Yürüyen Ölüler - Marmara Çizgi

Başlatan hanac, 27 Eylül, 2009, 22:38:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan

    Ben kaçıncı ciltte kaldığımı bile unutmuştum. Seneler önce ilk 7-8 cildi topluca sipariş verip ardı ardına okuyup, yanılmıyorsam 15-16. ciltlere kadar çıktıkça tüketmeye devam etmiştim. Belki 20. ciltlere bile gelmiş olabilirim ama bir yerden sonra yayın periyodundan ötürü okumayı bıraktım. Sadece alıp istifliyordum. Dizisini de 5. sezonda yarım bıraktığım için, Fear The Walking Dead'in ilk sezonunu saymazsak gerek çizgi roman, gerek beyaz cam, bilumum TWD evreni mamülünden kopmuştum. Yalnız çizgi romanların ABD'de çıkan yeni sayı önizlemelerine göz atıyordum her sayıda. Bazen de dayanamayıp malum uluslararası platformlardan göz bandı, kanca ve tahta bacak eşliğinde her yeni sayıyı hızlıca inceleyip geçmeye devam ediyordum. Böylelikle finale kadar geldim. Okumasam da sayfalara göz gezdirdiğimden, spoiler kaygım da kalmadığından seride olup bitenlere ana hatlarıyla hakim oldum. Türkçe'de tamamlanmasını dilemekten ve çıktıkça bekletmeden almaktan başka elimden bir şey gelmiyordu haliyle. Benim aksime, annem her yeni cildi iştahla tüketmeye devam etti. Gerek dizi evrenine, gerek çizgi roman evrenine bayıldığı için senede bir cilt de çıksa, iki senede bir cilt de çıksa hatırlama babında bir önceki cilde tekrar göz atıp yeni cildi bir solukta boğar olmuştu çilekeş anam. Her ne kadar ben de ona özgün yayınından olan bitenleri anlatıp göstersem de, son üç cildin çıkıp serinin güzel Türkçemiz'de de tamamlandığını tez elden muştuladım. Anacığım da benim yanıma gelip son üç ciltle kendine TWD ziyafeti çekmek için gün sayar oldu.

    Hazır seri bizde de tamamlanmışken, hazır son üç cilt bu hafta elime geçmişken, dün akşam oturup ilk ciltten tekrar başlayayım dedim. İlk cildi oldum olası çok kayda değer bulmasam da, serinin atmosferini bir kez daha hatırlamış oldum ve Charlie Adlard'ın sadece TWD evreninde gözüme güzel gelen sabit üslubunun ay gibi parladığı 2. cilde bir aksilik olmazsa bu akşam geçme düşüncesindeyim. Bakalım 32 cildi de arayı açmadan, bölünmeden okuyabilecek miyim... Bence okuyamayacağım ve hatta henüz okumadığım ciltlere bile gelemeden araya başka şeyler girecek ve ben gene yarım bırakacağım sanki...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dün akşam üçüncü cildin tekrar okuması da bitti. İlk iki cildi okurken kendi kendime dedim acaba ben mi çok abartmışım geçmiş beğenimle, gene on küsur sene önceki gibi sürüklenebilecek miyim diye ama üçüncü cilt tüm kuruntularımdan kurtardı. Tam da hatırladığım gibi şahane bir tat almaya başladım ve elimden bırakmamacasına kapıldım. Sonraki ciltler daha da su gibi akacaktı hatırladığım kadarıyla. Umarım bu şekilde ve bu hızda birer birer yutmaya devam ederim sonraki ciltleri.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dün gece 7. cildi bitirdim.

    Okudukça hatırlamaya devam ediyorum. İlk kez okuyor olsaydım yine 10 sene önceki gibi dibim düşerdi herhalde. Su gibi akıyor, tam bir mola verdirtti derken gene tansiyon yükseltiyor ve bambaşka bir yerde bırakıp kaçıyor.

    Bir aksilik olmazsa bu gece 8. ciltten devam edeceğim. Çok fena yerde kaldı ve etkileri en az birkaç cilt daha sürecek diye anımsıyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    8. cildi dün akşam bitirdim. Serinin başından bu yana en manyak cildinin 8 olduğunu hatırlamak iyi oldu. Yani, şu ana kadar tırmandığı en yüksek yere tırmanmış oldu. İlk okuduğumda ardı ardına şoklardan şok beğenmiştim. Şimdi ikinci okuyuşta bile o zamanki duygumu hissedebildim gene.

    Hemen sonrasında okuduğum 9. ciltte ise 8'in ardından kısa süreli bir dinginlik (tekinsiz ve belalı bir dinginlik) gelecek diye aklımda kalmıştı ama tansiyon düşmedi, olaylar tam gaz devam etti.

