Ithaki'nin yayinladigi Jules Verne kitaplarini okumaya basladim.
Ithaki Yayinlari 1979 yilinda Inkilap ve Aka ortak yayini olarak eksiksiz,kisaltilmamis,resimlerle süslü,yazarin üslübunun korundugu bir çeviri kalitesiyle yayinlanan Jules Verne kitaplarinin kalitesine yakin ama onun gerisinde bir edisyonda basmis kitaplari.Inkilap ve Aka'nin yayinladiklari seri gerçekten mükemmel diyebilirim.Bu kitaplar orjinal baskida yer alan kitap içi resimlere sahip iken,Ithaki serisinde
sadece ilk kitap Dr.Ox'un Deneyin'de,kitabi belirli bir sayfa sayisina ulastirmak için basilmislar sadece.Ithaki'nin kitaplarinin 40'i da tek düzen kapak tasarimindan(Verne'nin Fotosu)olusuyorken,Inkilap ve Aka basimlari biribirinden renkli ve güzel kapaklara sahip.Türk ressamlara çizdirilen bu kapaklarin bazilari Aslan Sükür'e ait.
Altin Kitaplar da Verne kitaplari basmisti.Altin kitaplar'in baskilari ise çocuk okuyucular düsünülerek hazirlandiklari için sadelestirimis ve kisaltilmislar malesef.Bulabilir iseniz harika bir Verne serisi için Inkilap- Aka basimi olanlari bulun derim.
Ilk kitap "Dr.Ox'un Deneyi" yazarin eglenceli üslübunu sergiledigi,kisaligina ragmen Verne edebiyatina baslangiç için ideal bir kitap olusuyla da önemli bir kitap.Icadi olan gazı Quiquendone kasabasininin sakinlerini üzerinde gizlice deneyen Dr.Ox'un öyküsünü merak edenler kitabi kaçirmasinlar derim..
(https://farm1.staticflickr.com/909/27126126237_2952190079_o.jpg)
Nick Hornby'nin pek güzel bir kitabı var: "Ölümüne Sadakat". 35 yaşındaki plak dükkanı sahibi Rob son kız arkadaşından da tekmeyi yiyince , orta yaş bunalımının da verdiği etkiyle eski ilişkilerini inceler. Zaten dükkan ahalisi olarak herşeyin ilk beş'ini yaparlar. En iyi 5 funk albümü, iyi 5 film müziği, devrimden sonra maalesef öldürülecek ilk 5 şarkıcı gibi :) Biz'de benim en iyi 5 roman, En iyi 5 bilim kurgu romanı, edebiyat tarihinde kadri kıymeti bilinmemiş 5 eser gibi muhtelf listelerimde her zaman yer bulan bir kitap.
H. G Wells'le birlikte ilk anti ütopyacılardan Zamyatin. Bolşevik partisine katılan,sürülen, Ekim devriminden sonra ülkesine dönmesine rağmen müthiş bir hayal kırıklığıyla karşılaşan yazar oturup Biz'i yazar. Eser Rusya'da yayınlanmaz, 1923'de Çekçe yayınlanır hemen ardından İngilizce'ye çevrilir. Yazardan izinsiz olarak Rusya dışında yaşayan mualif bir grup tarafından Rusça'ya çevrilir ve bu Zamyatin'in afaroz edilmesine neden olur. Araya Gorki'nin girmesiyle Stalin ikna edilir ve Zamyatin kalan hayatını Fransa'da sürgün'de geçirir. Biz edebiyat meraklısı bir çevreden büyük ilgi görse'de hiç bir zaman çok popüler olmaz. Huxley ve Orwell gibi yazarları derinden etkiler ama. Özellikle Orwell'in 1984'ü Biz'den fena halde esintiler taşır. 1984 ve büyük birader edebiyat (ve hatta sanat) aleminin en çok gönderme yapılan, en çok satan eserlerinden biri olurken Biz ve Velinimet'i unutulur. Daha doğrusu unutulmaz da ,sınırlı bir edebiyat çevresinin ilgisini çekmeye devam eder. Bilim kurgu aleminin en büyük yazarlarından Ursula LeGuin'in tavrı nettir mesela Biz için: "Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim kurgu kitabı."
Biz yıllar önce Ayrıntı yayınları tarafından Füsün Tülek çevirisiyle yayımlandı. Topu topu iki baskı yaptı ve piyasadan çekildi. Ama şimdi Versus yayınları Altan Sezgitüredi çevirisiyle tekrar basmış. Tekrar sessiz sedasız piyasadan çekilmeden önce alıp okuyun bu muhteşem kitabı. Hatta bulabilirseniz , vakti zamanında İletişim'in bastığı Mağara, Üç Gün ve Kuzey kısa öykülerini de okuyun. Sadece bilim kurgu severler için değil, iyi edebiyat sevenler içinde.
(https://farm1.staticflickr.com/975/41995225931_64219687e4_o.jpg)
Kocaeli 2. Kitap Fuarı'nda Kaknüs Yayınevi'nden çıkan ve İbrahim Kapaklıkaya tarafından Türkçeleştirilmiş olan bir kitap dikkatimi çekmişti. Köpek Kalbi. Kitabın yazarının yaşam öyküsü de başlıbaşına bir hikayeydi. 1891 Ukrayna doğumlu, bir teoloji profesörünün yedi çocuğundan biri olan Mikhail Bulgakov, yıllarca tıp eğitimi almış, bir süre doktorluk yapmış, sonra sağlık sebebiyle doktorluğu bırakmış ve 1920 yılında bir tren yolculuğu sırasında yazdığı hikayeyi, trenin ilk durduğu şehirdeki bir gazeteye götürmüş. Beğenilip yayınlayınca, Mikhail Bulgakov'un yazarlık serüveni başlamış. Köpek Kalbi'ni 1925 de yazmış. Rusya'da Ekim 1917 Devriminden sonra, sürekli "komünist kahramanları" konu alan kitaplar yayınlanmaktaymış. Bulgakov ise rejimi öven kitaplar yerine, özgün, fantastik konulu kitaplar yazdıkça, sansür kurulu tarafından kitaplarının yayınlanması sürekli yasaklanmış. Epeyce işsiz ve parasız kalmış. Artık aç kalma noktasına varınca durumu, Stalin'e bir mektup yazıp, ya yurt dışına çıkmasına izin verilmesini ya da Moskova tiyatrosunda kendisine iş verilmesini talep etmiş. Tiyatroda çalışmaya başlamış. Yazdığı oyunlar ilk gösterimden sonra gene yasaklanmaya başlayınca, bu kez tiyatrodaki görevine de son verilmiş. 1940 yılında ölmüş. Yazdığı kitaplar ölümünden ancak 0n yıl sonra SSCB de yayınlanmaya başlamış. Köpek Kalbi ise Bulgakov'un ölümünden 47 yıl sonra yayınlanmış.
(https://farm1.staticflickr.com/970/41276376544_bbc59d02da_o.jpg)
128 sayfalık küçük bir roman Köpek Kalbi. Yazarının doktor olduğuna şaşmamak gerekir, çünkü baş kahramanı Moskovalı bir cerrah. Ölü bir adamın testislerini ve hipofiz bezini bir sokak köpeğine naklediyor. İnsandan köpeğe organ nakli söz konusu yani. 1925 yılında yazılmış bir bilimkurgu kitaptan söz ediyorum. Okudukça sanki eğlenceli olacak gibi görünüyorsa da, resmen kara mizah tadında. Yıllarca korku filmi diye, 1818 de Mary Shelley'in yazdığı ve daha sonra sinemaya uyarlanan Frankenstein'i seyretmek istememiştim. Oysa Dr. Frankenstein tarafından hastalıkları yok edebilmek amacıyla, yeni bir insan yaratma ve ölümsüzlüğü arama çabalarının sonucu yaratılan bir ucubeydi Frankestein. Aslında nasıl yumuşak mizaçlıdır Frankeshtein, nasıl sevilmeye muhtaçtır her insan evladı gibi. Fakat insanlar görüntüsünün çirkinliği ve korkunçluğu sebebiyle ondan kaçmaktadırlar. O kendisinden kaçtıklarını da bilemez üstelik. Seyredince filmi, korkmuyor da acıyorsunuz Frankenstein'e. İşte Köpek Kalbi'nde ise bu kez karşımızda, gene hırslarının esiri profesör Philip Philippovic var. Ve sokak köpeği Sharik. Doktorun uyguladığı organ nakliyle insan - köpek görünümünde, konuşabilen, okuyabilen, hatta işe girip çalışabilen fakat öte yandan da hayvani duygularını gene bünyesinde barındıran ve köpek reflekslerini bastıramayınca aşağılanıp horlanan, doğal dengesi bozulmuş bir yaratıktan söz ediyor kitap. Köpeğin ameliyat öncesi ve sonrası yüreğinden geçenleri anlatan kitap tam bir ibret hali sergiliyor. Okuduktan sonra, kitapta profesörün asistanının dediği gibi " Artık caddede yürürken, köpeklere gizli bir dehşetle bakıyorum." diyorsunuz. Ve aynı Frankeshtein'in dediği gibi, "Madem sevmeyecektin neden yarattın?" sorusunu aklınıza getiriyor. Devrim sonrası geçmişten etkilenmemiş, yasakçı zihniyetle oluşturulmaya çalışılan Rus halkına bir gönderme olduğu düşünülen roman, her dönem ibret alınacak özellikler taşıyan, kolay okunabilen ve oldukça etkileyici bir kitap. Tavsiye ederim.
Bilim Kurgunun asimov ile birlikte en büyük ustalarından biri solaris'in yazarından mükemmel bir kitap daha
(https://farm1.staticflickr.com/981/28124021668_8118e8dbbb_o.gif)
"Özel Görev" için seçilen kişi Bina'ya girdiği andan itibaren kendini bir anlamsızlık labirentinin içinde bulur. İrtibata geçtiği ajanlardan herbiri görünenin dışında bir kişilik taşımaktadır. Kimin hangi grupta olduğu, ne zaman ihanete uğrayacağı, varolan hiyerarşik düzenin nasıl bozulacağı belirsizleşir. Bina'nın kendisi de giderek içindekilerden bağımsız bir organik yapı olarak görevlilerin karşısına çıkar. Bu noktadan sonra "Görev"in de varlığı sorgulanır; "gerçekleştirilecek, yerine getirilecek" bir iş değil, ajanlar arasındaki ilişkileri yöneten bir odak gibidir. Bu ilişkiler de aslında merkezinde bir günce bulunan çeşitli metinler arasında oluşur. Bu günce, yazılı tarihin silinmesiyle ortaya çıkan kaousun tasvirini içermektedir. "Küvette Bulunan Günce"de, temel dilbilim ve anlambilim kuramlarının izlerine rastlamak mümkün. Lem, göstergelerin işlevlerini değiştirerek belirlenimci bir yapıda karmaşık bir dünya yaratıyor
http://www.iletisim.com.tr/kitap/küvette-bulunan-günce-331.aspx
Lem, Philip Dick ve Ursula Le Guin ile birlikte bilim kurgunun B sınıfı bir edebiyat türünden çıkıp hakkettiği yere gelmesindeki en önemli üç isimden biri. Felsefi göndermelerinin yanısıra keskin bir mizah duygusuyla yüklüdür eserleri. Küvette Bulunan Günce'de ve Soruşturma'da da bürokrasi ve bürokratik düzenler bu mizahtan payını alır.
Iletisim yayinevi Lem kitaplarini tekrar basmadi, piyasada bulmasi da zordu diye biliyorum. Bi degisiklik oldu mu acaba bu konuda?
(https://farm1.staticflickr.com/974/41995805401_f84754298d_o.jpg)
Carl Sagan'ın Kosmos adlı kitabını okumaya başlamıştım. Okudukça yazarı merak ettim. İşte yukarıda fotoğraftaki kişi Carl Sagan. Şimdiki hali bu zannetmiştim. Yoo.. Değilmiş. Carl Sagan 1934 de doğmuş, 1996 ölmüş Amerikalı bir gök bilimci. Astrobiyoloji denilen evrende yaşam olup olmadığını inceleyen bilimin en tanıdık isimlerinden biri. Astrobiyoloji benim gibi hayalperest bir bünyeyi kışkırtan bilimlerden en önemlisi. Keşke okuldayken dersler, böyle popüler insanlar tanıtılarak anlatılabilse öğrencilere.. Ne sıkıcı gelirdi o vakitler dersler... Anlatılsaydı şöyle.. Düşünsene.. Bizim şu anda bildiklerimizi bundan 1000 yıl önce tahmin edebilir miydi hiç kimse? Dünyanın tepsi gibi olduğunu düşünenler yuvarlaktır diyenlere inanmışlar mıydı? Nerdeee? Neyse.. Bu uzun bir mevzu.. Girmek istemiyorum derinlemesine.. Benim söylemek istediğim ise... Bak şimdi... Carl Sagan'ın yazdığı Kosmos adlı kitabı okumaya başladım. Okudukça aklıma ne geldi biliyor musun? Murathan Mungan'ın o güzeller güzeli Bir Yalnız Opera adlı şiiri... Offf... Ne şiirdir ama? Sana bir şey söyleyeyim mi? Bir şey itiraf edeceğim. Murathan Mungan'la keşke bir akrabalığım olsa diye hep düşünmüşümdür. O kadar severim şiirlerini... Hele Yalnız Bir Opera! Bir şahaserdir bana göre. Neyse...(https://farm1.staticflickr.com/831/41951711552_eb1b8e8eae_o.jpg)
Kozmos'u okuyordum. Kozmos, olmuş ya da olacak herşey, kaosun karşıtı bir kelime. Düzen içinde bir evren. "Evreni oluşturan canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle derinden uyumlu bağlarının gizlerini içerir." diye açıklanmış. Heyecan uyandıran bir anlamı var anlayacağın. Fazlaca gizem var içerdiği. Binlerce yıldır yapılan keşiflerle neler bulmuş insanlar... Kimbilir bilmediğimiz daha neler neler var? Of! Bunları düşünmek bile ne kadar heyecan verici. Mesela düşünsene Güneş'ten dünyamıza ışık sekiz dakikada geliyormuş. Bu bizim güneşimiz... Evrende yüz milyar kadar galaksi, her birinde de yüz milyar yıldız var. Bir o kadar da gezegen olmalı. Bu kadar sayı insanın başını döndürüyor. O halde bilmediğimiz başka canlılar neden olmasın ki?
