Levent Cantek'in Iletisim Yayinlari'ndan bir cizgi roman kitabi cikacakmis Mart ayinda.
Toplam 21 hikaye, 18 cizer tarafindan cizilmis.
http://derinhakikatler.blogspot.se/2013/01/dumankara-hayat-bir-yangnd.html
(https://farm1.staticflickr.com/884/40489055235_d52aabe81d_z.jpg)
levent cantek türkiye'de çizgi roman kültürüne yaptığı katkılarla her tür övgünün üstünde bir araştırmacıdır. böyle bir kitap ona da iletişim'e de yakışır. bekliyoruz...
Alıntı yapılan: kedidiro - 24 Ocak, 2013, 20:56:40
levent cantek türkiye'de çizgi roman kültürüne yaptığı katkılarla her tür övgünün üstünde bir araştırmacıdır. böyle bir kitap ona da iletişim'e de yakışır. bekliyoruz...
Kesinlikle. Merak ve hevesle bekliyorum ben de.
Çok güzel haber.
Verilen örnek sayfalardan en beğendiğim aşağıdaki oldu. Sefa Sofuoğlu çizmiş.
(http://2.bp.blogspot.com/-z-9tJ_NJbbA/UPpqsD8aqMI/AAAAAAAANWQ/YBJHwykoRoo/s640/MAZHAR_GALIP_CROMAN_BASKI_Page_01.jpg)
Kesinlikle desteklenmesi gereken bir oluşum.Levent beyin araştırmaları kitaplığımda baş köşeyi işgal ederler.Sabırsızlıkla bekleyeceğim.21 hikaye oldukça kalın bir kitap mı olacak acaba.
Flaneur "deli gücük~zifirname" lansmanında,iletişimden yayınlanacak olan "dumAnkara" çizgi romanı yazar ~çizerleri bizimle olacak ayrıca 17 Mart akşamı kadife sokak dunia bar da hem deli gücük~zifirname hem de dumankara çizgiromanlarını özel lansman fiyatıyla standımızdan temin edebilirsiniz...
(http://c1303.hizliresim.com/17/j/l3wuj.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)
(http://c1303.hizliresim.com/17/j/l3wus.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)
(http://g1303.hizliresim.com/17/j/l3wvd.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)
(http://g1303.hizliresim.com/17/j/l3wvn.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)
Levent Cantek'e helal olsun diyorum
Satınalma listemin başlarında.Zifirname ile birlikte siparişini vereceğim yakında.
Alıntı yapılan: V - 18 Mart, 2013, 17:38:56
Satınalma listemin başlarında.Zifirname ile birlikte siparişini vereceğim yakında.
DumAnkara'yı bugün bitirdim.
Başta Levent Cantek olmak üzere yerli grafik roman üretimine yönelik kurulmuş "Uzak Şehir" yazar-çizer topluluğuna can-ı
gönülden teşekkürler.
Benim favori öykülerim Çinli Recai ve Mazhar ile Galip oldu..
(http://1.bp.blogspot.com/-yuk4cS1N2lA/Tfp0Y4nbTSI/AAAAAAAALBc/nKV3pYIkNW4/s640/0wslH8p9Eo30hzhjDOaenO8Bo1_400_large.png)
Eski huyumdur. Çocukluğumdan beri insanları seyretmeyi severim. Bu huyum sayesinde can sıkıntısı diye bir şey bilmem. Aynı bir sinema perdesine bakar gibi mütemadiyen insanları seyredebilirim. Kim olduklarını, neler düşündüklerini tahmin etmeye girişmek hoşuma gider. Özellikle sinemaya gittiğimde oynadığım farzetme oyunum vardır. Film başlamadan önce, sinemanın loşluğunda kendilerini oturdukları koltuğa rahatça bırakan seyircileri belli etmeden seyrederim. İnsanların suretlerinde, kitaplarda okuyup hafızamın kuytu çekmecelerine kendiliğinden yerleşmiş irili ufaklı roman kahramanlarının izlerini sürerim. Bu benim için anlatılmaz heyecan verici bir oyundur. İnsanların görüntülerinden çok iç dünyalarını görmek, duygularına erişmek isterim. Sinemanın o efsunlu loşluğunda etrafıma bakınırım. Bu insanların kim bilir ne sırları, ne korkuları, ne huzursuzlukları vardır diye aklımdan geçiririm. (http://3.bp.blogspot.com/-zDbFV_QD5nM/UU98G7Ej0nI/AAAAAAAAZ80/kh9op98GLYA/s1600/Levent-Cantek-01.jpg)(http://4.bp.blogspot.com/-qEAHO5ROIPA/UU97o8w37_I/AAAAAAAAZ8k/IoQiDvFY-ZI/s320/Dumankara.jpg)
