"Altın Madalyon E-Dergi" Hazırlanıyor!...

Başlatan kültürelgüncel, 09 Ağustos, 2011, 19:27:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

rumar80

   Sevgili dostlar bu aralar yakınken yazılarımı yazmaya başladım. Uygun oldukça yazmaya devam edeceğim, ama lütfen siz de yazın. Bu bir edebiyat dergisi değil. Paylaşım dergisi. Yazın paylaşalım

V

E-dergi için hazırladığım "Aksak Kubağa" yazısından bir bölüm..

Tarama işlemlerini henüz yapamadığımdan buraya  fotoları yükledim..


                                                    AKSAK KURBAĞA




  " Şimdi iyice görüyorum bunların ne menem insanlar olduklarını.
    Bir kralla,yedi nazırlarıdır bunlar.
    Öyle bir kral ki;zavallı,savunmasız bir kıza el kaldırmaktan çekinmez.
    Nazırlarıysa onu büsbütün kışkırtırlar.
    Bana gelince ben AKSAK KURBAĞA'yım,soytarı Aksak Kurbağa.
    BU da benim son soytarılığım.."

               E.A.Poe'nin "Aksak Kurbağa" isimli öyküsünden..

               Türk mizah tarihinin aykırı seslerinden Aksak Kurbağa dergisi'nin ilk sayısı
Haziran 1998'de yayınlanmıştır."Uykusuz Dergi" sloganıyla yayın hayatına başlayan
derginin künyesinde imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olarak Levent Tokses'in   
yayın yönetmeni olarak ta çizer Turgut Yüksel'in adları geçmektedir.

    İçerik olarak hayli zengindir dergi.Mizahtan müziğe,çizgi romandan şiire
dolgun içeriği ve cool ama ciks olmayan,,daha çok entellektüel ve anarşist dokusu dergiyi
benzerlerinden ayıran nev-i şahsına münhasır bir yayın yapmakta ve hatta yaygın dağıtım
ağına sızmış bir alt kültür fanzini görünümü vermektedir.




           Özellikle yazarlığı ve çizerliğiyle dergiye ağırlığını koyan Turgut Yüksel'in eleştirsel-kültürel bakışıyla bezediği güçlü öykü ve monologları dergiyi benzerlerinden  farklı kılan bir genel kültür mualifi havasına sokmuştur.



   İlk beş  sayısı aylık olarak yayınlanan derginin kadrosonda yeralan Abtülika,Turgut Yüksel,Şeref Erol,Cem Şeker,M.Şeref Özsoy,Sertaç Işıkman,Yalçın Sevimli ve ileriki sayılara katkıda bulunacak Doğan Güneş,Altay Martı,Erdal Belenlioğlu gibi tanınmış yazar-çizer takımına ek olarak kitap tanıtımlarıyla  Bitap(sahaf)'ın katkılarını da unutmamak gerekir.

                                                                                                       -devamı Altın Madalyon E-Dergi'de-
                                 

                                                                                                                         



"İstemem,eksik olsun.."

alan ford

  Face'de gördüm az önce. Hiç haberim olmamış bu dergiden.  Turgut Yüksel'i çok severim halbuki.. Peşine düşücem bu derginin. yazını merakla bekliyorum Engin.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

V

 


Yakın zamanda 08.00 isimli kitabı yayınlanan Alper Kaya'nın dergimiz için yazdığı Martin Mystere öyküsü

Loch Ness'in Gizemi'nden bir bölüm...

