(https://farm1.staticflickr.com/870/39638044030_67e21d33c9_z.jpg)
Bu kitap çok tartışılır
Atatürk'ü hiç böyle görmedik. Elleri bağlı, suratına yumruk yiyor, sopayla dövülüyor, yere düşünce yüzü tekmeleniyor. Dudağı patlıyor, ağzından kan geliyor.
12:09 | 07 Ocak 2011
Bu sahneler bir filmden değil, kasım ayında basılan bir kitaptan ."Genç Mustafa", Atatürk'ün Harbiye ve Harp Akademisi günlerini anlatan bir çizgi-roman
Yalın Alpay'in kaleme aldığı metni, Barış Keşoğlu resimlemiş.
Kitap, editörün bu hikayeyi kurma sürecinin içinde yer aldığı beş tanıklık üzerinden Mustafa Kemal'in pek yaygın bilinmeyen ilk gençlik yıllarına projektör tutuyor.
"Genç Mustafa"nın bugüne kadar medyada neden ilgi odağı olmadığını anlamak güç. Atatürk'le ilgili yüzlerce kitap var ama ama ben pek çizgi roman görmedim. "Atlas Tarih" dergisi editörü Kansu Şarman'a sorduğumda o da geçenlerde 1950'lerde yayınlanmış "Atatürk'ün Gençliği" isimli bir çizgi roman dışında bilmediğini söyledi.
Hemen peşin peşin söyleyeyim kitap, birçok tartışmalı konuya cesur bir şekilde girmiş. Bir bölümü Ali Fuat Paşa'nın hatıralarından bire bir aktarılmış, elbette Atatürk külliyatından da ziyadesiyle yararlanılmış, eksik kalan yerleri de kurmacayla tamamlamış. Böylece bir solukta okunan bir kitap ortaya çıkmış.
Tabii az sonra daha etraflıca değineceğim bazı kesitler, bizim tarih yazıcılığımız açısından da flu. Ama Yalın Alpay, bunu ustaca ve apaçık ortaya koymaktan imtina geri durmamış. "Anlattıklarımın tümünün aslında geçmişte olan şeyleri birebir resmettiğini söyleyemem. Metinler arası bir çalışmakurmacadan öteye gidemez" diyor ama Derrida'dan bir alıntı yapmaya da ihmal etmiyor, "metin dışında birşey "yoktur.
Kitap "Genç Mustafa" kadar bence, "Devrimci Mustafa" ismini de hakediyor.
Kırık fransızcasıyla gizli saklı Voltaire, Rousseau okuyan Namık Kemal hayranı bir genç subay adayının, Manastır Askeri İdadi'sinden Harp Akademi'ne fikri yolculuğunu izliyoruz kitapta. Aslında yalnız fikir adamı yönü değil, örgütçülüğü, eylemciliği de öne çıkarılıyor,.
Hikayemiz, her ne kadar yazarın Prag seyahatinde başlıyor görünse bile. Asli öykü Yıldız Sarayı'nda sahne alıyor. Bir çavuşun gözünden "istibdat karşıtı ihtilalci bir genç subayın Zülüflü tarafından çok dokunaklı bir dayak sahnesi.
Mavi gözlü, sarı bıyıklı, yüzünden yere kan saçılan o genç teğmen Ali Rıza'dan olma Zübeyde'den doğma "Selanikli Mustafa"dır.
Önce Paşa'nın karşısında yalnız gözlerini görürüz. Sonra ya hep gölgede resmedilmiş ya da sırtından görürüz. Kitabın sonunda bu sahne bu pek Mustafa Kemal'in gözünden bir kez daha aktarılır. Alnı bereli, ağzındaki kanı silerek yerden kalkan idealist "Genç Mustafa" şöyle konuşturulur, " Önemli olan burnumun kanamasını elimin tersiyle silip mücadeleye son hızla devam etmem. Beni hiçbir şey durduramaz".
Kitapta, Atatürk yalnızca dayak yemez, ya da istibdat karşıtı nutuklar atmaz. İçki içer, namaz kılar, kürek çeker, ailesiyle kahvaltı eder. Devrimci-istiklalci-bilge Atatürk kadar sivil-insan-bizden Atatürk portresinin altı kalın bir şekilde çiziliyor.
