Wonder Woman: Hiketeia - YKY

Başlatan memospinoz, 16 Ekim, 2020, 18:19:46

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz



Hiketeia, efendi ve onun hizmetkârını karşılıklı saygı ve hizmet ilişkisi içinde birbirine bağlayan kadim bir ayindir.

Bütün dünyada görkemli Wonder Woman olarak tanınan Themyscira Prensesi Diana, beklemediği bir anda karanlık bir geçmişe sahip iyi bir kız olan Danielle Wellys'e güvenli bir sığınak sağlamak için evini açmak zorunda kalmıştı... Wonder Woman, ona yalvaran bu kadını korumak ve eğitmek zorundaydı, çünkü Hiketeia ahdinin ihlali Diana'nın üzerine tanrıların gazabını çekecekti. Ve bu arada... Gotham şehrinin kara şövalyesi Batman, hayatını adadığı görevi gereği Danielle'i adalete teslim etmek için onun peşine düşmüştü.

Bu sarsıcı hikâyeyi size yazar Greg Rucka, illüstratörler J. G. Jones ve Wade von Grawbadger ile renklendiren Dave Stewart'tan oluşan ödüllü ekip sunuyor.

"Hikâye hazin sonuna doğru acımasızca ilerliyor... Kısa aksiyon sahneleri insanın hayal gücünü kesinlikle harekete geçiriyor."

- TheFourthRail.com

16x24 cm, 96 sayfa

peder clemente

Sevgili Memospinoz günün en güzel haberini verdi.
Birkaç gün önce, bu one-shot çizgi romanı incelemiş ve "Keşke YKY bu güzel çizgi romanı yayımlasa" demiştim.




"Asylia, terimi ilk olarak M.Ö. 6. YY'da kullanılmıştır. Latince karşılığı 'Asylum'dur. Bu kelime: Dokunulmazlık, yağmalanamayan anlamlarına gelmektedir. Antikçağ'da dokunulmazlık kavramı için hiketia/hikesia kullanılmıştır. Bir sığınmacıya hiketes, herhangi bir şiddetten kaçınmak için bir yere veya kişiye sığınması durumuna ise hiketia/hikesia denilmiştir. Dini yasalarca, sığınanların korunması konusunda hiçbir sınır tanınmaz. Tapınağa sığınan kişiler korunmaz ve güvende tutulmazlarsa buna sebep olan toplumu ve şehri veba gibi büyük tehlikeler beklerdi, tanrılar alanında birinin korunamıyor olması tanrıların öfkesini uyandırırdı. 



Arkaik ve klasik dönem boyunca savaş dahi olsa tapınakların dokunulmazlıkları vardı. Bu sebeple gerek dokunulmazlık için yalvaran kişi olan hiketes, gerekse dokunulmazlık hakkı (asylia) ile tapınağa sığınmış olan kişiler dokunulmaz sayılırlardı. Tanrıya ait bir heykel ve sunağa dokunan, fiziksel temasta bulunan kişiye artık dokunulamazdı. Tapınağa sığınma hakkı talep edenler ya da sığınanlar tanrının mülkiyetine ve varlığına saygı duyuyorlar demekti ve bu da tanrının koruması altına girmelerine hak kazanmış olmalarını sağlardı.Onları öldürmek ya da zarar vermeye kalkışmak büyük bir suç olarak görülürdü.



Herodotos, "Hiketia" uygulaması konusunda ilginç bir olay anlatır: 6. Yüzyılın sonlarında Lydialı Paktyas, Perslere karşı başarısız bir ayaklanma gerçekleştirir. Bu olay sonrasında Kyme şehrine sığınmacı olarak alınır. Persler, onun teslim edilmesi talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Kymeliler, Didyme kâhinine, bu işe tanrının da rızasını alarak karar vermek için danışırlar. '...Kymeliler Lydialı Paktyas'a ne yapacaklarına karar vermek için tapınağa birini gönderdiler. Kâhin, Paktyas'ı Perslere vermeleri gerektiğini söyledi. Bu cevap üzerine ondan kurtulmaya karar verdiler...' Kehanet Ocağı'na bir elçi daha gönderilir ve yine aynı cevabı alır. Bunun üzerine, elçi olarak gönderilen Aristodikos, kehanet ocağının etrafında dolaşır, kuşları kovar, yuvalarını bozar. Bu sırada tapınaktan bir ses duyulur: "Hey sen! İnsanların en dinsizi! Ne yapıyorsun? Tapınağa sığınmış olanları kaçırtıyorsun." Aristodikos, hiç kaygısız cevap verdi: "Ya sen, Efendimiz, sığınanların gayretli savunucusu, sen de Kymelileri bir sığınmışı teslime çağırmıyor musun?". Orakl şöyle cevap verdi derler: "Evet, çağırıyorum, ama bunu günaha girip yakın zamanda yok olasınız ve bir daha Orakle gelip sığınmışları teslim edelim mi diye soramayasınız diye yapıyorum."
Bu tarz hikayeler, insanların ahlâk ve inanç anlayışını sınayan testlerdi. Bundan ötürü tanrının buradaki mesajı açıktı: Tapınağa sığınan kişiler her ne sebeple olursa olsun korunmalılardı. Tapınağın koruyuculuğu sorguya mahal vermeksizin kesindi.




