Mister No Speciale Serisi- Oğlak & LAL

Başlatan Underfined, 31 Aralık, 2009, 15:49:10

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kinowa59

Bende kapağı için aldım. Birde MN çeşitlerim artsın diye. Şöyle de düşündüm. Acaba dedim, bu ilk sayının çizeri okkalı bir çizer olsaydı beğeni konusunda ne düşünürdüm.

labirent

Aksine ben beğendim. Macera ve çizimler o kadar kötü değildi. Zagorda ne kötü çizimler, ne saçma sapan maceralar gördükten sonra Mister No ilaç gibi geldi. Destek amacıyla (ayruca bu kapak sattırır) 2 tane aldım. Devamı gelir inşallah...

Kinowa59

Iyi ki insan oğlu unutkan bir canlı türü olarak yaratılmış diye düşünüyorum. 15__ 20 yıl önce okuduğum pek çok yazılı kitap veya çizgi romanları elime aldığımda sanki daha evvel okumamışım duygusuna kapılıyorum. Oğlak kitap efsanevi Mr No serisi No 2 " Zulu " macerasını okuduğum da aynı hisleri duydum. Ben, Mr No serileri içinde özel sayılardan oluşan 6 ciltlik bu seriyi farklı bir güzelliği olan zirvedeki Mr No serisi olarak görüyorum. Daha önce Tex, Ken Parker ve büyülü rüzgar serilerinde okuduğum C.A.Custer ve little big horn savaşı hikayesini efsanevi Mr No 2 de Zulu macerasında farklı bir şekilde, hayal ile gerçeğin harmanlandığı biçimde karşıma çıkması beni hem şaşırttı, hem de ( Mr No ' nun savaşa ve Kibirli, rütbe düşkünü maceraperest komutanlara bakışıyla ) düşündürdü. Düşündürdü diyorum, maceranın en vurucu yönünü Mr No şu sözlerle ifade ediyor. Dünyanın her yerinde general Custer görebiliriz. Bunlar tamamen kişisel hırsları sonunda ( ve dünyanın her ordusunu oluşturan işçi, köylü, yoksul halk çocukları ) general Custer ' lar tarafından harcanırlar. Yakın tarihimize baktığımızda,1914 Aralık ayı ile 1915 Ocak ayı arasında süren Sarıkamış harekâtı sonucunda verilen 90.000 şehit sayısını görürüz. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa'nın, mevsim şartlarının böyle bir harekâta uygun olmadığını ısrarla belirtmesine rağmen, Hasan İzzet Paşa'yı istifaya zorlayıp komutayı üstüne alan başkomutan vekili Enver paşa on binlerce köylü çocuğunu , hemde Aralık soğuğunda  donanımsiz olarak Allahu Ekber dağlarına sürmüş harekâtın faciayla sonuçlanması sonucu yerini kendisi gibi saray damadı olan hafız Hakkı paşaya bırakarak bir Kürt bey'inin oğlunun yol göstericiliğle İstanbul'a ( hadi kibarlık yapayım da kaçtı deneyeyim ) geri gelmiştir. Işte değerli dostlar, Mr No ' nun yukarıda seslendirdiği " Dünya'nın her yerinde general Custer ' lar var " sözlerini okuyunca  tamamen Enver Paşa'nın kişisel hırsının sonucu olan Sarıkamış faciasını anımsadım. Yalnızca arada bir fark görüyorum: general Custer savaş meydanında Can verdi, Enver paşa ise savaş meydanını terk edip İstanbul ' a geri geldi ve uyguladığı baskı rejimiyle bu facianin sonucunu yıllarca toplumdan gizledi.

caretta

Enver Paşa maceraperest, hayalci, fırsatçı bir subay idi. Ama milliyetçiliğine laf dedirtemeyiz.
Balkan Harbi'nde perişan olan Osmanlı ordusunu sil baştan düzenlemiş ve modernize etmişti.
İşte bu ordu Mustafa Kemal Paşa gibi bir askeri dehanın önderliğinde Çanakkale Zaferi'ni kazanmıştı.
Enver Paşa da Custer gibi er meydanında şehit olmuştur. Enver Paşa'nın hayranı değilim ama tarihi gerçekleri de göz önüne alırım.
Sarıkamış Harekatı tam bir faciadır. Arkadaşları Talat ve Cemal Paşalarla birlikte imparatorluğu 1.Dünya Harbi'ne sokmuş ve adeta uzuvları koparıla koparıla imparatorluğun dağılmasına neden olmuştur.

Kinowa59

Değerli Caretta dostumuzun iletisini okuyunca " işte nur topu gibi bir tartışma konusu daha doğdu " dedim. Bende askerlik yaptım. Hemde tam olarak 20 ay. Önce acemi birliğinde daha ilk günden itibaren biz acemi askerlere ayet gibi sıkı sıkıya öğretilen bir ilke vardı, o ilke şudur: Asker savaşta asla teslim olmaz. Asker asla silahını düşmana teslim etmez. Komutan ve asker savaşırken canını verir ama asla savaş alanından kaçmaz. ( Nitekim bu yüzden Enver paşa pek çok asker kaçağını kurşuna dizdirmiştir.) Benim milliyetçilik anlayışımda on binlerce halk çocuklarını eksi yirmi derecelerde hem de yazlık kıyafetlerle insan boyu kar ve soğuk denizine sürüp donarak ölümlerine neden olduktan sonra geride kalanları bırakıp payitaht ' a dönmek yoktur. Eminim ki Enver paşa bu facianın müsebbibi başka bir komutan olsa onu kurşuna dizdirirdi. 90.000 askerin şehit olduğu doğruysa ki bu konuda hiçbir şüpheye yer yok. Bu gariban halk çocuklarını öylesine olumsuz koşullar da, donanımsiz bir şekilde yazlık kıyafetlerle eksi 20_ 25 derecelerde ( hem de defalarca uyarılmasına rağmen ) soğuk ve kar cehennemine sürüp kırılmalarına neden olanlar bu Dünyada " şehit " ilan edilselerde mutlaka ilahi adalete hesabını vereceklerdir.

