Altın Madalyon

Ülkemiz çocuk ve best seller kitaplarin sahipligini yapan bana göre gelmis geçmis bir numarali yayinevi Altin Kitaplar 50. yasini kutluyor. Yildönümü nedeniyle ünlü yazar Dan Brown'da Türkiye'de ve Kayip Sembol kitabinin piyasaya verilisini baslatacak.

Benim yasimda olup ta Altin Kitaplar'dan çikan maceralardan bir kaçini alip okumayan herhalde yoktur. Bir zamanlarin hard-cover üstüne kuse kapakli ve sirttan dikisli ciltlemeleriyle bu gün bile asilamamis bir kalitenin sahibidir yayinevi. Günümüzde bu tarzda ciltlenip basilan kitaplarimiz "lüks" sinifinda inanilmaz fiyatlara satiliyor. Çogu Aslan Sükür imzali nefis kapaklariyla Jules Verne kitaplari, yerli bilim kurgular, dünya best seller kitaplari hala inanilmaz bir koleksiyon degerine sahiptir. Kitapligimda yerimin müsaade ettigi ölçüde ben de bulabildiklerimi alip sakliyorum. 30-40 yillik kitaplar renklerinin sararmasi disinda hiç bir kondüsyon eksikligi olmadan hala okunabilir hala saklanabilir piril piril mükemmel durumdadir.

Günümüzde de popüler edebiyatin vazgeçilmez sahibi olan Altin Yayinevimize nice basari dolu yillar dilerim.

Selamlar
Lami 

Üzerinde biraz düsününce  rahatlikla  çigi-roman ve altin kitaplar arasindaki  ince ama saglam baglantiyi bulabiliriz.

Ilk olarak zaten altin kitaplarin bastigi kitaplarda, Denizler altinda yirmi bin fersah, Gümüs Patenler, 2 Yil Mektep Tatili,  Balonla Bes Hafta,  Güliver'in Gezileri ve niceleri gibi, her çocugun okumasi gereken, en iyi yazarlarin maceralari okuyucu ile bulusuyordu.  Sadece bu özellik bile Altin kitap'lari efsane yapmaya yetecekken,  üstüne bu macera, Lami Abi'nin  de vurguladigi gibi o macerayi simgeleyen, çogunu Aslan Sükür'ün çizdigi, detay dolu  nefis kapaklarla  birlesince, Altin kitaplar çogu çizgi-romancinin alt beynine silinmemecesine yerlesiyor, çocuklukla, çizgi-romanla, arka mahalleyle, Hasan'la Tayfun'la hatirlanan saadetin simgesini, linkini, kodunu olusturuyordu. 

Kapak ve macera birlestiginde inanilmaz bir haz duyuyordu insan. Bunun, bu mutlulugun, bu heyecanin bir adi olmaliydi. Sonralari bu hazzin adinin çizgi-roman oldugunu ögrenecektik. 

Bu sahane kapaklar sayesinde tüm  maceralari kafanizda çizgiroman okur gibi yasayabiliyordunuz. Hiç aklimdan çikmayan  verne'nin sahane eseri denizler altinda yirmi bin fersah'in kapagina bir  bakin: http://static.ideefixe.com/images/226/226533_2.jpg  Arkada Martin Amca :) , önde Kaptan Nemo, ellerde zipkinlar, sualti,  efsane gemi Nautilus,  kenardan gözüken dev ahtapot...

Ritüel söyleydi: Kitaba basladiniz ve 20-30 sayfa okudunuz diyelim. Altin Kitaplar'in meshur kitap arasi ipini (ki ne kadar muhtesem bir icattir. Simdiki kalin kitap ayraçlarini baska sayfaya koyarsiniz, okurken  siskinlik yapar, sayfayi kaldirir, saçma sapan durumlara sokup adami hasta eder. Oysa ip ne kadar basit ve fonksiyoneldir ...<baska yazi konusu...not>)  kaldiginiz yere koyup baslardiniz kapagi seyretmeye.  Ilk altin kitabinizi okuyorsaniz,  kitabin kapaklarini komple açip, tüm resme bir bütün olarak  bakmak , aslinda ön ve arka kapak resminin birlesik oldugunu kesfetmek bile büyük bir mutluluk olurdu sizin için.  Kapagi inceledikçe okuduklariniz kafanizda canlanmaya baslardi. Kaptan Nemo, denizalti, Ned Land  birer çizgi-roman karakterlerine dönüsür, kafanizda bu kareleri hayal edip maceraya kaldiginiz yerden devam ederdiniz. Artik çizgi-roman okumak sizin için kaçinilmaz olmus, çizgi-romanin özündeki tüm nitelikleri damardan almis olurdunuz. Bir gün sualtina, bir gün Lililput'a bir gün, arzin merkezine ücretsiz seyahat baslardi.

Sadede gelirsek, Altin Kitaplar'in  bana ve benim gibi hissettiklerini bildigim çogu çocuga yaptigi kiyak benim gözümde Jules Verne'den, Daniel Dafoe'dan, Jonathan Swift'den az degildir. Manitunun çayirlarinda kosarken  bu yazarlarla birlikte,  Altin Kitaplar'in yarattigi bu mucizenin sahipleri de bizle olacaktir  mutlaka. Nice 50 yillara...

Dostum eline saglik enfes bir yazi olmus. Hani sagduyum diyorki, sevgili Sitkimiz Siyril'miz bu yaziyi biraz daha genisletir, allar pullar, formatlar Ilhan Yilmaz'a gönderir. Ilhan'imiz da bir güzellik yapip Hipnoz'umuzun 4. sayisina bu enfes makaleyi bir güzel yerlestirir... Ben demiyorum, sagduyum diyor :)

Selamlar
Lami

Cilt ve ip ve de kuse cilt üstü kapak. Çocuklugumdan kalma Tom Sawyer hala kitapligimin en gözde yerinde. Hala... Sagligini koruyarak. Gerçekten günümüzde çok azi böyle kaliteli basiyor. Insan çantasina koymaya korkuyor ya kirisirsa diye sayfalar ayrilirsa diye.

Alıntı yapılan: Sitki Siyril - 11 Aralık, 2009, 20:24:11

Bu sahane kapaklar sayesinde tüm  maceralari kafanizda çizgiroman okur gibi yasayabiliyordunuz. Hiç aklimdan çikmayan  verne'nin sahane eseri denizler altinda yirmi bin fersah'in kapagina bir  bakin: http://static.ideefixe.com/images/226/226533_2.jpg  Arkada Martin Amca :) , önde Kaptan Nemo, ellerde zipkinlar, sualti,  efsane gemi Nautilus,  kenardan gözüken dev ahtapot...

