Blacksad - YKY

Başlatan rumar80, 20 Kasım, 2010, 17:30:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Peder çok teşekkürler.

Bu akşam görseller ekleyeceğim.  ;D

hercai

 Peder Clemente selamlar;
Gönderinizi keyifle okudum. Caz ve Blues'la ilgili yazdıklarınız müzik tercihiniz konusunda ve bu müzik türlerinin kökeni hakkında oldukça doyurucu bilgiler içermekte.
  Alt kısımda müzikle harmanlayarak yazmış olduğunuz maceradan da keyif aldığımı şöyleyebilirim. (Hukukçu kimliğim ) den midir nedir dedektiflik, suç,polisiye ve yargılama temalı film ve kitaplara da ilgi duyarım.
  Maceranızla ilgili görsellerin de elimde olması tercih sebebimdi. Olmayanla olmuyor deyip biraz müzikten bahsedelim. Yazdıklarınızın üzerine takdir etmekten başka asla bir şey söyleyemem. Benden de naçizane  bir katkı olsun istedim.Sanki bahsedeceğim sanatçıyı anmazsak haksızlık ederiz diye düşündüm.
  Kim mi?? " Dünyanın en çok ödül alan kadın şarkıcısı"
  WHİTNEY HOUSTON
- 9 Ağustos 1963,Newark,New Jersey,ABD 'de doğmuştur.Annesi başarılı bir blues vokalistidir. İlk olarak ailenin de etkisiyle küçük yaşta " New Hope Baptist" korosunda söylemeye başlamıştır. Annesi gibi vokalist olmaktan başka bir şey düşünmüyorken, 11 yaşında sahneyi kısa bir süreliğine 'SOLO' söylemek için aldığında seyircileri şaşkına çevirmiştir.GÜÇLÜ ve SALDIRGAN sesi herkesi büyülemiştir.
  Onun gibi düzenli, pırıl pırıl, egzotik görünüşlü genç bir kadın için iş bulmak da o kadar zor olmamıştır.
  " Saving All My For You " isimli parçası O'na ilk Gramy Ödülünü kazandırmıştır..MTV'de yayınlanan video klipleri oldukça beğeni ve ilgi topluyordu..
  Kevin Costner ile çevirdiği BOYDGUARD isimli filmle birlikte sinema dünyasına da bomba gibi düşmüştü.
  6'şı Grammy olmak üzere 400'ün üzerinde ödül kazandı. Bu ödüller onu Guiness Rekorlar Kitabına da taşıdı.
  Çalkantılı evliliği ve uyuşturucu bağımlılığı yüzünden oldukça zor günler geçiren sanatçı,
Los Angeles'daki Beverly Hilton Otelindeki odasında 11 Şubat 2012 de ölü bulundu.

Şarkısının sözlerine bir göz gezdirelim ne dersiniz??

  I Will Always Love You
- Eğer kalırsam
- Sadece senin yolunda olacağım
- Öyle gideceğim ama biliyorum,
- Yolun her basamağında seni düşüneceğim.
- Ve seni her zaman seveceğim
- Sen benim sevgilim sen
- Acı, tatlı hatıralar
- Hepsi bu, kendimle konuşuyorum
- Güle güle lütfen ağlama
- İkimiz de biliyoruz senin ne istediğini
- Ve seni her zaman seveceğim
- Seni her zaman seveceğim
-Umarım hayat sana iyi davranır
- Ve umarım bütün düşlediklerine sahip olursun
- Ve neşe ile mutluluk dilerim.
- Ama bunlardan önce,  sevmeni dilerim
- Ve seni her zaman seveceğim
..........
..........Sevgiyle anıyorum




 

hanac

Alıntı yapılan: hanac - 10 Ocak, 2019, 15:25:26
Peder çok teşekkürler.

Bu akşam görseller ekleyeceğim.  ;D

Gecikmeli de olsa bir kaç görsel ekledim.

Gecikme için kusura bakmayın.

peder clemente

    Gecikme ne demek, rica ederim.Hiç önemli değil sevgili Hanac.
    Yazı düzenlemesi, Mardi Gras posteri, blues ile cazı harmanlayan müzisyenlerin resimleri, "Cadillac Records" filminin DVD görüntüsü, Muddy Waters'ın plağının ve kendisinin resmi, yazı konusu maceradan güzel panelleri eklediğiniz ve yazıyı başlığa taşıdığınız için çok teşekkür ederim.
Yazının değeri çok artmış.İmece usulü çalışmış olduk.
    Uyuşturucu madde ve müzisyenlerin hayatındaki yeri konusunda yazmayı unuttuğum bir şeyi de bu arada ekleyeyim: 2003 yılında Rolling Stone dergisi tarafından, tüm zamanların en büyük gitaristi seçilen Jimi Hendrix, 1970 yılında eroin ve haşhaş bulundurmaktan tutuklandı ve 18 Eylül 1970'te Londra'da kaldığı otelde fenalaşarak kaldırıldığı St.Mary Abbot's hastanesinde henüz 28 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ölüm nedeninin uyuşturucu olduğu sık sık gündeme gelir. "Purple Haze" ve "Hey Joe!" şarkılarında gitarı dişleriyle çalıyordu.Bir sefer de sahnede gitar yakmış.

peder clemente

Size de Whitney Houston'ın hayatı ve güzel bir şarkısı ile yaptığınız katkıdan dolayı teşekkür ederim sevgili Hercai.

peder clemente

BLACKSAD-5-
Amarillo
Yazan: Juan Diaz Canales
Çizen: Juanjo Guarnido
Yayımlanma tarihi : 2013 (Türkiye'de henüz yayımlanmadı)
Yayınevi  : DARGAUD
Ödül : En iyi, uluslararası materyalin Amerika edisyonu dalında 2014'te Eisner ödülü kazandı.



