2009/06/thenumber23poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0481369/ (http://www.imdb.com/title/tt0481369/)

  Özellikle bir gerilim filminde Jim Carrey denilince direktman ilgi çekiyor The Number 23. Bi'de Yönetmeni Joel Schumacher olunca daha da ilgi çekiyor. Film müthiş bir gerilim örneği olmasada kendini izleten bir film. Jim Carrey'nin gerilim performansı hiç fena değil. İdare eder/izlenir kısmın rahatlıkla yazılır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Şubat, 2014, 19:38:52
Donnie Brasco

(http://www.impawards.com/1997/posters/donnie_brasco_ver1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0119008/ (http://www.imdb.com/title/tt0119008/)

  Gerçek bir hikayeye dayanan film Johnny Depp'in oynadığı FBI ajanı Donnie Brasconun mafyaya sızmasını anlatıyor. Usta oyuncu Al Pacino ise ezik mafya üyesi Benjamin 'Lefty' Ruggiero canlandırıyor. Türü içinde güzel sayılacak film, benim çok beğenimi kazanmadı yani ikinci kez izlemem büyük ihtimalle ama dediğim gibi film güzel, sadece beni pek sarmadı o kadar. Türü sevenlerin keyif alarak izleyebileceği bir film Donnie Brasco.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Şubat, 2014, 19:43:48
Paranormal Activity

(http://www.lifeafterundeath.com/wp-content/uploads/2012/01/ParanormalActivityPoster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1179904/ (http://www.imdb.com/title/tt1179904/)

  Paranormal Activity son zamanlarda izlediğim filmler içinde beni en fazla hayal kırıklığına uğratan film oldu. "Göyya korku filmi ama güldüm" gibi klişe laflar etmek istemiyorum ama film bırak korkutmayı ürkütmedi bile. Bu serinin bu kadar tutmasını anlamak mümkün değil. Devamını muhtemelen iş olsun diye izleyeceğim ama baya baya sevmedim ilk filmi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Şubat, 2014, 01:06:43
Forgetting Sarah Marshall

(http://voyeurcinema.com/wp-content/uploads/2013/03/Forgetting-Sarah-Marshall-Movie-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0800039/ (http://www.imdb.com/title/tt0800039/)

  İzlerken çok eğlendiğim bir film oldu. Altta hiçbir şey için hayatını mahvetme yoluna bak mesajı varken. Üstte ise bolca eğlence vaat ediyor film. Tabiki bu tip filmlerin mizah anlayışı herkese göre değil.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Şubat, 2014, 01:12:28
Funny People

(http://12inchpetetreat.files.wordpress.com/2011/11/funny_people.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1201167/ (http://www.imdb.com/title/tt1201167/)

  Komediden devam edeyim dedim ve bu sefer fena duvara tosladım. Gerek yönetmen Judd Apatow, gerekse Seth Rogen ve Jonah Hill komedi filmlerinde her zaman takip ettiğim adamlardır. Ama Judd Apatow bu filminde kendi tarzının dışına çıkıyor ve önceki işlerinin yanına bile yaklaşamıyor maalesef. Bi'de bunun üzerine bir komedi filmi için aşırı derece uzun olan iki buçuk saatin üzerindeki süresi eklenince iyice beter oluyor. Filmin adı her ne kadar komik adamlar olsada maalefe bu sefer komik değiller. Zaten Adam Sandler'ın olmasından bir sıkıntı olduğunu anlamam lazımdı ama neyse :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Şubat, 2014, 00:00:56
Nebraska

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/178/MPW-89141)

http://www.imdb.com/title/tt1821549/ (http://www.imdb.com/title/tt1821549/)

  Bu sene 6 Dalda Oscar adayı olan film, Oscarı alma konusunda işi zor olsada bu senenin en dikkat çeken yapımlarından biri. Özellikle Bruce Dern, June Squibb kusursuza yakın oyunculuklar sergilemiş. Alexander Payne'in yönetimi çok etkileyici olmasada olması gerektiği gibi, sade ve anlaşılır. Ben filmi beğendim ama dediğim gibi Oscarlarda şov yapması fantastik bir düşünce olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Şubat, 2014, 00:04:43
Dracula

(http://dracula.cc/_img/gallery/dracula_1992_movie_poster_78.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0103874/ (http://www.imdb.com/title/tt0103874/)

  Sabah izlediğimden beri film aklımdan hiç çıkmadı desem yeridir. Filmi çok beğendim. Ne beğenmesi ! Aşık oldum. Hemen Blu-ray'ini alıp arşive koymak için hafta sonu harekete geçmeyi düşünüyorum. Nasıl bu kadar geç izlediğime de inanamıyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 28 Şubat, 2014, 06:57:11
  Geary Oldman'ın oyunculuğu da her zamanki gibi muhteşemdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: tommikser - 28 Şubat, 2014, 08:07:47
Güzel bir film olmasına karşın Bluray alınacak kadar olduğunu düşünmüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Şubat, 2014, 09:09:32
Alıntı yapılan: tommikser - 28 Şubat, 2014, 08:07:47
Güzel bir film olmasına karşın Bluray alınacak kadar olduğunu düşünmüyorum.

  Filmin DVD'si tükenmiş heryerde. DVD olsa belki DVD'yi düşünebilirdim, genelde Blu-ray'i yeni filmlerde tercih ediyorum. (görüntü ve ses için) Filmi arşivime koymak istiyorum, DVD'de yok. Bu yüzden Blu-ray tek seçenek olarak görünüyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Mart, 2014, 13:18:13
The Place Beyond the Pines

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjc1OTEwNjU4N15BMl5BanBnXkFtZTcwNzUzNDIwOQ@@._V1_SX640_SY720_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1817273/ (http://www.imdb.com/title/tt1817273/)

  Bir hikayenin 3 farklı yönünü/zamanını anlatan, sürükleyici, duygusal ve genel açıdan bakarsakta güzel bir film The Place Beyond the Pines. Oyunculuklar da oldukça iyi. 140 dakikalık süresi ilk etapta uzun gibi gelsede filmin başına oturunca asla hissetmiyorsunuz. Sağlam senaryosu sizi hep diken üstünde tutmayı başarıyor. Beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Mart, 2014, 15:39:30
Oldboy

(http://www.aceshowbiz.com/images/still/oldboy-poster05.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1321511/ (http://www.imdb.com/title/tt1321511/)

Spike Lee'nin yönetip Josh Brolin başrol oynadığı 2013 yapımı Oldboy'un bizden istediği bir şey var; Güney Kore yapımı orjinal filmi unutmak. Zaten Spike Lee filmi çekerken "biz Güney Kore versiyonundan uyarlamıyoruz, mangasından direkt kendi kültürümüze uygun şekilde çekiyoruz demişti. Film dediğim gibi orjinal film ile kıyaslanınca vasat kalıyor ama kendi başına düşünürsek hiç fena da sayılmaz. Ben orjinal filmi izlemeden bu filmi izlesem kesin beğenirdim. Ama Güney Kore filminin varlığı tabi ki bu filmin beğenisini ister istemez düşürüyor. Bir kere en başında şöyle bir durum var; Güney Kore versiyonu çok daha katmanlı bir hikaye yapısına sahipken, remake kendini o şoke eden sonuca götürmeye çalışıyor. Hayatınızda bir kere Oldboy izleyecekseniz Güney Kore yapımı, ikisinide izleyeceğim dersenizde ilk önce Güney Kore yapımı sonra bunu izlemenizi tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Mart, 2014, 16:04:52
Seven Pounds

(http://media.sinematurk.com/film/6/41/a81c2e5bea31/22121_1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0814314/ (http://www.imdb.com/title/tt0814314/)

  İlgi çekici hikayesi ve güzel oyunculukları ile izlemeye değer bir film Seven Pounds. Özellikle az görünmesine karşın Woody Harrelson oyunculuğu hemen dikkatleri çekiyor. Acıklı hikayesi sonuna geldiğinde son zamanlardaki bir filmimize ne kadar benzediği de gözden kaçmıyor. Tabi iki filmi de izleyenler hemen anlamıştır. Spoiler:  Aşk tesadüfleri sever.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Mart, 2014, 16:25:47
2001: A Space Odyssey

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNDYyMDgxNDQ5Nl5BMl5BanBnXkFtZTcwMjc1ODg3OA@@._V1_SY317_CR12,0,214,317_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0062622/ (http://www.imdb.com/title/tt0062622/)

  Yine ben ve yine bir Stanley Kubrick filmi. Tabi Stanley Kubrick fanı olduğumdan değil Kubrick'in bütün filmlerini seyretmiş olmak için 2001: A Space Odyssey'i izledim. Filmi ile ilgili yorum yapmayacağım aslında, sadece izledim. Burada önemli olan nokta ise kitaplarını okumaya karar vermiş olmam. Arthur C. Clarke'in serisi toplu halde İthakiden çıkmıştı. Onu alıp okuyacağım.

(http://www.ilknokta.com/u/ilknokta/img/c/u/z/uzay-efsanesi-1381220420.jpg)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 04 Mart, 2014, 17:01:33
2001'in kitabini filminden 100 kat daha fazla begenmisimdir.
Bende yalan yok, filmi izledigimde hic bisey anlamamistim. Kitabi okuyunca taslar yerine oturmustu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mart, 2014, 20:28:17
Ray

(http://img846.imageshack.us/img846/4868/ray2004720p.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0350258/ (http://www.imdb.com/title/tt0350258/)

  En iyi erkek oyuncu dalında Oscar'ı kucaklayan filmi efsane isim Ray Charles'ın hayatından uyarlanıyor. Jamie Foxx'ın 152 dakikalık şovu ile hem izlemesi hem de dinlemesi çok keyifli bir film ortaya çıkmış. Dinlemesi diyorum çünkü filmin müzikleri ve şarkıları kusursuza yakın. Yönetmen Taylor Hackford'un kariyerinin en önemli işlerinden olan Ray, biyografi severlerin kaçırmaması gereken bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mart, 2014, 20:44:22
Lockout

(http://4.bp.blogspot.com/-HG91zJGDkSA/UD_RBFY6ATI/AAAAAAAAE-4/qFJENS4WvSY/s1600/lockout.jpeg)

http://www.imdb.com/title/tt1592525/ (http://www.imdb.com/title/tt1592525/)

  B film desen değil. B film değil desen hiç değil. Bazen esprili havası, durup dururken ciddiyeti felan derken resmen ortaya karışık bi'şey çıkmış. Peki bu kötü bir şey mi ? Tabiki evet. Anlamsız bir film var karşımızda. Ama şu kesin ki önümüzdeki senelerde televizyonların akşam aksiyon filmi klasmanında yayınlayacak nur topu gibi bir filmleri daha oldu. Görsel olarak bakarsak, uzaydaki sahneler hadi günü biraz kurtarmışta, Tanrı aşkına o şehirdeki sahnelerin görselliği nedir ya ?

(http://data3.whicdn.com/images/29411959/large.gif)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hennessy - 05 Mart, 2014, 20:47:38
Alıntı yapılan: dean - 04 Mart, 2014, 16:25:47
2001: A Space Odyssey

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BNDYyMDgxNDQ5Nl5BMl5BanBnXkFtZTcwMjc1ODg3OA@@._V1_SY317_CR12,0,214,317_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0062622/ (http://www.imdb.com/title/tt0062622/)

  Yine ben ve yine bir Stanley Kubrick filmi. Tabi Stanley Kubrick fanı olduğumdan değil Kubrick'in bütün filmlerini seyretmiş olmak için 2001: A Space Odyssey'i izledim. Filmi ile ilgili yorum yapmayacağım aslında, sadece izledim. Burada önemli olan nokta ise kitaplarını okumaya karar vermiş olmam. Arthur C. Clarke'in serisi toplu halde İthakiden çıkmıştı. Onu alıp okuyacağım.

(http://www.ilknokta.com/u/ilknokta/img/c/u/z/uzay-efsanesi-1381220420.jpg)

Kesin oku. Bu kitap Türkçe olarak İthaki'den yayınlanırken Ahmet abi vardı orda birde Naci abi onlar ile yakından takip edip çok sohbetim olmuştu. Kesinlikle okunması gereken bir seri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Mart, 2014, 18:39:46
Pitch Perfect

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTcyMTMzNzE5N15BMl5BanBnXkFtZTcwNzg5NjM5Nw@@._V1_SX214_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1981677/ (http://www.imdb.com/title/tt1981677/)

  En başta şunu söylemek gerek ki Pitch Perfect çok eğlenceli bir film. Gerek müzikleriyle, gerek danslarıyla, gerekse de atmosferiyle oldukça keyifli. Ama tabi bu tip filmleri sevenlere. High School Musical, Glee felan tarzı filmleri ve dizileri seven zaten bayılır. Ama onun dışındaki kesimde filmden keyif alabilir diye düşünüyorum. Son olarak Anna Kendrick'in film içinde ki bardak ile yaptığı küçük gösteriyi atayim.

Pitch Perfect - Beca's Audition (http://www.youtube.com/watch?v=weqDCGg0GYs#ws)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Mart, 2014, 18:47:51
Milk

(http://www.homoseksualizm.org.pl/wp-content/uploads/2013/12/milk.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1013753/ (http://www.imdb.com/title/tt1013753/)

  Gus Van Sant'ın yönettiği ve başrolünde ise Sean Penn'in oynadığı film, gay hakları savunucusu Harvey Milk'in hayat hikayesini anlatıyor. Sean Penn bu film ile ikinci kez En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını almıştı. Etkileyici bir film olan Milk, tabi ki başta Sean Penn olmak üzere güçlü oyunculuklara sahip. Bunu güzel senaryosu ve atmosferi de eklenince sağlam bir iş çıkmış ortaya. Ben beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 06 Mart, 2014, 19:04:12
Alıntı yapılan: dean - 06 Mart, 2014, 18:47:51
Bunu güzel senaryosu ve atmosferi de eklenince sağlam bir iş çıkmış ortaya. Ben beğendim.

Gerçekten çok güzel bir film idi.

70 lerin ortamı, giysileri şahane idi.

Yaşasın 1970 ler.  :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Mart, 2014, 01:09:14
The Iron Lady

(http://www.smittenbybritain.com/wp-content/uploads/2011/09/The-Iron-Lady-poster-001.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1007029/ (http://www.imdb.com/title/tt1007029/)

  Film her ne kadar güçlü bir film olmasa da The Iron Lady, Meryl Streep üstün oyunculuğu ile ön plana çıkıyor. Zaten Merly Streep ayrı bir oyuncu. Aktörler içinde Daniel Day-Lewis ile ilgili ne düşünüyorsam, aktrisler içinde de Merly Streep için aynı şeyleri düşünüyorum. Filme dönersek, flashbackler ile devam eden kurgusu oldukça sıkıcı. Yaşlılık halleri zaten kısa olan filmin süresinden çalarak, Margaret Thatcher'ın hareketli siyasal yaşamının çalkantılarından bizi uzaklaştırıyor. Bu da filmi eksik bırakıyor. Son olaraki bu film benim için Thatcher'ın hayatından çoki Merly Streep'in tek kişilik şovu demek o kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Mart, 2014, 01:18:23
I, Frankenstein

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjM3Mzk2MDU3N15BMl5BanBnXkFtZTgwMzg1NTI4MDE@._V1_SX640_SY720_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1418377/ (http://www.imdb.com/title/tt1418377/)

  Maalesef ki olmamış. Eldeki malzeme pekala türü için yeterliyken, kadrosuda bu tip filmler için iyiken, üstelik proje buna benzer bir seriyi pekala yapan ikişilerin elindeyken (Underworld serisi) bu film niye olmamış ? Bence cevap senaryo. Şimdi senaryo kötü olmuş dersem haksızlık olur çünkü ortada senaryo yok. Ciddi söylüyorum senaryo yok. Kesinlikle filmin herhangi bir noktasında geçecek diyoloğu tamamı tamamına doğru tahmin edebilirsiniz. Daha önce milyonlarca kez gördüğümüz konunun birebir aynısını çekmekten hiç çekinmemiş kamera arkasında ki ekip. Peki hiç mi güzel şey yok ? Var. O da görselliği. Görsellik gerçekten göz alıcı. Sonuç olarak film sadece görselliği için seyredilir. Zaten son credits'i at film bir saat yirmi dakika. Görsel yapı gerçekten güzel olduğu için seyredilebilir o kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Mart, 2014, 00:10:36
La vita è bella

(http://www.mposter.com/wp-content/uploads/2009/10/la-vita-e-bella-2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0118799/ (http://www.imdb.com/title/tt0118799/)

  Daha önce izlemiştim La vita è bella'yı ama küçükken izlemiştim. Tekrar izlediğim iyi oldu, hafızamı tazeledim. 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından toplama kampına alınan bir ailein hikayesini çok farklı bir açıdan anlatan film oldukça etkileyici bir yapıya sahip. Özellikle Roberto Benigni'nin sempatik ve itici sınırlar içinde gidip gelen performansı gerçekten fantastik. Zaten çok anlatılmaya da gerek olmayan bir film. İzlemeyen varsa kesin izlesin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Mart, 2014, 00:32:59
Amelie

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/archive/f/f1/20110219132522!415px-Amelie_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0211915/ (http://www.imdb.com/title/tt0211915/)

  Bu ara Avrupa sinemasından gidiyorum. Avrupa sineması şimdilik biraz ara verecek. Ama La vita è bella ve Amelie ile başlayan bir Avrupa sineması macerası beni bekliyor sonrası için. Bundan sonra heralde Das Leben der Anderen ve Amour izlerim. Avrupa sineması iyice sararsa bu seferde En iyi yabancı film Oscarı alan ve aday olan filmlere başlasam baya film çıkar. Herneyse Amelie'e dönersek bu filmi "çok tatlı bir film" olarak tanımlamak istiyorum. İzlemesi oldukça keyifli. İnsanlara yardım etmekten mutlu olan Amelie'nin bu macerası beni yakaladı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ercoktay - 10 Mart, 2014, 08:17:50
Bu kadar film izliyorsun ve hala Das Leben der Anderen izlemedin mi?  :o :o :o

Herkes tarafından izlenmesi gereken bir baş yapıt. Bence hemen izle.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Mart, 2014, 14:20:24
Alıntı yapılan: ercoktay - 10 Mart, 2014, 08:17:50
Bu kadar film izliyorsun ve hala Das Leben der Anderen izlemedin mi?  :o :o :o

Herkes tarafından izlenmesi gereken bir baş yapıt. Bence hemen izle.

  DVD'sini arşivime bile kattım ama henüz izleyemedim. Ama izlerim yakın zamanda.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Mart, 2014, 00:34:45
Boogie Nights

(http://www.movieartarena.com/imgs/boogienights.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0118749/?ref_=nm_flmg_dr_14 (http://www.imdb.com/title/tt0118749/?ref_=nm_flmg_dr_14)

  Boogie Nights ile çok sevdiğim yönetmenlerden biri olan Paul Thomas Anderson'ın bütün filmlerini izlemiş oldum. Film dönemin prn sektörünü ve o sektörün yıldız ismi "Mark Wahlberg'in canlandırdığı" Dirk Diggler'ın macerasını anlatıyor. Film konusu itibari ile biraz netameli. Yani oturulup aile ile izlenecek film değil. Ne olduğu önemli değil önemli olan işleniş diyerek filme baktığımızda gerçekten kaliteli bir film var ortada. Gerek dönemi yansıtma biçimi, gerek sektöre eleştirisel bakışı oldukça sağlam. Yer yer eğlendiren yer yer ise vurucu yapısı 155 dakikalık süresini unutturuyor seyircisine. Sonuç olarak filmi beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Gambit - 11 Mart, 2014, 11:14:59
bkz. Julian Moore a asik olunacak film
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 11 Mart, 2014, 16:49:24
Alıntı yapılan: Gambit - 11 Mart, 2014, 11:14:59
bkz. Julian Moore a asik olunacak film

Türkiye'nin yeni reklam yüzü oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Mart, 2014, 19:06:49
Shakespeare in Love

(http://www.moviegoods.com/Assets/product_images/1020/191916.1020.A.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0138097/ (http://www.imdb.com/title/tt0138097/)

  Yarıştığı sene 7 dalda Oscar alarak günümüze kadar gelen "bu film bu kadar Oscarı haketti mi ?" sorusununda fitilini ateşleyen Shakespeare in Love'ı en sonunda izleme fırsatı buldum. Oscar Ödüllerinde şöyle önemli bir durum var ki siz ne kadar iyi bir film çekseniz, yada performans gösterseniz yarıştığınız diğer adaylar sizin o performansınızdan yada filminizden çok daha önemli olabiliyor. Örnek vermek gerekirse hiç bir aktör Daniel Day-Lewis ile aynı sene Oscar yarışına girmek istemez. Ya da senarist grevi yüzünden zayıf geçen 2010 ve 2011 yıllarının Oscarlı filmleri acaba diğer yıllar yarışsaydı o ödülleri alabilirmiydi ? Bkz. The Artist.

  Shakespeare in Love'a dönersek o yıl Judi Dench 8 dakikalık performansı ile Oscar almıştı. Ama bırakın yardımcı kadın oyuncuyu savaş filmlerinin ağırlıklı olduğu sene kadın oyuncu dalında bile aday bulamıyordunuz. Keza Gwyneth Paltrow'unda ciddi tek rakibi Cate Blanchett idi. Neyse filme bakarsak; Film kötü bir film değil tabiki belki 7 Oscarlık olmasada hiçte kötü bir film değil. İzlerken keyif aldım. Oyunculukları olsun, köstüm ve makyajları olsun oldukça güzel. Hikayesi ve senaryosu da ilgi çekici. Yine de izlemeden önce cv'sine bakıp ben muhteşem bir film seyredeceğim düşüncesi ile değilde ben güzel bir film seyredeceğim düşüncesiyle beklenti oluşturmak daha iyi olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Mart, 2014, 23:07:04
Ender's Game

(http://www.enderwiggin.net/wp-content/uploads/2013/09/International-Enders-Game-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1731141/ (http://www.imdb.com/title/tt1731141/)

  Uzun soluklu bir seriye dönüşmesi için elinde her fırsat olan ama bunu çok cömertçe harcıyan bir film Ender's Game. En büyük sıkıntısı senaryosu, senaryo o kadar kötü ki sanki bir gecede çala kalem yazılmış gibi duruyor. Görsel olarak sıkıntı olmasada tahmin edilebilir ve basit senaryosu, sonundaki sürprizi de anlamsız ve bayat kılıyor. Bir arkadaşım bu film için "Ender's Game değil Ergen Game olmalı" demişti gerçekten de öyle olmuş. Artık kitabına şans vermek lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Mart, 2014, 19:00:13
From Dusk Till Dawn

(http://www.impawards.com/1996/posters/from_dusk_till_dawn_ver1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0116367/ (http://www.imdb.com/title/tt0116367/)

  Ucuz, B film havasını iliklerinize kadar hissettiren en kaliteli film bu olsa gerek. Burada kalite tabi neye göre kalite ? Elbetteki türüne göre kalite. Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino'nun ortaklığından ortaya çıkan From Dusk Till Dawn'ın yakın zamanda dizisi de gelecek. Dizi, film kadar olur mu bilemem ama onunda arkasında Robert Rodriguez var.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 12 Mart, 2014, 21:08:01
İlk film çok iyidir.Devam filmleri rezalet malesef. Titty Twister'a cazgırın nasıl müşteri çektiğine dikkatinizi çekerim: ;D

https://www.youtube.com/watch?v=c9FCOAEPHHM (https://www.youtube.com/watch?v=c9FCOAEPHHM)

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Mart, 2014, 17:46:16
Gone Baby Gone

(http://images.moviepostershop.com/gone-baby-gone-movie-poster-2007-1020403916.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0452623/ (http://www.imdb.com/title/tt0452623/)

  Yeni Batman'imiz Ben Affleck'in ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olan Gone Baby Gone, her alanda sınıfı geçmeyi başarıyor. Zaten Ben Affleck'in sinema konusundaki en başarısız olduğunu konu, aynı zamanda onun en ünlü olduğu konu; oyunculuk. Oyunculuğunun zayıf olduğu pekala söylenebilir ama yazarlığı ve yönetmeliği oyunculuğunun çok daha ötesinde. Bu tarz filmleri sevenlere tavsiye olunur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Mart, 2014, 17:55:10
Basic Instinct 2

(http://www.iceposter.com/thumbs/MOV_ad0e5e89_b.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0430912/ (http://www.imdb.com/title/tt0430912/)

  Bazı filmlerin devamı çekilmemeli. Mesele; Esaretin Bedeli 2 ya da Forrest Gump 2, kulağa bile ne kadar itici geliyor değil mi ?  Basic Instinct içinde bu geçerliydi ama maalef ki tek film olarak kalamadı. Basic Instinct ne ise bu tam tersi. Kendi türünde kültleşmiş ilk filmi bile rezil eden bir film Basic Instinct 2. İzlerken ben fenalık geçirdim. Siz siz olun filmden uzak durun.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Mart, 2014, 14:48:46
Rain Man

(http://www.impawards.com/1988/posters/rain_man.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0095953/ (http://www.imdb.com/title/tt0095953/)
,
  Dustin Hoffman ve Tom Cruise'un oyunculukları ile ön plana çıkan film 4 dalda Oscar kazanmıştı. Özellikle Dustin Hoffman inanılmaz bir oyunculuk sergilemiş. Aynı zamanda sağlam senaryosu da insanı hem neşelendiren hem duygulandıran bir yapıya sahip. İki insanın kardeş olma serüveni çok ilgi çekici. Ben oldukça beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Mart, 2014, 15:00:46
Crazy, Stupid, Love

(http://smellslikescreenspirit.com/wp-content/uploads/2011/07/CRAZYSTUPIDLOVE-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1570728/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1570728/?ref_=nv_sr_1)

  Türü içinde çok iyi buldum filmi. Bu kadroyuda bir arada izlemek çok keyifli. Yönetmen Glenn Ficarra ve John Requa ikilisi güzel bir iş çıkarmışlar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Mart, 2014, 19:32:09
The Counselor

(http://collider.com/wp-content/uploads/the-counselor-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2193215/ (http://www.imdb.com/title/tt2193215/)

  Yönetmen Ridley Scott ; yazar Cormac McCarthy ; oyuncular: Michael Fassbender, Penélope Cruz, Cameron Diaz, Javier Bardem, Brad Pitt. Kağıt üzerinde herşey olması gerektiği gibi değil mi ? İyi bir film çıkarmak için birçok element yerli yerinde. Bütün bunlar birleşince ortaya bu kadar kötü bir filmin çıkması gerçekten çok şaşırtıcı. Her alanda sınıfta kalan yapım maalesef ki Ridley Scott'ın kariyerinde çektiği en kötü film olarak hafızalarda kalacak. Gözler artık Exodus'da.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Mart, 2014, 19:57:14
Sunset Blvd.

(http://www.carmenrealestate.com/Portals/193442/images/el_crepusculo_de_los_dioses-386129071-large.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0043014/ (http://www.imdb.com/title/tt0043014/)

  Bu dönem filmlerini (özellikle 1960'lardan öncesini) izlemekten çok keyif almadığımı ama izlenmesi gereken filmler olduğu için izlediğimi saklamam hiçbir zaman. Onun dışında güzel film beğendim. Sesli filmlere geçilince unutulan eski film yıldızı Norma Desmond'ın hikayesinin 3 tanede Oscar kazandığını son olarak söyliyeyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Mart, 2014, 17:58:22
Intouchables

(http://www.impawards.com/intl/france/2011/posters/intouchables.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1675434/ (http://www.imdb.com/title/tt1675434/)

  Duygu dolu, oldukça güzel bir film Intouchables. Hikaye çok yenilikçi değil belki ama zaten film gerçek bir hikayeden uyarlama. Son zamanlarda yabancı film izlemeyi arttırdım (yabancıdan kasıt America dışı tabi) iyi ki arttırmışım. Son olarak filmin başrollerinden biri olan Omar Sy'ı X-Men: Days of Future Past'te Bishop olarak izleyeceğiz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Mart, 2014, 15:11:04
Casablanca

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/2/b70-1191)

http://www.imdb.com/title/tt0034583/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0034583/?ref_=nv_sr_1)

  Kuşkusuz sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri Casablanca. En iyi yönetmen, en iyi film ve en iyi senaryo dalında Oscar kazanan film, savaş'ın gölgesinde Casablanca'da geçen unutulmaz bir aşk hikayesi anlatıyor. Benimde klasik filmleri izleme maceram böylece devam etti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Mart, 2014, 15:52:29
The Perks of Being a Wallflower

(http://booktwirps.com/wp-content/uploads/2013/05/the-perks-of-being-a-wallflower-poster-big.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1659337/?ref_=nm_knf_t1 (http://www.imdb.com/title/tt1659337/?ref_=nm_knf_t1)

  The Perks of Being a Wallflower, son zamanlarda izlediğim en iyi gençlik filmi. Aslında gençlik filmi değil, karakterlerinin gençler olduğu sağlam bir dram/romantik film desek daha doğru olur. Filmdeki karakterlerin yaşını, geride bıraktığı, çok olmayan biri olarak söyleyebilirimki bu yaştaki insanların sorunlarını, düşüncelerini, isteklerini çok iyi filme yansıtmayı başarmışlar. Dediğim gibi sıradan bir gençlik filminden çok farklı. Ben oldukça beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Mart, 2014, 23:17:09
Dear John

(http://media.sinematurk.com/film/c/6d/9705435806f8/30615_1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0989757/ (http://www.imdb.com/title/tt0989757/)

  Dear John çok ahım şahım bir film olmasada yer yer duygulu, yer yer keyifli sahneleriyle "kesin izleyin, kaçmaz" demesemde izlenebilir bir film. Filmi beğenmemin en büyük sebebinin heralde duygusal bir anıma denk gelmesi diye de düşünmüyor değilim. Neticede geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları derler, bu ara romantik filmler artar. Herneyse çok dağıldı konu ;D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Mart, 2014, 23:36:56
Season of the Witch

(http://thefilmstage.com/wp-content/uploads/2010/11/witch_poster-xlarge.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0479997/ (http://www.imdb.com/title/tt0479997/)

  Şimdi filmle ilgili o kadar çok kötü yorum geldi ki (evet zaten film kötü) ben gerçekten rezalet bir film bekledim. Dediğim gibi film iyi değil ama ben beklentimi artık nasıl düşürdüysem, en azından sıkılmadan izledim. Zaten film çok uzunda değil. Ama tabi açın izleyin demem.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 24 Mart, 2014, 08:43:41
Bu filmin başındaki Haçlıların çölde bir şehir olarak gösterilen İzmir'i yağmalamaları ve Cage'in şeytana kafa atması  aklımda kalan sahneler olmuş. Bir de Ron Perlman bu filmde de yancıdır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Mart, 2014, 22:26:28
Cinderella

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BOTQxMDk1OTEyNl5BMl5BanBnXkFtZTYwNjQ0MTA5._V1_SY475_SX288_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0042332/ (http://www.imdb.com/title/tt0042332/)

  Disney'in klasikleşmiş güzel animasyonlarından biri. Bazen müzikal kısımları beni sıktı ama bu o dönem animasyon filmlerinde kaçınılmaz birşeydi. Günümüzde bile müzikal kısımlar varken eskiden bu çok daha fazlaydı. Sonuç olarak beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Mart, 2014, 22:38:06
Machete Kills

(http://wac.450f.edgecastcdn.net/80450F/screencrush.com/files/2013/09/machete-kills-theatrical-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2002718/ (http://www.imdb.com/title/tt2002718/)

  Şimdi ilk film yok B filmi havasıydı, yok istismar filmi havasıydı, yok 80'lerin 90'ların havasıydı derken, bi'şekilde kabul görmüştü. Sonra ikinci film duyuruldu, tamam aynı havada gidecek diye beklerken filmi izleyince aslında işlerin hiç göründüğü gibi olmadığı ortaya çıktı ve film bilim kurguya bağladı. Şimdi "o ne yahu !" diyene spoiler vermek istemiyorum ama filmin bu yola girmesine çok şaşırdım ve beğenmedim. Filmin yarısı aynı havada hatta ilk filmden daha bile iyi giderken bu yola girmeleri beni şaşırttı. Sonuç olarak sevmedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 26 Mart, 2014, 22:44:04
Alıntı yapılan: dean - 26 Mart, 2014, 22:38:06
Machete Kills

Başroldeki Danny Trejo'da 70 yaşında.

Geç gelen şöhret bu olsa gerek.  :)

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Mart, 2014, 23:18:41
Alıntı yapılan: hanac - 26 Mart, 2014, 22:44:04
Başroldeki Danny Trejo'da 70 yaşında.

Geç gelen şöhret bu olsa gerek.  :)



:)

  Bi'de şu ana kadar 30'u yapım aşamasında 280 yapımda rol alma gerçeği var. İşleyen demir ışıldar diye boşuna dememişler :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 27 Mart, 2014, 08:17:34
  Aynı zamanda TODD Dünyanın En Çirkin Çocuğu'nun önsözünü yazan amca değil mi bu ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: gamlıbaykuş - 27 Mart, 2014, 08:29:40
Alıntı yapılan: alan ford - 27 Mart, 2014, 08:17:34
  Aynı zamanda TODD Dünyanın En Çirkin Çocuğu'nun önsözünü yazan amca değil mi bu ?

Aynen öyle abi :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 27 Mart, 2014, 17:34:09
Alıntı yapılan: dean - 21 Mart, 2014, 15:11:04
Casablanca

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/2/b70-1191)

http://www.imdb.com/title/tt0034583/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0034583/?ref_=nv_sr_1)

  Kuşkusuz sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri Casablanca. En iyi yönetmen, en iyi film ve en iyi senaryo dalında Oscar kazanan film, savaş'ın gölgesinde Casablanca'da geçen unutulmaz bir aşk hikayesi anlatıyor. Benimde klasik filmleri izleme maceram böylece devam etti.


Hemen her sahnesini ezbere bildiğim birkaç filmden biridir.
Sadece Bogard ve Bergman değil tüm kadronun döktürdüğü mükemmel bir film. Arşivimin nadide parçalarından biri. Birçok filmi elden çıkarabilirim ama Casablanca'yı ASLA
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Mart, 2014, 18:09:09
Getaway

(http://static.cinemagia.ro/img/db/movie/57/86/04/getaway-137001l.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2167202/ (http://www.imdb.com/title/tt2167202/)

  Hadi sen diyelim böyle bir film çektin. Esas soru; ben niye izliyorum ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Mart, 2014, 18:14:04
Alıntı yapılan: rumar80 - 27 Mart, 2014, 17:34:09

Hemen her sahnesini ezbere bildiğim birkaç filmden biridir.
Sadece Bogard ve Bergman değil tüm kadronun döktürdüğü mükemmel bir film. Arşivimin nadide parçalarından biri. Birçok filmi elden çıkarabilirim ama Casablanca'yı ASLA

  "Bu film arşivinde olmalı, DVD'de kesmez, Blu-ray olmalı" diyen abimin hediyesidir. Benim de arşivimin önemli parçalarından biridir Casablanca.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Mart, 2014, 22:48:37
47 Ronin

(http://i2.cdnds.net/13/43/618x873/47-ronin-poster1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1335975/ (http://www.imdb.com/title/tt1335975/)

  Biliyorsunuz Japon kültürünü severim, elimden geldiğincede o topraklarla ilgili araştırma yaparım, öğrenmeye çalışırım. Bir filmin yada kitabın Japonyada geçmesi bile benim onu fazladan sevmeme neden olur. Gelgelelim 47 Ronin'i aşırı derecede zayıf buldum. Zaten hikayenin fantastik anlatımı bir film de bu kadar mı sırıtır ? Fantastik film atmosferini filmin geneline yediremediğini bu sebeplede görsel efektli sahnelerin sırıttığını düşünüyorum. Fantastik bir film yerine bu hikayeyi normal yollardan izlemeyi tercih ederdim.

  V arkadaşımız ilgili sayfada da zaten daha kısa bir şekilde, güzelce filmle ilgili düşüncelerini paylaşmış. Kesinlikle katılıyorum.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,2865.msg102887.html#new (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,2865.msg102887.html#new)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Mart, 2014, 16:20:41
Runner Runner

(http://i.perezhilton.com/wp-content/uploads/2013/06/runner-runner-poster__oPt.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2364841/ (http://www.imdb.com/title/tt2364841/)

  Ne çok kötü ne de iyi buldum. Milyon kere izlediğimiz bir konuyu hiçbir yenilik katılmadan bir daha izledik o kadar. Yani izleyin diye tavsiye etmem. Tam televizyonda yayınlanırken yarısından girilecek bir film o kadar. (Bu olayıda hiç sevmem.)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Mart, 2014, 16:29:54
Out of the Furnace

(http://4.bp.blogspot.com/-EH6wKH-11Mk/UqXswng-orI/AAAAAAAAAMo/oE4OBGBydL8/s1600/Out+of+the+Furnace+2013+Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1206543/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1206543/?ref_=nv_sr_1)

  Bu tarz filmleri severim. Out of the Furnace'ı da beğendim. Oyunculukları ile öne çıkan film düşük temposuna rağmen anlattığı hikaye ile insanı yakalamayı başarıyor. Kesin izleyin, asla kaçmaz demesemde tavsiye edebileceğim bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Mart, 2014, 12:38:43
War Horse

(http://images.fandango.com/MDCsite/images/featured/201109/war-horse-art_510.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1568911/ (http://www.imdb.com/title/tt1568911/)

  Baş karakterinin at olduğu bir film ancak bu kadar güzel çekilebilirdi heralde :D Yönetmen Steven Spielberg'i ve filmin seneristlerini tebrik etmek lazım. Filmin iki buçuk saatlik süresini her ne kadar uzun bulmuş olsamda sürükleyici sayılacak anlatımı kendini izletmeyi başarıyor. Son olarak filmin en iyi film dahil altı dalda Oscar adayı olduğunuda ekleyeyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Mart, 2014, 12:26:32
All Is Lost

(http://ca.eonefilms.com/eOne/medialibrary/eOneFilmsCanada/eOneFilmsCanada/Movies/All%20is%20Lost/allIsLost_DVD_Poster.jpg?width=300&height=445&ext=.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2017038/ (http://www.imdb.com/title/tt2017038/)

  Usta oyuncu Robert Redford'un tek başına oynadığı film bir adamın okyanusta hayatta kelma mücadelesini anlatıyor. Film boyu tek karakter görüyoruz ve film neredeyse hiç konuşma olmadan geçiyor. Özellikle Robert Redford'un oyunculuğu çok başarılı, filmin atmosferide oldukça yüksek. Ben beğendim.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Mart, 2014, 14:02:45
The Color Purple

(http://media.sinematurk.com/film/7/5d/b150fed2b173/16580_2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0088939/?ref_=fn_al_tt_1 (http://www.imdb.com/title/tt0088939/?ref_=fn_al_tt_1)

  İç parçalayıcı bir dram desek yeridir. Arkadaş bu ne acıdır ? Bu ne ıztıraptır ? Steven Spielberg'in usta yönetmenliği ve oyuncu kadrosunun harika performansıyla bir saniye sıkmadan ilgiyle izletiyor film kendini. Ben oldukça beğendim. Gözüm kapalı tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Mart, 2014, 14:21:00
The Purge

(http://img3.wikia.nocookie.net/__cb20140104044620/horrormovies/images/1/19/Purge_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2184339/ (http://www.imdb.com/title/tt2184339/)

  Hikayeyi çıkış noktası itibari ile çok başarılı buldum. Ama filmin işleyişi de o derece başarısız. Konu ne kadar orjinalse film o kadar klişe. Daha yetenekli ellerde çok daha iyi bir film olabilirmiş. The Purge muhtemelen Saw tarzı bir seriye bağlayacak. Film 3 milyonluk bütçesine karşın 90 milyon kazandı. Buna Blu-ray satışlarıda eklenince kazandıkları para iyice arttı. İkincisininde çekimleri tamamlandı. İkinci filmde en az bu derece başarılı olursa heralde 7-8 film gidecek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Nisan, 2014, 22:49:15
August: Osage County

(http://www.impawards.com/2013/posters/august_osage_county_ver3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1322269/ (http://www.imdb.com/title/tt1322269/)

  Özellikle oyunculukları ile ön plana çıkan bir film August: Osage County. Kadrosundaki her oyuncu resmen döktürmüş. Hikaye herkesi sarar mı onu bilemeyeceğim. Ben filmi kesin izleyin diye tavsiye edemem ama türü seven insanlar izlerken keyif alır. En kötü ihtimal kadrosundaki isimlerin mükemmel oyunculuğu için bile izlenir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Nisan, 2014, 22:58:02
True Romance

(http://2020awards.org/wp-content/uploads/2013/11/true-romance-poster.jpg)(//)

http://www.imdb.com/title/tt0108399/ (http://www.imdb.com/title/tt0108399/)

  Başrollerini Christian Slater ve Patricia Arquette'in paylaştığı, senaryosunu Quentin Tarantino yazdığı, yönetmenliğini de Tony Scott'ın yaptığı True Romance'da öyle bir yan kadro varki inanılır gibi değil. Şöyle bir sayarsak; Gary Oldman, Brad Pitt, Samuel L. Jackson, Val Kilmer, Dennis Hopper, Christopher Walken, James Gandolfini.

  Ben filmi çok beğendim. Türü sevenler zaten kaçırmaz ama kesinlikle izlemeyene tavsiye edilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Nisan, 2014, 15:36:50
Grudge Match

(http://wac.450f.edgecastcdn.net/80450F/screencrush.com/files/2013/10/grudge-match-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1661382/ (http://www.imdb.com/title/tt1661382/)

  Efsane iki boks filmine (Rocky serisi ve Raging Bull) imza atmış Sylvester Stallone ve Robert De Niro'yu bu kezde aynı ringte görme şansı elde ediyoruz. Filmi beğenme durumu bu olaya nasıl baktığınıza bağlı. Zaten iki oyuncunun filmdeki karakterleride yukarıdaki filmlerdeki karakterlerine benziyor. Bu fikirden rahatsız olmayıp fimin eğlence kısmıyla ilgilenilirse filmden keyif alınır. Mesela ben izlerken sadece eğlencesine baktım o kadar. Arada Rocky ve Raging Bull'dan ipucu topladım. O şekil izledim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Nisan, 2014, 17:49:49
Delivery Man

(http://images.desimartini.com/media/main/original/50149d41-8937-4be0-9f3e-7c0b59a019e0.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2387559/ (http://www.imdb.com/title/tt2387559/)

  Orjinali Kanada yapımı olan Starbuck filminin yeniden çevrimi olan Delivery Man, 533 tane çocuğunu olduğunu öğrenen bir adamın hikayesini anlatıyor. Ben filmi fena bulmadım ama orjinal filmi seyretmediğimide belirteyim. İki filmi de seyredenler orjinalinin çok daha iyi olduğunu belirtiyor. Dediğim gibi American yapımı keyifli sayılabilir ama orjinali şuan için muamma. Kıyas yapamıyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Nisan, 2014, 17:58:47
Warrior

(http://i.movie.as/p/52509.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1291584/ (http://www.imdb.com/title/tt1291584/)

  Filmi çok beğendim. 140 dakikalık süresi anlaşılmıyor bile. Seyir keyfi oldukça yüksek. Oyunculuklar ve yönetmenlikte iyi. Rekabet duygusu yüksek oktavdan, oldukça etkileyici bir şekilde verilmiş. Zaten boks temalı bir filmde olması gereken kesinlikle buydu ve bunu en iyi şekilde başarmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Nisan, 2014, 23:22:33
The Legend of Hercules

(http://media-cache-ak0.pinimg.com/736x/ec/c6/65/ecc665792462b8f35eb57f557b9e8cdb.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1043726/ (http://www.imdb.com/title/tt1043726/)

  Diyecek aslında çok şey var ama izlemeyin, izletmeyin, izlediysenizde unutun diyorum o kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Nisan, 2014, 23:31:37
Noah

(http://wac.450f.edgecastcdn.net/80450F/screencrush.com/files/2014/02/noah-poster-1-425x630.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1959490/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt1959490/?ref_=nv_sr_1)

  Bugün sinemada izledim. Filmi beğendim. Aslında sonra kendi bölümünde daha ayrıntılı yazmayı düşünüyorum ama kısaca burada birşeyler yazayım sıcağı sıcağına. Öncelikle oyunculuklar çok iyi. Görsel efektler ve atmosfer kusursuza yakın. Neticede insanların bu kadar hassas olduğu bir konuda (din) film çekiyorsanız bazı eleştirilerede hazırlıklı olacaksınız. Bazı ülkelerde filmin yasaklandığınıda belirteyim. Film ile kaynak (Tevrat) arasındaki uyuma/uyumsuzluğa burada girmeyeyim. Sonuç olarak ben filmi beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Nisan, 2014, 00:43:43
The Croods

(http://coolmompicks.com/wp-content/uploads/2013/11/THECROODSGROUPSHOT_zps95de7e2e.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0481499/ (http://www.imdb.com/title/tt0481499/)

  Ailecek izlenecek güzel, eğlenceli bir animasyon Crood'lar. Zaten en iyi animasyon film dalında Oscar adaylığınıda kapmıştı bu sene. Seslendirme kadrosu Nicolas Cage, Emma Stone, Ryan Reynolds gibi ünlü isimlerle dolu. Animasyon sevenlerin kesinlikle sıkılmayacağı bu filmi, güzel bir aile eğlencesi olarak herkese tavsiye edebilirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Nisan, 2014, 00:53:03
The Last King of Scotland

(http://www.faber.co.uk/media/cache/aa/4b/aa4bf9eea15de68d32c32bb23a44a485.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0455590/ (http://www.imdb.com/title/tt0455590/)

  Başrolundeki Forest Whitaker'a Oscar kazandıran film Uganda Devlet Başkanı Idi Amin'in en hareketli zamanlarını doktoru ve danışmanı İskoçyalı Dr. Nicholas Garrigan'ın (James McAvoy) gözünden anlatıyor. Okdukça derli toplu, sürükleyici ve güçlü bir film The Last King of Scotland. Özellikle oyunculukları çok planda. Oyunculuk konusunda Forest Whitaker ödüllerde öne çıksada James McAvoy'un performansıda göz ardı edilemeyecek cinsten. Türün sevenleri kesinlikle kaçırmamalı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Nisan, 2014, 14:27:26
Revolutionary Road

(http://static.cinemagia.ro/img/db/movie/01/89/36/revolutionary-road-547853l.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0959337/ (http://www.imdb.com/title/tt0959337/)

  Titanic'ten sonra Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'ı bir araya getiren filmin kamera arkasında en son Skyfall'dan hatırlayacağımız Sam Mendes var. DiCaprio ve Winslet'ın arasındaki ilişki odaklı film düşük tempolu olmasına rağmen sürükleyici bir anlatıma sahip. Filmi ben beğendim. Türü sevenlere tavsiye edilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Nisan, 2014, 15:10:15
The Goonies

(http://www.impawards.com/1985/posters/goonies.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0089218/ (http://www.imdb.com/title/tt0089218/)

  Filmi beğenmedim. Yalnız şöyle bir durum varki genelde film ile ilgili insanlar şöyle der; çocukluğumun filmi, şimdide keyifle izledim vs. Evet film tam çocuk filmi. Ben filmi ilk defa yeni izledim. Çocukluğumda izlememiştim. Filmi beğenmememi buna bağlıyorum. Çocukken izleseydim muhtemelen beğenir ve filmi beğenmiş olarak devam ederdim hayatıma :) ama olmadı işte :'(
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 14 Nisan, 2014, 09:24:13
Alıntı yapılan: dean - 13 Nisan, 2014, 15:10:15
The Goonies
Filmi beğenmedim.

Aynı durum bende de oldu.

Yıllar sonra bir yetişkin olarak izledim ve hiç beğenmedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Nisan, 2014, 21:05:45
Prisoners

(http://revuecinema.ca/media/151089/prisoners-poster-high-res_MoviePosterSplashImage.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1392214/ (http://www.imdb.com/title/tt1392214/)

  Filmi oldukça beğendim. Türü içindeki son yıllardaki en iyi filmlerden desek abartmış olmayız. Oyunculuklar çok iyi. Özellikle Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal süper. 153 dakikalık süresi bazı seyirciyi sıkar mı bilemeyeceğim ama ben değil 153 bu tempoda 253 olsa sıkılmazdım. Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Nisan, 2014, 21:11:53
Snowpiercer

(http://www.ropeofsilicon.com/wp-content/uploads/2013/09/snowpiercer-international-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1706620/ (http://www.imdb.com/title/tt1706620/)

Snowpiercer'ı da beğendim. Herşeyden önce farklı ve stilize. Filmin South Korea yapımı olduğunu ve The Host'tan tanıdığımız Joon-ho Bong tarafından yapıldığınıda belirteyim. Hatta filmin çizgi roman uyarlaması olduğunuda söylemeden geçmemeyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 15 Nisan, 2014, 11:03:59
Diğer başlıkta tek paragrafla bile olsa bu film hakkında ki görüşlerimi yazmıştım...;

"Bir önceki akşam 2013 yapımı Snowpiercer'i izlemiştim... Bu kadar uzun olupta boş, fuzuli, görsellikten ve inandırıcılıktan uzak film olabiliyor'un en büyük kanıtı bu film olsa gerek..."

Günümüz Dünya konjektürünü anlatan fuzuli bir yapım olmuş... Tek dişe dokunur yanı, dişlek olan kadının gösterdiği performans...5,5/10 bu bile falza, biraz torpil geçtim...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Nisan, 2014, 11:47:38
Batman: Gotham Knight

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/f/f0/Batman_Gotham_Knight.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1117563/ (http://www.imdb.com/title/tt1117563/)

  Anime sever bir insan olsamda Batman: Gotham Knight'ı beğenmedim. İzlediğim Dc animasyonları içinde en zayıfı olduğunu düşünüyorum. 6 hikaye ve hepsindeki farklı çizim ve anlatım şekli 75 dakikalık animasyonda beni yordu açıkçası.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Nisan, 2014, 14:56:11
Blade

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/2/A70-1117)

http://www.imdb.com/title/tt0120611/ (http://www.imdb.com/title/tt0120611/)

  Yıllık Marvel filmleri izleme seanslarım yine başladı. Marvel filmlerini her yıl çeşitli sıralarla izlerim. Bu sene vizyon tarihlerine göre gideceğim. İlk filmde doğal olarak Blade'in ilk filmi oluyor. Günümüze kadar gelen Marvel filmleri furyanında başlangıcıdır Blade. Film aynı zamanda vampir filmleri içinde de önemli bir yerde duruyor. Hele ki açılışı kültleşmiş haldedir artık. Weslep Snipes'ın Blade karakterine uyumuda takdire şayan. Çizgi romanlarına çok hakim değilimdir açıkçası. O yüzden uyarlama olarak şurası şöyle burası böyle diyemeyeceğim. Lakin bu filmi her zaman sevmişimdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 16 Nisan, 2014, 16:05:01
Blade serisinin her turlu gideri vardir, benim favorim Blade II.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 16 Nisan, 2014, 16:42:48
Ron Perlman'lı Blade 2 benim de favorim..
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Nisan, 2014, 23:27:03
Bende en çok 2. filmi seviyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Nisan, 2014, 19:12:21
X-Men

(http://splashpage.mtv.com//wp-content/uploads/splash/2013/10/MPW-34135.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120903/ (http://www.imdb.com/title/tt0120903/)

  7. filmi bir ay sonra, 8. filmi ise 2 yıl sonra vizyona girecek X-Men serisini başlatan, Bryan Singer'ın yönettiği ilk X-Men filmi benim Harry Potter'ın ilk iki filmi ile birlikte en fazla izlediğim filmler arasındadır. Küçükken her gün ya Harry Potter ya da X-Men seyrederdim.

   Diyaloglarına kadar ezberlemiştim bu filmleri. Günümüzdeki süper kahraman filmleri çok fazla şey anlatmaya çalışıyor ama 2000'lerin başındaki süper kahraman filmleri böyle değil. Kalibresi daha düşük hikayeler anlatıyorlar ama daha derli toplu filmler ortaya çıkıyor. X-Men'de buna kanıt. Herangi bir X-Men sayısını alıp okur gibi izliyorsunuz filmi. Uyarlama olarak tartışılacak çok noktaları olsada, film olarak sınıfı geçmeyi başarıyor X-men.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Nisan, 2014, 12:00:03
Blade II

(http://1.bp.blogspot.com/-Pd5-TD4Ohc8/ThKOO_GywCI/AAAAAAAABGQ/GTNWc-SEmGc/s1600/SanQuy2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0187738/ (http://www.imdb.com/title/tt0187738/)

  Blade 2 ilk filmden çok farklı bir film. Zaten izlerken bir Guillermo del Toro filmi olduğunu hemen hissettiriyor. Filmin üzerindeki B film havasıda Blade'e güzel gitmiş. Herşeyden öte kendini tekrar eden bir devam filmi değil. Hikayeyi yeni bir yola sokmuşlar ve bu güzel olmuş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Nisan, 2014, 13:03:28
Spider-Man

(http://blog.coyoteproductions.co.uk/wp-content/uploads/2014/01/A70-14153.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0145487/ (http://www.imdb.com/title/tt0145487/)

  İçimdeki çizgi roman severin en çok sevdiği Spider-Man filmi hep ilk Spider-Man oldu. Sam Raimi hem sinema severleri memnun edecek, hemde fanları mutlu edecek bir atmosfer kurmayı başarmış. Tobey Maguire vs. Andrew Garfield kıyasında ise her zaman Tobey'i tutmuşumdur. Harry Osborn'un varlığı ilk seride daha iyi işleniyor bence yeni seriye oranla (The Amazing Spider-Man 2'yi izledim.)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Nisan, 2014, 13:23:02
Daredevil

(http://images.allposters.com/images/152/501357.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0287978/?ref_=nv_sr_1 (http://www.imdb.com/title/tt0287978/?ref_=nv_sr_1)

  Daredevil en sevdiğim çizgi roman karakterlerinin başında gelir. Özellikle dini alt yapılı bir hikayeye sahip olmasıda benim için çok önemli bir artıdır. Filmi ilk izlediğimde 11 yaşındaydım. Tabi o zamanlar filmlere yaklaşım farklı oluyor. Sevdiğin bir karakteri 2-3 sağlam ? aksiyonda görünce o sana yetiyor filmi beğenmen için. Ama tabi diğer seyirlerde işin aslında öyle olmadığı anlaşılıyor.

  Daredevil potansiyalini cömertçe harcayan bir film. Bu kadar güzel bir karakterden bu kadar güzel bir hikayeden bu derece kötü film çıkartmak kolay değildir. Yönetmen Mark Steven Johnson tebrik ediyorum. Hatta Johnson'ın bir başka felaket Ghost Rider'ın da yönetmeni olduğunu hatırlatıp tekrar tebrik ediyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Nisan, 2014, 16:00:52
X2

(http://1.bp.blogspot.com/_h-O9F7aQMQQ/TRMzIUnyOlI/AAAAAAAAAH4/xiF2B71u6M0/s1600/x-men2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0290334/ (http://www.imdb.com/title/tt0290334/)

  X-Men 2 halen en başarılı çizgi roman uyarlamalarından biri olarak kabul edilir. Öyle midir ? Benim içinde öyle sayılabilir ama bir farkla. X2'de Nolan'ın Batman filmleri gibi iyi bir filmdir. Ama kötü uyarlamadır. Benim okuduğum X-Men böyle değil (1. film dışında bütün seri için konuşuyorum) ya da benim okuduğum Batman, Nolan'ın filmleri gibi değil. Evet bunlar çok iyi filmlerdir ama uyarlama olarak tartışılır. Ben artık zaten uyarlama olarak bakmaktan vazgeçtim. Kendi içinde film güzel ise eyvallah. Bu filmde kendi içinde canavar gibi film. X-Men serisininde muhtemelen en iyi filmi. ( Mantığım en iyi X-Men filmi olarak X2 diyor ama kalbim The Wolverine der.)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Nisan, 2014, 16:11:44
Hulk

(http://24000words.files.wordpress.com/2013/05/hulk-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0286716/?ref_=fn_al_tt_1 (http://www.imdb.com/title/tt0286716/?ref_=fn_al_tt_1)

  2003 yapımı Hulk en tartışmalı Marvel filmlerinden biridir. Sevmeyeni seveninden fazla olan film diğer çizgi roman uyarlamalarının aksine baş karakterinin psikolojik yapısına fazla girer. Zaten filmin sıkıntısıda orada başlıyor. Ang Lee, psikolojik ve sanatsal yönü ağır bir film ortaya çıkarmaya çalışmış ama bir Hulk filmi bu kadar sanatsal bakışı kaldıramamış tabi. Psikolojik çözümleme yapılırken elemanın 5 metre boyunda yeşil bir deve dönüşüp, tank parçalamasının, herkesin hoşuna gitmeyeceğini söylersek heralde yanılmış olmayız. Peki ben seviyor muyum filmi ? Evet, ben bu filmi seviyorum ama film olarak. Yani bir Hulk uyarlaması olarak değil. Hulk uyarlaması için başka bir filme bakmamız gerekir ; The Incredible Hulk.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 24 Nisan, 2014, 17:34:27
  Ben bu Ang Lee işi Hulk'u çok sevmiştim. Özellikle panelli sahneler vardı ki , insanda çizgi roman seyrediyor hissi uyandırıyordu. Eric Bana çok iyiydi ve Hul'un jeykıll and Hide modunu iyi vermişti. özellikle Hulk sevmezlere öneririm. Yine en iyi çizgi roman uyarlaması film için bkz : Dellamorte dellamore ;)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Nisan, 2014, 21:16:50
The Punisher

(http://www.impawards.com/2004/posters/punisher_ver7.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0330793/?ref_=nv_sr_2 (http://www.imdb.com/title/tt0330793/?ref_=nv_sr_2)

  Bir Marvel filminden ziyade normal bir aksiyon filmi olarak değerlendirilmesi lazım The Punisher filminin. Önümüzdeki günlerde Punisher filmi yada dizisi gelirse o zaman Marvel filmi olarak değerlendiririz zira artık Punisher karakteri Marvel'a dönmüş durumda. 2004 yapımı film Thomas Jane'in role uyumu ve kısa görünen Russian karakteri dışında ortanın altında bir aksiyon filmi o kadar. İlk 30 dakikası acaba mı ? dedirtsede devamı, vasat bir aksiyondan fazlası değil maalesef. Yine de yepyeni bir kadro ile 2008'de takrar çekileceğine, bunun devamını görmeyi yeğlerdim. Thomas Jane'li Punisher vs. Jigsaw ilginç olabilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Nisan, 2014, 21:30:57
Spider-Man 2

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/71/MPW-35606)

http://www.imdb.com/title/tt0316654/ (http://www.imdb.com/title/tt0316654/)

  İlk film ile ilgili yazarken içimdeki çizgi roman sever demiştim. Bu seferde içimdeki sinema severin en sevdiği Spider-Man filmi 2. film diyorum. Sam Raimi'nin oyuncu seçimlerinde ne kadar başarılı olduğunu kanıtlayarak Dr. Octopus rolüne Alfred Molina'yı getirdiği film, duygusal anları başarı ile yakalaması, karakterler arası ilişkilerde diğer çizgi roman uyarlamalarına fark açması, ben çizgi roman uyarlamasıyım aksiyonuma bakarım demeyip ben bir sinema filmiyim diyerek türünde ön plana çıkmayı başarıyor. Keşke üçüncü filmde bu seviyede olsaydı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 25 Nisan, 2014, 23:21:29
bu seriye neden devam etmediler ki ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Nisan, 2014, 23:27:29
Alıntı yapılan: Mclaren F1 - 25 Nisan, 2014, 23:21:29
bu seriye neden devam etmediler ki ?

Spider-Man mi ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 25 Nisan, 2014, 23:31:07
evet
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Nisan, 2014, 23:41:20
Alıntı yapılan: Mclaren F1 - 25 Nisan, 2014, 23:31:07
evet

  Sam Raimi, Spider-Man 4 için senaryo yazmıştı. Tobey Maguire ve Kirsten Dunst'ta Sam Raimi yönetirse bizde her türlü oynarız demişti. 2011'de vizyona girmek üzere Raimi senaryoyu Sony'e iletti. Sony senaryoyu hem beğenmedi (Peter ve Mary Jane'in kızları olacak düşmanda Vulture olacaktı.) hemde filmin çok pahalı olduğunu belirtti (250 milyon doların üstünde olacaktı) Sam Raimi'de senaryo değişikliğini ve bütçe kesintisini kabul etmedi. Sony, 250 milyonu pahalı bulduğu ve oyunculara verilen paranında yüksek olduğunu belirtip (şimdi hatırlamıyorum tam ama 25 milyon civarı istemişti ikiside ayrı ayrı) filmi iptal etti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 25 Nisan, 2014, 23:50:48
Yazık olmuş, Amazing Spider-Man'i izlemedim hala ve izleyesim de gelmiyor açıkçası. Bende de böyle bir huy var :D Devam filmlerinde falan son filmin üstünden uzun zaman geçmemişse de oyuncular değişmişse seriye devam edesim gelmiyor, ama normalde de seriye başladığım da sonuna kadar giderim (eğer ilk filmi hiç beğenmeyip ortasında kapatırsam ayrı tabi).
Bu noktada Amazing Spider-Man ayrı bir seri olsa da temelde Spider-Man olduğundan benim için tek seri :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Nisan, 2014, 13:34:29
Blade: Trinity

(http://2.bp.blogspot.com/-HqJHPMgNji0/TygljqoM3OI/AAAAAAAAHDs/jdx-r2ue6U8/s1600/blade.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0359013/ (http://www.imdb.com/title/tt0359013/)

  Marvel'ın üçüncü filmler ile ilgili hep sorunu oldu. Şu ana kadar dört kere üçüncü filme geldiler. (Blade: Trinity, Spider-Man 3, X-Men The Last Stand, Iron Man 3) hepsi çok büyük yada birazcık hayal kırıklığına uğrattı seyirciyi. Blade: Trinity'de bu olayın ilk filmi oldu. İlk iki filmin, aynı zamanda Nolan'lı Batmanlerin ve Man of Steel'in senaristi olan David S. Goyer, yönetmenlik koltuğuna geçiyor bu film. Senarist olarak ne kadar başarılı ise yönetmen olarakta o kadar başarısız bir işe imza attığı söylenebilir. İlk iki filmi mumla aratıyor Blade: Trinity. Filmin Draculası ise evlere şenlik. Dominic Purcell resmen yanlış filmin çekimlerine gelmiş gibi duruyor film boyu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Nisan, 2014, 21:05:12
Elektra

(http://www.evrenselfilm.com/wp-content/uploads/2011/03/elektra.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0357277/ (http://www.imdb.com/title/tt0357277/)

  Her açıdan beklentileri karşılamayan bir film. Ama kötü film diyemiyorum çünkü zaten filmin derdi o kadar küçük ki anca bu hikayeden bu film çıkmış işte. Çizgi roman ile de kıyaslamaya gerek yok, zira ezim ezim ezilir film. Daredevil filmindeki Elektra portresi bundan bile iyidi onu söyliyeyim. Genel olarak olmamış maalesef.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Nisan, 2014, 21:17:06
Fantastic Four

(http://www.impawards.com/2005/posters/fantastic_four_ver3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120667/ (http://www.imdb.com/title/tt0120667/)

  Twentieth Century Fox'ın çektiği Marvel filmlerinin genel sorunu olan basitlik burada da baş göstermiş vaziyette. Olabilecek en basit halde aktarılmış hikaye. Film yer yer kendi içinde göz alıcı bir kaç numaraya sahip olsada, çizgi romanlardaki karakterlerin basit birer gölgeleri o kadar. Dr. Doom ise ... yazık valla ! Yalnız 2015'te ki filmden sonra bunu baş yapıt bile kabul edebiliriz ben esas ondan korkuyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Nisan, 2014, 01:48:55
X-Men: The Last Stand

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/68/MPW-34042)

http://www.imdb.com/title/tt0376994/ (http://www.imdb.com/title/tt0376994/)

  X-Men: The Last Stand vizyona girdiğinde 14 yaşındaydım. Hayatımda bu derece merakla beklediğim az sayıdaki filmlerden biriydi o zamanlardaki. Yatağımın karşısında büyük posteri vardı. Bırakın gün saymayı, saat sayarak bekledim. İlk gün okula bile gitmeyip Beyoğlu Fitaş'ın yolunu tutmuştum. Heyecandan takla atarak oturdum koltuğa, film başladı. Film bittiğinde dayak yemişten beter olmuştum. İnanılmaz bir hayal kırıklığı ile kalkmıştım. X-Men: The Last Stand ilk iki filmin yanından geçmeyen, içerdiği karakterlere zerre saygı göstermeyen, ne anlattığı belirsiz, abuk sabuk bir filmdi. Bu film ile ilgili söyleyecek çok şey var ama neyse. Days of Future Past'ten tek beklentim var. Şu filmin saçmalıklarını düzeltmesidir o kadar. Ondanda umudum yok ama.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Nisan, 2014, 01:59:03
Ghost Rider

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/71/MPW-35541)

http://www.imdb.com/title/tt0259324/ (http://www.imdb.com/title/tt0259324/)

  Bu sefer yaş 15. X-Men: The Last Stand'den sonra sanki hiç ders almamış gibi Ghost Rider'ı da müthiş bir beklenti ve heyecan ile bekliyorum. Yine okulun kırıldığı ve Fitaş'ın yolunun tutulduğu bir Cuma. Lise birinci sınıftayım. Gürkan nerede diye soran öğretmenler bile filme gittiğimi arkadaşlardan öğrenmiş. Yine oturduk koltuğa ve yine müthiş bir hayal kırıklığı ile kalttım koltuktan.

  Ghost Rider ile ilgili şunu diyeceğim ama filme Nicolas Cage girene kadar filmin yine bir gideri var. Ama Nicolas ne zaman geliyor filmin hayatı kayıyor. Hele bütün filmi tek mimikle oynayan Wes Bentley çekilecek gibi değil. Daredevil'ı sefil eden Mark Steven Johnson ise tam formunda.

  Zaten Marvel için Ghost Rider, Ghost Rider: Spirit of Vengeance ve Elektra ibretlik filmler. Bunların Dc karşılığı Catwoman. Ama Catwoman tek başına bunların toplamından bile daha beter o ayrı konu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Mayıs, 2014, 01:36:19
Spider-Man 3

(http://www.impawards.com/2007/posters/spider_man_three.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0413300/ (http://www.imdb.com/title/tt0413300/)

  Bazen insan genelin sevdiğini daha az, genelin sevmediğinide daha çok beğenebiliyor. Spider-Man 3'de benim için böyle. Bu filmi her zaman sevmişimdir. Bu tabiki film mükemmel demek değil. Spider-Man 2'den de kötü ama etrafta oluşturduğu tepki kadar kötü olmadığını düşünüyorum o kadar. Bi'de Star Wars: Episode I - The Phantom Menace içinde aynısını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Mayıs, 2014, 01:59:27
Fantastic 4: Rise of the Silver Surfer

(http://ifanboy.com/wp-content/uploads/2011/12/Fantastic-Four_Rise-of-the-Silver-Surfer_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0486576/ (http://www.imdb.com/title/tt0486576/)

  İlk filmdeki sorun burada kendini daha da fazla hissettiriyor; Basitlik. Evet, ikinci film ilk filmden bile daha basit bir şekilde çekilmiş. Elinizde Fantastic Four, Silver Surfer ve Galactus var ve bu film ortaya çıkmış, inanılır gibi değil. Herhangi bir çizgi romancıya girseniz Fantastic Four çizgi romanlarına bakan birini bulsanız yaz deseniz bundan daha kötü bir senaryo yazamaz. Senaryoyu geç eminim bundan daha iyi bir hikaye söyler size.

  Herneyse sevabıyla günahıyla bu seri bu kadar. 2015'te yeni seri başlıyor ama onun içinde durum umutsuz görünüyor. Halbuki Fantastic Four ne kadar çok potansiyale sahip bir çizgi roman.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mayıs, 2014, 15:31:29
Mad Max

(http://www.impawards.com/1979/posters/mad_max_ver2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0079501/

  Mad Max nedense hep izlemeyi ertelediğim bir seriydi. Ama en sonunda izleme fırsatı buldum. İlk filmi beğendim. Serinin en sevdiğim filmi oldu hatta. Filmin atmosferini başarılı ve etkileyici buldum. Serinin ilk filmi diğerlerlerine oranla daha ufak bir hikaye anlatıyor ve bence daha da iyi yapıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mayıs, 2014, 15:39:21
Mad Max 2: The Road Warrior

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTcxMDUyODY1OF5BMl5BanBnXkFtZTYwOTQzNDk4._V1_SX214_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0082694/

  Birinci filmi ben seriden ayrı olarak düşünüyorum. İkinci film üçüncü filmin çizgisi birbirine daha yakın. İlk filmin aksine bu sefer hikaye daha büyük. Zaten seri mantığı bu olur genelde. İkinci film ile hikaye kendi evrenini kurmuş olur. The Road Warrior ile birlikte hikaye daha bi' post apokaliptik hal alıyor. İlk filmde bir düzen ve yerleşmeler görülürken bu film ile onlarda ortadan kalkıyor. Bildiğimiz Mad Max atmosferi oluşmuş oluyor. Kendi içinde değerlendirirsem ikinci filmi beğendim. Ama ilk filmin devamı olarak değil, kendi içinde.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 05 Mayıs, 2014, 15:50:30
Mad Max 2, post-apokaliptik era filmleri arasında önemli bir yere sahiptir. Sonundaki kovalamaca sahnesi felan müthiştir.

Zamanında yazdığım kısa bir tanıtım için:

http://fuzun.blogspot.com.tr/2010/01/in-memoriam-to-post-apocalypic-era-and.html

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 05 Mayıs, 2014, 15:52:59
Alıntı yapılan: dean - 29 Nisan, 2014, 01:48:55


Phoenix Saga hikayesini rezil etmelerini geçtim: Has X-Men karakterleri olan: Beast, Angel, Colossus, Cyclops gibi karakterlerin 3-4 dk. gözükmeside bayağı skandaldı. Hep Wolverine'i ön plana çıkaracağız diye oldu bunlar.

Fox, X-Men'den zarar etsede, Marvel alsa telif haklarını.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 05 Mayıs, 2014, 15:58:11
Mad Max'in yıllardır devamı veya tekrarı çekilecek diye konuşulur ama hareket yok.

En son gözüken proje bu;

http://www.imdb.com/title/tt1392190/?ref_=fn_al_tt_6
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mayıs, 2014, 16:02:20
Alıntı yapılan: hanac - 05 Mayıs, 2014, 15:58:11
Mad Max'in yıllardır devamı veya tekrarı çekilecek diye konuşulur ama hareket yok.

En son gözüken proje bu;

http://www.imdb.com/title/tt1392190/?ref_=fn_al_tt_6

  Bu proje olacak. Setten fotolar yayınlanmıştı. Başrolünde de Tom Hardy olacak.

(http://icydk.com/wp-content/uploads/2012/12/tom-hardy-mad-max1.jpg)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 05 Mayıs, 2014, 17:41:28
Filmde Charlize Theron da var ve yönetmen serinin de yönetmeni olan George Miller. Filmi Avusturyalılar çektiği için re-make bir Hollywood filminden daha iyisi olabilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mayıs, 2014, 18:14:06
Mad Max Beyond Thunderdome

(http://posterscene.com/images/items/full/madmax_thunder.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0089530/

  Geldik üçüncü filme. Sayısız örneği olduğu gibi maalesef üçüncü film serinin en kötü filmi. Zaten üçüncü filmlerde çoğu zaman sıkıntı oluyor ve üçüncü filmler serilerinin en zayıf filmi olarak anılıyor. Mad Max'te de böyle olmuş. Açıkçası Mad Max'e de benzetemedim ben filmi. Sanki o evrende geçen orta halli bir macera o kadar. Birde tahammul edilemeyecek çocuk karakterlerde cabası. Nerede ilk film nerede bu film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 05 Mayıs, 2014, 20:29:59
Yine de kafes sahnesi ve Tina Turner için bile olsa izlenir. Nathan Never'in bir macerasında (hani şu mutantların olduğu adaya gittiği maceralardan biri) bu filme açık bir gönderme vardı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mayıs, 2014, 20:55:33
Alıntı yapılan: kalidor - 05 Mayıs, 2014, 20:29:59
Yine de kafes sahnesi ve Tina Turner için bile olsa izlenir. Nathan Never'in bir macerasında (hani şu mutantların olduğu adaya gittiği maceralardan biri) bu filme açık bir gönderme vardı.

Kafes sahnesi "iki kişi girer, bir kişi çıkar" felan iyiydi ama filmin geneli üzdü beni :'(
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Mayıs, 2014, 14:16:08
RoboCop

(http://www.scifinow.co.uk/wp-content/uploads/2014/01/RoboCop-signed-poster-competition.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1234721/

  Orjinali ile kıyaslarsak fazla kişiliksiz, tek düze bir film. Olması gereken şeyler ekranda oluyor eyvallah ama, kendini diğerlerinden ayıran bir özellik bekliyorsunuz ve onu bulamıyorsunuz. Keşke daha yetenekli bir yönetmenin elinden çıksaymış dedim film boyu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Mayıs, 2014, 14:20:39
The Notebook

(http://www.movieposter.com/posters/archive/main/30/MPW-15220)

http://www.imdb.com/title/tt0332280/

  Filmi baya beğendim. Türü için yepyeni fikirler bulmuyor belki ama bu fikirleri güzel bir şekilde harmanlamayı başarıyor. Ryan Gosling ve Rachel McAdams arasındaki kimyada çok iyi. Romantik film sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Mayıs, 2014, 14:30:44
American Gangster

(http://www.impawards.com/2007/posters/american_gangster_ver3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0765429/?ref_=nv_sr_1

  Filmin üç saatlik Extended versiyonunu izledim. Filmi türü sevenlere tavsiye ederim ama sadece türü sevenlere. Düşük tempolu American Gangster yer yer sıkıcı olabiliyor ama bunun extended versiyonu yüzünden olmasıda yüksek ihtimal. Filmi bitirikten sonra keşke Theatrical versiyonu izleseydim dedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Mayıs, 2014, 14:36:31
Düğün Dernek

(http://a69.g.akamai.net/n/69/10688/v1/img5.allocine.fr/acmedia/medias/nmedia/19/00/50/75/20632877.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3347976/

  Ahmet Kural ve Murat Cemcir ikilisinin Düğün Dernek filmi çok büyük bir gişe başarısında imza atmıştı. Filmi izledim. Günümüz Türk komedi filmleri dahilinde fena bulmadım. Ama gişesine bakıp büyük beklenti içine girmemek lazım tabiki. Güldürdü mi ? Güldürdü. Bu durumda oldu diyoruz, ne yapalım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: DAMPYR - 18 Mayıs, 2014, 19:19:00
Düğün Dernek filminin başı çok güzeldi sonunu hiç beğenmedim.Güldüreceğiz derken saçmalamışlar.Ama genede seyredilebilir komediler arasına girer... ::) :D :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 18 Mayıs, 2014, 22:12:54
Mad Max yeni filmini bilmemde güzel bi oyunu geliyor.

http://www.youtube.com/watch?v=Gbdv1GzxAto
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Mayıs, 2014, 19:27:43
Rosemary's Baby

(http://movieposters.2038.net/p/Rosemary's-baby_2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0063522/

  Filmi ilk kez izledim. Genelde "izlerken korkudan bi'şey olacak, öyle böyle değil acayip korkunç" felan gibi yorumlara denk gelirdim. Ama günümüz penceresinden bakarsak filmi korkutucu bulmadım. Tabi dönemi içinde korkutucu olabiir. Zaten korkudan çok gerilim filmi demek daha doğru. Peki elimizdeki film nasıl ? Bence çok iyi. Filmi beğendim. Yakın zamandada bu sene çıkan mini dizisini izleyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Mayıs, 2014, 19:36:45
Justice League: The New Frontier

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/3/3f/Newfrontier2.jpg/220px-Newfrontier2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0902272/

  Filmi sevdiğimi söyleyemem. Bana gereksiz derecede karıştırılmış bir hikaye geldi. Zaten animasyonun süresi kısayken, karakterleri tanıt, Hal Jordan'a Origin yaz, dönem atmosferi kur, güvensiz bir dünya resmet derken, biraz çorba olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2014, 13:28:09
The Day the Earth Stood Still

(http://www.impawards.com/2008/posters/day_the_earth_stood_still_ver4.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0970416/?ref_=nm_knf_t3

  Scott Derrickson'ın Doctor Strange'in yönetmeni olarak açıklanması sonrası bende izlemediğim Derrickson filmlerini izledim. Yönetmen daha çok korku filmleri ile tanınıyor ve The Day the Earth Stood Still ile bilim-kurgu deniyor. Bende bildiği yoldan ayrılmaması daha iyi bir fikirmiş. The Day the Earth Stood Still için başarılı bir film diyemeyiz. 1951 yapımı orjinal filmi henüz daha izleyemediğim için kıyaslama yapamıyorum. Ama 2008 yapımı olan için çok da iyi şeyler söyleyemeyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2014, 13:32:53
The Exorcism of Emily Rose

(http://images.moviepostershop.com/the-exorcism-of-emily-rose-movie-poster-2005-1020277886.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0404032/?ref_=nm_flmg_dr_6

  The Exorcism of Emily Rose, Derrickson'ın Sinister ile birlikte en sağlam filmi. Mahkeme filmi ile korku filmini birleştirmek cesaret isteyen bir deneme ama bu deneme ilginç bir şekilde tutmuş. Makheme atmosferi filmin korku kısmını biraz baltalamış ama bu da filmi özgün bir noktaya geçirmiş. Ben beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Haziran, 2014, 19:19:10
300: Rise of an Empire

(http://2.bp.blogspot.com/-jKvBah9UqFA/Ud0FmBosA_I/AAAAAAAADPc/13X3HY6638w/s851/xemphimso_300-rise-of-an-empire.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1253863/

  Bi' 300 olmasada filmi beğendim. Film hikayesi yada senaryosundan ziyade işçiliği ile öne çıkıyor. Görsel olarak muhteşem. Şiddet üst düzey. Atmosferde güzel. Bu durumda bu filmden beklentimizi düşünürsek herşey tamam demektir. Kimse zaten 300'ü geçebileceğini düşünmüyordu ama herkes bundan daha kötü bir film bekliyordu. Kötü bir film çıkmadı, sıkıntı yok benim açımdan :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 15 Haziran, 2014, 20:50:32
Bir seriye gidiş var gibi.3.  film hakkında bilgi var mı?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Haziran, 2014, 21:08:30
Alıntı yapılan: V - 15 Haziran, 2014, 20:50:32
Bir seriye gidiş var gibi.3.  film hakkında bilgi var mı?

Şimdi kontrol ettim. Yapımcı Mark Canton olacağını söylemiş. Bu film 110'e mal olup 330 kazanmıştı. Gişeside yeterli, olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Haziran, 2014, 14:14:32
Filth

(http://www.geekbinge.com/wp-content/uploads/2014/05/Filth-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1450321/

  Filmi izledim ve beğendim. Özellikle James McAvoy'ın oyunculuğu ile öne çıkıyor film. Yazar Irvine Welsh'ın  kitabından uyarlandığı için Trainspotting ile kıyaslanması kaçınılmaz oluyor. Ama niye oluyorsa artık. Bence kıyaslanmaması lazım. Herneyse film güzel ama herkese göre olmadığıda bariz. Özellikle türü sevenler keyif alır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Haziran, 2014, 14:23:50
Stardust

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjkyMTE1OTYwNF5BMl5BanBnXkFtZTcwMDIxODYzMw@@._V1_SX214_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0486655/?ref_=nv_sr_1

  Filmi beğenmedim. Bana her şeyi ile inanılmaz itici geldi. Ama genelin beğendiğini söylemek mümkün. Ben filmi yıllarca seyretmemiştim. Bir şekilde itici geliyordu zaten. İzleyincede bu kendi açımdan onaylanmış oldu. Filmi de zaten başrolünde ki Charlie Cox için izledim. Bildiğiniz gibi kendisi Daredevil için seçilen aktör olmuştu geçenlerde. Charlie Cox içinde extra bir ışık göremesemde onunla ilgili son kararımı Boardwalk Empire'da vermeye karar verdim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Temmuz, 2014, 15:21:54
The Lego Movie

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTg4MDk1ODExN15BMl5BanBnXkFtZTgwNzIyNjg3MDE@._V1_SX214_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1490017/

  Animasyon hastası bir insan sayılmasamda Lego filmini çok beğendim. İnanılmaz keyifli bir film. Sonlarına doğru gelen sürprizi de çok beğendim. Batman, Dumbledore gibi yan karakterleri kullanmaları da çok iyi bir fikir olmuş. Bence kaçırılmaması gereken bir animasyon.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Temmuz, 2014, 15:26:00
The Exorcist

(http://www.impawards.com/1973/posters/exorcist.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0070047/?ref_=nv_sr_1

  Bu korku efsanesini anca yeni izleyebildim. Keşke daha önce izleseymişim dedim. Filmi oldukça beğendim. Heralde izlemeyen kalmamıştır ama varsa bu filmi görmeli.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Temmuz, 2014, 14:56:39
Transformers

(http://mollyellentaylor93.files.wordpress.com/2011/01/transformers-head-on-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0418279/

  Transformers filmlerini çok severim. Genel beğenmez o ayrı. Hikayenin konseptine bakarsak. Şimdi elimizde robotlar var. Robotlar uzaylı ve arabaya dönüşüyorlar. İki robot ırkı var. Bunlar birbiriyle savaşıyor. Açıkcası kulağa sanat filmi çıkacak gibi gelmiyor yani. Michael Bay'de tabi ki bunu farkında ve bizim karşımıza ciddi bir bilim kurgu denemesiyle çıkmıyor. Neredeyse bütün gücünü teknik yönlerinden alan bir film ortaya çıkartıyor. Bu ürüne kendi tarzınıda ekliyince bildiğimiz Transformers filmleri ortaya çıkıyor. Filmler için senaryosu zayıf, orası böyle şurası şöyle felan denir. Evet kabul. Ama karşımızdaki film de arabaya dönüşen robotların Dünyadaki savaşı yani. Her filmden hayatın anlamını beklememek lazım. Bazen sadece oturup, kontrolü içimizdeki çocuğa bırakmalı ve bu tip filmlerde sadece eğlenmeliyiz. Gerisine takılmamalıyız. Zaten adamların filmi çekerken bile böyle bir dertleri yok bizim niye olsun. Vaad ettiği bu filmin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Temmuz, 2014, 15:06:38
Transformers: Revenge of the Fallen

(http://www.impawards.com/2009/posters/transformers_revenge_of_the_fallen_ver9.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1055369/

  Zorunlu olarak en zayıfı sence hangisiydi deseler Transformers: Revenge of the Fallen'ı seçerim.(Çoğu insan hepsi zayıf der o ayrı.) Sebebide hikayeyi çok ileri taşımaması olur. Onun dışında yine izlerken keyif aldığım bir filmdir Revenge of the Fallen. Şimdi hataları sıralasak diz boyu. Ama ilk film içinde dediğim gibi Transformers filmlerinde olayın eğlence kısmına bakmaj daha doğru. Optimus Prime'ı az görmek biraz kalp kırsada, Optimus'un film içinde dönüşü muhteşem oluyor tabi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Temmuz, 2014, 15:16:53
Transformers: Dark of the Moon

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTkwOTY0MTc1NV5BMl5BanBnXkFtZTcwMDQwNjA2NQ@@._V1_SX214_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1399103/

  Dün gece ilk iki filmi, bu sabahta üçüncü filmi izleyerek Transformers maratonunu sonlandırdım. Dark of the Moon'un ikinci filmden daha iyi olduğunu söylemek mümkün. Hikayeyide bir noktaya taşımayı başarıyor. Bu filmde Michael Bay'e Hitler benzetmesi yapan Megan Fox yerini Rosie Huntington-Whiteley'e bırakıyor ama film için çok önemli bir değişiklik teşkil etmiyor. Aksiyon sahneleri bu filmde inanılmaz boyutlarda. Ben Transformers filmlerinde buna baktığım için sınıfı geçiriyor tabi ki. Hikayenin önceki filmden daha iyi olması da extra artısı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Temmuz, 2014, 00:57:58
We're the Millers

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMjA5Njc0NDUxNV5BMl5BanBnXkFtZTcwMjYzNzU1OQ@@._V1_SY317_CR0,0,214,317_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1723121/

  Eğlenceli bir film We're the Millers. Türünün en iyisi mi ? Hayır. İzlemezseniz çok şey mi kaybedersiniz ? Hayır. Ama izlemesi gerçekten keyifli. Yaz gününde güzelce güleyim eğleneyim diyorsanız We're the Millers güzel bir tercih olur. Filmin gişesinin çok iyi olduğunu ve devamının da gelceğenizi son olarak yazayim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Temmuz, 2014, 23:52:27
Batman Begins

(http://img3.wikia.nocookie.net/__cb20111218144243/batman/images/9/94/Batman_Begins_poster4.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0372784/

  Nolan'ın Batman filmlerini dün gece ve bugün olmak üzere tekrar izledim. Nolan'ın filmlerine ben çizgi roman uyarlaması olarak bakmak istemiyorum. Çünkü çizgi roman uyarlaması olarak bakarsam ilk film dışında baya bi' olumsuz eleştiririm. O yüzden sinema filmi olarak ele almak istiyorum.

  Joel Schumacher, 1995 ve 1997'de çektiği Batman filmleriyle bildiğiniz gibi Batman'i rezil etmişti. Enkazı toparlamakta Nolan'a düştü. Nolan'ın Batman Begins'de ki en büyük başarısının hayatta büyük üzüntüler yaşamış bir insanın, kahramana dönüşümünün müthiş aktarılmış olması olduğunu düşünüyorum. Gerçekten Bruce Wayne'in acısını hissediyor ve ona hak veriyorsunuz. Batman'e dönüşüm süreci ise inandırıcılığı çok yüksek ve gerçekçi.

  Oyunculukları ile de ön plana çıkan bir film Batman Begins. Zaten bütün Batman filmleri ile ilgili ne dersek diyelim her zaman en iyi oyuncular ile çalıştıkları bir gerçek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Temmuz, 2014, 00:07:50
The Dark Knight

(http://nightfallunlimited.com/wp-content/uploads/2012/05/MPW-347567.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0468569/?ref_=nv_sr_1

  The Dark Knight, müthiş bir sinema filmi. "Sinemayı neden seviyorsun ?" sorusuna verilecek yanıtlardan biri. (Çizgi roman uyarlaması olarak konuşmuyorum tabi ki) Yani pek şurası şöyle burası böyle diyemeyeceğim açıkçası. Zaten film ortada :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Temmuz, 2014, 00:25:19
The Dark Knight Rises

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTk4ODQzNDY3Ml5BMl5BanBnXkFtZTcwODA0NTM4Nw@@._V1_SX214_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1345836/?ref_=tt_rec_tt

  The Dark Knight Rises'ten çizgi roman uyarlaması olarak nefret ediyorum. Film olarak ise çok fazla sevdiğimi söyleyemeyeceğim. The Dark Knight'ta büyüteçle belki bulabileceğiniz mantık hataları, Rises'te filmi izlemeyi aksatacak kadar bol. Nolan'ın çizgi romanla özdeşleşmiş bazı epic sahneleri oldukça basit geçmesi de bence üzücü.

  Son yılların modası olan bu karakter aslında şuymuş olayı bu filmde iki kere başımıza geliyor. Ben şahsen nefret ediyorum bu işten. Filmin başından beri izlediğimiz karakterleri son dakika aslında Talia' imiş, yok Robin'miş diye göstermek bence basit numaralar. Bu sözleri diğer filmler içinde söylüyorum. Mesela 2013 Star Trek. Biliyoruz işte o herifin Khan olduğunu ne kasıyorsun ? Bu anlamsız numaralar ile karakterlerin Origin'inini de anlatamamaları cabası. Filmi izle izle, bitmesine üç dakika kala Talia'yım. 2 flashback' le de kökenini anlat. Sevmiyorum ben. Seven vardır ona karışamam ama bu Twist olayını sevmiyorum. Hele uyarlama eserlerde.

  Aynı şekilde Mandarin olayında da demediğimi bırakmamıştım geçen sene. Rises ile ilgili daha sonra geniş bir yazı yazarak daha derinlemesine incelemeyi düşünüyorum bir ara.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Temmuz, 2014, 14:26:01
The Fast and the Furious

(http://thekades.typepad.com/.a/6a012876113bb1970c012876b11071970c-800wi)

http://www.imdb.com/title/tt0232500/

  Seriyi son üç günde ikişer film olmak üzere tekrar izledim. Bu filmlerin garip bir havası var gerçekten. Milyon kere izlesen sıkılmazsın. Ama ilk filmin tadı tabi farklı. Bu serinin en önemli özelliği aile ve dostluk gibi kavramları türevlerinin aksine daha fazla ön plana çıkarması. Zaten bu kadar sevilmesine de buna bağlayabiliriz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Temmuz, 2014, 14:41:19
2 Fast 2 Furious

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/e/e0/2_fast_2_furious.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0322259/

2 Fast 2 Furious bence serinin en zayıf filmi. Bunun nedenini ise önceki filmdeki o aile atmosferinin yeteri kadar hissedilmemesi olduğunu düşünüyorum. Sinematik açıdan düşünürsekte sıradan bir aksiyon filminden farklı değil. Bence bu filmin seriye en büyük katkısı Brian O'Conner karakterininde Roman Pearce ve Tej gibi kendi çevresinin olduğunu göstermesi oldu o kadar. Son olarak aksiyon sahnelerinin ilk filmin ötesine geçtiğini kabul etmek lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Temmuz, 2014, 20:49:11
The Fast and the Furious: Tokyo Drift

(http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTQ2NTMxODEyNV5BMl5BanBnXkFtZTcwMDgxMjA0MQ@@._V1_SY317_CR0,0,214,317_AL_.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0463985/

  Genelde seyircinin en sevmediği The Fast and the Furious filmi üçüncüdür. Bense üç'ü çok severim. Ama benim Japonya takıntım bunun en büyük sebebi. Aynı filmi başka mekana kopyala bu kadar sevmem heralde.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 17 Temmuz, 2014, 21:15:08
Alıntı yapılan: dean - 17 Temmuz, 2014, 20:49:11
Genelde seyircinin en sevmediği The Fast and the Furious filmi üçüncüdür. Bense üç'ü çok severim. Ama benim Japonya takıntım bunun en büyük sebebi. Aynı filmi başka mekana kopyala bu kadar sevmem heralde.

Bende Japonya'yı ve bu filmi çok severim, sevmeyenlere de şaşırıyorum :D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Temmuz, 2014, 21:33:02
Alıntı yapılan: Mclaren F1 - 17 Temmuz, 2014, 21:15:08
Bende Japonya'yı ve bu filmi çok severim, sevmeyenlere de şaşırıyorum :D

  Aynen, bende şaşırırım. En azından The Fast and the Furious konseptinde güzel film. Brian ve Dom'un olmamasından sevmiyor millet.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Temmuz, 2014, 14:01:09
Fast & Furious

(http://www.beyondhollywood.com/uploads/2008/02/fast-furious-posters-1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1013752/

  İlk filmden sonra orjinal kadronun geri döndüğü Fast & Furious, serinin iyiden iyiye araba yarışından çıkıp çılgınca aksiyon sahnelerine geçtiği ilk film aynı zamanda. Seri bu filmden sonra iki senede bir'e bağlayıp bildiğiniz gibi gişeyide tavana vurduracak. Aynı zamanda bu filmin konseptine intikam. Seriye yakışmış. Seyir zevki yüksek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Temmuz, 2014, 16:47:18
Fast Five

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/117/MPW-58751)

http://www.imdb.com/title/tt1596343/

  Seriyi global bir fenomene çeviren film Fast Five'tı. Aynı zamanda Fast Five teknik açılardanda serinin en iyisi. Aksiyon filmi olarak üst düzey olsada neredeyse hiç araba yarışı barındırmamasıda garip bir olaydı. (Kendi aralarında eğlencesine olan sekansı saymazsak.)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Temmuz, 2014, 21:32:41
Furious 6

(http://www.thewrap.com/images/files/fast_and_furious_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1905041/

  Altıncı film oldukça fazla beşinci filmin izinden gidiyor. Yarış ve hırsızlık genel serinin konseptiyken bu film artık tamamen aksiyon filmi diye anabileceğimiz bir film olmuş. İzinden gidiyor dedik ama beşinci filmi geçtiğini söylemek güç. Dwayne Johnson'ın uçuşlarından ayrı bir film çıkar o da başka konu :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2014, 01:34:52
Dead Poets Society

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTpiHQoi0dIRgCcHmTWs3-wJb5IduHSTyk5aR49LE5kXzKms3pZFA)

http://www.imdb.com/title/tt0097165/

  Adaya gittiğimden beri anca 3 film izleyebildim. Adadayken dizi izleme oranım daha çok artıyor. Neyse bu filmlerden ilki Dead Poets Society'di. Filmi ilk kez izlemiş ve beğenmiştim. Ama Robin Williams'ın benim filmi izlememden 2 gün sonra ölmesi, benimde filme bakış açımı değiştirdi. İzlemeyen fazla kalmamıştır ama kaldıysa kesinlikle izlemeli.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2014, 01:41:43
Lone Survivor

(https://encrypted-tbn3.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcSGacuUtepMNbQZer1pn5hQLgvVGpU-s0OkymAF9VRdo4QXGQ_L)

http://www.imdb.com/title/tt1091191/

  Filmi çok beğenmesemde izlettirdiğini itiraf etmeliyim. Etraftaki beğeni katsayısı yüksek olduğu için, ben yüksek beklentilere girmiş olabilirim tabi ki. Şöyle söylemeliyim ki film bana yeteri kadar hissettiremedi kendini. Resim'in parçaları güzel ama genel resim biraz sıkıntılı bence.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Eylül, 2014, 01:46:14
Need for Speed

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTewwGgXzzw3bsBBq1REw1VVWHbu0JBQh4OKZvRMabD3i6VHXyVxA)

http://www.imdb.com/title/tt2369135/

Film aynı adlı ünlü oyun serisinden esinlenilerek uyarlandı. Maalesef ki Need for Speed bir The Fast and the Furious özentisi olmaktan ileriye gidemiyor. Zaten riskli bir projeydi NFS ama senaryo, oyunculuk ve hikayeden de sınıfta kalınca anca araba hastalarının seyredebileceği bir filme dönüşüyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ekim, 2014, 20:22:32
Dracula Untold

(http://kopiton.com/wp-content/uploads/2014/09/Dracula-Untold-1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0829150/

  Filmi cumartesi günü sinemada izledim. Ben filmlerde milliyetçilik olaylarına asla kafayı takmayan biriyim. Dracula Untold'u izlerkende buna takılmadım ve bunun için filmi beğendim. Yalnız milli duygular ile izlenirse filmde Türkler için can sıkıcı bir çok şey var elbette. Bu filmin üzerinde ki tartışmalar bana zamanında 300 filmini hatırlattı. O zamanda perslerin kötü gösterildiği tartışılmıştı. Bu filmde de Türklerin gösterildiği üzerine tartışma çıktı. Filmin en büyük artısı bence Luke Evans'ın Dracula'ya çok yakışmış olması. Bu olası devam filmleri ve Universal'in canavar filmleri evreni için çok güzel bir haber.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ekim, 2014, 20:36:32
Recep İvedik 4

(http://i.ensonhaber.com/resimler/diger/recep-ivedik_1474.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3477064/?ref_=nm_flmg_act_1

  Recep İvedik 4'ün açık ara serinin en kötü filmi olduğunu düşünüyorum. Aslında üzerinde konuşulacak bir film değil Recep İvedik 4. Gökbakar yolunu buldu oradan gidiyor. Millette seyrediyor. Bu böyle 5-6 diye devam da eder.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: afu - 06 Ekim, 2014, 20:53:04
bu seriyi izleyenler, hatta bir kaç kez izleyebilenler, gülebilenler var.
tahammül edemediğim bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 07 Ekim, 2014, 10:29:42
Recep Ivedik'in ilk filmi seyretmiş ve karakteri Şahan'ın önceki skeçlerinden de izleyip bilmediğim için olsa gerek gülecek bir sahne de görememiştim. Geçen haftalarda 4. filme TV'de denk geldim. İvedik yarışmanın bir sahnesinde kaslı oyuncuya çakma Barbar Conan diyordu. Bu sahneye güldüm işte :) Burada asıl olay Türkiye'de bir nesilin hafızasina işlemiş olan Barbar Conan fenomenin bir kez daha kanıtlanmış olmasıdır.. Çok fena tespit yaptım, ben gidip biraz daha uyuyayım ::)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ekim, 2014, 23:30:23
Frozen

(https://eu.movieposter.com/posters/archive/main/180/MPW-90228)

http://www.imdb.com/title/tt2294629/

  Filmi iki üç gün önce izledim ve beğendim. Özellikle teknik açıdan kusursuz denebilir. Film tam bir görsel şölen. Hikaye anlatımını da diğer Disney filmlerinden ve başka stüdyoların animasyonlarından farklı buldum. Bu özelliği de benim için artı bir yöndü. Ailece izlenecek oldukça keyifli bir film Frozen.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ekim, 2014, 23:40:28
Pek Yakında

(http://i.yenisafak.com/resim/site/615x326/cem_yilmaz7499abf0.png)

http://www.imdb.com/title/tt3698408/?ref_=nv_sr_1

  Filmi bayramın üçüncü günü 4-5 kişi gidip izledik. Dürüst olmak gerekirse hala beğenip beğenmediğime karar bile veremedim. Pek Yakında garip bir film aslında. Filmi izlerken her sahnesinde "yahu ben bunu daha önce görmüştüm" izlenimi uyandırıyor. Yenilikçi hiçbirşey olmadığını söylemek bile mümkün. Ama bir özelliği var ki o da şu; elindeki elementleri iyi bir şekilde bir araya getirmesi. Yani iki saat on beş dakikalık süresinde sıkıldığımı söyleyemem.

  Filmin bir diğer güzel kısmı ise eski filmlere yaptığı dur durak bilmeyen göndermeler. Pek Yakındanın en büyük sıkıntısı ise ürün yerleştirme olayı. Bazı anlarda ürünün filme değil. Filmin ürüne yerleştiğini bile düşünebilirsiniz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Kasım, 2014, 19:59:19
The Expendables 3

(http://www.entertainment-focus.com/wp-content/themes/arts-culture/timthumb.php?src=http%3A%2F%2Fwww.entertainment-focus.com%2Fwp-content%2Fuploads%2F2014%2F07%2Frsz_1exp3_quad_rd4_v1.jpg&q=90&w=630&zc=1)

http://www.imdb.com/title/tt2333784/

  İlk iki filmde sanat eseri değildi ama konsepti itibari ile eli yüzü düzgün yapımlardı. Ama üçüncü filmin üzerinde inanılmaz bir acemilik var. Bunu da yönetmenlik zafiyeti olarak görüyorum. Nereye yöneleceği şaşırmış bir hikaye ve komik olmaya çalışırken trajikomik olan bir senaryo var filmde. Bu kadar ünlü adamın bir araya gelmesi fikrinin bu filmde olumsuz yönde çığırından çıktığını düşünüyorum. Bazılarının rolü figüran derecesinde olduğunu söyleyebilirim. Filmin sonlarına doğru aksiyona dalıp kusurları önemsememekte mümkün ama CGI'ın insanın gözünü oyması buna da pek izin vermiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Kasım, 2014, 03:02:17
Teenage Mutant Ninja Turtles

(http://www.filmoria.co.uk/wp-content/uploads/2014/07/TMNT-Quad.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1291150/

  Bu filmi beğenip, beğenmemek tamamen beklenti ile alakalı. Film duyurulduğunda stüdyosu, yapımcısı, yönetmeni itibariyle zaten bu filmin vaat ettiği buydu. Transformers formülünü uygulayacaklardı ve uyguladılar. Görseli, aksiyonu ön planda, hikaye ikinci planda. Zaten bu adamlar(yönetmen;Jonathan Liebesman, yapımcı;Michael Bay) hep bunu yapmadı mı ? Yaptı. Aksini beklemek zaten anca hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Zaten beğenmeyenlerde beklentileri yüksek tutanlar oldu tabi. Yani bu filmden sadece eğlence beklemek lazım o kadar. Son olarak doksanlardaki Ninja Kaplumbağa filmlerinin tadı yok diyenler var. Bende diyorum ki zaten doksanlardaki neyin tadı şuan var ki Ninja Kaplumbağaların olsun :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Kasım, 2014, 03:11:22
The Purge: Anarchy

(http://www.empirecinemas.co.uk/_uploads/film_images/5529_4121.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2975578/

  The Purge: Anarchy ilkine kıyasla çok daha iyi bir film. İlk filmi izlerken hep akılda şu soru oluşuyordu; insanın elinde böyle bir konu varken neden bir evin içinde hapis kalalım ki ? İkinci filmde ise tamamen dışarısını görüyoruz. Adının hakkını vererek bize anarşi ortamını gösteriyor. Film olarak kalitesi tartışılır ama ilkinden çok daha iyi olduğunu tekrar söylemek istiyorum. The Purge serisi yapımcıların istediği gibi giderse ki gidiyor, her sene bir film ile seriyi devam ettirecek. Zaten üçüncü film de duyurulmuş bulunmakta.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Kasım, 2014, 19:24:29
The Hunger Games: Mockingjay - Part 1

(http://imageserver.moviepilot.com/mockingjay-the-wings-of-the-resistance-review.png?width=724&height=411)

http://www.imdb.com/title/tt1951265/

  İkiye ayrılmasından dolayı zaten çok büyük bir beklentim yoktu filmle ilgili ama bu derece hayal kırıklığına uğrayacağım aklıma gelmezdi. Aslında hayal kırıklığı doğru bir tabir değil. Çünkü kendimi sinirli hissediyorum filme karşı. Ben hayatımda seri filmlerde bu kadar anlamsız bir parça görmedim. Tamam part 1 mantığı her zaman serinin öksüz filmidir ama bu derece seyirciyi afedersiniz ama aptal yerine koymak da başka birşeydir. Seneye gelecek olan Part 2'nin içinde anca 25-30 dakikalık yer kapsayacak sahneleri kesip 2 saatlik film yapmak gerçekten seyirciyi yolmaktan başka hiçbir şey değildir. (Tabi bunun Blu-ray'leri felanda var.) Filmin yapımcılarından biride çıkıp yok tek filmde anlatamazdık felan demesin. Mockingjay tek film olsaydı emin olun bu filmdeki sahnelerin bir saatten fazlası kurgu masasında atılırdı.

  Aslında Mockingjay ile ilgili sıkıntı zaten kitabında başlıyor. Kitapta serinin en zayıf halkasıydı. Düzgün tek filmin bile çıkmayacağı kitaptan 2 film çıkarırsanız ortaya part 1 gibi bi'şey çıkar işte. Bu film(film bile demek istemiyorum.) sadece part 2'nin fragmanı o kadar. Üzerine para verdiğimiz, hatta Blu-ray'ini alacağımız iki saatlik bir fragman.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 24 Kasım, 2014, 19:35:28
teşekkürler Dean Sinemaya gitmekten vazgeçtim 2. si çıktığında seyrederim artık Yalnız şu fikrine katılmıyorum Mockingjay kitap olarak serinin en zayıf halkası olarak görmüyorum çok beğenmiştim hatta gözlerim dolmuştu
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Kasım, 2014, 19:46:58
Alıntı yapılan: doktor1881 - 24 Kasım, 2014, 19:35:28
Yalnız şu fikrine katılmıyorum Mockingjay kitap olarak serinin en zayıf halkası olarak görmüyorum çok beğenmiştim hatta gözlerim dolmuştu

  Zevkler ve renkler tabi ki. Bu kadar çeşitli ürün bu yüzden var. Lakin Suzanne Collins'i bu derece komple bir isyanı ele alabilecek derecede yetenekli bir yazar olarak görmüyorum. Kitapların kahraman anlatıcı bakış açısı ile yazılmasınında ülke çapında bir isyanı anlatmak için işlevsiz bir teknik olduğunu düşünüyorum. 12 mıntıka ayaklanmış, Capitol ile şavaşılıyor biz Peeta, Peeta diye dolaşan reklam yıldızı kılıklı bir karakterin bakış açısına hapsoluyoruz.

  Açıkçası ben kitabı resmen işkence çekerek okudum :) ilk iki kitabı bir haftada bitirmiştim. Sayfaları hevesle çeviriyordum. Ama üçüncü kitap aylarca bitmedi. Ama kitabı da filmine sevenin adına mutlu olurum o ayrı. Yukarda dadiğim gibi zevkler ve renkler.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 15:05:35
42

(http://www.joshuaplatt.info/.a/6a0120a4cd1f5e970b017eea64084c970d-800wi)

http://www.imdb.com/title/tt0453562/

  42, izlemeyi hep ertelediğim filmlerden biriydi. Aslında güzel, izlemeye değer bir film olduğunu biliyordum ama araya başka şeyler giriyordu. Bu sefer izlememi sağlayan etmen ise ne yalan söyleyeyim Black Panther oldu. 42'de ki başkarakterimiz Jackie Robinson'ı Black Panther rolüne seçilen Chadwick Boseman oynuyor. Boseman'ı daha önce izleme fırsatım hiç olmamıştı. Birazda onun etkisiyle filmi izledim ve filmi oldukça beğendim. Güzel bir dönem filmi izlemek isteyen herkese tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 15:26:01
Sabotage

(http://www.moviexclusive.com/Files/120sabotage-poster01.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1742334/

  Sabotage'ı izlememin ana etkeni yine 42'de olduğu gibi bir çizgi roman uyarlaması olan Suicide Squad. Sabotage'ın yönetmeni David Ayer'ın elinden çıkacak bildiğiniz gibi Suicide Squad. Yalnız şöyle bir durum var. Ayer'ın daha önceki Street Kings ve End of Watch filmlerini de izlemiştim. Sonuç olarak Suicide Squad için pek ümit vaat eden işler değil bunlar. Ayer'ın son filmi Fury ise belki de benim açımdan Suicide Squad için tek umut.

  Filme dönersek filmi hiç beğenmediğimi söylemek durumundayım. Filmin sonu daha ilk saniyesinden belli olduğu için, bütün filmi sevmediğim bir filmi 10. kez izliyormuşçasına izledim. Sonunu geç, sona giden yol nasıl diye baksan o daha beter. Çünkü film inanılmaz basit bir hikayeye ve 2. sınıf senaryoya sahip. Senaryo aslında yarattığı karakterlerin üzerine eğilmek istiyor ama karakterler o kadar sığ ve iki boyutlu ki belli bir süre sonra ilginizi kaybetmeniz kaçınılmaz oluyor. Böylece çok sağlam bir aksiyon filmi çıkacak kadronunda harcandığını düşünüyorum. Bu arada 10.000 kere F*ck deyince filmin başyapıt olmuyor Ayer efendi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 15:45:17
Hercules

(http://i2.mirror.co.uk/incoming/article3680259.ece/alternates/s615b/UK_1-Sht-Teaser-Online.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1267297/

  Brett Ratner, Mark Steven Johnson ve David Yates ile birlikte en sevmediğim yönetmenler üçlüsünü oluşturur. Zaten Brett Ratner'ın projenin içinde olduğunu gördüğüm geçen yıl bütün umutlarımı kaybetmiştim. Her ne kadar bu senenin bir diğer Hercules'ı olan The Legend of Hercules'ın dan daha iyi görünsede yine elimizde ciddi bir hayal kırıklığı var. Aslında çok basit olsada Hercules'ın mitolojisi ile akıllıca oynamaya kalkan senaryo, pek akıllı olmayan yönetmenimizin elinde paçavraya dönmüş. Film direkt aksiyona dalsın mantığıyla kurgu odasında nasıl kesildiyse 98 dakikalık filmden sonra elinizde hiç hikaye kalmıyor. Filmin belki de tek düzgün kısmı olan Hercules'ın origin'i ile ilgili söylemlerde filmin son perdesinde anlamsızlaşınca da film etkisini tamamen yitiriyor. Son olarak 1 saniye görünen Barbara Palvin ve 10 saniye görünen Irina Shayk'ı filme dahil etmekte anca dahi bir yönetmen olan Brett Ratner'ın engin vizyonu ile gerçekleşebilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 15:58:11
Beetlejuice

(http://images.moviepostershop.com/beetlejuice-movie-poster-1988-1020190958.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0094721/

  Bazı filmler vardır zamansızdır. Her dönemde aynı keyifle izlenebilir. Kendisinden sonra gelenleri etkiler ve başyapıt olarak anılmaya başlanır. Bazı filmler ise dönemlerinde güzeldir. Kendisi zevkle izletir. Ama döneminde çıkıldıktan sonra o etkisini kaybetmeye başlar. Beetlejuice benim için ikinci kategorinin filmi. Eminim ki 1988 yılında izleseydim daha keyif alabilirdim. Hatta o kadar da değil, kendim küçükken izleseydim de keyif alabilirdim. Ama şu an izleyince açıkçası film bana oldukça itici ve yavan geldi. Aslında The Goonies filmindeki durum kendi adıma tekrar etmiş oldu. Keşke iki filmi de bundan on yıl önce izleyebilseymişim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 29 Kasım, 2014, 17:28:20
Alıntı yapılan: dean - 29 Kasım, 2014, 15:58:11
Beetlejuice

Haftaya bu filmi kızımla izleyeceğiz , ben de yıllar sonra nasıl bir etki bırakacak merak ediyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 18:01:56
Alıntı yapılan: alan ford - 29 Kasım, 2014, 17:28:20
Haftaya bu filmi kızımla izleyeceğiz , ben de yıllar sonra nasıl bir etki bırakacak merak ediyorum.

  Aslında güzel film de. Ah! işte biraz geç izledim ben.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 29 Kasım, 2014, 23:22:41
Dean'in Sabotage filmi ile ilgili söyledikleri ile %90 mutabık kalsam da:

Street Kings ve End of Watch çok iyi filmlerdir. Özellikle End of Watch.

Fury de gerçekten çok iyiydi.

Bence filmde Arnold faktörü olunca bağlayamamışlar, senaryo salçaya dönmüş ama yine de seyrediliyor öyle çok kötü, bir fecaat da değil.

Esasen, Arnold'u tek kişilik Kahraman versiyonlarında izlemek daha keyifli: Mesela, "the last stand" bence hiç de fena değildi.

Netice olarak, David Ayer iyi bir yönetmendir, arada kazalar olur, önemli olan oyunda kalabilmeyi başarmak, gelecekte çok daha iyi filmlerini seyredeceğimize eminim.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2014, 23:46:20
Alıntı yapılan: Mrtekin76 - 29 Kasım, 2014, 23:22:41

Dean'in Sabotage filmi ile ilgili söyledikleri ile %90 mutabık kalsam da:

Street Kings ve End of Watch çok iyi filmlerdir. Özellikle End of Watch.


  Mrtekin76, sanırım ufak bir yanlış anlaşılma oldu. Ben Street Kings ve End of Watch kötü filmler demedim. Hatta 10 Eylül 2013'te bu sayfada  End of Watch  için "Kalkamadım başından çok beğendim" Street Kings için ise yine bu sayfada 22 Ocak 2014'te "Kötü bir film değil" "rahat izlenebilecek bir film" demişim.

Alıntı yapılan: dean - 29 Kasım, 2014, 15:26:01

  Sonuç olarak Suicide Squad için pek ümit vaat eden işler değil bunlar. Ayer'ın son filmi Fury ise belki de benim açımdan Suicide Squad için tek umut.


  Yukardaki yazıma tekrar dönersek zaten filmler kötü demiyorum. Siucide Squad için bana ümit vaat etmiyor diyorum. Yani yorumu Suicide Squad etrafında yapıyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 30 Kasım, 2014, 00:00:21
Sorun yok, Dean, ben %90 mutabık kaldım zaten.

%10, biraz Ayer'i savundum. :)

Bi filmi (suicide kings) görelim de, hayırlısı, o zaman daha etraflı değerlendiririz.

Ben kendi adıma yorumların için çok teşekkür ederim. Çok başarılı yorumlar.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Kasım, 2014, 00:08:52
Alıntı yapılan: Mrtekin76 - 30 Kasım, 2014, 00:00:21
Sorun yok, Dean, ben %90 mutabık kaldım zaten.

%10, biraz Ayer'i savundum. :)

Bi filmi (suicide kings) görelim de, hayırlısı, Dean.

Ben kendi adıma yorumların için çok teşekkür ederim. Çok başarılı yorumlar.



  Ayer'ın özgeçmişi türü olan filmler için iyi zaten. Training Day'in de yazarıydı. Ben şuan da esas Fury'nin Blu-ray'ini bekliyorum. Fury ile ilgili yorumlar olumluydu. Bakalım o nasıl olmuş. Sabotage'da ki hayal kırıklığımı silecek gibi orada :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 30 Kasım, 2014, 00:47:59
Fury iyiydi ama bir "Saving Private Ryan" değil.

Ayer'in bir de "Harsh times"i vardır, çok bilinmez ama o da iyi bir filmdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Kasım, 2014, 00:54:00
Alıntı yapılan: Mrtekin76 - 30 Kasım, 2014, 00:47:59
Fury iyiydi ama bir "Saving Private Ryan" değil.

Ayer'in bir de "Harsh times"i vardır, çok bilinmez ama o da iyi bir filmdir.

  Saving Private Ryan bir daha gelmez. Türünün başyapıtlarından. O sene Oscarların, Saving Private Ryan'ı es geçip Shakespeare in Love'a gitmesi inanılır gibi değildi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 30 Kasım, 2014, 08:52:15
Alıntı yapılan: dean - 30 Kasım, 2014, 00:54:00
  Saving Private Ryan bir daha gelmez. Türünün başyapıtlarından. O sene Oscarların, Saving Private Ryan'ı es geçip Shakespeare in Love'a gitmesi inanılır gibi değildi.

Thin Red Line 'da o senenin filmi değil miydi. Şahsi kanaatim Thin Red Line' ı es geçtikten sonra ( ki neden es geçtiği bellidir akademinin.) akademi başka bir savaş filmine oscar verip , politik seçimlerini kör gözün parmağına bir şekilde yapmak istemedi. Ama Sheakspere in Love oscar tarihini en ballı filmi herhalde. Thin Red Line , Truman Show ve Er Ryan arasından sıyrılıp ödülü kaptığına göre :D
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Aralık, 2014, 12:55:34
Alıntı yapılan: alan ford - 30 Kasım, 2014, 08:52:15
  Sheakspere in Love oscar tarihini en ballı filmi herhalde. Thin Red Line , Truman Show ve Er Ryan arasından sıyrılıp ödülü kaptığına göre :D

  Kesinlikle öyle. 13 dalda aday olup 7 tane de Oscar almıştı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Aralık, 2014, 13:07:07
Lucy

(http://www.impawards.com/intl/france/2014/posters/lucy_ver3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2872732/

  Etrafta film ile ilgili sayısız olumsuz yorum sonrası bende daha filmi izlemeden filmden soğumuştum. Geçen gece elim geri çekile çekile taktım filmi. Tamam elimizde bir başyapıt yok ama söylendiği kadar da kötü bir film de yok. Hatta Luc Besson'ın nasıl bir film çektiğinin son derece farkında olduğunu, varoluşla ilgili bilimsel gelişmeleri kendi yorumuyla yeri geldi zaman ciddi yeri geldiği zamanda mizahi yönden oldukça güzel ele aldığını söylemek bile mümkün. Kesinlikle kötü bir film olduğunu düşünmüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Aralık, 2014, 13:24:43
Jack Ryan: Shadow Recruit

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/a/a8/Jack_Ryan_Shadow_Recruit_poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1205537/

  İlk olarak önceki Jack Ryan filmlerini izlemediğimi söylemek durumundayım.(Önceki filmleri de en yakın zamanda izlemeye çalışacağım.) O yüzden eldeki filmi değerlendirmeye çalışacağım. Açıkçası film bana türü içinde çok sıradan geldi. İzleyici üzerinde her saniyesinde daha önce ben bunu gördüm havası bırakıyor. Filmi kötü bulmadım ama türe alışkın seyirci için sıkıcı buldum. Jack Ryan: Shadow Recruit'ten çok daha heyecanlı en az elli tane 24 bölümü sayabilirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Aralık, 2014, 00:26:07
King Arthur

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/143/MPW-71731)

http://www.imdb.com/title/tt0349683/

  Kral Arthur efsanesine oldukça gerçekçi bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışan film maalesef ki gerçekçilik uğruna ortada pek bir efsane bırakmıyor. İzlediğim Directors Cut versiyonu yine daha önce izlediğim Theatrical versiyonundan daha iyi ama tabi ki ortada filmi kurtaracak bir versiyon yok.

  Bi'de bu aralar tarihi filmlerden eskisi kadar keyif alamadığımı farkettim. Bunu sebebininde Spartacus dizisi olduğunu düşünüyorum. Spartacus'u bitirmeme 5 bölüm kaldı. Ama ondan sonra izlediğim bütün tarihi filmlerde kafam hiç durmadan diziye gider oldu. Dizinin görsel ve sinematografik kalitesi o kadar üst düzeydeki gerçekten filmler ile yarışıyor. Özellikle War of the Damnned aşmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri-alaycı kuş
Gönderen: doktor1881 - 04 Aralık, 2014, 19:05:04
bugün filmi izledim bende dean'e katılıyorum gereksiz uzatmalar yapılmış Aynı Türk dizileri gibi 90-100 dk doldurulmaya çalışılmış Ama bazı sahnelerde gözüm doldu , ruhum titredi Kendim devrimci olmamama hatta tam zıtda olmama rağmen benim bile devrimci ruhum kabardı Filmde bir karakter dikkatimi çekti Savaş sahneleri yönetmeni gözüm bir yerden ısırıyordu tüm film boyunca düşündüm Çok hoş bir kızdı eve gelince araştırdım Natalie Dormer'miş http://tr.wikipedia.org/wiki/Natalie_Dormer Sevdiğim dizi Game of Thoronesde görmüş ve bayılmıştım http://viki.gameofthronestr.com/index.php/Margaery_Tyrell
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Aralık, 2014, 10:42:02
Predestination

(http://3ebd2a0c0ea48a333aea-1f531def8e8befb67be56667ce3edd11.r77.cf1.rackcdn.com/32d9bd181d51b1be26b4ded7c4dc8ebe975bc922.jpg__620x465_q85_crop_upscale.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2397535/

  Predestination'ı forumun itkisi ve bazı arkadaşlarımın da tavsiyesi üzerine izledim. İntersteller ile birlikte son yıllardaki bilim kurgu filmlerinin tek düzeliğini yıkan, seyircisini ciddiye alan ve onu düşünmeye sevk eden az sayıdaki filmlerden biri olduğuna inanıyorum. Spoiler olmaması için bazı kısımlar ile ilgili yorum yapamıyorum. Zaten film uzun bir film sayılmaz ve dolu dolu giden bir film. Bir noktadan sonra spoiler ama eleştirilen noktalar ile ilgili şunu söylemek istiyorum. Spoiler zamanda yolculuk temasına sahip bütün filmlerde bir noktadan sonra mantıksız gelebilen yada daha yumuşak bir tabirle taşları yerine oturtamadığımız noktalar vardır. Bu kaçınılmazdır. Kendimizin bile neredeyse hiçbir şey bilmediği bir konuda film çekmek kolay bir iş değil. Bunun en iyi örneklerinde bile derinine indiğinde bazı açıklar bulabiliyorsun.

  Filmin çok kafa karıştırıcı olduğunuda düşünmüyorum. Aslında anlatmak istediği hikayeyi oraya buraya sapmadan tam olarak anlatmayı başarıyor. Filmin hikayesi akıcı ve tempolu. Türü seven insanların çok zevk alacağı kesin bu filmden.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 07 Aralık, 2014, 12:19:30
Lucy konusunda diyeceğim tek şey... Böyle bir konudan daha iyi görsel efektli ve daha derin konulu bir film beklerdim açıkçası... Gerilim yok bir kaç aksiyon sahnesi var ama yeterli değil... Görsel efekt sıfır... Filmin başlangıç ve sonunda boşluklar var... İzlenilen 1.5 saatlik kısım ise... Kötünün iyisi... İmdb puanı 6.5... Biraz fazla kaçmış gibi... Ben den bir 5.3 çalışır...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Aralık, 2014, 14:20:48
Alıntı yapılan: BAHADIR - 07 Aralık, 2014, 12:19:30
Böyle bir konudan daha iyi görsel efektli ve daha derin konulu bir film beklerdim açıkçası

  Evet, kesinlikle haklısın. Bu konudan Predestination gibi bir film çıkarabilirlerdi. Lakin filmin yaratıcı ekibinin asla böyle bir düşüncesi olduğunu zannetmiyorum. Filmi izlerken bile o kadar bariz ki. Yapım ekibi resmen takılmış. Olayların derinine inebilecekleri her an oradan uzaklaşmışlar. Bir nevi ciddi gibi görünen ama ciddi olma derdi olmayan bir film Lucy.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Aralık, 2014, 14:46:05
22 Jump Street

(http://union.ku.edu/wp-content/uploads/2014/09/programs-22jumpstreet.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2294449/

  İlk film gibi absürt ama son derecede eğlenceli bir film. Özellik bu bölüm iyice artan bromance durumu filmin kesinlikle en büyük artısı. Channing Tatum ve Jonah Hill'in kimyası korkunç bir şekilde tutuyor. İlk filme oranla daha fazla para kazandığını düşünürsek devam filmlerine hazır olmamız gerekir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Aralık, 2014, 20:27:21
Boyhood

(http://www.lincolnplazacinema.com/media/11005/boyhood.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1065073/

  Son derece ilginç bir film Boyhood. Filmle ilgili en ilginç olay ise 12 yılda çekilmiş olması. Boyhood, 6 yaşındaki bir çocuğun 18 yaşına kadar ki serüvenini anlatıyor. Ve bu süreçte bütün oyuncularına gerçekten 12 yıl geçirtiyor. Yönetmen Richard Linklater yılda bir kez bütün ekibi toplayıp filmin belirli kesitlerini çekmiş. Oyuncuların 12 yıl içindeki fiziksel ve duygusal değişimleri bu süreçte gerçekten inanılmaz boyutlarda. Bu da seyircinin filme bir filmden ziyade gerçek bir olaymış bakmasına sebep olmuş. Film oldukça gerçekçi, kesinlikle abartı hiç bir şey yok. Yan komşunun 12 yıldır tanıdığınız çocuğunun hayatını izlemek gibi bir şey film. İki saat kırk beş dakikalık kağıt üzerindeki korkunç süresi kesinlikle hissedilmiyor. Hatta ben bi' iki saat kırk beş dakika daha olsa izlerdim. Oscar zamanı da ses getirmesi beklenen Boyhood'u kesinlikle farklı bir sinema deneyimi yaşamak isteyen herkese tavsiye ediyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Aralık, 2014, 10:59:40
Solaris

http://www.imdb.com/title/tt0307479/?ref_=nv_sr_2

(http://www.impawards.com/2002/posters/solaris_verdvd.jpg)

  Keşke ilk önce Andrei Tarkovsky'nin Solyaris'ini izleseymişim dedim. İzlememiş olsamda 1972'de ki uyarlamaya göre 2002 versiyonunun daha fazla karakter odaklı bir film olduğunu biliyorum. Tabi benim gibi varoluşla ilgili çıkarımlar (astonot kıyafeti görüncede varoluş ile ilgili çıkarım beklemek gibi bir hakkımız doğuyor sanırım :) ) bekleyenler için karakter odaklı bu film birazcık hayal kırıklığı oluyor. Zaten bende Steven Soderbergh'in işlerini bir severim bir sevmem. Solariste sevmediklerim arasına katıldı. Artık gözlerimi bir sonraki Soderbergh filmine çevirdim :) bakalım onu hangi haneye yazacağız.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 14 Aralık, 2014, 11:59:15
22 Jump'ın sonunda olası bütün devam filmlerini gösterdi o sahneler bile yeter.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 14 Aralık, 2014, 12:38:38
Dün akşam  Predestination'ı izledim... Bu filmde 1.5 saatlik süresi ile sıkmayan bir filmdi... Ama filmde gerilim olmaması ve tam 60. dakikada filmin sonunda belli olması işin gizemini öldürmesinin yanında son yarım saati angarya haline getirdi... İzlenir mi izlenir... Ama İmdb 7.5 çok olmuş... 6 puan ideal...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 14 Aralık, 2014, 12:45:44
Alıntı yapılan: dean - 14 Aralık, 2014, 10:59:40
Solaris

http://www.imdb.com/title/tt0307479/?ref_=nv_sr_2

(http://www.impawards.com/2002/posters/solaris_verdvd.jpg)

  Keşke ilk önce Andrei Tarkovsky'nin Solyaris'ini izleseymişim dedim. İzlememiş olsamda 1972'de ki uyarlamaya göre 2002 versiyonunun daha fazla karakter odaklı bir film olduğunu biliyorum. Tabi benim gibi varoluşla ilgili çıkarımlar (astonot kıyafeti görüncede varoluş ile ilgili çıkarım beklemek gibi bir hakkımız doğuyor sanırım :) ) bekleyenler için karakter odaklı bu film birazcık hayal kırıklığı oluyor. Zaten bende Steven Soderbergh'in işlerini bir severim bir sevmem. Solariste sevmediklerim arasına katıldı. Artık gözlerimi bir sonraki Soderbergh filmine çevirdim :) bakalım onu hangi haneye yazacağız.

