Karanlığın Yüreği - Alfa

Başlatan hanac, 09 Mart, 2022, 20:31:30

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Karanlığın Yüreği



Yazar: Stéphane Miquel, Loic Godart
Kağıt Türü: 1. Hamur
Sayfa Sayısı: 104
Basım Tarihi: Mart 2022
Ebat: 17,5 X 26,5
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayın Yönetmeni: Mustafa Küpüşoğlu
Grafiker: Ebru Aydın
Fiyat: 80 TL (Karton), 120 TL (Ciltli)

Joseph Conrad'ın romanından serbest uygulama

"Ben küçük bir çocukken dünya haritasında çok sayıda boş alan vardı, parmağımı üzerine koyar ve 'Büyüdüğümde oraya gideceğim,' derdim. Bunlardan bazılarına gittim... Ama bir tanesi vardı ki ‒deyim yerindeyse en büyüğü, en bilinmeyeni‒ oraya gitmek için yanıp tutuşuyordum. O zamana kadar orası, küçük bir çocuğun üzerinde keyifli düşler kurabileceği haritadaki boş bir alan olmaktan çıkmıştı. Karanlık bir yer olmuştu."
Joseph Conrad

battlehammer

Bir iki review bakayım dedim ama pek ilgilenen olmamış, ilgilenen de sevmemiş. GR rate:  3.33
Roman uyarlamalarının ekseri dandik olması da düşünülünce, aşırı öven olmazsa es geçiyorum ben.

kedidiro

Alıntı yapılan: battlehammer - 11 Mart, 2022, 10:45:42
Bir iki review bakayım dedim ama pek ilgilenen olmamış, ilgilenen de sevmemiş. GR rate:  3.33
Roman uyarlamalarının ekseri dandik olması da düşünülünce, aşırı öven olmazsa es geçiyorum ben.

Alfa çizgi romanlarına mesafeliyim. Bu eksi. Ancak son zamanlarda uzak duramayacagim çizgi romanlar çıkardılar (Efsanevi trenler, komünün lanetlileri vs) bu artı. Sözkonusu romanı da pek bir severim. Velhasıl benim el bu uyarlamayi alır gibi görünüyor.

KenParker


çizimler ilk bakışta hoşuma gitmediğinden ve arka kapaktaki çocuk resmini beğenmediğimden bu grafik romanı almayacaktım fakat sonradan romanın aslı hakkında olumlu yorumlar okuyunca grafik romanı almaya karar verdim. halbuki arka kapaktaki kitap göğsünde hayallere dalmış çocuğun görüntüsü aslında hepimizi resmetmiyor mu? çizgi roman okumak ve zihni onun hayal dünyasına kaptırmak...

roman uyarlaması grafik romanlar her zaman bekleneni vermeyebiliyor. sayfalarca upuzun yazılmış koca kitabı resimlere uyarlamak zor iş. Karanlığın Yüreği romanını okumadım, ne anlattığını bilmiyorum. fakat grafik romanı için rahatlıkla şunu söyleyebilirim. Yeterli. başı sonu olan, tek başına okunabilecek yeterli anlatıma sahip.

kitap bir çocuğun hayaliyle başlıyor. ''oraya gideceğim'' böyle diyor çocuk. haritada gösterdiği yer Afrika'nın bakir topraklarında kim bilir kimlerin yaşadığı, nasıl yaşadığı bilinmez, coğrafyası henüz tam keşfedilmemiş bir yer. kahramanımız denizci Marlov'sa daha önce oraya gitmiş. başlıyor anlatmaya. yine aynı merak duygusuyla yola başlamış. gidip orada yaşamış, başından türlü badireler geçmiş. bu arada çocuk marlov'un kendisi aslında. hatta yazarın kendisi. yazarın maceralı hayatına baktığımızda benzer şeyleri yaşadığını öğreniyoruz.



Marlov hikayesini anlatırken Afrikanın sömürgeci geçmişine gidiyoruz. koloniyal dönem. zencilerin ikinci sınıf görüldüğü, ikinci sınıf mı? insandan bile sayılmadığı zamanlar. belçikadan ayrılmadan önce teyzesiyle vedalaşırken teyzesinin söylemiş olduğu şu sözler dönem Avrupalısının düşüncesini aktarıyor aslında: ''bizim görevimiz bu milyonlarca cahil insanı korkunç geleneklerinden kurtarmak. bütün bir halkı kuşatan karanlığı dağıtmak gerekiyor.'' modern dünya afrikanın içlerinde artık bu topraklar benim derken, hammadde temin ederken, vergi alırken, zencilere kölelikten ibaret medeniyetini götürürken ilginç motivasyonları vardı. bu motivasyonların başında tabii ki önce para geliyordu. sonrasındaysa afrikalıları inandıkları saçma tanrılarından kurtarmak(!)



