Cennetteki Yabancılar - Gerekli Şeyler

Başlatan michel, 15 Ekim, 2010, 23:23:54

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

michel

Arkadaslar çok yakinda (fuarda) piyasada olacak yayinlarimizdan Cennetteki Yabancilar facebookda
http://www.facebook.com/pages/Cennetteki-Yabancilar/170005749680758?v=wall

Misel

tommikser

"+18 daha küçükler için uygun olamayabilecek konusmalar geçmektedir"

      Günümüz insani, yani modern insan sosyologlar, psikologlar ve bilumum oglar açisindan sürekli olarak analiz edilmektedir. Bu kadar bilim adaminin içine tabii ki sairler, heykeltiraslar, ressamlar ve edebiyatçilar da girmektedir. Edebiyatin arka odalarinda kalmis olan çizgi romanin günümüz iliskilerine bakisinin ironik bir dille elestirisini analiz etmeye çalisacagim. Yalniz kitabin hacminin 344 sayfa olmasindan dolayi incelememi 3 makale altinda tamamlayacagimi düsünüyorum.

       Çizgi roman büyük bir özgüvenle ilk karede kendisini elestirerek basliyor. Elinde, Cennetteki Yabancilar olan bir bayan, bunu degerlendirecegi anlasilan bir bayana iletiyor. Verdigi cevap oldukça güzel.
     
        "Hayatim, safak vakti karalanmis, çizilmis ve yarisi harcanmis sayfalar gibi".Diger karede Sekspir'dan(bu arada yabanci isimler bile olsa Türkçe yazacagimi söyleyeyim. Nedenini Fransizlara ve de Ingilizlere sorabilirsiniz) bir cevap alir gibiyiz.
       
         "Bir anlami varsa eger, ögrendim ki her zaman eve dönemezsin... Her zaman isinmaz için. Ögrendim ki sevgi yoksa eger, biz cennetteki yabancilar olmaliyiz!"

          Fransin ve Katçyo'nun bize ilk olarak görünmesiyle ana karakterlerimizi sevimli bir sekilde tanimaya basliyoruz.Zaten ilk tanisma aninin güzelligini 4 sayfada doya doya yasiyoruz.Okuyunca ne dedigimi göreceksiniz.

          Fransin'in Fired'i ile olan bir iliskisinin varligimiz haberdar oluyor. Bu iliski bize modern kadin ve erkegi analiz etmemiz için oldukça önemli referanslar vermekte.Mesala yalnizlasan günümüz kadininin yalnizlasmasi ve bunun sonuçlarini bize sunuyor.Aslinda yanli olup olmadigini tartisabilecegimiz ve erkeklerin sert bir dille elestirildigi bir iliski hemen göze çarpmakta.

         Bu üç karakterden Katçyo'nun sert bir feminist bakis açisi getirdigi gözümüze sokuluyor.

         Aslinda erkeklerin bu kadar sert bir dille elestirilmesi ve oldukça alayci bir üslup kullanilmasi beni fazlasiyla etkiledi. Bakis açimda yanli olup olmayacagim sorunsali ile karsi karsiya kalabilecegim gerçegi sirtimda ki buz gibi beni titretmeye yetti. Ancak okudukça Fred'in bana veya bize yakin olup olmadigi sorusu kafami daha da karistirdi.

         Fredi'nin konusmalari günümüz sehir erkeginin-tasrayi da içine almakta olan bir daire-iliskilere olan bakis açisini ne kadar yansitmakta acaba? Kitaptan alintilar yaparak yolculugumuza devam edelim.

          Geceyi sevismek isteyen Fredi ile geçiren Fransin iliskinin bu nokta da saplanip kalmasindan korktugunu bize belli ediyor. Anliyoruz ki gece onlar için sevisme olmadan geçmistir. Fred'i bize günümüz erkeklerinin veya dünya üzerine gelmis erkeklerin verecegini bekleyebilecegimiz bir cevabi veya soruyu soruyor.

         "Neyi beklemek Fransin? Neyi bekledigimiz asla söylemiyorsun! Godot'yu mu? Noel'i mi? Paskalya tavsanini mi? Neyi?"
        Fransin pisirik kisiliginden ve iliskin bitmesinden duydugu korkulari yenerek sert bir cevap veriyor. Ilk cümleden alirsak konusmayi:

        "Eger seninle yatarsam bunun her seyi mahvedeceginden korkuyorum... Ve beni digerleri gibi birakacagindan."

         Fredi "Saka yapiyorsun degil mi? Yani ciddi olamazsin?"

