Tex Willer - LAL

Başlatan DAMPYR, 23 Şubat, 2023, 22:43:50

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

pizagor

Sanırım yetişkin Tex ve delikanlı Tex Willer arasında mizaç farkı göremediğimden ve kendini öncüllerinden ayrıştıramayan kalıp anlatı formatı nedeniyle 26. sayıyla birlikte bu seriye de kendi adıma son veriyorum. Ama Zagor ve Tex Willer'i bir arada okuma fırsatı buldum, kazanç haneme bunu ekledim.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


ferzan

    Lal 4. sayıda başlayıp 9. sayıda biten ve toplam 6 tam sayıya bölünen (orijinal sayı no 18, 19, 20, 21, 22 ve 23) uzun macerayı bitirdim. Epicenter'ın da "signature edition" üst başlığıyla büyük boy, kuşe ve HC kapaklı edisyonunu bastığı, 6 sayıdan en ortadakinin başlığını kullandığı "Seminol Topraklarında" macerası çok iyiydi. Boselli'nin, vaktiyle Zagor için yazdığı Kan Kardeşler dörtlemesine eş değer nitelikte ve güzellikteydi adeta. Boselli ile özdeşleşmiş derin ve gri karakter yazımlarının, sürükleyiciliğin ve çetrefilli akışın ön planda olduğu 400 sayfaya yakın bu güzel maceranın Epicenter baskı da geçtiğimiz cuma elime geçmişti. Lal ile Türkçesini okumanın tadına vardım, Epicenter ile de İngilizcesini lüks edisyonda sergileyip yok denecek kadar az olan misafirlerim senede bir ya da iki kez evime uğradığında ballandıra ballandıra anlatmak suretiyle göstereceğim.

    Zamanında Zagor serisinde iyice pişen Rubini'nin vakit kaybetmeden kapılıp Tex kadrosuna dahil edilmesi de Tex için hayırlı olduğu kadar Zagor için de talihsizlik olmuş ama Epicenter'ın "imza" edisyonlarında ya da "usta işi" üst başlıklı edisyonlarında Breccia, Frisenda ve Piccinelli ile birlikte en çok kitabı çıkan isim olması şansa değil. Üstelik aralarında "art book"u da basılan ilk isim olabilir. Bonelli üretimlerinde yer alan istisna sanatçı ve anlatıcılar, Epicenter sayesinde layığınca edisyonlarla İngilizceye kazandırılıp uzak batıda tanıtılmaya devam edecek besbelli. Diğer Latin ve İtalyan ustalarla birlikte. Darısı daha nicelerinin başına.

Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Bu güzel maceradan bir de göz hakkı sayfa örnekleri paylaşayım kapaklarıyla beraber. Bonelli'nin sitesinden bulduklarımı olduğu gibi aktarayım;













































Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

trooper

Alıntı yapılan: ferzan - 15 Haziran, 2025, 16:21:18Lal 4. sayıda başlayıp 9. sayıda biten ve toplam 6 tam sayıya bölünen (orijinal sayı no 18, 19, 20, 21, 22 ve 23) uzun macerayı bitirdim. Epicenter'ın da "signature edition" üst başlığıyla büyük boy, kuşe ve HC kapaklı edisyonunu bastığı, 6 sayıdan en ortadakinin başlığını kullandığı "Seminol Topraklarında" macerası çok iyiydi. Boselli'nin, vaktiyle Zagor için yazdığı Kan Kardeşler dörtlemesine eş değer nitelikte ve güzellikteydi adeta. Boselli ile özdeşleşmiş derin ve gri karakter yazımlarının, sürükleyiciliğin ve çetrefilli akışın ön planda olduğu 400 sayfaya yakın bu güzel maceranın Epicenter baskı da geçtiğimiz cuma elime geçmişti. Lal ile Türkçesini okumanın tadına vardım, Epicenter ile de İngilizcesini lüks edisyonda sergileyip yok denecek kadar az olan misafirlerim senede bir ya da iki kez evime uğradığında ballandıra ballandıra anlatmak suretiyle göstereceğim.

    Zamanında Zagor serisinde iyice pişen Rubini'nin vakit kaybetmeden kapılıp Tex kadrosuna dahil edilmesi de Tex için hayırlı olduğu kadar Zagor için de talihsizlik olmuş ama Epicenter'ın "imza" edisyonlarında ya da "usta işi" üst başlıklı edisyonlarında Breccia, Frisenda ve Piccinelli ile birlikte en çok kitabı çıkan isim olması şansa değil. Üstelik aralarında "art book"u da basılan ilk isim olabilir. Bonelli üretimlerinde yer alan istisna sanatçı ve anlatıcılar, Epicenter sayesinde layığınca edisyonlarla İngilizceye kazandırılıp uzak batıda tanıtılmaya devam edecek besbelli. Diğer Latin ve İtalyan ustalarla birlikte. Darısı daha nicelerinin başına.


