Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vega

Kitap Turan Bey ile başlıyor. Turan Bey iki santim daha kısa olsa aynı ben... Yoksa geniş omuz, kır düşmüş şakaklar falan hepsi bende mevcut. Turan Bey antikacı... Dükkanın adı da Tuğra... Çoğu antikacı gibi Osmanlı dönemine ve Tuğralara karşı özel bir ilgisi var. Ancak zaman konusunda saplantılı ve zamanın aşılabilirliliği, zamdan yolculuk gibi konularla yakından ilgili. Belli bir anda istemdışı olarak zamanda yolculuğu gerçekleştiriyor ve kendini 1878 yılında, Turatekin isimli Abdülhamit karşıtı bir muhalifin suretinde buluyor ve burada tamamen bambaşka bir maceraya atılıyor. Zaman yolculuğuyla geçmişe giden Turan Bey'in şimdiki hayatındaki herkesin, herşeyin geçmişte bir karşılığı var. Turan Bey'in doğruluğu, ya da yanlışlığına karar verdiği şeylerin arkasında gizlenen gerçekler 1878'de yaşadığı olayların içinde saklı.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

kedidiro

      ''sessiz ev'' den beri sadık bir orhan pamuk okuruyum. demek ki 20 yıldan uzun bir süre olmuş. bu arada ''kar''ı bitirmeden yarım bıraktım ve '' benim adım kırmızı''yı bitirsem de sevmedim. ama bunlar benim orhan pamuk takipçiliğimi engellemedi ve şu anda da son romanı            '' kafamda bir tuhaflık''ı bitirmiş durumdayım. belki merak eden vardır diye bir iki izlenimimi paylaşayım:
1- ilk olarak orhan pamuk muhteşem bir istanbul romancısı. bence en iyi romanları fonuna istanbul'u alan romanları. bu romanda öyle. tüm kitap boyunca 40 yıldır değişen istanbul'un sokaklarında bozacı mevlüt'le birlikte dolaşıyorsunuz.
2- tüm orhan pamuk romanları çok satanlar listesine girse de aynı oranda okunuyorlar mı emin değilim. ancak bu romanın uzun vadede yazarın en çok okunacak kitabı olacağını tahmin ediyorum. zira anlatımı son derece ilgi çekici ve sürükleyici. büyük laflar etmeden değişen ülkeye, değişen istanbul'a ve onun insanlarına dair güzel bir öykü anlatıyor.
3- bozacı mevlüt karataş'ın türk romanının en yaşayan kahramanlarından biri olduğunu, olacağını ise kesinlikle iddia edebilirim... orhan pamuk tüm ustalığını kullanarak bize yaşayan, aramızda dolaşan kahramanlar sunmuş. başta ana karakteri mevlüt olmak üzere.
4- bu romanın ilerde filmi de çekilecektir. ben kitabı okurken kafamda o film oynadı. yönetmenliğini zeki demirkubuz'un yaptığı bir filme benziyordu.
5- son olarak kitabı sitedeki okur dostlara tavsiye eder miyim? kesinlikle evet... 

Vega

Ümit İhsan tesadüfen tanıştığım bir yazar ve Ben Melek'te kitapları arasından tesadüfen seçtiğim biri. Ve bu tesadüfler olmasa ben, böyle kaliteli bir yazardan habersiz, kitap okuruyum diye ortamlarda gezip duracaktım. Hayata bak. Olmayacak kitaplar, sahillerde, plajlarda herkesin elindeyken böylesi bir kitap kıyıda köşede kalsın.


Yazar, yakın çevresinden, 1980 yılında geçen gerçek bir öyküyü kaleme almış. Kocası Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesinde tedavi gören Hilmiye, karnında büyüyen ve babasının akıbeti belli olmayan bebeğini aldırıp aldırmamak arasında bir karar vermeye çalışırken; ev sahibinin oğlu Kemal, vurulmuş ve ölümle pençeleşmektedir.