         Fransin "Hayir ciddiyim! Erkekler nasildir bilmiyorum! Hepinizin ayni feth etme olayi var. Istediginizi alinca ise 0-900 görüsürüz." Fredi günümüz iliskilerin çarpik mantigini haykiriyor.

          "Bu saçmalik Hayatimin tam bir yilini seninle yatabilmek için mi harcadigimi mi düsünüyorsun? Sonunda seni birakacagim diye"

           Burada çizgi romanin muhtesem güzelligi karsimiza çikiyor. Baska bir edebiyat nasil anlatirdi bu durumu bilemem ama Teri Mur'un mükemmel çizimiyle erkegin sadece onu yataga atmak için düsündügünü tüm mimik çizimlerinden anliyoruz. Bunu sizde okuyunca bana hak vereceksiniz.

         Sevgiden uzaklasan sadece bedensel hazlarin pesinde kosan bunun sonucunda da yalnizlasan insanlar...

          Zaten böyle de olmadi mi günümüz insaninin durumu. Hepimiz özenmez miyiz Adile Nasit'in Münir Özkul'un o içten mahallelerinde olmayi, o sicacik insanlarla beraber yemek yemegi... Büyük sehirlerde her seye sahip olduk ama hiçbir seye sahip olduk.

          Fredi bu yalnizlasan erkegin ironik bir elestirisi. Sadece sevismek ve arzularinin pesinde kosmakta olan arabasi, lüks hayati olan ama gece evde bir yalnizlik hapishanesine mahkûm olan. Acaba sehir erkekleri olarak böylemiyiz. Kalabaligin içinde ama oldukça yalniz. Böyle oldugunu düsünmek istemiyorum.

         Hemen her kadinin sevdigini düsündügü erkek için göze alabilecegi yapmayi uygun görüyor Fransin; onunla beraber olmayi. Bu noktadan sonrasinin bir hüsran oldugunu söylemekle yetinecegim. Okuyup görmekte size kaliyor degil mi?

         Fransin iliskisini kurtarma için son bir gayret içine girer. Ama Fred'in sadece onunla yatmak için pesinde kostugunu ögrenerek büyük bir hayal kirikliginin yarattigi kizginlikla parkta çirilçiplak soyunmaya baslar. Bu kizginlikla söyledikleri kadin bedenini meta olarak gören sermaye odakli insanlarin kapitalist düzenin sert bir elestirisidir. Reklâmlarda kadin bedenlerinin nasil kullanildigi, alti üstü dondurma satmak olan reklâmlarin kadini erotik bir mal olarak pazarlama çalismalarini görünce insan anliyor ve Fransin'e hak veriyor. Simdi Fransin'e kulak verelim.

       "Bana yetti! Pes ediyorum! Kazanamiyorum! Tüm hayatimi dogru olani yapmaya çalismakla harcadim... Seni yâda senin gibi baska bir adami mutlu etmeye çalismakla! Ve biliyor musun? Bu mümkün degil!"Fransin hiddetle parkta soyunmaya devam etmektedir. Fred durdurmaya çalisir ama...

        "Park, ofisin ne fark eder ki? Bir erkek yapmasi gerekeni yapar degil mi? Bana bunun olmasina tekrar izin verdigime inanamiyorum! Seni sevmistim! Sana güvenmistim! Hayatimi sana adamaya hazirdim! Ve senin istedigin benim kiçimdan bir parçaydi!

          Ne kadar ironik anlatmis degil mi yazar. Iliskilerin adilesmesinin ve insan ruhunun nasil kirlendiginin somut bir analizi. Her sey bu mudur sorusu? Sanirim Froyd'a sormak gerekecek.

            Büyük bir hayal kirikligi yasayan Fransin büyük bir depresyona girer. Çok sevdigi dostu Katçyo onun asla yalniz birakmayacaktir.

            Katçyo Fred'ten ve de bu tarz düsünen erkelerden çok büyük bir intikam alacaktir. Bu satirlarin çizgi romanin büyüsünü anlatmaya yetersiz oldugunu bir kez daha idrak ederek okumanizi tavsiye ederim. Bakis açimiza esprili yaklasim sergileyen bu dizinin diger sayfalarini daha sonra analiz edecegim. Gitmeden önce Fransi'den güzel bir Siirlere sizlere veda ediyorum.
          Sevgiler günes
                                                     Yildizlar

Bir gölge var sirtimda
Hiç kirilmayan bir isiktan
Geliyorum sana kendi kederimle
Ödünç almasi gereken kirilmis bir adam
Her sey çok açik benim gözümde
Sen benim yildizimsin ve alnimda yazan


