Çizgi Roman Piyasası ve Sorunları

Başlatan tommikser, 09 Ağustos, 2010, 12:15:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

DAMPYR

Alıntı yapılan: hanac - 11 Aralık, 2012, 11:17:02
Sahaflar'dan "En Çok Satanlar" diye bir liste gelebilir.

Kaç adet sattıklarını açıklamak istemezler, çünkü bu durumda herkez ne kadar para kazandıklarını hesaplamaya çalışır.  :)

Bu liste en sağlıklı liste olur.

Altan, İlyas, Mesut, Tayfun Abi, Servet, İlker, Cem, Burç vs. vs.  den gelen rakamlarla tek bir liste oluşturulur.

Çizgi Roman Derneği öncülüğünde olabilir bu çalışma.

Ama gerçekleşmesi imkansız gibi duruyor.
Bu imkansızdan da öte bişey.onlar kendi aralarında doğru düzgün anlaşamıyor ki bide birleşip liste verecekler.Çok zor.... :-\ :'( :(

burcuner

Öncelikle, pizagor adlı arkadaşı üzdüysem özür dilerim. Evet, yazdığım yazıda arkadaşımızı kıracak bir kelime "saçma" kelimesini kullanmış olabilirim ama arkadaşımızın buna üzülerek ya da kızarak yaptığı yorumlar ne yazık ki hoş olmadı. Ben cümlemde bir otorite gibi "saçma" demedim, "saçma bulduğumu" söyledim. Bu benim fikrim ve fikrimi sizlerle paylaştım.

"Az sayıda basılıp pahalı olması, serinin yarım kalmasından iyidir diye düşünüyorum. O çizgi romana o değeri veren parayı verir ve alır, o kadar etmeyeceğini düşünüyorsa da vermez." cümlesini kullandığım için bana elitist demesi çok tuhaf geldi. O cümlenin devamında yazdıklarım da bunlardı:

"Ben okur olarak bazı fumettileri pahalı buluyorum ama Ken Parker'ın beş lira daha pahalı olmasını ve düzenli çıkmasını tercih ederim. Bu benim tercihim. Her insan bir mala kafasında bir değer biçer ve malın fiyatının o değere çok uzak olması durumunda da almaz. Tabii ki herkes çok daha ucuz olmasını ister, ben de istiyorum, daha ucuz olsa daha çok çizgi roman alabilirim. Ama ucuz olup 7-8 çeşit olmasındansa şimdiki gibi olmasını tercih ederim. Beğendiğimi alırım."

Bu sadece çizgi romanlar için değil dünya üzerindeki bütün ürünler için geçerli bir kuraldır. Burada bir fiyat belirtmedim, insanın kafasındaki değerle fiyat karşılaştırması yaptığını yazdım. Mesela bana göre Teks için 14TL pahalıyken, Ken Parker için 10TL ucuz, bu benim düşüncem.

Ama arkadaşımızın bana elitist dedikten sonra yazdıkları hiç hoş değildi.

"Demiş Burç dostumuz ki bu son derece elitist bir yaklaşım. Okuyunca bir anı geldi aklıma, sizlerle paylaşayım:

Sene 2002, evlilik hazırlıkları yapıyorum ve deli gibi ev arıyorum. Kulağa hoş gelmesi için Üst Göztepe diye de pazarlanan aslında Fetih Mahallesi tarafında Tahralı sitesine gittim. Emlakçı gibi çalışan bir ofisleri vardı. İçeriye girdim, 20 yaşlarında bir kız karşıladı beni, kiralık daireleri dolaşmaya başladık. Tamam daireler güzel, ben beğendim de acaba hanım beğenecek mi diye onun gözünden de bakmaya çalışıyorum. Neyse onun da beğeneceğine kanaat getirdikten sonra beni dolaştıran kıza kiraları sordum. O zamana göre ve o zamanki kazancımıza göre uçuk birşey söyledi. Çok pahalıymış dediğimde kız bana mesleğimi sordu. Makina mühendisiyim dediğim de bana ne yanıt verdi dersiniz. 'eeee normal size pahalı gelmesi' O zaman 26 yaşındaydım ve karşımdaki bu saygısız yeniyetmenin bu lafını hala hazmedemem. Bir gün karşısına çıkıp 'hani bir zamanlar sen makina mühendisisin diyerek aşağıladığım bir genç vardı ya' şeklinde bir Yeşilçam klasiği yapabilsem sanırım gerçekten mutlu olacağım  :)

Bunun çizgiromanla ve Burç dostumuzun yazdığıyla ne alakası var. Belki çok var, belki de hiç yok. Sadece aklıma geldi, o kadar..."

