Ana Menü

Preacher

Başlatan hanac, 05 Nisan, 2016, 18:43:43

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Tommikser çok yakında bize Preacher'i detaylı olarak tanıtacaktır.

Bu Sn. Mikserin 3 yıl aradan sonra forumdaki ilk tanıtımı olacaktır.  :)


pizagor

Duydum ki çok da beğenmemiş. Seriyi henüz tamamlayamamış bir okur olarak iştirak edemeyeceğim bu muhabbette genelde diğerlerinden ayrı bir yere konumlandırılan Preacher hakkında yazılanlar illaki radarımda olacak. Bu tanıtımı ve peşisıra gelecek yorumları merakla beklemekteyim😳
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


ercoktay

Preacher benim sevdiğim bir seri. Sade ama güzel çizimleri olan herşeyle dalga geçen vahşeti bol hikayesi güzel bir çizgi roman.

Tamamladığım ilk orijinal seri idi. Yeri ayrı :)

tommikser

SPOİLER'LI ELEŞTİRİ

Uzun zamandır yazmak istiyordum Hasan abinin gazı ile yazayım. İlk olarak Tr de yayınlanacak kadar önemli bir yayın olmadığını düşünüyorum. 90 lı yıllarda belki yayımlanabilirdi ama şimdi çok da gerekli olduğunu düşünmüyorum. Nedenlerini açıklayacağım. İtirazlar olacağını düşünüyorum.

İlk olarak Vaiz üzerinden bir tanrı ve ona bağlı dininin eleştirisi var. Bulunduğu toplum düşünüldüğünde sağlam bir Hiristiyanlık eleştirisi ve ona bağlı kilise kurumunun yergisi. Peki bu benim için ne ifade ediyor. Tabii ki hiçbir şey .
Ben kendimi tanımlarken dinimi müslüman olarak sıfatlandırıyorum. Bu yüzden adamın kendi dinine getirdiği eleştiri ve yergi benim için oldukça uzak ve anlamsız kalıyor.

Onların inandığı gibi bir Yaradana inanmadığımdan Vaiz ve tanrının konuşmaları oldukça havada kalıyor. Hatta bana oldukça saçma geliyor. Yani bir hiristiyanın teslis inancına göre tanrı kutsal baba olduğuna göre eleştiri onlar için makul olabilir. Ama benim inandığım yaratıcı asla bir baba sıfatında değil. Sonuçta ben yaradanımı insan sıfatına asla sokmuyorum. Bu bana o kadar saçma geliyor ki eleştirileri de fazlasıyla saçma geliyor.

Yani tanrı melekleri denemek için şeytanla meleğin çiftleşmesine izin veriyor. Eeee sonra doğan canlının onu yok etmesinden korktuğu için cennetteki tahtından kaçıyor. Vay canına. Sonrasında da o yaratık tanrıyı öldürmek için Vaizin bedenine giriyor. Eeeee, sonra da bundan korkan tanrı dünyada köşe bucak kaçıyor.

Şimdi benim bu durumda ne hissetmem lazım. Valla bana saçmalıktan başka bir şey hissettirmedi. Yani bir yaradan olacak sonra da yarattığından korkup köşe bucak saklanacak. Yani ne desem boş. Belki bir ateist için oldukça cazip gelebilir ama bana komediden öte bir şey hissettirmedi. Ya en sonu ne öyle. Tanrının mermi ile öldürülmesi. Belki Niçe'ye selam söylemiş olabilir. Belki de tanrı ölmüş olabilir ama bu nasıl bir ölümdür. Ya tanrının yaptığı kötülüklerin nedeni daha fazla sevgiye dayandırması. Sevgi açlığını bu şekilde gideriyor olması.

Beni sarmadı. Bence yayınlanmasa da olabilir. O kadar elzem de değil. Sağlam bir İslam eleştirisi ne kadar bir Hristiyanı ilgilendiriyorsa, sağlam bir Hristiyanlık eleştirisi de beni o kadar ilgilendiriyor. Sevenlere saygım sonsuz ama dediğim gibi ben sevemedim.

