Teks Altın Seri Maceraları

Başlatan s.b, 29 Eylül, 2009, 10:24:11

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

antiochia

Alıntı yapılan: s.b - 04 Ağustos, 2014, 10:35:52
Her altın kutunun içinde 1 yıllık Tex var. Yani tam 12 sayı. 12 sayıyı ayrı ayrı almaktansa altın kutu olarak almak daha ucuza geliyor.
Evet uygunmuş..Keşke seride de benzer şey yapsalar...Ben Büyük albüm almayı düşüyordum. Bu iyi oldu.

OZAN BALIM

Fuarda yakalarsanız acayip indirimli alabilirsiniz kutuları... İlk 2 kutu yok galiba...

tommikser

100. Sayıdan sonrasını okumaya başladım çok ama çok keyif aldım.Gerçekten çok özlemişim.Ertan abiyi de yavaş yavaş alıştıracağım.Sevdirmekiçin ne gerekiyorsa yapacağım.Ertan abi benden çekeceğin var nihahahahahahahohoho.

tommikser

İlk sayıdan okumaya başladım.Oldukça keyif aldım.okuduklarımı burada yazmaya başlayayım.16.sayıdan sonra not defterimdeki yazılar sizlerle.Günlük bir Tex macerası yazmayı düşünüyorum.



GİZEMLİ DAĞ

Tex ve Kit gizemli dağdaki maceralarından sonra köylerine dönmüşlerdir.Köyde bir süre vakit geçirip büyük şef kızıl ok'un ölümünü beklerken Karson'dan gelen mektup üzerine bir ölen arkadaşlarının eşinin çiftliğine yardım etmek için köyden ayrılır.Çiftliğe gizli bir isimle giren Tex çiftlikteki gizemli olayların sırrını öğrenmeye çalışmaktadır.Tex bu sırrı çözmeye çalışırken önemli şeyler öğrenir.Bunu anlayan gizli bir el colt'u Tex'e doğrultmuştur.Tex bu pusudan nasıl çıkacaktır, gizemin arkasında ne var hepsi ve daha fazlası YANGIN'da.



tommikser



YANGIN!

Tex Karson'dan önemli bir mektup almıştır.Acilen yola çıkmasını istemesini söyleyen bir mektuptur bu.Yalnız onu engellemeye çalışan denizatı madalyonlu gizli bir örgüt vardır.Tex zorda olsa Karson'la buluşur.Gizli bir göreve çıkarak bu örgütün ne yapmaya çalıştığını öğrenme çalışacaklardır.Asıl soru örgütün amacı nedir? Kahramanlarınız bu gizemi nasıl çözecekler hepsi ve daha fazlası KANSAS ÇAKALLARI'nda...

tommikser



KANSAS ÇAKALLARI
Tex ve Carson Donna Manuela'nın Teksas'ın topraklarını Meksika'ya katmak için yaptığı organizasyonu ortaya çıkarmıştı.Her zaman ki gibi  hepsi ve daha fazlasını KANSAS ÇAKALLARI'nda okuyabilirsiniz.Manuela dan önemli bilgiler öğrenen kahramanlarımız yakın bir zamanda büyük bir iç savaşın ülkeyi kasıp kavuracağını öğrendiler.Şimdi kahramanlarımız büyük savaşın tam ortasında kalmıştı.Ranger teşkilatı savaştan uzak durma kararı almıştı yalnız teşkilat önemli bir görevde üstlenmişti. Soygunculara ve kanun kaçaklarına karşı amansız mücadele edeceklerdir.Tex'in oğlu Kit de Ranger teşkilatına katıldı.Yol üzerindeki kervanları korumak için Tex, Kit ve Carson hemen yola çıktılar .İzine ilk rastladıkları kervanın arkasından büyük bir kızılderili çetesi saldırıya geçmişti.Tex , Kit ve Carson onları durdurmayı başarabilecek mi? Hepsi ve daha fazlası  DODGE CITY'de...