New Orleans'ta geçen son maceradan sonra Özel Detektif John Blacksad, Gazeteci dostu Weekly ile New Orleans Havaalanındadır. "What's News?=Ne Haber?" Gazetesi, Weekly'yi merkeze çağırmıştır. İki arkadaş ayrılırlar. Blacksad, antropomorfik bir eser olduğundan dolayı; maceradaki karakterler, kendilerine uyan hayvan tiplemeleri ile temsil edilmektedir. Eserin yaratıcıları bu hayvanları seçmiş. Blacksad, ensesi kalın bir kodamanın (domuz) cüzdanını düşürdüğünü görünce, cüzdanı yerden alır ve sahibine verir. Blacksad'in dürüstlüğünden etkilenen kodaman ona bir teklifte bulunur. Adeta nefis bir sarışına benzeyen sarı renkte Eldorado model Cadillac'ını Tulsa/Oklahoma'ya götürmesini ister. Kendisi uçakla iş seyahatine gidecektir. Blacksad'e iş çıkmıştır.



Başka bir panelde, havuz başında konuşan, tartışan ve itişen iki adam görürüz: Şair Abraham Greenberg ve Yazar Chad Lowell. 3'üncü Blacksad kitabı olan Kızıl Ruh'ta, Şair Greenberg'in, Beat Kuşağının ünlü Şairi Allen Ginsberg olduğunu görmüştük. Bir diğer beat kuşağı sanatçısı olan ünlü Yazar Jack Kerouac da, bu antropomorfik eserde bir erkek arslan olarak resimlenmiş. Bu iki arkadaşın yolu Tulsa'da Blacksad ile kesişecektir. Beat kuşağı sanatçıları: Hareketli ve her yönden marjinal yaşamları ile bilinen, bu yaşamlarına uygun olarak farklı ve yenilikçi eserler üreten insanlardır. "San Francisco Şiir Rönesansı" da, Allen Ginsberg ve Jack Kerouac'ın öncülüğünde gerçekleşmişti. Allen Ginsberg'in siyasal yönü daha belirgin iken; Jack Kerouac duygulara yoğunlaşır. Jack Kerouac, Zen Kaçıkları'nda (The Dharma Bums=Dharma Serserileri, Dharma:Kişinin kendi yaşamında gerçekleştirme sorumluluğunda olduğu kutsal görev): "Bizim hikayemiz böyle arkadaş, bi zengin, bi fakir, ama çoğunlukla fakir, hem de hakiki fakirlik ha!" der. Hep bir gerçeği arayış içerisindedir: "Bu sonsuz Evrende bulunuşumun anlamı nedir?" sorusu üzerinde derin tefekkürlere dalar. Bazen ipsiz bir berduşla, üstü açık yük vagonunda California'ya doğru titreyerek millerce yolculuk yapar ısınmak için zıplayarak; bazen bir zen kaçığı gibi aylarca ormanda münzevi bir yaşam sürer. En çok da: "Ben bir mutluluklar mirasyedisiydim, en son günah da erdemlilik günahıdır. O yüzden çenemi kapayıp yollara düşecektim" der; sırt çantasını sırtlanır, annesini öperek vedalaşır onunla ve düşer yollara... Bu "Yolda" yaşananlar romanlara dönüşür daha sonra.
Allen Ginsberg "Howl=Uluma" Şiirinde:

Who vanished into nowhere Zen Newjersey leaving a trail of ambiguous Picture postcards
of Atlantic City Hall,

Artlarında Atlantic City Hall'ün belirsiz resminin kartpostalını iz bırakıp Zen New Jersey'i terk ederek hiçbir yere doğru gözden yitenler,
Who wandered around and around at midnight in the railroad yard wondering where to go, and went, leaving no broken hearts,
Geceyarısı demiryolu boyunca oradan oraya amaçsızca gidip gelen yurtsuzlar, hiç kalp kırmadan çekip gidenler,
Who lit cigarettes in boxcars boxcars boxcars racketing through snow toward lonesome farms in grandfather night,

Gece, yükvagonlarında yükvagonlarında yükvagonlarında sigaralarını yakanlar,  alavere dalavereyle "beyaz" için para sızdırmaya çalışarak büyükbabanın yalnızlık hissi veren çiftliklerinden geçenler," diyerek anlatır gördüğü ve yaşadığı şeylerin küçük bir kısmını şairane (bence Ginsberg'in yükvagonlarını 3 defa yazması, yük vagonlarının kaçak yolcularla dolu olduğunu göstermek için). Özellikle beat kuşağından Yazar Jack Kerouac'ın ve arkadaşı Budist Şair Gary Snyder'in kafaları;

Kaygusuz Abdal'ın:

"Allah, Tanrı, Yaradan
Gel içegör cür'adan
Yâr ile yâr olagör
Ağyâr kalksın aradan"


dediği gibiydi...

Tulsa'dayız. Chad ile Abraham'ın artık hurdaya dönmüş otomobilleri bozulur. Otomobili tamirciye satarlar. Harley Davidson motorsikletleriyle, bir grup o döneme göre asi gencin orada takıldıklarını görürler. Motorsikletli gençlerin çizimleri ve görünümleri, 1953 tarihli "The Wild One=Vahşi Olan" (Türkiye'de "kanlı hücum" adıyla gösterildi) filmindeki gibidir. Buradan da maceramızın o yıllarda geçtiğini anlarız. Laszlo Benedek'in yönettiği filmde Marlon Brando, "Black Rebels=Siyah Asiler Motorsiklet Grubu" adlı, deri montlu motorsikletliler çetesinin lideri Johnny Strables'i başarıyla canlandırır. 1947'de  Hollister/California'da yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkarak Frank Rooney'in yazdığı "The Cyclists Raid=Motorsikletlilerin Baskını" adlı hikayeden uyarlanan filmde: Motorsikletliler çetesi ile batıdaki küçük bir kasabanın muhafazakar-taşralı halkı arasında yaşanan; kuşak, kültür, güç ve yaşam tarzı çatışmasının sonunda fiziki çatışmaya dönüşmesi Western sineması tadında anlatılmaktadır.



