Tom Braks'ın 11 macerasını büyülü dükkan basacakmış
Çok iyi haber, Hoz un yarım bıraktığı bir seri idi. İlk 9 cildi HOZ yayınladı.
çocukluğumun çizgiromanı ne okurduk. yine de gereği var mıydı bilemedim
Kesinlikle satar HOZ serisini tamamlamak isteyenler mutlaka alır.
Son zamanlarda duyduğum en iyi haber Tom Braks için böyle bir çalışma mükemmel ötesi bir şey olur.
Tamamlanması büyülü dükkâna olan ilgiyi 10 a katlayacaktır bu bir vefa örneğidir inşallah gerçekleşir.
Alıntı yapılan: ostrakismos - 29 Mayıs, 2025, 15:19:02Tom Braks'ın 11 macerasını büyülü dükkan basacakmış
İlyas ya hayattan sıkılmış, altın vuruşa hazırlanıyor ya da piyangodan para buldu. Bunun başka bir açıklaması olamaz :-\
Çizgi roman tarihinin -en azından- Türkiye'deki mihenk taşlarından, yıllanmış ve tozlanmış bu tür çalışmaları ansiklopedi ve antolojilerde bırakmak en iyisi bence. Ha, illaki basmak istiyorsan telif sahibiyle oturup anlaşıp en iyi hikayelerinden toplama bir cilt yapılsa çok daha akıllıca olur sanki. Aksi takdirde şu mevcut ekonomik cenderede toplasan 100 tane satacak bir seriye girişmek manasız.
Alıntı yapılan: ostrakismos - 29 Mayıs, 2025, 15:19:02Tom Braks'ın 11 macerasını büyülü dükkan basacakmış
Vay arkadaş, Tom Braks ilginç bir tercih olmuş. Yıllardır Büyülü'den bir şey çıkmıyordu. Enteresan bir geri dönüş olucak eğer yayınlanırsa. Bu vesile ile belki tamamlanamayan Flash Gordon külliyatını da bitirirler. Sadece bir kaç cilt kalmıştı bitmesine ve benim çok sevdiğim bir seriydi. Tom Braks'dan sonra belki Zembla bile yayınlanır. Bunlar çocukluğumuzun karakterleri, yeni nesile hitap etmez belki ama bizim anılarımızın, hafızamızın parçaları bu karakterler ve yayınlar. Hepsinin yeri ayrı benim için.
Evet, Tom Braks sonrası İlyas bey bazı gençlik klasiklerimizi de yayınlarsa çok seviniriz.
Tombraks'a sevinirim. Zembla ve Kit Taylor da (kaldıkları yerden) güzel olurdu.
Bahsettiğim Tom Brakslar, Büyülü dükkanda, bandrolsüz vergisiz, algısız satılıyormuş, İnternet sitesinden satış yok
Alıntı yapılan: ostrakismos - 01 Haziran, 2025, 22:11:41Bahsettiğim Tom Brakslar, Büyülü dükkanda, bandrolsüz vergisiz, algısız satılıyormuş, İnternet sitesinden satış yok
Bu piyasada Tom Braks haberini duyunca aklıma böyle bir durum gelmişti açıkçası.
Basanda büyülü rüzgar değil...
O zaman muhtemelen kalan 11 cilt de basıldı
Esselamünaleyküm değerli dostlar. Bir ayı geçkin süredir düşünüyorum , " acaba yazsam nasıl olur. Kırılan , üzülen olur mu acep " diye. Üstteki ,Tom Braks ile ilgili sayın ostrakismos dostumuzun iletisini okuyunca yazmam gerektiği sonucuna vardım. Olay şu, değerli dostlar. Geçirdiğim operasyonlar ve kullandığım ağır ilaçlar sonucu birazcık çökmüş olduğumdan , bu süre zarfında " bana dostluk eder diye " tıpkı Ostrakismos dostumuzun bahsettiği Tom Braks gibi basılmış - ve renkli olarak , ikişerli cilt halinde - klasik Tex 286-- 400 arası seriyi satın aldım. En son cildi de dün akşam okudum. Seriyle ilgili edindiğim izlenim şu değerli dostlar : Baskı kalitesi güzel. Kullanılan kağıt kalitesi güzel. Renklendirme kötü. Ve asıl önemlisi çeviri, berbattan da berbat kötü. Bu çeviriyi hangi Tex düşmanı, hangi ilkel mahlukat yaptıysa Tex'e en büyük kötülüğü yapmış oldu. Ben, 55 yıllık Tex okuru ve koleksiyoneri olarak böylesine kötü çeviri görmedim, okumadım . Bu çeviri de ne ya. Tex ile Karson konuşurken, "suratı buzdolabı gibi" diyor. Başka bir sayfada "kıyma makinası" diyor. Bütün ciltlerde her sayfada , hem de birkaç kez "lanet olsun" sözleri geçiyor. Tex sık sık o... çocukları diyor. Tex, Carson ve haydutlar aynı dille, aynı sözcüklerle konuşuyor. Tiger jack'e alışık olduğumuz şekilde değil de baştan sona Türkçe olarak kaplan jack olarak hitap ediliyor. Bu rezil çeviriyi yapan Tex düşmanı ilkel yaratığı lanetliyorum. Tanrı'nın laneti üzerine olsun. Verdiğim okkalı banknotlar haram zıkkım olsun. Sur dibine düşsün. Tinerci olsun ama tiner alacak üç kuruşu bulamasın. Kolera olsun. Cüzzam olsun etlerini sıçanlar kemirsin. Leşini sarmaya kefen bulunmasın. Verdiğim banknotları yiyemesin, ahiret gününe kadar cehennemde piliç çevirme gibi çevrilsin dursun inşallah. Amin.
Alıntı yapılan: Ustura Kemal - 02 Haziran, 2025, 11:37:30Esselamünaleyküm değerli dostlar. Bir ayı geçkin süredir düşünüyorum , " acaba yazsam nasıl olur. Kırılan , üzülen olurmu acep " diye . Üstteki , Tom Braks ile ilgili sayın ostrakismos dostumuzun iletisini okuyunca yazmam gerektiği sonucuna vardım . Olay şu, değerli dostlar. Geçirdiğim operasyonlar ve kullandığım ağır ilaçlar sonucu birazcık çökmüş olduğumdan , bu süre zarfında " bana dostluk eder diye " tıpkı Ostrakismos dostumuzun bahsettiği Tom Braks gibi basılmış - ve renkli olarak , ikişerli cilt halinde - klasik Tex 286-- 400 arası seriyi satın aldım. En son cildi de dün akşam okudum. Seriyle ilgili edindiğim izlenim şu değerli dostlar : Baskı kalitesi güzel. Kullanılan kağıt kalitesi güzel . Renklendirme kötü. Ve asıl önemlisi çeviri , berbattan da berbat kötü . Bu çeviriyi hangi Tex düşmanı, hangi ilkel mahlukat yaptıysa Tex'e en büyük kötülüğü yapmış oldu. Ben, 55 yıllık Tex okuru ve koleksiyoneri olarak böylesine kötü çeviri görmedim, okumadım . Bu çeviri de ne ya . Tex ile Karson konuşurken , " suratı buzdolabı gibi " diyor . Başka bir sayfada " kıyma makinası " diyor .Bütün ciltlerde her sayfada , hem de birkaç kez " lanet olsun " sözleri geçiyor. Tex sık sık o... çocukları diyor . Tex, Carson ve haydutlar aynı dille, aynı sözcüklerle konuşuyor. Tiger jack'e alışık olduğumuz şekilde değilde baştan sona Türkçe olarak kaplan jack olarak hitap ediliyor . Bu rezil çeviriyi yapan Tex düşmanı ilkel yaratığı lanetliyorum. Tanrı'nın laneti üzerine olsun. Verdiğim okkalı banknotlar haram zıkkım olsun. Sur dibine düşsün. Tinerci olsun ama tiner alacak üç kuruşu bulamasın. Kolera olsun. Cüzzam olsun etlerini sıçanlar kemirsin. Leşini sarmaya kefen bulunmasın. Verdiğim banknotları yiyemesin, ahiret gününe kadar cehennemde piliç çevirme gibi çevrilsin dursun inşallah. Amin.