s.b

Hellalll sana bu yollar tommikserim. Durmak yok anlatmaya devam.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

tommikser

Sağol Sami abim :D



DODGE CİTY

Tex ve  Carson kızılderililerin kovaladığı kafileyi kurtarmaya çalışırken tehlikeli bir durumada düşmüş oldu.Kilometrelerce  boş bir arazinin ortasındaki bir tepeye sığınmak zorunda kalan kafile açlık ve susuzlukla amansız bir mücadeleye girişti.Bu durumdan kurtulabilmek için oğlu Kit'i en yakın garnizonu yollayan Tex'in durumu oldukça sıkıntılıydı.Açlık ve susuzlukla mücadele edilecek günler boyu süren gerilim dolu bir süreç başlamış oldu.Kızılderililerin ablukasında çöl ortasında ölümün her an beklenildiği, zamanın durduğu bir süreç. Kit'in gelmesi oldukça uzun sürecekti bu süreç içinde neler olduğu ve yaşanan gerginliklerin hepsi Dodge city'de.

Kahramanlarımız bu gergin durumdan bir şekilde kurtulduklarını söyleyip öykünün o gerginlik dolu anlarının büyüsünü bozmak istemem.Yalnız bu gergin anlar için sinirlerinizi hazırlamanızı tavsiye ederim.

Bu kötü durumu hazırlayan haydutların olduğu yere,Dodge city'e giden Tex ve arkadaşları umulandan kötü bir durumla karşılaştılar.Şerifin güçsüz olduğu kasabada haydutlar hüküm sürmektedir.Çölde yaşadığı tatsız durumdan kurtulan kahramanlarımız kendilerini daha büyük bir bataklığın içinde bulmuşlardır.

Tex ve arkadaşlarının geldiğini haber alan çete bir pusu kurarak cehenneme yollama planları yapmıştı bile.Tuzağın tam içine düşen kahramanlarımız şans melekleri yardımıyla bu durumdan kurtulmuş ama tehlikeli bir kapanın içine hapsolmuşlardı.Haydutların ve yanan binanın içinde hapis kalan dostlarımız postu kesinlikle pahalı satacaklardı.Bu arada tuzağı kuran sinsi düşman kahramanlarımız kasabaya girmeden kaçmış ve kızılderili dostlarının yanına sığınmıştı.

Tex ve arkadaşları bu büyük tuzaktan nasıl kurtulacaklardı?Tuzağı kuran alçak nasıl yakalanacak ve cezası ne olacaktı?Bu ve bunun gibi soruların cevapları,hepsi ve daha fazlası BEYAZ KURDUN SONU'nda...



antiochia

Alıntı yapılan: tommikser - 04 Kasım, 2014, 05:05:08
Sağol Sami abim :D

Tex ve  Carson kızılderililerin kovaladığı kafileyi kurtarmaya çalışırken tehlikeli bir durumada düşmüş oldu.Kilometrelerce  boş bir arazinin ortasındaki bir tepeye sığınmak zorunda kalan kafile açlık ve susuzlukla amansız bir mücadeleye girişti.Bu durumdan kurtulabilmek için oğlu Kit'i en yakın garnizonu yollayan Tex'in durumu oldukça sıkıntılıydı.Açlık ve susuzlukla mücadele edilecek günler boyu süren gerilim dolu bir süreç başlamış oldu.Kızılderililerin ablukasında çöl ortasında ölümün her an beklenildiği, zamanın durduğu bir süreç. Kit'in gelmesi oldukça uzun sürecekti bu süreç içinde neler olduğu ve yaşanan gerginliklerin hepsi Dodge city'de.

Kahramanlarımız bu gergin durumdan bir şekilde kurtulduklarını söyleyip öykünün o gerginlik dolu anlarının büyüsünü bozmak istemem.Yalnız bu gergin anlar için sinirlerinizi hazırlamanızı tavsiye ederim.

Bu kötü durumu hazırlayan haydutların olduğu yere,Dodge city'e giden Tex ve arkadaşları umulandan kötü bir durumla karşılaştılar.Şerifin güçsüz olduğu kasabada haydutlar hüküm sürmektedir.Çölde yaşadığı tatsız durumdan kurtulan kahramanlarımız kendilerini daha büyük bir bataklığın içinde bulmuşlardır.

Tex ve arkadaşlarının geldiğini haber alan çete bir pusu kurarak cehenneme yollama planları yapmıştı bile.Tuzağın tam içine düşen kahramanlarımız şans melekleri yardımıyla bu durumdan kurtulmuş ama tehlikeli bir kapanın içine hapsolmuşlardı.Haydutların ve yanan binanın içinde hapis kalan dostlarımız postu kesinlikle pahalı satacaklardı.Bu arada tuzağı kuran sinsi düşman kahramanlarımız kasabaya girmeden kaçmış ve kızılderili dostlarının yanına sığınmıştı.

Tex ve arkadaşları bu büyük tuzaktan nasıl kurtulacaklardı?Tuzağı kuran alçak nasıl yakalanacak ve cezası ne olacaktı?Bu ve bunun gibi soruların cevapları,hepsi ve daha fazlası BEYAZ KURDUN SONU'nda...

Promosyon reklamı gibi olmuş :)

tommikser


BEYAZ KURDUN SONU

Tex ve  kahramanlarımız önceki maceralarından sonra yola devam etmektedirler.Yol üstünde askeri bir kaleden geçerken eskiden tanıdıkları bir subay ile karşılaştırır.Subay büyük bir çaresizlik içindedir.Tex'i gördükten sonra çaresizlik içinde yardım istemiştir. Civardaki demiryolu şirketi için büyük sorunlar çıkmaktadır.Çok fazla suikastle  boğuşan demiryolu şirketi bunun nedenini araştırmak istemektedir.Subay bu konuda yardım ister.

Tex ve arkadaşları farklı bir isimle beraber iki gruba ayrılarak sorunu anlamaya çalışırlar.Tex demiryolu mühendisinin yardımcısı olarak olayı soruşturmayla başlar.Suikastı yapanın ayak izleri işçi barakalarına gitmektedir. Oğlu ve karson şans eseri maden şirketinin sahibin kızının uçuruma düşerek ölümden dönmesini sağlamışlardır.
Maden şirketinin sahibi ne olduğunun farkında bile değildir.Büyük bir çete tarafından kandırılmış ve büyük komplonun figüranı olmuştur.Carson ve Kit bu durumu hemen anlamışlar ve iki şirket arasında bağlantı kurmuşlardır.Komplonun arkasında maden şirketinin olduğunu anlamakta gecikmemişlerdir.Komplocular bunu anlamış ve kahramanlarımızı manitunun çayırlarına yollamak için planlarını yapmışlardır.İki grup arasında kalan kahramanlarımız bu tuzaktan nasıl çıkacaklar?Olayların arkasındaki büyük sır ne? Şimdi ne olacaktır? Bu komplo nasıl engellenecektir? Hepsi ve daha fazlasının cevabı CESUR PLAN'da...

hanac

Kaçıncı sayıyı anlatıyorsunuz Sn. Mikser.

Yazının başlığına yazarsanız çok seviniriz ayrıca kapak resmi de ekleyin derim.

Dostça bir uyarı : Teks Zehirlenmesi yaşamayın.  :)

ferzan

    Tex'leri düzenli ve güncel olarak çıkan her sayısını ve albümünü almama rağmen kronolojik okumada epey geriden geliyorum...Süper Ciltlerde hala 19'dayım ama Altın Seri ciltler daha da geride, henüz 2.cildin sonlarındayım...

    Teks ile ortaokuldan beri tanışıklığım var, aralarda okurdum da tamamlamak bir sene evveline nasip oldu her şeyiyle...Altın Seri fasikül olarak ilk çıkmaya başladığında lisedeydim...İlk 3 sayıyı alıp devam edememiştim...Normalde klasik maceraları soluk soluğa okuyamayacağımı, dayanılmaz bir naiflik içerisinde olacağını bilmeme rağmen altın seriyi tamamlamak suretiyle Teks'e aylık seriler harici bir yandan da en başından başlamak hep hayalimdi...Lisede 3 sayı sonra bırakmak zorunda kaldığım altın seriyi bu kez cilt olarak geçen sene okumaya başlayabildim...Ne var ki bu okuma hemen yarım kaldı pek çok sebepten ötürü...Ancak dün akşam tekrar elime alabildim ve devam etmeye kararlıyım bu kez...