Burada konuyu buraya getirerek arkadaşımızın ne yapmaya çalıştığını anlamadığımı belirtmeliyim.

pearl jam

Bu çizgi roman fiyatları konusu tam bir çıkmaz. Elimizde ne var önce ona bakalım :

1- Çok az sayıda çizgi roman okuru ( veya çizgi romana para veren okur )

2- Bu işi sevdiği için yapan ( sevdiği bir işi yapmak için zaman zaman özveride bulunan, risk alan ve tabii ki para kazanan ) sermaye olarak fazla güçlü olmayan yayınevleri.

Bu yayınevleri doğal olarak yapacakları ortalama satışı göz önünde bulundurup ona göre olabildiğince kendilerini zarar ettirmeyecek bir fiyat belirliyorlar. Haliyle bu fiyat da biraz pahalı oluyor. Bu yayıncılardan bizim isteğimiz  risk alıp daha ucuza çizgi roman satmaları ama çok güçlü olmadıklarından aslında bunu yapamayacaklarını da ( pizagorun da yazısında belirttiği üzere ) biliyoruz. Bunu ancak büyük yayınevleri yapabilir ama onlar da kitap satmayınca hiç umursamadan bitiriyorlar seriyi ( örn : adele blanc sec, hellboy, tamamlanmasına sadece iki kitap kala jim cutlass, thorgal vs. vs. ) Çizgi roman yayınevleri ise bazen zarar etmek pahasına ellerinden geldiği kadar devam ettiriyorlar bu işi. Remzi kitapevinin Thorgal den kazanamadığı parayı çizgi düşler mi kazanıyor mesela? Ya da bone mesela, büyük yayınevlerinden biri tarafından basılıyor olsaydı çoktan yarım kalmıştı. şimdi marmara çizgi ağır aksak da olsa tamamlamaya çalışıyor. Yani bu iş gerçekten biraz gönül işi bu kadar az satan bir ürünün fiyatı da mecburen pahalı olacak . Kısacası elinde  güç olmayan yayıncıdan ucuz çizgi roman satacak ortamı yaratmasını beklemek bana pek doğru gelmiyor. Bu konuda Burcuner e katılıyorum.

Burç beyin satış anketlerine göre değerlendirme yapmanın doğru olmadığı konusundaki görüşüne ise katılmıyorum. Bir kere 54 kişi 500- 1000 lik satışlardan bahsedilen bir ortamda gerçekten yüksek bir oran. Bu yüzden profesyonel bir örnekleme yapılmamış olmasına rağmen bu yüksek oran nedeniyle gayet de güzel fikir veriyor diye düşünüyorum. Özellikle 40 oydan sonra sonuçların yavaş yavaş oturmaya başlaması bundan sonra da fazla değişmemesi  bunu gösteriyor bence. Örneğin mayıs ayı anketinde 40 oya kadar bone ilk beşte kırk oydan sonra gerçek yerine, maalesef aşağılara doğru gidiyor ve sonuç olarak çok az sattığı bilinen bone için ankette de  de aksi bir sonuç çıkmıyor.  Yani demek istediğim bu anketler %100 doğruyu yansıtmıyor tabii ama en azından piyasanın çok zıttı sonuçlar çıkmıyor dolayısıyla bir fikir veriyor. Daha da iyi bir kaynak yok zaten elimizde. Tabii bazı eksiklikler de var. Örneğin mangaların gördüğü ilgiyi kesinlikle yansıtmıyor bunun nedeni de manganın şu anda sadece manga okuyan kendine has bir kitlesinin olması.

Her neyse gecenin bir yarısı lafı yine çok uzattım cümlelerimi de toparlayamıyorum zaten :) umarım derdimi anlatabilmişimdir. Herkese iyi geceler :)

burcuner

Pearl Jam'in belirttiklerine genel olarak katılıyorum.

