Zagor 506-509 Çayır Kızılderilileri

Başlatan Zeljko, 19 Kasım, 2021, 23:40:28

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Zeljko

Dağcılardan oluşan bir keşif kolu uçsuz bucaksız bozkırları geçerek Lei Dağı'na gitmektedir. Zagor, keşif gezisindeki birinin diğer üyeleri öldürmeye çalıştığını öğrenir, hainin kim olduğunu bulmaya ve engellemeye karar verir. Fakat "Geçmişin Hayaletleri"nin yanında harika manzarasıyla hem ürküten hem de hayran bırakan  "Dağ" gibi belalar kahramanımızı rahat bırakmayacaktır.




SENARYO
Moreno Burattini
ÇİZİM
Michele Rubini

"Engeller gittikçe zorlaşıyor, umut azalıyor, kim olduğumla olabileceğimi sandığım şey arasındaki mesafe, boşluğa düştüğüm gecelerde giderek büyüyor."



Hikayenin başlangıcı, Zagor'un her zamanki klişelerle dolu bir suçlu çetesini kovaladığı standart bölümlerden birine benziyordu. Fakat  fikrim çabucak değişti, hikaye başka bir yöne doğru gitti. Moreno Burattini, geçmişte hayal gücü olmadığı için sık sık eleştirilen bir adam, ama bazı hikayelerde (Mahkumlar Bataklığı gibi) inanılmaz işler de yapabiliyor. Bu hikaye biraz sıra dışı ilerliyor, hikaye devam ettikçe, bunun sadece  aksiyon dolu bir hikaye olmadığını, bölümün daha çok anlatılara ve diyaloglara odaklandığı görüyoruz. Bize bir dizi karakter ve aralarında olası bir hain sunuluyor, kim olduğunu ve en önemlisi nedenlerinin ne olduğunu bulmak merakımızı sürekli canlı tutuyor. Kimin hain olabileceği hakkında çok düşündüm, son ana kadar bunu çözemedim hatta tam aa bu muymuş dediğinizde bile aslında kim olduğu belli olmuyor (twistin kralı var yani). Burattini hayranlarıyla ustaca oynuyor, bölüm boyunca git-geller yaşıyoruz ve sonunda dahi Zagor'un çizgi romanlarındaki tipik sonlardan birini bekliyoruz ama zaman değişiyor, Zagor da değişiyor, naif hikayelerin zamanı da geçti artık bu yüzden gayet tatmin edici bir finalle karşılaşıyoruz. Yazarlar yılda bir kez böyle harika bir hikaye yazsa kalan hikayeleri o hikayenin hatırına okur insan.



Kitapta ilgimi çeken bir sahne daha var; Zagor ve beraberindeki halata bağlı dört kişi düşmemek için yoğun çaba sarfederler ama Zagor bu şekilde tırmanamayacaklarının farkına varır, diğer üç kişiyi kurtarmak için ipi kesmeye ve böylece kendini ve altındaki adamı öldürmeye karar verir. Bu ne kadar doğru acaba. Birileri yaşasın diye suçsuz birini öldürebilmek Zagor, sadist bir rahibi ya da vampir sürüsünü öldürmedi, masum bir insanın hayatına mal oldu. Bu onu katil yapar mı? Bu durum bile hikayeye farklı bir boyut katıyor



Burattini çizgi roman için hangi sıradağları işleyeceğinden tam olarak emin değilmiş, ilk başta Appalachian Dağları düşünülmüş - coğrafi olarak hayali Darkwood'un yakınında bulunuyor-, ancak sonunda  daha yüksek zirveleri olduğu için Rocky Dağları'nı seçmiş.



Rubini şahsen hayran olduğum bir çizer. "Yağmurla Gelen Adam" bölümünden sonra, bu onun çizdiği ikinci Zagor hikayesi (daha sonra Cain'in üçüncü gelişi ve Kayıp Dünya uyarlaması hikayesini ve pek çok kapak çizdi) Belirli  atmosfere uyan karikatüristler vardır, misal Sediolikar maceraları çizmede iyidir, Chiarolla fırtına ve yağmurda ustadır, Rubini ise çizilecek her şey için iyidir. Takımdaki diğerlerinden farklı özel bir tarzı var ve Andreucci'nin öğrencisi olmasına rağmen, ustayı kopyalamaya çalışmıyor, başından beri kendi yolunda gidiyor. Karakterler dinamizm dolu ve atmosferleri harika, her zaman aynı yüz ifadesine sahip karakterler çizen biri değildir, aksine, belirli bir durumdaki her karaktere, mevcut ruh halini yakalamak için  önemli olan uygun bir ifade çizer. Burattini, Rubini'nin bu dört fasikülü çizmesinin üç yıl sürdüğünü söylemişti, Bu karikatürist beni gerçekten heyecanlandiriyor. Texseverlere not: Tex Willer serisinin 18-23. sayılarındaki Federal Ajan hikayesini de çizen kişi Rubini, forumlarda bu maceranın Carson-Yenilmezler-Büyük İstila gibi efsane bir hikaye olduğu söyleniyor, bakalım biz ne zaman okuruz



Zagor'u sevmeseniz bile eğer çizgiroman okumayı seviyorsanız 4 fasiküllük şölene hepiniz davetlisiniz!
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

Saki

Çoktan okudum, ama sanki pek hoşuma gitmemişti, olabilir ki çok hızlı okumuşumdur, ama yine okurum, böyle dağların olduğu maceralar hoşuma gidiyor, son okuduğum Zagor macerası Helgate yanıyor idi,  çok hoşuma giden bir macera...