    Bilindiği gibi gerek comics olsun, gerek fumetti, klasikler hep zorludur modern anlatımlara alışan bizler için, bilhassa genç okurlar için...O sebeple klasiklerden beklentim olmamasına rağmen saygı duruşu adına ve naifliği benimseyerek başına oturur, beklentiyi minimumda tutarım...Zira klaisk bir noktada koleksiyoncu ve gönül işidir ve ben de bu usule uyarım kendimce...Yine de Teks'in klasiği epey zorlu pek çoğunda olduğu gibi...

    Yine de bir Zagor klasik maceraların başları gibi de dayanılmaz değil...Sanırım klasik seri mantığında çizgisini en bozmayan ve başından beri belli bir kaliteyi kendince oluşurup o seviyenin altına hiç düşmeyen yegane seri Teks olabilir...1948'de başlayan bu güçlü serinin hep 70'lerden itibaren olan maceraları benimsendi, hele ki günümüzdeki pek çok Teks okuru da 350-400'den sonra Teks maceralarının tutkunu oldu...Ama daha eski okuyucular da aralarda derdi ki, Teks ilk 100 sayıdan sonra güzelleşmeye, çekilmeye başlıyor...Bunu bildiğimden beklentisiz, klasiğe saygılı bir naiflikle başına oturmuştum altın serinin...Ama beni şaşırttı dediğim gibi...Ne Zagor klasik ilk maceralar, ne de EsseGesse üretimleri ayarında değildi ve 1948'deki başlangıcından itibaren Teks, mevcut duruş ve gidişatını hiç bozmamış, 6 kuşaktır ciddiyetinden ödün vermemiş gerçek anlamda bir fumetti kültü idi...

    Bir yıl önce başladığım Altın Seri cilt okumalarıma 2. cilt itibariyle ara vermiştim...Bir parça da boğulmuştum...Dün akşam 2. ciltte kaldığım yerden devam ettim...Yani 2. cildin 3. fasikülünde yer alan, orijinal 7. sayıya tekabül eden ( Altın Seri Fasiküllerde de 7 numara ) '' Kanlı Anlaşma '' isimli sayının 65. sayfasında başlayan '' Şeytan Geçidi '' isimli macera, aynı cildin son fasikülü olan orijinal 8. sayı ( Altın Seri fasikül 8 ) '' Yüze Karşı İki '' adlı sayının 118. sayfası itibariyle sona erdi...Toplamda 213 sayfa ve 640 adet stripten oluşan ( her sayfa 3 bant / strip ) bu macera beni değişik duygular içerisinde bıraktı...

    '' Şeytan Geçidi '' diye başlayıp '' Yüze Karşı İki '' adıyla sona eren bu serüven, hem Altın Seri, hem de Teks evreni için oldukça önemli bir maceraymış, onu anladım...Çünkü Teks'in yolu ilk kez Navajolar ile kesişiyor, Lilith ile evlenmesini ve Gece Kartalı lakabının nereden geldiğini, Navajolar'ın ona neden böyle seslendiğini öğreniyoruz...Bir yerden sonra kapkara saçları ve bıyıkları ile genç Kit Carson da dahil oluyor serüvene...

    Bu öykünün başlarında Altın Seri boğuculuğunu tüm şiddetiyle yaşadım ve gece yarım bırakmak durumunda kaldım...Herşeye rağmen klasiğin kendine has oldu bittileri çok yormuştu beni...Mesela Lilith ile karşılaşıp evlenmeleri bana göre çok acele ve bir parça saçma gelişti...İşkence dieğindeki Teks'in de, Navajolar'ın da bir anda çark etmesi bilakis gülümsetti ve ciddiyeti bir parça öldürdü...Buna rağmen sabah maceraya yarısından devam ettiğimde, akşamki bunaltı ve naifliğin yerini ilginç bir kaliteye bıraktığını şaşırarak gördüm...Macera naif ve boğucu başlamış, klasiğin, bilhassa 1948'in tüm afakanlarını savurup okurken yormaya devam ederken yarıdan sonra öyle bir değişti ki, Altın Seri değil sanki aylık seri yahut süper cilt okur gibi oldum...Hani, aynı öyküyü hiç bozmadan güncel Teks çizerlerinden birine yeniden çizdirselermiş çok rahat yer ve beğenirmişiz...Hikaye bir noktadan sonra o denli kaliteli ilerledi ve 1948 senesinde henüz 1. yılını tamamlamamış bir western için bence fazla iyiydi...Dedim ya, resmen 400. sayıdan sonraki hararetli ve kaliteli maceralardan birini okur gibi oldum...