İşte kitabı böyle ilgiyle okurken.. okurken... Bazı yıldızların örneğin Güneş'in mesela tek başına olduğunu okurken.. Oysa çoğu yıldızların grup halinde kalabalık halde olduklarını okurken... Sonra aslında sistemlerin çift olduğunu, iki yıldız birinin yörüngesinde dolaşır diye okurken... Bazı genç yıldızların parlayarak göründüklerini, bazılarının kararsızca yanıp söndüklerini, kimisinin çılgınca, edalı edalı dönüp durduklarını okurken.. Mavi yıldızların genç ve kızgın, sarı yıldızların ise orta yaşlı, kırmızı yıldızların ise çok yaşlı ve ölgün olduklarını okurken... Bazı çift olması gereken yıldızların, birbirlerinin öylesine yakınından gelip geçtiğini ama gelip geçerken aralarında kalan toz bulutundan birbirlerini görmeyi beceremediklerini okurken... İşte tam burada.. Murathan Mungan'ın Yalnız Bir Opera adlı uzun şiirinin şu dizeleri aklıma geldi birden...
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?(https://farm1.staticflickr.com/945/41276942224_2e6da7e55e.jpg)
Şimdi biliyorum ne ilgisi var okuduklarınla bu şiirin diyeceksin... Ne bileyim? İnsan okurken aklına neler gelecek bilemiyor ki... Hafıza tuhaf bir kutu... Şaşırtıyor insanı... Zaten bu şiirin sonuna doğru Murathan Mungan'da şöyle diyor:
"Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?"
Şiirin ilerisinde gene yıldızlı dizelerle devam ediyor:
"ipek yollarında kuzey yıldızı
aşkın kuzey yıldızı
sanırsın durduğun yerde
ya da yol üstündedir
oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
gözlerim
aşkın kuzey yıldızıdır bu
yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsın bu bir yanılsama
ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
yeniden yollara düşerler
düşerim
bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
yaşamsa yerli yerinde
yerli yerinde her şey
şimdi her şey doludizgin ve çoğul
şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
şimdi her şey yeniden
yüreğim, o eski aşk kalesi
yepyeni bir mazi yarattı sözüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren" İşte şiir böyle bitiyor.
(https://farm1.staticflickr.com/966/41995827011_c907c6997f.jpg)
Çok güzel bir şiir değil mi? Aslında çook uzun tabii.. Bu dizeler aynı gökyüzündeki yıldızlar gibi toz bulutuna karışmayıp yüreğime takılan bölümleri... Heyy.. Acaba Carl Sagan bu yazdıklarımı görse ne derdi ki? Kitabını okumaya başladım ve aklıma bu şiir geldi ya hani... Şimdi kitabı tekrar elime aldım az önce.. İçindeki okumadığım bir bölümü açtım rastgele... Yoo.. Burada kesmeliyim bu yazıyı... Kesmeliyim inan ki.. Bilim hakkında kitap okumaya başlıyorum, konuyu sanata şiire getiriyorum. Fakat düşünüyorum da Carl Sagan bilseydi bu yazdıklarımı kızmazdı. Bilakis sevinirdi. Zaten popüler bilimin baş temsilcilerinden biriymiş kendisi. Contact adlı kitabı filme bile çevrilmiş. Bilim ve sanat iç içe işte. Daha ne olsun. Şiirin son dizesini değiştirsem... "Ey bilim ve sanat... Herşeyi hayata dönüştüren" desem peki... Off... Bu kez Murathan Mungan kızar mı bana sence? Kızmaz... Kızmaz... Kızarsa derim ki: "Ne yapayım, içimden böyle geldi!"
Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
(https://farm1.staticflickr.com/951/41995862871_45c7520e81.jpg)
Pek az sayıda bilim adamı, bilimin merak, heyecan ve coşkusunu geniş kitlelere aktarmada Carl Sagan kadar başarılı olabilmiştir. Pulitzer Ödülü'ne sahip Sagan'ın milyonların düş gücünü yakalama ve zor kavramları anlaşılır bir biçimde aktarabilme yetisi okurlar açısından gerçek bir kazanımdır. Akıldışılığın ve batıl inançların egemen olacağı yeni bir Karanlık Çağ'ın eşiğinde olup olmadığımız sorusu Karanlık Bir Dünya Bilimin Mum Işığı'nın çıkış noktası. Kitapta bir yandan bilimsel çalışmalara neden kara çalındığı sorgulanırken, bir yandan da uzaylılarca kaçırılma, "bağlantı kurma" ve şifacılık gibi konuların içyüzü gözler önüne seriliyor. Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı, Sagan'ın bilimle bir ömür boyu süren gönül ilişkisini bir bildirgesi sayılabilir.
(https://farm1.staticflickr.com/963/27126713937_3a0c17dd89.jpg)
Kris Kelvin, Solaris'in yüzeyindeki okyanus üzerinde araştırma yapmak için bu gezegene gelir. Çalışmalarına başlayınca, acılı ve farklı anılarla yüklendiği bir deneyim yaşamaya başlar. Bir süre sonra, yalnız olmadığını, diğer araştırmacıların da benzer bir durumda olduğunu fark eder. Solaris gerçekten, kimsenin nasıl olduğunu ve sebebini bilmediği bu anıları yaratan nöral bir merkez olabilir mi?
Roman, yalnızca Freud'dan Jung'a uzanan çerçevedeki birçok psikanalitik kuramın örtülü tartışmalarını içermez, aynı zamanda ünlü "tüpteki beyin" örneğinin roman kurgusuyla somutlanmasıdır da... Tarkovski imzalı sinema uyarlaması da kendi alanının klasikleri arasında sayılan Solaris, hem Lem'in eserleri hem de 20. yüzyıl bilimkurgu edebiyatı için bir klasiktir.
Stanislaw Lem günümüzün en inanılmaz zekâsına sahip, bilge ve komik yazarıdır.
-Anthony Burgess-
Hem bilim kurgunun hem de 20. yüzyıl edebiyatının başyapıtlarındandır bence Solaris. İletişim kurmanın nasıl zor ve meşakatli bir yol olduğunu incelikli bir üslupla anlatır. İki yıldız etrafında döndüğünden sıcaklık farkları çok yüksek olan ve teorik olarak canlı yaşaması mümkün olmayan bir dünyaya giden araştırma ekibi gezegende yaşayan tek ve devasa canlısıyla tanışınca olanlar olur diyelim kısaca.
Lakin bu şaheserin film uyarlamalarını sevemedim ben bir türlü. Kubrick 2001 Uzay Macerası sinema salonlarını şenlendirince, her ortamda yarışmaya pek meraklı SSCB'de sinemanın dehası Tarkovski'ye bu filmi çektirmiştir vakti zamanında. Ama Tarkovski Lem'in ateist kitabını son derece ortodoks bir filme dönüştürmüş. Holywood ise işin aksiyonuna fazlaca kapılıp ana fikri ihmal etmişti. Bi daha da denemesinler lütfen. Bazı kitapları rahat bırakmakta fayda var.
Lem ile yeni tanışanlar için de Küvette Bulunan Günce , Soruşturma ve Yıldızlardan Dönüş gibi incelikli mizahla örülmüş harika kitaplarını da tavsiye edivereyim hemen. Ustanın bütün kitapları İletişim yayınlarında.
Selam Hennessy, Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı adında bir kitabı daha mı varmış Carl Sagan'ın?
Bilimiyordum gerçekten. Teşekkür ederim.
Sizce bu kitabından da bir şairin şiirlerine geçiş yapabilir miyiz? Ne dersiniz?
Tarkovski'nin uyarlamasını sevdim ben. Ama bu uyarlama Doğa'nın dediği gibi kitaba sadık değil ve tam bir ortodoks Rus işi olmuş ki Tarkovski sinemasının yorumcu-yorucu doğası eseri alternatif bir evrene taşımış doğal olarak..
Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 12 Kasım, 2011, 23:19:40
Selam Hennessy, Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı adında bir kitabı daha mı varmış Carl Sagan'ın?
Bilimiyordum gerçekten. Teşekkür ederim.
Sizce bu kitabından da bir şairin şiirlerine geçiş yapabilir miyiz? Ne dersiniz?
Sayın Hayal Kahvesi evet bir kitabı daha var gerçi birkaç kitabı daha var kitabı okuyalı uzun zaman oldu
Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı muhtesem bir kitap olmakla beraber yillardir Tübitak tarafindan inatla yeni basimi yapilmamaktadir. Dolayisiyla piyasada bulmak biraz zor olabilir.
Bu arada İthaki yayınları kitabı Rusça aslından çevirterek tekrar basıyormuş , güzel haber. Ayrıntılar Kayıp Rıhtım sitesinde. Şöyle buyurun:
http://www.kayiprihtim.org/portal/2012/07/09/biz-rusca-aslindan-cevirisiyle-geliyor/ (http://www.kayiprihtim.org/portal/2012/07/09/biz-rusca-aslindan-cevirisiyle-geliyor/)
http://www.kayiprihtim.org/portal/bilim-kurgu/biz-ithaki/ (http://www.kayiprihtim.org/portal/bilim-kurgu/biz-ithaki/)
Aklimda bu kitap bi ara mutlaka okuyacagim.
biraz nostalji için. ;)
(https://farm1.staticflickr.com/907/42053081432_5ed88250af.jpg) (https://farm1.staticflickr.com/910/41197388215_b0f04aa9a6.jpg)
(https://farm1.staticflickr.com/825/28225137028_3afac7ecdf.jpg) (https://farm1.staticflickr.com/823/42097834791_ffa43a1056.jpg)
(https://farm1.staticflickr.com/832/27227910927_6ff5c12858.jpg)(https://farm1.staticflickr.com/950/42053073252_6795e28f18.jpg)
(https://farm1.staticflickr.com/980/42053078682_9229be76f8.jpg) (https://farm1.staticflickr.com/961/41378397444_6e2a004175.jpg)
(https://farm1.staticflickr.com/912/40290869960_2c4bc4660e.jpg)
çok ilginçtir.."altın kitaplar yayınları" serinin kapaklarında amerika'da yayınlanan çizgi roman fasiküllerinin kapaklarında kullanılan bazılarını "alfa yayınlarınında" kullandığı illüstrasyon ve fotoları kullanmışlar.. ::)
Cosmos: Bir Uzay Serüveni 10. Bölüm 22.30'da Nat Geo Channel'de. ;) Kaçırmayın derim.
http://vimeo.com/94936639
(http://1000kitap.com/resimler/kitaplar/Sok-Dalgasi-Suvarisi_21756_1410615582.jpg)
Bülent Beyin tavsiyesi üzerine aldım. Matrix atası en kısa sürede okuyacağım.
Dünya bir tek iletişim ağına bağlı ve her şey bu ağ üzerinde... İstisnasız her şey, ticaret, eğitim, yönetim, hatta aşk ve din bile bu ağda olup bitiyor. Ve "net"in kapılarını ellerinde tutanlar, gerçek iktidarı da ellerinde tutuyorlar. Nick Haflinger bu düzenin tekerine sokulmuş bir çomak; düzenle uzlaşmayı reddeden, ebedi bir kaçak olarak yaşamayı seçen bir bilgisayar dahisi. Düzen sonunda kendisini "yakalamaya" karar verince, Haflinger'in yapabileceği tek bir şey kalıyor: Durumu tersine çevirip av değil avcı olmak...
John Brunner kitabının başına şu teşekkürü koymuş:
"Hepimizin ister istemez azledildiği o yabancı ülkenin, yani geleceğin çeşitli yönlerini kurgusal terimlerle tanımlamaya çalışan benim gibi insanlar, tahminlerimizi bir boşlukta yürütmeyiz. Hepimiz çoğunlukla –ve bu örnekte ben özellikle– yarının sınırsız olasılıklarını daha işlevsel bir amaçla araştıranlara çok şey borçluyuzdur... Bu amaçlardan biri de, çocuklarımıza bir gün bizimkinden daha fazla hayal gücü ve öngörüyle dolu bir dünya kalması gibi zayıf fakat güzel bir umut mesela.