konu hakkında fazla bahsetmek istemiyorum çünkü bundan sonrası sürprizbozan sayılır. Karanlığın Yüreği Denizci Marlov'un yolculuğunu anlatıyor. hem dış dünyadaki seyrini hem de iç dünyasındaki yolculuğunu. yazar bunu yaparken diğer karakterlerin ne yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını hiç göstermiyor. dünyayı sadece marlovun bakışından izliyoruz. bu anlatım şekli başta eksiklik gibi görülebilir, çizgi romanda diğer kişilerinde hayatından da bahsedilir. ancak bu anlatım şekli şaşırtıcı biçimde başarılı sonuçlanmış. uyarlamayı yapan Miquel'i tabrik etmek lazım. koca kitabı 100 sayfaya sığdırmak kolay iş değil.



çizer Godart'a gelince. başta dediğim gibi çizimler ilk önce hoşuma gitmemişti. okudukça paneller akmaya başladı. daha ilerledikçe çizerin gösteriş şekli, sahnelemesi beni ters köşe yapıp şaşırttı ve dahi hoşuma gitti. çizimler marlovun hikayesini anlatırken gri, afrikadaki bölümdeyse kahverengi tercih edilmiş. gri kahverengi renkler boğucu atmosferi aktarmada bilinçli seçilmiş sanırım.

ciltli baskısı özenli. parlak kuşeye göre mat kuşe kağıdı daha çok seviyorum. mat kuşe kağıt anlatıya daha çok yakışmış sanırım. bana kargodan ortası hafif yamuk geldi. böyle şeyleri dert etmediğimden geri göndermedim. en sonda yazar hakkında, dönem hakkında, grafik roman hakkında kısa yazılar var.

okurken nedense aklıma Marlon Brando'nun Apolacypse Now filmi gelip duruyordu. sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri. nedenini sonra anladım...



spoiler Marlov sona doğru gerilimle ilerlerken hep Kutz'dan bahsedilmesi (Marlon Brando) ama ondan sadece tek kelime kullanılması vurucu. DEHŞET, DEHŞET!

hanac

Çok güzel bir tanıtım olmuş.

Emeğine sağlık.

kharon

cok tesekkurler Ken Parker, listeme aliyorum kitabi hemen

Afrikalilari inandiklari tanrilardan kurtarmak kismi ozellikle ilgimi cekti; yeni bitirdigim kitap Herman Cortez'in ve Azteklerin savaslarini anlatmakta; din -ekonomi ve para kadar olmasa da- inanilmaz buyuk bir motivasyon kaynagi tum somurgecilik tarihi icin.

Cortez'in ele gecirdigi yerlerde ilk yaptigi seylerden biri pirmaitlerdeki sacma! tanri heykellerini yuvarlayip kan lekelerini temizledikten sonra kocaman bir hac dikmek... bir ikon yerine digerini ikame etmek yani :)
(bunun tek elle tutulur faydasi dini bir rituel olarak insan kurban etmeyi yasaklamasi oluyor bu durumda)

alan ford

 Bu aralar sinema klasiklerine dalmışken ve sırada Apoclypse Now varken kitabı tekrar okumak zor geldi ve çizgi romana daldım. Roman malum 20. yy ın önemli klasiklerinden biri. Bazen kolonyalizme getirdiği eleştirilerle övülmüş, bazen ırkçılıkla suçlanmış, psikalinitik olarak didik didik edilmiş bir metin. Nathan Never okurları da Lal'den çıkan serbest uyarlamayı hatırlayacaktır. Alfa'nın kapağında serbest uyarlama dese de aslında epey sadık gibi. Kitabı okuyalı uzun zaman olduğu için kesin bir değerlendirme yapamıyorum ama serbest uyarlama denince benim aklıma Apocalypse Now gibi ya da Marmara'nın Don Kişot'u gibi bir şey geliyor.

 Çizgi roman'a gelirsek yukarıda Ken Parker güzel özetlemiş. Bence çizgi romana uyarlaması zor bir metin, çünkü çoğu zaman Marlow'un iç sesini dinliyoruz, diyalog çok az ve bu zaman zaman tempoyu çok düşürüyor. Gerçi kitabı okurken de kimi zaman aynı dertten muzdarip olmuştum. Renklendirme'de kitabın karanlık atmosferine çok yakışmış. Günümüz anlatısı siyah beyazken, Kongo yolculuğu genelde kahverengi tonlarla renklendirilmiş.

 
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir