Metin Annesini Arıyor - Marmara Çizgi (Oky&Memo Tembelçizer)

Başlatan memospinoz, 19 Aralık, 2018, 18:05:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz



METİN ANNESİNİ ARIYOR, yıllardır nerede olduğunu bilmediği annesini bulmak üzere, üvey kardeşi doğduktan
sonra evden kaçan bir çocuğun hikayesi.
Sahaflık yapan kuzeninin yanına gitmesiyle bir sürü ilginç tiple tanışıyor ve her biri macerasına eşlik ederken
Metin de onların hikayelerine dahil oluyor. Kadın-erkek ilişkileri, bozuk aile dinamikleri ve İstanbul hakkında çok
şey keşfederken kendini tanıma yolculuğuna da bir yandan devam ediyor.
Türk çizgi romancılığında az rastlanılan türden bir iş birliğiyle Oky'nin yazıp Memo Tembelçizer'in resimlediği
Metin Annesini Arıyor, albüm halinde ilk kez okuyucu karşısına çıkıyor.

Boyut: 21x29.5 cm
Sayfa Sayısı: 72
Etiket Fiyatı: 30 TL

Saint2

Oky'nin anlatımı, popüler kültürden beslenen hikaye örgüsünü hep beğenmişimdir. Ayrıntılara çok önem verir.
Memo'nun çizgisi de güzeldir.
Güzel güzel okunur bence.

ferzan

    Vaktiyle Uykusuz Dergisi 'nde hafta hafta yayınlanırken büyük bir keyifle okumuştum...Albümü alalı üç hafta olacak ama yoğunluğum dolayısıyla halen kapağını açabilmiş değilim...Becerebilirsem bu hafta sonu okumaya çalışacağım...İlk okumamdaki lezzeti alacağıma eminim...Detaylı yorumlarımı okuduktan sonra paylaşırım...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Alalı bir ay olacak neredeyse, okumak bugüne kısmet oldu...

    5-6 sene kadar önce Uykusuz 'da hafta hafta ikişer sayfa halinde yayınlanırken okuduğumda aldığım tadın mislini aldım...Güncel hikayecilikte ve gerçekçi yaklaşımda bir ikna edicilikte harika bir deneme...Belli şablonlar dahilinde esneyen, yıllardır alışageldiğimiz ve ekol ekol değişen kurgu mantığının yanında böyle sıcak ve sahici bir şey okumak çok iyi geldi...

    Metin, ergenlik çağında bir çocuk...Ağaçtan düşüp kolunu kırdığı için bir ay kadar raporlu...Hazır okul da yokken, daha önce birkaç kez yaptığı gibi evden kaçıyor...Sert bir babası, yeni doğum yapmış sevecen bir üvey annesi, kendinden küçük bir başka kardeşi daha var ve öz annesini çeşitli aile sorunlarından ötürü çocukluğundan beri görmediği için çok yoğun bir özlemi var...Ergen bünye bu şekilde bir çıkış bulup hedefe kilitlenmişken olaylar gelişiyor ve babaannesinin zulasından çaldığı bir tomar parayla üvey annesinin yeğeni sahaf Hakan 'da soluğu alıyor...Hakan, o sıralar eski arkadaşları olan marjinal çift Ufuk ve Papatya 'yı evinde misafir etmekte...Çiftin evi tadilatta olduğu için Hakan 'da kalıyorlar, bu esnada Metin 'in hikayesi açıldıkça tıpkı Metin gibi annesiz büyüyen Ufuk, Metin 'e farkında olmadan yardım etmeye ve abilik yapmaya başlıyor...Hedef belirleniyor, Metin 'in çok önce babası telefonda konuşurken varlığından haberdar olduğu dayısını bulmak üzere ellerindeki yegane ipucu ile yola düşüyorlar...Hakan ise Metin 'in başına kalmasına bir parça içerlemiş olarak somurtsa da, tüm kaybetmiş karakteri ve agresifliğine rağmen babasına karşı Metin 'i kolluyor...Metin 'in ailesi nasıl bu duruma gelmiş, Hakan nasıl bir insan, Ufuk ve Papatya nasıl bir ilişkiye sahip, Metin 'in annesi nerede ve dahası sağ mı, akrabaları İstanbul 'da mı?..Elinde düğün fotoğrafından kesilmiş yarım fotoğraf haricinde annesine dair en ufak bir görsel olmayan Metin, giderek ona çekici gelmeye başlayacak çok farklı hayatlara ve ortamlara dahil olurken, birbirinden farklı kişiler de onun hikayesine ister istemez dahil oluyor ve olaylar çok farklı, sıcak ve bir o kadar gizemli bir yöne doğru gidiyor...Karşılaştığı her karakter ve bu karakterlerin diğer karakterlerle olan iletişimi ve bağlantısı beraberinde Metin, hayatının en unutulmaz günlerini yaşayacak ve belki de ilk öpücük eşliğinde hayatının ilk büyük kararını verecektir...

