Korku - Gerilim Kitapları

Başlatan V, 21 Aralık, 2009, 12:01:03

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Güzel bir tanıtım olmuş.

Tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

hennessy



Yugoslavya parçalanmakta, dünyanın Nazilerden sonra verdiği bütün sözlere rağmen Avrupa'nın göbeğinde bir başka soykırım yaşanmaktadır. Koalisyon kuvvetleri, Saraybosna'nın eteklerinde bulunan Omarska Kampı'ndaki katliamdan sağ kurtulmayı başarmış, ancak yaşadığı derin travma yüzünden konuşmaktan bile aciz küçük bir kız bulur. New York'lu bir hukukçu olan Carla Lane'in, yıllar önce Yugoslavya'da yaşanan "etnik temizlik"le ilgili pek az bilgisi vardır. Genç kadın, hamiledir ve müzisyen kocasıyla ideal bir hayat sürmektedir. Ancak kocasının gizemli bir suikastta öldürülmesiyle, Carla'nın zihnini bir süredir meşgul eden garip görüntüler şiddetlenir. Bunların izini süren genç kadın, çocukluğunda ağır bir psikolojik tedavi gördüğünü ve psikiyatristinin ona annesinin günlüğünü vermesiyle, ailesinin 20 yıl önce Bosna'daki bir ölüm kampında, büyük bir vahşetin kurbanları olduğunu öğrenir. Carla'yı zorlu bir sınav beklemektedir. Gerçek kimliklerini saklamak ve kurdukları suç imparatorluğunu muhafaza etmek adına kanlı geçmişlerinden geriye kalan son tanığı da susturmaya kararlı olan suçluları bulmalıdır.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

pizagor

SPOILER

Büyük Tanrı Pan, izlenimler, imgelemler, birisini görünce kalbinin buz gibi olması ya da bir mekana girince basan darlanma gibi duygular üzerinden dehşet yaratmaya çalışan güzel ama demode diyebileceğimiz bir kitap aslında. Ortada açıklığa kavuşturulan herhangi bir dehşet ya da dehşet kaynağı yok. Dolayısıyla günümüzün tatminsiz okurunu doyurmaktan uzak. Ben hayal etmek istemiyorum, elde etmek istiyorum. Günümüzün mottosu bu.

Notum 7,5/10...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


hennessy



Genç Tony Lord doğduğu evi terk ederek sevgilisinin vahşice öldürülmesinin acı anılarını geride bırakır. Şimdi, yirmi yedi yıl sonra, cinayetle suçlanan en yakın lise arkadaşını savunmak için başarılı bir ceza avukatı olarak Lake City'e geri dönmüştür.
Robb, kasabanın futbol efsanesidir. Aynı zamanda on altı yaşındaki Marcie Calder'i de canlı olarak gören son kişidir... Ve mahkemede verilen şok edici adli tıp kanıtlarına göre de kızın karnındaki bebeğin de babasıdır.

Aşkın ve dostluğun karanlık dehlizlerinde Tony Lord gözardı edilemeyecek kadar rahatsız edici şeyler keşfedecektir. Örneğin Lake City'de, Marcie'nin ölmesini isteyebilecek tek kişi Sam değildir. Küçük kasaba sırları, en mahvedici ihanetleri saklayabilir ve geçmiş aynen tekrar edilebilir... Cinayette bile.

Şimdi okumaya başlıyorum bitince yorum yaparım
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

kalidor

Stilini çok sevdiğim ve korku janrını iyi bilen üstad Richard Corben'in çizimleriyle 2000 yılında Vertigo'dan çıkan eserin çizgiroman adaptasyonunu ülkemizde yayınlamak isteyen bir yayıncı çıkar mı acaba? ::)
Crom! Ölüleri Say...

tommikser


kalidor

Başsız süvari denilince aklınıza başını vermeyen şehit gelmesin ki aslında bu 18. yydaki Hollanda göçmeni Amerikan köylülerinin "Sleepy Hollow" efsanesi oluyor. Zamanında Johnny Depp'li filmini de seyretmeyen yoktur herhalde. Şimdi de bir dizisi oynuyor hatta. Başsız Süvari Amerikan popüler kültürüne girmiş, özellikle şu günlerde kutladığımız mübarek Helloween bayramında sırıtan balkabağıyla felan sık sık anılan ve işlenen bir figür. Sleepy Hollow ise süvarinin zuhur ettiği köyün adı oluyor. "Uykulu Gedik" diye çevrilmiş.

Lovecraft külliyatını hem de Hasan Fehmi Nemli çevirisiyle yeniden yayınlayıp gönüllerimizde taht kuran ve alakası olmasa da ismiyle de özellikle Conanseverlere sempatik gelen Alfa Yayınları geçtiğimiz ay Washington Irving'in "Hayalet Süvari" isimli eserini yayınladı. Bu öykü zamanında 3-5 kez Türkçe olarak yayınlanmış. Hatta ilk çeviriyi Cevat Şakir Kabaağaçlı otuzlu yıllarda "Uykulu Kuytu Menkıbesi" adı ile yapıp, yayınlamış. Uykulu Kuytu, Uykulu Gedik'ten daha iyi uymuş bu arada.