Film, Johnny Strables'ın iç sesiyle açılır: "Benim için herşey bu yolda başladı. Olaylar nasıl gelişti, bilmiyorum. Ama bir daha olmayacağından eminim. Belki daha erken durdurabilirdim. Ama bela birkez yola çıkmıştı ve beni de beraberinde sürüklüyordu. Daha çok o kızı hatırlıyorum. Bunu açıklamak çok zor. Hüzünlü bir kızdı... Ama içimdeki birşeyleri değiştirdi. İçime girdi. Ama bu çok sonra oldu. Herşey işte burada başladı. Yolun tam bu noktasında" sözlerini duyduktan sonra Black Rebels çetesi yolun sonunda görünür, yaklaşırlar... yolun tamamını ve tüm perdeyi kaplarlar. Johnny Strables kurallardan hoşlanmayan asi ve vahşi tabiatlı biridir. Kasabadan Kathie adlı bir kızdan hoşlanır. Kathie Şerif Harry Bleeker'ın kızıdır ve amcası Frank'in cafe-bar'ında çalışmaktadır. Katie de Johnny'den hoşlanır; lâkin kasaba sakinleri ne Johnny'den ne de çetesinden hiç hoşlanmazlar. Kızlar, maceracı, serseri tiplere ilgi duyarlar ama sonunda sorumluluk sahibi efendi bir adamla evlenirler. Katie, Johnny'ye umutlarını anlatırken: "...Ve Frank Amca'nın yerine bir gün bir adam gelecek, bir fincan kahve isteyecek ve beni alıp götürecek" der. Katie'nin, onu sıkıcı hayatından kurtaracak beyaz atlı prensin Johnny olmadığını anlaması uzun sürmez ve sorar Johnny'ye: "Hâlâ  içinde bir mücadele var. Sürekli mücadele halindesin. Neden herkesten nefret ediyorsun?". Johnny'nin hangi ailede ve nasıl büyüdüğünü bilmeyiz. Şerif Harry, iyi huylu, arabulucu, kasabalılar tarafından da kullanılan biridir. Karakteri kasabalıların ortalamasından iyi olsa da pasiftir. Bir John Wayne değildir. Önce Johnny ile diyalog kurmak ister fakat başaramaz. Sigarasını yakmak için uzanan çakmağı eliyle iten Johnny: "Polisleri sevmem" der. Şerif, kasabalı hemşerileriyle, motorsikletliler arasında kalır. Olayların tırmanmasıyla birlikte hemşerilerinin tarafına geçer. Kasabalı bazı sert ve hoşgörüsüz karakterler silahlara sarılır. Levyeler, beyzbol sopaları çıkar ortaya. Johnny kasabalılar tarafından yakalanıp dövülürken: "Bütün gücünüz bu kadar mı? Erkek gibi vurun" diyerek sert adam tavırları gösterse de; fırsatını bulup kaçmak için devrilen motorsikletinin başına gelince çözülür ve ağlamaya başlar. Brando'nun müthiş oyun gücüyle, Johnny'nin tüm sert tavırlarına karşın içindeki zayıf ve kırılgan çocuğu görürüz. Mevsimlerin değişmesi ve güllerin açması dışında olay olmayan kasabanın sakinleri ile bunların tam karşı kültüründe hareketli yaşamları olan motorsikletlilerin çatışmasında kim haklıdır? Trajik olayın sorumlusu kimdir? Aslında anlatılan olayların, Dünyanın farklı bir yerinde ve başka bir zamanda da gerçekleşmesi mümkündür; çünkü bu çatışmanın dinamikleri her toplumda mevcuttur, sadece harekete geçirecek tetikleyicileri beklerler.



1969 tarihli, Dennis Hopper'ın yönettiği "Easy Rider" adlı filmde de: Alternatif yaşam tarzlarının çarpışmasına ve sonuçlarına, karşı kültür temsilcilerinin marjinal yaşamlarına tanık oluruz. Amerikanın genellikle güney ve orta bölgelerinde görülen "Rednecks" denilen; tarlada uzun süre çalışmaktan boyun-ense bölgesi yandığı için bu isimle anılan; cahil, ırkçı, beyaz, yabancıları sevmeyen, ötekileştirdiği insanlardan nefret eden kişilerle; 68 kuşağından, motorsikletleriyle özgürce gezen, canlarının istediğini yapan gençlerin dayaklı, sopalı, dövmeli, arabadan ateş ederek vurmalı sahneleri gerçekten sarsıcıdır.
Maceramıza dönersek: Chad ile Abraham, motorsikletlerden birini tam yürütecekleri sırada motorculara yakalanırlar. Deri ceketlilerin ellerinde zincirler, kırık içki şişeleri vardır ve Chad ile Abraham ayvayı yemek üzeredir... Blacksad, kendisine emanet edilen Eldorado Cadillac ile Tulsa'ya varmış ve tesadüfen olaya tanık olmuştur. Blacksad, yazar ile şairi deri ceketlilerin ellerinden kurtarmak için dil dökerken; Chad ile Abraham sarı Cadillac'ı açıktan kaldırmışlardır bile. Blacksad: "Ahh.Kahretsin!" diye bakakalır sarı Cadillac'ın ardından. Motorcu çetesinin lideri Altın Madalyon, Blacksad'e "Koruyucu melek Clarence" diye seslenerek ironi yapar bu tavrından ötürü. Neden "Clarence" ismi? 1946 tarihli, Frank Capra'nın yönettiği "It's a wonderful life=Şahane hayat" adlı filmde, ikinci sınıf melek "Clarence" karakteri vardır. Henry Travers bu melek karakterini başarıyla oynar. Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olan bu başyapıtta: İyi bir insan olan George Bailey'nin (James Stewart canlandırıyor), herşeyini kaybettiğini düşünerek intihara karar verdiği anda, henüz kanatlarını kazanmamış ikinci sınıf melek Clarence görevli olarak gelir ve bu zor duruma müdahale eder. Başarılı olursa kanatlarını kazanacaktır. İnsanlara olan güveni ve umudu besleyen, her insanın varoluşunun anlamlı olduğunu ve bir yaşama misyonu olduğunu inandırıcı bir hikayeyle anlatan filmi izleyince; yaşama sevinciniz tazelenir, yüzünüze bir gülümseme yayılır ve sevdiklerinize daha sıkı sarılırsınız. Blacksad, takibe başlayacaktır ama nasıl? Motorcuların lideri Altın Madalyon, yaralanan arkadaşının Harley'ini Blacksad'e teklif eder. Blacksad gruba katılır ve Amarillo'ya kadar onlarla birlikte gider. Amarillo'da motorculardan ayrılır. Blacksad, polise durumu bildirecektir; Altın Madalyon, Blacksad ile birlikte polise gitmek istememesini şöyle açıklar: "Ben dürüst bir vatandaşım ama polisler bunda benimle hemfikir olmayabilirler". Altın Madalyon, "the wild one" filmindeki Johnny Strables gibi davranır bu panelde.



