Sevdiğimiz Çizerlerden Sayfa Örnekleri

Başlatan KenParker, 27 Eylül, 2019, 23:35:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

KenParker

Alıntı yapılan: kharon - 03 Ekim, 2019, 11:35:06
yukardaki ipucundan yola cikarsam Frank Miller diyebilirim;
hem yazan hem cizen hem de cok tartismali bir isim
(dogru cevap bu olmasa bile kendisiyle benim iliskim sevgi-nefret cercevesinde :) )

Olmaz ki, hemende bilnmez ki, gitti güzelim semaver.
Şaka bir yana sevgili Kharon yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Antalya'ya yolunuz düşerse bir mesaj uzaktayım.
Tüm lokantalar, tüm kafeler çayıyla beraber bekliyor.
...

Blacksad arkadaşlarıyla kafa dağıtmaya gider ;) ama fena dağıtırlar:

https://www.youtube.com/watch?v=UbQgXeY_zi4

kharon

 :D

Antalya'ya yolum duserse tamamdir bu is :)

Ben de yazdiklarinizi ilgiyle takip ediyorum @KenParker

KenParker

Çizgi roman dünyasının kendine özgü şahsiyetlerinden Frank Miller'da sıra. Hiç kimseye benzememezliği belki de onu tanımlayan başat özelliği. Sadece çizdiği çizgi romanlarıyla değil, anlattığı hikayeleriyle de bu dünyanın unutulmayacak önde gelen isimlerinden. Bugün ismi bilinen bir çok işte onun imzası var.

Günah Şehri belki en bilinen çizgi romanı. Kara film anlatısının çizgi romandaki destanı. Her cildi eşsiz görsellere, doyumsuz öykülere sahip. Kokuşmuş, rezil hayatlarla bezeli şehir yaşamında varoluşunun anlamını yitirmiş karakterlerle bezeli suç dünyası hiç bu kadar başarılı anlatılmadı. Kara film örneklerinde sık rastlanan femme fatale kadınlar, sık cinsellik kullanımı, acımasız cinayet sahneleri, pardesü giymiş başına olmadık şeyler gelen yalnız kahraman, kötü adamlalarla beraber sırttan vuran kötü kadın karakter, gündüz bile kullanılan siyaha bezeli karanlık atmosfer, gerilim yüklü şiddet unsuru, diyalogların yanında dış sesin bazen iç sesin kullanımı, vesire, vesaire. Günah şehri tüm bunlarla beraber noir klişelerine yaslanıyordu ve klişeleri yendiden yorumluyordu. Başarısı gözden kaçmadı ki ardından sinemaya çevrildi. Benim favori karakterim polis Hartigan'dı. Çünkü Bruce Willis oynadı)





Ölmeye değer.. Öldürmeye de... Cehenneme gitmeye de... Amin...

Ülkemizde Yalnız Kurt ve Yavrusu ciltleri halen yayınlanan manga şaheseri Lone Wolf and Cup Miller tarafından çok beğenilmiş. Hatta bu etkiyle beraber Ronin adlı serisine hem çizgide hem anlatıda esin kaynağı olmuş. Ne yazıkki burada basılmadı. Türkçesini özlemle bekliyoruz. Ancak Frank Miller'in en  iyi işi bence 300'dür. Grafik anlatının şaheseri. Paneli kafasına göre hem enine hem boyuna kullanan Miller bu kısa seride henüz kimsenin geçemediği başyapıtına imza attı. Her birini modern sanat örneği saydığım sayfalarında 300 Spartalıyla beraber Termofil savaşında savunma yaptım. THİS İS SPARTAAAA!!!  dedim. Az ama öz sulu boya kullanımı renklendirmede çok az örneğini sevdiğim görsellere sahipti. Araya sıkıştırayım; çizgi romanda balonlama dendiğinde yine kafasına göre davrandığını, iyiki de böyle yaptığını belirtmeliyim. Geçmiş döneminde mangadan, film noir anlatısnından, şurdan burdan izler bulunsa da onun anlatım tarzında nevi şahına münhasırlığı hep ön plandaydı. Bazen yaptıklarına yanlışlıkla comic dendi ama o comic ana karasından fersah fersah uzakta kendi ıssız adasında çiziyordu.





Söze gerek yok, gözler konuşuyor. Çaresizlikten umuda...

Hem yazıp hem çizen, senaristlik, yönetmenlik bile yapan, on parmağında on marifet Miller'ın sadece hikayelerini yazdığı ancak dünyanın önde gelen çizgi romanları arasına girmiş yapıtları da var. Batman'i sevdiğim şekle getiren, Daredevil'i adam eden yazardır. Onun yazarlığı bu iki kahramanın asıl kimliklerini netleştirdi sevdiğimiz hale getirdi. Wolverine dokunmasaydı iyiydi. Dokundu, psikopata çevirdi. Batman Kara Şövalye dönüyor, İlk Yıl diğer şaheserleri. Bunların yakın zamanda tekrar basılacağı müjdesini Jeadmu'dan almıştım. Bu vesileyle tekrar dile getireyim. Dardevil The Man Without Fear. Daredevil'in en iyisi sayılan Born Again. Saymakla bitmeycek gibi görünüyor. Velhasıl kelam dehasına diyecek söz yok.
Seviliyorsun Miller.





