Kumdan Kale - Baobab

Başlatan pizagor, 07 Eylül, 2021, 17:14:39

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

pizagor

Albümün tanıtım metninden:

Her şey sahilde sıradan bir gün gibi başlamışken, sabahın erken saatlerinde denizin tadını çıkarmak için gelen tatilcilerin denizde bir ceset bulmasıyla işler karışır. Birbirinden farklı bir grup insanın tek bir mekanda bir araya geldiği bu çizgi romanda, açıklanamayan olaylar birbiri ardına yaşanırken plajda kapana kısılanlar bu cesedin dertlerinin en büyüğü olmadığını kısa sürede anlayacaktır.

Altın Palmiye ödüllü belgeselci Pierre Oscar Lévy'nin senaryosunu yazdığı ve daha önce Mavi Haplar isimli eserini yayınladığımız ödüllü sanatçı Frederik Peeters'in çizdiği bu çizgi roman, katmanlı senaryosuyla hem sürükleyici hem de düşündürücü olmayı başarıyor.




Kumdan Kale, gerilim ve merak unsurunun yüksek tutulduğu ancak yine de herkesin hoşlanmayacağını, aynı olumlu tepkileri vermeyeceğini düşündüğüm gayet karanlık bir hikaye.

Shayamalan'ın bu hikayeden yola çıkarak film çekmesi boşuna değil :)

Beğendim...

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


TKnKT


    Bu tarz kurguları beğeniyorum. Kitabı da beğendim. Tanıtım metninde yer almadığı için hikayenin özündeki olayın ne olduğunu dile getirmeyeceğim. Çok büyük bir spoiler sayılmaz ama tanıtımda bahsedilmemişse ben neden bozayım. Malum konunun makul ancak çok fazla muğlak kaldığı kanaatindeyim. Tutarsızlık mı desem, dayanaksız kalmış bir bağlam mı desem bilemedim. Yani evet güzel, okuması keyifli ama beni merak içerisinde bırakıyor ve başvurabileceğim bir şey yok bu merakı gidermek için (kitabı bitirsem dahi). Hatta sırf bu durumdan ötürü kitap bir giriş bölümü ve okuyucuyu bağlama dair bilgilendirme aşaması gibi. O yüzden tadı biraz damağımda kaldı desem yalan olmaz. Mevzuyu aşağıda ifade edeceğim.

[spoiler]Eser içerisindeki karakterler bahsi geçen bağlama (plaja) giriş yaparken bu plajın ilk kez geldikleri bir plaj olduğuna dair bir ibare yer almıyor. Aksine ailelerden bir tanesi suya tek başına girip ölen genç kızın elbiselerini bulduğunda, plaja gençlerin gelip eğlendiğinden bahsediyor. Yani bu bilinen bir yer. Muhtemelen de daha önce gelinen bir yer. "Büyülü" yönü yeni ortaya çıkmış olmalı. Bu plajın normal olduğuna dair daha önceden kalma deneyimler mevcut. Daha çok bir noktada plaja bir şey olmuş ve artık o bildikleri eski plaj değil havası oluşuyor böyle olunca. Hani ne olmuş da plaj değişmiş. Sadece insan ve hayvanları mı etkiliyor olanlar. Mesela plaj çevresindeki bitkiler de bundan etkileniyor mu? Kitabın siyah beyaz çiziminden anlaması biraz zor. Hikayemizin girişinde karşılaştığımız Cezayir'li karakter uzun zamandır (diğer karakterlerden önce de burada olduğu gösteriliyor) bu plajda olmasına rağmen neden diğer karakterlerden daha uzun sürede yaşlanıyor? Mesela bu doğal bir etki mi, mistik mi, dünya dışı mı?[/spoiler]

    Yani kitabı kapatınca pilot bölümü bitmiş bir dizi izledim gibi hissettim. Hani "Bizim kurgumuz bu yönde; bu şekilde başlıyor; ortada bir gizem var ve bunu söylemeyeceğiz size; bunlar ilk bölümlük karakterler; tepkinize göre başlatıyoruz diziyi; merak ediyorsanız diziyi takipte kalın " bölümü gibi. Bu yönde düşününce kitaptan güzel bir dizi çıkar gibi (filmi olduğunu biliyorum). Hatta "Under the Dome" gibi bir dizi olabileceğini düşündüm.