    Baba Bonelli öyle güzel yazmış, bir yerden sonra öyle güzel toparlamış ki...Galep de öyle iyi ayak uydurmuş ki...Zaten ilk sayılardaki disneyvari ara vinyetleri bıraktığından beri Altın Seri az daha ciddi bir hava kazanmıştı...Galep'in o dönem standartlarındaki naif çizgisi de bu albümle beraber bir parça daha güncele yaklaşmış, anlatımı daha da olgunlaşmış oldu bana kalırsa...Yine de bunlar okumadan farkedilmeyecek çok küçük, belli belirsiz detaylar...Ama şu da bir gerçek ki, Baba Bonelli konsepti ve karakterizasyonları en başından oturtmuş...Bu bile Altın Seri'yi okuma cesareti gösterecek bir Teks okuru için önemli birşey...

    Zagor'da olduğu gibi karakter değişimi yok, Teks hep aynı Teks...Carson aynı Carson...Muhabbetler aynı Teks muhabbetleri ama karakterler gençken bunları okumak ayrıca bir güzel...Yalnız Carson şaklabanlıklarına başlamadan, yaşını başını almadan evvel bayağı bir yamanmış...Teks kadar, hata yer yer daha bile büyük bir namı var ve acayip gözükara, affetmiyor kimseyi ve Teks'ten daha manyak bazı bazı...Carson'ı böyle delifişek, kapkara saçlı, kapkara bıyıklı ve çene altı sakallı görmek de ayrı güzel...Lilith ve babası da halen sağ doğal olarak...

    Macera oldukça keyifliydi...Silah kaçakçılığı, Washington, kızılderili bürosu dolapları, kodamanlar, politika ve saire gibi bildiğimiz damar Teks konularını barındırıyordu ama Altın Seri bile olsa macera finalindeki o hararetli çatışma sahneleri bence 1948 için fazla başarılıydı...Dedim ya, güncel olarak yeniden çizilse kesinlikle en iyi Teks öyküleri içine girebilir bu serüven...Yalnız o finale doğru olan yoğun çatışma sahnelerinde resmen tatmin oldum ve adeta bir John Wayne filmi izliyor hissine kapıldım...

    Bence Altın Seri'de hala çok başlarda olmama rağmen güvenli bölgeye ulaştım sanıyorum...Şu andan itibaren maceralar daha az boğucu gelecek gibi...İlk 100 sayıyı devirebilirsem, yani Altın Seri cilt 25'i arkamda bırakabilirsem zaten alıştığımız güncel maceralar kalitesindeki en iyi Teks dönemine girmiş olacağım ama buna rağmen ilk sayılar göz atmaya kesinlikle değermiş...Eğer Teks tutkunu iseniz, beklentiyi düşürmek kaydıyla sırf başlangıçları görme ve dönem naifliğine ortak olma adına Altın Seri'yi şiddetle tavsiye ederim...Hele ki okuması en zor olan ilk 100 sayıyı...Zira ben en başından başladığım bu yolculuğa devam etmeye niyetliyim bir Teks tutkunu olarak...Bence Teks bu sabıra değer...

    Beklentisiz ve munis bir şekilde Altın Seri okumalarım aralıklarla devam edecek...Ara ara yazıp bu başlığı uyandırmaya devam edeceğim...Klasik başlığında daha güncel ve Çizgi Düşler'in devam ettirdiği yerden gidiyoruz zaten ama bu başlıkta da göz ardı ettiğimiz Oğlak Altın Seri ilk serüvenlerden sohbet etmiş oluruz bahaneyle...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Son okuduğum Altın Teks macerasından sonra ( bknz. yukarıda ) kaldığım yerden devam ettim...

