Merhaba arkadaşlar .Bazı alım satım durumlarında satışta olan kitap tanıtılırken satıcı kitabın durumundan çok baskı sayısını ön plana çıkararak tanıtım yapıyor.Birinci baskı ile sonraki baskı arasında kalite bakımından farklılık var mı ki böyle bir yol izleniyor.Açıkcası bir kitap alırken baskısını hiç dikkat etmem edenler niye ediyor merak ettim şimdi.
Koleksiyoncuların olmazsa olmazıdır birinci baskı. Hatta öyle ki bazı eski kitaplarda kondisyonu kötü bile olsa birinci baskı olması tercih sebebidir. Koleksiyoncular dışındaki insanlar pek önemsemez bu durumu. Yurt dışında da özellikle çizgi roman fasiküllerinde birinci baskı olması çok önemlidir, 1. baskı varken kimse 5. baskıya değer vermez ve ilk baskıya sahip olmaya çalışır. Başka yayınevinden tekrar çıkmış bir kitap 1. baskı olarak kabul edilebilir, çünkü kapak, punto vb. değişmiştir.
Birinci Baskı takıntım yok. Bunun en büyük sebebi satmak için değil okumak ve biriktirmek için alıyor olmam. Benim için önemli olan yayının baskısının olması.
Tabiki birinci baskı olması güzel ama daha güzel olanı istediğimiz kitaba ya da çizgi romana ulaşabilmek bence.
Kapak değişikliği yoksa ben de pek umursamıyorum durumu. Bir de mesela gereklinin bastığı klasik spidermanlerde 1ve2. Cilterinde fasikül kapakları renkliymiş. böyle durumlar olunca baskıya dikkat ediyorum.
Birinci baskı kitabın içine değil dışına önem verenler için önemli.
Zaten hepi topu bir defa basılmış çizgi romanlara da birinci baskı diye yüksek fiyat çekmiyorlar mı, beni alıyor bir gülmek.
Hele bir de hala piyasada bulunabilen sayılar için "nadir, zor bulunan, kafa sayı" gibi sahaf yalanları yok mu? Ben en çok ona ayar oluyorum. Asıl konuya gelirsek hangi baskı olduğu umurumda değil. Hatta bazılarını macera bazında bir arada olsun da nasıl olursa olsun diyerek farklı yayınevlkerinden topladım.
Bir de şu tarz örnekler oluyor;
Birinci baskısı orijinal boy yayınlanmış bir comicsin ikinci baskısında iki parmak daha kısalmış Türkçe comics ebadı tercih edildiğinde rafta berbat bir görüntü oluyor. Diğer ciltleri birinci baskı alıp da ilk cildi bulamadığı için ikinci baskı tercih edenlerin de serzenişte bulunması gayet doğal oluyor bu durumda. O yüzdendir ki bu tarz göz zevkini bozacak olumsuz durumlara karşılık birinci baskı peşine düşme durumlarını zaman zaman haklı buluyorum.
Bir örnek de Nuri Kurtcebe 'nin çizgileriyle nakış nakış işlediği, ilk baskısını 1999 senesinde Leman Yayınları 'ndan yapan Kuvayi Milliye (Nazım Hikmet) uyarlaması için verebilirim. Ben o dönem 12 yaşlarımdaydım. Albüm fiyat olarak beni aşıyordu ve ancak para biriktirdikten sonra ablam ve büyük kuzenimin beni sinemaya götürdükleri bir gün, yolda denk geldiğim büyük bir kitabevine girip o kütük gibi cildi alabilmiştim. O cilde gözüm gibi baktım, sırf benim için ifade ettiği şeyden ötürü. Zaman içerisinde o edisyondan tekrar baskı oldu mu hatırlamıyorum ama çok daha sonra, iki ayrı yayınevinden iki ayrı edisyonu daha çıkmıştı sanıyorum ve hiçbir edisyon, Leman Yayınları 'ndan çıkan ilk edisyondaki kadar etkili bir görünüme sahip olamadı. Daha yakın tarihli olanlar, biraz daha ufaltılmış alelade bir görünümdeydi ve kapak fonu beyazdı. Oysa ilk edisyonun kapak fonu siyahtı ve kaliteli bir şömize sahipti. Tasarımı ve sunumu da daha iyiydi. Ben o cildin ilk baskısını ve edisyonunu saklamaktan ziyadesiyle mutluyum mesela.