    10. ciltten devam edeceğim ilk fırsatta.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dün fırsatını bulmuşken 7 cilt birden okuyup toplamda 16 cildi geride bırakmak suretiyle seriyi yarılamış oldum.

    2. ciltten 14. cildin sonuna kadar git gide yükselen ve okurunu hiç düşürmeyen muazzam bir tansiyon söz konusuydu. 15 ve 16. ciltler ile seri ilk kez (benim açımdan ilk kez) soluklanıp terini soğuttu diye düşünüyorum. Ama her ne kadar ikinci okuyuşum olsa da ilk seferindeki gibi elimden bırakmamacasına beni sürükledi ve zerre kadar sıkmadı. Tekrar hissine de düşürmedi.

    Bundan sonrasında seri bitene kadar ekstra bir ihtiyaç duymazsam güncelleme girmeyeceğim, topluca değerlendireceğim. Umarım ikinci yarı da ilk yarı kadar sürükleyici geçer. Okumadığım kısımlarda dahi kabaca neler olduğunu ve finali biliyorum ama gene de heyecan duyuyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Bitirene kadar yazmam diyordum ama unutmadan sıcağı sıcağına bir daha güncelleme ihtiyacı duydum.

    Bir üstteki iletimde 15 ve 16. ciltlerde soluklandık derken 17. cilt gene mideye inen yumruk etkisi yaptı. İkinci turum olduğu halde yine ilk kez okuyor gibiydim. Sonra gene tansiyon çıkmaya başladı ve 20 ile 21.ciltler itibariyle tavan yapıp nihayete erdi. 22. cilde geçince anladım ki seriye ara vermek için 21. cildin sonu iyi bir durak noktasıymış, çünkü seri başladığından beri ilk kez zaman atlaması yapıyor ve mevcut zaman diliminden biraz daha ileri gidip yeni bir döneme başlıyor.

    Tabi bu yeni dönemde de sular uzun süre durgun kalamıyor. Birkaç cilt boyunca gene tansiyon yükselip 24. cilt finali itibariyle bir kez daha şoka uğratıyor ki burası itibariyle sanıyorum bu kez daha önce okuduğum ciltlerin tamamını okumuş oluyorum ve sonrasındakileri ilk kez detaylıca okuyacağım. Tabi zamanında dijitalden yaptığım aylık kolaçan etmeleri saymazsak.

    Bitirmeye 8 cildim kaldı. Nasıl oldu da 10 günden kısa bir sürede bu kadar odaklanabildiğime şaşırdım ama seri o kadar akıcı ki, geçen hafta sonu bana toplamda 13 cilt okuttu mesela. Ve benim açımdan halen tekrara düşmedi. Son yıllarda Eisner kapsamında benim fikrimce adam yokluğundan ötürü bol kepçeden verilen "en iyi devam eden seri" ödülünü zamanında bileğinin hakkıyla almış ki bence üst üste birkaç sene boyunca aynı ödül bu seriye verilmeye devam etse abes kaçmazmış.

    İlk fırsatta 25. ciltten devam edeceğim. Aman nazarlar değmesin diyorum ama bir yerde değecek tabi kaçınılmaz olarak. Bakalım.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dayanamayıp spoilersiz cilt değerlendirmelerine ve seri gidişatı güncellemesine devam ediyorum.

    25. ve 26. ciltleri devirdim dün akşam. Yine olaylar, yine kapanıştaki irili ufaklı şoka uğratmalar ve buna paralel olarak da kalite halen devam ediyor ama şu ana kadarki bana göre kusursuz gidişatın sekteye uğraması an meselesi, hatta belki ben fark etmeden uğramış bile olabilir ama keyifle devam ediyorum tabi. Bu arada her ne kadar eli ezbere alışmış olsa da (özellikle YÖ sonrası projelerde bir hiç gibi kalsa da) 7. sayıdan itibaren seriyi sırtlanan ve üslubu seriye cuk oturan Charlie Adlard'ın yarattığı görsel atmosfer de bende giderek sahici bir Adlard ve YÖ evrenine dönüştü. Sanki rüyada hep gidilen, ilk uyanınca hatırlanıp unutulan ama gerçekte olmayan bir yer hissiyatında olayların geçtiği her mekan. Öyle de içselleştirdim. İçindeyim evrenin, her yeni cildin kapağını açtığımda kapıdan geçiyorum, kapağı kapadığımda da kapıdan geri çıkıp arkamdan kapatıyorum. Zaten bir çizgi romandan başka ne isteyebilirim ki...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dün akşam 27 ve 28 numaralı ciltleri bitirdim. Seriden bal damlamaya devam ediyor.

