Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ZGeralt

NBA takip etmiyorum artık, Bad Boys dönemini de hatırlamıyorum :)  Ama Mehmet Okur vesilesiyle 2004 şampiyonluğu ve hemen ertesi seneki finalde gece kalkıp final serisini hatta play-off'ların da önemli bir kısmını izlemiştim. O zamandan beri Pistons taraftarıyım, her ne kadar artık takip etmesem de :))

Hiç superstarı olmadan, savunma ağırlıklı bir oyunla şampiyon olmalarını sevmiştim. İ. Thomas'ın hayatı da bu nedenlerle ilgimi çekti, listeye ekledim.

Konuyu fazla dağıtmadan bu ara ne okuduğumu da yazayım.
Machiavelli'nin Prens'ini tekrar okuyorum, sanırım üniversite zamanı okumuştum. İlk okuduğumda pek etkilenmemiştim, şimdi ise Machiavelli'nin iyi bir gözlemci ve zamanına göre iyi bir tarih bilgisine sahip olduğunu farkettim, ince bir kitap zaten bitmek üzere.
Bir yandan da Jack London'ın Kızıl Veba'sına başladım. İyi başladı, bakalım...

pizagor



Öyle bir kitap ki Erkan Göksu'nun başka hangi kitapları yazdığını sorgulatıyor ve bunları okunacaklar listesine ekletiyor. Tarihi romanlarla aram nahoş, tecrübem çizgiromanlarla sınırlı diyeyim. Tarihi çizgiromanların bol testosteronlu maskülen atmosferinin aksine bu yazında gerçek dram – trajedi – komplo – dostluk – düşmanlık – adanmışlık – fedakarlık - şeytanlık sanki hepsi var. Çok güzel...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Orontes81

Ogai Mori - Yaban Kazı

hanac

İki kitabı değiştirerek okuyorum



İkisi de keyifli gidiyor.

Kinowa59

Tarihçi, İlber Ortaylı'nın " İstanbul'dan sayfalar" isimli 1987 hil yayın basım evince çıkarılan kitabını okuyorum. İstanbul'un tarihi, dili, mezarlıkları, meydanları, semtleri, anıtsal değerleri, sarayları, kütüphane ve kitapseverleri, ulaşımı, beslenme biçimi, Ramazan'ları, meyhaneleri, esnaf denetleme ve stokçuyu, karaborsasıyı kulaklarından dükkanın kapısına çivilemeyi, fahiş fiyatla mal satan esnafın falakaya yatırılıp tabanları patlayıncaya kadar sopa vurulmasını ( bu ceza bugün uygulansaydı, 12,5 liralık Ken perker'i stoklayıp bana 140 liraya satan açgözlü stokçu çakal, ya kulağından çivilenirdi ya da falakaya yatırılırdı.) en ince detaylarına kadar anlatan, İlber Ortaylı hocanın bu eserini bütün forum dostlarımıza öneriyorum. ( tabii 12,5 liralık kitabı, 140 liraya okutan stokçu, çakal dostlarımıza da...)

battlehammer

Ben bu yılın başında Discworld serisini en baştan okumaya başladım. Çok da tatlı gidiyor. En son Hareketli Resimler'i bitirdim https://www.goodreads.com/review/show/4669270072 ve dün itibariyle 11. kitap, Tırpanlı Adam'a başladım.

Arada An Idiot Abroad: The Travel Diaries of Karl Pilkington'ı okuyorum, bence eğlenceli. Ricky Gervais ile olan tv showunu izlemiş olabilirsiniz. Bir bakın youtube'dan, gerçek hayat Homer Simpsons maceraları gibi.

Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi'ni yeni bitirdim ama henüz üzerine bir iki laf edemedim, zehir zemberek bir review yazmak üzere halen masamın üstündeki yığının en üstünde bekliyor. Hiç anlamadığı politik konulara da girmeye çalışmış ve yüzüne gözüne bulaştırmış.

Dost Kitabevi Yayınlarından çıkan Lovecraft toplu eserlerinin üçüncü cildini de yeni bitirebildim ki çok güzeldi. review şurada: https://www.goodreads.com/review/show/4605183690

Teorik/politik tarafında: Lenin - "Halkın Dostları" Kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar? (Narodniklerin politik eleştirisi ve marxism savunusu baya değerli bir kitap) var. Lenin "Ne yapmalı?"yı yoğun atıflardan dolayı tekrar okuyorum ve Ernest Mandel - Late Capitalism okumaya başlanmış ama şu an sırada bekleyenler.

Matematik tarafında Ernest Nagel'in Gödel Kanıtlaması'na başladım.

RPG kitaplarında bu yaz başlatmayı umduğum campaign için hazırlık mahiyetinde Eberron: Rising from the Last War var. Sonrasında hem eski Eberron kitaplarına da biraz göz atacağım ama yeni Spelljammer kitapları da çıkıyormuş(Spelljammer şimdi 5e için tekrar basılan, eskinin çok ünlü oyun settinglerinden biri. Star Trek'in D&D'lisi diyebiliriz), biraz hızlanıp Eberron'u aradan çıkarmam lazım sanırım.

Bilimkurgu tarafında Solaris'i yeni bitirdim, çok iyiydi, bu yaşıma kadar hiç Lem okumamış olmam tamamen benim eşekliğimmiş. Hatta bir gazla iki film uyarlamasını da tekrar izledim(ama filmleri beğenmedim). Solaris yorumum ekte: https://www.goodreads.com/review/show/3000521837 Şimdi uzun zamandır kenarda sıra bekleyen Neal Stephenson'un Seveneves'i (kitap Ay'ın infilak etmesi ile başlıyor, çok iyi bir hard sci-fi) okumaya baştan başladım.

Şunlar da diğer başladığım ama kesintiye uğrayanlar. Maymun iştahlı olduğum doğrudur ama bunlar hep bitecek!
Sigmund Freud - Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri (eşe dosta "hani sen o şakayı yaptın ya, işte onlar hep penis aslında!" demek için başladım, pandemide nasılsa sosyalleşmiyoruz, gerek yok diye sonraya bıraktım :D )
Richard Dawkins - The God Delusion (fazla yordu beni, yarım kaldı)
Ziya Gökalp - Türkçülüğün Esasları (nedir bu insanların derdi diye merak edip başladım, o kadar anlamsız bir zırvalık seviyesindeydi ki tahammülüm bitti, yarısında kaldım)
Barış Terkoğlu - Mahrem - Gizli Belgelerde Türkiye'nin Sırları (yeni çıktığında almıştım, sonra bin kat fazla rezalet fışkırınca biraz anlamsızlaştı)
Marcel Proust - Swann'ların Tarafı (bu da yarım kaldı, baştan başlayacağım)
Umberto Eco - Çirkinliğin Tarihi (40lı sayfalarda takıldım, biraz azalırsa kitap yükü baştan başlayıp bitireceğim)

battlehammer



Discworld'ün 11. kitabı Tırpanlı Adam'ı bitirdim bugün. Harikaydı, galiba şu ana kadar okuduğum en iyi Terry Pratchett kitabıydı. Çok sevdim, uzun zamandır bu kadar coşkuyla sevmemiştim bir şeyi. Belki hayatta çok iyi kararlar veremedim, belki bazı işler beklenmedik ölçüde boktan gitti, objektif anlamda beceremedim, sıçtım-batırdım ama demek bir şekilde arada doğru bir şeyler de yapmışım ki yolum Terry Pratchett kitaplarıyla kesişmiş.

https://www.goodreads.com/review/show/4684932156

Sizin de kesişsin. Dünya biraz daha az karanlık oluyor böyle.

Cadılar Dışarıda'yı okumaya başlıyorum şimdi.

battlehammer

Diskdünya yolculuğum devam ediyor. Küçük Tanrılar'ı bitirdim, değişik bir kitaptı. En komik Disk kitabı değil kesinlikle ama inanılmaz alegorik bir din eleştirisi, gerçekten çok beğendim. Pterry her kitabında farklı biçimde şaşırtabiliyor insanı. Daha önceki kitapta da dediğim gibi, beni mutlu edebilen az şeyden biri şu hayatta. incelemeyi şuraya bırakıyorum:  Küçük Tanrılar İnceleme





Bir sonraki Disk kitabına başladım bile, 14. kitap "Hanımlar Beyler" ile cadılarımız geri dönüyor. Bu diğer kitaplardan farklı olarak, daha önceki Cadılar kitabının bir devamı niteliğinde ve Terry kitabın başına, buna dair bir uyarı eklemiş. Ama bundan önceki tüm kitaplar, tek başına da okunabilen kitaplar, hani başlamak isteyen olursa eline gelen ilk kitapla başlayabilir.





Bu arada Yuval Noah Harari'nin Sapiens'in devamı niteliğindeki kitabı "Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi" de bitti nihayet. Daha doğrusu bitirmiştim ama düşüncelerimi toplayıp düzenlemek ve bir eleştiri yazmak bir miktar zaman almıştı. Beğenmedim ve nedenlerini uzun uzun anlattım. Marx'sız bir materyalizm yazmaya çalışmış, haliyle de olmamış uzun lafın kısası; Homo Deus İnceleme





Bir yandan Erman Çağlar'ın "O Sırada: İkinci Kitap"ı okuyorum. Çok komik, çok güzel, çok eğlenceli. Bir çırpıda yüzde 75ini okuyuverdim zaten, şimdi kıvranıyorum bitmesin diye :)





Ve daha önce başladığım ama yarım kalan Seveneves'e (Neal Stephenson) devam ediyorum. Kitabın ilk cümlesi: "The moon blew up without warning and for no apparent reason" (Ay, bir uyarı vermeksizin ve görünür bir sebebi olmaksızın patladı) Devasa bir olayla açılıyor. Bir hard science fiction kitabı (fantastik olmayan, bilimsel tutarlılığı, gerçekçiliği ön planda tutan bilim kurgu türü) olmasının yanında, karakterler de hayli güzel portre edilmiş, son derece gerçekçi kişilikler. Öyle ki aratsanız Twitter hesaplarını bulacak, google Scholars'da makalelerini ile karşılaşacakmışsınız gibi hissettiriyor. %20sini devirdim (Kindle'dan okuyorum) güzel gidiyor şimdilik.




Eh, bende durum böyle.

alan ford

 Discoünya'da ben bir yerde takılıp kaldım ama şimdi Rincewind, İkiçiçek ve akıllı armut ağacığından sandığı çok özlediğimi farkettim.

  Solaris ve hatta bütün Lem külliyatı muhteşemdir. Solaris filmleri ise kitaptan bu kadar uzak olabilir ancak. Zamanında Tarkovski 2001 space odessy'e karşı onca devlet desteğiyle ateist kitaptan ortodoks film çıkartmayı başarmış ve bunu zamanın Sovyetlerine de bir güzel yedirmiş
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

battlehammer

Alıntı yapılan: alan ford - 15 Mayıs, 2022, 18:38:25
Discoünya'da ben bir yerde takılıp kaldım ama şimdi Rincewind, İkiçiçek ve akıllı armut ağacığından sandığı çok özlediğimi farkettim.

Pterry her zaman sevdiğim bir yazardı, hatta DNA ve Neil gaiman ile birlikte hep ilk üçümdeydi ama bu yıl bir başka sevdim adamı. 20li yaşlarımda okuduğumdan çok daha farklı şeyler hissettirdi. Her kitapta beni farklı bir şekilde şaşırtıyor, yeni yeni katmanlar buluyorum, artık genç olmayan, farklı korkuları, sorunları, özlemleri, dertleri olan bir insan olarak okumak çok farklıydı, iyi de geldi açıkçası. İlk kitaplar sadece ısınma turlarıymış onu gördüm. Biraz önce, parkta, serbest elektronlar gibi etrafta koşup koşup birbirine çarpan çocukların bağırışları arasında, Hanımlar ve Beyler'in son sayfalarını okurken yine takıldı boğazıma bir şeyler. Yaşlanmayı sadece başka insanların başına gelen bir şey sandığım zamanlarda okuyup geçiyordum böyle şeyleri oysa:)


Alıntı yapılan: alan ford - 15 Mayıs, 2022, 18:38:25
  Solaris ve hatta bütün Lem külliyatı muhteşemdir. Solaris filmleri ise kitaptan bu kadar uzak olabilir ancak. Zamanında Tarkovski 2001 space odessy'e karşı onca devlet desteğiyle ateist kitaptan ortodoks film çıkartmayı başarmış ve bunu zamanın Sovyetlerine de bir güzel yedirmiş
Tarkovski'nin devamlı cuma günü pilavlıya çağıran yurt abisi gibi film çekip "Ya sovyet'iz biz yoldaş, buralar şu çalıdan tee şu deppe kadar hep böyle Bolşevik, he!" diye iteleyebilmesi bana biraz sevimli geliyor aslında. Yine de Solaris özelinde,  Soderbergh'e daha bir uyuz oldum ben. Yani tamam, edebiyat eserlerinin kelimesi kelimesine uyarlanmasını falan talep ediyor değilim, eserin sinema medyumuna geçtiği zaman değişmesi bana tuhaf gelmiyor. Tom Bombadil nerde şerefsizleer!!11 diye bağırarak kendimi Hollywood'un H'sine zincirleyen (bu arada o ve d'lere değil h'sine zincirlemem asla kasıtlı değil, tamamen tesadüf) biri olmadım hiç. Ama bu kadar çok katmanlı, derdi olan filmden bunu mu aldın yahu sadece?

pizagor

Kurt Vonnegut'un Galapagos'u iki gündür elimde. Yakaladığım her fırsatta okumaya çalışıyorum. Geçmiş, bugün, gelecek ve uzak gelecek bu kadar mı güzel harmanlanır, dönemler arası böylesi sıklıkta geçişler bu kadar mı yormaz insanı? Bayıldım...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


battlehammer

Alıntı yapılan: pizagor - 19 Mayıs, 2022, 22:27:04
Kurt Vonnegut'un Galapagos'u iki gündür elimde. Yakaladığım her fırsatta okumaya çalışıyorum. Geçmiş, bugün, gelecek ve uzak gelecek bu kadar mı güzel harmanlanır, dönemler arası böylesi sıklıkta geçişler bu kadar mı yormaz insanı? Bayıldım...

O kadar çok denk geliyorum ki bu kitaba son zamanlarda. Aşırı merak ediyorum. Biraz azalınca şu an okuduğum kitaplar, ben de girişeceğim.

pizagor

Alıntı yapılan: pizagor - 19 Mayıs, 2022, 22:27:04
Kurt Vonnegut'un Galapagos'u iki gündür elimde. Yakaladığım her fırsatta okumaya çalışıyorum. Geçmiş, bugün, gelecek ve uzak gelecek bu kadar mı güzel harmanlanır, dönemler arası böylesi sıklıkta geçişler bu kadar mı yormaz insanı? Bayıldım...

Vonnegut'un mizahi dili Galapagos'a mı özgü yoksa hep mi böyle? Okurken Terry Prachett ve Douglas Adams'ı hatırlattı bana ama onlara nazaran daha keyifli bir mizahı var.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


V

   Hep böyle diyebilirim..Mezbaha 5 ile Vonnegut okumaya başlasaydın keşke..Zira Vonnegut evrenindeki karaterleri orada tanımaya başlıyoruz..Sonraki kitaplarında da görüyoruz kimilerini.

     Zamansal atlamalar, bilim kurgu-ucuz kurgu harmanlı öykülerini  kendi mizahi diliyle soslayıp
sistem,varlık sorgulamaları da yapmayı ihmal etmiyor arada..
"İstemem,eksik olsun.."

kedidiro

Alıntı yapılan: pizagor - 22 Mayıs, 2022, 06:25:29
Vonnegut'un mizahi dili Galapagos'a mı özgü yoksa hep mi böyle? Okurken Terry Prachett ve Douglas Adams'ı hatırlattı bana ama onlara nazaran daha keyifli bir mizahı var.
O keskin mizah her kitabında var. Kadife eldiven içinde demir yumruk tabirini duymuştum kendisi hakkında ki çok yerinde bir benzetmedir.