Karaoğlan - Lal Kitap

Başlatan memospinoz, 21 Ocak, 2020, 13:19:52

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz

1. kitap Delice'nin Dört Kızı ve 2. kitap Her Kılıç Bir Kın İçin'i okudum.



Delice hikayesi iyiydi. Aslında Delice'nin Turak köyüne niçin su vermediği mevzusu biraz muallakta kaldı, bir anlık sinir mi yoksa suyu parayla satma hevesi mi nedir anlayamadım. Kötü gibi olan Delice sonradan Hulusi Kentmen'e döndü, orası da biraz zorlama geldi.  ;D Sonu da biraz aceleye getirilmiş gibiydi. Karaoğlan, Yeter'i iyi yedi ama evlenmeye gözü yemedi.  :D

Her Kılıç Bir Kın İçin iyi başladı, merak unsurları iyi işlenmişti. 3. albüme kaldı devamı. Şimdilik iyi gidiyor.










memospinoz

3. kitap Cengizin Adaleti'nde Ece Mazal'ın planı belli oldu. Cengiz Han, Karaoğlan'a ders vereyim derken kendisi ders aldı. Biraz fazla didaktik bir bölüm oldu.













4. kitap Karaoğlan Derler Adıma değişik başladı ama sonradan Altay'dan Gelen Yiğit macerasının az biraz değiştirilmiş kopyası gibi seyretti. Bu da okuma zevkimi biraz baltaladı.





5. kitap Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, 4'ün devamı niteliğinde ve yine Altay'dan Gelen Yiğit ile benzerlikler var. Sonlara doğru yeni macera başladı.


memospinoz

6. kitap Baybora'nın Oğlu, 5. kitabın sonuna doğru başlamıştı macera olarak. Daha kitabın başında maceranın sonu kayıp diye yazdıkları için okuma hevesim kaçtı açıkçası. O zamanlar Karaoğlan dizisi reyting yüzünden bitmek üzereymiş. Ti-Yen-Şan canavarı macerası sonlara doğru başladı diğerinin sonu olmadığından. Öyle demişler zamanında. Bakalım kalan ciltlerde çıkacak mı devamı?

Bu arada hikayeyi de pek beğenmedim. Babasını arıyor, ararken çok saçma bir şekilde tuzağa düşüyor falan. Olay örgüsü çok derin değildi. Yeraltı şebekesi kimdi, neden imparatordan memnun değildi vb. hep yüzeysel olarak işlenmiş. Belki devamında aydınlanırdı bazı noktalar ama işte devamı yok.  ::)






memospinoz

7. Kitap Ti-Yen-Şan Canavarı epey aksiyon yüklüydü. Karaoğlan zaman zaman zor durumlara düştü. Atı Yağmur'dan asla vazgeçmedi, o da Karaoğlan'dan tabii. Huylu huyundan maalesef vazgeçmiyor bunu da görmüş olduk ama kötü anlamda. Mihrace'nin kızı Saya'ya da ilginç bir şekilde  vuruldu bizimki.  Maceranın sonu oldukça hazin bitti.


Nemo

Takipteyim Mehmet. Eline saglik :) Ben de, Lal Karaoglan'lari tamamlamaya cabaliyorum. Bitince bastan okuyacagim senin gibi.
Özel Alfa Ajanı

memospinoz

Alıntı yapılan: Nemo - 29 Ocak, 2020, 11:23:42
Takipteyim Mehmet. Eline saglik :) Ben de, Lal Karaoglan'lari tamamlamaya cabaliyorum. Bitince bastan okuyacagim senin gibi.

Umarım en kısa zamanda tamamlarsın.  ;)

memospinoz

7. kitap sonuna doğru başlayan Ötügen'in Çağrısı macerası 8. kitapta da iyi gidiyor. Bakalım neler olacak?

memospinoz

7. kitap sonuna doğru başlayan, 8 ve 9. kitapta devam eden ve 10. kitabın yarısından sonra biten macera Ötügen'in Çağrısı.
Şimdiye kadar okuduklarım arasında en sürükleyici ve en derinlikli maceraydı.
Baybora maceranın başında kaçırılıp uzun süre gözükmedi. Bu arada Karaoğlan'ın başına gelmeyen kalmadı. Ece Mazal yine çıktı ortaya. Bir de Dut Kurusu nam Aleksandora karakteri bayağı bir iyi işlenmişti.  (Karaoğlan'ın en sevdiği eğlencelikmiş dut kurusu)
Değişik yerlerden geçip çeşitli maceralar atlattılar. Bir ara timsahlarla (oralıların deyimiyle yeşil ölüm) bile dövüştüler. Tarih öncesi asansör ve roller coaster sistemi de değişik bir tat kattı olaya.  ;D
Aleksandora'nın, Baybora'nın ona sulandığını sanarak geri çekilmesi ve Baybora'nın "Karaoğlan'la ben aynı çanağa kaşık sallamayız, kızım!" diye ayar vermesi güldürdü.  :D
Arkap denilen tipleme sanki Doctor Doom ile İskeletor kırması gibi bir şeydi. Bizimkileri baya uğraştırdı.
Bunların hepsi eski ahit sandığını ararlarken başlarına geldi. Peki buldular mı, buldularsa ne oldu orasını da siz okuyup öğrenin artık.