   



















    Çizgi romanın kendisi 52 sayfa ama sayfaların her biri yayınlandığı periyot ve mecranın azizliği dolayısıyla en az 3-4 fumetti ya da comics sayfasına bedel yoğunlukta...Bu hesapla aslında 200-250 sayfalık bir çizgi romanı devirmiş gibi oluyorsunuz albümü okurken...Bir kalın cilt Batman ya da iki kitaplık bir Teks macerası ile aynı uzunluğa tekabül ediyor tüketimi...Belki daha bile fazla sürüyor olabilir...

    Gerek karakterler, gerek detaylar, gerek olay örgüsü falan çok iyiydi...Yer yer gülümsetti, yer yer duygulandırdı...Kitabın son sayfalarında çizgi romanda geçen mekanların gerçeğini tek tek paylaşmışlar, eskizler ve notlarla beraber vermişler...İstanbul 'da ikamet edenler ya da yolu sık sık İstanbul 'a düşenler için ayrıca hoş olacaktır sanıyorum...

    Her şeyiyle harika bir öyküydü...Tamamen yeni, farklı ve sıcak bir sahicilikte...Sanki kitaptaki karakterlerden birinin yanında olaya dahil olmuş gibi hissettiriyor okurunu...Diyaloglar, tepkiler, yaşantılar o denli doğal...Hikayenin detaylar eşliğinde bu denli sağlam ve gerçekçi akması, büyük ihtimalle giriş yazısında belirtildiği gibi hikayeyi yazan Oky ile alakalı bir yaşanmışlıktan yola çıkılma ihtimalinden ötürü olsa gerek...Yan karakterlerin çoğunun, Oky ve Memo ikilisinin kendi hayatlarından, kendi ortak arkadaşlarından seçmeler olduğu ya da uyarlamalar olduğu çok belli...Zaten bir güncel jargon, diyalog ve ilişki anlatımı uzmanı saydığım Oky 'den beklenen ve şaşırtmayan bir kaliteye sahip öykünün dili ve anlatımı...Memo da bu anlatımda Oky 'e eşlik edebilecek belki de tek çizer...Ayrıca Oky 'nin sinema altyapısını ve Memo 'nun vaktiyle elinden kamera düşmemiş bir film hastası olduğunu, bu ikilinin sinema kültürü fevkalade iki anlatıcı olduğunu hatırlarsak, öyküdeki plan, açı ve kadrajların doygunluğunun sebebi daha iyi anlaşılacaktır...

    Meraklısına bir detay daha; Oky 'nin bir diğer eseri olan ve yıllardır yayını haftalık dergilerde devam eden, şimdiye dek üç adet albümü de çıkan ''Çarpışma: İpek ve Burak'' serisindeki Burak karakteri de öyküde görünüyor, hatta yan karakterlerden birinin psikolojisini etkileyecek ölçüde ortalığı karıştırıyor tüm umarsızlığıyla...

    Bu muhteşem öyküyü mevcut kriz ortamına rağmen satış kaygısı gütmeksizin basan, dergide kalıp unutulmamasını sağlayan Marmara Çizgi 'ye teşekkür ediyorum...Birkaç senedir albüm olması gündemdeydi fakat Oky ve Memo ikilisi çok özel buldukları ve gerçekten çok özel bir iş çıkardıkları bu anlatıyı layığınca basabilmek için acele etmemişlerdi...Şimdi layığınca hem raflardaki hem de yerli çizgi romancılığımızdaki yerini almış oldu...

    Meraklısına gözü kapalı tavsiye ediyorum...Çizgi romanda çizgisel tarz anlamında tabuları olmayan, iyi ve akıcı bir görsel / yazınsal anlatıma sahip güzel bir hikaye arayanlar için biçilmiş kaftan diyorum...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

kharon

tanitim icin cok tesekkurler Ferzan, alinacaklar listesine ekledim hemen.
bu arada Memo'nun cizgileri-uslubu harika; kosullar elverse de hep boyle albumlesecek basi sonu belli cizgi romanlar cizse keske

nikopol

Ferzan itkisiyle, bu kitabi almis bulundum. Lombak yayimlandigi zaman ibadet eder gibi dergiyi takip eder, Oky'nin bitmez tukenmez diyaloglarini hic sevmez (Cihangir'de Bir Ev), Memo'nun yaraticiligini muazzam bulurdum. Bakalim ikili MAA'da ortaya nasil bir is cikarmis.