Çizgi Düşler'in son cildinde başlayıp Lal Kitap'ın ilk sayısıyla sona eren Mormonlu hikayeyi ve ardından gelen genç haydutlu hikayeyi arka arkaya bir solukta okudum. Tex Willer özgün olmasa da keyifli ve akıcı bir okuma deneyimi sunuyor. Seminol Toprakları'na henüz başlamadım ama yazınız beklentimi artırdı diyebilirim

cyclops

Alıntı yapılan: pizagor - 14 Haziran, 2025, 09:49:25Sanırım yetişkin Tex ve delikanlı Tex Willer arasında mizaç farkı göremediğimden ve kendini öncüllerinden ayrıştıramayan kalıp anlatı formatı nedeniyle 26. sayıyla birlikte bu seriye de kendi adıma son veriyorum. Ama Zagor ve Tex Willer'i bir arada okuma fırsatı buldum, kazanç haneme bunu ekledim.

Bonelli her nedense hikayeleri özellikle birbirinden ayrı tutuyor dolayısıyla karakter sonsuz döngüye girmiş oluyor, bunun istisnası ken parker idi. Bir önceki sayıda yaşadığı maceranın etkilerini bu sayıda da görüyorduk. Comics'lerdeki gibi hikaye devamlılığı oluyordu.  Kanlı canlı bir  insanın A noktasından  B noktasına yıllar  içindeki olgunlaşmasını, gelişimini, düşüşünü, yükselişini, izlemiş olmak duruken  zagor ve tex'de  olduğu gibi robotvari maceradan maceraya koş kötüyü öldür geç döngüsü yüzlerce kez devam ediyor ve  bir noktadan sonra  sıkıyor. Ara ara güzel özgün maceralar  olsa da bir sonraki sayıya hiç etkisi olmayan saman alevi görevi görmüş oluyor.

rumar80

  Dampyr ve Nathan'ı sevmemin sebebi de tam olarak bu!

pizagor

Alıntı yapılan: cyclops - Dün, 21:04:21Bonelli her nedense hikayeleri özellikle birbirinden ayrı tutuyor dolayısıyla karakter sonsuz döngüye girmiş oluyor, bunun istisnası ken parker idi. Bir önceki sayıda yaşadığı maceranın etkilerini bu sayıda da görüyorduk. Comics'lerdeki gibi hikaye devamlılığı oluyordu.  Kanlı canlı bir  insanın A noktasından  B noktasına yıllar  içindeki olgunlaşmasını, gelişimini, düşüşünü, yükselişini, izlemiş olmak duruken  zagor ve tex'de  olduğu gibi robotvari maceradan maceraya koş kötüyü öldür geç döngüsü yüzlerce kez devam ediyor ve  bir noktadan sonra  sıkıyor. Ara ara güzel özgün maceralar  olsa da bir sonraki sayıya hiç etkisi olmayan saman alevi görevi görmüş oluyor.

Tex Willer aslında biraz sizin bahsettiğiniz gibi, bir nevi 'kahramanın yolu – yolculuğu' kıvamında, bir süreklilik yakalanmaya çalışılıyor. Bir yandan da yetişkin Tex evreninin karakterlerine de dokunduğundan geleceğin nasıl şekillendiğiyle ilgili merak uyandırılmaya çalışılıyor. Bariz örnek olarak 'genç' Carson'ın hikayesi de bir yandan anlatılıyor; bu iki karakterin karşılaşması yıllar sonra Tex'te olacağı için Tex Willer'de iki karakterin birbirini ıskalamalarını, bu karşılaşmanın hiç olmamasını okuyoruz.

Sıkıntı şu ki Tex ne kadar maçoysa Tex Willer de o düzeyde maço; Tex ne kadar sorunlarını kaba kuvvetle ve sıcak kurşunla çözmeye hevesliyse Tex Willer de öyle. On yıllar boyunca, geçen onlarca yaşla birlikte karakterin herhangi bir olgunlaşma emaresi göstermemesi sorun. Yine aynı gözüpeklik, yine onlarca kişinin arasına dalma cesareti, yine gerçekçi bir evrende ölümsüz bir çizgi karakter olma avantajını sonuna kadar kullanma, '10'a karşı bir', yetmedi '50'ye karşı bir' gibi kurşunlara – oklara karşı efsunlu olma hali. İnişi çıkışı olmayan, asla kaybetmeyen, her zaman planının tıkır tıkır işlediği, dümdüz bir hayat. Oysa kahraman düşmeli, yenilgiyi tatmalı, düştüğü yerden kalkmayı bilmeli. Bu açıdan baktığımda taytlıların alay edilen uçan - kaçan evreni, Tex'in somut western evreninden daha gerçekçi bir hale bürünüyor.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