Allah'im ne kadar guzel bir kapak cidden. Bu gelisimde Istanbul da ki sahaflari dolanip bulabildigim Altin Kitaplar'in Aslan Sukur kapakli tum kitaplarini alacagim. Aslan Sukur cok buyuk bir sanatcimiz, maalesef Turkiye de futbolcudan baska kimse deger gormedigi icin kendisi de yeterince taninmiyor.


Ortaokulda cok fazla Altin Kitaplar'dan kitap almis okumustum. Yillar gectikce kitap okuma oranim azalsa da ben de Altin Kitaplar a nice yillar dilerim.

Alıntı yapılan: Lami Tiryaki - 11 Aralık, 2009, 22:51:19
Dostum eline saglik enfes bir yazi olmus. Hani sagduyum diyorki, sevgili Sitkimiz Siyril'miz bu yaziyi biraz daha genisletir, allar pullar, formatlar Ilhan Yilmaz'a gönderir. Ilhan'imiz da bir güzellik yapip Hipnoz'umuzun 4. sayisina bu enfes makaleyi bir güzel yerlestirir... Ben demiyorum, sagduyum diyor :)

Selamlar
Lami

Lami abi tesekkür ederim. Birseyler düsünüyorum. Olgunlasirsa zevkle yazar haber eder, yayinlanirsa da sevinirim.
Selamlar...

Eski huyumdur. Çocukluğumdan beri  insanları seyretmeyi severim.  Bu huyum sayesinde can sıkıntısı diye bir şey bilmem. Aynı bir sinema perdesine bakar gibi mütemadiyen insanları seyredebilirim. Kim olduklarını, neler düşündüklerini tahmin etmeye girişmek hoşuma gider. Özellikle sinemaya gittiğimde oynadığım farzetme oyunum vardır. Film başlamadan önce, sinemanın loşluğunda kendilerini oturdukları koltuğa rahatça bırakan seyircileri belli etmeden seyrederim. İnsanların suretlerinde kitaplarda okuyup hafızamın kuytu çekmecelerine kendiliğinden yerleşmiş irili ufaklı roman kahramanlarının izlerini  sürerim. Bu benim için anlatılmaz heyecan verici bir oyundur. İnsanların görüntülerinden çok iç dünyalarını görmek, duygularına erişmek isterim. Sinemanın o efsunlu loşluğunda etrafıma bakınırım. Bu insanların kim bilir ne sırları, ne korkuları, ne huzursuzlukları vardır diye aklımdan geçiririm. 



O gün sinemaya giderken görsel ve yazılı medyada kadına şiddet konusundaki haberlerin yoğunluğu fazlasıyla dikkat çekiyordu. Sadece memleketimde değil dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi her gün erkeklerin şiddet kullanması yüzünden kadınlar ölüyordu. Canım oldukça sıkkındı. Sinemanın önünde uzun bir kuyruk vardı. Biletimi önceden almıştım. Kalabalığı yararak sinema salonuna daldım. Koltuğuma yerleştim. Etrafıma usulca göz gezdirdim. Hemen önümdeki sırada, çaprazıma düşen koltuktaki kadının kuzguni siyah, uzun, gür saçları hoşuma gitti. Acaba bu saçların sahibi nasıl bir surete sahipti? Kadın sağ elini ensesine soktu. Saçlarını arkaya atarken başını yana çevirdi. Siyah kalemle iyice belirlenmiş ceylan gibi kapkara, derin, mânâlı gözleri vardı. Hayret ederek bakakaldım. Adeta bir doğu masalından fırlamış gibiydi. Ona merakla baktığımı sezdi. Bana dönüp kocaman gülümsedi. Sanki güümseyince yüzünde güller açtı.  Hemen karşılık verdim. Ben de ona gülümsedim. İnci gibi bembeyaz dişleri, kiraz gibi dudakları, kuğu gibi incecik boynu,  keman misali yay  gibi kaşları vardı. Sanki ağlayıverse gözünden inci mercan dökülecekti. Yürüyüverse yerde çayır çimen  bitecekti. Kadının bu masalsı hâli, günümüzden yedi yüzyıl kadar önce anlatılmış, 1001 Gece Masalları'ndaki Şehrazat'ı aklıma getirdi. Karısı tarafından aldatılan, saraydaki tüm erkeklerin de eşleri tarafından aldatıldığını düşünen bir hükümdardır Şehriyar. Önce karısını öldürür. Sonra kadınlara karşı o denli öfke, kin ve korku hisleriyle dolar ki her gece bir kadınla birlikte olur. Ve sabahına kadını öldürtür. Memlekette kadın sayısı gün be gün azalmaktadır. Vezirin kızı olan Şehrazat kendini feda eder ve hükümdarla birlikte olmak istediğini söyler. Ancak tek şartı vardır. Her gece masal anlattığı kız kardeşine hükümdarın yanında son kez masal anlatacaktır. Hükümdar isteğini kabul eder. Şehrazat masal anlatmaya başlar. Gün ağarırken masalı en  heyecanlı yerinde keser. Hükümdar devamını anlatmasını ister. Şehrazat ancak geceleri masal anlatmaktadır. Gece olmasını beklerler. Bu masal anlatma durumu gecelerce, aylarca, yıllarca  sürer. Şehrazat'ın anlattığı masallardaki  erkekler de, öldüren, saldırgan, kadın döven kişilerdir. Şehrazat hükümdarın içinde bulunduğu açmazı sezmiş, sevmeyi bilmeyen, kadınları öldürmeyi kendine iş edinen bir erkeğin öfkesini ve zalimliğini yokedebilmeyi, erkeğin içindeki çocuğu  farketmesini ve bir kadını sevmeye tekrar cesaret edebilmesini belki  anlattığı, benzer, ertelenen masallarla gerçekleştirebileceğini  hayal etmiştir. 1001 Gece Masalları, her masal gibi mutlu sonla biter.  Sahiden 1001 gecenin sonunda Şerazat'ın hayali gerçek olur.  Hükümdarın kadınların iyiliğine olan körlüğü ortadan kalkar. Kadınlar kötüdür, ön yargısını kırar. Yüzyıllar önce anlatılan bu masaldaki erkek, günümüzdeki erkekler gibi  kafasındaki vesvese, endişe, korkuları yenebildiği an  sevebilmeyi öğrenebilmekte, kadına şiddet uygulamaktan vazgeçebilmektedir.