Kitaptaki ilk öykü olan Rip Wan Winkle ise büyük ihtimal ilk kez Türkçeye çevrildi. 2 hikayenin de yazılış tarihlerinin 1820 olduğunu belirtmeliyim. İlk hikaye kılıbık Rip Van Winkle'ın dağda avlanırken kırklara karışıp 20 sene uyumasını işliyor. Hayalet süvari ise süvariden çok azıcık mürekkep yalamış Ichabod Crane isimli bir Amerikan köylüsünü anlatıyor. Aslında efsaneye göre Başsız Süvari bir savaşta top güllesiyle kelleyi kaybedip geceleri dörtnala kafasını arayan Alman bir asker. Hikayenin sonunda Başsız Şehit görünse de yazar bunu muzip bir şakaya bağlıyor. Zaten öyküde dikkat çeken korku öğelerinden öte Irving'in mizahı bol ve alaylı dili. Ayrıca korku öğesi felan da yok. O zamanının edebiyatının vazgeçilmezi olan pastoral tasvirler de çok baymasa da var. Çeviriyi pek beğenmedim, editoryal kısım ise daha kötü. Kitabın yayın yönetmeni ya çeviriden sonra öyküleri okumadı ya da adama birkaç aydır maaşını ödemiyorlar. Tabii tek kitapla yayınevini yerden yere vuracak değilim. Lovecraft serisini okuduktan sonra  düşüncelerim belirginleşecek. Haa kitaptaki illüstrasyonları beğendim. Sanırım çok eski bir kitaptan alıntı.



Crom! Ölüleri Say...

Ralph

Teşekkürler.

Bunun dışında aynı efsaneden beslenen Başsız Süvari adlı bir korku filmi var. 5-6 yıl önce izledim. Bir şahaser diyemem ancak gayet güzel bir film tavsiye ederim.

kalidor

--Sarı İşareti buldun mu?--

Birkaç hafta önce internette görünce merakımı cezbetmişti. Sonra biraz araştırınca farkettim ki şimdilik 2 sezon yayınlanan True Detective dizisinin ilk sezonunun ana temasını oluşturan konuya ilham veren, daha doğrusu iki dedektifin mücadele ettiği kültün taptığı kötücül tanrı olan ve böylece tekrardan gündeme gelen 100-120 yıllık bir edebi mit. İlk sezonu seyretmeme rağmen bu mitostan habersiz olmam Sarı Kral'ın ve lanetli ve antik kent Carcosa'nın dizi için yazıldığını düşünüp üzerinde durmamamdan ileri geliyordu.



Fransa'nın güneyindeki ortaçağ kentlerinden biri olan Carcassonne'den türetilmiş olan Carcosa, Amerikalı yazar Ambroce Bierce (1842-1914) tarafından kurgulanmış gizemli ve antik bir kent. Sarı Kral imgesi ise Bierce tarafından değil başka bir Amerikalı yazar olan Robert W. Chambers (1865-1933) tarafından ortaya atılıyor. Chambers, Bierce'dan Carcosa'yı ve Hali, Hastur gibi bazı isimleri ödünç alarak Sarı Kral mitosunu oluşturuyor. Chambers'in öykülerinde Carcosa "Sarı Kral" adlı doğruluğu şüpheli bir tiyatro oyununda gizemli, antik ve muhtemelen lanetli bir yer olarak tasvir ediliyor. En belirgin tasvir ise Carcosa'nın Hyades'de Hali Gölü kıyısında olduğuna dair. İkiz güneş ve kara yıldızlar Carcosa'nın başka bir gezegen veya evrende olduğuna dair görüşleri de güçlendirmektedir.



Özünde Sarı Kral (Yellow King veya The King in Yellow) olan bu mitosun Edgar Allan Poe'nun ünlü öyküsü Kızıl Ölüm'ün Maskesi'ne uzandığı da iddia edilmektedir. Poe ile başlayan mitosu Bierce mekanlaştırmış, Chambers bu mekana Sarı Kral'ı ekleyip geliştirmiş ve daha sonra Lovecraft 'ın meşhur Chutulku miti dahil birçok yazara ilham vermiş ve  Carcosa ile Sarı Kral çeşitli eserlerde yer almıştır. Günümüzde ise bu mitosun Stephen King, Alan Moore, George R.R. Martin ve hatta Neil Gaiman'ın eserlerinde kullanılıp atıfta bulunulduğunu görüyoruz.