Sylân, Yunanca'da çalmak demektir. Asylia da bu fiilden türetilmiş ve tanrının kutsalındaki çalınamaz, dokunulamaz eşya ve insanları tanımlamaktadır. Aischylos: "Sunağın koruması, sur duvarlarından daha güçlüdür", Euripidies ise: "Tanrıların evi bütün insanları korumaktadır" demiştir. Bu ifadelerden de o zamanki düşünce yapısını anlayabiliriz. Günah, suç, hak ve adalet kavramlarından bağımsız olarak tapınak tüm sığınmacılarını korur. Teslim etmez." (Ecem Eralp Güner'in yüksek lisans tezinden alınmıştır)



"Wonder Woman: The Hiketeia" çizgi romanı, Goodreads'te "en iyi Wonder Woman maceraları" listesinde birinci sırada bulunuyor. Hikaye aslında bu topraklara ve geleneksel değerlere çok yakın: Delikanlı, mert adam kendisine sığınan kimseyi korur, teslim etmez.Kabadayı filminde Devran, Ali Osman'a :"Kızı ver, oğlun yaşasın" teklifini yapar. Yaşlı ve gerçek kabadayı Ali Osman'ın cevabı: "Delikanlı adam yol yordam bilir. Raconda sığınanları teslim etmek gibi bir şey var mıdır?" olur.



Eser, eski Yunan ritüellerinden ve mitolojisinden esinlenerek Greg Rucka tarafından zekice kurgulanmış. Macerada Batman de var. Danielle Wellys adlı genç kız, cinayetler işlemiştir ve Batman onu aramaktadır, peşindedir. Danielle Wellys, Yunan mitolojisini ve "Hiketeia ritüelini" iyi bilmektedir. Wonder Woman'a kendisi için Hiketeia uygulamasını kabul ettirir. Hiketeia geleneği uyarınca hiketes olan Danielle Wellys'in koruyuculuğunu Wonder Woman üstlenir. Eser, bir görev ve intikam trajedisi. Sonunda Wonder Woman ile Batman, düello için savaş alanında karşı karşıya gelirler...



Eserin başından itibaren olduğu gibi bu büyük düelloda da J.G.Jones'un çizimleri muhteşem ve muazzam.
Adalet ve kanunlar ile onur ve yükümlülüklerin savaş senaryosundan bir kazanan çıkar mı? Batman, bir martial artist ve stratejist; ancak, düello yapacağı kişi normal bir insan değil (Batman daha önce Superman'la bile dövüşmüştü fakat omuriliğini Bane kırmıştı); Themyscira prensesi Diana, bir amazon, büyülü bir kemendi (doğruluk kementi) ve hiçbir silahın işlemediği bileklikleri var; o Wonder Woman; dürüst, barışçıl, özgür ruhlu, duygularının ve inandıklarının peşinden gitmekten korkmayan bir kadın, Kraliçe Hippolyta'nın kızı o...




Kadınlara şiddet uygulayan sözde erkeklerin bu macerayı okumasını isterim.Erkek adam dediğin bir kadını dövmez aksine korur."Bir savaşçı cesaretini dışarı vurup, kendi içinde büyük bir merhamet beslemezse ailenin işlerini göremez"  -Hagakure'den.

"Wonder" olmasa da, kendisini güzel ve güvende hissettirdiğim bir kadınım var; filmleri ve çizgi romanlarıyla dolu bir Ay'ı da Wonder Woman ile geçireyim.  ;D
Teşekkürler YKY.

Nightrain

Yine döktürmüşsün. Ellerine sağlık.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

rumar80

  Çok güzel bir yazı ve itkileme. Ellerinize sağlık.

