Bülent Üstün İmza günü.. 13.5. 2018 / Pazar

Başlatan haysat, 04 Mayıs, 2018, 20:47:30

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

haysat

Kötü Kedi Şerafettin'in  Yazar ve Çizeri Bülent Üstün 13.5.2018 pazar günü kitaplarını imzalıyor.



HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

haysat

Kötü Kedi Şerafettin'i nasıl bilirsiniz.



Albümleri elimde olmasına rağmen henüz okumadım,belki bir gün okurum..Ama aralar değil..

Bir arkadaşımın ısrarı ile filmine gitmiştim.Animasyon olarak harika bir iş çıkarmışlardı. Filmi  çok beğenmiş  ve taktır etmiştim..

Şerafettin'i anlatmak istersem

İstanbul-Cihangir'in altını üstüne getiren bir kedi. Vahşi, acımasız, barbar, kötü, sapık...

İçkiyi seven,kızlara bayılan,küfürü küfür gibi eden bir kedi..

Babası Tonguç ve oğlu Tacettin ile maceradan maceraya koşan bir kedi...

Kısaca: ŞERO

HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

ferzan

    Birkaç gündür nostalji yapıp Şero albümlerini okuyordum, forumda nasıl bir bahane bulsam da bahsetsem diyordum ve o bahane, bu başlık vesilesiyle bulunmuş oldu... :)

    Tam 22 yıl önce, Lemanyak sayfalarında hayat bulan Kötü Kedi Şerafettin, underground yerli çizgi romanın en önemli birkaç örneğinden biri olabilir...Mizah dergiciliğinin kendi içerisinde kısmi tükenmişliğe girer gibi olduğu bir dönemde, Kötü Kedi Şerafettin 'in Lemanyak dergisinin 1996 tarihli ikinci sayısıyla başlaması ile piyasaya hareket geldiğini, Lemanyak konseptinin de aşağı yukarı oturmaya başladığının altını çiziyor Memo Tembelçizer bir söyleşisinde...

    Salt aksiyon, inanılmaz sert, döneminin jargon ve coğrafyasına adeta ayna olan, başarıyla ardışık hale getirilmiş bir çizgi roman Şerafettin...Altını çizerek söylüyorum, karikatür değil ''çizgi roman''...Her karesini detaylı bir şekilde ele alırsak rahatlıkla görebiliriz ki Bülent Üstün çok hırçın, disiplinli olduğu kadar da anarşist bir bilek...Zamanında başka bir çizer arkadaşımla ''kirli çinileme'' adını verdiğimiz, çinilemenin hakkını veren ama hırçınlıktan da nasibini almayan bir mürekkep izidir Şerafettin sayfaları...

    Bugün okunurken daha evvel yolu kesişmemiş olanların çeşitli sebeplerle burun kıvırmamasını öneririm, zira Şerafettin sadece üretildiği döneme değil, her döneme gidebilecek bir alt metne ve aksiyon kurgusuna sahip...Meraklı ve alternatif arayan gözler için asla çekiciliğini yitirmeyeceğine eminim...

    Lemanyak sonrası Lombak 'ın ilk sayılarıyla birlikte Şerafettin öyküleri adeta uzaya çıkmıştı benim gözümde...Lombak 1. sayıda yer alan o 8 koca sayfalık doğum günü macerası halen unutulmazlarım arasında...5li ciltlerde o serüven 3. cildin başlarına tekabül ediyor olsa gerek...

    2000'lerin ilk yarısı gittiğim imza günlerinde tanışmış olduğum ve halen sosyal medya üzerinden kendisini takibe devam ettiğim Bülent Üstün için diyebilirim ki, ülkemizin çizgiye meraklı gençleri de, profesyonelleri de kendisiyle fırsat buldukça haşır neşir olmalı...Zira sivriliği ve tekinsizliği ile ilk başta hiç öyle gözükmese de işine karşı müthiş ciddi bir adam Bülent Üstün...Aynı zamanda da dopdolu...Geçmişte beni hayal kırıklığına uğratan ve birikim denen şeyden nasibini almayıp pek çok şeyi tesadüfen işlerine yansıtmış, bunu da bilmeden yapmış gelişigüzel çizerlerin aksine kendisi çok lezzetli bir çizgi ve mesleki arka plan muhabbetinin kapılarını açabilecek dolulukta biri...Halen çok yaratıcı, halen aşırı komik biri...Son zamanlarda sosyal medya üzerinden paylaştığı ve çocukken izlediği kovboy filmleri sebebiyle imam hatipe başlama serüvenini anlattığı bir videoda gözümden yaş gelmişti... :)

    Şerafettin 'in son 4-5 yılda yayınlanan maceralarını çok sevemiyorum...Çizgi aynı lezzette, anlatım aşağı yukarı benzer nitelikte ama eski atmosferi alamıyorum...Hortlak Dergisi 'nde de, Uykusuz Özel sayılarından birinde de, Gececi Dergisi 'nde de son 4-5 yılın Şerafettin öykülerinde bir adı konmuşluk, bir çözümlenmişlik var...Underground yanıyla gönlümde taht kuran bu karakter için böylesi bir durum hayal kırıklığı sebebi oluyor ama bunun çeşitli sebepleri var...