Aslında benim arşivimde fark etmiyor birinci baskı olmuş, ikinci baskı olmuş diye. Kalite aynıysa sorun etmem, çünkü koleksiyoncudan ziyade titiz bir biriktiriciyim. Yalnız ikinci baskıda kapağa "ikinci baskı" diye şerit çekiliyorsa ne yalan söyleyeyim, elim gitmiyor. Bulabiliyorsam ilk baskıyı temin etmeye çalışıyorum şayet temiz bir kondisyondaysa. Mecbur kalırsam da yapacak bir şey olmuyor, el mahkum alıyorum.
Koleksiyonculuğun farklı dinamikleri var. Mika koruyucu içerisinde birinci baskı ve ilk sayı fasikül comics getirtenler oluyor mesela, asla o mika açılmıyor, sadece sergilenmek için bulunduruluyor o mika içerisindeki fasikül. Benim asla girmeyeceğim bir olaydır mesela ama bunu yapanın aldığı keyfi de az çok tahmin edebiliyorum. Tıpkı figür koleksiyoncularının, o figürleri oynamak için değil de sergilemek ve aralarda seyretmek için aldıkları gibi. Dolayısıyla koleksiyonculuktan alınacak çeşit çeşit zevk unsuru var. Bana elimdeki kitabın mükemmel kondisyonda olması ve malzemeden tasarruf edilmemesi yetiyor ama yukarıda dediğim gibi, ikinci baskıda kapağa eşşek gibi ibare konuyorsa ya da edisyon küçülüyorsa o noktada asabım bozulabiliyor.
Satıcılar da bir süredir bu hassasiyete uyandığı için, aslında çok az bir kesimin ilk baskı gözetmesine rağmen bir gereklilik olarak belirtme ihtiyacı duyuyorlar ki bu durum bende normal kitaplarda çok etkili oluyor. Nadir 'den eski bir kitap alacaksam, muhakkak baskı yılına bakıyorum. Hatta imkanım varsa sayfa sayıları kıyaslaması yapıyorum bazı baskılara eklemeler yapıldığı için. Ya da daha eski baskılar daha hızlı çaptan düşebileceği için. Bazen de 50 senelik bir kitap, 10 sene önceki basımından daha kaliteli olabiliyor ki sırf bu yüzden bazı kitapların elimde 3 ayrı baskısı bile bulunduğu oluyor. Yayınevi değiştirmediği halde tekrar baskılarda başkalaşım geçiren kitapların çokluğuna inanamazsınız.
Bunlar kitapların fiziki kondisyonuna yönelik bence belirtilmesi gereken detaylar. Haftalık mizah dergilerini bile katlamamak için 50x70 ebatlarında dosyayla bayiye giden, bir dönem arşivlediğim gazeteler için bu kez 70x100 ebatlarında dosyayla günlük gazeteleri ev getirem, marketten aldığım dergiyi kasiyer bükerek tutup kenarında devasa bir sıkma çatlağı oluşturduğunda nazik bir şekilde iade edip yenisini alan ve her daim taşıdığım A3 ebatlarındaki destekli torbalarda taşıyıp eve getiren biri olarak birinci baskı kovalayanları bir noktaya kadar anlayabiliyorum. Bazen sadece okumak kesmeyebiliyor. Okunup sevilen bir albümün edisyonu ve kondisyonu da iyiyse, insanın o edisyonla kurduğu gönül bağı daha farklı olabiliyor. Tıpkı 2002 senesinde eğitime başladığım lisenin yetenek sınavlarını kazandığımda ailemden para alıp bayide aylardır tozdan grileşen (neyse ki jelatini vardı) iki ciltlik Spawn takımını aldığımda kurduğum gönül bağı gibi. Sonraki yıllarda kıramayacağım biri o ciltleri okumak için alıp bana paramparça olmuş ve kapağından ayrılmış şekilde verince de kırılan hevesimi tahmin edebilirsiniz. O şerefsiz yüzünden bugünkü yeni basımları çıktıkça almama rağmen içimden gelerek oturup baştan sona okuyamıyorum mesela.