  Konuya başka bir noktadan yaklaşmak isterim: Asylum dokunulmazlık anlamında ise günümüzde akıl hastalarının yatırıldığı hastanelere bu ismin verilmesi, akli melekeleri yerinde olmadığı için dokunulamayacak kişileri ifade etmek için mi kullanıldı acaba?

hercai

WONDER WOMAN???
Hayalî, kurgusu, çizgide vücut bulmuş hali dahi inanılmaz etkileyici ve güzel! Ama,bir de bu güzel KADIN; dürüst, barışçıl, özgür ruhlu, duygularının ve inandıklarının peşinden gitmekten korkmayan bir kadın!
Bütün kadınların hayali belki? Çok amiyâne bir tabirle " yeme de, yanında yat" misali...
Son iletileri okumaya çalışırım genellikle.
Bölüm yöneticilerinden "rumar80"in yorumuna katkıda bulunmak istedim...
Peder Clemente paylaşımında " Asylum" kelimesinin kökeninin latince olduğunu, ilk olarak MÖ 6.yy'da  kullanıldığından bahisle anlamına da değinmiş; dokunulmazlık!
Ben de bir katkı sunmak istiyorum naçizane;
ASYLUM, bir kaç anlamı ile karşımıza çıkıyor:
  - insane asylum; akıl hastanesi
  - lunatic asylum; tımarhane
  - orphan asylum; yetimler yurdu
  - politikal asylum; siyasi iltica
POLITICAL ASYLUM; Uluslararası hukukta yer bulur, yani sığınma hakkıdır.
" Bir ülkede suç işleyen kimseyi, başka bir ülkenin kabul, himaye ve koruma hakkıdır.(Can Dündar bunun sadece bir örneğidir)
Diğer şıklar açısından günümüzde bu sözcük ne denli dokunulmazlık sağlar bilemem...Çok tartışma götürür...birebir şahit olmasam da akıl hastaneleri, yetiştirme yurtları, hatta kilise ve camiye sığınanların dahî " dokunulmazlık" zırhına bürünemediklerini görüyorum.
Bekleyelim görelim, wonder woman nelerle uğraşacak??
Sevgiler sizinle olsun.

dayıcomics

YKY Wonder Woman'da gaza bastı, hayırdır inşallah  ;D

peder clemente

Sevgili hercai'ye, dostum rumar80'in sorusuna da açıklık getiren yazı için teşekkür ederim. Yazıdan ben de yararlandım.
Bizde de halk arasında "deliye dokunulmaz" denir.
Hint-Avrupa dillerine bazı Yunanca kelimeler ve kelime kökleri doğrudan veya dolaylı olarak geçmiş. Asylum da bunlardan biri.
Yunan mitolojisi hâlâ, filmlere, romanlara, çizgi romanlara ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Mitoloji, bilimin gelişiminde de rol oynamıştır.
İnsanın doğaya ve evrene anlam kazandırma çabasının bir ürünü olan mitoloji, belirli bir toplum ya da halka özgü mitler bütünüdür.
Albert Camus'un deyimiyle: "Hayal gücü onları canlı tutsun diye var olan mitler, insanoğlunun yaratıcılığının ve üretkenliğinin dışa vurumudur."
Belki de bu benzerlikten dolayı dokuzuncu sanatın yolu sık sık çeşitli mitolojiler ile kesişiyor.

KenParker

Normalde Wonder Women okumam. Almam. Goodreads'in kendi kültürüne göre değerlendirmeye sahip, 12 yaş grubundan başlayan beğeni skalasını zerre kadar önemsemem. Bu çizgi romandaki gibi çoğu Comic çizgi romanda abartılı ışık, renk, harekete mukabil berbat işçiliğini önemsemem ama.
Ama muhterem Peder'in yazısı yüzünden alacağım. Teşekkürler Peder.

hanac

Yine çok güzel bir yazı olmuş Pederim.

Emeğine sağlık.

peder clemente

KenParker dostuma, yorumlarını, görüşlerini ve inceleme ile ilgili olumlu fikrini yazdığı,
Hanac dostuma da, yazı düzenlemesi ve beğenisi için teşekkürler.

hennessy

Güzel yazılara katılmamak mümkün değil. Tadında kısa bir öykü hem çizimleri hemde konusu ile okunmayı hak ediyor....
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

peder clemente

Muhteşem yazılmış ve çizilmiş, on üzerinden 8.5 puan verdiğim "Wonder Woman: The Hiketeia",
benim için 2020'nin en güzel sürprizlerinden biri oldu.




Anlatıcı olarak Wonder Woman'ın iç sesi:
"...Ve trajediler daha ilk sahne oynanmadan başlar... Maksatlı ya da duygusal olarak yapılan saf eylemlerden doğarlar... Çoğunlukla altlarında iyiniyet yatar. Ama bütün trajediler aynı şekilde biter..."