KenParker

Zagor'da sağlam hikayeye pek az rast geldim. Hatta dinazorlara, uzaylılara, vampirler falan balta atan kahramanımız yaşım ilerleyince nedense kaybolup gitti.

Zeljko öyle bir anlattın ki bu hikaye kaçmaz diyorum. Siparişi veriyorum.
Düzeltme: bulunmuyor..

hanac

Obradoviçe bu güzel yazı için teşekkür ediyorum.

Bu macera LAL 118-121 arasında yayınlandı.

Zamanında ben de çok beğenmişim.

http://altinmadalyon.com/altin/tr-de-yayinlananlar-429/yeni-zagor-serisi-lal/msg52131/#msg52131

BAHADIR

Zeljko öyle ballandırdı ki; ben zamanında okurken niye bu kadar etklenmedim...Niye hafızamda yer etmedi merak etmeye başladım şimdi... Ki Rubini'nin çizimleri gerçekten muhteşemdir... Özellikle 160 küsürlerde başlayan Zagorun uzun soluklu Sagasında Cain'li hikayeler ve devamında Dexter Green'i takip ederken Atlantis, Amazonlar, ile alakalı hikayeler geçekten sürükleyici ve muhteşem hikayelerdir... Saganın daha finalini getirmedim Zagor'un Darkwood'a dönüşü gene muhteşem olacağa benziyor...

Zagor'un yolculuk hikayeleri her zaman güzeldir... Entrikalar, sürekli tekrar eden belalar, kovalamacalar, gizem... Ne ararsan vardır...

Bu bağlamda Ken Parker'ın "Zagor'da sağlam hikayeye pek az rast geldim." sözü biraz ağır oldu...:)

Zeljko

Hikayenin daha sonra renkli versiyonu da çıktı normalde fumetti de tercihim siyah beyazdı ama renkli olanı daha çok beğendim

Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

Saki

Laf lafı açıyor, Kainin Dönüşü, Zagorun Afrika maceraları, Andreuci çizimlerne hastayım...





bir yıl sonra Niger nehrinde...

Bir yil öyle geçmiş, bir yılda Zagor acaba Afrikada neler yaşadı, iyi kullanmamışlar Afrikayı malesef, bence 20 macera çıkarabilirleri Afrikadan, Zagor daha aşağılara inseydi keşke, arslanlar, goriller, filler, çeşit kabileler...

pizagor

Alıntı yapılan: Zeljko - 20 Kasım, 2021, 13:16:20
Hikayenin daha sonra renkli versiyonu da çıktı normalde fumetti de tercihim siyah beyazdı ama renkli olanı daha çok beğendim



Renklendirme denen bu olmamalı. Boyama kitabında tek bir renkle içi doldurulan yerlerin birleşmiş rengarenk halini görünce kızıma aferin derdim, ne güzel olmuş. Ama o zaman beş- altı yaşlarındaydı. Şimdiyse beş yaş daha büyük ve yaptığı resimleri boyarken açıktan koyuya doğru renk geçişleri yapıyor. Bu sayfa da standart kötü Bonelli renklendirmesinin bir örneği. Fumetti siyah - beyaz kalmalı çünkü yaratım safhasındaki kafa ona uygun, onda uzmanlaşılmış.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


KenParker

Alıntı yapılan: BAHADIR - 20 Kasım, 2021, 12:27:44
Zeljko öyle ballandırdı ki; ben zamanında okurken niye bu kadar etklenmedim...Niye hafızamda yer etmedi merak etmeye başladım şimdi... Ki Rubini'nin çizimleri gerçekten muhteşemdir... Özellikle 160 küsürlerde başlayan Zagorun uzun soluklu Sagasında Cain'li hikayeler ve devamında Dexter Green'i takip ederken Atlantis, Amazonlar, ile alakalı hikayeler geçekten sürükleyici ve muhteşem hikayelerdir... Saganın daha finalini getirmedim Zagor'un Darkwood'a dönüşü gene muhteşem olacağa benziyor...

Zagor'un yolculuk hikayeleri her zaman güzeldir... Entrikalar, sürekli tekrar eden belalar, kovalamacalar, gizem... Ne ararsan vardır...

Bu bağlamda Ken Parker'ın "Zagor'da sağlam hikayeye pek az rast geldim." sözü biraz ağır oldu...:)

Babam rahmetliyi hatırladım. Kurak tarlamızda hasadı kaldırdıktan sonra İstanbul'a her ay amelelik yapmaya gider, dönüşünde bavuluna çizgi roman doldurur gelirdi. Kapıdan girer girmez sevinçle önce kucağına atlardık sonra da bavula saldırırdık. Tommiks, Mandrake, Conan, Rom, Hızır Bey, Milliyet Çocuk.... Sayesinde ilkokuldan önce okumayı sökmüştüm. Fakat okuyabildiğim halde yazamazdım nedense.

Babamın en çok sevdiği kahraman Red Kit'le Zagor'du. O yüzden Zagor'un yeri bende ayrıdır. En çok eleştirdiğim ama aynı zaman da iyi hikayesini bulduğum zaman evirip çevirip okuduğum, uyurken yatağımın kenarına koyup ertesi gün tekrar okuduğum kahramandı. Ferri'nin perspektiften yoksun çizgilerini garip bulur yadırgardım. Fakat o çizimlerde tuhaf bir şekilde çizerin samimiyet dolu heyecanı akardı. Hikayeleri bazen basit, hatta sonu tahmin edilebilir gelirdi. Yine de cocuksu hayal gücüne kapılısan kendini evin içinde AAAHHYAAAKKKK diye bağrırken buluverirsin. Zagor iyidir.

Geçmişi hatırlattığın için teşekkür ederim.