Animasyon Filmler Genel

Başlatan V, 20 Temmuz, 2010, 22:25:34

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

dean

  The Death of Superman filminin devamı ise Reign of the Supermen olacak. Film 29 Ocak 2019'da piyasaya çıkacak.

https://www.youtube.com/watch?v=-QiP50MySlA


Nightrain

Animasyon kalitesinde bir artış söz konusu sanki.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

Mrtekin

https://m.imdb.com/title/tt7451284/

Şimdi, Gotham City'den, hin bir planın tuzağına düşülerek, tüm düşmanları ve müttefikleri ile, garip bir feodal Japonya gerçekliğine sürüklenilen bir Batman hikayesinden çok güzel ekmek çıkar di mi? Adı bile muazzam tetikleyici; Batman: Ninja.

Hal böyleyken; beklenti çok büyük olsa da; karşımızda, yürümeyen şeylerin bileşkesi altında ezilmiş bir animasyon var. Çizimler hernekadar başta yenilikçi, deneysel ve ezcümle çok güzel görünse de; hikaye kurgusundaki sıkıntılar ile de birleşerek,
sizi zaman geçtikçe boğmaya ve sonunda işkence etmeye başlıyor. Şahsen "ultra-anime" formatında bir Batman'i takip etmede tarafım "error" verdi. Burada çizim kıvamını "ultra-turbo hızlı" moduna getirmeleri, maalesef, seyir ve takip zevkini yer yer katletmiş.

Yani iki ihtimal var bence; ya çok seversiniz ya da nefret edersiniz. Ben bazı yerlerde çizimlerin hakikaten çok güzel olması nedeni ile, ortadayım. Ama puanım genel klasmanda: 6'yı geçmez, o da torpilli.
They drew first blood...

hanac


Animvader

Bu arada film Netflix'te mevcut, üyeliği olanlar oradan izleyebilir.

memospinoz

Alıntı yapılan: Animvader - 26 Kasım, 2018, 21:21:41
Bu arada film Netflix'te mevcut, üyeliği olanlar oradan izleyebilir.

Listeme eklemiştim Netflix'te ama daha izleyemedim.  :(

dean

  Bilindiği üzere Spider-Man: Into The Spider-Verse önümüzdeki ay vizyona giriyor. Gelen ilk eleştiriler filmin çok başarılı olduğu yönünde. Gişe rakam tahminleri de oldukça güzel. Sony hiç vakit kaybetmeden devam filmine yeşil ışık yaktı. Joaquim Dos Santos filmin yönetmenlik koltuğuna oturacak. Vizyon tarihi ile ilgili henüz bir detay paylaşılmadı.


dean

  Sony, son zamanlarda bütün gücüyle Spider-Man markasına yatırım yapmaya başladı. MCU içerisinde Spider-Man, Spider-Man'siz Spider-Man evreni ve artık evren olacağı kesinleşen animasyon Spider-Man evreni. Evrenleşmenin ilk adımı ise kadın karakterler odaklı bir spin off filmi olacak. Gelen bilgilere göre stüdyo Lauren Montgomery ile bu spin-off filmi için görüşüyormuş. Film başta Spider-Gwen olmak üzere, Spider-Woman, Madame Web, Spider-Girl ve Silk gibi karakterlere odaklanacakmış.


Nightrain

Animasyon evreninde iyi işler çıkartırlar umarım. Raimi'nin Spider-Man 2'sinden beri, düzgün Spider-Man filmine hasretim.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

dean

Alıntı yapılan: Nightrain - 27 Kasım, 2018, 23:12:53
Animasyon evreninde iyi işler çıkartırlar umarım. Raimi'nin Spider-Man 2'sinden beri, düzgün Spider-Man filmine hasretim.