Uzuun yıllar önce... Eski Yunanistan'dayız. Atina'da bir suçlu (veya öyle addedilen), peşindekilerden kaçmaktadır. Soylu ve güçlü görünen bir adama sığınır. Kendini koruması için ona yalvarır. Hiketeia talep eder. Hiketeia: kanundur, gelenektir, ayindir. Kurallarına göre Hiketeia oluştuğunda; yalvaran kişi, Hiketeia'yı kabul eden tarafından korunacak, kollanacak, bakılacak ve beslenecektir. Hiketeia sözünden vazgeçmek, bahşedilen korumadan ve verilen vaatten dönmek; en vahşi cezayı gerektirir. Hiketeia'yı kabul eden güçlü kişi, yalvaranı yani "Hiketes"i evine götürür. Yalvaran, ritüel gereğince diz çökerek, yere kapanarak, boyun eğerek kendi onurundan, gururundan, değerinden vazgeçmesine rağmen güçlü kişi, hiketes'i yani yalvaranı öldürür. Bu sırada evin dışında üç korkutucu gölge evi gözlemektedir. Bu gizemli gölgeler: Erinysler'dir. Zeus'un doğumundan önce, titanların dönemindeki korkunç bir kavgada Gök'ün akan kanından Devler doğmuştur. Erinysler de o kandan çıkmışlar. Başlarında saç yerine yılanlar bulunan, yaş yerine kanlar akıtan gözleri olan yaratıklardı Erinysler; kendilerine "Karanlıkta Yürüyenler" adı verilmiştir. Görevleri, kötülerin arkalarından giderek onları cezalandırmaktı, canilere işkence etmekti, onlara korkunç hayaller göstermekti. Dünyada hâlâ kötülükler devam ettiği için Erinysler'e dokunulmamıştı. Maceramıza dönelim. Güçlü kişi, yalvaranın cesedini avluya taşıdığında Erinysler'i görür. Erinysler üç kızkardeştir: Teisiphone, Megaira ve Allekto. Erinysler'i gören hem güçlü hem suçlu kişi donup kalır. Yarasalar bile korkudan uçuşurlar. Erinyslerin saldırısı sonunda bogazı parçalanan adam yerde bir pelte gibi yatarken üç kızkardeş karanlığa doğru yürürler...



***Bundan sonra spoiler olabilir***

Gotham. Üç hafta önce... Kısa saçlı, üzerinde 10 numara futbolcu forması bulunan (belki de tam on numara insan olmaya çalışan) bir kız, atletli bir erkekle dövüşmektedir. Erkek, yumruğunu kızın karnına gömdükten sonra, düğmesine basarak metalik bir sesle sustalı bıçağı açar, genç kız can havliyle adamın bıçaklı elini bileğinden tutar ve sağ diziyle hayalarına vurur. Tüm gücünü kullanan Danielle (kızın adı), adamın elini kendi boğazına döndürür ve bıçağı adamın boğazına sapına kadar gömer... O sırada eski binanın dışında şimşekler çakar ve trajedi başlar... Danielle, boğazı kanlar içinde yerde yatan adamın tepesinde, ayakta bitkin bir şekilde dururken, uğruna bu cinayetleri işlediği kişiyi anarak: "Bitirdim Melody..." der. Melody kimdir? Sonra anlayacağız. Danielle Wellys montunu giyerek motorsikletine biner; ancak, köşeyi döner dönmez karşısına Batman çıkar. Batman: "Bu son cinayetindi" der kıza. Batman ile Danielle arasındaki kovalamacanın sonunda, kız köprüden nehre düşer...



Çizgi romanlarda imkânsız diye bir şey yoktur, sadece biraz zaman alır... Bu harika evrenin harikalarından biri de, Themyscira Prensesi Diana yani Wonder Woman'dır. 1980'lerin çeviri diliyle: "Barış Elçisi Harika Kadın". William Moulton Marston tarafından yaratıldığı 1940'lı yıllarda, "Wonder Woman" ifadesi: Yetenekli ve çalışkan kadınları övmek için kullanılan bir sıfattı. Maceramıza dönelim. Diana'yı havada dururken (ege deyimiyle "durupduru" iken) hayranlıkla izleyen New York halkı, yere indikten sonra ondan imza almak için birbiri ile yarışırken, bir kenarda sessiz ve gösterişsiz bir kız... Danielle Wellys onları izlemektedir, Wonder Woman'ın peşinden Themyscira Büyükelçiliğine gelir. Danielle, kendi kendine antik Yunanca'yı öğrenmiş, Wonder Woman'a hayran ve onun gibi olmak isteyen bir kızdır. "Benim adım Danielle Wellys... Missouri, Webster Groves'ten geliyorum. Ve kendimi sana teslim ediyorum... Themyscira Prensesi Diana" diyerek, ayaklarına kapanır Wonder Woman'ın. Yalvarır Zeus adına. Diana bu yalvarışı kabul eder. Himayesine alır kızı. Hiketeia oluşmuştur artık. Ancak, Hiketeia'nın gözcüleri ve katillerin takipçileri vardır. Erinysler evin önünde, sokakta, büyükelçiliği gözlemektedir. Erinysler, Diana'yı uyarırlar; eğer Hiketeia ahdine uymazsa Diana, "Sen bile bedeline katlanırsın..." derler. 



