Karanlık Kitaplık - İthaki

Başlatan dean, 03 Mayıs, 2018, 15:00:06

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ahmet Oktay

Alıntı yapılan: Nightrain - 05 Eylül, 2018, 13:29:46
Edgar Allan Poe'nun hikayelerini bunlar daha önce bir araya getirip basmamış mıydı? Şimdi ne diye Karanlık Kitaplık serisine dahil ediyorlar?

Evet, kocaman bir ciltte tüm hikayelerini yayınlamışlardı. Kaç yıldır duruyor kitaplıkta, okuyamadım bir türlü.

dean

  Stephen King'in oğlu Joe Hill'in yeni kitabı bu sefer Altın Kitabın aksine İthaki Yayınlarından çıkıyor.



Locus En İyi Korku Romanı Ödülü

Goodreads Yılın En İyi Korku Romanı Ödülü

"Özgün, çarpıcı ve soluk soluğa bir roman." —George R. R. Martin

"Joe Hill'in en iyi eseri. Yer yer Mahşer'e selam vermekten çekinmeyen, çok yönlü ve muhteşem bir kitap." —Joanne Harris

2000'li yıllarda pek çok yazar korku türünde eserler verip sıradışı işler ortaya koydu ancak bu zaman aralığında Joe Hill kadar istikrarlı ve her yapıtı modern bir korku klasiği olan başka bir yazar ortaya çıkmadı. İtfaiyeci de hem distopyayla teması hem sosyal medya çağını yansıtması hem de özgünlüğü ile yalnızca günümüzün değil, Hill'in de en iyi yapıtlarından.

Kimse nereden geldiğini bilmese de bir salgın şehirleri yavaş yavaş ele geçiriyordu: Ejderpulu. Hastalığın tedavisi mümkün olmayan sporları, ele geçirdiği vücutları aniden havaya uçuruyordu. Milyonlarca insan bu hastalıktan mustaripti artık. Her köşe başı alev alevdi. Medeniyetin sonunu ateş, kül ve duman getiriyordu.

Yeni hamile kalmış hemşire Harper Grayson da bu hastalığa yakalanmıştı ve alevlere karışması an meselesiydi. Ama belki bebeğini kurtarabilirdi... tabii o kadar uzun yaşayabilirse. İşte böyle bir zamanda İtfaiyeci denen bir adamın hikâyelerini duymaya başladı. Ejderpulunu taşıyan ama onunla yaşamayı öğrenmiş hatta hastalığın sebep olduğu alevleri kontrol edip bu gücünü insanları kurtarmak için kullanan bir deliydi o. Tüm dünya alevler tarafından yutulmadan önce İtfaiyeci'yi bulmak, sırlarını öğrenmek için Harper'ın gözünü karartmaktan başka çaresi yoktu artık.

İtfaiyeci seni kurtarmaya geliyor. Sakinliğini yitirme.

dean



"Clive Barker o kadar iyi bir yazar ki her okuduğumda nutkum tutuluyor."
—Stephen King

"Çağımızın en büyük düş ustalarından."
—Quentin Tarantino

"Clive Barker, Lovecraft'tan sonra, bir türü bütünüyle değiştirmiş nadir yazarlardan."
—China Mieville

Yazar, sanatçı ve yönetmen Clive Barker, 30 yıldan uzun bir süredir kâbuslarını bizimle paylaşmaya devam ediyor. Dokudünya da ancak Barker'ın zihninden çıkabilecek bir ölçekte, korkunun fantastikle harmanlandığı bir epik.

Kâhinsoylular denen bir tür, uzun yıllar insanlar arasında yaşamış, büyü gücüne sahip varlıklardı. Fakat Musibet denen bir kötülük Kâhinsoyluları avlamaya başlayınca onlar da tüm güçlerini ayrı bir düzlem yaratmaya harcadılar. Bir halının desenlerinde gizlenen bu düzlemde hem Musibet'ten hem de habis insanlardan uzakta hayatlarını sürdürmeye devam ettiler.