Dediği gibi bu anketler piyasada neyin çok neyin az satıldığına dair bir fikir verebilir ama çizgi roman okurunu belirleme açısından çok yetersiz kalmaktadır. Verilen örnekte aylık on adet çizgi roman ortalamasıyla yola çıkılmış ve bu rakamdan da çizgi roman okuru belirlenmiştir. Ayda ortalama olarak on tane çizgi roman alan okur sayısı azdır, aynı zamanda ayda alınabilecek on Türkçe çizgi roman bulmak bile zordur, özellikle de günümüzde her geçen gün satış rakamları düşmekte olan düzenli olarak çıkan fumettileri okumayan kitle göz önünde bulundurulursa.

Amerikan çizgi romanlarının düzenli (belirli periyodlara bağlı kalınarak) çıkmadığı ülkemizde artık çizgi roman okuru fumettiden Amerikan çizgi romanlarına, mangalara geçiş yapmaktadır. Hiç fumetti okumayan birinin ayda alabileceği yayın sayısı azdır ama bu onun çizgi roman okuru olarak adlandırılmasına engel değildir, sadece beğenilerinin farklı olduğunu göstermektedir. Ülkemizde bildiğim kadarıyla ikinci baskıları yapılan ya da baskıları biten birçok çizgi roman var. Evet, bazılarının uzun sürede bittiği doğrudur, bazıları da hızlı satıldığı için ikinci baskı yapılmıştır. Şimdi genel olarak Amerikan çizgi romanlarının 1500-2000 civarında basıldığı bilinmektedir. İkinci baskısı yapılan bir çizgi romanın en azından 1500 sattığını ve tekrar basıldığına göre talebin devam ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Şimdi pizagor arkadaşımız Türkçe çizgi romana para verip alan kişilere çizgi roman okuru dediğini belirtmiş. Bu durumda demek ki en az 1500 kişi baskısı bitmiş A kitabını, 1500 kişi ikinci baskısı yapılmış B kitabını, ve bu böyle devam edebilir, demektir. Belli bir çekirdek kitle hariç herkes her çizgi romanı almadığına göre, her Teks okuru Dampyr'i, her Sandman okuru New Avengers'ı almadığına göre bu rakam pizagorun belirlediğinden çok daha yüksektir.

Evet, bu çizgi romanları alanların hepsi düzenli çizgi roman okuru ya da iyi bir çizgi roman okuru olmayabilir ama çizgi roman okurudur (Burada hayatında bir kere çizgi roman almış kişiyi kast etmiyorum) ama gözden kaçırılan en önemli konu çizgi roman beğenisindeki çeşitliliktir ve bu alımlara da yansımaktadır, ayrıca mangayı da çizgi roman olarak kabul edersek, ki şu anda en yüksek satış rakamlarına ulaşan çizgi romanlar mangadır, bu sayı mangaya daha meraklı genç nesil sayesinde artmaktadır.

Daha önce de bundan bahsettiğimiz gibi mangadan başka çizgi romanlara geçiş diğer çizgi roman türleri arasındaki geçişlere oranla daha azdır. Ayrıca çok az sayıda Türkçe çizgi roman ve ağırlıklı İngilizce çizgi roman alan bir kitle de mevcuttur, çok büyük bir kitle olmasada bu kitlenin 500 kişiden az olmadığını söyleyebilirim. Pizagor arkadaşımız bunu nereden çıkarttığımı soracaktır, bunu İngilizce çizgi roman satan mağazalarda satılan ürün sayısına göre söyleyebilirim, mesela bir sene önce çıkmış olan Daytripper'ın İngilizce olarak sadece ve sadece Türkiye'de İngilizce çizgi roman satan mağazalarda(yurt dışından alanları, amazon'dan alanları, 13gezegen'den alanları saymıyorum) 400 civarındadır, bu sayının Sandman için daha da yüksek olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu alanların hepsi çizgi roman okuru olmayabilir, bir kısmı Türkçe çizgi roman da alıyor olabilir ama her okurun da bu çizgi romanları almadığı düşünülürse verdiğim rakam fazla değil az bile olabilir.