Aldığınız Texler de bu şekilde korsan baskı mıydı? Eğer öyleyse Tex, Dampyr, Tom Braks derken bu durum baya yaygınlaşıyor demektir
Tex Willer serisi de malum artık Lal tarafından basılıyor ama Ç.D. daha önce bastığı sayıları deri ciltli olarak da basmıştı. Maalesef nadirkitap üzerinde Lal'in bastığı kısımların da aynı formatta deri cilt olarak basıldığını gördüm. Basan Ç.D. midir yoksa başka birisi tarafından korsan baskı mıdır bilmiyorum ama yukarıdaki örneklerle de bunlar zaten kısıtlı okuyucu bulunan fumettileri basmak için riske giren yayınevlerine hakaret gibi hareketler. İş böyle giderse telifli basan kimse kalmaz, Kadıköy'den el altından belli kişilerin okuduğu adeta yasaklı maddeye döner.
Belli ki uyanık bir yayıncı klasik Tex'lerin eksik sayılarını korsan basıp el altından satıyor... Almayın arkadaşlar... Bunlara para verip aldıktan sonra Çizgi Diyarı'na laf etme hakkımız var mı? Kaldı ki oradaki paylaşımcılar bu işten para da kazanmıyor...
Hayatım boyunca korsan Baskı hiç bir kitabı almadım. Korsan Baskının hiç bir değeri ve kıymeti yoktur. Kolleksiyonluk değildir.İlerde hiç bir işe yaramaz. Ben kolleksiyonlarımı arkadadaşlarıma gösterirken araya korsan baskı mı koyacağım.Tüm kolleksiyonun Maddi ve Manevi değerini 0'a indirir. Facebooktan bir kitap almıştım.Baktım Bursa Halk Kütüphanesinden çalıntı kitap, Kitabı kütüphaneye gönderdim
Korsan ile ilgili iletiler bu başlıkta toplanmış. Artık bahsi geçeceği zaman bu başlık altından devam edilir, daha düzenli ve kolay ulaşılabilir olur. Moderasyona çok teşekkürler.
Kâr amacı gütmeyen, gönüllü girişilen korsanı destekliyorum (bu haliyle dijital korsanlıktan bahsediyorum elbette). Piyasayı hareketlendirdiğini düşünüyorum. Arada çok kaliteli çeviriler, temiz pak balonlamalar, aslına uygun kaligrafiler çıkabiliyor. Sektörde köşe başını tutmuş; kendine yayıncı, çevirmen, editör, dizgici diyenlerden çok daha iyi işler çıkaranlar var. Yayınevi sahipleri az biraz uyanık olsa bu insanlarla bağlantıya geçip kaliteyi yükseltebilirler ama yok hayır, üç otuz paralara liyakatsiz köle çalıştıracaklar veya telif alıp seriyi p*ç edecekler, numunelik basıp çizgi roman severi köpekbalıklarına atacaklar falan filan... Oysa caanım korsanlık öyle mi? Bulunmayan hint kumaşlarını önünüze önünüze seriyor, seç beğen oku.
Böyleyken böyle.
Alıntı yapılan: aitor03 - 07 Haziran, 2025, 16:26:52Kâr amacı gütmeyen, gönüllü girişilen korsanı destekliyorum (bu haliyle dijital korsanlıktan bahsediyorum elbette). Piyasayı hareketlendirdiğini düşünüyorum. Arada çok kaliteli çeviriler, temiz pak balonlamalar, aslına uygun kaligrafiler çıkabiliyor. Sektörde köşe başını tutmuş; kendine yayıncı, çevirmen, editör, dizgici diyenlerden çok daha iyi işler çıkaranlar var. Yayınevi sahipleri az biraz uyanık olsa bu insanlarla bağlantıya geçip kaliteyi yükseltebilirler ama yok hayır, üç otuz paralara liyakatsiz köle çalıştıracaklar veya telif alıp seriyi p*ç edecekler, numunelik basıp çizgi roman severi köpekbalıklarına atacaklar falan filan... Oysa caanım korsanlık öyle mi? Bulunmayan hint kumaşlarını önünüze önünüze seriyor, seç beğen oku.
Böyleyken böyle.
Birisi kendi yazdığı, çizdiği çizgiromanı internetten bedava paylaşırsa saygı duyarım ama telif hakkı diye bir şeyin olduğu dünyada bu hakkı çiğneyen kimseye saygı duymam.
Ben yazar, çizer olarak emeğimi, zamanımı harcayıp eser ortaya koyacağım, yayıncım maddi risk alıp bunu basacak birisi de gelip bedavaya benim emeğimden kar edecek.
Biraz argüman koyayım ortaya:
Jim Cutlass. Çizgi roman severlerin vakti zamanında bağrına bastığı renkli resimli Frankofon western. Zaten mini seriydi. Yayıncı bitiremedi. Yazara çizere saygımız sonsuz, "maddi risk" alıp basan ama son cildi basıp seriyi tamamlamayan yayıncıya saygı falan duymam bu saatten sonra. Korsanından okurum, ne Charlier kızar, ne de rahmetli Giraud.
Blueberry. 50 yıldır western basılan bir memlekette taşın altına elini sokan İlyas'ı neredeyse batıran seri. Yazara, çizere, riske giren yayıncıya saygım sonsuz. Neden western çizgi roman basılmıyor ya diye homurdanan çizgi roman severlere saygı falan duymam. Korsanından okurum. Giraud zaten öldü gitti, İlyas da ses çıkarmaz.
XIII. 3 cilt 10 sayı çıkabildi. Marmara'nın depolarında hala koli koli durduğuna eminim ama ispatlayamam. Korsanını okurum. Ne Vance ve Van Hamme laf eder, ne de Marmara.
Thorgal. İflahımız kesildi arkadaş seri bitsin diye beklerken. Olabilecek en ehven noktada lütfen sonlandırıldı. Naptık, seriyi aldık tabii (saygı), serinin kalanı? Korsaaaaan.
Bunlar ilk düşünüşte (yaş/demografik durum vs) aklıma gelenler. Kesin satar denilenler, dediklerimiz, bir avuç çizgi roman sevdalısının gönül verdiği, vereceği seriler. E şimdi bunların korsanı olsa ne, olmasa ne? Korsanı olunca en azından hikayeyi tamamlıyoruz. Ve bunlar yarıda kalanlar. Buzdağındaki birkaç kartopu, suyun üstünde kalan kısmı bile değil. Nice yayınlanmmamış ve yayınlanmayacak seriler var. Elin Endonezyalısı taramış, Fransız asıllısı çevirmiş, bir Türk de oradan çevirmiş. Neden okumayayım? Yabancı dilim var, beğenir alırım Amazondan bir yerden basılı halini kütüphanemde durması için ekonomik durumum el verirse.