Aniden kocaman bir "gonk" sesi duydum. Etrafıma bakındım. Salon tıklım tıklım dolmuştu. Kadın mavi pardesüsünü çıkararak koltuğunun arkasına koydu. Gözgöze geldiğimizde boş bulundum. "Ben bir öyküseverim." dedim. Güldü.  Kiraz dudakları aralandı. İnci gibi dişleri gene göründü. Boynunu nazlı bir ceylan gibi bana doğru  çevirdi.  Sevinçli bir bilgiçlikle "Öyküler dünyayı değiştirebilir." dedi. Tam o anda sinemanın  ışıkları karardı. Film başladı.  Ben "Şehrazat" olduğunu farzettiğim kadını unuttum. Beyaz perdenin  o muazzam illüzyonuyla usulca filmin mecrasına  aktım.

Altın Kitaplar'a her yerde yönelttiğim soruyu burada da yineliyorum:

Stephen King romanlarını neden tuhaf isimlerle çevirip yayımlıyorsunuz? Birkaç örnek:

The Dark Half - Hayatı Emen Karanlık

Night Shift - Hayaletin Garip Huyları (öykü kitabı. Hayaletin Garip Huyları diye çevrilen öykünün orjinal adı da Sometimes They Come Back'tir)

Shining - Medyum

Misery - Sadist

The Tommyknockers - Şeffaf

The Running Man - Azrail Koşuyor

Alıntı yapılan: Gambit - 12 Aralık, 2009, 09:30:12
Allah'im ne kadar guzel bir kapak cidden. Bu gelisimde Istanbul da ki sahaflari dolanip bulabildigim Altin Kitaplar'in Aslan Sukur kapakli tum kitaplarini alacagim. Aslan Sukur cok buyuk bir sanatcimiz, maalesef Turkiye de futbolcudan baska kimse deger gormedigi icin kendisi de yeterince taninmiyor.


Ortaokulda cok fazla Altin Kitaplar'dan kitap almis okumustum. Yillar gectikce kitap okuma oranim azalsa da ben de Altin Kitaplar a nice yillar dilerim.

Altın Kitaplar'ın şömizli,ciltli klasiklerinden çoğunu tamamladım sayılır.Aslan Şükür'ün çizdiği kapakların orjinallerinden  var mı

kolleksiyonunda Süleyman?

Alıntı yapılan: V - 24 Mart, 2013, 00:34:26
Altın Kitaplar'ın şömizli,ciltli klasiklerinden çoğunu tamamladım sayılır.Aslan Şükür'ün çizdiği kapakların orjinallerinden  var mı kolleksiyonunda Süleyman?

maalesef sadece 2 tanesi var; baska kimse de de gormedim zaten olup da saklayan yoksa

   sanki asırlar önce şimdiki kitaplığımın temellerini atmaya başlarken ilk aldığım kitap '' yüzyıllık yalnızlık'' olmuştu. halen kitaplığımın ilk hevesle şeffaf kaplıkla kaplanmış üç-beş kitabından biridir. sonra yanına 'kırmızı pazartesi', 'başkan babamızın sonbaharı' falan da eklenmişti. bambaşka bir coğrafyanın hikayelerini anlatsa da benim için hiç bir zaman ''yabancı'' bir yazar olmamıştı. itikadınca dinlensin...

90'ların başında "kırmızı pazartesi"  adlı filmi videodan izlemiştim..ancak 4-5 yıl sonra edebiyatçı kimliğiyle ve yazdıklarıyla tanışacaktık..
not: töre,namus,gelenekler ve bu konularda insanların trajedileri üzerine onlarca yerli   film izlemiş olmama rağmen marguez'in "kırmızı pazartesi"si ve anlattıklarını  bizim coğrafyamızdan görüp sahiplenmiştim..

Kendisinin "Anlatmak Icin Yasamak" adli otobiyografik eseri de cok guzeldir.

Çizgi roman yayıncılarının bir türlü anlatamadığı konuya farklı bir cepheden açıklama geldi:

KİTAP FİYATLARINA HER ZAMAN İTİRAZ EDENLERE
TC Duygu Keleş

KİTAP FİYATLARI İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME
Değerli okurlarımız, size en kaliteli kitapları her zaman en uygun fiyatlarla ulaştırmayı hedefleyen bir yayınevi olduk.
Etiket fiyatını 25 TL olarak belirlediğimiz bir kitabın sadece 10 TL'si yayınevine kalıyor. 10 TL'ye sattığımız kitabı dağıtım firması 13,75 TL'ye kitapçılara satıyor. Kitabevleri ise kitabı 25 TL'ye satıyor. Rekabet etmek için birçok kitabevi kitaplarda %20 indirim yapıyorlar. Yayınevinden direkt alan kitabevleri kitapları daha ucuza da satabiliyorlar.
600 sayfa olan bir kitabın peşin olarak matbaadan çıkış fiyatı 4 TL. Yayınevi kargolama masrafları, personel maaşları, sigortalar, vergiler, depo ve ofis kira giderleri gibi birçok masrafı üzerine eklediği takdirde 25 TL'den daha az bir fiyat belirleyemez kitap için. Belirleyebilmesi için tek bir seçenek var; kitap tirajları 20 bin 30 binleri bulmalı ki hem yayınevi kazansın hem de okur daha ucuza alıp okuyabilsin. Keşke tüm kitapları 5 TL yapabilsek te herkes doya doya okusa.

Ne acı bişi 20 bin okuyucu olsa 70 milyon olacağız dünyaya hakim olacağız diyoruz da okumaya gelince fıss fala gelince 50 TL aziz nesin ne demiş N..... kalkınırız.

