Teks Özel Seri (Dev Albümler 25.Cilt sonrası)- Çizgi Düşler

Başlatan köstebek, 26 Şubat, 2016, 11:14:20

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac


xmenac

Bu seri özelinde söylemiyorum, fumetti kapaklarındaki formatı genel anlamda beğenmiyorum. Çizimler gayet güzel fakat, kapak yerleşimi ve logonun boyutu tüm kapağı etkiliyor bu ekoldeki çizgi romanlarda.

Bir comics cildiyle mukayese edince aradaki fark ortaya çıkıyor. Eskiden fasikül comics kapakları da yazı kalabalığıyla doluydu fakat ciltler yaygınlaştıkça kapaklar da değişti.

s.b

İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

hennessy

Öncüler okuduğum en yavan Teks hikayelerinden biri idi. Ondan önce okuduğum nefis hikaye Hayalet süvari gibi hikayeler bol olsa keşke.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

rumar80

Boselli'den vasat bir macera. Belki de vasat olmasının sebebi belli bir sayfa sayısında bitmek zorunda kalması olabilir.  Yoksa Boselli hep derinlikli karakterler sunar okurlarına.  Burada da bu potansiyel var ama harcanmış gibi.
  Belki aylık seri için yazsaydı bu macerayı daha doldurabilirdi içini

caretta

Aynen katılıyorum.Tatsız,tuzsuz bir macera.Daha 2 sayı önce yayınlanan "Oregon'a Doğru"macerasının kötü bir kopyası gibi.
29.sayı olan L'Orda Del Tramonto (Türkçeye çeviremedim)adlı Corrado Roi çizimi macera çok güzele benziyor.Bulgaristan'dan göç eden
birileri var.Eli palalı bir adam kesip biçiyor.Çizgi Düşler'e sordum "şimdilik programımızda yok"dediler ama belli olmaz.Ocak ayı sonuna
doğru belki yayınlarlar.

Mrtekin

Tex Özel Seri'yi, "hikayeleri" için değil daha çok "çizimleri" nedeni ile tercih ediyorum. Farklı çizerlerden çıkan "Tex" yorumu hoşuma gidiyor.

Gerçi miniye dönüştükten sonra bu kriterin de ne kadar anlamı kaldı tartışılır ama yine de devamlılık açısından buna da şükür demek lazım.
They drew first blood...

köstebek

Özel Seri 5. sayı son okumaya geldi. Haftaya raflarda olur. Atilla Abiye hemen durumu bildirmezsem bana çok kızardı...

caretta

İşte güzel haber bu Çetin Bey.Pasquale Ruju;Corrado Roi üretimi güzel bir macera.Balkan kökenli,pala ile
kafa uçuran Vladar'la ile bakalım Teks ve Karson nasıl başa çıkacaklar?

köstebek

Atilla Abi, bu arada, şunu da belirteyim, sen sormadan: Teks klasik 30 daha elime gelmedi, bekliyorum, herhalde eli kulağındadır...

caretta

Köstebek Bey daha Klasik 29'u bile okuyamadım.Tam bir haftadır koli İstanbul'da takıldı kaldı.Çizgi Düşler Klasik Seri'yi ayın 4-5'i gibi
yayınlıyor.Büyük ihtimalle önümüzdeki hafta sonu önünüze gelecek.Aylık Seri ile yazışmalar tamamlanıyor mu?

köstebek

Abi, eğer patronlar beni kandırmıyorlarsa o iş de halledilmiş. Yeni seri mart ayı gibi sahalara dönecek görünüyor.
Ben yeni teks iki ayda bir yayınlansın ve bir daha hiç ara verilmesin diye düşünüyorum, ama bizimkilerin kesin kararı ne olacak (6 sayıyı peş peşe yayınlayıp sonra bir 6 ay daha bekletebilirler?) onu bilmiyorum?

hennessy

Köstebek abi güzel haber yeni seri çıkmayınca bu ara Te ara vermiştim. Çıkınca alıp okumak lazım.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

köstebek

SORU: Bu sefer en sondan başlayalım; Bonelli Yayınevi'nde geçirdiğiniz onca yılın ardından kendinizi Teks'e hizmet ederken bulmak size neler
hissettirdi?