caretta

Bayram Bey Sarıkamış Harekatı tamamen yanlış planlanmış ve facia ile sonuçlanmış bir harekat idi. Çoğu asker savaşacağı Rus askerini göremeden donarak şehit oldu. Bu konudaki kaynak kitap Şevket Süreyya Aydemir'in 3 ciltlik "Enver Paşa" eserini yıllar önce okumuştum.
Neyse siz Teks'den haber verin. "Amansız" macerasını sindire sindire okuyorum. Uzun zamandır böyle enfes senaryolu ve çizimli Teks macerası okumamıştım. Valla macera o kadar sürükleyici ki orijinal formatında yayınlanmamasına takılmadım.
Sevgiyle kalın...

Kinowa59

Değerli Caretta dost, inanınız ki
Tex " Amansız " macerasıyla ilgili düşünceniz benimde noktasına virgülüne kadar katıldığım düşünceler. Amansız macerasının her kare çizimini doya doya ve tekrar tekrar izledim, her harfini doya doya okudum. Yıllardır sabırsızlıkla beklediğim Tex Amansız cildi nihayet kütüphanemdeki çizgi romanların kralı tahtındaki krala layık yerini aldı. Bu akşam ise Mr No efsanesinin tartışılmaz başyapıtı olan " bir zamanlar New York'ta " macerasını 15_ 20 yıl sonra yeniden okuyacağım.

Kinowa59

Bir müthiş hikaye daha. Oğlak kitap efsanevi Mr No Cilt 1 ilk macera, " yeni Odessa " Ekim devrimi sonrası Rusya'dan ABD'ye, New York'a göç eden bir ailenin fertleri arasında ayrılıkları, Mafya içi hesaplasmaları, aile içi infazları, birbirinden güzel görsellerle süsleyen ve birazda " God Father " filmini anımsatan bu güzel macerayı uzun yıllar sonra bir kez daha okudum. Mr No severler, oğlak kitap efsanevi Mr No serisini, henüz edinmemiş olan varsa piyasadan kaybolmadan edininiz.

Kinowa59

Arkadaşlar, üstteki iletimde ufak tefek hatalar yapmışım. "Yeni Odessa" değil, " küçük Odessa" olacak. Cilt 1 değil, Cilt 4 olacak. Yani arkadaşlar, benim yaşımdaki emekli ihtiyarların kucakta tuvalete gittiklerini düşününce, bu yanlışlarım onların yanında kulakta deve kalır, değilmi ya. ( Ahan bir yanlış daha ) Ben bunca kalıcı rahatsızlıklarım olduğu halde doğa dostu olarak dağ tepe dolaşıp, halâ doğa için mücadele edebiliyorsam üstteki ufak tefek yanlışlarım en fazla akordu bozuk kemençe etkisi yaratır, bir değilmi ya daha.

Kinowa59

Müthiş bir mister No macerası daha. Oğlak kitap efsanevi Mr No serisi 6
" esrarengiz katil " İlk okumamın üzerinden 15 yıl geçmiş. Macerayı,  katilin kimliği de dahil tamamen unutmuşum . Mister No, bizleri 1970 yılına getiriyor. O dönemin popüler kültürünü birkez daha hatırlatıyor. Yalnızca 1970 li yılları da değil, 1930_ 40_ 50_60 yıllarına da alıp getiriyor. Dün akşam okuduğum esrarengiz katil macerasında da , 1930 yıllarında ABD bir numaralı gangsteri Al Capone, gene o yılların gangster rollerinin bir numarası James Cagney ' in anılması. Billye holiday, Frank Sinatra ve Beatles grubunun ve şarkılarının anılması bu güzel macerayı,( birazda yaşlanmanın etkisiyle ) hüzünlenerek okumama neden oldu. Çünkü Beatles grubunun en parlak solisti John Lennon, 1980 yılı karlı bir kış gününde hayranı olduğunu ifade eden bir cani tarafından öldürüldüğünde Erzurum, mareşal çakmak askeri Hastanesi'nde, asker olarak tedavi görüyordum. Hürriyet gazetesi ön sayfadan bu haberi vermişti. Eşi Yoko Ono ' nun çaresizce evinin merdivenlerine yığılmış hâli, aradan tam 44 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün olmuş gibi gözlerimin önünde canlanıyor.

Kinowa59

 Bu sabah, Mister No efsanevi maceralar serisi No 1 ikinci hikaye " cangıl insanları " uzun yıllardan sonra bir kez daha okudum. Hikaye oldukça hareketli ve güzel. Ormanlar, nehirler, vahşi hayvanlar ve para hırsıyla, tüm vahşiliklerini sergileyen beyaz adamlar. Hikâyenin 259 sayfasındaki şu harika diyaloğa bakınız. Mister No, saç sakal birbirine karışmış vaziyette berbere girer ve " beni öyle güzel tıraş et ki Humprey Bogart' a benzeyeyim " . Berber cevap verir. " Seni öyle bir tıraş edeceğim ki, değil Humprey Bogart , Rita Hayworth' a benzeteteceğim." Dikkat ediniz değerli dostlar. Yıl 1955 , Humprey Bogart ve Rita Hayworth'in Dünya sinemalarında efsane olduklari yılların son dönemleri. Mister No efsanesi devam ediyor.