Amarillo/Texas'ta bir bar. Chad ve Abraham, Bill (Pelikan ) adında biri ile içmektedir. Bill tam bir bitirimdir. Yazarla şairi test eder. Abraham'ın başına bir bardak yerleştirir. Silahını, Chad'e verir ve bardağa ateş etmesini ister; fakat Chad ateş edemez. Bill, bardağa kendisi ateş ederek vurduktan sonra: "hareketsiz kalmak ve korkaklık bir erkeğin yüreğini yiyip bitiren bir şeydir" der. Üçlü grup, gece yarısına kadar içip sohbet ederler. Abraham, Chad'e: "Yazdığın romanı Dalai Lama'ya gönderdim" deyince , Chad bozuk atar. Çok fazla içki içince en yakın arkadaş bile düşmana dönüşebilir. Tartışma şiddetlenir ve öfkeye kapılan Chad, sarhoşluğun da verdiği cesaretle silahı alıp Abraham'ı vurur. Oradan çıkan Chad, paniğe kapılarak sarı Cadillac'ı deli gibi sürerken direklere çarpar. Akordeon gibi olan Cadillac'ın bağajı çarpmayla açılır. Chad, arabadan inince bağajda rulo şeklindeki romanını görür (Jack  Kerouac, "Yolda" romanını bir teleks rulosuna yazmış). En iyi arkadaşı Abraham'ı yok yere öldürmüştür. Budizm'deki en büyük iki günahı da işlemiştir: Öfkeye kapılmış ve insan öldürmüştür. Pişmandır. Durumu berbattır. Adem Baba gibi kalmıştır ortada. Başı beladadır. Daha sonra, Chad'in oradan kaçarak "Sunflower Sirki=Güneşçiçeği Sirki "ne katıldığını öğreniriz.
Dalai Lama'dan bahsedilmesinden de anlaşıldığı üzere, Yazar ve Şair'in gerçekteki karşılığı olan Jack Kerouac ve Allen Ginsberg'in, diğer beat kuşağı şairi Budist Garry Snyder gibi Zen Budizmine ilgi ve yönelimleri vardır. Gary Snyder, Japonya'da bu alanda eğitim görmüş ve incelemeler yapmıştır. Budizmi iyi bilen Alan Watts, "Denemeler"inde: Beat Zen kuşağı dediği sanatçıların yaşantılarına; cinsel yaşamları ve uyuşturucu kullanmaları yönlerinden ciddi, gerekçeli ve tutarlı eleştiriler getirerek; Budizme aykırı yaşantılar sürdürdüklerini söyler; "Zen'in uygunsuz davranışlar için bir bahane gibi kullanılması üzüntü veriyor insana" der. Garry Snyder'in, tam bir serseri olduğunu, tüketime sırt çevirip basit bir şekilde perhizci gibi yaşadığını belirterek şöyle tamamlar  Alan Watts: "Bu gönüllü ve keyifli bir yoksullukla zengin bir cinsel yaşamı bir araya getiren bir perhizciliktir". Garry Snyder, Budist ve kuzeybatılı bir Amerikalı olmasına rağmen silah taşımaktadır. Garry'nin arkadaşı Japon ermiş Nanao Sasaki, Şair Lawrence Ferlinghetti'nin Garry Snyder'e yazdığı mektuba bir not ekler: "Hayatta kalmak zorunda değiliz".
İnceleme yazısının bundan sonraki bölümü SPOİLER içerir notuyla birlikte; Canales'in yazdığı senaryonun: Olay örgüsü ve bağlantıları ile  nedensellik yönlerinden biraz sıkıntılı olduğunu belirtelim.Maceranın bu kısmında, dört yeni karakter katılır hikayeye:

- Arslan ve Tilki (FBI  ajanları.3.Blacaksad kitabı "Kızıl Ruh"ta, Blacksad'in, aşk yaşadığı Yazar Alma Mayer'i, sahte kimlik numarasıyla ellerinden kurtardığı ajanlar. O zamandan beri özellikle Arslan, Blacksad'e diş biliyor),
- Avukat Neal Beato (Sırtlan. Eserin yaratıcıları, avukat karakteri için "sırtlan"ı seçmiş. Gördüğü her güzel kıza asılıyor),
- Filipe Papaleguas (Horoz. Sunflower sirkinin makinisti. Hep kafası kıyak).