Tanrı kısmına takılmazsak ara öyküler de bir o kadar  güzeldi. Vaizin sapık ailesi, hazcı dünyaya tapan tarikata verdiği ders, şerif olduğunda adaleti vahşi batı tarzında sağlaması. Bir yol hikayesi klişesinin her bir adımını kullanması gerçekten güzeldi.

hanac

Hangi Vertigo ? başlığında 3 yıl önce Preacher tartışmışız.

Hikayenin özeti içi bkz.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,7423.msg96243.html#msg96243

dean

  İtirazlar tabi olacak. Çünkü bu yazı eleştiriden çok nefret yazısı gibi olmuş. Hikayeyi sevmemiş olabilirsin, anlatım biçimini beğenmemiş olabilirsin, olan olayları da beğenmemiş olabilirsin. Lakin yazında,

"bir Hiristiyanlık eleştirisi ve ona bağlı kilise kurumunun yergisi. Peki bu benim için ne ifade ediyor. Tabii ki hiçbir şey ."

"Ben kendimi tanımlarken dinimi müslüman olarak sıfatlandırıyorum. Bu yüzden adamın kendi dinine getirdiği eleştiri ve yergi benim için oldukça uzak ve anlamsız kalıyor."

"Onların inandığı gibi bir Yaradana inanmadığımdan Vaiz ve tanrının konuşmaları oldukça havada kalıyor. Hatta bana oldukça saçma geliyor."

  gibi ifadeler var. Bu da hikayeyi en başından tarafsız bir gözle okumadığını ortaya koyuyor. Bu durumda da bu tip hikayeleri okumazsan bence senin için daha iyi olur. Boşuna keyfinde kaçmaz. Zaman kaybı da olmaz. Bu hikayeyi de Garth Ennis, İslam alemi okusun diye de yazmadı. Preacher gibi bir çizgi romanı İslam çerçevesinde okumak ne kadar doğru ? Müslüman olduğun içinde başta Preacher olmak üzere, Supernatural, Carnivàle vb. gibi Hristiyan kültürüne ait öğelerin olduğu yapımlardan rahatsız olacaksan ve tarafsız bir gözle ya da o kültürün bakış açısıyla bu ürünlere bakamayacaksan dediğim gibi hiç izlememek ya da okumamak daha doğru.


Sakızlı Ohannes Paşa

Ben de eleştirilmesine karşı değilim de çok garip bir açıdan eleştiri olmuş bu. Yani o zaman Game of Thrones da izlemeyelim oradaki din muhabbeti bizi ilgilendirmiyor diyerek. Bir çizgi romanda mantık neden aranır onu da anlamadım. Tencerenin doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun hesabı. Ayrıca zaten kitapta tek yaratıcıya inanılan tüm dinlere eleştiriler var. Örneğin, Tanrı yarattıklarını bu kadar seviyorsa dünyada neden bu kadar acı var sorusu kitapta önemli bir yer tutuyor. Hatta seride bir yerde şöyle bir cümle geçiyor. O kadar vurucuydu ki aklımda kalmış;

"O akşam gördüklerimden sonra emin oldum ki, Tanrı zencilerden nefret ediyor."