    Altın Seri 8. sayının 118. sayfasında başlayan Daltonlar Çetesi ile şu ana dek normal giden seride bir yıllık bir zaman atlaması oldu...Bu bir yıl içerisinde Lilith'in Teks'e bir oğul verip birkaç ay sonra da öldüğü belirtildi balon yahut açıklama yazılarından birinde...Yine bu macerada Teks'e birden bire Tiger Jack'in eşlik etmekte olduğunu gördük...Yani ne olmuşsa o bir yıl içerisinde olmuş...Hikayede gösterilmese de Lilith ölmüş, ölmeden bir oğul vermiş ve bu esnada Tiger Jack ortaya çıkıp Teks'e yarenlik etmiş...Her ne kadar burada hastalıktan öldüğü not düşülse de Lilith olayının çok çok sonraki sayılarda öyle olmadığını Teks seven dostlar anımsayacaktır...1949 yılı için bu kadarının da öngörülmemesi gayet doğal bence...Tiger Jack'le olan tanışma hikayelerini ancak 350 sayı sonra göreceğiz...Teks maceraları arasında en önemlilerden biri olan Nizzi ve Ticci imzalı bu serüveni Aksoy Yayıncılık fasiküllerinden bulabilirsiniz ( 5, 6 ve 7. sayılar olsa gerek )...

    8. sayının 118. sayfasında başlayan Dalton Çetesi isimli serüven, 9. sayıda 50 küsür sayfalık bir dolgu macerasıyla birleşip aynı fasikülün sonunda bitiyor...Böylece sıra geliyor 10. sayıya...

    Altın Seri Sayı 10'da başlayan Korkunun İzi adlı macera ( fasikül adı Tuzak ), Teks evreni için diğer önemli maceralardan biri bana kalırsa...Çünkü bu macerada seri boyunca ara ara karşımıza çıkacak iki dostla tanışıyoruz...Az sonra değineceğim ikisine de...

    Dalton Çetesi'nden önceki maceranın finalinde Teks, rangerliği bırakmıştı...Carson ne yaparsa yapsın onu bu kararından döndürememişti ve sonraki Daltonlar Çetesi macerası boyunca Teks, Tiger ile birlikte kendi başlarına sürüklendikleri bir olayı aydınlatmak adına mücadele etmişlerdi...10. sayıda başlayan Korkunun İzi isimli 352 sayfalık macerada ise bir önceki maceranın üzerinden en az bir 5 sene daha geçmiş olduğunu gördük...Teks, kayınbabası Kırmızı Ok ile Navajo rezervinde takılırken oğlu '' Küçük Şahin '' Kit de büyümüş, 6-7 yaşlarına gelmiş...Teks'in monoton günleri, uzun bir aradan sonra dostu Kit Carson'un rezerve gelmesiyle sona erecektir oysa...

    Bu serüvendeki en güzel sahnelerden birini görmüş oldum, bir Teks tutkununun kesinlikle merak edeceği bir sahne...Küçük Kit Willer ile büyük Kit Carson'un ilk tanışmaları ( Teks, oğluna ranger dostunun ismini vermişti çünkü )...Bakınız ;

   

    Bu sahne, bana Star Wars Episode 1'deki küçük Anakin ile genç Obi Wan'ın, Qui Gon tarafından ilk tanıştırılmasını anımsattı ve aynı tadı verdi...

    Henüz genç sayılabilecek ve simsiyah saçlara ve bıyıklara sahip Carson, Teks'e kötü haberi vermekte gecikmez...Carson ve Teks'in ranger dostları, ünlü Arkansas Joe kalleşçe öldürülmüştür...Arkansas Joe da kim derseniz, hemen izah edeyim...

    Altın Seri ilk sayıda Teks, yanlış anlaşılmış ateş gibi bir kanun kaçağıdır ve aslında ününü o günlerdeki öbür tarafa gönderdiği katillerin çevresine borçludur...Buna rağmen yüzü aranıyor ilanlarındadır ve dost düşman Teks'in peşindedir...Tüm bunlara rağmen Teks'in yolu Teksas ranger teşkilatıyla kesişir ve tüm kötü ününe ve yanlış anlaşılmışlığına rağmen içini görüp onu teşkilata alırlar...Henüz yeni sayılan teşkilatta sadece iki adet kıdemli ranger vardır...Bunlar Kit Carson ile Arkansas Joe'dur...Teks de 3. ranger olarak aralarına katılır ve 3 numaralı ranger yıldızını alır...Ranger teşkilatı daha fazla adama sahiptir ama yalnızca bu üç adam özel görevler için hem casus, hem polis, hem de dedektif konumundaki usta silahşörlerdir ve askeri makamlar için bile resmi izinleri vardır...İşte Arkansas Joe, Teks'in o dönemlerinden kalma bir dostudur...

