Superman - Cilt Tanitimlari

Başlatan Gambit, 02 Haziran, 2012, 12:28:21

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

rumar80

Alıntı yapılan: Spider-Sense - 09 Temmuz, 2013, 21:31:12
Superman: Red Son



Yoldaş Stalin, Yoldaş Lenin ve ya Yoldaş Kalinin'i duymuşsunuzdur. Peki ya Yoldaş Superman'i? Duymamışsınızdır çünkü böyle bir şey yok! Ama Kal-El ya Ukrayna'da ki bir tarım yerine düşseydi. Hele ki Stalin başdayken, neler olurdu dersiniz? Mark Millar,Dave Johnson ve Kilian Plunkett'ın hazırladığı bu eserde bu soruya cevap buluyoruz.

Hikayenin artıları:
+ Alternatif bir bakış açısı
+ Hiç beklenmeyen bir altyapı.
+Çizimler  ve Hikaye uyumu.

Hikayenin eksileri:
-Amerika milliyetçiliği.
-Bütün comicslerde olduğu gibi bütün kahramanlar nerdeyse aynı ülkede.
-Kapaklarda istenenin aksine itici.

Bunlara rağmen bu alternatif evrende ki Superman hikayesi arşivinizde olmalı, artıları ve eksileri sayesinde benim için nötr olan bu  hikayeye puanım ise;
7/10


   Superman'i çok sev(e)mediğim için genelde uzak durarım. Ama bu aralar elimde bir seri ciltleri mevcut ben de okumaya başladım. Okuduğum ikinci cilt te Red Son idi. Yoldaş Superman'in gözünden anlatılan hikaye değişik yaklaşımı ile kendini okutturuyor. Özellikle de kitabın finali hep bildiğimizin dışında.
   Sevgili spider sense'in yazdıklarına katılmakla birlikte kahramanlar konusu bence biraz farklı:
   Wonder Woman Themsycira'nın elçisi olarak politik görüşmeler için annesi ile birlikte SSCB'ne gidiyor. Superman'e aşık olduğu için bir süre ona takılıyor.
   Batman'in öyküsü bu sefer evet SSCB'nde geçiyor ama Batman'in ailesini öldüren bu sefer KGB. Batman de rejimin karşısında bir anarşist oluyor. Ölümünden sonra da karakter bir sembol oluyor ve bir çok kişi tarafından kullanılıyor.
  Green Lantern ise hâlâ Amerikan ve Lex Luthor'un emri ile SSCB'ne yönelik saldırının başını çekiyor. Yüzük ise 1951'de Rosswell'e düşen uzay gemisinde bulunmuş.
  Kısacası farklı bir Superman okumanın tatlı bir yolu.

rumar80

SECRET IDENTITY


   Kurt Busiek'in yazıp, Stuart Immoen'in çizdiği yaklaşık 50'şer sayfalık dört kitaptan oluşan bir mini seri.
   Dünyamızda Superman çizgi romanları ile büyümüş babası tarafından Clark adı verilen Clark Kent tüm çocukluğu boyunca alay konusu olmuştur. Arkadaşları isminden dolayı ona Superman esprileri yapmaktadır. Bir gece tek başına kamp yaparken inanılmaaz bir gerçeği fark eder: Onda Superman'in güçleri vardır. Peki bu güçlerle dünyamızda neler yapacaktır?
   Superman efsanesini farklı bir dille anlatan, süper güçleri olan bir adamın bu güçlerle birlikte yaşam mücadelesi vermesi. Luthor'suz, Doomsday'siz vs'siz bir dünya ve peşindeki ABD hükümeti, hayatının kadını ve ...
   Bir baş yapıt değil belki ama yıllardır okumaktan bile nefret ettiği kahramanın güçlerine sahip olan sıradan birinin öyküsü. Baştan sona ağır ağır kendini okutuyor.

