kedidiro film festivali

Başlatan kedidiro, 12 Mayıs, 2013, 20:34:40

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kedidiro

   Kedidiro film festivali bu kez tavsiyeler için değil saygı duruşu amacıyla perde açıyor. Abbas kiyarüstemi öldü. Festivalimizde daha önce iki filmini tavsiye ettiğimiz ( arkadaşımın evi nerede- hayat devam ediyor) iran sinemasının büyük ustası dün ebediyete göçtü. Yüreğimizin yakınında bir yeri olan değerli bir sanatçıydı. Hayat ve ölüm hakkında konuştu. Arabalarıyla veya yürüyerek bozkırın ortasında dolanan adamların ve çocukların hikayeleriydi hepsi. Toprağının şiirini filmlerine taşıdı. Filmlerini isimlerinde ( rüzgar bizi sürükleyecek - kirazın tadı) ve içlerinde bunları kullanmaktan hiç geri durmadı. Anlattığı ayrılmayı hiç bir zaman düşünmediği yurdunun hikayeleriydi. Ama tüm dünyada sesi yankı buldu. Zira yaşamak ta ölmek te herkesin derdi. Son filminde ( aslı gibidir) daha iyi teknik imkanlarla, daha profosyonel oyuncularla ( juliet binoche) avrupada çalıstı. Filmde ingilizce, italyanca ve fransızca konuşuluyordu ama film yine abbas kiyarüstemi'nin filmiydi. Filmlerini izlemekten her zaman büyük mutluluk duyduğum bu dev sinemacının hatırası önünde saygıyla eğilmeyi borç bilirim. Filmleri dünyamı güzelleştirmiş ve zenginleştirmişti. Bana soracak değiller ama ben kendisinden razıydım. Dünyanın her köşesinden yüzlerce takipçisi gibi... İtikadınca dinlensin...

kedidiro



oscar adayı filmler yavaş yavaş gözümüzün önüne serilmişken alternatif film severleri unutmuyor ve kedidiro film festivalinin tavsiyelerine geçiyoruz;
1- REMEMBER (HATIRLA) ; kanadalı sinemacı atom egoyan'ın son filmi bir huzurevinde yaşayan ve hafıza kaybı derdinden muzdarip yaşlı bir adamın çok eski bir hesabı kapatmak üzere auschwitz'deki kamp komutanının peşine düşmesinin hikayesi. kendi gibi auschwitz'den sağ kurtulmuş diğer bir huzurevi sakininin yazdığı mektup rehberliğinde kanada'ya kadar uzanan bir yolculukta en büyük düşmanı giderek kendini terk eden hafızasıdır. christopher plummer'in muhteşem oyunculuğuyla...
2- KİMSE İRAN KEDİLERİNDEN BAHSETMİYOR ;  üzeri biraz tozlansa da izlememiş olanlara sağlam senaryosu, doğal oyunculukları ama hepsinden önemlisi müziği ile değerli zaman vaat eden bir iran filmi. yurtdışında bir festivalden davet alan iranlı genç bir rock topluluğunun önünde hem bürokratik engeller vardır hem de bir iki eleman daha bulmaları gerekmektedir. iran'ın yeraltı müzik dünyasına içerden bir bakış. gerçek müzisyenler, gerçek dertler...
3- GRAVE OF THE FİREFLİES (ATEŞBÖCEKLERİNİN MEZARI) ; Forumda bu filme mutlaka değinilmiştir ama kedidiro'da festivalinde tavsiye etmiş olsun. 2. dünya savaşında ateş altındaki japonya'dan iki kardeşin yaşama ve yaşatma savaşı. asla tek oturumda seyredemediğim bu anime şaheseri elimde olsa tüm gençlere, yetişkinlere, liderlere, savaş çığırtkanı gazetecilere zorla seyrettiririm. faydası olur mu? Sanmıyorum :-\ :-\
4- THE NİGHT OF ; bu kez bir film değil tek sezonluk bir dizi tavsiye ediyorum. düzgün bir hayat süren müslüman göçmen amerikalı ailenin genç oğlu babasının taksisiyle partiye gitmeye çalışırken arabaya hüzünlü bir kız alır. kızın evinde birlikte olurlar. ardından kız yatakta zalimce katledilmiş bulunur. herşey genç delikanlının aleyhinedir. küçük davalar peşinde koşan bir avukat savunmasını üstlenir. 8 bölüm süren dizi üstte katil kim sorusunun peşinden gitse de alttan alta çok daha derin meselelere dalıyor. loser avukatta john turturro, zanlı gençte yükselen grafiğiyle riz ahmed ve onun hapishanedeki akıl hocası rolüne the wire'ın omar little'ı michael k. williams döktürüyor
5-IERİ, OGGİ, DOMANİ( DÜN, BU GÜN, YARIN) ; bu festivalin klasiği italya'dan. eşsiz sophia loren ve marcello mastroianni ikilisinin üçer rolle karşımıza çıktığı victoria de sica komedisi. ilki napoli'de, ikincisi milano'da üçüncüsü ise roma'da geçen harika bir komedi. özellikle birbirinden tamamıyla farklı üç karakteri aynı lezzette oynayan sophia loren için bile izlenir.
6-ER İST WİEDER DA ( VE YİNE KARŞINIZDA) ; son dönemde ülkesinde ve dünyada çok satan timur vermes kitabının aynı isimli filmi. metafizik birtakım olaylar sonucu hitler günümüzde yine canlanır ve hedefine ulaşmak için başarısız bir televizyoncuyu kullanır. komik ve düşündürücü. ne yazık ki dünyanın her yerinde hitler zihniyeti daima iş başında. bir de ilginç not; canlandığında onu şoka sokan şeylerden biri de almanya'da bu kadar çok türk olması. bunu ise almanya'da da yayınlanan bir türk gazetesi gördüğünde yaşıyor. acaba hangi gazeteyi okuyor hitler  ??? ???
7-THE FEAR OF 13 ( 13 KORKUSU) ; son olarak alternatifin dibi bir film siz sinemaseverlere. aptalca bir gençlik hatasıyla işlemediği bir suçtan 22 yıl hapis yatan idam mahkumu nick yarris anlatıyor bir buçuk saat boyunca ve siz arada birkaç görüntü ve tam zamanında giren ses efektleri dışında sadece adamı izliyorsunuz. sıkılmayacağınıza bahse girerim

