Stephen King Sohbet Odası

Başlatan ümitkr, 20 Ekim, 2009, 21:34:08

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kadri kerem

Alıntı yapılan: V - 26 Eylül, 2012, 18:13:53
Ters köşe finaliyle The Mist hayli başarılı bir uyarlamaydı.

Ben o filmi hiç sevmemiştim. Hele finalinden hiç hoşlanmamıştım.  >:(

Film ve uyarlandığı eser arasında büyük değişiklikler olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu açıdan bakınca herkesin bayıldığı The Shining'i (1980) sevmemem şaşırtıcı değildir. Neyseki King'in kendisi de filmden hiç hoşlanmamış ve beni yalnız bırakmamıştır. :)

V

Sinema büyük bir sektör ve şirketler karlılık esasına göre çalıştıkları için uyarlamalarda "kitaba uygunluk",eserin ruhuna,yazarın uslubuna uygunluk geri planda kalacaktır.Tamam da bu kriterlere uygun film çekilemez mi diye soralım?
Küçük şirketlerle yada bağımsız sinema yaparak bütçenize göre şansınızı deneyebilirsiniz ama dar bütçe ve kısıtlı imkanlarla yapmak istediğinizi ne ölçüde yapabilirsiniz,yine soru işareti.
"İstemem,eksik olsun.."

ümitkr

Alıntı yapılan: kadri kerem - 26 Eylül, 2012, 18:21:29
Ben o filmi hiç sevmemiştim. Hele finalinden hiç hoşlanmamıştım.  >:(

Film ve uyarlandığı eser arasında büyük değişiklikler olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu açıdan bakınca herkesin bayıldığı The Shining'i (1980) sevmemem şaşırtıcı değildir. Neyseki King'in kendisi de filmden hiç hoşlanmamış ve beni yalnız bırakmamıştır. :)

Aynı King "Sis"in son uyarlamasındaki final değişikliğini çok sevdiğini söyledi bir röportajında, Kadri kerem... Hatta "benim finalimden iyiydi keşke benim aklıma gelseydi de ben yazmış olsaydım" dedi. Bence yazarın sevdiği veya sevmediği şeyler özneldir ve filmi iyi veya kötü yapmaya yetmez. Ki izleyicinin beğenisi de aynı oranda aradığı şeye bağlı olarak değişir. Ayrıca aşağıdaki alıntı bir-iki mesaj aşağıdan alınmıştır ve size aittir:

" 97 tarihli, mini seri halinde çekilen ve senaryosunu King'in yazdığı Cinnet'i de (Shining) keyifle izlediğimi hatırlıyorum." Bahsettiğiniz sanırım Kubrick değil.... Sorumu kendim yanıtlıyorum ama tersiyse durum açıklamanızda yarar var... "Ha, hangisini sevdin söyle bakalım, ha?" :) 

kadri kerem

Ben Sis'in kitaptaki sonunu daha çok sevmiştim. Aslında daha çok demek yanlış oldu çünkü filmin sonundan hiç hoşlanmamıştım.  :) Hatta filmden hiç hoşlanmamıştım. King bu konuda benden farklı düşünüyor olabilir. Kendi görüşüdür. Dediğiniz gibi yazarın sevdiği veya sevmediği şeyler özneldir ve filmi iyi veya kötü yapmaya yetmez.

Ama Shining'e gelince durum çok farklı. Çünkü film ve roman arasında uçurumlar kadar fark var. Olayı şöyle özetleyeyim. King "Shining" için bir senaryo yazar. Ama Kubrick King'in senaryosunu okumaz (en azından King okumadığını düşünmektedir). King'e göre Kubrick konuyu nasıl kullanmak istediğine karar vermiştir zaten ve aklındaki senaryoyu yazdırmak için Diane Johnson'u tutar. Sonra kendisi tekrar yazar.

Bakın "Stenley Kubrick'in kitabı (Shining) filme uyarlamasını nasıl buldunuz?" sorusuna King ne cevap veriyor:

"Fazlasıyla soğuk. Aileye dair duygusal birikimlerle ilgili hiçbir yanı kalmamış. Shelly Duvall'in oynadığı Wendy, kadınları çok aşağılayıcı bence. Kadın adeta bir çığlık makinesi..." diye devam ediyor cevap ve "Adam (Jack Nicholson'u kastediyor) çıldırmış. Eğer filmdeki karakter iş görüşmesine gittiğinde zaten kafadan kontak görünüyorsa trajedi nerede kaldı? Yok, Kubrick'in yaptığı uyarlamayı hiç beğenmedim." diye son buluyor.

Ayırıca King bu filmi motoru unutulmuş Cadillac'a benzetmiştir. Bir heykele hayranlıkla bakar gibi bakmaktan başka bir işe yaramaz bu film, der.

King'in yazdığı senaryo ise 97 tarihli bir mini diziye altyapı olur. Bu uyarlama romana daha bağlı kalmıştır. Ben de bu yüzden 97 tarihli olanını severim. Yani King yukarıdaki lafları etmemiş olsa bile benim fikrim değişmezdi. Ama düşüncelerimiz aynı olduğu için aktarmakta fayda gördüm.

1980 versiyonundaki Danny de ayrıca soğutmuştur beni filmden.

V

Shining'i okumamış birisi olarak filmi sevme nedenim sadece Nikılsın'ın performansıdır belirteyim.
Ve Kubrick konusunda diyeceğim odur ki sinema tarihinin dahi yönetmenlerinden birisidir.Yeri doldurulamaz.Filmin senaryosunu King  yazsa ve Kubrick 1000 kez seneryoyu değiştirtse bile onun senaryosunu değil,kafasındaki filmi çekerdi yine de.
"İstemem,eksik olsun.."

rumar80

   Filmi sevmeme rağmen ben de kitapları filmlere göre daha çok seviyorum. Bunda romanı kendi kafamda hayal etmenin getirdiği farklı bir dünyanın oluşması etkendir.
   Shining deyince... Filmin Tarık Tarcan'lı versiyonu da unutulmamalı... :D

rumar80

  Okumaya başladım. Gerçekten ustayı özlemiştim. Kahramanımız Derry'e geldi ve birden kendimizi başka bir King romanında bulduk.
   Ustayı sevenler mutlaka okuyun.

dean

Alıntı yapılan: rumar80 - 27 Mayıs, 2013, 22:43:10
  Okumaya başladım. Gerçekten ustayı özlemiştim. Kahramanımız Derry'e geldi ve birden kendimizi başka bir King romanında bulduk.
   Ustayı sevenler mutlaka okuyun.

Geçen sene ilk çıktığı gün koşa koşa alıp 5 günde bitirmiştim oldukça güzel kitaptır.

dean



Eğlence Parkı

Büyük usta Stephen Kingden bir başyapıt daha!

En katı yüreklileri bile derinden etkileyecek bir roman...

Üniversite öğrencisi Devin Jones, o yaz kalbini kıran kızı unutmak umuduyla Eğlence Parkında geçici bir işi bulur. Ne var ki onu dehşet verici olaylar beklemektedir: Vahşi bir cinayete dair efsaneler, ölmekte olan bir çocuğun kaderi, hayatın karanlık gerçekleri ve ölümden sonraki hayat... Her şeyin rengârenk olduğu bir dünyada zifiri karanlığın içine çekilen Jones, bir yandan hayatta kalmaya çalışırken diğer yandan da büyük bir yapbozun parçalarını tamamlamaya çalışır.

Hayat daima bir kandırmacadan ibaret değildir.

Vakitsiz ölüm onları yakaladığı için büyüyemeyen ve sevgiyi hiçbir zaman tadamayanlara dair bir hikâye... Yeşil Yol ve Esaretin Bedeli gibi başyapıtlardaki bütün King duygusallığını taşıyan Eğlence Parkı, gizemli ve gerilim dolu bir hikâye.
(Tanıtım Bülteninden)

dean



King'in, tüm zamanların en çok beğenilen eseri Medyum'un (The Shining) unutulmaz karakterlerinden Danny (Dan) Torrance, "Doktor Uyku" olarak karşınızda.

Çocukluğunda bir kışını geçirdiği Overlook Oteli'nin "sakinlerinden" bir türlü kurtulamayan Dan, yıllarca bir şehirden diğerine sürüklenirken, sonunda ufak bir New Hampshire kasabasına yerleşir, bir bakımevinde işe girip, kalan "ışıltısını" ölmekte olan insanları rahat ettirmekte kullanır. Orada Dan'e "Doktor Uyku" adını verirler.