Dokudünya denen bu düzlemin her zaman bir insan gardiyanı olurdu. Fakat son gardiyan yaşlı Mimi ölüm döşeğindeydi ve düzlem artık korumasızdı. Dokudünya'nın peşindeki gizemli güçler halıyı ele geçirmek için harekete geçtiğinde karşılarında Mimi'nin torunu Suzanna'yı ve Cal isimli bir genci bulacaklardı.

Bir yerlerde, Musibet de kıpırdanmaya başlamıştı.

Gözlerini dört aç.
Aramızdalar.

Nightrain

İtfaiyeci'nin kapağı çok iyi. Kitap çok kalın. Keşke sınırlı sayıda ciltlisini de bassalardı. Bir sürü okunacak kitap birikti. Alsam mı, bilemedim şimdi. :/
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

dean



Frankenstein'ın yazarı Mary Shelley'nin, öldükten sonra ardında müsvedde halinde bıraktığı bütün romanları ve öyküleri arasında tamamlanmış yegâne eser olan Mathilda, ilk kez Türkçede.

1819'da yazılmasına rağmen aksaklıklar sebebiyle yayımlanamayan ardından da unutulan bu gotik novella ilk kez 1959 yılında okur karşısına çıktı. Mary Shelley'nin tüm yazılarında olduğu gibi yine pek çok otobiyografik öğe barındıran eser, muhtemelen Shelley'nin kendi hayatından en çok esinlendiği eseri.

Mathilda, yazarın annesi Mary Wollstonecraft, babası William Godwin ve eşi Percy Bysshe Shelley ile olan ilişkilerini anlamak için önemli bir belge niteliği taşıyor. Bir babanın kızına olan aşkı, toplumdan soyutlanma ve ölüm gibi anlatması zor konular hiçbir şekilde otobiyografik olmayan olaylar üzerine kurgulansa da, üç ana karakter açık bir şekilde Mary'nin kendisi, Godwin ve Percy Shelley olarak görülebilir ve kitap içerisindeki rolleri de kolaylıkla gerçeklere tekabül edecek şekilde yorumlanabilir.

Bu kitapta Mathilda ile birlikte, kitabın ilk taslağı olan Hayaller Âlemi de okur karşısına çıkıyor.

gamlıbaykuş

Mathilda ile seri 12. kitabına ulaştı. Başlamayan arkadaşlar varsa tavsiye ederim. Çok kaliteli yazarların çok güzel eserleri mevcut bu seride.
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

dean



"Aleister Crowley, 20. yüzyılın en büyük büyücüsüdür." –Alan Moore

  Yirminci yüzyılın en tartışmalı şahsiyetlerinden biri olan İngiliz okültist Aleister Crowley pek çoklarına göre sahte bir peygamber hatta bir şarlatanken, belirli bir kesim için ise bir yol göstericiydi. Kurduğu Thelema diniyle müritler toplayan yazar, sıradışı büyü öğretileri ve dini ritüelleriyle yaşamış en büyük okültistler arasında kendine yer buldu. Crowley'nin tam manasıyla nasıl bir insan olduğunu söylemek mümkün olmasa da "Dünyanın En Kötü Şöhretli Adamı" lakabını hak edecek işler yaptığı yadsınamaz.

  Bu edisyonda Crowley'nin felsefesinin temelini oluşturan iki kitap birlikte yayımlanıyor. Üç bölümden oluşan Yasa Kitabı'nda Crowley, kendisine Kahire'de Aiwass adındaki kutsal bir varlık tarafınca dikte ettirildiğini iddia ettiği kuralları yazıya döküyor. Yalanlar Kitabı'nda ise Kabalistik öğretideki karşılıklarına göre numaralandırılan; talimatlardan, şiirlerden ve ritüellerden oluşan 91 maddelik metinler bir araya geliyor. İki kitaba da Crowley'nin yıllar sonra eklediği açıklayıcı yorumlar ve tefsirler eşlik ediyor.