  2 film için de kitabın yanına bile yaklaşamadıklarını söyleyebilirim hadsizce. Tarkovski'den zaten pek hazzetmem ama Stalker , Andrey Ruble (miydi ismi yanlışım varsa affola) falan yine fena değildir. Solaris ise berbat . ( Bunda benim kitabı çok sevmemin , ve Tarkovski'nin kitabı ters bi tarafından anlayıp , işine geldiği gibi yorumlamış olmasının da etkisi büyüktür tabii.) Sodenberg de kitabın ana fikrini es geçip başka bir şey anlatmış. Başrolü okyanusa ve iletişim açlığımıza verecek bir Solaris filmi görebilecek miyiz acep yaşarken. ::)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Aralık, 2014, 13:06:43
Alıntı yapılan: alan ford - 14 Aralık, 2014, 12:45:44
  2 film için de kitabın yanına bile yaklaşamadıklarını söyleyebilirim hadsizce. Tarkovski'den zaten pek hazzetmem ama Stalker , Andrey Ruble (miydi ismi yanlışım varsa affola) falan yine fena değildir. Solaris ise berbat . ( Bunda benim kitabı çok sevmemin , ve Tarkovski'nin kitabı ters bi tarafından anlayıp , işine geldiği gibi yorumlamış olmasının da etkisi büyüktür tabii.) Sodenberg de kitabın ana fikrini es geçip başka bir şey anlatmış. Başrolü okyanusa ve iletişim açlığımıza verecek bir Solaris filmi görebilecek miyiz acep yaşarken. ::)

  Yanlış hatırlamıyorsam kitabın yazarı Stanislaw Lem'de Tarkovsky'nin uyarlamasından hiç memnun kalmamıştı. Bende gittim üç seçeneğin kötüsüyle başladım heralde :) Kitabını okuyayim bari.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Aralık, 2014, 13:13:00
Alıntı yapılan: Mic-Har - 14 Aralık, 2014, 11:59:15
22 Jump'ın sonunda olası bütün devam filmlerini gösterdi o sahneler bile yeter.

  Aynen, bende o sahneleri çok sevmiştim. Hele Seth Rogen'ın çıkması, süperdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Aralık, 2014, 18:28:25
Sin City: A Dame to Kill For

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/d/d2/Sin-City-A-Dame-to-Kill-For-teaser-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0458481/?ref_=nv_sr_1

  Şaşkınlık verici bir film. İlk filmden sonra bu derece bir düşüş insanın aklına gelmezdi. Filmin zaten ertelenip durmasından bu filmin ilk film kadar güzel olmayacağı anlaşılıyordu ama Sin City: A Dame to Kill For gerçekten neresinden tutsanız oradan kalacak bir film. Kadrosu üst düzey ve yüksek bütçeli bir B film Sin City 2. İlk filmdeki B filmi estetiği burada kendini kaybetmiş ve sadece B fiilmi kısmı kalmış. Bu film Sin City'nin devamı(preqeul,sequel karışık aslında garip bi'şey) olmasa, bu kadroya da sahip olmasa televizyonda denk gelseniz seyretmeyeceğiniz cinsten. Adama on yıl beklediniz çeke çeke bunu mu çektiniz derler.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: lampard - 16 Aralık, 2014, 20:40:46
Alıntı yapılan: dean - 15 Aralık, 2014, 18:28:25
Sin City: A Dame to Kill For

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/d/d2/Sin-City-A-Dame-to-Kill-For-teaser-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0458481/?ref_=nv_sr_1

  Şaşkınlık verici bir film. İlk filmden sonra bu derece bir düşüş insanın aklına gelmezdi. Filmin zaten ertelenip durmasından bu filmin ilk film kadar güzel olmayacağı anlaşılıyordu ama Sin City: A Dame to Kill For gerçekten neresinden tutsanız oradan kalacak bir film. Kadrosu üst düzey ve yüksek bütçeli bir B film Sin City 2. İlk filmdeki B filmi estetiği burada kendini kaybetmiş ve sadece B fiilmi kısmı kalmış. Bu film Sin City'nin devamı(preqeul,sequel karışık aslında garip bi'şey) olmasa, bu kadroya da sahip olmasa televizyonda denk gelseniz seyretmeyeceğiniz cinsten. Adama on yıl beklediniz çeke çeke bunu mu çektiniz derler.

Neden beğenmedin acaba :) Bence ilk filmle aynı çizgide ve güzeldi. İlk film kadar iyi değildi belki ama ilk filmde baba hikâyeler kullanılmıştı çünkü.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Aralık, 2014, 02:50:42
Alıntı yapılan: lampard - 16 Aralık, 2014, 20:40:46
Neden beğenmedin acaba :) Bence ilk filmle aynı çizgide ve güzeldi. İlk film kadar iyi değildi belki ama ilk filmde baba hikâyeler kullanılmıştı çünkü.

  lampard öncelikle filmi beğendiysen senin adına sevindim. Çünkü bir filmi güzel yapan unsurun, seyircisinin onu beğenmesi olduğuna inanan bir insanım. O yüzden her fırsatta zaten Imdb, eleştirmenler, etraftan yorumlar, sanat çevrelerinin esere yaklaşımı vb. unsurları ikinci plana koyduğumu belirtiyorum. Aşağıda filmi biraz ağır eleştirdiğim için bu paragrafı yazdım. Çünkü senin yorumuna karşı yazdığım için şahsi algılanmasını istemiyorum. Senin yorumun sayesinde öncesine kıyasla uzun bir eleştiri yazıyorum o kadar.

  İlk önce A Dame to Kill For karakterlerine hiç saygı duymayan bir film. Şöyle ki mesela Marv. İlk filmde kendi hikayesi, kendi motivasyonu olan bir karakterdi. Bu film de ise ilk filmdeki Marv'ın adeta kötü bir taklidi gibi. Barda oturuyor. Dert babası olmuş Marv. Onu bunu dinliyor. Sonra birlikte dalıyorlar falan. İlk filmdeki derinlikli karakter yerini sığ, serseri ve amaçsız bir gölgeye bırakmış. Nancy, film boyu sadece dans etti. Evet kabul ediyorum Jessica Alba role çok yakışıyor. Onu bu rolde izlemek keyif ama filmin adı "Sin City 2: I am very beautiful and talented dancer" değil ki. Varlığı danstan öteye gidemedi, son 5 dakika uyduruk bir intikam aldı o kadar. Johnny, karakterizasyon ve motivasyon sıfır. Yarın öbür gün karşımıza Joseph Gordon-Levitt çıksa desek ki "oynadığın karakter Johnny film boyu yaptıklarını neden yaptı ?" diye sorsak. Kendi bile cevap veremez. Elinde Eva Green gibi bir oyuncu ve Ava Lord gibi de bir karakter var. Femme Fatale konseptini yeniden yazarsın. Ama nedense Frank Miller ve Robert Rodriguez ikilisi o kadar iki boyutlu bir karakter yaratmış ki izlerken kişiyi sıkıcılıktan öteye gidemiyor. Sadece Eva Green'in çıplaklığı üzerinden prim yapmaya çalışıyor. O çıplaklığı zaten The Dreamers'ta yeteri kadar görmüştük. Yeni bir şey değil yani. Bana hikaye anlat, bana film anlat.

  İlk filmdeki film noir atmosfer, B filmi havası ve görsel estetik, hikaye ile muhteşem bir kompozisyon yakalıyordu. Burada hikaye bütünlüğünün ilk film kadar iyi işlenememesi filmi kopuk ve içine girilmesi imkansız bir hale sokuyor. İlk filmde Sin City her mahallesinde üç boyutlu insanların yaşadığı gerçek bir şehir gibiydi. Her köşeden bir karakter çıkar ve seyirciyi heyecanlandırırdı. Her hikayenin fırça darbesi filmin sonunda kusursuza yakın bir tuval çıkartıyordu ortaya. İkinci filmde Sin City kesinlikle bir şehir imajı vermiyor. Yaşadığına inandıramıyor. Ya da en azından beni inandıramıyor.

  ikinci filmdeki hikayelerin ilk filme göre zayıf olması konusunda haklısın. Lakin burada da iş Frank Miller ve Robert Rodriguez'e kalıyor. Çok az uyarlamanın sahip olacağı bir şansa sahip Sin City, hikayenin asıl sahibi filmin yönetmenlerinden biri. Bu adamlar ilk filme kıyasla ellerinde ki malzemenin zayıf olduğunu bilmiyorlar mı ? Biliyorlar. O zaman çizgi romandan farklı ve güçlü kılmak ellerinde. Yorum yapmak ellerinde. Hiçbir devam filmi bir öncekinden zayıf olamaz. Her devam filmi bir öncekinin üzerine koymak zorunda. Yoksa kötü film olarak anılmaya mecbur. Star Wars: Episode V - The Empire Strikes Back, The Godfather: Part II, Terminator 2: Judgment Day, Aliens vb. hep öncüllerinin üzerine bi'şeyler katan filmlerdi. Bu gün hala bu filmleri konuşuyorsak bu yüzden konuşuyoruz.

  Son olarak Sin City: A Dame to Kill For, ilk filmden sonra yarattığı büyük beklentiyi kesinlikle karşılayamıyor.(Ya da benim için karşılayamıyor.) Maalesef ki ilk filmin kötü bir kopyası olmaktan öteye gidemiyor. Hatta ilk filme hakaret ettiğini bile düşünüyorum.
 

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Aralık, 2014, 00:14:10
Before Sunrise

(http://images.moviepostershop.com/before-sunrise-movie-poster-1995-1020190611.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0112471/

  Sıcacık bir film Before Sunrise. İnsanı içine çeken çok güzel bir atmosferi var. Richard Linklater hem oldukça gerçekçi hemde sinema estetiğine uygun filmler çekmekte oldukça başarılı bir yönetmen bkz:boyhood. Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin kimyası kusursuz. Filmin süresi iki katı olsa ikili aynı şekilde flörtleşse oturup sıkılmadan izlersiniz o derece. Şehirde sanki bir oyuncu gibi filmde yerini almış. Ben filmi beğendim. Romantik film arayan ve Before Sunrise'ı izlememiş olan herkese filmi tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 28 Aralık, 2014, 01:11:16
Alıntı yapılan: dean - 01 Kasım, 2014, 19:59:19
The Expendables 3

(http://www.entertainment-focus.com/wp-content/themes/arts-culture/timthumb.php?src=http%3A%2F%2Fwww.entertainment-focus.com%2Fwp-content%2Fuploads%2F2014%2F07%2Frsz_1exp3_quad_rd4_v1.jpg&q=90&w=630&zc=1)

http://www.imdb.com/title/tt2333784/

  İlk iki filmde sanat eseri değildi ama konsepti itibari ile eli yüzü düzgün yapımlardı. Ama üçüncü filmin üzerinde inanılmaz bir acemilik var. Bunu da yönetmenlik zafiyeti olarak görüyorum. Nereye yöneleceği şaşırmış bir hikaye ve komik olmaya çalışırken trajikomik olan bir senaryo var filmde. Bu kadar ünlü adamın bir araya gelmesi fikrinin bu filmde olumsuz yönde çığırından çıktığını düşünüyorum. Bazılarının rolü figüran derecesinde olduğunu söyleyebilirim. Filmin sonlarına doğru aksiyona dalıp kusurları önemsememekte mümkün ama CGI'ın insanın gözünü oyması buna da pek izin vermiyor.

Bugün izlemeye niyetlendim, biraz izledim ama olmadı sonunu getiremedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Aralık, 2014, 01:48:20
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 28 Aralık, 2014, 01:11:16
Bugün izlemeye niyetlendim, biraz izledim ama olmadı sonunu getiremedim.

  Bi'de bugün Blu-ray'ini almak durumunda kaldım. Film arşivi yaptığım için, ilk ikisi Blu-ray vardı. 3. olmadan olmaz diye artık.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Ocak, 2015, 21:17:34
Neighbors

(http://csusmchronicle.com/wp-content/uploads/2014/10/neighbors-poster-art.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2004420/

  Genelde bu tip komedi filmleri severim. Zaten Seth Rogen, Jonah Hill, James Franco üçlüsünden biri çıkıp 2 saat kamera karşısında bile dursa izlerim. Lakin Neighbors'ı türevlerine göre başarısız buldum. Yer yer eğlendirse de Pineapple Express, Knocked Up ya da Jump Street bekleyen bünyeleri tatmin etmeyeceği kesin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Ocak, 2015, 21:52:23
Man on Fire

(http://cdn.traileraddict.com/content/20th-century-fox/man_on_fire.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0328107/

  Eli yüzü düzgün sağlam bir aksiyon filmi. Aslında konu ne kadar bilindik duruyor olsa da Tony Scott'ın yorumu filmi bir üst seviyeye taşımış. Denzel Washington her zaman ki çizgisinde. Dakota Fanning insanın gözüne çarpan ilk unsur. Film türüne göre uzun sayılacak süresini karakterleri derinlemesine işleyerek avantaj haline getirmiş. Tabi bu kısımda Scott'ın yönetmenlik hanesine yazılıyor. Film genel olarak güzel. Seyretmeyen kaldıysa, aksiyon filmi sevenlere kesinlikle tavsiye edilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: doktor1881 - 02 Ocak, 2015, 22:54:53
Alıntı yapılan: dean - 02 Ocak, 2015, 21:52:23
Man on Fire

(http://cdn.traileraddict.com/content/20th-century-fox/man_on_fire.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0328107/

  Eli yüzü düzgün sağlam bir aksiyon filmi. Aslında konu ne kadar bilindik duruyor olsa da Tony Scott'ın yorumu filmi bir üst seviyeye taşımış. Denzel Washington her zaman ki çizgisinde. Dakota Fanning insanın gözüne çarpan ilk unsur. Film türüne göre uzun sayılacak süresini karakterleri derinlemesine işleyerek avantaj haline getirmiş. Tabi bu kısımda Scott'ın yönetmenlik hanesine yazılıyor. Film genel olarak güzel. Seyretmeyen kaldıysa, aksiyon filmi sevenlere kesinlikle tavsiye edilir.
yıllar önce seyretmiştim dvd sinide almışım sayenizde tekrar hatırladım tekrar seyredeceğim
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 02 Ocak, 2015, 23:14:43
Teşekkürler, Dean.

Tony Scott büyük adamdı, erken gitti maalesef.

Top Gun ve Days of Thunder gibi hastası olduğum filmlerin de yönetmenidir. Özellikle de Days of Thunder...

Domino adlı filmi de çok güzeldir, tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Ocak, 2015, 01:44:34
Bringing Out the Dead

(http://www.hollywoodreporter.com/sites/default/files/images/fandango/Bringing_Out_The_Dead.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0163988/?ref_=nm_flmg_dr_26

  Martin Scorsese'nin en gözden kaçan filmi olsa gerek Bringing Out the Dead. Özellikle bir karakter gibi ön plana çıkan New York şehri, yoğun atmosferi ve farklı anlatım tarzı ile film dikkatleri çekiyor. Martin Scorsese filme resmen ruhunu katmış. Uzaktan bile belli filmin ustaya ait olduğu. Filmdeki karakterler ve karakter performansları da akılda kalıcı. Bu filmin bu derece arka planda kalması oldukça şaşırtıcı. İzlememiş olanlar bence değerlendirsin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ocak, 2015, 01:16:46
Divergent

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/d/d4/Divergent.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1840309/

  Hungers Games'ten sonra Young Adult roman uyarlamaları içinde yapımcılar distopik konulara sahip kitaplara yöneldiler. Bir ara vampirler modaydı, sonra az biraz melekler derken diptopik filmler geldi. Bence iyide oldu. Oluşturulan atmosfer sayesinde amiyane tabirle mıç mıç genç aşıklar kalıbından kurtulmuş olduk. Hunger Games özellikle ilk iki filmiyle bu türün öncüsü olmuştu. Geçen sene vizyona giren Divergent ise türün yakın gelecekte de beyazperdeki varlığının süreceğini kanıtladı.

  Divergent, hem gişe olarak hemde kalite olarak şu anda Hunger Games'in altında gibi görünsede gelecek filmle sınıf atlayabileceğinin sinyallerini verdi açıkçası. The Hunger Games: Mockingjay - Part 1'dan çok daha fazla beğendiğimi söylemeliyim. Yalnız film ile ilgili bence en büyük sıkıntı 139 dakikalık uzun sayılacak süresini bence doğru kullanamamış olması. Süre sıkmıyor. Lakin bu sürede çok daha fazla hikaye anlatabilecekken daha güvenli sularda dolaşmak için, konunu derinine inmekten kaçınıyor. Sağlam kurulmuş atmosferi tam manası ile dolduramıyor. Bunu düzeltmek ikinci filmin elinde. İkinci film bu hataya düşmeyip daha sağlam bir hikaye ile gelirse Hunger Games etkisine yakın bir etki yaratabilir diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ocak, 2015, 01:53:28
Citizen Kane

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/c/ce/Citizenkane.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0033467/?ref_=nv_sr_3

  Orson Welles'ın sinema tarihini değiştiren efsane filmi. Bu film ile söylenecek şeyler iki-üç paragrafa sığacak şeyler değil tabi ki. Bu film ile ilgili en önemli şey filmin daha önce eşine benzerine rastlanmamış hikaye anlatımı ve çekim teknikleri. Günümüzde artık her yerde gördüğümüz flashback ve flashforward konsepti ilk defa bu filmde işlevsel kullanılmıştır. Deep focus(net alan derinliği) dediğimiz yani ekrandaki her elementin aynı şekilde aydınlatılması böylece ekranda gördüğümüz herşeyin net olarak bize yansıtılması gibi teknikler en iyi şekilde yine ilk defa bu filmde kullanılmıştır.

  Tabi sevmeyenlerde var filmi. Ama sevmeyenlerin genel yorumu "aaa tarihin en iyi filmi bu muymuş" gibi oluyor. Ama bu film sadece oturup basitçe izlenecek bir film değil. Üzerine çalışılması gereken bir film.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Ocak, 2015, 13:27:49
North by Northwest

(http://static.guim.co.uk/Guardian/film/gallery/2008/nov/03/1/pail46-3935.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0053125/?ref_=nm_knf_t1

  Bu ara klasik filmlerden gidiyorum. North by Northwest'i ilk defa izledim. Alfred Hitchcock'da sevdiğim bir yönetmendir. Klasik filmler içinde izlerken en fazla keyif aldığım filmler Alfred Hitchcock'un filmleri. Hitchcock'un filmleri gerçekten zamansız sıfatını sonuna kadar hakkediyor. Aradan 50 senede geçse kesinlikle sıkmadan, keyifle izlettiriyor.

  Film zaten türünün başyapıtlarından biri. Zamanına göre güçlü atmosferi. Zamanının ötesinde senaryosu ve yönetmenliği ile kesinlikle kaçırılmamacak bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Ocak, 2015, 14:38:34
Spartacus

(http://1.bp.blogspot.com/_nIVCVLYTtJY/TQGuiZvsSmI/AAAAAAAAAd0/s6yhNLONJ88/s1600/spartacus_ver2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0054331/

  Daha önce bu bölümde Stanley Kubrick'in filmlerinin kalitesini kabul etsem de filmlerinden keyif almadığımı çünkü sinema anlayışını beğenmediğimi belirtmiştim. Spartacus filmi bunun tam tersi bir yerde duruyor zira Spartacus, Kubrick'in 2. dönem filmleri gibi yönetmenin tamamen kendi tarzı ile çektiği bir film değil. Spartacus büyük bir stüdyo filmi. Tabi böyle bir filmde Kubrick, kendine has tarzını sonraki filmleri gibi yansıtamazdı.

  Spartacus, dönemi itibari ile büyük ve güzel bir film. Atmosferi ve oyunculukları çok iyi filmin. Kirk Dougles rolüne yakışmış. Kubrick ise güzel karaler yaratmayı bilmiş. Seyretmeyen var mıdır bilmiyorum ama seyretmeyen kesinlikle kaçırmasın.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2015, 11:15:36
Good Morning, Vietnam

(http://ecx.images-amazon.com/images/I/5144Z06DSXL.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0093105/

  Vietnam savaşını konu edinen filmler içinde Good Morning, Vietnam hemen ayrılıyor. Diğer filmlerde olduğu gibi savaşın ve acının içinde başlamıyor. Sanki konu Vietnam değilmiş gibi daha naif, hatta eğlenceli sayılabilecek bir yönde başlıyor. Ama tabi hiçbir şey göründüğü gibi olmuyor.

  Robin Williams bu rollerin adamı. Supporting Cast'da döktürmüş. Yönetmen Barry Levinson'da oldukça iyi, başarılı bir yönetim çıkarmış. Ben beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2015, 11:34:29
The Maze Runner

(http://oyster.ignimgs.com/wordpress/stg.ign.com/2014/09/mazerunnerimage-720x509.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1790864/

  Film şaşırtıcı derecede başarışı. Bu kusursuz olduğu anlamına gelmesin tabi ama gerek kamera arkası gerekse de kamera önüne baktığımız zaman, üstüne bu tip filmler için düşük diyebileceğimiz 34 milyonluk bütçesini hesaba katarsak, filme şaşırtıcı derecede başarılı diyebiliriz. Young Adult roman uyarlamalarının coştuğu, her stüdyo'nun benimde böyle bir film 3'lemem, 4'lemem olsa dediği bir dönemde iyi bir film diyebiliriz The Maze Runner'a. Filmin en başarılı kısmı atmosferi. Zaten filmin başarısı kesinlikle atmosfere bağlıydı. Labirent'i hissedersek filmi de hissedecektik.  Labirent'i hissettirmeyi başardı. Devam filmleri de yolda.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 09 Ocak, 2015, 12:22:01
Maze runner'i ben de begendim. Basina sifir beklentiyle oturmustum, eglenceli bir film cikti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 09 Ocak, 2015, 13:50:33
 Güzel filmdi.Devam filminde bütçe artarsa sağlam bir serimiz olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Ocak, 2015, 18:56:23
Yes Man

(http://images.static-bluray.com/products/25/3110_1_front.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1068680/?ref_=nm_knf_t1

  Peyton Reed, Ant-Man'in yönetmeni olduktan sonra Reed ile ilgili fikir sahibi olmak için izledim. Aslında arşivimde olan bir filmdi lakin ben şu zamana kadar izlememiştim. Keyifli bir film olduğunu söylemek mümkün. Jim Carrey her zamanki Jim Carrey. Peyton Reed ise bu tip bir film nasıl çekilmesi gerekiyorsa öyle çekmiş. Ne eksiz ne de fazla. Beklentiler çok yüksek olmazsa beğenileceğini düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Ocak, 2015, 19:21:35
Beyaz Melek

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/1/14/Beyaz_melek.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1064931/?ref_=nv_sr_1

  Mucize filminin vizyona girmesi ile birlikte bu ara Mahsun Kırmızigül ismi ön planda yine. Ben daha önce Kırmızıgül'ün filmlerini izlememiştim. Beyaz Melek ile izlemeye başladım. Zaten sırada da Güneşi Gördüm var.

  Beyaz Melek, özellikle teknik açıdan bir Türk filmi için başarılı. Mekan tasarımları olsun, görüntü yönetmenliği olsun başarılı. Ama bence en büyük sorun duygu sömürüsü ve mesaj verme hastalığı.

  Tamam Türk filmlerinde duygu sömürüsü olayına alışkınız ama senaryonun her saniye ağlatmaya yönelik ilerlemesi bir noktadan sonra yorucu olmaya başlıyor. Üst üste gelen trajik olaylar belli bir süre sonra inandırıcılığını kaybediyor. Filmi izlerken biliyorsunuz ki bir sonraki sahne bir öncekinde daha yürek yakan, daha vurucu, daha da ağlatmaya yönelik olacak. Olacakta adama acı overdose etki yapıyor.

  Mesaj verme dedim. Filmlerin bir mesajı elbette olacak. Olmalı da. Ona bir şey demiyorum. Lakin bu derece kör göze parmak olarak vermek bence doğru değil. Anladık. "Büyüğü huzur evine bırakmak kötüdür", "doğu insanı batılıdan iyidir". Tamam Mahsun anladık. Aldık mesajı. Ama bütün diyaloglarda bunun altını çizmeye gerek var mı ki ?

  Olumsuz yönleri bir kenara bırakırsak şöyle ilginç bir durum var. Yukarıda yazdıklarıma rağmen film sıkmadı. Merakla izlettirdi. Özellikle oyuncu kadrosunun filme katkısı en üst düzeyde. Zaten böyle bir filmde inandırıcılıktan uzak performanslar izleseydik bütün film çökerdi. Genel hikaye anlatımını da konsepti içinde başarılı buldum. Mahzun Kırmızıgül ilk yönetmenlik denemesinde mesaj verme kaygısını ve duygu sömürüsünü abartsa da bir ilk film olarak iyi bir iş çıkarmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Ocak, 2015, 19:22:13
Memoirs of a Geisha

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/0/09/Memoirs_of_a_Geisha_Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0397535/

  Filmi çok beğendim. Özellikle benim gibi Japon kültürünü seven, araştıran bir insan için muazzam bir film. Japon kültürü ve Geisha kültürü ile ilgili olarak insana bir çok şey öğretiyor ve araştırmasına teşvik ediyor. Film olarakta kaliteli çekilmiş olduğunu söylemeliyim. Senaryosu, yönetmenliği, oyunculukları üst seviyede. Yönetmen Rob Marshall işte böyle filmler çekmeli. Marshall, Pirates of the Caribbean çekmemeli. Son olarak filmin önemli sahnelerinde Snow Dance'ı atıyorum. Bence film kaçmaz cinsten.

https://www.youtube.com/watch?v=63FxLM3AQt4
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Ocak, 2015, 13:30:22
Unforgiven

(http://www.bluecatscreenplay.com/wp-content/uploads/2014/10/Unforgiven-poster-1020537356.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0105695/

  90'ların başında gelen bir Western klasiği, Clint Eastwood bütün Western geçmişini katmış bu filme resmen. Hikaayesi, senaryosu üst düzey. Filmde Clint Eastwood, Gene Hackman, Morgan Freeman, Richard Harris gibi isimlerden oluşan şaka gibi bir kadro var. Bu kadronun tekil performansları ve ekip uyumu son derece başarılı. Eastwood'un yönetmenliğini yaptığı filmlerdeki belki de en yüksek atmosfere sahip filmlerinden biri aynı zamanda. Vahşi batı atmosferini sonuna kadar hissettirmeyi başarmış. En iyi film ve en iyi yönetmen dahil dört dalda Oscar kazandığını da söylemeden geçmeyeyim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 14 Ocak, 2015, 17:59:30
-- seni hayvan... Silahı bile olmayan birini öldürdün
-- arkadaşımın cesedini barının önünde sergileyecekse bir silah edinmeliydi...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 14 Ocak, 2015, 18:43:57
-Bu hiç adil değil, yeni bir ev yapıyordum.

-Bunun adil olmakla ilgisi yok.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 14 Ocak, 2015, 19:10:29
Alıntı yapılan: dean - 14 Ocak, 2015, 13:30:22
astwood'un yönetmenliğini yaptığı filmlerdeki belki de en yüksek atmosfere sahip filmlerinden biri aynı zamanda.
Vahşi batı atmosferini sonuna kadar hissettirmeyi başarmış.

Filmin sonunda Clint Amca'nın Saloon'u tek başına bastığı sahne de en iyi çatışma sahnelerinden biridir.

O ne muhteşem bir çekim ve oyunculuktu. Sinemada izlemiştim ve hayran kalmıştım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2015, 01:03:52
Inside Man

(http://www.ascully.com/images/dvd/insideman/cover.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0454848/

  Filmi çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Kağıt üzerinde, gerek kamera arkası gerekse de kamera önü güçlü isimler var. Lakin bu isimlerin yarattığı beklentileri film benim açımdan karşılamadı. Kötü film mi ? Değil. Sadece bana hitap etmedi. Mesaj verme kaygısı da gözlerden kaçmadı. Ama Spike Lee'nin filmlerinde mesaj verme durumu kaçınılmaz oluyor tabi. Ben filmi sadece soygun filmlerinden hoşlananlara tavsiye edebilirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2015, 01:11:30
Blood: The Last Vampire

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/7/7f/Blood-_The_Last_Vampire_(2009_movie).jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0806027/?ref_=nv_sr_1

  Filmi uyarlama olarak eleştiremeyeceğim. Çünkü asıl kaynağı bilmiyorum. O yüzden sadece izlediğim filmi yorumlamaya çalışacağım. Filmi beğenmedim. Hatta beğenmemek ne kelime filmden nefret ettim. Film zayıf felan değil bildiğiniz kötü. Hikaye ve senaryo aşırı derece acemice ve tahmin edilebilir. Oyunculuklar vasatın çok altında. Atmosfer inandırıcılıktan uzak. Hele bir görsel efektler var ki adama hayatı sorgulatır. B film desen değil, B filmi değil desen hiç değil garip bir film Blood: The Last Vampire. Diyebileceğim tek şey gördüğünüz yerde kaçın. Türü seviyorsanız bile kaçın.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: V - 17 Ocak, 2015, 07:13:30
Film aynı isimli animeden uyarlama.  Animesi orta karardı ama filmi hakkatten çok kötü.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Ocak, 2015, 13:34:56
Black Hawk Down

(http://www.impawards.com/2001/posters/black_hawk_down_ver1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0265086/

  Küçükken televizyonda izlemiştim. Aklımda güzel bir savaş filmi olarak yer etmişti. Şimdi yeniden doğru düzgün bir şekilde izledim. Aslında izlediğim iki film sanki bambaşka iki filmdi. Derecesi Rated olan bir film televizyonda bütün etkileyiciliğini kaybediyor. Zira Black Hawk Down'ın en büyük başarısı atmosferi ve seyirciyi etkilemesi. Saving Private Ryan'dan sonra en gerçekçi savaş filmi olsa gerek Black Hawk Down. Ridley Scott, müthiş bir atmosfer kurmuş. Savaşı gerçek anlamda yaşatmayı başarmış. Şu anda poppüler olan bir çok oyuncuyu da kısa rollerle filmin kadrosunda görmek mümkün. Ben filmi beğendim. 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Ocak, 2015, 17:07:26
American Psycho

(http://www.blankmaninc.com/wp-content/uploads/2012/10/psycho-poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0144084/

  Filmi beğendim. Türü içinde baya başarılı bir film. Christian Bale oyunculuğu ile filmin bile önüne geçmeyi başarmış. Film hikayesini derli toplu bir vaziyette seyircisini sıkmadan anlatmayı başarıyor. American Psycho ve Dexter arasında da izlerken hemen fark edilecek benzerliklerde bulunmakta. Filmin açılışı(kan/yemek uyumu) başkarakteri Patrick Bateman ile Dexter Morgan karakteri arasındaki benzerlikler vb.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Ocak, 2015, 18:31:43
8MM

(http://www.sevenart.gr/dynamicpics/movies/poster/1580_8mm.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0134273/

  Piyasadaki en underrated filmlerden biri olsa gerek 8mm. Bunun başlıca sebebi de filmin ağır konusu. 8mm "snuff" ile alakalı. Her insanın kolay seyredeceği bir film değil 8mm. Film, bir sinema filmi olarak bütün elementleriyle başarılı bir film. Yönetmenliği, oyunuculuğu, hikayesi, alt metni herşeyi yerli yerinde. Sinema sektörünün en alt katında dönebilecek berbat oyunları, güzel bir dedektif hikayesi ile harmanlamayı Joel Schumacher çok iyi başarmış. Oyuncu kadrosunu da unutmamak lazım. 8mm türü seven herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edilebilir. Son olarak imdb puanının ne kadar yanıltıcı olduğuna güzel bir örnektir bu film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 18 Ocak, 2015, 18:32:57
Black Hawk Down'in degerini ben de ikinci izleyiste anlamistim. Ilk izleyisimde uzun sureli catisma sahnelerinden baymistim, basima agrilar girmisti, heralde o gun iyi hissetmiyordum, film de iyce kotu yapmisti beni. Yillar sonra tekrar izledigimdeise hastasi olmustum. Benim icin Thin Red Line ve Saving Private Ryan'dan sonra en iyi savas filmidir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 18 Ocak, 2015, 19:23:26
8 mm için yazılan herşeye katılıyorum.

Hollywood standartlarına çok aykırı bir film, nasıl çekildiğini halen anlayabilmiş değilim.

Joaquin Phoneixin bu filmdeki performansını da anmadan geçmeyelim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Harun Ça - 18 Ocak, 2015, 19:27:48
8MM korsan vcdlerin hayli revaçta olduğu yıllarda yani çocukken izleyip baya etkilendiğim filmlerdendir. Kötü bir de devam filmi olması lazım onu izlemedim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Ocak, 2015, 19:42:46
Alıntı yapılan: Mic-Har - 18 Ocak, 2015, 19:27:48
Kötü bir de devam filmi olması lazım onu izlemedim.

  2005 yılında direktman dvd'ye çıkan bir devam filmi var. Ben de izlemedim. İzlemeyi de düşünmüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ocak, 2015, 13:27:08
The Imitation Game

(http://d1oi7t5trwfj5d.cloudfront.net/a2/40/baa115d048819086ed5359195889/imitation-game.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2084970/

  Akademinin Oscarları adaylarını açıklaması ile bende Oscar adayı filmleri izleyemeye başladım. Aslında aşağı yukarı kimlerin aday olacağı belliydi ama akademinin açıklamasını beklemeninde ayrı bir keyfi var bence. Daha önce The Grand Budapest Hotel ve Boyhood'u izledim. 8 adaydan benim üçüncü izlediğim film The Imitation Game oldu.

  The Imitation Game, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların Enigma isimli makinasının şifresinin kırılmasını ve bu gerçekleştiren bilgisayar biliminin kurucusu da sayılan Alan Turing'in gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Flashback ve Flashforward'lar 3 koldan ilerleyen hikaye, yönetmen Morten Tyldum'un ellerinde hiç aksamadan ilerliyor ve sorunsuz bir bütün oluşturuyor. Benedict Cumberbatch'in ise kariyerindeki en iyi performansın bu olduğunu söylemek mümkün.

  Ana dallarda Oscar şansını pek yüksek bulmuyorum. Çok iyi bir film ve çok iyi oyunculuklar olmasına rağmen Akademinin son yıllardaki ödül dağıtımı The Imitation Game'i biraz arka sıralara itiyor. Ama ne olursa olsun The Imitation Game yılın en iyi filmlerinden biri. Kesinlikle izlemek gerekiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ocak, 2015, 15:18:13
Birdman

(http://www.impawards.com/2014/thumbs/sq_birdman.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2562232/

  Övmek için neredeyse kelime bulamıyorum arkadaşlar. Açık ara benim için yılın en iyi filmi. Filmin ilk dikkat çekici kısmı tabi ki tek planda çekilmiş izlenimi verilmiş olması. Yönetmen Alejandro González Iñárritu ve ekibi tek plan çekilmiş izlenimi yaratmak için kusursuz bir teknik kullanmışlar. Oyuncu kadrosu ışıl ışıl parlıyor. Michael Keaton kesinlikle kariyerinin en iyi performansını sergiliyor. Boyhood, akademinin aklını çelmez ise(ki çelecek gibi) Birdman Oscarlarda Show yapabilir. Ben çok beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: lampard - 20 Ocak, 2015, 15:24:31
Alıntı yapılan: dean - 20 Ocak, 2015, 15:18:13
Birdman

(http://www.impawards.com/2014/thumbs/sq_birdman.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2562232/

  Övmek için neredeyse kelime bulamıyorum arkadaşlar. Açık ara benim için yılın en iyi filmi. Filmin ilk dikkat çekici kısmı tabi ki tek planda çekilmiş izlenimi verilmiş olması. Yönetmen Alejandro González Iñárritu ve ekibi tek plan çekilmiş izlenimi yaratmak için kusursuz bir teknik kullanmışlar. Oyuncu kadrosu ışıl ışıl parlıyor. Michael Keaton kesinlikle kariyerinin en iyi performansını sergiliyor. Boyhood, akademinin aklını çelmez ise(ki çelecek gibi) Birdman Oscarlarda Show yapabilir. Ben çok beğendim.

Yılın en beklediğim filmlerinden birisiydi, kaç ay oldu hâlâ Türkiye'de vizyona girmedi. Taa 27 Şubatta giriyor. Beklemekten vazgeçip izleyeceğim herhalde ben de. Sene oldu 2015 hâlâ 3-4 ay beklediğimiz filmler var.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ocak, 2015, 16:06:19
Alıntı yapılan: lampard - 20 Ocak, 2015, 15:24:31
Yılın en beklediğim filmlerinden birisiydi, kaç ay oldu hâlâ Türkiye'de vizyona girmedi. Taa 27 Şubatta giriyor. Beklemekten vazgeçip izleyeceğim herhalde ben de. Sene oldu 2015 hâlâ 3-4 ay beklediğimiz filmler var.

  Oscarlar 22 Şubatta veriliyor. Film 27 Şubatta vizyona giriyor. Oscar yarışını kaçırmamak adına zaten malum ortamlardan temin edip izlemek lazım. Bu kadar da beklediğin bir filmse izle bence. Yapacak bi'şey yok.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ocak, 2015, 13:41:51
Whiplash

(http://www.theartsshelf.com/wp-content/uploads/2014/09/Screen-Shot-2014-09-30-at-10.55.57.png)

http://www.imdb.com/title/tt2582802/

  Whiplash'e de rahatlıkla senenin en iyilerinden biri diyebiliriz. Müzik sevgisini, kazanma hırsını, bu hırsın uğrunda fedakarlık, çalışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Miles Teller ve J.K. Simmons'ın karakterlerinin birbirleri ile ilişkisi müthiş. Zaten bu ilişki filmin odak noktası. J.K. Simmons, yardımcı erkek oscarının en büyük favorisi ve kesinlikle hakkediyor. Ben çok fazla müzik seven bir insan değilim. Hatta müzik muhabbeti olduğunda gönül rahatlığıyla ben pek müzikten anlamam derim. Lakin müzik tutkunu bir insan olsam herhalde bu film benim için hayatımın filmi olurdu. Whiplash, kusursuza en yakın filmlerden biri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 21 Ocak, 2015, 14:35:51
Filmi o kadar övüyorlar ki... Ama müzik ile yakından uzaktan alakam olmamasından ötürü izlemek içimden bile gelmiyor... Şimdi oturup bir baterist ve hocasının çekişmelerini mi izleyecez... Belki izlerim ama biraz daha itki lazım...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 21 Ocak, 2015, 17:18:53
  Vallahi ben geçen gün Caravan'ın (ki pek severim) film için yaptığı şarkıyı dinledim ve kesin seyredeceğim. Canterbury olsun ciğerimi yesin ;)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ocak, 2015, 23:20:04
The Theory of Everything

(http://images.huffingtonpost.com/2014-11-11-movieposter.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2980516/

  Film, ünlü teorik fizikçi Stephen Hawking'in gerçek yaşam hikayesini anlatıyor. Film senenin iyi filmlerinden bir tanesi. Lakin en iyilerinden diyemiyorum. Çünkü hikaye anlatıcılığı konusunda yönetmen James Marsh'ın bu seviye bir film için bir kaç sorunu olduğunu düşünüyorum. Öncelikle film tam olarak neyi anlatmak istediğini şaşırmış vaziyette. Stephen Hawking'in bilimsel tarafı ve aile hayatı arasında film bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor. Aile tarafında daha fazla kalıyor. Ama özellikle son 40-50 dakika filmden çıkıp, belgesele kayıyor. Hawking, konuşma cihazını alırken bir beş dakika, america'ya giderken bir beş dakikalık bir kısım daha gibi sinematik anlatımdan çıkabiliyor.

  Onu geçersek filmin en büyük artısı tabi ki Eddie Redmayne'in kusursuz performansı. Redmayne, Hawking'i oynamamış. Resmen Hawking olmuş. Bu sene Oscar'ı alamaması çok büyük sürpriz olur. Hakeza Felicity Jones'ta çok iyi bir performans sergilemiş. Ama Oscar şansını Still Alice'de ki performansı ile Julianne Moore'u izlemeden değerlendiremem.

  Sonuç olarak The Theory of Everything iyi bir film ama rakiplerinin gerisinde olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 22 Ocak, 2015, 00:13:21
Şu ara ben de oscar fimleri haftası yapıyorum kendime dolayısıyla sevgili dean ile paralel seyir halindeymişiz... Kısa kısa izlenimlerimi paylaşayım.
1- herşeyin teorisinde stephen hawking'i oynayan eddie radmayne'nin oscar alamaması büyük sürpriz olur. Çünkü hem akademi gerçek kişileri oynayan oyuncuları ödüllendirmeyi sever, hem özürlü rolleri her zaman bir adım öndedir hem de oyuncu kesinlikle muhteşem oynuyor.
2- the imitation game'i keyifle izledik, hakkında fszla bir şey bilmediğimiz alan turing hakkında bilgiler edindik. Eşiniz dostunuzla nitelikli bir film izlemek istiyorsanız ideal bir seçim olur. Ama sinema sanatına ne eklemiştir, bu filmden yarına ne kalır?
3- birdman ise tam bir yönetmen filmi. Tiyatro dünyasına ait işler benim için daima maça 1-0 önde başlar zaten. Ama bu filmde kameranın kullanımından, müziğin kullanımına, hikaye anlatmadaki ustalığa ve oyuncu yönetimine kadar her aşamada hissedilen bir ustalık var. En iyi film ödülünü alır mı bilmem ama inarritu'ya en iyi yönetmen ödülü vermeyeceklerse gözüme görünmeseler iyi ederler.
4- büyük budapeşte oteli ise bu yılın adaylarından en eski gösterim tarihine sahip olanı. Diğerlerinin hiç biri daha ülkemizde vizyona girmemişken bu film geçen baharda buralardaydı. Hoş bir hikaye ve yine  özgün bir anlatım dili... Ben bu sinemayı seviyorum.
5- nihai kararımızı vermeden önce boyhood' u da seyretmeliyiz. Yine de ben en iyi erkek oyuncu ve en iyi yönetmen oscarlarımı verdim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Ocak, 2015, 00:34:51
Alıntı yapılan: kedidiro - 22 Ocak, 2015, 00:13:21
Şu ara ben de oscar fimleri haftası yapıyorum kendime dolayısıyla sevgili dean ile paralel seyir halindeymişiz... Kısa kısa izlenimlerimi paylaşayım.
1- herşeyin teorisinde stephen hawking'i oynayan eddie radmayne'nin oscar alamaması büyük sürpriz olur. Çünkü hem akademi gerçek kişileri oynayan oyuncuları ödüllendirmeyi sever, hem özürlü rolleri her zaman bir adım öndedir hem de oyuncu kesinlikle muhteşem oynuyor.
2- the imitation game'i keyifle izledik, hakkında fszla bir şey bilmediğimiz alan turing hakkında bilgiler edindik. Eşiniz dostunuzla nitelikli bir film izlemek istiyorsanız ideal bir seçim olur. Ama sinema sanatına ne eklemiştir, bu filmden yarına ne kalır?
3- birdman ise tam bir yönetmen filmi. Tiyatro dünyasına ait işler benim için daima maça 1-0 önde başlar zaten. Ama bu filmde kameranın kullanımından, müziğin kullanımına, hikaye anlatmadaki ustalığa ve oyuncu yönetimine kadar her aşamada hissedilen bir ustalık var. En iyi film ödülünü alır mı bilmem ama inarritu'ya en iyi yönetmen ödülü vermeyeceklerse gözüme görünmeseler iyi ederler.
4- büyük budapeşte oteli ise bu yılın adaylarından en eski gösterim tarihine sahip olanı. Diğerlerinin hiç biri daha ülkemizde vizyona girmemişken bu film geçen baharda buralardaydı. Hoş bir hikaye ve yine  özgün bir anlatım dili... Ben bu sinemayı seviyorum.
5- nihai kararımızı vermeden önce boyhood' u da seyretmeliyiz. Yine de ben en iyi erkek oyuncu ve en iyi yönetmen oscarlarımı verdim.

  Hemen hemen aynı fikirdeyim. Güzel tespitler. Ben Boyhood'u da izledim. Çok farklı ve çok özel bir film. Akademinin en iyi film ödülünü Boyhood'a vereceğini düşünüyorum. Şu ana kadar ki Altın Küre'de dahil irili ufaklı bütün ödüllerde en iyi filmi aldı. Boyhood'un özelliği olay değil, olguyu anlatması. Büyümek olgusunu öyle bir şekilde anlatıyor ki, insanı inanılmaz bir şekilde etkisine alabiliyor.

şurada film ile ilgili ufak bi'şeyler karalamıştım;
http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,7130.465.html
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Ocak, 2015, 20:02:03
Gone Girl

(http://www.portalesalsomaggiore.it/allegato.asp?ID=935755)

http://www.imdb.com/title/tt2267998/

  David Fincher favori yönetmenlerimin başında gelir. Benim açımdan en büyük özelliği sıradan görünen hikayeleri bile kusursuza yakın çekmesidir. Örneğin Panic Room konu olarak klişenin dibidir. Eve giren hırsızlara direnen anne-kız. Ama bu konuyu Panic Room gibi işleyen başka bir film bulamazsınız. Ya da Zodiac, kağıt üzerinde sıkıcı duran bir konuyu 150 dakika boyu diken üstünde seyrettirmek anca üstün bir yeteneğin eseri olsa gerek.

  Gone Girl konusu itibari ile "ben bu daha önce filmi izledim" etkisi yaratsa da Fincher'ın büyülü elleriyle yine son derece başarılı bir film olmuş. Aslı olan romanında Gillian Flynn'in filmin senaryosunu da yazması film için büyük artılardan biri. Uyarlama senaryo olarak  Akademinin değerlendirmemesi ilginç olmuş açıkçası. Başrollerinde izlediğimiz Ben Affleck ve Rosamund Pike'a gelirsek. Pike, oscar adaylığını hakkeden bir performans sergilemiş. Ama Ben Affleck'in daha öncesinde farklı olduğunu söylemek pek mümkün değil.

  Sonuç olarak yılın en güzel gerilim filmlerinden biri. Kaçmayacak cinsten.

  Not: Panic Room demişken. Şu plan sekans olarak çekilen sahneyi eklemeden edemedim.

https://www.youtube.com/watch?v=_Qh7jFJ6zWw
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ocak, 2015, 16:46:59
The Interview

(http://thenextweb.com/wp-content/blogs.dir/1/files/2014/12/The-Interview-2014-Movie-Banner-Poster.png)

http://www.imdb.com/title/tt2788710/

  En sonunda bu olaylı filmi izledim. Tabi filmi izleyince Kuzey Kore hükümetinin neden bu şekilde tepki verdiğini insan anlıyor. Filmde ellerinden geldiğince Kuzey Kore ile dalga geçmişler. This Is the End ile Absürtlük sınırlarını aşan yönetmen Evan Goldberg ve Seth Rogen ikilisi bu filmde de o sınırın gerisine pek düşmemişler. Bu tip filmlerde çok eğlendiğimi daha önce bir çok kez söylemiştim. The Interview içinde aynı şeyleri düşünüyorum. İzlerken eğlendim. Bu tip film için bana yeterli.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ocak, 2015, 22:01:49
In Time

(http://pics.imcdb.org/0is189/intimee.7103.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1637688/

  In Time garip bir film. İzlerken insanın ağzında Cheesy bir tat bırakıyor. Ama şöyle de bir durum var. Aslında eldeki konsept baya iyi. Bu konudan çok daha iyi bir film çıkması gerekiyormuş. Yönetmen Andrew Niccol, Truman Show'un yazarı; Gattaca'nın da yönetmeni. Kağıt üzerinde bakıldığında çok daha iyisini yapması gereken bir yönetmen aslında. Yine de kendini izletiyor. Çok büyük beklentiler olmazsa, en azından izleme sürecinde keyifli olabildiğini söylemek mümkün.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2015, 18:54:54
The Count of Monte Cristo

(https://image.tmdb.org/t/p/w500/u1tLUDAMjOutrnSCyDhiiyZs50L.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0245844/

  Filmi başarılı buldum. Kitap uyarlaması olarak nasıl olduğunu değerlendiremeyeceğim. Zira kitabını okumadım. Monte Kristo ile ilgili bildiğim tek şey konseptiydi o kadar. Onu da zaten Ezel dizisinden görmüştüm. Neyse filme dönerse yönetmenlik, oyunculuk, dönem atmosferi vs. hepsi üst düzeyde. Tek ve ciddi sıkıntı olayların biraz hızlı olarak yaşanıyormuş hissi yaratmasında. Tabi 1000 sayfalık bir kitap için 130 dakikalık bir film kısa kalıyor. Belli ki kurgu masasında film ciddi bir kesintiye uğramış. Ama kitabı okumadığım için bu beni çok rahatsız etmedi. O sahne film de yok. Bu sahne yok diyemedim. Sözün özü The Count of Monte Cristo eli yüzü düzgün, izlenesi bir yapım. İzlemeyen arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Şubat, 2015, 11:16:31
Annabelle

(http://reelandunscripted.com/wp-content/uploads/2014/10/Annabelle-Movie-Poster.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3322940/

  2013 senesinin ve yakın tarihin en iyi korku filmi olduğunu düşündüğüm The Conjuring'in spin-off'u fikri kağıt üzerinde heyecanlandıran bir fikirdi. Ama yönetmenin James Wan olmayışı, kadronun aslına göre zayıf oluşu vb. gibi sebepler beklentileri düşürdü. Bence filmin bir iki tane temel sorunun var. Bu sorunlar maalesef filme iyi bir film dememi engelliyor. Birincisi film korkutmuyor. Yer yer gersede kurkutmuyor. İkincisi film geçtiği dönemi iyi yansıtamıyor. Dönem filmlerinde ki en önemli olay budur zaten. Dönemi inandırıcı olarak yansıtıyor mu ? yansıtmıyor mu ? film bunu başaramıyor. Dönem filmi olarak başarısızlığı, başkarakterlerimizin 2 boyutluluğu ile birleşince, film ve karakterler empati kurması imkansız hale geliyor. Her çıkan korku filmini izlerim ben demiyorsanız uzak durun.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Şubat, 2015, 11:20:47
Deliver Us from Evil

(http://www.moviexclusive.com/Files/DUFEA.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2377322/?ref_=nv_sr_1

  Bu filmde benim için en fazla önemli olan şey yönetmeni Scott Derrickson. Neden ? Çünkü kendisi 2016 yılında vizyona girecek Doctor Strange'in yönetmeni. Derrickson, Doctor Strange için duyurulduktan beri bütün sinema filmlerini izledim. Derrickson ilginç bir yönetmen genelde filmlerini korku filmi ile bir başka türün kırması şeklinde çekiyor. The Exorcism of Emily Rose'da mahkeme/suç ile korkuyu birleştirmiştir. Bu filmde de polisiye ve korkuyu birleştiriyor. Lakin The Exorcism of Emily Rose kadar başarılı olduğunu söylemek maalesef güç. Film yer yer uzun şekilde o derece polisiyeye dalabiliyor ki korku filmi olduğunu kesin çizgilerle hatırlatmaya çalışıyor. Bu da maalesef inandırıcılığı zedeliyor. Saf korku filmi olarak çektiği 2012 tarihli Sinister, Deliver Us from Evil'ın çok daha ötesindeydi.

  Doctor Strange ile de çizgi roman uyarlaması ile inceltilmiş bir korku filmi havası yakalayacağını düşünüyorum. Marvel filmlerinde kariyeri neredeyse hiç olmayan yönetmenlerin coştuğunu gördük. Scott Derrickson'ın görsellik ve atmosfer olarak Doctor Strange'i çok iyi yansıtabileceğini düşünüyorum. Senaryo ona ait değil. Ama hikaye anlatıcılığı onun ellerinde. Kevin Feige, Derrickson hakkında son derece olumlu konuşmuştu. Elimizde hiçbir official veri olmadığı için şuan da yapabilceğimiz tek şey Feige'nin heyecanını paylaşmak :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Nisan, 2015, 20:49:50
Taken 3

(http://www.sbrhsbreeze.org/wp-content/uploads/2015/01/tak3n_header_mobile_02.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2446042/

  Bu başlığa en son 09 Şubat'ta yazmışım. Gerçektende 09 Şubattan beri geçen cumartesi Furious 7'a kadar hiç film izlememiştim. İzlediğim zaman hergün iki film izlerim. İzlemediğimde de uzun süre izlemem. Bunun sebebi diziler tabi ki. Ben ikisini bir arada uyum içinde hiçbir zaman götüremedim. Dizi izlediğim zaman 3-4 ay aralıksız, film izlemeden dizi izliyorum. Film izlemeye başladığım zamanda her gün 2-3 film, hiç dizi izlemeden izliyorum. Bir nevi dengesiz bir hal işte :) Bu ara dizi dönemindeyim. Neler neler izlendi ama.

  Herneyse filme dönelim iki akşam önce Taken 3'ü izledim. Taken 3 demek bile ilginç aslında. İlk film güzel bir filmdi. Ama ilk etapta herhalde kimsenin aklına böyle bir serinin doğacağı gelmezdi. Seri olması elbette yapımcıları için iyi oldu. Paralarını kazandılar ama film kalitesi açısından ikinci ve üçüncü filmin ilk filmin yanına yaklaşabildiğini söyleyemeyiz.

  Taken 3'de ikinci filmde olduğu gibi Olivier Megaton tarafından çekildi. Megaton, bu filmlerde açıkçası B filmden hallice işler çıkardı maalesef. Filmden keyif almak için beklentilerin çok düşük olması lazım. Bir Taken 4 gelir mi ? gelmez mi ? şuan belli değil. Ama gelecekse de Megaton ile gelmesin.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Mayıs, 2015, 12:50:41
The Breakfast Club

(https://lh6.ggpht.com/uCzFhWVtgT9lKR398n1vhIdfJCLND-dKwwAQhZ-VVI3jb3Hs8tO2-Co6Ue6STHBJOLa7=w300)

http://www.imdb.com/title/tt0088847/

  80'li yılların efsane gençlik filmlerinden biridir The Breakfast Club. Filmi biliyordum ama izlemeyi ertelemiştim. Dawson's Creek'in bir bölümü direktman filmin konseptini kullanıyordu. O bölümden sonra filmi tedarik ettim. Geçenlerde de izledim. Filmle ilgili tabi ki çok söz var ama bence en önemlisi benim gibi 80'li yılları hiç yaşamamış birine bile 80'li yıllarda genç olmanın ne demek olduğunu göstermesi. Filmi izlerken 30 sene öncesine gittim. O dönemde, dönem gençliğinin lisede, insan hayatının en çetrefilli zamanında nasıl hissettiklerini bende hissettim. Bence filmin en önemli özelliği budur. Bu da zaten filmi kült yapan özelliğidir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ferzan - 10 Mayıs, 2015, 18:38:48
    The Breakfast Club, benim için de çok özel bir yere sahip filmlerden...

    Filmin varlığından dahi haberim yokken, seneler önce lisedeyken pazar günleri bir radyo kanalının 80'ler kuşağında ara ara Don't You Forget About Me parçasını denk geldikçe dinler, mest olurdum...Çok sonraları Youtube icat olduktan sonra ismini yalan yanlış hatırladığım bu parçanın Simple Minds'a ait olduğunu ve klibi vesilesiyle de bu filmin tema müziği olarak yazılıp bestelendiğini öğrenmeme rağmen, filmi izlemek çok daha sonrasına nasip olmuştu...

    The Breakfast Club, kamera arkasında pek çok ilginç hadiseyi barındıran ve seti en enteresan filmlerden biri...Vakit oldu mu netten araştırılmasını şiddetle tavsıye ederim, çok ilginç ve hoş detaylar mevcut...Bunun harici filmin psikopat ergenini canlandıran Judd Nelson ile içine kapanık ergenini canlandıran Ally Sheedy, 26 yaşlarında olmalarına rağmen ikisi de liseli karakterlerini başarıyla canlandırmıştır...Emilio Estevez 20'lerinin henüz başındayken, diğer iki oyuncu gerçekten de lise çağındadır ama 5 genç de aynı yaşta gözükür...Lise, yönetmenin kendi okuduğu lisedir, bazı oyuncular filmin başında gerçek hayattaki aileleriyle de oynamıştır ve Emilio Estevez, kendi orijinal adını kullanmak suretiyle babası Martin Sheen'in sahne adını inatla kullanmamıştır...

    Filmdeki oyuncuların çoğu, birkaç filmde daha bir araya gelmek suretiyle o dönem pek revaçta olan '' Brat Pack '' akımına, yani ergen yakışıklı 80'ler oğlanı kategorisine terfi etmiştir...Bizdeki Küçük Emrah ekolünün daha ergen, daha cool ve daha elle tutulur, kaale alınır versiyonudur...Bu akımın diğer üyelerinden aklımda kalanlardan biri de Kiefer Sutherland idi...Benzer dönem filmleri için de St. Elmo's Fire, Pretty in Pink, Lost Boys ve 80 sonu 90 başı westerni '' Young Guns '' 1 ve 2 aklıma ilk gelenlerden...

    Aldıkları disiplin cezası gereği bir müddet boyunca haftasonlarının belirli saatlerini okulda geçirecek ve onlarla birlikte etüde kalacak olan öğretmenlerinin verdiği ve neden orada olduklarını sorgulatan bir kompozisyon kaleme almak üzere istemeye istemeye aileleri tarafından o haftasonu okula bırakılan, normal şartlarda hayatta bir araya gelmeyecek olan farklı kesimden ve farklı kafa yapısından 5 gencin birbirileri üzerinden bazı şeyleri ve ortak yanlarını görmeleri üzerine çok tatlı ve dolu bir yapım...

    Filmin kendi içerisindeki derinliği, popüler kültüre etkisi, sonraki üretimlere sirayet eden göndermeleri ve atmosferi bugün dahi unutulmuş değildir...Öyle çok kıyametleri koparmayan, ama his ve anı olarak elini doğrudan insanın göğüs kafesinden içeri sokup kalbinden yakalayan, buram buram orta dönem 80'leri kokan, çok güzel bir dönem anlatısı...

    Soundtrack'leri ayrı güzeldir...İki tanesinin filmden bağımsız ama filmin tanıtımını içeren özgün klip hallerini paylaşayım hemen...

    https://www.youtube.com/watch?v=CdqoNKCCt7A

    https://www.youtube.com/watch?v=1WusfE2M5KU
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Haziran, 2015, 23:17:17
Jurassic World

(https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcT6sU_AFAKrQ9od3fxACMCBMjvxhIPlXCJmGpnkAl1IdUdpna0O)

http://www.imdb.com/title/tt0369610/

  Filmi bugün izledim. Öncelikle şunu söylemem lazım. Benim filmi izlerken ki en önemli kıstasım ilk Jurassic Park filmiydi. Yani o filmi ilk kez izlediğim zamanki hisleri bu film bana yaşatabilecekmiydi. Diğer faktörler ikincil sıradaydı ve kesinlikle ilk Jurassic Park'dan aldığım keyfi bu filmde de almayı başardım.