Peyami

Bu festivalde Remember, Kimse İran Kedilerinden Bahsetmiyor filmleri seyredilecekler listeme not edildi. Özellikle De Sica'nın keşfedilmeyi bekleyen çok filmi olduğunu da ekleyeyim. Favorilerimdendir. 

alan ford

Remember'a geçenlerde TV'de rastlamış ve başına çakılmıştım . Kesinlikle tavsiye ederim . Diğer filmleri de attım listeye :)
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

kedidiro

Kedidiro film festivalini filmlerin afişleri ve festivale özel afişle zenginleştiren peyami üstada saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Sayesinde festivalimizin görünürlüğü arttı

tommikser

Selami abi bu değerli filmler için sağol ama burası çok çok sessiz kalmış.Yeni izlediğin filmlerden seni etkileyenleri yazsan.Burası biraz canlansa.

kedidiro

Neredeyse yıllar sonra kedidiro film festivalinden merhaba... Bilenleriniz mutlaka vardır ama letterboxd isimli bir uygulamaya dadandım çocukların gazıyla. Izlediğiniz filmleri ekliyor, listeler yapabiliyor, izlemek istediklerinizi belirleyebiliyorsunuz. Uygulamanın en sevdiğim yanı filmleri yıl yıl sıralaması... Bu sayede zorlu ve çok keyifli bir liste yapmaya giriştim. " Her yılıma bir film". Bu liste an itibarıyla 2360 filmlik izlenmiş filmlerim arasından doğum yılım olan 1971den günümüze her yıldan bir film seçme esasına dayanıyor. Dolayısıyla bu liste en sevdiğim 49 film listesi değil. Bazı yılların öyle muhteşem filmlerini izlemişim ki birini seçmek çok zordu. Bazı yıllarda ise aksine hiç zorlanmadım. Içlerinden daha önce kedidiro film festivalinde veya sinema sayfalarımızda tanıtılmışlar  var. Bu karantina günlerinde alternatif bir sinema listesi olarak da görülebilir. Şimdilik sadece yapım yılları ve yönetmenleri... Soracaklarınız olursa hepsini ayrı ayrı da överim ilerde. Buyrun başlayalım. Yakından uzağa
2019 - honeyland - tamara kotevska
2018-capernaum - nadina labaki
2017- three bilboard outside ebing missouri- martin mc donatı
2016- fences - denzel washington
2015 -remember - atom egoyan
2014 - sivas - kaan müjdeci
2013- Inside Llywen davis - ethan coen
2012- pieta - kim ki duk
2011- bir zamanlar anadoluda - nuri bilge ceylan
2010 -Incendies - denis villeneuve
2009 - the secret in their eyes - juan jose campanella
2008- In bruges - martin mc donatı
2007- I'm not there - todd haynes
2006 - the fall - tarsem singh
2005 - tzameti - gela babluani
2004- duvara karşı - fatih akın
2003- old boy - park chan wook
2002- los lunes al sol- fernando leon de aranje
2001 -baran - majid majidi
2000- In the mood for love - wong kar wai
1999- al about my mother - pedro almodovar
1998- gemide - serdar akar
1997-gattaca - andrew niccol
1996- fargo - joel coen
1995 - la haine - mathieu kassovitz
1994-  before the rain - milcho manchevski
1993 - three colors: blue - kristof kieslowski
1992 - unforgiven - clint eastwood
1991 - europa - lars von trier
1990- goodfellas - martin scorsese
1989-  dead poets society - peter weir
1988- time of the gypsies - emir kusturica
1987- full metal jacket - stanley kubrick
1986- stand by me - rob reiner
1985 - ran - akira kurosawa
1984- once upon a time in america - sergio leone
1983 - zelig - woody allen
1982- yol - şerif gören
1981 - on golden pond - mark rydell
1980- the blues brothers - john landis
1979- kramer vs kramer - robert benton
1978- sultan - kartal tibet
1977- high anxiety - mel brooks
1976- taxi driver - martin scorsese
1975 - one flew over the cuckoo's nest - milos forman
1974- the goodfather: part 2 - francis ford coppola
1973- gelin - ömer lütfü akad
1972 - the goodfather: part 1- francis ford coppola
1971- a clockwork orange - stanley kubrick

kedidiro

Gelelim festivalimizden kimi filmlerin tanıtımına. Öncelikle içlerinde çok sayıda herkesin bildiği klasikler var. Her sinema severin bunları izlediğini var sayarak geçiyorum.  (baba serisi , goodfellas, taxi driver, once upon a time in america vs..) Yine çok sayıda kült film de var listemde. Bunlar da has sinema sever dostların radarından kaçmamıştır diye umuyor ve onları da geçiyorum (ölü ozanlar derneği, çingeneler zamanı, full metal jacket, yol , cazcı kardeşler vs...) Daha önce kedidiro film festivalinde tanıtımları yapılmış filmler var. Yeni gelmiş olanları ön sayfalara davet ediyor ve onları da geçiyorum ( zelig, gözlerindeki esrar, içimdeki yangın vs..)

        Kalanlara dair birkaç izlenimimi, kişisel hikayemi paylaşmaya başlayayım o zaman. Keşke az yetenekli olup afişlerini de koyabilseydim. Ama kuru yazıyla yetinmek zorundayız. Dilerim içlerinden bazılarını izlemeniz için gerekli motivasyonu sağlayabilirim ve dilerim izlediğinizde benim kadar mutlu olursunuz.

HONEYLAND - 2019 ; Parazit, Irıshman ve Joker gibi harika filmlerin gösterime çıktığı 2019 yılından benim filmim bu. Bu yıl hem en iyi yabancı dilde film hem en iyi belgesel dalında Oscar adayı olan bu sıcacık Makedon filmi törenden eli boş dönse de alternatif filmleri sevenler için yılın keşfi oldu. Makedonya'nın ıssız bir köyünde yatalak annesine bakan ve geçimini doğal balcılık ile sağlayan geçkin kız Hatice'nin filmi. Köye kalabalık bir aile geldiğinde Hatice onları sevgi ve mutlulukla karşılar. Bildiği her şeyi öğretir. Ancak bir süre sonra ailenin babasının gözünü para hırsı bürür. Daha fazla bal alma uğruna Hatice'nin üretimine ve ekolojiye zarar vermeye başlar... Bu  sıcacık film bana sinemada gördüğüm en unutulmaz karakterlerden birini sundu. Hatice sevgi dolu bir kadın, aldığı balın yarısını arılara geri bırakan, sürekli baş örtüsü taktığı halde çarşıdan saç boyası seçen, anacığına gül gibi bakan ama yalnızlığına da için için yanan bir kadın... Müthiş doğa manzaraları ve tatlı bir Türkçe de cabası...

IN THE MOOD FOR LOVE  (AŞK ZAMANI) - 2000;  2000 yılının filmini seçerken hiç zorlanmadım. Zira bu güne dek bu filmden daha iyi bir aşk filmi izlemedim. Hong Kong da aynı binanın farklı odalarında kiracı olan , yemeklerini sokak satıcılarından alan bir kadınla bir adamın yasak aşkı... Tutkulu bir aşkın filmi ama  film boyunca tabir caizse elleri dahi birbirine değmiyor... Muhteşem müziklerle, ustalık dolu oyunculuklarıyla, renk paletinin zenginliğiyle ama en çok sessizlik anlarındaki yoğun duygusuyla hatırdan kolay kolay çıkmayacak bir film...