Bu kitap, Atatürk'ü "bugün yeniden algılama çabasıdır" diyor Yalın Alpay, umarım bu tartışmalı kitap okuyucunun da teveccühünü kazanır ve arzulandığı gibi bir seriye dönüşür.
Hilmi Hacaloğlu / ekonomiservisi.com
Bu kitabı acil olarak kitaplığımıza katmamız gerekiyor sanırım.
Bir seriden söz ediyoruz.Bu ilk kitap,Atatürk'ün harbiye yıllarını anlatıyor.
(https://farm1.staticflickr.com/797/41404241282_6d090f3f76_o.jpg)
Genç Mustafa çıktığında kitabın senaristi Yalın Alpay'la röportaj yapmıştım. Ama forumda pek ilgi görmemişti sanırım...
İki buçuk yaşında okumayı söktüğü için 'harika çocuk' diye anılan ve okula 3. sınıftan başlayan Yalın Alpay, geçenlerde çıkan ve toplamda 20 ciltten oluşacak serinin ilk kitabı ''Genç Mustafa'' kitabının senaristi. Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatıyla ilgili yaptığı araştırmalarının verilerini uzun elemelerden geçirerek bu kurmaca çizgi roman senaryosunu yazdı!.. Alpay'ın kitabı, Atatürk'ün Harbiye'yi bitirir bitirmez Sultan II. Abdülhamit'e suikast yapacağı suçlamasıyla tutuklanıp, Saray'da işkence görmesi ve bir ayı aşkın süre hücre hapsinde tutulması ve idamdan son anda kurtulması gibi bugüne kadar pek duymadığımız cinsten olaylardan bahsetmesi ile de iddialı... İşte röportaj;
Kültürel Güncel: Yaşantınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Yapmaktan hoşlandığınız şeyler, hobileriniz nelerdir?
Yalın Alpay: Hareketli bir hayatım var. Yurt dışında oldukça zaman geçiriyorum. Özellikle Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde çalıştığım 6 yıl içerisinde, Afrika Çalışmaları Koordinatörü olmam nedeniyle Kongo, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Kenya, Çad gibi pek çok Kara Afrika ülkesinde bulundum. Kinshasa'dan, Paris'e, Amsterdam'dan İstanbul'a yayılan geniş bir yaşamım var. Dünyayı bir bütün olarak kullanabildiğimi düşünüyorum. Bu da düşünsel ve yazınsal olarak bana haz veriyor, kendimi biçimlendirmemde etkili oluyor.
K.G: Üstün zekalı olmanızın ve ilkokula 3. sınıftan başlamanızın olumlu ya da olumsuz bir etkisini hissettiniz mi?
Y.A: Yaşamda değerlendirmeler değil, olgular vardır. Değerleri biz sonradan zihinlerimizle, yaşamın üzerine ekleriz. Olumlu ya da olumsuz etkiler görecelidir. Amaçlara ve iradeye bağlıdır. Ben de yaşamım boyunca değişen amaçlarım ve arzu nesnelerim yüzünden, geçmişte olumlu bulduğum şeyleri olumsuz, olumsuz bulduğum şeyleri de olumlu etkilere dönüştüğünü gördüm. Bu nedenle geçmişimin beni, güncel gelecek planlarıma göre olumlu ya da olumsuz olarak etkilediğini söyleyebilirim. Geçmiş, geride kalmış ve eğilip bükülemez bir katılık olmadığı ve her an bugünden yeniden yazıldığı için bu sorunuzun yanıtını düşündüğümde net bir yanıt veremiyorum.
K.G: Kitabınızda diğerlerinden farklı olan şey nedir? Yani kitabınızı almaları için ''okur potansiyeli olan kişileri'' nasıl ikna edebilirsiniz?