Bullseye Elektra'yı öldürüyor. Çizim Klaus Janson.

Aynı zamanda nefret de uyandırıyorsun. Her yaptığının iyi olduğunu ne yazıkki söyleyemeyeceğim. Bazen anlatımı sıkıcı hale geliyor. Okurken birden klişeye yaslandığını fark ediyorsun. Olabilir diyorsun. Sonunda varılacak noktayı gördüğün oluyor. Yine de onun tarzında anlatıldığı için kabulleniyorsun. Bazen saçma, bazen gereksiz iki sayfaya yayılmış tek kare paneller. Kesik kenarlı, pek bir şeye benzemeyen çizgilerini önceden yadırgıyordum sonra alıştım. Grafiksel anlamda mükemmel işlere imza atsa da kimi çizgilerine lise resim defteri gibi tuhaf tuhaf bakarsın. Cinselliğe fena halde yer veriyorsun tamam da erkekte göstermedik yer bırakmamak, bunu defalarca sergilemek nedir? Çizdiği Yalnız Kurt Ve Yavrusu kapaklarına bakıyorum bir tanesi hariç hiç beğenmiyorum. Sin City gibi mükemmel bir filmin ortaya çıkmasını sağlamakla beraber Spirit gibi berbat bir filmi yönetmek nedir?  Bir yandan hikaye başyapıtı yazıyorsun diğer tarafta hikayenle vasatın altına düşüryorsun. Antisemitist açıklamalr mı dersin, İslamafobik açıklamalr mı dersin sapıttığı zamanlar var. Wall Street eylemcileri hakkında söyledği sözler hakeza, yenir yutulur değil. Yapıtları bir kenara da, kendisi tuhaf biri. Bu durum arada yapıtlarına da sirayet etmiş. Alan Moore'un çeşitli zamanlarda Miller hakkında olumsuz eleştirisi dikkat çekici. Miller'ın sonradan fikrinden geri döndüğü olmuş. İslamafobik çizgi romanı için pişmanlık açıklaması yapmış mesela. Daha neler neler...
Hem sevip hem de gıcık kapabilirsin. O Frank Miller.

KenParker

Hermann. Belçikalı çizerimiz Huppen Hermann BD denince ilk akla gelen değil belki ama benim için özel bir yere sahip. Kargacık burgacık çizgilerden hareketli canlılara; sulu boyası olsun, kara kalemi olsun kirli çalışmalardan nefis görsellere. Kirli çalışma derken Hermann panellleri biraz kirli görünüyor. Bu onun tarzının bir yansıması. Ama adam bundan hariç gerçekten kirli çalışıyor. Kara kalemle boyama aynı zamanda ilerliyor. Her şeyin birbirine girdiği çalışma masasının dili olsa da konuşsa.



Benim bildiğim bizde sadece Komançi'si yayınlandı. Komançi western için yeni bir soluk değildi belki ama yeni bir görsel pencere olduğu kesin. Gerçi son iki ciltte nedense başka bir çizer devreye girmiş lakin Komançi'nin tadına doyum olmuyor.



Bu adam insanları neden koca çeneli çizer bilmem. Kahramanları bile koca çeneli. Olsun ben onu böyle seviyorum. Hermann usta sayısız çizgi roman çizmiş ama ne yazıkki bizde sadece biri basılmış. Gönlümün en ünlü eseriyse hala basılmayı bekliyor. Post apokaliptik dünyanın iki berduşu, iyiyle kötünün birbirine girmiş hali Jeremiah. Umut dünyası işte.


KenParker

En sevdiğim çizgi romanlardan birinin çizerine geldi sıra. Çizgi roman sanatının önde gelen isimlerinden biri. Onun karelerine ben ancak sanat derim. Bu öyle bir çizer ki hem yaratmış olduğu kahramanına yazarlık yapıp hem de kendi kaleminin benzersizliğini işlemiş biri. Resmi gösteriş şekli elbette kendinden önce de kullanılmış bir tarz. Örneğin Frank Miller tarafından.  Ama en vurucu halini onda bulmuş bir tarz. Görür görmez tanıyorsun. Bu kare Mignola karesi diyorsun.



Mike Mignola. görseli en sade haliyle adeta sembolizme varacak kadar az gösteriyor. Az ve öz. Tarama kullanmayı sevmiyor. En belirgin özelliği gölge kullanması; siyah beyaz karşıtlığıyla şekil oluşturması. Tarama yok, detay karmaşası yok, gölge var. Panel kullanımı şiir gibi akıyor. Her bir kare hikayenin bütününde büyük resmin bir parçası.



Çizimdeki yeteneğini bir kenara koyarsak harika bir yazar aynı zamanda. Fakat bu yazının konusu yazarlığı değil. O yüzden zatı alilerinin artık çizimle nadiren uğraştığını, asıl yazarlığa yüklendiğini belirtmekle yetinelim.

