(https://live.staticflickr.com/65535/52111308887_c58e2fdc2b.jpg)
Özgün Adı: Die Unheimlichen: Berenice
Yazar: Edgar Allan Poe
Çizer/Uyarlayan: Lukas Jüliger
Çevirmen: Seda Niğbolu
Yayın Tarihi: Haziran 2022
Sayfa Sayısı: 64
Ebat: 12 cm × 19 cm
Etiket Fiyatı: 49₺
Tanıtım Metni
Isabel Kreitz tarafından tasarlanan bu seride farklı çizgi roman sanatçıları, klasik ve modern korku hikayelerini yeniden yorumluyorlar.
Gündelik hayatın gerçeküstü ve rahatsız edici unsurlarına uygun resimler bulma konusunda usta olan Jüliger, serimizin bu ilk kitabında Edgar Allan Poe'nun tüyler ürpertici hikâyesinden yaptığı uyarlamayı internetin, anime figürlerinin, camgirl'lerin ve modern pop-kültürün dünyasına taşıyor. Poe'nun orijinal hikâyesinden günümüz dünyasına uyarlanan delilik, ölüm ve çürüyüş motifleriyle dokunmuş bir yalnızlık ve dünyadan kopuş hikâyesi.
Bu eseri alıp okuyan inceleyen var mı ? Yorum alabilir miyim ?
Çocuk kitapları formatında minicik bir kitap. Her sayfası da maksimum 3 kareden oluşan ve görsel altı/üstüne yerleştirilen bant ile hikaye aktarımına dayanan bir eser. Poe ile olan ilişkisini, kitaptaki şu son söze dayanarak aktaracağım:
Çizer Lukas Jüliger'e ihtafen .. "Kendi uyarlamasını internetin, anime figürlerinin, camgirl'lerin ve modern pop-kültürün dünyasına taşıyor. Bu dolambaçlı yola rağmen yalnızlığa ve kendini dünyadan geri çekmeye dair hikâyesine orijinalinin öğe ve motiflerini katmayı ve ona Poe hikâyelerinin atmosferini aktarmayı neredeyse ürkütücü bir kolaylıkla başarıyor."
Okunmadığında hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz ufak bir öykü. Fiyatı düşünüldüğünde, çizgi roman alışverişlerinde seçicilik dünyasına girenler için rahatlıkla pas geçilebileceğini düşünüyorum.
Alıntı yapılan: TKnKT - 03 Temmuz, 2022, 20:29:05
Çocuk kitapları formatında minicik bir kitap. Her sayfası da maksimum 3 kareden oluşan ve görsel altı/üstüne yerleştirilen bant ile hikaye aktarımına dayanan bir eser. Poe ile olan ilişkisini, kitaptaki şu son söze dayanarak aktaracağım:
Çizer Lukas Jüliger'e ihtafen .. "Kendi uyarlamasını internetin, anime figürlerinin, camgirl'lerin ve modern pop-kültürün dünyasına taşıyor. Bu dolambaçlı yola rağmen yalnızlığa ve kendini dünyadan geri çekmeye dair hikâyesine orijinalinin öğe ve motiflerini katmayı ve ona Poe hikâyelerinin atmosferini aktarmayı neredeyse ürkütücü bir kolaylıkla başarıyor."
Okunmadığında hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz ufak bir öykü. Fiyatı düşünüldüğünde, çizgi roman alışverişlerinde seçicilik dünyasına girenler için rahatlıkla pas geçilebileceğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
Ben de pas geçtim, Sırtlankitap dan beklemediğim
seçimler....
Review'im ektedir: puan 3/5
"Heey Jügen Böckem aynen maynen adamım! Biz neden random bi Poe hikayesini alıp, karakteri animeci, sinik, otuzbirci oğlanla değiştirmiyoruz? Hatta yeşili de çakarız, çünkü sanat dostum ha! Post modernlik adamım, çaktın mı?" diye haykıran çizgi roman.