Şok Dalgası Süvarisi'nin "senaryosu" (yeni moda bir klişe kullanayım) Alvin Toffler'in tahrik edici çalışması Gelecek Şoku'ndan esinlenmiştir, dolayısıyla ona teşekkür borçluyum." – John Brunner
Bende de bu aralar hep bilimkurgu okuma isteği var.
Oku bakalım, beğenirsen biz de okuruz.
Şahane kitaptır , temposu ,kurgusu falan dört dörtlüktür. Keyifli okumalar
http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/02/icinden-cizgiroman-gecen-roman-agryan.html (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/02/icinden-cizgiroman-gecen-roman-agryan.html)
İçinden Çizgiroman Geçen Roman: Ağrıyan
Sanırım ilk defa bir romanın sonunu getiremeyeceğim!
Nereden aklıma düştüyse artık, 'Fantastik Türk Edebiyatı'na merak saldım bu aralar. Bu mecrada sadece, 'Perg Efsaneleri' ile Barış Müstecaplıoğlu'nun adını duymuşluğum vardı, bir de Doğu Yücel'in 'Varolmayanlar'ını okumuşluğum. Biraz araştırma karşıma yeni isimler çıkardı. Geriye kalan sadece belirlediğim kitapları alışveriş sepetime eklemek ve bana ulaştırılmasını beklemekti. Gelen kitaplardan da ilk olarak Sadık Yemni'nin 'Ağrıyan' isimli distopik romanına gitti elim.
Okuduğum bölüme kadar açık edildiği kadarıyla Ağrı Dağı'nda yapılan bir deney dünya düzenini kökten değiştiriyor, insana benzeyen yaratıkların istilası başlıyor, birinci – ikinci – üçüncü dalga derken dünya nüfus ciddi kayıplara uğruyor. Bu gidişata dur demek üzere bilim adamlarının çalışmalarının yanısıra bu kaosta ortaya çıkan ve sadece bazı 'toromtanır' seçilmişlerin erişebildiği 'Aşkın Yükseliş Katedrali'nin sayılı sakini insanlığı kurtarmak üzere içlerinden birisinin oyunbaşı olduğu sanal gerçek oyunlara dahil oluyorlar. Oyunu kuranlar, senaryoyu belirleyenler kim henüz belli değil. Ağrıyan ilk ikisi başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra başlayan üçüncü oyunun hikayesini anlatıyor.
Oldum olası bilgisayar oyunlarından haz almadığımdan mıdır, oyunculardan iki çiftin birbirlerini görür görmez, üçüncü çiftin ise birkaç gün geçmeden çılgınlar gibi sevişmek istemelerinin saçmalığının sürekli okurun gözüne gözüne sokulmasından mıdır ya da karakterlerin mütemadiyen boş muhabbetler içerisinde olmasından mıdır yoksa bu boş muhabbetlerde okurun sıklıkla maruz kaldığı kötü espirilerden midir bilmiyorum ama metne dökülmüş bilgisayar oyunu şeklinde özetleyebileceğim bu kitap gayet geniş okunabilirlik bandımın hızla dışına çıkıyor.
Hatta o kadar dışına taşıyor ki hani 'Bu belki yazarın kötü zamanına denk gelmiştir, tek kitapla karar vermeyeyim, en azından bir diğer romanını okuyayım' der ya insan, içimden bu kadarı dahi geçmiyor.
Belki de yukarıdaki sıraladıklarım olmasa daha okunabilir, zeka düzeyi daha yüksek konuşmalar içeren, bir yandan da gereksiz uzamayan bir hikaye ortaya çıkabilirdi.
Yalnız bir lafını çok beğendim Sadık Yemni'nin: 'Cehennem tekdüzeliğin baskısıdır'. Öznesi hayat - yüklemi cehennem olan çıkarımlara ulaşabilecek kadar güzel tespit...
'Ağrıyan' ve çizgiromanın kesiştiği noktalara gelirsek..
...
Ferruh Bey başını anlayışla salladı. Kurnaz gözleri etrafı dikkatle kolaçan etmekteydi. Sarp planını yapmıştı bu arada. İki orta yaşlı silahsız çaylağı görünce gevşeyen askerler gafil avlanacaklardı. Kimsenin Ferruh Bey'in asfalta bıraktığı oyuk ayak izlerine, Hulk büyüklüğünde ve kıpır kıpır olan gölgesine falan dikkat ettiği yoktu.
...
...
Oraya da bakmışlardı. Muhtemel personel yemeğin tam ortasında beş masalık kantini de bırakıp başka yere göçmüşlerdi sanki. Yarı içilmiş bardaklar, taze görünümlü, ısırılmış meyveler, belli oranlarda yenmiş sandviçler falan masaların üzerinde durmaktaydı. Yemek sırasında birinin okuduğu çizgi roman, acil taşınma belirtisiydi. Sarp'ın bir zamanlar okumayı çok sevdiği, İyi Saatte Olsunlar Hafiyesi Osman Demir'in Çiftil Meselesi adlı serüveniydi.
...
Belki de Ağrıyan'ın yolu daha çok kereler çizgiromanla birleşecek ama bu okur bunları görebilecek kadar sabır gösteremeyecek gibi görünüyor.
...............................................................
İlk iki yüz sayfanın sonunda bunları yazmıştım ve kitabı bırakmak üzereydim. Kitabın ikinci bölümünün başladığı Gerçeğe Dönüş başlığında bir ışık gördüm herhalde, vazgeçmeyen tarafım okumaya devam etti. Bilgisayar oyunu kurgusundan sıyrılıp, gerçek hayata dönmesiyle birlikte anlatı tam tersi bir duruma büründü. Ağırlaşan ve keyiflenen yazım dili, gereksiz muhabbetlerden arındırılmış akıcı bir anlatı, soru işaretlerini kısmen de olsa ortadan kaldıracak şekilde ayrıntılandırılan distopik dönüşüm, artan okuma keyfi... Adeta iki farklı yazardan ortak bir öykü okuyor gibiyim.
Kararsızım!
Hangisi gerçek Sadık Yemni?
Hmm.. Ben oralara kadar sabredememiş ve bırakmıştım okumayı. Hiçte okuyacak gibi değildim. Senin bu yazından sonra boş bir vakitte tekrar denerim belki.
Yerli fantastik denemek istersen;
Anatolya Efsaneleri - Serhan Vural (yeni baskıda Anatolya günlükleri Yazgı tacı ismiyle çıktı sanırım)
Tılsım-ı Kudret - Göktuğ Canbaba
Okumadıysan tavsiye ederim.
Tılsım-ı Kudret'i de Ağrıyan ile birlikte aldım, sırada... Anatolya Efsaneleri de aklımda bulunacak, artık ilk fırsatta diyeyim...
Anatolya Efsaneleri benim de masamda bekliyor. Yalnız Anatolya yazarın oluşturduğu bir evren. Yani aklınıza Anadolu gelmesin.
Anatolya Efsaneleri tek bir kitap mı? Az evvel D&R ve idefix'e baktım, iki farklı kitap ismi var. Bunlar aynı kitabım farklı yayınevlerinden baskıları mı yoksa farklı kitaplar mı?
İkinci kitabın henüz yayınlanmadığını biliyorum. Kitabın ismi de değişmez herhalde ???
Alıntı yapılan: designer73 - 04 Şubat, 2015, 15:23:08
Anatolya Efsaneleri - Serhan Vural (yeni baskıda Anatolya günlükleri Yazgı tacı ismiyle çıktı sanırım)
biraz dikkat lütfen :D yazmışım ne güzel yukarıda :D
Yazar İkinci kitabın yakınlarda çıkacağını yazmıştı bir mesajında, yakında dediği 4-5 ayı geçmiştir bu arada :) neyse çıkınca okuruz.
Vahşi Kartlar hakkında geçen sene bir yazı kaleme almıştım:
http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2014/05/vahsi-kartlardan-super-kahraman-kayt.html?m=1 (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2014/05/vahsi-kartlardan-super-kahraman-kayt.html?m=1)
Serini ikinci kitabı yarın dağıtılıyor...
Vahşi Kartlar 2: Yüksek Aslar
(http://static.idefix.com/cache/0/270/730859)
(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/yasli-adamin-savasi-top.jpg)
"John Perry önce karısının mezarını ziyaret etti. Sonra da askere yazıldı".John Scalzi sevilen bilim kurgu serisi Yaşlı Adamın Savaşı bu cümlelerle başlıyordu. 2006 yılında okuyucuyla buluşan serinin şimdiye kadar 8 kitabı yayınlandı. Son kitap da önümüzdeki ay raflarda yerini alacak. Ülkemizde ise şimdiye kadar serinin 4 kitabı yayınlandı.
Yaşlı Adamın Savaşı
Hayalet Tugay
Son Koloni
Zoe'nun Öyküsü
Hugo ödülüne de aday gösterilen Yaşlı Adamın Savaşı oluşturduğu alternatif tarih/bilim kurgu evreniyle ve getirdiği BeyinDostu™, AkıllıKan™, Sıçrama İticisi, Modifiye Bedenler, Bilinç Nakli ve ileri derece nanoteknoloji ile son yılların en ilginç bilimsel kehanetlerini sunuyor.
(http://www.kayiprihtim.org/resimler/olds-mans-war.jpg)
John Scalzi geçtiğimiz günlerde ünlü Fantazi/bilimkurgu yayınevi Tor Books ile yapmış olduğu 10 yıllık bir süre için 3.4 milyon dolarlık 13 romanı kapsayan anlaşma ile gündeme geldi. Bu 13 romanın konularının ne üzerine olacaklarının taslakları hazır olup en azından birinin Yaşlı Adamın Savaşı'nın yeni kitabı olacağı kesin gibi. Bunun dışında henüz ülkemizde yayınlanmamış romanlarından olan "Lock In" in devamı "Head On", tamamen yeni bir evrende geçen ve şu an 2 kitap olarak tasarlanmış epik bir uzay operası serisi, birkaç bağımsız kitap (şimdilik bağımsız sonradan seri de olabilir) ve üç tane genç yetişkin romanı var. Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin getirdiği başarı ve ünle beraber 2009-2011 yılları arasında SGU Stargate Universe dizisinde kreatif danışman olarak da yer almıştı. Oldukça üretken bir yazar olan 46 yaşındaki Scalzi'nin ülkemizde yayınlanan seriden bağımsız diğer bir bilim kurgu romanı ise bilim kurgu edebiyatının en büyük ödülleri olarak nitelendirilen
Hugo ve
Locus ödüllerini kazanmış olan
Kırmızı Üniformalılar romanı.
(http://www.schulerbooks.com/files/schulers/John_Scalzi_0.jpg)
Yaşlı Adamın Savaşı getirdiği ilginç bilimsel önermelerin yanında aksiyonu bol, mizah dozu nispeten yüksek ve az da olsa cinsellik barındıran ve kendi içinde az çok felsefi söylem ve ahlaki sorgulayış barındıran bir roman. Kütüphaneden bulup okuduğum bu ilk kitap sonrası serinin diğer kalanlarını da sipariş verdim ve 2. kitabı kısa sürede yarıladım bile. Yaşlı Adamın Savaşı, aksiyon bazında çok az Avatar, bolca Starship Troopers barındıran yine de bilimkurgu kültü olacak kadar eşsiz bir eser olmayan, 50'lerin bilim kurgu eserlerine göre daha az felsefi zırvalık içeren, kısacası iyi vakit geçirtecek bir tür seri.
Daha önce Vega'nın forumda
Son Koloni hakkında yazmış olduğu özeti okumak için buyrun:
http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,5637.msg123503.html#msg123503
İlk kitap duruyor öyle. Bir türlü okuyamadım.
Aa John Scalzi abimizin önünde şapkamı çıkartırım. Başarılı bir yazar.
Yaşlı Adamın Savaşı bilim kurgu sevenlerin, aslında alt tür uzay operası sevenlerin kaçırmaması gereken bir kitap. Aslında bir seri.
Birinci kitap Yaşlı Adamın Savaşı. Burada John Perry çok eğlenceli, bir o kadar bahtsız bir karakter. Kitabı okurken pek çok yerinde sesli güldüğümü hatırlıyorum. Esprili bir abimizi John Perry.
Bu seriye ait 4 kitap var.
Birincisi Yaşlı Adamın Savaşı
İkincisi Hayalet Tugay
Üçüncüsü Son Koloni
Dördüncüsü Zoe'nin Öyküsü
Son kitap Zoe'nin Öyküsü Son koloni'deki olayların Zoe'nin gözünden anlatılması şeklinde. Aslında aynı hikayeyi okuyorsunuz ama Zoe'nin gözünden.