Not: Erich von Daniken adı da geçiyordu ve ona Suat Yalaz 'ın "zamanımızın ünlü bilgin ve yazarı" demesi de gülümsetti. Yazar neyse de bilgin biraz iddialı olmuş.   ;D

memospinoz

10. kitabın sonuna doğru başlayan, 11. kitapta devam eden ve 12. kitabın ortalarına doğru biten macera Fedailer Alayı.
Küçlüğ kötü karakter olarak çok ezik bir tiplemeydi.
Oylun Ece nemfomanyak çıktı bildiğin.
Naymanlar da tırt çıktılar.
Kaydolar desen bildiğin gavatmış.  ;D
Celme Noyan ve Subutay Noyan ise bir görünüp bir kayboldular.
Ne oluyor demeye kalmadan macera bitti. Sonu yine hüzünlüydü demek isterdim ama beni etkilemedi maalesef.

memospinoz

12. kitabın ortasında başlayan 13. kitapta devam eden (Fransız versiyonu biten ama Türkçe versiyonuyla maceranın sonunun bağlandığı kitap) 14. kitabın başında biten macera Yeşil Ejder.
Macera fena değildi. Aynı isimle bir filmi de varmış sanırım ama YouTube'de bulamadım.
Fransız versiyonuyla bıraksalardı çok saçma bir şekilde bitecekti. İyi ki uzatıp konuyu bağlamışlar.
Ça-u-şi tiplemesi maceranın komedi unsuruydu. Fazla sululuğa kaçmadan iyi işlenmiş bir karakterdi. Hikâyede önemli bir rolü de vardı.
Prenses Sung ilk başta kötü olup sonra Karaoğlan'a aşık olan ve "iyileşen" kadın rolünden sıyrılamadı maalesef.
Prens Ming-Tien klasik Çin savaşçı prensi -adamları varken kaplan kesilen sıkışınca topuklayan- Ama hakkını yemeyeyim Çin hakanından daha zekiydi en azından.  ;D
Karaoğlan Çin seddini bile aştı ve degisik maceralar sonunda istediğini yapabildi.
Büyücü Sakyamuni karakteri de düzenbaz mı yoksa sahici mi derken sonunda bir twistle -gerçi sonlara doğru anlaşılsa da- okuma zevkini artırdı.

memospinoz

Alıntı yapılan: memospinoz - 27 Ocak, 2020, 13:14:54
6. kitap Baybora'nın Oğlu, 5. kitabın sonuna doğru başlamıştı macera olarak. Daha kitabın başında maceranın sonu kayıp diye yazdıkları için okuma hevesim kaçtı açıkçası. O zamanlar Karaoğlan dizisi reyting yüzünden bitmek üzereymiş. Ti-Yen-Şan canavarı macerası sonlara doğru başladı diğerinin sonu olmadığından. Öyle demişler zamanında. Bakalım kalan ciltlerde çıkacak mı devamı?

Bu arada hikayeyi de pek beğenmedim. Babasını arıyor, ararken çok saçma bir şekilde tuzağa düşüyor falan. Olay örgüsü çok derin değildi. Yeraltı şebekesi kimdi, neden imparatordan memnun değildi vb. hep yüzeysel olarak işlenmiş. Belki devamında aydınlanırdı bazı noktalar ama işte devamı yok.  ::)

Bu maceranın devamı bulunmuş ve 14. kitabın hemen başlarında Yeşil Ejder macerası biter bitmez verilmiş. Bakalım neler olacak?