  Jurassic World'ün temel başarısı bir 90'lar filmi üslubuyla çekilmiş olması. Zaten ilk Jurassic Park'a atmosfer olarak benzemesinin ana nedeni de bu. Günümüz filmlerindeki psikolojik, sosyolojik çıkarımlar, aşırı derinlikli karakterler, büyük edebi sözler bu filmde yok. Onları yerine bolca 90'lar atmosferi var.

  Ben genel olarak beğendim. Filmde gişe olarak şimdiden 500 milyonu geçti. Bu devam filmleri de geliyor demek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Temmuz, 2015, 18:26:06
Chef

(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/b/b8/Chef_2014.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2883512/

  Filmi dün izledim ama hala beğenip beğenmediğime karar veremedim. Bende izlediğim bir dizinin güzel bölümlerinden biri gibi bir imaj bıraktı. Yani komple bir film olma özelliklerini pek sergilemedi benim açımdan. Ama izlemesi keyifliydi. Scarlett Johansson, Dustin Hoffman, Robert Downey Jr. gibi harika bir yan kadro var filmde. Ama maalesef bu oyuncuları filmde çok az görebiliyoruz. Hele Downey Jr. filmde resmen figüran kıvamında. Yan kadronun kullanımının beni rahatsız ettiğini söylemek zorundayım. Yazar, yönetmen ve başrol Jon Favreau ise ne eksik ne de fazla. 3 özelliğinde de normal bir performans çıkarmış. Beklentilerinizi düşük tutarak daha fazla keyif alacağınız bir film bence Chef. Ama kağıt üzerinde daha iyi durduğu da kesin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 15 Temmuz, 2015, 11:52:08
3 Days to Kill

(http://www.cinenews.be/lib//movies/13261/52397.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2172934/

  Yönetmen koltuğunda McG'yi yapıcılık ve yazarlıkta da Luc Besson'ı görünce az çok nasıl bir film çıkacağını tabi ki tahmin ettim. Ama kabul etmek lazım ki filmin açılış sekansı insana acaba mı ? dedirtiyor. Lakin açılış sekansı geçip film kartlarını açık oynamaya başladığında karşınızda beyaz tv yada kanal türk b film kuşağı gibi bir film çıkıyor.

  Bi'kere ben hayatımda Amber Heard'ün oynadığı Vivi Delay kadar kötü tasarlanmış Femme Fatale görmedim. Yani nasıl Femme Fatale olunmaz'ın yaşayan canlı kanıtı. Onun dışında Başkarakterimizin sözde mizahi olması gereken aile ilişkilerinin kötü tasarlanmış dinamikleri, filmin açıklarla dolu senaryosuyla da birleşince gerçekten çekilmez bir hal alıyor. Resmen yama duran yan hikayeler ise tahammül edilecek gibi değil.

  Luc Besson'ın Taken formülü burada kesinlikle tutmamış. McG ise zaten yönetmenliği korkunç olan bir adam. Genelde filmlerin olumlu tarafını görmek için kendimi zorlayan bir insan bile sayılırım ama 3 Days to Kill için diyeceğim tek şey, olurda bir gün denk gelirseniz arkanıza bile bakmadan kaçın.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Temmuz, 2015, 13:57:09
Atonement

(http://www.birdunyafilm.co/wp-content/uploads/2014/08/atonement11.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0783233/

  En iyi film dalında Oscar adayı olmuş olmasına rağmen yıllardır izlemeyi ertelediğim bir filmdi Atonement. Bir şekilde elim DVD'ye gitmiyordu. En sonunda iki gün önce izledim. İlk tahminim doğru içti en azından benim için. Yani izlerken çok büyük keyif almadım. Ama filmin bitişiyle birlikte taşlar yerine oturunca filmi beğendiğim ortaya çıktı. Zaten filmin anlatım tarzı da buna uygun. Finalden sonra bazı şeyler yerine oturuyor.

  Filmin içeriği hakkında da bi'şey söylemek istiyorum. Film büyük bir yanlış anlaşılma üzerine kurulu. 13 yaşında bir kızın daha tam anlamlandıramadı bir konu üzerinden hikaye akıyor. Bu olay bana bu yaşların ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlattı. Gerçekten insanlar için çok zor ve karışık dönemler o yaşlar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Temmuz, 2015, 14:13:14
Remember Me

(https://www.movieposter.com/posters/archive/main/98/MPW-49000)

http://www.imdb.com/title/tt1403981/?ref_=ttfc_fc_tt

  Spoiler vermeden söylemek gerekirse sonunun bağlandığı o an dışında klişe diyebileceğimiz konular üzerinden gidiyor film. Ama şöyle bir gerçek var ki klişe demek kötü demek değil. Remember Me, bu açıdan başarılı. Daha önce onlarca kez gördüğümüz şeyleri bile yine merakla izletmeyi başarıyor. Filmin en dikkat çekici kısımları ise babaların çocukları üzerinde aslında ne derece etkili olduğunun işlendiği kısımlar. Bu kısımlar filmin + kısımlarını oluşturuyor. Ama bu işin ilginç tarafı da bu filmin aynı zamanda romantik bir dram olması. Bazen filmin aile ilişkilerinin ve romantik kısımlarının hangisinin odak noktası olacağı sanki karışıyor. Bu da biraz seyir zevkini düşürebiliyor. Ama buna rağmen ben filmi ortalamanın üstünde buldum. Hatta iyi demek istiyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Temmuz, 2015, 19:48:22
Muppets Most Wanted

(http://static.comicvine.com/uploads/square_medium/11/111746/4371317-muppets-most-wanted.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2281587/

  Konu itibari ile ilk filmin gerisinde buldum. İlk filmdeki ününü kaybeden Muppet'ların ünlerini geri kazanmaları oldukça güzel bir fikirdi. Ama bu özgün fikre yakın bir konuya sahip değil ikinci film. Ama beni asıl rahatsız eden şey ise ikinci filmdeki live-action oyuncular oldu. İlk filmin aksine bu seferki live-action kadroyu son derece stereotip ve son derece sıkıcı buldum. Keşke film tamamen Muppet'lar odaklı olsaymış dedim. Genel olarak izletmesine izletti ama ilk film kadar keyif almadığımı söylemek zorundayım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Temmuz, 2015, 20:03:07
Fury

(http://www.cuttingedgegroup.com/wp-content/uploads/2014/10/fury-poster1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2713180/

  Geçen sene kasım ayında Sabotage filmini izlediğimde en büyük amacım Suicide Squad için David Ayer'i değerlendirmekti. Sabotage filmini son derece başarısız bir film, David Ayer'i de o filmde hem yazar hemde yönetmen olarak oldukça yetersiz bulmuştum. Geçte olsa en sonunda Fury'i izleyebildim. Fury'yi izledikten sonra Ayer için diyorum ki; Sevgili Ayer sen Fury filmini çekecek kadar yetenekliydin de Sabotage'ı nasıl çektin ? Sabotage gibi bir film çekecek kadar yeteneksizsen Fury'i nasıl çektin ?

  Sabotage neyi, nasıl, ne derece yanlış yaptıysa, Fury tam tersine herşeyi doğru yapıyor. Sabotage ne kadar kötüyse, Fury o kadar iyi. Zaten o günkü yazılardan birinde Warner Bros. değerlendirme olarak Fury'i almıştır diye tahmin etmiştim. Şimdi belli ki Fury filmi, Ayer için referans olmuş. Suicide Squad, Fury'nin yarısı olsun. Suicide Squad tamamdır. İnanın filme olan beklentimi arttırdı Fury.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 20 Temmuz, 2015, 20:43:06
Arada tüm yönetmenlerin böyle kazaları oluyor.

Ayer'i, Training Day ve End of Watch ile birlikte de değerlendirmek lazım. Keza, Harsh Times'da çok iyi bir filmdir.

Fury, zaten aşmıştı, çok iyiydi.

Sabotage'daki sorun bence, Arnold'du. Arnold'un prototipine uyan bir film yapılacak derken olayı gümlettiler, bazen olmayınca da olmuyo...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hennessy - 20 Temmuz, 2015, 20:47:39
Sevgili dean katılıyorum ilk film harika idi ikinci idare ederdi olsun bunada razıyız.
http://www.imdb.com/title/tt1204342/?ref_=fn_al_tt_1

merakla bekliyoruz
http://www.imdb.com/title/tt4651824/?ref_=fn_al_tt_2

Fury için maalesef gördüğüm en iyi amerika gaz filmi hele sonu yapmayın ya bu kadar mı abartılı çekilir bir film. Gerçek hayattaki amerika askeri nerede?

Not: SS''lerin en önemli bölüğünü tek başlarına yıktılar yok artık....
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 20 Temmuz, 2015, 20:59:38
Sven Hassel'in, tank savaşlarını anlatan, "Sınır Taburu" denilen bir kitabı vardır.

Ben o kitabı okurken yaşadığım duyguları, bu filmden de aldım. Film, savaş denilen melanetin hissiyatını seyirciye geçirmede çok başarılı.

Netice itibarı ile, ben bir savaş filminden bekleneni fazlası ile verdiğini düşünüyorum.

Ama, savaş mini dizileri içinde de, "band of brothers"ı tek geçerim.

http://m.imdb.com/title/tt0185906/?ref_=m_nmfmd_prd_69
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 20 Temmuz, 2015, 22:20:17
Band of Brothers'ı henüz izlemedim ama Our World War 3 bölümlük. Özellikle meraklılarının çok beğeneceğini düşünüyorum.

Şurada tanıtımını yapmıştım : http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,9334.0.html
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 20 Temmuz, 2015, 22:22:57
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 20 Temmuz, 2015, 22:20:17
Band of Brothers'ı henüz izlemedim ama Our World War 3 bölümlük. Özellikle meraklılarının çok beğeneceğini düşünüyorum.

Şurada tanıtımını yapmıştım : http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,9334.0.html


Ne yap et Band of Brothers'ı izle. Easy Company'nin maceraları efsanedir. Izlememek gerçek kayıp.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Mrtekin - 20 Temmuz, 2015, 23:20:36
Ahmet, dur ben bi göz atıyım senin tanıttığın diziye.

Kesin izlemişsindir ama izlemeyenlere Tarantino'nun Soysuzlar Çetesi'ni de kesinlikle tavsiye ederim. Özellikle, İngiliz casusun son anda içki ısmarlarken yakayı ele vermesi de efsanedir... :)

http://www.imdb.com/title/tt0361748/

Bi de savas işlerine meraklı olanlar, iş bankası kültürden Osprey'in askeri savaş dizisi kitaplarını da kaçırmasınlar, talep çok fazla, az basıldığından kalmıyor. Bu ay Stalingrad ile ilgili kitap çıktı.

http://www.idefix.com/kitap/stalingrad-1942-peter-antill/tanim.asp?sid=LTRRG84K31CDURP7XE7N
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: emre ozdamarlar - 21 Temmuz, 2015, 11:13:37
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 20 Temmuz, 2015, 22:20:17
Band of Brothers'ı henüz izlemedim ama...

Hocam bu aksam basla, pisman olmayacaksin :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Temmuz, 2015, 19:30:43
Insurgent

(http://mtv.mtvnimages.com/uri/mgid:file:http:shared:mtv.com/news/wp-content/uploads/2015/01/FIN16_Insurgent_Guns_1Sht_Trim-1422379653-mtv-1422453461.jpg?quality=0.85&format=jpg&width=480)

http://www.imdb.com/title/tt2908446/

  Ya yapmayın işte şunu, yapmayın ya! İlk filmden sonra bu derece geri adım atmayın ya! Tamam ilk film bir sanat eseri değildi ama kendisini izleten eli yüzü düzgün bir young adult filmiydi. İnanın bana Insurgent'ın yanında Divergent, 30 Oscarlı film gibi kaldı. Insurgent ile ilgili her şey o kadar yetersiz ki nasıl anlatacağım onu bile bilemedim. Berbat, kötü, rezalette diyemiyorsun en güzel kelime yetersiz.

  İlk filmin en kötü ihtimal bir felsefesi bir distopik Dünya tasviri vardı. Bu film ortalama beğendiğiniz bir dizinin sezon finali öncesi bölümü gibi. Üstelik ilk filmden 20 dakika kısa olmasına rağmen ciddi tempo sorunları var. Bi'de üçüncü kitabı 2 part'a böldüler. Arkadaşım sen daha bir kitaptan bir film çıkaramıyorsun, bir kitaptan iki film nasıl çıkaracaksın ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Temmuz, 2015, 01:50:04
Clown

(http://cdn.bloody-disgusting.com/wp-content/uploads/2014/10/clown.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1780798/

  Filmi tek izleme sebebim yönetmeni Jon Watts. Peki bana normal şartlar altında radarıma takılmayan bir filmi seyrettiren Jon Watts'ın özelliği nedir ? Kendisi 2017'de çıkacak yeni Spider-Man filminin yönetmenidir. Şimdi ilk önce söylemem gereken filmin beni baya şaşırttığı. Şaşırtma sebebi ise ben Watts'ın Spider-Man'e seçilmesi üzerine filmlerini incelerken Clown'ı gördüğümde vasat bir film ama iyiye yakın bir yönetmenlik bekledim. Yani sırat köprüsünde yürüyen bir seriye dönüşen Spider-Man'i sözde kurtarması gereken ekipteki en önemli adamdan bahsediyoruz burada. Ama işin ilginç tarafı benim gördüğüm şey fena sayılmayacak bir filmin kötü yönetmenlikle heba edilmesi.

  Jon Watts'ın Spider-Man'in başına geçmesi kararındaki belirleyici filmin bu sene vizyona giren Cop Car olduğunu söyleyebiliriz. Cop Car'ı seyretmeden Watts ile ilgili kesin yargılarımı yapmak istemiyorum ama şu anda Clown'ı izledim ve Clown üzerinden yorum yaparsam durum Spidey açısından hiç iyi görünmüyor. Marvel Cinematic Universe şu ana kadarki en zayıf yönetmenini en önemli karakterine seçmiş olabilir. Bir sinema öğrencisi olarak profesyonel gözle baktığım zaman en temel şeylerde bile bazı aksaklıkları fark etmek mümkün. Üstelik bu klişelerle dalga geçmek ya da beklenmedik yerden vurmak gibi değil. Son sınıf bir sinema öğrencisinin yüksek bir bütçe ile bitirme tezi niyetine çektiği bir film gibi hissettirdi yönetmenlik açısından Clown.

  Şu an ben Cop Car'a odaklandım. Onu da izleyeceğim. Umarım Watts, Cop Car'da Clown'dan çok çok daha iyi bir iş çıkarmayı başarmıştır. Yoksa Spider-Man için işler oldukça karanlık.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Temmuz, 2015, 19:20:45
Seventh Son

(https://farm5.staticflickr.com/4514/37763964442_fe947a02f2.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1121096/

  Yılın fantastik filmler açısından en büyük hayal kırıklıklarından biri. Zaten vizyon tarihinin ertelenmesinden iyi bir film çıkmayacağı anlaşılmıştı. Ama bu kadar klişe ve tahmin edilebilir bir film beklemiyordum. Hercules ya da Xena'nın herhangi bir bölümünün yüksek bütçeli hali o kadar. Jeff Bridges, Julianne Moore ve Djimon Hounsou gibi isimlerin bu filmde ne işi var anlamak pek mümkün değil. Joseph Delaney'ın 13 kitaplık serisinin film uyarlamalarıda böylece doğru düzgün başlayamadan bitmiş oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2015, 15:20:48
Mad Max: Fury Road

(https://farm5.staticflickr.com/4511/37086361514_ac2f71a08b_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1392190/?ref_=nv_sr_1

  Öncelikle şunu söylemek lazım. Bu film gerçekten çok ilginç bir film. Genelde Marvel Cinematic Universe filmleri için normal film kafasıyla izlememek lazım diye söylerim. Fury Road'a öyle. Normal bir film değil. Bi' kere filmde senaryo yok. Senaryo namına neredeyse hiçbir şey yok. Hikaye ise son derece vasat. A noktasından B noktasına, daha sonra da yine A noktasına giden bir film Fury Road. Senaryo açısından ise başrol oyuncusunun 40 dakika konuşmadığı, genel olarak ise insanların üst üste doğru düzgün 5 cümle kuramadığı bir film.

  Peki bu film bu olumsuzlara karşı neden çok iyi bir film ? Bunun en büyük iki sebebi var. Birincisi seyirciyi daha ilk dakikadan yakalayan ve film boyu bırakmayan atmosfer. Filmin atmosferi o derece yüksek ki o Dünyanın gerçekten var olup olmadığına bir saniye bile tereddüt etmiyorsunuz. İkinci kısım ise tabi ki temposu. Herhangi bir filmde görmediğimiz ve muhtemelen de bir daha pek göremeyeceğimiz bir temposu var filmin. Film aralıksız iki saat aksiyon. Buradaki aksiyonda salakça bir aksiyon değil. Son derece estetik bir aksiyon. Fury Road'un işçiliği enfes.

  Şimdi gelelim diğerlerinden farklı düşünme mevzusuna. İşte Fury Road'u normal bir film olarak düşünmemek lazım bence. Delirmiş bir Dünya'da delirmiş insanları anlatan bir filmin de normal işlememesi bence doğru bir karar. Nasıl karakterlerin hepsi deliyse filmin kendisi de delirmiş bence ve bu delilik bu filme yakışmış.

  Zaten George Miller'da "normalde filmlerde aksiyon ve hikaye gelişimi ayrı ayrı olur. Biz bu filmde ikisinin bir arada olmasını istedik" diyerek. Normal dışı bir film yapmaya çalıştığının anlatmıştı. Ben filmin çok beğendim. Yılın kaçırılmaması gerekilen filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ekim, 2015, 15:19:57
Jupiter Ascending

(https://farm5.staticflickr.com/4482/37764002032_b24e9dc255_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1617661/

  Şimdi ben burada oturup filmden bahsetmeyeceğim. Film zaten son derece kötü. Kanaltürk'ün yayınladığı B bilim kurgu filmlerinin iyi bir kadro ve yüksek bir bütçe ile çekilmiş hali o kadar. Burada mühim olan Wachowski kardeşler. Wachowski'ler hayatımıza esas olarak Matrix serisi ile girdiler. Daha önce Bound isimli bir filmleri vardı. Lakin Wachowski'ler The Matrix ile The Wachowskis oldular. The Matrix(1999) sonrası bize gösterdi ki Wachowski'ler iyi sinemacılar değillermiş. Onların olayı sadece tek filmmiş. The Matrix'in devam filmleride hep ibreyi düşürdü. Speed Racer ile baltayı taşa vurdular. Cloud Atlas'da ise ne yaptıklarının kendilerinin bile farkında olduğuna inanmıyorum. Şimdi de Jüpiter Ascending. Artık Wachowskilerin bu yoldan nasıl dönecekleri bilmiyorum. Her film ile daha kötü oluyorlar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hanac - 20 Ekim, 2015, 15:22:17
Alıntı yapılan: dean - 20 Ekim, 2015, 15:19:57
Artık Wachowskilerin bu yoldan nasıl dönecekleri bilmiyorum. Her film ile daha kötü oluyorlar.

Sanırım M. Night Shyamalan da aynı yolda ilerliyor.

Altıncı His sonrası serbest düşüş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ekim, 2015, 15:23:43
Alıntı yapılan: hanac - 20 Ekim, 2015, 15:22:17
Sanırım M. Night Shyamalan da aynı yolda ilerliyor.

Altıncı His sonrası serbest düşüş.

  Bak yazarken aklıma gelmemişti. Süper söyledin. Tam isabet. Aynı Shyamalan gibi oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: alan ford - 20 Ekim, 2015, 15:55:57
Bound güzel filmdir ama haksızlık etmeyin ::)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Ekim, 2015, 16:01:14
Alıntı yapılan: alan ford - 20 Ekim, 2015, 15:55:57
Bound güzel filmdir ama haksızlık etmeyin ::)

  Zaten The Matrix'den sonrası için konuşuyoruz. Bound, 1996'da. Şu anda Bound güvenli bölgede :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 22 Ekim, 2015, 16:41:36
The X Files: I Want to Believe

(https://farm5.staticflickr.com/4459/37537613690_40b9fcf898_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0443701/?ref_=nv_sr_4

  X-Files bölümleri ikiye ayrılır. Bir grup bölüm mitoloji bölümü dediğimiz uzaylılar, hükümetin komplosu, Mulder'ın ailesi, Sendika, William, süper asker gibi konuları anlatır. Bu bölümler ana hikayenin işlendiği bölümlerdir. Diğer bölümler ise haftanın canavarı diyebileceğimiz tamamına yakını tek bölümde çözülen paranormal olayları anlatır.

  Bu filmdeki ana problem bu filmin bir "haftanın canavarı" filmi olması. Chris Carter filmle ilgili bir açıklamasında "biz Mulder ve Scully'i anlatan bir film istedik ve mitoloji anlatmadık" dedi. Sevgili Chris Carter bende şu anda Barbara Palvin ile birlikte Mavdivlerde, margarita içip güneşlenmek istiyorum. Ama yapamıyorum. Demek ki her istediğimiz olmuyor. Evet senin istediği yapabilme olanağın benim Barbara olayından daha fazla olabilir. Ama bu yapacağın anlamına gelmiyor.

  Dizinin finalini düşündüğümüzde, dizinin bizi bıraktığı noktayı düşündüğümüzde "haftanın canavarı" konseptli bir bölüm resmen dizinin hayranlarına küfür gibi. Sen dizide büyük komployu açığa çıkartmışsın. Uzaylı istilasının tarihini vermişsin. Mulder ve Scully'i kaçak duruma sokmuşsun. Araya altı yıl girmiş. Herkesi de senelerce film gelecek diye oyalamışsın. Haydaaaa ! gelen filme bak.

  Hadi diyelim haftanın canavarı olacak. Bari kaliteli bir hikayesi olsa. Serinin en zayıf sezonu olan 9. sezonun izlerken saçma diyeceğimiz en kötü haftanın canavarı bölümleri bile bu filmden çok daha X-Files ruhuna bağlı. Monica Reyes'in model hastanede sıkışıp kaldığı bölümü bile buna yüzlerce kez tercih ederim. Vasatın çok altında bir cinayet davası. Bu davanın çözülmesi için Mulder ve Scully mi çağrılır ? Hele ikilinin davanın ciddiyeti ile ilgili tartışmaları anlamsızlık ötesi. Sculy'nin bir yan hikayesi var adama bileklerini kestirir. Ne ana hikayeye bağlı. Ne bir sonuca bağlı.

  Hele karakterlerin önceki 9 sezon yokmuş gibi davranmaları çıldırtıyor. Filmde Mulder'ı bulamıyorlar. Scully endişeli. Skinner gelmiş diyor ki " Ben Mulder'ı tanırım fırsatını bulunca bizi arar. Bi'şey olmamıştır." Ulan adam 8. sezon sonunda hiç bir şey söylemeden gitti. Bir sezon adamı aradınız dağ evinde saklanıyormuş ne aramasından bahsediyorsunuz.

  Koskoca film geçti. Bir John Doggett duymadık. Bir Monica Reyes duymadık. Bir Lone Gunmen duymadık. Bir kere uzaylı ya da devlet komplosu duymadık. American başkanlarını gösterirken kısacık gönderme o kadar. Skinner'da damdan düşer gibi geldi gitti.

  The X Files: I Want to Believe, inanılmaz boyutlarda bir hayal kırıklığı. Umarım Revival'da bu hatalardan ders çıkarılmıştır. Bir kez daha üstelik dizi olarak böyle bir yapıma hiç bir X-Files hayranı tahammül edemez.

   Ben böyle eleştiriyorum ama bunlar hep X-Files'ı çok sevdiğimden. Daha iyisi olmasını istediğimden. Bu filmden Mulder ve Scully'i çıkar. Üçüncü sınıf B filmi. Neyse senelerdir tutuyordum X-Files: I Want to Believe konusunu. Yazdım rahatladım :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Kasım, 2015, 14:36:29
Vanilla Sky

(https://farm5.staticflickr.com/4482/37764118912_5b61002b77_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0259711/

  Ben filmi başarılı buldum. Uzun zaman seyretmemenin nedeni de filmin üzerindeki genel olumsuza yakın yorumlardı. İzleyince hiç öyle olmadığını gördüm. Öncelikle Vanilla Sky, seyirciyi düşünmeye iten bir film. Kaliteli bir metne sahip. Crowe'un yarattığı atmosfer yeteri kadar inandırıcı ve güçlü. Filmle ilgili olumsuz yorum demiştim. O yorumlar muhtemelen orijinal film "Abre Los Ojos" ile kıyaslanmasından kaynaklanıyor olabilir. Ama Vanilla Sky'ı o filmden bağımsız düşünürsek bence güzel bir film.

  Spoiler: Filmi sevmemdeki güçlü nedenlerden biri de filmin Lucid Rüya olayını anlatması. Diğer adıyla Berrak Rüya, kişinin uyku sırasında rüya gördüğünü fark etmesi ve rüyasını kendi istediği şekle sokmasıdır. Zamanla gerekli teknikleri öğredikten sonra kişinin istediği rüyayı görme durumudur. Genelde insanlara gerçek dışı gibi gelse de Lucid Rüya görme teknikleri üzerine çalışmamış insanlar bile hayatlarında bir yada iki kez lucid rüya görmüştür. Bende Lucid Rüya ve Astral Seyahat gibi konulara ilgi duyan bir insan olarak filmi extradan beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Kasım, 2015, 16:43:52
Southpaw

(https://farm5.staticflickr.com/4452/37764168872_f138118f54_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1798684/

  İnternette gezindiğim zaman bu filmin seyirciyi tam ortadan ikiye ayırdığını gördüm. Filmi çok sevenler ve hiç sevmeyenler var. Sevmeyenlerden en fazla klişe kelimesini duydum. Evet film çok özgün bir film değil. Ama klişe'nin çok kötü bir şey olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Klişenin nasıl kullanıldığı önemli. Bütün filmlerin özgün olmasını beklemek biraz abartı olur günümüzde. Mühim olan kullanılan klişelerin seyircinin zekası ile dalga geçmemesi bence. Bu filmde böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. O yüzden klişeden rahatsız olmadım.

  Southpaw'in türü içerisinde güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Oyunculuk konusunda da film çok güçlü. Bence izlemeye değer bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Aralık, 2015, 13:58:44
The Revenant

(https://farm5.staticflickr.com/4446/37747600446_cff525e521_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1663202/

  Geçen sene Birdman ile Oscar ödül törenine damga vuran Alejandro González Iñárritu arayı fazla açmadan müthiş bir filmle geri döndü.

  Öncelik film teknik açıdan kusursuz. Ben görüntü yönetmenliği ve sinematografiye özellikle ilgi duyarım. Bu açıdan film benim beğenimi çok kazandı. Filmin atmosferi son derece yüksek. Film kendisini seyirciye hissettirmeyi başarıyor. Hikaye aynı zamanda bir intikam hikayama işleniş ve sunum türevlerinden çok farklı. Oyuncuklar kusursuz. Leonardo DiCaprio ve Tom Hardy'i karşılıklı izlemek büyük keyif. Alejandro González Iñárritu ise her geçen gün daha iyi bir yönetmene dönüşüyor. Filmlerinin tarzını çeşitlendiriyor. Farkı işler yapmaktan kaçmıyor ve bunu oldukça da iyi beceriyor.

  Son olarak meşhur ayı sahnesinden bahsetmek zorundayım. Ben daha önce böyle bir sahne görmemiştim. Sahnenin plan sekans olarak çekilmiş olması da gerilimi ve gerçekçiliği tırmandıran bir mevzu. Çok başarılı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Aralık, 2015, 14:16:26
Creed

(https://farm2.staticflickr.com/1694/26221810596_ef9002a5c4_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3076658/

  Beklediğimden çok daha iyi bir film izledim. Ben daha dram ağırlıklı ve klişelere gömülmüş bir film bekliyordum. Onun yerine mizahı güzel kullanan, tonu iyi ayarlanmış, Rocky serisine son derece uyumlu bir film gördüm. Adonis Johnson karakterini iyi tasarlanmış. 6 film boyu Rocky izledikten sonra odağın başkasına kayması kağıt üzerinde zor gözüksede film bunu doğru bir şekilde başarmış. Rocky ve Adonis'in ilişkisinin başarısı da filmin temposu için çok önemli bir artı. Genç yönetmen Ryan Coogler ilk uzun metrajı Fruitvale Station'da bu adamın kumaşı iyi dedirtmişti. Bu filmde ise yönetmenlik olarak işi bir iki adım ileri taşıyor. Kendisi şu anda Black Panther filmi içinde en büyük aday. Creed'den sonra benim Black Panther için hiç şüphem kalmadı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Aralık, 2015, 14:41:44
Selma

(https://farm5.staticflickr.com/4447/23943429168_cfdf421541_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1020072/

  Film Martin Luther King'in önderliğini ettiği bir grubun siyahi vatandaşların oy kullanma hakkıyla alakalı Selma'dan Montgomery, Alabama'ya yaptıkları yürüyüşü konu alıyor. Film temposu yer yer aksasa da başarılı bir film. Dönemin atmosferi güzel yansıtılmış. Oyunculuklar iyi senaryo elden geldiğince başarılı. Film süreç dar bir alanı anlatıyor. Karakter ilişkileri seyirciyi filmde tutmayı başarıyor. Özellikle King ve America başkanı Lyndon B. Johnson'ın ilişkisini takip etmek oldukça güzeldi. Dediğim gibi türü içerisinde extra özelliklere sahip olan bir film değil. Lakin dar alanı içerisinde hikayesini düzgün anlatan bir film. Yalnız Oscar adaylığı biraz fazla bence.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: BAHADIR - 30 Aralık, 2015, 14:51:07
Kısaca "izlemesenizde olur.", "Ben ettim, siz etmeyin" diyorsun...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Aralık, 2015, 14:57:00
Alıntı yapılan: BAHADIR - 30 Aralık, 2015, 14:51:07
Kısaca "izlemesenizde olur.", "Ben ettim, siz etmeyin" diyorsun...

  Yok, öyle demiyorum. Öyle dersem filmi beğenmemiş olurum. Film beğendim. hiç pişman da değilim. Hatta zamanı geri alıp düne gitsem muhtemelen yine izlerim. Benim dediğim daha çok, filmin genişlemesi pek mümkün olmayan bir zaman dilimini, elden geldiğince iyi anlattığı ama filmden çok büyük şeyler beklenmemesi gerektiği. Yoksa kötü bir film değil. Hikayenin doğal sınırları bu kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Aralık, 2015, 15:10:54
Insidious: Chapter 3

(https://farm5.staticflickr.com/4461/37081094254_166103f358_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3195644/

  İlk iki filmin aksine bu sefer yönetmen koltuğunda serinin ikinci adamı Leigh Whannell var. Lakin James Wan'ın yokluğu kendisini son derece hissettiriyor. James Wan gerçekten korku sinemasından yaratıcılık açısından anlayan bir adam. Becerisini klişelere gömülmüş bu türde farklılık yaratacak şekilde kullanmayı bilen bir yönetmen. Chapter 3 ise türevlerinden gram farklı olmayan bir film. Daha önce milyonlarca kez gördüğümüz herşeyin farklı oyuncular tarafından oynanmış bir başka versiyonu diyebiliriz kısaca. İlk iki filmi seven illaki filmi izleyecektir ama ilk iki filmin çok çok gerisinde olduğunu belirtmek lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Aralık, 2015, 11:44:13
The Hateful Eight

(https://farm5.staticflickr.com/4494/37758884502_6cf88c9ed4_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3460252/

  Benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Film kesinlikle kötü değil. Lakin yönetmen koltuğunda Quentin Tarantino olunca insan daha güçlü bir film bekleyebiliyor. Filmin senaryosu en iyi tarafı. Bu tabi ki Tarantino'nun büyüsü. Hayal kırıklığı olan taraf ise bence filmin yönetmenliği. Tarantino yazar olarak yeteneğini konuştursa da bu filmde yönetmen olarak son derece sinik kalmış. Filmin tek mekanda geçmesi de yönetmenin elini kolunu bağlamış. Ama arada Jennifer Jason Leigh attığı tirattaki gibi yönetmenliğinin ön plana çıktığı anlar olsa da bence önceki filmlerinden geride.

  Oyunculuklar son derece başarılı. Rolüne inanmamış tek bir oyuncu bile yok. Sinematografi açısından da önceki Tarantino filmlerinden geride buldum. Son olarak Tarantino'nun en önemli özelliklerinden biri olan müzikler ise yine beni hayal kırıklığına uğrattı. Sonsöz olarak şöyle diyebilirim. Film iyi bir film ama Tarantino için zayıf bir film. Muhtemelen Tarantino listemin en altında olacaktır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Ocak, 2016, 03:12:27
Pan

(https://farm5.staticflickr.com/4443/37742013876_2a81769ed6_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3332064/

  On yaş küçük olsaydım. Peter Pan ile ilgili hiçbir şey bilmeseydim ve filmi sinemada izleseydim belki keyif alabilirdim. Yalnız bu üç kritere de uymuyorum. Film ilk duyurulduğunda Warner Bros. için iddaa'lı bir projeydi. İyi bir yönetmen, iyi bir kadro toplanmıştı. Bütçe yüksekti. Hedef yaz sezonuydu. Hatta rakipde Ant-Man'di. Ama prodüksiyon aşamasında bir çok şey ters gitmişti. Film ertelendi ve yeniden çekimler yapıldı. Zaten bunlar olduğu zaman filmden tamamen umutları kesmek gerekiyor. (Not: Filmin çekimleri başlamadan ertelenmelerde sorun yok. Lakin filmin çekimleri başladıktan sonra film ertelendiyse kaçın !) Neyse film ertelendikten sonra Warner Bros.'da filmin marketing sürecinden vazgeçti. Sonuç olarak film battı.

  Neyse filmin içeriğine dönersek bende filmi beğenmedim. İlk sorun filmin ciddi ciddi iyi bir konusunun olmaması gerçeği var. Ardından sanki son 6 saatte yazılmış gibi duran son derece basit ve son derece tahmin edilebilir, kesinlikle şaşırtmayan ve eğlendirmeyen bir senaryosu var. Bu ikisinin ardından Joe Wright'ın dıştan renkli ama içten son derece sıkıcı tasarladığı bir Neverland var. Ben hayatımda Neverland'in bu derece zayıf tasarlandığını görmedim. Oyunculuk konusunda filme tek inanan kişi ise Peter'ı oynayan Levi Miller. Geri kalan kadro bitsin gidelim havasında.

  Son olarak iki karakterden bahsetmek lazım. Biri Blackbeard. Blackbeard son derece kötü bir Jack Sparrow taklidi gibi duruyor. Zaten filmdeki korsan kısımlarını hepsi Pirates of the Carribbean taklidi gibi duruyor. Diğer karakter ise Hook. Bence Peter ve Hook'un ilişkisine son derece yanlış bir yaklaşım olmuş. Ana hikayenin öncesine gidilip ikilinin ilk tanışmasına odaklanmak kağıt üzerinde güzel duran bir fikir. Ama işleyiş son derece başarısızdı bence.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 04 Ocak, 2016, 11:16:01
Ben ettim siz etmeyin, boş yere izlemeyin diyorsun yani :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 04 Ocak, 2016, 11:31:46
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 04 Ocak, 2016, 11:16:01
Ben ettim siz etmeyin, boş yere izlemeyin diyorsun yani :)

  Ben aslında sevmediğim filmi de seyretmeyi seviyorum. Neyin ters gittiğini, Neleri beğenmediğimi, filmde hangi elementlerin işlediğini ve ya işlemediğini görmek benim için değerli. Ama tabi ki kimseye Pan'ı izle diye bir tavsiyede bulunamam.

  Not: Ya film gerçekten kötü :(
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Mayıs, 2016, 04:00:04
The Hunger Games: Mockingjay - Part 2

(https://farm5.staticflickr.com/4514/37742023366_0e87040066_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1951266/

  Geldik işkencenin ikinci ayağına. İlk part ne ise ikinci part'da o. İlk part'ı beğenmemiştim aynı şekilde ikinci part'ı da beğenmedim. Kurgu masasında en azından biraz filme tempo kazandırırlar diye düşünüyordum. Zira ilk part hikayesini türk dizilerinden bile daha ağdalı anlatmıştı. Ama nafile tabi ikinci part'da ilk part'ın aynı ruhsuzluğuna, temposuzluğuna, ritmsizliğine, sıkıcılığına sahip.

  Zaten kaynak kitabı da sevmiyorum. En azından part I ve part II saçmalığı yerine hikayeyi bir bütün olarak görebilseydik kitabın zayıf yönlerini filmde kapatma imkanları olurdu. Onun yerine 4.5 saatlik bir Mockingjay, tek kelime ile sıkıcı.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Mayıs, 2016, 13:12:31
The Ring

(https://farm5.staticflickr.com/4504/37795620561_6554d229d9.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0298130/

  Şu filmi bir türlü izleyememiştim. Dün finallerim için tüm gün Türk Sinema Tarihi çalıştıktan sonra gece yatmadan izlemek için çalıştıklarımın tam aksi yönünde bir tür film seçmek istedim. Aklıma uzun zamandır listemde olan ama izlemediğim The Ring geldi.

  Filmi beklediğimden çok daha iyi buldum. Film gerçekten seyircisini ürkütmeyi çok iyi biliyor. Bunu iğrenç görseller ve aniden suratımızda patlayan yaratıklarla yapmıyor. Güçlü bir hikaye çatısı oluşturmayı başarıyor. Bu da kendisini türevlerinden ayırıyor. Aynı zamanda filmin görsel işçiliği çok iyi. Kurulan atmosfer bir saniye bile inandırıcılığını kaybetmiyor. Ben filmi çok beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Mayıs, 2016, 15:16:49
Black Mass

(https://farm5.staticflickr.com/4455/23942809828_894c6b9ba2_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1355683/

  Filmi beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Filmin çok ciddi bir odak sorunu yaşadığını düşünüyorum. James 'Whitey' Bulger'ın yükselişini mi anlatıyor ? Yoksa kişisel yaşamını mı anlatıyor ? John Connolly ve polislerin mi hikayesini anlatıyor ? hiçbir şey belli değil. Hele Bulger'ın adamlarıyla yapılan flashback ve Flashforward hikayeye gram katkı sağlamıyor.

  Filmi izlerken görmeyi beklediğim herşeyin diyalogla geçmesi ama görmekten bıktığımız herşeyinde saatlerce gösterilmesinden de çok sıkıldım. 25 dakikada bir Bulger'ın birini vahşice öldürmesini dakikalarca izliyoruz. Ama filmdeki en önemli kırılma noktalarını ya telefondan duyuyoruz, ya  da televizyondan görüyoruz. Mayfaya vurulan darbe muhbir aracılığı ile Connolly üzerinden bize ulaşıyor. Ama Connolly ve üstlerinin kavgalarını saatlerce dinliyoruz. Karakterlerin annesi, çocuğu, kuzeni, metresi şusu busu derken ciddi ciddi filmin kaçırdığımızı düşünüyorum.

  Özetle hikaye anlatım tercihlerini filmin hiç beğenmedim. Bu yüzden de filmi beğenmediğimi söyleyebilirim. Aslında filmle ilgili bir çok şey kağıt üzerinde çok iyi duruyordu. Özellikle yönetmen Scott Cooper 'ın önceki iki filmi düşünüldüğünde böyle bir kadro ve hikaye ile daha iyi bir iş çıkarması gerektiğine inanıyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Haziran, 2016, 15:13:10
Gods of Egypt

(https://farm5.staticflickr.com/4498/23942850178_4bd705c9b3_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2404233/

  Fragmanları izlediğimizde Clash of Titans serisinin Mısır versiyonu olduğunu düşünmüştük. Film için gerçektende Clash of Tinans'ın Mısır versiyonu diyebiliriz. Ama Clash of Titans'a göre daha fazla Tanrılara odaklanılmış. Filme sanatsal açıdan bakarsak film baktığımız her açıdan elde kalıyor aslında. Lakin filmin zaten böyle bir derdi yok. Fragmanda ne gördüysek o. Bize vaat edilen film bu. Bu bağlamda ben tahmin ettiğim filmi izledim. İzlerken keyif aldım. Ama film bittikten sonra geri dönüp film üzerinde düşünmeye kalkarsanız düşünecek hiçbir şey bulamayabilirsiniz. İzlemeyi düşünen varsa iyi bir film izleme gibi bir amaçla izlemesin. Büyük bütçeli, sadece görsel efekt ve aksiyon vaat eden bir film izleyeceğini unutasın.

  Son olarak Clash of Titans kıyası ile açmıştım yazıyı öyle kapatayım. Bence Gods of Egypt, Clash of Titans ve Wrath of Titans'dan bir tık daha iyi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kalidor - 01 Haziran, 2016, 15:37:06
Jamie Reyiz için izlemeyi düşündüğüm filmlerden. Fragmanlardan kötü bir film bekliyordum. Clash of Titans'dan bir tık daha iyiyse seyredilir. Teşekkürler Dean.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Ekim, 2016, 23:20:08
Teenage Mutant Ninja Turtles: Out of the Shadows

(https://farm5.staticflickr.com/4459/37747148246_b4540a1cab_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3949660/

  İlk filme oranla daha iyi buldum ikinci filmi. Ama tabi ki sinema sanatının güzide bir örneğini izleyeceğim kafasıyla oturmamak lazım filmin başına. Zira filmin hikayesi neredeyse korkunç. Out of Shadows, çocukluğunda Ninja Kaplumbağalar çizgi filmini izleyen insanlar için çok büyük bir eğlencelik. Sinemada Rocksteady, Bebop ve Krang gibi karakterleri görmek son derece keyifli. Ama bunun ötesine gidemediğini de söylememiz gerekiyor. Film ne zaman aksiyonu bıraksa metindeki sorunlar üzerimize üzerimize geliyor. Hiçbir karakterin hikayesi hiçbir noktaya bağlanmıyor. Plot hole'lar almış başını gidiyor. Bütün bunlara rağmen bence ilk filmden daha iyi bir film. En azından hikayeye daha sadık bir uyarlama olmuş Out of Shadows.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Ekim, 2016, 18:41:38
Star Trek Beyond

(https://farm5.staticflickr.com/4510/37795723511_9149e29d5c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2660888/

  Peşin peşin beğenmediğimi söyleyeyim. Filmi Star Trek karakterleri gibi giyinmiş insanların oynadığı vasat bir aksiyon filmi havasında izledim. Justin Lin'in hiçbir şekilde Star Trek filmi çektiğinin farkında olduğunu düşünmüyorum. Yeni filmler içindeki en zayıf ve Star Trek olmayan film Star Trek Beyond kesinlikle. Önceki iki filmdeki J.J. Abrams haterları acaba bu film için ne düşünüyor merak ediyorum.

  Kafama en fazla takılan noktaların başında elde Star Trek gibi sınırsız bir evren varken tek bir gezegene bağlı kalmanın anlamsızlığı. Film yer yer önceki film Star Trek Into Darkness ve Guardians of the Galaxy'i kopyaladığını da düşünüyorum.

  Filmin kötü adamı Krall bence filmin en zayıf halkası. Eric Bana'nın Nero'su ve Benedict Cumberbatch'in Khan'ı ile kıyaslanamaz bile bence. Hiç değilse Idris Elba'ya benzeseydi diyeceğim o kadar.

  Benim filmde tek sevdiğim nokta Spock ve McCoy arasındaki ilişki oldu o kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Ekim, 2016, 03:59:48
The Conjuring 2

(https://c5.staticflickr.com/9/8129/30050243212_4927cb1dfd_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3065204/

  Uzun zaman sonra önceki filmin ekmeğini yemeyen ve endi ayakları üzerinde durmayı başarabilen bir korku filmi izledim. 2013 yılında ilk film vizyona girdiğinde The Conjuring türe yepyeni şeyler katmasada kalite katmayı bilmişti. The Conjuring 2'nin de önceki film gibi kaliteli yazıldığını, iyi çekildiğini ve son derece başarılı bir atmosfere sahip olduğunu söylemek mümkün.

  Film bu sefer tarihin kaydedilmiş en ünlü poltergeist (musallat diyebiliriz) olayı Enfield'ı konu alıyor. Filmin başkarakterleri Ed ve Lorraine Warren gerçekten yaşamış kişiler. Film gerçek hikaye ile kurguyu bir birine çok başarılı bir şekilde yedirmiş.

  Yönetmen James Wan korku türüne son yıllarda resmen damga vurdu. Gerek ilk Saw filmi olsun gerekse de çektiği ikişer The Conjuring ve Insidious filmleri olsun türün son zamanlardaki eksiği olan kaliteyi geri getirdi. James Wan'ın Aquaman'e neler katacağı benim için ciddi bir merak konusu.

  Bu arada The Conjuring'in çaktırmadan bir evrene dönüştüğündende bahsetmek lazım. İlk filmde karşımıza çıkan Annabelle bebeğin 2014 yılında spin-off'u çekildi. 2017'de de Annabelle 2 vizyona girecek. The Conjuring 2'de tanıtığımız "Nun" karakteri içinde şu an senaryo yazılıyor. Herşey yolunda giderse tahminim 2018'de vizyona girebilir. The Conjuring'in de üçüncüsü planlanıyor. İlk gelen detay ise bu sefer kurtadamlarla ilgili olabileceği.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Ekim, 2016, 18:41:04
The Jungle Book

(https://farm5.staticflickr.com/4466/37747175806_49de848a6d_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3040964/

  The Jungle Book'u sinemada izleyememiştim. Etrafımdaki sinemalara hep düblajlı versiyonu geldiği için Blu-ray'e bırakmıştım. Şimdi diyorum keşke altyazılı versiyonu biraz daha kovalayıp sinemada izleseymişim. Filmi çok beğendim. Filmin görsel işçiliği muazzam. Başta yönetmen Jon Favreau olmak üzere ekip harika bir iş çıkarmış. Ormandaki bütün canlıların CGI olduğuna inanmak mümkün bile değil. Bu sene Oscar'da görsel efekt dalında kesinlikle aday olacaktır. Favreau'nun hikaye anlatıcılığı da başarılıydı. Lakin hikaye olarak orijinal animasyona son derece sadık olduğunu belirtmek lazım. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Ekim, 2016, 02:52:24
The Purge: Election Year

(https://farm5.staticflickr.com/4456/37125663793_0029020ee6.jpg)
http://www.imdb.com/title/tt4094724/

  Önceki iki filmden daha iyi buldum Election Year'ı. Öncelikle bu filmde sosyolojik ve politik alt metin önceki iki filminden çok daha fazlaydı. Bunun filme yaradığını söylemek mümkün. Filmin adından da anlaşıldığı üzere şu anki Trump ve Clinton (Cumhuriyetçi ve Demokrat) rekabetine de bolca gönderme var. Bütün bu alt metni mantıklı bir öz eleştiri biçiminde işlemesi ve bunu işlerken ki cesur tavrı filmin bence en pozitif yönü. Özellikle klise sahnesi bunun güzel örneklerinden biri.

  Filmin alt metni iyi olsada hikayesi türün klasik örneklerinden biri. İkinci filme daha yakın bir konsepte film ilerliyor. Yine ikinci filmden Leo Barnes karakterini merkeze alıyor. The Purge filmlerini seven herkes Election Year'dan da keyif alacaktır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Ekim, 2016, 14:58:39
The Legend of Tarzan

(https://c6.staticflickr.com/6/5831/30304255605_91d42cbdf3_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0918940/

  Yeni Tarzan filmini David Yates'in yöneteceği açıklandığından beri zaten filmle ilgili büyük bir beklentim yoktu. Zira bu şahsın Harry Potter filmlerinden nefret etmiş bir insan olarak David Yates'i son derece yetersiz ve vizyonsuz bir yönetmen olarak buluyorum. The Lagend of Tarzan'da Yates'in yetersizliğinden payına düşeni almış. Öncelikle son derece zayıf ve mesaj verme kaygısı altında ezilen bir hikayesi var. Ki bu mesajıda düzgün bir şekilde verdiğini söylemek mümkün değil.

  Hikaye tercihi olarak çizilen Tarzan profilininde izlemek için heves ettiğimiz Tarzan'dan uzak olduğunu düşünüyorum. Filmin yarısına kadar gömlek ve pantolonla gezen, Afrika'ya dönmek istemeyen, şehir hayatına alışmış Tarzan beni pek etkilemedi. Ana hikayeye yapılan flashback'ler ise hikayeyi geliştirmekten ziyade Alexander Skarsgård'ın karın kaslarını göstermeye yönelik sahneler. Tarzan kimliğini kabul ettiğinde ise hikaye Tarzan, Leon Rom ve Chief Mbonga arasındaki yavan çatışmayı bize sunuyor.

  Filmin cgi kullanımı, Tarzan'ın ormanla ve hayvanlarla etkileşiminin de başarışı olduğunu söylemek mümkün değil. Bu konuda son yıllardaki en iyi film The Jungle Book olsa gerek. The Jungle Book cgi kullanımı konusunda ders niteliğinde bir filmdi.

  Sözün özü filmi beğenmediğimi söylemek durumundayım. Önümüzde Yates'in Fantastic Beasts and Where to Find Them filmi var. Onunda bütün Yates filmleri gibi tatsız, tuzsuz, yavan bir film olacağını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Ekim, 2016, 16:18:38
Independence Day: Resurgence

(https://c7.staticflickr.com/9/8412/30007454470_934c073363_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1628841/?ref_=nv_sr_3

  Son yıllarda eski filmlerin devamlarının çekilmesi artık alışkın olduğumuz olaylardan biri haline geldi. Kimi son derece kaliteliyken (Mad Max) kimi de son derece kötü (Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull) olabiliyor. Independence Day: Resurgence'da kesinlikle ikinci seçenekteki gibi bir film.

  Uzun zamandır izlediğim en ruhsuz film herhalde Independence Day: Resurgence. Bu furyadan payına düşeni almaya çalıştığı her halinden belli. Dünyanın en zorlama hikayesi, ucuz espriler, sadece görselliği düşünen bir yönetmenlik anlayışı. Hele ki karakterler arasındaki çatışmalar içler acısı. Roland Emmerich'in içi boş felaket filmlerine alıştık ama bu film onun için bile son derece kötü. İlk filmin altında kaldığını belirtmeye bile gerek yok. Senenin izlemesi en keyifsiz blockbuster filmlerinden biri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2016, 14:39:54
Ghostbusters

(https://c7.staticflickr.com/6/5550/30328225742_feb7d949d9_b.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1289401/

Independence Day: Resurgence için "senenin izlemesi en keyifsiz blockbuster filmlerinden biri" demiştim. Ghostbusters içinde senenin en kötü, tarihinde en kötü blockbuster filmlerinden biri demek zorundayım. Neresinden tutarsanız orasından dökülen bir film bu. Sony filmin kötü olduğunu bildiğinden cinsiyetçilik üzerinden vurmaya çalıştı. Fragmanı beğenmeyen herkes hemen kadın düşmanı ilan edildi. Neden beğenilmediği dinlenmedi bile. Ayrım basitti fragmanı beğenmediysen kadın düşmanısın. Ama tabi film vizyona girince ne olduğu ortaya çıktı.

  Öncelikle şunu söylemek lazım. Filmin tercih ettiği mizah korkunç derecede kalitesiz. Bildiğiniz kusmalı, osurmalı affedersiniz s*çmalı bir mizah var filmde. Recep İvedik'in bütçeli hali gibi film. Hele üzerine bu kadar tatava yaptıkları konuda, insanları ayrımcılıkla suçladıkları konularda yani cinsiyetçilik ve ırk konularında yapmaya çalıştıkları espriler ise çekilecek gibi değil. Film boyu süren çorba muhabbetleri ise sinema tarihinin kara lekelerinden biri.

  Melissa McCarthy, Kristen Wiig, Kate McKinnon ve Leslie Jones dörtlüsünün kimyalarının tutmaması ise ayrı bir vaka. Birlikte ve tekil olarak son derece itici karakter portreleri çizmişler. Yalnız Sezar'ın hakkı Sezar'a filmdeki belki de tek tahammül edilecek karakter Kate McKinnon tarafından Jillian Holtzmann sayılabilir. Orijinal kadronun cameo'ları ise benim açımdan korkunçtu.

  Devamının gelmeyecek olması benim açımdan sevindirici bir haber. Zira bir insan böylesine bir işkenceye ömrü hayatı boyunca bir kez katlanabilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hbegec - 19 Ekim, 2016, 16:39:44
Alıntı yapılan: dean - 19 Ekim, 2016, 14:39:54
Ghostbusters

Kesinlikle katılıyorum.Birde verdiğim linke göz atarsan sevinirim dean.  ;)

https://www.youtube.com/watch?v=MBA3_lM7Eno

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2016, 16:55:18
Alıntı yapılan: hbegec - 19 Ekim, 2016, 16:39:44

Kesinlikle katılıyorum.Birde verdiğim linke göz atarsan sevinirim dean.  ;)

https://www.youtube.com/watch?v=MBA3_lM7Eno

  İzledim. Güzel video olmuş. Hemen hemen filmle ilgili aynı şeyleri düşünmüşüz. Yakın zamanda diğer videolarını da izleyeceğim. Gördüğüm kadarıyla samimi, keyifli, güzel bir youtube kanalı olmuş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: hbegec - 19 Ekim, 2016, 17:00:23
Alıntı yapılan: dean - 19 Ekim, 2016, 16:55:18
  İzledim. Güzel video olmuş. Hemen hemen filmle ilgili aynı şeyleri düşünmüşüz. Yakın zamanda diğer videolarını da izleyeceğim. Gördüğüm kadarıyla samimi, keyifli, güzel bir youtube kanalı olmuş.

Çok teşekkür ederim. :) Bende zaten neredeyse aynı şeyleri düşündüğümüz için görmeni istedim.Elimden geldiğince doğal,hiç ezbersiz,samimi ve robot bir anlatım tarzı olmayan kanal için uğraşıyorum.Bundan da vazgeçmeyeceğim.Düşüncelerin ve yorumların için çok teşekkürler.Abone olmanı da bekliyorum :)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ekim, 2016, 15:57:27
3 Idiots

(https://c8.staticflickr.com/6/5504/30626149791_cd8ca855b2_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1187043/

  Filmi beklediğimden çok daha fazla beğendim. İsmini uzun zamandır çokça duyuyordum. Ama nedense garip bir önyargı vardı sanki.

  Filmin en güzel özelliği son derece sürükleyici bir film olması. 3 saatlik uzun süresini seyircisine neredeyse hiç hissettirmiyor. Ana hikayesinin yanında bir çok yan hikayede barındırıyor. Bunları uzun uzun işliyor. Ama kesinlikle sıkmıyor. Film insanı hem eğlendiren, hem güldüren, hem hüzünlendiren hem de düşündürten bir film.

  Hindistan özelinden genel eğitim sistemini, kalıplara takılmış ezberci eğitim anlayışını, ailenin başta olmak üzere toplumun insanlara çizdiği rolleri son derece başarılı şekilde eleştiren bunu yaparken seyirciye bir çok duygu yaşatan son derece başarılı bir film bence 3 Idiots.

  Filmdeki oyunculuklarda oldukça başarılıydı. Bütün kadronun filme inandığı ortada. Zaten 3 Idiots'da vizyona girdiği dönemde Hindistan'ın yurt içi ve yurt dışı en başarılı filmi olmuş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Kasım, 2016, 01:50:48
Hunt for the Wilderpeople

(https://c7.staticflickr.com/6/5818/30421739230_65c9d896d7_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4698684/?ref_=nm_knf_t2

  Yönetmen Taika Waititi bilindiği üzere Thor: Ragnarok filminin yönetmeni. Bununda etkisiyle filmlerini izlemeye başladım. İlk film olarak Hunt for the Wilderpeople'ı izledim. İyi ki de izlemişim. Filmi çok beğendim. İzlemesi son derece keyifli bir film. Bu filmle birlikte Waititi'nin çok iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu görmek mümkün. Filmde komedi, dram, hüzün, aksiyon her şey çok güzel bir şekilde dengeye oturtulmuş. Hikaye son derece sıcak ve samimi.

  Thor: Ragnarok'un yönetmenliğine Waititi'nin gelmesine filmi izledikten sonra çok daha fazla memnun oldum. Sıradaki Taika Waititi filmim ise What We Do in the Shadows olacak.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Kasım, 2016, 15:05:52
What We Do in the Shadows

(https://c6.staticflickr.com/6/5714/30186158853_41a6011027_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3416742/

  Hunt for the Wilderpeople'dan sonra Taika Waititi'nin bir diğer filmi What We Do in the Shadows'u da izledim. Bu filmi de beğendim. Film çeşitli yaşlardaki dört ev arkadaşı vampirin başından geçen olayları anlatıyor. Farklı, samimi, değişik bir atmosferi var. Mockumentary tarzı şekilmiş olması filmin en büyük özelliği. Filme çok şey kattığını söylemek mümkün. Filmin mizah anlayışı klasik komedi filmleri tarzında değil. Daha farklı. Yer yer bazı seyirciye çok absürt gelebilir. Ama filmin atmosferi bunu kaldıracak şekilde tasarlanmış. Film için türe yeni şeyler kattığını söylemek bile mümkün.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2016, 02:05:33
Jason Bourne

(https://c7.staticflickr.com/6/5604/31273438246_c12356440b_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4196776/

  Çok büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Bu sene zaten çoğu efsane serinin devam filmi bizi hayal kırıklığına uğratmıştı. Ama serinin önceki filmlerini düşündüğümüzde Jason Bourne için tabi ki daha çok heyecanlanıyorduk. Ben serinin açık ara en zayıf filmi olduğunu düşünüyorum. The Bourne Legacy filmi bile bu filmden çok daha iyi bir filmdi. En azından filmdi. Jason Bourne ise bu konsepte olabilecek en zayıf metne sahip. Yıllarca düşünsem Paul Greengrass'ın bu derece uyduruk(bu seri için bu kelimeyi kullandırtanlar utansın) bir hikaye anlatacağına inanmazdım. İlk üç filmi yapan insanların aynı insanlar olduğuna inanmak gerçekten çok güç. Tamamen ruhunu ve enerjisini kaybetmiş bir Bourne filmi var karşımızda. Zaten Bourne filminden çok Bourne filmi taklidi gibi.

  Seri devam eder mi, etmez mi. Şu an belli değil. Ama kötü para kazanmadı. Devam edebilir. Şayet ederlerse 6. filmde bu filmden çok daha fazlasını sunmalılar. Las Vegas'ta yüksek bütçeli aksiyon sahnesiyle Bourne olunmuyor maalesef. Bir Bourne filmini bu kadar heyecansız ve sıkıcı asla tahmin edemezdim. Bourne'u özlediyseniz ve bu filmi izlemediyseniz bence çok iyi bir noktadasınız. İlk üçlemeyi ya da o üçlemeden herhangi bir filmi seyrederseniz bunu seyretmekten çok daha iyi bir karar vermiş olursunuz bence.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Aralık, 2016, 03:41:20
Don't Breathe

(https://c4.staticflickr.com/1/714/31838622115_276e4b6663_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4160708/

  Film benim için yılın en güzel sürprizlerinden biri oldu. Artık bu derece klişeleşmiş bir türe yeni bir soluk getirmek pek kolay değil. Fede Alvarez bunu başarmış ve oldukça başarılı bir gerilime imza atmış. Fede Alvarez daha önce 2013 yapımı Evil Dead remake filmini çekmişti. Ben o filmi de başarılı bulmuştum. Yalnız bu filmde çıtayı biraz daha yükseltmiş.

  Film tek evde ve dört kişi arasında geçiyor. Bu noktada hikayeye ve oyunculuklara çok iş düşüyor. Özellikle The Blind Man rolüyle Stephen Lang çok iyi bir iş çıkarmış. Esas kızımız Jane Levy'de ondan aşağı kalır değil. Hikaye olarak film ilgi çekici ve farklı. Filmin temposunun filmin görece kısa süresiyle bağlantılı olarakta son derece başarılı ayarlandığını söylemek mümkün.

  Don't Breathe, türü içerisinde kesinlikle eli yüzü düzgün, seyredilmeye değer bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Aralık, 2016, 13:52:47
The Fugitive

(https://farm5.staticflickr.com/4470/37120486173_96a82bbbd0_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0106977/

  Filmi yeni izleme imkanı buldum. The Fugitive'in aslında bu kadar geniş bir evreni olduğunu bilmiyordum. Film 1963 yılında yayınlanmaya başlayan ve dört sezon süren dizininin film versiyonu. Daha sonra 2000 yılından tek sezonluk bir dizi daha gelmiş. Bi'de U.S. Marshals filmi var. Onu da izlerim bir ara.

  Filme gelirsek filmi çok beğendim. Temposu asla düşmeyen, canavar gibi bir 90'lar aksiyonu. Oyunculuklarında çok iyi olduğunu söylemek lazım. Zaten Tommy Lee Jones bu filmde Oscar kazanmıştı. Filmin en iyi film Oscar adaylığı var. Akademinin bir aksiyon filmini böyle ödüllendirmesi taktire şayan gerçekten.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Ocak, 2017, 12:08:11
La La Land

(https://c1.staticflickr.com/1/494/31694352154_139b2d1bc3_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3783958/

  La La Land bu seneki ödül törenlerinin tartışmasız şekilde yıldızı. Dün Oscar adayları açıklandığında ise film 14 adaylık kazandı. Oscar dışında ise 134 ödülü ve 182 adaylığı var. Film her kesimden son derece olumlu eleştiriler aldı. Arada ufak tefek bu derece yükseltilecek bir film mi ? gibi eleştirileri de okuyorum. Ama ben filmi izlerken şunu gördüm. Film sizin sinemayı sevmenizi sağlayan duygularınızı tekrar ortaya çıkartıyor.