şimdiki nesile kızıyoruz okumuyor diye Biz daha çok okuduk diye Ama şunu unutmayalım Bizim zamanda bilgisayar yok teknoloji sıfır tv yeni yeni geliyor paket yayın yapıyor akşam üzeri yayına başlıyor O zaman ne yapacağız ya dışarıda oynacağız ve ya okuyacağız Tabiki kitap bulabilirsek fiyatlar da pahalı Şimdiki neslin hiç hayal edemeyeceği bir şey yapıyorduk KÜTÜPHANEYE gitmek Ne garip bir terim değil mi

Alıntı yapılan: doktor1881 - 27 Kasım, 2014, 08:39:25
şimdiki nesile kızıyoruz okumuyor diye Biz daha çok okuduk diye Ama şunu unutmayalım Bizim zamanda bilgisayar yok teknoloji sıfır tv yeni yeni geliyor paket yayın yapıyor akşam üzeri yayına başlıyor O zaman ne yapacağız ya dışarıda oynacağız ve ya okuyacağız Tabiki kitap bulabilirsek fiyatlar da pahalı Şimdiki neslin hiç hayal edemeyeceği bir şey yapıyorduk KÜTÜPHANEYE gitmek Ne garip bir terim değil mi

ben yeni nesil sayıldigim    iÇin o konuda bir şey diyemem bu kadarına insanın okuması benide üzüyor ancak büyüdükçe daha çok okuma isteği oluyör yeni nesilde ama yinede durum kotu :'(

Sorun kitap fiyatlarinda degil aslinda

Turkiye nin alim gucunun ezikligin dibinde olmasinda ve bunun cogu kimsenin farkinda olmamasinda.

ornek vereyim bir iki

Avrupa da da bir kitap 25 Tl dir (8 Euro diyelim). Ama Avrupa da minimum asgari ucret 800 Euro dur (net). Normal saatlerde calisirsaniz (40 saat) bu 1000 e cikar kabaca.  Hele Turkiye de ki kolelik calisma saatlerinde calisirsaniz 1500 Euro yu rahat kazanirsiniz.

Yani atiyorum garson veya kasiyer bir kadin adam gidip maasiyla 150 kitap alabilir (1200 Euro ortalama hesaplasam)

Turkiye de ise asgari ucret net saniyorum 850 TL civari. Hadi 1000 TL diyelim net

1000 / 25 = 40 kitap alabilirsiniz.

150 kitap nerde 40 kitap nerde.

Tabii ki Avrupa da ki bir insanin da temel gereksinimi ve odemeleri var telefon, elektrik, internet kira gibi.  Ama bir de soyle bir sey var: Hepsi Turkiye den daha ucuz bu giderlerin. Ben mesela telefona aylik 90 TL net oderken, ayni hizmeti Almanya da 25 Euro ya alabiliyorum. (1200 Euro uzerinden dusunurseniz maasimin % 2 si sadece. Turkiye de ise 90 TL icin % 11 oduyorsunuz.

Dolayisiyla ay sonunda en ucuza calisan adamin kadinin bile eline sinemaya gitmek, kitap almak icin guzel bir miktar para kalabiliyor.  Bizde asgari ucretle gecinenleri birakin, normal muhendis olarak calisanlar bile ay sonunu zor getiriyor.

2013 yılında Türkiye 'de kişi başına basılan kitap sayısı 7.1 imiş. Bu kitapların % 90 ının ders kitabı olduğunu düşünürsek, Türkiye 'de yılda satın alınan kitap sayısı kişi başına 1 bilemediniz 2 dir. Bu durumda kitap fiyatları ne kadar yüksek olursa olsun,  Türk insanının gider kaleminde önemli bir oran oluşturmamaktadır.
Kaldı ki içki ve sigara fiyatlarının yanında kitap fiyatları hiç de pahalı sayılmaz. Hatta ucuz bile sayılabilir. Tabiki çizgiromanların dışında.
Her gün içtiği bir paket sigaraya 10 lira, bir şişe rakıya 35-40 lira, bir cep telefonuna 2000 TL veren, dünyanın en pahalı benzinini kullanmak zorunda kalan Türk insanının kitap fiyatlarından şikayet etmeye hakkı yoktur.

    Alım gücünü ve gelir dağılımı ile ekonomik adaletsizliği bir kenara koyarsak, bilhassa sigara içen ama kitap fiyatlarından şikayet eden kesimle ilgili birşeyler yazmak istedim...Bu kesimde yer alan kişilerden biriydim 18 ay önce...Çizgi romana bütçe ayıramıyordum ve bir zamanlar burada abuk subuk bir şekilde kitap ve çizgi roman alamadığımdan yakınmıştım en eski iletilerimde...Arada çevremden söylüyorlardı, sigara paranı çizgi romana ver o zaman diye...Sigarama ise hiç laf söyletmiyordum...Yeri çok başka geliyordu ve uğruna çizgi roman, kitap, film, müzik ve saire almasam da olur diye düşünürdüm ama şu an bu düşüncenin saçmalıktan başka birşey olmadığını çok iyi biliyorum...

    Ufak çaplı bir atak ve panikleme sonucu ( panik atak değil, psikolojik tetikleme sonucu bir tür hafif kriz gibi bir şey )  sigaraya 18 ay önce kendi isteğimle ve oldukça zorlanarak veda ettim...Sırf sigaraya verdiğim parayla hem yüzdüm, hem fitness yaptım, hem de sağlıklı beslendim...Üzerine bir de çizgi roman, kitap, film ve müziğe para harcamaya başladım...İnsan sigaradan tasarruf edeceği 250 - 300 TL gibi bir karla bunlara rahatlıkla kararında bir bütçe ayırabiliyor...Dolayısıyla geçmiş günlerime çok yanıyorum ve paket paket sigaraya ıvır zıvıra para bulup da kitap alamamaktan şikayetçi olan adama kesinlikle ama kesinlikle acımıyorum...Çünkü en canlı örneğiyim ve tekrarını görmekten nefret ediyorum...Bu sebeple herşey bir yana, sadece sigaraya para bulup da kitaba pahalı diyenleri sopayla kovalayabilirim...Diğerleri için bu kadar ateşli olamam elbette...Teknoloji arsızlığından ve 2000 TL'lik ıvır zıvırlardan zerre kadar hazetmesem de ( kaldı ki mesleğim gereği teknolojiye muhtacım ama herşeyin bir kararı var ) bu konuda çok fazla birşey diyemem, tercih meselesine, kişisel gelişime ve psikolojik analizlere kadar uzanır mevzu...Ama sigaranın affı yok benim için...

    Ama en başta dediğim gibi, alım gücü, gelir - gider ve saireyi göz önüne alırsak, ne yazık ki bu konuda söyleyecek pek birşey kalmıyor...Kitap lükse kaçıyor...Kitabın lüks algılanması fikrine dahi tahammül edemezken, bu sebeplerden ötürü bu cümleyi kurabiliyorum maalesef...

    Herkes şikayet etsin ama sigara içen hiç şikayet etmesin...Tek diyebildiğim bu...

