Pyongyang (Kuzey Kore'ye Bir Yolculuk) - Karakarga

Başlatan hanac, 05 Mayıs, 2016, 20:23:59

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac



"Pyongyang, son 20 yılın en değerli grafik romanlarından biri." - Vulture-

"Joe Sacco'nun Filistin'ini Marjane Satrapi'nin İran devrimi sonrasını anlatan Persepolis'i takip etmişti. Şimdi de Guy Delisle'in Kuzey Kore'de geçirdiği günleri anlatan çizgi romanı aynı geleneği sürdürüyor." - The Guardian-

"Guy Delisle, çizgi roman dünyasında sıra dışı bir yıldız." - Star Tribune-

"Pyongyang, bir korku paranoyasından ziyade neşeli bir seyahatname." - The Hollywood Reporter-

(Tanıtım Bülteninden)

Türkçe
184 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 16 x 24 cm
İstanbul, 2016

pearl jam

Karakarga nın en çok beklediğim yayınıydı, fazla da beklemedik gerçi  :) Karakarga gerçekten hızlı başladı, umarım bu şekilde devam ederler.

hennessy

Incelemek lazım bu ara alternatif çizgi roman gene ara verdim.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

Nightrain

Bir de, Shenzhen: A Travelogue from China ve Burma Chronicles diye çizgi romanlar var bu abinin. Karakarga umarım onlarıda basar.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

darkwood

Karakarga piyasada ki alternatif çizgi roman eksikliğini iyi analiz etmiş,
ve buna göre sağlam yayınlar çıkarmaya başladılar. Umarım devamı gelir.
Diğer alternatif çizgiroman basan yayıncılarımızdan Flaneur dan da bir şeyler
bekliyoruz artık.
Darkwood Sakinleri..

Sakızlı Ohannes Paşa

Daha onceden 3 kere Guney Kore'ye gittigim ve Kuzey'le aralarindaki iliskileri bildigim icin daha bir merakla okudum. Bayilmadim ama beklentimi karsiladi. Guzel bir tablo ciziyor ulke ile ilgili. Absurtluklerin siniri yok gercekten Kuzey Kore'de. Propaganda ve zihin yikamanin etkilerine dair eglenceli bir dil kullanilarak yasanilan tecubeler okuyucuya aktariliyor.

Ancak gereksiz uzun. Yani 50 sayfa kisa olsaymis bir sey kaybetmezmis. Tekrara dusmus yazar. Uzun oldugu icin baslarda eglenceli gelen cizim tarzi da alelade geliyor goze. Ayrica hafif irkcilik ve asagilama da mevcut. Hos olmamis o kisimlar.

6.5/10


nicholaihel

Sayın Sakızlı Ohannes Paşa'ya ziyadesiyle katıldığım bir kitap daha  :) Söyleyecek söz kalmamış.

Öncelikle duyurularıyla basım hızı arasında gayet tatminkar bir sonuçla ilerleyen (hem de böyle alternatif işlerle) Karakarga'yı tebrik etmek lazım. Okumayı çok istediğim, grafik roman denince akla gelen eserlerden biri daha dilimize kazandırılmış oldu. Delisle'nin iki ay boyunca yaşadığı "kontrollü sıkıştırılmışlık" hissi okura geçiyor ve uzadıkça tadı kaçıyor. Ufak dozlarda kullanılan mizahi dil okuyuşa oldukça önemli pozitif katkı sağlıyor.

Yine de ilginç bir coğrafyayı mevzu bahis edinen ve tür olarak Türk okurun henüz (diğer türlere göre) hayli aç olduğu bir türden bu kitaba şans verilebilir.

ferzan

    Paşa'nın görüşlerinin bir kısmına ben de katılıyorum...

    Bu kitabı tam üç güne yayarak, dinlene dinlene okudum...İyi ki de öyle yapmışım dedim, zira 176 sayfayı bir anda okusaydım bir parça gına gelebilirdi...Üçe taksim ettiğim için eseri bitirdiğimde memnuniyetim bakiydi...

    Herşeyden önce, çizgi ve tonlama üslubu, plan ve kadrajlardaki çizgiyle paralel olan sadelik, anlatıma cuk oturmuş...Tekdüze, kasvetli ve şu an için bizlere son derece anlamsız gelecek pek çok şey, en doğru bu üslupla anlatılabilirmiş gerçekten de...Diğer yandan, kitapta verilen izlenimin çeyreği bile abartıdan uzaksa, Kuzey Kore dünya üzerinde gitmek isteyeceğim son yerlerden biri olurdu...