Ne bileyim? İsmini bilmediğim bir rüzgâr esiyordu. Beyoğlu'ndaydım. Atlas Sineması'nın girişindeki İstanbul Film Festivali bilet kuyruğundaydım. Saatin akreple yelkovanı birbirini kovalalıyordu. Vakit kısalacağına, bilakis uzadıkça uzuyordu. Önümde güzel bir genç kadın duruyordu. O anda bu genç kadının Levent Cantek'in Dumankara adlı grafik romanındaki kahramanlarından Güzel Cemile olduğunu farzettim. Babası hammaldı. Ayaşlı Faik dedin mi Hacıbayram'da bilmeyen yoktu. Küçücük adamdı. Yüz elli kilonun altına girip bana mısın demezdi. Anası Zeliha, nereliydi bilmem. Nemruttu. Geçimsizdi. "Yetmiyor herif" diye kaç kere tırmıkladıydı kocasını. Cemile ondördündeydi. Annesi Çorumlu bir ameleyle kaçtı gitti. Annesi kaçınca dımdızlak kalmadı aile. Önce dertlendiler. Sonra kazan kaynadı. Yemek pişti. Hayat bu. Cemile iki kardeşine bakıyor, evi çekip çeviriyordu. Yukarıda Allah var. Alımlı, eti budu yerindeydi. Ne giyse yakışıyor, nasıl dursa gösteriyordu. Mahalle Cemile'yi konuşur, kulağı kıllı külhanlar dolanır oldu. Talibi de çıktı. Alçağın önde gideni, herkese borç takan biriydi. Cemile kabul etmedi. Babası bir gün yük taşırken çöküp kalmış, yatalak olmuştu. Çalışamıyordu. Elde yok avuçta yok. İki bebe sefil... Kolay mı? Cemile çamaşırlara gitmeye başladı. Nuri diye, güya Cebeci'ye apartuman yaptırmaya niyetli, gözleri fırıldak bir kalantor Cemile'ye kancayı taktı. Önce çamaşırlarını yıkattı Cemile'ye... Sonra dil döktü. Kars peyniri, pirzola, helvalar verdi kardeşlerine. Fakirlik zor zenaat, Cemile bilmez mi adamın niyetini? Her gün bıyık buran, göz süzen erkekler var peşinde... Hasta babasına para lazım... Eve para lazım... Yaşamak için para lazım. Canına tak etti Cemile'nin. Nuri'nin teklifini kabul etti. Altı ay sonra oturdukları evi satın aldı. Babasını hususi muayeneye götürdü. Dediler ki doktorla arası iyiydi. Fingirdiyordu. Döndü dolaştı Bantderesi'nde çalışmaya başladı. Güzel Cemile diye namı aldı yürüdü. Milleti kendine hasta ediyor, hüngür hüngür ağlatıyordu. İşler düzeldi derken, işler düzelmese çıkmazdı elbet. Cemile'nin annesi çıktı ortaya. İki gözü iki çeşme "ben ettim sen etme" diyerekten yerlere yata yata. Allahümme Rabbena ortada para olmasa o kadın dönmezdi ya elden ne gelir. Babası mesut, bebeler mesut. Cemile anasını affetmedi ama oluruna bıraktı. Derdi başından aşkındı Cemile'nin. Kabadayılar vuruşuyordu bunun için. Aşkım diyor. Seviyorum diyor. Az tantana değil bunlar. Kaç kavga. Kaç gürültü. Cemile için ölen biten bayılan çok. Biri hapse giriyor. Bir başkası ucu yanık mektuplar yolluyor. Cemile'nin işi tıkırında görünüyor. Yooo... Öyküyü biliyorum ben. Yeminle hiç göründüğü gibi değil. Ah, sonra Cemile'nin başına, bir bilsen ne çoraplar örülüyor...
(http://4.bp.blogspot.com/-7WA1H85q9ro/TjCJIfUvJyI/AAAAAAAALTU/Baz_A4g4GNM/s400/5816_102154806465206_100000120624179_56310_5748107_n.jpg)
Genç kadın, yanlışlıkla festival bileti kuyruğunda olduğunu öğrenince, sıradan çıktı. Ben de çıktım. Sinemanın iç salonundaki bilet gişesinin önüne gitti. Ardı sıra ben de gittim. Bir filme bilet aldı. Koşa koşa iki nolu sinema salonuna daldı. Hemen aynı filme ben de bilet alıp girdim. Salon bomboştu diyebilirim. Tam arka çaprazına oturdum. Kucağına koyduğu çantasını araladı. İçinden küçük bir ayna çıkardı. Önce çekingen bir edayla etrafına, sonra dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi elindeki aynaya baktı. "Allah bahtını açık edecek insanın. Gerisi boş." diye fısıldadiğını işittim. Tam o anda sinemanın ışıkları karardı. Film başladı. Ben "Güzel Cemile" olduğunu farzettiğim kadını unuttum. Beyaz perdenin o muazzam illüzyonuyla usulca filmin mecrasına aktım.
NOT: Yazımın bazı cümlelerini
Levent Cantek'in yazdığı,
Dumankara adlı grafik romanın içindeki
Güzel Cemile adlı öyküsünden alıntıladım.