"Benim" diyemeyecegim bos bir ev
Suça gömülmüs ve zaman kazanan
Sana, benim biricik rüyam
Her sey çok açik benim gözümde
Ve alnimda yazan


Parilda benim için,
Kamastir gözlerimi
Görmeme izin verme
Savasamayacagim seyi
Kalbimin içinde
Oradasin sen
Degerli aci,
Ama umursamam
Çünkü her sey çok açik
Benim gözümde,
Sen benim yildizimsin
Ve alnimda yazan

Hayal Kahvem

Himm.. 18 yasindan küçükler için uygun degilse ben bu yaziyi okumaya hiiiiç girismiyim:))

Yarin istanbul a gidecegim. Umarim kitabi bulurum ve okurum... Sonra Günes'in yazisini okurum... Sonra ne düsündügümü yazarim...
Söyle bir baktim da epey emek vermis. Ellerine saglik günes... Yazacagim:) "Devami Gelecek"

Himm "Devami Gelecek" deyince Sitki Hoca'nin yarim kalan maceralar yazisi geldi aklima... Of! Karamba karambitaa!

tommikser

İdefix anasayfada Cennetteki Yabancıların reklamı verilmiş. Çr için iyi bir reklam bence. Yakında 2. cilt artık çıkmalı değil mi ?

http://www.idefix.com/vitrin/

emre ozdamarlar

Helal olsun Gerekli Seyler'e, dogru hareketi yapiyorlar, eminim satislara da yansir bu reklamin etkisi.

Hayal Kahvem





Bu kaçıncı ayrılışın bakmadan gözyaşıma
Bırakıp gittin beni yine yalnız başıma
Yanına mı kalır sandım sıra bana gelecek
Bakalım o zaman seni kim kurtaracak




Seni gidi vurdumduymaz, seni gidi yaramaz
Canın isterse ararsın, istemezse aramaz




Hep susuyorsam, sabrediyorsam
Sanma ki senin aşkından ölüyorum
Sabır taşına benzedim diye
Aptal sanma gününü bekliyorum





Seni gidi vurdumduymaz, seni gidi yaramaz
Canın isterse ararsın, istemezse aramaz





Hayal Kahvem




Hepimiz en az bir
kere 'çok eğleniyorum' taklidi yapmadık mı?
Her şeye dışarıdan bakıp içerdeymişiz gibi kahkaha atmadık mı?
Hepimiz en az bir kere 'çok seviyorum' taklidi yapmadık mı?
     Eski bir yüzü unutmak için yeni yüzlere bakıp pişman olmadık mı?

[/font][/size]

Günahsız hayat var mı?
Hatasız biri var mı?
[/font]

[/font][/size]

Her şey normal
Hepsi normal bu hayatta
Anladım


Hepimiz en az bir
kere 'çok masumum' taklidi yapmadık mı?
Şeytanla iyi dost olup meleklere de arada göz kırpmadık mı?


O kadar zaman kendine eziyet çektirip
Sonra anlıyorsun her şey normal
[/font][/size]




ümitkr

Vildan selam :)

Bunu hemen çalıyorum buradan haber vereyim dedim bloga yazmayayım :)

Hayal Kahvem

Selam Ümit

Ne demek! Çok sevinirim:) Hey, bizim köy sizin yarışmaya katılmadı mı yoksa? Hımm.. Dur ben bir kaç yarışmacı göndereyim size:))

legs

Dün Cennetteki Yabancılar ı okudum ve çok sevdim.Hem komik,hem duygusal yanları olan çok akıcı ve çizimleri çok iyi olan kitaptı.Çok beğendim....

kafkaesk

2. kitap bu ay içinde yayınlanacakmış.

pearl jam

Kadınların en sevdiği çizgi roman gibi tanımlamalar beni uzak tutmuştu bu kitaptan ama geç de olsa edindim sonunda ve henüz ilk 50 sayfasını okumama rağmen çok beğendiğimi söylemeliyim.

pearl jam

Az önce ilk kitabı bitirdim. Tadı damağımda kaldı. Önceki mesajımda da söylediğim gibi almayı pek düşünmediğim bir kitaptı. İkmal istasyonunda 13-tl ye satıldığını görünce "Bir şans vereyim beğenmezsem bile en azından eşim okur" diye düşünerek almıştım. Eşeklik etmişim :) Şimdi 2. kitap ne zaman çıkacak diye merakla beklemeye başladım. Bu sefer indirime girmesini falan da beklemeye niyetim yok.  Derinlikli çizilmiş karakterler, şehirli insanın ilişkileri üzerine harika tespitler, dozunda mizah, gerilim ve tabi romantizm, hepsi var kitapta. O kadar ödülü boşuna almamış. Atomu parçalayamadım henüz ama önyargılarıma saldırmaya devam ediyorum. Size de tavsiye ederim, beğenmezseniz bile eşinize verirsiniz o okur :)