    Kitabı sevdim, çünkü anlatıcısı ile mesleki anlamda empati kurdum...Ben de 4 sene kadar çizgi film işiyle iştigal etmiştim ve onun yaşadığı pek çok aksaklık, gözlem ve olumsuzluk ile ben de epey karşılaşmıştım bu 4 yıl içerisinde...Hatta batıdaki sektörün, doğuyu ucuz işçi mantığıyla bu alanda kullanması ve doğunun ısrarla ucuz iş gücünü batıya rutin bir şekilde pazarlaması olayının içerisinde de yer almıştım...Tek fark, biz Kuzey Kore'ye değil de İran'a yaptırıyorduk bir projenin angarya kısmını...Mecburen de acımasız revizyonlar veriyorduk ki kendi vaktimiz ve yedek ekibimiz olsa zaten biz yapacaktık ama bir süre onları darlamak durumunda kalmıştık...

    Kitapta beni sıcak tutan diğer unsur da, Corto Maltese'in birkaç yerde geçmesiydi...Guy Delisle'nin çalıştığı stüdyonun yakınındaki diğer stüdyoda da Hugo Pratt'ın Corto Maltese'sinin animasyonunun yapılmakta olduğunu öğrendik okurken (Bir tanesini seneler önce Türkçe altyazılı olarak izleme fırsatım olmuştu)...Corto, kitapta bir kez Hugo Pratt çizgileriyle boy gösterdi, birkaç kez bahsi geçti ve bir kez de animasyon için hazırlanan taslak sayfalar rüzgarın etkisiyle havalarda uçuştu... :)

    Kitapta beni bir parça iten kısım ise, Guy Delisle'nin orada geçici olduğunu bilmesinden kaynaklı var ettiği boş vermişliği ve az da olsa dalgacılığı oldu...Evet, okurken oraların adetleri, seramonileri, sözümona liderlerini anma biçimleri ve pek çok şeyleri elbette bana da saçma geldi, hatta ürkütücü geldi...Bir halkın topyekün zihnen pasivize edilmesini ve hakim iktidarın istediği gibi yaşayıp düşünmesine tanık olduk okurken...Ortada ciddi anlamda ters giden birşeyler olduğu kesin ama bu durum, bize orada yaşayanları, bu şekilde yaşayanları üstünkörü değerlendirme hakkını vermiyor...Guy Delisle, oralı olmakla ilgili en ufak bir empati kurmadığı için, çoğunlukla dalgacı bir üslupla tanık olduğu absürtlükleri bertaraf etmeye çalışıyor...Kitabı okurken, ben en az iki yıl orada kalmıştır diye düşünüyordum ama iki aylığına orada olduğunu kitabın sonunda öğrenince biraz şaşırdım...''Bu kadar tantana iki ay için miydi Guy, Allah seni bildiği gibi yapsın...'' diyerek kitabın kapağını kapadım...Demek iki yıl kalsa, 10 kitaplık antoloji çıkacaktı ve boyuna aynı şeylerden şikayet edip ısrarla empati kurmamaya devam edecekti üstünkörü batılı yaklaşımıyla...

    Kitabın geneline bakacak olursak bırakın şans vermeyi, kesinlikle önemli ve arşivlik bir eser...Grafik roman seven, alternatifin dilini okuyan her okur bu kitabı da bağrına basacaktır ama benden söylemesi, hepsini bir seferde yutmayın...Ben üç öğüne böldüm de anca mideme oturmasına ramak kaldıydı...İçeriğin ağırlığından değil, genel atmosferin kasvet ve sıkıcılığından...Ama bu eseri sıkıcı yapmıyor elbette, bilakis akıcı ve su kıvamında bir eser...Ama üçe bölünerek okunması şart diye düşünüyorum hala... :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

HacıGeraltEmmi

Eh işte! kıvamında bir kitap. Gereksiz uzatılmış olduğu fikrine tamamıyla katılıyorum. 50 sayfa civarında bitirilse olurmuş.
Yazar sanki aklına geldikçe günlüğüne yazar gibi hikaye anlatmış. Onu da ekleyeyim, şunuda şuraya sıkıştırayım derken bazı mevzular gereksiz tekrarlar gibi olmuş.
Bazı noktalarda sesli güldüğümü itiraf edeyim, (gönüllüler mevzusu... kuzey ile güneyin birleşememe sebebi... vs)
Yer yer bizim politikacıların propaganda yöntemlerindeki benzerlikleri görmek ilginç geldi, namümkün tabi öyle birşey, benim hüsnübenzetmemdir deyip üstüne de fazla düşünmedim zaten.

memospinoz

1. baskı tükenmiş. Yakında 2. baskı gelecekmiş.

hanac