Bu tarz detaylara takılan insanlar bence küçükken yaptıkları resimleri yırtılan, inci gibi yazıyla yazdıkları kompozisyonları panodan yere düşünce üzerine basılıp tükürülen, özene bezene yaptıkları kumdan kale şımarıkça ezilen, kısaca özen gösterdikleri şeylerin başkalarınca hor davranıldığı; buna rağmen zaman içerisinde kitap, çizgi roman, DVD ya da figür gibi daha öznel koleksiyonlara yöneldiklerinde de benzer hassasiyetlerini koruyan ve bununla keyiflenen güzel insanlar. Kıyamet gibi yeni baskı yapmış bir eseri ilk basımında keşfedip ya da güç yetirip alabilmenin kıvancını yaşayan, küçük mutluluklar üzerine keyif inşa eden naif insanlar diye düşünüyorum.
Alıntı yapılan: ferzan - 09 Haziran, 2020, 23:32:36
Bir de şu tarz örnekler oluyor;
Birinci baskısı orijinal boy yayınlanmış bir comicsin ikinci baskısında iki parmak daha kısalmış Türkçe comics ebadı tercih edildiğinde rafta berbat bir görüntü oluyor. Diğer ciltleri birinci baskı alıp da ilk cildi bulamadığı için ikinci baskı tercih edenlerin de serzenişte bulunması gayet doğal oluyor bu durumda. O yüzdendir ki bu tarz göz zevkini bozacak olumsuz durumlara karşılık birinci baskı peşine düşme durumlarını zaman zaman haklı buluyorum.
Bir örnek de Nuri Kurtcebe 'nin çizgileriyle nakış nakış işlediği, ilk baskısını 1999 senesinde Leman Yayınları 'ndan yapan Kuvayi Milliye (Nazım Hikmet) uyarlaması için verebilirim. Ben o dönem 12 yaşlarımdaydım. Albüm fiyat olarak beni aşıyordu ve ancak para biriktirdikten sonra ablam ve büyük kuzenimin beni sinemaya götürdükleri bir gün, yolda denk geldiğim büyük bir kitabevine girip o kütük gibi cildi alabilmiştim. O cilde gözüm gibi baktım, sırf benim için ifade ettiği şeyden ötürü. Zaman içerisinde o edisyondan tekrar baskı oldu mu hatırlamıyorum ama çok daha sonra, iki ayrı yayınevinden iki ayrı edisyonu daha çıkmıştı sanıyorum ve hiçbir edisyon, Leman Yayınları 'ndan çıkan ilk edisyondaki kadar etkili bir görünüme sahip olamadı. Daha yakın tarihli olanlar, biraz daha ufaltılmış alelade bir görünümdeydi ve kapak fonu beyazdı. Oysa ilk edisyonun kapak fonu siyahtı ve kaliteli bir şömize sahipti. Tasarımı ve sunumu da daha iyiydi. Ben o cildin ilk baskısını ve edisyonunu saklamaktan ziyadesiyle mutluyum mesela.
Aslında benim arşivimde fark etmiyor birinci baskı olmuş, ikinci baskı olmuş diye. Kalite aynıysa sorun etmem, çünkü koleksiyoncudan ziyade titiz bir biriktiriciyim. Yalnız ikinci baskıda kapağa "ikinci baskı" diye şerit çekiliyorsa ne yalan söyleyeyim, elim gitmiyor. Bulabiliyorsam ilk baskıyı temin etmeye çalışıyorum şayet temiz bir kondisyondaysa. Mecbur kalırsam da yapacak bir şey olmuyor, el mahkum alıyorum.
