2010 yılı Çizgiroman okuru olarak nasıl geçti ?

Başlatan hanac, 27 Aralık, 2010, 12:36:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

2010 yılını bir okur olarak değerlendirelim istiyorum;

Bence 2010 yılı son 25 yılın en iyi yılı olmuştur. (Çok mu iddialı oldu ?)

Başlıklar halinde bakarsak

* Çok fazla sayıda çr çıktı, çr bolluğu oldu, bütçeler sarsıldı.

* 2010 Kitap Fuarı unutulmazdı, Ferri ile unutulmaz anılar.

* 1001 Roman piyasaya müthiş bir şekilde girdi.

* Marmara Çizgi ve Gerekli Şeyler çok güzel yayınlar çıkardılar.

* HOZ iyi başladı, tökezledi, son bir atak ile bizi umutlandırdı.

* Dünya Klasikleri çr olarak kütüphanedeki yerlerini aldı.

* Altın Madalyon forumu vazgeçilmezler arasına girdi.  :)

* Tarkan yeniden yayınlanmaya başladı.

* Oğlak Dampyr'i 2011 de yayınlayacağını duyurdu.

* YKY frankofon albümler çıkardı. (Tetikçi, Okko, Blacksad)

* Özer Sahaf Thorgal'ı bitirecek inşallah, Solomon Kane için teşekkürler.

* Rodeo, Ken Parker'i bitirmeyecek herhalde, bu gidişle 2023.  :)

* JBC Star Wars ile kalbimize girdi.

* Hipnoz devam ediyor.

pizagor

Greystorm ile

Volto Nascotto ile

Yeniden Sipru ile

Gerçek bir Almanak (Teks) ile

ve Altın Madalyon sayesinde pekçok çizgiroman dostu ile

tanıştık... Çok da güzel oldu...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


rumar80

  Dolu dolu bir yıldı gerçekten, ama en güzeli siz dostlarımla tanışmam oldu. Birlikte güzel konuşmalar, yazışmalar yaşadık.
Yeni yılda da nice paylaşımlara...
    (Bu yazıda eleştiri yapmayacağım, seneyi güzel kapamak istiyorum)

Blindman

Yayın açısından özellikle comicsler bakımından gayet iyiydi bence. Tabii yayınlanan comics sayısına bakarsak elbette keşke çok ama çok daha yüksek olsaydı dedirtiyor ama önceki yıllara bakınca gerekten iyi kelimesi doğru bir seçim. Özellikle Hoz'un Marvelları insanı güldürdü. Keşke devamlı olsaydı. Bence 2011de devamı gelecek, buna inanmak istiyorum. Comics bakımından Gerekli Şeylerin hızlanması da mutluluk vericiydi. Baykuş Kitap'ın Öldüren şakası da yabana atılacak bir durum değil tabii. JBR'nin Star Wars'ı yayınlaması (ki yine düzenli olmasa da) gözlerimi yaşla doldurdu.YKY'nin Okko ve Tetikçi albümlerinin kalitesi takdirlikti. E, bir de Darth Vader'ı görüp imzasını da aldık ya bambaşka olduk. 2010 benim için çizgiroman bakımından verimli geçti kısacası.

2011 için bir dilek, 1001 Roman'ın yaptığı gibi Çİzgiroman okulu tarzı araştırma, röportaj tarzı kitaplar Amerikan Comicsleri için de çıksa. Mesela bir A'dan Z'ye Marvel ve DC Ansiklopedisi'nin çevirisi... O zaman gerçekten ağlarım işte...

Lami Tiryaki

Yeni yayınların en büyük bölümünün başlangıcı ve radikal değişiklikler aslında 2009'da başladı. İlker Thorgal'a 2009'da başladı. Maceraperest Teks'leri 2009'da 15 günlüğe çevirdi (Altın Seri'nin haftalık olduğu zamanları da görürüz umarım), Hozcomics Dylan Dog'la başladığı yeni yayınlar atağını 2009'da başlattı, keza bazı comicslerin atağa geçmesi de yine 2009'da oldu. 2010 daha çok 1001 Roman'ın yayın hayatına girmesi ve 2009'da başlatılan atakların gelişimleri yönüyle önemli bir yıl oldu. Hoz durgunluğa geçerken, Maceraperest, 15 günlük Teks yayınevine dönüştü(artık dobişkolar dev albümler eskisi kadar sık basılmıyor). İlker Thorgal'ın yanına çok kötü baskılı bir Tolga ve çok kötü kapak baskılı bir Salomon Kane eklemesi dışında rutinini bozmadı.