Daha önce kendi blogumda Yaşlı Adamın Savaşı ile ilgili bir inceleme yapmıştım. Kitabı merak edenler için bağlantısı http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2012/08/yasli-adamin-savasi-john-scalzi.html (http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2012/08/yasli-adamin-savasi-john-scalzi.html)
Hayalet Tugay incelemesi için: http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2013/01/hayalet-tugay-john-scalzi.html (http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2013/01/hayalet-tugay-john-scalzi.html)
Son Koloni İncelemesi için: http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2013/01/son-koloni-john-scalzi.html (http://birazyazalim.blogspot.com.tr/2013/01/son-koloni-john-scalzi.html)
Bu serinin ikinci kitabı Hayalet Tugay'da birinci kitaptaki karakterimiz John Perry yok. John Perry'i Son Koloni'de yeniden görüyoruz. Ben Hayalet Tugay'da John Perry olmayınca üzülmüştüm. :) Kendisini çok severim de. :).
Bence bu seriye bir şans verin. Özgün ırklar, farklı teknolojilerle dolu bir uzay operası okumak istiyorsanız bu seri size göre.
Yaşlı Adamın Savaşı'nın Ön Okuması İçin: http://www.kayiprihtim.org/portal/on-okumalar/yasli-adamin-savasi-on-okuma/ (http://www.kayiprihtim.org/portal/on-okumalar/yasli-adamin-savasi-on-okuma/)
Çıkar çıkmaz almıştım ama hâlâ okumadım iyi mi? Yazın okunacaklar listesine alayım ben bunu .
(http://www.kayiprihtim.org/portal/gorsel/ramayla-bulusma.jpg)
1973 yılında yayınlanan kitap o yıl bütün bilimkurgu ödüllerini toplamış idi.
Nebula Ödülü, Hugo Ödülü, Jupiter Ödülü, John W. Campbell Memorial Ödülü, Locus Ödülü, Seiun Ödülü, İngiliz Bilim Kurgu Birliği Ödülünü almış.
Hikaye 2130 larda geçiyor, meteor uyarı sistemi güneş sistemimize yeni bir meteorun girdiği haberini verir.
Ama kısa sürede bunun devasa bir uzay gemisi olduğu anlaşılır.
50 km boyunda ve 16 km çapında bir silindirdir.
Çok hızlı gelen bu dev uzay gemisinin rotasına en yakın olan Kaptan Norton'un gemisidir.
Norton ve ekibine uzay gemisine yeni adı ile Rama'ya gidip inceleme görevi verilir.
İnceleme için iki hafta gibi bir süreleri olacaktır. Ekip Rama'ya iniş yapar ve içeri girmeyi başarır.
Sonrasını yazmayalım ama çok ilginç bir ortam ile karşılaşacaklardır.
Clarke'ın yazım dili çok akıcı, zaman zaman (o da mecburiyetten) fazla ayrıntılı tasvirler yapmak zorunda kalıyor.
Bu durumda da tempo düşüyor ama genel olarak çok iyi bulduğumu söylemeliyim.
15 yıldır filmi çekileceği konuşuluyor; Yapımcı Morgan Freeman ve yönetmen olarak David Fincher.
Ama sanırım asla gerçekleşmeyecek.
http://www.imdb.com/title/tt0134933/?ref_=nm_flmg_wr_1
Clarke Rama'yla Buluşmanın son cümlesi ile hikayenin devam edebileceği ipucunu veriyordu.
Ama sonra bu fikrinden vazgeçti ve yazmamaya karar verdi.
Gentry Lee adlı yazar Clarke'ı 1989 yılında ikna etti ve 3 devam kitabı daha yazıldı.
Aslında bu kitapların yazarı Lee'dir, Clarke sadece ana fikirleri vermiştir.
Rama II (1989), Rama Bahçesi (1991), Rama'nın Sırrı (1993)
(http://i.hizliresim.com/gA9pXb.jpg)
aslında bu harika bilim kurgu eserindeki "silindir" şeklindeki devasa uzay aracı kavramı ile sadık zagor okuyucuları 80'lerin 2. yarısında yayınlanan ve "mavi zagor" adıyla bilinen(kapaktaki başlığın "mavi zemin" üzerinde yeralmasından kinaye..) 103'lük serinin 39-45 no'lu sayılarında yayınlanan "kabus" adlı efsanevi macerada tanışmışlardı..bu macera efsanevi "kötü" hellingen'le olan 4. maceradır..ayrıca arthur clarke'ın eserine göndermeler içeren macera ile ilgili Ümit Kireçci'nin blog'unda yer alan bir yazıda mevcut:
http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com.tr/2012/08/zagor-muhtesem-oykusu-kabus-ve-arthur-c.html (http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com.tr/2012/08/zagor-muhtesem-oykusu-kabus-ve-arthur-c.html)
Muhteşemsin Tarkan, tam eski Zagor'ları bulayım bu göndermeyi yazayım diyordum ki senin yazını gördüm.
Ümit'in bu yazısını bilmiyordum, paylaşım için teşekkürler.
estağfurullah "Hanac te-nay"a ufak bir katkımız :)
(http://static.idefix.com/cache/0/270/659145)
Yaşlı Adamın Savaşı serisiyle çağdaş bilimkurgu okurlarının gözünde önemli bir yer edinen John Scalzi, Hugo ve Locus ödüllü romanı Kırmızı Üniformalılar ile dönüyor. Kırmızı Üniformalılar, Uzay Yolu ve benzeri uzay maceralarını seven okurlar kadar, üstkurmaca meraklılarını da tatmin edecek.
Evrensel Birlik'in bayrak gemisi Gözüpek'e atanan Asteğmen Andrew Dahl, çok geçmeden bazı gerçeklerin farkına varır. Her dış görevde uzaylılarla ölümcül bir mücadeleye girilmekte, geminin kıdemli subayları bu mücadelelerden daima sağ çıkmakta ve düşük kıdemli bir tayfa muhakkak ölmektedir. Bu konuyu araştırmaya başlayan Andrew ve meslektaşları, hayatlarını kurtarmak için zaman ve uzayda son derece tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitap kendini çok rahat okutuyor, mizahi yönü ön planda diyebiliriz.
Konu ilginç başlıyor ama ortalarından itibaren temposunu kaybediyor ve vasat bitiyor.
Nasıl oldu da En İyi Bilimkurgu Romanı ve En İyi Roman ödüllerini almış hayret.
Fazla yazacak bir şey yok, notumu da vereyim 5.75 / 10.00
Alıntı yapılan: pizagor - 11 Şubat, 2015, 13:43:05
Serini ikinci kitabı yarın dağıtılıyor...
Vahşi Kartlar 2: Yüksek Aslar
(http://static.idefix.com/cache/0/270/730859)
Vahşi Kartlar serisi bir Taht Oyunları etkisi yaratmadı sanıyorum. Ikinci kitabı okuyan varsa yorumunu alabilir miyiz?
Yaşlı Adamın Savaşını okudum ve beğendim.
Kırmızı Üniformalılar'dan daha iyi olduğu kesin, notum 6.83 / 10.
Kitabın başında epey bir dejavu yaşadım; değişik insanların bir araya gelmesi, hemen kaynaşmaları ve geyiğe sarmaları, durmadan espri yapmaları aynı Kırmızı Üniformalılarda olduğu gibiydi.
(Bkz. http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,9834.0.html )
Tabii bu kitap daha ilginç, yazı dili çok akıcı sanki film seyrediyor gibisiniz bazı anlatımları film senaryosu yazımı gibi olmuş.
Kolay okunan, uzay operası tarzında bir kitap.
Sanırım devamı olan Hayalet Tugayı da okuyacağım.
Yaşlı Adam'ın Savaşı serisini (Şimdilik Türkiye'de yayınlanan 4 kitap) bitirdikten sonra okuduğum ve çok ilginç başlayıp sonradan vasata bağlayan bir roman. Haa konu enteresan tabii. Herhalde Yaşlı Adamın Savaşı ile vermedikleri ödülü bu romanla vermişler Scalzi'ye.
Seriyi bitirdikten sonra ilk 2 kitabın oldukça sürükleyici olduğunu ve bilim kurgu namına yenilikçi fikirler sunduğunu rahatça söyleyebilirim. 3. kitapta ise ilk kitaptaki kahramanımızı yeniden görüyoruz. Bu sefer aksiyon düşük ve entrika dozu biraz daha yüksek. Son kitap ise 3. kitapta geçenlerin- şimdi bozgunculuk (spoiler) olmasın diye kim olduğunu söylemeyeceğim de- başka birisinin gözünden hani kitabın adında geçtiği gibi Zoe'nun gözünden (Zoe'nun Öyküsü) anlatılması. Seriyi art arda okuyunca aynı kitabı iki kez okumuş hissine kapılıyorsunuz. Tabii 3. kitapta anlatılmayan detaylar buraya saklanmış. Serinin diğer kitapları da Türkçe'ye çevrilirse ben devam edeceğim.
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 11 Temmuz, 2012, 00:41:00
Aklimda bu kitap bi ara mutlaka okuyacagim.
Önce Wool-II Vardiya okunacak sonra Kara Kule-VI sonra sıra BİZ'e gelecek. :)
(https://farm5.staticflickr.com/4654/25421951307_9e79783f4a_o.jpg)
Goodreads notu; 3.96 / 5.00
(https://farm2.staticflickr.com/1496/25690286523_5b3e37af60.jpg)
"Sonsuzluğun Sonu" bir bilimkurgu dehasının kaleminden, her sayfasında heyecanlandıran, şaşırtıcı dönüşlerle okuyucunun nefesini kesen unutulmaz bir klasik. Zamana, Sonsuzluğa ve Gerçekliğine ilişkin sarsıcı bir arayış: Sonsuzluğun sınırlarında, zamanın kıyılarında bir aşk ve kurtuluş öyküsü.
Bilimkurgunun kurucusu sayılan Asimov aşılamamış kavrayışı ve kurgularıyla dünya edebiyatını ve bilimini büyülemeye devam ediyor. Sonsuzluğun Sonu, aşkın zamanlar aşan gücünün öyküsü.
"Asimov'un en etkili eseri. Bir bilimkurgu başyapıtı." -Locus-
"Bu zaman yolculuğu öyküsü edebiyat çevrelerince Asimov'un en dahiyane eseri olarak kabul ediliyor."
-Entertainment Weekly-
"Modern bilimkurgunun en sarsıcı başarılarından birisi. " -The Times-
"Aşılamayacak kadar iyi fikirlerle dolu ... inanılmaz." -Damon Knight-
'Hala yaşayan büyük bir hayal gücünün ürünü." -Daily Telegraph-
"Sonsuzluğu dolaylı bir yoldan keşfettik. Önce Gerçekliklerin hesabını geliştirdik ve kendi Gerçekliğimizi test ettik. Çok küçük bir olasılığın sonucu olan bir Gerçeklikte yaşadığımızı bulunca hayrete düştük."
"Ne yazık ki, Galakside yalnız değiliz. Başka gezegenleri olan yıldızlar var, biliyorsun. Hatta başka zekâlar. En azından bizim Galaksimizde insandan daha eski olan yok, ama insanoğlunun Dünya'da kaldığı 125.000 Yüzyıl boyunca daha genç zekâlar bizim düzeyimize geldiler, hatta bizi geçtiler. Yıldızlararası seyahati geliştirip, Galaksiyi sömürgeleştirdiler."
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 240
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Monokl
Bu yıl okuduğum ilk kitap ve ilk Asimov kitabıydı. Gerçekten kitapta muhteşem kurgu var. 10 üzerinden 10 puandır benim için. Kısaca bunları diyebilirim. Acaba Monokl Asimov'un Vakıf serisini yayınlayacak mı?
Benim de okuma listemde. Aldım ama hâlâ sıra gelmedi.
Alıntı yapılan: Caped Crusader - 07 Nisan, 2016, 21:33:21
Bu yıl okuduğum ilk kitap ve ilk Asimov kitabıydı. Gerçekten kitapta muhteşem kurgu var. 10 üzerinden 10 puandır benim için. Kısaca bunları diyebilirim. Acaba Monokl Asimov'un Vakıf serisini yayınlayacak mı?
Vallahi Monokl mı yayınlar başka yayınevi mi bilmem ama Allah aşkına birisi bassın şu kitapları, ilk üç kitabı okudum gerisi yok, elimiz bağrımızda kaldı.Bir sürü kitap basılırken Vakıf ve Robot serilerini yayınlayan birilerinin çıkmaması akıl alır iş değil, heralde teliflerde bir sorun olmalı.
İthaki'ye çok sorulmuş ama cevap verildiğini görmedim hiç. Bi ara araştırmıştım. Telif Tübitak'ta olduğu için İthaki yayınlayamıyor diye birkaç yerde gördüm ama Monokl yayınladığına göre telif sorunu olmamalı diye düşünüyorum.
Tek kelime ile "muhteşem" bir kitap.
Isaac Bey'in zekasını takdir etmemek imkansız.
Eğer gelecekte de "Altın Madalyon" var olacak ise; o forum üyelerine buradan selam gönderelim. ;D
Bunu seven arkadaşlar hedef beyin kitabını da okumasını tavsiye ederim.
Alıntı yapılan: hennessy - 27 Ekim, 2016, 19:14:05
Bunu seven arkadaşlar hedef beyin kitabını da okumasını tavsiye ederim.
Biraz önce sipariş verdim. En ucuzu 15.-tl idi. ;D
http://mobil.hurriyet.com.tr/stephen-hawkingden-insanligi-korkutan-aciklama-40279082
Mars'ta koloni, ilk uzay ülkesi "Asgardia", dünyaya benzer gezegenler bulunması vs derken,
Yavaş yavaş mevzuya uyandırıyorlar galiba.
Bu yavaş yavaş mevzuya uyandırma meselesi "Çocukluğun Sonu'nda" çok güzel anlatılır...😀
Bilim kurgu dizi ve filmlerle insanları buna kısmen alıştırdılar zaten, bir bilinçaltı oluştu uzayın keşfi vb. hk.
"Bütçesi 37 milyon Amerikan Doları olan proje, Endüstriyel Devrimi'nden beri bilim insanlarının çözmeye çalıştığı, makinelerden, doğanın sağladığından daha fazla enerji elde edilebilir mi sorusuna cevap arıyor."
http://enerjienstitusu.com/2016/11/23/cinin-yapay-gunesi-isi-yaydi/
Amaç başarılmış.
http://mobil.hurriyet.com.tr/marsta-abdnin-en-buyuk-golu-buyuklugunde-buz-kutlesi-bulundu-40285677
Uyandırma faaliyetlerine devam ;D
Avrupa ve Rusya'da boş durmuyor tabiatıylen...
http://mobil.hurriyet.com.tr/avrupa-ve-rusya-ortakliginda-marsa-gonderilen-tgo-ilk-goruntulerini-gonderdi-40292792
Ay turizmi 2026'da başlıyor.
http://mobil.hurriyet.com.tr/galeri-40296673#p=1
10.000$'a "Alles Inclusive" ;D
http://m.haberturk.com/saglik/haber/1332743-valeri-spiridonovun-kafa-nakli-icin-geri-sayim-basladi
Plüton'dan çok net görüntüler paylaşılıyor. Merak edilen; buzlu dış yüzeyin altında bir okyanus olup olmadığı?
https://mobile.twitter.com/nasanewhorizons
Enginlik serisi Daniel Abraham ve Ty Franck tarafından yazılan bir bilim kurgu serisi. Şimdilik altı kitap çıktı ve üç kitap daha yolda. Türkçe olarak İthaki yayınlarından çıkıyor. İlk üç kitap Türkçe olarak çıktı. Ben ilk kitabı okudum ve oldukça beğendim. Serinin Syfy kanalında bir dizisi olduğunu da belirtmek lazım. Farklı, güzel bir bilim kurgu arayanlara öneririm. İlk kitabın arka kapak tanıtımını da aşağı bırakıyorum.
(https://c8.staticflickr.com/1/415/31692146471_96e0740565_o.jpg)(https://c7.staticflickr.com/6/5567/30968006734_0dc7ac9ff7_o.jpg)(https://c5.staticflickr.com/1/475/31436112020_37fb7cdc2b_o.jpg)
İnsanlık güneş sistemini Mars'ı, Ay'ı, Asteroit Kuşağı'nı ve de ötesini kolonileştirmiştir. Fakat yıldızlar hâlâ erişilmezdir.
Jim Holden Satürn'ün halkaları ile Kuşak'taki maden istasyonları arasında mekik dokuyan bir buz şilebinin idari subayıdır. O ve mürettebatı Scopuli adındaki terk edilmiş bir gemiye rastladıklarında korkunç bir sırla karşılaşırlar. Bu birileri için uğruna cinayet işlenecek bir sırdır hem de Jim ile mürettebatının hayal bile edemeyecekleri bir ölçekte. Jim gemiyi oraya kimin ve niye bıraktığını bulamazsa güneş sisteminde savaş çıkacaktır.
Dedektif Miller bir kızı aramaktadır milyarlarca kişilik bir sistemdeki tek bir kızı. Fakat kızın ailesinde para boldur ve parayı veren düdüğü çalmaktadır. İpuçları onu Scopuli'ye ve isyancı sempatizanı Holden'a çıkardığında Miller bu kızın tüm olup bitenlerin anahtarı olabileceğini anlar.
Holden ile Miller'ın Dünya hükümeti, Dış Gezegen devrimcileri ve gizli şirketler arasındaki ince bir çizgide yürümeleri gerekmektedir ve şans onlardan yana değildir. Fakat Kuşak'ta farklı kurallar geçerlidir ve küçük bir gemi bile evrenin kaderini değiştirebilir.
Yaşlı Adamın Kitabını bir solukta okudum. Ne zamandır bir kitaptan bu kadar keyif almamıştım desem yalan olmaz. Kitaplığıma neredeyse piyasadaki tüm bk kitaplarını yığınca ne okuyacağımı şaşırmışken iyi bir yol oldu bu seri, yorumlar için teşekkürler...
Pegasus'tan yeni bir kitap çıkmış, ENDER'İN GÖLGESİ.
Seriyi takip eden, bilen var mı? Bu kitap serinin 7. kitabı mı oluyor?
(https://c1.staticflickr.com/3/2807/33406702773_448de6495f_o.jpg)
Jeff Vandermeer'in, Southern Reach üçlemesi Alfa Yayınları tarafından basılmış!
http://www.alfayayinlari.com/kisi-goster.php?kisi=53793
Alıntı yapılan: OZAN BALIM - 23 Mart, 2017, 12:44:24
Pegasus'tan yeni bir kitap çıkmış, ENDER'İN GÖLGESİ.
Seriyi takip eden, bilen var mı? Bu kitap serinin 7. kitabı mı oluyor?
Bizi aydınlatacak bir arkadaş var mı ?
Alıntı yapılan: hanac - 23 Nisan, 2017, 15:45:47
Bizi aydınlatacak bir arkadaş var mı ?
Serinin 7. kitabı değil. Olsaydı da Pegasus basamazdı zaten, çünkü o serinin yayın hakları 6:45'in elinde. Gölge Beşlemesi'nin (Shadow Quintet) ilk kitabı.
Kitabın tanıtım bülteni:
Alıntı YapEnder serisinin başlangıcına yeni bir soluk getiren gölge kitap. Artık Ender'in oyununda her şey daha net. Andrew "Ender" Wiggin, savaş okulundaki tek çocuk değildi ama en iyilerin en iyisiydi. Bu kitap ise o "en iyilerden" birinin, Ender'in sağkolu, arkadaşı ve stratejisti Bezelye'nin hikâyesi. Bezelye'nin hayatı aslında savaşla başlamıştı zaten; Rotterdam sokaklarında hayatta kalma savaşı. Eşi benzeri olmayan bir zekâya sahip küçücük, minicik bir çocuktu. Onun bu azmi ve başarısı tüm dünyada gezegeni uzaylı istilasından kurtaracak liderleri aramakta olan Savaş Okulu görevlilerinin dikkatini çekti. Bir dizi testin ardından Savaş Okulu'na gitmeye hak kazandı. Ve işte orada Ender'le tanıştı...
(https://c1.staticflickr.com/5/4274/34522580180_fc37282e13_z.jpg)
Korkuyla Yaşamaya Alışmıştı. Başa çıkamadığı tek şey yalnızlıktı. Dünyadaki her erkek, kadın ve çocuk; geceleri ortaya çıkan, kana susamış yaratıklara dönüştü ve hepsi Robert Neville'in peşinde. Gündüzleri medeniyetin terk edilmiş kalıntıları arasında dolaşan Robert hayatta kalabilmek için yiyecek, kendini ve evini korumak içinse silah ve malzeme arıyor. Bir yandan da kendisi gibi virüs bulaşmamış insanları bulma umudunu koruyor. Geceleri, evinde barikat kurup günün ağarması için dua ediyor. Ancak Robert'ın bilmediği bir şey var. Virüslü bir gölge her an hata yapmasını bekleyerek karanlıkların arasında onu izliyor. Peki bir insan, yaratıkların dünyasında tek başına ne kadar dayanabilir? Hayatta kalsa bile bu hayat yaşamaya değer mi? "Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri." -Ray Bradbury- "Kimse Matheson'ın şiddet yeteneğinin üstüne çıkamaz." -Robert Bloch, Psycho'nun yazarı- "Dracula'dan bu yana, ölümsüz varlıklar üzerine yazılan en sürükleyici roman." -Dean Koontz-.
(Tanıtım Bülteninden)
Çevirmen: Beril T. Uğur
Sayfa Sayısı: 328
Etiket Fiyatı: 25 TL
Filmi de var zannedersem
http://www.imdb.com/title/tt0480249/
Alıntı yapılan: doktor1881 - 04 Mayıs, 2017, 11:35:03
Filmi de var zannedersem
http://www.imdb.com/title/tt0480249/
Evet, başka uyarlamaları da var.
http://www.imdb.com/title/tt0058700/
http://www.imdb.com/title/tt0067525/
http://www.imdb.com/title/tt1075746/
Bütün bu filmler aynı kitabın uyarlaması mı :o :o :o
Kapağında yeralan Koontz gibi talihsiz bir referansa rağmen (hanac dostumuzun kulakları çınlasın ;D) kitabın siparişini az önce verdim. 'Ben Efsaneyim'le birlikte gelecekler: China Mieville'den Elçilik Kenti ve Emrah Serbes'ten Son Hafriyat ve Erken Kaybedenler kitapları. Tuhaf ama keyifli bir karışım oldu!
Alıntı yapılan: pizagor - 23 Mayıs, 2017, 17:17:15
Richard Matheson'ın 'Ben Efsaneyim' romanına başladım. Hiç yormadan, hızlıca gidiyor. Henüz 100. sayfadayım ve bendeki merak duygusu had safhada...
Başka bir başlıkta çok heyecanlı gittiğine dair yazmıştım ama kitabı bitirdiğim an itibariyle farklı bir noktadaydım. İlk 100 sayfa sonrasında büyü bozuldu. Bir kere, hacmine bakıp roman diye başladığım, 'oooo kimbilir daha neler olacak!??' diye okuduğum 'Ben Efsaneyim' uzunca bir hikaye - kısa roman, artık nasıl isimlendirirseniz, öyle çıktı. Kitap bu uzun hikayeyle birlikte pek çok kısa öyküden oluşuyor. Ama itiraf edeyim, 'Ben Efsaneyim' sonrası gelen hikayelerden birkaçı çok hoşuma gitti, her ne kadar bugüne göre bir miktar hafif gelse de, şiddet ve korku dozajı düşük kalsa da. Zamanın Korku ya da Süper Korku, yakın dönemin Lal etiketiyle sürekliliği olamayan Eerie ve Creepy tarzı bir hikaye anlatıcılığı var bunlarda. Lakin okurken anladım ki, aynen Stephen King'in kapakta da dediği gibi, 1954 yılında yazılmış 'I AM LEGEND', roman ya da hikaye veya çizgiroman olsun, ardıllarına referans olmuş, yazarlar Matheson'dan etkilenmiş, izinden gitmiş. Misal King imzalı 'Mahşer' doğrudan 'Ben Efsaneyim'in, nedenleri farklı olabilir ama, kurgu olarak bir versiyonu adeta. Helalinden 8/10...
Otostopçunun Galaksi Rehberi Kabalcı'dan sonra başka bir yayınevinden (Alfa) yeni baskılarını yaptı. Bu yeni kitapların kapakları çok hoşuma gitti, içerığinin ruhunu yansıtacak şekilde eğlenceli tasarımlar olmuş. Serinin sonraki kitapları aynı lezzette olmasa da ilkini mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
(https://farm5.staticflickr.com/4816/31252579797_f9c53991f0_o.jpg) (https://farm5.staticflickr.com/4837/46141212712_609e5b8390.jpg)
Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin tek cilt versiyonu da daha sonra gelecekmiş. Tek tek almak istemeyenlere duyurulur.
(https://farm5.staticflickr.com/4531/24756585528_2b7e87ed45_z.jpg)
AVENGERS'IN MEŞHUR CASUSUNUN GİZEMLİ DÜNYASINA GİRİŞ...
NATASHA ROMANOFF, dünyanın en ölümcül suikastçilerinden biri. Küçük yaşlardan itibaren ölümcül savaş sanatları üzerine eğitim almaya başlayan Natasha'ya, Moskova'nın en ünlü ajan yetiştirme merkezi olan Kırmızı Oda'daki acımasız öğretmeni Ivan Somodorov, Black Widow [Kara Dul] adını taktı.
AVA ORLOVA, Brooklyn'de yaşayan sıradan bir genç olmak istiyordu ama hayatında olan bitenler, sıradan olmaktan çok uzaktı. Kayıp bir Rus kuantum fizikçisinin kızı olan Ava, bir zamanlar, acımasız askeri deneylere maruz kalmıştı. Daha sonra Black Widow tarafından kurtarıldı ve S.H.I.E.L.D. korumasına verildi. Ava, her zaman gizemli kurtarıcısıyla tekrar irtibata geçmeye çalıştı ama Black Widow, öyle pek ablalık yapabilecek biri değildi.
Ama artık her şey değişti.