ferzan

    Tex, Bonelli'nin en muhafazakar (karakteri algılama ve sahiplenme adına) okur kitlesine sahip karakteri olabilir. Baba Bonelli ve oğul Bonelli'nin dönemleri, oğul Bonelli'den bile daha fazla emek veren Nizzi dönemi falan da bu algıya hizmet etmiş, kemik okuruna icat çıkarmamış, kendi ciddiyeti içerisinde on yıllar boyunca makul bir gelişme göstermiştir. Ne var ki bu döngüyü kıran bence Mauro Boselli oldu. Daha Zagor dönemlerinden ve kendi yaratımı Dampyr'den ne yaman bir yazar olduğunu gösteren Boselli, Tex'in başyazarı olduktan sonra da kendinden öncekilerin yapmak istemediği ya da gerek görmediği şeyleri yine muhafazakar okuru ürkütmeden ama şu ana kadar olandan daha hızlı bir şekilde hayata geçiriyor diye düşünüyorum. Frankofon formatında serbest panelli büyük boy ve 48 sayfa Romanzi serisi olsun, Willer serisi olsun, Tex'in hem farklı formatlarda sunumuna, hem de gençlik dönemini detaylı işlemeye odaklanıyor. Zagor ile kesişmesi bile sağlam zemin üzerinde gerçekleşiyor. Yıllar önce Zagor evreninde kendi yazdığı "Kayıp Maden" macerasını ve belli bir müddet sonraki devamını teşkil eden muhteşem "Kan Kardeşler" uzun öyküsünün ardından ortak payda Teksas rangerleri üzerinden yaş almış Zagor ile genç Tex'i buluşturuyor falan filan. Her şey bir yana, Boselli tam da 2020'lerde Tex serisinin ihtiyaç duyabileceği bir yazar ve rutini güzel kırıyor. Ruju ve Faraci de aralıklarla kendisine desteğe gelerek vaktiyle Nizzi'nin "öfff" dedirten tekdüze kalıbını darmadağın ediyorlar ki bu darmadağın edilmiş haliyle bile gene muhafazakar kalabiliyor. O sebeple mizaç farkı olmaması eleştirilerine katılmakla birlikte maceraların ana serideki gibi serbest ve rastgele olmadığını ben de vurgulamak isterim. Willer serisi, şu ana dek okuduğum 20-25 fasikül nezdinde bir sayı doğrusu üzerinde gidiyor. Yani Ken Parker ve Büyülü Rüzgar gibi bir zaman çizgisi üzerinde devam ediyor ve ilk sayılardaki bazı olayların tezahürleri, on küsur sayı sonra bile önümüze gelebiliyor ve birbirine eklemlenip birikerek ve birleşerek ilerliyor.

    Willer serisini ana seriden daha çok sevdim şahsen. Mizaç değişmese de gençlik enerjisi ve olgun halinden farklı bir sürü yan unsur beni idare ediyor açıkçası. Yalnız şunu da hatırlamak lazım. Tex ve Zagor gibi seriler, rutin ve alışkanlıktan ötürü sonsuz töleransla irtibata geçilen ve nostaljik bağ kurulan eski tanışlar gibi. Ben esaslı bir western için sadece Ken ve Büyülü Rüzgar öneririm western fumettiye giriş yapacak herhangi birine. Tex önereceksem en fazla bir düzine seçme macera, Zagor önereceksem ondan da azı hatta. Ama kendim, dönem dönem uzun aralar versem de gün sonunda Tex ve Zagor'a döndüğümde bunun sebebinin güvenli bir rutin ve dinlenme unsuru olduğunu bilerek dönüyorum. O minvalde çıtamı ayarlayıp keyfimi almaya bakıyorum. Ama gönlümde yatan aslanlar her zaman Ken ve Büyülü 'dür. Son yıllarda tanıştığım Deadwood Dick bir de. Tex ve Zagor ise tatillerde köye ya da memlekete gittiğimde beni karşılayan ve eski günleri yad ettiğim eski oyun arkadaşlarımdır. Asla vazgeçmeyeceğim ama meşreplerince muhabbetlerinden her daim keyif alabileceğim güvenli limanlarımdır. İkindi güneşinin kalın perdelere vurduğu, öğle uykusundan yeni uyanılan anneanne evi, teyze evi huzurunda. Tex ve Zagor odaklı okurların çoğunda aradaki bağın buna benzer olduğunu düşünüyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com