1001 Roman bu yıl içinde en çok konuşulan ve kendini hissettiren yayınevi oldu. Gerek yeni başladığı yayın atakları, gerekse TÜYAP kitap fuarında gerçekleştirdiği etkinliklerle 1 numaraya oturdu denebilir. Ancak 1001 Roman ilan ettiği yayın periyodunu halen tutturmuş değil. Volto Nascosto, Greystorm gibi yayınların düzenli olarak 3 aylık, 2 aylık yayınlanacağı şeklinde ilan edilmesine rağmen henüz devamlarını görmedik. Bence 1001 Roman'ın aslı performansını 2011'de göeceğiz. 1001 Roman'ın gerçekleştirdiği en önemli yeniliklerden biri Teks Almanak yayınlaması oldu. Belgesel bölümleriyle birlikte bir çizgi romanın Türkiye'de de yayınlanabileceğini cesurca kanıtlamış oldu. Büyük ihtimalle türünün ilk örneği olarak süreli bir belgeselin ilk sayısına giriş yaptı. Almanak adı altında Lal'in yaptığı işin yanlışlığını da kanıtlamış oldu. Lal demişken sanırım son yılların en keskin kalite düşüşünü yapan yayınevi Lalkitap oldu. Bir zamanlar amatör hevesine bizzat tanık olduğum ve yayın hayatına çok başarılı girişimlerle başlamış olan bu yayınevi gittikçe kötüleşen bir baskı kalitesi, sigaralı kare sansürü, kötü edisyona sahip klasik maceralar ve çok satan üç yayına sırtını dayamış hazırcı bir yayınevine görünümüne büründü. Editoryal yazılarda bir zamanlar örnek bir yayınevi haline gelen Lalkitap maalesef bu alışkanlığı da ilk yok eden yayınevi oldu. Renkli sayılardaki kötü baskı kötü renklendirme bir başka kalite gerilemesiydi.

Performansını hiç bozmayan bir başka yayınevi kesinlikle Rodeo oldu. Neyi nasıl bastığıyla ilgili herhangi bir fikri olmayan, fikri olmadığı gibi okuyucunun fikrini de pek "takmayan" Rodeo, Ken Parker'ı zamana tutsak etmeyi bu yıl da sürdürdü. Millet Ken beklerken habire başka ve pahalı yayın denemeleriyle piyasa yapmaya çalışan Rodeo'nun 2001'de Ken'e ağırlık vermesini dileriz.

Doğan kardeş ve Hipnoz sayesinde süreli karma çizgi roman nostaljimizi yaşatmaya devam ettik. Sağolasın YKY, sağolasın İlhan.

2009'da başlayan ve önüne gelenin çizgi roman işine girmesi geleneği bu yıl da devam etti. Ben bu işi hayırlı görüyorum. Piyasada "çizgiler" sürekli göze çarpıyor.    

Çocuk çizgi roman edebiyatında çeşitlilik her zamanki gibi rekor kırmaya devam etti. Tom&Jerry, Arı Maya vb pek çok dergi yeniden yeniden piyasaya çıktı. Winxclub bağımlılığı ufak ufak çılgınlık boyutlarına varmaya başladı. Winx aksesuarlı çantası vs olmayan kızlarımız kendilerini eksik hissediyorlar. Ben 10, Bakugan vb erkek çocuklara yönelik dergiler de tam gaz devam etti. İki önemli yayın sona erdi. Biri 99, diğer The Witch. 99, X-Men kopyası karakterleriyle benim çok hoşuma gitmişti. The Witch ise maalesef Winxclub'a yenik düştü. Sadece fantastik bir orta dünya-sheffield hikayesi olmaktan öte karakterlerinin iç dünyası ve sosyal çevrelerine derin bakışlar atan müthiş bir fumetti-manga karışımı olan bu İtalyan çizgi romanı bence kız çocuklarının yanında yetişkinlere de hitap ediyordu. Nerissa'nın İntikamı hikayesini okurken sağlam fumettilerin verdiği heyecanı birebir yaşamıştım. Oysa Winxclub daha ruhsuz, daha yüzeysel daha ayağı yere basmayan bir seri ve maalesef ön planda kalmayı başardı. Üstüne üstlük birde sektör haline geldi.

2010'da internette uykuya geçmiş olan çizgi roman etkinlikleri bizler sayesinde yeniden canlandı. Biz Altın Madalyon'cular, günlük forum ziyaretlerimizle ve doplantılarımızla bu ruhu yeniden canlandırmayı başardık. Özellikle kitap fuarı etkinliklerinde 1001 Roman'la birlikte çizgi roman eğlencesini iliklerimize kadar yaşadık yaşattık. Bu da bizim başarımızdır. 2011'de umarım daha da büyürüz.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar...