300 çizgi romanla maliyeti kurtarmaktan bahsedilmişti, bu rakamların genel olarak Amerikan çizgi romanları için geçerli olmadığını söyleyebilirim. Bu rakam daha yüksektir, bunlar tahminime göre daha az sayıda basılan çizgi romanlar için geçerlidir. Dediğim gibi beğenileri doğrutusunda çok düzenli okuyucu olmayan bir kitle mevcuttur ve bu kitlenin piyasadaki baskısı biten ve tekrar basılan çizgi romanlar göz önüne alındığında her şeyi alan çekirdek kitlenin dışında, örneğin Sandman ve New Avengers'ın genel alıcı kitlelerinin kesişim kümesinin küçüklüğü gibi bunu diğer çizgi romanları da göz önünde bulundurup düşünürsek pizagor arkadaşımızın yaptığı çıkarımdan daha büyük bir kitleye ulaşırız.

Sadece Teks okuyan biri nasıl çizgi roman okuru sayılıyorsa sadece Sandman okuyan biri de çizgi roman okurudur ve bunları göz önünde bulundurursak, bu benim söylediğim şeylerden sonra benim çıkarımım, başka çıkarımlar da yapılabilir söylediklerimden, ama ben Türkiye'deki çizgi roman okurunun 6500-7000 civarında olduğunu tahmin ediyorum. Aslında bu sayı az bile olabilir, çünkü Deatnote'un bile kesin satışlarını bilmesem de yaptığı baskı ve baskı adediyle bu rakamın daha yüksek olması bile bir olasılık.

rumar80

   Ülkemizde çizgi roman fiyatları telif ücretlerine göre farklılık göstermektedir. Cumartesi toplantıda görüştüğümüz bir yayıncı dostumuz Fumetti'lerin teliflerinin alınmasının hem kolay hem de ucuz olduğunu söyledi. Hal böyle olunca fumetti basmak hem daha kolay hem de nispeten karlı bir iş olabilmekte. Ancak diğer türlerde aynı kolaylık yaşanmamakta.
   Comics'lerin teliflerinin fumettilere göre pahalı olduğu gerçeği dışında yıllardır bu forumda yayınlanması istenen ve birçok yayıncının da almak için görüştüğü Batman'in durumu ortadadır. DC son görüşmede bile olumsuz yanıt verme ihtimalinin yüksek olduğunu ima etmiştir.
   Mangalarda ise sadece telif değil basım şekilleri konusunda neler yaşandığını bir dinleseniz işin zorluğunu daha da net görebilirsiniz. Hal böyle olunca fiyatlarda da farklılık doğal oluyor.
   Yayınların düzenli yayınlanması konusunda ben de düzenli bir yayın okumak taraftarıyım. Artık her ay aynı çizgi romanı görme umudum olmasa da (Lal'in yayınları dışında) başlamış bir yayının yarıda kalması ya da düzensiz yayınlanması kadar sinir bozucu bir durum da yoktur benim için. Piyasa şu anda böyle yayınlar ile dolu. Örnek vermeme gerek yok sanıyorum. Bu da birçok okuyucuyu (ben de dahil) ilk sayıları alırken düşünmeye itiyor. Nathan Never, Julia gibi serilerin kaç kez başlayıp kaç kez sonlandığını görünce (ki şu anda bu seriler bir düzende çıkıyor) insan huzursuzlanmadan edemiyor. Yayın evlerini anlamakla beraber en azından "düzenlerini" belirtmelerini tercih ediyorum. "Ben yaptım oldu." zihniyeti ile bu iş yürümez. Yine de aralarda karşımıza çıkan limitli seriler de pastada çilek olarak değerlendirilmelidir.
   Bence olayı kaç kişiyiz, neyi severiz noktasına getirmekten çok nasıl ayakta durabiliriz konusuna ağırlık vermeliyiz. Zamanında çizgi roman bulmak için binbir zorluk aşarken, şimdi çeşit çokluğu baş döndürmektedir. Daha önce bir yazımda da yazdığım gibi hepimiz aynı geminin içindeyiz. Birbirimize destek olmamız lazım, ama sömürmeden, kaliteden taviz vermeden.
   Sabah sabah aklımdan geçenleri kaleme döktüm. Kusurlarım oldu ise hepinizden özür dilerim.
   Sevgilerimle

pizagor

Sevgili Burç mevzuyu uzatıp ortamı germe taraftarı değilim. Dediğim gibi ilk Arka Bahçe ziyaretimde kendimi tanıtacağım. Sonuçta yüzyüze konuşmak her zaman iyidir. Ancak yanlış ifade ettiğim yerler olabilir, senin yanıtından hareketle onlara düzeltme yapacağım...