gamlıbaykuş

Türkçe yayımlanmadığı için haliyle okuyamamıştım. Güneş sayesinde ve daha önceki yorumlar nezdinde konu hakkında epey bilgi sahibi oldum. Güneş'e sonuna kadar katılıyorum. Dini farklılıklarımız olsa da Hıristiyan'ın Tanrısı da Müslüman'ın Tanrısı da aynı değil mi?  Tanrı kavramının bu kadar ayaklar altına alınması bence de nahoş bir durum.
Ha olur da inanmazsın Tanrı 'ya, bu konuyu beğenir ve keyifle okuyabilirsin. Buradan çıkacak sonuç Hıristiyanlığı ya da inançsızlığı tenkit etmek değil sadece kendimce durum değerlendirmesidir. Ben de okumasam olur yani. Bu arada çizimleri güzel konunun işlenişi edebi hatta keyif verici olabilir. Lakin dediğim  gibi ben de okumasam birşey kaybetmem...
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

dean

Alıntı yapılan: gamlıbaykuş - 06 Nisan, 2016, 16:35:07
Ha olur da inanmazsın Tanrı 'ya, bu konuyu beğenir ve keyifle okuyabilirsin.

  Preacher'dan keyif almanın tek yolu ateist olmak değil. Ben ateist değilim. Preacher başta olmak üzere bütün dini temele sahip hikayeleri çok seviyorum. Bunlardan keyif alabiliyorum. Çünkü onu izlerken ya da okurken kendi şahsi bakış açımı bir yana koyabiliyorum. Preacher'dan keyif almanın tek yolunun Tanrı'ya inanmamayı gerektirmesi son derece güçlü ve yanlış bir önerme bence.

gamlıbaykuş

Tam olarak öyle değil  bence. Genel konuşuyorum. Bir parça  dahi olsa inanıyorsa bir insan -dini ne olursa olsun- bu durumdan hic rahatsızlık duymaz mı? Belki ben 10 numara bir müslüman olmayabilirim ama Allah ( Tanrı)  ile böyle  dalga geçilmesi hoşuma gitmedi. Benim tek düşüncem bu...
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

dean

Alıntı yapılan: gamlıbaykuş - 06 Nisan, 2016, 16:56:26
Tam olarak öyle değil  bence. Genel konuşuyorum. Bir parça  dahi olsa inanıyorsa bir insan -dini ne olursa olsun- bu durumdan hic rahatsızlık duymaz mı? Belki ben 10 numara bir müslüman olmayabilirim ama Allah ( Tanrı)  ile böyle  dalga geçilmesi hoşuma gitmedi. Benim tek düşüncem bu...

  Senin şahsi dini düşüncene benim bir şey deme hakkım yok. Sadece saygı duyarım. Benim demeye çalıştığım ise bu tip hikayeler okunuyor ve izleniyorsa, kişisel düşüncelerimizi, inançlarımızı birazcık arka plana atmamız gerektiğidir. Aksi halde bunlardan kesinlikle keyif alamayacağımızdır. Ha bu yapılamıyorsa o zaman kişi bunları okumaz ve izlemez. Ama bunlar dediğim gibi kişisel düşüncelerdir.

  Genele baktığımız zaman ise "Bir parça  dahi olsa inanıyorsa bir insan -dini ne olursa olsun- bu durumdan hic rahatsızlık duymaz mı?" görüşünü yine çok güçlü buluyorum. Preacher'ı okuyan, Supernatural'ı izleyen, Carnivale'ı izleyen ve önümüzdeki ay başlayacak Preacher dizisini izleyecek herkes mi Tanrı'ya inanmıyor. Tanrı'ya inanmak demek bu ürünlerden kesinlikle rahatsız olacağız demek değil. Sadece bir dizi ve çizgi roman olarak bunları izlemek ve değerlendirmek bizim elimizde. Bu ürünlerde Tanrı'nın ya da dinlerin ele alınışı bizim Tanrı inancımızı azaltacak ya da dine bakış açımızı değiştirecek şeyler değil ki.


tommikser

Şimdi Dean'in yazdıklarına cevap vereyim.

Nefret suçu; bir kişiye veya gruba karşı ırk, dil, din, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi ön yargı doğurabilecek nedenlerden ötürü işlenen, genellikle şiddet içeren suçlar. Eğer bu suç bir defaya mahsus olarak işlenmemişse ve süreklilik arz ediyorsa, suç işleyenler nefret grubu olarak adlandırılırlar. Bu suçları engellemeye ve suç işleyenleri cezalandırmaya yönelik düzenlenmiş yasalara ise nefret yasası denir.