  Gelen ilk yorumlar aşırı derecede iyi. Çoğu yorum şu ana kadar ki en iyi Spider-Man filmi şeklinde. Tabi notlar düşmediği için pek yorum yapamıyoruz ama gerçekten çok sağlam bir film geliyor gibi.

aitor03



Babası ve hiç konuşmayan kız kardeşiyle bir fener adasında yaşayan 10 yaşındaki Ben,
annelerinin ölümünden sorumlu tuttuğu 4 yaşındaki kız kardeşi Saorsie'nin aslında bir Selkie (*) olduğunu öğrenir.
Ve minik Selkie Saorsie'nin çok önemli bir görevi vardır: ruhları çalındığı için taş kesilen perileri Kelt Tanrıça Macha'nın elinden kurtarmak.
Ve bu macerada Tír na nÓg'a (Öbür Dünya?) uzanan yolu kahramanlarımıza,
şehirde mahsur kalmış ihtiyar Periler ve her bir sakalında dünyanın bir hikayesi kayıtlı olan Seanachai gösterecektir.



Yönetmen Tomm Moore'u, seyrettiyseniz şayet 2009 tarihli Secret of Kells'ten hatırlarsınız.
Prodüksiyon şirketi Cartoon Saloon'la beş yıl sonra olağanüstü bir animasyon filme imza atmış.



Her bir karesinin tek tek elle çizildiği, geleneksel 2D çizgi filmlerden olan Song of the Sea nefis illüstrasyonları,
karakter tasarımları ve kullanılan renkler ve genel atmosferiyle, Hollywood tarafından domine edilen,
bilgisayar destekli günümüz animasyon sinemasından tamamen farklı bir iş.
Konusunu İrlanda folklorunda sıkça görülen Peri kültünden alan film, dikkatlice işlenmiş,
birbirinin alegorisi haline gelen çoklu hikaye örgüsüyle dikkat çekiyor.
Filmin müzikleri ise Microcosmos'un müziklerini yapan birkaç kez Cesar ve Annie ödüllerini kazanan Fransız besteci Bruno Coulais.



Film 2015'de bir Stüdyo Ghibli yapımı olan Isao Takahata'nın yönetmenliğini yaptığı The Tale of Princess Kaguya ile beraber En İyi Animasyon Film dalında yarıştı.
Eğlenceli ama standart bir 3D aksiyon filmi olan Big Hero 6'in ödülü aldığı yıl bu filme haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Ne de olsa bu tür olağanüstü filmlere çok sık rastlanılmıyor, haksız mıyım?



(*) Selkie: İrlanda ve İskoç mitolojisinde, fok olarak denizde yaşayan kadın.
Zaman zaman karaya çıkıp, fok kürkünü bırakarak insan olan, aile kuran,
bir zaman sonra tekrar denize dönen Selkie Ada Folkloru'nun değişik motiflerinden biri.
Mitlerde anlatılana göre bir kürkü ele geçiren kişi, Selkie'yi kendine bağlarmış,
Selkie de evin hanımı rolünü memnuniyetle benimser, hep beraber mutlu mesut yaşarmış.
Ancak yine de uzun uzun, özlemle okyanusa bakar durur ve gün geldiğinde kürkünü giyip tekrar denize dönermiş.


noir

Oldukça ilgimi çekti, izleme listeme aldım. Popüler yapımlar her yeri işgal edince güzel olanlar gözden kaçıyor.

Harun Ça



Kara Şövalye ve Kaplumbağaların çizgi roman sayfalarındaki ortaklığından sonra bu bahar onları WB, DC ve Nickelodeon iş birliğiyle bir de animasyon olarak izleyeceğiz.

eyoruk

Alıntı yapılan: Harun Ça - 13 Mart, 2019, 14:08:32
Kara Şövalye ve Kaplumbağaların çizgi roman sayfalarındaki ortaklığından sonra bu bahar onları WB, DC ve Nickelodeon iş birliğiyle bir de animasyon olarak izleyeceğiz.