    Not : Öğrenciyken beş parasızdım ama günde bir paket sigara parasını her zaman bulurdum...Sigarayı bıraktığım zamanki maaşım da bir öğretmen maaşından ya da ortalama bir memur maaşından daha fazla değildi...Ödemelerim de vardı, ancak yetiriyordum ama dediklerime rahatlıkla bütçe ayırmıştım...Sigara parası ciddi anlamda fark ediyor...Sigara içenler dediklerim yüzünden kusura bakmasın ama bu konuda yerden göğe haklı olduğumu düşünüyorum...

Gambit'e,Ferzan'a hepten katılıyorum  :)

                2007 yılının kasım ayından beri yani 7 yılı aşkın bir süredir, idefixden kitap alırım. Geçenlerde sitenin sipariş bölümünü   incelediğimde, bu zamana kadar verdiğim bütün siparişlerin burada kayıtlı olduğunu görünce, aldığım kitapların ilk sipari verdiğim tarih olan 2007 yılından bugüne kadar fiyatlarının ne kadar arttığını merak ettim ve sipariş verdiğim tarih ile bugünkü fiyatlarını karşılaştırdım. Bu karşılaştırma sonucu çok ilginç sonuçlara ulaştım.
Öncelikle 2007 yılının Kasım ayından 2014 yılının Aralık ayına kadar enflasyon oranı yaklaşık %75 imiş, bu orana maaşhesapla.com adlı internet sitesinden ulaştım. Yine Çalışma bakanlığının internet sitesinde yaptığım araştırmada kasım 2007 de net asgari ücretin 481. 55 lira, olduğunu öğrendim. Şimdiki asgari ücretin 891.03 lira olduğuna göre bu süre içinde asgari ücretteki artış % 85.03 oranında gerçekleşmiştir. Aramızdaki Mali Müşavir arkadaşlar  örneğin darkwood ( Mesut Bey)  bu konuda daha net ve ayrıntılı  bilgiye sahiptirler.
Bu durumda 2007 yılı Kasım ve Aralık ayında aldığım kitaplardaki artışın yaklaşık % 75 civarında olmasının ülkedeki ekonomik değişimlere göre normal olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bakalım benim 7 yıl önce aldığım kitapların fiyatı bugün ne olmuş. Öncelikle kitap fiyatlarını belirtirken  kitapların indirimli fiyatını değil, etiket yani üst fiyatını belirttiği söyleyeyim. Çünkü indirim oranları her sanal fuarda değişmektedir.
14.11.2007 'de 13 , 12.12.2007 günü 48 olmak üzere toplam 61 adet kitap satın almışım. Bu kitapların 35 adeti çoğunluğu tarih kitabı olmak üzere, Araştırma-İnceleme, 14 adeti Edebiyat, 12 adeti ise çocuk kitabıdır. ( merak edenler için söyleyeyim, içlerinde hiç çizgiroman yok, o tarihlerde çizgi roman almaya başlamamıştım)
Bu 61 kitabın 26 tanesi idefix de tükenmiş olarak görülüyor. Dolayısıyla bu kitapların  fiyatlarına sonradan zam gelip gelmediğini bilmiyorum.
Geri kalan 35 kitabın ise çok ilginç , 8 adetinin fiyatı düşmüş. Bunların 4 adetinin üst fiyatı 13 liradan 9.90 liraya düşmüş indirim oranı % 23.84, bir adedinin üst fiyatı 18 liradan 9.90 liraya düşmüş indirim oranı % 45, bir adedinin fiyatı 17 liradan 9.90 liraya düşmüş, indirim oranı % 41.76, bir adedinin fiyatı 6 liradan 3.5 liraya düşmüş, indirim oranı % 41.66, bir adedinin fiyatı ise 12 liradan 9.90 a düşmüş, indirim oranı % 17.5.
6 adet kitabın üst fiyatı ise değişmemiş, sabit kalmış.
21 adet kitabın ise çeşitli oranlarda fiyatı artmış: Bunlardan bir adedinin fiyatı 12 liradan 17 liraya çıkmış, artış oranı % de 41.66, iki adedinin fiyatı 5 liradan 6 liraya çıkmış, artış oranı % 20, bir adedinin fiyatı 6.50 liradan 11 liraya çıkmış, artış oranı % 69. 23, bir adedinin fiyatı 20 liradan 25 liraya çıkmış, artış oranı % 25, iki  adedinin fiyatı 7 liradan 8 liraya çıkmış, artış oranı % 14.28, bir adedinin fiyatı 4.50 liradan 10 liraya çıkmış, artış oranı % 122, bir adedinin fiyatı 11 liradan 25 liraya çıkmış, artış oranı % 127.27, bir adedinin fiyatı 12 liradan 14 liraya çıkmış, artış oranın % 16.66,  iki adedinin fiyatı 8 liradan 10 liraya çıkmış, artış oranı % 25, bir adedinin fiyatı 13 liradan 17 liraya çıkmış, artış oranı %30.76, bir adedinin fiyatı 6 liradan 11 liraya çıkmış, artış oranı % 83.33, bir adedinin fiyatı 5 liradan 12 liraya çıkmış, artış oranı % 140, bir adedinin fiyatı 28 liradan 40 liraya çıkmış, artış oranı % 42.85, dört adedinin fiyatı 3 liradan 5 liraya çıkmış, artış oranı % 66.6, bir adedinin fiyatı 6 liradan 7 liraya çıkmış artış oranı 16.66 olmuş.
Bu süre içinde enflasyon oranı oan % 75 in üstünde fiyatı artan kitap sayısı yalnızca 4, asgari ücret artış oranının üstünde fiyatı artan kitap sayısı ise yalnızca 3 adet olmuş.
Geri kalan kitaplarde ise, bir bölümünün fiyatları enflasyonun altında artmış, bir bölümünün fiyatı değişmemiş, bir bölümünün ise fiyatı düşmüş.
Fiyatları artan 21 adet kitabın 2007 yılında toplam değeri, 176 lira, bu kitapların bugünkü değeri, 259 lira yani fiyatı artan kitapların fiyatı ortalama olarak %47. 15 oranında artmış bu oran enflasyon ve asgari ücretteki artış oranının bir hayli altında.
Bu süre içinde fiyatı değişmeyen 6 adet kitabin değeri, 71 lira.
Fiyatı düşen 8 adet kitabın 2007 yılında toplam değeri, 105 lira, bu kitapların şimdiki değeri ise 72.8, bu kitapların fiyatı ortalama % 30.66 düşmüş.
Fiyatı artan, değişmeyen ve düşen kitaplara 2007 yılında verdiğim para ( baskısı tükenenler dışında) toplam  352 lira, bu kitapları bugün alsam toplam vereceğim para ise, 402.8 lira yani 2007 yılında aldığım kitapların değerinde ortalama % 14.43 oranında artış olmuş, bu oranın enflasyonun ve asgari ücretteki artış oranının bir hayli altında olduğu görülmektedir. Bu arada yukarıda belirttiğim kitaplar toplam 22  ayrı yayınevine ait kitaplardır. Öbür yayınevlerindeki fiyat artışları, bu 22 yayinevinin fiyat artışı ortalamasında iseler, son 7 yıldaki kitap fiyatlarındaki artış enflasyonun çok altında olmuştur.[/pre]

