ALIŞVERİŞLERDE YENEN KAZIKLAR.

Başlatan s.b, 03 Mart, 2019, 16:16:26

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

trooper

Alıntı yapılan: Ustura Kemal - 13 Mart, 2025, 14:09:13Arkadaşlar, korsan yayınlar konusunda bir şeyi çok merak ediyorum. Korsan çizgi roman uzmanı arkadaşlardan rica ediyorum. Yurdumuzda henüz basılmamış ya da basılmış ama piyasada kalmamış çizgi romanların korsan çevirisi kimler tarafından yapılıyor. Hepimiz biliyoruz ki, yazılı edebiyat veya çizgi romanlar da en önemli unsur çeviridir. Örnek vermek istiyorum: Tolstoy 'un başyapıtı Anna Karenina romanını Hasan Ali Ediz çevirisiyle okuyunuz, bir de adı sanı duyulmamış bir vatandaşın çevirisiyle okuyunuz. Aradaki fark: Her hafta üç beş vatandaşın telef olduğu sahte rakıyla, son model teknikle üretilen Tekirdağ rakısı gibidir. Birini içerseniz diller dışarda yallah cehenneme kömür küremeye, diğerinden içerseniz, yaşamak güzel şey kardeşim...Bir örnekte çizgi roman dan vereyim: Zeynep Aksu'nun çevirisiyle Tex okuyunuz, birde aynı klasik sayının 1970_ 80_ 90 yıllarında ki , kim tarafından çeviri yapıldığı belli olmayan hikayelerini okuyunuz.Aradaki fark şudur:  1965 model yıkık dökük bir kamyonun kasasında ( hemde ayaz da ) Muğla'dan İstanbul'a yolculuk ettiğinizi düşününüz. Bir de , 2025 model Mercedes ile ( hemde ön koltukta ) Muğla'dan İstanbul'a yolculuk ettiğinizi düşününüz; işte değerli dostlar, düzgün bir çeviriyle okunan kitapla, korsan çeviriyle yayınlanmış ( yazılı edebiyat veya çizgi roman ) kitap arasında ki fark budur. Şimdi sorumu bir kez daha sorayım: Ülkemizde henüz yayınlanmamış başta Tex ve Zagor olmak üzere korsan olarak yayınlanan çizgi romanların çevirilerini kim veya kimler yapmaktadır. Korsan basılmış bir Zagor'u okuduğum da, aynı hikâyenin Ay Barka tarafından çevrilmiş cildi arasında,  ( tıpkı yukarıda verdiğim örnekler gibi ) hiçbir benzerlik olmadığını gördüm.

Ben lise yıllarımda Türkçe basılan comicsleri elimden geldiğince alıyordum ayrıca internetteki çeviri gruplarının paylaşımlarını da okuyordum. Kıyaslamak gerekirse bazı çeviri gruplarının yaptıkları işin hem çeviri hem de balonlama konusunda yayınevlerini aratmadığını gördüm. Şu an korsan basılıp satılan fumettileri bilmiyorum. Görsem para verip almam böyle bir eseri ama telifi ödenerek basılan fumettilerin de öyle ahım şahım bir kalitede olmadığını düşünüyorum. Korsan alıp okuyan ve ardından kitaplığına koyan birisi işin etik yönünü düşünmüyorsa kalite ve çizgi romandan aldığı hazdan yana tatmin kalıyordur diye tahmin ediyorum.

aitor03

Çevirmen kişi, korsan ya da değil, konuştuğu ve ilgilendiği dile ve yaptığı işe ne kadar uzun süre gönül verirse, ne kadar çok kaynak inceler, tüketir, okur, farklı kültürlerle hemhal olursa o kadar iyi iş çıkarır. Bu durum Dil Edebiyat Fak. mezunu için de aynıdır, dil öğrenip amatör olarak bu işe girişen için de. On yıllardır yazılı-görsel medyada envaiçeşidini görüyoruz, kötü çevirmen kötüdür, iyi çevirmen iyidir. Ve bunun etiketle, üzerindeki kürkle bir ilgisi yoktur.

Misal Thor çevirmek için hem edebi Türkçe'yi az da olsa ağdalı konuşabilmek, hem de Anglo-Norman İngilizcesi denen yapıdan biraz da olsa haberdar olmak gerekir. Çünkü her ne kadar bir Amerikalı tarafından yazılmış ve aristokrat dile özenerek uyduruk bir şekilde süslenmiş olsa da içinde dile dair birçok söylem barındırır.