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 00:12:40
Ama arkadaşımızın bana elitist dedikten sonra yazdıkları hiç hoş değildi.

Burç arkadaşım sana elitist demedim, yaklaşımına elitist dedim.

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
Şimdi pizagor arkadaşımız Türkçe çizgi romana para verip alan kişilere çizgi roman okuru dediğini belirtmiş.

Aslında sadece pdf okuyanı da veya sadece yabancı dilde okuyanı da çizgiroman okuru olarak gördüğümü söyledim bir yerde. Yukarıdaki tarif hesaplamada çizgiroman okuru olarak kullandıklarım. İster ayda 1 ister 20 olsun düzenli olarak Türkçe çizgiroman satınalan kişileri kastediyorum.

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
Verilen örnekte aylık on adet çizgi roman ortalamasıyla yola çıkılmış ve bu rakamdan da çizgi roman okuru belirlenmiştir. Ayda ortalama olarak on tane çizgi roman alan okur sayısı azdır, aynı zamanda ayda alınabilecek on Türkçe çizgi roman bulmak bile zordur, özellikle de günümüzde her geçen gün satış rakamları düşmekte olan düzenli olarak çıkan fumettileri okumayan kitle göz önünde bulundurulursa.

Gerek ilk hesaplamadaki 10 çizgiroman/okur gerekse ikinci hesaplamadaki 9,5 çizgiroman/okur, 54 kişinin aldığı (içlerinde hiçbirini almadığını belirten de vardır) toplam adedin kişiye bölünmesidir ve kişiler almadıkları halde aldıklarını işaretlemiyorlarsa gerçek bir rakamdır ve ortalama değerdir. Diğer tüm değerlerin ortalama olması gibi...

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
Bu durumda demek ki en az 1500 kişi baskısı bitmiş A kitabını, 1500 kişi ikinci baskısı yapılmış B kitabını, ve bu böyle devam edebilir, demektir. Belli bir çekirdek kitle hariç herkes her çizgi romanı almadığına göre, her Teks okuru Dampyr'i, her Sandman okuru New Avengers'ı almadığına göre bu rakam pizagorun belirlediğinden çok daha yüksektir.

Bana bunlarla gelin  ;) Güzel nokta, bu konudaki düşüncem yine çizgiroman okuru tanımındaki düzenli satınalma noktasına takılmamız gerektiği. Filmlerin etkisiyle aslında düzenli çizgiroman almayan bir kitlenin bu kitapların cazibesine kapıldığını düşünüyorum. Ama sadece düşünüyorum, kanıtım var mı diye sorarsanız, yok...

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
Daha önce de bundan bahsettiğimiz gibi mangadan başka çizgi romanlara geçiş diğer çizgi roman türleri arasındaki geçişlere oranla daha azdır. Ayrıca çok az sayıda Türkçe çizgi roman ve ağırlıklı İngilizce çizgi roman alan bir kitle de mevcuttur, çok büyük bir kitle olmasada bu kitlenin 500 kişiden az olmadığını söyleyebilirim. Pizagor arkadaşımız bunu nereden çıkarttığımı soracaktır, bunu İngilizce çizgi roman satan mağazalarda satılan ürün sayısına göre söyleyebilirim, mesela bir sene önce çıkmış olan Daytripper'ın İngilizce olarak sadece ve sadece Türkiye'de İngilizce çizgi roman satan mağazalarda(yurt dışından alanları, amazon'dan alanları, 13gezegen'den alanları saymıyorum) 400 civarındadır, bu sayının Sandman için daha da yüksek olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu alanların hepsi çizgi roman okuru olmayabilir, bir kısmı Türkçe çizgi roman da alıyor olabilir ama her okurun da bu çizgi romanları almadığı düşünülürse verdiğim rakam fazla değil az bile olabilir.

Niye bunu nereden çıkardığını sorayım sevgili Burç, bizim yayıncıları beklemeyip sadece orijinalleri takip eden bir kitle olduğunu görüyorum elbette, bunların da çizgiroman okuru olduğunu hem burada hem daha önceki yazılarda dile getirdim.