rumar80

Death Of Superman


    Elimdeki Superman ciltlerini karışık bir sıra ile okurken sıra bir "klasiğe" geldi. Zamanın 1N yayıncılık sayesinde Türkçe okuduğumuz seriyi bu sefer İngilizce olarak okudum.
   Öncelikle bir klasik olduğu doğru. Kaç kere dirileceğini bilseniz bile kahramanın ölümünü seyredebilirsiniz ki? Çizimler de güzel. Ancak...
   Dikkatlice okuduğumuzda konuda çok fazla açık var. Tamam daha sonra bazıları açıklanıyor olabilir ama bu cilt boyunca bizden istenen katıksız aksiyonu kabullenmemiz.
   1) Doomsday kimdir? Nereden çıktı?
   2) Bu yaratık nerede tutuluyordu? Kimler tutuyordu?
   3) Bu kadar güçlü bir yaratık nasıl bağlı durabiliyordu? Hele üzerindeki kıyafet ve onu bağlayan demirler bu kadar kolay parçalanabilirken Doomsday bunu neden yapmadı?
   4) JLA'i kolaylıkla harcayabilen bir yaratık nasıl oldu da Superman ile birlikte bir anda ölüverdi?

   Bu soruların cevapları mutlaka DC tarafından daha sonraki sayılar ya da kitaplarda verilmiştir ama bu cilt boyunca sadece kabullen ve oku mantığı güdülmüş.
   Sonuç olarak çizimleri ile, Superman gibi bir kahramanın geçici de olsa ölümüyle keyifle okunabilecek bir çizgi roman. Tabi bu sayede kapı yeni karakterlere açılıyor ve Return of Superman'de...

   Neyse o da başka bir yazının konusu....

dean

Superman Vol. 2: Secrets & Lies



  Metropolis şehrine boğaya benzeyen boynuzlu, kuyruklu garip bi'şey saldırır. Superman hemen yaratık ile dövüşmeye başlar. Dövüş sırasında yaratığın organik olmadığını anlar. İşte o zaman tutmaz kendini yaratığı yere serer. Yaratığı S.T.A.R. Labs inceleme için alır. Himalayalarda ise bu yaratıkların tapınak gibi bir yeri vardır. Tapınağın içine girdiğimizde Helspot'u görürüz. Helspot kendisine katılması için Superman'i ister. "Kryptonluyu bana getirin" diyerek harekete geçer. S.T.A.R. Labs'daki robot kendini esaretten kurtarır ve soluğu Daily Planet'te alır. Clark hemen Superman kostümünü üzerine geçirir. İkili dövüşür. Superman kimseye bi' zarar gelmesin diye dövüşü dışarı taşır. Robot ise bir portal açar. Bu portal ile Superman kendisini Himalayalardaki tapınakta bulur.



  Tapınakta Superman, Helspot'u bulur. İkili uzun uzadıya konuşur. İşin özeti Helspot, Dünya'yı domine etmek istemektedir. Dünyanın en güçlü varlığınıda kendine bağlı bir şekilde Dünya'nın yönetimine koymak ister. Superman tabiki bu teklif ile ilgilenmez bile. İkili biraz dövüşür. Ardından Helspot gider. Bütün bunlar olurken Clark, Lois'e söz vermiş olmasına rağmen Lois'in kız kardeşi Lucy'i istasyondan almaya yetişemez. Daily Planet'te ise Victor Barnes isimli bir blogger, Lois Lane ile görüşür. Barnes, Superman'in bir gizli kimliğinin olabileceği bu sayede insanların arasında rahatça hareket ettiğine inandığını söyler. Lois bu fikre ehemmiyet vermez. Barnes öfkeli şekilde Lois'in odasından ayrılır. Ama Barnes Daily Planet'in sahibi Morgan Edge ilede görüşür. Edge, Barnes ile birlikte hareket etmeyi kabul eder. Superman bir Rus denizaltısının kurtardıktan sonra Planet'e döner. Lois, Clark'a Lucy konusunda bozuk atmaktadır. O sırada bir banka soygunu haberi çıkar. Superman soyguna müdahale eder.