Selamlar
Lami  

tommikser

           Sanırım Lami abimin yazmasını bekliyordum. Bir okur olarak baktığımda benim için oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim. Uzun zamandır bu kadar çizgi roman almamış ve okumamıştım.
          Bütçemi sarsmış olsa da kendi koleksiyonuma baktığımda Ken Parker'ın sayılarını Altan abi sayesinde 1 den itibaren tamamladım ki bunun zor olduğunu herkes söyledi.
          Diğer başarı Altın Madalyoncu Sami abimden geldi. Beni Tex tutkunu yapmayı başardı. Tex'in 1.sayısında itibaren 60. sayıya kadar altın sayıda dahil olmak üzere koleksiyonumda yerini buldu.
Sağolsın abim. Diğer atak Edirne'nin engün suyundan Ayhan abiden geldi. Koleksiyonunu elinden çıkaran bir arkadaşından Zagor aylık maceraları kütüphaneme ekledim.
Sanırım çocukluğumdan beri okumadığım kadar Zagor okudum sayesinde.Bunun içinde çok sağol abim.
          Küçük bir başarıda benden geldi. Sevgili Kayınçom Hasan'ı Mister No hastası yaptım. Bütün KM leri aldı. Onun sayesinde Mister No okumayı da başardım.
Bu arada camiamıza iyi bir okuyucu kazandırmış oldu. Yeni sayının çıkmasını bekleyenler kulübüne eklendi.
          Şu aşamaya kadar megolamanca davranıp bir okuyucu olan benim için nasıl geçtiğini anlattım. Diğer cepheden bakarsak 1001 Romanla sıkı bir tanışma yaşadım.
1001 Roman'ın içinde bir süre soluk aldım. Bu senenin gerçekten en iyi çıkış yapan ekibi oldu. Umarım Ocakta 5 yeni sayıyla bizi tekrar sarsacak ve yıl boyunca aynı performansı göstereceklerdir.
          Diğer bir yayın evi Gerekli Şeyler'de gerçekten oldukça güzel işler yaptı. Diabolik bence güzel bir tercihti. Bunun dışında korku çizgiromanları tekar aramıza sokarak beni çok mutlu ettiler.
Comikslerde de oldukça iyiydiler. Çok kaliteli baskılarla ve tercümelerle karşımıza çıktılar. Umarım 2011 de bizi gene soluksuz bırakırlar.
          Hoz bekleneni bence Örümcek Adam'da fazlasıyla verdi. Çok kaliteli  baskılar, özel karakterler ve güzel ciltlerle bence göz kamaştırdılar.
Senenin sonunda hiç beklemediğimiz anda karşımıza çıkarak bizi şaşırttılar. Umarım seneye de bu durumu yaşarız. Biraz da bilgi verseler çok iyi olacak.
Şimdilik aklıma gelen bunlar.Yeni yılımız şimdiden kutlu olsun.

Not: Son olarak bence hayatımın en güzel karşılaşmalarımdan birini yaşadım.Altın Madalyon 1 yıl bile olmadan hayatımın bir kısmına nüfuz etti. İyi ki varsınız. İyi ki oralara gelip sizinle tanışma mutluluğuna erdim.
Bu yılda sizinle beraber umarım daha da güzel paylaşımlar yaşarım.Herşey için çok sağolun.