Albaquerque/New Mexico'da, bürolarında Arslan ve Tilki. Tilki "MAD" adlı çizgi mizah dergisini okumaktadır. E.C Comics tarafından çıkan ve Harvey Kurtzman'ın realize ettiği MAD dergisi, kendi alanında Dünyanın en çok satan yayını olmuştur. İlk sayısı Ekim 1952'de çıkan dergi, süper kahramanlarla, toplumsal değerlerle dalga geçmiş; derginin okuyucularından Robert Crumb gibi sanatçılar daha sonra "underground" çizgi roman hareketini başlatarak, her yönden daha aşırı eserler üretmişlerdir.



- Arslan: "Bu yaşta hâlâ çizgi roman mı okuyorsun?" diye sorunca;
-Tilki (sırıtarak): "Mizah dergisi bu" der.

MAD ve Robert Crumb'dan bahsedince hemen aklıma bir belgesel film geldi. Terry Zwigoff'un yönettiği 1994 tarihli "Crumb" adlı filmde: Robert Crumb'ın kendisinin ve büyük ailesinin iç sızlatıcı trajedisine de tanık oluruz. II.Dünya savaşında görev yapmış sadist ve zorba bir insan olan babaları, tüm ailede travmalara sebep olur. Zorba ve eğitim yöntemi olarak şiddeti kullanan bir kişi, kendi ailesinde onulmaz yaralar açabilir. Baba, daha beş yaşındayken Robert Crumb'ın döverek kaburgasını kırar. Anne Beatrice, ailede dengeyi koruyacağım diye anfetamin bağımlısı olur. Robert Crumb'ın ağabeyi Charles evden dışarıya çıkamaz olur ve yıllar sonra 1992'de intihar eder. Diğer kardeşi sapıkça davranışlar gösterir. Zorba Baba, trajikomik ve ironik olarak "Doğru Eğitim" adında bir kitap yazar ve sadece bu kitabın kapağındaki resminde gülümser. Robert Crumb, çocukluğundan itibaren çizgilerle kendine ayrı bir evren kurar. Çizgi roman, içimizdeki masum ve maceracı çocuğu besleyip koruma çabası olduğu kadar; biraz da garip, yalnız ve ızdırap çekenlerin sığınağıdır. Ruhun yükünü hafifletir. Filmde, Crumb'ın, 1950'lerin sağlıklı Amerikan aile yapısını taşlamanın çok ötesine geçen üretimleri; örnekleri ve uzmanların yorumlarıyla gösterilir. Crumb, kendi doğasının karanlık tarafını gösteren ve ilkel alt benliğinden (İd) kaynaklanan fikirlerini çekinmeden resimler. "Zap Comix" dergisindeki "Joe Blow" başlığında çok aşırı işler yapar. Crumb filmde: "Bu 1967'nin sonlarında yaptığım 'Zap Comix'in ilk sayısıydı. Yeraltı çizgi romanı saçmalığının başladığı yıllardı. Hepsinin ilham kaynağı LSD'ydi" der. Kafasındakileri panellere döküp resimlemekten kendini alıkoyamaz ve bu hususta şöyle konuşur:"... Bunu yapmam lazım. Belki buna izin vermemeliler. Belki beni içeri tıkıp elimden kalemlerimi almaları gerek".



Kaldığımız yerden maceramıza dönelim. Arslan ve Tilki Amarillo'ya doğru yola çıkarken; Amarillo'da, tesadüflerin bir araya gelmesi sonucunda, Blacksad ve Avukat Neal Beato, sirk makinisti sarhoş Filipe Papaleguas'tan, Yazar Chad Lowell'ın sirkte çalıştığını öğrenirler. Avukat, Chad Lowell'ı yıllardır tanımaktadır. Blacksad ile Avukat Neal Beato, sirkin peşinden Denver'a doğru gitmek için otostop çekerek Amarillo'dan ayrılırken, Arslan ve Tilki aksi yönden şehre girerler. Bu macerada John Blacksad'in kızkardeşi Donna'yı ve Donna'nın oğlu, Blacksad'in yeğeni Ray'i de tanırız. Denver'a giderken, Santa Fe/New Mexico'da gerçekleşir karşılaşmaları. Santa Fe'de rehberlik yapan Donna turist grubuna anlatır: "Bu gördüğünüz, Birleşik Devletler'deki en eski kilise olan San Miguel kilisesi. 1610 Yılında inşa edildi". Avukat Neal Beato hemen Donna'ya sulanır; fakat Blacksad, 'hoop! dur bakalım ahbap, sana burdan ekmek çıkmaz' anlamında dostça uyarır onu. Dul bir kadın olan Donna, küçük oğlu Ray ile yaşamını sürdürmektedir. Blacksad, ondan arabasını ödünç olarak isterken; Neal Beato, gitarla küçük Ray'e, "Route 66=66.yol" şarkısını çalıp söylemektedir:

"If you ever plan to motorwest
Travel my way, take the highway that is the best
Get your kicks on route sixty-six

Arabayla batıya gitme gibi bir planın olursa
En iyisi otoyol, gel benimle
66. yolda gazla
It winds from Chicago to L.A.
More than two thousand miles all the way
Get your kicks on route sixty-six

Bu yol Chicago'dan Los Angeles'a kadar gider
Bütün yol 2.000 milden uzundur
66. yolda gazla
Now you go through Saint Looey
Joplin, Missouri
And Oklahoma City looks oh! so  pretty
You see Amarillo,
Gallup, New Mexico,
Flagstaff, Arizona.
Don't forget Winona,
Kingman, Barstow, San Bernandino


Saint Loui'den,  Joplin/Missouri'den geçeriz;
Oklahoma şehri, ne de  güzel  görünüyor.
Bu yolda: Amarillo ve Gallup'u, New Mexico'yu,
Flagstaff/Arizona'yı görürsün.
Winona'yı unutmamak lazım
Ve de Kingman, Barstow, San Bernandino
Won't you get hip to this kindly tip:
When you make  that California trip
Get your kicks on route sixty-six

Benim  naçizane önerim kafana yatarsa
Bu Kaliforniya yolculuğuna çıkar mısın?
66. yolda gazla"
(Çeviri için oğluma teşekkürler).

