Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ercoktay


Vega

Profil Yayıncılıktan çıkan hali güncel olan, elden geçmiş versiyonu. Yani ikinci verdiğin link. Bildiğim kadarıyla Kültür Bakanlığı, ingilizceye çevirtiyor, ayrıca 2016 ocak ayında Boşnakça olarak piyasaya sürülecek. Biraz ağır bir kurgusu var ama yerli fantastik kurgu açısından önemli bir basamak.
İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

hanac

Alıntı yapılan: vega - 06 Aralık, 2014, 23:01:56
Ünlü bir yazar olan Mike Noonan karısının ani ölümü ile sarsılır, yıkılır. Hayata küser, artık yazamaz olur. Kabuslarında karısı ile birlikte çok sevdikleri, çevre sakinleri tarafından Sara Laughs ismi verilen yazlık evlerini sıkça görmeye başladıkça kabuslarına bir son vereceğini düşünerek eve gitmeye karar verir.

Kemik torbası kütüphanemde biryerderde yaklaşık 10 yıldır duruyor.

Bir türlü başlamadım okumaya.

Ama geçen aylarda okuduğum 11/22/63 romanından sonra (bkz. http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,5003.0.html)

Stephen King'i uzun süre boşladığım için pişmanım.

Senin de itkin ile seneye okuyacağım.  :)

dean

Kemik Torbası güzeldir. Lise 3'te Türkçe dersi için okumuştum zamanında :)

tommikser

Ohooo oooo neredeyse 40 yıl oldu desene :D

dean

Çok oldu çok! Yıllar su gibi geçiyor. Ah! seneler, ah! gençliğim  :'( :'( :'(

Vega

Öncelikle son zamanlarda en iyi -Türk yazarlar arasında hiç olmadığı kadar hem de- kurgulardan birine sahip. Osmanlı Saray Tabiplerinden ve hiç yaşlanmama hastalığından muzdarip Atahunalp Urumgalatlı bir sahilde hafızasını yitirmiş bir şekilde kendine gelir. Sahile bitişik yamaçlarda kurulu bir çiftliğe ulaşan Atahunalp, burada kendisi gibi hafıza zayıflığı olan torunları, torunlarının torunları ile birlikte 140 küsur yıllık hafızasının peşinde olan bir örgütten sakladıklarını öğrenir. Hem kaybolan hafızasını, hem de peşindekilerin kim olduğunu öğrenmek isterken kendini bir garip maceranın içide bulunur. Dahası hafızasında bir şeyler canlandıkça kafası daha da çok karışacaktır. Yorumumun tamamını okumak isteyenler resmin üzerine tıklayabilirler.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

Kitabın en büyük özelliği klasik Neil Gaiman anlatımından uzak olması. Tamam her zamanki gibi "yok artık" dedirden bir maceraya giriyorsun ama bu sefer yazarın alışıldık uçuk, kaçık, zıpır anlatımından eser yok. Bildiğiniz kasvetli, gerilimi yüksek (yani, tamam... Bi peri masalı ne kadar olabilirse o kadar gergin işte), yetişkinlere yönelik bir anlatım tarzı seçilmiş. Anlatım esnasında yedi yaşında, anti sosyal bir çocuğun tüm duyguları verilmiş, bence başarılı.

Kitap bir adamın, sanırım pek sevmediği bir akrabasının cenazesinden çıkıp çocukluğunda yaşadığı malikaneye gitmesi ile başlıyor. Evet, nedendir bilinmez adamın adı, ölenin kim olduğu belli değil, söylenmemiş. Sonrasında adam yerinde yeller esen evinin biraz ilerisindeki, hayal meyal orada bir arkadaşının olduğunu hatırladığı Hemstock Çiftliği'ne gidiyor. Çiftliğe girer girmez yedi yaşındayken Lettie Hemstock ile birlikte yaşadığı ve bugüne kadar bilinçaltında saklı macerayı hatırlamaya başlıyor. Konumuz da bu macera ile ilgili zaten.



İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

"John Perry 75. yaş gününde önce karısının mezarını ziyaret etti. Sonra da askere yazıldı."

John Perry'nin Yaşlı Adamın Savaşı ile başlayan ikinci hayatının üzerinden 15 yıl geçmiş. Artık  90 yaşında olan John, Huckleberry gezegeninde kamu denetçisi.

Güvenlik işlerinden sorumlu eşi Jane ve üvey kızları Zoe ile birlikte sakin bir hayat sürmek isteyen John'un bu hayali maalesef suya düşüyor. Koloni Birliği Roanoke gezegeni üzerinde kurmak istedikleri koloniye lider olarak Jane ve John'u seçiyor. Koloninin evrendeki diğer insan kolonilerinden en büyük farkı kolonicilerin Dünya'dan değil de on farklı insan kolonisinden toplanan kolonicilerleden oluşması. Ama ikinci kitapta Charles Boutin sayesinde karanlık yüzünü de öğrendiğimiz Koloni Birliği'nin Roanoke üzerinde koloni kurmanın çok ötesinde planları var.