(argümanlar dijital korsanlar içindir)
+ DC yazarı Mark Waid'in, korsan yayınların çizgi roman endüstrisini kötü etkilemeyip aksine beslediğini söylediğinden beri düşüncelerim değişiyor. Bir sürü irili ufaklı çizgi roman yayıncısı (ağırlıklı manga, manhwa) yeni çıkan yayınlarını tanıtmak ve satışlarını artırmak için korsan sitelere yayıyor.
Günün sonunda bir de şöyle bir gerçek var. "Çizgi roman sever" kişi, dijitalin koleksiyonunu yapmıyor, kitaplığında basılı olmasını istiyor. Ben de onlardan biriyim. Dijital arşivime koleksiyon gözüyle değil, bir nevi dijital indeks gözüyle bakıyorum.
Değerli aitor03. İyi güzel söylüyorsunuz da, lütfen, lal kitap tarafından aylık yayınlanan bir western'i okuyunuz ; birde aynı western 'in aynı sayısının korsan baskısını veya dijital baskısını okuyunuz. Korsan yayıncılar , yoldan geçen baca temizlemecisi Mehmet ağa ya iki paket sigara vererek çeviri yaptırmışlar. Cümlelerdeki harf eksiklikleri gırla gidiyor. 19 yüzyıl kahramanına 20 yüzyılda icad edilmiş beyaz eşyadan bahsettiriyorlar. 75 yıllık yayın hayatında duymadığımız, okumadığımız ( ve Kahraman'ımıza hiç yakışmayan ) küfürlü sözcükler kullandırıyorlar. ( herhalde , kendi günlük kullandıkları hitap biçimleri olsa gerek !.. ) Yaptıkları bu rezilce yayıncılık anlayışları sanki çok matah bir işmiş gibi birde bunu para kazanma yolu olarak kullanıyorlar. Bu yasa, hukuk tanımayan emek hırsızlarının gözünde hırsızlık yüz kızartıcı bir eylem olmayabilir, amma benim kültürümde ve inancımda hırsızlık ister kamuya karşı, isterse bireylere karşı olsun yüz kızartıcı, rezilce bir davranıştır .
Ya allah aşkına, işiniz gücünüz mü yok? Keşke kitaptaki korsanlıkla uğraştığınız , konuştuğunuz kadar ülkenin çivisi çıkmış, tomarla soyuluyor. Buna biraz olsun gıkınız çıksa. Mastürbasyon yapmak yerine, bırak milletin tercihini, saygı göster. Sen istemiyorsan alma, okuma, ne halt edersen et. Ama yeter artık, ona beddua, buna beddua.... Biraz destur ya....
Alıntı yapılan: Sinan Başak - 07 Haziran, 2025, 22:49:21Ya allah aşkına, işiniz gücünüz mü yok? Keşke kitaptaki korsanlıkla uğraştığınız , konuştuğunuz kadar ülkenin çivisi çıkmış, tomarla soyuluyor. Buna biraz olsun gıkınız çıksa. Mastürbasyon yapmak yerine, bırak milletin tercihini, saygı göster. Sen istemiyorsan alma, okuma, ne halt edersen et. Ama yeter artık, ona beddua, buna beddua.... Biraz destur ya....
Bu forumda okuduğum en saçma mesaj bu galiba. Burası çizgiroman forumu, sizin dedikleriniz için x(eski twitter), ekşisözlük gibi platformlar mevcut.
O gün bu gün. En nihayet beklenen gün geldi . Bu günün adı, kozları paylaşma günü. Cenk'e girişmeden önce her iki tarafa da hayırlı Bayram'lar diliyorum... On binlerce Altın madalyon forumu üyesi taraftarın müthiş tezahüratları eşliğinde yüzyılın derbisi başlıyor. Deniz yönü kalede - kahrolsun korsan kitap - spor kalecisi ve teknik direktörü ustura Kemal . Dağ yönü kalede - umudumuz korsan kitap - spor kalecisi ve teknik direktörü Sayın Sinan Başak. Umudumuz korsan kitap spor taraftarları gözle sayılacak kadar az. 10- 15 taraftar arasında , Altan Günday , Cem demirbaş , İlker Özer ve İlyas Erkul gibi tescillenmiş korsan yayıncılar , " haydi bastır korsan kitap spor diye " bağırmakta ; ancak, onbinlerce " kahrolsun korsan kitap " taraftarının müthiş tezahüratları karşısında , sesleri tavuk gıdaklaması gibi kalmaktadır... - Umudumuz korsan kitap - teknik direktörü ve kalecisi Sayın Sinan Başak verdiği yanlış teknik kararlarla ve kalecilikten bi haber oluşuyla, takımının ilk 45 dakikada yediği 12 golle , ilk yarıyı , kahrolsun korsan kitap spor karşısında 12- 0 mağlup olarak , " yuuuh, kova kaleci " tezahüratları arasında , boynu bükük biçimde soyunma odasın koşar adım uzaklaşmıştır. - Kahrolsun korsan kitap spor - kaleci ve teknik direktörü " uçan kaleci " lakabıyla tanınan ustura Kemal nam yiğit ise on binlerce altın madalyon forumu üyesi tezahüratlarıyla, futbolcularının omzunda soyunma odalarını şereflendirmiştir. Yüzyılın derbisinin ikinci yarısında görüşmek üzere Sayın seyirciler...
Sinan abinin de, Bayram abinin de mesajlarını hatalı buluyorum.
Bayram ağabey, Teks'in renkli korsan sayılarını alırken, korsan olduğunu biliyor muydunuz diye soru sormak
istiyorum ::)
Eskiden korsana karşıydım. Sonradan fikrim değişti. Kendi dilimizde okuyamayacağımız maceraları bir şekilde okumak, seriyi tamamlamak beni mutlu ediyor artık. Hani bilsem ki yayınlanacak...o zaman tamam. Korsan olmasın.
Ama mesela Dampyr gibi, Teks'in Çizgi Düşler ile AD yayıncılık arasındaki sayıları gibi bir daha yayınlanma şansı olmayan sayılar ise, o zaman varım.
Merhaba değerli Nemo. Sorduğunuz soruya hemen cevap vermek istiyorum. Daha evvelden korsan kitap yayınladığına şahit olmadığım yayıncı, bana, kişiye özel , çizgi düşlerin bıraktığı yerden , yani 286. sayıdan başlayarak 400. sayıya kadar olan bölümü, çizgi düşler formatıyla birebir aynısı ikili cilt halinde hem de renkli olarak basacağını söyledi. Ben de anında sipariş verdim. Az sayıda basılacağı içinde toplu fiyatının yarısını peşin, diğer yarısını da daha kitaplar elime geçmeden gönderdim . Buraya kadar hiçbir sorun yok. " çizgi düşlerin kaldığı yerden devam ediyor " dediği için de korsan olduğu aklımın köşesinden bile geçmedi. Korsan olduğunu bilsem konuşma gereği bile duymazdım. Ne zamanki kitaplar geldi. Ne zamanki okumaya başladım, " eyvah, Tokatçılığa geldim " diye düşündüm . Çizgi düşlerin çıkardığı yayınla arasında yalnızca isim benzerliği var . Be çeviri bilmez baca temizlikçisi ( ek iş olarak ta iki paket ucuz sigaraya , salla gitsin şekilde çeviri yapıyor !.. ) Hayatında bir sayı olsun Tex okumayan , değil İtalyancayı , Türkçeden bile habersiz ( çünkü Türkçeye çeviride , hem de baştan sona bütün ciltlerde kullanılan sözcükler de harf eksiklikleri var ) Değerli Nemo. Bir de ne zoruma gitti biliyor musunuz . Bu yayıncı Kargo parasını bile bana ödetti.