    Hikâyenin içerisinden bir an olsun kendimi çekerek kitaba gelecek olursam okuduktan sonra da bana hâlâ Charles Burns'ün Kara Delik'ini anımsattı. Tarz çokça buradan geliyor gibi hissediliyor. Kitap 2. hamur kâğıt (gramajı yüksek saman kâğıdı işte), siyah beyaz bir eser. Hikâye bu kadar yarım kalınca keşke renklendirilmiş bir eser olsaymış diye düşündüm. Hani renklendirmeler ile olay örgüsünün özünde yatan ana konu daha etkili bir şekilde dile getirilebilirmiş mesela. Yani kitap hoşuma gitti, lakin ağzıma bal çalıp kaçtığı için de kendisini yermek istiyorum. Biraz arada kaldım bu aşamada.


    Kitabın filmini kitaptan önce görmüştüm. Malum yerlere düşünce bir göz atmıştım. O zamanlar ilgimi çekmemişti ama şimdi kitaptan sonra belki daha fazla içerik vardır diye izledim. Kitabı temel alıp üzerine senaryo yazıldığı için benzerliklerin yanı sıra çokça farklılık mevcut. O yüzden biraz aynı konuyu temel alan farklı bir olay örgüsü izlemek gibi gözüküyor. Bazı temel olaylar filmde de tekrarlıyor sadece. Bununla birlikte zaman zaman biraz daha oturaklı zaman zaman ise çok kopuk atlayarak ilerleyen sahneler mevcut. Lakin benim eksik hissettiğim noktada biraz daha üzerine koydukları için biraz olsun içime sindi. Kişisel kanaatimde film ile birlikte biraz daha doygunluk hissedebilirsiniz hikayeye dair.
[spoiler]Yani örneğin filmin girişi daha mantıklı bir düzlem sunuyor. Örneğin bu plaja gelen insanlar bu plaj hakkında bir şey bilmiyor ve normal koşullarda da (farklı sebeplerden olsa da) burası giriş yasaklanmış bir plaj. Bilinmez bir yerde anlamlandırılamayan olaylar daha iyi uyum gösteriyor. Mesela mevzunun yaşlanmak değil, zamanın hızlı geçiyor olduğu fazlasıyla vurgulanmış. Örneğin kitapta hiç gözlemlenmeyen bir fenomen olan yaraların saniyeler içerisinde iyileşmesi durumu filmde çokça kullanılmış. Bununla birlikte gerilim havası ister istemez filmde daha iyi yansıtılmış. Lakin kitaptaki yazar abimizin filmde temsil edilmemesine bir tık üzüldüm. Olanları keşfetme çabası filmde güzel derinleştirilebilirdi. Tüm bunlara ek olarak da hem kitap hem film adına söylemek isterim ki gerçekten insanların bu plajdan çıkmasına engel olan gücü görselleştirmek bu kadar zor muydu? Yani kitapta zaten göstermiyor da filmde de daha nasıl saçmalarız diye çabalamışlar gibi.[/spoiler]

"The man who opens topics faster than his shadow"

nicholaihel

Merak unsuru ile bir şekilde kendini okutuyor ama ben beğenmedim. Sadece orijinal bir fikir var. Başka bir şey yok. Fikir yeterince detaylandırılamamış.

Harun Ça

Fikir çok güzel, bi hayli merak uyandıyor. Alttan alttan gelen gerilimle merak içinde bir çırpıda okutuyor kendini. Yine de bir şeyler eksik hissi kalıyor. Ben beğendim filmini de mutlaka izleyeceğim.

KenParker

Shymalan denen kafadan çatlak yönetmenin diğer filmleri de böyle. İyi bir hikaye var, merak uyandırıyor, hiç bir yere varmıyor. Bu kadar.
Yine de bir ana fikir var.
[spoiler]Hayat sadece oyun, ne kadar sürerse sürsün bitecek.[/spoiler]