Hayal Kahvem


Bazen içimdeki ses bitince, yani biri "koşmayı bırak" deyince içimden, susunca... İçmelere, kaybolmalara giderdim eskiden. Doğrusu güzel de kaybolurdum hani; kendim de dahil hiç kimse beni beş on gün bulamazdı. Herkesçe bilinir ki, sonra bulduğun gene kendin olursun. Gelgelelim, aradaki kaçma kovalamaca sürecinin gerçekten gizemli ve tehlikeli bir güzelliğinin olduğunu düşünürdüm...


Stefan Hawking'e göre, insanoğlu olarak saldırgan bir ırkız biz mesela.  Hatta bu gezegeni bitirip başka gezegenlere açılmak gibi planlarımız var. Schrödinger'in kedisi'nden İsrafil'in borusuna, yani kuantum fiziğinden dört kitap kırk peygamber indinde kadim bilimlere, iyiliği ve kötülüğü düşünürüm. Hepimiz ölecek miyiz?  Evet öleceğiz.  Gerçi ben gibi arada bir gidip gelenler oluyor ama son tahlilde "kalanlar" olarak biz, kötülükle uzlaştığımız için mi direnip kalabiliyoruz? Sahiden kötü müyüz peki?



Kimsenin hayata dair hiçbir şeyi bilemeyeceğini düşündüm sonra... Bu gezegen var oldu olalı çocukların gördüğü zulmü, kız diye toprağa gömülenlerden başlayıp savaşta kaybolanları, organ ticareti için kaçırılanları, hısım akrabanın eziyetine uğrayanları, yoksulluktan bir harf öğrenemeyenleri, her türden bunca obezitenin gölgesinde aç ölenleri... düşündüm... O an için kendimi üç ordan, iki de önceden vardı, toplam beş kez yalnız hissettim.



Sahildeki bankta oturdum. Sanıyorum denizin tek müşterisiydim. Rüzgâr keşişlemeden üç ile beş şiddetinde esiyor, uzaklarda bir salın üzerine üslenmiş kuş korosu aklımdan geçen suzinak şarkıya eşlik ediyordu. Pek efsunlu, insana huzur veren bir görüntüydü. Öyle ki, olur da ölürkene gözümün önünden bi film şeridi geçerse, filmin "mesut dakikalar, haz veren lahzalar" bölümünde bulunsun istedim. Oysa şu lanet olası hayata rozetimi ve silahımı teslim edeli çok oluyordu. Öyle fazla derdim olmazdı yani. Gidene yaban mersinli donut yiyip sert bir kahve içerek bakardım.  "Hoop" diye gidiverdi O. Gittiydi işte... Sonra bir süreliğine öldüydüm ben. Her yer hepten sessiz.  Durdum, kuma çekilmiş bir kayığın karına gömdüm kendimi ben, öylece seyrettim. Çok ıssız buralar şimdi, hayat böyle artık; kişi başına bir yalnız düşüyor.



NOT:
1. paragraf Mecnun Kuleleri- Negzel Pembe adlı öykünün bazı cümleleri
2. diğer paragraflar Mecnun Kuleleri- Viran, Civciv Kutusu- Saklambaç ve Kişi Başına Bir Yalnız adlı öykülerinden alıntıladığım bazı Atilla Atalay cümleleriyle, Cennetteki Yabancılar çizgi roman karelerini eşleştirdim. Ortaya böyle bir yazı çıktı. Madem kişi başına bir yalnız düşüyor. Şu mübarek cumartesi günü... Maksat aksiyon olsun yani... Bilmem anlatabildim mi? Bi speyşıl efekt artık sen yapıver bari...



V

Yalnız iğneyi de kendine batırır,çuvaldızı da,yetinmez minareyi ararmış sevgili Hayal Kahvem(Metin Üstündağ)

Ve alternatifsizdir yalnızlık.

Tanımamızı istedi Tanrı,
Altarnatifsiz olanı.
Seçme şansı olmadı,
Seçme şansı vermedi,
Yalnızlığı...
                             -JDS-
"İstemem,eksik olsun.."