Korsana karşı katı biriyim fakat son bir iki aydır bu konu da kendi nefsim ile sınanıyorum. Türkiye'de asla basılmayacak bir kaç manga satın almışlığım var. Bu mangalar İngilizce ve Türkiye'de ki çizgi roman satış noktalarından aldım. Fakat zaman içerisinde bu mangaların devamlarını çizgi roman satış noktaları getirmedi. İsme özel sipariş oluşturmak istediğimde de stokta yok vb. diyerek devam edemedim. Amazon, pandora vb.'de de maalesef yok. 2-3 senedir dönem dönem Türkiye stoklarına girmiş mi diye kontrol ettiğim oluyor fakat maalesef Türkiye'ye bu ürünler gelmedi. İnternette ise İngilizce versiyonları bedava olarak bulunabiliyor. Şu ana dek okumadım ama böyle giderse okuyacağım.
Benim dediğim şu : Haçan ki korsan kitap yayınlıyorsunuz; bari adam gibi çeviri yapın. Sayın Sinan Başak korsan yayınlara atıp tuttuğum için bana kızıyor, amma gereksiz yere kızıyor. Ya hu, hiç olmazsa Aksoy, AD ve Doğan egmont' un yayınladığı Tex'lere bakarak yapın çevirileri . Onu da yapmamışlar . Sallamışlar işkembelerinden . Nasıl olsa yayınladığınız korsan çöpleri kakalayacağınız Ustura Kemal gibi enayiler var ...
Yaşadığınız kötü deneyimlerde bence kendinizi suçlayın. Yayınlanacak legal yayınlar bir sürü yerde duyurusu yapılıyor. Ben niye sizin duyum aldığınız bu şeyleri duymuyorum?
Görünen o ki korsana külliyen karşı olduğunu söyleyen Ustura Kemal Bey'i öyle bir tufaya düşürmüşler ki bir de korsan yayıncıları finanse etmiş ;D Bu durumun hukuki terimi yanlış bilmiyorsam "yardım ve yataklık". Neyse, canı sağ olsun.
Bu arada Türkiye çizgi roman piyasasında korsanlık aslında tarihsel süreciyle ele alınması gereken bir kavram bence. 60'ların sonundan 80'lerin ortasına dek ağırlıklı olarak Avrupa, ardından ABD çizgi romanlarını okuyucuya sunan üç büyük medya kuruluşu (Milliyet, Hürriyet ve Tercüman) ve bir bankanın (Yapı Kredi-Doğan Kardeş) başını çektiği çizgi roman sektöründe telifli çalışmalar birkaç idealist yayıncı haricinde sanırım bu isimlerle sınırlı kalıyor. Ondan öncesi, o yıllar ve sonrasında yayınlanan orijinal renklendirme, boyut vb ölçütlere takılmadan serbestçe yayınlanan, kapaklarını boştaki Türk çizerlerin çizdiği, hatta kapaklarla kalmayıp boşlukları doldurduğu, kimi zaman özet, kimi zaman yeni baştan yazılan balonlarla dolu Fumettilerin, Frankofonların ve Comicslerin birçoğunun telifli olduğunu pek sanmıyorum.
Bu demek değil ki böyle gelmiş, böyle gider. Zaman değişti, bu tür şeyler artık daha göz önünde, takipte.
Lakin, burada dikkat çekmek istediğim asıl husus; "kitaplığıma korsan hiçbir şey sokmam" diyen çizgi roman severlerin özene bezene jelatinlerde, hava geçirmeyen poşetlerde saklayıp evinin en mutena köşesine yerleştirdiği dergilerin, fasiküllerin vakti zamanında otobüste vapurda sokakta ağaç altında canı sıkılan Türk okurunun açlığı üzerinden voliyi vurmaya yeminli bir korsan tarafından basılmış olabileceği.
Siz ne dersiniz?
Değerli aitor03. Vallahi güldürdünüz beni. Tam da sizin de işaret ettiğiniz gibi tufaya geldim. Ben bu - tufaya getirme - planının başkaları tarafından ilmek ilmek örülerek bizim tufacıya verildiğini ve " çok iyi tanıdığın , gözlerinde enayi yazan fumetti düşkünlerine uygula !... denildiğine inanıyorum. Yoksa , on yıllardır tanıdığım bu değerli dostumun böylesine basit davranışlara tenezzül edeceğine inanmak istemiyorum ... ? Ben herzaman , kimse beni katakulliye getiremez " diye düşünürdüm. " Sülün Osman'ları 500 metreden tanırım ". Derdim. Demek ki , sülün Osman'lar beni 500 metreden tanıyormuş. Sizlere önerim şu olsun. Olabilir. Zevkler tartışılmaz. Pekçok forum dostumuzun yaptığı gibi korsan yayınlar takip edilebilir. Ancaaak. Lütfen, korsan baskı yayını satın almadan önce çevirisini iyice inceleyin. En az 20 sayfasını okuyunuz. Korsan yayının en önemli sorunu, çeviri sorunudur.
Buna razı olanlarda var. Ancak siz kendi fikrinizi, istediğinizi diretirseniz bu bana yanlış geliyor. Hele hele bir de beddua olayı ...... Yaşınız, başınız,hastalığınız.... Bunlar da kimsenin suçu yok. Öfkenizi farklı şekilde yanlış kişilere yansıtmayın
Bayram Ağabey kalitesiz korsana karşıymış, okuduklarımdan çıkarımım bu :D
Ben bu "Türkiye'de asla yayınlanmayacak serileri alırsam kimseye zararı olmaz" argümanını anlamıyorum.
Yani örneğin, Tex, Zagor, Tom Braks vb. western çizgiromanlarını okuyan kişiler genelde aynı kişiler zaten. Bazı western serilerini bedavadan bol bol ulaşan okuyucu, para vererek aldıklarından cayabilir. Tamamen ilintisiz ürünler değil ki bunlar...
Aynı şekilde piyasada yüzlerce bedava Dampyr olması, örneğin Dylan Dog satışlarını etkileyebilir.
Mesela ben evde alıp okumadığım yüzlerce çizgiroman var diye, yeni çıkan sayıları almıyorum. Çizgiromana yakın zamanda merak salmış bir kişi, binlerce sayı korsan bulup indirmek varken, Lal'in aylık serilerini takip etmeye mi başlayacak yani?
Gebermek üzere sektör bence. Zaten basılmazdı bunlar filan, işin bahanesi.
Bu kadar korsan muhabbetinden sonra Anadolu lu bir okuyucu olarak sorsam istanbulda neler korsan olarak basılıyor neleri temin etme şansımız var liste lütfen...?
Korsan muhabbetine bende karışayım dedim.
Başta Bayram bey olmak üzere korsan yayınlara karşı olan arkadaşlar etik olarak doğru yerde duruyorlar.
Lakin ben de İlker in bastığı korsan Dampyrleri aldım. ilk 300 sayi tamamlanmış. Valla keyifle okuyorum.