İki hafta içinde işler yoluna girer gibi olur. Ancak, bir gece Batman'in silueti elçilik balkonunda belirir. Batman, arkadaşı Diana'dan, "Danny" dediği kızı istemektedir. Danielle Wellys, dört kişiyi öldüren bir seri katil olarak aranmaktadır. Evet... Danielle Wellys, dört kişiyi öldürmüştür: Bir kasaba kızı olarak Gotham'a gelen kızkardeşi Melody'nin, bir yıldız olma hayallerini söndüren, onu uyuşturucu bağımlısı yapan, yetişkinlere yönelik filmlerde oynatan, onu pazarlayan, onun ruhunu çalan ve sonunda bir "altın vuruş"la kendi hayatına son vermesine neden olanları...
Wonder Woman, çok harbi ve delikanlıca şunları demişti: "Sen benim yalvaranımsın Danielle. Eğer birinin seninle derdi olursa benimle de olacak. Senin problemlerin artık benimdir".
Batman'e de şöyle der: "Wellys benim yalvaranım Batman. Bu kelimenin senin için anlamı var mı? Bilmiyorum... Ama onunla benim aramızda Hiketeia var... Ve bu yemin, savurabileceğin bir tehditten daha güçlü. Ben onu terk etmeyeceğim..." 




Sonunda Batman ile Wonder Woman kapışacaktır.Wonder Woman'ın yumruğuyla Batman, aşağıya... caddeye düşer. Erinysler mücadeleyi izlemektedir. Batman, doğrularak oradan uzaklaşır... Bazı kritik gelişmelerden sonra Batman ile Wonder Woman, deniz kıyısındaki yüksek bir yerde tekrar mücadeleye tutuşurlar. Mücadele sonucunda... Wonder Woman, yerdeki su birikintisinin üzerinde yüzükoyun yatan Batman'in başını sol ayağıyla ezerek, "Sakın!..Ayağa kalkma." der. "Sen kazandın" der Batman ve Wonder Woman'a yalvararak, dizlerine kapanarak... Hiketeia talep eder.



Ya Danielle Wellys bu çıkmazdan kurtulabilecek midir?... Düzen ve adalet Tanrıçası Themis, çoktan bu dünyayı terketmiştir... Cevabı girişte yazdığım Wonder Woman'ın iç sesi veriyor: "...Trajediler daha ilk sahne oynanmadan başlar... Maksatlı ya da duygusal olarak yapılan saf eylemlerden doğarlar... Çoğunlukla altlarında iyiniyet yatar. Ama bütün trajediler aynı şekilde biter..."


peder clemente

Yazı düzenlemeniz için çok teşekkürler hanac dostum, böyle daha güzel olmuş.

rumar80

  Kitabı büyük bir keyifle okudum. Sevgili dostumuz Peder Clemente'nin de dediği gibi bir adalet trajedisi. Gerçek bir Yunan trajedisi. Daha başında ne olacağını bildiğiniz, ama engellenemez sonuca doğru bir su gibi içinde akıp gittiğiniz bir trajedi. Greg Rucka çok başarılı bir anlatım uygulamış ve J. G. Jones'un çizgileri çok uygun. Çizgi roman severlerin okuyup keyif alacakları bir eser.
  Konu ile alakasız olsa da Greg Rucka'nın Ed Brubaker ile birlikte yazdığı Gotham Central'ı burada çizgi roman sever dostlara öneriyorum. Rucka'nın başarılı yazarlığını bir de orada okuyun.

Kauss

Sayfa sayısı ve cildin kalınlığına baktığımda, pek bir şey beklemiyordum. Okumaya başladığımda yanılttığını söyleyebilirim. Çok büyük bir hikaye örgüsü filan yok fakat gayet güzel anlatılmış bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Hatta Wellys'in hikayesine girmesiyle, neden böyle şeyler yaptığını filan tahminde ettim ve tahminim doğru çıktı. Yine de güzel bir çizgi romandı.