Ben yazımda nefret oluşturacak bir nokta göremedim. Sadece dediğim şu adamın inancından yapılan dini eleştiri beni ne kadar bağlar ? Bence hiç. Nedeni de basit. Yaratanı baba olarak gören. Teslis inancına göre dini şekillendiren Hristiyanlık inancı bana oldukça uzak. Benim inancıma göre O doğmamış, doğurulmamıştır. Öyle olunca erkek kılığında ki bir tanrı bana komik geliyor. Haaa buna inanıyormuş. Onun inancıdır beni bağlamaz. Saygı da duyarım. İneğe bile tapsa bana ne. Ama beni kişiliğimi şekillendiren İslami inanca göre komik gelen bir durum.

Nefret kısmına gelecek olursak bunu batı dünyası ve sanatlarının rahatlıkla İslama söyledikleri ortada. Peygambere hakareti normal gören. Kendi komedilerinde İsa peygamberi prn yıldızı gibi karikatürize eden adamlara göre Vaiz oldukça da naif gerçekten.

İkincisi şu edebiyatta sinemada ve şiirde her şeyi beğenmek zorunluluğumuz yok. Okur, izler ve dinler kendi kişiliğimize uygun olanları süzgeçten geçirir beğendiğimi beğendim der eleştireceğimi de eleştiririm. Sonuçta yapılan sanatsa eleştiriden kaçamaz. Ben de okur olarak tanrı ile ilgili olanlar benim için komediden ibaretti diye düşünerek fikrimi açıkladım. Başkasının bunu okuyup zaman kaybetme veya bunları okuyarak canını sıkma diyecek kadar kendini benim fikrimin üzerine çıkarmasını da etik bulmuyorum. Tabii ki sence ama kimse kimsenin fikrini beğenmiyor diye onun eleştirisini de yapmasına gereksiz bir eleştiri olmuş havası vermemeli. Sevmek bir hak ise sevmemek de bir haktır. Ben gene diyorum mükemmel bir edebi eser değil. Eğer tanrı üzerine eleştiri ise oldukça naif. Çok daha sert ve iyilerini okuduğumu biliyorum.

Üçüncü olarak eser eğer tanrı eksenli kısmı çıkarılırsa güzel öyküler barındırıyor dedim. Bunları da oldukça beğendim ama günümüzde bundan daha iyi grafik romanları okuyoruz. O yüzden demem şu ki bu eser ilk olduğu için zamanın şartlarında iyi olabilir ama günümüz için o kadar da iyi değil yayımlanmasa da olabilir. Bir şey kaybetmeyiz.

Son olarak Özgür'e katılıyorum. İnanç matematik değildir. İnsanın tanrı ile olan bağı bir denklem gibi ortaya konamaz. Ben inanıyorsam inanıyorumdur. Sen inanmıyorsan inanmıyorsundur. Kimse bunu açıklamak veya ispat etmekle mükellef değildir. Sorun şu ki genel olarak, inançsızlar bu durunu kötüye kullanıyorlar. İnananlar sanki suçlu,mantık yoksunu veya zeka özürlü. Nedense de en çok da okumuş kesimden çıkıyor. Çevremizde bir sürü arkadaş var. İnanmıyor ama karşısındakinin inancına da hakir bakıyor. İnanmayanın yapması gereken tek şey inanan insanın duygularını anlamak ve onu kırmamak. Nedense bundan yoksunuz. Tanrıyı eleştiren dini ve peygamberi eleştiren arkadaşlar bunu atlayıp hakareti hak olarak görüyorlar. En büyük sıkıntı o. Eğer tanrı eleştirisi yapılacaksa dalga geçer gibi yapamazsın. İnanmamak sana bu hakkı vermez. Tutup da Tanrıyı sapık bir erkek gibi resmederse bende ona göre cevabımı veririm. İnanmamak ayrı ama inanan insanı gözetmeden dalga geçmek ayrı şeyler. Ben bu kitapta tanrı ile eleştiriden çok dalga geçildiğini hissettim. Rahatsız olmama karşın nefret şuçu olabilecek bir şey de dediğimi de zannetmiyorum.