Bayram Bey bu forumun neşesi, pırlantasıdır. Bana küfür etse de haklıdır. Yeter ki Tanrı ona uzun ömür versin. Hep aramızda bulunsun.
Geçen hafta Batuhan beyle konuştum. Herkese selamını sevgisini gönderdi. Juliayi sordum. En erken Temmuz sonu dedi. Üzgün olduğunu belirtti.
Valla ben de Milos Juliayi bıraksa da korsan olarak hepsini biri bassa diye düşündüm. Ne yalan söyleyeyim.
Ülke ekonomik ve siyasi olarak batmış. Korsanmış değilmiş artık umursamıyorum..
Forumda bu kadar korsan sever olduğunu bilmiyordum. E hadi ne duruyoruz o zaman korsan paylaşım, balonlama çeviri, tarama bölümü açma zamanımız gelmiş. Bir bölüm de korsan nereden alınır, satılır için açalım :-X Hem tıklanma sayımız da baya artar!
Değerli altay1944 . Siz bu soruyu yerinde ve muhataplarına sormalısınız. Korsan yayın olayına rüyalarında bulaşmayan, ( rüyalarında !.. ) ve korsan yayınları gördükleri yerde benzin döküp yakan, ( bir rüya daha ) değerli yasal yayıncılarımız ; İlker Özer , İlyas Erkul , Cem demirbaş ve de Che Guevara Altan Günday beylere sorarsanız : Bu hınzır korsan yayıncıları ve korsan olarak basılmış yayınları liste halinde size sunabilirler.
Değerli yzbVolkan. Öncelikle , benim için güzel düşüncelerinizden dolayı çok teşekkür ediyorum. " bana küfür etse de haklıdır " düşüncenize ise katılmıyorum. Ne benim ne de başka bir forum üyesi dostumuzun bir başka üyeye küfür edecek kadar alçalacağına da inanmak istemiyorum. Demokratik bir forumda demokratik bir biçimde , hiç kimseyi kırmadan , üzmeden ve özellikle hakaret etmeden düşüncelerimi ifade ediyorum. Bu arada, bu kötü Dünya'nın , bu bahtsız ülkesinde 66 yıldır kazık çakmış olmanın verdiği yaşam bezginliğiyle, siz değerli forum dostlarıma Zaman Zaman ( hayatı hiçbir zaman ciddi bir uğraş olarak görmememin de etkisiyle ) takılmalarım oluyor. Bunun içinde hoş görünüze sığınıyorum. Zaten çizgi roman dostları da hoşgörülü olur diye düşünüyorum .
Arkadaşlar, sayın altay1944 'ün üstteki iletisini okuyunca aklıma parlak bir fikir geldi. Bu forumda, bu sayfa da , " yılın korsan yayıncılığı ödülü yarişması " yapalım. İlk üç'e giren sayın korsan yayıncı kardeşlerimize çeşitli ödüller verelim . Ödülleri belirleme görevini ben üstleniyorum. Birinci gelen korsan yayıncıya üstünde kuru kafa resmi olan bir adet korsan göz bandı hediye edelim. ( benim birincilik adayım şimdiden belli ) İkinci gelen korsan yayıncı kardeşimize Mister Blöfün de arkadaşı olan korsan El Ginşo'nun kancasından hediye edelim. ( ikincilik adayım da şimdiden belli ) üçüncü gelen korsan yayıncı kardeşimize de gene ,korsan El Ginşo' dan imzalı takma bacak hediye edelim. ( üçüncü gelecek korsan adayım da besbelli . ) Evet arkadaşlar, oy verme işlemi başlıyooooor.
İlginç... Korsan basımlar Bonelli'nin umurunda değil sanırım?
Bir kez daha ekonominin nerelere kadar etki edebildiğini görüyoruz. Ekonomi çökünce insanların hiç rağbet etmeyeceği davranışlara çok daha ılımlı/olumlu baktığını uzmanlar söylerdi, yaşamak da kısmetmiş.
Korsanın korsan, hırsızın hırsız olduğunu tek cümlede kabul edelim. Sonra ne istiyorsak yapalım. Zaten kimse "sen neden korsan okuyorsun?" demiyor, gelip propagandasını yapma diyor. Bunun "bence" kısmına, kişinin kendi imkanları kısmına girildiği anda adaletten şikayet etme hakkımız hiç kalmaz.
Aslında konu korsan bir yayımı almak değil. Örneğin ben grangenin kitaplarını seviyorum kitapçılarda iki seçeneğim var korsan ucuz ve kalitesiz, orginal baskı pahalı ve kaliteli. Tercihim kesinlikle kaliteli ve orginalden yanadır. Buradaki olay farklı bulunamayan veya asla baskısı olmayan bir çizgiroman için tercihimiz sorgulanmalı. Birileri basar bandrol alırsa niye almayayım ki. Bence konu farklı algılanıyor.
Korsanlık iki farklı kutbu olan, etraflıca düşünüldüğünde kendi içinde farklı argümanlar, karşıt görüşler, olumlamalar ve olumsuzlamalar barındıran bir olgu. Her korsan kötü müdür? Bunun kesin bir cevabı yok, her korsanın iyi olamayacağı gibi. Her korsan eyleminden maddi kazanç sağlar mı? Bunun da belli bir cevabı yok. Kimi amme hizmeti yapar, kimi kazanç sağlar, kimi kendi kısıtlı çevresine yayar ve oradan çıkmaz.
Terimi dilimize kazandıran korsanlar, tarihsel süreç içinde kah bireysel çalışmış, kah yasal yöneticilerle işbirliği yapmış kişiler. Gururla andığmız kartograf Piri Reis korsandır, amcası Kemal Reis de öyle. Endülüs müslümanlarını ve yahudilerini toplayıp kurtarmakla görevlendirilmiştir. Barbaros Hızır Reis ve ağabeyi Oruç, kendi halinde takılan tüccarlarken uğradıkları saldırılar sonrasında korsan olmuştur. Batı dünyasının korsanları Karayip'te şan şöhret ve para peşindedir ama aralarında sadece kolonici İngiliz ve İspanyol sultasına direnenler de yok değildir. Etraflıca düşünmek derken bunu kastediyorum aslında. Her sistem yarattığı zulümle, baskıyla ya da içindeki açıklarla kendi muhaliflerini, korsanlarını yaratır. Bu noktada kişinin kendini nerede konumladığı önemli.
Aslında şu sıralar tartışma konusu olan korsan mevzu, dijital çağla beraber ortaya çıkan bir kavram. Ortalaması 40+ olan bir forumda "çekme kaset" edinmemiş kimse yoktur diye tahmin ediyorum. Yeni kuşak bilmez ama ulaşılamayan albümleri kasetçilerden, plakçılardan liste vererek parayla edindiğimiz dönemler vardı. Keza radyo dibine teyp koyup kendi kasetini oluşturmak, bireysel korsanlığın ilk adımıydı :) Ardından internet çağıyla birlikte ortaya çıkan Napster, Soulseek, Limewire, eDonkey, biTTorrent gibi p2p paylaşım programları ilk sert tartışmaları başlattı.
Kendi tarihimden örnek vereyim: 12 yaşımda kuzen abimin çıtır çıtır plağından Pink Floyd'un Dark Side of the Moon'unu kasete kaydettim.
14 yaşımda İMÇ baskısı, bandrollü halini para verip aldım.