LA HAİNE (PROTESTO)- 1995: İyi sanat cepheden ağzınızın üstüne tokadı çarpan , sizi tutup sallayan sanattır zannımca. Bu film tam da böyle bir film. Kariyerinin başındaki gencecik oyuncular Vincent Cassel, Said Taghmoui ve Hubert Kounde'nin oynadığı, yönetmen Matheiu Kassovitz'in ilk yönetmenliğinde muhteşem bir kurmaca belgesel. Paris sokakları bir gece önce gençlerle polis arasındaki çatışmalarda alev topuna dönmüştür. Varoşlardan bir genç polis kurşunuyla vurulmuş hastanede yatmaktadır ve bir polis tabancası kayıptır. Film yaklaşık yirmi dört saat boyunca varoşlardan üç genci takip eder... Farklı etnisitelere sahip üç arkadaş gün içinde Paris'e iner, dönüşte son metroyu kaçırır. Her şey bir doğallık içinde akıp gider ama ; " Bu 50 katlı bir binadan düşen bir adamın hikayesidir. Her katı indiğinde; şimdilik her şey yolunda, şimdilik her şey yolunda der... Oysa önemli olan düşmek değildir. Yere iniştir."

GELİN – 1973 ; Sinemamızın ustasız ustası Ömer Lütfü Akad'ın Göç Üçlemesi serisinin ilk filmi. Diğer ikisi de ( Düğün , Diyet) çok iyi filmler ama Gelin benim için hem serinin hem 1973 yılının en iyi filmi. Yozgat'tan İstanbul'a göç etmiş bir ailenin büyükşehirde tutunma, büyüme gayretinin filmi. Ailenin en küçük oğlu da karısı ve hasta çocuğu ile büyük şehire gelir. Gelinin hedefi oğlunun tedavisini yaptırmaktır. Ancak aile büyüklerinin kendince çok daha önemli dertleri vardır.  Yeni bir dükkan açmak gibi... Büyük şehirde yaşasalar da taşralarını da yanında taşıyan insanımızın filmi. Bir coğrafyacı olarak en ilgimi çeken konulardan biri olan göçe dair bu topraklardan çıkmış muhteşem bir film. Aliye Rona başta tüm oyuncuların ustaca yorumuyla...

HIGH ANXİETY- 1977; Çıplak Silah, Hot Shots, Scary Movie gibi parodi filmleri yokken Mel Brooks ve onun filmleri vardı. Young Frankenstein dan Spaceballs a, Blazing Saddles'e kadar bir birinden komik parodiler çekti. Sivri dilinden kovboy filmleri de Robin Hood da nasibini aldı. Neden bilmem ( belki bu filmler kadar saygılı olmadıklarından ana filmlerine) sonraki takipçilerine bir türlü ısınamasam da onun filmlerinden hep keyif aldım. Bu film ise adından da anlaşılacağı üzere Hitchcock filmleri başta olmak üzere gerilim türü filmlere bir bakış ve bence en güzel Mel Brooks filmi... İzleyeli yıllar olduğu halde bir çok espriyi halen hatırlıyor olmam benim için bunun en büyük delili...


alan ford

 High Anxiyety'nin üstüne absürd komedinin şahı Monthy Python da çok iyi gider bence
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

kedidiro

BEZ BEBEK :Mersin arslanköy'ün tiyatrocu kadınları benim kahramanlarım. Ekibin kurucusu ümmiye koçak'ın senaryosunu yazıp yönettiği ve amatör yoldaşlarıyla oynadığı "yün bebek" filmi blu tv 'de... Bu sayede fırsatı kaçırmayıp izledim. Umduğumun çok üzerinde bir film buldum. Konu belki klişe, oyunculuklar çok amatör ama müzikleri, görüntüleri kesinlikle çok başarılı. Ortada imeceyle yapılmış ama çok özenilmiş, üzerinde düşünülmüş bir iş var... Örneğin; filmde sadece bir tek sahnede o da duvarda bir gölge olarak erkek figür görüyoruz. Görüntüleri olmadığı gibi sesleri de yok filmde erkeklerin. Ama bu filmde erkeklere dair hiçbirşey yok demek değil. Aksine film erkek şiddetiyle de ilgili. Ama bunu alışık olmadığımız bir tarzda - o erkekleri yetiştiren kadınlar üzerinden- anlatıyor... Ezcümle bu küçük ama değerli , dertli filmi izlemenizi tavsiye etmiş olayım. Emeği olan herkese saygı ve hayranlığımı sunarak...