Doğu Avrupa'nın her tarafından kayıp çocuk haberleri ve Red Room teknolojisinin kaçırıldığı söylentileri gelmeye başlayınca, Natasha, eski hocasının geri döndüğünden şüphelenmeye başladı ve onu durdurabilecek tek kişi, Ava Orlova'ydı. Geleceklerini tehdit eden bu deli adamı durdurabilmek için Natasha ve Ava, geçmişlerindeki gizemleri aydınlatmak zorundalar. Ava'nın rüyalarına giren siyah gözlü, kum saati dövmeli çocuk hakkındaki gerçeği, ancak bu şekilde ortaya çıkartabilecekler.
(https://farm5.staticflickr.com/4531/37911458084_d4700921b6_o.jpg)
Iron Man kostümü de dahil olmak üzere... üzerindeki her şeyi çıkartan Tony Stark, ne kadar yenilmez olabilir ki?
TONY STARK, dünya genelinde pek çok şekilde tanınır. Zengin bir iş adamı. Milyarder. Mucit. Dâhi. Ama hepsinden önemlisi, kırmızı-altın rengi zırhıyla bir süper kahraman ve yenilmez Iron Man olmasıyla nam salmıştır.
Tony'nin hayranlarının asıl bilmediği şey, çocukluğunda başına ne geldiği ve neden oyuncaklarını bir kenara bırakıp barışı ve düzeni sağlayacak silahlar icat etmeye yöneldiğidir. Parlak kostümünün altında, ne denli büyük acılar barındırdığını kimse bilmez. Ama gösteri devam etmek zorundadır. İnsanlar ondan her zaman güçlü, şık ve enerjik olmasını bekler ve onların" yüzünü asla kara çıkartmamalıdır.
Bir reklam kampanyasını yürütmek için, Dublin'deki uluslararası bir ekoloji toplantısına katılan Stark, İrlanda açıklarındaki küçük bir adada, bazı anormallikler olduğunu hisseder. Tony'nin yapay zekâsı Friday, bu konuyu araştırmaması için onu uyarır. Üzerinde sadece savaş zırhının çok hafif bir versiyonu olan parti kostümüyle böyle bir şeye girişmenin ne yeri ne de zamanıdır. Ama tez canlı Tony, bir şekilde oralarda dolanmaya başlar ve asıl parti de işte o zaman başlar. Bu, hiç de alışkın olduğu tarzda bir parti değildir.
Artemis Fowl'un çok satan yazarının kaleminden çıkan bu nefes kesici macerada, Tony Stark'ın iç ve dış şeytanlarıyla savaşmasına tanık olacaksınız.
Sert kapak gibi görünüyor ama değil.
Hangi yayınevi acaba?
çizgiroman mı yoksa roman mı ;D
Okuyan var mı bu kitabı? Alay maksatlı değil sadece merakımdan soruyorum. Yayıncılığa da ucundan köşesinden bulaşmış bir dostumuz ortada alınabilecek Comics telifi kalmadığını söylerken ne kadar haklıymış. Artık bunlara dahi el atıldığına göre...
(https://farm5.staticflickr.com/4722/28391683989_252ae89813_z.jpg)
Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)
Goodreads okurlarına göre 2017'nin en iyi bilimkurgu romanı.
Son yılların en iyi bilimkurgu romanlarından biri olan Marslı'nın yazarı Andy Weir'dan yepyeni, soluk soluğa bir kitap!
Jazz Bashara hiçbir zaman kahramanlık peşinde koşmamıştı. Tek isteği zengin olmaktı.
Artemis... Ay'daki tek şehir. Eğer çok zengin değilsen ya da bir turist olarak ziyaret etmiyorsan Ay ve Artemis, tabiri caizse "zalim bir sevgilidir". Haliyle hayatta kalmak için ufak tefek kaçakçılıklar yapmak pek de beklenmedik bir şey değil. Özellikle de çok borcun varsa ve alın terin bu borçları kapamaya yetmiyorsa.
Ek iş olarak kaçakçılık yapan Jazz'in hayatı da karşısına reddedemeyeceği bir teklif çıkınca tamamen değişir. Küçük bir kaçakçı olarak kalkıştığı bu büyük sabotaj boyunu aşacak ve beklediğinin de ötesinde Jazz, tüm Artemis'in kontrolünü ele geçirmeyi ilgilendiren bir komplonun ortasında bulacaktır kendini. Bundan sonra alması gereken risk, işe ilk girdiği zamankinden çok daha büyüktür.
Andy Weir, Marslı'da gösterdiği mühendislik, bilim ve teknoloji bilgisini Artemis'te de sergileyip yine fazlasıyla gerçekçi bir gelecek öngörüyor.
"Marslı'dan sonra isteyebileceğiniz her şey bu kitapta: zekice, eğlenceli, adrenalini yüksek, elinizden düşüremeyeceğiniz bir öykü."
–Ernest Cline, Başlat'ın yazarı. -
"Weir imkânsızı başardı – Ay'daki bir şehirde geçen bilimkurgu noir romanıyla Marslı'yı solladı.
Bu hayattan daha ne isteyebilirsiniz ki? Gidip okuyun şu kitabı."
–Blake Crouch, Karanlık Madde'nin yazarı. -
"Heyecan verici, keskin zekâlı, adrenalin dolu bir macera... senenin en iyi bilimkurgu romanlarından biri."
–Booklist (starred review) -
(https://farm5.staticflickr.com/4769/39273569855_47642977a7_z.jpg)
Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)
21. yüzyıl bilimkurgu edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Değiştirilmiş Karbon'dan uyarlanan ve Netflix'in yayımlayacağı distopik dizi Altered Carbon, 2018'in en çok seyredilecek projelerinden biri olmaya aday!
Phılıp K. Dıck En İyi Roman Ödülü
25. yüzyıl. İnsanlık BM'nin gözetimi altında tüm galakside hüküm sürmekte. Irk, inanç ve sınıf farklılıklarının hâlâ devam ettiği bu dönemde teknolojideki yükseliş hayatı âdeta baştan tanımladı. Bir insanın bilinci depolanarak yeni bir bedene (ya da "kılıf"a) kolayca indirilebilir hale geldi ve ölüm olgusu, ekrandaki bir bip sesine indirgendi.
Eski bir asker ve BM elçisi olan Takeshi Kovacs daha önce de öldürülmesine rağmen son ölümü bilhassa acı vericiydi. Evinden 180 ışık yılı uzakta, eski adıyla San Francisco, yeni adıyla Bay City'de yeni bir bedende uyanan Kovacs kendini, "varoluş"u alınıp satılır şeyler olarak gören bir topluma göre bile karanlık ve büyük ölçekli bir komplonun tam merkezinde buldu. Dünyanın en güçlü insanlarından biri olan Laurens Bancroft bir ölümün sırrını açığa çıkarmak için Kovacs'ı tutmuştu: Kendi ölümünün.
Blade Runner ve Neuromancer gibi eserlerin izinden giden siberpunk türündeki Değiştirilmiş Karbon, son zamanların en dikkat çeken bilimkurgu-distopya romanlarından biri.
"Değiştirilmiş Karbon'un evreni özgün ve çarpıcı. Muazzam karakterler ve eşsiz bir gizem barındırıyor."
- Patrick Rothfuss -
"Şahane bir iş. Mükemmel bir bilimkurgu. Değiştirilmiş Karbon, çok iyi bir giriş yapıyor ve hızını gittikçe arttırıyor. Eşit derecede merak uyandırıcı ve özgün bir eser; son sayfaya kadar elinizden düşüremiyorsunuz."
- Peter F. Hamilton -
"Zekâ dolu bir kara noir, eşsiz bir kurgu ve hikâyesini dört gözle öğrenmek isteyeceğiniz bir karakter."
- Ken McLeod -
"Bu hızlı okunan, etkileyici roman William Gibson'ın Neuromancer'ı ve Norman Spinrad'ın Deus X'inin merak uyandırıcı bir karışımı."
- Publishers Weekly –
Dizinin forumdaki sayfası için;
http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,12463.0.html
Ben yarısına kadar okumuştum fakat çok hoşuma gitmemişti. Sanırım betimlemelerden dolayı çoğu zaman olayları ve mekanı hayal edemedim. Biraz sıkılmıştım yani. İleri bir zamanda tekrar şans vereceğim.
Bu kitabın İthaki, Ayrıntı, Versus, Aylak Adam ve İmge kitabevinden çıkmış baskıları var Babil'de. Çeviri ve editörlük hangisinde daha iyidir acaba?
Sadece İthaki Rusça'dan çevirdi diye biliyorum. Diğerleri İngilizce'den, yani çevirinin çevirisi.
Editörlük İthaki'de çok iyi değildir. O konuda Ayrıntı ve İmge daha iyi.
Takdir sizin tabii ki.
Alıntı yapılan: hanac - 11 Kasım, 2015, 14:26:38
(https://farm5.staticflickr.com/4654/25421951307_9e79783f4a_o.jpg)
Goodreads notu; 3.96 / 5.00
Penguin'in kapakları çok güzel. :)
Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 17 Şubat, 2018, 15:42:17
Bu kitabın İthaki, Ayrıntı, Versus, Aylak Adam ve İmge kitabevinden çıkmış baskıları var Babil'de. Çeviri ve editörlük hangisinde daha iyidir acaba?
İngilizce'den yapılan çevirilerden birini, hangi yayıneviydi hatırlamıyorum, Rusça orjinali ve İthaki çevirisini karşılaştırmıştım almadan önce. İngilizce'den yapılan çeviri, Rusça orjinaldeki cümlelerin sadeleştirmesi gibiydi, ana dildeki derinlik ve edebi anlatım İngilizceye akabinde de yavan bir Türkçeye dönüşmüş. Başka Rusça'dan çeviri var mı bilmiyorum ama yoksa İthaki baskısını öneririm.
(https://farm1.staticflickr.com/814/26662512917_d6f128cda2_o.jpg)
21. yüzyıl bilimkurgu edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Değiştirilmiş Karbon serisi ve çarpıcı ana karakteri Takeshi Kovacs dizinin ikinci kitabı Düşmüş Melekler'le geri dönüyor!
Değiştirilmiş Karbon'daki olayların üzerinden otuz sene geçti. Ancak eski bir BM elçisi olan Takeshi Kovacs'ın maceraları hız kesmedi. Pek çok kez kariyer ve kılıf değiştirip yeni bir bedenle bu kez daha büyük olayların ortasında buldu kendini: Kanlı bir ayaklanmayı durdurmak üzere uzak bir gezegenin hükümetince tutulan bir askerdi artık.
Ancak mesele taraf tutmaya geldiğinde ona kimin ödeme yaptığına bakmaksızın Kovacs istediği tarafı seçerdi – yani kendininkini. Haliyle sıradışı bir ekip onu kadim bir uzaylı gemisine yapılacak hazine avı için çağırdığında bu teklife hayır diyemezdi. Kalaşnikoflarını hazırlayıp görevini yarıda bırakan Kovacs için bu yeni macera tek başına yapamayacağı kadar büyüktü. Ama o istediğini almak için her şeyi yapmaya hazırdı; ölüleri diriltmeye bile.
Yıldız Gemisi Askerleri ve Bitmeyen Savaş gibi eserlerin izinden giden askeri bilimkurgu/siberpunk türündeki Düşmüş Melekler, son zamanların en dikkat çeken bilimkurgu-aksiyon romanlarından biri.
"Takeshi Kovasc geri döndü. Morgan, Değiştirilmiş Karbon'da yaratılan dünyayı çok daha ileriye taşıyor." –Anthony Ryan
"Bilimkurguyla gerilimi birleştirmedeki ustalığıyla türe hak ettiği yeri kazandırmayı başardı." –Peter F. Hamilton
"Morgan şirketlerin açgözlülüğünü, siyasetin çürümüşlüğünü muazzam bir kurguyla ele alıyor." –The Times
(Tanıtım Bülteninden)
Kapaklar yenilenmiştir :)
(https://farm2.staticflickr.com/1830/43049334201_f5d004473a.jpg)
İlerleme...
Kulağa pek hoş gelen bir kavram.
Hep ileri, daima ileri! İnsanlığın gelişmesi, sınırlarını zorlaması, aşması...
Peki, bedeli?
Üçüncü Dünya Savaşı sonrası: Aşırı mekanikleşmiş bir toplum. Fabrikalar, tüm üretim, her şeyin çalışması için bir avuç insan, bir avuç becerikli mühendis yeterli. Geri kalanlarsa...
Bu toplumun süper-mühendislerinden Paul Proteus, yaşadığı 'Mekanize Amerikan Rüyası'ndan uyanarak varlığını, hayatın anlamını, toplumdaki muazzam ayrışmayı, ilerlemenin nelere mal olduğunu sorguluyor. 'İnsan' dünyayı yeniden kazanmak için isyan hareketine mi katılmalı yoksa görece muazzam refahın bedelini ödemeye razı mı olmalı?
Otomatik Piyano, ataları Biz, Cesur Yeni Dünya ve dört yıl büyüğü 1984 gibi akıl ilerleme-mekanikleşme temalı bir distopya. Ama farklı. Çünkü Vonnegut'ın distopyasındaki makineler, diğer distopyaların yazarlarının muazzam hayal güçlerinden çıkmış makineler değil, kitabın yazıldığı dönemde var olan makineler.