Y.A: Kitabım edebiyat-felsefe-siyaset-grafik roman dörtlemesini içinde taşıyan postmodern bir çalışma. Felsefesi bakımından adem-i merkeziyetçi değil, çok sesli. Bu felsefe, kendisini anlatı tekniklerinde de gösteriyor ve bu nedenle 5 farklı anlatıcının ağzından anlatılıyor. Üslup ve felsefe farklılığı, doğal olarak tarihsel malzemeye de farklı bir gözle bakma olanağı sunmuş oluyor. Böylece aynı kanıtlardan, bilinen ''resmi anlatı'' Atatürk biyografilerine oranla çok daha farklı bir öykü kuruluyor.
Üstelik bu kitapta daha önce hiç iddia edilmemiş bazı olgular ortaya koydum (tabii ki bir tarihçi olarak belgelerin ışığında) ki, bunlar Atatürk'ün yaşamına ilişkin ciddi bir okuma ve yorumlama farklılığı getiriyor. Atatürk'ün Harbiye'yi bitirir bitirmez, Sultan II. Abdülhamit'e suikast yapacağı suçlamasıyla tutuklanıp, Saray'da işkence görmesi ve bir ayı aşkın süre hücre hapsinde tutulması ve idamdan son anda kurtulması, sıradan Türk okuyucusunun ilk defa duyacağı şeyler olacak diye düşünüyorum.
(https://farm1.staticflickr.com/793/41404241102_bfdb3a958f_o.jpg)
K.G: Alternatif bir dünya aradığınızı ve bu dünyayı ancak geçmişte bulduğunuzu söylemişsiniz. Alternatif bir dünya ihtiyacını neden hissettiniz?
Y.A: Yukarıdaki sorularınızdan birisinde, olgu ile değerin farklı iki şey olduğundan bahsetmiştim. Olgu, çıplak halde var olan şeydir. Örneğin bir dağ. Fakat değer, bu olguya ilişkin geliştirilen kişiye özel tasarımdır. Örnekle açıklarsam, çıplak olgu dağ iken, dağı bir turizm merkezi haline getiren şey, değerlendirmedir. Dağın arkasındaki köye ulaşmak isteyen birey için dağ bir engel, doğa aşığı bir birey için bir yaşam alanı, bir ressam için ise bir sanat malzemesidir.
Dünyayı da biz tüm insanlar, doğadaki çıplak hali ile değil, ona kattığımız değerlendirmeler aracılığıyla kavrarız. Bu nedenle hepimiz birer alternatif dünya kurarız. Kimi beste yapar, kimi çocuk yapar, kimi şirketini büyütür, kimi resim çizer, kimi borsa ile ilgilenir, kimi video oyunu oynar, kimileri de geçmişle ilgilenir. Dolayısıyla aslında herkes istese de istemese de alternatif bir dünyada yaşar diye düşünüyorum.
Devamı için blogumdaki yazı: http://kulturelguncel.blogspot.com/2010/12/yaln-alpay-roportajm.html (http://kulturelguncel.blogspot.com/2010/12/yaln-alpay-roportajm.html)
Genç Mustafa'ya suç duyurusu
CHP'li Mengü, "Genç Mustafa" adlı çizgi roman için suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu dilekçesinde, Kasım 2010 tarihinde yayınlanan, Yalın Alpay tarafından kaleme alınan, Barış Keşoğlu tarafından çizimi gerçekleştirilen "Genç Mustafa" isimli bir çizgi romanda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının resmedilerek anlatıldığı anımsatıldı.
Dilekçede, çizgi romanda, 1905 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde sarayda çavuşluk yapan bir görevlinin kendi ağzından anlatımına yer verilerek, saraya tutuklu olarak getirilen subay Mustafa Kemal'in sorguya alınması ve sonrasında ellerinin bağlanarak bir paşa tarafından yumruklanarak dövülmesi, yerde yatarken yüzünün tekmelenmesi ağzından burnundan kanlar dökülmesi, paşa önünde elleri bağlanmış yerde çömelmiş vaziyette bulunan Mustafa Kemal'in sopa ile dövülerek ağzından kanlar fışkırmasının resmedildiği aktarıldı.