Loch Ness'in Gizemi

Güneş, etkisini yavaşça kaybederken geniş omuzlu ve sportif görünümlü sarışın adam tatsızca homurdandı. Elindeki kalın kitabı bırakıp otele gitmek gerçekten üşenilecek bir mesaiydi. Sudan yeni çıkmış olan arkadaşı ise yavaş yavaş soğumaya başlayan havanın, bir anda rüzgara dönüşmesinden korkuyor gibiydi. Homurtuyla karışık, endişesini dile getirdiğinde karşı taraftan onay aldı.
Sarışın adam, keyifsizce kitabında kaldığı yere ayraç koyarak kapağını kapattı ve her zaman yaptığı gibi otele gitmeden önce son bir kez suya girdi.
Arkasından bakan esmer, nispeten kısa boylu fakat daha iri vücutlu arkadaşı ise adamın bu ritüeline alışmış gibi başını belli belirsiz sallamakla yetindi ve sarıldığı havluyu daha sıkı kavradı.
Birkaç dakika sonra, önüne salkım salkım dökülen saçlarını istemsizce savurarak sudan çıktı sarışın adam. Koşar adımlarla gelip havlusuna sarındı. Bir müddet sessizce, kurumayı bekledi ve arkadaşının yüzüne bir nebze boş boş baktıktan sonra dudakları birkaç kez açılıp kapandı.
"Hava bir hayli soğumuş Java!" diyebildi sadece.
Birkaç gündür olduğu gibi güzel başlayan, yeşilin bitip gölün girdiği kadraja dahil olma süreçleri tatsız bitmişti.
"Üşütürsek Diana bizim canımıza okur Java..." diyebildi sadece sarışın adam, otele doğru koştururlarken.  Buna karşılık, alışagelmiş bir homurtu işitti.
"Evet, buraya gelmemize de karşı çıkmıştı. Ama zaten ne zaman karşı çıkmadığı oluyor ki!" diyebildi, biraz da umursamaz bir ses tonuyla. Bu sözlerine destek olan veya karşı çıkan bir tepki gelmediği için rahatlamışsa da, içindeki huzursuzluk bitmiyordu.
Odalarına doğru iyice koşar adım çıkmaya başladıklarından, arkalarından seslenen resepsiyon görevlisinin sesini duymamışlardı. Odaya gülerek giren ve sıcak havanın yüzlerini yalamasıyla daha da keyiflenen ikili, bir an duraksayıvermişti. Odadaki koltukta, bacaklarını üst üste atmış bir halde; daha üzerindeki montu bile çıkarmamış olarak oturan kadın ikisini de şaşırtmıştı.
"Diana!" diyebildi sadece sarışın adam. Yani, imkansızlıklar dedektifi Martin Mystére.


                                                                                  -devamı Altın Madalyon E-Dergi'de-

Alper Kaya'nın Çalışmaları İçin;

http://www.alperkaya.org/oykuler

http://0800roman.wordpress.com/yazar-alper-kaya/
"İstemem,eksik olsun.."

V

E-dergimize katkıda bulunmak isteyen ve bulunacak arkadaşlar!..

Yazılı-çizili tüm çalışmalarınızı ilk sayımız için belirlediğimiz 31 Ekim tarihine kadar

e-dergi@altinmadalyon.com adresine bekliyoruz.

Bu tarihten sonra elimize geçecek çalışmalarınızı da sonraki sayılarımız için değerlendireceğiz tabi ki..
"İstemem,eksik olsun.."

hanac

Engin ben henüz birşey hazırlayamadım.   :(

Wang Yu üzerine bir çalışma yapacaktım ama ....

kedidiro

 bakalım inşallah birkaç güne kadar '' okuyamadığımız çizgi romanlara övgü 1 - american splendor'' yazım hazır olacak ve ilginize sunulacak

V

Alıntı yapılan: kedidiro - 17 Ekim, 2011, 23:27:26
bakalım inşallah birkaç güne kadar '' okuyamadığımız çizgi romanlara övgü 1 - american splendor'' yazım hazır olacak ve ilginize sunulacak

Selami Hocam sürpriz oldu bu.Merakla bekliyoruz hocam.

Alıntı yapılan: hanac - 17 Ekim, 2011, 23:14:54
Engin ben henüz birşey hazırlayamadım.   :(

Wang Yu üzerine bir çalışma yapacaktım ama ....

Seni tanıyorsam yetiştirirsin eminim Hasan. :)
"İstemem,eksik olsun.."

V

Alman ekolünden ABRAFAXE(Bacaksızlar) sunumuyla yayın kurulu üyemiz Kültürelgüncel(Mustafa)

bizlere oldukça keyifli bir çizgi romanı tanıtacak..

                        ABRAFAXE


Kol saatlerinizi takın ve zamanda yolculuğa hazır olun! Ama unutmayın, geri dönebilmek için yedi saatiniz var.

      "Abrafaxe", ya da bizdeki adıyla "Bacaxızlar", Alman ekolünden bir çizgi roman dizisi. Dizide Abrax, Brabax ve Califax adlı üç gencin, şehir kütüphanesinin bodrumunda bir "zaman makinesi" bulmaları ve "binlerce yıl önce ileri bir uygarlığın yapmış olduğu" bu makine yardımıyla türlü maceralara atılmaları anlatılıyor. Ama çoğu zaman kahramanlarımızın istekleri dışında gelişiyor olaylar. Zira dizinin bir kötü adamı var!

