Tenten ve Romanlar

Başlatan kharon, 10 Nisan, 2022, 00:05:04

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kharon

Tenten ve Romanlar

İkinci dünya savaşının adı yeterince duyulmamış, üzerinde yeterince kafa yorulmamış soykırımı Romanlara karşı yapılanlardı; Naziler yüzbinlerce Romanı ırki şablonlarına uymadıkları gerekçesiyle öldürdüler, sürdüler yahut kısırlaştırdılar. İktidara gelir gelmez çıkarılan bir yasayla başlamıştı herşey; Romanların -adları zikredilerek- kalıtsal problemleri-ırki kirliliği ortadan kaldırmak adına kısırlaştırılmalara yetki veriyordu.



İşin fenası savaş sonrasında Avrupa'da Nazilerin işgal ettiği pek çok coğrafyada Romanlara karşı Nazilerin katliamları bitmiş olsa da ayrımcılık ve kovuşturmalar devam etti. Savaş öncesi yasalara dönülmüştü ama Nazilerin metodları, kimi yerlerde aynı kişilerce 'uzman' kisvesi altında uygulanmaya devam etti. Örneğin Fransa'da Romanların hareketlerini denetlemek ve düzenlemek için 1912'de çıkaıilmış kanunlar ancak 1969'da değiştirildi.   

Herge ve ırkçılık çokca konuşulmuş bir konu; özellikle ilk albümleri, çizerin Nazi işgali altındayken Tenten'i devam ettirmesi, sonrasında bir villian için kullanılan Yahudi tiplemesi sıkca tartışılan konular.

Ama öte yandan denklemin artı yanına yazılacaklar da bir hayli uzun; Blue Lotus albümü için yaptığı detaylı araştırma gibi. İşte bunlardan biri de savaş sonrası Avrupasında Romanlara yaklaşımı olmuştu Herge'nin. 61-62 yılında yayınlanan The Castafiore Emerald albümü en başarılı albümlerinden olmasa da bu konuda enteresan izler barındırır. Kaptan Haddock tatsız tanışmalarının ardından Romanları devletin kamp yapmaya zorladıklari yeri gördükten sonra kendi arazisine davet eder:



Ama "hırsızlık" sonrasında Romanların kamp yaptığını duyan Thomson & Thompson onları suçlamaktan kendilerini alamazlar; onlara göre Romanlar kötüdür zaten tam bu işlerin adamıdırlar. Bu yüzden suçlu bellidir. Kendilerine ne gibi bir delilleri olduğunu soran Tenten'e cevapları dönemin ve bürokrasinin Romanlara bakış açısını yansıtmaktadır; delili tabi ki sonrasında bulacaktırlar:




Herge'nin yararlandığı fotoğraflar ve albüme yansıyan paneller :




Kaynaklar :

"Roma of Europe: an invisible genocide?",  History Today, Feb-22

Tintin, The Complete Companion 

hanac

Geçen hafta Kastafiore'nin Mücevherleri albümünü yeniden okumak için ortaya çıkarmıştım.

Bu vesile ile yeniden okuyayım, yazı için de teşekkürler.  :)

Gabby

Alıntı yapılan: kharon - 10 Nisan, 2022, 00:05:04İkinci dünya savaşının adı yeterince duyulmamış, üzerinde yeterince kafa yorulmamış soykırımı Romanlara karşı yapılanlardı...

Nazilerin Yahudi soykırımıyla ilgili neredeyse gün geçmiyor yeni bir film, kitap ya da haber piyasaya sürülmesin; Bu yüzden onlara sıra gelmemiş olabilir mi diyeceğim ama baktığımızda günümüzde bile hemen hemen istisnasız yaşadıkları her ülkede gözden ve gönülden ırak, ayrık otu gibi istenmeyen, ne tam içinde ne de tam dışında yaşamın kıyısında bir hayat sürmek kaderleri gibidir Romanların...

Kibar söylenişi ile Romanlar, gerçek adlarıyla Çingeneler üzerine Tony Gatlif, Emir Kusturica gibi çok keyifli filmler yapan yönetmenler var ama ama son tahlilde kharon'un da değindiği gibi başlarına gelen kırımın büyüklüğü konusunda ne araştırma yapılmış ne de kimse dertleriyle dertlenmiş. 

Bu anlamda aklıma hemen Romanya doğumlu Fransız yönetmen Radu Mihaileanu'nun yazıp yönettiği, içinde hem Yahudilerin hem de Çingenelerin yer aldığı ve "soykırım"ı konu edinen bir film geldi: Trein de Vie (Hayat Treni)... Sahte bir sevkiyat treni planıyla Nazi soykırımından kurtulmak için vaat edilen topraklara ulaşmaya çalışan Yahudiler ve Hindistan'a gitmeye çalışan çingenelerin eğlenceli, curcunalı ama final vurgusuyla da iz bırakan sıradışı bir yapım Trein de Vie.




***


Film müzikleri Goran Bregovic imzalı olunca haliyle tadından yenmiyor. Tren bir gece vakti ıssız bir arazide mola verir. Ortaya yakılan ateşin başında Çingeneler ve Yahudiler karşılıklı oturmaktadırlar. Bir ara yaşlı çingene, kemanını yayla değil de iple çalmaya başlar ve ortaya inanılmaz bir tını çıkar. Herkesin kendinden geçtiğini gören haham etrafındakilere bağırır: "gören de kemanı bunlar icat etti sanacak, kendinize gelin!" ... ve böylece Klezmer ve Çingene müziği nağmelerinin havada uçuştuğu çılgın bir müzikal düello başlar... Defalarca dinlenesi ve seyredilesi sahnelerden biridir.


***

"Yürüdüm uzun yollar gittim, yürüdüm
Mutlu Çingeneler bile gördüm...
"

(Savaş yılları acılarını da anlatan Çingenelerin milli marşı kıvamındaki Jelem Jelem şarkısından iki mısra)

kharon

Bu guzel filmi ve harika sahneyi hatirlattigin icin cok tesekkurler Gabby