Berenice, Poe'nun ufacık tefecik, içi kanlı dolgucuk misali, kendi halinde, minik de bir twiste sırtını dayayan, tatlış bir hikayesi aslında. Bu Lukas kardeşimizin de Berenice hikayesini okurken, bir yandan İthaki'den çıkan Dost Körpe çevirisi, Bütün Hikâyeleri (https://www.goodreads.com/book/show/10177623-b-t-n-hik-yeler) cildini de elimin altında tuttum, orijinalini de bir parti daha okumuş bulundum bu sebeple.
Orijinal hikayede malikanelerde, konaklarda seke seke dolanan anlatıcı kimbilirnegonist karakter Egaeus'un yerini "Korecanlık İlleti"nin kötücül ve çarpık koridorlarından gezinen, belirsiz bir ergen almış Lukas versiyonunda -ki buraya istesem biblikal şaka nın allahını (bak hala?) da çakardım sayın okuyucu- Leş gibi animeci ergen karakter, abazalıktan aklını yitirmiş inceller sürüsü, çocuk sömürmeye dayalı yayın kültürü, canlı chat odası pornografisi gibi troll besini unsurlar, bir nevi orijinal öyküdeki Poe'nun gotik tatlışlıklarının, hasatalık vurgusunun yerini almış ve aynı gergin atmosfere çıkmak için kullanılmış. Hafif sası, hafif yavan bir dünyada, genel gotik bağlamından koparılan hikaye, makul miktarda paralellikle yeniden birleştirilmiş daha ekşi bir gerçeklikte.
Yine de beklenebileceği üzere Poe ile kıyaslandığında daha zayıf kalıyor. Kitabın sonunda yazan edebiyat bilmez elemanın iddia ettiğinin aksine "çok rahatsız edici, çok tedirgin edici" diye de nitelendirilecek bir durum yok aslında. Gerek okuyucuyla anlatıcı arasına mesafe koyma amaçlı setuplarda, gerekse sondaki kurgusal doruk anında, hafif bir gerginlikten ötesine pek geçilemiyor.
Görsel tarafa gelince; anlatım tekniği olarak fena sayılmayacak, simgesel bir çizgi üslubu var kitabın. Mangasal çizimlere (bu arada Anime çizgi filmdir demiş miydim daha önce?) obje odaklı panellere, karakterlerin yüzlerini göstermeme, kadrajı etkileşimin hemen berisinde tutma gibi oyunlara güvenen bir anlatım tarzı var baştan sona. Belki de çok kısa bir çizgi roman olduğundan yıldırmıyor da üstelik bu durum. Mangacıların pek tanıdığı kimi oyunları cömertçe kullanmış Alman kardeşimiz ama 80ler dönemi Belçika ekollerinden de izler görüyorum şahsen ben çizimlerinde.
Genel olarak çok başarılı olduğunu söyleyemem ortaya çıkan sonucun. Vasat çevresinde dolaşan, çok da kısa bir çizgi roman yapmış Lukas. İçimde büyüyen "çift ağızlı baltayla korecan kellesi alma arzusunu" da hayli körükledi sağolsun, eninde sonunda gerçek bir duygusal tepkidir bu; bakınız İşte bunlar hep veri. Young Adult'a hazırlandığından otomatik olarak üzerine sinen kesif kaka kokusu konusundaysa maalesef yapılacak pek bir şey yok, devir boktan.
Ama sıklıkla yaptığım gibi içinden geçeceğim, duvardan duvara vuracağım, asfalta sürterek kıvılcım çıkartmayı deneyeceğim bir kitap da olmamış, biline: (bkz: Nefret Ettiğim Kitaplar (https://www.goodreads.com/review/list/43280720?shelf=nefret-ettigim-kitaplar)).
Yine de Takılmadan geçemeyeceğim bir iki detay:
* Tamam anladım, dışarı çıkmayan, sadece internet pornosu tüketen, oyuncaktır, figürdür, koca memeli dev gözlü anime bebeği falan toplayan bir karakter yaratıyorsun, bir kurgusal bütünlük, bir yabancılaşma hedefliyorsun ki gerçeğini de gördüm tanıdım hatta bunlardan ben, feana da yapmıyorsun bu işi yani. Ama o çocuk neden yediklerinin çöplerini odasında yere atıyor onu hiç anlamadım. Yav bir yıl dışarı çıkmasan ve çöpleri atmasan yürüyemezsin o evde, bir süre sadece bunu düşündüm, üşenmedim gittim günlük çöp üretimi verileri topladım, aylık tonajlar hesapladım. "Lan buna mı takıldın?" derseniz, e serde mühendislik var, evet takıldım.