Şarkıyı, Rock and Roll'u başlatan ve gerçek kralı olan Chuck Berry'den dinlemenizi öneririm. Chuck Barry, eseri Rock and Roll ile Blues karışımı bir tarzda kaydetmiş. İkinci önerim: Jazz lag grubunun kadın solistinin retro-swing tarzındaki yorumu cezbedici. Üçüncü önerim: Tam maceranın geçtiği 1952 yılında yapılan bir clip var: "Four King Sisters" grubunun. Dört kadının güzel yorumları ve dans kareografileri çok eğlenceli. Bu nostaljik görüntüler siyah-beyaz. Eserin yazarı Canales, bu eski şarkıyı çok isabetli seçmiş; zira, maceranın çoğu "Route 66" güzergahında geçiyor. Şarkının sözlerini 1946'da Bobby Troup yazmış ve bestelemiş. Bobby Troup, 1946'da eşiyle birlikte 1941 Model Buick arabasıyla Pensilvanya'dan Kaliforniya'ya giderken böyle bir yol şarkısı  yazmak aklına gelmiş; şarkıyı önce 40. Yolla ilgili olarak yazmayı düşünmüş; ancak, o zamanki Eşi Cynthia ,"Route 66" ile ilgili olmasını istemiş ve şarkıyı yolda yazmışlar. Maceranın geçtiği yıllarda popüler olan bir şarkı.



Route 66 : 2.451 mil (3.945 km)uzunluğundadır (Türkiye, en batısından en doğusuna kadar 1.565 km). 1926 ve 1985 yılları arasında ABD karayolu ağı içerisinde yer alan tarihi bir otoyoldur. Chicago'dan Los Angeles'a kadar uzanır. Yol boyunca Missouri, Kansas, Oklahoma, Teksas, New Mexico ve Arizona olmak üzere 8 eyaletten geçilir ve 3 saat dilimi atlanır. Yolculuk süresince: Bazen uzun süre ıssız ve sessiz yollarda gidilir. Dünyanın en iyi korunan meteor krateri görülür. Bazen nereden ve nasıl geleceği belli olmayan tehilkelerin ürpertisi sarar içinizi; bazen de dertlerini unutmak isteyen evsizler yanıbaşınızda çekinmeden ot içer. Yol otellerinde konaklanır. Amerikan ve Meksika yemekleri yenir dev porsiyonlarla. Rüzgarlar, yıldırımlar, farklı sürüngenler, göklerde süzülen kartallar eşlik eder yolculuğunuza. Evliler-evsizler, yerliler-yersizler, farklı renk, dil ve dinden insanlarla, onların o anlık yaşamlarına tanıklık edilir. Yol Pub'larında içki veya kahve içilir. Binlerce yaşayan ve onlarca terkedilmiş kasabadan geçilir. Anıtlar Vadisinde ve büyüleyici Büyük Kanyon'da, eski kovboy kasabalarında; vahşi batının binbir serüven dolu yılları hissedilir. Sonunda... Yorgunluktan  bitap düşünceye kadar, bir Amerikan macerası yaşanır bu yolda.



Riddley Scott'un yönettiği, 1991 tarihli, unutulmaz "Thelma&Louise" filmi de bu yolda geçer. Filmde, iki kadının öz kimliklerini ve benliklerini bulma hikayeleri anlatılır. Özellikle finali muhteşemdir.



Maceramıza dönelim. Denver/Colorado'da, Sunflower sirkindeyiz. Bu aşamada hikayeye:

- Luanne Simon (Sirkte Prenses Tuptim olarak medyum gibi gösteri yapıyor, aynı zamanda bıçak atıcısının asistanı),
- Polyphomus (Ayı, bir gözü , bir gözünde faça var, belalı bir tip, sirkte çalışıyor),
- Elmore Kupka (Sirkin sahibi, kemirgen bir hayvan olarak çizilmiş)