Ya da Alfa'dan çıkan Asteriks çevirileri. Saadet Özen gayet yetkin bir çevirmendir. Sanat tarihçisi, rehber, arkeolog, işini hakkıyla yapan biridir. Ancak çizgi roman bilgisi (muhtemelen) yeterli olmadığı için Asteriks hikayelerinin girişinde yer alan haritadaki Roma kamplarını Galyadüzü, Galyaereğlisi, Galyabükü vb. şekilde isimlendirebilecek kadar 50 yıllık mevzudan bihaberdir. Bir yandan çevirmenlikle ilgileri gazetecilikten gelen (ama asıl meslekleri olmayan) Halit Kıvanç ve Tevfik Ünsi, birkaç kuşağın kafasına kendi yarattıkları isimleri kazımıştır.

Ezcümle, söz konusu korsan yayınlarda fumettileri eleştiricek denli incelemedim ancak birtakım Frankofon ve İngilizce çizgi romanların çevirileri legal yayınların çevirilerine taş çıkartacak denli iyi. Geçen ay Muadib adlı kullanıcıyla yaşanan tartışmada bir şey dikkatimi çekmişti, yayınevlerinin söz konusu korsan çevirileri yapanlarla bağlantıya geçebileceği ve çevirmenleri bünyesine katabileceğine dair bir fikir atmıştı ortaya. Bunun üzerine de bazı forum sakinleri kendisine ateş püskürmüştü. Ancak yazılı-görsel medyada iş yapan birçok çevirmenin (gerek streaming kanalları, gerek yayınevleri) hayatlarının bir döneminde korsan film, dizi, kitap çevirisi yaptığını bizzat biliyorum.

Hatta daha da ileri gideyim mi? Yayınevinin üç otuz paraya çalıştırıp maliyette dış kapının mandalı gördüğü, ödeme sırasında en sonda, ödeme ertelemedeyse ilk başa yazdığı gariban çevirmen yerine; bu işe karşılıksız gönül veren korsanın işi çok ama çok daha iyi ve samimi olabilir pekala :)

Rossi

Alıntı yapılan: Ustura Kemal - 12 Mart, 2025, 20:37:37Merhaba değerli Rossi. Ne güzel sözcüklerle ifade etmişsiniz Karaoğlan hayranlığınızı. Babanız , size hangi yıllarda okudu Karaoğlan'ın büyülü karelerini. Suat Yalaz'ın , babanızın askerlik arkadaşı olması da sizin için ne değerli bir kültürel miras. Zannediyorum Suat Yalaz , askerliğini asteğmen olarak yapmıştır. Eğer öyle ise büyük usta yirmili yaşlarının sonunda veya otuzlu yaşlarının başlarında askerlik yapmıştır.
Askerliği tam olarak hangi tarihte yaptığını bilmiyorum. Ben dogdugumda(1966) babam Paristeymis. O zaman devlet üstün yetenekli ressamları tıpkı müzisyenlerde olduğu gibi yurt dışına eğitime gönderiyordu. Babam da onlardan biriydi.Bu durumda 66 öncesi beraber askerlik yapmış olmalılar. İkisi de resim sanatıyla ugrastigindan babam onun çalışmalarını ilgiyle izlermiş.Sevgilerimle

Ustura Kemal

Bu harika işte. Değerli Rossi, babanız 1966 yılında Paris'te olduğuna göre ve resim sanatıyla ilgiliyse mutlaka Fikret Mualla ile ortak dostluğu, sohbeti vardır. Fikret Mualla, bohem yaşam tarzı nedeniyle mutlaka babanızdan da ( ödeyemeyeceği ) borç almıştır diye düşünüyorum. Delilikle dahilik arasında gelgitler yaşayan ve yaşarken pek çok ressam gibi değeri anlaşılamayan Fikret Mualla ile babanızın anıları olduğunu ve bu değerli anıları sizinle paylaştığını sanıyorum. 1967 yılında Paris'te yoksulluk ve sefalet içinde tek göz bir oda da yaşama veda eden, eserlerinin değeri öldükten sonra anlaşılan bu büyük ressamın ( babanızın tanışıklığı varsa ve size de anlattıysa ) forumda bizlerle de paylaşmanızı rica ediyorum. Sevgilerimle.