16 yaşımda güzel bir İngiliz plak baskısına denk gelmiştim. Aldım.
17 yaşımda orijinal CD'ler çıkmaya başlamıştı. Para biriktirdim, onu da aldım.
20li yaşlarımda lazer diskini alsam mı almasam mı diye düşündüm, hoş tesadüfler sonucu edindiğim bir playerda çalmak için onu da aldım...
Şimdi tabirimi mazur görün ama s...ler para verip o albümü almam. Albümü kaydeden stüdyoda kabloları toplayan teknisyenin bile emeğini vermişim seneler içinde. O yüzden girip internete KORSAN ripini FLAC ya da ACE formatta indiriyorum. Ha, bir yandan Spotify, YouTube Music/Premium gibi servislerden dinlersen yine para vermiş oluyorsun. Eh, bunu da yapıyoruz.
Film ve dizi dünyasında da durum aynı. Sinemada gitmişim, Betamax videoyla tvden kayıt almışım, VHS videosunu kiralamışım, yurtdışından gelen arkadaşıma ısmarlamışım, bandrollü DVD'sini almışım (lazer diskini almadım), Bluray'ine göz kırpmışım vs. Şimdi 4K'sı için filanca streamer'a para vermem. Hatta bilmem kaçıncı yılına özel gösterime girse, AVM'nin zincir sinemasında boktan bir ışık ve daha da boktan sesle de seyretmem. İndiririm internetten KORSANINI, onu seyrederim tekrar tekrar (bu durum bir tek yerli ve yabancı bağımsız yapımlarda değişiyor, onlara desteğimiz sonsuz, azdan az, çoktan çok hesabı).
Çizgi romanda da durum üç aşağı beş yukarı böyle zaten. Senelerce o baskısı, bu baskısı, ekstrası, renklisi, resimlisi diye diye çuvalla para akıttım (akıttık). Saftık, bilmiyorduk, renkli orijinallerin siyah beyaz korsanlarından seri takip etmeye çalıştık. Yani zaten iç içeyiz korsanla.
Ama Altay1944 arkadaşa canı gönülden katılıyorum. Çizgi roman ve edebi yayım özelinde halihazırda baskısı olan, bandrolü alınmış ürünün korsanını değil, orijinalini almayı tercih ediyorum. Ekonomik şartları göz önünde bulundurarak, pahalıysa da indirimleri bekliyorum, sahaflara düşmesini bekliyorum vs. (örn: Alfa-Şibumi, Flaneur-Matteo vb.). Ama yukarıda da belirttiğim gibi, piyasada olmayan, iflasa meyilli delikanlı yayınevlerinin bile piyasaya sürmeyeceği yayınları dijital medya olarak korsan edinip beğenirsem yazılı-basılı edinmeyi tercih ediyorum.
Ezcümle: Korsan hırsızsa, hiperkapitalist dünyanın büyük şirketleri daha büyük hırsızlardır. Bu durumda korsanın da şirketin de mümkün mertebe "daha az hırsız ve hırssız" olanını bulmak lazım.
Bizim korsanlar telif ödemiyor, bandrol basmıyor ama fiyatları yasal yayinlardan daha yüksek. 2.Elleri para ediyor mu acaba?
Sayın
@aitor03 'ün konuya baktığı yerden bir soru da ben sorayım.
Bugün korsan derken hep video oyun, film, dizi, müzik, kitap, çizgiroman gibi eğlence ve kültür içeriklerini anlıyoruz.
Şimdi ya paramız yetmediği için ya yabancı dilimiz olmadığı için ya da başka türlü imkansızlıklardan dolayı bu ürünlerin orijinallerini değil de "korsanlarını" edinmekte kendimizde hak görüyoruz. Ama mesela ben parmesan peyniri alamıyorum, pastırma da çok pahalı oldu diye gidip marketten bunları çalmanın aklandığını hiç duymadım.
Bunun sebebi bence korsan kullanan kişilerin yakalanmayacaklarını biliyor olmaları. Eğer Amerika'daki gibi internetten torentten oyun, film indirmeye ağır para cezaları verilmesi gibi bizde de ceza verilseydi, bu korsan kitap basan matbaalara, yayıncılara ağır para, hapis cezası verilseydi kimse korsana yanaşmazdı veya pastırma çalıp ceza almayacaklarını bilseler, pastırma çalarlardı.
Elma ile armudu karıştırmamak lazım. Hırsızlık hırsızlıktır, korsan korsanlık. Korsan yani telif hakkı ihlali zaten kendi başına yeterince problemli ve kötü olmaya yatkın bir olgu. Ayrıca öcüleştirmek için hırsızlıkla karıştırmanın bence bir anlamı yok. Market rafa peynir veya pastırma koymak için belli bir masrafa(emek yahut para) girer, siz bunun karşılığını vermeden aldığınızda yani çaldığınızda yerini doldurmak için tekrar masrafa girmek zorundadır. Korsanda yani telif hakkı ödenmemiş kopyada ise böyle bir durum söz konusu değildir. Yaptığınız izinsiz kopyalamadır, üreticiden yahut telif sahibinden bir şey eksiltmez. Bu söylediklerimle korsanı her koşulda savunduğumu ifade etmiyorum, dediğim gibi telif hakkı ihlali problemli olabilecek bir olgu ama hırsızlık değil. Vizontele filmini hatırlayalım, evlerinin damından yazlık sinemanın perdesini izleyen ailenin telif hakkı ihlalinde bulundukları ortada :) ; peki hırsızlık mı yapıyorlar?
Flaş flaş flaş... " Korsan yayıncılar birincilik ödülü yarişmasi " on binlerce altın madalyon forumu üyesinin verdiği oylarla belirlenmek üzeredir . İşlerinden , günlük uğraşlarından ve hatta ailelerine harcayacakları Zaman'larından fedakarlık yaparak saatlerce sırada bekleyip oy kullanan değerli altın madalyon forumu üyesi dostlara çok çok teşekkürler ediyorum. Şu an itibariyle altın madalyon forumu üyesi 40. 404 ( kırkbin dört yüz dört ) adet oy sayımı yapılmıştır. Sırada yurtdışından kullanılan 12.222 ( on ikibin ikiyüz yirmi iki ) oy'un tasnifi kalmıştır. Yurt içi kullanılan oylarda bir aday açık ara farkla önde gitmektedir. Kesin oy sayımı sonuçları noter huzurunda en kısa zamanda açıklanacaktır. En büyük korsan bizim korsan. Dehşetengiz oylama sonuçları oy veren her arkadaşı ters köşe yapacaktır . Bekleyiniz ...?
Sayın
@Animvader pastırma peynir örneği pek olmamış sanki.
Sağlık bakanlığından onaylı olmayan, evinde yaptığı pastırmayı yağlı kağıda sarılmış halde veren bir amcamız var mesela burada. Zincir marketten ne idüğü belli ya da belirsiz markalardan pastırma alacağıma aldığı eti bildiğim, kasabını takip ettiğim bir bey amcanın korsan pastırmasını tercih etmekte bir beis görmüyorum :)
Tabii bu işin şakası. Fikri mülkiyetler söz konusu olduğunda farklı bir hırsızlık, korsanlık türü söz konusu oluyor.