Katılırlar. Başı belada olan Chad Lowell, kimliğini gizleyerek işe girdiği sirkte, Luanna ile tanışır ve aralarında bir yakınlık doğar. Luanne'nin de kaçtığı bir geçmişi vardır ve bunu bilen Polyphomus, Luanne'nin onsekizine girerek güzel kadına alabanda olur. Luanne, her ne kadar 'Hoop! Asılma depoya gider' dese de; ayı üsteler... Chad Lowell yetişir ancak, ayı gibi güçlü Polyphomus sert bir aparkat yumrukla, Chad'i 'bir seksen uzatır', tam çullanacakken Polyphomus'un kürek kemiklerinin arasına bir bıçak saplanır. Bıçağı atan Luanne'dir. Ne de olsa bıçak ustası ile az bıçak oynatmamıştır; ustaca atar bıçağı. Artık Chad ile kaderleri birleşmektedir. İkisi de birer can almıştır. Chad panikle kaçar. Bızdık sirk sahibi Elmore Kupka, adamlarına Chad'i yakalatır. Sirk mahkemesi kurulur, bir yargılama yapılır; Chad, Colorado dağlarındaki eski bir altın madenine götürülüp bağlanır ve ölüme terkedilir. Chad, artık altı kapıya bağlanmıştır; çıkışı yoktur... O sıralarda Blacksad ve Avukat Neal Beato sirke gelirler; Chad Lowell'ı sorarlar. Bızdık Elmore, onları bir karavana götürür ve üstlerine kapıyı kilitler. Karşılarına Chad Lowell yerine Arslan ve Tilki çıkar. Meğerse sarhoş makinist onları sirke getirmiş. Arslan, sarı Cadillac'ın bagajında bulunan şair Greenberg'in cesedini, onu öldürdükten sonra oraya Blacksad'in koyduğunu zannetmektedir. Düz mantığa dayalı bu yanlış yargısını maceranın sonuna kadar sürdürür .Bir fiziksel mücadele başlar, sonrasında da galip gelen Blacksad ve Avukatı, otomobille takip başlar. Sürprizle biten takip sonucunda, Blacksad ve Avukat hiç umulmadık bir yer ve zamanda tekrar ortaya çıkarlar. Terkedilmiş madendeki Chad, korku ve endişe içinde ölümü beklerken karanlıkta bir ışık belirir ve Luanne gelir. Chad'i kurtarır. Chad, 'Niçin bunu yaptığını?' sorar, Luanne: "İyi bir jest olsun diye" cevaplar. Kader çizgileri kesişen iki genç, trenle Chicago'ya doğru yola çıkarlar. Luanna'nın kaçtığını öğrenen Elmore Kupka da peşlerine düşer. Özel kompartmanlarında yaptıkları sohbette Luanne: 'Gerçek adının Eva Lange ve Tycoon magazin dergisinin sahibi Aaron Lange'in torunu olduğunu, 14 yaşındayken hamile kaldığını, ailesi tarafından kürtaja zorlanınca evden kaçarak sirke katıldığını' anlatır Chad'e. Bir loser (tutunamayan, kaybetmeye mahkûm) olan Chad ile talihsiz genç kadın arasındaki aşkın mutlu sonla bitmesi imkansızdır; arkalarında iki ceset vardır. Kompartmanın kapısını 'oda servisi' diyerek çalan bızdık kemirgen Elmor, Chad'i silah zoruyla götürürken, kapıyı Luanne'nin üzerine kilitler. Elmor, vagonun arka kapısını açarak, köprü üzerinde giden hareket eden trenden derin uçuruma atlamaya zorlar Chad'i. Tam o sırada Blacksad yetişir ve sopayı Elmor'un yan tarafına ekleştirir. Epey aksiyon olur. Blacksad'in bacağını kemiren Elmor, hızını alamaz ve açık vagon kapısında duran Blacksad'i uçuruma itmek için hamle yapar. Hesaplayamadığı şey Blacksad'in kedi çevikliğidir. Blacksad çevik bir hareketle bacaklarını kaldırıp vücudunu yukarı çekince Elmor uçuruma düşerek adres değiştirir. Blacksad, Chad'i kurtarırıken; yan kompartmanın kapısını açarak Luanne'yi de Avukat Neal Beato kurtarmıştır. Luanne ile Chad birbirlerine sevgiyle sarılırlar.

Sonrası: Kanun önünde ve vicdani hesaplaşmadır. Blacksad, iki sevgilinin kaçmalarına razı olur hatta teşvik eder.
Luanne, Chad'in çektiği vicdan azabının yeterli bir ceza olduğunu düşünmektedir.
Avukat Neal Beato, müvekkili ve arkadaşı Chad Lowell'ı az bir ceza ile kurtarıp, Chad Lowell'ın yazdığı romandan iyi para kazanmayı ummaktadır.
FBI Ajanları Arslan ile Tilki, adliye sarayında, şair Greenberg'i öldürdüğünü sandıkları Blacksad'i tutuklamak üzere beklerler.
Fırlama gazeteci Weekly, Blacksad'in New York'taki dairesinde dostuyla görüşeceği umudunu taşır.
Yazar Chad Lowell'ın, bir teleks rulosuna doğaçlama olarak yazdığı 2. Romanı, atıldığı genel tuvalette bulunarak, bulan kişinin elinde heyecanla kendini okutmaktadır.
Blacksad'e gelince: Budizmin kutsal kitabı olarak kabul edilen Bhagavad Gita'da geçen bir kavram vardır; Sannyasa=Feragat etmek. Eylemin sonuçlarından, bir çalışmanın semeresinden vazgeçmek, karşılık beklemeksizin doğru olanı yapmak anlamındadır. Blacksad, romanının dostunun ölümüne neden olduğunu düşünerek onu genel tuvalete bırakır. Romanla ilgili beklentilerinden feragat eder. Yaptığı yanlışları düzeltmek, belki de kendi kendisini cezalandırmak için Blacksad'e, son olarak "güzel bir jest" yapar. İnsan, karşılığını beklemeden bir "Jest" yapabilmelidir...





Blacksad serisinin bu  macerası, hikaye yönünden serinin en zayıf hikayesi. Serinin diğer eserleri kara çizgi roman türündeyken; bu hikaye: biraz  noir, biraz 1950'lerin asi gençlik esintili western teması, biraz macera ve aksiyon, biraz aşk, biraz beat kuşağı ve entelektüel dokunuş  karışımı bir yol hikayesi. Yazar Canales'in, çizgi romanın geçtiği 1950'lerin başındaki yılların Amerika Birleşik Devletlerinde popüler şarkılarını, filmlerini, kitaplarını, kültür ve sanat akımlarını araştırıp bulması; eserinde bunları kullanması da takdire değer. Eserin çizimleri, hikayenin zayıflığına karşın muhteşem. Eldorado model sarı Cadillac'ın, Blacksad'in kendinden emin tavrıyla New Mexico  düzlüklerinde sürüldüğü ve sarı ağırlıklı pastel tonların uyumuyla renklendirilen kapak çizimi, Blacksad'in sarı Cadillac'la Tulsa'ya doğru yola çıktığı panel, sirk panelleri, Chicago'da geçen bölümler, karakterlerin kendi kişiliklerine uygun olarak resmedilmesi, Harley Davidson motorsikletleriyle motorcu gençlik çetesinin yer aldığı paneller, karakterlerin duygularının çok iyi aktarılması hususlarında Sanatçı Guarnido çok başarılı bir eser çıkartmış. Diger maceralardan farklı olarak; çok canlı ve farklı renk paletleriyle çalışarak, daha aydınlık çizimler yapmış Guarnido. Bu yönden, noir biçimi ve uslûbunun dışında bir macera olarak bile tanımlanabilir Amarillo macerası. Eserle ilgili olarak benim puanım:8/10.