    Herşeyden önce Şerafettin, 1996 ve 2006 yılları arasındaki maceralarıyla efsaneleşebilmiş bir karakter...Çünkü dönemin en hırçın aylık dergilerinden birinde yayınlanıyor...Önce Lemanyak, sonra Lombak...İnsanların bu işleri halen karikatür sandığı dönemler...Adına halen mizah dedikleri dönemler...Oysa mizah kelimesi fazla tanımlanmış oluyor, çizgi roman ise yükselmeye devam ediyor bu üretimler için...O dönem dergiler iyi satıyor, gençler okuyor, çünkü bu dergiler sosyal medya görevi görüyor...2000'lerin ortasına kadar çizer demek, mizahçı demek, çizgi romancı demek, gazete demek, çizgi roman dergisi demek, mizah dergisi demek, Twitter, Facebook, İnstagram, Netflix, HBO, Messenger, Whatsapp demek...Abarttığımı düşünmenizi istemem, 90'ların sonlarında insanlar Lemanyak dergisinin Pano sayfasında birbirileriyle iletişim kurup alış-verişler yapıyor, tanışmalar oluyordu...Çizginin sosyal ayağını ilk Leman Kültür oluşturmuştu...Cafe zinciri olmadan önce çizgiseverler ile üreticilerinin buluşma noktası, alternatif bir nefes alış mecrası idi...Çizerlerin rock yıldızı gibi olduğu, eli kalem tutan her yeniyetmenin dosyalarıyla imza günlerinde imza sonrası çizer kovaladıkları bir dönemdi...O dönemin baş yıldızlarından biri de Bülent Üstün idi...

    Vaktiyle aynı camiadan bir çizer, bir amatöre şöyle demişti; ''Bize getirdiğin esprilerde tv dizilerinin ya da internet fenomenlerinin jargonlarını kullanma, onlar zaten mizah dergilerinden besleniyor ama kendi ürettikleri içerik bizim dergilere yakışmıyor, bu noktada bizim dergiler her daim birkaç adım önde olmak durumundalar...'' Gerçekten de 90'lı yıllar boyunca sevilmiş pek çok komedi soslu dizide bu dergilerin yazar-çizerlerinin parmağı olurdu ya da senaristler muhakkak çizgi camiası ile iç içe olurdu...TV dizilerinde vasıfsız tiplerin, uzun bakışmaların ve abuk subuk başlıkların henüz olmadığı bir dönemdeydi bunlar elbette...Memo Tembelçizer 'in sözlerinden hareket edersek, hakkaten de bugün herkes fenomen, herkes kendi kendine mizahçı ve herkesin belli bir olayı var...Sosyal medya, bu dergilerin ve oluşumların yerlerini aldı ve herkes kendini çok rahat gösterir oldu...Bir çizer, kendini bir dergiye girmek için zorlamak yerine Instagram üzerinden sahip olduğu bir avuç takipçisiyle tatmin olur oldu ve beğenilmek için üretmek moda oldu...Dolayısıyla mizah dergileri de, çizgi roman dergileri de yok olma eşiğine geldi, çünkü artık herkesin cebinde alternatif içerik var, yeni birşey söyleyemeyince (gerçi söylese de okumazlar ya) de tüm gelenek yok olma noktasına gelmiş durumda...Yine de Memo Tembelçizer, bir söyleşisinde tamamen ümitsiz olmadığını, benzer bir durumun 90'ların başında TV kanalları çoğaldığı dönem de yaşandığını ve her zaman alternatif bir mecranın varolup çizgini tekrar yükselişe geçeceğini ifade ediyor...Umarım öngördüğü gibi olur...

    Şerafettin 'in son 5-6 yıldaki maceraları konusuna yeniden dönersek, Bülent Üstün de zamana yenik düşenlerden bana göre...Zamanının sivrisi Şerafettin, artık bazı kalıpları tekrar etmekten öteye gidemiyor öykü altyapısında...Yine de o kalın kutuda toplanan 5 cilde yayılmış maceralar bile başlı başına yeterlidir Şerafettin 'i de, Bülent Üstün 'ü de efsane yapmaya...

    Meraklısı için bir Bülent Üstün albüm dökümü de yapalım;

    1998 ve 2000 yılları;

    Kabız Kuğu (HBR dergisindeki karikatürlerinden oluşan muhteşem albüm)
    Kötü Kedi Şerafettin  #1
    Kötü Kedi Şerafettin  #2

    2000 sonrası;

    Kötü Kedi Şerafettin  #3
    Kötü Kedi Şerafettin  #4
    Kötü Kedi Şerafettin  #5

    2010 sonrası;

    Kötü Kedi Şerafettin 5'li Kutulu Edisyon (tekrar basım ama yeni edisyon ve genişletilmiş içerik + önceki albümlerde atlanan maceralarla beraber)
    Gittin Gideli Bebek (Uykusuz 'da çizdiği haftalık yarım sayfalıkların albümü)
    Obje Art - Eşyanın Tabiatı  (Son 4 senedir sosyla medya üzerinden yaptığı muhteşem yaratıcı şeylerin ciltli albümde toplanmışı)

    Meraklısı için Çizgi Roman Yolculuğu 'nun kendisine ayrılmış en uzun ve bana göre en güzel bölümünün linkini de verelim;

    https://www.youtube.com/watch?v=gJhGOChgS3o
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com