Yine kitapta elleri bağlı olan Mustafa Kemal'in yüzüne aynı paşa tarafından yumruk atılması ve Mustafa Kemal'in yere düşerek duvara dayalı başından darbe almış ve burnu kanar vaziyette dövülmesinin resmedildiği anımsatılan dilekçede, "Ülkemizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk hiçbir resmi belgeye ve veriye dayanmayan tamamen kurgu/senaryo şeklindeki çizimlerle; Osmanlı sarayında yumrukla, sopayla dayak yiyen, işkence gören, kafası yerde tekmelenen bir aciz, zavallı konumunda resmedilerek küçük düşürülmüş ve aşağılanmıştır" denildi.
Dilekçede, şunlar kaydedildi: "Bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesareti ile çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan Kurtuluş Savaşı'nı başlatan, yedi düvele karşı verdiği mücadele ile bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak, Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan eden, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını kabul ederek, ilke ve devrimleriyle çağdaş ve yüce bir eser olan Türkiye Cumhuriyeti'ni meydana getiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk; söz konusu çizgi romanın okuyucusu olan çocuklara, gençlere ve tüm kamuoyuna hiçbir tarihsel gerçekliğe dayanmadan 'padişahın canına kastetmekle suçlanan, acizlik ve çaresizlik içerisinde Osmanlı sarayında dayak yiyen, ayak altında tekmelenen, sopayla dövülen, işkenceden bitap düşmüş bir tutuklu' biçiminde tanıtılarak ve resmedilerek aşağılanmış, manevi şahsiyeti açıkça küçük düşürülmüştür." Suç duyurusu dilekçesine, kitabın önsözünde; yazarı Yalın Alpay tarafından "...Osmanlı İmparatorluğu'ndan kopup da, Atatürk ile bir şekilde hesaplaşmaya girmeyen hiçbir millet yoktur. En şiddetli hesaplaşmalar ise doğal olarak kurucusu olduğu Türkiye'de gerçekleşmektedir. Bununla birlikte, güncel yaşamımızda hemen hemen her noktada referans olarak aldığımız bu liderin yaşamı ve düşünceleri hakkında aslında pek çok noktadan habersiziz. Bu kitap Atatürk'ü bugünden tekrar bir algılama çabasıdır" şeklinde yer verilen ifadelerle de söz konusu çizgi romanın, Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili bir hesaplaşma ürünü olduğunun ve Mustafa Kemal Atatürk'ü bugüne kadar algılanandan farklı bir biçimde algılatma amacı taşıdığının, bu saikle yayınlandığının açık bir biçimde ortaya konulduğu belirtildi.
Dilekçede, Alpay ve Keşoğlu'nun, 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunu'nun 1. ve 2. maddeleri uyarınca; "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret ve sövme" iddiasıyla cezalandırılmaları talep edildi.
http://haber.mynet.com/detay/guncel/genc-mustafaya-suc-duyurusu/550421 (http://haber.mynet.com/detay/guncel/genc-mustafaya-suc-duyurusu/550421)
Bi adam cikmis 20 ciltlik cizgi roman serisi yapmaya kalkisiyor, daha ilk kitaptan mahkemeye dusuyor.
Ondan sonra Turkiye'de sanat niye gelismiyor, neden yerli cizgi roman yok...
Hadi hayirlisi...
Basında bu haber çok yeralmasaydı dava açılmazdı diye düşünüyorum.
Dogru demissin hocam, GK Chesterton adli Ingiliz yazarin guzel bir sözu vardir.
"Journalism largely consists in saying "Lord Jones is dead" to people who never knew Lord Jones was alive."
"Habercilik genelde Lord Jones'un yasadigindan haberi olmayan insanlara Lord Jones'un öldugunu bildirmekten ibarettir" diye, bu durum da aynisi.
Gazeteler haber yapiyor, yok skandal, yok bu kitap cok tartisilacak, sonra buyuk ihtimal hayatinda cizgi roman okumamis ve de okumayacak, Genc Mustafa'dan haberi olmayacak bir milletvekili de gaza gelip hacli seferi baslatiyor. Batsin gitsin bu medyanin kiskirtici habercilik anlayisi, sene 2011 hala hedef göstermeci, lince davet edici haberler. Zerre ilerleme yok.