Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

alan ford

Barış Manço'nun da söylediği Gamzedeyim Deva Bulmam da Ahmet Rasim ve Tatyos Efendi elinden çıkmadır, pek severim
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Kinowa59

Yaşım ilerledikçe ve yaşıtlarım birer birer manitu'nun yeşil çayırlarında at koşturmaya başladıkça, anı, hatırat türü kitaplara daha fazla ilgi duymaya başladım. Can yayınlarının çıkardığı, Halide Edip Adıvar 'ın anı, hatırat türü Mor salkımlı ev kitabını, belki de üçüncü kez okumaya başladım. Her okuduğumda, daha önce farketmedigim ayrıntıları gördükçe böylesine bilgilendirici, insanı alıp o yıllara götüren kitapları birden fazla okumak gerektiğini düşündüm. 1884 yılında Beşiktaş'ta, Sarayda görevli aydın bir subayın kızı olarak dünyaya gelen Halide Edip, biz okuyuculara 1890'lı yıllar Beşiktaş'ıni farklı bir dille anlatmaktadır. Henüz motorlu taşıtların olmadığı, evlerin ahşap, bahcelerin meyve ağaçlarıyla süslü ve en fazla iki katlı olduğu bir dönemdir o zamanın Beşiktaş'ı. Her sabah, saraydan gelen makam atıyla ve yanında seyisi ile babası Edip bey görev yerine getirilmekte, küçük Halide ise peşlerinden ıhlamur yokuşundan koşuşturmaktan kan ter içinde kalmaktadır. Anılar denizi bu anlatılarla başlıyor. Okul yaşamı, evlilikleri, 1908 meşrutiyet ilanı, 1909 yılı 31 Mart gerici ayaklanması ve sonuçları, Mısır ve İngiltere seyahati, Cemal paşa' nın davetiyle Şam, Lübnan yörelerinde okullar açması, 1920 yılında kurtuluş savaşına katılmak için Ankara'ya gitmesi ve kendisine önce çavuş, sonra Üstçavuş rütbesi verilmesi ile bu süreçte yaşanan olayları bir tarihçi süzgeçiyle anlattığı bu kitabı, anı, hatırat türü kitaplardan hoşlanan değerli dostlarımıza öneriyorum.


Kinowa59

Günün biri Sultan 2 Mahmud gözlüğünü alnına kaldırır, sonra birşey okumak için aradığında gözlüğünü bulamaz. Ortalığı ayağa kaldırır, hangi sersem gözlüğümü kaldırdı. Bulursam perişan edeceğim. Diye bağırmaya başlar. Kimse cesaret edip gözlüğün alnında olduğunu söyleyemez. Said efendi'yi bulup yardım isterler. Üstte küçük bir alıntı yaptığım ve Kitabevi tarafından yayınlanan, Sinan Dumlu' nün uzun araştırmalar sonucunda yazdığı  Sırkatibi ve Musahip isimli Tarih, anı, hatırat türü 310 sayfalık bu eser Osmanlının son 200 yıllık sürecinde saray içinde ve dışında yaşanan günlük olağan işlerin padişahın Sırkatibi ( özel kalemi ) tarafından not edilmesi, yazılması sonucu oluşturulmuş harika bir belgeseldir. Dönemin yaşanmışlıklarıni ( İttihad ve Terakki kurucusu Ahmet Rıza vs gibi) ilginç bulan,anı hatırat türü kitaplardan hoşlanan değerli dostlarımıza öneriyorum.

Kinowa59

Merhaba yidar dost. Gördüğüm kadarıyla sizde benim gibi yazılı edebiyat 'ın anı, hatırat türü kitaplarından hoşlanıyorsunuz. Size ve bizler gibi edebiyatın bu türünü seven forum dostlarımıza harika bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Anadolu'dan mübadele yoluyla Yunanistan'a göç eden bir ailenin kızı olan Dido Sotoriau' nun, başka bir mubadilin dilinden yazdığı " Benden selam söyle Anadolu'ya " ilk baskısı 1961 yılında yapılan bu kitap ( bendeki 151 baskısı ) bizler gibi anı hatırat türü kitaplardan hoşlanan değerli forum üyesi dostlarımızı,1910_1915_ 16_ 17_ 18_ 19_ ve 1920 yıllarına hüzünlü bir yolculuğa çıkaracak, " keşke bu trajediler hiç yaşanmamış olsaydı " diye düşündürecektir.