Koleksiyonculuğun farklı dinamikleri var. Mika koruyucu içerisinde birinci baskı ve ilk sayı fasikül comics getirtenler oluyor mesela, asla o mika açılmıyor, sadece sergilenmek için bulunduruluyor o mika içerisindeki fasikül. Benim asla girmeyeceğim bir olaydır mesela ama bunu yapanın aldığı keyfi de az çok tahmin edebiliyorum. Tıpkı figür koleksiyoncularının, o figürleri oynamak için değil de sergilemek ve aralarda seyretmek için aldıkları gibi. Dolayısıyla koleksiyonculuktan alınacak çeşit çeşit zevk unsuru var. Bana elimdeki kitabın mükemmel kondisyonda olması ve malzemeden tasarruf edilmemesi yetiyor ama yukarıda dediğim gibi, ikinci baskıda kapağa eşşek gibi ibare konuyorsa ya da edisyon küçülüyorsa o noktada asabım bozulabiliyor.
Satıcılar da bir süredir bu hassasiyete uyandığı için, aslında çok az bir kesimin ilk baskı gözetmesine rağmen bir gereklilik olarak belirtme ihtiyacı duyuyorlar ki bu durum bende normal kitaplarda çok etkili oluyor. Nadir 'den eski bir kitap alacaksam, muhakkak baskı yılına bakıyorum. Hatta imkanım varsa sayfa sayıları kıyaslaması yapıyorum bazı baskılara eklemeler yapıldığı için. Ya da daha eski baskılar daha hızlı çaptan düşebileceği için. Bazen de 50 senelik bir kitap, 10 sene önceki basımından daha kaliteli olabiliyor ki sırf bu yüzden bazı kitapların elimde 3 ayrı baskısı bile bulunduğu oluyor. Yayınevi değiştirmediği halde tekrar baskılarda başkalaşım geçiren kitapların çokluğuna inanamazsınız.
Bunlar kitapların fiziki kondisyonuna yönelik bence belirtilmesi gereken detaylar. Haftalık mizah dergilerini bile katlamamak için 50x70 ebatlarında dosyayla bayiye giden, bir dönem arşivlediğim gazeteler için bu kez 70x100 ebatlarında dosyayla günlük gazeteleri ev getirem, marketten aldığım dergiyi kasiyer bükerek tutup kenarında devasa bir sıkma çatlağı oluşturduğunda nazik bir şekilde iade edip yenisini alan ve her daim taşıdığım A3 ebatlarındaki destekli torbalarda taşıyıp eve getiren biri olarak birinci baskı kovalayanları bir noktaya kadar anlayabiliyorum. Bazen sadece okumak kesmeyebiliyor. Okunup sevilen bir albümün edisyonu ve kondisyonu da iyiyse, insanın o edisyonla kurduğu gönül bağı daha farklı olabiliyor. Tıpkı 2002 senesinde eğitime başladığım lisenin yetenek sınavlarını kazandığımda ailemden para alıp bayide aylardır tozdan grileşen (neyse ki jelatini vardı) iki ciltlik Spawn takımını aldığımda kurduğum gönül bağı gibi. Sonraki yıllarda kıramayacağım biri o ciltleri okumak için alıp bana paramparça olmuş ve kapağından ayrılmış şekilde verince de kırılan hevesimi tahmin edebilirsiniz. O şerefsiz yüzünden bugünkü yeni basımları çıktıkça almama rağmen içimden gelerek oturup baştan sona okuyamıyorum mesela.