Başarılı bir dönem romanı olmasının yanı sıra yazarın dilindeki sadelik dikkat çekici. Hikayenin gerçek tarihinde 40 günlük olan yazarın o tarihe ait anlatımları, gözlemleri çok iyi. Sırıtan hiç bir anlatım, o güne yakışmayan ya da o zamanlarda kullanılmayan hiç bir kelime yok. Anlatım tekniği olarak daha önce sadece Fakir Baykurt'ta gördüğüm ve hayran kaldığım -tam adını bilmediğim- bir teknik kullanılmış. Hikayeyi okura hep aynı kişi değil de, sahne değiştikçe sahnenin baş rolündeki karakter anlatıyor.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

hanac

Alıntı yapılan: Vega - 28 Ocak, 2015, 22:36:05
Ümit İhsan tesadüfen tanıştığım bir yazar ve Ben Melek'te kitapları arasından tesadüfen seçtiğim biri.

Sadece 144 sayfalık bir kitap. Listeme ekledim.

Bu kitap tam alan ford ve kedidiro luk.

emre ozdamarlar

Ilk defa Raymond Chandler okuyorum, The Little Sister adli kitabi ile basladim, bugun yarin biter ve oldukca begendigimi söyleyebilirim.

alan ford

  Geçenlerde kitaptan uyarlama filmlerin varlığını öğrenince Mathew Scudder aşkım depreşti ve serinin okumadığım beş kitabını hüplettim. Mathew Scudder polisiye aleminin en sevdiğim serilerinden. Tabancasından çıkan bir kurşun sekip altı yaşında bir çocuğun canını alınca polislikten istifa eden adamımız şen dul ve alkolik olarak geçirdiği yıllar boyunca korsan dedektiflik yapıp ucuz yollu bir otel odasında yaşar. Dedektif olarak en büyük özelliği katır gibi inatçı olması ve kapıları çalmaktan hiç vazgeçmemesidir. Hayat şiarı ise birisi sana para verirse al ve cebine koydur. Seri boyunca önce alkole veda eder ve adsız alkoliklerle epey bir mesai harcar , sonrasında ise tekrar evlenir. Serinin en güzel tarafı ise arka plandaki şahane New York atmosferi. Rüşvetçi polisler , alkolikler , adsız alkolikler , pezevenkler , hayat kadınları , HIV+ ler , yunan kafelerinde içilen kahveler , Çin , Tayland restronları , İrlanda barları , envai çeşit psikopatı ile şahane bir şehir atmosferi çizer. Zaman zaman polisiyeyi edebiyata yaklaştırmakla suçlansa da bence şahane polisiyelerdir. Okumadığım tek Bir Dizi Ölü Adam kaldı. Onu da en kısa sürede bulup seriyi tamamlayacağım  . Şu son bir kaç haftada okuduklarım :

   Kötüler Bile
   Şeytan Biliyor ki Ölüsün
   Ölmeyi Bekle
   Herkes Ölür
   Çiçekler Ölürken
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

antiochia

MArQuez-Başkan Babamızın Son baharı ile ithaki'den çıkan MAlcolm X

emre ozdamarlar

Edward Bunker'in "Dog Eat Dog" adli eserini bitirdim dun.

Edward Bunker 1933 dogumlu, genclik yillarinin cogunu hapishanelerde gecirmis olan, dolayisiyla suc dunyasini cok iyi bilen birisi. Hapishane yillarinda kitaplari kesfediyor ve yazmaya basliyor. Uzun suren ugraslardan sonra ilk romanini 1973 yilinda yayinlatmayi basariyor. "No Beast So Fierce" adli ilk romani Straight Time adiyla filme uyarlaniyor ve basrolde Dustin Hoffman oynuyor.

Bundan sonra Bunker, Hollywood ile icli disli oluyor, pek cok filmde kisa roller aliyor, senaryo yazarligi yapiyor. Tango & Cash filminde, Schwarzenegger'in The Running Man'inde oynuyor. Tarantino tarafindan cok sevilip Reservoir Dogs'da Mr. Blue oluyor. Al Pacino ve Robert De Niro'nun basrollerini oynadigi Heat böylesine efsane bir suc filmi olmasini yine Edward Bunker'a borclu.

Kendisinin 2 romanini okudum, dun kutuphaneden yeni bir kitabini aldim, ve kutuphanede olmayan tek romanini ismarladim internetten. Toplam 5 romani var zaten. Dilimize cevrilmemis bu yazari, Ingilizce okuma sansiniz varsa mutlaka okuyun. Bu kadar gercekci ve sert suc romanlari buyuk ihtimalle bir daha yazilamayacak.




Vega

Kendi kendime işkence seanslarım devam ediyor. Bir Ahmet Ümit kitabı ile daha karşınızdayım. Daha 9 tane Ahmet Ümit kitabım var. Allah'ım sen bana yardım et.

Kitap her Ahmet Ümit kitabı gibi son derece heyecanlı başlıyor, beklenti yaratıyor. Her zaman olduğu gibi yine kendime "oğlum, bok yeme, ön yargıyı bırak, adam koskoca bir yazar, kitabın tadını çıkar" diyerek başlıyorum kitaba. Sonuç, hatta ne sonucu 30. sayfadan sonra yine bana hüsran, bana yine esmer günler...

Yazar bu sefer hem Alevi'leri, hem de 80'lerin mağdurlarını aynı potada eriterek, aynı anda iki kanayan yaraya ilişkin sosyal mesaj vermiş. Bunun bir tık yukarısı Mahsun Kırmızıgül filmi zaten.

Neyse, eski solculardan Süha, gece vakti kaza yapınca bir köye sığınır. Köy Alevi köyüdür ve o gece tüm köy ahalisi her yıl hesaplaşmak, helalleşmek için yaptıkları bir cem toplantısındadır. Gizlice toplantıyı seyre koyulan Süha (meğersem Süha'da alevi imiş ama herkeslerden saklarmış), toplantıyı seyrederken gördüğü manzaraları geçmişi ile ilişkilendirip hayallere dalar.

Burada hikaye ikiye ayrılıyor. İlki toplantıda yaşananlar, konuşulanlarken, diğeri toplantıyı seyreden Süha'nın hatıraları. Toplantı kısmı hem ilgi çekici, hem de alevi kültürü hakkında bilgilendirici iken hatıra kısmı -bu benzetmeyi hep yapıyorum- ödev arasına kakalanan maç özeti kıvamında. Çoğu yerde sırf sayfa sayısını arttırmak için (130 sayfa) için yazıldığı bariz belli. Hatta bir ara Süha'nın anıları canlanırken, eskiden gittiği bir yemeği atırlıyor ve yemeği anlatmaya başlıyor, derken yemekteki Süha, ağzına maydanoz atınca bu sefer çocukluluk anıları canlanıyor ve bir seviye daha hatıra katmanına iniyoruz. Bir nevi Inception yani. Süha da Dicaprio...

Diyeceğim o ki ahali kıymetimi bilin, sözüme de güvenin. Sayemde bir berbat kitabı daha okumaktan kurtuldunuz. hayır duanızı eksik etmeyin.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

pizagor

Teşekkürler Vega, sayende Ahmet Ümit ile ilgili tereddüt falan kalmadı bende... Pekiyi bu kadar ünlenmesinin sebebi ne olabilir, Abdurrahman Çelebi kontenjanından mı?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Vega

Hocam hiçbir fikrim yok açıkçası. Benim hanım bayılır Ahmet Ümit'e. Ki çeyiz olarak Ahmet Ümit koleksiyonunu getirmiştir baba evinden. Benim okuma sebebim bu.

Bir çok yerde; "sahip çıkalım, zaten ülkede kaç tane polisiye yazarı var ki" deniliyor. Ama ben asla bir polisiye yazarı olduğunu düşünmüyorum. Yani bence Abdurrahman Çelebi de diyemem. Ancak dili ustaca kullandığına şüphe yok. Tasvirleri, betimlemeleri gerçekten güzel. Bir kaç röportajına denk geldim. On numara sohbeti var. Kendisi oturup iki kadeh içmek istediğim bir insan. Piyasan bir kaç tanıdığımdan öğrendiğim kadarıyla, yayın dünyasında reklam herşey. Kendini çok ama çok iyi pazarlayabiliyor. İstanbul'da ki gayri müslimler, Aleviler, Solcular, devrine göre Mevlana, Osmanlı hayranlığı, bunları çok iyi manipüle edebiliyor. Uzun uzun sıkılmadan yazabiliyor. Kimbilir belki iyi bir yazar ama asla bir polisiye yazarı değil. En çok da her ortamda "Türki'yenin en iyi poisiye yazarı" diye lanse edilmesine sinir oluyorum.
İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Mrtekin

Ben burada aynı görüşte değilim.

Diyebilirim ki, Ahmet Ümit, şu an, Michael Connelly'den çok daha iyi polisiye yazmaktadır.

Keza,

http://tr.m.wikipedia.org/wiki/Karanlıkta_Koşanlar

Uğur Yücel ile birlikte Türk tv tarihinin en iyi polisiye dizisine de imza atmıştır ama maalesef devamı gelmedi.

"Şeytan ayrıntıda gizlidir."i bir an önce okuyup, Başkomser Nevzat karakteri ile tanışabilirsiniz.

Bi de, Ahmet Ümit'in, "sis ve gece" si de çok güzeldir, filme de çekildi, filmi de çok başarılıdır, tavsiye ederim.
They drew first blood...

emre ozdamarlar

Ahmet Umit'i ben de begeniyorum. Cinayetleri veya isin polisiye kismi o kadar saglam degil, bu elestiriye katiliyorum. Ama yarattigi karakterler cok guclu, tanismak isteyeceginiz "gercek" insanlar. (Behzat C'nin yazari Emrah Serbes de cok iyiydi bu konuda mesela ) Kitaplarini benim icin cekici kilan bir diger detay ise analatacagi konuyu oldukca iyi arastirip, kitaba iyi bir sekilde bu detaylari yedirebilmesi. Ayrica Turkce yazmasi cok buyuk bir arti. Bizi uzecek olaylarin anlatildigi bir bölumun sonunda Muzeyyen Senar'dan bir parcanin arka planda calmaya basladigini belirtilmesi bana hic bir ingilizce romanda alamayacagim bir tad ve keder veriyor.

Hic okumayan varsa hemen kesip atmasin Ahmet Umit'i. Bence bir sans verin, sarmazsa devam etmezsiniz.

Vega

Mrtekin Hocam, Sis ve Gece'yi okudum. Nevzat abi ile tanışalı da çok oldu :) (Sis ve Gece, Patasana, Bab-ı Esrar, Aşk Köpekliktir, Beyoğlu Rapsodisi, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, İstanbul Hatirası okuduğum diğer kitapları) Sis ve Gece için söyleyebileceğim tek şey -ki başka platformlarda da bu yorumu yaptım- Sis ve Gece'nin esas oğlanı olan Mit görevlisi hayatında bir tane Ahmet Ümit kitabı okumuş olsaydı, kitabın yarısına gelmeden kayıp sevgilisini bulurdu. Kimbilir belki de ben polisiye deyince; The Closer, First of Murder (son günlerde Forever) gibi şeyler anladığım içindir. Ahmet Ümit'İn kitabın hiçbir yerinde ipucu vermeden son bir kaç sayfada ortaya döktüğü gerçeklerle "Ahan da katil bu, nasıl ama hiç tahmin edemediniz di mi? demesini şaşırtıcı, ya da kurgusal anlamda başarılı bulmuyorum. Ama edebi açıdan kalemi sağlam, bunu da her zaman söylüyorum.

Karanlıkta Koşanlar, 2001 yılında, benim askerde olduğum bir zamanda yayınlanmış, adını duymuştum ama seyredemedim. Akşam bir daha araştırdım, kadrosu çok sağlam. Kötü bir dizi olması zaten beklenemez ama ben Behzat Ç. fanıyım :) Yine de zevkler ve renkler tartışılmaz tabi kii.



İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

pizagor

Pekiyi üzerinde herkesin uzlaşacağı hangi kitabı var Ahmet Ümit'in?

'Şeytan Ayrıntıda Gizlidir' mi 'Sis ve Gece' mi yoksa bambaşka bir kitabı mı?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...