Harun Ça

Bilimkurgu klasiklerinin aksine bu seride seçmece alıyorum. Şimdilik çıkan Lovecraft kitaplarını, Joe Hill İtfaiyeci'yi -daha önce ilk kitabı Kadife Kutudaki Hayalet'i okuyup sevmiştim- aldım. Dokudünya'da ilgimi çekti başka mutlaka okunmalı dediğiniz varsa listeye ekleyeyim.

gamlıbaykuş

Bu seride ben de seçmece yapıyorum. Hatta şu anda Cthulhu' nun Çağrısı' nı okuyorum. Ama son kitap yazarından ötürü ilgimi çekti. Yazarı biraz araştırınca manyaklık derecesinde psikopat olduğunu anladım. Neler yazmış diye merak ediyorum.
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

dean



"İnsanın gecelerini esir alacak kadar iyi kurgulanmış bu kâbuslar kolay kolay unutulmayacak türden."

- Jorge Luis Borges

Başta H. P. Lovecraft olmak üzere kendisinden sonraki birçok yazarı etkileyen Arthur Machen, modern korku edebiyatının erken dönem ustalarından biri. Türün en "garip" kitaplarından biri olan ve Robert Louis Stevenson'ın üslubundan fazlasıyla etkilenen Üç Sahtekâr ise yazarın hem üslup hem de kurgu konusundaki yeteneklerini gözler önüne serdiği bir korku klasiği.

Londra'nın karanlık sokaklarında bir gizem dolaşmaya başlamıştır. Altın bir sikkenin ve "gözlüklü adam"ın peşinde olan karanlık bir tarikatın şehirde yol açtığı kaosla ilgili farklı kişilerin başından geçen gizemli ve birbiriyle bağlantılı öyküler, kadim zamanlara dayanan bir sırrı gözler önüne serer. Akılcı ve kuşkucu başkarakterler ise tanık oldukları her öyküde artan bir gizem ve dehşetle karşı karşıya kalırlar. Ortaya çıkan macera ise aldatmacalarla dolu, dehşet verici, ince ince örülmüş, grotesk bir okült anlatıdır.

dean



"Yalnızca iyi bir 'öcü masalı' değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı."

- Vladimir Nabokov

Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson'ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde, Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.

Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll'ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll'ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers'ı kim öldürmüştür?

Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.

dean



"Bir başyapıt."
–Johann Wolfgang von Goethe

Modern vampir mitinin öncülerinden ve gotik korku edebiyatının klasik yazarlarından kabul edilen John William Polidori, Lord Byron'ın özel doktoru ve arkadaşıydı. Lord Byron, Percy Shelley ve eşi, Frankenstein'ın yazarı Mary Shelley'yle beraber korku hikâyeleri okudukları gecelerde doğan ve 1819'da yayımlanan bu öykü, Bram Stoker'dan Anne Rice'a, Alan Ball'dan Francis Ford Coppola'ya kadar birçok sanatçıyı etkiledi. Eser, satış kaygıları nedeniyle Lord Byron'ın ismiyle yayımlandı. John William Polidori hem eserini kendi ismiyle yayımlatamamanın bunalımı hem de kumar borçlarının yarattığı baskılar nedeniyle yirmi beş yaşında intihar etti. Ancak Vampir ve Polidori'nin yarattığı Lord Ruthven karakteri iki yüz yıldır okurların hayal güçlerine ve kâbuslarına musallat olmaya devam ediyor.