  Superman, soyguncu Anguish ile dövüşmeye başalar. Anguish son derece kuvvetlidir ve katı nesneler içinden geçmektedir. Bütün bunlar olurken. Superman'e fiziksel olarak benzeyen Spence Becker isimli bir adam Barnes'ın haberi yüzünden zan altında kalır. Superman ise Lois'e Spence Becker olmadığı resmi olarak söyler. Anguish akşama Becker'ın ailesine saldırır. Çünkü Superman'i o da Spence Becker zannetmektedir. Superman hemen olaya müdahale eder. Anguish gider. Becker'ın ise Superman olmadığı Superman ve Becker yan yana gelince anlaşılır. Hikayenin bir diğer macerasında ise Rusya'ya gelen kargonun içinden uzaylı çıkar. Ortalığı dağıtmaya başlar. Superman Rusya'ya gidip bu tehtide son verir.



  İkinci cilt Annual 1'i de içeriyor. O sayıda Helspot geri dönüyor. Dünya'nın yörüngesine yerleşiyor. Superman'de onu durdurmak için onun uzay gemisine gidiyor. Bizde olan olaylar sonrası Helspot'un önemli bir villain olarak New 52'deki yükselişine tanık oluyoruz.

  Superman Vol. 2: Secrets & Lies'ı ilk cilt'e oranla daha çok beğendim. Superman hikayeleri New 52'de daha çok bir yada iki sayılık maceralar üzerine kurulu. Hızlı ve çok aksiyonlu hikayeler. O yüzden ikinci cilt tam bir Superman aksiyon fırtınasıydı. Ama bazı noktalarda sıkıntım var. Bu Superman ile alakalı değil, genel olarak Dc comics ve benim aramdaki ilişki ile alakalı. Ben Dc Comics'in genel Universe kavramını bilmiyorum. O yüzden çizgi romanları okurken zorlanabiliyorum. Şöyle ki 2. ciltte çıkan Helspot, Helspot'un Wildstorm Evreninden gelmesi, WildC.A.T.s olayları, Stormwatch göndermeleri ve daha bir sürü şey benim hayatımda ilk defa gördüğüm konseptler. Hakeza The Flash'ın Speed Force kavramını bile ayrıntılı öğrendiğim çok olmadı.

  Ben normalde Marvel ağırlıklı bir okurdum. Hatta ağırlıklı felan değil bildiğin fanboy gibi hareket ederdim. Ama son zamanlarda ön yargıları bir kenara bırakıp her zamankinden daha çok Dc ile ilgilenmeye çalışıyorum. Marvel'ın Universe hatta Multiverse kavramına bile son derece hakimken Dc okumak şu an için dediğim gibi zorluyor. Üstelik Dc'nin Marvel'dan daha fazla kullandığı paralel evren mevzularına daha hiç girmedim. Oku geç ayrıntısını boş ver gibi düşünen bir insan değilim kesinlikle. Okurken aynı zaman internetten de araştırma yapıyorum. Ama yeni bir evren keşfetmenin güzel taraflarıda var tabi. Şimdi onu yapıyorum. İçini dışını çok iyi bildiğim Marvel dışında yepyeni bir evren keşfediyorum. O yüzden bu süreçte Marvel incelemelerine göre Dc incelemelerim biraz zayıf kalabilir. Herneyse cilt'e not vereyim ve bitireyim.

7.5/10

xmenac

Sayın Rumar80 güzel sorular sormuş. Sadece bir noktada ekleme yapayım. Öyküde yer alan ekip bildigimiz Justice League'den farklı. Daha çok Justice League International serisinde gördüğümüz isimler. Örneğin Green Lantern olarak, normal lantern yüzüğü dışında başka bir yüzük kullanan Guy Gardner var. Diger isimler zaten pek ön plandaki kahramanlar değil.

Normal JLA olsa Doomsday'in fazla şansı olmazdı zaten. Bu arada bu öykü, yanlış hatırlamıyorsam Hal Jordan açısından çok önemli bir yere sahipti.