    Daha evvel seriyi okuyan bazı dostlarla konuşurken sık sık serinin kendi içinde tekrara düştüğüne dair yorumlar duyardım. Seriyi bir yere kadar periyodik olarak okurken bu düşüncenin haklılık payı olduğunu düşünürdüm ama şimdi kesintisiz bir ardışık okuma yaparken o düşüncedeki dostlara katılamadığımı fark ettim.

    Doğrudan bir tekrardan ziyade, mümkün olacak en uzak şekilde bir varyasyon şablonunun eğilip büküldüğünü ama tekrara düşülmediğini tüm kalbimle iddia edebilirim. Vali, Negan, Alfa ve saire karakterler ile karşılaşılan diğer grup ve yerleşkelerin seri boyunca planlı bir şekilde sırası geldikçe önümüze çıkması bir tekrar değil gidişat stratejisi ve tekrar olması için gereken aynılık minimum düzeyde. Buna ilaveten benim nezdimde şahane bir şekilde işlenip geliştirilen karakter süreçleri de seriyi tekrara düşeceği varsa da tekrara düşürmekten men ediyor.

    Okuduğum 28 cilt itibariyle dünkü yemeği ısıtıp önümüze tekrar koymuyor, zekice manevralarla dünün kalanlarından bugünün soğuklarını çıkarıp masaya bir de sıcak yeni bir öğün servis ediyor diye düşünüyorum.

    Kaldı 4 cilt. Buraya kadar şahane geldik, umarım bundan sonrası da böyle gider.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dün akşam 29. ve 30. ciltleri okudum. Bal damlamaya devam etti sayfalardan. Sabah da 31. cildi okudum, müthiş bir zevk ve masaya konan taze ve sıcak unsurlarla büyük bir keyif eşliğinde okumama devam ederken geldim çattım 32. cilde, yani finale. Onu da okudum ve Yürüyen Ölüler defterini kendi adıma harika bir şekilde kapadım.

    Daha önceden aylık dijitallerde sonunu görmüş olmama rağmen, okuyunca daha bir anlamlı hale geldi. Gözlerimi doldurdu ve 32 ciltlik muhteşem serüveni memnuniyetle noktalattı. Kirkman'ın da en arkada ki 5-6 sayfalık uzun yazısı, final sayısının sürpriz bir şekilde gelmesi ile ilgili mevzuları açıklamış oldu. Bilmeyenler için, 2019 yazında bu seri hiç bildirilmeden, daha önce çıtlatılmadan bir anda bitirilmişti ve 193. sayı olan final sayısı, 72 sayfalık ince bir kitap olarak çıkmıştı. O yüzden 32. cilt diğerlerinden daha kalın olmuş oldu.

    Benim tüm hayatım boyunca mükemmel bir tatmin yaşadığım tek çizgi roman serisi Scalped oldu. Fumettide en kıymetlimi de son sayısını fazla zamansız ve odağı biraz şaşmış bulsam da çok sevdiğim Büyülü Rüzgar oluşturdu (sonradan hazırlanan ve bizde de basılan mini seri değil, ana serinin finali). Yürüyen Ölüler, bana seyir esnasında en az Scalped kadar keyif verdi, bitiş hissiyatı olarak da Büyülü Rüzgar yegane muadili oldu. Büyülü Rüzgar örneğini rastgele vermedim. Gianfranco Manfredi, Büyülü Rüzgar'da olaylardan önce karakterlere önem verdiğini ve salt karakterler üzerinden anlatıyı şekillendirdiğini söylemişti bir röportajında. Bu bana çok kaliteli gelmişti. O zamana kadar seriyi neden bu kadar beğendiğim konusunda da ipuçlarından birini önüme sunmuştu ve feyz almamı sağlamıştı. Yürüyen Ölüler'de de aynı olayın olduğunu fark ettim. Yani bir karakter anlatısı olduğunu. Mevzu hiçbir zaman zombi olmadı çünkü. Mevzu hep insanın tabiatı, egosu, bilinçaltı ve zamana bağlı olarak değişen ve gelişen karakterler çerçevesinde tutarlılık - tutarsızlık durumu oldu. "Yürüyen Ölüler bir zombi çizgi romanı değildir." gibi bir cümleyi bana gönül rahatlığı ile kurdurabildi. :)

    Kısacası, çok memnunum ve bu seriyi her şeye rağmen kusursuz buluyorum. Çok mutluyum. Benim için dört dörtlük bir eserdi. Herhalde bir daha böyle leziz bir ardışık okumaya da, o ardışık okumaya vesile olacak kalitede esere de kolay kolay denk gelmem.

    14 senede de olsa (özellikle son 4 senesi karşı taraf kaynaklı sorunlardan ötürü bu denli yılan hikayesine dönse de) kaliteyi bozmadan bu seriyi bizlerle buluşturup tamamlayabildiği için Marmara Çizgi'ye teşekkürü borç bilirim.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

pizagor

Bu seriyi okuduğuma, kitaplığıma kattığıma çok memnunum. Marmara Çizgi'ye kalpten teşekkür ediyorum.