Varlıklı bir ailenin çocuğu olan İngiliz centilmen Aubrey, yüksek sosyetenin içine yeni giren gizemli Lord Ruthven'in etkisine girer. Lord Ruthven'in bilinmeyen geçmişi, tuhaf davranışları Aubrey'nin merakını cezbetmektedir. Ancak genç adam, kısa sürede yeni arkadaşının şatafatlı görünümünün altında kötücül birinin gizli olduğunu keşfedecektir. İkilinin Avrupa gezileri sırasında Lord Ruthven onlara saldıran bir grup haydut tarafından yaralanır. Son nefesini vermeden önce Aubrey'den ölümünü ve işlediği suçları toplam bir yıl bir gün kadar gizli tutmasını rica eder. Ancak Lord Ruthven ölümünden bir yıl sonra Londra'da tekrar göründüğünde ve Aubrey'nin kız kardeşine kur yapmaya başladığında adamın korkunç sırrı da ortaya çıkar.

Ama önce dünyaya vampir olarak gideceksin,
Kabrinden bir hışımla çıkacak cesedin;
Bir hayalet gibi musallat olacaksın yuvana,
Kanını emeceksin kendi ırkından her kim varsa.
Yankı Enki'nin önsözüyle

dean



"ŞE7T4N capcanlı, sürprizli ve çarpıcı."
–Jeff VanderMeer

Bram Stoker En İyi Roman Ödülü Adayı
Locus En İyi Fantastik Roman Ödülü Adayı
August Derleth En İyi Roman Ödülü Adayı

Unutulmayacak bir canavar yaratmak, her korku yazarının hayalidir. Adını günümüzün en tekinsiz korku yazarları arasına yazdıran, İtfaiyeci, Boynuzlar gibi çoksatan, ödüllü romanların yazarı Joe Hill de ŞE7T4N'da, çocukluğunuzun kâbuslarından fırlayan, sadece kendisinin yazabileceği bir canavarla tanıştırıyor bizi: Charlie Manx. Oyun, mutluluk, merhamet gibi kavramları çok yanlış anlayan, ergen akıllı, kadın düşmanı, ruh emici bir adam. Yanına topladığı psikopatlarla ülkeyi gezerek çocukları kaçıran, kötücül bir kuvvet. En büyük silahı: Düşüncenin yarattığı yollarda ilerleyen, istemediği kimsenin fark edemediği, sürücüsünün izdüşümü olan Wraith model bir Rolls Royce. Plakası: ŞE7T4N. Mesken bellediği doğaüstü, tüyler ürpertici o diyar: Karın yağmayı hiç bırakmadığı, sadece eğlencenin, şekerin ve sivri, kancaya benzer dişlerin olduğu NOELİSTAN.
Ancak dünya sadece canavarlardan ibaret değil.

Victoria McQueen'in bir yeteneği var. Evet, cesur, asi, akıllı bir kız ama asıl yeteneği bambaşka. Kaybolmuş şeyleri bulabiliyor: bilezikleri, fotoğrafları, bazı soruların cevaplarını. Bisikletine bindiği zaman, karşısına hep o üstü kapalı köprü çıkıyor. Köprüyü geçtiğinde ise nereye gitmesi gerekiyorsa orada buluyor kendini. Gizemli bir kestirme yol. Mesela Vic belayı bulmak istediği bir gün kapalı köprüyü geçince Manx çıkıyor karşısına. 90'lı yıllardan, 2000'lere kadar ilerleyen bu acayip serüven de o gece başlıyor.

Locke & Key'in ödüllü çizeri Gabriel Rodriguez'in illüstrasyonlarıyla bezeli ŞE7T4N'ın dolaştığı yollarda dikkat edin. Her an kendinizi hiç beklemediğiniz bir yerde bulabilirsiniz.

"Masumiyet de aslında göründüğü gibi bir şey değildir. Masum küçük çocuklar sineklerin kanatlarını koparır, bunda sakınca görmezler. Masumiyet bu işte."

dean



"Grabiński'nin öyküleri tutkulu, çarpıcı ve sanrılar kadar canlı. Bu kitaptaki öykülerin her biri özgün; ve hiçbiri ne öykünün kendisinden ve karakterlerinden ne de felsefeden taviz veriyor. Hareket İblisi tam manasıyla muazzam bir eser."