  Ben sinemayı takip etmeye çok küçük yaşta başladım. Daha önce bahsettiğimi hatırlıyorum ama dört-beş yaşlarında felandım. Gece annem ve ağabeyimle eski american filmleri izlerdim. Bunların ciddi bir kısmı da müzikaldi. La La Land beni yirmi sene öncesine götürdü resmen. Sinemanın büyüsünü tekrar hatırlattı. Sırf bu yüzden bile son yıllardaki en değerli filmlerden biri olabilir. Bu misyonu üstlenen ama benim gözümde başarılı olamayan The Artist'den çok daha iyi bir film La La Land.

  Filmin yönetmeni Damien Chazelle. Kendisi Whiplash filminin de yazarı ve yönetmeniydi. Chazelle potansiyeli itibari ile çok büyük bir yetenek. Önümüzdeki senelerde adından sıkça söz edeceğimize eminim.

  Filmin iki yıldızı Ryan Gosling ve Emma Stone'dan da bahsetmesek olmaz. Öncelikle Gosling ve Stone'un birbirleriyle muazzam derecede kimyaları tutuyor. İkili bir çok kez birlikte kamera karşısına geçtiler. İkili izlemek çok büyük bir keyif. La La Land ise belki de bunun zirvesi olmuş. İkili olarak uyumlarının yanında bireysel olarak da çok başarılı performanslar sergilemişler.

  Film halen vizyonda. Kesinlikle kaçırmayın diyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Ocak, 2017, 23:51:35
Hacksaw Ridge

(https://c1.staticflickr.com/1/584/32541401756_6d3c372b85_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2119532/

  Hacksaw Ridge uzun zamandır izlediğim en iyi savaş filmlerinden bir tanesi. Film eline hiç silah almamış ama Medal of Honor ile ödüllendirilmiş  asker Desmond Doss'un gerçek hayat hikayesinden uyarlanıyor.

  Mel Gibson'ın yönetmenliğinde çok etkileyici bir film olduğunu söylemeliyim. Özellikle savaş sahneleri insanı koltuğuna mıhlatacak cinsten. Bunun benzeri bir tecrübeyi en son Saving Private Ryan'da yaşamıştım. Yalnız savaş sahneleri ve atmosfer dışında Saving Private Ryan kadar kusursuz değil. Hikaye bazında olgunlaştırılması gereken bazı temel şeylerin olduğunu düşünüyorum Yalnız bu filmi çok düşürmüyor. Elimizdeki film son derece başarılı

  En iyi erkek oyuncu dalında Oscar adayı olan Andrew Garfield'ın çok iyi bir performans sergilediğini söylemeliyim. Diğer taraftan Casey Affleck olmasaydı belki de Oscar'ın en büyük favorisi olabilirdi. Muhtemelen bu daldaki Oscar bu ikili arasında gidip gelecektir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ocak, 2017, 03:31:57
Arrival

(https://c1.staticflickr.com/1/447/31820609863_e7f396cd2f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2543164/

  Arrival ilginç bir bilim kurgu filmi. Öncelikle film boyu gerçekçilik neredeyse hiç elden bırakılmamış. Film diğer uzaylı istilası konseptine sahip filmlerin hiç önemsemediği ama oturup düşündüğümüzde en önemli olacak konuya odaklanıyor. O da iletişim konusu. Amy Adams'ın oynadığı karakter yani Louise Banks bir dil bilimci. Uzaylılar geldikten sonra onlarla iletişime geçmenin yolarını arıyor. Lakin bu süreçte kimsenin beklemediği kişisel olaylarla karşılaşıyor.

  Film ilk etapta fena sayılmayacak bütçesi, özenli efektleriyle, oyuncu kadrosuyla ilk etapta Hollywood blockbusterlarını andırsa da ilk dakikadan bu fikirleriniz değişiyor ve çok daha farklı bir film izleyeceğinizi anlıyorsunuz.

  Denis Villeneuve gelecek vaadeden bir yönetmen. Özgün bir tarzı var. Benim açımdan Villeneuve'nun en en önemli özelliği filmlerinin ardından filmleri okuma yapılabilmesi. Sıradaki filmi Blade Runner 2049. O filmden de alnının akıyla çıkarsa kendisini kimse durduramayacaktır.

  Arrival'ı farklı ve gerçekçi bir bilim kurgu izlemek isteyen herkese tavsiye ederim.
 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2017, 13:39:32
Manchester by the Sea

(https://c1.staticflickr.com/1/551/32669129225_026954504d_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4034228/

  Manchester by the Sea, senenin yıldız filmlerinden bir tanesi. Altı Oscar adaylığının yanı sıra dolaşmadığı ödül töreni, festival kalmadı. Filmin en büyük özelliği gerçekçiliği. Yazın fragmanı izlediğimde ilk düşündüğüm şey şuydu; Hikaye olarak çok etkileyici durmuyor ama sinemasal anlatım dili çok etkileyici duruyor. Film de aynen öyle çıktı. Film boyunca kendinizi hikayenin içinde oradaki karakterlerin yanında hissediyorsunuz. Hepsinin sevincine, üzüntüsüne, acısına ortak oluyorsunuz.

  Filmin aslında baya ağır bir hikayesi var. Türk filmlerinden alışık olduğumuz kadar acı yaşıyor karakterler. Lakin filmde ajitasyona yer verilmemiş. Zaten American filmlerin bu özellik hep göze çarpan bir gerçektir. Karakterler ne kadar acı yaşasa da, ne kadar aşağı çekilse de bir noktada umudun asla kaybedilmemesi gerektiği mesajı verilir.

  Manchester by the Sea'den bahsedip Casey Affleck'ten bahsetmezsek olmaz. Casey Affleck, Affleck kardeşlerin oyunculuk genlerine sahip olanı, bunu bir çok kez gösterdi. Manchester by the Sea'de belki zirve noktası. Yukarıda filmin seyircisi hikayenin içerisine sokmasından ve karakterlerle yan yana hissettirmesinden bahsetmiştim. Casey Affleck o kadar gerçekçi ve inandırıcı bir oyunculuk sergilemiş ki filmi izlerken adamın omzunu tutasınız destek olasınız geliyor.

  Sözün özü Manchester by the Sea çok kaliteli bir dram filmi. Yönetmenliğiyle, oyunculuklarıyla, gerçekçiliğiyle senenin en iyi işlerinden bir tanesi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 14:47:32
DVD'si çıksın, alacağım.

The Net, Paterson, Moonlight ve Fences'de DVD'sini beklediğim filmler arasında. Başka Sinema Seçkisi bunları da yayınlar sanırım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2017, 14:54:56
Alıntı yapılan: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 14:47:32
DVD'si çıksın, alacağım.

The Net, Paterson, Moonlight ve Fences'de DVD'sini beklediğim filmler arasında. Başka Sinema Seçkisi bunları da yayınlar sanırım.

  Yayınlar büyük ihtimal. Bende şimdi Moonlight'ı merak ediyorum. En kısa zamanda onu izleyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 14:58:51
Bu tarz filmler ne yazık ki 5-6 yerde gösterime giriyor. Ancak DVD'den veya illegal yollardan izleyebiliyoruz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2017, 15:09:29
Alıntı yapılan: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 14:58:51
Bu tarz filmler ne yazık ki 5-6 yerde gösterime giriyor. Ancak DVD'den veya illegal yollardan izleyebiliyoruz.

  Öyle maalesef. Geçen gün bir arkadaşımla Asghar Farhadi'nin The Salesman filmine gitsek mi diye konuşuyorduk. Ama vazgeçtik. Ne doğru düzgün bir yer ne de seans bulabildik. Dünya'da da sanat filmleri, diğer filmlere göre daha az seyrediliyor ama ülkemizde uçurum korkunç seviyede.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 18:07:28
Salesman'i da merak ediyorum. Artık DVD'leri çıktıkça alırım. Blu-ray'leri gelirse daha iyi olur tabii.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2017, 18:31:33
Alıntı yapılan: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 18:07:28
Salesman'i da merak ediyorum. Artık DVD'leri çıktıkça alırım. Blu-ray'leri gelirse daha iyi olur tabii.

  Ülkedeki ev sineması algısı da çöktü. Çok küçük yaşlardan beri koleksiyonerim. Bu derece kötü zamanların olduğunu hatırlamıyorum. Special Edition diye bi'şey kalmadı. Yurtdışındaki koleksiyon setlerinden tek anladıkları koleksiyon setinin görselinden kartonet yapmak içine yine siyah plastik kutuları koymak. Blu-ray almak ise tam bir ızdırap. Tek disk mavi kutu filmler 60 tl oldu. 3D comboların en azı 80 tl. 60 tl'ye plastik kutu film almak artık dokunmaya başladı.

  Üstelik zaman geçtikçe iyiye gitmesi gerekirken daha kötü oldu. Eskiden Blu-ray'ler direk ithal edilir üzerlerine dağıtımcı etiket basar disk içeriğiyle oynanmazdı. bu yüzden ilk çıkan filmler 2 disk ve kaliteli coverlara sahip olurdu. Özellikle Sony, Fox ve MGM filmleri ilk seferlerinde çok kaliteli ürünler ile geldi. Şimdi ise cover Türkçe, menü Türkçe ama baskı korkunç. İçerisinden ikinci diski alınanlar mı istersin, dünyanın en kalitesiz plastiğiyle satılan filmler mi üstelik fiyatta arttı.

  Digibook filmler hayal oldu. Steelbook çıkan filmler ise alınacak fiyat değil. Disney filmlerinin Blu-raylerde Türkçe altyazı bile yok. Evdeki Star Wars: The Force Awakens ve Captain America: Civil War filmlerinde Türkçe altyazı yok. Üstelik ikisi de 60 tl. Yüksek ihtimal Doctor Strange'te de olmayacak. Son zamanlarda Blu-ray ve DVD almayı çok azalttım. Belli başlı serilerin devamını alıyorum o kadar. Son 30 yılında Oscar koleksiyonu eksiksiz var. (Bazıları DVD) Ama Spotlight'ı almadım. Tek disklik mavi plastik kutu filme 60 tl mi verilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 19:35:12
Aynen bro. Ultra lüks oldu arşiv yapmak. Tiglon'un batması hiç iyi olmadi. En azından altyazisiz film gelmiyordu. Disney de nasil büyük bir sirket ise filmlere altyazi koymaya bbile tenezzül etmiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Şubat, 2017, 21:33:49
Alıntı yapılan: Nightrain - 02 Şubat, 2017, 19:35:12
Aynen bro. Ultra lüks oldu arşiv yapmak. Tiglon'un batması hiç iyi olmadi. En azından altyazisiz film gelmiyordu. Disney de nasil büyük bir sirket ise filmlere altyazi koymaya bbile tenezzül etmiyor.

  Tiglondan sonra toparlayamadılar haklısın. Zamanında Tiglon'u beğenmediğimiz oluyordu. Şimdi Tiglon'u arar olduk. Gelen gideni aratır derler ya.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Şubat, 2017, 18:06:19
Inferno

(https://c1.staticflickr.com/1/354/32667542096_41feec6de0_c.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3062096/

  Dan Brown sevdiğim bir yazardır. Şimdiye kadar ki tüm kitaplarını okudum. Inferno ilk çıktığı zaman bir gün içerisinde okumuştum. Kitabı da beğenmiştim. Ama önemli bir nokta var ki Inferno kitabı diğer Robert Langdon hikayelerinden biraz farklı. Inferno kitabı gizem unsurunun altını birazcık kısan aksiyonu ön plana çıkaran bir kitaptı. Filmin de böyle olması beni şaşırtmadı.

  Seriyi filmlerden takip eden çevrenin filmi öncekiler kadar beğenmemesini bu yüzden anlıyorum. Robert Langdon maceralarının kendine ait dokusu bu filmde ortadan kalkıyor. Lakin benim keyfimi kaçıran ana unsur kitap ile film arasındaki temel bazı farklılıklar oldu. Kitabı okuyan ve filmi izleyen arkadaşlar ne demek istediğim farkında tabi. Burada spoiler olmaması için bir şey demiyorum. Bu fark beni ciddi anlamda filmden soğuttu.

  Yapım ekibi şu ana kadar üç filmde de kitapların sırasına uymadı. Normal şartlar altında The Lost Symbol'ün bu filmden önce gelmesi gerekiyordu. Belki bu kitap yerine The Lost Symbol uyarlansaydı önceki maceraların havasında seyirciyi daha memnun eden bir film çıkabilirdi. Inferno'nun kitaptaki cesur hareketleri yapamaması ve hikayeyi buna uygun olarak işleyememesi bence filmin sonu oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Şubat, 2017, 15:31:08
Lion

(https://c1.staticflickr.com/1/605/32687517606_196c2f6ae8_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3741834/

  Bu seneki Oscar adayları içerisinde henüz beğenmediğim ya da zayıf bulduğum film olmadı izlediklerim içerisinde. Lion da bunlardan biri. Film gerçek bir hikayeden uyarlanıyor. Ben film ile ilgili hiçbir şey bilmeden filmin başına oturdu ve çok keyif aldım. O yüzden hikayenin ne olduğunu spoiler vermemek adına söylemek istemiyorum.

  Oyunculukların güçlü olduğunu söylemem lazım. Nicole Kidman, bu alandaki en ön plana çıkan kişi. Lakin benim favorim çocuk Saroo'yu oynayan Sunny Pawar oldu.

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: xmenac - 05 Şubat, 2017, 23:50:43
Önceki sayfalara biraz göz attım, komedi filmi sayısı gözüme bir nebze az geldi, katkıda bulunmak istedim; izleme listende bir boşluk olursa araya Kingpin'i de sıkıştır. :)

Woody Harrelson ve Bill Murray filmlerini seven herkese öneririm.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2017, 00:11:25
Alıntı yapılan: xmenac - 05 Şubat, 2017, 23:50:43
Önceki sayfalara biraz göz attım, komedi filmi sayısı gözüme bir nebze az geldi, katkıda bulunmak istedim; izleme listende bir boşluk olursa araya Kingpin'i de sıkıştır. :)

Woody Harrelson ve Bill Murray filmlerini seven herkese öneririm.

  Hemen alıyorum listeme. Tamamen radarımdan kaçmış bu film. Teşekkür ettim tavsiye için.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2017, 14:34:06
Son of Batman

(https://c1.staticflickr.com/1/548/32708026446_ac7a131f01_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3139072/

  Son zamanlardaki DC Animasyon filmlerini çokça boşlamışım. Çok sayıda izlemediğim film birikmiş. Son of Batman ile eksiklere başladım. Film Justice League:The Flashpoint Paradox'un ardından şekillenen DC Animasyon film evreninin ikinci filmi. Genel olarak beğendim. İzlerken çok keyif aldım.

  Yeni animasyon filmlerde Robin olarak Damian'ın tercih edilmesi ve Batman ile baba oğul ilişkilerinin irdelenmesi bence çok yerinde bir karar olmuş. İlerleyen filmlerde bunu takip etmek çok güzel olacağa benziyor. Ra's Al Ghul ve Deathstroke karakterleri de animasyona renk katmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2017, 17:18:12
Lights Out

(https://c1.staticflickr.com/1/428/32749100495_c1484b0249_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4786282/

Son of Batman'in ardından günün ikinci filmi Lights Out oldu. Lights Out, ilginç bir film. Ben son zamanlarda bu kadar üzerinde az düşünülebilecek bir film izlememiştim. Bu şu demek film o kadar olması gerektiği kadar bir film ki filmin üzerinde yorum dahi yapamıyorsunuz. Bir korku filmi olarak türün her klişesini kullanıyor ama o kadar olması gerektiği kadar kullanıyor ki sizi rahatsız etmiyor. Senaryo daha önce en az 1000 kere gördüğümüz bir senaryo. Ama bir şekilde ufak tefek bazı ayrıntılarla film boyu kendine bağlıyor. Tahmin edilebilirlik had safhada ama film bunu seyirciye iyi sunmayı başarıyor. Bunların üzerine "ama iyi filmdi" de diyemiyoruz.

  Sanki her sene belli seviyede ne kötü ne de iyi bir korku filmi çekilecek diye bir kural ve şablon varmış bu senenin korku filmi de Lights Out'muş gibi hissettim. Sözün hemen izleyin diye tavsiye etmiyorum. Ama kısa süresinde vaat ettiklerini yapan bir film olduğu içinde film hakkında kötü konuşamıyorum. Özellikle izleyeyim diye aranacak olmasa da izlerken keyif veren bir film.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Şubat, 2017, 01:51:24
Mystic River

(https://c1.staticflickr.com/3/2453/32068802763_7fa866fc9c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0327056/

Filmi oldukça beğendim. En güçlü iki yönü olduğunu düşünüyorum. Bunlar atmosfer ve oyunculuklar. Clint Eastwood, filminde çok etkileyici bir atmosfer kurmayı başarmış. Karakterlerle rahat empati kurduğumuz onların dertlerini, sıkıntılarını, acılarını hissettiğimiz bir film Mystic River. Tabi bunda oyunculukların da çok büyük bir yeri var. Sean Penn, Tim Robbins ve Kevin Bacon üçlüsü harika performanslar göstermişler.

  İlk etapta bakıldığında filmin çok özgün bir hikayesi olduğunu söyleyemeyiz. Üç arkadaş ve onların ilişkileri üzerinden bir cinayet araştırasına tanık oluyoruz. Özgünlükten ziyade filmin bunu seyirciye sunumu çok başarılı. Bunda da elbette yukarıda bahsettiğim atmosfer ve oyunculuklar çok önemli bir yer kaplamış.

  Filmle ilgili eleştirileri okuduğumda bir çok kişinin yer yer senaryo ile ve genelde sonu ile ilgili şikayetleri olduğunu gördüm. Filmin bizi götürdüğü noktanın tahmin edilebilir olduğu doğru. Ama bu filmi benim gözümde kötü hale sokmadı. Son olarak filmde geçen ve beğendiğim şu kısa diyaloğu da aşağı atayım;

  Brendan Harris: I loved her so much. I'm never gonna feel that again. It doesn't happen twice.

  Sean Devine: Doesn't happen once most times.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2017, 15:42:39
Still Alice

(https://c1.staticflickr.com/4/3908/32756303532_513cb62f64_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3316960/

  Benim için Still Alice filmi izlemesi zor bir film oldu. Zira yakın bir dönemde çok yakından Alzheimer hastalığında tanık olmuştum. Zaten geç izleme sebebimde buydu. Film Alzheimer hastalığını hem başkarakteri hem de onun ailesi etrafında son derece güçlü bir şekilde anlatıyor. Bi'de işin genetik tarafı hikayeye dahil olunca aile içinde işler içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Zaten normalde de Alzheimer'ın hastanın ailesi üzerinde de çok büyük yıkıcı etkileri var. Film bunu seyirciye son derece inandırıcı ve güçlü bir şekilde anlatıyor.

  Julianne Moore harika bir performans göstermiş. En iyi kadın oyuncu Oscarını kesinlikle hakkettiğini düşünüyorum. Alec Baldwin, Kristen Stewart  gibi isimlerden oluşan yardımcı kadronunda başarılı performanslar sergilediğini söylemek mümkün. Genel olarak senaryosuyla  etkileyici, çok güçlü performansları olan bir film Still Alice, kaliteli bir aile draması izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2017, 16:00:15
Deepwater Horizon

(https://c1.staticflickr.com/1/548/32067219674_27afa05e01_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1860357/

  Film 2010 yılında gerçekleşen ve 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan tarihin en büyük petrol sızıntılarından birine sebep olan gerçek bir olayı anlatıyor. Öncelikle şunu söylemek lazım filmin en büyük gücü atmosferi. Size o felaketi hissettiriyor. Sizi endişelendiriyor, geriyor hatta felaketin adım adım gelmesi ile korkutuyor. Yalnız benim açımdan bunu sinema dili ile yapamıyor. Ben filmi belgesel izliyormuşçasına bir ruh haliyle izledim. Film son derece gerçekçi ve dramatik dokunuşlardan kaçıyor. Karakterlerini tanıtmıyor. Onlarla empati kurdurtmuyor. Bu da işi sinema filminden çok yüksek bütçeli bir belgesel haline getiriyor.

  Filmi Deepwater Horizon ile ilgili bir film izlemek isteyenlere tavsiye edemem. Ama Deepwater Horizon ile ilgili son derece kaliteli bir belgesel izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 14 Şubat, 2017, 16:06:27
Still Alice'i geçen yıl hocamız izletmişti ünide. Gerçekten etkileyici bir filmdi, ben de tavsiye ediyorum. Yalnız merak ettiğim birşey var; hoca izletene kadar adını hiç duymamıştım filmin. Türkiye'de vizyona girmiş miydi film?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2017, 16:22:39
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 14 Şubat, 2017, 16:06:27
Still Alice'i geçen yıl hocamız izletmişti ünide. Gerçekten etkileyici bir filmdi, ben de tavsiye ediyorum. Yalnız merak ettiğim birşey var; hoca izletene kadar adını hiç duymamıştım filmin. Türkiye'de vizyona girmiş miydi film?

  13 Şubat 2015'te Türkiyede vizyon girmiş. Ama az salonda gösterilmiş. 33 salonda gösterilmiş. 30.000 civarı seyirci izlemiş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Ahmet Oktay - 14 Şubat, 2017, 16:43:34
Alıntı yapılan: dean - 14 Şubat, 2017, 16:22:39
  13 Şubat 2015'te Türkiyede vizyon girmiş. Ama az salonda gösterilmiş. 33 salonda gösterilmiş. 30.000 civarı seyirci izlemiş.

Bu seneki oscar adayı filmlerle aynı durum yani. Millet ilgi göstermiyor mu bu filmlere anlamıyorum ki. Çok saçma bu kadar az salonda gösterime girmesi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2017, 17:01:42
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 14 Şubat, 2017, 16:43:34
Bu seneki oscar adayı filmlerle aynı durum yani. Millet ilgi göstermiyor mu bu filmlere anlamıyorum ki. Çok saçma bu kadar az salonda gösterime girmesi.

  Aynen öyle. Maalesef bu filmlere pek ilgi gösterilmiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Şubat, 2017, 13:09:11
Underworld: Blood Wars

(https://c1.staticflickr.com/3/2329/32159629653_b568d2c4ac_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3717252/

  Underworld serisini kağıt üzerinde severim. Özellikle Len Wiseman'ın çektiği ilk iki film türü içerisinde kaliteli filmlerdi. Üçüncü film ise bir prequeldi. Dördüncü film ile birlikte Kate Beckinsale'in dönüşü aslında seri için birçok yeni fırsat anlamına geliyordu. Lakin Wiseman'ın yokluğu dördüncü filmde çok hissedildi. Hikaye olarak da sıkıntı olunca dördüncü film kötü bir geri dönüş oldu.

  Underworld: Blood Wars ise ne bir ileri adım ne de bir geri adım. Evet dördüncü filmden biraz daha iyi. Ama ilk iki filmin yine çok altında. Undeworld serisinin son filmlerindeki esas sorun filmlerin ruhunu kaybetmiş olması. İlk iki filmdeki atmosfer son iki filmde yerini son derece sığ bir yoruma bıraktı. Sadece aksiyon sahneleri için çekilen bir filme dönüştü. İşin ilginç tarafı son iki filmde görsel efektlerinde kötüleşmesi güzel başlayan seriyi B filmi aksiyonlarına çevirdi.

  Hikaye olarak tükendiğini bas bas bağıran Blood Wars'un ardından 6. film gelir mi şu an belli değil. Ama gelirse artık seriye final yapmayı düşünmeliler bence. Yoksa Underworld komple kötü bir seri olarak anılmaya başlayacak.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Şubat, 2017, 14:51:58
The Accountant

(https://c1.staticflickr.com/3/2013/32593231550_d74aee5019_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2140479/?ref_=nm_flmg_act_6

  Ben Affleck'in 2016 yılında oynadığı filmlere senenin başında bir baksak büyük ihtimalle The Accountant'ı beklenti olarak Batman v Superman: Dawn of Justice, Suicide Squad ve Live by Night'ın altına yazardık. Ama kesinlikle Ben Affleck'in 2016'daki en iyi işi The Accountant.

  Gavin O'Connor'ın yönettiği film Christian Wolff isimli bir matematik dâhisini konu alıyor. Wolff dışardan kendi halinde bir muhasebeci olarak görülse de dünyanın en tehlikeli suç örgütleriyle çalışıyor. Yetkililerin dikkatini çekmeye başladığı zaman low profile kalmak için daha basit iş alıyor. Ama işler beklediğinden çok daha farklı noktalara gidiyor.

  Filmin hikayesini oldukça beğendim. Yüksek tempolu, heyecan verici bir film. Son zamanlarda izlediğim en eli yüzü düzgün gerilim filmlerinden biri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2017, 13:33:03
Hell or High Water

(https://c1.staticflickr.com/3/2536/33055732195_a3053f1fed_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2582782/

  Film bu senenin Oscar adaylarından. En iyi film dahil dört dalda Oscar adaylığı var. Diğer ödül törenlerinde ise çok sayıda adaylık kazandı. Hell or High Water, Texas'daki aile çiftliklerinin üzerindeki ipoteği kaldırmak isteyen iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Boşanmış baba Toby ve eski mahkum Tanner, önlerine gelen bankaları soyup, izlerini kaybettirmeye çalışıyor. Jeff Bridges'in oynadığı yılların eskitemediği kurt şerif Marcus Hamilton ise bu ikilinin peline düşüyor. Bridges'in çok başarılı bir performans sergilediğini ve Oscar'a aday olduğunuda belirtmeden geçmeyelim.

  Filmin Texas ruhunu çok iyi yansıttığını söylemek mümkün. Bazı yönetmenlerin bazı şehirlere aşık olması ve onu yansıtırken şehride bir karakter olarak ele alması gibi (akıllara bu noktada Woody Allen'ı getirtmeye çalıştım.) David Mackenzie'de Texas'ı bir karakter olarak kullanmış filmde. Bazı seyirci yorumları filmi sıkıcı olarak nitelemiş. Seyirciye hangi noktaların sıkıcı geldiğini anlayabiliyorum ama katılamıyorum. Howard kardeşlerin yolculuğunu bir bu kadar daha seyredebilirdim.

  Hell or High Water'ın teknik açıdan da iyi bir film olduğunu söylemek gerek. Özellikle benim penceremden film sinematografik açıdan ön plana çıkıyor. Filmi oldukça beğendim. Üst düzey bir tempo beklemeden, biraz durağan ama iyi oyunculuklarla dolu, kaliteli bir hikaye izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2017, 13:50:56
Batman vs. Robin

(https://c1.staticflickr.com/3/2691/32240216703_885c0b8b67_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4324274/

  Öncelikle Dc animasyon evreninin film evreninden çok daha iyi işlediğini söylemek lazım. Animasyonları daha planlı, programlı devam ediyor. Batman vs. Robin evrenin dördüncü filmi. Bu filmlere ben birazda Damian Wayne özelinde bakıyorum. Zira Damian üzerinden anlatılan ciddi bir hikayede var.

  Animasyon New 52 öneminin ilk Batman hikayesi olan Court of Owls'u da ciddi şekilde konu alıyor. Çizgi roman ile kıyaslandığında kendi içerisinde çizgi romandakinin önüne geçtiği anlarda var, geçemediği anlarda var. Yine de animasyon evrenine güzel bir şekilde uyarlandığını belirtmeliyim. Örnek vermek gerekirse Owls'un Damian'ı kullanması bence çok iyi bir fikirdi.

  Film genel olarak güzel. Yalnız yer yer Damian'ın fazla overpowered yansıtıldığını düşünüyorum. Evet çok yetenekli olabilir. Evet çok güçlü de olabilir. Yanız ne olursa olsun Damian'ın küçük bir çocuk olduğu gerçeğini es geçiyorlar. Üstelik hiçbir özel gücü yokken.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: yunusmeyra - 21 Şubat, 2017, 18:56:34
Alıntı yapılan: dean - 21 Şubat, 2017, 13:50:56
Batman vs. Robin

................................

  Film genel olarak güzel. Yalnız yer yer Damian'ın fazla overpowered yansıtıldığını düşünüyorum. Evet çok yetenekli olabilir. Evet çok güçlü de olabilir. Yanız ne olursa olsun Damian'ın küçük bir çocuk olduğu gerçeğini es geçiyorlar. Üstelik hiçbir özel gücü yokken.

önceki , "babasına nefret dolu oğul" çıkışlı fasiküller ve filmden sonra iş buralara gelmiş demek  :o ancak hem çizgi romanlarda hem de animasyonlarda bir sınıra dikkat etmek gerek diye düşünüyorum; bir karakterin "ruhsal" gerilimleri, "değerler" karmaşası vb yaşaması, bir "gerçeklik" efekti sunup; izleyiciyinin, "aksiyon" sahneleri dışında da,"heyecanlı" ve "gerilimli" kalmasına "fayda" vermelidir... bu sayede, böyle bir "karakterin" ve "yaşadıklarının" sonunun ne olacağı merakını "canlı" tutabilir...batman`in "fiziksel"den çok "duygusal" çaresizliğinin peşine de takabilir izleyiciyi... ama bir "çocuğa" yüklenen "hayali güçlerden" daha çok psikolojik dinamiklere dikkat etmek gerekir diye düşünürüm... çocukluk çağında bir "psikopatlığın" gelişim evresinden bahsedebilsek de, "yetişkin" bir "ruh durumunu  o yaşta, "çocuklara" yüklemek basit bir "ticari hesap" dışında anlamlı olmaz, tabii "içine şeytan kaçtığına!" inanmıyorsanız   ::)
not: çocukların kullanıldığı ve bir "villain" gibi sunulduğu öykülemeler, içinde "yetişkin dünyasının" kötücül yanlarının "deşifresini" taşıyacak bile olsa "bir çocuğa" bu kadar yüklenmemek gerek diye düşünüyorum  ;)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2017, 19:18:05
  Overpowered olarak kastettiğim işin direkt fiziksel kısmı. Psikolojik kısmından bahsetmiyorum. Mesela Deathstroke iki koluna kılıç sokuyor ve Damian'ı duvara mıhlıyor. Damian kılıçları çıkarıp hiçbir şey olmamış gibi dövüşe devam ediyor. Ya da 100 kilonun üzerinde bir adamı alıp duvardan duvara vuruyor. Bu da seyir sırasında biraz rahatsız edebiliyor. Rakibini zekasıyla yenerse anlarım. Ama Deathstroke, Nightwing ve Batman gibi karakterle fiziksel olarak bu derece mücadele etmesi inandırıcı gelmiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: yunusmeyra - 21 Şubat, 2017, 23:07:24
"overpowered" yansıtıldığına şüphe yok... bu "aşırı" durumun, "nerden kaynaklandığı" ve "neye ve nasıl hizmet ettiğinin" açıklanamadığı öykülerde; "okuyan" veya "izleyen"de, "inandırıcılığı" zedelediğine de şüphe yok... zaten "hayal" ve "kurgu" olduğu bilinene "inanmanın" ilk şartı,  "inanmak" için kendini hazırlamış okuyucu veya izleyiciye vaat edilen evrenin "iç tutarlığının olması" değil midir? ancak bir "kurgusal gerçekliğe" inanılmasıyla beraber, "okunması-seyredilmesi" mümkün olan çizgi romanların, animasyon veya filmlerin "keyfi" böyle kaçmaya başlıyor zaten...

bir de bu olağanüstü "fiziksel kapasite" yanında, damian`in "nefreti" oranında bir "zeka"sının olup olmadığı gündeme gelecektir...robin olarak anılan karakterlerin ortak özellikleri sayıldığında(ailelerle yaşanılan "travmatik" anılar ve problemler hepsinde vardır) ve "zeka" konusu işin içine girdiğinde sanırım üzerinde uzlaşılan ("en zeki robin"...) karakter; damian`ın da bir dönem "nefret" ettiği "tim drake" idi ... damian`in, dc evreninde alacağı yollar olduğu bilindiğine göre, sanırım "superboy" tarzı nereden çıktığını anlayamadığımız güçlerine de açıklamalar getirilecek ve "zeka" ile daha fazla dengeleyecekler... eğer, "damian"da diğer "robin"lerin çoğu gibi günü geldiğinde-acı da olsa-"öldürülmek!" ve "yine öldürülmek!" sorununu yaşamayacaksa, dc okuyucusuna, "batman"in oğlu ve "günün birinde tamamen iyilik yapan" bir karakter olmaktan fazlasını sunmayı planlıyorlar demektir (planladılar ve yazdılar mı yoksa)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2017, 23:35:03
Alıntı yapılan: yunusmeyra - 21 Şubat, 2017, 23:07:24
"overpowered" yansıtıldığına şüphe yok... bu "aşırı" durumun, "nerden kaynaklandığı" ve "neye ve nasıl hizmet ettiğinin" açıklanamadığı öykülerde; "okuyan" veya "izleyen"de, "inandırıcılığı" zedelediğine de şüphe yok... zaten "hayal" ve "kurgu" olduğu bilinene "inanmanın" ilk şartı,  "inanmak" için kendini hazırlamış okuyucu veya izleyiciye vaat edilen evrenin "iç tutarlığının olması" değil midir? ancak bir "kurgusal gerçekliğe" inanılmasıyla beraber, "okunması-seyredilmesi" mümkün olan çizgi romanların, animasyon veya filmlerin "keyfi" böyle kaçmaya başlıyor zaten...

  Aynen öyle. Uyarlama bütün karakterler için dediğiniz geçerliyken Damian gibi biraz daha zorlu karakterlerde inandırıcılık daha çok zedeleniyor. Zaten benim Damian eleştirim çizgi romandakine değil. Animasyondaki Damian yorumuna karşı yapılan bir eleştiri. Animasyonlardaki Damian, çizgi romana kıyasla çok yüzeysel bir karakter. Küçüklüğünden beri Ra's Al Ghul tarafından eğitilmiş, martial arts'da çok yetenekli ama devamı fazla yok. Çizgi romanlardaki "adam öldürmenin bin yolunu bilen." Damian değil.. Animasyon filmler kendi içerisinde işlese de çizgi romandaki Damian'ı yansıtmaktan çok uzak.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Şubat, 2017, 19:02:41
Alice Through the Looking Glass

(https://c1.staticflickr.com/1/621/33171548205_3f0b705518_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2567026/

  İlk film Alice in Wonderland, 2010 yılında vizyona girmiş ve 200 milyon dolarlık bütçesine karşı 1.025 milyar dolar kazanmıştı. İkinci filmde kadro korunsada yönetmenlik koltuğu Tim Burton'dan James Bobin'e geçti. Bu değişim filme pek iyi gelmemiş. Zira film 170 milyon bütçeyle çekildi ve 300 milyon dolar kazanabildi.

  Alice Through the Looking Glass filmini önceki filme göre çok beğenmedim. Önceki filmden bağımsız olarak söylemem gerekirse de pek beğenmedim. Öncelikle karakterlerin motivasyon sürecinde sıkıntılar yaşadığını düşünüyorum. Özellikle Alice'in Mad Hatter''ın ailesini kurtarmak için kabul ettiği zaman yolculuğu bence seyirciye geçmiyor. Time karakteri Antagonist olarak sunulsa da Alice'in tehlikeye attığı şeyler düşünülürse Time'ı kötü adam olarak görmek neredeyse imkansız.

  Johnny Deep'e gelirsek son derece yüksek bir hızda düşüşe geçen kariyeri bu filmde de devam etmiş. Oynadığı aynı serinin iki filmi arasında 700 milyon dolarlık bir gişe kaybı yaşanması bir Hollywood yıldızı için son derece kötü bir işaret. Deep açısından sırada kariyerinin en büyük hiti Pirates of Caribbean var. Bakalım kaptan gemisini kurtarabilecek mi ?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Mart, 2017, 23:48:31
Cinderella

(https://c1.staticflickr.com/5/4168/34250074812_828ee22f76_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1661199/

  Filmi tahmin ettiğimin çok üzerinde beğendim. Senaryo son derece derli toplu, oyunculuklar başarılı. Atmosfer yüksek. Aslına bakıldığında Disney'in live-action atımını suya sabuna dokunmadan orijinal animasyonların neredeyse aynısını beyaz perdeye aktarmak üzere kurulu ve ben bunu çok seviyorum. Uyarlamalarda asıl kaynağa sadakate önem veren biri olarak bundan çok memnunum. Cinderella'da bildiğimiz hikayeyi en olması gerektiği haliyle anlatan güzel bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Mart, 2017, 17:11:55
Passengers

(https://c1.staticflickr.com/5/4155/34250095572_ac5a81f0ff_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1355644/

  Passengers ilginç bir film. Öncelikle bilim kurgu filmi olmanın önünde aslen bir romantik film. Yalnız Passengers'ta seyircinin bütün seyir zevkini değiştirecek bir özellik var. Filmin başlarında ciddi bir kırılma anı yaşanıyor. Bu kırılma anı ciddi bir ahlaki seçimle alakalı. Seyirci olarak buna verilen tepki kesinlikle bütün filme bakış açınızı değiştirebilir. Bu kırılma anı beni film izlerken rahatsız etmedi. Çünkü film bize karakterlerini başarılı şekilde tanıtmasını bilen bir film. Bu yüzden alınan kararın doğruluğu yanlışlığının ötesinde inandırıcı bir tarafı var.

  Yukarda bahsettiğim kilit ahlaki kararın ötesinde eli yüzü düzgün, kesinlikle sıkmayan, ilgi çekici bir senaryo var. Az sayıdaki karakter oldukça inandırıcı bir şekilde işlenmiş. Karakterlerle rahatlıkla empati kurulabiliyor. Prodüksiyon dizaynı çok başarılı. Görsel anlatım üst düzey. Oyunculuk açısından bence Chris Pratt son derece öne çıkmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 23 Mart, 2017, 22:31:50
 Hala Beauty and the beast yazısı bekliyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Mart, 2017, 22:45:56
  Beauty and the Beast'i henüz izleyemedim maalesef. Etraftaki sinemalarda bir türlü tr altyazı bulamadım. Her yer Türkçe düblajla dolmuş. Altyazılı seanslar hep çok geç. Bu hafta da Power Rangers var :) Beauty and the Beast ev sinemasına kalacak gibi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Mart, 2017, 19:13:57
The Magnificent Seven

(https://c1.staticflickr.com/5/4160/33567516644_2ee334c05d_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2404435/

  The Magnificent Seven, güzel yazılmış, güzel yönetilmiş ve hepsinden güzel şekilde oynanmış başarılı bir film bence. Ama bir konudan şikayetçi oldum filmi izlerken. O da filmin özgün olarak hiçbir şey sunamaması. Filmin 133 dakikalık bir süresi var ve bu 133 dakikanın her bir dakikasında ben bunu daha önce görmüştüm izlenimi yaratıyor. Film son zamanlarda iyi western film gelmedi. Bu on yılın iyi eli yüzü düzgün western'i bu olsun gibi bir projenin ürünü adeta.

  Yalnız bu yazdıklarım kötü olarak algılanmasın filmi izlerken çok keyif aldım. Denzel Washington, Chris Pratt, Ethan Hawke ve Vincent D'Onofrio gibi oyuncuları izlemek harikaydı. Film bu haliyle de oldukça güzel. Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 24 Mart, 2017, 19:47:33
Ben de filmi çok sevenlerdenim. Ve galiba sevme sebebim tam da dean'ın bahsettiği şey. Evet filmin her sahnesi tanıdık. Herşey iyi bir westernde olması gerektiği gibi. Müzik, aksiyon, karakterler... Lezzetli bir tarifiniz varsa ve o yemeği uzun zamandır yapmadıysanız yenilik katmaya çalışmaya gerek yok bence. Yemeğinizi özleyen birileri var. Onlara sunun o güzel tarifinizi...
NOT; iyi bir westerne öyle açız ki logan'da bir efsanenin (shane- vadiler aslanı) görünmesi, ona gönderme yapılması bile yüreğimi şenlendirdi...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Mayıs, 2017, 16:57:42
Resident Evil: The Final Chapter

(https://c1.staticflickr.com/5/4174/33567532584_4c8d33aae1_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2592614/

  Bir serinin daha sonuna geldik. Resident Evil film serisi uzun süredir hayatımızda olan bir seriydi. 2002 yılında başlayan seri altıncı filmiyle son buldu. Benim ilk üç film ile sorunum yok. Özellikle birinci ve üçüncü filmi izlerken baya keyif almıştım. Lakin dördüncü ve beşinci filmlerle alakalı olumlu şeyler söyleyemem. Beşinci film Resident Evil: Retribution ise en sevmediğim film olmuştu.

  Resident Evil: The Final Chapter, önceki iki film kadar kötü gelmedi gözüme. Daha eli yüzü düzgün bir hikaye anlattığına inanıyorum. Yalnız bu iyi bir hikaye anlattı demek değil. Sadece son iki filme göre daha iyi bir hikaye anlattı o kadar. Onun dışında inanılmaz derecede seyircisiyle dalga geçtiği ve önemsemediği noktalar var. Öncelikle beşinci filmin finalinin vadettiği film bu değil. Üstelik hiç bir açıklama ihtiyacı hissetmeden karakterleri filmden çıkarmışlar. Hiç bir sorunun cevabı yok. Sadece Alice'e ve onun 48 saatlik macerasına odaklanıyor.

  Yönetmen Paul W.S. Anderson keşke ilk filmden sonra seriyi yönetmeye geri dönmeseymiş. Bu filmde aksiyon sahnelerindeki kurgusu çekilecek gibi değildi. Filmin aşırı hızlı ilerlemesi ve yine hiç bir açıklama yapmaması da ayrı bir sorun.


  Resident Evil serisini bi'şekilde seyretmiş olan seyirci dışında kimsenin izleyeceğini zannetmiyorum. Beş filmde izlendiyse bunla elbette final yapılır ama onun dışında hiç bir şey sunmuyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 16 Mayıs, 2017, 23:26:41
Split

(https://farm5.staticflickr.com/4479/37120386313_86a84604c7_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4972582/

  M. Night Shyamalan'ın Hollywood macerası son derece sükseli bir şekilde başlamıştı. The Sixth Sense ve Unbreakable gibi başarılı işlere imza atmıştı. Ardından gelen her film ile kariyeri birer basamak aşağı inmeye başladı. Özellikle The Last Airbender ve After Earth ibretlik filmlerdi.

  Shyamalan, yaptığı son iki filme ilk günlerine dönemesede en azından önceki iki filme göre bence daha aydınlık bir alana çıkmayı başardı. Özellikle Split türü içerisinde eli yüzü düzgün, izlemesi keyifli bir gerilim. Burada yalnız şunu belirtmek lazım. Muhteşem bir başrol oyuncusu seçilmiş. James McAvoy harika bir oyunculuk sergilemiş. Hatta filmin tek kişilik bir McAvoy şovu olduğunu söylesem çokta yanlış bir şey söylememiş olurum.

  Onun dışında X-Men: The New Mutants filmi için Magik rolüne seçilen Anya Taylor-Joy'un da aradan sıyrılmayı başardığını belirtmeliyim. Taylor-Joy'un özellikle X-Men: The New Mutants ve Glass'ın ardından geleciğini parlak olduğunu söylemek mümkün.

SPOILER

  Bu filmin Unbreakable ile aynı evrende geçtiği ve onunla ortaklaşa devam filminin Glass olduğunu hatırlatmak lazım. Film vizyona girene kadar böyle bi'şeyden haberimiz yoktu. Bu taktik devam filmi konseptine de yeni bir soluk getirdi. Açıkçası Glass için son derece heyecanlıyım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Mayıs, 2017, 15:20:47
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No

(https://farm5.staticflickr.com/4453/37758712412_615eba4613_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1790809/

  Filme geçmeden önce serinin öncü filmlerine bakmamız lazım. The Curse of the Black Pearl, vizyona girdiğince büyük bir hite dönüşmüş. Hikayesiyle, macerasıyla, atmosferiyle ve tabi ki karakterleriyle film çok sevilmişti. Aynı anda çekilen Dead Man's Chest ve At World's End ile ilk üçleme sonlanmıştı. 2. ve 3. film ilk filmin büyüsüne sahip olmasa da bence son derece başarılı filmlerdi. Özellikle Davy Jones karakterini çok beğenen biriyim. At World's End filminden sonra gelen ve başta yönetmeni olmak üzere Will Turner ve Elizabeth Swann'u kaybeden On Stranger Tides ise bence serinin en kötü filmi oldu.

  Pirates of the Caribbean filmlerinin hikayesini incelediğimizde görünürde çok ilginç olan bir gerçek çıkıyor ortaya. Bu da Jack Sparrow karakterinin ilk üç filme bakıldığında hikayeye bir yan karakter olarak yerleştiği gerçeği. Filmlerin ana hikaye örgüsünün en önemli kısımlarında özellikle Will ve Elizabeth'i görüyoruz. Jack'siz bir evren var ortada. Jack ise bu evrene giriş yapıyor, şekillendiriyor, değiştiriyor ama baştan tasarlamıyor. On Stranger Tides filminde ise Jack Sparrow'un bütün filmi sırtlamaya çalışıyor. Lakin bu konuda başarılı olamıyor. Çünkü karakterin doğası bu değil.

  Dead Men Tell No Tales'de ise yine eski formüle dönüldüğünü söylemek mümkün. Filmin ana hikayesinin Jack Sparrow'dan ayrı geliştiğini ve yine ilk üçlemede olduğu gibi Jack'in bu hikayeye kendi şahsi hikayesi ile giriş yaptığını söyleyebiliriz. Yeni karakterlerinin bir miras ile gelmeleri ise serinin devamı açısından çok önemli.

  Dead Men Tell No Tales'in ilk üç filmin altında kaldığını düşünüyorum. Lakin bunu kötü anlamda söylemiyoruz. Yine izlemesi çok keyifli, güzel bir macera. On Stranger Tides'in fersah fersah üstünde. Villain olarak bakıldığında Salazar'ı başarılı buldum. Özellikle Salazar ve tayfasının görselliği çok başarılı. Dördüncü filmde ki Blackbeard'ın çok çok üzerinde ama Davy Jones ve Barbossa ile yarışması zor.

  Genel olarak dördüncü filmin ardından serinin toparlandığını düşünürüm. Eski filmlerin havasını almak isteyenler filme gidip keyifle o havayı soluyabilir. Seri açısından bu film ile birlikte birazda olsa umutlarım tazelendi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Mayıs, 2017, 17:43:40
Beauty and the Beast

(https://farm5.staticflickr.com/4477/37758729252_f2f8378a09_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2771200/

  Disney son yıllarda live-action fairy tale filmlerle çok ciddi bir atağa geçti. Klasikleşmiş animasyon filmlerini tek tek live action'a uyarlama sürecindeler. Bu filmlerde en dikkat çeken özellik ise masalların orijinal hallerine neredeyse hiç dokunmamaları. Bunu yaparken de filmlerin özünü bozmadan günümüz şartlarına son derece uygun hale getirmeye özen gösteriyorlar.

  Özellikle geçtiğimiz sene vizyon gire The Jungle Book, bu formülü muazzam derece uygulamış hem eleştirmelerin beğenisi toplamış hem de Disney'e muhteşem bir gişe başarısı getirmişti. Beauty and the Beast içinde aynı formülün izlendiğini söylemek mümkün. Genel hatlarıyla animasyonun birebir aynısını izliyoruz. Ufak tefek değişikliklerin başında filmin vizyona girdiği dönemde gündemi belli bir süre meşgul eden eşcinsel karakter olayı var. Hatta bazı ülkelerde vizyon girmesi bile problem olmuştu filmin. Filmi izleyince bu eleştirilerin ne kadar saçma olduğunu gördüm. Filmde kullanıldığı kadar bazı küçük imalardan bile rahatsız olmak gerçekten çok garip.

  Bir yönetmen olarak Bill Condon'ın çok başarılı bir iş çıkardığını söylemek mümkün. Filmin görsel estetiği çok üst düzeyde. Onun dışında sinematografi, sanat yönetimi, makyaj ve görsel efekt gibi teknik dalları kusursuza yakın. Sadece Beast'in bazı sahnelerinde cgi daha etkili kullanılabilirmiş diye düşündüm o kadar.

  Oyuncularda rollerinin hakkını sonuna kadar vermiş. Başta Emma Watson olmak üzere, Luke Evans, Josh Gad ve Kevin Kline gibi live action kadro son derece başarılı. İnsan haliyle Dan Stevens kafamda bazı soru işaretleri oluştursa da Beast olarak muazzam. Sözün özü son derece başarılı bir uyarlama var karşımızda. Kesinlikle kaçırılmayacak bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Mayıs, 2017, 22:36:56
Free State of Jones

(https://farm5.staticflickr.com/4495/37080972944_2c70fc3faa_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1124037/

  Filmin kağıt üzerine çok çok ilginç bir konusu var. Gerçek bir hikayeden uyarlanan film Newton Knight isimli bir kişinin etrafında şekilleniyor. Knight, Corinth Kuşatmasının ardından çiftçiler, köleler ve firariler ile birlikte Jones County isimli bir devlet kuruyor ve Mississippi'den ayrılmaya çalışıyor. Tabi ki bu süreçte, başta kölelik olmak üzere sosyal adaletsizliklerle mücadele etmesi gerekiyor.

  Filmin oyuncu kadrosu Matthew McConaughey, Mahershala Ali, Gugu Mbatha-Raw ve Keri Russell gibi isimlerden oluşuyor. Yönetmen koltuğunda ise Gary Ross var. Yalnız filmin elindeki bu ilginç konuyu ve iyi oyuncuları biraraya doğru şekilde getirememe gibi bir problemi var. Filmin senaryosu inanılmaz derecede zayıf. Kurgu açısından da bir felaket ile karşı karşıyayız. Filmi izlerken bu hikaye ve kadroya yazık olmuş demekten kendimi alamadım.

  Film gişede de çok kötü bir sonuç çıkardı. Film battı. Gary Ross gibi tecrübeli bir yönetmenin bu filmde bu derece hataya yuvarlanacağını tahmin etmezdim. Her şeye rağmen, gerçekten filmin konusu son derece ilginç olduğu ve Matthew McConaughey ile Mahershala Ali ikilisinin bu senaryonun hakkettiğinin çok üzerinde performanslar sergilediği için belki bir şans verilebilir. Yalnız 140 dakikalık uzun süresini de hesaba katmak lazım. Keşke daha iyi yazılmış bir film olsaydı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 31 Mayıs, 2017, 00:19:11
 D smart platformunda geçtiğimiz yıl boyunca tanıtımları dönerken benim de heyecanla beklediğim bir film olmuştu fre state of jones... Ve evet aynen dean'ın bahsettiği gibi dağ fare doğurdu. Öncesinde hiç bir ön beklentiye girmeden izleseydim herhalde daha çok severdim. Ama çok sevdiğim bir konuda çok usta oyuncularına rağmen zayıf bir senaryonun elinde heba olmuş bir film var karşımızda
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Mayıs, 2017, 14:05:22
Dracula

(https://farm5.staticflickr.com/4470/37532237470_0d3a8c2631_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0021814/

  Bilindiği üzere yeni Mumya filminin vizyona girmesine 10 gün gibi kısa bir süre kaldı. Mumya filmi Dark Universe'e kapı açacak olan film. Bende birazda bunun etkisiyle uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü fırsat bulamadığı eski Universal korku filmlerini izlemeye başladım. Tabi bunun içinde ilk durağım 1931 yapımı Dracula filmi oldu.

  1931'de ki Dracula filminden önce aslında yine bir Dracula filmi olan Nosferatu filmi de var. Alman yapımı Nosferatu'da bir Dracula uyarlaması. Ama Bram Stoker'ın ailesinin izni alınmadan yapılmış ve son derece serbest uyarlanmış bir film. Universal'ın Dracula'sı ise yapım hakları alınarak uyarlandı.

  Nosferatu demişken o dönemin alman dışavurumcu sinemasının korku türüne yaptığı etkilere de bahsetmek lazım. Dönemin korku filmleri korku sinemasını şekillendirmesi açısından çok önemli. Başta Nosferatu olmak üzere Dr. Caligari'nin Muayenehanesi, Faust gibi çok değerli filmler var.

  Dracula'ya geri dönersek filmin biraz sancılı bir yapım süreci geçirdiğini görüyoruz. Ekonomik krizini hemen ardından gelen film özellikle bütçe açısından biraz sorun yaşamış. Kitap ile film arasında ciddi farklılıklar var. Bu farklılıkların sebebi ekonomik yetersizlikmiş. Kitaptaki büyük setleri o dönemi Universal'ı sinema perdesine getirememiş. Yine de bu uyarlamanın hikayeye farklı bir tat kattığını söylemek durumundayız. Zaten karşımızda 30'lı yıllar korku filmi furyasını başlatan film var. Bela Lugosi suretinde tarihin en akılda kalıcı Dracula portresi var

  Hazır buradayken 1992 yapımı Bram Stoker's Dracula'yı da anmadan gitmemek lazım. Francis Ford Coppola'nın uyarlaması benim Dracula namına izlediğim en etkileyici filmlerden biriydi. Aşk hikayelerini seven bir insan olarak filmdeki romantizm ve korku unsurlarını çok beğenmiştim. Özellikle yaratılan atmosfer çok başarılıydı. Gary Oldman'da Dracula rolünde son derece etkileyici bir performans ortaya koymuştu.

 

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Mayıs, 2017, 17:35:20
Frankenstein

(https://farm5.staticflickr.com/4443/23937565998_4e2cb37c3e_z.jpg)

  Dracula'nın ardından yine aynı yıl çıkmış bir diğer efsaneye yani Frankenstein'a geçiş yaptım. Frankenstein'da Dracula gibi bir edebiyat uyarlaması. Aynı Dracula'da olduğu gibi kitaba göre değiştirilmiş, yorumlanmış ve yeniden tasarlanmış bir çok öğe var. Yalnız bu konuda şunu belirtmem lazım ki. Bu filmlerin kitapları uyarlama konusunda hikaye ve alt metin açısından bazı problemleri var. Kitaplardaki hikaye derinliğinden ve alt metinlerden çok uzaklar. Aslında seksen yıl ileriden bakıp böyle bir eleştiri yapmak en hafif tabirle haksızlık olur. O yüzden bunu bir eleştiri değil de çıkarım olarak almakta fayda var.

  Yukarıda yazdıklarıma ek olarak bu filmlerin sürelerinin 70 dakika civarı olması istense bile hikaye derinliğinin ortaya çıkmasını engelleyen bir öğe. 70 dakika gerçekten çok düşük bir süre. Keşke bu filmlerin döneminde daha uzun bir şekilde çekilme imkanları olsaydı. Şunu da belirtmek lazım. Her film kendi döneminin şartlarında değerlendirilir. Ben de bu filmi 30'lı yıllarda sinemada izlemiş bir insan olsaydım eminim ki filmi gördükten sonra sinema çıkışı "alt metin nerede" tipi bir yorum yapmazdım. Çünkü o sırada hayatımda ilk kez gördüğüm bir şeyin etkileyiciliğinin pençesinde olurdum. O yüzden tekrar etmekte fayda var ki yazdığım kötü eleştiri olarak algılanmasın sadece bir çıkarım olarak algılansın.

  Filmin kendisine dönersek yine oldukça başarılı bir şekilde çekilmiş bir film var karşımızda. Filmin yapım süreci bir çok yönden olduğu gibi Dracula ile benzerlikler taşıyor. Frankenstein'ın sinemadan önce bir de Broadway oyunu var. Yanılmıyorsam o oyundan sonra Universal, hakları alıp filmi çekmeye girişiyor.

  Yine Dracula ile benzer olarak Frankenstein'ın da 90'lı yıllarda bir remake'i var. Mary Shelley's Frankenstein ismini taşıyan filme yaratığı Robert De Niro, Victor Frankenstein'ı ise aynı zamanda filmin yönetmeni olan Kenneth Branagh canlandırmıştı. Ben o filmi seyretmedim. Universal canavar filmlerini izleme sürecim bitince muhtemelen onu da en kısa zamanda izleyeceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Haziran, 2017, 17:11:06
The Mummy

(https://farm5.staticflickr.com/4487/37741361076_e75b13cd8a_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0023245/

  Canavarlar içerisinde sıra The Mummy'e geldi. Zaten bunu dört gözle bekliyordum. Bu konseptteki en beğendim karakter hep mumya olmuştur. Bunun muhtemel sebebi 1999 ve 2001'de ki The Mummy ve The Mummy Returns filmleri. O filmler benim tam çocukluk dönemime denk geliyor. Aynı zamanda bu tip hikayeler ile ilk karşılaşmalarım. Bu iki filmi kaçar kere seyrettiğimi bilmiyorum bile. Hatta Blu-ray arşivi yapmaya karar verdiğimde ilk The Mummy üçlemesini almıştım.

  Orijinal film Dracula ve Frankenstein'ın bir yıl ardından vizyona giriyor. Filmin başrolünde Frankenstein'a da hayat veren Boris Karloff'u görüyoruz. 1999 yılındaki filmin karakterler ve motivasyon açısından 1932 yılından bu derece esinlenmiş olması çok hoşuma gitti. Karşımızda Imhotep ve Anck Su Namun var. Yine Imhotep günümüzdeki bir bedende Anck Su Namun'u hayata getirmeye çalışıyor.

  Filmin dönemin şartlarının çok üzerinde olduğunu belirtmek lazım. Hikaye açısından Dracula ve Franlenstein'dan daha iyi bir iş çıkarılmış olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemin sebeplerinden bir tanesi The Mummy'nin spesifik bir eserden uyarlanmaması ve de tabi benim ekranda mumya görmekten çok keyif almam.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Haziran, 2017, 03:35:22
The Invisible Man

(https://farm5.staticflickr.com/4473/37789980661_0549868d3c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0024184/

  Klasik Universal Canavar filmlerinde dördüncü olarak The Invisible Man tek kelime ile harikulade bir film. Döneminin ötesinde bir zeka ile çekildiği ortada. Elbette uyarlandığı eserin çok kaliteli olduğunu kabul etmenin yanında filminde hakkını vermek gerekiyor. Çeşitli yerleri değiştirilse de ana hatlarıyla kitaba yakın uyarlanan hikaye son derece başarılı. Dr. Griffin'in Kazandığı bu özelliğin kendisine nasıl bir lanet olarak döndüğünü çok güzel anlatmış. Hikaye Dr. Griffin'in deliliğini seyircine başarılı bir şekilde hissettiriyor.

  Görsel olarak baktığımızda yine karşımızda dönemi itibari ile ağızları açıkta bırakacak bir işçilik var. The Invisible Man'in hem görünmez hem de görünen hali çok çok başarılı. Bir saniye bile inandırıcılığını kaybetmemiş. Diğer teknik alanlarda da film göz kamaştırıcı. Filmin açılış sahnesi son derece stilize ve etkileyici.

  Film Dracula, Frankenstein ya da The Mummy gibi direktman korku filmi olarak çekilmemiş. Bilim kurgu nitelikleri kendisini çokça hissettirmekte. Önceki üç filme oranla hatırı sayılır bir mizahi havada var. Yalnız bu mizahi hava Dr. Griffin karakterinin deliliği ile paralel bir seyir izlediği için kesinlikle rahatsız etmiyor. Aksine filmin kurduğu çatıyı daha da güçlendirip, karakterine üç boyutlu bir hava kazandırıyor.

  Dark Universe'te Dr. Griffin, Johnny Depp tarafından canlandırılacak. Bunun bilinciyle bakıldığı zaman filmin ardından Johnny Depp'in harika bir Invisible Man olacağını görmek bence mümkün. Depp'in Dr. Griffin'in sınırdaki psikolojisini kendi tarzıyla yorumlayıp başarılı bir işe imza atacağına ciddi şekilde ikna oldum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 03 Haziran, 2017, 20:06:06
The Ring Two

(https://farm5.staticflickr.com/4456/37531775290_2fd7c7cb85_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0377109/

  İkinci filmden önce ilk filmden biraz bahsetmek lazım. The Ring rahatlıkla kendisini türevlerinden ayran bir film. Bunun en büyük sebebi ise görselleriyle değil insanı hikayesi ile korkutması. Film baştan sonra baş karakter ile bütünleşmemizi ve macerayı onunla beraber yaşamamızı sağlıyor. Onun ile kaseti seyrediyoruz. Onun ile telefonumuz çalıyor. Onun ile Samara gizeminin içine giriyoruz ve zaman geldiğinde saat dolduğunda filmdeki her kurban gibi bizim içinde Samara geliyor.

  İlk film bunu en doğru atmosferde, en doğru hikaye ile en şekilde bize veriyor. Yalnız burada neredeyse her korku filmi serisinin başına gelen problem Ring serisinin de başına geliyor. İlk filmin ardından hikaye başındaki orijinalliğini kaybediyor. Artık bir kere gördüğümüz şeyden korkmamaya başlıyoruz. Zaten korkmamamızın sebebi zaten onu görmüş olmamız. Gördüğümüz zaman işin sihri kaçıyor. Hele bi'de daha önce ondan kurtulduysak.