Emeğine sahip abi çok güzel bir analiz olmuş.Acaba çr cephesinde durum nasıldır?

Beğendiğiniz için teşekkürler.Çizgiromanları 2009 özellikle 2010 yılından sonra almaya başladım. Vakit bulursam bir ara aldığım çizgiromanlardaki fiyat değişimini yazarım.

Fantastic Four üzerinden ABD'deki fiyat değişimi dört bölüm halinde yazmıştım. Ilk bölümün linkini ilgilenen olursa diye veriyorum.

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2013/08/fiyat-5-turgut.html?m=0 (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2013/08/fiyat-5-turgut.html?m=0)

Aslında esas amacım benzer bir çalışmayı Türkçe çr'ler üzerine de yapmak idi. Aklımda Teks vardı ancak Caretta ağabeyimiz bile bana habire değişen formatıyla bu işin sürekliliği olamayacağını söyledi. İçimde kalan bir mevzu, umarım yaparsın dostum.

Bu arada bu konudaki önerilere her zaman açığım.

Köstebek abi senin hala 6.45 ile bağlantın devam ediyor mu?

Alıntı yapılan: tommikser - 23 Ocak, 2015, 17:51:30
Köstebek abi senin hala 6.45 ile bağlantın devam ediyor mu?

15 sene önce bitti

O zaman senin olduğun dönemle ilgili tercüme ve imlâ hataları ile ilgili çok eleştiri var.Ne diyorsun abi bu eleştirilere?

Alıntı yapılan: tommikser - 23 Ocak, 2015, 18:22:55
O zaman senin olduğun dönemle ilgili tercüme ve imlâ hataları ile ilgili çok eleştiri var.Ne diyorsun abi bu eleştirilere?

Meyve veren ağaç taşlanırmış

Cami duvarına işemek dedikleri bu olsa gerek ;)

6:45 çok ilginç bir yayınevi köstebek abimle İst. geldiğimde onların dönemi mutlaka konuşmak isterim.Amatör ruhlarına hayranım ki hala aynı ruhta olduğunu düşünüyorum.Kimi sözlüklerde yazılan yazılan yazılardan seçkiler vereyim:

cetin san ve kaan caydamli nin sahibi olduklari yayinevi.yayinladiklari kitaplarin ilk sayfasinda istisnasiz olarak görülen bir kaybedenler klubu tribidir sözleriyle ilgileri üzerine çeken ve ''okurlarimizi yasal dergileri degil fotokopi fanzinleri izlemeye çagiriyoruz.onlar sizi uçurumdan asagi itecek güce sahiptirlerve uçmayi ögrenmenin zamani geldi.yasasin fotokopi, yasasin kaos'' diyerekte beni benden almis yayin

elimde bir zamanlar bulunan eski bir hobbit kitabının arka iç yüzünde kitabın basım haklarından, fotokopinin ne kadar kötü birşey olduğundan bahsettikten sonra açık açık "işte bu yüzden ibnelik yapmayın, yapanları da uyarın" yazmış yayınevi. daha sonraları tepki mi geldi ne olduysa yukarıda birkaç kere belirtilen yazıyı koydular.

eskinin çok kaliteli basımevi. şimdilerde yine kitap basıyorlar ama basım kaliteleri, çeviri kaliteleri aşırı düşük, üstelik bazı dizgi hataları da cabası... zamanında çok sevip bağrımıza bastığımız altıkırkbeş'in bu yeni yayınlarını görmek yürek parçalıyor. ama yine de, sadece brautigan için, hala seviyorum altıkırkbeş'i. brautigan'ı sadece bunlar basmaya değer gördüğü için altıkırkbeş'ten okuyun, kafka'yı sakın altıkırkbeş'ten okumayın. bi de abiler neden inci için kitap bastınız siz böyle değildiniz yahu...

not: hepsi tolga örnek'in suçu

kesinlikle ama kesinlikle amatör ruhlu başladıkları söylenebilecek yayınevidir.

hangi yayınevi, yayınladıkları kitapların neredeyse %25'ini, size, adresinize, kargo masrafları sizden olmak üzere ve önceden para talep etmeden, "aldıktan sonra havale ederseniz seviniriz" diyerek yollar ki?

kütüphanesi oluşturulası yayınevidir 6.45.

lakin, eski ruh aranmaktadır.

Not:Gerekirse camii duvarına itinayla işenir. :D

6:45 muhabbetini buraya taşıdım.

Buradan devam edebiliriz.

Tom Mix beyciğim,

sizin de bildiğiniz gibi, bütün iyi şeyler daima geçmişte kalmaya mahkûmdur. Ve geçmişin en iyi yanı da pek deşilmeye gelmemesidir.

Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 23 Ocak, 2015, 23:20:29
sizin de bildiğiniz gibi, bütün iyi şeyler daima geçmişte kalmaya mahkûmdur. Ve geçmişin en iyi yanı da pek deşilmeye gelmemesidir.

Ve konu kapanmıştır.  :)

Bu yıl Beyoğlu Sahaf Festivali düzenlenecek mi? Düzenlenecekse ne zaman başlayacak acaba? Bilgisi olan paylaşsın lütfen.

Bu perşembe başlıyor, 17 Eylül.
Uzatılmazsa 9 Ekim'e kadar devam edecek.
Yine Tepebaşı'nda.

Ben de pazar günü Çizgi Düşler'de İlker'den öğrenmiş fakat duyuru için fırsat bulamamıştım.