Bu tarz detaylara takılan insanlar bence küçükken yaptıkları resimleri yırtılan, inci gibi yazıyla yazdıkları kompozisyonları panodan yere düşünce üzerine basılıp tükürülen, özene bezene yaptıkları kumdan kale şımarıkça ezilen, kısaca özen gösterdikleri şeylerin başkalarınca hor davranıldığı; buna rağmen zaman içerisinde kitap, çizgi roman, DVD ya da figür gibi daha öznel koleksiyonlara yöneldiklerinde de benzer hassasiyetlerini koruyan ve bununla keyiflenen güzel insanlar. Kıyamet gibi yeni baskı yapmış bir eseri ilk basımında keşfedip ya da güç yetirip alabilmenin kıvancını yaşayan, küçük mutluluklar üzerine keyif inşa eden naif insanlar diye düşünüyorum.
beğen ya da teşekkür butonunu bulamadım..
Alıntı yapılan: Ali Murat - 09 Haziran, 2020, 23:55:28
beğen ya da teşekkür butonunu bulamadım..
Biz sevgimizi içimizde yaşıyoruz ;D
Babalarımız gibi.
Hani senin için öleceğini bilirsin ama 30 yıldır sana bir kere bile "canım oğlum" dememiştir, diyememiştir.
Öyle birşey işte.
Latifesi bir yana hakkaten bizim de bir beğen butonuna ihtiyacımız var.
Ferzan ve katılım sağlayan tüm dostlar teşekkür ederim.Sanırım zaman zaman bu tür katılımlı paylaşımlara gereksinim var.
Kapakta yer alan tekrar baskı ifadeleri dışında benim de çok dikkat ettiğim bir husus değil açıkçası. Fakat ikinci baskı ifadesi kapakta yer alıyorsa görselliği etkilediği için tercih edesim gelmiyor. Bence çizgi romanlar için en ideali iç sayfada yazması.
Alıntı yapılan: xmenac - 10 Haziran, 2020, 13:10:12
Kapakta yer alan tekrar baskı ifadeleri dışında benim de çok dikkat ettiğim bir husus değil açıkçası. Fakat ikinci baskı ifadesi kapakta yer alıyorsa görselliği etkilediği için tercih edesim gelmiyor. Bence çizgi romanlar için en ideali iç sayfada yazması.
Kesinlikle katılıyorum. Mesela Gerekli bunu böyle yapıyor ve hoşuma gidiyor. YKY ve Marmara ilk aklıma gelenlerden, güzelim kapağa basıyorlar.
Bunun kötü uygulamalarından birisi de Marmara Çizgi'nin Venom'un Doğuşu ciltleri. Bende ikinci baskıları var ve her baktığımda o güzelim kapaklar için hayıflanıyorum.
Kapakta eşek kadar yazması benim de keyfimi kaçırıyor.
Aslında ön kapağa hiç dokunulmasa, illa yapılacaksa arka kapakta bir yerlere konumlandırılsa şu ibare...
Birinci baskı sadece o baskıda özel bir durum varsa önemli benim için.
Örneğin Batman-Damned ilk sayı, ilk baskıda "Küçük Bruce" gözüktüğü ve sonraki baskılarda sansür uygulandığı için müthiş değerli şu anda.
Tex'in İtalya'da ilk yayınında kadınların omuzları açıkken, sonra sansür uygulanmıştır. Bu nedenle de ilk baskı tercih edilir.
Ama herşeyi ile birebir aynı bir kitabın sadece iç kapağında ikinci baskı yazıyor olması önemli değil.
TR için ise birinci baskı takıntım Tay Yayınlarının Judas ve Jeriko serileri içindir. Bu serilerin ilk baskılarında kullanılan parlak kapak kartonu ayırıcı bir özelliktir ve albeniyi artırdığından tercihimdir.