Son Koloni ilk iki kitabın aksine oldukça sıkıcı. Yani sıkıcı derken ilk iki kitaba kıyasla. Diğer kitaplardaki gibi yabancı ırk tasvirleri, gezegen anlatımları bu kitapta pek yok. Bunun yanı sıra ne Yaşlı Adamın Savaşı'ndaki müstehcen mizah soslu bol bilim kurgu aksiyonu, ne de Hayalet Tugay'daki dram ve Charles Boutin'e hak verme ile küfür etme ikilemi arasındaki gel-gitler var. Daha çok Boutin'den öğrendiğimiz gerçeklerin devamı üzerine kainat seviyesinde politik entrikalar ve diplomasi oyunları arasında boğuluyor. Savaş yada eylem kısmı çok az bir alanı kapsıyor. Bunun yanı sıra diyaloglar epey fazla olsa da bu diyalog işine ikinci kitaptan tanıdığımız Obin ırkının iki üyesinin katılması hoş olmuş. Devamı için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

"İki büyük ailenin kanı tek kişinin damarlarında dolaşıyor. Ailelerden birinin soyunu sürdürebilmesi için dökülmesi gerekiyor"

-Dikkat İpucu içerebilir-
İlk üç kitapta nefretimizi kazanan ve her kitapta farklı bir isim (Yuda, Cain, Yudin, Çernetskiy) kullanan ve son kitapta belasını buldu diye ümit ettiğimiz Yuda (dediğine göre favori ismi bu), yine karşımızda. Ama bu sefer eski havasından eser yok. Türkmenistan da bir kalede tutsak edilmiş. Onu kurtarmaya gelen biri var ama kurtarıldığına pek sevinecek halde değil. Zira kurtarıcısı üçüncü kitapta son dakikada hepimize "Yürü be Dimitriy" diye naralar attıran, aşkı uğruna vampir olan, son anda her nasılsa Yuda'ya karşı çıkan Dimitriy Aleksiyeviç Danilov. Ancak kitabın başında Dimitriy'in isyanının asıl sebebinin baba sevgisi olmadığını öğrenince içimiz bir parça burkuluyor.
-Dikkat İpucu içerebilir-

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

emre ozdamarlar

Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ını okudum ve begendim, simdi elimde İstanbul Hatırası var.




Vega

Kitap 1960'larda, ihtilalden hemen önce geçiyor. Baş karakterimiz yorgun -sözüm ona devrimci- Kenan, müdüriyette yediği iki tokattan sonra göt korkusundan devrimciliği bırakmış, öğretmen eskisi, şimdinin kitapçısı, gidişatı beğenmeyen ama anca oturduğu yerden sallayan bir adam. Sonra bir gece meyhanelerde sürterken devrimci üniversite gençliğinden felsefe öğrencisi Günsel diye bir kızla tanışıyor. Kız da ona karşı boş değil. Bir sevmek tutuyor ki Kenan'ı; karısını, kızını, işini, gücünü her şeyini boşluyor. Yorumun tamamı için rsmin üzerini tıklayabilrisiniz.


İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

Kitap oldukça yakın bir tarihte, 1860'lar da, bir madenci kasabasında geçiyor. Sanayi devriminin kıyısında, insanlık dışı şartlarda çalışan madencileri örgütleyen Ètienne baş karakterimiz. Açlık ve sefaletin canlarına tak dediği madenciler en nihayetinde grev kararı alıyorlar ve sefaletlerinin bir kaç kat artmasına göğüs geriyorlar.

İlk bölümde madenin içerisinde yaşanan zorluklara detaylıca yer verilmiş. O kadar ki klostrofobisi olanlar ciddi derecede rahatsız olabilir. Sonrasında ise madencilerin kasabası, mahallesi anlatılmış. Bu noktada o döneme ait gayrimeşru ilişkilerin çokluğu, dahası serbestliği dikkat çekiyor. Ancak bu noktada; durumun halini Maheude'nin en yukarıda paylaştığım sözü açıklıyor. Zaten -bence- kitabın temelindeki cümle de bu. Detaylı yorumumu okumak için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

antiochia

Alıntı yapılan: Vega - 05 Ocak, 2015, 21:47:00
Kitap oldukça yakın bir tarihte, 1860'lar da, bir madenci kasabasında geçiyor. Sanayi devriminin kıyısında, insanlık dışı şartlarda çalışan madencileri örgütleyen Ètienne baş karakterimiz. Açlık ve sefaletin canlarına tak dediği madenciler en nihayetinde grev kararı alıyorlar ve sefaletlerinin bir kaç kat artmasına göğüs geriyorlar.

İlk bölümde madenin içerisinde yaşanan zorluklara detaylıca yer verilmiş. O kadar ki klostrofobisi olanlar ciddi derecede rahatsız olabilir. Sonrasında ise madencilerin kasabası, mahallesi anlatılmış. Bu noktada o döneme ait gayrimeşru ilişkilerin çokluğu, dahası serbestliği dikkat çekiyor. Ancak bu noktada; durumun halini Maheude'nin en yukarıda paylaştığım sözü açıklıyor. Zaten -bence- kitabın temelindeki cümle de bu. Detaylı yorumumu okumak için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.


Çok güzel bir kitaptır..Herkese tavsiye ederim şahsen..

rumar80

Ben daha popüler bir kitaba Bay Mercedes'e başladım.