KONUSU:
          "Minimaretta" adlı şehirde yaşayan üç arkadaş; Abrax, Brabax ve Califax, şehir kütüphanesinde personel olmak ister. Belediye başkanı Cholerini, daha sonra bu eyleminden defalarca pişman olacağını bilmeden, bu isteğe olumlu yanıt verir.
Üç arkadaş, kütüphanenin bodrum katına temizlik yapmak için girdiğinde ilginç bir makine bulurlar. O makine, gelişmiş bir uygarlığın mirası olan bir zaman makinesidir. Abrax'a göre "Eğer yanlış ellere geçerse gerçekten tehlikeli" olacak makine, kol saati görüntüsünde hazırlanmış "zaman saatleri"yle birlikte çalışır. Kullanıcılarını belirlenen zaman ve mekana yeşil bir ışık demeti içinde ışınlar.



Başlangıçta her şey iyidir: Hangi insan geçmişini yaşayarak öğrenmek istemez ki? Ama 1900 başlarının Paris'ine yapılan bir gezi sırasında "Lennox" adlı bir hırsız, zaman makinesini kullanmaya yarayan kol saatlerinden birini ele geçirir. Amacı insanlık tarihini çıkarlarına göre değiştirip, paraya para dememektir. Tabii bu, zaman içinde istediği gibi at koşturacağı anlamına gelmez, çünkü karşısında onu her ziyaretinde gölge gibi takip edecek olan "Bacaksızlar" vardır.



                                                                                                 -devamı Altın Madalyon E-Dergi'de-
"İstemem,eksik olsun.."

V

  Selami Hoca(Kedidiro)'mızdan  OKUYAMADIĞIMIZ ÇİZGİ ROMANLARA GÜZELLEME dizisinin ilk inceleme yazısı;Amerikan Splendor..

         OKUYAMADIĞIMIZ ÇİZGİ ROMANLARA GÜZELLEME 1

        AMERICAN SPLENDOR



          '' Kadın, kapıyı çalan süper kahraman kostümlü çocukları karşılar:
              Çocuklar: Ya şeker, ya şaka
              Kadın: ooo, bakın burada kimler varmış. Süpermen, Batman, Robin... Yeşil Fener'de buradaymış. ( Duraklar,sıradaki kostümsüz çocuğa) Sen de kimsin?
              Çocuk: Ben Harvey Pekar'ım.
              Kadın: Ama sen pek süper kahramana benzemiyorsun.
              Çocuk: Ben süper kahraman değilim, sadece bu mahallede yaşayan bir çocuğum... Lanet olsun. Boşver...''

                                                                                                                                                                       
                                                                                                                                                                                             "American Splendor " filminin açılış sahnesi.



                 Çok kanallı televizyonların, bilgisayarların, cep telefonlarının, 3D filmlerin, play stationların çağında hala çocukluk kahramanlarının peşinde koşan adamlar ( belki kadınlar da) var. Çizgi roman okuyor, biriktiriyor, saatlerini büyük bir mutlulukla çizgi romanlardan konuşarak geçirebiliyorlar. Bütçelerinin bir kısmını çevrelerinin pek anlamlandıramadığı ve çoğu kez onaylamadığı bu tutkularına ayırıyorlar. Harvey Pekar'da onlardan biriydi. Bu ülkenin çizgi roman severlerinin Amerika'daki uzak akrabası belki. Şu günlerde Wall Strett'i işgal eden % 99'dan biri. Cleveland'da bir hastanenin arşiv bölümünde 37 yıl çalışmış bir emekçi. Her sabah işine gitti, az sayıdaki dostuyla jelibonlardan, bozulan ekonomiden, cazdan konuştu. Eskiyen kışlık montunu tutkalla yapıştırıp bundan arttırdığı parayla çizgi romanlar, caz albümleri biriktirdi.

 

'' Artık bir yetişkin olmuş ama hala olduğu yerde sayıyor''



                                              -devamı Altın Madalyon E-Dergi'de-
"İstemem,eksik olsun.."

V

Peyami dostumuz 3 farklı frankofonun tanıtımını yaptığı 14 sayfalık harika çalışmasıyla

Altın Madalyon E-Dergi
'de...



"İstemem,eksik olsun.."

rumar80

   Arkadaşlar,
   Bugün yazı göndermek için son gün. İlk defa denediğimiz bu dergimize desteklerinizi bekliyoruz

tommikser

Ben yaptığım röportajı bekliyorum.1-2 güne ihtiyacım var.

rumar80

   Benden üç yazı çıktı. Hatta biri dizi yazı. Artık karar editör arkadaşların.

V

Güneş torpilli,öyle ki dergi için yaptığı çalışmayla bir Türk kahramanının daha önce hiçbiryerde yayınlanmamış bir macerasını dergimizde sayesinde okuma şansımız olacak.Ayrıca halihazırda yazdığı öyküyü,çizgi romanı yetiştirmeye çalışan arkadaşlarımızı da bir süre bekleyeceğiz.
"İstemem,eksik olsun.."