Yani takılmanın ötesinde, müdahil olmadan duramıyorum şu noktada: "Çocuum, evladım," dedim, "bak Hikayeye katkısı da yokmuş, karakter gelişiminde de yeri yokmuş. Eh, hadi madem. Kalk ordan bi' battal boy çöp torbasını kap gel yanıma. Doldur onları şuna güzel güzel, hadi abisinin yakışıklısı, hadi bakalım!" diye ekledim. "Şöyle bir ortalığı topla, bu ne oğlum, insan yaşayacak burada. Ee hadi ama, küçük baş gibi bakma suratıma. Tamam, cosplayci kıza bakıp yine oynarsın pipinle, kaçmıyor ya lan?" Yani, belediye falan basar böyle, show habere düşersin, hüzünlü müzikle 2 dakika 27 saniyelik haber olursun, en sonda da belediyenin çöp kamyonunu gösteren sahneyle biter haber. Vallahi bitmez kitap böyle. Böcek olur hem yav?
* Bir ikincisi, ben şu "tamamen siyah panel yapayım, sayfaları yarın yok gibi karartalım, şeklimiz olsun!" tavırlarına, "Sanatçıyız biz haa, yanlış olmasın" mavralarına hasta oluyorum gerçekten. Ulan it, zaten 58 sayfa çizgi roman yapmışsın, para verdik biz buna para! Senin o Alman götün rahat tabi, yuro kaç para biliyor musun sen? 58 sayfanın 8'inin sadece siyaha boyanmış paneller olması nasıl bir dolandırıcılık? Amacın ne senin? Bizi mi yakaladın dişine göre? Hayır çizmek istemiyorsan, zor geliyorsa yapma aslanım, zorla mı? Ya gerçekten şöyle poser poser hareketler, manyak manyak tavırlar ayarsız sinirlendiriyor beni. 37.36 lira para verdim kitabına ve nereden baksan bugün bir bira parası yapar bu. Şimdi kitabın başındaki boşlukla birlikte bunu yüzde 20.6'sı boş, beni mi dolandırıcan sen? Bak buraya yazıyorum; ya efendi efendi "abi özür dilerim, ibanını gönder halledeyim," diye mesaj atarsın, ya da bu iş uzar Lukas! AZDAN AZ, ÇOKTAN ÇOK GİDER LUKAS...
* Kitabın sonunda Jörg Böckem diye bir elemanın yazdığı, son derece lüzumsuz bir yazı var. Edgar Allan Poe'nun rengi yeşildir diye giriyor, sonra "biz şöyle uyuşturucu içerdik, böyle takılırdık, Alan Parsons Project dinleye dinleye takılırdık, ooo ne biçim içerdik, Lsd falan hep bizdendi," diye anlatıyor da anlatıyor. Yeşil benim için önemliydi diyor, anlatıyor eleman, neden bilinmez. Editör mü bu, Poe bakanlığı sorumlusu mu, mangacı gençlik Almanya sorumlusu mu belli değil. "Yazarı teşvik eden neymiş bilmiyorum ama," diyor; e sus o zaman? Dayı neyi anlatıyorsun bana, ne? Sen kimsin? Hayır yani, torbacısının numarasını falan da vermemiş.
Öyle küçük, çok da bir numarası olmayan bir yeni nesil Poe uyarlaması kısacası. Olsa ayak üstü okunur, okunmasa bir şey kaybettirmez model çizgi romancık. Cosplay, manga, furrycilik falan diye aklını yitirmiş, tenasül uzuvlarını yeni keşfeden korecanlar, siz saldırın ama, siz bayılırsınız.
yazının orijinal linki: https://www.goodreads.com/review/show/5096657930