  Korku filmlerinde aslında slasher filmler daha şanslı. Seyirci zaten kan, kopan uzuvlara, işkenceye geliyor. Ama Ring tipi bir seride devam eden filmlerde ciddi bir konsept değişikliği yapılmazsa ilk filmin altında kalmak kaçınılmaz hale geliyor. Bu konuda The Ring Two'nun aslında kağıt üzerinde bir şansı vardı. Zira orijinal japon filmin yani Ringu'nun yönetmeni Hideo Nakata The Ring Two'nun başındaki isim. Çok farklı ve orijinal elementler katabilirdi. Ama rahatlıkla ilk filmin yönetmeni Gore Verbinski'nin Nakata'yı Nakata'nın oyununda, onun kurallarında yendiğini söylemek mümkün. The Ring Two, maalesef ilk filmin çok çok gerisinde. İlk filmin çok zayıf bir taklidi gibi kalıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Haziran, 2017, 16:46:07
Rings

(https://farm5.staticflickr.com/4449/37080819244_1838ed0488_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0498381/

  Serinin genel gidişatı ile ilgili ilk filmden sonraki şikayetimi önceki filmin eleştirisinde yapmıştım aslında. Tekrar aynı şeylere söylemeye gerek yok. Üçüncü film artık serinin dip noktasını oluşturuyor. Bu saatten sonra gelen filmler seriyi her sene çekilme kapasitesi olan Saw, Final Destination tipi slasher filmleri haline getirecektir.

Rings'te hikayenin doğasını artık tamamen terk ediyoruz. Kasetle oradan buraya atlayan lanet artık avi, mov, mp4 ne var ne yok yayılıyor. Modernleşme hikayenin tonajına pek yakışmamış. Film korku filmi unsurlarını tamamen kaybetmiş vaziyette. Aslına bakılırsa bir ya da iki tane seri için yeni sayılan fikri var. Ama bu fikirler uygulama kağıt üzerindeki kadar ilgi çekici değil. Yönetmen F. Javier Gutiérrez'in atmosfer kurma anlamında önceki filmlerin çok gerisinde olduğunu kabul etmek lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Haziran, 2017, 17:16:06
Bride of Frankenstein

(https://farm5.staticflickr.com/4468/37741732176_c8de29023b_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0026138/

  Canavar filmlerine Frankenstein serisinin ikinci filmi Bride of Frankenstein ile devam ettim. İkinci filmi ilk filmden daha fazla sevdim. Özellikle ikinci filmi teknik açında ilkinin çok üzerinde hatta ilkinin dışındaki dönemindeki bir çok filmin üzerinde. Hikaye yine oldukça güzel aktarılmış filme. Bu sefer canavarı daha insansı görüyoruz. Daha duygusal bir yapısı var. İçki ve sigara içen bir canavar artık. Dr. Pretorius karakteri de filme renk katmış. Frankenstein ve Dr. Pretorius arasındaki ilişki filmin belkemiğini oluşturuyor ve bunu çok başarılı bir şekilde yapıyor.

  Filme ismini veren Bride ise harika olmuş. Ama onu az görebilmek beni biraz üzdü. Filmin genel hikaye çatısı ve Bride'ın bu hikayeye hizmeti düşünülürse aslında görevini başarıyla yapan bir karakter.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Haziran, 2017, 12:51:03
Jack Reacher: Never Go Back

(https://farm5.staticflickr.com/4508/37790314551_ba2bd78bba_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3393786/

  Jack Reacher, 2012 yılında vizyona girdiğinde Tom Cruise'un en iyi aksiyon filmlerinden biri değildi belki. Ama kendi içerisinde tutarlı bir hikayesi, Christopher McQuarrie yönetiminde eli yüzü düzgün bir işçiliği vardı. 60 milyon dolarlık bütçesine 218 milyon dolarlık bir gişe elde etmişti. Never Go Back'de ise en büyük değişim yönetmen koltuğunda yaşanıyor. Tom Cruise'un etrafındaki yardımcı oyuncu kadrosunun da değiştiği filmde yönetmen koltuğunda Edward Zwick oturuyor.

  Bazı aksiyon filmleri var ki, her ne kadar hikaye açısından özgün olmasa da atmosferi, temposu, görsel yönetimi, stilize sahneleri ve yeni şeyler denemekten korkmayan yönetmenleriyle türevlerinin arasından sıyrılıyor. (Taken'ın ilk filmi ya da John Wick filmleri ilk aklıma gelenler.) Never Go Back ise klişe hikayesini sonuna kadar yeni hiçbir şey denemeden götürmeden ısrarla sürdürüyor. Zwick gibi tecrübeli bir yönetmenin bu kadar vasat bir yönetmenlik çıkaracağını düşünmezdim.

  Hikaye açısından sınıfta kaldıktan sonra film en azından aksiyon sahnelerinde bi'şeyler yapıyor mu diye baktığımızda ise aksiyonun hikayeden bile kötü olduğunu görüyoruz. Ben uzun zamandır bu kadar ruhsuz, bu derece enerjisiz aksiyon sahneleri görmemiştim. Burada yine yönetmen Zwick'e fatura kesiliyor. Zira bu sahnelerde olabilecek en basit haliyle, en oldu bitti haliyle çekilmiş.

  Filmin başrolünde Tom Cruise'un oynaması dışında hiçbir özelliği yok. O yüzden tavsiye etmiyorum. Ben Tom Cruise yüzünden geldim mesela. Benim gibi extra bi' Tom Cruise sevginiz yoksa kesinlikle izlemeyin derim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Haziran, 2017, 15:59:34
xXx

(https://farm5.staticflickr.com/4480/37758622992_44a50221a7_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt00295701/

  xXx filmlerini daha önce hiç izlememiştim. The Fast and the Furious'un ardından 2002 yılında vizyona giren film yine Rob Cohen'in elinden çıkma. Bu iki film Vin Diesel'i aksiyon yıldızına çevirmişti. xXx, The Fast and the Furious'a kıyasla biraz daha beyni yana bırak aksiyona bak kıvamında. Keyifli aksiyon sahnelerine sahip. Ama onun dışında pek bi'şey vermiyor. Jack Reacher: Never Go Back'in aksine aksiyon olarak daha göz alıcı bir film. Zaten tamamen aksiyon vadeden bir film olduğu içinde insanı rahatsız etmiyor.

  Filmin yer yer ciddi şekilde James Bond'a öykündüğünü söylemek mümkün. Yalnız ben bu kısmı beğenmedim. Filmin doğasıyla son derece uyumsuz bir kontrast yaratmış. Extreme sporlarla uğraşıp, fanila üzerine kürtlü mont giyen apaçi kılıklı bir karaktere James Bond havası vermek bence çok yanlış olmuş. Zaten yaratılan karakter bu filme oturmuş. Böyle bir macera bence aranmamalıydı. Aynı şey filmin final sekansları içinde geçerliydi. Villian ve final kısımları tam bir James Bond öykünmesi.

  Aslında filmi döneminde seyretmek lazımmış. The Fast and the Furious'un da gazıyla herhalde 2002'de seyretsem daha fazla keyif alırdım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Haziran, 2017, 19:10:24
Big Trouble in Little China

(https://farm5.staticflickr.com/4461/37120321863_f2cbbb9c6f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0090728/

  Küçükken nedense hiç denk gelipte izleyememiştim. Halbuki 80'li yılların aksiyon filmlerine küçüklüğümde televizyonda hep denk gelirdim. Ciddi bir çoğunluğunu da o dönem izlemiştim. Big Trouble in Little China, tam bir 80'li yıllar aksiyon/fantastik/macera filmi. Belki de yapılmış en kaliteli B filmlerinden biri. Son zamanlardaki film eleştirilerimde diyorum ya cesaret, farklı bir şey ortaya koyma diye. İşte Big Trouble in Little China'da bundan bolca var.

  John Carpenter, bu filmle en farklı işlerinden birine imza atmış. Ortaya tam bir aksiyon fırtınası çıkarmış. Film aşırı derecede eğlenceli. Ortaya inanılmaz absürtlükte sahneler çıksa da kendi içerisinde tutarlı ve seyircisinin zekasıyla alay etmeyen bir film çıkmış. Kurt Russell yıldız karizmasıyla filmin büyük bir yükünü sırtlıyor.  and the City'den tanıdığımız Kim Cattrall'ı da bu filmde görmek çok güzeldi.

  Genel olarak baktığımızda amacı dahilinde çok başarılı bir film Big Trouble in Little China. Günümüz türevi filmleriyle karşılaştırılmayacak seviyede. Dwayne Johnson'ın başrolünde olacağı bir remake'i yapılacak filmin ama aynı formülle bu filmin 80'li yıllar zihniyeti dışına işlemesi bence imkansız. Çokça değişiklik yapacaklardır diye düşünüyorum. O da ne kadar Big Trouble in Little China olacak onu da zaman gösterecek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: gamlıbaykuş - 07 Haziran, 2017, 21:21:06
80'ler ve 90'ların yeri ayrıdır ben de. Bu filmi defalarca izledim ve her seferinde de keyif aldığımı söyleyebilirim. Yeniden çekilecek olması da güzel bir haber oldu. İnşallah hakkını verirler.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2017, 12:30:31
Alien: Covenant

(https://farm5.staticflickr.com/4509/23937409448_d919057b5c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2316204/

  Başta Imdb olmak üzere Rotten Tomatoes ve Metascore tipi puanlamaları önemsemediğimi bir çok kez söylemiştim. Bu sistemlerin sağlıklı sonuç verdiğine hiç inanmadım. Genel olarak bu sistemlerin stüdyolara ve seyircilere yarardan çok zararının olduğuna inanıyorum. Alien: Covenant filmi benim bu görüşümü yine kendi penceremden bir daha bana ispat etti. Bu sitelere baktığımız zaman filmin durumunun orta halli olduğunu görüyoruz. Ben filmin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Genel olarak düşük puanlar almasının sebebini ancak beklenti ile açıklayabiliriz.

  Beklenti konusuna girmeden önce aradan çıkartmamız gereken bir gerçek var. 38 yılın ardından Xenomorph artık kimseyi korkutmuyor. Ridley Scott'ta bunun farkında ve bunun için Alien: Covenant ile seriye daha farklı bir yön veriyor. Ama beklenti uzayda geçen bir korku filmi olursa ve seyirci Xenomorph karşısında hayatta kalmaya çalışan mürettebat görmek istiyorsa bu film tam olarak o istekleri karşılayamayabilir. Filmin derdi bambaşka. Film Xenomorph ırkının köklerine iniyor. Onların nasıl oluştuğunu, nasıl mükemmele vardıklarını son derece güçlü bir hikaye ve alt metinle anlatıyor.

  Ben her zaman Alien filmlerinin mitolojisini çok ilginç bulmuşumdur. O yüzden aksiyon ve korkunun ötesinde hikayenin yapısına inen filmleri hep sevdim. Prometheus filmini de çok beğenmiştim. Covenant, Prometheus'un tam bir devam filmi değil. Evet onun ardından geçiyor. Bir çok hikaye elementi alıyor. Ama onun devam filmi görevini görmüyor. Daha farklı kapılar açıyor. Prometheus'un ardından doğan bazı sorular cevaplansa da bir kısım seyircinin neden tatmin olmadığını anlayabiliyorum. Yalnız Covenant'ın ardından 2 film daha gelecek. Rahatlıkla kafalardaki sorular cevaplanacaktır diye düşünüyorum.

  Filmin asıl yıldızının Michael Fassbender olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Fragmanlara baktığımızda Katherine Waterston'ın canlandırdığı Daniels karakterinin Ripley gibi bir karakter olduğu ve filmi domine edebileceğini düşünmüştük. Daniels ne kadar güçlü bir portre çizse de bir Ripley olmaktan çok uzak. Scott burada da çok başarılı bir karar veriyor ve Ripley yaratmamaya çalışıyor.

  Alien: Covenant, 1979 ve 1986 filmlerini özleyenleri belki fazla tatmin etmeyebilir. Lakin Prometheus ile başlayan daha az korku daha fazla felsefe seyircisini kesinlikle tatmin edecektir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2017, 12:56:07
The Great Wall

(https://farm5.staticflickr.com/4486/23937419458_8f14f7d0ee_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2034800/

  The Great Wall için yapabileceğim en olumlu yorum filmin vasat olması yorumu olur. Özellikle senaryosu filmin kötü. Kötü derken tamamen klişe. Bu derece klişe olmasında elbette kötü yorumunu getiriyor. Film, Çin Seddinin inşasının mistik sebeplerine inip, her 60 yılda bir saldırıya geçen Tao Tei'lere karşı verilen savunma savaşlarını anlatıyor. Tabi ki filmin başında batılı karakterimiz gelip onları kurtaracak olaylar dizisini başlatıyor.

  Film normal şartlar altında eğlenceli. 1 saat 43 dakikalık tam olması gereken bir süreye sahip. Bu süreçte sıkmıyor. Ama bittikten sonrada size hiçbir şey sünmüyor. Zaten böyle bir derdi olmadığını da filmin izlerken rahatça anlıyorsunuz. Benim kafama takılan nokta Tao Tei'lerin tasarım olarak vasat olsa da kabul edilebilir olmasına rağmen görsel efektlerin kötü olması oldu. Tao Tei'ler özellikle insanlarla temasa geçerken görsel efekt anlamında son derece kötü bir görsellik sunuyor. Bu da filmin genel kostüm ve set tasarımlarını çokça gölgeliyor. 

  Film öyle bir noktada ki başrolünde Matt Damon olmasa herhalde kesinlikle dikkat çekmezdi. Matt Damon'ın filmi gişe olarak kurtardığı söylemek mümkün. America'da iyi bir gişe yapmasa da Dünya genelinde fena bir iş çıkarmadı film.

  Sözün özü karşımızda iyi bir film yok. Ama sadece keyifli vakit geçirmek için izlenebilir bir film var o kadar.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2017, 19:12:32
The Wolf Man

(https://farm5.staticflickr.com/4477/23937447228_c2178dac7d.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0034398/

  The Wolf Man izlediğim Universal Monster filmleri içerisinde en beğendiklerimden biri oldu. Bu filmden önce aslında Universal'ın çektiği bir başka Kurt Adam filmi de var Werewolf of London isminde. Belki ona da sonra geri dönüş yaparım. Kurt Adamın makyajını ve özel efektlerini dönemi itibari ile çok başarılı buldum. Seyirciyi kendisine çeken, kaliteli bir hikayesi var. Özellikle Kurt Adam, Larry Talbot karakter olarak çok başarılı resmedilmiş. Dracula ile özdeşleşen Bela Lugosi'nin de filmde yer aldığını söylemeden geçmeyelim.

  2010 yılında Universal bu filminde remake'ini yapmıştı. Filmde Benicio del Toro ve Anthony Hopkins isimler yer almıştı ama o film bütçesinin altında bir gişe elde etmişti. Son yıllarda bu karakterlerin remake yapımları ile alakalı bir çok sorun yaşıyor Universal. Bu konuya daha derin girmek lazım. Ona The Mummy'nin yeni versiyonunu izledikten sonra The Mummy hakkında yazarken ya da direktman Dark Universe başlığında gireceğim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Haziran, 2017, 23:06:56
10 Cloverfield Lane

(https://farm5.staticflickr.com/4464/37741805896_c1fc5bd29d_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1179933/

  10 Cloverfield Lane, yeni nesil devam filmlerine güzel bir örnek. Aynı zamanda elbette shared universe olarak da değerlendirmemiz gerekiyor. İlk film Cloverfield, 2008 yılında vizyona girmişti. O dönemden beri devam filmi dedikoduları dönmüştü ama bir devam filmi çekilmemişti. Shared Universe'ün moda olmasının ardından bence girebilecekleri en iyi yola girdiler. Film Cloverfield evreninde geçen ama bambaşka hikaye anlatan bir film.

  Film Mary Elizabeth Winstead'in canlandırdığı Michelle karakterinin John Goodman tarafından canlandırılan Howard tarafından kaçırılması ile başlıyor. Sözde Howard, Michelle'i kaçırmıyor. Onu kurtarıyor. Zira dışarıda bir felaket yaşanmış. Dışarıdaki herkes ölmüş ya da ölecek. Film belli bir süre gerçekten dışarıda bir felaketin yaşandığı ya da yaşanmadığı ikileminde devam ediyor. Filmin belki de en güzel kısımlarını bu bölümler oluşturuyor.

  Film kendisini Cloverfield evreninin içinde hissetmeye başladığında ise ayrı bir güzelliğe sahip oluyor. Film türler arasında son derece organik şekilde gidip geliyor. Yine de bu filmin Cloverfield ile bağlantılı olduğunu bilmeyen biri izlese bilim kurguya geçiş sırasında şaşırabilir.

  Genel olarak üç oyuncu etrafında film dönüyor. John Goodman oyunculuğu ile çok ön plana çıkmış. Goodman'ı böyle bir rolde pek seyretmemiştik. Harika bir oyunculuk sergilemiş. Filmi beğendim. Son zamanlarda çıkan ve yine shared universe dönüşen Split kadar cesur olamasa da konusu ve gideceği yolu itibariyle son derece başarılı bir film olmuş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Haziran, 2017, 01:20:30
  Ridley Scott, 2 tane daha Alien filmi çekmek istediğini söyledi. O iki film ile birlikte hikayenin 1979'da ki Alien filmine bağlanması bekleniyor. Bunlar dışında da projeler var. Ama Alien: Covenant biraz az gişe yaptı. Stüdyonun biraz keyfini kaçırdı bu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Haziran, 2017, 02:07:47
John Wick: Chapter 2

(https://c1.staticflickr.com/5/4287/35111908250_e3c38a7a44_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4425200/

  İkinci filmi çok net bir şekilde ilk filmden daha fazla sevdim. Chapter 2, bütün ikinci filmleri yapması gereken yazılı olmayan bir kuralı, temelde yapısı itibariyle dar olması gereken bir alanda muhteşem bir şekilde başarıyor. Yani hikayeyi bir evren halin getiriyor. Yazılı olmayan kuraldan kastım başarılı üçlemelerde genelde şöyle bir çember görünür; ilk film devasa bir evrendeki kahramanımızın daha ufak çaplı yolculuğu, ikinci filmde hikayeyi evrenselleştirerek ana karakterin dışında da hikayenin var olabileceği, üçüncü filmde de bu büyük evrendeki ana karakterimizi ilk filmdeki elementlerle büyük dünyayı değiştirme mücadelesi. Muhtemelen bunu iyi şekilde başaran film serilerinden bir tanesinin Star Wars olduğunu söylemek mümkün. The Dark Knight üçlemesi de bu formüle uygun.

  Chapter 2, John Wick'in etrafındaki Dünyayı daha fazla şekillendiriyor. Çeşitli karakterler ve organizasyonlarla bir John Wick Dünyası oluşturuyor. Bunu yaparken de ilk filmdeki gibi son derece stilize, şık aksiyonu bir saniye bile elden bırakmıyor. John Wick filmlerinin aksiyon ve çatışma sahneleri muazzam. Yıllardır milyon tane çatışma sahnesi izledik. Bunların içerisinde yine muhteşem olan sahneler gördük. John Wick rahatlıkla çatışma sahneleri ile bunların arasında bir çok sırada yer bulabilir.

  Aksiyonun seviyesinin dışında Keanu Reeves'in de bu rolde çok iyi bir iş çıkardığını söylemek gerek. Reeves, John Wick rolünü çok iyi bir şekilde giyebiliyor. Filmin kendisini izlerken aldığımız keyfin yanında, John Wick rolünde Keanu Reeves'i izlemekte çok büyük bir keyif.

  İlk filmi izleyenler zaten kaçırmayacaktır. İki filmi ortak olarak değerlendirmek gerekirse ikinci film ile birlikte seri üzerine koyarak devam etmiş. Aksiyon sinemasından hoşlanan seyircinin bu filmlere kayıtsız kalmaması lazım. John Wick: Chapter 2'yu elbette tavsiye diyorum. Ve tabi ki izlemeyen için ilk filmi de.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Haziran, 2017, 02:32:07
Tomorrowland

(https://c1.staticflickr.com/5/4261/35498418295_ff5ed19189_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1964418/

  Peşinen Tomorrowland'i pek sevmediğimi söyleyeyim. Filmin tek güzel yanı muhtemelen Tomorrowland'in tasarımı. Özellikle filmin ilk dakikalarında filmin görsel tasarımından keyif almak mümkün. Ama ardından son derece yavan bir hikaye başlıyor. Filmin ne olmak istediği ile alakalı bazı ciddi problemleri var. Aslında ciddi bir konuyu ele alıyor. Ama aynı zamanda bir çocuk filmi olmaya çalışıyor. İkisi birleştiği zamanda ikisi de inandırıcılıktan uzak bir hal alıyor.

  Filmde Dünya'nın yok olması gündemde. Buna savaşlar, açlık, hava kirliliği gibi günümüz sorunları neden oluyor. Yalnız bu felaketin etkileri pg olarak vizyona giren bir film olduğu için gösterilemiyor. Sadece söyleniyor. 1500 kere söylendiği içinde bir noktadan sonra sıkıcı hale geliyor. Çocuk karakterlerimiz ve dışı aksi, içi çocuk karakterimiz tam bir çocuk filmi atmosferinde bunu engellemeye çalışıyor.

  Tomorrowland'i bir cumartesi, pazar sabahı çocuk filmi kategorisinde değerlendirdiğimizde ise karşımızda tamamen 130 dakikalık tek derdi mesaj vermek olan bir film kalıyor. Tabi bu mesajın altı pek doldurulamıyor. Zaten 130 dakikanın filme çok uzun geldiğini de söylemek mümkün. Filmin eğlendirici olmaktan uzak olduğu gerçeği de ilk yarında sonra ortaya çıkınca yetişkinler için ayrı bir sıkıcı, çocuklar içinde ayrı sıkıcı bir hal alıyor.
 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Haziran, 2017, 00:17:51
The Mummy

(https://c1.staticflickr.com/5/4265/35111851620_90c3f7ecff_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2345759/

  The Mummy kesinlikle iyi bir film değil. Lakin internete girdiğimiz zaman karşılaştığımız sanki yaratılışın en kötü filmi buymuşçasına eleştirilecek kadar kötü de değil. Eleştiriler sonrası beklentilerimi ciddi ölçüde düşürmüştüm. Temelde Dark Universe konseptine aşırı yükseliyorum. Ama eleştiriler böyle gelince idare eder bir filme bile tamam diyecektim. Filmi idare eder olarak buldum.

  İlk önce yönetmen Alex Kurtzman'dan başlamak istiyorum. Kurtzman mümkünse bir daha bu tip bir filmin yönetmenliğini yapmasın. Çünkü böyle yüksek bütçeli bir filmin yönetmenliğinin nasıl yapılacağı hakkında pek bir bilgisi yok. Türe hiç bir şekilde yenilik katan, farklı, insanı heyecanlandıran bir fikri yok. Atmosfer yaratma konusunda ise tam manası ile sıfır. Katran karası filtre ile atmosfer yaratılmaz. Aksiyon sahneleri çekme konusunda da son derece yetersiz. Bence filmin en büyük sıkıntısı yönetmenliği.

  Hikayeye geldiğimizde ben ortada çok kötü bir iş olduğunu düşünmüyorum. Ama adı Mummy olan bir filmin belli bir kısmının Mısırda geçmesini de bekliyorum. Filmin çoğunluğu Londra'da geçiyor. Hikaye anlamında Londra ile bir bağlantı olsada ve bağlantı tatmin etsede Mummy için Londra pek doğru tercih olmamış gibi. Irak'ta geçen kısımların daha fazla işlediği aşikar.

  Genel olarak eleştirilerde filmin The Mummy mi yok Dark Universe mü olduğu ile alakalı gitgeller yaşadığı söyleniyordu. Ben evren kurma işini fena yapmadığı düşünüyorum. En azından Batman v. Superman: Dawn of Justice gibi youtube benzeri videolarla kahraman tanıtmaya çalışmıyorlar. Sadece Mr. Hyde'ın çıkmasına gerek yoktu o kadar. Orada film "ben Dark Universe'ün ulan" diye bir çığlık atmış. Onun dışında Gill-Man eli görmemiz, vampir kafatası görmemiz yerinde olmuş. Prodigium konseptide işliyor. Oralarda sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.

  Tom Cruise filme yakışmış. Karakterin Dark Universe filmlerinde çizeceği yolda fena değil. Spoiler olacağı için fazla girmek istemiyorum. Sofia Boutella bence filmin yıldızı. Ahmanet rolüne çok yakışmış. Keşke elinde daha fazla malzeme olsaydı diye düşünmeden edemedim. Russell Crowe'da Dark Universe'ün Nick Fury olarak Dr. Henry Jekyll rolüne uymuş. Evren için sağlıklı bir elektrik yayıyor. Prodigium ve Dr. Henry Jekyll'dan iş çıkacak.

  Son zamanların en ortalama filmlerinden biri var kaşımızda. Aksiyon sahneleri fazla ve güzel ama yenilikçi değil. Her şey olması gerektiği kadar. Kesinlikle fazlası yok. Muhtemelen genel eleştirilerin sebebi de bu. Her şeyin son derece düz ve asgari olması. Dark Universe deyip, bu derece yıldızlar cast edilince ve Dracula Untold eleştirisel anlamda kötü deyip iptal edilince insan elbette daha fazlasını bekliyor. Ama Dracula Untold ile kıyas mevzusuna Dark Universe başlığında daha sonra gireceğim. Sırada Bride of Frankenstein var. O film evren için asıl belirleyici olacaktır.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Haziran, 2017, 02:23:50
A Monster Calls

(https://c1.staticflickr.com/5/4289/35458909156_9a81f0f79b_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3416532/

  A Monster Call'un fragmanını bile izlememiştim. Tomorrowland'in ardından çocuk ve bir ağaç görünce elin zar zor gitti. İlk önce onu itiraf edeyim. Ama iyi ki Tomorrowland'in etkisiyle izlemeyi ertelememişim. A Monster Call, harikulade bir film. Başkarakterimiz Conor isimli bir çocuk. Annesi kanser hastası. Doktorlara göre annesinin ölümüne sayılı günler kalmış. Anneannesi ise baskıcı bir kadın. Artık kızının ölümünü kabullenmiş. Kaçınılmaz son gerçekleştiğinde Conor, anneannesi ile kalacak. Conor bunun olması elbette istemiyor. Conor, annesinin kurtulacağına inanıyor. Bu sırada bir canavar Conor'a görünüyor. Conor, canavar sayesinde annesini kurtarmanın yollarını arıyor.

  Yönetmen J.A. Bayona, A Monster Call filmi ile muhteşem bir iş çıkarmış. Daha önce ki işleri olan El orfanato ve Lo imposible filmlerini izlememiştim. En yakın zamanda izlemek istiyorum. Kendisi şimdi Jurassic World 2 filminin başına geçti.

  A Monster Calls son derece duygusal bir film. Bunu fantastik öğelerle harika bir işçilik ile yedirmişler. Lewis MacDougall'ın başını çektiği oyuncu kadrosunun da hakkını teslim etmek lazım. Film bana El laberinto del fauno filmini de andırdı. Yine bu derece duygusal bir hikayeyi harika fantastik öğelerle birleştirdiği için.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Haziran, 2017, 14:48:42
21

(https://c1.staticflickr.com/5/4288/34688520703_fd7bf8957f_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0478087/

  21, Ben isimli bir MIT öğrencisinin başını çektiği kart sayma konusunda ustalaşmış bir ekibi anlatıyor. Ben MIT'den sonra eğitimine Harvard'da devam etmek istiyor. Ama çok ciddi bir paraya ihtiyacı var. O yüzden kendini bu ekibin içinde buluyor. Ekibin başında ise Kevin Spacey tarafından canlandırılan hocaları var. Hafta sonları Vegas'a giderek vurgun peşine düşen ekibi tabi ki hiç tahmin etmedikleri bir kaç sürpriz bekliyor.

  İzlemesi keyifli bir film. Özellikle arkadaş ortamında izlenirse daha bile keyifli olabilir. Yalnız karşımızda müthiş bir film yok. Onu da söylemek lazım. Türün klişelerini çokça kullanan ve biraz da tahmin edilebilir bir film. Ana merkezine kumar ve kumarhaneleri alan hikayelerden hoşlanıyorsanız fazladan ilgi çekici gelebilir. Ki benim için de biraz oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Haziran, 2017, 01:16:19
Mary Shelley's Frankenstein

(https://c1.staticflickr.com/5/4238/34688501373_51efa4a609_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0109836/

  Bu seferde Frankenstein yolculuğumuza stüdyo değiştirerek devam ediyoruz. Universal'dan daha farklı olarak kitaba daha sadık bir uyarlama ile karşı karşıyayız. Film Bram Stoker's Dracula'ya benzer şekilde yine usta oyuncularla ve kaliteli bir yönetmenle 90'lı yıllarda yorumlanmış.

  Victor Frankenstein'ı filmin yönetmenliğini de üstlenen Kenneth Branagh canlandırıyor. Branagh'ın her ikisinde de başarılı olduğunu söylemek mümkün. Yönetmen olarak son derece etkili bir atmosfer kurmayı başarmış. Dönemin avrupasını çok başarılı tasvir etmiş. Filmin setleri ve görsel işçiliği üst düzey olmuş. Canavar olarak izlediğimiz Robert De Niro'da ismine yakışan başarılı bir performans ortaya koymuş. Filmin en kilit rollerinden biri de Helena Bonham Carter tarafından canlandırılan Elizabeth.

  Film başarılı bir gotik korku olmasının yanında başarılı bir romantizm'de sunuyor. Karakterler başarılı şekilde beyazperdeye yansımış. Özellikle Victor Frankenstein'ın ölüm mevzusuna kafayı bu derece takması doğru şekilde işlenmiş. Yaratığın içinde bulunduğu kaotik durumda seyirciye geçmeyi başarıyor.

  Bram Stoker's Dracula kadar etkilenmemiş olsam da Mary Shelley's Frankenstein filmini de beğendim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Haziran, 2017, 17:23:13
Steve Jobs

(https://c1.staticflickr.com/5/4234/35498292595_931877fde8_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2080374/

  Steve Jobs ilginç bir film. Bir biyografi olarak pek alışık olunmayan tarzda. Film üç ana döneme ayrılıyor. Bunlar Jobs'un yükselişi, çöküşü ve tekrar yükselişi. Bu dönemleri zamanlama olarak Steve Jobs'ın ürün lansmanı yapacağı anlara konumlandırıyor. Film sahne arkası müzikal denilen tür filmleri gibi çekilmiş. Tabi ki burada yazar Aaron Sorkin devreye giriyor. Onun tarzına The Newsroom dizisinden aşina olanlar zaten filmin senaryosunun farkını hemen anlayacaktır. Danny Boyle'da filmin itiş gücünü Sorkin'e vermiş gibi gözükse de onun senaryosunu başarılı şekilde filme aktarmış.

  Film bize Steve Jobs'ı sevdirmek adına çekilmemiş. Jobs'ın hayatındaki en büyük karışıklıklardan biri olan kızı ile ilişkisi filmin iskelet sistemini oluşturuyor. Bu süreçte Jobs'ın şirket içindeki savaşını ve Steve Wozniak gibi Apple için çok önemli kişilerle ilişkilerini de irdeleme fırsatı buluyoruz. Bunu anlatırken Jobs'ı kahraman yapmaya çalışmıyor. Daha çok sorunlu bir dahi profili çiziyor. Filmin Apple ile de derdi yok. Bunun hiç bir şekilde lansmanları göstermemesinden anlayabiliyoruz. Sadece Steve Jobs'ın kişiliğine odaklanıyor.

  Michael Fassbender çok iyi bir oyunculuk çıkarmış. Performans açısından kusursuza yakın. Lakin ben Fassbender'ın Steve Jobs olduğuna film boyu pek inanamadım. Fiziksel olarak Steve Jobs için Fassbender'ın çok sert olduğuna düşünüyorum. Özellikle Jobs'ın sinirlendiği noktalarda Fassbender Magneto'ya yaklaşan bir elektrik yayıyor.

  Genel olarak filmi beğendim. Biyografik filmlerden hoşlananların şans vermesi gerek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Haziran, 2017, 17:51:30
Creature from the Black Lagoon

(https://c1.staticflickr.com/5/4242/35111712880_a7ee684c21_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0046876/

  Dracula, Frankenstein ya da Wolf Man gibi karakterlere oranla biraz daha geç tanışıyoruz Gill-Man ile. Tabi bu süreç zarfında filmi izlerken teknik açıdan önceki filmlerin çok üzerinde olduğunu rahatlıkla fark edebiliyoruz. Özellikle su altı çekimleri çok önemli yer tutuyor. Filmin mekanları da kendini diğerlerinden ayırıyor.

  Gill-Man karakteri öncüllerinden farklı bir karakter. Diğer Universal canavarlarında önceleri insan olduklarını ve canavarlaştıkları görmüştük. Gill-Man ise insan alter-ego'su ya da kökeni olmayan direktman bir canavar.

  50'li yıllar korku filmleri açısından bu tip örneklerle daha az karşılaştığımız yıllar. 30'lu yılların klasikleşmiş korku filmlerini andıran bu filmin o dönemde çekilmiş olması sevindirici. Filmin döneminde 3D olarak vizyona girdiğini de hatırlatmakta fayda var.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Haziran, 2017, 18:17:03
El orfanato

(https://c1.staticflickr.com/5/4205/34688427873_f8d9e4637c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0464141/

  Bu filme A Monster Calls sayesinde geldim. Yönetmen J.A. Bayona'nın A Monster Calls'ta çıkardığı işten çok memnun kalmıştım. Video'ya çıkan işlerinden sonra ilk sinema filmini de izlemeye karar verdim. O filmde İspanya yapımı bir korku olan El orfanato.

  J.A. Bayona, yine duygusal yoğunluğu fazla bir filme imza atmış. Bu yoğunluğun bir korku filmi ile birleşmesi son derece etkili olmuş. Kısa sürede karakterlere bağlandığımız ve onları anlamaya başladığımız bir film. Türün klişelerini çok özgün olmasa da etkili bir şekilde kullanmayı bilmiş Bayona. Filmin öne çıkan unsurlarından bir tanesi de atmosferi. Yaratılan atmosfer başarılı. Filmin duygusal olay örgüsü ile birlikte seyirciyi hemen yakalamayı başarmış.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Haziran, 2017, 20:14:14
Fences

(https://c1.staticflickr.com/5/4233/35367486191_f02affcd00_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2671706/

  Geçtiğimiz Oscar ödüllerinde en iyi film adaylarında izlediğim sadece iki film kalmıştı. Bunlar Fences ve Hidden Figures filmleriydi. Fences'i izledim ve çok beğendim. Film aslen bir tiyatro oyunundan uyarlama. Filmi ilerken bunu çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Hikayemiz 50'li yıllarda Denzel Washington tarafından canlandırılan Troy Maxson isimli bir adam ve onun ailesi etrafında şekilleniyor. Bu noktada Denzel Washington'ın filmin yönetmen koltuğunda oturduğu da belirtmek lazım.

  Filmin harika bir senaryosu var. Neredeyse tek mekanda geçen film harika senaryosuyla izleyiciye nefes bile aldırmıyor. Karakterler çok gerçekçi yaratılmış. Film başlar başlamaz karakterleri sevmeye ya da umursamaya başlıyorsunuz. Diyalog ağırlıklı filmde gerçekçi karakterlerin yanında siyahi halkın kendilerini diğerlerine kabul ettirmesi ve siyahilere bakış açısının değişmesi üzerinden dönemin analizi de yapılmakta. Bu alt metin filmi iyice güçlendiren bir unsur olarak öne çıkıyor.

  Fences'in en güçlü olduğu konu oyunculukları. Denzel Washington, filmin ilk saniyesinden itibaren gözünü bir saniye bile ayıramayacağınız kadar kaliteli bir oyunculuk sergilemiş. Oynadığı karakter Troy normal hayatta nefret ettiğim bir insan modeli. Bu tip insanlardan neden nefret ettiğimi çok net bir şekilde ortaya koymuş. Viola Davis'de Washington'ın hemen ardından performansıyla öne çıkan bir isim. Zaten kategorisinde Oscar'ı da kucakladı.

  Sonuç olarak filmi çok başarılı buldum. Bu tip filmlerden hoşlanan seyircinin kesinlikle kaçırmaması lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Haziran, 2017, 02:28:00
Get Out

(https://c1.staticflickr.com/5/4281/34688364013_c7b2f26019_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5052448/

  Chris Washington siyahi bir gençtir. Beyaz olan kız arkadaşı Rose Armitage'ın annesi ve babası ile tanışmak üzere ailenin evine gider. İlk etapta her şey son derece normal gözükmektedir. Kısa süre sonra Chris bu eve daha önce gelmiş olan siyahilerin tek tek kaybolduğunu öğrenir. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

  Get Out, tamda ihtiyacımız olan korku filmi. Son zamanların tekdüze haline gelmiş korku filmlerinden çok uzak. Yaratıcı bir film. 4.5 milyon dolarlık mütevazi bir bütçesi var. Ama senaryonun kuvvetini, büyük bütçeli filmlere karşı bir kez daha kanıtlıyor. Özellikle filmin alt metni bir korku filmi için çok güçlü. Günümüz America'sının bir kısmının siyahi topluma yüzeyde ve derinde nasıl baktığının çok başarılı bir analizi yapılmış.

  Filmin başarılı bir gerilim olmasının yanında çok belirgin mizah unsurları da var. Bunda komediden gelme yönetmeni Jordan Peele'nin büyük katkısı var. Mizah zamanlaması harika. Tabi ki filmde sırasıyla gerilim, gizem ve korku pastanın en büyük dilimlerini paylaşıyor. Ama mizahın filme katkısını da görmezden gelemeyiz.

  Değişik bir korku filmi izlemek isteyenlere filmi öneririm. Özellikle film sosyo-polilik açıdan son derece başarılı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 17 Haziran, 2017, 02:54:08
The Crucible

(https://c1.staticflickr.com/5/4284/35458704906_3b9f823079_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0115988/

  1692 yılının Massachusetts, Salem'indeyiz. Hikayenin geçtiği kasaba son derece tutucu bir yer. Winona Ryder'ın canlandırdığı Abigail Williams'ın başını çektiği bir grup genç kız tavuk kesip kanını içer. Çıplak dans ederken de Abigail'in amcası peder Parris'e yakalanırlar. Kızlar cadılık ile suçlanırlar. Hemen mahkeme kurulur. Daniel Day-Lewis'ın oynadığı John Proctor'ın da içine sürüklendiği olaylar zinciri başlar.

  Filmin çok başarılı bir atmosfere sahip olduğunu belirtmek lazım. Film dönemin Salem cadı mahkemelerini en sert şekilde anlatmış. Kasabanın filmin başından itibaren nasıl raydan çıktığını, nasıl toplumsal histeriye tutulduğunu büyük bir soğuk kanlılıkla perdeye yansıtmış.

  Temposunu yer yer biraz düşük bulsam da karakter ve hikaye odaklı güçlü bir film The Crucible. Daniel Day-Lewis, Winona Ryder ve Joan Allen çok başarılı oyunculuklar ortaya koymuşlar. Zaten benim için Daniel Day-Lewis'i seyretmek ayrı bir zevk. Genel olarak beğendim. Türün meraklılarına tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Haziran, 2017, 01:53:48
Power Rangers

(https://c1.staticflickr.com/5/4282/34688328943_f7b90765d6_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3717490/

  Çocukluğunu 90'lı yıllarda geçiren çoğu insan için Power Rangers'ın ayrı bir önemi vardır. Power Rangers başladığı zaman bizim yaşımızdaki çocuklar için kelimenin tam manasıyla hayat dururdu. Bende Power Rangers'ı aşırı derede severdim. Bütün ekibin figürlerini almıştım. Üç takım olarak. Dizide kullanılan mat kostümler, ilk filmdeki parlak kostümler ve yine ilk filmdeki Ninja kostümler. Tabi sonra iki takım megazord figürü de almıştım. Onlar şimdiki Marvel Legends'ın Baf mantığı ile bir araya getirilirdi. O figürlerde hala durur bende. Özetle benim içinde Power Rangers son derece değerliydi.

  Filmi iki farklı bilinçle izledim. Biri yirmi yıl önceki halim, diğeri de şimdiki halim. Yirmi yıl önceki çocuk filmi çok beğendi. Bu kesin. O açıdan çok keyif aldım. Hatta kahramanlarımız ilk kez zord'lara bindiklerinde arkadan Go Go Power Rangers'ında çalmasıyla tüylerim diken diken oldu. Ama...

  Power Rangers ile herhangi bir duygusal bağı olmayan izleyicinin aynı şeyleri hissetmesi imkansız. Öncelikle filmin giriş ve gelişme süresi haddinden fazla uzun. Altı filmlik seri olarak planlamaları yüzünden karakterleri derinlemesine tanıtmışlar. Lakin bu filmin o kadar büyük bir kısmını kaplıyor ki Power Rangers fanı değilseniz sıkılmamanız mümkün değil. Ekibimizin kostümleri üzerlerine geçirmeleri tam olarak bir buçuk saat sürüyor. Bu süreçte bize The CW kanalından hallice teenage draması izletiliyor.

  Kötü karakterimiz Rita Repulsa dizidekinden daha farklı. Power Rangers ile normalde hiç beklenilmeyecek önemli bir bağlantısı var. Ama karakter olarak pek işlenmemiş. Yine dizide tanıdığımız Goldar'da kendisine yer buluyor. Ki o da çok farklı. Bu farklılıkları remake açısından sıkıntılı bulmadım. Bence filmin içerisinde işlemiş.

  Filmin en büyük problemi fanları dışında yeni izleyiciye fazla bi'şey sunmaması. Zaten gişesi filmin baya düşük geldi. Muhtemelen devamı çekilmeyecek ve altı filmlik plan iptal olacak. Ben Power Rangers'ın seriye dönüşmesini isterdim. Daha görmemiz gereken çok önemli karakterler vardı. Ama olmadı. Birazda kendileri yüzünden olmadı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Eylül, 2017, 12:38:41
Hidden Figures

(https://farm5.staticflickr.com/4482/37741182636_023a60f73f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4846340/

  1957 yılında Sovyetlerin uzaya ilk kez insan göndermesinin ardından benzeri bir başarı için NASA'ya baskı artmıştır. Kevin Costner tarafından canlandırılan Al Harrison matematik dâhilerinden oluşan bir ekibin başındadır. Siyahi bir matematik dâhisi olan ve Taraji P. Henson suretinde izlediğimiz Katherine Goble Johnson'ın da ekipte yer alır. Yakın arkadaşları Dorothy Vaughan (Octavia Spencer) ve Mary Jackson (Janelle Monáe) ise yine NASA'da başka görevlerde çalışmaktadır. Bu üç siyahi kadın, dönem amerikasının siyahi önyargısı kırıp kendilerinin hakkettikleri yerlere ulaşmak ve uzaya insan göndermek için amansız bir mücadeleye girişir.

  Hidden Figures en iyi film, en iyi senaryo ve en iyi yardımcı kadın oyuncu dallarında bu sene Oscar'a aday olmuştu. Filmi çok beğendim. Dönem Amerikasının ırkçı tutumunu bütün gerçekliğiyle anlatmasına rağmen son derece ilham verici, yer yer eğlendiren, yer yer güldüren, yer yer hüzünlendiren bir film. Kadın ve siyahi olmalarının bütün baskısını hayatlarının her noktasında hisseden ama savaşmaktan asla vazgeçmeyen insanların hikayesi Hidden Figures.

  Film hikayesinin yanında oyunculuklarıyla da ön plana çıkmış. Taraji P. Henson ve Octavia Spencer göz alıcı performanslar sergilemiş. Kevin Costner'ı da beğendim. Yönetmen Theodore Melfi, filmde kendisini pek hissettirmiyor. Hidden Figures bir yönetmen filmi değil. Onun dışında görüntü yönetmenliği, kostümler, sanat tasarımı her şey yerli yerinde. Filmi tavsiye ediyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 12 Eylül, 2017, 13:52:17
 Aylar önce izledim ve çok beğendim.  Karakterler, beyazların on yargıları çok güzel anlatılmış.  Bunları yıkmanın zorluğu da.
  Sadece tuvalete gidebilmek için kaç blok öteye gittikleri ve sonunda Kevin Costner'ın tepkisi çok iyi.
   Tek sıkıntım Jim Parsons'ın neredeyse Sheldon Cooper'ı oynaması.
   Ama mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Eylül, 2017, 13:08:16
Ran

(https://farm5.staticflickr.com/4479/37080291274_669f600dee.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0089881/

  16. yüzyıl Japonyasındayız. Lord Hidetora Ichimonji, artık yaşlanmıştır. Taro Takatora, Jiro Masatora ve Saburo Naotora isimli üç oğluna yönettiği toprakları paylaştırmak ister. Kendi yetkilerini ise büyük oğlu Taro'ya devreder. Saburo bu fikre karşı çıkar. Babası ile zıt düşüp kovulur. Yalnız her şey Lord Hidetora'nın beklediğinin aksinde gelişir. Bütün oğulları kendisine sırt çevirmeye başlar. Kardeşler birbirlerine düşmüştür. İç savaş kapıdadır.

  1985 yapımı Ran, tek kelime ile bir başyapıt. Akira Kurosawa'nın geç dönem filmlerinden bir tanesi. Teknik açından baktığımız zaman filmin her bir karesinin ders niteliği taşıdığını söylemek mümkün. Kostüm, sanat yönetimi, görüntü yönetmenliği, müzikleri, kurgusu kesinlikle dört dörtlük. Savaş sahneleri kusursuz. Yaratılan atmosferle birleşince bu sahnelerde kendinizi orada hissetmemeniz imkansız.

  Teknik özelliklerinin dışında hikaye anlatımı olarakta film çok başarılı. William Shakespeare'in King Lear'ın dan serbest şekilde uyarlanıyor. Güç, ihanet ve iktidar savaşları arasında geçen hikaye bunları tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Eylül, 2017, 11:52:06
xXx: State of the Union

(https://farm5.staticflickr.com/4501/37789802881_a3467b83b2_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0329774/

  Hükümetten radikal bir grup başkanı devirmek için harekete geçer. İlk olarak milli güvenlik teşkilatı vurulur. Ekibi kaybeden Augustus Gibbons, yeni xXx'i göreve çağırır. O da özel olarak yetiştirilen Darius Stone'dan bakası değildir.

  İlk filmde zaten muhteşem felan değildi. Hatta James Bond'a benzemesinden baya yakınmıştım. Çeşitli şekillerde eleştirmiştim. Lakin ikinci film bambaşka derecede kötü. Hatta çok kötü. Ben hayatımda bu derece kötü bir senaryo çok az gördüm. İlk filmdeki gibi en azından aksiyonundan eğlenelim diye bir durumda iki film için geçerli değil. Zaten insan böyle bir filmi çeken insanlar adına utanmaktan ekrana bakamayacak hale geliyor.

  Bu filmin başrolü Ice Cube'e gelirsek. Bir insan bir rolde bu kadar mı eğreti durur ? Bu kadar mı yakışmaz ? Ice Cube ile aksiyon kavramının gram uymadığını rahatlıkla söyleyebilirim. xXx: State of the Union sadece bir işkence aracı olarak kullanılabilir. İzlemek için olmadığı kesin.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Eylül, 2017, 12:39:15
The LEGO Batman Movie

(https://farm5.staticflickr.com/4451/37119773023_c765cc2fcf_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4116284/

  Batman herkesin çok sevdiği ve desteklediği bir süper kahramandır. Dışarıdan bakıldığında onun için her şey yolunda gitmektedir. Ama maskesini çıkarttığı zaman büyük bir yalnızlık çekmektedir. Gotham felakete sürüklenirken hayatına Robin ve Batgirl girdiğinde aile olmanın değerini tekrar anlayacaktır.

  Peşinen söylemek zorundayım filmi beğenmedim. İzlerken çok zorlandım. Filmin yarısında arkadaşlar Voleybol'a çağırdı. Gidip bir hava alıp, spor yapmasan belki filmi tamamlayamazdım bile. Öncelikle bu filmde çizilen Bruce Wayne portresinden nefret ettim. Beni inanılmaz derecede rahatsız etti. Filmde resmen bir villain gibi hareket etti. Lego filminin kendi içerisindeki absürt tarzını ve parodisel yaklaşımını anlamak ile birlikte bu tip bir Bruce Wayne portresini ben hazmedemedim.

  Onun dışında temposu yerinde, iyi yönetilmiş, keyifli bir film var karşımızda. Seyircinin büyük kısmı ve eleştirmenler zaten filmi beğendi. İlk Lego filmini bende çok beğenmiştim. O filmdeki mizah anlayışı burada da devam etmekte. Eminim forumda izlemeyen arkadaşlar varsa ve izlerse onlarda beğenecektir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2017, 12:21:05
Der Untergang

(https://farm5.staticflickr.com/4490/37789775431_fb94ec16c3_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0363163/

  Berlin artık düşmüştür. Hitler ve maiyeti kendilerini güvenli bir kaleye kapar. İçlerinde Hitler'in özel sekreteri Traudl Junge'da vardır. Bir grup teslim olma zamanının geldiğini savunur. Başta Hitler olmak üzere diğer grup ise teslim olmayı reddeder. Artık Nazi Almanyası sona ermek üzeredir.

  Filmin en önemli özelliği geçtiği dönemi son derece nesnel bir şekilde ele alması. Herhangi bir provokasyona mahal vermeden neredeyse bir belgeselmişçesine hikayesini anlatıyor. Bu böyle hassas konuya sahip filmler için elbette çok pozitif bir özellik. Filmin çok güçlü bir atmosferi var. Berlin çökerken seyircide şehir ile birlikte çöküyor. Sadece Hitler'e değil. Bir çok farklı kişiye odaklanarak dönem Almanyasında yaşamanın ne demek olduğu en güçlü şekilde gözler önüne seriyor.

  Film teknik açıdan çok güçlü sayılmaz. Lakin bilinçli bir şekilde böyle tutulduğu da aşikar. Film her türlü abartıdan kaçınıyor. Her şey sadece ve olması gerektiği kadar. Hikaye ve karakter odaklı. Bruno Ganz övmeden Der Untergang eleştirisi tamamlanamaz herhalde. Ganz muhteşem bir oyunculuk ortaya çıkarmış.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2017, 12:55:14
Live by Night

(https://farm5.staticflickr.com/4477/37086134544_c47ffa9c69_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2361317/

  İçki yasağı devam etmektedir. Suça boğulmuş Boston'da Joe Coughlin isimli genç bir adam babasının yolunun tam tersine kendisine gangster hayatını seçer. Ama işler beklediğinden çok daha zorlu bir hal alacaktır.
 
  Ben Affleck'i üst düzey bir aktör olarak hiçbir zaman görmedim. En iyi işlerini yazar ve yönetmen olarak verdiğini düşünüyorum. Sırasıyla Gone Baby Gone, The Town ve Argo yönetmenlik olarak üzerine koyduğu başarılı işlerdi. Argo en iyi film Oscarını bile kazanmıştı. Hal böyleyken elbette Live By Night ile ilgili beklentilerde biraz yüksekti.

  Live By Night son derece kötü eleştiriler aldı ve film gişede battı. Ben tabloyu bu kadar kötü görmüyorum. Ama filmin vasat sularda gezdiği kesin. Live By Night'ın bence ciddi derecede odak sorunları var. Film kitaptan uyarlanırken bazı elementleri kullanmasa daha iyi bir sonuç ortaya çıkabilirmiş diye düşünüyorum. (Bkz. Loretta Figgis karakteri ve onun arc'ının filmi yavaşlatması.) Aynı zamanda Prohibition dönemini anlatma konusunda da bazı sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Benim açımdan çok sorun olmadı. Filmi izlediğim dönemde Boardwalk Empire'ı izliyordum. Dizi Prohibition dönemine sınava soksalar AA alacak kadar başarılı anlattığı için dönem America'sı kafamda çok net bir hal almıştı.

  Dediğim gibi Live By Night rezalet bir film değil. Ama uzun süresinin altında ezilen, odak problemleri olan, atmosferi ve işçiliği bir seviyede olsa da bunu yeteri kadar dolduramayan bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Hayal Kahvem - 19 Ekim, 2017, 21:46:58
Sıradaki filmi Blade Runner 2049. (http://xn--sradaki%20filmi%20blade%20runner%202049-l1f.)

Dean, seyrettin mi Blade Runner 20149'u?
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2017, 21:59:10
Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 19 Ekim, 2017, 21:46:58
Sıradaki filmi Blade Runner 2049. (http://xn--sradaki%20filmi%20blade%20runner%202049-l1f.)

Dean, seyrettin mi Blade Runner 20149'u?

  İzledim ve çok beğendim. En az ilk film kadar başarılı olmuş.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Hayal Kahvem - 19 Ekim, 2017, 22:10:08
Ben henüz seyretmedim. Bazı sahneler sansürlenmiş dendi ya... Canım sıkıldı. Lakin içim içimi yiyor elbette... Çok seyretmek istiyorum.  8)

Dean, ilk filmi tekrar tekrar seyretmişliğim vardır. Çok severim.  Bu hafta tekrar seyrettim. Kafam karıştı. Rick Deckart sence iyi biri mi?

Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Hayal Kahvem - 19 Ekim, 2017, 22:24:18
Dean, diyeceksin ki bu nasıl soru?  :D

Sülalemin bütün bıyıklıları adına! Boşver sorumu.  :D

Kafam karıştı. Artık derdim var bu filmle ilgili de... Kafamı meşgul eden sorular. Du bakalım... Yazarım belki ::)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Ekim, 2017, 22:26:02
Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 19 Ekim, 2017, 22:10:08
Ben henüz seyretmedim. Bazı sahneler sansürlenmiş dendi ya... Canım sıkıldı. Lakin içim içimi yiyor elbette... Çok seyretmek istiyorum.  8)

Dean, ilk filmi tekrar tekrar seyretmişliğim vardır. Çok severim.  Bu hafta tekrar seyrettim. Kafam karıştı. Rick Deckart sence iyi biri mi?

  Bence Blade Runner evreninde yaşayan her karakter son derece yara almış ve aynı filmin atmosferi gibi üzerlerine ağırlık çökmüş insanlar. Çoğu ak yada kara değil. Grinin tonlarında dolaşıyor. Deckard'ta bence gri bir karakter.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ekim, 2017, 12:33:26
The Equalizer

(https://farm5.staticflickr.com/4472/37778845026_11e2cfb5fd_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0455944/

  Robert McCall geçmişi gizemlerle dolu bir adamdır. Başına gelenlerden sonra sakin, sessiz bir hayatı tercih etmiştir. Her gün gittiği kafede Teri isminde bir genç kız ile taşınır. Teri, çok güçlü bir rus mafyası tarafından kontrol edilmektedir. McCall kızı kurtarmak ister ama beklediğinden çok daha büyük bir hesaplaşmanın ortasında kalacaktır.

  The Equalizer benim için çok hoş bir sürpriz oldu. Ortalamanın üzerinde bir film bekliyordum ama bu kadar beğeneceğimi düşünmemiştim. Bir aksiyon filmi için uzun sayılacak süreye sahip olsa da tercih edilen kurgu, yaratılan atmosfer ve karakterler seyirciyi asla sıkmıyor. Zaten filmin hikaye anlatım tercihleri vasat bir aksiyon olmasının önüne geçiyor. Özellikle Denzel Washington'ın canlandırdığı Robert McCall karakterini izlemek çok keyifli.

  Bazı sahneler türün alışkanlık haline getirdiği klişelere sahip olsa da hikaye anlatımı açısından ayakları yere basan bir aksiyon seyretmek isteyenlere The Equalizer'ı tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ekim, 2017, 12:43:51
xXx: Return of Xander Cage

(https://farm5.staticflickr.com/4454/23975002248_2500ca4195_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1293847/?ref_=nv_sr_1

  Xander Cage uzun zamandır ölü sanılmaktadır. Bir çete dünya üzerindeki tüm askeri uyduları kontrol eden bir cihaz çaldığında CIA ajanı Jane Marke, Xander Cage'in yerini tespit eder. Cage göreve geri dönmelidir. Kendi ekibini kurarak çete ile mücadeleye girişecektir.

  Birbirinden kötü xXx filmlerinin arasında üçüncü filmi en başarılı buldum. Özellikle tek kişilik Vin Diesel şovu yerine bir ekip filmine evrilmiş olması xXx: Return of Xander Cage'i net şekilde kurtarmış. Halen, inanılmaz plot hole'lar ya da görmeye tahammül edemeyeceğini bazı karakterlere sahip. Lakin kendini ciddiye almayan tavrıyla rahatlıkla suçlu zevk kategorisinde izlenebilir.

  İlk filmde şikayet ettiğim Jame Bond öykünmesi çok şükür ki bu filmde yok. O tahammül edilemez bir şeydi benim penceremden. Bu filmdeki korkunç mevzu da herhalde Neymar'dır. Neymar'ın filmde yer almasının gram mantığı yoktu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ekim, 2017, 03:49:44
Baby Driver

(https://farm5.staticflickr.com/4467/24203469318_461a6dd75f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3890160/

  Baby üstün araba kullanma yetenekleri olan bir gençtir. Bu yeteneğini banka soyguncularının sürücülüğünü yaparak kullanır. Başarılı olması imkansız bir soyguna zorunlu olarak katılır. İşler bozulduğunda artık hayatı için sürmek durumunda kalır.

  Baby Driver bu sene izlediğim en kaliteli filmlerden bir tanesiydi. Yönetmen Edgar Wright, kariyerinin en farklı filmlerinden birine imza atmış. Bu film Wright'ın özgün tarzının dışından ama en az diğer filmleri kadar başarılı. Filmin kendisine has olan ve direktman başkarakteri Baby'e odaklı bir temposu var. Bu tempo müziklerle sağlanmış. Baby'nin kulağında bir sorun var. Duyduğu çınlama yüzünden odaklanma problemi yaşıyor. O yüzden hep müzik dinliyor. Seyirci olarak bizde müzikleri Baby ile dinliyoruz. Bu da filmin kendine has bir dil üretmesine sebep oluyor.

  Edgar Wright'tan bekleneceği üzere filmde ilginç ve takip etmesi keyifli bir çok karakter var. Elbette Ansel Elgort'un başarıyla canlandırdığı Baby bunların başında gelirken Doc (Kevin Spacey),  Buddy (Jon Hamm), Debora (Lily James), Bats (Jamie Foxx) ve Darling (Eiza González) gibi karakterleri unutmamak gerek.

  Nitelikli bir aksiyon seyretmek isteyen herkese filmi tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ekim, 2017, 04:14:42
Blade Runner 2049

(https://farm5.staticflickr.com/4497/24203502118_84f9bda07e_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1856101/

  Blade Runner 2049 ilk duyurulduğu zaman haberi pek coşku ile karşılamamıştım. İlk Blade Runner çok fazla dokunulmaması gereken yerde duruyordu. Genel olarak fikrimi değiştiren unsurda film için seçilen yönetmen oldu. Denis Villeneuve'nun ben çok yetenekli bir yönetmen olduğuna inanıyorum. Yönetmenliğindeki özgün tavrın Blade Runner atmosferini çok iyi yansıtabileceği düşünüyordum. Zaten ilk fragmanlar bunu kanıtlar nitelikteydi.

  Ben filmi çok başarılı buldum. Önceki filmin bütün estetik unsurlarına, atmosferine ve hikaye anlatıcılığa saygı duyarak çok başarılı bir yeni hikaye anlattığına inanıyorum. Bu filmde de ilk filmde olduğu gibi çok yoğun bir atmosfer var. Yalnız kabus gibi insanın üzerine çöken şehirden çıkmak ve Blade Runner evreninde farklı mekanları tecrübe etmek bana çok doğru geldi. Bu konuda filmi çok başarılı buldum.

  Filmin 164 dakikalık çok uzun bir süresi var. Yalnız bu süreyi neredeyse hiç hissettirmediğini söyleyebilirim. Villeneuve, fiziksel olarak düşük tempolu olsa da hikaye anlamında temposunu asla kaybetmeyen bir film çıkarmayı başarmış. Blade Runner 2049'un ilk film ile olan ilişkisini ve kurduğu yenilenmiş hikayeyi de beğendim.

  Filmin başrolünde Ryan Gosling'i izliyoruz. Neredeyse filmin her karesinde Gosling var. Gosling'in tek başına bütün filmi son derece başarılı şekilde sırtladığını düşünüyorum. Onun dışında Jared Leto'nun canlandırdığı Niander Wallace çok ilginç ve önemli bir karakter. Bu karakter ile daha fazla zaman geçirmek isterdim. Rick Deckard'ın dönüşünden çok fazla beklediğimi bulamadım. Bu film net şekilde Ryan Gosling'in filmi olmuş.

  Filmin gişe durumları ise son derece kötü. Bence bu anlaşılabilir bi'şey. Zira Blade Runner 2049 bir sanat filmi. Bir sanat filmi 150 milyon dolar ile çekilince maalesef batıyor. İlk filmi izlemeyen ve beklentisi aksiyon-macera olan seyirciyi çok büyük hayal kırıklığına uğrattı. Beklentisi tam tersi olanlara ise tam bir bilim kurgu şöleni yaşattı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ekim, 2017, 15:32:46
War for the Planet of the Apes

(https://farm5.staticflickr.com/4511/26390794449_7277ba200f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3450958/

  Planet of The Apes, çok sevdiğim bir seridir.  Klasikler olsun yeniler olsun izlemekten çok keyif alırım. 2001'deki film dışında tabi. 2011 ile başlayan modern süreç ise bence çok başarılı oldu. Modern dönemin üçüncü filmi de bir öncekinde olduğu gibi Matt Reeves tarafından yönetiliyor. Reeves yine başarılı bir yönetmenlik çıkarmış.

  Asıl önemli olan değişiklik ise hikaye anlatıcılığı konusunda. Önceki iki filmden farklı olarak bu sefer baş karakter olarak bir insanı takip etmiyoruz. Tamamen Caesar odaklıyız. 68'deki filmden tanıdığız Nova'nın küçüklüğü ya da The Colonel gibi karakterler olsa da bu film tamamen maymunlar üzerine.

