Beklediğim Sen Değildin - Baobab Yayınları

Başlatan memospinoz, 21 Eylül, 2019, 20:13:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz

Doğacak her çocuk, anne babalar için bir heyecan kaynağıdır. 🍼Merakla beklenir. Peki ya doğan çocuğunuz beklediğinizden farklıysa?

Sımsıcak ve gerçek bir hikaye, #beklediğimsendeğildin yakında geliyor!

https://bedetheque.com/BD-Ce-n-est-pas-toi-que-j-attendais-227382.html

ferzan




    Dün gece okudum...

    Down sendromlu çocuk konusu yabancısı olduğum bir konu değildi, makale bazında olmasa da Youtube üzerinden birkaç bir şey izlemişliğim, down sendromlu çocuk ebeveynlerinin konuşmalarına denk genişliğim olmuştu...Asla bu tarz konularda "Allah göstermesin, dağlara taşlara" triplerinde biri olmadığım için, uzaktan da olsa ilham verici güzel örneklere şahit olmuşluğum da olduğundan, ileride belki ben de down sendromlu ya da engelli ebeveyni olabilirim diye uzun zamandır empati kurup bilinçlenmeye ve her ihtimale karşı kendimi hazırlamaya çalıştığım bir konuydu...Belki bu yüzden tam anlamıyla etkilenmemiş olabilirim ama bu durum, kitabın muhteşem olduğu gerçeğini değiştirmiyor...

    Kitap su gibi akıyor, çizgileri göz okşuyor, mevsimsel ve psikolojik odaklı monokrom renk değişimleri falan çok hoş geliyor...Anlatacağını da harika bir şekilde anlatıyor ama tek "keşke" dediğim nokta, anlatının hamilelik ve doğum sonrası ilk haftalara çok fazla zaman ayırması oldu...Kitabın sadece son 1/3 'ü çocuğun büyümesi ve gelişimi üzerineydi...Onda da 0-3 yaş arasını anlattı ama en az ilk yarı kadar yer kaplamasını isterdim bu kısmın...Belki kendi tercihidir üreticisinin...Gene de bu konunun devamını ve ufaklığın büyüme evresini de ayrıca bir kitapta işlemesini diliyorum...

    Uzun lafın kısası, Baobab gene attığını vurdu kendinden beklendiği üzere...














Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Kitabı okuduktan sonra çizeri ve ailesini merak edenler için aşağıda linkini verdiğim videoda kısa da olsa görüntüler yer alıyor...

    https://www.youtube.com/watch?v=aeorA_nu_AQ
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

alan ford

  Alınacaklar listesindeydi çıktığından beri ama bu hafta sonu koşu için İstanbul'a gidince uzun zamandır açık yakalayamadığım 40 ambar sahafta Nurtap Hanımla muhabbet ederken bu kitabı uzatınca alış veriş listesinden çıkıp direkt çantaya girdi. Boabab yani aslında Doğan Şima gerçekten çok güzel işler bulup çıkartıyor, telifini alıyor, çeviriyor, yayıma hazırlıyor. Yani bildiğiniz tek kişilik orkestra adam. Davulu, mızıkası, gitarı ve sesiyle. Söylediği şarkılar da güzel olunca tadından yenmiyor. Beklediğim Sen Değildin down sendromlu bir çocuğu olan babanın hikayesi. Açıkçası zor konular bunlar, duygu sömürüsüne, ajitasyona açık konular. Arkadaşım Dahmer'e de aynı endişelerle başlamış ama sonunda yazarın becerisine şapka çıkartmıştım. Bunda da aynısı oldu.
Babalık dediğimiz kavram zaten annelikten çok farklı bir şey.  Hormanlar anneyi yeni görevine doğal olarak hazırlarken, babalık daha çok öğrenilen bir şey. İşte bu öğrenme sürecine daha ilk sayfadan sizi dahil etmeyi başarıyor Beklediğim Sen Değildin. Daha ilk bölümden itibaren benim başıma gelse ne yapardım acaba derken buluyorsunuz kendinizi. Aynaya bakmak zor iş ve aynaya bakmamızı sağlayan her eser benim gözümde çok değerli. Beklediğim Sen Değildin çok iyi kıvırıyor bu işi ve alkışlar Fabien Toulme'ye. Bu süreci ve yaşadıklarını çok güzel anlatmış. Ferzan yukarıda söylemiş, ufaklığın büyüme sürecini çok fazla göremiyoruz belki, belki anne için de göründüğünden çok daha zor geçti süreç ama sonuçta kitap down sendromlu Julia hakkında değil, babasının bunu öğrenmesi, kabullenmesi hakkında ve bu hâliyle tam da bitmesi gereken yerde bitti bence.
  Yaşayanlar bilirler, kaynaştırma öğrencisi denen bir kavram var bizim eğitim sistemimizde ve diğer velilerin büyük kısmı bu öğrencilere, velilere düşmandır. Kendi püri pak çocuklarının yanında istemezler sorun üzerine sorun çıkartırlar.  Durumun Fransa'da da benzer olduğunu görmek üzücü. Yine de elimden gelse bu kitabı anaokulu çağında çocuğu olan bütün velilere okuturum. Kaç kişinin kulağına kar suyu kaçsa kârdır. :)