    Carson'un kötü haberi vermesi üzerine Teks, küçük oğlunu kayınbabası Navajo Şefi Kırmızı Ok, Tiger Jack ve diğer Navajo'lara emanet ederek Kit ile beraber yola çıkar...Kit'in getirdiği ranger yıldızı ve yeniden kabul belgeleriyle eski görevine geri dönmüştür artık...Ne var ki Arkansas Joe'nun katilleri peşinden Kanada topraklarına Teks tek başına gidecektir...Çünkü Carson, güneyde başka bir isyan olayını bastırmakla görevlidir...Böylece Teks tek başına kuzey topraklarına doğru yola çıkar ve takip ettiği üç katilin, aslında çok daha farklı ve tehlikeli bir bütünün parçaları olduğunu görecektir ve iş ileriki bölümlerde Teks'in oğlunun kaçırılışına kadar uzanacak, Kanada polis teşkilatının memurlarının katledilmesi ve bambaşka bir çete olayına kadar gidecektir...Yine yerli kışkırtması, yine iş adamı bazlı bir organizasyon, yine bölgeler arası alengirli olaylar ve saire ile geçen 352 sayfalık bol karlı, soğuklu, ölümüne bir macera...

    Teks, bu macerada ilk kez Jim Brandon ile karşılaşır...Jim, henüz Kanada polis teşkilatında çavuştur ama çok çok sonraki sayılarda göreceğiz ki Jim ileride teşkilatın başına geçecektir ve çözemediği önemli konularda Teks'e dönem dönem baş vuracaktır...Hem aylık seride, hem Maxi albümlerde, hem de dev albümlerde dönem dönem karşımıza çıkacak Jim Brandon ile ilk karşılaşmaları ve dostluk kurmaları bu macerada gerçekleşir...Tıpkı Fransız melezi Gros-Jean gibi...Gros-Jean ile de bu macerada karşılaşırlar ama bu karşılaşma son derece hararetli olur...Zira Teks ile birbirilerini boğazlamak üzerelerken, birbirilerine kurşunlar yağdırıp lanetler okuyarak tanışırlar...Tıpkı Jim gibi Gros-Jean'i de Teks serisi boyunca dönem dönem görecektir Teks okurları...

    352 sayfalık bu serüvenin ilk 224 sayfası Arkansas Joe'nun katilleri, bağlı oldukları çete-organizasyon ve Kit Willer'in kaçırılış olayına odaklanır...Carson macera boyunca daha da gözükmese de Tiger Jack ile karşılaşırız yeniden...224 sayfa sonra ufak bir bölüm sonu yapılsa da aslında Kanada macerası bitmemiştir ve son 128 sayfada bambaşka bir maceraya bağlanır...Bu kısımda Teks'e yine Gros-Jean eşlik eder ve sonlara doğru diğerleri de onlara katılacaktır...Ama birbiri ardına gelişen olaylar zinciriyle bu Kanada macerası tamı tamına 352 sayfa sürer...10. sayıda başlar, 12. sayının 32. sayfasında biter...Merak eden dostlar, bu macerayı Altın Cilt 3'te de bulabilirler...

    Bu sayılarla birlikte Teks'in genel gidişatına bakmamız gerekirse, seri bence kesinlikle belli bir kafaya geldi...Hala klasikliğin verdiği bir bunalma söz konusu ama kesinlikle ilk sayılardaki gibi değil...Hem baba Bonelli'nin, hem de Galep'in gelişimini görmek inanılmaz güzel...Buna rağmen Altın Seri'ye başlamayı düşünen dostlar olursa hala belli bir sabır düzeyine ulaşmaları gerekiyor...Zira hala zorluyor insanı ama diğer yandan da dediğim gibi, belli bir çıta aşıldığı için maceralar sürükleyici bir hale gelmeye başlıyor...10 sayı öncesiyle aralarındaki fark bariz belli oluyor ve bu farkın yalnızca bir sene içerisinde olması da Teks'in kalitesini ayrıca vurguluyor...Şu an Altın Seri'den aldığım zevk, Zagor'un Klasik Macera ilk sayılarında aldığım zevkten daha fazla diyebilirim ki, Zagor KM ilk maceralar çok fenaydı benim için...En azından ilk 8 cilt, yani ilk 24 sayıda sıtkım sıyrılmıştı ama sonra zevke dönüşmüştü...Teks, şimdiden zevke dönüştü ama onda da bir 8 cilt sınırı koydum kendime, yani 32 sayı...Ama şimdiden güvenli bölgeye girdiğimi sanıyorum daha önce de bahsettiğim gibi...