Serinin diğer sayılarını da değerlendirirsek: Her biri usta işi değerli parçalardan oluşan; noir ambiyansında gerilimli senaryoları ve şaheser sayılacak antropomorfik tarzda çizimleri ile hakettiği değeri bulan bu "modern-klasik" seriden şimdiye kadar beş grafik roman yayımlandı.

Sayı 1 : Gölgeler Arasında Bir Yerde (Quelque part entre les ombres = Somewhere within the shadows)
İlk yayımlanma  tarihi-yayınevi  : 10 Kasım 2000 – Dargaud
Türkiye'de yayımlandığı tarih – yayınevi : Kasım 2010 – YKY
Goodreds puanı : 4.22      -    Benim puanım :8.5/10

Sayı 2 : Arktik Irk (Arctic-Nation)
İlk yayımlanma tarihi – yayınevi  : 2003 – Dargaud
Türkiye'de yayımlandığı tarih – yayınevi : Kasım 2010 - YKY(İlk iki macera birlikte).
Goodreads puanı : 4.33         -     Benim puanım:9/10
Bence en iyi Blacksad macerası  Arktik Irk'tır.

Sayı 3 : Kızıl Ruh (Âme Rouge = Red Soul)
İlk yayımlanma tarihi – yayınevi : 1 Ocak 2005 – Dargaud
Türkiye'de yayımlandığı tarih – yayınevi : Mart 2011
Goodreads puanı : 4.18       -        Benim puanım :8.4/10

Sayı 4 : Cehennem, Sessizlik (L'Enfer, Le Silence = A Silent Hell)
İlk yayımlanma tarihi – yayınevi : 2010 – Dargaud
Türkiye'de yayımlandığı tarih : Mart 2011 (3. ve 4. sayılar birlikte)
Goodreads puanı : 4.17       -     Benim puanım : 8.4/10

Sayı 5 :  Amarillo
İlk yayımlanma tarihi : 15 kasım 2013 – Dargaud
Türkiye'de henüz yayımlanmadı.
Goodreads puanı : 4.02       -      Benim puanım :8/10

Dark Horse Comics tarafından beş sayı da İngilizce olarak yayımlanmıştır.
Dargaud, 2014'te beş sayıyı bir arada integral olarak basıp yayımlamıştır.

Sevgiyle kalın ve kendinize iyi bakın.

Yararlanılan kaynaklar : Çizgi diyarı-Bakunin:Çizgi roman ansiklopedisi, Busecenet:İşte Çılgın Bir Yol Hikayesi, Kitap-lık dergisinin 139. Sayısı, Alan Watts:Denemeler, Jack Kerouac:Zen Kaçıkları, Wikipedia, Ekşi Sözlük, Oğlumun bilgileri ve yardımları, Bhagavad Gita, imdb, goodreads, beatkusagı.com:Şenol Erdoğan'ın "Howl" çevirisi (Unuttuklarım kusuruma bakmasınlar).


hanac

Yine muhteşem bir tanıtım olmuş Pederim.

Emeğine sağlık.

peder clemente

Teknik yardımlarınız için ben teşekkür ederim Sevgili Adminim Hanac.

Nightrain

Biz bunu bi 10 sene sonra okuruz sanırım.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

Tuco Ramirez

YKY' mail attım Blacksad tekrar baskılar ve 5. Sayı için. Red kit toplu 16 ile Komançi'leri de sordum. Herhangi bir cevap gelmedi. Eskiden maillere düzenli cevap veren bir bayan vardı YKY'de sağolsun. Muhtemelen o bayan başka bir görevde veya yky'den ayrılmış da olabilir.

ZGeralt

peder clemente yine çok güzel bir tanıtım, elinize sağlık.


Nemo

Elinize saglik Peder :) Thelma ve Louise filmini cok severim. Sayenizde Route 66'da gectigini ogrendim. Finali insanin tuylerini diken diken edip, aglatir. YKY'den Hazel hanim ile yazismistim gecen hafta. YKY bolumune ekleyeyim cevabini.
Özel Alfa Ajanı

kharon

cok sevdigim filmlere dokunan harika bir yazi olmus, elinize saglik  :)

haysat

Mükemmel bir yazı olmuş. Okurken büyük keyif aldım. ellerinize sağlık...
HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

peder clemente

Hanac, Nightrain, Tuco Ramirez, ZGeralt, Nemo, Kharon, Haysat arkadaşlarıma;
yorumları, başlığa katkıları, teşvik edici olumlu görüşleri için teşekkür ederim.
Amarillo macerası, daha önca yayımlanan ilk 4 sayı ve yayınlanacak yeni sayılar için benim önerim:
YKY'nin ilk beş sayıyı DARGAUD'un integrali gibi birarada basmasıdır.Efsane ve anıt bir baskı olur.Değer.
6. ve 7. sayıda tek macera anlatılıyor.Olaylar New York'ta geçiyor.Tarz olarak klasik noir'a dönülüyor. 2019'da yayımlanmasını umduğum macerayı da 2020'de YKY yayımlasa ne güzel olur.Umut işte.