  Son söz nazar boncuğu misali. Tek bir yerde kulağım tırmalandı Patrica'nın doğum sonrası gittiği ikinci hastane için "burası bir acil servisiydi" denmiş, "acil servisti" daha iyi tınlıyor bence. ( evet bazen hâlâ sesli okuyorum:))
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

nicholaihel

Alıp almamak konusunda kararsızdım. Genelde iyi indirimler kovalarım internette. Ama bazen sevdiğim kitapçılar yaşasın diye de oralardan etiket üzeri alırım. Bir de bazen moral olarak yardıma ihtiyaç hissedince "aniden çizgiroman" okuma isteği konforuna erişmek istediğimde :)

İşte böyle bir acil durum çekici anında, aslında kitapçıda yine Hariciye Günlüklerini bulursam alırım diye girmiştim. Fakat olmaması üzerine düşündüğüm bu kitaba yöneldim. İyi ki de öyle olmuş. Çok hoş bir eser. BD severler gözlerini kapatıp alabilirler (okurken açsınlar bi zahmet :P sonrası spoiler lı olabilir, veya kitabı okumamışlar için tam bir anlam ifade etmeyebilir uyarısını düşelim)

Duru, su gibi bir anlatım ve çizgiler. Oldukça samimi, duygusal, otobiyografik ve dürüst. Herşeyin ötesinde işlediği "konu itibariyle" bir bilgi broşürüne, politik doğrucu bir propagandist tebliğ metnine dönüşebilecek potansiyele sahipken, olabildiğince çıplak, sahici ve dürüst bir yol seçmiş yazarımız/babamız.

Yaşama, yüzleşme, kabullenme süreçleri bir yana bunları açık seçik anlatması, çocuğun doğması öncesi / doğduğunda ve gelişiminde bazen kendisini dahi vicdani sorgulamalara götürecek düzeyde sert/acımasız/duygusuz (daha sonra dönüşecek olsa da) fikirlerini bazen de acılarını, göz yaşlarını, zaaflarını böyle paylaşması çok mutlu etti beni okurken. Toplumsal farklılıklar, ferdi farklılıklar muhakkak olmakla beraber, bazı dert ve meselelerin "uygun ve nazik bir çerçeve içerisinde" paylaşılmayıp yok sayılması durumu, toplumda ciddi duygusal kangrenlere yol açabiliyor. "Bunu sadece ben mi yaşıyorum?" "Sadece bu fena düşünce bana mı ait?" "Bir tek ben mi acz halindeyim?" "Hepiniz dik başlarınız ve burunlarınızla, dört dörtlük hayatlarınızla adeta ders niteliğinde duruşlarınızla bana tokat mı atıyorsunuz?" (salt bu konu özelinde değil de genel olarak düşünebiliriz) Yüzleşmeleri seviyorum. Böyle zarif anlatıldığı müddetçe... Duygularımız, zaaflarımız, yüceliklerimiz, bencilliklerimiz, barsaklarımız, kalbimiz ve beynimizle insanız. Hayli de benzeşiyoruz.

Hayatın kritik noktalarında (elbette yaşarken onları zorlayan) maceracı, cesur tercihlerini, seyahatlerini ve taşınmalarını da ilham verici bularak okudum.

hanac

Kasım 2022 de yeni baskısı yapılmış.



Yazar ve Çizer: Fabien Toulmé
Çevirmen: Doğan Şima
Grafik: Veli Okulan
Editör: Esra Kökkılıç
Sayfa Sayısı: 243
Fiyat: 148 ₺

Bu bir tanışmanın hikâyesi,
Bir baba ile diğer çocuklar gibi olmayan küçük kızının tanışmasının.

Yeni doğan kızının Down sendromlu olduğunu öğrenen Fabien'in dünyası başına yıkılır. Çocuğunun engelli olması gerçeğiyle nasıl baş edecekti? Hatta onu sevebilmeyi nasıl öğrenecekti?

Bu çizgi romanda Fabien Toulmé öfke, inkar ve üzüntü anları ile beklenmedik mutluluklar arasında, kızını kabullenme sürecinde geçtiği zorlu yolu anlatıyor. Evrensel bir konu olan farklılık üzerine içten, duygusal, zaman zaman komik ve sıcacık bir hikâye. Duyguları, samimiyeti ve mizahı incelikle harmanlayan dokunaklı ve gerçek bir anlatı.