Çizimler kötü ya.Ya da bana öyle geliyor eski çocukluğumuzdakilere alıştığım için.

pizagor

Avril et le Monde Truqué


https://pizagorgunlukleri.blogspot.com/2019/03/avril-et-le-monde-truque.html




Hikaye 19. yüzyılın sonlarına doğru yaşanmış olan kanlı bir savaşın eşiğinde başlamakta. Prusya ile savaşa hazırlanan 3. Napoleon, 'Nihai Serum'un geliştirilmesindeki son durumu yerinde görmek maksadıyla Profesör Gustave Franklin'in laboratuvarına gelir. 'Nihai Serum' nedir diye bir soru oluşmuşsa aklınızda yanıtlayayım: Yaralanmaların ya da hastalıkların bedene etkilerini hemen ortadan kaldıran, Kaptan Amerika'yı ortaya çıkaran o meşhur 'Süper Asker Serumu' benzeri bir solüsyon; tabi bu durumda hayallerdeki de damarlarında bu solüsyonun devinim yaptığı yenilmez bir ordu olmaktadır...

Ancak söz konusu serum an itibariyle arzulanan seviyeye erişmemiştir ve Profesör'ün gelişme olarak 3. Napoleon'a korka korka gösterebildiği sadece konuşma yetisi kazanmış iki denek hayvanı olur. Bu başarısızlık durumunu imparator kabul etmez ve yardımcısına denekleri öldürmesini emreder. Etrafta kurşunlar vızıldarken neye benzediklerini bir türlü göremediğimiz iki denek kaçmanın bir yolunu bulur ve kayıplara karışır. Kırılan kimyasallar ise büyük bir patlamaya neden olur. Profesör Franklin ve 3. Napolyon artık tarihe karışmıştır...



Ve tarihin akışı işte bu olayla birlikte değişir. Tahta geçen yeni imparator 4. Napoleon, ilk Dünya Savaşı'nın eşiği olarak yorumlanan Fransa-Prusya Savaşı'nı asla başlatmayacak olan barış antlaşmasını imzalar ve taraflar memleketlerine dönerken tansiyon iyice düşer. Lakin...

Yıllar içerisinde medeniyetin gelişiminde koca koca yeniliklere imza atmış olduğunu bildiğimiz bilim insanları – büyük beyinler birer birer kaybolmaya başlamıştır bir yandan da. Bunun sonucu ise teknolojik gelişmenin bildiğimiz anlamda ilerleme göstermediği, en basitinden elektriğin keşfedilmediği ya da içten yanmalı motorların hiç icat edilemediği, sadece buhar motorlarının geliştiği steampunk bir alternatif gerçekliktir. Buhar motorlarının yakıtı ise kömür ve de odun olduğu için Avrupa'nın o uçsuz bucaksız güzelim ormanları ortadan kalkmış, koskoca Paris'te numunelik tek bir ağaç kalmıştır. Ortamın ve havanın pusu, pisliği, griliği adeta insanlarına da yansımıştır ve distopya olarak adlandırılabilecek bir dönemin izlerini taşımaktadır...



Ve tarih aslında siyasi güdülenme bakımından tekerrür etmektedir: Enerji kaynakları aşığı günümüzün emperyal açlığının peşine düştüğü petrol misali, Fransa da Kuzey Amerika'nın ağaçlarını şiddetle arzulamaktadır. 1930'lara geldiğimizde, dönemin faşizan ortamında, bilim adamları savaş ve silah teknolojisini geliştirmek amacıyla hükümete çalışmak durumundadır. Her faşizan ortamda olduğu üzere düzene başkaldıran – devlet için çalışmayı reddeden kişiler de bulunmaktadır; Profesör Gustave Franklin'in soyundan Avril'in ailesi ve dedesi sülalenin bilim geleneğini sürdürerek kaçak bir konumda hala 'Nihai Serum'u yaratmanın peşindedir, kolluk kuvvetleri ise bu kanunsuzların...

Spekülatif tarih biraz da komployla harmanlanıyorsa gayet çekici sonuçlar yaratıyor. Hele ki bir de steampunk öğeler de işin içine giriyorsa kanımca daha lezzetleniyor. Enfes Tardi estetiği de cabası. Bu animasyonu çok beğendim dostlar. Biliyorum izlerken kendi mevcut gerçekliğimizle örtüşecek mi sorusunu sıkça geçireceksiniz içinizden, biliyorum basitçe kullandığımız teknolojimize ne kadar muhtaç olduğumuzu duyumsayacaksınız, biliyorum bu doksan küsur dakikanın her birinden keyif alacaksınız...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!