- China Miéville

"Tüm büyük korku yazarları gibi Grabiński de baktığı şeylerin zehirli taraflarını görmüştü. Demiryolu yolculuğunun romantik olduğu fikri, biri bu öyküleri okuduktan sonra can çekişmeye başlar."

- Thomas Ligotti

Kimilerine göre "Polonya'nın Poe'su" kimilerine göre ise "Polonya'nın Lovecraft'ı" olarak görülen Stefan Grabiński, diğer yazarların henüz keşif aşamasında olduğu karanlık fantazi türünde kendi üslubunu kabul ettirmiş ilk yazarlardandı. Öykülerinde psikolojiyi, felsefeyi ve metafiziği sıklıkla kullanan Grabiński, kendi öykülerine de "psikofantazi" ya da "metafantazi" denmesini istiyordu.

İlk kez 1919 yılında kitap halinde yayımlanan ve ürkütücü trenler, deli merdümgirizler ile çığırından çıkmış makinistlerin olduğu öyküleri bir araya getiren Hareket İblisi, yazarın en önemli kitabı olmasının yanı sıra Stanislaw Lem, Robert Bloch, Thomas Ligotti ve China Miéville gibi isimleri de derinden etkiledi.

dean



"Uzun zamandır karşıma çıkan en muhteşem tuhaf kurgu eseri."

- H. P. Lovecraft

Gustav Meyrink, başyapıtı Golem'de hafızalardan silinmiş bir dünyayı betimler. Yüzlerce yıl öncesine dayanan folklorik bir efsaneyi yirminci yüzyıl Prag'ının ara sokaklarına, karanlık geçitlerine, gettolarına özenle yerleştirir. Öyle ki ortaya en az onunki kadar kasvetli olmakla birlikte, çağdaşı Kafka'nın kentinden farklı bir Prag çıkmıştır. Almanca korku ve fantastik edebiyatının temel taşlarından olan Golem, bir yanılsamalar labirenti şeklinde varoluşa, felsefeye ve psikolojiye değin uzanır.

Taş kesim ustası Athanasius Pernath, getto hikâyeleri dinlerken bir anda kendini bu hikâyelerin içinde bulur. Çehresini bir türlü anımsayamadığı garip bir adamın verdiği kadim büyü kitabıyla Prag'ın gizemli tarihinde, ışıksız mağaralarında her nesle musallat olan Golem denen yaratığın peşine düşer. Rüya ile gerçek, bugün ile tarih birbirine girmiştir. Bu sırada Yahudi Mahallesi, ustaca planlanmış bir intikam planına sahne olmaktadır. Golem'in yine görüldüğü söylentisi bütün kentte duyulmuştur.

Varoluşun güvenilmezliği Golem'in gezdiği sokakların ürpertisiyle buluşuyor...



"Clive Barker o kadar iyi bir yazar ki her okuduğumda nutkum tutuluyor."

- Stephen King

Birçok okura göre Clive Barker'ın en iyi kitabı kabul edilen Cehennemlik Yürek, korku edebiyatının en tekinsiz eserlerinden. Romanın, Hellraiser adıyla yine Barker tarafından yazılıp yönetilmiş film versiyonu ise kült korku filmlerinden biri olmuştur.

Frank dünyadaki her türlü hazzı tatmış, yeni hazlar peşinde bir günahkârdır. Lemarchand'ın kutusunun bulmacasını çözerek ona haz vermeleri için dünyaya çağırdığı "Cenobite" denen cehennem yaratıkları akla hayale gelmeyecek dehşetleri de beraberlerinde getirirler. Frank'in ayini gerçekleştirdiği eve taşınan kardeşi Rory ve eşi Julia bir süre sonra evde bazı tuhaflıklar sezmeye başlarlar. Frank kadar günahkâr olan Julia, Cenobite'ların gazabına uğrayan Frank'e yardım etmek için yeni kurbanlar ararken aile dostları Kirsty de Rory'yi kurtarmanın yollarını arar.

Kutu... Onu açtın, biz geldik.