ROİ: Çok yorulduğumu! Artık ayda kaç sayfa çizim teslim etmem gerektiğini ben de bilmiyorum... Şaka bir yana, en azından başlangıçta epey zor bir işti. Kendimi "plastik"ten çok "grafik" bir çizer olarak tanımlarım; sentezlemeye, olabildiğince sade çizmeye, ışık-gölge oyunlarına yer vermeye alışkınım. Teks ise, oymacılık sanatındaki eserler gibi yoğun bir emek harcanarak, yumuşak çizgilerle ortaya çıkarılabilen bir karakter. Halbuki çalışmaya otururken kendi kendime, bu işin avantajlı bir yanı olduğunu düşünmüştüm: Binaları, sokakları ya da Dylan Dog'un otomobilini çizerken yaptığım gibi sık sık cetvel kullanmak zorunda kalmayacaktım. Sözde kendimi serbest bırakıp gayet akıcı bir biçimde uçsuz bucaksız manzaralar
çizecektim... Ama senaryoda karşıma koca bir şato çıkıverdi!

Şato mu?

ROİ: Evet, dağların tepesinde, Dracula'nınkine benzeyen, korku-gotik özellikleri taşıyan bir şato. Hikâyenin kötülük üssü gibi bir yer... Neyse, daha fazla ayrıntıya girmemek için susayım. Ama şu var ki, pek çok bakımdan kendimi yine bir Dylan ya da Brendon macerasındaki gibi "karanlık" bir atmosferde buldum. Sığırların ve kovboyların olduğu,yumruk yumruğa kavgalara ya da silahlı çatışmalara girişilen, Kızılderililerin ve salonların yer aldığı, "eski tarz" bir western bekliyordum ben. Ama kendimi yine -tabii belli yerlerinde- alışık olduğuma çok benzeyen bir ortamda buluverdim. Yalnız, şu da bir gerçek ki, Teks'in orijinal genetik kodlarında (özellikle senaryoları Gianluigi Bonelli'ye ve Sergio Bonelli'ye ait olan maceralarda) korku öğelerine sık sık rastlanır zaten. Bu noktada bana yapılan bir meydan okumayı kabul etmek zorunda kaldım; ranger dostumuza "noir" ağırlıklı bir yorum getirmem, en azından bunun için yeni yollar geliştirmem ve bunu başarmak için de kendi tarzımın sınırlarını zorlamam gerekiyordu. Neyse ki, içgüdülerimin sesine de kulak vererek ortak bir nokta bulduğumu düşünüyorum. Zaten bir an gelir ve insan, tereddütlerinden, sabit fikirlerinden kurtulup kendini olayın akışına bırakmak ve okuyucunun memnun olması için gerekli olan şeyleri yapmak zorunda kalır.

Bu durumda, vardığınız sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ROİ: Atmosferi doğru anlayarak ve ayrıntılar üzerinde çalışarak elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Atları çizmekten büyük keyif aldım -pek çok
meslektaşım için kâbus gibi bir şeydir bu- ama mesela şapkaları çizerken deliriyordum... Neyse, başarıp başaramadığımı okurların takdirine
bırakıyorum. Teks'e gelince; onu sert hatları olan yakışıklı bir adam olarak çizmeyi tercih ettim. Sonuca baktığımda etkileyici gibi görünüyor
bana. Sonuçta, kahramanı kendimce yorumladım... Ama bütün bunların bana hiçbir şey katmadığını iddia edersem, yalan söylemiş olurum.
Her çizerin kafasında kendince bir mükemmellik anlayışı vardır ama o sonuca nadiren ulaşır. Şanslıyım; tamamladığım her işin teslim etmeye
"hazır" olduğunu hissetmesem, bir sonraki işte daha da iyi bir sonuç elde etmek için kendimi zorlamasam, bu kadar yılımı verdiğim bu meslekte delirir giderdim.


Caretta bey'e kitabı okuyana dek, önden tadımlık bir Roi röportajı. Asıl soru şu: Herşeyi çizip de şapkalarda delirmenin nedeni neydi acaba?

ferzan

    Üslubunu çok sevdiğim ve Dylan Dog, Brendon ve Dampyr sayfalarında beğenerek takip ettiğim, kendi özgün serisi olan UT'yi Türkçe okumayı çok istediğim bir çizer Roi...Bambaşka bir yaklaşımı var ve Bonelli şablonları içerisinde geleneği bozmadan kendi farkını öyle bir ortaya koyuyor ki, Bomelli tarzı fumettiye alışkın olmayanı, tercih etmeyeni bile kendine çekebilecek kadar hoş bir çizgisi var...Teks'teki yorumunu çok merak ediyorum...Öte yandan, kendisini tek sayılık da olsa Büyülü Rüzgar'da görmüş olduğumuzdan, Teks usulü ince görülmesi gereken detaylı western'in hakkını verdiğine dair en ufak bir şüphem yok...

    Şaka maka, Corrado Roi 'den Teks yorumlaması istenmişse, kendisi çoktan Bonelli'nin sıradışı ve önemli sanatçıları arasında yerini almış durumdadır...Gerçekten ''özel'' bir albüm olduğuna eminim görsel anlamda...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com