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
300 çizgi romanla maliyeti kurtarmaktan bahsedilmişti, bu rakamların genel olarak Amerikan çizgi romanları için geçerli olmadığını söyleyebilirim.

300 olarak belirttiğim rakam ortalamadır. Telifi olmayan renksiz bir fumetto 200 tane sattığında kurtarıyorken, bir comic 500 tanede gibi düşünürsek (ki bu rakamlar bir yayıncı dostumuzla konuşurken ulaştığım rakamalardır), diyelim 2 fumetto çıktı 1 de comic ortalamaya baktığımda 300 adet rakamına ulaşıyorum.

Alıntı yapılan: burcuner - 12 Aralık, 2012, 03:50:43
Amerikan çizgi romanlarının düzenli (belirli periyodlara bağlı kalınarak) çıkmadığı ülkemizde artık çizgi roman okuru fumettiden Amerikan çizgi romanlarına, mangalara geçiş yapmaktadır. Hiç fumetti okumayan birinin ayda alabileceği yayın sayısı azdır ama bu onun çizgi roman okuru olarak adlandırılmasına engel değildir, sadece beğenilerinin farklı olduğunu göstermektedir. Ülkemizde bildiğim kadarıyla ikinci baskıları yapılan ya da baskıları biten birçok çizgi roman var. Evet, bazılarının uzun sürede bittiği doğrudur, bazıları da hızlı satıldığı için ikinci baskı yapılmıştır. Şimdi genel olarak Amerikan çizgi romanlarının 1500-2000 civarında basıldığı bilinmektedir. İkinci baskısı yapılan bir çizgi romanın en azından 1500 sattığını ve tekrar basıldığına göre talebin devam ettiğini söylemek yanlış olmaz.

İkinci baskı çok çok ender rastlanan bir durum (hatta Zagor Efsane 1 idi galiba üzerinde 4. - 5. baskı ibarelerini gördüğümü hatırlarım) ve istisnaidir. Bunun üzerinden yorumlamak bence yanıltıcı olur. Bir de yine söylüyorum basım adediyle değil gerçek satış adetleriyle ilgileniyorum. 3000 basmışsın 2000'ini satamayıp deponda ve satış noktalarında tutuyorsundur, bu da bize yanlış fikir verir kanaatimce...

Bir de umuyorum ki sevgili Burç'un söylediği kadar çizgiroman okuruyuzdur. Sonuçta kendisi bana göre çok daha fazla bu işin kalbinde...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


s.b

Abilerim birbirinizi yormayın böyle zor matematik problemleri yüzünden. En iyisi çizgiroman okumaya devam edin sessiz ve sakince ha, bir de derinden derindeeeeeeeeennn.

Okuyun Örümceği kuşlar öterken,
Sarılın Zagorun baltasına kış gelirken,
Sen vuramasan da Tex vurur onikiden,

Vay be nereden geldi aklıma şimdi bunlar.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

rumar80

   Abi sendeki bu edebi yeteneği harcama bence.  ;)

s.b

12-12-2012 tarihi beni böyle yaptı herhalde. Zaten sabahtan beri çok geyik bir gün oluyor bugün.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

pizagor

Alıntı yapılan: s.b - 12 Aralık, 2012, 14:45:00
Okuyun Örümceği kuşlar öterken,
Sarılın Zagorun baltasına kış gelirken,
Sen vuramasan da Tex vurur onikiden,

Sami Ağabey senin şu son satırı okurken aklıma çocukken plastik kapsül atan çift tabanca dolaşmalarım geldi. Kibrit kutuları hedef tahtası olur, hızlı silah çekme ve hedefi doğru tutturma üzerine çalışıp dururdum. Kovboy şapkamda vardı ayrıca... Şimdi düşünüyorum da nasıl bir öykünme, nasıl kültür emperyalizmi imiş bu, hepimizi peşine takmış...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


s.b

Aynen öyle ağabeyciğim.
En çok sevdiğim oyun kovboyculuktu. Elde tabanca göğsümde şerif yıldızı ile anasını ağlatırdım diğer çocukların. Bir de bizim fabrika benden başka çocuk üretemediği için bayağı özgür ve rahat geçmişti çocukluğum.
Boşuna dememişler "ağaç yaşken eğilir" diye.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