Otomatik Piyano bizleri uzakta değil, çok yakında olan bir şeye karşı, hem de 'İlerleme'ye laf etmenin hiç hoş karşılanmadığı 50'li yıllardan uyarıyor ve teknolojinin muazzam gelişiminin işin içine insana has hırslar girdiğinde nerelere varabileceğini gösteriyor.
Otomatik Piyano, Kurt Vonnegut'ın bildik sivri dilli açık sözlülüğüyle, "Konusunu, konusu güle oynaya Biz'den araklanmış Cesur Yeni Dünya'dan güle oynaya arakladım," dediği ilk göz ağrısı...
Sayfa Sayısı: 376
Etiket Fiyatı: 27 TL
Metis Yayınları'nın 1997 yılında yayımlayıp bir daha hiç ilgilenmediği kitap nihayet tekrar yayımlandı. Nadir kitap gibi sitelerde 350 TL'ye satılıyordu. Teşekkürler April Yayıncılık 21 yıl sonra tekrar baskıya bizi kavuşturduğun için. Darısı Anubis Kapıları'na ve Metis Bilimkurgu serisinden tekrar yayımlanmayan diğer kitaplara.
Geliyor! Isaac Asimov'un Galaktik İmparatorluk Üçlemesi'nin ilk kitabı "Stars Like Dust" yakında M. İhsan Tatari çevirisiyle İthaki Yayınları'nda!
(https://farm8.staticflickr.com/7834/39744531373_bbef5b8b5c_o.jpg)
Vonnegut'un en bilim kurgu kitabıdır ve şahanedir. Meraklıları kaçırmasın
Merhaba;
Jules Verne kitaplari bir cok yayinevi tarafindan yayinlandi. Sizce hangi yayinevinin kitaplarini toplamaliyim? Cocuklara yonelik kisaltilmis versiyonlar degil de biz yetiskinlere yonelik olan versiyonlari toplamak niyetindeyim.
Tavsiyeleriniz nelerdir?
Cok tesekkurler; guzel bir hafta sonu olsun...
Ali
Şu ana Alfa tam metin olarak basıyor külliyatı. Daha önce de İthaki basmıştı. Hepsini inceleme şansım olmadı ama ithaki bir ara çok uygun fiyatlıydı. Bu ikisinden birini tercih ederdim tüm külliyat için. Öncesinde ise İnkılap-Aka nın bastığı edisyon şahanedir ama tüm külliyatı bastılar mı, bulanabiliyor mu bilmiyorum.
Ithaki'yi toplamaya karar verdim sadece aşağıdaki 4 kitap piyasada yok gibi, ellerinde olup satmak isteyen arkadaşlar özelden mesaj atabilirler mi lütfen?
* Doktor Ox'un Deneyi
* İnatçı Keraban - 2
* Kaptan Grant'ın Çocukları - 1
* Kürkler Ülkesi -1
İthaki seriyi güncellemeyi düşünüyormuş, şu an fikir aşamasındaymış. Zamanı belli değilmiş. Sanmıyorum ama elinde tam takım olup satmayı düşünen varsa bana mesaj atabilir.
Jules Verne meselesinde İthaki topuna hiç girmeyin birazcık daha bekleyin
Alıntı yapılan: deniz240 - 17 Temmuz, 2018, 10:20:29
Ithaki'yi toplamaya karar verdim sadece aşağıdaki 4 kitap piyasada yok gibi, ellerinde olup satmak isteyen arkadaşlar özelden mesaj atabilirler mi lütfen?
* Doktor Ox'un Deneyi
* İnatçı Keraban - 2
* Kaptan Grant'ın Çocukları - 1
* Kürkler Ülkesi -1
Aşağıdaki alternatifleri var:
* Doktor Ox'un Deneyi --->İş Bankası
* İnatçı Keraban - 2 ---> Alfa
* Kaptan Grant'ın Çocukları - 1 ---> Alfa
* Kürkler Ülkesi -1
Alıntı yapılan: köstebek - 23 Temmuz, 2018, 22:03:42
Jules Verne meselesinde İthaki topuna hiç girmeyin birazcık daha bekleyin
Alfa hepsini yayımlayacak gibi ama ne zamana biter bilemem.
(https://farm1.staticflickr.com/930/43648805892_46a1cd25ac_o.jpg)
Locus En İyi Roman Ödülü
Hugo En İyi Roman Ödülü Adayı
Yaşlı Adamın Savaşı ve Kırmızı Üniformalılar kitaplarının ödüllü yazarı John Scalzi'den soluk soluğa, yepyeni bir uzay macerası!
Akım keşfedilene kadar ışık hızından daha hızlı yolculuk etmek, fizik kurallarına göre mümkün değildi. Akım'dan sonra ise insanlık onu kullanarak birbirlerine milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki farklı yıldız sistemlerine yerleşmeye başladı ve artık bin yıllık olan imparatorlukları Bağlılık'ı kurdu. İmparatorluğun ayakta kalabilmesi için de bağlantıyı sağlayan Akım nehirleri şarttı; bu sayede hem birbirlerine ihtiyaç duyuyor hem sistemlerarası savaş engelleniyor hem de imparatorun tek güç sahibi olarak kalması sağlanıyordu.
Akım nehirlerinin sebebi tam olarak anlaşılamamış yok olma süreci başladığında ise İmparatorluk ve bütün sistemleri risk altına girdi. Bu durumu fark eden bir Akım fizikçisi, bir uzay gemisi kaptanı ve Bağlılık İmparatoriçesi, çöküşünün eşiğinde olan imparatorluğu, daha da önemlisi soyutlanacak olan sistemlerdeki insanları kurtarmak için ellerinden geleni yapacaklardı.
"Taht Oyunları ve Dune hayranları bu müstehcen, acımasız ve zeka dolu romana bayılacaklar."
-Booklist
"Scalzi, kendi tarzı olan güldürürken düşündüren bilimkurgu aksiyonunu yazmakta karşı konulamayacak kadar iyi olmaya devam ediyor."
-Kirkus Reviews
"İnanılmaz eğlenceli bir roman. Bitti diye çok üzüldüm."
-Roxane Gay
"İmparatorluğun Çöküşü muazzam bir bilimkurgu macerası."
-Will Wheaton
"John Scalzi çağımızın en çok eğlendiren bilimkurgu yazarı."
-Joe Hill
(https://farm5.staticflickr.com/4861/31896269308_1ae2a62fb9_z.jpg)
Dirilen Öfke ile birlikte Takeshi Kovacs'ın macerası nihayete eriyor!
Takeshi Kovacs eve döndü. İki kez.
Quellist devrimin kazanımları kaybolmuştu. İlk Aileler, şirketler ve yakuza, Harlan Dünyası'nı iliklerine kadar sömürmenin yolunu arıyordu. Kovacs ise katledilen rüyalarının intikamını almak için geri dönmüştü. Söylentilere göre, Quellcrist Falconer da öyle...
İkinci bir isyanın söylentileri, makinelerin ele geçirdiği New Hokkaido'nun teknolojik gerilemesi ve Quell'in ölümden dönüşüne ve özgür bir dünyaya duyulan hasret karşısında bir siyasi entrika fırtınası kopmak üzereydi. Fakat isyanla karşılaşan İlk Aileler harekete geçecek ve isyanın kökünü kazımak üzere Kovacs adlı genç ve vahşi Kordiplomat'ı depodan çıkaracaklardı... kendini isyanın göbeğinde bulan daha yaşlı, yorgun ve suçlu ikinci bir Takeshi Kovasc'la beraber.
Kesin olan bir şey vardı, Takeshi Kovacs adında biri ölecekti. Sonsuza dek.
Elin oğlu neler ile uğraşıyor babından;
Çin, tamami ile yapay zeka tarafından işletilecek, bir "Atlantis" kuruyor.
https://futurism.com/deep-sea-base-ai-colony/amp/?__twitter_impression=true
https://m.scmp.com/news/china/science/article/2174738/beijing-plans-ai-atlantis-south-china-sea-without-human-sight
Böyle şeyler anca Japonya'da olur./-)
Sibergüvenlikten sorumlu Bakan hayatında bilgisayar kullanmamış:-)
https://amp.theguardian.com/world/2018/nov/15/japan-cyber-security-ministernever-used-computer-yoshitaka-sakurada?CMP=twt_a-world_b-gdnworld&__twitter_impression=true
MIT, 1 milyar dolar bütçe ile, bir Yapay Zeka Fakültesi kuruyor.
https://www.technologyreview.com/the-download/612293/mit-has-just-announced-a-1-billion-plan-to-create-a-new-college-for-ai/?utm_source=twitter.com&utm_campaign=owned_social&utm_medium=social
Bakın bu haber çok ilginç;
https://newatlas.com/spinnaker-neuromorphic-supercomputer-mouse-brain-simulation/57101/
Yeni geliştirilen, 1 milyon çekirdekli süper
bilgisayar; 1 milyar sinire sahip; bir fare beynini simüle etmek için kullanılacakmış.? İnsan beyni ise, ortalama 100 milyar sinir hücresinden oluşmakta. Bu işin arkasında ilaç sektörü olduğu düşünülecek olursa; her türlü komplo teorisine açık bir durum var.
Serinin 2. kitabı olan "Uzay Akımları" görücüye çıkmış.
https://www.babil.com/uzay-akimlari-kitabi-isaac-asimov
İthaki'den "Vakıf" serisinde de hızlanma bekliyorum.
(https://farm8.staticflickr.com/7907/39744521473_109be382d7_o.jpg)
(https://farm8.staticflickr.com/7843/45947391065_0f044f2df7.jpg)
Hugo Ödüllü yazar John Scalzi'nin yakın gelecekte geçen bilimkurgu – gizem türündeki Sendrom Serisi'nin ilk kitabı Sendrom'la heyecan başlıyor.
Bilinmeyen bir virüs tüm dünyada yayılmaya başlamıştır. Virüsü kapanların çoğu bu durumdan etkilenmezken, şanssız beş milyon insanda "Sendrom" ortaya çıkar. Hastalar tamamen bilinçli ve kendinde olsalar da hiçbir şekilde hareket edemezler. Her çeşit insanı etkileyen bu hastalık tüm dünyayı değiştirir.
Yirmi beş yıl sonra, "Haden sendromu" adı verilen hastalığın şekillendirdiği dünyada çaylak FBI ajanı Chris Shane, deneyimli bir ajan olan Leslie Vann ile ortak olur. İkili, Watergate Hotel'de işlenen ve Haden sendromuyla bağlantılı gibi duran bir cinayete atanırlar ve tek şüpheli de bir "entegreci" yani bedenini sendromlu birine bir süreliğine ödünç veren biridir. Bu yüzden asıl şüphelinin kim olduğunu bulmak oldukça zorlaşır.
Shane ve Vann cinayetin gizemlerini ortaya sermeye başladıkça suçun çok daha büyük bir şeyle alakası olduğu açığa çıkar. Bir cinayet vakası olarak başlayan soruşturma, ikiliyi büyük şirketlerin salonlarından sendromluların Agora denen sanal ortamlarına ve sürprizlerle dolu yeni bir toplumun derinliklerine götürür. Orada karşılaşacaklarıysa akla hayale sığmayacak kadar büyüktür.
"Zekice yazılmış, düşündürücü, eğlenceli ve ayrıca sağlam aksiyon barındıran bir roman."
-Patrick Rothfuss
"John Scalzi, yazdıklarını bambaşka bir seviyeye taşıyor. Sendrom, bugüne kadar yazdığı en iyi kitap."
-Cory Doctorow
Sayfa Sayısı: 328
Etiket Fiyatı: 32 TL
Çıkış Tarihi: 2 Şubat 2019
(https://farm8.staticflickr.com/7900/46094899205_66c1d37f64_o.jpg)
Peter Parker karmakarışık bir ilişki ağının içerisindeydi. En ileri teknolojileri barındıran bir laboratuvarda çalışıp dünyayı değiştirmeye çalışan genç bir biliminsanıydı. Yine de ikinci işi olan suçla mücadelenin getirdiği sorumluluklarla baş etmekte zorlanıyordu...
Wilson Fisk, namıdiğer Kingpin, New York'a dönmüş ve kendisini halk arasında fedakâr bir girişimci ve hayırsever biri olarak gösterme çalışmalarına başlamıştı. Örümcek-Adam bunun böyle olmadığını bilse de gerçekleşmesi halinde "bir daha geri dönüşü olmayan" o kötü niyetli plana dair gerçekleri açığa çıkaramazdı.
Örümcek-Adam'ın kostümü ve özellikleriyle sokakları altüst etmeye başlayan yeni tehdit karşısında Ağ Kafa, yaşanan kötü olayların sorumlusu olmadığını gösterip masum olduğunu kanıtlayabilecek miydi? Zaman daralıyor ve insanların hayatı tehlikedeyken Örümcek-Adam, bu eli kanlı Örümcek'in cani saldırısını durdurabilecek miydi? Örümcek-Adam düşmanlarına ve korkularına boyun mu eğecekti yoksa ayağa kalkıp eskisinden de güçlü olduğunu mu gösterecekti?