memospinoz

5. kitabın sonuna doğru başlayan, 6. kitabın sonuna yakın devam eden, daha sonra eksik orijinalleri bulunup 14. kitabin başlarında devam eden ve 15. kitabın başlarında sonlanan macera Baybora'nın Oğlu.
Rahip Fokas silik bir kötü karakter. Onu motive eden şeyin ne olduğu pek belli değil. Sanki Roma'dan gönderilmiş gibi ama bir yandan da kendini Hristiyan Birliği Başkanı olarak tanımlıyor.  ;D
Berenis aka Andrea ise klasik aslında kötü olmayan kandırılmış kadın karakter.
Baybora'yı Hayırsız Ada'daki hapsedildiği yerde bulurlar. Burada Baybora'nın adamları denilen tiplemelerin çoğu aşırı karikatürize edilmiş komik tipler. Siril ve Sezar en çok göze batanlar. Siril şaklabanlık yapar ve el çabukluğu ve hızlı koşması ile işe yararken, Sezar kavgada daha çok fayda sağlıyor.
Aslanlarla dövüşürlerken sona kalan aslanın bunlara bulaşmayayım en iyisi diyip kale içine sıvışması da iyiydi.  ;D

memospinoz

15. kitabın başlarında başlayıp 16. kitabın başlarında biten macera Buzlu Çöller Tilkisi.
Tokta Beğ, Timuçin'in evlatlık oğlu Çuçi'yi ayartmaya çalışan kötü karakter. Ne savunma biliyor ne saldırı. Birazcık Sun Tzu okumasını tavsiye ederek diğer karakterimize geçelim.
Çilger, kafası pek çalışmayan kaba kuvvetine güvenen biri.
Çuçi, abilerine kızıp evi terkeden bir genç irisi.
Karaoğlan ve yanına verilen Dokuz Oklar'ın sekizi (ne demekse artık) Çuçi'yi almaya Tokta'nın mekanına giderler.
Merkitler, doğru düzgün savaşamayan mallarla doludur. Tipleri desen Neanderthal adamından hallicedir.
Bir ara Karaoğlan, Tokta'nın ordusunda komutanlığı kabul etmeyerek mermer ocağına gönderilir. Oradaki bir yarım akıllı nöbetçiyi döverek esirleri galeyana getirir ve kaçar. Sonra Çilger'i kafalayarak Tokta'ya saldırır. Saray hemen düşer. Tokta kaçar. Sonra yine ordu toplayıp döner. Sonra yine yenilir, yine kaçar, ağlayarak öcümü alıcam der gider. Off, anlatırken bunaldım yeminle.  :D
PS: Bu macerada kadın karakter yoktu.  :P

memospinoz

16. kitabın başlarında başlayıp 17. kitabın başlarında biten macera Kanlı Saltanat.
Baybora ve Karaoğlan Hindistan'a giderler. Yolculuk sırasında Karaoğlan susar ve bir obanın yanından geçerken ayran ister. Oradan biri biz kımız içeriz süt değil diye laf atar. Buna sinirlenen Karaoğlan srn kime süt çocuğu diyorsun diye dellenir, babası yapma etme dese de dinlemez adama dalar. Sonra obabaşı çıkar gelir, ihtiyara el kaldırdı cezası var der, git ormana kuş avla gel. Cezan budur der. Karaoğlan da o da bir şey mi isterseniz bir araba dolusu av hayvanı getireyim der ve gider. Av sırasında bir ayı çıkar karşısına, zorlansa da onu öldürür. Gelir obaya. Meğerse bu obadakiler ayı korkusuna ormana giremezler ve gelen yabancıları belki çare olur diye ormana salarlarmış. Bunlar seviniyor, şölen tertipliyorlar. O sırada Karaoğlan tedavi görürken Baybora daha fazla beklemek istemez. Uyanınca söyleyin Delhi'ye gelsin der ve topuklar.
Neyse Karaoğlan da babasını ararken Raziye Hatun ile karşılaşır. Bu tahtın üç varisinden biridir.
Onu suikastten kurtarır ve kadın bizim Karaoğlan'a âşık olur.  ;D
Bir de Raziye Hatun 'un küçük erkek kardeşi var Ârâm Şah ama nedense hiç görmedik hikâyede.
Bir de ne idüğü belirsiz gebeş bir Firuz Şah var, tahta çöreklenmiş bir tip. En büyük oğul ama halk bunu sevmiyor filan.
Karaoğlan ve Raziye Hatun bir hazine ararlarken Karaoğlan'ın karşısına Tarkan'daki ahtapotun amcaoğlu çıkıyor. Bununla savaşıyor falan.
Böyle böyle giderken hazineyi buluyorlar mı, hazineden daha önemli olan ne ortaya çıkıyor? Sonunda ne oluyor, onu da okuyun öğrenin.  :D

memospinoz

Tarkan'daki ahtapotun dayıoğlu da başka bir macerada çıkıyordu Karaoğlan'ın karşısına. Ti-Yen-Şan Canavarı macerasında.