darkwood

Yeni müjdelenen ve yayınlanan çizgiromanları biz okurlar için güzel gelişmeler olarak görüyoruz ve doğal olarak memnun oluyoruz.
Bunun yanında günlük yaşamayı bir kenara bırakıp okuyucular + satıcılar + yayıncılar ve piyasalar açısından geleceğe dönük olarak bazı soru işaretlerininde arttığınıda görmemiz gerekiyor sanırım.
Çizgiroman satın alan dar kitleden ve piyasada sürekli artan kitap çeşitliliğinden bahsediyoruz.  Bunun yanında 2-3 sayı birleştirilmiş, az baskı adetli, sonucunda oldukça maliyetli olarak basılan ve satış fiyatları yüksek kitaplar karşımıza çıkıyor.
Fiyatlar böyle olunca kitap satın alan okuyucu kitlesi aynı para ile daha az kitabı, fakat tercih ettiği kitabı satın almak durumunda kalıyor.
Satışların az olması sonucunda satılamayan elde kalan bu pahalı kitaplar, satıcılar "sahaf, kitapevleri" için oldukça maliyetli stok ve depo maliyeti oluşturuyor. Yayıncıların okuyucudan çok sahaf ve kitap evlerinin sırtından para kazanmaya başladığı bu sistemde, genelde peşin kitap satın alan, çeşidi bol, satışı ise az kitaplar nedeniyle aldıkları kitabın bir çoğu stoğunda kalan satıcılar ne kadar süre daha ayakta kalabilir ??
Yoksa satıcılarda yayıncılığa soyunup, yayınlayacakları kitapları diğer yayıncılardan alacakları kitaplar ile takas yaparak, bu kitapları satın alma maliyetlerini düşürme durumunda mı olmalıdır ?? Ve tüm bunların üzerine daha çok çeşit yeni kitabın piyasaya çıkması ile bugünkü koşullarda piyasa bunun ne kadarını kaldırabilir? 
Elbirliği ile dağıtım sorunu çözülmediği, tanıtım, reklam v.s. tekniklerle ile satış adetleri artmadığı, maliyet ve fiyatlar düşmediği sürece bu denklemin çözümü her geçen gün zorlaşacak gibi görünüyor.
Darkwood Sakinleri..

kalidor

Çizgiroman yayınevlerini borsada işlem yapan al-satçı küçük yatırımcılara benzetiyorum. Az bir sermayeyle günü kurtarmak için fiyatı ucuz ve işlem hacmi yüksek olabilecek çizgiromanları bulup yayınlamak istiyorlar. Devamlı iş yapacak kağıtlar pardon çizgiromanlar zaten paylaşılmış, geriye de risk almak kalıyor. Bazen de batacağını bile bile bir aşkla sevdiği çizgiromana para yatırıyorlar. Piyasada fena dalgalı. Devirler, birleşmeler oluyor. Bu devirde yayıncılıkta, okuyuculukta zor netekim.  Ama dur ülkecek zenginliyoruz, IMF'ye borcumuz bitti, notlarımız artıyor, 3. köprünün temeli atıldı, memleketin dört bir yanında gökdelenler yükseliyor. Ama baktığımda nihai olarak hepimiz bankalar için çalışıyoruz.
Crom! Ölüleri Say...

HayalGücü

Bence en büyük sorun bilinememesi. Adam sadece çizgiromanın sözlük anlamını biliyor, bir kere bile açıp okumamış. Ama o adam bir kere okusa, gerisi gelecek.

Mesela eskiden ben çok fazla yabancı dizi izlerdim. Yıl 2005'ti sanırım. O zamanlar böyle dizi,film izleme siteleri yoktu. Ama çevremde neredeyse kimse izlemezdi. İzle desem burun kıvırırdı. Ama şimdi bakıyorum herkes izliyor. Çizgiromanda böyle. Al oku diyorum. Burun kıvırıyor. Neden kıvırıyor. Çünkü önyargısı var. Daha önce yapmadığı bir şeye para verip başlamak zor geliyor.