rumar80

 iki taraf ta kendi bakış açıları ile haklı gözükmekle birlikte sanırım Dean son paragrafı ile olayı çok iyi özetlemiş.
  Çizgi roman, dizi, film vs gibi şeyleri okur ya da izlerken keyif almak için yapılmalı alt metine bu kadar takılmamalı bence. Bu kadar derin düşünürsek her okuduğumuz kitap ya da filmde bizi rahatsız edecek bir şey bulabiliriz. Bu da alabileceğimiz zevki kısıtlar.
   Örneğin ben de Preacher konusunda nedense kendimi uzak görüyorum.  Ama bunun ne anlattığı alt metin ile ne de çizimi ole ilgisi var. O kadar pozitif bombalandım ki Preacher konusunda nedense kendimi hep uzak tuttum. Bu kadar mükemmel diye anlatılan bir çizgi romanı okuyup belki de hayal kırıklığına kapılırım diye korktum ve hiç okumadım.  Okumadığım için de kendimi hakkında yorum yapacak seviyede hissetmiyorum.
  Tek isteğim bir çizgi roman olduğunu unutmayalım.  Oku yana da okumayana da saygı duyalım.  Neler için insanlar birbirini kırarken bu seferki neden bir çizgi roman olmasın. İnançlı olmak ya da olmamak kişiye göre değişen bir kavramdır.  Bu kelimeyi kullanırken bile dikkat etmemiz gerekmekte kanaatimce.  Birine inançlı diyebilmek hakkı kendimizde olmamalı. Yoksa bir gün de biri gelip sana aynı sözcüklerle ya da başka kavramlarla saldırabilir ki bu hakkı ona sen vermiş okursun.
  Bu nedenle yazarken sadece kendimize keserek yazmayalim.  Olay çıkmaz sokağa doğru gider ve olan bize olur.
   Sevgiler

hanac

Alıntı yapılan: tommikser - 06 Nisan, 2016, 17:35:50
Son olarak Özgür'e katılıyorum. İnanç matematik değildir. İnsanın tanrı ile olan bağı bir denklem gibi ortaya konamaz.

Özgür aka Pizagor bunu ne zaman dedi ki ?  :)

dean

  Sevgili Güneş ben nefret suçu işlemek gibi bi'şey demedim. O kısım yanlış anlaşılmış. Preacher'in dini konuları ele alışından nefret etmişsin belli ki. Bende onu belirttim o kelimeyle. Benim eleştirdiğim bir çok insandaki Preacher dine uygun değil, o zaman Preacher kötü. Dinlerin gösterdiği Tanrı bu değil. O zaman Preacher kötü, gibi bir algının oluşması. Herhalde Preacher'ın dini ele alınışı hiç bir şeye uygun değil. Bu konuları işleyen çoğu şey uygun değil. Bu sezon Supernatural'a Tanrının kız kardeşi geldi. Bu hangi dine uygun ki. Preacher zaten olaya bu açıdan yaklaştığı ve bu derece aykırı bir öykü olduğu için Preacher oldu. Preacher'ı neden beğenmediğini de anlıyorum. İslami açıdan bakarsan beğenmemen normal. Bende Preacher gibi bir hikayeyi İslam gözlüğüyle okumamamız gerektiğini söylüyorum. İslamı geç Hristiyanlar ya da Yahudiler içinde okuması çok kolay bir çizgi roman değil Preacher, bunun elbette farkındayız. Ama Preacher okuyan kişide bu açıdan bakmayacak yani olaya bende onu anlatmaya çalışıyorum.