Mignola tarzıyla bir çok çizeri de etkilemiş durumda. Hatta onun çizim masasında oturan kişiler için bir tanım uydurulmuş. Mignolaverse. Türkiye de basılmış Folklords çizeri Math Smith, Guy Davis, Hellboy'un en uzun macerasını çizen Duncan Fegredo. Aşağıdaki panel Duncan Fegredo'ya ait bu arada. Mignola tarzı her yerde kendini belli ediyor.



Ustanın hakkında belgesel yapılsa yeridir. Dur bakiyim yapılıyor mu yoksa?

[/size]

hanac

Bu güzel başlığı devam ettirmene sevindim KenPArker. Emeğine sağlık.

KenParker

Teşekkür ederim.
Açıkçası konu kimsenin ilgisini çekmiyor heralde diye devam etmeyi düşünmüyordum.

kharon

ben de merakla takip ediyorum.

Mignola'ya bayilirim, hem cizimlerine hem geleneksel gotik korku unsurlari-mitolojiler uzerine bina ettigi alternatif superhero evrenine... tam bir author kendisi
Oyle ki Mignola'nin daha onceleri yaptigi Marvel ve DC islerini bile merak edip bir miktar edinip takip ettim.

Hellboy'un yaninda yarattigi BPRD, Abe, daha oncelere gidip ayni evrene eklemledigi Lobster Johnson ve Edward Grey gibi isimlerle tam bir evren olusturmus durumda.
Bir ironman gondermesi olarak okudugum Sledgehammer isimli bir karakteri bile var. Bir de bu serileri baskalarina emanet edip kendi uslubunca cizdirmesi de harika, saydiginiz isimlerden favorim oldukca fazla sayida BPRD cizen Guy Davis. Kendisinin bir Hellboy evreni cizimini de ekliyeyim:


Saki

Benim de burada sayfa örneklerim varıdı, malesef hepsi silinmiş, 1000 tane iletinin yanında, o silen kişi karşıma çıksın bakalım...

Şunları paylaşmıştım o zamanlar sanırım...





Saki


KenParker

@kharon Teşekkürler üstad @hanac Teşekkürler başkan
Alıntı yapılan: Saki - 26 Ocak, 2022, 00:42:05
Benim de burada sayfa örneklerim varıdı, malesef hepsi silinmiş, 1000 tane iletinin yanında, o silen kişi karşıma çıksın bakalım...
Aradaki bazı diyaloglar kaybolmuş evet. Ormanda senin için 10 kaplanın hafızası var diyorlar sevgili Saki. Biz bize yeteriz boşver.

***
Ustalara Saygı Kuşağı'nda gelecek sefer yerdeki çöpü bile perspektifli çizen, çift imza kullanmış bir mastırdan söz edeceğiz. Tahmini olan varsa bize yazsın. Görüşmek üzere sevgili seyirciler. :)

Kinowa59

Sayın Ken parker. Sorunuzun cevabı Roberto Reviola ( Magnus) diyorum.

KenParker

Magnus'un detaylara verdiği hakimiyetle perspektifi de iyi kullandığı söylenebilir. Gece Kartalı'nın şu sayısı benim için çok özel. İtalyanlar için de aynı nedenden dolayı çok özel olduğunu en iyi Teks çizeleri arasında 1. gösterilmesinden anlayabiliyoruz. Nedenini yazmiyim. Şurada vardı:

http://altinmadalyon.com/altin/dev-albumler-serisi/sayi-9-dehset-vadisi/

Fakat maalesef tahmin yanlış. Aşağı yukarı her çizer perspektifi iyi kullanır. Gelecek yazımda bahsedeceğim usta perspektifi sadece iyi kullanmıyor; ustalıkla kullanıyor, mükemmel kullanıyor. İkinci ipucuna dikkat lütfen. iki farklı mahlasla yapıtları var.

Saki

Alıntı yapılan: KenParker - 29 Eylül, 2019, 23:00:10

Çocukken okuduğum Conan'ların içinde bir yaratığa balta fırlattığını hatırlıyorum. Macerada balta yaratığa isabet etmemişti ama benim hayalimde o balta hala havada gidiyor. Conan arkadaşlarına haber vermek için Pikt'in kellesini fırlattığını hatırlıyorum. O kelle benim için hala havadadır. Hiç unutmadım. Dinamizm söz konusu olduğunda, hareketin resmedilmesi söz konusu olduğunda ustanın adresi belli.


KenParker

Alıntı yapılan: KenParker - 26 Ocak, 2022, 15:22:55Ustalara Saygı Kuşağı'nda gelecek sefer yerdeki çöpü bile perspektifli çizen, çift imza kullanmış bir mastırdan söz edeceğiz. Tahmini olan varsa bize yazsın. Görüşmek üzere sevgili seyirciler. :)



Yakındır.
Geliyor perspektifin efendisi.



(Üstteki düşen adamlı görsel Jose Ladronn'a ait olup, ustaya yapılan göndermeden dolayı konmuştur.)