yidar

Alıntı yapılan: Kinowa59 - 08 Nisan, 2023, 14:10:44Merhaba yidar dost. Gördüğüm kadarıyla sizde benim gibi yazılı edebiyat 'ın anı, hatırat türü kitaplarından hoşlanıyorsunuz. Size ve bizler gibi edebiyatın bu türünü seven forum dostlarımıza harika bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Anadolu'dan mübadele yoluyla Yunanistan'a göç eden bir ailenin kızı olan Dido Sotoriau' nun, başka bir mubadilin dilinden yazdığı " Benden selam söyle Anadolu'ya " ilk baskısı 1961 yılında yapılan bu kitap ( bendeki 151 baskısı ) bizler gibi anı hatırat türü kitaplardan hoşlanan değerli forum üyesi dostlarımızı,1910_1915_ 16_ 17_ 18_ 19_ ve 1920 yıllarına hüzünlü bir yolculuğa çıkaracak, " keşke bu trajediler hiç yaşanmamış olsaydı " diye düşündürecektir.

Evet anı ve de hatıratı çok seviyorum önerileriniz adına teşekkür ediyorum benden selam söyleyin Anadolu ya almıştım güzel bir eser

pizagor

Alıntı yapılan: pizagor - 21 Mart, 2023, 22:37:57İthaki baskısı Neuromancer'ı okuyorum. Evet okuyorum, okuyabiliyorum. 6:45 logolu olanda kendimi bayağı bayağı zorlayarak gelebildiğim noktayı çoktan aştım. Teşekkürler Can Kantarcı, bunu başarabilmemin yegane sebebi sizsiniz, sizin tercih ettiğiniz sözcükler, sizin cümle öbekleriniz.

Brezilya baskısının kapağıymış:

 
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Kinowa59

Yetersiz ingilizcem ile ( ve Sayın Hanac ' in verdiği taktikle ) Epicenter comics'in yayınladığı Tex & Zagor Bandera cildini okumaya çalışıyorum.

pizagor

Salı gününün sabahı Güney Ege'deki tatilimiz için kaptan şöför koltuğuna zoraki kuruldum. Artık nedense her sene bir öncekinden daha isteksiz ve daha heyecansız çıkıyorum bu tatillere. Ama bu senenin keyifsizliği apayrı düzeyde. Hanıma söylüyorum, zorlamayın beni, bırakın evimde, ben kendi yalnızlığımla birkaç gün geçireyim; evimizin kedisinin düzenini bu yer değişikliğiyle darma duman etmeyelim; sokaktaki kedilerimin biraz daha hayatta kalabilmeleri için mama ve su tedarikçisi olmaya devam edebileyim; düşüneyim, düşüneyim ki belki kendimi ve ailemi çevrelendiğim bu b*k çukurundan çıkaracak bir cin fikirle çıkarım. Ama hayır, ailece anı biriktirecekmişiz. İyi de benim hafızam çok kötü ki, birikmiyor o anılar istediğim yoğunlukta, hızlıca ve devamlı üzerine başka şeyler yazılıyor.

Neyse konumuz bu değil. Tatillere çıkarken yanıma asla çizgiroman almam, yolculukta, tatil yerinde, plajda bir yerlerine birşey olur korkusundan. Onun yerine kitap alırım. Bu seferki tatil kitap grubumdan da ilk elime aldığım Seneca'nın Yaşamın Kısalığı Üzerine oldu. Okuyorum ama zoraki, başladım ya illa bitirmem lazım, o yüzden. Aslında zaten tüm yazdıkları aşağı yukarı düşünmüş olduğumuz ama uygulanabilirliği sıkıntılı olmaktan öte namümkün şeyler. O devlet görevi diyor bir üst sınıf mensubu olarak, diğer önemsiz gündelik işlerini köleleri hallederken, çok fazla kendini kaptırma diyor devlet görevine, yaşadığın anın aslında kısa olduğunu anla, erteleme vs. diyor. Çok ama çok sıkıcı, hele ki benim gibi bir pençenin içten içe sizi oyduğunu hissediyorsanız zamanınızı daha neşeli kurgulara ayırın. Belki içinize bir ferahlık yayılır.

Keşke yanımda çizgiromanlarım olsaydı...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


pizagor

Seneca'nın Yaşamın Kısalığı Üzerine kitabından ne kadar sıkıldığımı bir önceki mesajımda dile getirmiştim. Bu sefer ise aynı kitaptan, insanı mücadele etmeye güdüleyen, vazgeçmeyip savaşmaya iten bir cümleye yer vereyim:

Ak saçlarımızı miğferle kapatırız!