    Şimdi 12. sayının 33.sayfasında yeni bir macera başlıyor...Teks'in Oğlu isimli bu macerayı henüz okumasam da ilk sayfalardan gördüğüm kadarıyla Kit Willer, neredeyse bildiğimiz Kit Willer olmuş ve neredeyse büyümüş, şimdiki yaşına yaklaşmış...Teks ona atış talimi yaptırıyor Navajo rezervinde...Yani bir 10 sene daha zaman atlanmak suretiyle Altın Seri 12. sayı itibariyle, artık Teks evreninin geçtiği zaman birimine ulaşılmış gibi görünüyor...Yine de okuduktan sonra detaylıca analiz etmeye çalışacağım o serüveni de...Ama şu bir gerçek ki, Teks'in gençlik serüvenleri ilk 11 sayıda kalmış görünüyor...Bakalım Carson'un saçları da ağarmış mı bu macerada, göreceğiz... :)

    Ben Altın Seri'yi cilt olarak okuyorum...Her ciltte 4 sayı var...Yine de karışıklık olmasın diye sayı numaralarıyla devam edeceğim macera analizlerine...Söz konusu maceraların hangi ciltlere tekabül ettiğini merak eden dostlar, 4'er 4'er sayarak o maceranın hangi ciltlerde yer aldığını ya da hangi cilde bölündüğünü rahatlıkla saptayabilir...Ben şu an 12.sayıdayım, yani 3. cildin son fasikülünde...

    Kalite ve çizgi olarak hala alıştığımız Teks normlarına gelememiş olsa da, seri ciddi anlamda yol katetti...Hem hikayeler, hem de çizgiler sürüklemeye başladı ve okurken sıkılma durumum ortadan kalkmak üzere...Yine de Galep'in hala 1949 mantığıyla sayfaları bantlara ayrı ayrı çalışması ve bu bantların izin verdiği ölçüde bol miktarda kare kullanıp panellerde çok fazla açıklama yazısı olması dolayısıyla normal bir Teks fasikülü okumaktan daha fazla zaman alıyor, daha fazla zorluyor dönemi itibariyle...Bir de ilk 32 sayı, yani ilk 8 ciltte yer alan her sayı 160 sayfa...33'ten itibaren 128 sayfaya iniyor ve bir müddet sonra da alışılmış 112 sayfalık Teks formatına dönüyor seri...O sebeple bilhassa ilk sayılarda 160 sayfa okumak suretiyle alıştığımız düzende aslında bir değil, bir buçuk Teks fasikülü okumuş gibi oluyoruz...Bir altın cilt de neredeyse 400. sayı sonrası Oğlak fasiküllerin toplaması olan bir buçuk ya da iki süper cilde tekabül ediyor zaman ve okuma olarak...O sebeple Altın Teks okumalarım ağır ama emin adımlarla devam edecek...Araya kaçınılmaz olarak başka şeyler de girecek...

    Daha önce de belirttiğim gibi, her macera bazında yazmayacağım ama birkaç macerada bir genel yorumlamalar yapıp serideki ilkler üzerine birşeyler karalamaya çalışacağım...Bir sonraki iletide bakalım neler yumurtlayacağım...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hanac

Alıntı yapılan: ferzan - 11 Eylül, 2015, 13:56:52
Son okuduğum Altın Teks macerasından sonra ( bknz. yukarıda ) kaldığım yerden devam ettim...

Kısa bir özet de alsak  :) ;D 8)

caretta

Maşallah Ferzan Bey forumdaki bu Teks kuraklığında yazılarnız çölde vaha gibi.İlgiyle okuyorum.Devam edin lütfen...