Ben pastırma, peynir örnek verdim diye oradan yürüyüp konuyu sulandırmaya gerek yok. İsterseniz buzdolabı diyeyim, isterseniz Ferrari marka araba, ister pantolon ister gömlek. Burada tek tek her şeyi yazacak değilim. Paranızın, diliniz yetmiyor diye bir şeyi çalma hakkınız yok.
Sizin dediğiniz fikri mülkiyet, telif bambaşka bir olay. Ben gider kendi çizdiğim çizgiromana Batman, Superman karakterlerini koyarsam bu fikri mülkiyet ihlali olur. Ama basılmış bir kitabı tarayıp İnternet üzerinden dağıtmak korsanlık olur.
Abd gibi bizde de dijital hırsızlığa ceza verilmeye başlarsa hepiniz radara yakalanan şoförler gibi korsan falan demez bir daha fotoğraf bile indirmezsiniz.
Alıntı yapılan: Animvader - 13 Haziran, 2025, 21:40:38Abd gibi bizde de dijital hırsızlığa ceza verilmeye başlarsa hepiniz radara yakalanan şoförler gibi korsan falan demez bir daha fotoğraf bile indirmezsiniz.
ABD yüksek mahkemesi korsan kopyanın çalıntı mal kabul edilemeyeceğine karar vermiş, wikipedia copyright infringement sayfasında öyle yazıyor. Tekrar belirteyim, burada korsanın lehine yahut aleyhine bir şey demiyorum. Elma ile armudu karıştırmayalım diyorum.
Gayet sevimsiz sulandırma suçlamanızı görmezden geleceğim sayın
@Animvader. Kaldı ki, baktığım yerden bir soru sordunuz, kötü bir metaforla lafa girdiniz, ben de cevabı ona göre verdim. Asıl mevzumuza dönecek olursak:
Tarih boyunca her yasak delinmiş, her kısıtlama aşılmış, alınan her önlemin boşluğu bulunmuştur. İlk primitif şifrelerden, günümüzün bilmem kaç bit zincirlerine kadar bu böyle süregelmiştir. Teorisyen, futurist, mimar mucit Buckminster Fuller, Operation Manual for Spaceship Earth kitabının daha girişinde insanlık tarihindeki teknik-teknolojik gelişimi korsanlara bağlar. Hakikaten de biraz düşününce askeri, sivil yapılan hemen her icadın temelinde (navigasyondan coğrafik keşiflere, okullardan toplumsal hayata) dolaylı dolaysız korsanlar (ve haydutlar) vardır.
Yeryüzündeki ağacın bile patentlenmeye çalışıldığı bir çağda mülkiyet-telif-korsanlık gibi gri çizgileri kesin ve keskin kurallar olarak addetmek bence doğru değil. Hele ki bunu kapitalizmi en vahşi şekilde uygulayan, özellikle fikri mülkiyet-telif hakları üzerine kurulan sömürü düzeni filmlere, kitaplara vb.'ine konu olmuş ABD'yi örnek göstermek daha da yanlış.
Bir yandan örnek alınması gereken bir tarafı varsa, okuyucunun fikri olsun diye tadımlık birkaç sayfa değil, birtakım işlerin ilk fasiküllerinin bilabedel yayınlandığı, sürekli yeni baskıların yapıldığı, eski nüshaların dolar değil, sentle satıldığı, basılmıyorsa üç otuz paraya dijital yayınlandığı, satın almak değil, cüzi kiralama bedelleriyle abonelik sistemleri oluşturulduğu ABD'yi örnek almak daha iyi sanki.
Neyse işte, üzerine düşünülmesi gereken artılar-eksiler bunlar. Öyle korsanlık hırsızlıktır, ABD gibi olsak görürdünüz gününüzü demekle olmuyor bu işler.
Alıntı yapılan: gevheri - 13 Haziran, 2025, 22:13:34ABD yüksek mahkemesi korsan kopyanın çalıntı mal kabul edilemeyeceğine karar vermiş, wikipedia copyright infringement sayfasında öyle yazıyor. Tekrar belirteyim, burada korsanın lehine yahut aleyhine bir şey demiyorum. Elma ile armudu karıştırmayalım diyorum.
Bakın bu çok ilginç ve ilgi çekici bir bilgi. Gerekçeli kararı okumak - anlamak lazım. Aksi durum biraz yavan kalıyor.
Korsan konusu ahlaki olarak tutarlı olabilmenin gerçekten zor olduğu bir konu. Bu yüzden çok keskin konuşmadan kendi içimde bir ayrım yapmaya çalışıyorum. Örneğin Libgen'den akademik kitapları indiren bir üniversite öğrencisinin ya da ülkemizde olduğu gibi Cambridge veya Oxford'un pahalı İngilizce ders kitaplarınının siyah beyaz korsan versiyonlarını almak durumunda kalan lise öğrencilerinin yaptığını ahlaki olarak yanlış bulmuyorum. Ama benim konumumda olup iyi kötü kendi gelirini kazanıp çizgi roman gibi son derece öznel bir zevki olan birisinin korsan ürün satın almasını doğru bulmuyorum. Ülkemizde bu sektörün ve özellikle fumetti alt türünün içler acısı halde olması da cabası. Korsan Dampyr'i, Tex'i, Tom Braks'ı kim basıp piyasaya sürüyor bilmiyorum, burada yazılan yayıncı isimlerini bile tanımam etmem. Ama örneğin Dampyr'in korsan baskılarının 25 yıldır sektörde olup telifiyle, damgasıyla Dylan Dog basıp satmaya çalışan Lal Kitap'a ya da Tom Braks basmanın internet sitesinden elindeki setleri bitirmeye çalışan Hozcomics'e haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Güya 'telif sahibi' yayıncı kendi kitabının korsanını piyasaya sürerken (5 bin kopya hazırlatıp eser sahibine ya da yayın hakkını elinde tutanlara 3 bin bastım beyanında bulunmak bunun en sık rastlanan örneği) biz neyi tartışıyoruz ki, felsefi düzeyde ideal insan ahlakını mı? Şayet mevzumuz buysa, onun için de çok yanlış bir coğrafya ^-^
Sayın Trooper günaydın. Kaç gün oldu bekliyorum ; " kimdir bu korsan kitapları basan, piyasaya süren, isimleri nedir ..? " Sorularınıza cevap verecek forum üyesi bir dostlarımızın cevaplarını... Amma, bütün forum üyesi dostlarımız lal oldu. Gözleri görmez oldu. Kulakları duymaz oldu... Bu da bizlere gösteriyor ki; hırsız evin içinden biriyse anahtar fayda etmez ...?
Yakın geçmişte, okudukça çevirisini beğenmediğiniz ve alırken beis görmeyip sonradan laf ettiğiniz korsan Teksleri edindiğinize göre, siz hepimizden daha iyi tanıyormuşsunuz Bayram Bey. O sebeple forumda bu konulara girmemiş üyelerin de bir suçu günahı olmuyor. Ne var ki bunca korsan muhabbetinden sonra iki ile ikiyi toplayıp kimlerin olduğunu tahmin edebiliyoruz. Ancak bu noktada yine başka mevzular devreye giriyor ve bir kez daha haklı olabilecekken kendinizi haksız duruma düşürüyorsunuz. Yani insanları fiziki özelliklerine göre eleştirip acımasız yorumlar yapmaktan geri kalmıyorsunuz. Geçen sene Lal Kitap sorumlusu Bahadır Zaimoğlu ile ilgili de benzer laflar etmiştiniz.
