Buzul Çağı - KaraKarga Yayınları

[Nightrain]

Usta bir çizer ve dünyanın en büyük müzelerinden biri, bu eserde bir araya geliyor. Avrupa çizgi romanının en parlak yeteneklerinden olan Nicolas de Crécy, ortak yayıncısı Louvre Müzesi olan dahiyane bir eser ortaya koyuyor.

[ferzan]

    Ya, bu Kara Karga resmen benim ofis bilgisayarını izliyor uzaktan...Kaç aydır bakar bakar dururdum Nicolas De Crecy klasörüme...İnanamadım...Hadi hayırlısı...Hakkında en ufak bir fikrim yok, sadece yakın bir gelecekte Pazar Seyirliği başlığımda göstermeyi düşünüyordum...Bu albüm sayesinde Google görseller dışında da fikir edinmiş olacağız çizeri hakkında...

[Tuco Ramirez]

Bir de örnek çizim görebilseydik keşke.

[memospinoz]

[nikopol]

Bu kitap, Louvre Muzesi merkezli bir cizgi roman serisinin bir parcasi. Sanirim serinin yayimlanmasinda muze de rol oynuyor. Bu kapsamda, sohretli sanatcilar eserler uretiyor. Enki Bilal, Yslaire, Jiro Taniguchi, Etienne Davodeau, bu seri icerisinde calismalari yayimlanan sanatcilardan bazilari. Eserlerin Ingilizce tercumeleri NBM Publishing'den Louvre Collection adi altinda cikiyor.

[memospinoz]

Usta bir çizer ve dünyanın en büyük müzelerinden biri, bu eserde bir araya geliyor...

Avrupa çizgi romanının en parlak yeteneklerinden olan Nicolas de Crécy, ortak yayıncısı Louvre Müzesi olan dahiyane bir eser ortaya koyuyor.

İnsanlığın tüm tarihinin unutulduğu, binlerce yıl süren bir buzul çağının ardından, bir grup arkeolog, Louvre Müzesi'ne yolculuk yapıyor; eski dünyayı, yıkıntılar altındaki kültürel mirasla anlamaya çalışıyor.

Nicolas de Crecy, çizgi romanın önemli ödüllerinden Angoulême Ödülü'nü almış, Eisner'a aday olmuş bir sanatçı; yetenekli bir hikâye anlatıcısı. Buzul Çağı'nda tarih, bilim kurgu ve felsefi çıkarımları tatlı bir hikâye içine ustaca sığdırıyor.

Boyut: 18.5x26.5 cm
Sayfa Sayısı: 88
Etiket Fiyatı: 22 TL

[ferzan]

    Hafta sonu bitirdim...Gayet hoştu diyebilirim...

    Günümüzden asırlar sonra, post apokaliptik bir buzul çağında bugünkü Paris, Louvre Müzesi 'nin kalıntılarını bulan bir grup kaşif ve genetik olarak geliştirilmiş bir rehber köpek (insan kadar zeki ve konuşma yetisine sahip) etrafında gelişen 80 sayfalık hoş bir tattı...Komplo teorileri güzeldi...Müzenin bir kısmını algılayabildikleri için buranın bir kent mi, eski çağa ait bir zevk evi mi, yoksa o dönemden bir derebeyinin evi mi olduğunu anlamaya çalışıyor karakterler...Bu kadar çok tablo görüp eski insanların yazıyı keşfetmediklerini, çocuklar gibi resim yaptıklarını düşünüyorlar...Hatta bir sahnede yerde eski çağa ait demir para buluyor köpek...Paranın üzerindeki ''euro'' yazısından hareketle Euro 'yu bir prenses adı ya da haritada gösterilen bir kent adı zannediyorlar...Aslında bilinmeyenin keşfine yönelik ne denli çaresiz ve rastgele tahminlerde bulunulabileceğini çok güzel vurguluyor...Ayrıca Louvre Müzesi 'nin içerisindeki eserlerden hikâyede kullanılan kısımlarından yola çıkarak alternatif bir insanlık tarihi sanrısına kapıldıkları komplo teorileri çok zekiceydi...Bir noktada müzenin kuruluş öyküsü de bu güzel kurgu içerisinde kendini sezdirmeden belgesel bir atmosferde anlattırdı...

    Okunmasa bir şey kaybettirmeyen ama okunduğunda da pişman etmeyen, kişiye göre iyi ki okumuşum dedirtebilecek naif ve ince görülmüş bir eser...Ayrıca Louvre 'un kelime anlamı ve neden bu adı aldığı da ilginç bir detay olarak albümde yer alıyor.