Benim çizgiromana başlama hikayem  şöyle:
Şubat ayı gibi Kadıköyde gezerken Büyülü Dükkanı gördüm. Kadıköyede nadir giderim. Neyse Büyülü Dükkan kalabalıktı bayağı. O zaman imza günümü ne vardı, içeride pasta börek vardı. Merak ettim girdim içeri. Çizgiromanlara baktım şöyle. Çoğuna bakıp geçtim. Mesela orada Brendona inceledim. Kapaklara baktım yaratık filan var. Bu ne böyle diye attım kenara. Sonra Caravan 1'i gördüm. Mini seride olmasıylada o biraz ilgimi çekti. Alsam mı almasam mı diye düşünürken (o sırada elimde bir kaç şey vardı, daha otobüse binip eve gidecektim. Poşet lazımdı). Neyse poşette alırım :D diye ilk cildini aldım eve geldim. okumadan önce kitabın adını google yazdım ve altınmadalyon sitesine ilk defa giriş yaptım. Caravan bölümündeki yorumları okudum ve çoğu kişinin kitabı beğenmediğini görünce aldığıma pişman oldum. Gitti 20 liracık dedim. Ertesi gün erken kalktım. Kahvaltıyı bekliyordum ama annemler hala yatıyordu. Canım sıkıldı. Şu kitaba bakayim dedim ve öğleye doğru kitabı bitirdim. Ardından animesini izlediğim "Death Note" aklıma geldi. İnternetten çıkan 12 cildide sipariş ettim. Çizgiroman koleksiyonum 13 kitap oldu. Death Note'da okumaya başladım ve daha fazla çizgiroman istedim. İstedim. İstedim. 3-4 ay geçti şu an 100'ye yakın çizgi romanım var. Her gün 1 fumetti bölümü artı ekstra başka çizgi roman okuyorum. Her şey o ilk Caravan kitabını almamla başladı. Belki onu almasam şu an bunları yazıyor olmayacaktım. Ya da şu an büyük bir Brendon hayranı olmayacaktım.
Veya Bone. Kitabı almadan önce inceleseydi Bone'u belki almazdım. Ama internetten alınca kitabı incelemedim ve direk okumaya başladım. İlk 3 bölüm sonrasında hayranı oldum. Ki Bone yaratıcısı da ilk 3 sayısını ücretsiz yayınlamış. O da biliyor önyargı meselesini.

Uzun lafın kısası insanlarımız çizgi romanı keşfedemedi. Herkese hitap etmeyebilir ama eminim çizgi romanı sevecek bir çok insan var ama sıkıntı eline hiç çizgi roman almaması.
Bir diğer sıkıntıda daha önce seriye başlamamış biri için çizgi romanın çok cildinin olması. Mesele Walking Dead. Dizisini beğenen adam çizgi romanını almak isteyebilir.Şu an 14 cildi çıktı. Adam seriyi toplamak istese 13 liradan hesaplarsak 180 lira ediyor. Hiç çizgi roman okumamış biri bunu görünce tereddüt yaşıyor.
Genç nesil internetten çok anime izlediğinde mangaya da düşkün. Ama malesef online okuma siteleri bu satışı azaltıyor. Özellikle öğrenci adam hatta herhangi biri (filmi diziyi bedavaya izliyor, oyunu bedava oynuyor, bir ders kitabının bile internetten pdfsi indiriyor) bedava edinebileceği şeye onlarca lira vermeye sıcak bakmaz. Veren olur ama az olur.

Uzun lafın kısası, çizgiroman piyasasıın en büyük sıkıntı, insanların daha önce hiç çizgiroman okumamış olması. Sokakta anket yapılsa hiç çizgiroman okudunuz mu diye, sonucun nasıl olacağını tahim ediyorsunuzdur. Eskiden nasıldı bilmiyorum ama azından benim ve benden sonraki jenerasyonumun durumu böyle.

pizagor

Bu piyasada sadece bir okur piyon olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Hemen hemen herkesin aynı şeyleri gördüğü şu noktada iyimserlik pompalamak gibi bir tarzım olmadı hiçbir zaman. İnceldiği yerden kopacaktır şeklinde düşünüyorum. Okur olarak bundan daha öte bir görevim yok. Yalnız iğneyi kendimize batırmamız gereken bir nokta varsa o da onu yayınlayın bunu yayınlayın şeklinde tempo tutmamız... Ben çoktan bıraktım...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!