Peki kim bu Sarı Kral? Aslında ortada belirgin bir kral veya somut bir olgu yok. Sarı Kral daha çok bilinmezin korkusunu, umutsuzluk ve çaresizliği simgeleyen bir imge konumunda.  R.W. Chambers, Sarı Kral'ı 1870 yılında Ukraynalı yazar Vitaliy Savinski tarafından yazılmış bir tiyatro oyunu olarak kurgulamıştır. Bu oyun hiçbir zaman sahnelenememiş ve eser de eski Rusya'da hiç yayınlanmadan yasaklanmıştır. Geriye 1 Temmuz 1895'de Londra Royal Strand Tiyatrosu'nda oynanması planlanan ama gerçekleşmeyen oyunun az sayıdaki afişi kalmıştır. Oyunda Cassilda, Camillia ve Yabancı (The Stranger) isimli üç karakterin adı geçmekte ve ayrıca "Sarı İşaret" denilen ve bazı öykülerde de geçen gizemli işarete değinilmektedir. Sarı Kral'ın özellikle ilk bölümünden sonrasının okunulmasının deliliğe yol açtığı ve dünyada da birçok ülkede yasaklanıp yakılmış olduğu da çeşitli öykülerde rivayet edilmektedir.



Geçtiğimiz ay İthaki tarafından yayınlanan Sarı Kral Öyküleri,F. Cihan Akkartal'ın başarılı çevirisiyle 11 öykü içermekte. İlk öykü mitosa da esin kaynağı olduğu ileri sürülen yukarıda da bahsettiğim gibi Poe'nun "Kızıl Ölümün Maskesi" adlı öyküsü.  Bunu  Ambroce Bierce'ın "Carcosa'da Yaşayan Biri" ve "Çoban Haita" adlı 2 kısa öyküsü takip ediyor. Daha sonra mitosu geliştiren ve adını veren R.W. Chambers'ın  Sarı Kral öyküleri başlıyor.  "İtibar Tamircisi", "Maske", "Ejder Avlusunda", "Sarı İşaret", Ys Bakiresi, "Peygamberlerin Cenneti" ve "Dört Rüzgar Cenneti" adlı 7 öyküsü yer alıyor. Bu öykülerden bazıları birbirleriyle az-çok bağlantılı. "Peygamberlerin Cenneti" aslında öykü olmayıp Sarı Kral oyununda yer alan  tekinsiz şiir dizisinin düz yazıya çevrilmiş hali oluyor. Yaptığım araştırmada mitosta yer alan 3 öykünün bizdeki derlemede nedense yer almadığını da gördüm.  H.P. Lovecraft'ın "Karanlığa Fısıldayan" adlı efsanevi öyküsüyle ise derleme son buluyor.



Bu öykülerin bazılarında ana veya en azından yan temalar Sarı Kral iken bazı öykülerde ise bu mitosa dair bir imge bulmak açıkçası zor. Bu arada R.W. Chambers'in  hikayeleri daha önce Tutku Yayınevi  tarafından "Ölümcül Hikayeler" adıyla yayınlanmıştı. Bu kitabı okumadığımdan içinde Sarı Kral mitosuna dair ne var ne yok açıkçası bilemiyorum.



"Karanlığa Fısıldayan" adlı öyküde ise daha önce tanıtımını yaptığım ve Lovecraft'ın ilham kaynaklarından biri olan William Hope Hodgson'un  kozmik dehşeti gerçek anlamda hissedebileceğiniz  "Sınırdaki Ev" (The House in the Borderland) adlı romanından etkileşimler de görülüyor.

http://fuzuni.blogspot.com.tr/2015/02/cukurdaki-ev.html?view=magazine

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,8976.msg128650.html#msg128650





Bu arada Sarı Kral mitosu 2001 yılında vizyona giren  "The Yellow Sign" (Sarı İşaret) adlı filme de ilham kaynağı olmuş.

http://www.imdb.com/title/tt0370081/?ref_=fn_al_tt_1

Crom! Ölüleri Say...

hanac

Bu güzel tanıtım için teşekkürler.

Ama hala anlayamadım, kim bu Sarı Kral ?  :)

kalidor

Alıntı yapılan: hanac - 14 Mart, 2016, 13:25:05
Bu güzel tanıtım için teşekkürler.

Ama hala anlayamadım, kim bu Sarı Kral ?  :)

Rica ederim yüce adminim :)

Erol Egemen gibi bir tip işte. :D
Crom! Ölüleri Say...

kalidor

Geçen ay İthaki eseri yeniden yayınladı. Yayınevlerimiz telifi olmayan klasikleri basmaya bayılıyorlar malumunuz. Henüz okumadım ama çevirisinin daha özenli olacağını ümit ediyorum. Tabii bir de Washington Irving'in daha fazla öyküsünü içeriyor.

Crom! Ölüleri Say...

kalidor

Bu kitabın 2013'de devamı da geldi. Ama öyküleri ilki kadar başarılı bulmadım. E-dergimizde de öyküleri yer alan Mehmet Berk Yaltırık'ın da bir öyküsünü 2. kitapta bulabilirsiniz.

Crom! Ölüleri Say...

Ralph

İkinci kitabı okumadım. Birinci kitap kendisini okutuyor. Özellikle Aslında onlar hayvan gibidir adlı hikayeye bayıldım. İlk 3 hikaye gayet iyi, diğer hikayeler de vasatı aşıyor.Tavsiye ederim.

dean