Dan, o güne dek görmediği kadar parlak bir ışıltıya sahip olan küçük bir kızla, Abra Stone'la tanıştığında geçmişiyle barışır ve Abra'nın hayatta kalabilmesi için iblislerle zorlu bir mücadeleye girişir.

İyi ile kötü arasındaki epik savaşın hikâyesi olan Doktor Uyku, Medyum'un sadık milyonlarca okuyucusunu tatmin edecek ve King külliyatının başyapıtını bilmeyenleri de hayal kırıklığına uğratmayacak yeni ve ihtişamlı bir King destanı...
(Tanıtım Bülteninden)


hanac

Bugün haberlerde bu kitabın tanıtımını izledim.

Stephen King Shining'in devamını 36 yıl sonra yazdı diye.

Hadi bakalım.

emre ozdamarlar

Tanitim icin tesekkurler. Okuyacagim bu kitabi.
Medyum'un kalbimde ayri bir yeri vardir. Cocukken okudugum Stephen King'ler arasinda beni en cok korkutan romandir buyuk ihtimal. Devamini merak ediyorum.

tommikser

Sonunda okuyabildim. Açıkcası okurken sayfa sayısı gözümü korkuttu. 800 küsur sayfa az değil.Neredeyse Harp ve Sulh'un sayfa sayısına yakın. O kadar kalın olunca okurken kol kaslarım kitabı tutarken iyi çalıştı :D.

Yanıldığımı ilk 100 safyada fazlasıyla anladım. Kitap çok sıkıcı olmayan ve girişi fazla uzatmayan hızlı bir açılış yapıyor. Kahramanımız hızlı bir şekilde kendini geçmişin kollarında buluyor. Stephen King bu romanıyla geçmişe güzelleme yapmış. Geçmişin çoğu sıkıntısını yadsımış. Karanlık taraflardan çok üstün körü bahsetmiş. Günümüz insanın daha az bağımsız olduğuna, insanı değerlerin son 50 yılda Amerika'da hızlı bir şekilde erozyona uğradığını ve eski Amerikayı özlediğini güzel bir şekilde anlatıyor.

Eski lezzetleri bile öyle anlatmış ki günümüzden çok o zamanda olamayı istiyorsunuz. Bence okuyucu olarak bana bunu hissetirmesi başarılı olduğunu gösteriyor.

Kitap daha çok felsefe üzerinden ilerliyor. İslam'da kader olgusunun bu kitapta çok iyi bir şekilde yansıtıldığını düşünüyorum. Klasik Hristiyan inanışındaki kader olgusunun bizim inanışımızla paralel olduğunu hissettirdi. Olsaydı zaten olurdu. İnanışımızı anlatan bu tanım üzerinden kitap bence çok süper bir kader felsefesi yapmış. Sonuçta değiştirebilseydik bile ne kadar değiştirirdik ? Değiştirseydik şu andakinden daha iyi olacağını nasıl bilebiliriz ? soruları biraz ütopik biraz distopik bir şekilde iyice tartışılmış.

Bu bakımdan kitabı çok sevdiğimi söyleyeblirim.

Sonuna gelince.Kaderin işlendiği ve zaman yolculuğuyla soslanmış kitap daha iyi bitebilir miydi ? Belkide bitebilirdi.Yazar farklı bir sona bizi götürebilirdi. Alternatifi olacabilecek sonlardan en uygununu kendisi için seçtiğini düşünüyorum. Sonuç olarak zaten öyle bitecek olsa biterdi değil mi? ;)

kadri kerem

Bu kitabı uzun süre almadım. Sonra anladım ki hata yapmışım. Klasik bir King romanı tadında bu roman. Ama bu kitabı hiç beğenmeyenler de var tanıdıklarım arasında. Doktor Uyku'dan çok daha iyi bence.

kadri kerem

Bir sadık okuyucu olarak hiç ısınamadım bu kitaba. Nerede Shining nerede bu zorla yazılmışa benzeyen kitap. İnsan kendini aldatılmış hissediyor.