  Adında War barındırsa da fiziksel olarak "War" izlemiyoruz aslında. Daha çok Ceasar'ın açındaki "War" bu film. 68'de ki filme de bağlandığını düşünürsek bu yerinde bir karar gibi duruyor. Görsel açıdan ise her zaman olduğu gibi muazzam seviyede. Film şimdilik seriyi noktalamış gibi duruyor. Ama tabi ki bu işler belli olmaz.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 31 Ekim, 2017, 16:08:56
Café Society

(https://farm5.staticflickr.com/4472/37354267404_c5939e7045_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4513674/

  Hollywood'da iş bulma hevesiyle Bobby (Jesse Eisenberg) California'ya yerleşir. Büyük yıldızların menajerliği yapan dayısı (Steve Carell) ona Hollywood'un kapılarını açar. Bobby, dayısının sekreteri Vonnie (Kristen Stewart) ile tanıştığında her şey değişecektir. İki kısa sürede yakınlaşır. Bobby ise Vonnie'ye aşık olur. Bu aşk hiç beklenmedik olayların başlangıcına sebep olacaktır.

  1930'ların Americasında geçen film teknik anlamda çok başarılı. Canlı nefes alan ve seyirciyi çok rahatlıkla içerisine çeken bir atmosfere sahip. Yalnız hikaye anlamında ortalamayı aşamadığı düşünüyorum. Bir Woody Allen filmini Woody Allen filmi yapan her şeye sahip ama filmin söyleyeceği neredeyse yeni hiçbir şey yok. Allen'ın sinemasına aşina olanlar için yine seyir zevki yüksek tabi ki. Yine de filmin üzerinde bir yorgunluk var. Bu yorgunluk Allen'ın kendisini tekrar etmesi yüzünden kaynaklanmış diye düşünüyorum.

  Oyunculuklar başarılı. Kristen Stewart beklediğimden çok daha iyi. Jesse Eisenberg ise her zamanki gibi aynı karakter oynuyor. Ben Eisenberg'in aslında yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Ama o da kendisini inanılmaz derecede tekrar ediyor. Hep aynı karakteri hep aynı şekilde oynuyor izleniminden artık kurtulması lazım.

  Genel olarak ortalama bir Woody Allen filmi olmuş diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Kasım, 2017, 17:51:44
Dangal

(https://farm5.staticflickr.com/4465/38111615666_8623f7aa26_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5074352/

  Mahavir Singh Phogat çok başarılı bir güreşçidir. Hindistan şampiyonluğuna kadar gitmiştir. Uluslararası arenada başarısı sürdürmek ister ama babası güreşte para olmadığı söyler. Düzgün bir işe girip ailesini geçindirmesini söyler. Mahavir'in o noktadan sonra en büyük hayali bir erkek evlat sahibi olup onu uluslararası müsabakalarda şampiyon yapmak olur. Lakin dört tane kız çocuğu olur. Kızlarını çok sevse de içinde hep bir hüzün vardır. Bir gün en büyük iki kızı kendilerine sataşan bir çocukları evire çevire döverler. Mahavir bu olaydan çok etkilenir. Ucunda bütün kasabayı karşısına almak da olsa iki kızını da güreşçi olarak yetiştirmeye karar verir.

  Dangal, temelde yüzlerce kez gördüğüm başarı hikayelerinden birini daha anlatıyor. Ama bunun yaparken o kadar gerçekçi, sıcak ve güçlü temeller üzerine yapıyor ki seyir zevki çok yüksek bir filme dönüşüyor. Film Mahavir ve kızları Geeta-Babita üzerindeki çatışma üzerine kurulu görünüyor. Filmin ilk dakikalarında çok sert bir baba figürüyle karşılaşıyoruz. Kızlarının isteğinin aksine kendi arzularını dayatmaya çalışan bir adam izlenimi uyandırıyor. Film ilerlerken bu çatışma ve despotluk bir anda kızlarına iyi bir gelecek sunmak isteyen bir baba ve eski kalıplarından kurtulamayan gerici bir toplum arasındaki çatışmaya dönüşüyor. Kızlarda babalarının gerçek niyetini anladıktan sonra işler tamamen değişiyor.

  Filmin teknik anlamda da çok başarılı olduğunu belirtmek lazım. Sinematografisi olsun, kareografileri olsun, kullanılan müzikler olsun hepsi dört dörtlük. 161 dakikalık uzun süresini hissettirmediğini söyleyebilirim. Bunda hikayenin bir noktada zaman atlaması yaparak filmin çehresini değiştirmesinin de payı var. 

  Genel olarak gerçek hayat hikayelerinden esinlenen Dangal filmini başarılı buldum. Bu tür filmleri seven izleyicinin son derece keyif alacağını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 01 Kasım, 2017, 20:40:54
Annabelle: Creation

(https://farm5.staticflickr.com/4555/38178073212_f64cd67810_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5140878/?ref_=nv_sr_1
 
  Samuel Mullins, oyuncak bebekler yapan bir adamdır. Karısı Esther ve 12 yaşındaki kızıyla birlikte bir kasabada yaşamaktadır. Bir gün Mullins ailesi arabayla yolda kalır. Karı koca arabayla ilgilenirken kızlar yola atlar ve feci şekilde hayatını kaybeder. Aradan belli bir süre geçer. Aile, dağılan bir yetimhaneden bir rahibeyi ve bir çok kızı evlerine kabul ederler. Bu davet Annabelle bebek ve ona musallat olan kötü ruhu harekete geçirecektir.

  Bu filme geçmeden önce genel olarak The Conjuring filmlerine bakmak gerekiyor. The Conjuring, 2013 yılında James Wan yönetmenliğinde vizyona girdi. James Wan bana göre günümüzün en yetenekli korku filmi yönetmeni. Filmi de devasa bir franchise'a çevirmeyi başardı. İlk The Conjuring filminde yan hikayelerden biri Annabelle bebekti. Bu bebeğin üzerine spin-off film çekildi. Annabelle: Creation ise ilk Annabell filminden sonra vizyona girse de Annabelle bebeğin yaratılış süresine odaklanıyor. Diğer yandan The Conjuring 2 filminde karşımıza çıkan The Nun karakterininde spin-off filmin yolda. Hatta yine The Conjuring 2'de gördüğümüz The Crooked Man'in filmi de yüksek ihtimalle gelecek. Ben The Conjuring Universe'ü Marvel Cinematic Universe'den sonra en başarılı shared universe olarak görüyorum.

  Ben ilk Annabelle filmini sevmemiştim. Zaten The Conjuring filmleri ile kıyaslanacak seviyede bile değildi. İkinci film ise bunun tam tersi. Stüdyo çok doğru bir hamle yaparak yönetmen değişikliğine gitti. Bu filmin başındaki isim David F. Sandberg. Aynı zamanda kendisini 2019'da vizyona girecek Shazam filminde de yönetmen koltuğunda göreceğiz.

  Annabelle: Creation aklınızı yerinden alacak muhteşem bir film değil. Lakin The Connjurin Universe'e tam olarak oturan, belli bir gerilim seviyesi tutturmayı başarıp, bir ya da iki yaratıcı hamle ile de öne çıkan seyir zevki yüksek bir korku filmi. Beklentiler ayarlandığı takdirde keyifli bir seyirlik.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Kasım, 2017, 12:07:25
Life

(https://farm5.staticflickr.com/4642/39544564302_b7d49ce82d_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5442430/

  Uluslararası Uzay İstasyonunda görev yapan bir ekip inanılmaz bir keşif gerçekleştirmiştir. Mars kaynaklı bir keşif insanlığın kaderini değiştirmek üzeredir. Canlı bir organizma bulunmuştur. Ama kimsenin tahmin etmediği bir şey gerçekleşir. Bulunan bu organizma son derece kötü niyetlidir. Hayatta kalma mücadelesi başlamak üzeredir.

  Filmin genel eleştirileri çok zayıf olunca bende tabi şüphe içinde izlemeye başladım. Filmin ilk 30-40 dakikasını neden bu kadar eleştirildiğini anlamaya çalışarak geçirdim. Zira karşımdaki film eli yüzü düzgün bir bilim kurgu filmiydi. Farklı bir bakış açısına sahip, karakter odaklı, bilim kurgu ağırlıklı bir filmdi.

  İşte her şey o an başladı. Film bir anda uzayda dehşet temalı bir korku filmine dönüştü. Bu geçişin keskin ve yersiz olduğunu düşünüyorum. Ayağı yere basan bir bilim kurgu olacağına bolca Alien'a öykünen, türevini defalarca izlediğimiz bir korku filmi olarak tamamlanıyor. Bundan hiç hoşlanmadım açıkçası.

  Ben filmi kaçan bir fırsat olarak görüyorum. Bu hikayeden çok daha iyisi yapılabilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Kasım, 2017, 14:04:44
Lawrence of Arabia

(https://farm5.staticflickr.com/4642/24706506057_0e9f7b7a59_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0056172/

  Kuzey Afrika'da genç bir teğmen olan Thomas Edward Lawrence, Arabistan'a gözlemci olarak gönderilir. Geçen zaman sürecinde Arapların Osmanlı'ya karşı yaptıkları isyanlara destek olur. Lawrence'ın gücü artmaya başlar. Osmanlı'ya karşı yapılan isyanlar daha sistemli ayaklanmalara dönüşür. Geniş çaplı çatışmalar kapıdadır.

  David Lean tarafından yönetilen Lawrence of Arabia, 7 dalda Oscar almış başyapıt olarak niteleyebileceğimiz bir film. Teknik anlamda kusursuz. Muhteşem bir sinematografiye ve atmosfere sahip. İnsanın izlerken filmi yer yer durdurup tablo inceler gibi kareleri inceleyesi geliyor. Lean, 3 saat 36 dakika gibi inanılmaz bir süreye rağmen çok akıcı bir film çekmeyi başarmış. Filmdeki her olay derinlemesine ve karakter odaklı olarak aktarılmış.

  Film gerçek olaylardan esinleniyor. Biyografik film özellikleri de sergiliyor. Özellikle Türkiye açısından bir çok tartışmaya neden olmuştu. Hatta filmin zamanında Türkiye'de gösterimi de yasaklanmıştı. Ben o konulara girmek istemiyorum. Çünkü hiçbir zaman filmleri o gözlükle izlememeye çalışıyorum. Benim için sinema kaliteliyse sorun teşkil etmemekte.

  Genel olarak döneminin en başarılı filmlerinden biri. Bu tip filmlerden hoşlananlar için kaçırılmaması gereken bir sinema ziyafeti.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Kasım, 2017, 16:19:12
Silence

(https://farm5.staticflickr.com/4635/38677986575_7ee2889a2a_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0490215/

  Sebastião Rodrigues (Andrew Garfield) ve Francisco Garupe (Adam Driver) Portekizli Cizvit rahiplerdir. Akıl hocaları Cristóvão Ferreira (Liam Neeson) Japonya'daki misyonerlik faaliyetleri sırasında ortadan kaybolmuştur. İki genç rahip hocalarının peşinden Japonya'ya giderler. Hocalarının başına ne geldiğini araştırırken Japonya'daki misyonerlik faaliyetlerine devam ederler. Japonya ise dışarıdan gelen dini inanışlara çok kapalıdır. Hristiyanların faaliyetlerine çok sert şekilde karşılık verirler. Rahipler düşündüklerinden çok daha fazla zorlukla karşılaşacaklardır.

  Film Martin Scorsese'nin alışkın olduğumuz tarzının çok dışında. Scorsese bu filmde kendisini biraz arka plana atıp, hikayeye ve oyunculuklara ağırlık vermiş. Silence, dönem Japonyasının misyonerlik karşısındaki duruşunu filmin omurgası olarak alıyor. Bu olgusunun etrafından filmi şekillendiriyor. Filmin atmosferi çok yüksek. Seyirciyi dönem Japonyasında yaşatmayı başarıyor.

  Oyunculuklarında çok iyi olduğunu belirtmek lazım. Bu konuda en büyük kredi Andrew Garfield'a gidiyor. Güçlü bir oyunculuk ortaya koymayı başarmış. Adam Driver'a yine başarılı bir performans ortaya koymuş.

  Filmi beğendim. Bu tür filmlerden hoşlanan herkese tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Kasım, 2017, 18:56:27
Baywatch

(https://farm5.staticflickr.com/4690/39544563832_5fd5e3f848_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1469304/?ref_=rt_li_tt

  Mitch Buchanon işinde çok başarılı ve işini çok seven bir cankurtarandır. Birbirlerini son derece tutan bir ekibin liderliğini yapmaktadır. Eski olimpik yüzücü Matt Brody'de ekibe katılır. İkili arasında soğuk rüzgarlar esmeye başlar. Çalıştıkları sahil Victoria Leeds isimli bir kadına satılır. Ardından sahilde uyuşturucu trafiği başlar. Buchanon ve Brody başta olmak üzere tüm ekip uyuşturucu ile mücadele etmeye başlayacaktır.

  Bu tip bir filmden en azından eğlenceli olması beklenir. Lakin Baywatch eğlenceli olmaktan çok uzak. Bunun en büyük sebebi insan zihni ile dalga geçecek kadar kötü yazılmış bir film olması. Bu kadro bundan çok daha eğlenceli işler çıkarabilecek bir kadro. Yönetmen Seth Gordon ise çok vasat bir işçilik ortaya koymuş. Kendisinin Identity Thief ve Horrible Bosses'de zaten vasat bulmuştum.

  Film üzerinde söylenecek fazla bir söz yok. Çünkü ortada ciddiye alınabilecek bir film yok.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Ocak, 2018, 13:04:18
It

(https://farm5.staticflickr.com/4592/38677985375_ca47458b71_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1396484/?ref_=rt_li_tt

  Filmi izlediğimin üzerinden biraz geçti aslında. Ama yazma fırsatı bulamamıştım. It romanını da yakın bir zamanda okudum. Romanın üzerine de hemen filmi izledim. Stephen King'in "sadık okuyucusu" olarak It'ı çok geç okuduğumun farkındayım. Ona da anca fırsat oldu. Film uyarlamasının ise 35 milyon dolar bütçesine 700 milyon kazanması tabi ki filmi küresel bir hit'e çeviriyor. Düşünün ki Warner bros. bu filmden böyle kar elde ederken Justice League'e 300 milyon yatırıp 650 milyon ile zarar edebiliyorlar.

  Film uyarlaması ilk cesur kararını kendisini iki bölmek ile alıyor. İlk film sadece karakterlerin çocukluğuna odaklanıyor. İkinci film ise büyük hallerine odaklanacak. Kitapta çocukluk ve Derry kasabasının geçmişine ait kısımlar bir çıt daha fazla yer alıyordu ve hikaye paralel şekilde bize sunuluyordu. BU dürece uzun bir kitabı tek film halinde uyarlamak neredeyse imkansız olduğu için yapımcılar böyle bir bölme yolu tercih etmiş. Bu sayede ikinci film için güçlü bir kadro da toplayabileceklerine inanıyorum.

  Kitapla aynın giden yerlerin dışında ayrıldığı noktalarda var. Bu noktalar hikayeye müthiş zararlar vermiyor. Lakin itabı okurken elde edilen doygunluğu bir kaç nebze azaltıyor. Kitap okuyucuyu ne bir şekilde Derry'li yapan bir anlatım tarzına sahip.  Umuyorum ki Derry'nin tarihine ve Pennywise'ın Derry'e dadanmasının altını ikinci filmde biraz daha iyi doldururlar. Kitapta önemli yer tutan Mike Hanlon ve Henry Bowers gibi karakterlerin filmde daha az işlendiğini görüyoruz. Hatta bu film alınan bazı kararlar. İkinci filmde yani karakterlerin büyüdüğü kısımda bazı hikaye arclarını ordanda kaldıracak gibi duruyor.

  Uyarlama dışında bakarsak ise karşımızda son derece iyi çekilmiş bir korku filmi var. Filmi yönetmeni Andy Muschietti'nin daha önce Mama filmini de izlemiştim. O filmi de çok başarılı bulmuştum. It, Mama'dan bile daha iyi çekilmiş. O filmin aksıyan bir iki noktası bu filmde kendisini göstermiyor. Filmin atmosferi çok başarılı. Pennywise'ın kullanımını genel olarak beğensemde kitapta göründüğü sulietler konusunda bazı değişikllikler var. Gözüm kitaptakilerini aradı. Zira kitaptakilerin daha korkutucu olduğunu söylemek mümkün.

  It, bir sinema filmi olarak çok başarılı. Get Out ile birlikte yılında korku filmi olmuş diyebilirim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Ocak, 2018, 13:23:14
Atomic Blonde

(https://farm5.staticflickr.com/4737/39544563052_c56738ac33_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2406566/?ref_=rt_li_tt

  Atomic Blonde aslen The Coldest City isimli bir grafik roman serisinden uyarlama. Kaynak eseri hiç bilmediğim için nasıl bir uyarlama olduğu ile ilgili pek bir şey söyleyemem. Film olarak baktığımızda ise ortalama bir film var karşımızda.

  Bu sene Deadpool 2'nin yönetmeni olarak izleyeceğimiz David Leitch bu ilk filminde bir yönetmen olarak beni korkuttu açıkçası. Filmin aksiyonu çok iyi hakkını vermek lazım. Lakin hikaye anlatıcılığı için aynı şeyi söylemek nerdeyse imkansız. Filmdeki karakterler zorlama ve yüzeysel durmaktan kendilerini alamamışlar. Leitch'in filmin hikayesinin kurulacağı diyalog ağırlıklı sahnelerde bile aklı aksiyonda bunu izlerken net şekilde anlayabiliyoruz.

  Filmin atmosferi başarılı. Renkler ve kostümler göz alıcı. Ama dediğim gibi başarılı olunan bütün alanlar teknik alanlar. Biraz daha güçlü hikaye ve karakterlerle çok daha iyi bir film olabilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2018, 19:56:22
Dunkirk

(https://farm5.staticflickr.com/4769/38898967824_fbe0f5c063_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5013056/?ref_=rt_li_tt

    Dunkirk'ün yaş sınırı pg-13, süreside 1 saat 46 dakika olarak açıklandığında bir çok kişi için endişe başlamıştı. Acaba Christopher Nolan'ın ez zayıf filmi mi geliyor ? pg-13 savaş filmi olur mu ? Bu kadar kısa bir süre her filmini iki buçuk saat civarı yapan bir yönetmen için yeterli mi ? diye bir çok soru soruldu. Nolan'ın ise aklında zaten hiçbir zaman alıştığımız bir savaş filmi yapmak yoktu.

  Dunkirk gerçekten farklı bir savaş filmi. Tamamı savaş alanında geçse de neredeyse tamamı aksiyon olsa da aksiyona odaklanan bir film değil. Bunun yerine karakterlerinin psikolojisine inen, seyirciyi savaş alanından yaşatan, atmosferi insanın içine kadar işleten bir film. Karakterlerin psikolojisi derken şunu da eklemek lazım. Spesifik bazı karakterlere eğilen ve onların psikolojisine yoğunlaşan bir filmden ziyade filmdeki karakterleri kolektif olarak psikolojisine inen bir film Dunkirk.

  Teknik olarak film zaten çok başarılı. Christopher Nolan'ın bu konuya ne kadar özendiği zaten bilinen bi'şey. Beni filmde en fazla rahatsız eden şey müzikler oldu. Nolan filmlerinde tempoyu ve gerginliği saniye saniye arttıran müzikler kullanmayı seviyor. Lakin bu filmde bunun haddinden fazla olduğunu düşünüyorum. Filmi izlerken müziklerden gerçekten sıkıldım.

  Dunkirk, Nolan'ın sinemasını sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. Pek aşina olmayanlar içinse farklı bir savaş filmi tecrübesi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Ocak, 2018, 20:19:27
The Greatest Showman

(https://farm5.staticflickr.com/4627/38898967784_4b0ac4a593_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt1485796/?ref_=rt_li_tt

  The Greatest Showman güzel görünen bir film. Güzel görünen derken gerçekten göze muhteşem geldiğini söylemem lazım. Özellikle müzikal sahneler kusursuza yakın. Şarkılar güzel. Koreografi harika. Lakin iş hikaye anlatıcılığına gelince özellikle ilk yarıda müthiş aksaklıklar var. Karakterler inandırıcılıktan çok uzak. Baş karakterlerimiz zaten inanılmaz derecede mükemmeller. Bu da onları iki boyutlu bir hale indirgemiş. Hikaye hiçbir şekilde zorlanmadan ilerliyor ve yine karakterler gibi inanılmaz derece mükemmel tesadüflerle ilerliyor.

  İkinci yarı ise ilk yarıdan çok şükür ki farklı. İkinci yarının daha üç boyutlu karakterler ve daha derinlikli bir hikaye ile filmin genelini  toparladığını söylemek mümkün. Bu dengesizliği yönetmen Michael Gracey'nin tecrübesizliğine dayandırıyorum. The Greatest Showman, kendisinin ilk film. Bundan sonrada kağıt üzerinde Naruto'nun yönetmeni olarak gözüküyor. Ama bu film beni Naruto adına çok korkuttu.

  Genel olarak müzikalleri seven bir insanım. The Greatest Showman bir müzikal olarak genel toplanda beğenimi kazandı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Ocak, 2018, 19:47:09
Three Billboards Outside Ebbing, Missouri

(https://farm5.staticflickr.com/4615/39826900782_82834714b8_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5027774/?ref_=rt_li_tt

  Geçtiğimiz günlerde izlediğim bazı filmleri buraya Oscar adaylıklarını beklediğim için henüz yazmamıştım. Three Billboards Outside Ebbing, Missouri'de bunlardan biriydi. Film Academi'den toplam 7 adaylık kazandı. En iyi film dalında aday. Frances McDormand, Sam Rockwell ve Woody Harrelson oyunculuk dallarında aday.

  Film kızının cinayetinin aydınlatılması için mücadele eden Mildred isimli bir kadının öyküsünü anlatıyor. Mildred, yerel kolluk kuvvetinin davaya yeterli özeni göstermediğini düşünüyor. Buna dikkat çekmek için şehrin hemen dışında üç tane Billboard kiralıyor. Ardından Mildred, şerif Willoughby ve Dixon arasındaki mücadele başlıyor.

  Filmi çok beğendim. Oyunculukların yanı sıra filmin hikayesi çok kuvvetli. Zaten orijinal senaryo dalında adaylıkta elde etti. Yönetmen Martin McDonagh'ın aday olmamasına çok şaşırmadım. Yönetmen olarak çok büyük bir ağırlığını hissedemedim. Three Billboards Outside Ebbing, Missouri senenin en iyi filmlerinden biri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ocak, 2018, 02:38:04
The VVitch: A New-England Folktale

(https://farm5.staticflickr.com/4753/39867750241_9b2a2a974b_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4263482/

  Filmde 17. yüzyıl ingilteresine konuk oluyoruz. William ve Katherine çifti çocukları ile beraber Londra'nın dışında bir eve yerleşiyorlar. Dinlerine son derece bağlı olan çift, bebeklerinin ortadan kaybolması sonrası iyice paranoyaklaşmaya başlıyor. Ormanın tekinsizliği ve büyük kızları Thomasin'in kendilerine garip gelen davranışları sonrası aile cezalandırıldıklarını düşünüyorlar. Kötülük üzerlerine iyice çöktüğünde dini ve ailevi ilişkileri sarsılmaya başlıyor.
 
  The VVitch'i beğendim. Tam performans bir korku filmi değil. Tam bir gerilim filmi. Yalnız filmin atmosferi çok yoğun. Hatta yer yer sıkıcılık sınırına yaklaşabiliyor. Zaten filmin süresinin görece kısa olmasının bu yüzden olduğunu düşünüyorum. Filmin aşırı yoğun bir dini teması var. Bu benim hoşuma gitti.   
 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Ocak, 2018, 16:32:59
Lady Bird

(https://farm5.staticflickr.com/4618/38992197245_a04b01853a_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4925292/

  Film 2002 yılının Sacramento'sunda Christine McPherson isimli bir kızın büyüme hikayesini anlatmakta. Kendisine Lady Bird ismini takan McPherson, annesi gibi olmamak ve evden uzaklaşmak istemektedir. Babasının işini kaybetmesi sonucu evin bütün yükünü çeken annesi ile ileri geri giden bir ilişkisi vardır. Büyüme sancıları herkesi etkilemeye başlayacaktır.

  İzlediğimden beri Lady Bird filmi ile aynı filmdeki ana kız gibi bir sevgi nefret ilişkisi kurdum. Tam manasıyla sonuca bir türlü varamıyorum. Öncelikle film harika karakterlere sahip. Özellikle Lady Bird ile annesi muazzam karakterler ve çok iyi oynanmışlar. İkili dışındaki karakterlerde akılda kalıcı ve iyi yazılmış. Filmin başarılı bir atmosferi var. Çok kısa sürede karakterlerle ki özellikle Lady Bird ile empati kurup onu umursamaya başlıyorsunuz. Bir çok seyircinin kendisinden bu filmde çok şey bulacağından eminim. Herkesi bir noktadan yakalamayı başarıyor. Biraz küçük insanların büyük olaylarını anlattığını söylemek mümkün.

  Benim filmde beğenmediğim kısım her ne kadar iyi yazılmış olsada hikaye anlamında biraz güçsüz olduğunu düşünüyorum. Coming of Age filmleri içerisinde ben çok daha güçlü filmler ve hatta diziler izledim. The Perks of Being a Wallflower bunlardan biriydi. Onun dışında Lady Bird'ün aldığı kararlar ve filmin finalde verdiği mesaj ile ilgili sıkıntım var. Yine de bunlar mantıksız bir altyapıyla verilmiyor. Bunlar baş karakterin kararları olduğu için seyirci olarak saygı duyduğumuz kararlar. Lakin filmin gücünü kestiğini düşünüyorum.

  Lady Bird'ü canlandıran Saoirse Ronan, çocuk yaşından bu yana çok üst düzey filmlerde oynuyor. Bu film dahil şu ana kadar üç kere Oscar'a aday oldu. bir kere Altın Küre kazandı. BAFTA'ya ise dört kez aday oldu. Kendisine çok iyi bir kariyer oluşturuyor. Lady Bird filmine onun oyunculuğu açısından çok başarılı bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 25 Ocak, 2018, 16:43:59
Kingsman: The Golden Circle

(https://farm5.staticflickr.com/4602/39859102792_28b9ba5dd1_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4649466/?ref_=rt_li_tt

  İlk Kingsman filmi biraz yok yerden gelip gönlümüzü çalmıştı. İkinci film için ise ister istemez belli bir beklenti oluştu. Genel tabloya bakarsak bu beklentiyi film pek karşılayamamış gibi duruyor. Bütün puanlamalarda ilk filmin altında kaldı. Eleştirmenler çok beğenmedi. Seyircide ilk filmi kadar coşmadı. İlk filme yakın kazandı ama daha fazla harcadığı için beklenen tam manasıyla gelmedi.

  Ben filmi kötü bulmadım. İlk filme kıyasla yenilikçi olmadığı da açık. Lakin yine de bence son derece keyifli. İlk filme göre daha absürt bir plot'u var filmin. Filmin'ı biraz daha stereotip. Bunlar ciddiyeti ilk filme göre aşağı çekmiş. Bunlar beni çok rahatsız etmedi. Esas rahatsız eden ise Elton John oldu. Filmdeki varlığı beni tarifi mümkün olmayacak derecede rahatız etti. Keşke rolü cameo olarak kalsaymış. Filmi resmen bir Kingsman parodisi haline getirmiş. Zaten film bolca James Bond'a öykünerek bu hakkını kullanırken John'un olduğu sahneler ki bunlar tahminlerden daha fazla filmi yerle bir etmiş.

  Filmin en başarılı olduğu kısım hiç şüphesiz aksiyon. Kusursuz bir aksiyon var. Son derece tempolu, görkemli hatta yer yer abartılı. Harika bir oyuncu kadrosu var. Zaten birazda o kurtarmış. Kingsman: The Golden Circle, bu kadroyu, böyle bir aksiyonda görmek için izlenebilecek bir film. Elton John'a rağmen.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2018, 18:23:48
Coherence

(https://farm5.staticflickr.com/4605/26047459138_d1d15c562a.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2866360/?ref_=rt_li_tt

  Coherence benim için çok hoş bir sürpriz oldu. Türevi filmleri incelerken karşıma çıktı. Pek beklentim de olmadan izledim. Film 50.000 dolar gibi son derece düşük bir bütçeye sahip. Oyuncu kadrosu pek tanıdık isimlerden oluşmuyor. En net şekilde Nicholas Brendon'ı tanıyorum. O da Buffy the Vampire Slayer dizisinde oynadığı için.

  Coherence bütçeden ziyade hikayenin sinemada ne derece önemli olduğunun kanıtı adeta. Spoiler vermek istemediğim için fazla şey yazamıyorum. Ama Predestination tipi filmleri sevenlerin bence bir göz atması lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2018, 03:32:15
A Ghost Story

(https://farm5.staticflickr.com/4718/26047470368_ef6641293f_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt6265828/

  Konusundan kısaca bahsedersek film yeni ölmüş bir adamın hayaletinin, karısına ulaşma çabasını anlatıyor. Yalnız bu filmin konusu değil anlatım şekli mühim. Filmi tamamen hayaletin bakış açısıyla takip ediyoruz. Hayaletin tasarımı son derede sade yapılmış. Hatta ilk bakışta şaka mı bu tasarım bile denilebilir. Ama tasarımın bu derece sade ve basic olmasının sebepleri var. A Ghost Story bir korku filmi değil. Korku filminin tam tersi şekilde duygusal bir film. Hayaletle empati kurduran ve onun sonsuz olabilecek hayatını bize tüm çıplaklığıyla gösteren bir film.

  Film süresi boyunca hayaletin duygularına, arzularına, isteklerine umuduna tanık oluyoruz. Film bunu o kadar güzel bir şekilde anlatmayı başarmış ki filmin bir çok yerinde ciddi anlamda duygulandım. İnsanı bir hayalet için ağlatabilecek bir duygu yoğunluğuna sahip. Bir hayaletin gözünden bu kadar insansı ve herkesin kendisinden bir parça bulabileceği bir hikaye anlatmak gerçekten hiç kolay değil.

  Spesifik olarak bazı mükemmel ve çok etkileyici sahneler var. Bunlar çok başarılı çekilmiş ve hikayeye kusursuzca yedirilmiş. Morg'da ilk uyanış, hayalet olarak eve gidiş, karşı komşudaki hayalet ve spoiler olmasın diye yazamayacağım bir çok şey. Gerçekten çok iyiydi.

  Yalnız şunu da belirtmek lazım. Film üslubu itibariyle herkese hitap etmeyebilir. Deneysel bir yapısı var. Bende işledi ama başkasında bilemem.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2018, 11:42:35
Mother!

(https://farm5.staticflickr.com/4664/26049875588_e9a6323486_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5109784/

  Yeni evli çiftimiz şehir dışında sakin bir hayat sürmektedir. Eve gelen misafir evin düzenini bozmaya başlar. Bu misafirin eşi de geldiğinde iyice huzurları kaçar. Bütün bunlar sadece başlangıçtır.

  Mother benim açımdan izlediklerim içerisinde 2017 yılındaki en iyi film. Ben bayıldım. Bir hafta içerisinde üç kere izledim ve filmin her saniyesi çok keyif verdi. Darren Aronofsky'nin yazıp yönettiği film benim için kusursuz bir sinema keyfi oldu. Yalnız belli ki bu herkes için geçerli değil. Özellikle filmin American seyircisiyle arasının açık olduğunu söylemek mümkün. Eleştiriler ve gişe bunu kanıtlar nitelikte. Film saçma bir şekilde Razzie adaylığı bile aldı. Razzie'nın çalışma sistemi aslında farklıdır. Büyük bütçeli filmleri ele alır ve genel olarak dalga geçme üzerine kuruludur. Mother tipi daha sanatsal ve deneysel filmleri aday göstermesi kesinlikle samimi değil.

  Mother'ın aslen seyretmesi çok yorucu olduğunu söylemem lazım. Basık ve insanın üzerine üzerine gelen bir atmosferi var. Baş karakterimiz üzerinen seyirciye geçer psikolojik bir şiddet her seyircinin keyif alabileceği bir şey değil. Bu şiddetin ekrana görsel olarak döküldüğü yerler zaten tartışmalara da sebep olmuştu. Aslında bu noktalarda filmin metaforik anlatım özelliği devreye giriyor.

SPOILER

  Metaforik anlatım filmin bel kemiği. Film sürerken de anladığımız üzere film aslında koskoca bir alegori. Tamamen Eski Ahit'in yaratılış sürecinin yorumlanmış hali. Filmdeki her sahne, filmdeki en ufak ayrıntılar bile kendisine semavi dinler ile alakalı bir yer buluyor. Teoloji'ye meraklı bir insan olarak bu film beni inanılmaz doyurdu.

  İçerik ile alakalı çok bilgi vermek istemiyorum. Sadece bütün karakterlerin birilerini temsil ettiğini ve her olayın bir anlamı olduğunu tekrar söyleyeyim o kadar. Metaforu yakalayan seyirci için film çok keyifli ama yakalayamayan seyirci için baya izlenmesi zor bir film Mother.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 27 Ocak, 2018, 13:37:10
Jigsaw

(https://farm5.staticflickr.com/4757/39897669712_06776d2129_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3348730/

  Saw serisi 2004 yılındaki ilk filmin ardından her sene sinemalarımıza konuk olurdu. Üst üste 7 film çekildi. Bunlar ufak bütçeli ve bütçesne oranla çok para kazanan filmler oldu. 2010 yılında Saw 3D'nin vizyon girmesiyle seri durdu. Hem eleştirisel anlamda hem de gişe anlamında zaten aşağı doğru bir ivme vardı. 7 senenin ardından Jigsaw geldi. Bu film hem bir devam filmi hem de yeni dönemin başlangıcı. Zira film Saw 3D'den daha ucuza mal edildi. Daha az gişe yapsa da totalde stüdyoya daha fazla para getirdi.

  Jigsasw'da ilk dikkat çeken şey serinin Gore unsurunun bir tık düşürülmüş olması. O tık polisiye kısma yedirilmiş. Bence filme yaramış. Zaten Jigsaw'u son dört Saw filminden daha iyi bulduğumu söyleyebilirim. O filmlerin çok fazla televizyon işi gibi durmasına kıyasla Jigsaw göze daha hoş geliyor.

  Bunların dışında yine aynı yapı var. Zaten bu filmlerin ana hatları belli. Geçen sene Leatherface'de geldi. Bu sene Halloween var. Friday the 13th'de gelirse bu aralar süper olur.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Şubat, 2018, 16:10:46
Erin Brockovich

(https://farm5.staticflickr.com/4629/40101458961_c042d1b773_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0195685/?ref_=rt_li_tt

  Erin Brockovich, işsiz, parasız üç çocuk sahibi yalnız bir annedir. Suçu olmadığı bir araba kazası geçirir. Sigortası da olmadığından bütün birikimi sağlık harcamalarına gider. Ed Masry'den yardım ister ve zorla onun hukuk bürosunda çalışmaya başlar. Erin'ın hiçbir hukuk eğitimi yoktur. Lakin bir fabrikanın atık su yüzünden yöre halkının sağlığını hiçe saymasını ortaya çıkarır. Erin'in önünde çok önemli bir mücadele vardır.

  Film gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan film Julie Roberts'a en iyi kadın oyuncu Oscarını kazandırmıştı. Aynı zamanda en iyi film ve iyi yönetmen gibi dallarda da adaylık çıkarmayı başarmıştı. Geneli itibariyle filmi beğendim. Julia Roberts çok iyi bir oyunculuk ortaya koymuş. Filmi izledikten sonra gerçek Erin Brockovich ile ilgili youtube'dan bazı videolar izledim. Roberts'ın rolü nasıl benimsediğini ve Erin Brockovich'e dönüştüğünü gördüm.

  Bir sinema filmi olarak ortalamanın üzerinde bir film. Steven Soderbergh'in ise muhtemelen en net işi. Farklı bir kurguya ya da twist dolu bir senaryoya sahip değil. Yine de bu tip filmleri sevenlere tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Şubat, 2018, 16:34:09
The Shape of Water

(https://farm5.staticflickr.com/4703/39202031085_71284fb505.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5580390/?ref_=rt_li_tt

  Başkarakterimiz Elisa içine kapanık, biraz hayalperest dilsiz bir kadındır. 1960'lı yıllarda çok gizli bir devlet tesisinde temizlikçi olarak çalışmaktadır. Tesisin eline bir Balık Adam geçer. Elisa, Balık Adama ilgi duymaya başlar.

  13 Adaylıkla şu anda Oscar Ödüllerinin yıldızı konumunda film. Yönetmeni Guillermo del Toro ise Directors Guild of America'da en iyi yönetmen ödülünü alarak Oscara en yakın yönetmen halline geldi. Başrol Sally Hawkins performansıyla bu sene en öne çıkan isim.

  Genel anlamda baktığımızda The Shape of Water, yeni bir film değil. Filmin tamamı insanın üzerine ben bunu daha önce izledim düşüncesini oluşturuyor. Lakin kusursuz bir işçilik var. Filmin yönetmenliği, sinematografisi, prodüksiyon tasarımı, renk paleti mükemmel. Bunlara üst seviye oyunculukta eklendiğinde seyir zevki yüksek bir iş çıkıyor. Ama hikayenin neredeyse klişe diyebilecek kadar tanıdık olması benim biraz keyfimi kaçırdı.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: kedidiro - 05 Şubat, 2018, 21:37:42
Alıntı yapılan: dean - 05 Şubat, 2018, 16:34:09
The Shape of Water

(https://farm5.staticflickr.com/4703/39202031085_71284fb505.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5580390/?ref_=rt_li_tt

  Başkarakterimiz Elisa içine kapanık, biraz hayalperest dilsiz bir kadındır. 1960'lı yıllarda çok gizli bir devlet tesisinde temizlikçi olarak çalışmaktadır. Tesisin eline bir Balık Adam geçer. Elisa, Balık Adama ilgi duymaya başlar.

  13 Adaylıkla şu anda Oscar Ödüllerinin yıldızı konumunda film. Yönetmeni Guillermo del Toro ise Directors Guild of America'da en iyi yönetmen ödülünü alarak Oscara en yakın yönetmen halline geldi. Başrol Sally Hawkins performansıyla bu sene en öne çıkan isim.

  Genel anlamda baktığımızda The Shape of Water, yeni bir film değil. Filmin tamamı insanın üzerine ben bunu daha önce izledim düşüncesini oluşturuyor. Lakin kusursuz bir işçilik var. Filmin yönetmenliği, sinematografisi, prodüksiyon tasarımı, renk paleti mükemmel. Bunlara üst seviye oyunculukta eklendiğinde seyir zevki yüksek bir iş çıkıyor. Ama hikayenin neredeyse klişe diyebilecek kadar tanıdık olması benim biraz keyfimi kaçırdı.



  dean'ın söylediklerine ekleyecek fazla bir şey yok. belki 13 adaylık filmden beklentimi arttırdığı için ben pek umduğumu bulamadım. yönetmenin masalsı atmosfer kurmada ne kadar başarılı olduğunu önceki filmlerinden - özellikle muhteşem "pan'ın labirenti"- ile biliyorduk zaten. ama türe yeni bir şey katıyor mu? başlardaki sessiz kız yaşlı komşu ilişkisiyle amelie'yi, dans filmlerine düşkünlükle başka başka filmleri, yaratık tasarımıyla hellboy'u çağrıştıran bu film ne kadar başarılı olur, ne kadar yarına kalır ömrümüz olursa göreceğiz bakalım. son olarak başrol sally hawkins'in oyunculuğunu da takdir etmekle birlikte benim favorim yine de üç billboard'daki eşşsiz oyunculuğuile frances mc dormand...
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 06 Şubat, 2018, 02:58:53
American Made

(https://farm5.staticflickr.com/4714/39398384074_7ff6b65226_o.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3532216/?ref_=rt_li_tt

  Barry Seal başarılı bir hava yolları pilotudur. Ek iş olarak gittiği güney america ülkelerinden ufak tefek kaçakçılıklar yapar. CIA, Seal'ı takip etmektedir. Ona çok büyük bir teklif sunar. Teklifi kabul eden Seal, kendisini Pablo Escobar'ın Medellin karteline kadar uzanan bir yolun başında bulur.

  Filmin başına oturduğumda bu kadar eğleneceğimi tahmin etmezdim. Filmin seyir zevki çok yüksek. Aslında gerçek bir hikayeden uyarlanıyor ve filmde gerçekten çok ciddi mevzular dönüyor. Lakin Doug Liman harika bir hikaye anlatıcılığı örneği göstererek seyircisinin ilgilisi hep ayakta tutarak bu gerçek hikayeyi kara mizaha yaklaştırarak anlatmış. Filmin başrolündeki tom Cruise ise yine aynı yıl rol aldığı ve beni devasa bir hayal kırıklığına sokan The Mummy ile kıyaslanamayacak şekilde başarı bir oyunculuk sergilemiş.

  Barry Seal aynı zamanda göze çok hoş gelen bir film. Tercih edilen renk paleti. Filmin geçtiği mekanlar. Müzikler oldukça eğlenceli ve filmin ruhuna uygun seçilmiş. Pablo Escobar'a doyduğumuz şu günlerde. Medellin karteline başkasının gözünden bu şekilde bakmaya seyirci olarak benim hitiyacım varmış. Filmi tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Şubat, 2018, 13:42:15
Being John Malkovich

(https://farm5.staticflickr.com/4770/26271491608_eaa9a88a23.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0120601/?ref_=rt_li_tt

  Craig Schwartz bir kuklacıdır. Ama bu işten para kazanamamaktadır. Karısı Lotte ile birlikte evcil hayvanlarla dolu bir evde yaşamaktadır. Artık iş değiştirmesi gerektiğini anladığında karşısına cazip bir fırsat çıkar. Maxine isimli kadını ise haddinden fazla çekici bulmaya başlar. O sırada iş yerinde bulduğu minik kapı hayatını değiştirecektir. Zira kapı Being John Malkovich'in zihnine açılmaktadır.

  Being John Malkovich çok farklı bir film. Charlie Kaufman tarafından yazılan senaryosu hemen kendisini belli ediyor. Son derece güçlü ve üç boyutlu karakterlere sahip. Onları takip etmek ve onların zihin dünyasında dolaşmak çok keyifli. Oyuncularda karakterleri ile çok iyi iş çıkarmış. Özellikle Catherine Keener çok başarılıydı.

  Hikayenin mizahi bir yaklaşımı olduğu ortada. Ama mizah karakterin içerisindeki duygu durumlarını ortaya dökmek bir araç olarak kullanılmış ve bu filme çok yaramış. Filmin yönetmeni Spike Jonze, mizahın yanı sıra fantastik öğeleri de hikayeye çok iyi yedirmiş. Mizahın, fantastiğin, dram'ın çok kaliteli bir senaryo ile birleştiği etkileyici bir film Being John Malkovich.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Şubat, 2018, 14:03:16
8 Mile

(https://farm5.staticflickr.com/4618/39246197845_e7f7a884d1.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0298203/?ref_=rt_li_tt

  Film Detroit'in getto mahallesinde Jimmy 'B-Rabbit' Smith isimli bir gencin hikayesini anlatmaktadır. Jimmy çevresi tarafından yetenekli bir rapçi olarak görünür. Kendisine müzik yapmaya bayılmaktadır. Ama Rap müzik siyahilerin elindedir. İlk önce onlara karşı kendisini ispatlamalı ve özel hayatındaki sorunların üzerinden gelmesi gerekmektedir.

  Filmi beğendim. Ortalama bir beklenti ile birlikte keyifle izlenecek bir film. Hikaye klişe sularda yüzüyor. Ama hiç boğulmuyor. Özellikle oyunculukla beklediğimden daha iyi. Eminem hiç fena oynamamış. Kim Basinger ve Michael Shannon gibi oyuncuların varlığı filmi yukarı çekmeyi başarmış.

  Yönetmen Curtis Hanson'ın L.A. Confidential'daki kadar filme ağırlığını koyduğunu ve filmi özgün kıldığını söyleyemeyiz. Türün gereklerini yapan, ilgiyi ayakta tutan ama waooww dedirtmeyen bir işçilik çıkarmış. Film elbette müzikleri ve rapçi atışmalarıyla öne çıkıyor. Onu da zaten başarılı bir şekilde yapıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Şubat, 2018, 15:42:22
Legend

(https://farm5.staticflickr.com/4746/39246213075_f55280e315.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3569230/?ref_=rt_li_tt

  Film 50'li ve 60'lı yılların arasında Londra'da geçiyor. Döneme damga vuran Reggie ve Ron Kray ikizlerini merkeze alıyor. Onlarında yer altı dünyasında yükselişleri, aile ilişkileri gibi konuları irdeliyor.

  Legend bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Filmi izlerken sıkılmadım ama keyif aldığımı da söyleyemem. Bunun sebebi filmin dümdüz bir film olması. Şöyle ki filmde bence bir odak problemi var. Filmi izlerken yeni ne kadar önemsemem gerektiği şaşırdım. Seri şekilde karakterlerin başından geçenleri izliyoruz. Ama bu başarılı bir bütünlüğe maalesef varamıyor. Yönetmen Brian Helgeland sanki filme belgesel niyetiyle başlamış ve sonradan dramatik kurguyu tercih etmiş gibi. Gerçek hayatlarına baktığımızda filmde bize gösterilenden daha etkili olduklarını görebiliyoruz. Film bize daha naif bir hikaye anlatıyor.

  Filmin en öne çıkan öğesi elbette Tom Hardy. Kendisi hem Reggie'ye hem de Roy'a hayat veriyor. İşin Ron kısmında biraz Bane'e öykündüğünü söylemek mümkün. Film ciddi anlamda Tom Hardy'nin üstüne oynuyor. Hatta şunu diyebilirim. Seyirciye en büyük vaadi "Tom Hardy var. İki karakteri birden oynuyor izle"nin ötesine geçemiyor.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Şubat, 2018, 16:18:30
Valerian and the City of a Thousand Planets

(https://farm5.staticflickr.com/4721/39246237085_1d44f82af3.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt2239822/?ref_=rt_li_tt

  Valerian and the City of a Thousand Planets maalesef büyük bir hayal kırıklığı. Luc Besson gibi tecrübeli bir yönetmenin bir film içerisinde bu kadar bariz hata yapması inanılır gibi değil. Film aslında müthiş bir evren kuruyor. Sınırsız derece imkanın olduğu sınırsız uzaylı ırklarıyla sonsuz hikaye anlatabilir. Bunlara rağmen son derece güdük bir metin var karşımızda.

  Film aynı anda çok fazla mekanda geçmeye ve çok çeşitli ırkı göstermeye çalışıyor. Lakin ne mekanları ne de ırkları doğru düzgün anlatıyor. Sadece gösteriyor o kadar. Bazı noktalarda bu karakter bu noktaya ne ara geldi diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Film görsel anlamda başarılı ama görsel efekti bol bulduk saçalım mantığı insanı rahatsız ediyor. İçi doldurulmayan o kadar çok fantastik öğe var ki anlatmaya sayfalar yetmez.

  Filmin bel kemiğini nedense Valerian ve Laureline oluşturuyor. Ama ikilinin ilişkisinin vasat yazılmasının yanı sıra Dane DeHaan ve Cara Delevingne henüz bir sinema filmini sırtlayabilecek isimler değiller. Özellikle Delevingne oyunculuk açısından çok yetersiz kalmış. DeHaan ve Delevingne'nin kimyalarının hiç tutmaması da işe tuz biber ekmiş.

  Sonuç olarak Valerian zayıf bir film. Aşırı bilim kurgu hayranı olup bütün çıkan ürünleri tüketmek isteyen bir izleyici değilseniz kesinlikle ilginizi çekmeyecektir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 08 Şubat, 2018, 12:23:36
Alıntı yapılan: dean - 27 Ocak, 2018, 11:42:35
Mother!

İzlerken gerçekten keyif aldığım filmler arasında. İnsanlığın en eski anlatılarından birine farklı bir yorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Şubat, 2018, 12:50:21
The BFG

(https://farm5.staticflickr.com/4632/25335051147_aa0287662c_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt3691740/?ref_=rt_li_tt

  10 yaşındaki Sophie bir dev tarafından yetimhaneden kaçırılır. İnsan yemeye meraklı diğer devlerin aksine dost canlısıdır. Sophie ile arkadaşlık kurmak ister. Diğer devler kızın varlığını öğrenirse hem dev için hem de kız için zor zamanlar başlayacaktır. Bu saldırgan devleri engellemek için Sophie, kraliçeden yardım istemek zorunda kalır.

  Öncelikle şunu söylemeden başlamak istemiyorum. Bu tip nerdeyse hiç oyuncunun olmadığı animasyon ağırlıklı masal filmlerinde çocuk oyuncular için yapılan casting çok önemli. CGI karakterlere karşı oynamak tecrübeli oyuncular için bile kolay değilken ilk kez oyunculuk yapan çocuk aktörler ya da aktrisler için gerçekten zor. Bu konuların en büyük ustalarından biri olarak görebileceğimiz Steven Spielberg gibi bir yönetmenin başrolde bu derece bir hata yapması beni çok şaşırttı. Ruby Barnhill, maalesef ki filmin en zayıf noktası.

  Filmin genel hikayesinin de zayıf olduğunu düşünüyorum. Üstelik her geçen dakika daha da zayıfladığı aşikar. Özellikle işe kraliçe ve ordu katıldıktan sonra insanın filmi kapayası ciddi ciddi geliyor. Filmde elle tutulabilecek tek şey Mark Rylance'ı dev olarak izlemek. Onun dışında filmin sıkıcı olduğunu düşünüyorum. Bu yine de filmin her karesi kötü demek değil. Steven Spielberg en azından görsel estetik anlamında takip etmesi keyifli sahneler yaratmayı başarmış. Filme bir ritim katmış. Tecrübesiz bir yönetmenin elinde film dayanılmaz hale gelebilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Şubat, 2018, 13:16:02
The English Patient

(https://farm5.staticflickr.com/4623/26333957398_e431429524.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0116209/?ref_=rt_li_tt

  Laszlo de Almásy İkinci Dünya Savaşı sırasında sahra çölünde görevlendirilir. Geçirdiği uçak kazasının ardından vücudunda ileri derece yanıklar oluşur ve yatağa düşer. Hanna ise ona bakan hemşiredir. İtalyada korunaklı bir yerde kalmaya başlarlar. Almásy'nin geçmişi ağır ağır açığa çıkmaya başlar.

  Benim için izlemesi ilginç bir film oldu. Çünkü filmin başına oturduğumda beklentilerimin çoğu karşılanmadı. Lakin karşılaştığım film bambaşka öğeleriyle tatmin etti. Filmin çok başarılı bir kurgusu var. Bu sayede görece düşük tempo insanı sıkmaktan uzaklaştırıyor. Merakını arttırıyor. Filmde karakterlerle empati kuramadım. Bu karakterlerin başarısız yazıldığında değil. Karakterlerle hiçbir şekilde matematiğimin tutmamasından kaynaklanıyor. Bu sorununda kurgu ile çok rahat aşıldığını düşünüyorum.

  Film atmosfer olarak çok başarılı. Metin de son derece güçlü. Filmin dokuz dalda Oscar aldığını belirmek lazım. Bunların arasında en iyi film, en iyi yönetmen ve kurgu gibi dallarda var. Aşk hikayelerini zaten sevmişimdir. The English Patient'da sevdiğim bir film oldu.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 19 Şubat, 2018, 14:14:17
Elizabeth

(https://farm5.staticflickr.com/4740/38548143670_63e48ba294_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt0127536/?ref_=rt_li_tt

  Katolik Kraliçe Mary döneminde Büyük Britanya kaos içerisindedir. Ülkedeki Katolikler ve Protestanlar birbirlerini yemektedir. Mary ölmek üzereyken Elizabeth'in tahta çıkmasını onaylar. Protestan ve Anne Boleyn'in kızı olan Elizabeth'in bütün bunlarla mücadele edip Britanya'yı parlak günlerine geri döndürmesi gerekmektedir.

  Film Elizabeth'in tahta ilk geçtiği yıllarını anlatıyor. Katolik ve Protestanların mücadelesini, İngiltereyi tekrar toparlamasını ve ayrıntılı şekilde özel hayatını işliyor. Film boyu nasıl Bakire Kraliçeye dönüştüğünü ve sadece İngiltere ile evlendiğini görüyoruz. Cate Blanchett, rolünde her zamanki gibi harika bir iş çıkarmış. Blanchett iyi bir oyuncu olmanın ötesinde, içerisinde bulunduğu filmi özel hale getirebilen bir isim. Onu bu rolde izlemek çok keyifliydi. Eric Cantona hariç yan kadroyuda çok beğendim. Özellikle Fransa Kralı Duc d'Anjou'ya bayıldım. Geoffrey Rush, Christopher Eccleston ve Joseph Fiennes gibi isimlerde kalitelerini ortaya koymuş.

  Teknik açıdanda Elizabeth temiz bir iş. Prodüksiyon dizaynı göz alıcı, kostümler ve makyaj üst düzey. Yaratılan atmosfer çok başarılı. Ben filmi çok beğendim. Tarihi filmlerden hoşlananlara eğer izlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Mart, 2018, 01:54:30
Call Me by Your Name

(https://farm5.staticflickr.com/4624/25696546517_265f7497ed_b.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5726616/

  Film 1983 yazında İtalya'nın kuzeyinde bir köyde geçmekte. 17 yaşındaki yarı İtalyan yarı Amerikalı Elio günlerini Ailesinin evinde müzik yaparak, kitap okuyarak ve arkadaşlarıyla eğlenerek geçirmektedir. Elio yüksek derece entelektüel birikimi olan bir gençtir. Bir gün profesör olan babasının yazlık stajyeri Amerikalı Oliver köye gelir. Elio ile Oliver arasında kaçınılmaz bir çekim doğmaktadır.

  Öncelikle şunu söyleyeyim filme bayıldım. Bu sene izlediğim en iyi filmlerden biri olduğunu düşünüyorum. Call Me by Your Name, Mother ve Three Billboards Outside Ebbing, Missouri benim için bu senenin zirve üçlüsü oldu. İzlerken asla bitmesin istedim. O derece sevdim. Bu enerjiyle değil 2 saat, 5 saat olsa gözümü kırpmadan izlerdim.

  Beni en fazla kendine çeken şey filmde atmosfer oldu. Zira filmin geçtiği mekanlara çok benzeyen bir noktada hayatım boyunca yaz tatili yaptım. Denizin kenarında yeşilliklerle dolu küçük bir köy. Merkeze bisiklet mesafesinde. Bütün gün mayo ile takıldığımız plaj, bütün gün voleybol, akşamına arkadaş gruplarıyla eğlenme. Bütün gün film izleyebileceğin, kitap okuyabileceğin, neredeyse hiçbir sorumluluğun olmadığı şehirden uzakta yaşama noktası. Ailen, sevdiklerin ve dostlarınla oturabileceğin sofralar, muhabbetler. Filmin atmosferi bu yüzden birebir bana geçti. Direktman her yaz yaşamaktan çok keyif aldığım atmosferi filmde görmek benim filmi çok sevmemi sağladı.

  Elio ve Oliver arasındaki ilişkinin matematiğini çok beğendim. İkilinin önce fiziksel hoşlanma ile başlayan yapısı kendisini film ilerlerken entelektüel bir aşka bırakıyor. Bu süreç hem duygusal hem de fiziksel olarak çok doğru ve etkileyici şekilde işlenmiş. Yönetmen Luca Guadagnino bu konuda harika bir iş çıkarmış. Timothée Chalamet ve Armie Hammer çok başarılı. Özellikle Chalamet neredeyse kusursuz.

  Film dört dalda Oscar adayı. En iyi filmde bunlara dahil. Bu dalda şansını çok yüksek görmüyorum. Aslında yabancı film olarak vizyona girebilecek bir üslubu da var filmin. Belki öyle daha yüksek şansı olurdu. Sözün özü filmi çok beğendim. Romantik filmleri sevenlerin kaçırmaması gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mart, 2018, 01:11:28
The Post

(https://farm2.staticflickr.com/1846/29713327987_0227d78128.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt6294822/?ref_=rt_li_tt

  Ben Bradlee, Washington Post gazetesinin editörüdür. Katharine Graham ise gazetenin sahibidir. İkili ordu analisti Daniel Ellsberg tarafından yazılıp sızdırılan Pentagon belgelerini yayınlama kararı alır. Lakin eski başkanı Johnson'ın Vietnam savaşı ile ilgili olarak ülkesine yalan söylediğini ortaya koyacaktır. İşin ucu Nixon yönetimine de dokunmaktadır. Gazetenin haberi yapması durdurulmaya çalışılır. Özgür basın çok büyük bir sınav vermek üzeredir.

  Filmi çok beğendim. Yönetmen Steven Spielberg kağıt üzerinde ağır duran bir metni elinden geldiğince tempolu şekilde çekmeyi başarmış. Filmi sürükleyici ve heyecanlı buldum. Meryl Streep ve Tom Hanks zaten kendilerini onlarca kez  ispatlamış isimler. Onları karşılıklı izlemek çok keyifli.

  Günümüz Trump yönetimin medyayı baskılamak istemesi hakkında da filmin bir çok önemli noktaya dokunduğunu söylemek mümkün. Film özgü basının bir zorunluluk olduğunu ve halkı bilgilendirmenin ne derece önemli olduğunu çok başarılı bir dilde anlatıyor. Bu tür filmleri sevenlerin kaçırmaması gerek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mart, 2018, 01:33:09
Darkest Hour

(https://farm2.staticflickr.com/1895/29713303767_63e73d4344_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt4555426/?ref_=rt_li_tt

  İngiltere açısından II. Dünya Savaşı en zorlu zamanlarına girmiştir. Naziler ülke üzerinde baskılarını arttırır. Başa geçen Winston Churchill'in iki seçeneği vardır; Ya Nazilerle ateşkes yapmak durumundadır. Ya da onların karşısında olmak zorundadır.

  Filmi çok iyi bulmadım. Ama Gary Oldman için tabi ki tersini söylememiz gerekiyor. Gary Oldman filmi taşımak ile kalmamış, alıp götürmüş. Aslında filmle ilgili sıkıntı bence biraz burada başlıyor. Onu görmediğimiz kare neredeyse hiç yok. Filmin çok fazla Oldman üzerinden gittiğini düşünüyorum. Hatta bunun yer yer seyirciye samimi gelmediğini ve biraz zorlama olacak kadar arttığını düşünüyorum.

  Sonuç olarak film elbette güzel yazılmış ve güzel yönetilmiş. Tarihi filmlerden hoşlananları kendisine çekecek bir çok elemente sahip. Yönetmen Joe Wright'ın yer yer çok başarılı kareler aldığını söylemek mümkün. Yine de filmi izlerken kendimi Oldman'ın ödül sezonunu süpürmesi için, filmin zedelendiğini düşünmekten alamadım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Mart, 2018, 01:55:44
Phantom Thread

(https://farm5.staticflickr.com/4659/38816833900_eea892d5f0_z.jpg)

http://www.imdb.com/title/tt5776858/?ref_=rt_li_tt

  Reynolds Woodcock, İngilterenin en ünlü modacılarından biridir. Kız kardeşi ile birlikte dünyanın en ünlü insanları giydirmektedir. Hayatına giren kadınlardan ilham almakta onlarla beraber olmakta ama fazla kapılmamaya özen göstermektedir. Lakin Alma Reynolds ile karşılaştığında ona aşık olmaya başlar. Kurduğu bütün düzenli hayat bozulmaya başlamak üzeredir. 

  Phantom Thread bana güzel bir roman tadı verdi. Ağır tempolu, kısık ateşte pişen ama çok lezzetli bir film. Bazı filmler bana izledikten sonra izlerken aldığımdan daha fazla keyif verir. Bu filmde onlardan oldu. Filmi tekrar izlemek istemiyorum. Ama üzerinde düşünmek, karakterleri incelemek ve konuşmak daha ilginç geliyor.

  Daniel Day-Lewis alıştığımız üst düzey metod oyunculuğunu burada da sürdürmüş. Benim izlemekten en fazla keyif aldığım oyuncudur Daniel Day-Lewis. Kariyerini bu filmle noktalayacağını açıklamıştı. Darkest Hour'da şikayetçi olduğum Gary Oldman üzerine oynama olayı bu film için geçerli değil. Lewis elbette filmi taşıyan isim. Ama filmde diğer karakterler unutulmamış. Alma ve Cyril'de son derece ilginç ve üzerine düşünülmüş karakterler.

  Filmin Paul Thomas Anderson'ın en iyi filmlerinden olduğunu düşünmüyorum. Ama bu derece düşük tempolu, mekan çeşitliliğinin az olduğu ve üç kişi arasında geçen bir hikayeyi Anderson'ın filmin görece uzun süresine rağmen sıkmadan çok başarılı anlattığını da belirtmem lazım. Bu kadar dingin ve sakin görünen ama içerisinde milyon tane fırtına kopan hikaye az izlemişizdir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 11 Eylül, 2018, 22:22:30
Jumanji: Welcome to the Jungle

(https://farm2.staticflickr.com/1894/29713313867_1b3a408b49_c.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt2283362/?ref_=rt_li_tt

  Spencer, Fridge, Bethany ve Martha isimli dört gencin eline Jumanji isimli bir video oyunu geçer. Oyunu oynamaya başladıklarında kendilerini ormanda bulurlar. Bu Dünyada sonsuza kadar kalmamak için oyunu tamamlamak zorundalardır.