Vergilius'a aitmiş, Seneca bu güçlü ifadeye atıfta bulunuyor.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


YzbVolkan

Stoacilardan Marcus Aereleus kitabi daha akicidir. Seneca biraz sikici bence de.
Cizgi romanlar gūnûnūzū aydınlatsın.

pizagor



Ümit Kireççi dostumuzdan... Siparişimi verdim, geldiğinde okuma sıramın en önüne koyacağım. Bir denk gelirsem de imzalı, skeç çizimli bir kitaba dönüştüreceğim :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


kedidiro

Aynı anda birkaç kitap okumaya devam ediyorum. Bu ayın kitapları:
1- Ustaların seçtikleri : "Dünyanın en iyi 44 polisiye/gerilim hikayesi" alt başlığıyla Oğlak Maceraperest Kitaplardan çıkmış öykü seçkisinden her gün iki öykü okuyorum. Çoğunluğu Amerikalı olan yazarlar bir kendilerinden bir de sevdikleri yazarlardan seçtikleri ikişer öyküyle katılmışlar antolojiye. Her birinin belirli bir seviyenin üstünde, birkaçının ise harika hikayeler olduğunu söyleyebilirim
2- Denizlere Çıkan Sokaklar: "Türkiye'nin 68'i" üst başlığıyla İBB Yayınlarından çıkmış harika bir yazı fotoğraf albümünden her gün bir yazı okuyorum. Dönemi yaşamış veya üzerine çalışmış yazarlardan kapsamlı bir 68 kuşağı incelemesi, hesaplaşması, tanıklığı. Dönemin siyasi iklimi, öğrenci hareketleri, sineması, müziği... Harika fotoğraflar eşliğinde.
3- Zorba ( Nikos Kazancakis): Filmini izlemiş olsam da okumakta geciktiğim bu hayat güzellemesinden her gün bir bölüm okuyorum
  Bunlar dışında ülkemizde yayınlanmış Thorgalları başından sonuna okuyorum bu yaz. Çizgi Düşler kitaplarını da yarıladım. Okullar açılmadan bitiririm herhalde. Son olarak elimde Yeşilçam filmi tadında çizgi roman "Tabancalı Kız" da var. Teks yok :) Çocukken sevmezdim büyüdüm seveyim diye uğraştım. Hâlâ sevemedim.

pizagor

Sıkıcı kitapları bulmakta özel bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Bu sefer de teknik yazılmış, kesinlikle içine giremediğim, neler umup da birşey bulamadığım Darian Leader'dan Neden Uyuyamıyoruz kitabı sürünüyor ellerimde. Şimdilik sadece, insanın normalinin iki fazlı uyku olduğu - arada birkaç saatlik uyanıklık arası olan gece uykusu - kafayı koydum, deliksiz sabaha kadar uyudumun da sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan emeği daha da sömürme maksatlı bir olgu olduğu iddiası ilgimi çekti. Bu şekilde değişen normalle birlikte de buna uymakla zorlanan insanların uyku sorunu olduğunun kabul edilmesinin asıl sorun olduğunu söylüyor. Şu sıralar Freud'un rüyaya yaklaşımı bölümünü ıkına sıkıla okuyorum.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


pizagor

Alıntı yapılan: pizagor - 08 Ağustos, 2023, 10:30:25

Ümit Kireççi dostumuzdan... Siparişimi verdim, geldiğinde okuma sıramın en önüne koyacağım. Bir denk gelirsem de imzalı, skeç çizimli bir kitaba dönüştüreceğim :)

'Sonsuzluk Odası Öyküleri'ni okudum. Fazlasıyla çizgiroman tadında hikayeler barındırıyor, hemen hemen hepsi de mizahi yönü öne çıkarılmış öyküler. Bazılarını çok beğendim, bazılarını da fazla libidinal buldum :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


alan ford

Alıntı yapılan: pizagor - 25 Ağustos, 2023, 09:11:49Sıkıcı kitapları bulmakta özel bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Bu sefer de teknik yazılmış, kesinlikle içine giremediğim, neler umup da birşey bulamadığım Darian Leader'dan Neden Uyuyamıyoruz kitabı sürünüyor ellerimde. Şimdilik sadece, insanın normalinin iki fazlı uyku olduğu - arada birkaç saatlik uyanıklık arası olan gece uykusu - kafayı koydum, deliksiz sabaha kadar uyudumun da sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan emeği daha da sömürme maksatlı bir olgu olduğu iddiası ilgimi çekti. Bu şekilde değişen normalle birlikte de buna uymakla zorlanan insanların uyku sorunu olduğunun kabul edilmesinin asıl sorun olduğunu söylüyor. Şu sıralar Freud'un rüyaya yaklaşımı bölümünü ıkına sıkıla okuyorum.

 Bunu ben de okudum ama şahsen ben sevdim. Leader zihin açıcı yazarlardan. Kadınlar Neden Her Yazdıkları Mektubu Göndermezler ve İş İşten Geçtikten Sonra Verilen Sözler'i de çok sevmiştim ben.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir