3 cildi cikmis olmasina ragmen henuz ilk cildi okuyabildim:
http://paneller.blogspot.co.uk/2017/11/arap-cografyasi.html
Buraya da kopyaliyorum:
Son donemlerde artik iyice kemiklesen bir alt tur olarak otobiyografik ogelerden yola cikarak bir tarihsel, politik durumun incelenmesi, elestirilmesinin ( Art Spiegelman, Marjane Satrapi, Joe Sacco gibi) son halkalarindan biri "The Arap of the Future".
Riad Sattouf'un cocukluk anilarindan yola cikip, donemin Arap cografyasina ve babasi ozelinde Arap entellektueline onemli bir isik tutma calismasi. Riad'in annesi bir Fransiz babasi (Abdel-Razak) ise bir Suriyeli. Babasi Fransa'da tarih doktorasi yaparken tanisip evlenirler. Ilk cilt bu hikayenin baslangicini ve maceranin Libya-Suriye ayagini icermekte.
Abdulrezak hemen her Bati'da ogrenim goren Arap entellektueli gibi bir akademisyen olmanin otesinde siyasi hayallere sahiptir. Bati'da egitim goren bu aydin tipi iki kesim, iki dunya arasinda sikismistir: bir taraftan kendi halklarinin ulkelerinin geri kalmisligi ve Bati'nin tartismasiz ustunlugune sahit olup ona gipta etmekte bir taraftan da bu geri kalmislik icin yine Bati'yi suclamaktadirlar.
Care ise iki bambaska (ve zit) yolla kendini disa vurur; bu entellektuel prototip ya Bati'dan iyice tiksinerek kendi kabuguna cekilir Islam'a bir kurtulus, bir care olarak simsiki sarilir ve burdan yola cikarak bir recete uretir (Siyasal islamcilarin onemli ismi Seyit Kutup ornegin boyle bir surec izlemistir). Ya da dini rededip pan-arapizme sarilir; din geri kalmisligin bir baska nedenidir. Riad'in babasi da ikinci gruba dahildir; Araplari, halki egitilmesi, iptidai geleneklerinden kurtarilmasi gereken bir kitle olarak gorur. Buna ragmen kendisi de sandigi kadar bu geleneklerden kurtulmus, 'aydinlanmis' da degildir.
Doktorasini veren Abdulrezak bu yuzden Libya'da bir universiteye is basvurusunda bulunur ve ailesiyle beraber bu ulkeye tasinir.
Hem Libya, hem de daha sonra gittigi Suriye diktatorlerin tumturakli soylemleri, bayraklar, marslar, heykeller ve gosterisli dis kabuga ragmen sefalet icindedir. Halk ekonomik sintinti icinde yasamaya calismaktadir, en temel hayati ihtiyaclari karsilamak bile buyuk sikintidir. Rusvet ve curume heryere sinmistir; otoriter rejimler ise insanlara goz actirmamaktadir. Pan-Arapizm butun propagandaya ragmen ise yaramamaktadir.
(https://farm5.staticflickr.com/4526/37667429595_5520332df4_z.jpg)
(https://farm5.staticflickr.com/4548/24682936768_e96119000e_z.jpg)
Bu arada sadece yasanan cografyalarin diktatorleri, sistemleri ve devletlerin ceberrut yuzu degil insan iliskileri de islenir. Sattouf'un sari saclari Suriye'de cocuklarin onu "yahudi" diye dislanmasina, otekilestirmesine neden olur.
Bolgede mezheplerin, dinlerin, etnisitenin ve kabilelerin ne derece derin kokleri oldugunu goruruz albumle birlikte; otoriter yonetimler olmasa her an patlayacak, acimsiz bir cografyadir burasi. Sonra bu iki ulkenin bugunune baktigimizda yasanan drami, vahseti daha iyi anlamamiza sebep olur. (Elbette bizim ulkemizle ne kadar ortak yon oldugunu da dusundurtur)
Charlie Hebdo eski cizerlerinden olan Sattouf'un aslinda mizaha daha yatkin olan cizgisi albumun dramatik yapisini yumusatsa da ben cok yadirgamadim. Ikinci ciltten devam etmek umuduyla :)
Ilk cildi ben de okudum, tavsiye ederim. Memlekette sabahtan aksama Ortadogu konusulurken, bu eserin Turkcede yayimlanmamasi garip. Kitapta dikkatimi ceken seylerden biri, Riad Sattouf'un Fransa, Suriye ve Libya'da gecen cocukluk anilarinda, kokulari da tasvir etmesiydi. Bu eseri uretirken, cocukluguna dair cesitli kokular, burnuna tekrar calinmis olmali. Sanatcinin, Suriye'de gecen kareleri pembe, Fransa'da gecen kareleri mavi, Libya'da gecen kareleri ise sari ile renklendirmesi ise ilginc bir detay olmus.
Sevgili Kharon, aydınlatıcı ve bilgilendirici yazılarınız için kendi adıma teşekkkür ederim.Bloğunuzu da takip ediyorum.The Arab of the future (L'Arabe du futur) yayımlanırsa üç cildi de alacağıma söz veriyorum.Arapları ve ortadoğuyu, toplumların yapısını, insanları savaşsever hale getiren propagandaları anlamak için fikir özgürlüğü gerekiyor.Bir de anlamaya ve öğrenmeye çabalayan açık fikirli insanlar...
bdgest'te dolaşırken görmüştüm. KaraKarga'nın basacağını düşünüyorum.
Alıntı yapılan: peder clemente - 21 Kasım, 2017, 04:04:17
Sevgili Kharon, aydınlatıcı ve bilgilendirici yazılarınız için kendi adıma teşekkkür ederim.Bloğunuzu da takip ediyorum.The Arab of the future (L'Arabe du futur) yayımlanırsa üç cildi de alacağıma söz veriyorum.Arapları ve ortadoğuyu, toplumların yapısını, insanları savaşsever hale getiren propagandaları anlamak için fikir özgürlüğü gerekiyor.Bir de anlamaya ve öğrenmeye çabalayan açık fikirli insanlar...
cok tesekkurler clemente, kesinlikle Turkce'ye kazandirmali bu albumleri
Alıntı yapılan: nikopol - 21 Kasım, 2017, 03:34:45
Ilk cildi ben de okudum, tavsiye ederim. Memlekette sabahtan aksama Ortadogu konusulurken, bu eserin Turkcede yayimlanmamasi garip. Kitapta dikkatimi ceken seylerden biri, Riad Sattouf'un Fransa, Suriye ve Libya'da gecen cocukluk anilarinda, kokulari da tasvir etmesiydi. Bu eseri uretirken, cocukluguna dair cesitli kokular, burnuna tekrar calinmis olmali. Sanatcinin, Suriye'de gecen kareleri pembe, Fransa'da gecen kareleri mavi, Libya'da gecen kareleri ise sari ile renklendirmesi ise ilginc bir detay olmus.
evet, bizi bu kadar ilgilendiren bir mevzu iken kesinlikle Turkce'ye kazandirmali. Sayfalarin renk degisimini unuttum yazida :D eklemen cok iyi olmus Nikopol; ayrica farkettim ki sanki sadece olumsuz yonleri aktarmisim album genel olarak olumsuz tecrubelerin birikimi ama arada ornegin babasinin dut agacina nostaljik yaklasimi gibi sicak, insani noktalar da var (az da olsa)
2. cilt icin:
http://paneller.blogspot.co.uk/2017/12/arap-cografyasi-2.html
Buraya da kopyaliyorum:
lk ciltteki Libya-Suriye-Fransa ucgeninden sonra ikinci cillte Suriye'ye yerlesmeye calisan Sattouf ailesinin maceralari devam ediyor. Baba Sattouf kendini cevresindeki butun Araplarda ustun gormesine, onlari asagilamasina ve aldigi Batili-rasyonel egitime ragmen memleketine yerlestikce eski yoresel-geleneksel hastaliklari ortaya cikmakta ve hayallerinden vazgecmektedir. Artik "baskan" olmaktan degil sadece babayadigari arazisine "baskanlara yakisir" bir villa yaptirmaktan bahsetmektedir. Tek gayesi ulkeyi yoneten askeri oligarsi ile iliskilerini ilerleterek universitede daha iyi bir kadroya gecmektir. Ideallerini bir yana birakmis gozukmektedir.
Kucuk Sattouf ise ulkeyi daha iyi gozlemledikce ikinci ciltte daha detayli bir portre sunmaktadir. Aclik sinirinda yasamakta olan insan yiginlarina karsin kucuk bir askeri burokrasi servet yigmaktadir:
(https://farm5.staticflickr.com/4638/39264201031_829f049d4a_z.jpg)
Sattouf'un gunluk hayatinda karsilastigi Yahudi suclamasi aslinda cok genele yayilmis, orgutlu, sistemli bir propagandanin da sonucudur. Devletin, burokrasinin iktidarini devam ettirebilmesinin dayanaklarindan biridir bu ortak dusman. Yahudi'den Israil'den nefret etmeyen yok gibidir:
(https://farm5.staticflickr.com/4738/38387103555_02bafc1f49_z.jpg)
Kuran ve din arapca anadil olmasina ragmen anlanan-uzerinde kafa yorulan mefhumlar degil ezberlenen, kopyalanarak surdurulen seylerdir. Kadinin yeri ve rolu de bu dogrultuda cok sert ve net cizgilerle belirlenmistir:
Kucuk Sattouf bu rolun disina cikanlarin nasil aileleri-kabileleri trafindan acimasizca cezalandirildiklarini bir akrabasinin 'namus cinayetine' kurban gitmesi ile sahit olur. Buna karsi durmaya calisan babasi da tek basina topluma gelenege karsi duramayacaginin farkina varip yenilgiyi kabullenmistir. Babasinin simgesel yenilgisi tum arap reformistlerinin/entellektuellerinin umutlarinin sonmesidir aslinda.
Maalesef Sattouf'un grafik romanlarini kisayoldan "Oryantalizm" ile damgalamaya kalkanlar olmustur, fakat Sattouf'un tek yaptigi yasadigi gercekleri, anektodlari -pek cogunu bagimsiz kaynaklardan dogrulayabilecegimiz- olabildigince yalin bir sekilde yuzumuze vurmaktir. Buna bile tahamulu olmayanlarin bolge icin nasil bir ozelestiri yapacaklarini ya da boyle bir dertlerinin olup olmadigini gormek iyi olurdu. Oyle ya elde "Oryantalizm-Kolonyalizm" gibi sihirli degnekler varken ne gerek var mercegi kendilerine cevirmeye.
Ote yandan Sattouf'un nadir anlarda gozunu Fransa'ya da cevirdigini (zira album buyuk oranda Suriye'de gecmekte), yeri geldiginde benzer gozlemleri yaptigini gormekteyiz zaten. Ornegin insanoglunun cevresiyle, dogayla kurdugu yikici-bozucu-tuketici etki Suriye ya da Fransa'da cok farkli degildir:
Sattouf ilk abumde oldugu gibi farkli cografyalari ya da durumlari farkli renkli fonlarda resmetmeye devam ediyor ; bir cocugun penceresinden anlatilan dunyanin farkli tonlarda algilanmasi da yerinde bir bulus esasen .
2018'de basılacağına inanıyorum. Tanıtım içinde ayrıca teşekkürler. :)