rumar80

    Güneş'in yazısını okuyunca içimden yazmak geldi.
    2010 gerçekten dolu bir yıl oldu. Piyasada birçok çizgi roman, cepte az para vardı. Tek sorun yayınların belli bir düzeni yakalayamaması idi.
    Bir anda ön plana çıkan Hoz, büyük bir başarı ile geri plana çekilmeyi başardı. Oysa Örümcek adam, Dylan Dog ciddi bir mutluluk yaratmıştı. Hele Örümcek adamın basım kalitesi...
    Lal ve Oğlak kendi "bildikleri" yolda ilerlemeye devam ettiler. Hele Lal bize çizgi romanın bir televizyon dizisi gibi olabildiğini göstererek "büyük" bir başarıya imza attı ve Mr No'nun sigarasını sansürledi.
    Sevgili İlker Thorgal ile yakaladığı güzelliği Tolga ile biraz sarstı, ama Solomon Kane'i de KOCAMAN basarak bir güzellik yaptı.
    Yapı kredi Red Kit ve Doğan Kardeş ile giderken Tetikçi, Okko ve Blacksad'ı ayrıca basarak müthiş bir iş yaptı. Hele Blacksad.
    Elimi sallasam dünya klasiklerine çarptım. Bu başlıkta Arunas'ın yayınladıklarını daha çok sevdim, ama o da yayınlarda düzensiz olmayı başardı.
    1001 roman yıla damgasını vurdu. One shot'lar ile yayın hayatına girip, ardından kısa serileri yayınlamaya başladı. Şimdilik birer sayı yayınlamış olsa da devam edeceğini umut etmekteyim. Lami'nin de dediği gibi Tex almanak olması gibi yayınlandı. Bu da istenince neler olabileceğinin güzel bir örneği idi. Şimdi sıra beklenen çizgi roman dergisi ve süreli yayınlarında. Juliaaaaaaaaa!!!!!!!
    İtalyan ustalarla tanışmak, geçirilen güzel anlar yazıya dökülemez, anlatılamaz. Kısaca sağol 1001 roman.
    JBC Star wars'u dünyamıza iyice yerleştirdi.
    Gerekli şeyler uzun zamandır olan sessizliğini bozdu. Diabolik, Vampirella derken wolverine, Hulk, 1602, gizli savaş comic bekleyen dostlara sürpriz oldu.
     Asıl macera Haziran'da başladı. Evde Larry Yuma'yı okurken maceranın birebir Tex'de yıllar sonra yayınlandığını görünce hemen yahoo'da bunu yazdım. Cevap Lami'den geldi: "Neden altın madalyona yazmıyorsun?" Altın madalyon da ne? Nedir? derkeeen 6 ay geçmiş.
     Önce yazılarla sonra fiilen sizlerle tanıştım. Güzel anlar, anılar paylaştım (toplantılarımız, Ferri günleri). Dışarıda az olmadığımızı anladım. Bir grubun düzenli bir şekilde hareket ederek ne kadar etkili olabileceğini tekrar gördüm. Halen yaptığımız ve yapacağımız aktiviteler ile daha da güzel bir yıl geçirmek dileği ile nice yıllara.
     

Shevarash

Şahsen hem basılı hem de e-çizgi romanlar açısından, hayatımdaki en dolu dolu çizgi roman yılı olduğunu söyleyebilirim. :)

kahramanlarsinemada

2010'da seneler sonra ara verdiğim çizgi romanlara geri döndüm. Sanırım güzel bir zamanda geri dönmüşüm. Forum, etkinlik, buluşmalar derken yeni arkadaşlar edindim. 2011'in daha da yoğun geçeceğine inancım yüksek.

gamlıbaykuş

 Çizgiromanda Altın Çağı yeniden başlatan yıldı. Aslında benimki de çizgiroman okumaya yeniden bir dönüş oldu. Eee neler olmadı ki daha. Bence yıla damgasını vuran olayların başında 1001 Romanın atılımı Ferri'nin İstanbul'a gelmesi, Gereklinin Comics atılımı vs. zaten diğer üyelerimiz tek tek anlatmışlar. Bence güzel bir yıldı. Gelecek yılın da güzel, kaliteli dostlukların daha da sıkılaştığı bir dönem olmasını dilerim...
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

HacıGeraltEmmi

benim açımdan 2010 yılı gerçeğe dönüş gibi oldu desem abartmamış olurum herhalde. çok uzun bir süre çizgi romandan uzak kaldığım günlere hayıflanıyorum şimdi. neyse dedim zararın neresinden dönersen kardır... başladım gene okumaya, hatta çizmeye :) (ilerde sizlerlede paylaşmayı düşünüyorum çizimlerimi) 2010 çocukluk günlerimi aratmadı desem yeridir. o eski heyecanla bir sürü çizgiroman okudum: yürüyen ölüler, red sonja (marmara çizgi), watchman, wolverine klasik, cennetteki yabancılar, planet hulk, gizli savaş, joker (gerekli şeyler), her zaman 1 numaram olan örümcek adam (hoz'un yayınladıkları), eski serilerinden ultimate serisini bile bulup aldım (ne mutlu bana), hangi birini saysam bilemedim, daha çok var çünkü... 1001 roman yayınlarının tümüne yakını, lal zagor, mister no, büyülü rüzgar, martin mystere, oğlak teks... darısı 2011'e inşallah.

konnektör

2010 yılı çizgi romanların çeşitlenmesi nedeni ile çok iyiydi. Bu çeşitlilik bütçemizi zorlamıyor diyemem, ama tabiiki gülü seven dikenine katlanır.
*Resmimi hayal ederim ve daha sonra hayalimi resmederim.
Vincent Van Gogh