Konuya Türkiye'den güncel bir örnek olarak, Lal, Zagor Klasik Maceralar'da 2. tura dönünce; sahaflarda ilk baskıların fiyatı da (ilk baskı olduğu özellikle belirtilerek) artmış olarak satılıyor.
https://www.nadirkitap.com/zagor-klasik-maceralar-dizisi-cilt-108-2019-ilk-baski-ferri-nolitta-kitap18189090.html
2. baskı lafının "comics" özelinde yayıncılar tarafından biraz da pazarlama taktiği olarak kullanıldığını düşünsem de; bunun kapağın güzelliğini bozmayacak şekilde yapılması bence de daha şık olur. Ama ben olsam; 2. veya sonraki baskıları "varyant" kapak olarak basardım. JBC, çoğu kez bu taktiği (Örn; Batman New 52 serisi) başarılı olarak uyguluyor.
Başlık pandeminin hemen başlarında açılmış ve gündemden kısa sürede düşmüş aradan geçen süreçte birinci baskı hassasiyetini tekrar ele almak gerekiyor diye düşünüyorum. Geçen dört yılda ekonomik kriz ve girdi maliyetlerinin artmasının yayınevlerini maliyet düşürmeye ittiği bir gerçek. Bu kapsamda baskısı tükenen yayınlarda gelen devam baskılarında özellikle kağıt kalitesinin düştüğünü gözlemliyorum. Örneğin ilk baskısı kuşe yapılan bir cildin ikinci baskısı hamur olarak basılıyor. Baskı kalitesindeki düşüş birinci baskı ciltlerin değerini haklı olarak artırıyor. Benim merak ettiğim birinci baskı takıntısı olmayan çizgi roman severler baskı kalitesindeki düşüşten kaçınmak için satın alacakları eserin ilk baskısına daha çok para ödemeyi kabul ediyorlar mı? Yoksa kağıt kalitesi çok önemli değil yeni baskıyı alırım ve birinci baskıyla arasında olan farkla başka bir çizgi roman alırım mı diyorlar?
Ben çizgi roman alırken kaçıncı baskı olduğuna değil de, gıcır gıcır olmasına dikkat ediyorum. Tabii hem gıcır hem de birinci baskı olursa değmesin keyfime.
Alıntı yapılan: trooper - 31 Ocak, 2025, 03:00:41Başlık pandeminin hemen başlarında açılmış ve gündemden kısa sürede düşmüş aradan geçen süreçte birinci baskı hassasiyetini tekrar ele almak gerekiyor diye düşünüyorum. Geçen dört yılda ekonomik kriz ve girdi maliyetlerinin artmasının yayınevlerini maliyet düşürmeye ittiği bir gerçek. Bu kapsamda baskısı tükenen yayınlarda gelen devam baskılarında özellikle kağıt kalitesinin düştüğünü gözlemliyorum. Örneğin ilk baskısı kuşe yapılan bir cildin ikinci baskısı hamur olarak basılıyor. Baskı kalitesindeki düşüş birinci baskı ciltlerin değerini haklı olarak artırıyor. Benim merak ettiğim birinci baskı takıntısı olmayan çizgi roman severler baskı kalitesindeki düşüşten kaçınmak için satın alacakları eserin ilk baskısına daha çok para ödemeyi kabul ediyorlar mı? Yoksa kağıt kalitesi çok önemli değil yeni baskıyı alırım ve birinci baskıyla arasında olan farkla başka bir çizgi roman alırım mı diyorlar?
Hiç dikkat etmem bu konulara ;D
Alıntı yapılan: trooper - 31 Ocak, 2025, 03:00:41Başlık pandeminin hemen başlarında açılmış ve gündemden kısa sürede düşmüş aradan geçen süreçte birinci baskı hassasiyetini tekrar ele almak gerekiyor diye düşünüyorum. Geçen dört yılda ekonomik kriz ve girdi maliyetlerinin artmasının yayınevlerini maliyet düşürmeye ittiği bir gerçek. Bu kapsamda baskısı tükenen yayınlarda gelen devam baskılarında özellikle kağıt kalitesinin düştüğünü gözlemliyorum. Örneğin ilk baskısı kuşe yapılan bir cildin ikinci baskısı hamur olarak basılıyor. Baskı kalitesindeki düşüş birinci baskı ciltlerin değerini haklı olarak artırıyor. Benim merak ettiğim birinci baskı takıntısı olmayan çizgi roman severler baskı kalitesindeki düşüşten kaçınmak için satın alacakları eserin ilk baskısına daha çok para ödemeyi kabul ediyorlar mı? Yoksa kağıt kalitesi çok önemli değil yeni baskıyı alırım ve birinci baskıyla arasında olan farkla başka bir çizgi roman alırım mı diyorlar?
Aslına bakarsanız alacağınız eserin niteliğine ya da kendi açınızdan değerine göre değişiklik arz eden bir durum.
Burada bir parantez açıp pandemi öncesini de hatırlamakta fayda var. Çünkü öncesinde durum bir iki istisna hariç tam tersi idi. Orta kalitede çıkan yayınlar talep gördüğü takdirde, bir süre geçtikten sonra Hardcover olarak ekstraları ile beraber lüks baskı şeklinde yayınlanıyordu. Bizim gibi - tabiri mi maruz görünüz lütfen - sazan gibi atlayan ilk alıcılar için, ani bir şaşkınlıktan sonra elimizdekileri yeni baskıları ile değiştirmek için dört dönüyorduk. Bunu niye anlattım. Tabi şimdi o dönemleri arar hale gelindi de ondan anlatıyorum. Pandemi dönemi basın yayın sektörüne okuyucusuna, takipçisine çok zararlar verdi ve halende etkilerini hissetmekteyiz.
Sorunuza dönersek, örnek verecek olursam Maus grafik romanın ilk baskısı kuşedir. Sonraki baskılar hamur kağıda baskıdır. Çizimler siyah beyaz olduğundan, piyasa da da bulunamayan değerli bir yayın olduğundan, yeni okuyucular ve koleksiyoncular için alınması gayet makuldur.
Öte taraftan Frankonlar da, Comics de tam tersi tabi. Hele bir de ebat farkı varsa, çeviri, editörlük de işin içine girdiği vakit sonraki baskının düşen kalitesi alıcı için sinir bozucu bir hal aldığı takdirde sonraki baskıyı tercih etmeyecektir.
Buna örnek olarak da V for Vendetta verilebilir. İlk baskısı hem Softcover hem de Hardcover ( Hatta deri kaplıdır, aynı Çizgi Düşlerden çıkan Thorgal'da ki gibi) olarak piyasaya sürülmüştü. Son baskısı da gayet güzel sert kapak ancak hamur kağıda basılmış. Bu demek değil ki bu alınmaz. Alınır tabi ama şahsen bunu tercih etmezdim. Gidip Arka Bahçe yayınlarından çıkanı almaya çalışırdım ki bende bu mevcut.
Örnekler çoğaltılabilir, daha farklı örneklerde mevcut. Mesela Sandman serisi, İthaki'nin baskısı iyidir, hoştur da çevirisini pek tavsiye etmem. Arkabahçe'nin ya da Laika'nın çevirileri çok daha iyiydi bence ama onlarda da baskı kalitesi çok kötüydü. Arkabahçe'nin ciltlerini okurken elimizde parçalanıyordu. Laika'da da grafiker matbaa hatası sebebi ile orjinal çizimler ciddi oranda deformasyona uğratılmış olarak yayınlanmıştı. Orjinal çizimler ile fark akla kara kadar bellidir diyeyim size, siz anlayın artık.
İşte bu gibi sebepler neticesinde okuyucu, alıcı, koleksiyoner kendi belirlediği önceliklere göre tercihini yapar. Yapmalıdır da zaten.
Önemli Not: Sandman Serisinin Tüm Baskıları ( Arkabahçe, Laika, İthaki spin off Baykuş Yayınları...vs ) bende mevcut. İngilizce orjinal baskılarını da alabilirdim ancak ben bu şekilde koleksiyonuma katmayı seçtim.