Hayal Kahvem bu güzel yazıyı paylaştığı için teşekkür ederim
Bu yazıları toplayıp yayınlamak lazım ;)
Alıntı yapılan: Pearl Jam - 18 Mart, 2013, 15:48:32
Levent Cantek'e helal olsun diyorum
Kitabın içindeki bazı hikayeler oldukça beğendim, bu özenli yayın içinde Levent bey'i kutluyorum.
Karamba Çizgi Roman Sevdalılar'ı:)
Ne hoş bir kitap değil mi Dumankara...
Kitabın ön sözünü okuyunca bilin bakalım ne yaptım?
Arka iç sayfasını açtım ve içine Nazım Hikmet'in Saman Sarısı şiirinden şu dizelerini yazdım:
"İki şey var ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü."
Memleket için şahane bir öncü kitap Dumankara. Arkası gelir inşallah:)
Ben de beğendim. Hem edebiyatta, hem de çizgi romanda böyle hikayeler hoşuma gidiyor, daha naif ve "estetik" bir güzelliğe yönelik çalışmaları okumak keyifli her zaman. Daha "mesaj" içerikli hikayelerde de yapılan göndermeler bence tam dozunda olmuş. Yine de, artık ben böyle dört - beş - altı sayfalık hikayelerden oluşan antolojilerden / albümlerden ziyade tam teşekkürlü bir grafik roman bekliyorum Türk yazar - çizerlerden :)
Yeni oluşumumuz AltEvren Gurme'de detaylı bir şekilde inceledim Dumankara'yı, biraz uzun oldu gerçi ama, bizle pek alakalı olmayan ilk bölümü (çizgiye kadar olan) geçebilirsiniz okumak isterseniz:
http://gurme.altevren.net/?p=333
Dumankara'yla ilgili yazılar, eleştiriler, yorumlar :
http://www.sabitfikir.com/elestiri/istanbulun-en-cok-ankaraya-donusunu
http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=dumankaranin-anlaticilari&haberid=4806
http://berentorhan.blogspot.com/2013/04/duman-tuten-ankara.html
Dumankara yi, gecen Cumartesi gunu bitirdim, ancak yazabiliyorum.
Kitabi Istanbul a giderken, havalimaninda baslayip, ucak da ucus sirasinda yaklasik 1.5 saatte araliksiz oturup bitirebildim, ama sonlara dogru cidden yorulmaya baslamistim. Kisa hikaye ve degisen cizerler gormek beni yoruyor. Yine de bir oturusta bitirdigim icin (belki ucak ta kapali kaldigim icindir), deli gucuk 3 - zifirname den daha iyi oldugunu cikarabilirim. Deli Gucuk cidden cekilecek dert degildi, 4-5 gun surdu bitirmem. Onu baska baslikda anlatacagim
Oncelikle, Levent Cantek e iyi niyetli ve azimli calismasi ve guzel edebi alintilar iceren bir yayin ortaya cikarmasindan oturu tebriklerimi sunmak isterim. Kitabin grafik tasarimi, hikaye onlerindeki fotograf seckileri de cok basarili. Hikayeler veya cizimler icin ayni seyleri soyleyemeyecegim maalesef. Hikayeler cok kisa, ama kisaligindan ote, asil sorun, bir cok hikayenin icine girmenin zor olmasinda. Bazi hikayelerde ise sonu ne oldu, nereye baglandi gibi bir sey beklememek gerekli zira bir yere baglamiyor, oylece bitiveriyor hikaye. Cizerler acisindan bakarsak bir deli gucuk albumu degil bu, daha cok Leman - penguen dergilerindeki cizimler gibi, daha karikaturize ve daha karman corman, bazan da yorucu cizimler mevcut.
Belki ikinci kere okursam, biraz daha isindigim ve alistigim bir kitap olacak ama sorun su ki, okuyacak cok kitap var ve dumankara yi ikinci kere okunacaklar listeme almam yakin bir zaman diliminde zira o kadar essiz bir tat birakmadi bende.
Sonuc olarak, girisimcilik acisindan takdire sayan, cizgi roman adina farkli bir seyler veren bir kitap ama cok da abartilmamasi gereken bir kitap olmus bence.
Okuyanlar var mi, neler dusunuyorsunuz, paylasirsaniz sevinirim
Ben de sonuna geldim sayılır, öyküleri genel olarak beğendim. Bazı çizimler hariç çoğuna Deli Gücük'ten de aşina olduğum isimler olduğundan pek yadırgamadım. Eşim Angaralı olduğundan ve sık sık gidip geldiğimizden insanın bizzat gezip gördüğü, yaşadığı yerlerde geçen öyküler çizgiroman olsun nesir olsun hep ilgimi çekmiştir. Dumankara'yı beğenmeme bu da etki etmiş olabilir. Bazı öyküler eski yeşilçam filmleri tadında da olsa orjinal bulduğum öyküler de oldu. Deli Gücük'ün son albümünün edisyonu tabi ki müthiş ama ne yazık ki öykü kalitesindeki çıta ilk albümden beri düşüyor. İki albüm farklı tarz olduğu için karşılaştırmak pek doğru değil ama Dumankara'yı kim okusa az çok beğenir. Deli Gücük ise biraz zorlar.