Ortada bir korsan gerçeği olduğu aşikar. Ancak siz bu konuda bir öyle, bir böyle davranıp tutarsız intiba bırakıyorsunuz. Çok daha önce bir iletinizden hatırlıyorum arşivinize yanlışlıkla korsan Karaoğlan girmiş olduğunu. O zamanki yorumunuzdan anlamıştım ki haberiniz olmaksızın arşivinize katmışsınız. Korsana karşı duruş konusunda samimiyetiniz şüphe götürmüyordu. Ama klasik Teks korsanları ve çeviri sorunu konusunda yazdıklarınız, bu duruş ve samimiyetinizi sorgulamama sebep oluyor. Alırken korsan olduğunu biliyordunuz, çevirisini beğenseydiniz de bu denli eleştirmeyecektiniz muhtemelen. O zaman siz yeri geldiğinde korsana göz kırpabilen birisiniz ve korsan karşıtlığını ateşli bir şekilde yapmanız gereksiz. Ayrıca madem koca bir korsan Teks külliyatına para verdiniz, Bonelli ve bilumum alakalı merciye şikayet etmeniz de şu soruyu sormama sebep alıyor; siz bu noktada hangi mahfilde yer alıyorsunuz ve kendinizi kime şikayet etmeyi düşünüyorsunuz?
Tüm bunlar bir yana. Korsanlık da korsan karşıtlığı da etik de cepte dursun. Belli bir aradan sonra yine insanları kilolarına, tiplerine ve mizaçlarına bakarak bu denli rahat harcamanız, karşı tarafa ait bir kabahate rağmen kendi dile getirişiniz ve belden aşağı vurmanız konusunda yepyeni bir kabahati doğurmuyor mu?
Görmüş, geçirmiş, başından nice zorluklar geçmiş, sağlığıyla sınanmış ve sınanmaya devam eden bir büyüğümsünüz. Tüm bunlar size bambaşka bir olgunluk katabilecekken, ısrarla çirkin benzetmelere baş vurmanız yakışık alıyor mu?
Merhaba değerli Ferzan . ( belki de, kullandığı isabetli ve etkili dil nedeniyle ) forumun genç akademisyen formatındaki üyesi demeliyim ) dinleyiniz lütfen. Ben, klasik Tex serisinin korsan baskı olduğunu bilmiyordum. Bana, " kişiye özel olarak " belirli bir oranda basılacağı, birebir çizgi düşlerin bıraktığı yerden devam edeceği söylendi. Ben de, " fırsat bu fırsattır " diye düşünerek eksik külliyatı olduğu gibi satın aldım. ( kitaplar elime geçmeden parasını da gönderdim.) ben, kesinlikle korsan baskı olduğunu bilmiyordum. Söylediğim şu: Be korsan kardeşim; Haçan ki korsanlıkyapıyorsun bari çevirisini adam gibi yaptır. Ben 55 yıldır Tex okurum. Tex koleksiyonu yaparım. Böylesine berbat, böylesine ucube bir çeviri görmedim, okumadım. Bu berbat çevirinin bütün Tex tutkunlarına hakaret olduğuna inanıyorum. Yazınızın diğer bölümüne gelirsek : Değerli Ferzan. Lütfen, üç günlük bu berbat Dünya'yı , bu berbat Dünya'nın berbat olmasının müteşebbisi ola insan türü için ( başta kendim olmak üzere ) yaptığım mizah amaçlı dokundurmaları ciddiye almayınız. Bir korsan yayıncı dostumuzu kilosuna, tipine ve mizacına göre değerlendirsem , bu arkadaşımız insani olarak hangi değerlerini yitirir. Hangi arkadaşını yitirir. Amacım , daha evvel de belirttiğim gibi yalnızca gülümsemektir. Kırdığım kalpler, üzdüğüm dostlar varsa özür diliyorum. Hoşgörülerine sığınıyorum. NOT : Kendine ustura Kemal kullanıcı adını uygun gören forum üyesi saldırgan tip; forum yöneticisi üyelerin yaptığı olağan üstü toplantı sonucu , altın madalyon forum üyeliğinden tard ( kovulma ) edilmiştir. Bu saldırgan ve tutarsız, dengesiz üyenin bu günden itibaren üyeliği sonlandırılmış, her türlü yazıları, iletileri engellenmiştir. Forum üyesi bütün dostlara saygıyla duyurulur.
İsimleri öğrenmek istemiyorum korsan satıldığını gördüğüm dükkandan alışverişi bıraktım zaten, bu kadarı yeterli 😀
Artık iyice had aşılmaya başlamış.
Alıntı yapılan: pizagor - 14 Haziran, 2025, 09:39:53Güya 'telif sahibi' yayıncı kendi kitabının korsanını piyasaya sürerken (5 bin kopya hazırlatıp eser sahibine ya da yayın hakkını elinde tutanlara 3 bin bastım beyanında bulunmak bunun en sık rastlanan örneği) biz neyi tartışıyoruz ki, felsefi düzeyde ideal insan ahlakını mı? Şayet mevzumuz buysa, onun için de çok yanlış bir coğrafya ^-^
Bakın burada Sayın Pizagor' un hakkı var. Benimde şahit olduğum bir çok olay var. Deveye sormuşlar, boynun neden eğri? Devede sormuş, benim nerem doğru ki?
Bu piyasa kuruluşundan itibaren, başlangıcından beri böyleydi zaten. Hep ağır, aksak; ite, kaka; bazı şeyler yarım yamalak yapılarak, kaçak göçek işlerle bir şeyler yapılmaya çalışıldı.
Biz istiyoruz ki Avrupa'da, Amerika'da, modern dünya da nasıl yürüyorsa, o şekilde yürüsün ama eldeki imkanlar yetersiz. Devletin aldığı vergiler, harçlar, bandrol ücreti...vs son ekonomik vergi paketi ile beraber iyice arttı, yayıncıların üzerindeki yük daha da fazlalaştı.
Mesela tekrar baskı yapılan yayınlara ek vergi getirildi ki bu saçma bir uygulama. Zaten bir kere ödemesi yapılmış, bir daha ve bir daha niye para kesersin ki bu üründen. Verginin, vergisinin de, vergisini almakta hırsızlığın, dolandırıcılığın devlet eliyle normalize edilmesinden başka bir şey değil bence.
Zaten kaç tane satıyor bu ürünler ki bu kadar para kesiyor devlet. Baştaki yöneticilerin kötü niyetli olduklarını düşünüyorum. Kimse okumasın, kimse yayınlamasın, kimse sanatla, kültürle ilgilenmesin ya da ilgilensin ama kendi empoze ettikleri, dayattıkları takip edilsin ( Kutlu Doğum Haftası, Hicri Yılbaşı, Fetih etkinlikleri...vs )
Ekonomi bakanı yarın, öbür gün teşvikleri açıklayacak. Eğer açıklanacak teşvikler de basın yayın sektörü içinde bir şeyler düşünülmedi ise bu işlerin yeraltına, merdiven altına doğru ilerleyişi artarak devam eder. Biz burada ne söylersek, söyleyelim ama gidişat buna doğru evriliyor ne yazık ki...
Alıntı yapılan: Nightrain - 11 Haziran, 2025, 18:44:35İlginç... Korsan basımlar Bonelli'nin umurunda değil sanırım?
Bonelli'nin geçen seneden beri takip ettiği bir yayın var sanırım. Ama konunun muhatabı rahmetli olmuş.