Sayfa Sayısı: 340
Etiket Fiyatı: 32 TL
İlk defa duydum. Bu bir vertigomu yoksa sıradan bir öykümü? Okuyan varsa bilgilendirebilirmi? Birde fiyatını görünce şok oldum. Babilde ön siparişe çıkmış. 304 sayfa ve fiyatı 20 tl. İthaki zararına satışa çıkarmıyordur herhalde. Bir yayınevi 304 sayfalık bir çizgi romanı 20 tlye satıp gelir elde ediyorsa diğer çizgi romanlardan kazık yediğimizi düşünmeye başladım.
Alıntı yapılan: İdrava - 06 Şubat, 2019, 20:43:35
İlk defa duydum. Bu bir vertigomu yoksa sıradan bir öykümü? Okuyan varsa bilgilendirebilirmi? Birde fiyatını görünce şok oldum. Babilde ön siparişe çıkmış. 304 sayfa ve fiyatı 20 tl. İthaki zararına satışa çıkarmıyordur herhalde. Bir yayınevi 304 sayfalık bir çizgi romanı 20 tlye satıp gelir elde ediyorsa diğer çizgi romanlardan kazık yediğimizi düşünmeye başladım.
Roman roman. ;D
Utandım şimdi. Sileyimmi bilemedim😂
https://www.playstation.com/tr-tr/games/marvels-spider-man-ps4/
Üstte linkini verdiğim oyunun öncesinde geçenleri anlatan bir roman. Çok tuttuğu için God of War'ın romanını da basmıştı İthaki.
(https://farm8.staticflickr.com/7926/32478035467_0a30126488_o.jpg)
Black Panther. Wakanda'nın hükümdarı.
O bir Avenger. Bu onun kaderi.
Ama şu anda o sadece genç prens T'Challa.
İzole edilmiş, teknolojik olarak gelişmiş bir Afrika ülkesi olan Wakanda'daki evindeyken, on iki yaşındaki T'Challa için hayat çok kolay. Bir krallığı nasıl yöneteceğini, tahttaki kral babası Black Panther'den öğrenmeye bile henüz niyeti yok. Ancak Wakanda'nın yakınlarındaki bir çatışma büyüdükçe, T'Challa'nın babası şaşırtıcı bir duyuru yapıyor: T'Challa ile M'Baku'yu Amerika'daki bir okula gönderiyor. Bu prestijli bir özel akademi de değil üstelik, Chicago'nun göbeğindeki South Side Orta Okulu'na kayıt oluyorlar. T'Challa'ya sadece acil durumlarda kullanması için ileri teknolojiyle donatılmış bir kostüm ve bir Vibranium yüzüğü verilmesine rağmen, Amerika'da yaşamı düşündüğü kadar kolay üstesinden gelemeyebileceğinin farkında. Özellikle, güçlü bir ulusun prensi olarak gerçek kimliğini gizlerken yeni arkadaşlar edinmek ve kara büyüye karıştığı söylenen tehditkâr sınıf arkadaşı Gemini Jones'tan kaçınmak söz konusu olduğunda. Okulda garip şeyler olmaya başladığında, T'Challa neler olup bittiğini ortaya çıkarmak için kollarını sıvar. Fakat bu süreçte keşfettiği şey, hayal edebileceğinden çok daha kötüsüdür. Arkadaşlarını korumak ve kadim bir kötülüğe son vermek için, T'Challa bir süper kahraman gibi davranmalı ve Black Panther olma yolunda emin adımlarla ilerlemeli...
Sayfa Sayısı: 272
Etiket Fiyatı: 29.5 TL
(https://farm8.staticflickr.com/7815/33602634118_df309783c9_o.jpg)
1950'li yılların başında, daha sonra en şöhretli serileri Vakıf ve Robot'a öncülük edecek Gelecek Tarihi öykülerini yazdıktan hemen sonra Isaac Asimov ilk romanlarını kaleme aldı. Artık hem okurlara hem de yayıncılık dünyasına kendini kabul ettirmiş büyük ustanın neredeyse tüm külliyatına egemen olan Galaktik İmparatorluk evreninin ilk uzun kurguları da böylece ortaya çıktı. Nükleer felaketin Dünya'yı yerle bir etmesinden binlerce yıl sonrasını anlatan Galaktik İmparatorluk Serisi insanlığın, galaktik medeniyet ve ilk Galaktik İmparatorluk'un doğuşuna uzanan yolculuğunun başlangıcı.
1949 yılında Joseph Schwartz, emekli, mutlu bir terziydi. Sonra bir anda kendini bambaşka bir zamanda buldu. Artık ilk Galaktik İmpartorluk'un en şaşaalı döneminde, Dünya'da çaresiz bir yabancıydı. Üstelik Dünya, galaksinin varoşu olarak görülüyordu, gökyüzünde bir çakıl taşıydı ve İmparatorluk'un 200 milyon gezegeni tarafından nefret edilen bir yerdi. Çünkü hiç kimse Dünya'nın, insanlığın doğduğu yer olduğuna inanmak istemiyordu. Joseph Schwartz, topraklarının çoğunun radyoaktiviteyle mahvolduğu, altmış yaşını aşan herkesin ötanazi yapmaya zorlandığı bu yoksul Dünya'da fena bir maceraya atılacaktı.
Bir de şu sorun vardı tabii: Joseph Schwartz altmış iki yaşındaydı
(https://farm8.staticflickr.com/7917/33602611728_a32507ab23_o.jpg)
Hugo, Nebula ve Locus En İyi Kısa Roman Ödülü Kazananı
Kalpsiz bir ölüm makinesi olarak tam bir başarısızlık abidesiydim.
Uzay araştırmalarının kurumsallaştığı bir gelecekte, araştırmalarda kullanılacak tüm malzemelerin Şirket'ten kiralanması gerekmektedir. Buna, araştırma yapacağınız gezegene gitmek için kullandığınız uzay gemisinden, sizi koruması için gönderilen GüvBirim androidi de dahil.
Uzak bir gezegende, yüzey testi yapan bir grup biliminsanına da kendine "Katilbot" diyen ve kendi idari modülünü hacklediği için bilinç kazanmış bir GüvBirim androidi kiralanmıştır. İnsanlardan çekinen ve dikkatleri üzerine çekmek istemeyen Katilbot'un tek yapmak istediği görevini başarıyla yerine getirip insanların onu rahat bırakmasıdır.
Ancak komşu bir araştırma ekibinden haber alınamadığında gerçeği ortaya çıkarmak Katilbot'a kalacaktır.
Katilbot Günlükleri, Tüm Sistemler Çöktü ile başlıyor...
"Bu kitabı ne kadar övsem az. Hem güldürdü hem de kalbimi kırdı."
–Patrick Rothfuss
"Katilbot'a bayılıyorum."
–Ann Leckie
Okuyanlardan bu seri hakkında yorumlarını rica etsem... Vâkıf gerçekten beğenerek okuduğum bir seri ancak Galaktik İmparatorluk'a aşina değilim. Asimov ismi bile yeter diyebilirsiniz ama malum okunacak bir dolu şey varken aksine zaman olabildiğine kısıtlı. Dolayısıyla en büyük isimlerin bile sorgulanması doğal...
Alıntı yapılan: pizagor - 27 Mart, 2019, 19:54:42
Okuyanlardan bu seri hakkında yorumlarını rica etsem... Vâkıf gerçekten beğenerek okuduğum bir seri ancak Galaktik İmparatorluk'a aşina değilim. Asimov ismi bile yeter diyebilirsiniz ama malum okunacak bir dolu şey varken aksine zaman olabildiğine kısıtlı. Dolayısıyla en büyük isimlerin bile sorgulanması doğal...
Goodreads'e göre;
Toz Gibi Yıldızlar 3.73
Uzay Akımları 3.83
Gökteki Çakıl Taşı 3.87
Halbuki Vakıf'ın notları 4.05-425 aralığında
Demek ki Vakıf'ın (moda terimle) bir tık altında. :)
Ben alıyorum ama kimbilir ne zaman okurum.
İnsanların toplu fikir yürütmesi - değerlendirmesi - aklı, bireysel fikir yürütmesinden - değerlendirmesinden - aklından iyidir. Ne demek istediğimi şöyle örneklemeye çalışayım:
Bir kaşığın aldığı pirinç sayısını, kişilere tek tek sorduğunuzda alacağınız yanıtlar gerçek adetten çok yüksek sapma gösterirken bin kişinin verdiği yanıtların ortalaması neredeyse gerçek rakama eşdeğerdir.
Her zaman işleyen bu istatistiki şaşırtıcı kuralın çerçevesinde topluluk olarak yapılan değerlendirmelerin ortalama bir insanın beğeni seviyesini birebir yansıttığını kabul edebiliriz.
Öyleyse Goodreads referansının 'iyi'ye tekabül ettiğini düşünerek geçiyorum siparişi.
Teşekkürler sayın hanac...
(https://live.staticflickr.com/65535/48106831406_171ec1a6aa_o.jpg)
Namı Diğer Kara Panter.
Vatanı Wakanda.
T'Challa'nın Dünyasına Hooşgeldiniz.
Afrika ülkesi Wakanda, yüzyıllardır olağanüstü teknolojik gelişmeleri ve fethedilmesi mümkün olmayan topraklarıyla bağımsızlığını korudu. Savaşçı krallar soyunun son vârisi T'Challa, Wakanda'nın Kara Panter'i. Muazzam bir sürat, kuvvet ve çevikliğe sahip bu kahramanın insanüstü yetenekleri dışında bir kozu daha var: Ülkesinin geleceğini güvence altına alan, yok edilemez vibranyum metalinden yapılmış bir kostüm.
Şimdiyse ufukta büyük bir tehlike görünüyor. Yabancılar, başta vibranyum olmak üzere Wakanda'nın tüm zenginliklerini yağmalamaya geri geliyorlar. Bu el değmemiş topraklara ölüm ve yıkım getirmeye kararlı süpergüçlü askerlerden oluşan ordunun başında ise Klaw var – ellerinde hâlâ T'Challa'nın babasının kanını taşıyan o korkunç suikastçı.
Acaba Kara Panter böylesine büyük bir istilacı kuvvete karşı üstün gelebilecek mi?
Reginald Hudlin ve John Romita JR.'in çizgi romanından uyarlanmıştır.
Arkadaşlar bu üçlemeyi okuyan var mı, tavsiye eden olur mu ?
Goodreads notları fena değil;
Atlantis Geni 3.71
Atlantis Vebası 3.91
Atlantis Dünyası 3.94
(https://live.staticflickr.com/65535/48195461046_4b4616cd30_c.jpg)
(https://live.staticflickr.com/65535/48527023437_6d5257c38d_o.jpg)
"İnsanların birbirlerine ne yaptıklarına aldırış etmezdim:
Tabii a) yapılanları durdurmam
Veya b) arkalarını temizlemem gerekmediği sürece."
Locus En İyi Kısa Roman Ödülü Kazananı
Hugo En İyi Kısa Roman Ödülü Adayı
Nebula En İyi Kısa Roman Ödülü Adayı
Karanlık bir geçmişi vardı. Bu geçmişin bir bölümünde de insanları öldürmüştü. Bu olay kendisini o kadar etkilemişti ki kendine "Katilbot" demeye başlamıştı. Ancak bu katliamla ilgili belleğindeki anılar belli belirsizdi ve artık daha fazlasını öğrenmek istiyordu.
Kısaltma adı GAT olan bir Araştırma Taşıyıcısıyla ("G"nin ne anlama geldiğini inanın ki bilmek istemezsiniz) bir olup her şeyin çığırından çıktığı o madencilik tesisine doğru yola çıkmak niyetindeydi.
Keşfedecekleri ise Katilbot'un bakış açısını tamamen değiştirecekti...
"Daha önce hiçbir kitabın ana karakterine böylesine bağlanmamıştım."
- Patrick Rothfuss
"Katilbot'a bayılıyorum."
- Ann Leckie
Alıntı yapılan: hanac - 28 Mart, 2019, 08:14:08
Ben alıyorum ama kimbilir ne zaman okurum.
Okudum bile :)
Birbirinden bağımsız hikayeler imiş, ben bağlantılı zannediyordum.
3 Kitap da iyiydi kendini okuttu. Asimov'un dili çok akıcı.
Tavsiye ediyorum.
(https://live.staticflickr.com/65535/48953633721_877d0cf7fe_o.jpg)
"Kalpsiz bir ölüm makinesi olmanın bu kadar çok ahlaki ikilem çıkaracağını kim bilebilirdi."
Locus En İyi Kısa Roman Ödülü Adayı
Bilimkurgunun en sevilen yapay zekâsı yine iş başında. Alaşağı edilmesi mümkün olmayan GrayCris şirketine açılan dava zora girmişti ama daha da önemlisi yetkililer Dr. Mensah'ın GüvBirim'inin nerede olduğuna dair daha fazla soru sormaya başlamıştı.
İnsansı androidimiz maceradan maceraya koşmak zorunda kalıyor olsa da sadece yalnız kalmak istiyordu... insanlardan, gündelik konuşmalardan ve sorulardan uzakta.
Katilbot bu soruların ortadan kalkmasını istiyordu. Temelli...
"Uzun zamandır okuduğum en iyi hikâye."
– Patrick Rothfuss
"Katilbot'a bayılıyorum."
– Ann Leckie