Arkadaşlar sağolsun duyuruyu yapmışlar,ben de bir link paylaşarak gitmek isteyen arkadaşlara yardımcı olayım.


http://www.istanbul.com/tr/sehir/yasa/8-beyoglu-sahaf-festivali (http://www.istanbul.com/tr/sehir/yasa/8-beyoglu-sahaf-festivali)

Jorge Luis Borges'in muhtemel bütün kitapları içeren eserlerin yer aldığı kütüphaneyi anlattığı Babil Kitaplığı (La biblioteca de Babel) adlı kısa öyküsünü baz alarak hazırladığı Babil Kitaplığı serisi dilimizde bu sefer Kırmızı Kedi Yayınevi edisyonuyla yayınlanmaya başladı. Oldukça hızlı ilerleyen seride 2 aydan daha kısa sürede 3 kitap çıktı bile. Seriyi daha önce Dost Kitabevi yayınlamıştı

1. Kitap Borges'den 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler
2. Kitap Leon Bloy'dan Sevimsiz Öyküler
3. Kitap ise Robert Louis Stevenson'dan Sesler Adacığı

4. Aşık Şeytan - Jacques Cazotte

Bu da çıkmış.

(https://c1.staticflickr.com/1/570/32706426145_33348a142d_o.jpg)

Minikitap Kütüphanesi (24 Kitap Takım)

Toplam 12.331 sayfa

Set İçeriği;

    1984 - George Orwell
    Hayvan Çiftliği - George Orwell
    Aldatmak - Paulo Coelho
    Simyacı - Paulo Coelho
    Beyaz Diş - Jack London
    Dava - Franz Kafka
    Dönüşüm - Franz Kafka
    Dorian Gray'in Portresi - Oscar Wilde
    Genç Werther'in Acıları - J. Wolfgang von Goethe
    İki Şehrin Hikayesi - Charles Dickens
    İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar - Stefan Zweig
    Satranç - Stefan Zweig
    İstanbul Kırmızısı - Ferzan Özpetek
    Keşke Gerçek Olsa - Marc Levy
    Koku - Patrick Süskind
    Lüsyen - Can Dündar
    New York Üçlemesi - Paul Auster
    Otuz Beş Yaş - Cahit Sıtkı Tarancı
    Siddhartha - Hermann Hesse
    Suç ve Ceza - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
    Yeraltından Notlar - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
    Şeker Portakalı - Jose M. de Vasconcelos
    Yüreğinin Götürdüğü Yere Git - Susanna Tamaro
    Zorba - N. Kazancakis

Kitap Boyutu: 8x12 cm
Etiket Fiyatı: 360 TL (Kitaplık Dahil)

(https://c1.staticflickr.com/1/537/32583894491_b1991e190c_z.jpg)

(https://c1.staticflickr.com/1/443/32583891831_72e14c4524_z.jpg)

(https://c1.staticflickr.com/1/284/32666047246_d9f4d7ff35.jpg)

(https://c1.staticflickr.com/1/614/32553964582_3e881f4c74_z.jpg)

(https://c1.staticflickr.com/1/724/32666046946_02d0d034a3_z.jpg)

(https://c1.staticflickr.com/1/407/32583889351_43da7e6843_z.jpg)

İnovasyona gel :). Müthiş bir düşünce olmuş bence. Bu haliyle bile fotoğraflardan izlemesi çok keyif verdi ürünü. Yanında olmak nasıldır kim bilir?

    İki gün evvel ofisten arkadaşımla yarım saat kilitlenmiştik İdefix'te görüp...''Bu nasıl birşeydir, kitaplık da dahil midir, boyutları fazla küçük değil mi?'' gibilerinden sorularla kalakalmış, daha çok görsel olmamasına hayıflanmıştık...Burada paylaşılması çok iyi oldu...Büyük ihtimalle almam ama çok değişik ve albenili bulduğumu da inkar edemem...Bir an için almayı düşündüm çünkü...

Lise yıllarımda macondo külliyatını zannediyorum tamamen bitirdim. Ek olarak macondoda geçmeyen çoğu kitabını da okudum, ilk ergenlik yıllarımda beni büyük ölçüde şekillendirdiğini kim olduğunu belirlediğini düşünüyorum bu tercihin. Sözgelimi dostoyevski olsaydı bu tercih çok daha farklı bir yöne gidebilirdi yaşamım

(https://farm1.staticflickr.com/942/43080376724_9092509a32_o.jpg)

Mehmet Naci Dedeal, yaşamını çizgi dünyasında geçiriyor. Bilgisayar oyunları, çizgi roman ve çizgi filmlerin yanı sıra, Endüstri Ürünleri Tasarımcısı ve Eğitmeni olarak meslek hayatını sürdürüyor.

Deneyimlediklerini ve çıkarımlarını paylaşmayı seviyor. Alanına giren konularda kitapları var. Her fırsatta paylaşmayı sürdürmeye kararlı.

Bu kitapta da karakter tasarımı hakkındaki deneyimlerini ve önerilerini sizlerle paylaşıyor.



(Tanıtım Bülteninden)


Hamur Tipi : 1. Hamur

Baskı Sayısı : 1. Basım

İlk Baskı Yılı : 2018

Sayfa Sayısı : 440

Ebat : 24 x 30

ISBN: 9786051734361

Yazarın kendi ağzından bir kaç cümle....

Tasarım sürecinin aşamalarında ayrıntıyı. sorunu. zorluğu işaret eden çözüm öneren. yöntem gösteren bir çalışma oldu.
Büyük bir sektörel çalışmanın en değerli taşıyıcı gücü olan karakterler titiz bir emekle ve doğru yöntemlerle tasarlanması gereken ögelerdir. tüm tasarımlar gibi..

(https://farm2.staticflickr.com/1812/29926897978_4d9818f235_o.jpg)

https://www.matematiksel.org/tsundoku-kitap-bagimliligi-sendromu/

(https://farm5.staticflickr.com/4852/31350390347_b0d5875f3e_z.jpg)

(https://farm5.staticflickr.com/4904/31350389967_94c136b7eb_z.jpg)

http://turkyaybir.org.tr/turkiye-yayincilik-sektoru-2017-verileri/#.XBFJpqShnYU

Bakalım 2018 verileri nasıl gelecek???