Sanki apar topar bitti...

Şimdi sırada alıp bir yerlere sıkıştırdığım Negan Lives var; artık onu bulup okuma zamanı...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

 Seriyi çıktığı zaman takip etmeye başlamış , çıkanları düzenli almış fakat okumayı 20. sayıda bırakmştım. o aralar seri mi yavaşladı yoksa benim modum mu uygun değildi hatırlamıyorum. Son 3 sayı çıkınca ben de baştan başladım vebir solukta bitirdim.

  Her şeyden önce Yürüyen Ölüler bir karakter çizgi romanı. Çizgi romana giren herkes şöyle ya da böyle sizde iz bırakıyor, değişiyor, bazen iyi bazen kötü yönde ama her zaman değişiyor. Uzun süre boyunca gördüğümüz karakterlerin düşüşlerine,yükselişlerine, sıçıp batırışlarına defalarca tanık oluyoruz. Ve büyün bunları bitmek bilmeyen bir aksiyon içinde veriyor. İlk okuduğumda bir süre sonra tekrar hissi veriyor, hep aynı şeyler şeyler mi gelecek bu insanların başına diyerek mırın kırın ettiğimi itiraf edeyim. İkinci okumada anladım ki bunun  gayet haklı bir sebebi var. Aynı kişiler benzer olaylara farklı zamanlarda farklı tepkiler verebiliyor, öyle ya da böyle karakterlerin değişimini göstermek için bu yolu seçmiş Robert Kirkman. Şahane kötüler yarattı, bu kötülerin hemen hepsini bana sevdirebildi üstelik. (Vali'yi hariç tutuyorum burada) Rick, Shane, Carl, Lori, Glen, Neagan Dewey, Neagan, Jesus, Michone, Andrea. Bu kadar çok karakteri bu kadar iyi işleyebilmek her babayiğitin harcı değil.
  Yukarıda ferzan da bahsetmiş son da çok güzel bir son. Ferzan Scalped'i saymış ben Yalnız Kurt'u da ekliyorum. Çok iyi giden serilerin, en nazik ifadeyle vasat sonlarına çok şahit olduk. Bu kesinlikle öyle değil. Buradan da bir alkış.

  Son alkış da marmara çizgi'ye. Buradan çok laf ediyorum, ediyoruz kendilerine ama burada da yavaş ama şahane iş çıkardılar. Boyuttan ve kağıttan ödün vermediler. Tebrikler. Son 16 sayı için de kutu yaparlarsa tadından yenmez.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Nightrain

Marmara Çizgi'nin seri için kutu yapma planı var mı merak ediyorum:

"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

darbove

Alıntı yapılan: Nightrain - 06 Aralık, 2023, 23:03:38Marmara Çizgi'nin seri için kutu yapma planı var mı merak ediyorum:




Zamanında böyle kutular yapmışlardı. Baskısı tükenik ciltler varken yapamazlar bence.
The Bird of Hermes is my name, eating my wings to make me tame.

Harun Ça

Ben de herkes gibi bizde yayın periyodu açılınca, çıktıkça alsam bile okumayı bırakmıştım. Nihayet son 3 cilt aynı anda yayımlanarak seri tamamlanınca ilk ciltten tekrar oturdum başına. İlk okumamın üzerinden neredeyse 13-14 yıl geçince ister istemez bazı detayları unutmuşum böyle olunca hem okudukça hafızamda netleşen hatlarla kaldığım yere bir an önce varma arzusu hem de hikayenin sürükleyiciliği ara verdirmeden okuttu. Bazı noktalarda tv dizisi ile karışan farklılıklar okumamda aslında bildiğim sürprizleri tekrar yaşamamı sağladı da diyebilirim. Velhasıl kelam 24. cilt ile kaldığım noktaya gelmiş oldum. Bundan sonrasını ilk kez okuyordum. İşler iyice kızışmaya başlamıştı aynı şekilde finale kadar da soluksuz okuttu diyebilirim. Yine çoğunluk gibi ben de apar topar bittiği kanısındayım belki bi 7 sayı kadar daha uzatılıp 200. sayıda bitebilirdi gerçi cilt sonunda yazarımız neden böyle bittiği ile ilgili makul açıklamalar yapmış edisyon olarak da 193. sayıda bitmesi daha uygun olmuş. En çok yapılan tekrara düşüyor eleştirisi az çok hissedilse de her seferinde seriye katılan özgün karakterler ile bu yargıyı bence bozuyor. Nihayetinde kendi dilimde bu seriyi okuyabildiğim için mutluyum.