  İkinci Jumanji projesi duyurulduğunda son derece şüpheci yaklaşmıştım. Kültleşmiş ilk filmin ardından gerçekten cesur bir projeydi. Ben filmden beklediğimin çok üzerinde keyif aldım. Öncelikle kutu oyunundan video oyununa geçiş ilk filmin hayranları için soru işaretiydi ve bu sorunu o kadar temiz çözmüşler ki açıkçası ilk dakikadan filmin devamında fazla tökezlemeyeceğini anladım.

  Film türü içerisinde bence başarılı olmuş. Afişine baktığınızda ne vadediyorsa onu yerine getiriyor. Aksiyonu bol, macerası yerinde çok keyifli bir film Jumanji: Welcome to the Jungle.
 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 12 Eylül, 2018, 01:46:08
Insidious: The Last Key

(https://farm2.staticflickr.com/1849/43914374774_cd151fc735_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt5726086/?ref_=rt_li_tt

  Insidious filmlerinin başkarakterlerinden Dr. Elise Rainier en büyük kişisel mücadelesini vermek üzeredir. Her şeyin başladığı yere, çocukluğunun geçtiği eve geri dönüp, kötülükle yüzleşmek zorundadır.

  Daha öncede belirttiğim gibi James Wan'ı modern dönem korku filmlerinin ustası olarak görüyorum. The Conjuring serisi zaten en beğendiğim serilerden biri ki müsait bir zamanda o seri ile ilgili bir yazı atacağım. Aynı şekilde çektiği ilk iki Insidious filmini de çok başarılı buluyorum. Wan'ın ayrılışı sonrası zayıf bir üçüncü film seyretmiştik. Dördüncü filminde zayıf olduğunu hatta üçten bile daha kötü olduğunu söyleyebilirim.

  Artık ağır ağır Insidious serisi kendisini tüketmiş gibi görünüyor. Yönetmen Adam Robitel yaratıcı olmaktan çok uzak kalmış. Buna ortalamanın altında metinde eklenince ilk üç filmin ardından görev olarak izlenecek bir film kalmış. Film üçüncü filmden daha başarılı oldu. Yüksek ihtimalle beşinci film gelecek. Ama artık son iki filmden daha iyi iş çıkarmaları lazım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Eylül, 2018, 13:25:26
A Quiet Place

(https://live.staticflickr.com/65535/48097705023_7525ab21f0_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt6644200/?ref_=rt_li_tt

  Abbott'lar üç çocuklu kırsalda yaşayan bir ailedir. Kendi aralarında hiç konuşmamakta ve hiçbir şekilde ses çıkaramamaktalardır. Zira etrafta sese son derece duyarlı yaratıklar dolaşmaktadır. Çıkarılabilecek en ufak bir ses son derece acılı bir ölüm demektir. Her şeyin ters gittiği o gün geldiğinde dehşet bütün aileye yüzünü gösterecektir.

   John Krasinski çoğumuzun hayatına The Office dizisinde Jim Halpert rolü ile girdi. Yakın zamana kadarda kafalarda bir komedi oyuncusu olarak yer etmişti. Kariyerinde önemli bir hamle yaptı ve beklenilmedik noktalara gitmeye başladı. Bunlar korku ve aksiyon. Bu sene Jack Ryan dizisine başlayan Krasinski, aynı zamanda A Quiet Place filminin yazarı ve yönetmeni. Filmin son zamanlardaki en başarılı korku/gerilim filmlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun komedi temelli birinden gelmesi de ayrı bir güzellik.

  A Quiet Place, özgün hikayesi, başarılı atmosferi ve iyi oyunculuklarıyla türün sevenlerini kesinlikle memnun edebilecek bir yapım.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Eylül, 2018, 19:15:40
Pacific Rim: Uprising

(https://farm2.staticflickr.com/1845/29734247737_c9b8244e59_c.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt2557478/?ref_=rt_li_tt

  Ben 2013'te vizyona giren ilk Pacific Rim filmini de pek sevmiyorum. Filmi keyifli bir macera vadetse de bunu başaramayan bir film olarak görüyorum. Yine de yönetmen Guillermo del Toro'nun kendisinden kaynaklı yaratıcılığı ile filmi izlenebilir kıldığını düşünüyorum.

  İkinci film Pacific Rim: Uprising ise agresif şekilde kötü. Filmin senaryosunun berbatlığının yanı sıra yönetmen Steven S. DeKnight tecrübesizliğinin kurbanı olmuş. Kendisi Daredevil, Angel gibi dizilerde bir kaç bölüm yönetmiş olsa da bu ilk sinema filmiydi ve kesinlikle çok kötü bir iş çıkarmış. Yönetmenlik sadece oyuncunun göz hizasına kamera koymak değildir. DeKnight, yaratıcılıktan uzak, sıkıcı ve vizyonsuz bir film çıkarmış.

  Pacific Rim: Uprising'i türün meraklılarına bile tavsiye etmem. Belki sadece ilk filmi izleyip, beğenen seyirciler ikincisine bir şans vermek isteyecektir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Kasım, 2018, 12:55:51
Rampage

(https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/I/51oDnjcYZRL.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt2231461/?ref_=rt_li_tt

  Davis Okoye bir primat uzmanıdır. 2 yaşından beri büyüttüğü goril George ile artık neredeyse arkadaş ilişkisi vardır. O sırada biyolojik bir deney yapılır. Aralarında George'un da bulunduğu bazı hayvanlar bu deney kazasına maruz kalır. Boyları devasa hale gelen hayvanlar öfke taşmaktadır. Davis ise hem arkadaşı George'u kurtarmak hem de yıkıma engel olmak için Dr. Kate Caldwell ile ortak çalışacaktır.

  Oyun uyarlamaları genelde kötü olur. Bu neredeyse yazılı kural gibi bi'şey. Rampage'de bir oyun uyarlaması. Bütün oyun uyarlamalarında olduğu gibi serbestçe uyarlamışlar. Son zamanlardaki uyarlamalara göre biraz daha iyi buldum. Ama buradaki iyi şu anlamda. Rampage keyifli bir popcorn sineması örneği. Fazlası değil. İzlerken bazı nöronların işlevini durdurmak gerekiyor. Yoksa keyif almak imkansız hale gelir.

  Filmin yönetmeni Brad Peyton ile The Rock daha önce San Andreas filminde de birlikte çalışmışlardı. Bu ikilinin arasında tutan bir kimya var. Rampage 2 gelir mi ? Bilemem. Ama gelecek dönemlerde de birlikte çalışacaklarını düşünüyorum. Sonuç olarak Rampage bu tür aksiyon filmlerinden hoşlanan seyirciyi kısmende olsa eğlendirecek bir film. Düşük beklentilerle izlenebilir.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 02 Kasım, 2018, 13:20:39
Hereditary

(https://farm5.staticflickr.com/4852/45373747714_b27544f8ab_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt7784604/?ref_=rt_li_tt

  Graham ailesinin büyükannesi hayatını kaybeder. Kızı Annie ise annesinin ve atalarının sırlarla dolu geçmişini öğrendikçe hem kendisi hem de ailesi için trajik olaylar başlamış olur.

  Hereditary açık ara senenin en iyi korku filmlerinden biri. Son derece zekice kurgulanmış. Ayrıntılara dikkat edildiğinde iyice keyif veren, gergin, korkutucu ve bol ters köşeli bir film. Karakter odaklı yapısı ve aile ilişkilerini ön plana çıkarması ile rahat empati kurulabilen bir yapısı var. Ama buradaki aile yapısı genelde kaçmak istediğimiz özelliklere sahip. Aile draması gibi başlayan film. Bir olay sonrası tamamen rayından çıkıyor ve her ailenin kabusu olabilecek olaylar dizisi başlıyor.

  Film yönetmen Ari Aster'ın ilk uzun metrajı ve kendisinin çok iyi bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Filmin görüntü yönetmeni Pawel Pogorzelski'ye de çok büyük iş düşmüş. Filmin atmosferi son derece güçlü. Hereditary korku filmi seven herkese rahatlıkla tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2018, 01:50:56
The Nice Guys

(https://farm5.staticflickr.com/4807/45186178115_68cb548108_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt3799694/?ref_=rt_li_tt

  1970'li yılların Los Angeles'ındayız. Bir yetişkin film yıldızı öldürülür. Jackson Healy ve özel dedektif Holland March, olayı çözmek için tesadüfi olarak bir araya gelir.

  Öncelikle filmi son derece güzel bir seyirlik olduğunu belirtmek lazım. Özellikle filmin atmosferi çok başarılı. Kostümlerden, mekanlara her şey dönemi yansıtması bakımında filme harika yedirilmiş. Bir çok klişe barındıran senaryosu rahatlıkla sınıfı geçiyor ama çok fazla da şaşırtmıyor. Shane Black bu filmi hem yazmış, hem de yönetmiş. Açıkçası Shane Black'in suç filmleri dışında başka türden filmlerde beğenmiyorum. The Nice Guys tam onun kalemi bir iş.

  Filmin esas yükünü sırtlayan ikili ise Russell Crowe ve Ryan Gosling. Özellikle Gosling harika bir performans göstermiş. Spider-Man: Homecoming filminde rol olan Angourie Rice ise filme oyunculuğu ve enerjisi ile çok şey katmış. Film 50 milyon dolarlık bütçesine 62 milyon dolar gişe yaparak ağır battı. Maalesef son zamanlarda bu tür filmler iyi gişe yapmıyor. Değişen sinema endüstrisi ve seyircisi bu tür Buddy cop filmlerine 80'li ve 90'lı yıllardaki kadar değer vermiyor. Ben filmin konseptini ve oyuncuların enerjisini çok beğendim. Keşke devamı gelebilecek olsaydı.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 29 Kasım, 2018, 13:35:17
Maze Runner: The Death Cure

(https://farm5.staticflickr.com/4832/31162208947_fe2cb008b9_c.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt4500922/?ref_=rt_li_tt

  Thomas ve arkadaşları labirentten kaçıp, WICKED'a karşı büyük bir mücadele vermiştir. Teresa'nın ihaneti başta Thomas olmak üzere herkesi sarsar. WICKED ile olan mücadele devam ederken Minho düşmanın eline geçer. Thomas ve arkadaşları Minho'yu kurtarmak için harekete geçmek zorundadır.

  İlk Maze Runner benim sevdiğim bir kitap ve filmdi. Türü içerinde daha özgündü. Yarattığı gizem unsuru ile heyecanlı ve ilgi uyandırıcıydı. Ama her şey tabi labirentten çıkınca bitti. Kitap içinde film içinde konuşursak ikinci hikaye ile birlikte gizem unsuru ve farklılık ortadan kalkıp hep bildiğimiz young adult klişeleri hikayeyi sardı.

  Üçüncü film Maze Runner: The Death Cure'da aynı şekilde. Filme kötü diyemem. Zira o biraz haksızlık olur. Ama uzun süresinin hakkını da temposu, heyecanı ve senaryosu ile vermiyor. Onu da söylemek lazım. Ben kitap olarak da en zayıfının üçüncü kitap olduğunu düşünürdüm filmde öyle olmuş.

  Seride prequel kitaplar var aslında. Ama onların filme uyarlanacağını düşünmüyorum. Zira bu tür filmler şu anda biraz hype'ı kaybetmiş vaziyette. Divergent'ın başına gelen ortada. Olabilecek en kötü şey oldu. Maze Runner'da her filmde daha az kazandı. O yüzden hem bölmemeleri isabet oldu, hem de prequel'leri yapmamaları. Öyle ya da böyle seri bitti. Önceki iki filmi izleyenler için biraz heyecansız olsa da final noktası bu film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Ocak, 2019, 15:59:11
Crimson Peak

(https://farm5.staticflickr.com/4904/46662364651_cb189f5522_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt2554274/?ref_=rt_li_tt

  Yaşadığı aile travmasının ardından genç bir yazar olan Edith Cushing, çocukluk aşkı Dr. Alan McMichael ve gizemli bir yabancı olan Thomas Sharpe'ın arasında kalır. Geçmişinden kaçmak isteyen genç kadın Thomas Sharpe ile evlenmeyi kabul eder. Ama hayatının kabusa dönüşeceğinden haberi yoktur.

  Film ilk çıktığı zaman bende büyük bir merak uyandırmıştı. Fragmanlarını da son derece etkileyici bulmuştum. Eleştiriler gelmeye başlayınca hayal kırıklığı oluşturmuştu, bende izlemeyi ertelemiştim. Yakın zamanda izleme fırsatı buldum. Filmin kusursuza yakın bir atmosferi var, sinematografik açıdan inanılmaz lezzetli. Dekorlar, kostümler, görsellik göz alıcı. Ama senaryo o kadar kötü ki. Yukarıda saydığımız bütün özelliklerin içini bomboş bırakıyor.
 
  Öncelikle filmin marketing sürecinde vaadettiği hikaye filmde yok. Korku filmi bekleyenler istediğini bulamayacak. Yönetmen ve yazar Guillermo del Toro gizemli gotik bir aşk hikayesi anlatmayı tercih etmiş. Bu da ok. Lakin iş senaryo aşamasına geldiği zaman inanılmaz derece tembel, oldu bittiye gelen, vaadetti hiç bir gizemi sunamayan ve aşırı tahmin edilebilir bir film var karşımızda. Del Toro gibi bir yönetmenin bu kadar vasat bir senaryo yazması inanılır gibi değil.

  Crimson Peak kötü senaryosuna rağmen yine de türün sevenlerinin harika atmosferi ve görselliği için ilgisini çekecek bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ocak, 2019, 15:57:14
Murder on the Orient Express

(https://suffolkcenter.org/wp-content/uploads/murder-on-the-orient-express-2017-banner.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt3402236/?ref_=rt_li_tt

  Ünlü dedektif Hercule Poirot acilen Avrupa'ya gitmek üzere kendisini Şark Ekspresinde bulur. Bir kar fırtınası sırasında yolculardan biri öldürülür. Cinayeti çözmek Poirot'a kalmıştır.

  Murder on the Orient Express, Agatha Christie'nin en ünlü romanlarının başında geliyor. O yüzden bir çok kez sinemaya ve televizyona uyarlandı. Kağıt üzerinde baktığımız zaman günümüz uyarlaması için yönetmen Kenneth Branagh son derece yerinde bir tercih olarak duruyordu. Başrolü de kendisine veren yönetmen yıldızlardan oluşan bir kadroda kurmuştu. Taşlar yerine oturmuş gibi görünüyordu.

   Maalesef ki film beklentinin altında kalmaktan kurtulamamış. Filmin en büyük sorunu metni. Elindeki kadroyu kullanmayan sadece Hercule Poirot'ya odaklanan bir senaryo var. Tabu burada Hercule Poirot'u oynayan Kenneth Branagh'ın aynı zamanda filmin yönetmeni olmasının da etkisi olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu screen time dengesizliği yüzünden Poirot dışındaki bütün karakterler yüzeysel şekilde işlenmiş. Empati kurabileceğiniz ya da umursayabileceğini hemen hemen hiçbir karakter yok.

  Filmin idare eder tek yanı görüntü yönetmenliği. Çok az ve dar mekanlarda geçmesine rağmen seyirciyi sıkmayan, elinden geldiğince yeni şeyler sunan, hikayenin tavsadığı yerde görsel olarak dikkati ayakta tutan bir görsel tasarımı var filmin.

  Fazla beklentiye girilmediği takdirde kendisini seyrettiren ama çok fazla keyif vermeyen bir film Murder on the Orient Express. Agatha Christie romanlarını sevenleri illaki cezbedecektir. Ama çok daha iyisi yapılabilirdi.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Ocak, 2019, 18:00:13
Logan Lucky

(https://farm8.staticflickr.com/7878/45914205195_8dfa1ab351_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt5439796/?ref_=rt_li_tt

  Jimmy, Clyde ve Mellie Logan kardeşler için hayat pek yolunda gitmemektedir. Bunu tersine çevirmek için devasa bir soygun planlarlar. NASCAR yarışlarını soyacaklardır. Bunun için bir başka hırsız Joe Bang'i hapisten kaçırırlar.

  Steven Soderbergh takip ettiğim yönetmenlerden biri. 2013 yılındaki Side Effects ve Behind the Candelabra filmlerinin ardından televizyona odaklanmış ve The Knick dizisinin yönetmenliğini üstlenmişti. dört yıllık sinema arasına Logan Lucky filmi ile son veriyor. Ne de güzel yapıyor.

  Logan Lucky tam bir Soderbergh filmi. Hikayesi, karakterleri, filmin temposu, mizah anlayışı her şeyiyle Soderbergh. Özellikle filmin karakterlerini çok beğendim. Başta Daniel Craig olmak üzere Channing Tatum ve Adam Driver gibi isimler çok başarılı performanslar çıkarmışlar. Channing Tatum, kariyerine vasat işlerle başlamıştı. Ama her filmi ile birlikte kendisini geliştirmeyi başardı. Logan Lucky'de ki performansı da Tatum'un iyi işlerinden biri.

  Filmin atmosferinin başarılı olduğunu ve Amerikan taşra hayatını güzel yansıttığını söylemek mümkün. Zaten bu filmin en büyük artılarından biri. Filmin alt metni sırtını Amerikan değer sistemine yaslamış. Özellikle taşra'da yaşayan sıradan bir Amerika'lının olaylar karşısındaki tutumu mizahi yönü ağır basacak şekilde yansıtılmış.

  Logan Lucky, hırsızlık ve suç filmlerini sevenler için güzel bir seçenek. Soberbergh seyircisi zaten kaçırmayacaktır.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 24 Ocak, 2019, 03:06:03
Lord of War

(https://farm8.staticflickr.com/7804/31916417437_4e8e86ab92_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt0399295/?ref_=rt_li_tt

  Yuri Orlov bir silah taciridir. 80'li yılların başında yerel çetelere silah temin eder. 90'lı yıllara geldiğinde ise artık Dünya'daki silah ticaretinin lideri konumundadır. Afrikalı bir diktatör ve onun psikopat oğlu ile iş yapmaya başladığında hayatı sonsuza kadar değişecektir.

  Öncelikle filmi çok geç izlediğimi itiraf etmem lazım. Üstelik filmin DVD'sini 12-13 yıl önce arşivime koymuştum. Vizyona girdiği zaman ve ev sinemasına geldiğinde aslında baya popülerdi. Bu kadar neyi beklemişim bilemedim. Ama izlenmeyen her film yeni filmdir sözüne sadık şekilde hareket etmek lazım.

  Film Dünya'daki silah ticaretine güçlü bir altmetinle son derece çarpışı bir şekilde ışık tutuyor. Yuri Orlov'un hayat hikayesini izlerken yükselen ve sönen hayatları onun yanındaymışçasına izliyoruz. Filmin içinde barındırdığı ve başkarakterinin kişiliğinden de aldığı hafif kara mizah filminin çarpıcılığı arttırırken seyircisin film boyunca ilgisini ayakta tutmayı başarıyor. Yönetmen Andrew Niccol bu konuda çok başarılı bir iş çıkarmış.

  Nicolas Cage benim için 2'ye ayrılıyor. 90'lardan önce ve sonra diye. 90'lardan önce ne kadar başarılıysa 2000'li yıllarda her şey tersine döndü. Bu filmde onun son iyi işlerinden biri. Jared Leto ve Ethan Hawke'nin performanslarını da es geçmemek lazım.

  Filmi benim dışımda izlemeyen kaldıysa tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ZGeralt - 24 Ocak, 2019, 09:50:45
Alıntı YapFilmi benim dışımda izlemeyen kaldıysa tavsiye ederim.

Sabah sabah güldürdün dean :)

Cage'in oynadığı en iyi filmlerden biri bence de, Ethan Hawke zaten hemen her oynadığı filmde iyi performans gösteriyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2019, 14:10:46
Game Night

(https://farm5.staticflickr.com/4878/31951663697_c241f7ff6d_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt2704998/

  Hayatlarındaki en büyük tutku oyun oynamak olan Max ve Annie, yine bir oyun gecesinde tanışıp evlenmişlerdir. Kısa aralıklarla kendileri de oyun geceleri düzenlemektedirler. Bir gün Max'in ağabeyi Brooks çıkagelir. İki kardeş hep rekabet halindedir. Brooks hayatlarının oyunlarını oynatacağını söyler. Max, Annie ve oyun grubu Brooks'a gider. Brooks müthiş bir cinayet oyunu planı yapar. Lakin oyun grubunun bilmediği bi'şey vardır; Bu bir oyun değildir.

  Game Night ile ilgili olarak öncelikle filmin son derece eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Daha önce gerek komedi gerekse de dram olarak benzerlerini gördüğümüz bir hikaye olsada özellikle oyuncularının enerjisiyle ayakta durmayı başarıyor. Jason Bateman ve Rachel McAdams başarılı bir ikili olmuş. Özellikle Gary rolüyle Jesse Plemons ise baya bi' sahne çalmış.

  Türü seven insanları ortalama bir beklentiyle filmden keyif alacaklarını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 26 Ocak, 2019, 14:40:13
A Wrinkle in Time

(https://farm8.staticflickr.com/7870/45978375025_516b89023c_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1620680/?ref_=nv_sr_1

  Bilim adamı Alexander Murry çok önemli bir buluşun eşiğindedir. Sona yaklaştığı sırada ortadan kaybolur. Herkes öldüğünü düşünmektedir. Kızı Meg buna asla inanmaz. Günün birinde 3 varlık Meg'e görünür. Babasını kurtarması için bir yol sunarlar. Meg, kardeşi ve arkadaşıyla hayatının en büyük macerasına çıkar.

  Film vizyona girdiğinde çok eleştirildi. Gişe olarak da battı. Bende filmin başına beklentilerimi çok düşürerek oturdum. Ama ne kadar düşürürseniz düşürün yaşanan hayal kırıklığını kurtaracak kadar düşüremezsiniz. A Wrinkle in Time gerçekten çok kötü bir film.

  Bunun başlıca iki sebebi var. Biri filmin senaryosu. Senaryo son derece yüzeysel ve ilgi çekmekten uzak. Kendisini bi'şey zanneden ikinci sınıf Türk dizisi kıvamında aforizmalarla dolu. İkinci sebep ise yönetmen Ava DuVernay. Kendi sinemasına bu kadar uzak bir filmi neden çekmiş pek anlam veremedim. Büyük bütçe ve bu kadar komplike bir CGI uygulaması Ava DuVernay'in boyunu çok aşmış. Warner Bros neye güvenerek kendisine New Gods filmini verdi bilmiyorum. A Wrinkle in Time'dan sonra New Gods'ın da çok iyi olacağını düşünmüyorum.

  Bu tür filmlerde şuna çok dikkat etmeye çalışıyorum. Film yarattığı evreni ne kadar ve ne kadar iyi şekilde kullanabiliyor. Benzer şekilde yine bir Disney yapımı olan Tomorrowland filmini de sevmemiştim. Bu filmde aynı o film gibi yarattığı evreni kullanmaktan son derece aciz. Sadece arkada fon olarak duruyor o kadar.

  A Wrinkle in Time'ı kimseye tavsiye etmiyorum. Ben ettim siz etmeyin diyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: haziran00 - 26 Ocak, 2019, 15:32:46
Alıntı yapılan: dean - 26 Ocak, 2019, 14:10:46
Game Night

  Hayatlarındaki en büyük tutku oyun oynamak olan Max ve Annie, yine bir oyun gecesinde tanışıp evlenmişlerdir. Kısa aralıklarla kendileri de oyun geceleri düzenlemektedirler. Bir gün Max'in ağabeyi Brooks çıkagelir. İki kardeş hep rekabet halindedir. Brooks hayatlarının oyunlarını oynatacağını söyler. Max, Annie ve oyun grubu Brooks'a gider. Brooks müthiş bir cinayet oyunu planı yapar. Lakin oyun grubunun bilmediği bi'şey vardır; Bu bir oyun değildir.

  Game Night ile ilgili olarak öncelikle filmin son derece eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Daha önce gerek komedi gerekse de dram olarak benzerlerini gördüğümüz bir hikaye olsada özellikle oyuncularının enerjisiyle ayakta durmayı başarıyor. Jason Bateman ve Rachel McAdams başarılı bir ikili olmuş. Özellikle Gary rolüyle Jesse Plemons ise baya bi' sahne çalmış.

  Türü seven insanları ortalama bir beklentiyle filmden keyif alacaklarını düşünüyorum.

Listeme aldım teşekkür derim :)

Ek: Teşekkürler, Dean gayet ortalamanın üstünde kara mizahın güzel örneklerini veren bir film olmuş, önerin için teşekkürler.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Ocak, 2019, 02:44:36
What Happened to Monday

(https://farm8.staticflickr.com/7904/45987709155_cd1f95e5dd_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1536537/?ref_=nm_flmg_act_9

  Genelde arkadaş gruplarıyla film izlemeyi çok sevmiyorum. Kusursuz sessizlikte film izlemeyi seven bir insanım. Filmin tamamen içine girmeye çalışıyorum. Bunu yanı sıra arkadaş grubu olarak film seçileceği zamanda bir adım geride durmayı tercih ediyorum. Neyse grup olarak What Happened to Monday seçildi.

  Film ilgili çok şey söylemek istemiyorum. Zira film son derece kötü. Bu film üzerinden genel bir Netflix eleştirisi olacak bu. Netflix, orijinal içerik üretmeye başladığı zamanlarda ki bunlar dizi ağırlıklıydı benim için çok kaliteli bir markaydı. House of Cards, Orange is the New Black vb. Ama zamanla nicelik niteliğin önüne geçmeye başladı. Zaten büyük stüdyoların kendi streaming service'lerini kurmaları Netflix bu hamlesini şart hale getirdi. Kötü dizilerin sayısı artsa da dizi olarak yine her sene hit diziler yakalamayı başarıyorlar. Ama işin film ayağı çok can sıkıcı.

  Netflix'in kendi finanse ettiği filmlerin ezici bir çoğunluğu direkt DVD'ye çıkan film kalitesinde (kalitesizliğinde) diğer bir kısmı ise vizyonda batacak filmlerin Netflix'e postalanmış hali (The Cloverfield Paradox, Mowgli: Legend of the Jungle) bunların arasında çok çok azı gerçekten kaliteli (Roma, The Ballad of Buster Scruggs) Bu şartlar altında Netflix logosunu ben bir filmde görünce direktman yüzümü buruşturur hale geldim. Bir film haberi duyurulduğunda Netflix tarafından yapılacak dendiği zaman benim bütün keyfim kaçıyor. Netlflix direkt DVD'ye çıkan B film merkezi haline geldi.

   
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Saint2 - 28 Ocak, 2019, 14:54:43
Netflix'ten başyapıt beklemek yanlış zaten. Bir filmin yapımı 50 milyon dolar olsa ki birçok film bu fiyatı geçer, her ay bir film yapılsa, senede sadece film için ödeyeceği yapım masrafı 600 milyon dolar eder. Bu kadar paranın altına girmez.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 28 Ocak, 2019, 15:09:17
Alıntı yapılan: Saint2 - 28 Ocak, 2019, 14:54:43
Netflix'ten başyapıt beklemek yanlış zaten. Bir filmin yapımı 50 milyon dolar olsa ki birçok film bu fiyatı geçer, her ay bir film yapılsa, senede sadece film için ödeyeceği yapım masrafı 600 milyon dolar eder. Bu kadar paranın altına girmez.

  Bu paranın ve hatta daha fazlasının altına bile giriyor aslında. Netflix 2018 yılında orijinal içerik dizi ve filme 8 Milyar dolar para ayırdı. En büyük hit filmimiz olacak dedikleri Bright filminin sırf produksiyon bütçesi 90 milyon dolar. Yani istedikleri zaman güzel para harcayabiliyorlar. Böyle bir iklimde Netflix'in daha iyi filmler yapması beklenebilecek bir durum. Netflix'in belki de en iyi filmi olan Roma'nın bütçesi ise 15 milyon dolar. Yani önemli olan iyi projeleri desteklemek. İyi sinemacılarla çalışmak. Netflix çoğunlukla bunu yapmıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ZGeralt - 28 Ocak, 2019, 15:15:42
Alıntı yapılan: Saint2 - 28 Ocak, 2019, 14:54:43
Netflix'ten başyapıt beklemek yanlış zaten. Bir filmin yapımı 50 milyon dolar olsa ki birçok film bu fiyatı geçer, her ay bir film yapılsa, senede sadece film için ödeyeceği yapım masrafı 600 milyon dolar eder. Bu kadar paranın altına girmez.

Netflix'in 2018 içerik bütçesi 13 milyar dolardı. Netflix'in ne kadar büyüdüğü gözünüzden kaçmış sanırım sayın Saint2. Yanlış hatırlamıyorsam dünya çapında en son 136 milyon aboneye ulaşmıştı.

Netflix elindeki imkanları düşük bütçe-çok sayıda içerik olarak harcamayı uygun görüyor gibi düşünüyorum ben. İlla her sene birkaç büyük bütçeli film veya dizi çekiyor ama (Bright yanlış hatırlamıyorsam 80 milyon dolara çekilmişti) sonuçta bir servis sağlayıcısı her yaştan, her zevke göre içerik bulundurmak ve hedef pazarını büyütmek zorunda.

Amazon'un bu işe girmesi ve bu sene Disney'in de gireceğini düşünürsek kızışacak rekabet kaliteli içeriği artıracaktır diye düşünüyorum. Veya  belirli bir izleyici grubunu Disney'e kaptırmayı göze alarak daha "niş" bir kitleye içerik sağlayabilirler de , bekleyip göreceğiz.

Bu arada ben Netflix'den  memnunum, ama Dean'e katılıyorum filmlerin çoğu kötü, dizilerde durum daha iyi, belgesel ve stand-up gibi diğer işlerde ise çok iyi buluyorum. Özellikle Netflix Special stand-up içeriği rakipsiz şu an.


Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: Saint2 - 29 Ocak, 2019, 00:02:35
Alıntı yapılan: ZGeralt - 28 Ocak, 2019, 15:15:42
Netflix'in 2018 içerik bütçesi 13 milyar dolardı. Netflix'in ne kadar büyüdüğü gözünüzden kaçmış sanırım sayın Saint2. Yanlış hatırlamıyorsam dünya çapında en son 136 milyon aboneye ulaşmıştı.

Netflix elindeki imkanları düşük bütçe-çok sayıda içerik olarak harcamayı uygun görüyor gibi düşünüyorum ben. İlla her sene birkaç büyük bütçeli film veya dizi çekiyor ama (Bright yanlış hatırlamıyorsam 80 milyon dolara çekilmişti) sonuçta bir servis sağlayıcısı her yaştan, her zevke göre içerik bulundurmak ve hedef pazarını büyütmek zorunda.

Amazon'un bu işe girmesi ve bu sene Disney'in de gireceğini düşünürsek kızışacak rekabet kaliteli içeriği artıracaktır diye düşünüyorum. Veya  belirli bir izleyici grubunu Disney'e kaptırmayı göze alarak daha "niş" bir kitleye içerik sağlayabilirler de , bekleyip göreceğiz.

Bu arada ben Netflix'den  memnunum, ama Dean'e katılıyorum filmlerin çoğu kötü, dizilerde durum daha iyi, belgesel ve stand-up gibi diğer işlerde ise çok iyi buluyorum. Özellikle Netflix Special stand-up içeriği rakipsiz şu an.

Merhaba;
Ben kendimi iyi ifade edemedim sanırım. Ben o maliyeti kaldıracak finansal gücü yok demek istemedim. Benim anlatmak istediğim, çok geniş bir yelpazede abonesi olduğu için o kadar parayı çok çeşitli diziler, belgeseller için kullanır demek istedim.
Sevgiler
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ZGeralt - 29 Ocak, 2019, 11:58:42
Alıntı YapMerhaba;
Ben kendimi iyi ifade edemedim sanırım. Ben o maliyeti kaldıracak finansal gücü yok demek istemedim. Benim anlatmak istediğim, çok geniş bir yelpazede abonesi olduğu için o kadar parayı çok çeşitli diziler, belgeseller için kullanır demek istedim.
Sevgiler

O zaman hemfikiriz :) Ama dizi kalitesi film kalitesinden daha üstte benim gördüğüm kadarıyla, filmlerinde - çoğunlukla - bir çiğlik, bir olmamışlık var, bu da bütçe ile çok alakalı değil gibi. Dizi formülü ile film formülü farklı şeyler, belki zamanla film standartlarını da yukarı çekerler, özellikle Roma'nın getirdiği prestijden sonra ben her sene bu tip 2-3 filme para ayıracaklarını düşünüyorum.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Ocak, 2019, 02:44:46
Alıntı yapılan: haziran00 - 26 Ocak, 2019, 15:32:46
Ek: Teşekkürler, Dean gayet ortalamanın üstünde kara mizahın güzel örneklerini veren bir film olmuş, önerin için teşekkürler.

  Beğenmenize sevindim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 30 Ocak, 2019, 13:04:12
Solo: A Star Wars Story

(https://farm5.staticflickr.com/4812/46012315595_9b300f4bc6_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt3778644/

  Filmi geçtiğimiz yaz izledim. Ama üzerine yazacak enerjiyi ancak bulabildim. Artık öyle bir dönemde yaşıyoruz ki hiçbir film tek başına tatmin etmez hale geldi. Her şey bir franchise içerinde ve devamı gelmeyecekse ya da başka filmlere hizmet etmeyecekse önemini yitiriyormuşçasına bir iklim var. Solo: A Star Wars Story'de biraz böyle.

  Solo: A Star Wars Story maalesef battı. 275 milyon dolarlık saçma sapan bütçesine(ki bunun sebebi filmin yönetmenlerinin kovulup, ciddi bir kısmının başka bir yönetmen tarafından yeniden çekilmesi) 392 milyon dolar kazandı. Bu çok ciddi bir zarar demek. Disney'in bu filmden kar elde etmesi için 600 milyon doları geçmesi gerekiyordu.

  Bu ekonomik zarar hem Han Solo filmlerinin iptal olmasına hem de A Star Wars Story konseptinin askıya alınmasına sebep oldu. Her şey yolunda gitseydi üçlemeye dönüşecekti, aynı zamanda şu anda Boba Fett filminin çekimleri sürüyor olacaktı.

  Solo'nun batmasının sebebini ben Lucasfilm'in Episode filmleri dışındaki bu filmlerde evreni genişlet yerine daha da daraltmaya gitmesi olduğunu düşünüyorum. KOTOR filmi yapmak varken neden solo ? Seneler sonra Harrison Ford role dönmüşken öyle ya da böyle karakter yeni dönemede etkisini bırakmışken hemen gençliğine gidip, yeni oyuncu cast etmenin ne gereği var. Üstelik Alden Ehrenreich rolü oynayacak son insanlardan biri olsa gerek.

  Tek başına bakıldığında aslında Solo kötü bir film değil. İzlerken sıkan bir film değil. Lakin Disney'in her sene bir Star Wars filmi olacak diye çıktığı yolda filler bölüm olmaktan kurtulamayan bir film. Aynı zamanda şunu da düşünüyorum. Belki de her sene bir Star Wars filmine gerek yoktur. Hem Disney-Lucasfilm'in önce hikaye anlamında yerlerde sürünen Episode 7 ve 8'i doğru düzgün çekmesi lazımdı.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 05 Şubat, 2019, 13:10:46
The Nun

(https://farm5.staticflickr.com/4843/33118827798_d491a6efae_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt5814060/

  Korku filmlerini çok severim. Evrene dönüşen film serilerini de sevdiğim aşikar. İki sevdiğim şeyi başarılı şekilde biraraya getiren The Conjuring evrenini de çok seviyorum. The Conjuring 2 filminde tanıdığımız Valak karakteri fanlardan çok olumlu tepkiler almıştı. Karaktere bende bayılmıştım. Solo filminin geleceği haberi de sevinçle karşılanmıştı.

  The Nun filmi tek başına bakıldığı zaman beklentilerin altında kalan bir film. Korku filmleri adına Hereditary gibi kaliteli ve yaratıcı filmler çıksa da, artık iyi hikayesi olan korku filmleri seyrek karşımıza geliyor. Korku filmlerinin kendine has klişeleri kaçınılmaz şekilde kullanılıyor. Buradan bir filmin kendisini kurtarması için iyi bir yönetmene ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Klişelere dokunsa da insanı sıkmayan, başarılı atmosfer yaratabilen ve film boyunca bunu sürdürebilen, hikayesiyle seyirciyi korkutabilen bir yönetmen. İşte The Nun filminin yönetmeni Corin Hardy böyle bir yönetmen değil. James Wan böyle bir yönetmen. Ki zaten kendisi The Conjuring evreninin yaratıcısı ve ana serinin yönetmeni.

  Sonuçta The Nun filmini ben keyifle izledim. Dediğim gibi The Conjuring evrenine bayılıyorum. Ama beklentinin de altında kaldığını söylemek zorundayım. Valak karakterinden çok çok daha iyi filmler çıkacağını düşünüyorum. Aynı evrende geçen Annabelle filmlerine baktığımız zaman ilk film ile ikinci film arasında korkunç bir kalite farkı var. İkinci film ilk filmden 3-4 gömlek üstün bir film. Umuyorum ki The Nun'ın devam filmi çok daha güzel olur. Tabi ki yönetmenin değişmesi gerekiyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 08 Şubat, 2019, 02:15:55
Predator

(https://farm5.staticflickr.com/4846/47023621671_63ebe63965_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt3829266/

  Predator'ü severim. Ama Geek kültüründe yeri olduğu için severim. Zira ilk film dışında elle tutulur bir Predator filmi yok. İkinci film olsun, Predators olsun ziyadesiyle kötü filmler. Alien vs. Predator sularına ise hiç girmeyelim zaten. Yeni Predator filmi ise beni yönetmen seçimi ile baştan kaybetmişti.

  Sevgili Shane Black yapma. Bak rica ediyorum yapma. Bu tip filmler yapma. Iron Man yapma, Predator yapma. Olmuyor. Beceremiyorsun işte.   Lethal Weapon yaz. Kiss Kiss Bang Bang, The Nice Guys çek. Suç Dünyası ve Buddy cop filmleri çek. Seve seve izleyelim. Onlarda çok iyisin. Ama bu büyük prodüksiyonlu, bilim kurgu filmleri OLMUYOR. İşin ilginç tarafı filmin yazarı da Shane Black. Bu adam bundan çok daha iyi bir yazar. Nasıl bu kadar kötü bir film yazmış anlamak mümkün değil.

  Bir filmin senaryosu bu kadar kötü olabilir mi ? Filmin tamamı boyunca akla mantığa uygun tek bir diyalog yok. Film karizmatik olmaya çalışırken espri yapma uğruna şaklabana dönüşen karakterlerle dolu. Karakter gelişimi sıfır. Kimin, neyi, neden yaptığını anlamak imkansız. Aksiyon ortalama. Filmin sonu saç baş yoldurur. Bariz şekilde insan aklıyla dalga geçen bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 09 Şubat, 2019, 14:07:03
Mission: Impossible - Fallout

(https://farm8.staticflickr.com/7802/47045346591_6fda06c31b_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt4912910/

  Mission: Impossible film serisi 1996 yılından beri hayatımızda. Çoğu Franchise'ın aksine filmlerin arasında çok uzun seneler var. Neyse ki son zamanlarda bu farklar kapanmaya başladı. Artık filmler daha hızlı şekilde karşımıza çıkıyor.

  Serinin genel yapısı farklı yönetmenler tarafından çekilen, farklı estetik anlayışa sahip filmler şeklindeydi. Ta ki Mission: Impossible - Rogue Nation filmiyle seriyi devralan Christopher McQuarrie'ye kadar. Onula birlikte serinin boyut değiştirdiğini söylemek mümkün. Fallout ile birlite ilk defa bir yönetmen seride ikinci filmi çekti. Önceki filmi geçmesinin yanında belki de serinin en iyi filmini ortaya koydu.

  Aslında Mission: Impossible - Fallout hikaye anlamında çok yeni şeyler sunan bir film değil. İyi casusluk filmlerinin yaptığı çoğu şeyi tekrar eden, senaryosuyla seyirciye şok etkisi yaratan bir film de değil. Bunu diğerlerinden ayıran teknik özellikleri. Film prodüksiyon bazında neredeyse kusursuz. Aksiyonu müthiş görünüyor. Sinematografik olarak çok başarılı. Christopher McQuarrie bu tip filmlerde harika iş çıkartıyor.

  Filmin gözüme çarpan en büyük kusuru Henry Cavill. İyi adam, hoş adam, yakışıklı adam. Sahneyi dolduran bir adam ama oyunculuk olarak maalesef standardın altında. Tek başına sırtlamaya çalıştığı ve marka olmayan filmlerin hemen hemen hepsinin batması tesadüf olmasa gerek.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 10 Şubat, 2019, 14:32:32
Law Abiding Citizen

(https://farm8.staticflickr.com/7807/46999684922_9fca54ab48_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1197624/

  Film temelde klasik bir intikam hikayesi anlatıyor. Ailesi gözleri önünde vahşice öldürülen bir baba, yozlaşmış hukuk sisteminden kurtulan katilleri avlamaya çıkıyor.

  Tek cümlelik özet bu. Lakin film bu klasik hikayeyi fantastik seviyeye kayan bir senaryoyla hayata geçiriyor. Law Abiding Citizen suç, gerilim filmi kategorisine sokulamayacak derecede uçuk bir film. Kaybettiği gerçekliği ise temposuyla ve mantıksız merak uyandırıcılığıyla kapatmaya çalışıyor. Bunu ilk izleyiş olarak başarıyor. Ama geriye dönük baktığımızda çok büyük mantık hatalarıyla dolu bir film var karşımızda.

  Teknik açıdan düşünürsek yönetmen F. Gary Gray, filmi izlenebilir kılmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Aksiyon anlamında film kötü değil. Yine de vasat sularına zar zor ulaşan bir film olmasından kurtaramıyor.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: ZGeralt - 11 Şubat, 2019, 09:35:55
Alıntı YapAslında Mission: Impossible - Fallout hikaye anlamında çok yeni şeyler sunan bir film değil. İyi casusluk filmlerinin yaptığı çoğu şeyi tekrar eden, senaryosuyla seyirciye şok etkisi yaratan bir film de değil. Bunu diğerlerinden ayıran teknik özellikleri. Film prodüksiyon bazında neredeyse kusursuz. Aksiyonu müthiş görünüyor. Sinematografik olarak çok başarılı. Christopher McQuarrie bu tip filmlerde harika iş çıkartıyor.

Mission İmpossible filmlerini öyle pek sevmem, aslında "saf aksiyon" filmleriyle aram pek yoktur. Söylediklerine katılıyorum bu film yeni bir şey sunmuyor ama vaadettiği şeyi çok iyi yapıyor. İlk defa bir M.İ. filmini beğendim diyebilirim. Sonlara doğru iyice uçup hafiften baysa da eğlenceli vakit geçirtiyor.


Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2019, 13:35:13
Roma

(https://farm8.staticflickr.com/7812/33217556188_42ca53e1ea_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt6155172/

  Yaz aylarının sonunda festivallerde gösterileceği zaman eleştirmenler arasında büyük bir heyecan yaratmıştı Roma. Son derece olumlu eleştiriler gelince bu heyecan doğal olarak seyirciye yansımaya başladı. Film ile ilgili hatırı sayılır bir beklenti oluştu. Filmin kendi açımdan bu beklentiyi fersah fersah karşılayabildiğini söyleyebilirim.

  Roma gerçek anlamda bir yönetmen sineması. Alfonso Cuarón hiçbir gişe kaygısı gütmeden tamamen kendisine ait bir hikaye anlatmış. Cuarón hem kendi ülkesinde çektiği filmlerle hem de Children of Men ve Gravity gibi filmlerle kendisini ispatlamış bir yönetmen ama Roma belki de zirvesi olmuş. (Bir Potterhead olarak serinin en iyi filmi olduğunu düşündüğüm Harry Potter and the Prisoner of Azkaban'ı çektiği içinde ayrı severim.)

  Film teknik anlamda büyüleyici. Filmi izlerken kameranın neredeyse hiç zoom in ya da zoom out yapmadığını görüyorsunuz. Kamera sadece tilt ve çoğunlukla pan yapıyor. Dış mekan çekimlerinde karakterleri takip ederken geniş açılı kamerayla pan yapılması filmin sinematografik zevkini katlayarak arttırmış.

  Roma'nın Oscar Ödüllerinde 10 tane adaylığı var. Yönetmen ve Sinematografiyi kesin alacağını düşünüyorum. Filmin hem en iyi filme hem de en iyi yabancı filme aday olması kafamda çok soru işareti yaratıyor. İkisini birden verirler mi bilemiyorum. Ama hakkettiğini rahat şekilde söyleyebilirim.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 18 Şubat, 2019, 14:51:36
A Star Is Born

(https://farm8.staticflickr.com/7853/47134527241_953be321c4_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1517451/

  Oscar ödülleri hızla yaklaşırken bende Oscar adayı olan filmleri izlemeye devam ediyorum. Sıra senenin ses getiren işlerinden A Star Is Bron'a geldi.

  A Star Is Born, Jack ve Ally isimli iki müzisyenin aşk ve müzik kariyerlerini ele alıyor. Jack ünlü bir müzisyen ama popülaritesinin son dönemlerini yaşıyor. Ally genç ve müzik yapma arzusuyla dolu bir kadın. İkili karşılaştıklarında Jack, Ally'deki yeteneği görüyor ve onu yanına alıyor. Böylece bir star'ın doğuşu diğerinin ise çöküşü başlıyor.

  Filmin başrolünde, yönetmenlik koltuğunda, senaryosunda ve yapımcılığında Bradley Cooper'ı görüyoruz. Cooper benim sevdiğim bir aktör işlerini takip ediyorum. Oyunculukla başladığı kariyerini artık komple bir sinemacı haline getirdi. Bu film onun ilk yönetmenlik denemesi. İlk film olarak beklentilerin çok üzerinde bir film. Yine de yönetmenlik açısından bakıldığında Cooper'ın ilk filmi olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ufak tefek hatalar değilde acemilikler var. Zamanla Cooper'ın oldukça başarılı bir yönetmene dönüşeceğine inanıyorum.

  Lady Gaga'da bir çok kişi için sürpriz oldu. Lakin Gaga'nın oynadığı American Horror Story'nin beşinci sezonunda Gaga'da oyunculuk kumaşı olduğu belliydi. Bu film Lady Gaga içinde son derece uygun bir film olmuş. Lady Gaga'nın sahne deneyimi sadece kendi performansını değil, filminde performansını üstlere taşımış. Hatta yukarıda bahsettiğim Cooper'ın acemiliğine gölgelemiş.

  Hikaye anlamında sizi çok şaşırtan, çok özgün bir film değil. Lakin seyir zevki çok yüksek. Atmosferi ve müzikleri seyirciyi filme bağlayan en önemli elementleri. Film süresince karakterlerle bir arada olmak çok eğlenceli. Senaryosu ortalamanın üzerinde. Türün klişeleri bazen kullanıyor olsada seyirciyi rahatsız eden bir durum yok.

  A Star I Born izlemesi ve dinlemesi çok keyifli bir film. 8 dalda Oscar adaylığı var. Oyuncu performansları çok iyi bir film ama ödüle ulaşma ihtimalini yüksek görmüyorum. Orijinal şarkı dalında Shallow ön plana çıkıyor. En büyük rakibi Black Panther'dan All the Stars. İkisi de ödüle yakın. Yine de sanki bir tık Shallow daha iyi gibi.

 
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: rumar80 - 18 Şubat, 2019, 23:01:30
 Daha önce benzerleri çekildiği için ( aynı adla Barbara Streissand ve Kriss Kristopherson'lu film, Sezai Aksu ve Bulut Aras'lı film gibi) uzak duruyorum. Herhalde izlemem de.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 21 Şubat, 2019, 01:57:00
BlacKkKlansman

(https://farm8.staticflickr.com/7864/46439711264_f8319056fd_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt7349662/

  Ron Stallworth, Colorado'da siyahi bir polis memurudur. Eline bir fırsat geçer ve yerel Ku Klux Klan'a sızma şansı elde eder. Ortağı Yahudi Flip Zimmerman ile birlikte operasyona başlar.

  Gerçek olaylardan esinlenen filmimiz üslubu ile ön plana çıkmış. İyi filmlerine hasret kaldığımız Spike Lee, filmin tonunu kara mizaha yaklaştırarak bu kadar sert konulu bir filmi izlemeyi çok eğlenceli kılmış. Filmin senaryosunu başarılı buldum. second act birazcık sönük olsa da film geneli itibariyle oldukça iyi.

  Konsept olarak baktığımızda siyahi bir polisin Ku Klux Klan'a sızması zaten ilgi çekici ve altı rahatlıkla doldurulabilecek bir hikaye. Spike Lee bununla da kalmayıp, Redneck'ler üzerinden her türlü ayrımcılığın karşısına geçmiş. BlacKkKlansman'da hem filmin geçtiği dönem, hem de günümüz ile alakalı olarak ırk, din ve cinsiyet gibi konularda yapılan ayrımcılığa dair bir çok şey bulmak mümkün. Özellikle film bittikten sonra credits akmadan önceki gerçek görüntülere dikkat. Tüyleri diken diken eden cinsten.

  Filmin güçlü olduğu alanlardan biride oyunculukları. Filmin başrolünde Danzel Washington'ın oğlu John David Washington var. Kendisini ilk defa burada izledim. (Teknik olarak ikinci izleyişim. Zira çocuk oyuncu olarak Malcolm X'te de oynamış ama gram hatırlamıyorum orada karakterini.) Beklediğimden çok daha başarılı buldum. Ballers dizisinde Dwayne Johnson ile birlikte oynuyor. Kendisine güzel bir kariyer kurabilir.

  Sonuç olarak BlacKkKlansman başarılı yazılıp yönetilmiş altmetin olarak güçlü aynı zamanda da izlemesi çok keyifli bir film. Senenin iyi filmlerinden. En iyi film ve en iyi yönetmen dahil 6 dalda da Oscar adayı.

  Not: Filmin başında shiiiiiiiit lafını Isiah Whitlock Jr.'dan tekrar duyuyoruz ya. İşte o süperdi. (The Wire izleyenlere buradan selam)
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 23 Şubat, 2019, 14:40:13
Bohemian Rhapsody

(https://farm8.staticflickr.com/7884/32244840187_fdca668044_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1727824/

  Film efsanevi rock grubu Queen'in kuruluşunu, solisti Freddie Mercury'nin hayatını bir kısmını ve ünlü Live Aid konserini anlatıyor. Bu süreçte Freddie Mercury'in özel hayatına da ışık tutuluyor.

  Bohemian Rhapsody aslında baya sıkıntılı bir pre-prodüksiyon süreci var. Filmden ilk kez 2010 yılında söz edilmeye başlanıyor. Sacha Baron Cohen, Freddie Mercury rolünü alıyor. Ama zamanla film çekimlere başlayamıyor ve 2013 yılında Cohen rolden ayrılıyor. Daha sonra  Ben Whishaw ismi ön plana çıkıyor. Yönetmen olarak Dexter Fletcher açıklanıyor. Ama senaryo bir türlü istenilen hale getirilemiyor. Fletcher yapımcılarla anlaşamıyor ve projeden ayrılıyor. Whishaw'unda ayrılmasının ardından film yine beklemeye başlıyor.

  2015 yılının son aylarında senarist Anthony McCarten projeyi ele alıyor. Senaryonun ilk draft'u 2016 yılının başında hazır hale getiriliyor. 2017 yılında ise Bryan Singer filmin yönetmenlik koltuğuna oturuyor. Rami Malek, Freddie Mercury rolüne getiriliyor. İvme yakalayan proje 20th Century Fox ve New Regency çatısı altında hızlıca çekimlere başlıyor.

  Bohemian Rhapsody, güzel bir film. Hikaye anlatımı, teknik özellikleri, yönetmenliği ve oyunculuğu son derece yerinde olan bir film. Yalnız şöyle bir sorun var sanki. (Aslında bu sorun bu filme ait bi'şey değil. Bu tür filmlere ait bir soruna dönüşmeye başladı.) Biyografi türü dram filmleri çok formülize hale gelmeye başladı. Bu formülü uyguladığınız zaman sanki bu filmleri kötü çekmek imkansızmış gibi.

   Bohemian Rhapsody gücünün büyük bölümünü elbette Freddie Mercury çok ilginç biri olmasında ve Rami Malek'in oyunculuğundan alıyor. Malek adeta Freddie Mercury'ye dönüşmüş. Geri kalan kadro yine çok başarılı tabi ama Malek filmi sırtlamış götürmüş.

  Filmin son 20 dakikası Live Aid kısmını oluşturuyor. Zaten Live Aid'in filmin en önemli kısmı olacağı açıklanmıştı. 20 dakikayı konsere ayırmak ilginç bir seçim olmuş. Ama film o noktaya kadar o kadar başarılı geliyor ki belki de o konseri canlı izlemiş (ben değilim) olanlar için bile yeni bir tat vermeyi başarıyor. (kendimi film biter bitmez orijinal Live Aid konserinde buldum.)

  Sonuç olarak Bohemian Rhapsody senenin güzel işlerinden biri. 5 dalda Oscar adayı. En iyi filmi alacağını düşünmüyorum ama Rami Malek kendi kategorisinin en büyük adaylarından biri.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 07 Mart, 2019, 15:20:40
Green Book

(https://farm8.staticflickr.com/7840/32367194147_df5874cb43_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt6966692/

  Tony Lip, İtalyan bir aileden gelen Amerika'lı işçi sınıfından bir adamdır. Bir gün hiç beklemediği bir iş fırsatı ile karşılaşır. Afrikalı-Amerikalı bir piyanist olan Dr. Donald Shirley'nin şoförlüğünü yapacaktır. Ülkenin Güneyine yapılacak tur 1960'lı yılların Amerika'sında hiçte kolay olmayacaktır.

  Green Book benim açımdan senenin en güzel sürprizlerinden biri oldu. Roma, Bohemian Rhapsody, A Star Is Born, BlacKkKlansman derken sanki köşede sırasının gelmesini bekliyormuş. İrili ufaklı bir çok Ödül Töreninden aslında En İyi Film, En iyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek dallarında ödüllerle döndü. Özellikle Altın Küre'den sonra Oscar'a da göz kırpılmıştı.

  Filmi yönetmenlik olarak çok başarılı bulmadım. Peter Farrelly kendisini ön plana koymamış. Alfonso Cuarón'un kendi filmine yaptığı etkiye benzer göremiyoruz Green Book'ta. Eksi yönle başladım oradan gideyim. Filmin bazı noktalarda organik olmayan değişimler geçirdiğini düşünüyorum. Mesela baş karakterimiz Tony'nin siyahilerin içtiği bardağı çöpe atma seviyesinden siyahi bir adamı benimsemeye çok hızlı geçiş yaptı. Aynı durum ailesi içinde geçerli. Onun dışında biliyorsunuz ki Donald Shirley acıkırsa masaya oturtmayacaklar, lavabo'ya gitmesi gerekirse onu içeri sokmayacaklar. Bunlar biraz filmi düşürdü. Dediğim gibi organik hissettirmedi. Ama tek kusur bu olsun. Çünkü geri kalan her şeye bayıldım.

  Özellikle filmin senaryosu çok başarılı. Amerika'nın Güneyine yaptığımız yolculukta ırklar arasındaki ayrım son derece başarılı işlenmiş. Donald Shirley'nin "yeteri kadar siyahi olmamak" üzerine olan karakterizasyonu filmin hikayesini çok güçlü kılmış. Arabanın stop ettiği zaman Shirley ile çiftlikte çalışan siyahi işçilerin bakışması buna güzel bir örnek olarak verilebilir.

  Oyunculuklar çok kaliteli Mahershala Ali'nin zaten bu rolle almadığı ödül kalmadı. Onu direkt geçiyorum. Benim asıl dikkat çekme istediğim kişi Viggo Mortensen. Harika bir oyunculuk sergilemiş. Oynamamış, yaşamış denir ya işte aynı öyle. Fiziksel ve zihinsel olarak rolü çok başarılı giymiş. Özellikle Mortensen ve Ali'nin yağmur altındaki sahnesi filmin oyunculuk gücünün ne hayli yüksek olduğunu göstermiş.

  Sonuç olarak filmi beğendim. En İyi Film Oscarı almasıyla zaten bütün dikkatleri üzerine topladı. Ama bunun dışında da Green Book oyunculukları, senaryosu ve atmosferiyle ilgiyi hak eden güzel bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 13 Kasım, 2019, 16:18:22
  Bu başlığa çok uzun zamandır uğramamışım. 8 ay olmuş. Tabi bu 8 ayda çok film izlendi. İzlediğim filmlerin listesine bakıp, sıra ile Green Book'tan sonra izlediklerimi kısaca yorumlayıp atacağım. Güncele gelirim. Benim içinde bir hafıza tazelemesi olur.

Enemy of the State

(https://live.staticflickr.com/65535/49059189123_1b31d377b1_c.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt0120660/

  Avukat Robert Clayton Dean tesadüf eseri siyasi bir cinayetin delillerini ele geçirir. Hükümete bağlı bir istihbarat sevisi onun peşine düşer. Dean'in hayatı kabusa dönerken hiç beklemediği bir müttefiki olacaktır.

  Karşımızda Tony Scott tarafından yönetilen başarılı bir gerilim filmi var. Scott kariyeri boyunca bu tip filmlerde ne kadar iyi bir iş çıkardığını bir çok kez kanıtlamıştı. Enemy of the State filmi de bunlardan biri. Film güvenlik adına özgürlüklerimizden ne kadar vazgeçebiliriz ? Peki bu güvenlik ! güvenilir mi ? Yoksa güvenlik adı altında takip mi ediliyoruz ? gibi yirmi yıl sonrasında bile tartışılan önemli soruları soruyor. Verdiği ve vermediği cevapları günümüze bakıp düşündüğümüzde filmin ne kadar başarılı bir hikayeye sahip olduğunu da görebiliyoruz

  Filmin kadrosunda başroller olan Will Smith ve Gene Hackman dışında Jon Voight, Lisa Bonet, Regina King ve Gabriel Byrne gibi isimleri görmek mümkün. Herkesin rollerinde iyi işler çıkardığını söylemek mümkün. Türün sevenlerinin kaçırmamış olduğunu tahmin ediyorum. Ama gözden kaçtıysa izlenmeyi kesinlikle hak eden bir film.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Kasım, 2019, 15:12:54
The Lost City of Z

(https://live.staticflickr.com/65535/49095237832_cede444031_z.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt1212428/

  Kaşif Percy Fawcett, Amazon Ormanlarında Z adını verdiği bir medeniyetin izlerine rastlamıştır. Bilim çevreleri ise Fawcett'a bu onuda yeterince güvenmez. O da kendi imkanlarını seferber ederek Z'nin peşine düşer.

  The Lost City of Z arada derede kaldığım bir film oldu. Genel olarak seyircinin beğenmediği kadar kötü bulmadım. Ama çok sevdiğimi de söyleyemem. Özellikle hikaye anlatıcılığı olarak biraz sorunlu bir film. Filmde karakterlerin aldığı bazı kararlar sizi tam tatmin etmiyor. Bu aynı zamanda filmin kurgusunda da sorunlar olduğunu gösteriyor. Zaman atlamalarından sonra karakterleri bıraktığınızdan çok farklı yerlerde buluyorsunuz ve film bunu açıklama gereği duymuyor. Filmin uzun süresi de bir noktadan sonra sizi yorabiliyor.

  Olumsuz özelliklerinin dışında yönetmen James Gray bu film için uzun zaman uğraştı. Onun tutkusunu filmi izlerken hissedebiliyorsunuz. Yaptığı işe inanan bir yönetmen var karşımızda. Ama filmin asıl yıldızı görüntü yönetmeni Darius Khondji. Seyirciyi filme bağlayan en önemli unsur leziz görselleri olmuş. Charlie Hunnam'ın da başarılı oyunculuğunu anmadan geçmeyelim.
Başlık: Ynt: dean'in izledikleri
Gönderen: dean - 20 Kasım, 2019, 15:37:11
Skyscraper

(https://live.staticflickr.com/65535/49095076806_a003e3ddd5_o.jpg)

https://www.imdb.com/title/tt5758778/

  Bir operasyon sırasında bacağını kaybeden eski FBI ajanı Will Sawyer, gökdelenler için güvenlik danışmanlığı yapmaktadır. Dünyanın en yüksek binası The Pearl Çinde açıldığında ailesi ile birlikte buraya yerleşir. Binanın güvenliğinde açıklar vardır. Yangın başlayıp ailesi içerde mahsur kalınca Sawyer'ın tek başına binaya girmekten başka çaresi kalmayacaktır.

  Dwayne Johnson'ı ne kadar seversiniz bilmiyorum. Belki her zaman aynı karakteri oynuyor gibi hissettirebilir, belki oyunculuğunu beğenmiyorsunuzdur. Olabilir. Ama şöyle bir gerçek var ki adam tam manasıyla bir Hollywood aksiyon yıldızına dönüştü. İçerisinde bulunduğu filmleri izletmeyi başarıyor, sonradan dahil olduğu serilere enerji katmasını biliyor. Bir şekilde seyirce ekranda güzel gözüküyor. Böylece her sene yüksek bütçeli iki üç aksiyon filminin başrolünü alıyor.

  Skyscraper'da o yüksek bütçeli aksiyon filmlerinden bir tanesi. Film vadettiği her şeyi yerine getiriyor. Full aksiyon arayan seyirci için ilaç gibi. Sürükleyici ve eğlenceli. Bu tip aksiyon filmlerini seven seyirci için birebir.