"Cennet kocaman bir kütüphane olmalı." Jorge Luis Borges. :-)

TsunDoku ne kadar da bana uyuyor o kadar çok kitap var ki hatta bazıları 2-3tane
2 ev de özel odada kitaplıklar dolu sandık içleri dolu
şimdide işyeri kitapla doldu
Hastayım herhalde

Biblomanya da var mı ;D

https://www.google.com.tr/amp/s/www.bbc.com/news/amp/world-44981013

Alıntı yapılan: Mrtekin - 13 Aralık, 2018, 06:19:46
Biblomanya da var mı ;D

https://www.google.com.tr/amp/s/www.bbc.com/news/amp/world-44981013

malesef o yok ;D ;D

Wilbur Bey'in beklenen kitabı, "Altın Aslan" çıkmış. Yazarın benim gibi meraklılarına duyurulur.

https://www.idefix.com/Kitap/Altin-Aslan/Edebiyat/Roman/Macera/urunno=0001794858001?utm_source=euromessage&utm_medium=mailing&utm_campaign=coksatan_20190212_manual_ecid1A8AB1FE97A54CC497801D1B14D68ECC&utm_content=genel_kampanya_coksatan_20190212_manual

(https://farm8.staticflickr.com/7900/46345958334_315eeee711_o.jpg)

(https://live.staticflickr.com/65535/48025825103_fa574339e2_o.jpg)

(https://live.staticflickr.com/65535/48025792681_844c9fdb8f_o.jpg)

(https://live.staticflickr.com/65535/48025792481_8305a767fd.jpg)

50 yıldan daha uzun zamandır James Bond, izleyicilere başka hiçbir süper kahramanın yapmadığı kadar gerilim, heyecan ve eğlence yaşattı.

Bond Efsanesi, Bond'u sette ve kamera arkasında 1960'lardan beri takip eden efsanevi Terry O'Neill'ın çoğu daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan eşsiz bir derleme niteliği taşıyor aynı zamanda...

Bond hakkında eşine az rastlanır görüşler ve yorumlar bu eşsiz fotoğraflara eşlik ediyor: Gazeteci yazar Godfrey Smith gerçek Bond'u -arkadaşı ve meslektaşı Ian Fleming'i- yadediyor, GQ editörü Dylan Jones, Bond stilini tanımlıyor ve Honor Blackman'dan Britt Ekland'a Bond kızları setlerdeki maceralarını anlatıyor.

Bond hayranlarını sevindirecek bu özel çalışma ile karakterlerin, filmlerin, setlerin ve objektifin ardındaki efsaneye daha da yakınlaşacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 192

Baskı Yılı: 2013

Dili: Türkçe
Yayınevi: Caretta Yayıncılık

Sayfa Sayısı : 192

İlk Baskı Yılı : 2013

Dil : Türkçe

Benim gibi Bond severseniz kaçırmayın derim...

https://m.haberturk.com/turkiye-kitap-okuyor-2760430

Alıntı yapılan: hennessy - 08 Haziran, 2019, 21:35:11
(https://live.staticflickr.com/65535/48025825103_fa574339e2_o.jpg)

(https://live.staticflickr.com/65535/48025792681_844c9fdb8f_o.jpg)

(https://live.staticflickr.com/65535/48025792481_8305a767fd.jpg)

50 yıldan daha uzun zamandır James Bond, izleyicilere başka hiçbir süper kahramanın yapmadığı kadar gerilim, heyecan ve eğlence yaşattı.

Bond Efsanesi, Bond'u sette ve kamera arkasında 1960'lardan beri takip eden efsanevi Terry O'Neill'ın çoğu daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan eşsiz bir derleme niteliği taşıyor aynı zamanda...

Bond hakkında eşine az rastlanır görüşler ve yorumlar bu eşsiz fotoğraflara eşlik ediyor: Gazeteci yazar Godfrey Smith gerçek Bond'u -arkadaşı ve meslektaşı Ian Fleming'i- yadediyor, GQ editörü Dylan Jones, Bond stilini tanımlıyor ve Honor Blackman'dan Britt Ekland'a Bond kızları setlerdeki maceralarını anlatıyor.

Bond hayranlarını sevindirecek bu özel çalışma ile karakterlerin, filmlerin, setlerin ve objektifin ardındaki efsaneye daha da yakınlaşacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 192

Baskı Yılı: 2013

Dili: Türkçe
Yayınevi: Caretta Yayıncılık

Sayfa Sayısı : 192

İlk Baskı Yılı : 2013

Dil : Türkçe

Benim gibi Bond severseniz kaçırmayın derim...

Salon yayınları James Bond kitaplarını sıra ile yayınlamaya başlamış İlk iki kitap
Casina Royale ve Yaşamak için Öldür çıktı
Üzülerek söyleyeyim ki ceviriler bir rezalet ben hiç beğenmedim ama devam ederlerse ki umarım ederler tamamını alacağım

  Zamanında e  dergilerimiz içinde Bond yazılarım olmuştu.

 TAY Yayınlarının serisini toplamıştım bir ya da iki sene önce. Seri tamamlanınca da hemen orijinal okuma sırasına göre okudum. O baskılardan, eksik çeviri nedeniyle, keyif alamadım. Aslan Şükür kapakları dışında nazarımda hiçbir özelliği olmadığı için de okur okumaz elden çıkardım. Düzgün bir okuma için yeniden basılmasını beklerken Salon çıktı ortaya. O yüzden hemen atladım Salon Yayınları'nın Bondlarına. Beklentim yüksekti ama bu yorumla birlikte hayal kırıklığına uğradım.

Arada maalesef kaçırmışız. John Le  Carre, 14.12.2020 tarihinde zatürree kaynaklı nedenler yüzünden hayatını kaybetti. Büyük yazardı. Toprağı bol olsun.

"Casusluk romanlarının ustası olarak kabul edilen İngiliz yazar John Le Carré'in cumartesi akşamı yaşamını sürdürdüğü Cornwall'da hayatını kaybettiği bildirildi. Ailesinden yapılan açıklamada, yazarın ölüm nedeninin zatürre olduğu ancak rahatsızlığının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kaynaklı olmadığı belirtildi.

25 ROMAN VE BİR OTOBİYOGRAFİ KALEME ALDI

Kariyeri boyunca 25 roman ve bir de otobiyografi kaleme alan İngiliz yazarın kitapları dünya genelinde 60 milyondan fazla satılmıştı. Le Carré, "The spy who came in from the cold" (Soğuktan Dönen Casus) adlı romanıyla 1963 yılında dünya çapında üne kavuştu. Sadece bu kitabı dünya genelinde 20 milyon adet satıldı. Romanın daha sonra filmi de çekildi."